27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9MAYIS 1998 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Anadolu Sigopta'da atama • Haber Merkezi- Anadolu Sigorta Reasürans ve Yangın Sigortalan Müdürü Hamdi Sankaya Genel Müdür Yardımcılığı'na atandı. Sankaya, 1978 yıluıda Anadolu Sigorta Pazarlama Müdüriüğü'nde pazarlama danışmanı olarak göreve başladı. Çeşitli kademelerde çalışan Sankaya, görevi süresince yurtdışında ve yurtiçinde çeşitli seminerlere katıldı. Murat Operasyonu • Yürt Haberteri Servisi - Bingöl, Muş, Bitlis ve Diyarbakır illerini kapsayan ve bugüne kadar gerçekJeştirilen en büyük operasyon olan "Murat Operasyonu", zaman zaman uçak ve helikopterlerin de katılımıyla arahksız sürüyor. Operasyon kapsamında dün 11 PKK'li öldürüldü. Operasyonlardan bu yana etkisiz hale getirilen terörist sayısı !07"ye yükseidi. Kuzey Irak'ta, PKK denetimindeki Ayasufi kampmdan 30 Türk aile daha kaçtı. Pofislere yargı yolu • DENtZLİ(AA)-Eski Denizli Emniyet Müdürü Necati AJtıntaş ile DEHA TV binasının iki yıl önce otomotik silahlarla taranması olayına adı kanşan emniyet görevlileri yargı önüne çıkıyor. Aydın Asliye Mahkemesi'nce açılacak davada sanıklar hakkında 2 yildan az olmamak üzere hapıs cezası istenecek. Denızlfde yerel yayın yapan DEHA TV binası, itırafçı Murat Ipek tarafindan otomatık silahlarla taranmış, Ipek, emri dönemın Denizli Emniyet Müdürü Necati Altıntaş'tan aldığını, Terörle Mücadele Şubesı'ne aıt araç ve telefonlan kullandığını ve poJisevınde konakladığını açıklarnıştı. Koç Holding'de I Ekonomi Servisi - Koç Holding'de görev değişikliği yapıldı. 1 Mayıs'tan itibaren geçerli olan yeni yapılanmaya göre; Claud Nahum'dan boşalan Koç Holding Dış Ticaret Grubu'na. Ram Dış Ticaret Genel Müdürlüğü "nü yürüten Hasan Bengü, Dış Ticaret Grubu Başkan Yardımcılığı'na ise Ram France Genel Müdürü Nedim Esgin getirildı. Ram Dış Ticaret Genel Müdürlüğü'ne ise halen Arçelik Genel Müdür Yardımcısı olan Mehmet Ali Neyzı atandı. Iskenderun'da Afrika sıtması • İSKENDERUN (Cumhuriyet) - lSDEMlR'e Afrika'dan kömür taşıyan Özgür Aksoy adlı gemideki tayfalardan biri "Afnka sıtmasına yakalanarak yaşamını yirirdi. Mürettebattan sıtma belirtisi gösteren 5 kışı Adana'daki hastanelerde karantinaya alındı. Afrika'dan sıtmalı hasta getiren geminin, ünlü armatör lhsan Kalkavan'a ait olduğu belirlendi. Oıtaköfdeki tecavüz Iddiası • İstanbul Haber Servisi - Ortaköy'de. fotomodel Hülya Bilgin ve kardeşi G. B. ıle sinema oyuncusu Hazal Sümer'e silah ve bıçak tehdidiyle tecavüz ettikleri öne sürülen 3 kişi daha gözaltına alındı. Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı, tecavüzün bir insanlık suçu olduğunu belirterek tecavüzcülenn hak ettikleri cezayı almasını istedi. 300 ton pamuk yandı • ADANA (AA) - Adana Fe\zipaşa Mahallesi'nde Ibrıhim Bostancı'ya ait Akal Tekstil Çırçır . Fabrikası"nda henüz bilınmeyen bir nedenle çıkan yangına. Adana Büyükşehir Belediyesi'ne ait ıtfaiye ekiplerinin yanı sm askeri ve çevTe ilçelerden gelen itfaiye ekpleri de müdahale etti. Yaagın sonucu yaldaşık 300 ton işlenmiş balya pamuk yardı. Kâğıthane Belediyesi, kaçak inşaattan aldığı peşin cezayı gelirine ekliyor 225 ıııilyoııa 'kaçak kat' MTYASE tLKNUR tktidara geldikleri günden be- ri İstanbul 'da kaçak yapılas.maya göz yummalannın nedeni anla- şıldı. Göreve gelmelennden son- ra belediye gelirlerini arttırmak- la övünen FP'li belediyelerin ka- çak yapı sahiplerinden "çıkacak ceza borcu" adı altında para al- dıklan ortaya çıktı. Kâğıthane Belediye- si Gelirler Müdürlüğü'nce kesilmiş mak- buzlarda kaçak katlann adası, paftası ve parseli belirfilerek "çıkacak ceza borcu karşı]ığındaT 'alınanparanınemanetealm- dığı belirtiliyor. Kaçak yapı sahipleri, önce belediyeye bildirimde bulunup gereklı parayı yatır- dıktan sonra inşaata başlıyor. Bir anlam- da kendilerini ihbar eden kaçak yapı sa- hipleri hakkında, para yatırmalan halın- • FP'li belediyeler kaçak bina sahiplerinden peşin ce2a ahyor. Kâğıthane'de kaçak bir kat atmanın cezası 225 milyon lira. Vatandaşın bir anlamda kendini ihbar ederek belediyeye "kaçak kat atacağım" diye bildirimde bulunmasından sonra Kâğıthane Belediyesi Gelirler Müdürlüğü, yasal işlemde bulunmak yerine tam tersine kaçak yapı sahibinden kaçak kat başına 225 rnilyon lira para alarak karşılığında da söz konusu kaçak yapının ada. pafta ve parsel numaralannın yer aldığı bir makbuz kesiyor. Makbuzda "çıkacak ceza borcu karşılığında ödenen para belediyemizce emanete alınmıştır" deniyor. de hiçbir yasal işlemde bulunmayan be- lediye. inşaat bitinceye kadar parayı işle- tiyor. înşaat bittikten sonra da ceza kesil- miş gibi önceden yatınlan parayı beledi- yeye gelır olarak kaydediyor. Işlenmemiş suçun cezası olur mu? Hukuka göre. "işlenmemiş suçun ceza- sı olnuu". Ancak FP'li Kâgıthane Bele- diyesi'ne göre oluyor. Önce cezayı kesi- yor. sonra kaçak yapıya izin veriyor. Oy- sa diğer belediyelerde önce kaçak yapı saptanıyor, sonra hakkında yasal işlem yapılıyor. Kâğıthane Belediyesi Gelirler Müdür- lüğü 'nce kesılen peşin ceza makbuzlann- da Gelirler Müdürü Arif Aslan'ın imzası bulunuyor. Elimizdekı iki makbuzda da kaçak ya- pı sahıplerinden 225 milyon lira alınmış. Birinci makbuzda 7625 sayılı ada ve 6123 sayılı paftadaki bırparselin sahibi Kamu- ran Pefister, Kâğıthane Belediye- si 'ne ödemeyi Toprakbank 4. Le- vent Şubesi'ne ait 225 milyon li- ralık çekle yapmış. Ikınci mak- buzda kaçak yapı sahibi Seiahat- tin Gültekin de 7621 ada, 6123 sayılı paftadaki 1 parselın kaçak ınşaatı için aynı miktardaki öde- meyi Kentbank Eminönü'-Bahçe- kapı Şubesi'nden aJdığı çekle gerçeldeştirmiş. Her iki inşaat sahibinin de 225'er milyon lıraödemesinden dean- laşılıyorki, Kâğıthane sınırlan içerisinde kaçaİc bir kat yapmanın bedeli 225 milyon lira. Her iki makbuz da Şubat 1998 yılı için- de kesilmiş. Kendilerini, "kacak inşaat yapacağnn" diye belediyeye ihbar eden inşaat sahiplen, istenen ödemeyi yaparak belediyenin vereceği rahatsızlıktan