Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
9MAYIS 1998 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Anadolu
Sigopta'da atama
• Haber
Merkezi-
Anadolu
Sigorta
Reasürans
ve Yangın
Sigortalan
Müdürü
Hamdi Sankaya Genel
Müdür Yardımcılığı'na
atandı. Sankaya, 1978
yıluıda Anadolu Sigorta
Pazarlama Müdüriüğü'nde
pazarlama danışmanı olarak
göreve başladı. Çeşitli
kademelerde çalışan
Sankaya, görevi süresince
yurtdışında ve yurtiçinde
çeşitli seminerlere katıldı.
Murat
Operasyonu
• Yürt Haberteri Servisi -
Bingöl, Muş, Bitlis ve
Diyarbakır illerini kapsayan
ve bugüne kadar
gerçekJeştirilen en büyük
operasyon olan "Murat
Operasyonu", zaman
zaman uçak ve
helikopterlerin de
katılımıyla arahksız
sürüyor. Operasyon
kapsamında dün 11 PKK'li
öldürüldü. Operasyonlardan
bu yana etkisiz hale
getirilen terörist sayısı
!07"ye yükseidi. Kuzey
Irak'ta, PKK denetimindeki
Ayasufi kampmdan 30 Türk
aile daha kaçtı.
Pofislere
yargı yolu
• DENtZLİ(AA)-Eski
Denizli Emniyet Müdürü
Necati AJtıntaş ile DEHA
TV binasının iki yıl önce
otomotik silahlarla
taranması olayına adı
kanşan emniyet görevlileri
yargı önüne çıkıyor. Aydın
Asliye Mahkemesi'nce
açılacak davada sanıklar
hakkında 2 yildan az
olmamak üzere hapıs cezası
istenecek. Denızlfde yerel
yayın yapan DEHA TV
binası, itırafçı Murat Ipek
tarafindan otomatık
silahlarla taranmış, Ipek,
emri dönemın Denizli
Emniyet Müdürü Necati
Altıntaş'tan aldığını, Terörle
Mücadele Şubesı'ne aıt araç
ve telefonlan kullandığını
ve poJisevınde
konakladığını açıklarnıştı.
Koç Holding'de
I Ekonomi Servisi - Koç
Holding'de görev
değişikliği yapıldı. 1
Mayıs'tan itibaren geçerli
olan yeni yapılanmaya göre;
Claud Nahum'dan boşalan
Koç Holding Dış Ticaret
Grubu'na. Ram Dış Ticaret
Genel Müdürlüğü "nü
yürüten Hasan Bengü, Dış
Ticaret Grubu Başkan
Yardımcılığı'na ise Ram
France Genel Müdürü
Nedim Esgin getirildı. Ram
Dış Ticaret Genel
Müdürlüğü'ne ise halen
Arçelik Genel Müdür
Yardımcısı olan Mehmet
Ali Neyzı atandı.
Iskenderun'da
Afrika sıtması
• İSKENDERUN
(Cumhuriyet) - lSDEMlR'e
Afrika'dan kömür taşıyan
Özgür Aksoy adlı gemideki
tayfalardan biri "Afnka
sıtmasına yakalanarak
yaşamını yirirdi.
Mürettebattan sıtma
belirtisi gösteren 5 kışı
Adana'daki hastanelerde
karantinaya alındı.
Afrika'dan sıtmalı hasta
getiren geminin, ünlü
armatör lhsan Kalkavan'a
ait olduğu belirlendi.
Oıtaköfdeki
tecavüz Iddiası
• İstanbul Haber Servisi -
Ortaköy'de. fotomodel
Hülya Bilgin ve kardeşi G.
B. ıle sinema oyuncusu
Hazal Sümer'e silah ve
bıçak tehdidiyle tecavüz
ettikleri öne sürülen 3 kişi
daha gözaltına alındı. Mor
Çatı Kadın Sığınağı Vakfı,
tecavüzün bir insanlık suçu
olduğunu belirterek
tecavüzcülenn hak ettikleri
cezayı almasını istedi.
300 ton pamuk
yandı
• ADANA (AA) - Adana
Fe\zipaşa Mahallesi'nde
Ibrıhim Bostancı'ya ait
Akal Tekstil Çırçır
. Fabrikası"nda henüz
bilınmeyen bir nedenle
çıkan yangına. Adana
Büyükşehir Belediyesi'ne
ait ıtfaiye ekiplerinin yanı
sm askeri ve çevTe
ilçelerden gelen itfaiye
ekpleri de müdahale etti.
