Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURIYET 9 MAYIS 1998 CUMARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER
Türkiye'yi Atatürkiye Yapmak...
M. İSKENDER ÖZTURANLI Hukukçu
A daktsizTann.Tan-
^ ^ n değildir." Bu tüm-
ğ ^ L ce Öripidies"indir.
L^J^ Ve İsa'dan önce
ğ ^ L söylenmiştir. Dö-
*A>- J L . nem, çok tannlı bır
dönemdır.
Bilindiği gibi o dönemin tannlann-
dan kimisı adaletli. kimisi de adaletsiz-
dir. İçlerinde suç işleyenler bile vardır.
Örneğin Zeus, Titanlar'la savaşarak Kro
nos'un egemenliğine son vermiş, Olym-
pos'un sultanı olmuştur. Dahaönce Kro-
nos da. babası Uranos'un erkeklik orga-
nmı tırpanla keserek onu güçsüz duru-
ma düşürmüştür. Tırpanı veren de L'ra-
nos'un kansı Gaia'dır.
Ilyada destanında Homerosun tann-
lan insanlar arasındaki savaşlara tüm
güçleriyle kanşmışlar. Akhalarla Tro-
yahlann dövüşlerine katılmışlardır. Bu-
nu da gizli yapmışlardır. Kendilerini gös-
termeden oklannı yağdınruşlardır in-
sanlann üstüne. Tannlardan Aphrodit
ve Ares. Troyalılardan yana, Hera ve At-
hena ise Akhalardan yana ağırlıklannı
koymuşlardır. Diomedes. Tann Athe-
na'nın yardımıyla savaş tannsı Ares'i
yaralamıştır. Belki de bu nedenlerle Öri-
pıdes. "Adaletsiztann,taıındeğUdir~de-
mıştır.
Sokrates'in tannsı başka. Platon'un-
ki başkadır. Epiküros,bır tann değildir,
insanlığa ve dostluğa tapan bir kişidir.
Yaşamı boyunca dostluğun şarkısını,
mutluluğun türküsünü söylemeye çalış-
mıştır. Tann olmadığı halde, izdaşlan
ona tann gözüyle bakmışlar, tannyı se-
ver gibi sevmişlerdir.
Tek tann dönemine, Aristotaks'le ulaş-
tnıştır ınsanoğlu. Aristotales, tek tann dü-
şüncesine akıl yoluyla erişmiştir. Tek
tannlı büyük dinler daha sonra çıkmış-
tıronaya. Ve artık adaletsiz tanndan söz
edilmez olmuştur. Tek tannya tapan in-
san, onun adaietli olması gerektığini de
benimsemıştir. Adaletsiz tannnın varlı-
ğını hic mi hiç dûşünmemiştir.
tnsanlık tarihı. bugüne değin iki ana
düşünce biçimine tanık olmuştur. Kimi
dönemlerde ve yörelerde bu iki dizge-
den (sistemden) biri ötekinden üstün tu-
tulmuştur. Bunlardan biri idealizm,öte-
kiyse materyalizmdir. "Önce Tann var-
dı" diyenlerle, "Önce doğa vardı" di-
yenlerin çatışmasıdırbu. Bu çatışmagü-
nümüzde de sürmektedir. Kimi gün gel-
miş. bilimsel gerçekleryadsınmış. kimi
dönemlerdeyse dınsel duygular incitil-
miştir. Ne var ki, ne inanç düşünceyi. ne
de düşünce inancı tutsaklaştırabümiştır.
Bu durum, özgürlüğün doğal bir so-
nucu sayılmahdır. Düşünce özgürlüğü de.
vicdan özgürlügü de insan oölunun vaz-
geçemeyeceği özgürlüklerdendir. Nasıl
tüm düşünceler insanlığın bilincinden
çıktıysa. tüm dinler de insanlığın bağnn-
dan çıkmıştır. Doğrusu istenirse. dünya
yüzünde salt gerçek diye bir şey yoktur.
Auguste Comte"un çok doğru belirle-
mesiyle söyleyecek olursak "Tek salt
gerçek biliyorum. o da salt gerçek diye
birşeyinolrnadığKİır." Bilimin değişken-
liğine karşın. dınde değişmez kurallar var-
dır. Bu kurallan benimseyen insanlann
inanç özgürlüğünü tartışmak. doğal bir
davraruş değildir.
.Öyle anlaşılıyor ki insanlık. belki da-
ha yüzyıllar ve binyıllar boyunca bu ça-
tışma içinde yaşayacak. bu tartışmayı
sürdürecektir. Bu tartişmada yan tutma-
yan tek ideolojı laiklik'tır Laikler. dün-
yanm heryennde dine de. bilime de say-
gılı olmuşlar. düşünce özgürlüğünü sa-
vunduklan kadar inanç özgürlüğünü de
savunmuşlardır Düşünceye ve inanca
aynı uzaklık ve yakınlıkta durmuşlardır.
Bunedenledirki Atatürk devrimi,la-
iklik ilkesini benimserken bu gerçeği
gözden uzak tutmamıştır. Türk de\Tİm-
cileri çok iyi bilmekteydiler ki. insanlık
tarihinde "dinkrin rolü büvüktür vebü-
yük olmakta devam edecektir."
Devrimin karşı çıktığı din değildir, din-
sel gerkiliğin yarattığı bağnazlık ve yo-
bazlıkür. Çünkü yobazlık yeryüzünü ka-
na boyanuştır. Vfeerdemlerinen güzdi obn
hoşgörüyü ortadan kakürmayı amaçla-
mıştır. Pascal ı din adına. Montaigne'i ah-
lak adına. MolBere'i hem din. hem ah-
lak adına aforoz eden yobazdır.
Işte tarihten ders almasını bilen Tfirk
devrimcileri, çıkardıklan yasalarla dine
değil, din devleti düşüncesine karşı çık-
mışlar. dinın siyasallaşmasını önlemeye
çalışmışlardır. Ama hiçbirzaman "safbir
inanç ve tapuıç öğretisi oian dinin ken-
disine miidahaleetmemişlerdir.'" Atatürk
devnmi. kişiyi tannsıyla başbaşa bırak-
mış. dinin yerinin tapınaklar ve vicdan-
larolduğunu savTinmuştur. Laikliğin "di-
ne karşı savaşımbr sonucunda değil.bağ-
nazbğa karşı savaşımlar sonucunda ka-
zanıldığmı" çok iyi gözleyen Türk dev-
rimcileri. tüm düşüncelere ve tüm inanç-
lara saygılı olmuşlardır. Bunun tersini söy-
leyenler ihanet içindedirler.
Görülüyor ki Atatürk devrimi, dinin
temel öğelerine. ibadet ermeye ve etme-
meye. kısacası inanç özgürlügünün tö-
züne (cevherine) ilişkin yasaklar getir-
memiştır. Bazı ülkelerde görülen din
düşmanı bir politikaya, "dini kökünden
kazımak isteven kaba bir matervatiznTe
Türk devriminde yer yoktur. Devrim,
gericiliğe karşıdır yalnız. Dinin duygu
alanından siyaset alanına geçirilmesine
karşıdır. Dinsel alanda gerici ve ilerici
çekişmesinin "temelsizvesaçma" oldu-
ğu kanısındadır. Gerçekten. "dinle dü-
şünceyi karşı karşıya getirmek doğru bir
davramş değildir. Din, inanç alanıyla U-
gili birşeydir. İleri vegeri isedüşünce ala-
nına girer.'" Girmelidir de.
Atatürk ideolojisinin temel görüş ve
çizgisi budur. Bu görüş, Türk ulusunu
çağdaş uygarlık düzeyine ulaştıracak
güç ve niteljktedir. Ne yazık ki Ata-
türk'ten sonra gelmiş geçmiş tüm siya-
sal iktıdarlar, bu çağdaş çizgiden az ya
da çok uzaklaşmışlar. ülkeyi bugünkü
içinden zor çıkılır bir duruma sürükle-
mişlerdir, Dinsel bağnazlığı. köktendin-
cilik adı altında yeniden gündeme getir-
mişlerdir.
Bu çıkmazdan kurtulmanın tek yolu
"yeniden Kuvayı MilHye", "yeniden Ata-
türkçülük" ve "Yeniden Kemalizm"dir.
Atatürk'ün eğitim politikasını yeniden
uygulama alanına geçirmektir. Türk top-
lumu ancak Atatürk devriminin coşku-
suna yeniden ulaşabıldiği takdirde siya-
sal bağnazlıktan da, dinsel bağnazlık-
tan da kurtulabilir.
Türkiye'>i Atatürkiye yapma uğraşı bu
coşkunun teçıelidir.
ARADABİR
MUZAFFER GÜRBOĞA
Eğiıimci- Yazar
Hoşgöpü: Sevginin
Kardeşi
Olumsuz olaylar karşısında tepkimiz genelde
söylenme biçiminde olmaktadır. Tepki vermek
sağlıkh bir durum, ama tepkinin dile getirilişi yan-
lış. Şikâyet etme yerine açık iletişim kurmayı de-
nesek, çözüme katkı yapmış olacağız. Duygula-
rımızı dıle getireceğiz. Ancak aklımızı duygutann
önüne geçirmek zorundayız.
Bilimsel olarak iyi duygulara, iyi beden kimya-
sının eşlik ettlği kabul ediliyor. Kötü duygular so-
nucu toplumsal adrena/'imiz bir hayli yüksek. Te-
levizyondahabeıieröylegeçiliyorki.hepşiddet...
Örneğin adliye koridorlarındaki şiddet görüntüle-
rinı sık izler olduk. Yanılmıyorsam Adliye Koridor-
ları diye bir dizi-belgesel çalışması bile var.
Futbol maçlarında olaylan görüyoruz. Spor kar-
şılaşmaları bir dostluk, bir birleştirici öğe olması
gerekirken, fanatizm bu noktada da uç vermek-
te. Bunlar hep eğitimsizliğin sonucu. Eğ'rtim diz-
gemiz sağlıklı öfkeyi öğretmiyor.
Gençlerimize bizden istedikteri yaratrcı eğitimi
verebiliyor muyuz? Toplumsa! katılımcılıklannı si-
yasal alanlarda kullanabiliyorlar mı? Siyasa (poli-
tika) bir anlamda yaşamın yönlendirilmesidir. Ki-
şisel öfkelerimizi sürekli dile getiriyoruz. Yetmiyor,
kısır döngüyü kırmak gerekiyor. Kendimizi kimi
yanlışlardan ayıklamalı, kendimize ve dışarıya kar-
şı berraklaşmış net tavırtı olmalıyız. Daha az yar-
gılamak, yargılamak yerine anlamayı denemeli-
yiz.Toleranssınırlanmızı geniştutmanın sayısızya-
rarları var. Önyargılı tutumlann, siyah-beyaz, iyi-
kötü, dost-düşman gibi toptancı yaklaşımlann so-
nucu bunlar.
Bugünün doğrusunun yannın yanlışı olabilece-
ğini düşünmeliyiz. Sevgili Uğur Mumcu'nun de-
diği gibi bilgi sahibi olmadan fikir sahibi oluyoruz.
Aslmda farklı düşünce sağlıklıdır. Çocukiarımı-
zı eğitirken, dayatıyoruz hep (empoze ediyoruz).
Tartışmayı saygıda kusur olarak görüyoruz. İki zıt
ortakta buluşabilir. Daha doğrusu ortak yönler öne
çıkanlıp çoğaltümalıdır. llişkilerimize böylelikle ni-
telik (kalite) gelmiş olur. Başkalannın ürettiklerin-
den de mutlu olabilmeliyiz. Sadece kendi istedi-
ğimiz görüşlerin değil, bütün görüşlerin tartışılma-
sını saygıyla karşılamalıyız. Herkes birbirini incit-
memek için sorumlu tavrı gösterebilmeli. Eğer in-
sanm kendine güveni yoksa bu sorumluluğu taşı-
ması kuşkuludur.
Ailemizde çocuklara karşı hoşgörülü müyüz?
Çocuk eğitiminde demokrat tavnmızı koyabiliyor
muyuz? Aile içinde demokrasi yoksa, toplumda
demokrasiyi boş yere aramayın. Demokrasi bir
anlamda her şeyin tartışılmasıdır. Çocukla kurdu-
ğumuz diyologda çocuk hep "Peki baba" diyor-
sa durup düşünmeliyiz. Bu ilişkide bir hata ara-
maiıyız.
TARTIŞMA
İyi ki Özal'a Anıtmezar...
bdülme
cit 1839
yılında
tahta
çıktı.
1861
yılında öldü. Saltanatı
boyunca ulusu ve yurdu
için hiçbir iş yapmadı.
Fakat Dolmabahçe
Sarayı'nı, Beykoz
Kasn'nı, Küçüksu
Kasn'nı dış ülkelerden
aldığı borç para ile inşa
ettirdi. Hatta Küçüksu
Kasn'nı yeterince süslü
bulmadığı için dışına
süslemeler eklettirdi.
Halk tarafından
sevilmedi. eceli ile öldü.
Kardeşi Abdülaziz 1861
yılmda tahta çıktı. 15 yıl
saltaçat sürdü.
Beylerbeyi Sarayı ık
Çırağan Sarayfnı aynı
yöntemlerle yaptırdı.
1876 yılında ayaklanma
ile tahttan indirildi ve
intiharetti. Halk
tarafından hiç
sevilmedi.
Bugün bu saraylardan
hangisi gezilse ve bu
konuda nerede söyleşi
biraz koyulaşsa, bu iki
padişahın yurdumuza ve
ulusumuza hayn
dokunmadığı ve devlet
parasını kişisel zevk ve
keyfinde kullandığı
konu edilir. Hangi ciddi
kitap karıştınlsa aynı
bilgilere rastlanır.
Kısaca, bu saraylar bu
iki padişahın kötü
yönetimlerinin simgesi
olarak bugün halen
ayaktadır ve bu iki
yeteneksiz padişahın
kötü tarafları ile
anılmasına sonsuza
değin vesile olacaktır.
Türkiye Cumhuriyeti 9.
cumhurbaşkanını
yaşıyor. Geçmişlerin
arasında renksiz ve tam
ehil olduğunu
söyleyemeyeceğimiz
insanlar var. İyi niyetli
ve gösterişten uzaİctılar.
Görevlerini elverdiğince
yaptılar ve iddialı
olmadıklarından
genelde çok büyük
hatalar da yapmadılar.
Bugün sakin
mezarlarında ebedi
uykularını uyuyarak
tarihin derinliklerine
yavaş yavaş
gömülüyorlar.
tki türlü insan
unutulmaz: Çok iyiler
ve çok kötüler.
Hele arkalannda
silinmeyen izler
bırakmışlarsa, iyiler
iyilikleri kötüler
kötülükleri ile
ebediyyen anılacaklar.
İyiler kadar kötüler de
unutulmamalıdır.
Unutulmamalıdır ki
ilerisi için ders
alınabilsin.
İyi ki Turgut Özal'a
ANAP'ın üstün
gayretiyle anıtmezar
yapıldı. Anıtın tam
Özal'a yakışır ve onu
gerçek anlamda
simgeleyen birçok eğri
sütunu var.
Ancak bu anıt bu hali
ile yeterli anlam
taşımıyor. Tam anlam
kazanabilmesi için
sütunlara ad
verilmelidir:
T.C.'nin bölünmez
bütünlüğünü tartışma
sütunu, hanedan sütunu.
devlet memurunu
rüşvete teşvik sütunu,
tarikatlan kollama ve
yüceltme sütunu. haksız
kazanç ve rûşvet sütunu,
adam kayırma ve prens
sütunu, hayali ihracat
sütunu, anayasayı delme
sütunu gibi.
Böylece Turgut Özal'ı
bütün yönleri ile hep
hatırlayacağız ve hiç
unutmayacağız. Gelecek
kuşaklar da onu bütün
bu üstün özellikleri (!)
ile tıpkı, Abdülmecit ve
Abdülaziz gibi, sonsuza
değin ve hayırla
anacaklar!
İyi ki Turgut Özal'a anıt
mezar yapıldı.
Şimdi sıra, Tann
gecinden versin, Çiller
ile Erbakan'ınkinde.
ANAP bu inceliği de
gösterecektir.
Korav Tarakçıoğlu
ıısenız, mucıap
, r
_ . e Worid'e girmelisiı
uperonııne vvorld, tam size göre bir dünya. Superonline World'ü, son bir ayda,
"bîtaraf olmayanlar" yaklaşık 31 milyon kez ziyaret etti.
Haber, ekonomi, politika, spor, hava durumu, referaf
sohbet magazin, anket, sosyal yaşam, kültür-sanat, seri ilanlar, astroloji...
her şey "Türkiye'nin internetteki en kapsamlı Türkçe bilgi ve iletişim
merkezi" Superonline VVorld'de.
^ *-' • t Ky^/IN LI I N t ^Konesi ohun olmosın, ınterne
^\ gezen herkese açık. j
Adres: www.superonlin<
K R E D I
I N T E R N E T
U R U L U S U D U R
300 ' AŞKIN YAYINEVININ
TÜM KİTAPLARINDA
OKÎTAL GÖKDEMÎR
INDIRIM BAŞLAMIŞTIR
10 MAYIS - 30 HAZİRAN
INDIRIM BAŞLAMIŞTIR
10 MAYIS-30 HAZİRAN
Duzentedıgımiz geleneksel ındirim
kampanyomızda okurtonmızla buluşmaktan
onur duyanz.,
Aııııemın Ajüattıkları
SrVASBİRİNCİ
ASLhTHUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
DosyaNo: 1995,542-
' 1996 1017
Davacılar Mehmet
Koylan Vd.leri tarafın-
dan. davalılar Nafiye
Ecevit Vd.leri aleyhine
açılan tapu iptali ve tes-
cil davasında verilen
karar sonunda: Davalı
Cemal Yılmaz Ecevit
vekilinin Yargıtay'ca
onama ilamı verilen ka-
rann tashihi isteminde
bulunmuş olup, Yargı-
tay 8. Hukuk Dairesi
Başkanlığfnın
9.3.1998 tarihve 8956-
2396 sayılı ilamı ile tas-
hihi karar isteminin red-
dine karar verilmiştir.
Bunca aramalara rağ-
men bulunamayan ve
tebligat yapılamayan
davalılar Mediha Ece-
vit, Bekir (Ebubekir)
Ecevit"e iş bu Yargıtay
ilam özeti tebliği ilan
olunur.
Basm 18393
İLANEN TEBLİGAT
PAZARCIKİCR-4 MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN
KAMBtYO SE^fETLERl ÜZERtNE
HACİZ YOLU tLE YAPILACAK
TAKİP TALEPLERİNDE ÖDEME EMRİ
DosvaNo: 1998 29
1 Alacaklı ve varsa vekilinin adı, soyadı ve adresi: Mehmet İCör-
kun. Alı oğlu. Cumhurivet Mahallesı Nariı f Pazarcık - Kahramanma-
ra^. 2- Borçlunun ve vana kanuni temsilcisinin adı. soyadı ve adre-
si: Mehmet Yelken. Maksutuşaği Köyii. Pazarcık/ Kahramanmara^. 3-
Alacağın Tûrk parası ile tutarı, faız mıktan ve ışlemeye başladıgı gün:
Takip tanhı olan 26.2.1998 tanhı itıbanyla 1.250 000.000 TL'nın.
26.2.1998 tanhınden tamamen tahsüıne kadar ışleyecck
O
o76 faizı ile
yapılan harç ve masraflann bırlıkte tahsıh talebidir 4- Senet ve tarihi:
20.11.1995 tanzım. 20.8.19% vadelı 150.000.000 TL. meblağlı.
25 11.1995 tanzım, 2.7.1996 vadelı 595.000.000 TL meblağlı.
25 11.1995 tanzim. 1. 10 1996 \adeh 325.000.000 TL. meblağlı.
20 11.1995 tanzım. 10.9.1996 vadelı 180.000.000 TL. meblağtı toplam
4 adet emre muharrer senet. Yukanda yazılı alacağm tahsili için aleyhi-
nıze yapılan ıcra takıbınde. adresınıze gdndenlen Omek 163 no'lu öde-
me emri teblig edilememis ve zabıta tahkıkatı netıcesınde de yenı adre-
sınız tespit edilemedığinden ödeme emnnın ılanen tebliğine karar v enl-
mıştır. Yukanda yazılı bon; •> e masraflan ışbu ödeme emnnın teblığı ta-
rihinden ıtıbaren 20 gün ıçensmde ödemenız. takıbın dayanağı senetler
kambiyo senedı nıtelığmi haız değılse 25 gün ıçensmde mereiye şikâ-
yet etmeniz, takıp dayanağı senet altındakı ımza sıze aıt değil ise. bunu
20 gün içinde açıkça bır dılekçe ile tetkık mercune bıldırmeniz, aksı tak-
diıde ıcra takıbmdeki kambiyo senedi altındaki imzanın sizden sadır sa-
yıiacagı ve imzanızı haksız yere inkâr eder ısenız sözü edılen senedm
dayanağı takip konusu alacağın %10 oramnda para cezasına mahkûm
edileceginız, borçlu olmadığmız \eya borcun ıtfa \eya ımhal edıldığı
veya alacağın zaman aşımına uğradığı hakkında ıtırazınız \ar ıse bunu
sebepteri iİe biriikte 20 gün ıçensınde icra tetkik merciıne bır dılekçe ile
bildirerek roerciden ıtırazm kabulüne dair bır karar getırmedığımz tak-
dirde cebn icraya devam olunacağı ve itiraz edılmediğı ve borç ödenme-
digı takdirde 10 gün ıçensmde llK'rnn 74. maddesı daıresınde mal be-
yanında bulunmanız. bulunmaz ısenız hapısle tazyık olunacagınız, hiç
mal beyamnda bulunmaz ve hakıkate aykın beyanda bulunursanız ha-
pisle cezalandınlacagınız ıhtar olunur. 19.3 1998
Basın 13267
PENCERE
Çiçek ve İnsan
Ruhat Mengi'nin Sabah'taki köşe yazısı beni
uzun uzun düşündürdü; doluya koydum almadı,
boşa koydum dolmadı.
Okurlarını uyarmış Mengi:
"Bazı uyanık çiçekçiler, ödediğiniz paranın on-
da biri etmeyecek çiçekler gönderiyor veya hiç
göndermeyebiliyor. Çiçeği aldığınızda mutlaka
teşekküredin ve kötü bir çiçekse, çekinmeyin, bu-
nu da biraz anlatın. Siz göndermişseniz atınıp
alınmadığını, nasıl bir çiçek olduğunu karşı tara-
fa sorun."
Vay sen misin bunu yazan!.. Çiçekçilerden de-
ğişik tepkiler gelmiş, kimisi çiçek göndermiş, ki-
misi saldırganlaşmış; Çiçekçiler Odası Başkanı
aramış, Uluslararası Çiçekçilik Kurumu devreye gir-
miş.
Güzel bir meslek dayanışması; ama, şu ya da
bu bakkalın hile yapması bütün bakkalları ayağa
kaldınrmı?..
Gazetecinın görevi gerçeği yazmaktır.
•
Anadolu göreneklerinde çiçeklerin kendine öz-
gü dilleri var; fulya aşkın sona erdiğini, badem çi-
çeği bahan, küpe çiçeği çılgınlığı, hanımeli sakın-
calı ilişkileri, akasya inceliği, menekşe sevecenli-
ği, karanfil ateşli aşkı, fulya sevdanın bittiğini, şa-
kayık ırtancı, zakkum ölümü, yasemin tensel tut-
kuyu. ful çiçeği içten bağlılığı, gelincik teselli duy-
gusunu, beyaz karanfil uzaktan aşkı, sümbül se-
vincı vurgular.
Peki, bu çiçekler günümüz insanlarına ne söy-
lüyoriar?
Osmanlı şairi kaç yüzyıl 'gül' üzerine ne dizeler
döktürdü. Ahmet Haşim'in karanfile ilişkin dize-
leri, duyguları yeniledi:
Yarin dudağından getirilmiş
Bir katre alevdir bu karanfil,
Ruhum acısından bunu bildi.
Ya gül için ne diyor Haşim:
Bir gamlı hazanm seherinde,
Israra ne hacet yine bülbül?
Bil kalbimizin bahçelerinde,
Can verdi senin söylediğin gül.
•
Çiçek, doğada değil, ama, insan ilişkilerinde
susuzluktan kuruyormu?.. Şarlo'nun "AshZaman-
lar" filmine bir sayfa daha mı ekleniyor?.. Maki-
neleşen ılişkilerin duygusuz dişlileri arasında ezi-
liyor mu çiçekler?..
Patron sekreterine buyuruyor:
- Şehnaz Hanım 'a çiçek yollayın!.. Şöyle paha-
lı tarafından olsun!..
Sekreter Hanım telefonu açıyor:
- Alo, çiçekçi mi?..
- Buyrun!..
- Şehnaz Hanım'a çiçek gidecek, şöyle okkalı
bir karma sepet yapın!..
- Neler koyalım?
- Canım ben mi bileceğim, siz bu iş için para
alıyorsunuz, güzel bir şey yapın işte!..
•
Letafet Hanım, bahçesinde özene bezene ye-
tiştird'rği çiçeklerden bir sabah makasla kestikle-
rini, komşusuna nasıl sunardı?.. •
- Gülün mevsimidir.. .»^«* »«.
- Sağ olun komşum!..
Letafet Hanım nerede?.. Toplumda kaç Letafet
Hanım kaldı?.. Yaşam değişti, insan ilişkilerinde
duygu alışverişini de örgütleyen piyasa, çiçek tra-
fiğinde sevdayı, dostluğu, yakınlığı fiyatlara bağ-
ladı.
Ama, bu örgütlenmede piyasanın kurallannı bo-
zan çiçekçiler çoğalırsa ne olur?..
llişkiler de bozulabiür!..
Cenazelerin ve düğünlerin arttığı günlerde çiçek-
çiler iyi satış yaparlar; insanlann birbirlerini daha
çok sevdikleri anlamına mı gelir bu?..
TÜRK
MÜHENDİS VE MİMAR
ODALARI BİRLİĞİ'NDEN
DUYURULUR
Biıiığimizin 35. Olağan Genel Kurulu 15-16
Mayıs 1998 tarihlerinde saat: 14.00'te
TMMOB'de (Konur Sokak No: 4/1 ANKARA)
aşağıdaki gündemle toplanacaktır.
Bu toplantıda çoğunluk sağlanamazsa Genel
Kurul 22-23 Mayıs 1998 günleri saat: 09.00'da
DSİ Genel Müdürlüğü Toplantı Salonu'nda (Yü-
cetepe/ANKARA) çoğunluk aranmaksızın topla-
nacaktır. Seçimler 24 Mayıs 1998 Pazar günü
Konur Sokak No: 4 Kat: 5'te TMMOB binasında
saat: 09.00-17.00 arasında yapılacaktır.
Delegelerin oda kimlik kartlan ile katılmaları
rica olunur.
GÜNDEM:
1. Açılış ve divan seçimleri,
2. Saygı duruşu ve Anıtkabir Çelenk
Komisyonu seçimi,
3. Yönetim Kurulu Başkanının konuşması
4. Konukların konuşmalan,
5. Komisyonlann seçimi,
6. Çalışma. mali ve denetleme kurulu
raporlarının okunması, tartışılması ile
34. dönem yönetim kurulunun akianması.
7. Komisyon raporlannın görüşülmesi ve karara
bağlanması,
8. Dilek ve öneriler,
9. Yüksek onur, denetleme ve yönetim kurulu
adaylannın açıklanması.
Joksim:(212)249 52 11
249 52 17
k—*-.. C
°P*>/:
V]6
>39] 5] 3 0
ACeniOSt Anfaıro: (312) 4A0 56 00
MAVI
YOLCULUK' 6 - 19 rviayıs özeı
Tatrn F*ar»siyort Kışı Ba^ı
ooo.ooo
BUDAPEŞTE 1 6 - 1 9 Mayıs
(4 gün - 3 gece)
-470»
MALEV Hovoyollon ife...
OK konaklama, Sehir Turu, Transferler dahil.