böy- lece korumuş oluyorlar. ÇTYA'ya 30 cekînce Yabancılar yöneticilik yapamayacak ANKARA (AA) - Türkiye, OECD bünyesinde tartışılan Çok Taraflı Ya- tınm Anlaşması'na (ÇTYA), 3 ana başlık altında 30 çekince koydu Tür- kiye, anlaşmanın özelleştirme konu- sunda getırecegi tüm yükümlülükJere çekince koyacağını da bıldirdi. Hazine, ÇTYA ve Türkiye'nin çe- kınceleri konusunda yazılı açıklama yaptı. Buna göre, Türkiye'nin ÇTYA taslak çerçeve metni üzerinde, giriş bölümünde, tüm sektörlerle ilgili bö- lümde ve belırli sektörlerle ilgili bö- lümlerde çekinceleri bulunuyor. Türkiye'nin koyduğu çekincelere göre yabancılar, Türkiye'de doktor, dişçi, ebe, hemşire. eczacı, veteriner. yemınli mali müşavır ıle müstahzar üretimi yapan fabrikalarda yönetici olarak çalışamayacaklar. Türkiye'de kurulan yabancı sermayeli şirketler, Türkiye Çumhuriyeti Devleti ile ara- lannda çıkabilecek uyuşmazlıklarda uluslararası tahkime gıdemeyecekJer. Türkiye tarafindan çekince konu- lan diğer alanlar ise şöyle sıralandı: - Yabancı yatınmcılann banka ku- rabilmesi ve ilk şubelerini açabilmele- ri Bakanlar Kurulu'nun izninetabidir. - Yatınm şirketlerinin yönetim ku- rulu üyelerinin çogunluğu Türk va- tandaşlanndan müteşekkil olmalıdır. - Portföy yönetimi ve danışmanhğı hizmederi, yalmzca Türkiye'de kuru- lan aracı kurumlarca yapılabilir. - Yabancı sermayeli şirketler gayri- menkul ticareti yapamazlar. Belediye sınırlan hancinde kalan bölgelerde yabancılann mülk edinmesı sınırlan- dınlmıştır. Bu sınırlandırma turizm merkezleri yatınmlan için Bakanlar Kurulu'nca kaldınlabilir. • Dışanda yerleşik kişi ve kuruluş- lar, ancak Türkiye'de şirketleşmeieri halinde madencilik sektöründe yat»- nm yapabilijier. Bahçelie\ler Beledivesi ile Bahçefievter Ceme\i,'.4şure Gü- ü ' d i l d ü B â l İ K d l i k T ü k ü ü P k ' dy ç ş 2500 kişiye aşure dağıttı. Parkta kurulan çadırlarda dağıtılan 2500 kişilik aşurenin hazirlanması içinyanm ton malzeme kullaıuldı. .Aşure Günii nedeni} le parkta düzenlenen törende konuşan Bah- çelievler Belediye Başkanı Saffet Bulut, aşurenin 'banş, kardeşlik ve dostluk" olduğunu söyleyerek kardeşliğin ve banşın tüm yurtta aşure tatlılığında sürmesini diledi. (Fotoğraf: UGUR DEMİR) 20 polisin yargılandığı Cazi davasında kilit soru Uzunnanüuhısihıhlarneivde?AHMET ŞEFİK TRABZON - Trabzon Ağır Ceza Mahkeme- si'nde görülen ve 20 polisin yargılandığı Gazı da- vasının müdahil avukatlan olaylar sırasında bir- çok kişinin uzun namlulu silahlarla öldürüldüğü- ne dıkkat çekerek, "Uzun namlulu silahlar konu- sunda tam bir belirsizlik var. Eğeremniyetin uzun namlulu silahJan yoksa bu silahlan kinı nereden gen'rdi. Silahlan getirenkr bulunursa katiller de bulunur"dediler. Müdahil tarafın istemı üzenne, mahkemenın bırçok istemıne karşılık vermeyen kamu kuruluşlan hakkında bundan böyle suç du- yurusunda bulunulmasına karar verildi. Müdahil taraf adaletin yerine gelmesı konu- sunda giderek umutlannı kaybettiklenni açıkla- dı. Önceki gün \apılan duruşmadan sonra açık- lama yapan müdahil avukatlar. bazı belgelere u- laşmakta büyük sorunlaryaşandığını, bu kanıtla- nn mahkemeye ulaştınlmadığını belirttiler. Özel- likle uzun namlulu silahlara dikkat çeken avukat- lar, olaylar sırasında ölenlerin bir kısmının uzun namlulu silahlarla, tek atışla öldürüldügünü, bu- rada hedef gözeterek bir katlıam yapıldığını ıfa- de ettiler. Uzun namlulu tüfeklerin davanın en önemli kanıtı olduğunu vurgulayan avukatlann sözcüsü Remzi Kazmaz. sadece Gaziosmanpaşa Emniyet Müdürlüğü elınde bulunan sılahlann araştınlmasınm yetmeyeceğini. İstanbul Emni- yet Müdürlüğü bü'nyesındeki tüm uzun namlulu tüfeklerin araştınlması gerektiğini söyledi. Bu si- lahlann kullanıldığının gerek tanık ve sanıklann ifadelerinden gerekse olaylar sırasında çekilen video görüntülennden saptandığı nı belirten Kaz- maz. sılahlann bulunamamasının çok daha vahim durumu orta>a çıkaracağını öne sürdü. Mahkemenin, haklı gerekçelenni haksız yere reddettiğını ıfade eden müdahil avukatlar, yargı- lamanın üzerine gölge düştüğünü ileri sürdüler. Gazetemizin 74. kuruluşvıldö- nümütörenJerinekaülan İstan- bul Emniyet Müdürü Hasan Özdemir, Genel Yayın Koordinatöriimüz Hikmet Çetinkay a ve Ya- znsjeri Müdürümüz fbrahim Y ıldız'la da bir şüre göniştü. Kanıuov unun aydınlatılmasında ba- sına önemli görev düştüğünü belirten Hasan Özdemir, gazetemize ve Radyo Cumhuriyet'e başa- nlar diledi. Birçok ilde emniyet müdürü olarak çaljşüğını. İstanbul'da göreve başladığından be- ri herkese karşı ön vargısı/. tarafsız davrandıklannı ve bu anlayışlannı sürdüreceklerini ifade e- den Hasan Özdemir, İstanbul haJkının güvenliği için polisin gece gündüz çaJıştığını söyledi. Prof. Emre Kongar 'Demokrasi değil yağma düzeni' .4DANA (Cumhuriyet Güney Üleri Bürosu) - Gazetemiz yazan Prof. Dr. Emre Kongar, Çukurova Üniversite- si'nde verdiği konferansında bugün- kü rejime asla demokrasi denemeye- ceğini vurgulayarak "Bunun adı oba olsa yağma düzenidir; çevTenin, top- rağın. yeşil alanlann. kıyilann ve hat- ta SfT alanlarının \ ağma edüdiği bir ülkede demokrasiden söz edilemez" dedi. Büyük ilgi gören ve yaklaşık 2.5 saat süren konferansında Kongar, "Atatürk mudzesi"ni, "laikük", "uhıs devlet",''ınUIiyetçUik'' ve "demokra- si" kavramlannı anlattı. Bazı çevre- lerin "Türkiye'deki temel çelişki, as- kerlerte siviIİer arasında" dediğine dikkat çeken Kongar, "Çelişki asker- sivil çelişkisi değildir. Çelişki, demok- rasi ve hukuk devletinden yana olan- lar ile çete ve tarikatdevletinden yana olanlar arasındadır" dedi. Balabanlı 'Özelleştirme için çok acele ediliyor' Ekonomi Servisi-Türk Ticaret Bankası Munzam Sosyal Güvenlık Emekü ve Yardım Sandığı Vakfı Başkanı Celal Balabanlı özelleştirmeye karşı olmadıklannı ancak acelenin sebebini anlamadıklannı söyledi. Artarda yapılan iki arttınmla sermayesi 3 trilyon liradan 120 trilyon lıraya çıkanlan Türkbank'ta Munzam Vakfı "nın payının yüzde 85'ten yüzde 13 "e düşürülmesınin ardından özelleştirme karan alınmasına vakıf yetkılilerince bir anlam verilemiyor. Balabanlı bankadaki paylannın düşürülmesine karşm özelleştirmeye karşı olmadıklannı ancak özelleştirme sürecinden önce başlayan toplu iş sözleşmesinın sona erdirilmesi gerektiğini belirtti. Patronu olmayarı bir banka olduklanna dikkat çeken Balabanlı, 1995 yılında 1 trilyon lira kâr eden bankanın, 64. maddeye dayanılarak yönetime gelen Hazine'nin 1996 yılında tahminen 131 trilyon zarar açıkladığım kaydetti. Bankanın 1996ve 1997 yılında genel kurullannın yapılmadığını ve ortaklık paylannın yüzde 85 olmasına karşın bilançonun kendılenne verilmediğini söyleyen Balabanlı, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bankanın bilançosunu özelleştinneye kanlanlara 250 miryon Bra karşılığında verilen Idtapcıktan öğreneceğiz. Ortak olarak bu üziinrü \erici bir uygulama. BLzinı isteğuniz, bankanın özeUeştirilmesi sırasuida çauşanlann haklannın gasp edilmemesidir." ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Faşizmin Doğası Faşizm sözcüğü Latınceden gelir. Eskıden Roma ımparatorlannın arkasında, bir tür muhafız gibi yürü- yen kimi askerler ve bunlann dlerinde sopa ya da kamçı demetleri olurdu. Imparator bir buyruk verdi- ği zaman, o sopa demetini yere vururlardı. Bu hare- ket, o buyruğun yasa olması demektı. Ve ışte o so- pa demetine "fasces" adı verilirdi. Daha sonra bu sözcük Italyancada "fascio" ola- rak ve "birlik" anlamında kullanılmaya başlandı. Fa- şizmin isim babası ve belkı de modern çağlardakı ön- cüsü Italyan diktatöru Mussolini nın kurduğu "savaş birlikieri"nin adı, "fascio dı combentimento"îcJi. Ger- çekten, Mussolini 20. yüzyılın tüm faşist diktatörten- ne örnek olmuştu. Ancak örneğin bir Nazi Almanya- sı'yia Kalyan faşizmini mukayese edersek, hiçbir za- man Nazizm kadar "kan ıçicı" olmamıştır. Hitler'le Mussolini arasındaki "hoca-öğrencı" ilişkısinde, es- kilerin deyimi ile "boynuz kulağı geçrnışti". 20. yüzyılda faşizmin öncüsü Mussolini olmuştu a- ma, modern çağlarda Mussolinı'den çok once (adı konmamış bile olsa), faşist lıderler vardı. Ve 2. Dün- ya Savaşı sonrasında faşizm. lanetlenen bir "insan- ///fsaçu'olarakdeğeriendirifse bile; kimi ülkelerde adı konulmadan sürmüştür ve korkarım sürmeye devam edecektir. Diğer sıyasal rejimler gibi, faşizm de ülkeden ulke- yefarklı uygulanmıştır ve günümüzdefarklı uygulan- maktadır. Omeğin Mussolini ıle Hıtter arasında ne ka- dar uygulama farkı varsa. Salazar'la Franko arasın- da da o kadar uygulama farkı vardı. Aynı farklılıklar günümüzün faşist parti ve liderlennde de gozlenebı- lir. Fakat tüm faşist rejimlerde ortak olan kımı ozellık- ler vardır Bunlardan binncısi, tümünün antidemok- ratik olmalandır. Ikincisı, kaybedecek az çok bir şeyleri olan muha- fazakâr orta sınıflara dayanmalan ve çoğu kez, "şıd- deti yûcelten" azgın ve gene çoğu kez "ırkçı" bir azmlığa dayanarak, yürütme gücünü ele geçirmele- ridir. Faşizm her yerde, egemen sınıfların "beslemesi" olarak ortaya çıkar. Demokratık ya da demokratıkleş- me yolundaki ülkelerde; eğer egemen güç, toplum- dan geien demokratık ve ekonomık hak taleplerini karşılayamazsa, ya da karşılamak istemezse, faşizm gündeme getirilir. Senaryo hemen yer yerde aynıdır. Önce toplum- daki demokratik güçler "tacız" ve "provoke" edıle- rek sokağa çekilir. Daha sonra, el altından destekle- nen faşist zorbalar bunlarla çatıştınlır. Ve "kardeş kav- gasına engel olmak ısteyen" kimi güçler, bir darbey- le yürütme ve yasama gücüne el koyarfar. Ülke kar- deş kavgasından kurtanhr ama "kurtancılardan kur- tulma" kımı zaman çok guç olur. Türkiye, 1980-1983 arasında faşizme çok benze- yenbirrejimartındaydı. 1984-1991 arasındaki dönem ise demokrasi görüntüsü altında birfaşizmdi. Ancak 1991 seçimlerinden sonra Türkiye. rotasını yenıden demokrasiye çevirdi. Ama, tam "Toplumsal banş sağlanabılecek mi?" umudu yeşenrken, yenı bırta- kım olaylar tezgâha konuyor. Biz bu filmi çok görmüş- tük. 1996'da üniversitelerde, bildığımiz kimi oyunlar tezgâhlanmaya başlanınca. sevgili Şanar Yurdata- pan'ın önayak olmasıyla, Dilipak'la bırlikte bir banş çağnsı yapmış ve "Bız bu fılmı çok gördük aman ha..." demiştik. Bunu izleyen gelışmeler çok ılgınç ol- du. Ama bugün konumuz bu değil. Demokratkleşme yolunda engeller teker teker kal- karken, birdenbire yeni bazı oyunlann tezgâhlanma- ya başladığını, acıyla izliyoruz. Birileri sankı "birdüğ- meye bastı" ve memleketimızdekı faşist güçler "so- kağa egemen olma" mücadelesine giriştiler. Şımdi- lik tekme, yumruk ve bıçaklar konuştıyor. Tabanca- lann ortaya çıkması yakındır. Elbette karşı tarafın el- leri de "armut toplamıyor". Yakında onlara da "biri- leri" kendilerini korumak için sılah taşımaya başlar. Hep aynı hain senaryo... AslındaTürkiye'deki faşist güçler, kendi "kimlikta- nımlamalannı" yapmakta zorianıyorlar. Bir kısım, ken- di yorumladıklan bir Atatürk çizgısıni savunmaya ça- lışıyor. Bir kısmı ırkçı, bir kısmı şeriatçı. Bu farklı ide- oîojileri kaynaştırmak kolay iş değil. Zaten o yüzden zorianıyorlar. Bir kısmı "Atatürkçü"®, bir kısmı Atatürk'ün can düşmanı. Bir kısmı "kafatasçı", bir kısmı "kavmiyet- çiliği"şiddetlereddederek "ümmet"düşüncesini ge- liştirmeye çabalıyor. Hele bunlan el attından destek- leyen bir "egemen güç" var ki tam evlere şenlik. Vis- ki ile kımız. zemzem ile Coca Cola bırbirine kanşmış durumda. Neresinden baksanız tam bir komedi. Ama "gün", bu komedilere gülünecek gün değil. Zira bu komedinin ardında çok ciddi bir tehlike. çok haince bir senaryo var. Bu oyunu bozmak gerek. Not: Perşembe günkü yazımda, İstanbul CHP il Başkanı Sayın Etem Cankurtaran ın adını "Emin" olarak yazmışım. Birbirlerıne amma da benzerler... Hem sevgili Etem Cankurtaran'dan hem de siz değerli okurlanmdan özür diliyorum. KAMPANYA0 1 Mayıı-30Haxiran PORSİLEN TEFLON DÜDÜKLÜ 6 «QUr TİİK «HVt *NCAN M«M SB MJM HBKESE M HXt W0K n a>XBk HVSÛl IMAKU TAVA TÜM JUMBO YETKtLİ SATIC1LARINDA BİLGt, TEL.0 212 TM 29 50 ( 2743)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle