27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12MAYIS1998SALI CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 Ömer Uluç'un son dönem çahşmalan Paris'te Galerie Montenay-Giroux'da sergileniyor 6 Size sevgiyi dolaştırıyorıjm'ÖZLEMGÜLŞEN Bugüne dek yurtıçı ve yurtdışında pek çok sergi açan, çalışmalannı Paris'te sür- düren ressam Ömer Uhıç'un son dönem çalışmalanndan oluşan resim sergisi Pa- ris'te Galene Montenay-Gıroux"da açıl- dı. Sergı. 30 Mayıs'a dek sürecek. 1968 yılındaki ilk sergisinden sonra. Hollan- da'da çalışmalannı sergileyen sanatçı 1969 yılında Sao Paolo Bienali'ne ka- tıldı. 1969"dan sonra Nijerya'ya gitti ve orada 3 yıl süreyle kaldı. 1984 yılından bu yana da Paris'te yaşayan Uluç, Fran- sa başta olmak üzere, Berün ve tstanbul'da pek çok sergiye imza attı. Bu sergisin- de yine denn çizgıler. kazımalar, meta- lık ve canlı renklerden oluşan yapıtlan- nı; halatlaria yapılan heykellen 'hareket' öğesi altında toplayan Uluç, yaşadjgımız evreni 'hayvan'Iann gözüyle bizlere ak- tanyor. Uzamın önemli rol oynadığı ya- pıtlar, bir 'paradoks'un simgeleri ola- rak karşımıza çıkıyoriar. Zaman ıçinde çıkılmış bir yolculukta sevgiyi ve aşkı sunuyor bizlere yapıtlanyla Orner Uluç. Sanatçıyla yeni açılan sergisi, yapıtlan ve ileriye yönelik çahşmalan üzerine söyleştik. - Geçen yıl Yapı Kredi Sanat Galeri- si'nde açüğımz sergh le, bu sergi arasın- da birtakım farklılıklar göze çarpıyor. Ozdükle çizgilerin dahaderin >ekaimoiu- şu. \apıtlann tekerlekli zeminler üzeri- ne oturtulmasıgjbL Bu konudaki düşün- cdenniz neJer? - Önce. kendimin kapanmadan daha çok bir açılma sanatçısı olduğumu söy- leyeyim. Bu ne demek? Yeni boyutlara doğru anlatım dilini açmak. uçlara git- mek, satıh sanatının çerçevelerinden çık- mak ve sonra resmin oluşumu için ya- pılan "o hareketin" heykele geçmesi. kufulann içine girmesi ve tekerlekler üzerinde dolaşması. Bu açılma tabii ki her zaman yeni araçlar ve teknikler şek- lınde ortaya çıkıyor. Örnegin saydam polimer tabakalar kullanan tek sanatçı be- nım. Yapılan formlarbunlann içindenge- çiyor. biryerdegönderiliyorlar. Yapıtlar- dakı derin çizgiler. sathın yüzunü boy- dan boya geçen kazımalar: tırmıklama- ' Yalnız George ve Lucv' 'en bir açılma sanatçısıyım. Bu ne demek? Yeni boyutlara doğru anlatım dilini açmak, uçlara gitmek, satıh sanatının çerçevelerinden çıkmak ve sonra resmin oluşumu için yapılan 'o hareketin' heykele geçmesi, kutulann içine girmesi ve tekerlekler üzerinde dolaşması. lar ve hareketlerle oluyor. Bu da bir ilk. Halattan oluşan figürler geçen yıl alü- mınyuma dökülmüştü. Bu yıl polyeste- re döküldü ve ple\iglas renklere batınl- dı. Dığer bir deyışle renkli pleksi kutu- lar içine gırdiler ya da üstlerine tünedi- ler. Bukutular tekerlekler üzerinde. Bü- tün bunlar sanatta bir risk alma. Ben bu- na inanıyorum. Resim ve heykel ya da nasıl isimlendirilırse isimlendirilsin bun- lar aynı estetıgin. hareket üzerine kurul- muş bir estetiğın hareketleri, salınımla- n. - Bu sergide son dönem çalışmalannız yer alıyor. "Son dönem" kavramı hangi dönenileri ve çalışmalan kapsıyor? - Sergide bü> ük işler ve küçükler yan yana. Büyük birsatıhtaki bir figürün bir benzeri, (bunlar üst üste gelen hareket- lerle ve tekrarlarla oluşan nesneler) di- yelım ki bir tavşan-kadın ya da fok-adam yanda asılmış küçük satihta da görülü- yor. Kazınmış, dönüşümler içinde. Bü- yük resimden bir parça çıkanlmış gibi. Dolayısıyla bir Figürün nerede ve nasıl olduğunun pek büyük bir önemı yok. Bunu kolajlarda daha açık görüyorsunuz. Çünkü onlar yer alacaklan mekândan ayn, önce serilerhalinde hazırlanıyor; se- naryo ve kurgu daha sonra ortaya çıkı- yor. Böylesine bir ilişkilerçizgisinden po- limer hayaletimsi formlara geçiliyor ve sonra yoğun akrilik yaratık portreleri var. Bir de ikı pleksi kutu-araba. Bıri mavı, içinde bir kaplumbağa var; bu de- niz benim için güney denizlerimiz. Ku- tunun üst köşesinde Lucy duruyor. Iki bu- çuk milyon yıl öncesinden ilk kadın, ilk insan. Doğu Afrika çukurunda bulunmuş. Antropologlarona bu adı takmışlar. Kap- lumbaganın adı lonesome George, 'Yal- nızGeorge". Bu da kendi cinsinde bıraşk hikâyesi. mavilikler içinde. Diger hey- kel kırmızı pleksi kutu-araba. Içınden kır- mızı bir yaratık çıkmakta (halattan pol- yestere dökülmüş), dışanda bir dili var, kuyruğu üstünde yükseliyor. Bu bizim kırmızı olduğunu düşündüğüm içimiz- den, o sistemden çıkan bir nesne. Size sevgiyi dolaştınyorum sanki. Yaşamın genel ritmi - Bu sergide >cr alan yapıtlannızda 'metalleşme' vc daha çok renklilik göze çarpıyor_ -Evet bir parlaklık \e bunun bağlı ol- duğu bir metalleşme v ar. Renkler çok yo- ğun, ancak parçalar olarak kullanılıyor. Bütün bunlar da üzerlennde bulunduk- lan genış alanlarda hep hareket halinde dönüyorlar. Bu metalleşme uzun süre- dir ışık, parlatma, yanma olarak düşün- düğüm bir olgunun bir etabı. Nesnele- rin kosmosda olduğu gibi. tabii ki ken- dı küçük ölçeklennde bir ışık vermele- rini, parlamalannı, hafızalarda böylesi- ne bır iz bırakmalannı ilginç buluyo- rum. Bu yaşamın genel ntmini anımsa- tıyor. En önemli sergim -Sergide,yapıtlannıza verdtginiz baş- lıklardan yola çıkarak bir görüş sahibi olabiliyor izleyici. Bu serginizde daha yalın bir anlatım göze çarpsa da yine ve- rilen 'başlıklar' önemli bir rol oynuyor. 'Hareket' olgusunu da sıklıkla göz önün- de bulunduran bir ressam olarak hiç "kendi kendini yineliyor" gibi bir eleş- tiriyle karşı karşıya kalacağınızı düşün- dünüz mü? - Başlıklar benim sanatımda önemli. Venlen görsel mesaıın biryorumu gıbı; bır çeşit kahve falı. Hemen her zaman yapılan ış bittıkten sonra isim konusu or- taya çıkıyor. Ben bir ilk seyircisi olarak bakıyor ve verdiğım isimle onun biryö- nünü göstenyorum; diyelim kı onu mi- zahi biralanaçekiyorum. Kendini yine- liyor lafı bana hiç uymuyor. Sanatta risk alma ve macera duygusu ile yineleme bir- likte hiç olmuyor. Resim yapma hareke- tin söz konusuysa o genetik bir olgu. Birçok ressamda bu böyle, Francis Ba- con'da da, Pkasso'da da... - Yurtdışında çalışmalannı sürdüren bir sanatçı olarak pek çok konuda sana- tın merkezi olan Paris'te son dönem ler- de resim sanatı adına ne gibi gelişmeler yaşanıyor? - Görsel sanatlarbirçoğulculukyaşı- >or. Her türlü anlayış var. yan yana ve giderek iç içe. Şunu söyleyeyım ki di- ğer taraftan satıh üzerine resim ya da el ile bir nesne renge ve forma dokunmak her zamankinden daha canlı. Bence ça- ğın sonuna doğru asıl yaşanan; karşıtla- nn bırbirlennı bir çeşıt coşturmalan. da- ha da ilerilere. uçlara taşımalan. - Bu serginizi bir de siz değerlendirir misiniz? - Benim en önemli sergim. - Bir dahaki "Türldye sergisi'" ne za- man gerçekleşecek? - Yakın bir tarihte değil. 'Yönetmenlerin 15 Günü'30yaşında VECDt SAYAR Cannes Film Festivalı'nın en saygın bölümlerinden bin olan "Yönetmenlerin Onbeş Günü" buyılotuzyaşınabasıyor. Ulus- lararası Cannes Film Festivali 'ne koşut olarak 14-20 Mayıs tarih- leri arasında gerçekleşecek bö- lümde 16 film göstenlecek. " Yönetmenlerin Onbeş Gü- nü"nün tarihı Fransa'da 68 olay- lan ile başlıyor. O yıl mayıs ba- şında Paris'te başlayan gösteri- lerdoğal olarak Cannes'a da sıç- nyor ve aralannda Godard, Truf- faut gibi ünlü yönetmenlerin de yer aldığı genç sinemacılar, fes- tivalin kurulu düzene hizmet et- tiği gerekçesiyle festivale karşı çıkıyor. gösteriler iptal ediliyor ve sonuçta 68 festivali sonuca ulaşmadan bitıyor. Ertesi yıl Fransız Yönetmen- ler Birliği tarafından "Yönet- menlerin Onbeş Günü'4 ger- çekleştiriliyor. Jean Gabriel Al- bicocco'nun öncülügünde başla- yan festivalin yönetmenliğine, o günden bu yana "Yönetmenie- rin Onbeş Günü"nü başan ile gerçekleştıren Pierre-Henri De- lean getiriliyor. Amaç: Cannes'ı. az tanınan ülke sinemalanna ve yönetmenlere açmak, politik ve ticari baskılara karşı çıkmak. Özetle, tam bir özgürlük içinde yani yaratıcılann ortaya çıkma- sını sağlayacak bir ortam yarat- mak. Başlangıcından bu yana, "Yö- netmenlerin Onbeş Günü" 900'den fazla film göstermiş, 79 ülke temsil edilmiş. Bu bölüm- de gosterilen filmlerden 7'si "Al- tın Kamera", 18'i "FIPRES- CI" (Uluslararası Eleştirmenler Federasyonu)ve 14'ü"Gençlik Ödülü" kazanmış. Bakın, "Yö- netmenlerin Onbeş Günü"nde dünya seyırcisinın karşısına çı- kan yönetmenler arasında kim- ler var: Bernardo Bertolucci, N'agisa Oshima, Andre Techi- ne, Louis Malle.Glauber Roc- ha, Yılmaz Güney ('Umut'la). Ken Loach, Spike Lee. Jim Jar- musch, Atom Egoyan, Krzystof Zanussi, Ruy Guerra, Dusan Makavejev, Ösman Sembene, Raul Ruiz. Otar Joseliani. Chantal Akerman, Manuel de Olivera, Teo Angelopulos, Fer- nandu Solanas, Marco Belloc- hio, Aki Kaurismaki. Mira Na- ir, Yusuf Şahin...Türkiye'den bu bölüme çagnlan yönetmenlerimiz ise (Güney'in yanı sıra) AJi Öz- gentürk, Orhan Oğuz ve Erden Kıral. Bu yıl ne yazık ki hiçbir Tûrk filmi yer almıyor program- da. 1998 programında Amerikan bağımsız sineması "Yönetmen- l«rin On beş Günü"ne ağırlığı- ^ • a ı'annes Film Festivali'nin en saygın bölümlerinden biri olan "Yönetmenlerin Onbeş Günü" bu yıl oruz yaşma basıyor. Bu bölümde başlangıcından bu yana, 900'den fazla film gösterilmiş, 79 ülke temsil edilmiş. Gösterilen filmlerden 7'si "Altın Kamera", 18'i "FIPRESCI" ve 14'ü"Gençlik Ödülü" kazanmış. nı koymuş durumda Tam dört fılmde... Lisa Cholodenko'nun festi- valden önceki basın gösterisın- de izlemek olanağıru buldugumuz ilk uzun metrajlı filmi "High Art" (Yüksek Sanat), bir fotog- raf dergisinde çalışan genç bir eleştırmenle, mesleği bırakmış ünlü bir kadın fotoğraf sanatçı- sı arasmdaki ilışkiyı konu alıyor. Mesleki yaşamla, özel yaşamın çelışkilerinı ustaca bır anlatım- lasergiliyorCholodenko. Lezbi- yen bir aşk öyküsünü oldukça kışkırtıcı sahnelerle anlatıyor, ama klişelerden kurtulamayan senaryosu yüzünden filmin ba- şansı sınırlı kalıyor. Oyuncula- nn gösterdikleri performans ise özellikle kayda deger. Cholodenko, fotoğraf sanatı- nı konu almış. ama degındiği te- malarçağdaş sanatın başka alan- lan için de geçerlı. "Pazar"ın koşullannı kabul etmek ya da bunlaradirenmek. İştegünümüz sanatçısının karşısındaki başlı- ca ikilem... Todd Solondz'un "Happi- ness" (Mutluluk) filmi ise mut- lulukarayışındaki bir Amerikan ailesini anlatıyor Biri yazarolan üç kız kardeşten her birinin ha- yattan bekledikleriyle karşılaştık- lan gerçekler arasmdaki uçuru- mu anlatıyor vönetmen. Bır başka genç Amerikalı Marc Levin de genç bir şaır-rap dansçısının hapiste tanıştığı bir edebiyat öğretmenıne duyduğu aşk aracılığı ile kendisinı ve "slam" dansındaki yeteneğini keşfetmesini anlatıyor "Slam"de. Bağımsız Amerikan sineması. Hollywood'un kalıplannın çok dışındaürünlerle. dünyayı şaşırt- maya de^'am ediyor (İstanbul Fes- tivali'nde izlenen "Sunday" de bunlardan bıriydi). Tamara Jankins "Slums of Beverly Hills (Be%erly Hıll'in Gecekonduları) adlı filminde 70'li yıllardan bir kesit sunuyor. Genç. sıradan bir ailenin sıradan yaşamöyküsü... Beşincı bir Amerikan fılmi de bu yıl "özel gösteri" başlığı al- tmda gösterilecek "Yönetmen- lerin Onbeş Günü"nde: Paul Leni'nın 1928'de gerçekleştir- diği The Man VVho Laughs" (Gülen Adam). Tarihsel bir de- korda(17. yüzyıl Ingilteresi'nde) geçen öykü. doğuştan özürlü bır asılzade çocuğunun öyküsünü konu alıyor. Alman dışavurum- cu sanatının ünlü dekoratörle- rinden Paul Leni'nin Hollyvvood döneminin bu ilginç ürünü, can- lı müzık eşliğınde sunulacak. "Yönetmenlerin Onbeş Gü- nü"nde iki de Kanada yapımı yer alıyor. Don Me Kellar'ın "Last Night" (Dün Gece) ve Jack Blum'un "Babyface" (Be- bek Surat). Bölümde gösterilecek diğer filmler ise şunlar: Avustralya'dan Anna Kokki- nos'un "Head on" (1leri). Bel- çika'dan Yvan Le Moine'in "Le Nain Rouge" (Kızıl Cüce). In- giltere'den -bır Rus ortak yapı- mı- Paul Pawlikowski'nin "The Stringer" (Muhabir). Rusya'dan Alexi Balabanov'un "Canavar- lar ve Insanlar". Kore'den Kvvangmo Lee'nin "Spring in my Hometown" (Kasabamda Bahar) Fransa'dan da dört ortak yapım var. ltalyan ortak yapımı Mim- me Calopresti'nın "La Parola amore esiste"sı (Aşk Sözleri) "Yönetmenlerin Onbeş Gü- nü"nün açılış filmi. Bakalım. geçen yıl yanşmada "tkinci Kez" filmiyle yer alan Calopresri, ltal- yan sinemasınm parlak umutla- rından biri olarak, kendinden bekleneni verebilecek mi? Ziad Doueri'nin "West Bey- routh" (Batı Be>rut) bır Lüb- nan-Fransız ortak yapımı. Ab- durrahman Sissako'nun "La Vle Sur Terre" (Dünyada Hayat) ise Moritanya-Fransız ortak ya- pımı. Mııstafa Kemal'in gölgesindeki Fikriye KühürServisi- AB Kitapçılık-Milliyet Yayınlan. Cumhuriyefin 75. yıldönümünde yakın tarihimize bir başka açıdan yaklaşan 'Gölgedekiler' belgeselini CD-Rom/kitap biçiminde okurlanna sunuyor. Gölgedekiler adlı belgesel dizi tarihin gölgesinde kalmış gizli kahramanlan sahneye çıkartmayı amaçhyor. Can Dündar'tn hazırladığı gölgedekilerin ilk konuğu Fikriye. Mustafa Kemal Atatürk'ün üvey babasının yeğeni olan, Mustafa Kemal'le tanıştığı andan itibaren bu gösterişli askere hayranlık duyan, bütün hayatını adadığı bu insantn gölgesinde yaşayan, yine onun gölgesinde ölen bir kadın. Can Dündar kitabmm girişinde Fikriye'nin öyküsünü işleme nedenini şöyle açıklıyor: "Fîkriye'nin öyküsünü uzun >ıllar önce ilk kez dinlediğunde sarsıldığınıı hatırlrvorum. Bu genç kadınm hazin öyküsü ve korkunç akıbeti, töyler ürperticrj'di. Dünyaıun neresinde olsa üzerine romanlar yazıhr, fBmler cekilirdi. Türkiye'deyse duyulmamıştı Mle. Tam Gölgedekiler adını taşıyan dizimize uygun bir karakterdi Fikriye: bütün hayatını adadığı bir ışık selinin gölgesinde yaşamış ve yine onun gölgesinde ölmüştü." Dündar, bu CD-Rom kitapçığında, 1994 yılında yayımlanan ve büyük yankılar uyandıran belgeselden farklı olarak belgeselin yayjmlanmasınm ardından Fikriye'nin aılesinin genç kadmın intihar etmediği ve öldürüldüğü yönündeki iddialanna da yer veriyor. "Yönetmenlerin Onbeş Gü- nü"nün en ünlu yönetmeni ise Alain Tanner. Bır İsviçre-Fran- sa-Portekiz ortak yapımı olan "Requiem" (Ağıt), konusu açı- smdan çok ilginç. Ünlü Portekizli yazar Fernan- do Pessao'nun ruhunun Liz- bon'da karşılaştığı insanlan ve olaylan anlatıyor Tanner. Yaşa- yanlarla ölülerin, geçmişle bugü- nün iç içe olduğu bir öykü. Ba- kalım son yıllarda form düşük- lügü gösteren Tanner usta. bu kez karşımıza nasıl bir sürpriz- le gelecek. Diğer bölümler Yine Fransız Yönetmenler Bir- ligi'ncedüzenlenen bir başka bö- lüm de "Fransa'nın Sinemala- n" başlığını taşıyor. Bu bölüm- de Jacques Nolot, Vincent Ra- valec. Bruno Bontzolakis, Gil- les Bourdos v e Zaide Ghorab- Volta'nın fılmleri (beş filmden dördünün ilk film olması, Fran- sız sinemasının nasıl bir yeni- lenme içinde olduğunu gösten- yor) ve beş kısa metrajlı yapım yer alıyor. Genç sinemacıların ağırlıkta olduğu bır başka bölüm de "Eleş- tirmenler Haftasrnın sınema yazan Jean Roy'nın başkanlı- ğını yaptığı bu bölüm Fransız Sı- nema Yazarlan Sendikası tarafın- dan düzenlenıyor. Bu yıl "Eleş- tirmenler Haftasf'na 7 uzun metrajlı, 7 kısa metrajlı film se- çilmiş. Hepsi de ilk ya da ikinci ürünler. Mercedes Benz, bu bö- lümdeki filmler arasından Can- nes'a katılan tüm sinema yazar- lannın oylan ile sayılacak. En iyi filmin yönetmenine 50.000, Fransız dağıtımcısınada 50.000 Fransız Frankı verecek. Canal + da en ıyi kısa metrajlı fil- me ödül olarak 70.000 FF. vere- cek. Chermine Vidopi'nin sergisi I Kültür Ser\isi- Chermine Vıdonnin resımlen 14 Mayıs'tan itibaren Vakko tzmir Sanat Galerisi'nde sergileniyor. 'Doğduğum Yere Sadakat' başlıklı sergi 6 Haziran'a dek görülebilecek. Sanatçı. vaptığı resimleri şöyle anlatıyor: "Bez bebeklenme insanı ifadeler vermeye başladım. Bu genellıkle benim ruh halımi. sevincimi yada hüznümü yansıtıvordu. Cocukluğumun özleminı ve düşünmenin saflığını bulmuştum. Dünya hankalan karşısında gözlenm yeniden açılmıştı. Her yeni proje. benı kararlı \e isteklı olarak çalışmaya ıttı. Resmı dıkkatlı olarak izlemeyi. detaylara önem vermeyı öğrettı. Hâlâ içimde bir kuşku var, acaba mutlu olduğum için mi resim yapıyorum. resim yaptığım için mi mutluyum." ÇASOD'da başkan Rutkay Aziz B Kühür Senisi - Çağdaş Sınema Ovuncuları Derneğı (CASOD). geçen günlerde yaptığı 4. genel kurulu sonucunda, Rutkay Azız'in başkanlığında yeni yönetım kurulunu oluşturdu. Buna gore başkan yardımcılığına Sumru Yavrucuk \e Bülent Kayabaş getirilirken. genel sekreterliğe Kuta> Gökıiirk. saymanlığa da Kenan Bal seçildıler. Genel kurulda Menderes Samancılar. Taner Barlak, Yalçın Güzclce ve Suavi Eren ise asıl üyeler olarak belirlendı Kapikatüp'de Mehmet Sönmez • Küttür Servisi - Aşlık mızah dergısı K.ankatur'un mayıs sayısı çıktı. Dsrginın bu sayısinda Kadır Doğruer. Özcan Çalşkan. Erol Özdemır. Altan Özeskıcı, Cezmi Ermiş, Tanju Özkan. \un Bılgın. Oleg Dergadchov. Murat Özmenek. İzel Rozcntal. Marius Stawarski, Faruk Soyart. Fethi Dcvclioğlu. Sergei Tunin. Seçkin Temur. Güngör Kabakçıoğlu. Ahmet Erkanlı'nın kankatürlen yer alıvor Dergide aynca geçen günlerde yıtırdığımız Mehmet Sönmez'e ait kankatürlere de yer verilmış. Bu sayıda Hasan Uysal. Kurtuluş Kayalı. Mümtaz İdil. Ruhı Tek ve Yener Cakmakın yazılannın sanı sıra '21. Yüzyılın Eşığınde Kankatür ve Mızahın Koordinatlan' sempozyumuyla ilgıli bır değerlendirme yazısı da okuyuculann beğenisine sunuluyor. ÎTÜ, 225. yılını kutluyor • Kühür Servisi-istanbul Teknık Onıversitesi (İTU). kuruluşunun 225. yılını kutlu\or İTL. 225. yıl kutlamalan 25 Mayıs'ta başlayacak olan bırdızı etkinlikle ekım ayına dek sürecek. ITÜ'nün \c Türkiye tarihinin önemli bir dönemine ışık tutması ve İTU'nün geleceğe dönük \izyonunun tanıtılma.sı hedeflenen etkınlıkler çerçevesinde paneller. proje. fotoğraf sergılen ve konserler gerçekleştirilecek 29 Mayıs'ta kutlanacak olan tTÜ Günü'nde ise Cumhurbaşkanı Süleyman Demırel. ünıversıteden mezuniyetinin 50. yılı plaketini alacak. Adam Öykü'de Nedim Gürsel • Kültür Servisi - Adam Öykü'nün mayıs-haziran 16 sayısı çıktı. "Bu Sayının Konuşması' bölümiinün konuğu bu kez Nedım Gürsel. Nısan ayının sonlannda yaşamını yitiren Octavio Paz'ın. kısa kısa on bir metni de bu sayıda yer alıyor. Bu sayıda öyküleri yayımlanan yazarlar ise şunlar: Hermann Hesse, DemirÖzlü. Hulki Aktunç. Murathan Mungan, Joyce Carol Oates, John Auerbach. Guram Gegeşidze. Fikret Hakan. Cenııl Kavukçu. Yusuf Eradam. Erhan Tığlu, Ahmet Erkan Doğan. Erav Karınca. Salih Yadigar, Fikret Doğan. Tarkan Barlas ve Mehmet Demirgiıneş. Adam Öykü'nün bu sayısinda Austin M. Wnght, Murathan Mungan. John Barth, Esra Melikoğlu ve Aydoğan Ya\aşlı"nın kısa öykü ile ilgıli vazılan yer alıyor CRR'de piyano-keman resitali • Kültür Servisi - Keman sanatçısı Ethem bnıre Tamer ve pivanist Muhiddin Dürrüoglu Demıriz. bu akşam saat 20.30'daCemal Reşıt Rev Konser Salonu'nda bir konser verecek. Tamer. Hacettepe Üniversitesı Devlet Konservatuvannı bıtırdi. Yurtdışında çeşitli konserler veren sanatçı. 1992-96 yıllan arasında Deutsches Svmphonie Orchester Berlin'de sözleşmeli olarak çalışmalannı sürdürdü. Berlin Yüksek Müzik Okulu nda master'ını tamamlayan sanatçı. 96-97 sezonundan bu yana Darmstadt Devlet Orkestrası 2. keman grup şetlığını yürütüyor. 1983 yılında üstün yeteneklı çocuklar kapsamına alman Muhiddin Dürrüoglu ise pıvanoda Prof. Kamuran Gündemin \e Ersin Öna>'ın, kompozisyonda tlhan Baran'ın öğrencisi oldu. Brüksel Kraliyet Konservatuvan'nda eğıtim gördü Amerika Indiana Cniversitesı Bloomınton Müzik Okulu'nda doktora yapan sanatçı, çeşitli ülkelerde verdiği konserlerin \anı sıra Brüksel Kraliyet Konservatuvan'nda öğretım üyesı olarak çalışıyor. Altınay Bcincfnin resim sergisi • Kültür Servisi - Altınav Ekincı'nın Kadıköy Belediyesi Merkez Galerisi'nde açılan resim sergisi yann sona eriyor. Sanatçı. bir kamu kurumundan emekli olduktan sonra, doğaya ve sanata olan ilgisinin artması üzerine 1989 yılında resim derslerine ve çalışmalanna başlamış. 1996 yılından bu yana Tijen Şikar Atölyesi'nde çalışmalannı sürdüren sanatçı, resimlerinde doğadan yola çıkarak var olanın kendisi üzerinde bıraktığı etkiyi ifade ediyor. Ekinci'nın yapıtlan bugüne dek • Istanbul'da düzenlenen 17 karma sergide yer almış. Fahir Atakoğlu ODTÜ Stadyumu'nda H Kültür Servisi - Fahır Atakoğlu son albümü Fahir Atakoğlu Senfonık Konsen İstanbul 97'nın ilk konserinı 23 Mayıs'ta ODTÜ Stadvumunda gerçekleştirecek. Ankara se>ircısi ile ilk kez buluşacak olan Atakoğlu'na Fahrettın Kenmov 'un şefliğinde Cemal Reşıt Rev Senfonı Orkestra ve Korosu ile kendı orkestrasından oluşan 90 kişılik.bir ekip eşlik edecek. Turkcell'ın sponsorluğunda ve Türkuaz Artistic Organization'un yapımcılığında gerçekleştırilen konserler dızısının ıkınci.si 30 Temmuz'da Bodrum'da. üçüncüsü ise 1 Ağustos'ta Çeşme'de yapılacak. Konser bıletlen Dost Kıtabevı. Arkadaş Kitabevi. Vakkorama ve konser günü ODTÜ gişelerinden temin edilebilir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle