28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 MAYIS 1998 CUMARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER Din ve Uygarlık MUHAMMED DAFÎ Emeki, va \z Y azın öğretmeni değer- li bir dostum aradı. Bediüzzaman'lığı kendinden menkul Said-i KürdTnin ka- ralamalannı kanştı- ran biröğrencisi. oyazılarda Batı uy- garlığından: "Mimsiz, iman-ı billah- sız medeniyet" dıye söz edildiğıni. bu- nun neanlamageldiğinı sormuş. Oda bana sordu. Bilindiği gibi 'mim' ya- ni 4 m\ Arap abecesinin 27. harfıdır. Arap yazıncılığında sayfanın bitim yerinde kullanılır, buna da temme' ya- ni yazı, söylenecek söz bitti denir. Eb- ced hesaplamasında kırk sayısını kar- şılayan *m\ Arap düşünce dizgesın- dede varolunmuş. varedilmiş, yara- tılmış, Tann tarafından belirlenmış, Tann 'nın izniyle oluşturulmus, anlam- lanna gelir. Alıntı sözcede (ibarede) göriilen "iman-ı billâh" tamlaması ıse Tann">a inanmak. Tann'yı bilmek. Tann"ya iman etmek vb anlamlannı içerir Kendi kendıne biitün zamanla- nn yenısı (!). bütün zamanlann yeni- lıkçisi (!)sanını yakıştıran kişi. o Arap- çasözlerin sonuna birerTürkçeolum- suzluk ekı getırerek: Batı uygarlığının Tann buyrugu olmadığını. Tann tara- fından onayianmadığını. birtakım tan- nbilmezlerin (atttstterin) icadı. yani kü- fiir'dürdemek ıstemiştir. Bunu derken de kullandığı >azı çizı araç ve gereç- lennın. ısınma ve ışınma düzenekle- nnin. kullandığı ses ve iletışım avgıt- lannın Batı uygariığının iirünü oldu- ğunu unutmuş: daha binlerce Batı uy- gariığının iirünü araç ve gerecı kulla- narak küfiirdedıği durumu bizzat ya- şamakta olduğunu görmezden. bıl- mezden gelmıştır. "V'ıllar önce. bir Bolvadın- Afyon yolculuğundagörmüştüm Said-i Kiir- di'v ı. Ben Bolvadin'de bindım otobü- se, o Emirdağ'da binmış. Jandarma eşliğinde Afvon'a duruşmaya gidi- yordu. Şımdiki Çay ilçesını geçince otobösü durdurup ıkindı namazı kıl- mak istemiş. Yılın aralık ayı. dışan- da keskın birayaz var. Bırvandan kar serpiştıriyor Yolculardan bıri sürücü ile Said-i Kiirdi arasında gıdıp geli- yor. Mündın dur ısranna karşı sürü- cü direniv or, 'duramam, otobüsün ısıt- ması yok. kadınlar. çocuklar üşür. do- nar". dıyor. Said-i Kürdi'nın yanıba- şında oturan başı poşulu ve agelli bın kalktı. sürücünün kulağına bir şeyler soyledı. Işte o zaman sürücü patladı. "Eğer benim inandığım Ailah bu efen- dinin bedduası ile bu otobüsü devire- cek ve bunca»okuyu öldürecekse ben de o Allah'a inanmıvorunı" dıye ba- ğırdı. Sürücünün baginşını herkes duydu. Otobüste ürpertici bir sessiz- lik oluştu. Sürücü. otobüsü daha da hız- landırdı Afvon'a vardıgımızda kar ve ayazdahadayoğunla^mıştı Sonradan ögrendik kı kfrsaçlı. orta yaşını geç- kin. sürücünün kulağına eğılen mürit. "Efendi nanıaz kılacak. Otobüsü dur- durmazsan bedduaedecek. hepimiz öle- ceğiz" demiş. Doğru oian şu kı uygarlıkdünyanm neresinde ve hangı dönemınde olur- saolsun. insansal birüretı; ınsansal bir yaşam bıçemı (üslubu). ınsan yaşam- sal bir olgudur. Tann buyruğu yok- ken de ınsan vardı. yaşıyordu ve yaratıyordu. İnka ve Vikinguygarlık- lan. Hind-Çin, Mezopotamva, Mısır, Eti, Anadolu, Ege v e Akdeniz uygar- lıklan, tarih öncesı ınsanlıgının akıl- lara durgunluk veren uygarlık yaratı- lan. yapıtları hangı Tann buyruğunun gereğidir? Uygariıklar. ınsanlann dın- sel yaşayışlannın. ınançsal özlemle- nnin değil, ınsansal bakışlannın, in- sansal aranışlannın ürünü; doyunma- beslenme, bannma. korunma vb. te- mel gereksemelennın davatması so- nucudur. Insanlarhesap kıtapyaparak. kafa- larını ve ellerini çalıştırarak üretmiş- lerdir uygarlık varlıklarını. Tannsal katkı ve dayatma olmaksızın. hatta zaman zaman Tannsal yazgıcılığa kar- şın: ınsanoğlunun kendi kendini örgüt- lemesinin, derneştırip kültürleştirme- sinın. toplumsallaştırmaMnın ete. ke- mığe bürünmüş sonucudur uygarlık Inançsal değil. akılsal-emeksel bırso- nuçtur. Ta 1956'larda Milliyet gazetesin- den Mete Akyo) (notumda öyle) ile o günlerde Islam ülkelenni dolaşarak Türkiye'den geçen bir Japon bakanın konuşmasını anımsıyorum. Gazetecı, Japon bakana. neden dört kıtabın öner- diği dınleregelmedıklennı. Japon top- lumu günün birinde bu dınlerden bı- rinegelmek isterse hangısinı yeğleye- bileceğıni soruyor ve sorusunda dıre- niyor. Ülkelennde dinsel sorunlan olma- dığını. böyle bir tartışmanın da akıl- lanna gelmedığini. inançlanndan ya- kınıcı olmadıklannı söylüyorsa da ga- zeteciyi kandıramıyor. Sonunda şunu söylüyor: Japon toplumu, adı geçen dinlerden binne gelmek istese, bu din herhalde İslamıyetolmazdı. 'Çünkü' dıyor Japon bakan: Türkiye"yegelin- ceye dek geçtiğim Müslüman toplum- lannın hemen hepsi bırbıri arasında an- laşmazlık ıçınde ve hemen hepsi de Müslüman olmayan toplumlara, dev - letlere ya borçlu ya da onlardan bıri- ne sığınıcı dunımda. Türkiye'nın bu durumdan ayn tu- tulabilirgibi görünmesi, bana inandı- ncı gelmiyor.'.. Islamiyetın doğma ve yayılma gün- lerinden başlayan sılahlı dayatma ve çapul (ganimetçilik), yansımalannı Osmanh'da da göstermış. zaman için- de ışın ucu devleti soymaya. 'Devlet malı deniz, yeme\ en domuz' yey ici li- ğinedek uzanmıştır. Din ve inanç kar- şısında ınsan aklının kutulanmaandaıı yana olan İmam Gazzali bile. fslam. ımam ve din görevlisı, devlet görev- lisi kesıminınyiyiciliğinedayanama- mış: İhya-ül-Ulıını'unda Islam top- lumlannda dev let mallannın yenme- sınin, vakıf gelırlerinin paylaşılması- nın günah ve haram olmadığı yolun- dadüşünceleroluştufunu, bundando- layı da medrese erbabının ve öğren- cilerinın hizmet veemek gerektiren iş- ler-görevler yenne kadılık, musahip- lik, evkaf ve gümrük memurluklan gıbiyevıcıliğeeivenşliışlenyeğledik- lerinden yakınmıştır. Şeyh Galip'ın, •'Çaldımsa miri maJı çaktıjn" dizesi, gerçekten dÜ!>ündürücüdür. Üretmeden tüketmenın en büyük ahlaksızlık olduğu düşüncesı. çağı- mızda Anadolu aydınlanmacılığının ürettiği birkavramdır. o da ancak Köy Enstitüleri eğitim felsefesinde kısa bir süre için yer bulabümiştir. Emek ver- me. bayındırlık. bavındırlaştırma gi- bi özdeksel yaşamı ilgılendıren dü- şünce ve davranışlar Islam felsefesin- de hıçbır zaman ver bulmamış. tartış- ma, eytışım konusu edilmemıştir. Bi- lindiği gıbi felsefe, eytişimci akiın. işlevci aklın bireştinne (sentez)- çö- zümleme (analiz) alanıdır Bilimsel kuşkunun yaratıldığı alandır. Islamcı kafa felsefe konusuna hep şaşı bakmış- tır. Islam eğitimciliğı, din ve ahlak üze- rine kurulmuştur. Fakat hiçbır zaman dinın ve ahlakın ne olduğunu tartış- ma, e>tişrneyürekliliğini göstermemiş- tir. En sağlam kurum olduğu söylenen Osmanlı ordusunda bile. nehırlen ge- çerken köprü kurabılecek teknik adam bulunamadığını, gene Osmanlı tarih- çilen yazı>or; binbirzorlukla kurulan gözlem ev ınin günah sayılarak topa tu- tulduğunu. denizcılerin gözcü olarak kullandıklan maymunlann, cınsel or- ganlan açıkta olduğu için gençleri baştan çıkarabılecekleri ileri sürülerek Şeyhülislam fervasıyla kurşuna dizdi- nldığini de. Şımdi açıkça sorabilıriz: "Bize bir Müslüman millet göstcriniz ki bu dini kabul etmeden önce sefil ve perişan iken kabul ettikten sonra iler- lemiş. gelişmiş mesut ve mürefleh ol- muşhır. Bir tek örnek \erin kâfı." (1) (I) Bu soruyu Osmanlı döneminde Müslümanlık propagandası için Japonya 'yagiden ellikişilik bir kunıla Japonlar sormuşlar Dünva gazetesi. 2.5.1963 Bugünlere Nasıl Geldik A1 Dr. COŞKUN ÖZDEMİR U Rıza Narin'ı pencereden annak ya da içen alıp linç etmek iste- yen ülkücü çocuklar. bunu yurt- severlik gereği yaptıklanna ina- nıyorlar. lzzet Baysal Üniversı- . tesi Öğrencısi KenanMak'ı linç ederek ölümüne yol açan Boluüakı ülkücülerde solculara saldırarak ve öldürerek v atana hizmet ettıklerini sanıyorlar. Onlar böyle bireğitımden geçmişler. böyle koşullandınlmışlar. Kafalan- nın. dünya görüşlennin sının bu kadar. • Ben Mısır'da ve Türkıye'de uzun yıllardır din eğitimi gören birçocukluk arkadajımm saygı ile elimi öpen yeğeninden. Allah adına. Allah yo- lunda adam öldürmenin caiz olduğunu dınle- miştim. Birsağpartimizin beledıye başkanının. orucunuviycnikatk'tmekvaciptir.deyışinıdeunu- tamıyorum. Peki imanı-hatıplıler, sekız yıllık egıtıme. la- ik düzene. Atatiirk ılkelenne çok fena çocuklar olduklan ıçın mi karşı çıkıyorlar? Kadınlarla erkeklerin bir arada oturmasını istemeyişleri, kadın elı sıkmayışlan kötü insan olduklanndan mı ileri gelıyor. Kesınlikle hayır. Onlar da böy- le eğıtildiler. böyle yetıştirildiler. Onlann bam- başkabırdünvaları var. Odaracıksınırlannöte- sini göretneden. o dünyanın kuraîlannı benım- sıyorlar. Birçoğu içtenlikle. sadece bu katı ku- ralların geçerli olmasını istiyor. o kadar.Top- lumda nasıl bir rol oynadıklannın, onu nasıl ge- nye. karanlığa doğru sürüklediklerinin hiç far- kında değiller. Bu ikı genç grup, Türk milliyet- çiliği ve Allah yolunda hizmet verdiklerini ki (milliyetçilikle ümmetçilik asla bağdaş- maz. Laiklikbağdaşırancak). Hatta buyüz- den baskıya, zulme uğradıklarını düşünüyorlar. Böv le düşünmeyenlere hain gözü ile bakıyorlar. fşte birçok okumuş yazmış.. ürünler vermiş ay- dınımızın da yeterince göremediği, anlayama- dığı.anlamak istemediğı bu. Bu çocuklar aydın- lanmadan yoksun. onlara felsefe okutulmadı. bilimsel vedemokratık düşünce, sormak, aramak. dognıyu araştırmak. beyinlerini en iyi şekilde kul- lanmak, şüphe etmek öğretılmedi. Böylece çı- kardışı hıçbır inancı olmayan insanlann güdü- müne girmekten ve yeraltı dünyasının. çeteleş- menin, şeriatçı örgütlenmenın oluşumunda rol oynamaktan kendilerinı kurtaramadılar. Bazı üst düzey süper entelektüeller, sosyo- loglar ve yandaşlan (!) bunlara dokunmayaiım, hiç kanşmayahm. sadece gözlem yapalım diyor- lar. Birçok yazar, düşünüraydınlanmaya. bılım- selliğe. pozitivizme karşı çıkıvor. Ahmet laner Kışlaü'nın çok haklı olarak mıllı ıhanet bakan- lıgı olarak adlandırdığı Millı Eğıtım Bakanlığı. büyük eğitimci Hasan AJi Vücel'den sonra ger- çekten ıhanet odağı olarak görev yaptı. Bugün bunun dofal sonuçlannı yaşamakta- yız. Atatürk'ün Cumhuriyeti'ni emanet ettiği Türk gençleri, Cumhunyet ilkelerine sahip çı- kıp şu çapsız. inançsız, ılkesiz politikacılara, emperyalizme, yenı dünya düzeninin saldınla- nna. sömürüye, yağmaya karşı savaşımda elbir- liği yapacaklanna yıllardır kamplara bölünüp bırbirlerini vuruyorlar. Oy ugruna. çıkar uğruna, koltuk uğruna Tür- kıye'yı bu ortama sürükleyenlere bin kere, mil- yon kere lanet olsun. PENCERE CHP'nin Sorunu CHP'nin sorunu öteki par- tilerden ayrı sayılmaz, iki söz- cükte vurgulanabilir: Program.. Tüzük.. Bu ölçüdeyalın mı?.. Evet. Çünkü toplumda CHP'nin bayrağını dalgalan- dıracak güçlü bir rüzgâr esı- yor. • CHP insanlık tarihinde eşi bulunmayan bir devrimi ger- çekleştirmiş partidir. 1789 ile 1917'nin kavşağında yaşa- nan "7923 Aydmlanma Dev- rimi" tek partıyle hayata ge- çirildi. Emperyalizme karşı savaş- la pekişen ulusal demokratik devrim. laik cumhuriyetin te- melını attı, islam coğrafya- sında ilk kez "Aydmlanma" yaşanıyordu ve elbet bunun bir "karşıdevhm"\ olacaktı. CHP çok partili rejim süre- cinde karşıdevrime direnmek zorunda kaldı; ama, 21 'inci yüzyıla 1.5 kala iş değişti; ar- tık Türkıye'de esen rüzgâr, CHP'nin bayrağını dolduracak yöndedir. Partı bu heyecanın farkında mıdır?.. Değıldır... CHP bu heyecanı es geç- tiği için, boşluğu dolduracak Atatürkçü demekler kuruldu. • CHP'nin kurucusu Musta- fa Kemal Atatürk'tür, ardın- dan ismet inönü geliyor. CHP bunun farkında mı- dır?.. Dört-beş yıl öncekı Türki- ye'deyaşamıyoruz; halk, ay- rılıkçılık ve irticaya karşı bi- linçlenmenin ivmesınde uya- nıyor, varoluşunun kaynakla- rına eğiliyor. O kaynakta CHP'nin geçmişi var. Eline al- tın değerinde bir olanak ge- çen parti bunun farkında mı?.. CHP'nin bayrağındaki altı okun yeniden yorumlanması- nın tam zamanı!.. YDD (Yeni Dünya Düzeni) kapsamında, iç ve dış koşul- ların gerçekliğinde, progra- mın yeniden ele alınmasının eşref saati gelmıştir. CHP bunun farkında mı?.. YDD'nin ötekı adı "Küre- selleşme"... Yaşadığımız dünyada ileti- şim devriminin etkileri yoğun- laşacak... YDD'nin Türkıye gıbi geliş- mekte olan ülkeler için anla- mı istatistiklerle rakam rakam ortaya döküldü. YDD olgusu bir gerçek, ama nasıl bir ger- çek?.. CHP. dış dünyanın ko- şullannı göz önüne alarak, Türkiye'yı düze çıkaracak bir programı halkın gözleri önü- ne seremez mi?.. Solun ya- ratıcılığını eyleme geçiremez mı?.. Altı oklu bayrak rüzgâr mı bekliyor?.. Rüzgâr esiyor... Peki, bayrak neden bu rüz- gârla dolmuyor?.. Toplumun heyecanı niçin derneklerde örgütleniyor?.. • CHP'nin ikinci sorunu tü- zük... "Partı içidemokrasi" bugün yalnız CHP'nin değil, Türki- ye'nin sorunu... Halkın siyasal partilere tep- kisı açık seçik dile getirilıyor; seçmen politikacıya güven duygusunu yitirmiş; genel başkan ve yakın çevresinin düzenledıği mılletvekilı lıste- leriyle saptanan Meclis grup- larının demokratik ışlerlıkten yoksunluklan, yalnız CHP'yi değil, tüm partileri topun ağ- zına getirmiş!.. Tabandan tavana doğru ba- samak basamak tırmanacak gençler pa-iilerde geleceğin umudunu yaratırlar. Bu yollar kesıldı mi parti tü- kenır. Yalnız CHP değil, tüm par- tıler bu tükeniş sürecini yaşı- yorlar... Oysa toplumda bir rüzgâr esiyor... • CHP'nin sorunu açık se- çik!.. Genç kuşakları kavrayabi- lecek bir açılımla ıdeolojisini tazeleyip parti içinde demok- rasiyi işlerliğe kavuşturabılir- se CHP, yaşadığı bunalırrn aşabılır. Yorgıın ıır<ıın cvc dönclünüx. Kiipı çalıyor. A^'lmı/: Yönclici. I lı/la cliisüiHiyorsunu/; aickıtı, bafıçc lanzim masrafını ödemislmix, öylcysc? Efcnclim, bu scfcr de yakıt parasının ilk taksitini istiyormuş, ay sonuna için Li/günıniis ama... Siz daha ü/günsünüz. Çünkü; ccbmizde, banka hcsabını/cla ve esinixin cüzdanında da para yok. Nasıl bir cö/:üm hulacaksınız? ycıkınclcı cıçılıyar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle