Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12MAYIS1998SALI CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
Ömer Uluç'un son dönem çahşmalan Paris'te Galerie Montenay-Giroux'da sergileniyor
6
Size sevgiyi dolaştırıyorıjm'ÖZLEMGÜLŞEN
Bugüne dek yurtıçı ve yurtdışında pek
çok sergi açan, çalışmalannı Paris'te sür-
düren ressam Ömer Uhıç'un son dönem
çalışmalanndan oluşan resim sergisi Pa-
ris'te Galene Montenay-Gıroux"da açıl-
dı. Sergı. 30 Mayıs'a dek sürecek. 1968
yılındaki ilk sergisinden sonra. Hollan-
da'da çalışmalannı sergileyen sanatçı
1969 yılında Sao Paolo Bienali'ne ka-
tıldı. 1969"dan sonra Nijerya'ya gitti ve
orada 3 yıl süreyle kaldı. 1984 yılından
bu yana da Paris'te yaşayan Uluç, Fran-
sa başta olmak üzere, Berün ve tstanbul'da
pek çok sergiye imza attı. Bu sergisin-
de yine denn çizgıler. kazımalar, meta-
lık ve canlı renklerden oluşan yapıtlan-
nı; halatlaria yapılan heykellen 'hareket'
öğesi altında toplayan Uluç, yaşadjgımız
evreni 'hayvan'Iann gözüyle bizlere ak-
tanyor. Uzamın önemli rol oynadığı ya-
pıtlar, bir 'paradoks'un simgeleri ola-
rak karşımıza çıkıyoriar. Zaman ıçinde
çıkılmış bir yolculukta sevgiyi ve aşkı
sunuyor bizlere yapıtlanyla Orner Uluç.
Sanatçıyla yeni açılan sergisi, yapıtlan
ve ileriye yönelik çahşmalan üzerine
söyleştik.
- Geçen yıl Yapı Kredi Sanat Galeri-
si'nde açüğımz sergh le, bu sergi arasın-
da birtakım farklılıklar göze çarpıyor.
Ozdükle çizgilerin dahaderin >ekaimoiu-
şu. \apıtlann tekerlekli zeminler üzeri-
ne oturtulmasıgjbL Bu konudaki düşün-
cdenniz neJer?
- Önce. kendimin kapanmadan daha
çok bir açılma sanatçısı olduğumu söy-
leyeyim. Bu ne demek? Yeni boyutlara
doğru anlatım dilini açmak. uçlara git-
mek, satıh sanatının çerçevelerinden çık-
mak ve sonra resmin oluşumu için ya-
pılan "o hareketin" heykele geçmesi.
kufulann içine girmesi ve tekerlekler
üzerinde dolaşması. Bu açılma tabii ki
her zaman yeni araçlar ve teknikler şek-
lınde ortaya çıkıyor. Örnegin saydam
polimer tabakalar kullanan tek sanatçı be-
nım. Yapılan formlarbunlann içindenge-
çiyor. biryerdegönderiliyorlar. Yapıtlar-
dakı derin çizgiler. sathın yüzunü boy-
dan boya geçen kazımalar: tırmıklama-
' Yalnız George ve
Lucv'
'en bir açılma sanatçısıyım. Bu ne demek? Yeni boyutlara
doğru anlatım dilini açmak, uçlara gitmek, satıh sanatının
çerçevelerinden çıkmak ve sonra resmin oluşumu için yapılan
'o hareketin' heykele geçmesi, kutulann içine girmesi ve
tekerlekler üzerinde dolaşması.
lar ve hareketlerle oluyor. Bu da bir ilk.
Halattan oluşan figürler geçen yıl alü-
mınyuma dökülmüştü. Bu yıl polyeste-
re döküldü ve ple\iglas renklere batınl-
dı. Dığer bir deyışle renkli pleksi kutu-
lar içine gırdiler ya da üstlerine tünedi-
ler. Bukutular tekerlekler üzerinde. Bü-
tün bunlar sanatta bir risk alma. Ben bu-
na inanıyorum. Resim ve heykel ya da
nasıl isimlendirilırse isimlendirilsin bun-
lar aynı estetıgin. hareket üzerine kurul-
muş bir estetiğın hareketleri, salınımla-
n.
- Bu sergide son dönem çalışmalannız
yer alıyor. "Son dönem" kavramı hangi
dönenileri ve çalışmalan kapsıyor?
- Sergide bü> ük işler ve küçükler yan
yana. Büyük birsatıhtaki bir figürün bir
benzeri, (bunlar üst üste gelen hareket-
lerle ve tekrarlarla oluşan nesneler) di-
yelım ki bir tavşan-kadın ya da fok-adam
yanda asılmış küçük satihta da görülü-
yor. Kazınmış, dönüşümler içinde. Bü-
yük resimden bir parça çıkanlmış gibi.
Dolayısıyla bir Figürün nerede ve nasıl
olduğunun pek büyük bir önemı yok.
Bunu kolajlarda daha açık görüyorsunuz.
Çünkü onlar yer alacaklan mekândan
ayn, önce serilerhalinde hazırlanıyor; se-
naryo ve kurgu daha sonra ortaya çıkı-
yor. Böylesine bir ilişkilerçizgisinden po-
limer hayaletimsi formlara geçiliyor ve
sonra yoğun akrilik yaratık portreleri
var. Bir de ikı pleksi kutu-araba. Bıri
mavı, içinde bir kaplumbağa var; bu de-
niz benim için güney denizlerimiz. Ku-
tunun üst köşesinde Lucy duruyor. Iki bu-
çuk milyon yıl öncesinden ilk kadın, ilk
insan. Doğu Afrika çukurunda bulunmuş.
Antropologlarona bu adı takmışlar. Kap-
lumbaganın adı lonesome George, 'Yal-
nızGeorge". Bu da kendi cinsinde bıraşk
hikâyesi. mavilikler içinde. Diger hey-
kel kırmızı pleksi kutu-araba. Içınden kır-
mızı bir yaratık çıkmakta (halattan pol-
yestere dökülmüş), dışanda bir dili var,
kuyruğu üstünde yükseliyor. Bu bizim
kırmızı olduğunu düşündüğüm içimiz-
den, o sistemden çıkan bir nesne. Size
sevgiyi dolaştınyorum sanki.
Yaşamın genel ritmi
- Bu sergide >cr alan yapıtlannızda
'metalleşme' vc daha çok renklilik göze
çarpıyor_
-Evet bir parlaklık \e bunun bağlı ol-
duğu bir metalleşme v ar. Renkler çok yo-
ğun, ancak parçalar olarak kullanılıyor.
Bütün bunlar da üzerlennde bulunduk-
lan genış alanlarda hep hareket halinde
dönüyorlar. Bu metalleşme uzun süre-
dir ışık, parlatma, yanma olarak düşün-
düğüm bir olgunun bir etabı. Nesnele-
rin kosmosda olduğu gibi. tabii ki ken-
dı küçük ölçeklennde bir ışık vermele-
rini, parlamalannı, hafızalarda böylesi-
ne bır iz bırakmalannı ilginç buluyo-
rum. Bu yaşamın genel ntmini anımsa-
tıyor.
En önemli sergim
-Sergide,yapıtlannıza verdtginiz baş-
lıklardan yola çıkarak bir görüş sahibi
olabiliyor izleyici. Bu serginizde daha
yalın bir anlatım göze çarpsa da yine ve-
rilen 'başlıklar' önemli bir rol oynuyor.
'Hareket' olgusunu da sıklıkla göz önün-
de bulunduran bir ressam olarak hiç
"kendi kendini yineliyor" gibi bir eleş-
tiriyle karşı karşıya kalacağınızı düşün-
dünüz mü?
- Başlıklar benim sanatımda önemli.
Venlen görsel mesaıın biryorumu gıbı;
bır çeşit kahve falı. Hemen her zaman
yapılan ış bittıkten sonra isim konusu or-
taya çıkıyor. Ben bir ilk seyircisi olarak
bakıyor ve verdiğım isimle onun biryö-
nünü göstenyorum; diyelim kı onu mi-
zahi biralanaçekiyorum. Kendini yine-
liyor lafı bana hiç uymuyor. Sanatta risk
alma ve macera duygusu ile yineleme bir-
likte hiç olmuyor. Resim yapma hareke-
tin söz konusuysa o genetik bir olgu.
Birçok ressamda bu böyle, Francis Ba-
con'da da, Pkasso'da da...
- Yurtdışında çalışmalannı sürdüren
bir sanatçı olarak pek çok konuda sana-
tın merkezi olan Paris'te son dönem ler-
de resim sanatı adına ne gibi gelişmeler
yaşanıyor?
- Görsel sanatlarbirçoğulculukyaşı-
>or. Her türlü anlayış var. yan yana ve
giderek iç içe. Şunu söyleyeyım ki di-
ğer taraftan satıh üzerine resim ya da el
ile bir nesne renge ve forma dokunmak
her zamankinden daha canlı. Bence ça-
ğın sonuna doğru asıl yaşanan; karşıtla-
nn bırbirlennı bir çeşıt coşturmalan. da-
ha da ilerilere. uçlara taşımalan.
- Bu serginizi bir de siz değerlendirir
misiniz?
- Benim en önemli sergim.
- Bir dahaki "Türldye sergisi'" ne za-
man gerçekleşecek?
- Yakın bir tarihte değil.
'Yönetmenlerin 15 Günü'30yaşında
VECDt SAYAR
Cannes Film Festivalı'nın en
saygın bölümlerinden bin olan
"Yönetmenlerin Onbeş Günü"
buyılotuzyaşınabasıyor. Ulus-
lararası Cannes Film Festivali 'ne
koşut olarak 14-20 Mayıs tarih-
leri arasında gerçekleşecek bö-
lümde 16 film göstenlecek.
" Yönetmenlerin Onbeş Gü-
nü"nün tarihı Fransa'da 68 olay-
lan ile başlıyor. O yıl mayıs ba-
şında Paris'te başlayan gösteri-
lerdoğal olarak Cannes'a da sıç-
nyor ve aralannda Godard, Truf-
faut gibi ünlü yönetmenlerin de
yer aldığı genç sinemacılar, fes-
tivalin kurulu düzene hizmet et-
tiği gerekçesiyle festivale karşı
çıkıyor. gösteriler iptal ediliyor
ve sonuçta 68 festivali sonuca
ulaşmadan bitıyor.
Ertesi yıl Fransız Yönetmen-
ler Birliği tarafından "Yönet-
menlerin Onbeş Günü'4
ger-
çekleştiriliyor. Jean Gabriel Al-
bicocco'nun öncülügünde başla-
yan festivalin yönetmenliğine, o
günden bu yana "Yönetmenie-
rin Onbeş Günü"nü başan ile
gerçekleştıren Pierre-Henri De-
lean getiriliyor. Amaç: Cannes'ı.
az tanınan ülke sinemalanna ve
yönetmenlere açmak, politik ve
ticari baskılara karşı çıkmak.
Özetle, tam bir özgürlük içinde
yani yaratıcılann ortaya çıkma-
sını sağlayacak bir ortam yarat-
mak.
Başlangıcından bu yana, "Yö-
netmenlerin Onbeş Günü"
900'den fazla film göstermiş, 79
ülke temsil edilmiş. Bu bölüm-
de gosterilen filmlerden 7'si "Al-
tın Kamera", 18'i "FIPRES-
CI" (Uluslararası Eleştirmenler
Federasyonu)ve 14'ü"Gençlik
Ödülü" kazanmış. Bakın, "Yö-
netmenlerin Onbeş Günü"nde
dünya seyırcisinın karşısına çı-
kan yönetmenler arasında kim-
ler var: Bernardo Bertolucci,
N'agisa Oshima, Andre Techi-
ne, Louis Malle.Glauber Roc-
ha, Yılmaz Güney ('Umut'la).
Ken Loach, Spike Lee. Jim Jar-
musch, Atom Egoyan, Krzystof
Zanussi, Ruy Guerra, Dusan
Makavejev, Ösman Sembene,
Raul Ruiz. Otar Joseliani.
Chantal Akerman, Manuel de
Olivera, Teo Angelopulos, Fer-
nandu Solanas, Marco Belloc-
hio, Aki Kaurismaki. Mira Na-
ir, Yusuf Şahin...Türkiye'den bu
bölüme çagnlan yönetmenlerimiz
ise (Güney'in yanı sıra) AJi Öz-
gentürk, Orhan Oğuz ve Erden
Kıral. Bu yıl ne yazık ki hiçbir
Tûrk filmi yer almıyor program-
da.
1998 programında Amerikan
bağımsız sineması "Yönetmen-
l«rin On beş Günü"ne ağırlığı-
^ • a ı'annes Film Festivali'nin
en saygın bölümlerinden biri
olan "Yönetmenlerin Onbeş
Günü" bu yıl oruz yaşma
basıyor. Bu bölümde
başlangıcından bu yana,
900'den fazla film gösterilmiş,
79 ülke temsil edilmiş.
Gösterilen filmlerden 7'si
"Altın Kamera", 18'i
"FIPRESCI" ve 14'ü"Gençlik
Ödülü" kazanmış.
nı koymuş durumda Tam dört
fılmde...
Lisa Cholodenko'nun festi-
valden önceki basın gösterisın-
de izlemek olanağıru buldugumuz
ilk uzun metrajlı filmi "High
Art" (Yüksek Sanat), bir fotog-
raf dergisinde çalışan genç bir
eleştırmenle, mesleği bırakmış
ünlü bir kadın fotoğraf sanatçı-
sı arasmdaki ilışkiyı konu alıyor.
Mesleki yaşamla, özel yaşamın
çelışkilerinı ustaca bır anlatım-
lasergiliyorCholodenko. Lezbi-
yen bir aşk öyküsünü oldukça
kışkırtıcı sahnelerle anlatıyor,
ama klişelerden kurtulamayan
senaryosu yüzünden filmin ba-
şansı sınırlı kalıyor. Oyuncula-
nn gösterdikleri performans ise
özellikle kayda deger.
Cholodenko, fotoğraf sanatı-
nı konu almış. ama degındiği te-
malarçağdaş sanatın başka alan-
lan için de geçerlı. "Pazar"ın
koşullannı kabul etmek ya da
bunlaradirenmek. İştegünümüz
sanatçısının karşısındaki başlı-
ca ikilem...
Todd Solondz'un "Happi-
ness" (Mutluluk) filmi ise mut-
lulukarayışındaki bir Amerikan
ailesini anlatıyor Biri yazarolan
üç kız kardeşten her birinin ha-
yattan bekledikleriyle karşılaştık-
lan gerçekler arasmdaki uçuru-
mu anlatıyor vönetmen.
Bır başka genç Amerikalı
Marc Levin de genç bir şaır-rap
dansçısının hapiste tanıştığı bir
edebiyat öğretmenıne duyduğu
aşk aracılığı ile kendisinı ve
"slam" dansındaki yeteneğini
keşfetmesini anlatıyor "Slam"de.
Bağımsız Amerikan sineması.
Hollywood'un kalıplannın çok
dışındaürünlerle. dünyayı şaşırt-
maya de^'am ediyor (İstanbul Fes-
tivali'nde izlenen "Sunday" de
bunlardan bıriydi).
Tamara Jankins "Slums of
Beverly Hills (Be%erly Hıll'in
Gecekonduları) adlı filminde
70'li yıllardan bir kesit sunuyor.
Genç. sıradan bir ailenin sıradan
yaşamöyküsü...
Beşincı bir Amerikan fılmi de
bu yıl "özel gösteri" başlığı al-
tmda gösterilecek "Yönetmen-
lerin Onbeş Günü"nde: Paul
Leni'nın 1928'de gerçekleştir-
diği The Man VVho Laughs"
(Gülen Adam). Tarihsel bir de-
korda(17. yüzyıl Ingilteresi'nde)
geçen öykü. doğuştan özürlü bır
asılzade çocuğunun öyküsünü
konu alıyor. Alman dışavurum-
cu sanatının ünlü dekoratörle-
rinden Paul Leni'nin Hollyvvood
döneminin bu ilginç ürünü, can-
lı müzık eşliğınde sunulacak.
"Yönetmenlerin Onbeş Gü-
nü"nde iki de Kanada yapımı
yer alıyor. Don Me Kellar'ın
"Last Night" (Dün Gece) ve
Jack Blum'un "Babyface" (Be-
bek Surat). Bölümde gösterilecek
diğer filmler ise şunlar:
Avustralya'dan Anna Kokki-
nos'un "Head on" (1leri). Bel-
çika'dan Yvan Le Moine'in "Le
Nain Rouge" (Kızıl Cüce). In-
giltere'den -bır Rus ortak yapı-
mı- Paul Pawlikowski'nin "The
Stringer" (Muhabir). Rusya'dan
Alexi Balabanov'un "Canavar-
lar ve Insanlar". Kore'den
Kvvangmo Lee'nin "Spring in
my Hometown" (Kasabamda
Bahar)
Fransa'dan da dört ortak yapım
var. ltalyan ortak yapımı Mim-
me Calopresti'nın "La Parola
amore esiste"sı (Aşk Sözleri)
"Yönetmenlerin Onbeş Gü-
nü"nün açılış filmi. Bakalım.
geçen yıl yanşmada "tkinci Kez"
filmiyle yer alan Calopresri, ltal-
yan sinemasınm parlak umutla-
rından biri olarak, kendinden
bekleneni verebilecek mi?
Ziad Doueri'nin "West Bey-
routh" (Batı Be>rut) bır Lüb-
nan-Fransız ortak yapımı. Ab-
durrahman Sissako'nun "La
Vle Sur Terre" (Dünyada Hayat)
ise Moritanya-Fransız ortak ya-
pımı.
Mııstafa Kemal'in gölgesindeki Fikriye
KühürServisi- AB Kitapçılık-Milliyet
Yayınlan. Cumhuriyefin 75. yıldönümünde
yakın tarihimize bir başka açıdan yaklaşan
'Gölgedekiler' belgeselini CD-Rom/kitap
biçiminde okurlanna sunuyor. Gölgedekiler
adlı belgesel dizi tarihin gölgesinde kalmış
gizli kahramanlan sahneye çıkartmayı
amaçhyor. Can Dündar'tn hazırladığı
gölgedekilerin ilk konuğu Fikriye. Mustafa
Kemal Atatürk'ün üvey babasının yeğeni
olan, Mustafa Kemal'le tanıştığı andan
itibaren bu gösterişli askere hayranlık
duyan, bütün hayatını adadığı bu insantn
gölgesinde yaşayan, yine onun gölgesinde
ölen bir kadın. Can Dündar kitabmm
girişinde Fikriye'nin öyküsünü işleme
nedenini şöyle açıklıyor: "Fîkriye'nin
öyküsünü uzun >ıllar önce ilk kez
dinlediğunde sarsıldığınıı hatırlrvorum. Bu
genç kadınm hazin öyküsü ve korkunç
akıbeti, töyler ürperticrj'di. Dünyaıun
neresinde olsa üzerine romanlar yazıhr,
fBmler cekilirdi. Türkiye'deyse
duyulmamıştı Mle. Tam Gölgedekiler adını
taşıyan dizimize uygun bir karakterdi
Fikriye: bütün hayatını adadığı bir ışık
selinin gölgesinde yaşamış ve yine onun
gölgesinde ölmüştü." Dündar, bu CD-Rom
kitapçığında, 1994 yılında yayımlanan ve
büyük yankılar uyandıran belgeselden
farklı olarak belgeselin yayjmlanmasınm
ardından Fikriye'nin aılesinin genç kadmın
intihar etmediği ve öldürüldüğü yönündeki
iddialanna da yer veriyor.
"Yönetmenlerin Onbeş Gü-
nü"nün en ünlu yönetmeni ise
Alain Tanner. Bır İsviçre-Fran-
sa-Portekiz ortak yapımı olan
"Requiem" (Ağıt), konusu açı-
smdan çok ilginç.
Ünlü Portekizli yazar Fernan-
do Pessao'nun ruhunun Liz-
bon'da karşılaştığı insanlan ve
olaylan anlatıyor Tanner. Yaşa-
yanlarla ölülerin, geçmişle bugü-
nün iç içe olduğu bir öykü. Ba-
kalım son yıllarda form düşük-
lügü gösteren Tanner usta. bu
kez karşımıza nasıl bir sürpriz-
le gelecek.
Diğer bölümler
Yine Fransız Yönetmenler Bir-
ligi'ncedüzenlenen bir başka bö-
lüm de "Fransa'nın Sinemala-
n" başlığını taşıyor. Bu bölüm-
de Jacques Nolot, Vincent Ra-
valec. Bruno Bontzolakis, Gil-
les Bourdos v e Zaide Ghorab-
Volta'nın fılmleri (beş filmden
dördünün ilk film olması, Fran-
sız sinemasının nasıl bir yeni-
lenme içinde olduğunu gösten-
yor) ve beş kısa metrajlı yapım
yer alıyor.
Genç sinemacıların ağırlıkta
olduğu bır başka bölüm de "Eleş-
tirmenler Haftasrnın sınema
yazan Jean Roy'nın başkanlı-
ğını yaptığı bu bölüm Fransız Sı-
nema Yazarlan Sendikası tarafın-
dan düzenlenıyor. Bu yıl "Eleş-
tirmenler Haftasf'na 7 uzun
metrajlı, 7 kısa metrajlı film se-
çilmiş. Hepsi de ilk ya da ikinci
ürünler. Mercedes Benz, bu bö-
lümdeki filmler arasından Can-
nes'a katılan tüm sinema yazar-
lannın oylan ile sayılacak.
En iyi filmin yönetmenine
50.000, Fransız dağıtımcısınada
50.000 Fransız Frankı verecek.
Canal + da en ıyi kısa metrajlı fil-
me ödül olarak 70.000 FF. vere-
cek.
Chermine Vidopi'nin sergisi
I Kültür Ser\isi- Chermine Vıdonnin resımlen 14
Mayıs'tan itibaren Vakko tzmir Sanat Galerisi'nde
sergileniyor. 'Doğduğum Yere Sadakat' başlıklı
sergi 6 Haziran'a dek görülebilecek. Sanatçı. vaptığı
resimleri şöyle anlatıyor: "Bez bebeklenme insanı
ifadeler vermeye başladım. Bu genellıkle benim ruh
halımi. sevincimi yada hüznümü yansıtıvordu.
Cocukluğumun özleminı ve düşünmenin saflığını
bulmuştum. Dünya hankalan karşısında gözlenm
yeniden açılmıştı. Her yeni proje. benı kararlı \e
isteklı olarak çalışmaya ıttı. Resmı dıkkatlı olarak
izlemeyi. detaylara önem vermeyı öğrettı. Hâlâ
içimde bir kuşku var, acaba mutlu olduğum için mi
resim yapıyorum. resim yaptığım için mi
mutluyum."
ÇASOD'da başkan Rutkay Aziz
B Kühür Senisi - Çağdaş Sınema Ovuncuları
Derneğı (CASOD). geçen günlerde yaptığı 4. genel
kurulu sonucunda, Rutkay Azız'in başkanlığında
yeni yönetım kurulunu oluşturdu. Buna gore başkan
yardımcılığına Sumru Yavrucuk \e Bülent Kayabaş
getirilirken. genel sekreterliğe Kuta> Gökıiirk.
saymanlığa da Kenan Bal seçildıler. Genel kurulda
Menderes Samancılar. Taner Barlak, Yalçın Güzclce
ve Suavi Eren ise asıl üyeler olarak belirlendı
Kapikatüp'de Mehmet Sönmez
• Küttür Servisi - Aşlık mızah dergısı K.ankatur'un
mayıs sayısı çıktı. Dsrginın bu sayısinda Kadır
Doğruer. Özcan Çalşkan. Erol Özdemır. Altan
Özeskıcı, Cezmi Ermiş, Tanju Özkan. \un Bılgın.
Oleg Dergadchov. Murat Özmenek. İzel Rozcntal.
Marius Stawarski, Faruk Soyart. Fethi Dcvclioğlu.
Sergei Tunin. Seçkin Temur. Güngör Kabakçıoğlu.
Ahmet Erkanlı'nın kankatürlen yer alıvor Dergide
aynca geçen günlerde yıtırdığımız Mehmet
Sönmez'e ait kankatürlere de yer verilmış. Bu
sayıda Hasan Uysal. Kurtuluş Kayalı. Mümtaz İdil.
Ruhı Tek ve Yener Cakmakın yazılannın sanı sıra
'21. Yüzyılın Eşığınde Kankatür ve Mızahın
Koordinatlan' sempozyumuyla ilgıli bır
değerlendirme yazısı da okuyuculann beğenisine
sunuluyor.
ÎTÜ, 225. yılını kutluyor
• Kühür Servisi-istanbul Teknık Onıversitesi
(İTU). kuruluşunun 225. yılını kutlu\or İTL. 225.
yıl kutlamalan 25 Mayıs'ta başlayacak olan bırdızı
etkinlikle ekım ayına dek sürecek. ITÜ'nün \c
Türkiye tarihinin önemli bir dönemine ışık tutması
ve İTU'nün geleceğe dönük \izyonunun tanıtılma.sı
hedeflenen etkınlıkler çerçevesinde paneller. proje.
fotoğraf sergılen ve konserler gerçekleştirilecek 29
Mayıs'ta kutlanacak olan tTÜ Günü'nde ise
Cumhurbaşkanı Süleyman Demırel. ünıversıteden
mezuniyetinin 50. yılı plaketini alacak.
Adam Öykü'de Nedim Gürsel
• Kültür Servisi - Adam Öykü'nün mayıs-haziran
16 sayısı çıktı. "Bu Sayının Konuşması' bölümiinün
konuğu bu kez Nedım Gürsel. Nısan ayının
sonlannda yaşamını yitiren Octavio Paz'ın. kısa kısa
on bir metni de bu sayıda yer alıyor. Bu sayıda
öyküleri yayımlanan yazarlar ise şunlar: Hermann
Hesse, DemirÖzlü. Hulki Aktunç. Murathan
Mungan, Joyce Carol Oates, John Auerbach. Guram
Gegeşidze. Fikret Hakan. Cenııl Kavukçu. Yusuf
Eradam. Erhan Tığlu, Ahmet Erkan Doğan. Erav
Karınca. Salih Yadigar, Fikret Doğan. Tarkan Barlas
ve Mehmet Demirgiıneş. Adam Öykü'nün bu
sayısinda Austin M. Wnght, Murathan Mungan.
John Barth, Esra Melikoğlu ve Aydoğan Ya\aşlı"nın
kısa öykü ile ilgıli vazılan yer alıyor
CRR'de piyano-keman resitali
• Kültür Servisi - Keman sanatçısı Ethem bnıre
Tamer ve pivanist Muhiddin Dürrüoglu Demıriz. bu
akşam saat 20.30'daCemal Reşıt Rev Konser
Salonu'nda bir konser verecek. Tamer. Hacettepe
Üniversitesı Devlet Konservatuvannı bıtırdi.
Yurtdışında çeşitli konserler veren sanatçı. 1992-96
yıllan arasında Deutsches Svmphonie Orchester
Berlin'de sözleşmeli olarak çalışmalannı sürdürdü.
Berlin Yüksek Müzik Okulu nda master'ını
tamamlayan sanatçı. 96-97 sezonundan bu yana
Darmstadt Devlet Orkestrası 2. keman grup şetlığını
yürütüyor. 1983 yılında üstün yeteneklı çocuklar
kapsamına alman Muhiddin Dürrüoglu ise pıvanoda
Prof. Kamuran Gündemin \e Ersin Öna>'ın,
kompozisyonda tlhan Baran'ın öğrencisi oldu.
Brüksel Kraliyet Konservatuvan'nda eğıtim gördü
Amerika Indiana Cniversitesı Bloomınton Müzik
Okulu'nda doktora yapan sanatçı, çeşitli ülkelerde
verdiği konserlerin \anı sıra Brüksel Kraliyet
Konservatuvan'nda öğretım üyesı olarak çalışıyor.
Altınay Bcincfnin resim sergisi
• Kültür Servisi - Altınav
Ekincı'nın Kadıköy
Belediyesi Merkez
Galerisi'nde açılan resim
sergisi yann sona eriyor.
Sanatçı. bir kamu
kurumundan emekli
olduktan sonra, doğaya ve
sanata olan ilgisinin
artması üzerine 1989
yılında resim derslerine ve
çalışmalanna başlamış.
1996 yılından bu yana
Tijen Şikar Atölyesi'nde
çalışmalannı sürdüren sanatçı, resimlerinde doğadan
yola çıkarak var olanın kendisi üzerinde bıraktığı
etkiyi ifade ediyor. Ekinci'nın yapıtlan bugüne dek •
Istanbul'da düzenlenen 17 karma sergide yer almış.
Fahir Atakoğlu ODTÜ Stadyumu'nda
H Kültür Servisi - Fahır Atakoğlu son albümü Fahir
Atakoğlu Senfonık Konsen İstanbul 97'nın ilk
konserinı 23 Mayıs'ta ODTÜ Stadvumunda
gerçekleştirecek. Ankara se>ircısi ile ilk kez
buluşacak olan Atakoğlu'na Fahrettın Kenmov 'un
şefliğinde Cemal Reşıt Rev Senfonı Orkestra ve
Korosu ile kendı orkestrasından oluşan 90 kişılik.bir
ekip eşlik edecek. Turkcell'ın sponsorluğunda ve
Türkuaz Artistic Organization'un yapımcılığında
gerçekleştırilen konserler dızısının ıkınci.si 30
Temmuz'da Bodrum'da. üçüncüsü ise 1 Ağustos'ta
Çeşme'de yapılacak. Konser bıletlen Dost Kıtabevı.
Arkadaş Kitabevi. Vakkorama ve konser günü
ODTÜ gişelerinden temin edilebilir.