Yaagın sonucu yaldaşık 300
ton işlenmiş balya pamuk
yardı.
Kâğıthane Belediyesi, kaçak inşaattan aldığı peşin cezayı gelirine ekliyor
225 ıııilyoııa 'kaçak kat'
MTYASE tLKNUR
tktidara geldikleri günden be-
ri İstanbul 'da kaçak yapılas.maya
göz yummalannın nedeni anla-
şıldı. Göreve gelmelennden son-
ra belediye gelirlerini arttırmak-
la övünen FP'li belediyelerin ka-
çak yapı sahiplerinden "çıkacak
ceza borcu" adı altında para al-
dıklan ortaya çıktı. Kâğıthane Belediye-
si Gelirler Müdürlüğü'nce kesilmiş mak-
buzlarda kaçak katlann adası, paftası ve
parseli belirfilerek "çıkacak ceza borcu
karşı]ığındaT
'alınanparanınemanetealm-
dığı belirtiliyor.
Kaçak yapı sahipleri, önce belediyeye
bildirimde bulunup gereklı parayı yatır-
dıktan sonra inşaata başlıyor. Bir anlam-
da kendilerini ihbar eden kaçak yapı sa-
hipleri hakkında, para yatırmalan halın-
• FP'li belediyeler kaçak bina sahiplerinden peşin ce2a ahyor. Kâğıthane'de kaçak
bir kat atmanın cezası 225 milyon lira. Vatandaşın bir anlamda kendini ihbar ederek
belediyeye "kaçak kat atacağım" diye bildirimde bulunmasından sonra Kâğıthane
Belediyesi Gelirler Müdürlüğü, yasal işlemde bulunmak yerine tam tersine kaçak
yapı sahibinden kaçak kat başına 225 rnilyon lira para alarak karşılığında da söz
konusu kaçak yapının ada. pafta ve parsel numaralannın yer aldığı bir makbuz
kesiyor. Makbuzda "çıkacak ceza borcu karşılığında ödenen para belediyemizce
emanete alınmıştır" deniyor.
de hiçbir yasal işlemde bulunmayan be-
lediye. inşaat bitinceye kadar parayı işle-
tiyor. înşaat bittikten sonra da ceza kesil-
miş gibi önceden yatınlan parayı beledi-
yeye gelır olarak kaydediyor.
Işlenmemiş suçun cezası olur mu?
Hukuka göre. "işlenmemiş suçun ceza-
sı olnuu". Ancak FP'li Kâgıthane Bele-
diyesi'ne göre oluyor. Önce cezayı kesi-
yor. sonra kaçak yapıya izin veriyor. Oy-
sa diğer belediyelerde önce kaçak yapı
saptanıyor, sonra hakkında yasal işlem
yapılıyor.
Kâğıthane Belediyesi Gelirler Müdür-
lüğü 'nce kesılen peşin ceza makbuzlann-
da Gelirler Müdürü Arif Aslan'ın imzası
bulunuyor.
Elimizdekı iki makbuzda da kaçak ya-
pı sahıplerinden 225 milyon lira alınmış.
Birinci makbuzda 7625 sayılı ada ve 6123
sayılı paftadaki bırparselin sahibi Kamu-
ran Pefister, Kâğıthane Belediye-
si 'ne ödemeyi Toprakbank 4. Le-
vent Şubesi'ne ait 225 milyon li-
ralık çekle yapmış. Ikınci mak-
buzda kaçak yapı sahibi Seiahat-
tin Gültekin de 7621 ada, 6123
sayılı paftadaki 1 parselın kaçak
ınşaatı için aynı miktardaki öde-
meyi Kentbank Eminönü'-Bahçe-
kapı Şubesi'nden aJdığı çekle
gerçeldeştirmiş. Her iki inşaat sahibinin
de 225'er milyon lıraödemesinden dean-
laşılıyorki, Kâğıthane sınırlan içerisinde
kaçaİc bir kat yapmanın bedeli 225 milyon
lira.
Her iki makbuz da Şubat 1998 yılı için-
de kesilmiş. Kendilerini, "kacak inşaat
yapacağnn" diye belediyeye ihbar eden
inşaat sahiplen, istenen ödemeyi yaparak
belediyenin vereceği rahatsızlıktan böy-
lece korumuş oluyorlar.
ÇTYA'ya 30 cekînce
Yabancılar
yöneticilik
yapamayacak
ANKARA (AA) - Türkiye, OECD
bünyesinde tartışılan Çok Taraflı Ya-
tınm Anlaşması'na (ÇTYA), 3 ana
başlık altında 30 çekince koydu Tür-
kiye, anlaşmanın özelleştirme konu-
sunda getırecegi tüm yükümlülükJere
çekince koyacağını da bıldirdi.
Hazine, ÇTYA ve Türkiye'nin çe-
kınceleri konusunda yazılı açıklama
yaptı. Buna göre, Türkiye'nin ÇTYA
taslak çerçeve metni üzerinde, giriş
bölümünde, tüm sektörlerle ilgili bö-
lümde ve belırli sektörlerle ilgili bö-
lümlerde çekinceleri bulunuyor.
Türkiye'nin koyduğu çekincelere
göre yabancılar, Türkiye'de doktor,
dişçi, ebe, hemşire. eczacı, veteriner.
yemınli mali müşavır ıle müstahzar
üretimi yapan fabrikalarda yönetici
olarak çalışamayacaklar. Türkiye'de
kurulan yabancı sermayeli şirketler,
Türkiye Çumhuriyeti Devleti ile ara-
lannda çıkabilecek uyuşmazlıklarda
uluslararası tahkime gıdemeyecekJer.
Türkiye tarafindan çekince konu-
lan diğer alanlar ise şöyle sıralandı:
- Yabancı yatınmcılann banka ku-
rabilmesi ve ilk şubelerini açabilmele-
ri Bakanlar Kurulu'nun izninetabidir.
- Yatınm şirketlerinin yönetim ku-
rulu üyelerinin çogunluğu Türk va-
tandaşlanndan müteşekkil olmalıdır.
- Portföy yönetimi ve danışmanhğı
hizmederi, yalmzca Türkiye'de kuru-
lan aracı kurumlarca yapılabilir.
- Yabancı sermayeli şirketler gayri-
menkul ticareti yapamazlar. Belediye
sınırlan hancinde kalan bölgelerde
yabancılann mülk edinmesı sınırlan-
dınlmıştır. Bu sınırlandırma turizm
merkezleri yatınmlan için Bakanlar
Kurulu'nca kaldınlabilir.
• Dışanda yerleşik kişi ve kuruluş-
lar, ancak Türkiye'de şirketleşmeieri
halinde madencilik sektöründe yat»-
nm yapabilijier.
Bahçelie\ler Beledivesi ile Bahçefievter Ceme\i,'.4şure Gü-
ü ' d i l d ü B â l İ K d l i k T ü k ü ü P k ' dy ç ş
2500 kişiye aşure dağıttı. Parkta kurulan çadırlarda dağıtılan 2500 kişilik aşurenin hazirlanması
içinyanm ton malzeme kullaıuldı. .Aşure Günii nedeni} le parkta düzenlenen törende konuşan Bah-
çelievler Belediye Başkanı Saffet Bulut, aşurenin 'banş, kardeşlik ve dostluk" olduğunu söyleyerek
kardeşliğin ve banşın tüm yurtta aşure tatlılığında sürmesini diledi. (Fotoğraf: UGUR DEMİR)
20 polisin yargılandığı Cazi davasında kilit soru
Uzunnanüuhısihıhlarneivde?AHMET ŞEFİK
TRABZON - Trabzon Ağır Ceza Mahkeme-
si'nde görülen ve 20 polisin yargılandığı Gazı da-
vasının müdahil avukatlan olaylar sırasında bir-
çok kişinin uzun namlulu silahlarla öldürüldüğü-
ne dıkkat çekerek, "Uzun namlulu silahlar konu-
sunda tam bir belirsizlik var. Eğeremniyetin uzun
namlulu silahJan yoksa bu silahlan kinı nereden
gen'rdi. Silahlan getirenkr bulunursa katiller de
bulunur"dediler. Müdahil tarafın istemı üzenne,
mahkemenın bırçok istemıne karşılık vermeyen
kamu kuruluşlan hakkında bundan böyle suç du-
yurusunda bulunulmasına karar verildi.
Müdahil taraf adaletin yerine gelmesı konu-
sunda giderek umutlannı kaybettiklenni açıkla-
dı. Önceki gün \apılan duruşmadan sonra açık-
lama yapan müdahil avukatlar. bazı belgelere u-
laşmakta büyük sorunlaryaşandığını, bu kanıtla-
nn mahkemeye ulaştınlmadığını belirttiler. Özel-
likle uzun namlulu silahlara dikkat çeken avukat-
lar, olaylar sırasında ölenlerin bir kısmının uzun
namlulu silahlarla, tek atışla öldürüldügünü, bu-
rada hedef gözeterek bir katlıam yapıldığını ıfa-
de ettiler. Uzun namlulu tüfeklerin davanın en
önemli kanıtı olduğunu vurgulayan avukatlann
sözcüsü Remzi Kazmaz. sadece Gaziosmanpaşa
Emniyet Müdürlüğü elınde bulunan sılahlann
araştınlmasınm yetmeyeceğini. İstanbul Emni-
yet Müdürlüğü bü'nyesındeki tüm uzun namlulu
tüfeklerin araştınlması gerektiğini söyledi. Bu si-
lahlann kullanıldığının gerek tanık ve sanıklann
ifadelerinden gerekse olaylar sırasında çekilen
video görüntülennden saptandığı nı belirten Kaz-
maz. sılahlann bulunamamasının çok daha vahim
durumu orta>a çıkaracağını öne sürdü.
Mahkemenin, haklı gerekçelenni haksız yere
reddettiğını ıfade eden müdahil avukatlar, yargı-
lamanın üzerine gölge düştüğünü ileri sürdüler.
Gazetemizin 74. kuruluşvıldö-
nümütörenJerinekaülan İstan-
bul Emniyet Müdürü Hasan Özdemir, Genel Yayın Koordinatöriimüz Hikmet Çetinkay a ve Ya-
znsjeri Müdürümüz fbrahim Y ıldız'la da bir şüre göniştü. Kanıuov unun aydınlatılmasında ba-
sına önemli görev düştüğünü belirten Hasan Özdemir, gazetemize ve Radyo Cumhuriyet'e başa-
nlar diledi. Birçok ilde emniyet müdürü olarak çaljşüğını. İstanbul'da göreve başladığından be-
ri herkese karşı ön vargısı/. tarafsız davrandıklannı ve bu anlayışlannı sürdüreceklerini ifade e-
den Hasan Özdemir, İstanbul haJkının güvenliği için polisin gece gündüz çaJıştığını söyledi.
Prof. Emre Kongar
'Demokrasi değil
yağma düzeni'
.4DANA (Cumhuriyet Güney Üleri
Bürosu) - Gazetemiz yazan Prof. Dr.
Emre Kongar, Çukurova Üniversite-
si'nde verdiği konferansında bugün-
kü rejime asla demokrasi denemeye-
ceğini vurgulayarak "Bunun adı oba
olsa yağma düzenidir; çevTenin, top-
rağın. yeşil alanlann. kıyilann ve hat-
ta SfT alanlarının \ ağma edüdiği bir
ülkede demokrasiden söz edilemez"
dedi.
Büyük ilgi gören ve yaklaşık 2.5
saat süren konferansında Kongar,
"Atatürk mudzesi"ni, "laikük", "uhıs
devlet",''ınUIiyetçUik'' ve "demokra-
si" kavramlannı anlattı. Bazı çevre-
lerin "Türkiye'deki temel çelişki, as-
kerlerte siviIİer arasında" dediğine
dikkat çeken Kongar, "Çelişki asker-
sivil çelişkisi değildir. Çelişki, demok-
rasi ve hukuk devletinden yana olan-
lar ile çete ve tarikatdevletinden yana
olanlar arasındadır" dedi.
Balabanlı
'Özelleştirme
için çok acele
ediliyor'
Ekonomi Servisi-Türk
Ticaret Bankası
Munzam Sosyal
Güvenlık Emekü ve
Yardım Sandığı Vakfı
Başkanı Celal
Balabanlı
özelleştirmeye karşı
olmadıklannı ancak
acelenin sebebini
anlamadıklannı
söyledi. Artarda
yapılan iki arttınmla
sermayesi 3 trilyon
liradan 120 trilyon
lıraya çıkanlan
Türkbank'ta Munzam
Vakfı "nın payının
yüzde 85'ten yüzde
13 "e düşürülmesınin
ardından özelleştirme
karan alınmasına vakıf
yetkılilerince bir anlam
verilemiyor.
Balabanlı bankadaki
paylannın
düşürülmesine karşm
özelleştirmeye karşı
olmadıklannı ancak
özelleştirme sürecinden
önce başlayan toplu iş
sözleşmesinın sona
erdirilmesi gerektiğini
belirtti. Patronu
olmayarı bir banka
olduklanna dikkat
çeken Balabanlı, 1995
yılında 1 trilyon lira kâr
eden bankanın, 64.
maddeye dayanılarak
yönetime gelen
Hazine'nin 1996
yılında tahminen 131
trilyon zarar
açıkladığım kaydetti.
Bankanın 1996ve 1997
yılında genel
kurullannın
yapılmadığını ve
ortaklık paylannın
yüzde 85 olmasına
karşın bilançonun
kendılenne
verilmediğini söyleyen
Balabanlı, sözlerini
şöyle sürdürdü:
"Bankanın bilançosunu
özelleştinneye
kanlanlara 250 miryon
Bra karşılığında verilen
Idtapcıktan
öğreneceğiz. Ortak
olarak bu üziinrü \erici
bir uygulama. BLzinı
isteğuniz, bankanın
özeUeştirilmesi
sırasuida çauşanlann
haklannın gasp
edilmemesidir."
ARAYIŞ
TOKTAMIŞ ATEŞ
Faşizmin Doğası
Faşizm sözcüğü Latınceden gelir. Eskıden Roma
ımparatorlannın arkasında, bir tür muhafız gibi yürü-
yen kimi askerler ve bunlann dlerinde sopa ya da
kamçı demetleri olurdu. Imparator bir buyruk verdi-
ği zaman, o sopa demetini yere vururlardı. Bu hare-
ket, o buyruğun yasa olması demektı. Ve ışte o so-
pa demetine "fasces" adı verilirdi.
Daha sonra bu sözcük Italyancada "fascio" ola-
rak ve "birlik" anlamında kullanılmaya başlandı. Fa-
şizmin isim babası ve belkı de modern çağlardakı ön-
cüsü Italyan diktatöru Mussolini nın kurduğu "savaş
birlikieri"nin adı, "fascio dı combentimento"îcJi. Ger-
çekten, Mussolini 20. yüzyılın tüm faşist diktatörten-
ne örnek olmuştu. Ancak örneğin bir Nazi Almanya-
sı'yia Kalyan faşizmini mukayese edersek, hiçbir za-
man Nazizm kadar "kan ıçicı" olmamıştır. Hitler'le
Mussolini arasındaki "hoca-öğrencı" ilişkısinde, es-
kilerin deyimi ile "boynuz kulağı geçrnışti".
20. yüzyılda faşizmin öncüsü Mussolini olmuştu a-
ma, modern çağlarda Mussolinı'den çok once (adı
konmamış bile olsa), faşist lıderler vardı. Ve 2. Dün-
ya Savaşı sonrasında faşizm. lanetlenen bir "insan-
///fsaçu'olarakdeğeriendirifse bile; kimi ülkelerde adı
konulmadan sürmüştür ve korkarım sürmeye devam
edecektir.
Diğer sıyasal rejimler gibi, faşizm de ülkeden ulke-
yefarklı uygulanmıştır ve günümüzdefarklı uygulan-
maktadır. Omeğin Mussolini ıle Hıtter arasında ne ka-
dar uygulama farkı varsa. Salazar'la Franko arasın-
da da o kadar uygulama farkı vardı. Aynı farklılıklar
günümüzün faşist parti ve liderlennde de gozlenebı-
lir.
Fakat tüm faşist rejimlerde ortak olan kımı ozellık-
ler vardır Bunlardan binncısi, tümünün antidemok-
ratik olmalandır.
Ikincisı, kaybedecek az çok bir şeyleri olan muha-
fazakâr orta sınıflara dayanmalan ve çoğu kez, "şıd-
deti yûcelten" azgın ve gene çoğu kez "ırkçı" bir
azmlığa dayanarak, yürütme gücünü ele geçirmele-
ridir.
Faşizm her yerde, egemen sınıfların "beslemesi"
olarak ortaya çıkar. Demokratık ya da demokratıkleş-
me yolundaki ülkelerde; eğer egemen güç, toplum-
dan geien demokratık ve ekonomık hak taleplerini
karşılayamazsa, ya da karşılamak istemezse, faşizm
gündeme getirilir.
Senaryo hemen yer yerde aynıdır. Önce toplum-
daki demokratik güçler "tacız" ve "provoke" edıle-
rek sokağa çekilir. Daha sonra, el altından destekle-
nen faşist zorbalar bunlarla çatıştınlır. Ve "kardeş kav-
gasına engel olmak ısteyen" kimi güçler, bir darbey-
le yürütme ve yasama gücüne el koyarfar. Ülke kar-
deş kavgasından kurtanhr ama "kurtancılardan kur-
tulma" kımı zaman çok guç olur.
Türkiye, 1980-1983 arasında faşizme çok benze-
yenbirrejimartındaydı. 1984-1991 arasındaki dönem
ise demokrasi görüntüsü altında birfaşizmdi. Ancak
1991 seçimlerinden sonra Türkiye. rotasını yenıden
demokrasiye çevirdi. Ama, tam "Toplumsal banş
sağlanabılecek mi?" umudu yeşenrken, yenı bırta-
kım olaylar tezgâha konuyor. Biz bu filmi çok görmüş-
tük.
1996'da üniversitelerde, bildığımiz kimi oyunlar
tezgâhlanmaya başlanınca. sevgili Şanar Yurdata-
pan'ın önayak olmasıyla, Dilipak'la bırlikte bir banş
çağnsı yapmış ve "Bız bu fılmı çok gördük aman
ha..." demiştik. Bunu izleyen gelışmeler çok ılgınç ol-
du. Ama bugün konumuz bu değil.
Demokratkleşme yolunda engeller teker teker kal-
karken, birdenbire yeni bazı oyunlann tezgâhlanma-
ya başladığını, acıyla izliyoruz. Birileri sankı "birdüğ-
meye bastı" ve memleketimızdekı faşist güçler "so-
kağa egemen olma" mücadelesine giriştiler. Şımdi-
lik tekme, yumruk ve bıçaklar konuştıyor. Tabanca-
lann ortaya çıkması yakındır. Elbette karşı tarafın el-
leri de "armut toplamıyor". Yakında onlara da "biri-
leri" kendilerini korumak için sılah taşımaya başlar.
Hep aynı hain senaryo...
AslındaTürkiye'deki faşist güçler, kendi "kimlikta-
nımlamalannı" yapmakta zorianıyorlar. Bir kısım, ken-
di yorumladıklan bir Atatürk çizgısıni savunmaya ça-
lışıyor. Bir kısmı ırkçı, bir kısmı şeriatçı. Bu farklı ide-
oîojileri kaynaştırmak kolay iş değil. Zaten o yüzden
zorianıyorlar.
Bir kısmı "Atatürkçü"®, bir kısmı Atatürk'ün can
düşmanı. Bir kısmı "kafatasçı", bir kısmı "kavmiyet-
çiliği"şiddetlereddederek "ümmet"düşüncesini ge-
liştirmeye çabalıyor. Hele bunlan el attından destek-
leyen bir "egemen güç" var ki tam evlere şenlik. Vis-
ki ile kımız. zemzem ile Coca Cola bırbirine kanşmış
durumda. Neresinden baksanız tam bir komedi.
Ama "gün", bu komedilere gülünecek gün değil.
Zira bu komedinin ardında çok ciddi bir tehlike. çok
haince bir senaryo var.
Bu oyunu bozmak gerek.
Not: Perşembe günkü yazımda, İstanbul CHP il
Başkanı Sayın Etem Cankurtaran ın adını "Emin"
olarak yazmışım. Birbirlerıne amma da benzerler...
Hem sevgili Etem Cankurtaran'dan hem de siz
değerli okurlanmdan özür diliyorum.
KAMPANYA0 1 Mayıı-30Haxiran
PORSİLEN
TEFLON
DÜDÜKLÜ
6 «QUr TİİK «HVt *NCAN M«M
SB MJM HBKESE M HXt W0K
n a>XBk HVSÛl IMAKU TAVA
TÜM JUMBO YETKtLİ SATIC1LARINDA
BİLGt, TEL.0 212 TM 29 50 ( 2743)