15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet İmtivaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmenı Orban Erinç # Genel Yayın Koordinatörü Hikmet Çetinkaya # Yazıışlen Mudürü tbrahim Yıldız 9 Sorumlu Müdür Fikret llkiz 9 Haber Merkezı Mudüriı. Hakan Kara # Görsel Yönetmen. Fikret Eser tstıhbarat Cengiz Yıldınm • Ekonomı: Öziem Yüzak • Kültür Handan Şenköken • Spor. Abdüfkadir Yıicelman # Makaleler: Sami Karaören # Duzeltme Abdullah Yazıcı 0 Fotograf. Erdoğan Köseoğlu • Bılgı-Belge. Edibe Buğra 9 Yurt Haberlen Mehmet Faraç Yayın Kurulu llhan Selçuk (Ba$kan), Orhan Erinç, Okta\ Kurtböke. Hikmet Çetinkaya, Şükran Soner. Ergun Balcı, Ibrahim Yıldız. Orhan Bursah, Mustafa Balbay, Hakan Kara. Ankara Temsiicisı. Mustafa Balbay Atatürk Bulvarı No: 125, Kat:4, Bakanlıkiar-Ankarâ Tel: 4195020 (7 hat), Faks:41950279tzmirTemsılcisi Serdar Kızık, H.ZıyaBlv. 1352 S.2'3Tel:4411220, Faks 4419117 • Adana Temsiicisı: Çetin Yiğenoğlu, Inönü Cd. 119 S. No:l Kat 1. Tel 363 12 11, Faks: 363 12 15 Muessese Müdûrii î«fa Koordmator Ahm«Konıls*ıı • Muha- sebe Bulent Yenw»ldare Hüse>in Gflrer«Işletme Örfw Ç d * • Bılgı- Işlem >«il İnal • Algı^var Sıstem Mürmel çyer«>£! FazfletKuza MEDYA C: • Yönetım i Başkanı - Genel Müdür G Erdurao 9 Koordinalor Işıtman # Genel MüdurYaıdı SetdaÇoban Tel 514 07 513 95 80-51384*0-61. Faks 51 Vıyımlatan « Basan: Yenı Gun Haber Ajansı, Basm ve Yavıncılık A Ş TürkocağıCad 3941 CagaJoğlu 34334 Ist PK246 Istanbul Tel (0 212) 512 05 05 (20 hat) Faks (0/212)513 2^L?fena21^5.2 05 05(201,^ Faks ,0,212)513 85 95 11 KAS1M 1998 İmsak:5.10 Güneş:6.39 Öğle: 11.55 Ikindi: 14.32 Akşam: 16.57 Yatsı: 18.21 www.cumhuriyet.co Nükleer karşıtlan, Türkiye'deki hukuk savaşımının sonuçsuz kalması üzerine sorunu AİHM'ye taşımaya hazırlanıy( Akkuyu Avrupa'da yargdanacak Deneuve'e ödül • Haber Merkezi - Ünlü Fransız sinema oyuncusu Catherine Deneuve. "1998 Trophe des Arts" Ödülûne değer görüldü. Sinema sanatına katkılan ve oynadığı rollerle kültürler arası yakınlaşma sağlaması nedeniyle sanat madalyası almaya hak kazanan sanatçıya ödülü, öncekı gece Nevv York'ta düzenlenen törenle verildi. (Fotograf: REUTERS) Discovery Channel'den eğitime destek • tstanbul Haber Servisi - Türkiye"de 1997'den itibaren 12 saatlik yayım yapan Discovery Channel, gûndüz saatlerinde okullarda okutulan derslere kaynaklık teşkil edebilecek olan yayınlann rahatlıkla izlenebilmesi için yayın süresıni 24 saate çıkardı. Discovery Channel= doğa, bilim ve teknik, diinya kültürleri, tarih, insan ve macera olmak üzere 5 türde yayın yapıyor. TGC'nin eğitim seminepiepi • İstanbul Haber Servisi - Türkıye Gazetecıler Cemiyeti (TGC) ve Konrad Adenauer Vakff nın "Yerel Medya Projesi" çerçevesinde düzenlediği e|itim seminerlerinin sekizincisi, 12-13 Kasım tarihlennde Sıvas'ta yapılacak. Semirlere Ağn. Aksaray, Ardahan, Artvın, Bayburt, Erzincan. Gümüşhane, Gıresun, lğdır, Kırşehir, Nevşehır, Rıze, Sıvas, Trabzon ve Yozgat'tan çok sayıda kışi katılacak. Bilim adamlam uyardı • \VASH1NGTON (AA) - Veremle savaşta yeni yöntemler geliştirilmezse 2030 yılına kadar dünyada 225 milyon kışinin vereme yakalanacağı, bunlardan 79 milyonunun ölecegi uyansında bulunuldu. Proceedings of the National Academy of Science dergisinde yayımlanan araştırmaya göre sadece bu yıl içinde 6.7 milyon verem vakası görülürken yaklaşık 2.5 milyon kişi bu hastalıktan yaşarrunı yitirdi. Kan damarcığı geliştirildi • DALLAS(AA)- ABD'de bilim adamlan, kalp hastalanna destek olmak amacıyla ilk kez gen terapisini kullanarak kan damarcıklan geliştirdiler. Boston'daki Tufts Universitesi'nden bir grup bilim adamı, yeni teda\ iyı 16 kışi üzerinde denediklerini ve tedaviden sonra bu kışilerin daha az göğüs ağnsı hissettiğini ve daha az ilaç aldığını söyledi. Bilim adamlan, tedavınin, yeni kalp damarcıklanrun gelişmesi için vücuda talimat veren VEGF proteininin üretimıni kontrol eden bir genin enjekte edilmesinden oluştuğunu belirttiler Prezervatif boylarr uzadı • ANKARA (UBA)- A\Tupa Topluluğu'na üye ülkelerde satılan prezervatiflerin boyutlan 16 santımden 17 santime çıkanldı. Bu ürünlerin çaplannda da küçük bir değişıklığe gidılerek eskiden 5.4 santim olan çevresi de 5.6 santime çıkanldı. Avrupa Topluluğu prezervatif üreticilennin aldıklan bu karann. erkeklerin penislennin büyümesi nedeniyle alınmadığı, amacın, prezervatif üretiminde belli standartlar oljşturmak olduğu kaydedıldi. • Türkiye'de nükleer santral yapımının yasalara aykın olduğu yönündeki suç duyurulan reddedilen ve itirazlan dikkate alınmayan çevreciler, sorunu Avrupa İnsan Haklan Mahkemesi'ne götürecek. Türkiye'de adil yargı yolunun tıkandığını belirten avukat Noyan Özkan, çevreciler için Avrupa'dan başka yol kalmadığını söyledi. ÜMİTOTAN İZMİR-Nükleer karşıtlan. Türki- ye'de yasal mevzuatlara aykın olarak nükleer santral ihalesi açtıklan ve yü- rüttükJeri gerekçesiyle yetkililer hak- kında bulunduklan suç duyurulannın reddedilmesi. yaptıklan itirazın dak uy- gun bulunmaması'nın ardından, Avru- pa insan Haklan Mahkemesi'ne gidi- yor. Yeşıl banş örgütü Greenpeace, hukukçu olan Enerji ve Tabii Kaynak- lar Bakanı Cumhur Ersümer'ı yasa- lara uymaya çağınrken Çe\Te Hareke- ti Avukatlan Grubu'ndan Noyan Öz- kan, mahkemelerin hiçbır araştırma yapmadan ve hiçbir gerekçe göster- meden suç duyurulannı reddetmesini eleştirdi. Özkan, "Kararlaryanüş. Adil yargılama hakkı kullanılamıvor. Yar- gıınız iyi işlemnor. Nükleer karşıüan- na Avrupa İnsan Haklan mahkemesi yolu görünüyor" dedı. Çevre Mevzuatı, Toplum Sağlığı Mevzuatı ve temel hukuk ilkelerine uymadıklan gerekçesiyle Bakan Cum- hur Ersümer, TEAŞ ve TAEK yetki- lileri hakkındaki suç duyurusuyla il- gili olarak Ankara Cumhuriyet Başsav- cılığı 20 Ağustos 1998'de takipsizlik karan vermiş, nükleer karşıtlan da ka- rara itiraz ederek sanıklar hakkmda ceza davası açılmasını istemişlerdi. Kınkkale Agır Ceza Mahkemesi de 2 Ekim 1998 tarihli karannda nükleerkar- şıtlannın bu istemlerini uygun görme- dı. Mahkeme, bakana soruşturma açıl- maşı için TBMM karan gerektiğine dikkat çekerken TAEK ve TEAŞ yö- netim kurullannda bulunanlarla ilgili olarak da "Atfedilecek suç ve suçtuluk durumu bulunmadığT görüşüne yer verdi. Duyarh yurttaşlara engel NükJeer karşıtlan, toplumuna ilgi- li, çevresine duyariı yurttaşlann mü- cadelesine hukuksal engeller çıkanl- dıgını belirterek adil yargılama hak- kınm kullanılamadığını savundular. Greenpeace Enerji Bölümü Sorumlu- su Melda Keskin, Türkiye'de çok ko- mik olaylann yaşandığını ve bu ko- mikliklerin de gerçekmiş gibi kamu- oyuna yansıtıldığını belirterek şu gö- rüşlere yer verdi: "Bize nükleer santral satmaya kal- kan Kanada'da nükleer santrallann değeriendirilmesi yapıldı. Üç yatmm fırması yapüğı hesaplamada Kana- da'da bulunan termik ve hidroelekt- rik santrallanna5 mil>f ar dolar, Uetim hatlarınada 10.5milyardolar fivatbi- çerken nükleer santrallann değerini sıfir olarak belirledi. Bu saptama To ronto Star gazetesinde de > a> ımlandt Almama'da yeni hükümet protoko- lünde eiektriğin yüzde 30"unu sağla- yan 19 reaktörfi kapatma karan »h- yor. Bizde ne oluyor? \etkilileri huku- ka uynıaya zorlayacak olan suçduyu- rulanmız reddediliyor. Şimdi Türki- ve'de hukuk yolunu ükadılar. Avrupa insan Haklan Mahkemesi'ne başvur- mak için nefer yapabileceğimizin ha- zırljgı içindeviz. Enerji Bakanı, hu- kukçu olarak bizi değU, öncelikle ken- dini yargüasuı." 'Kararda gerekçe yok' Izmir Çevre Hareketi Avukatlan Grubu'ndan Noyan Özkan. TAEŞ ve TAEK yetkililerinin yargılanamaya- cağı yönündeki mahkeme karannda hiçbir gerekçe bulunmadığını, oysa mahkeme kararlannın gerekçeli ol- ması gerektiğini belirterek şunljn söyledi: "Türkiye'de adfl yargılama hakkıiş- lemiyor. Hiçbir hukukçu Avrupa pılanna gitmek istemij'or, ancak" kiye'de >argı tıkanmış durumda. rün yollar tıkanınca mecbur ka yor. Sonra Adalet Bakanı >üzlercı va yüzünden Türkiye'nin öde\e miKarlarca lira tazminattan \akin NükJeer karşıtlannın baş>urulaı mahkemenin verdiği karar yanlı Dava açmako kadar mızor? Açuı \a\ u kamum unda en azından bir Qşıb>ın. rjayır, buna da izinverUmi Milletvekili dokunulmazhgı kald madan Memurin Muhakemat \a nlmadan Türkiye'de yurttaşlann araması mümkün değiL Nükleer !• şıtlan için Türkiye'de hukuk >olu panlnuş, Avrupa İnsan Haklan M kemesi yolu açılmıştır. Bundan sor ki hukuksal girişim ancak Avrupa san Haklan Mahkemesi'dir." 'UtançDuvarı'nınyüahşuıın 9.yddönümü ,\lman\a'\ı Ikinci Dünya Savaşı'ndan sonra doğu ve batı olarak ikiye ajıran Berlin'deki "Utanç Duvan"nuı yıkıhşının 9. yıldönümü kutlandı. u L'tanç Du\an"nui 9 Kasım 1989 tarihinde yıkılmasının yıldönümü nedeniyle başkent Berlin'de, eski Doğu Alman tstıhbarat örgütü Stasi tarihinin açıklığa kavuşturulması için bir Stasi Enformasyon ve Dokümentasyon Merkezi açıldı. Stasi dosyalannın araştmlması için oluşturulan merkezin açılış törenine Almanya Cumhurbaşkanı Roman Herzog ve Içişleri Bakanı Otto Schih de katıldı. Öte \andan >eni kurulan federal hükümetin küçük ortağı Birlik 90/Yeşiller Partisi, Nazi döneminde /orla çalıştuılanlara en kısa sürede tazminat ödenmesini istedi. EN FAZLA EĞİTİMCİİÇ A>ADOLU BÖLGESİ'NDE BUHJNUYOR Güneydoğu öğretmen yoksulu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - 1998 yılı içinde 41 bin 457 öğretmen atanmasına karşm Doğu ve Güneydo- ğu Anadolu'daki öğretmen açığı ka- patılamadı. Bakanhk tarafından yapı- lan araştırmaya göre. yüzde 20'lik oran ile öğretmenlerin en büyük dilimi Iç Anadolu Bölgesi'nde görev yapıyor. Öğretmenlerin yüzde 8'i Güneydoğu Anadolu'da. yiizde 9'u da Doğu Ana- dolu bölgelerinde eğitim hizmeri ve- riyor. Öğretmenlerin Iç ve Batı Ana- dolu'da yoğunlaşması ise öğretmen da- ğılımındaki dengesizliklerin giderile- mediği sonucunu doğuruyor. Son 6 yıllık süreçte ülke genelinde toplam 206 bin 3 77 öğretmenin atama- sını yapan bakanlık, öğretmen dağılı- mında bölgeler arasında eşitlik sağla- maya çalışıyor. Bakanlığın aldığı bazı önlemler şöyle: "Yönetki kadrolann- da görev yapacaklar için başan ve li- >akatı esas almak. Öğretmenlerin hiz- met bölgelerinde en az 3 yıl süre ile gö- rev yapması. Tayin ve nakilkrin hiz- met puanı esasına göre haziran, tem- muz ve ağustos aylannda gerçeklesti- rilmesi. Dengesiz dağüınu ve kadro is- rannıönlemekiçin 'çakılı (norm) kad- ro' ilkesi. Kurum kadrolanmn okul- lar taranndan düzenlenmesi ve özüre da\aünakfl>apönnakiste\en öğretmen- lerin açık kadro bulununcava kadar a> lıksız izinli sa\ılmasL r ' Bakanlığın 1998 yılında yaptığı ata- malarla birlikte tç Anadolu Bölge- si'nde 92 bin 987, Marmara Bölge- si'nde 86 bin 978, Karaderuz Bölge- si'nde 79 bin 446, Akdeniz Bölge- si'nde 66 bin 491. Ege Bölgesi'nde 64 bin 558, Doğu Anadolu Bölgesi 'nde 43 bin 193, Güneydoğu Anadolu Bölge- si'nde 39 bin 494 öğretmen olmak üze- re ülke genelinde toplam 473 bin 147 öğretmen hizmet veriyor. Bu verilere göre, öğretmenlerin yüz- de 20'si Iç Anadolu Bölgesi'nde. yüz- de 18'i Marmara Bölgesi'nde, yüzde 17'si Karadeniz Bölgesi'nde, yüzde 14'ü Akdeniz Bölgesi'nde, yüzde 9'u Doğu Anadolu Bölgesi'nde, yüzde8'i Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde gö- rev yapıyor. Öğretmenlerin ağırlıklı olarak Iç Anadolu ve Ege bölgelerin- de yoğunlaşması. dağılımdaki denge- nin hâlâ sağlanamadığıni gösteriyor. Yabancı dıl öğretmeni gereksinimi- nın kadrolu öğretmenler ile karşılaya- mayan bakanlığın, sözleşme ya da gö- revlendirme usulü ile 10 bin kişi ata- yacağı belirtildi. Üniversitelerin ya- bancı dille öğretim yapan programla- nndan mezun olacaîc adaylar için Ma- liye Bakanlığı nezdinde çalışmalar ya- pıldığı da kaydedildi. Bakanlığın yapüan yeni düzenleme- lerle gerekli sayının üzerindeki ortaöğ- retim öğretmenlerini ilköğretime kay- dırarak 1998 yılı sonunda 30 bin, 1999'da 50 bin, 2000'de 70 bin yeni öğ- retmen sağlamayı hedeflediği öğrenil- di. Yapılaşma sürüyor, yıkım kararları uygulanmıyor Uludağ'a bilirkişi incelemesi LEVTNTGENCELLİ BURSA-Türkiye'nin en önemli do- ğal değerlerinden biri olan Uludağ'ın yüzde 52'sini imara açan Bakanlar Ku- rulu karanna tepkiler sürerken Danış- tay'm verdiği yürütmeyi durdurma ka- ranyla ilgili bilirkişi incelemesi dün yapıldı. Bakanlar Kurulu tarafından 11 Ocak 1998'dealınanbirkararla, 12 bin 732 hektar olan Uludağ Milli Parkı'nın 6 bin 744 hektan Bursa Uludağ Kış Türizmi Merkezi ilan edilmişti. Bu karardan sonra Bursa Akademik OdalarBirliği'ninyanı sıra duyariı va- tandaşlar karann iptali için idare mah- kemesine dava açmışlardı. Davacüar, alı- nan kararla Uludağ'ın tüketileceğini, su kaynaklannın kuruyacagını. dünyada sa- dece Uludağ'da bulunan en az 28 en- demik türün yok olacağını belirterek Da- nıştay'ın yürütmeyi durdurma karan veraıesini ve bilirkişi incelemesi ya- pılmasını istemişti. ODTÜ öğretim üyelerinden Prof. Dr. Ali Türel, Prof. Dr Duran Tarakh ile Doç. Dr. Baykan Günav'dan oluşan bilirkişi heyeti, Danıştay 6. Daire üye- lerinden Yaşar SeBm Asmas ile birlik- te bölgede incelemeler yaptı. Danıştay karanna karşın Uludağ'da 16 yerde kaçak yapılaşma sürüyor. Bilirkişilerin Uludağ'daki yapılaş- manın olağanüstü boyutlara ulaştığı bölgede yaklaşık 6 saat süren inceleme- si sırasında Turizm Bakanlığı kadrola- nndan emekli olduktan sonra Uludağ Otelciler Birliği üyeleriyle birlikte ça- lışan bazı eski bürokratlann davacıla- n terslediklen ve küçümsedikleri de görüldü. Bu arada Uludağ'daTurizmBa- kanhğı eliyle getirilen yapılaşmayı dur- durma çabalan sürerken 1. Bölge'deki kaçakbina sayısının da artüğı ortaya çık- tı. Uludağ Oteller Bölgesi'ndeki 16 yerde kaçak inşaat yapıldığı, bu inşa- atlar arasında bulunan Ağaoğlu'nun ek bölümünde çalışan işmakinesinin dev- rildiği de gözlendi. Öte yandan Bursa Valiliği Bayındır- lık II Müdürlüğü tarafından tutulan za- bıtlaria ilgili yıkım işlemlerinin baskı- lar nedeniyle yapılamadığı da aktanl- dı. Bursa Barosu Başkanı AM Arabacu "Uludağ'daki her türlü kattiam dur- durulmalıdır" diye konuştu. İki giinlük etkinlik yarın başlıyor 'Cumhuriyet Döneminde Felsefe'toplanüsı METtNHAKYERİ "Cumhuriyet Döneminde Felsefe ve Felsefeye Emek Ve- renler" toplantısı yann istan- bul Üniversitesi rektörlük bi- nasında başlıyor. Edebiyat Fa- kültesi Sistematik Felsefe ve Mannk Anabilim Dah 'nın dü- zenledifi toplantı iki gün sü- recek. Açış konuşmalannı İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğnı ile Siste- matik Felsefe ve Mantık Ana- bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Betûl Çonıksöken'in yapaca- ğı toplantıya bildiri sunacak felsefecilervekonulan şöyle: Prof. DrÖnaySözer Fel- sefı Yeti ve Eğitim, Prof. Dr. Uhığ Nutku: Cumhuriyetle Birlikte Gelen insan, Prof. Dr. Taylan Altuğ: Felsefe, Cumhura Cumhuriyet Çağ- nsıdır, Prof. Dr. Ahmet Inam: Felsefe Yolculugurnun Ba- şında: istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'ndeki Ko- nukluğum, Prof. Dr. Ö. Na- d Soykan: Felsefede Gele- nek Oluşrurmak, Prof. Dr. Nejat Bozkurt: Cumhuriyet Döneminde Türkiye'de Fel- sefenin Gelişmesi, Prof. Dr. Necla Arat: Aydınlanmanın Felsefecileri, Prof. Dr. Afşar Timuçin: Macit Gökberk'in Felsefeye Bakışı, Prof. Dr. Doğan Özlem: Macit Gök- berk ve Türkiye'de Felsefe, Yard. Doç. Dr. Tüten Anğ: Takiyettin Mengüşoğlu ve Felsefe, Prof. Dr. Betûl Ço- tuksöken: 'Sinoplugıller' ve Nermi Uygur. e-posta : tan (a prizma. net. tr SÖYLEŞİ ATTİLÂİLHAN 'Erken Teşhis'in Pahalı 'Bedeli'! Bu tarihte Korkut Özal açıklamıştır, onun yalan- cısıyım; bildiğim kadanyla, tekzip eden çıkma- dı: meğerse bunlar, İstanbul Yüksek Mühendis Mektebi'nde öğrenciyken; aralannda 'islâmcı' bir 'hücre' kurmuş; o zamanlar yasak olmasına rağ- men, galiba bir de 'mesçit' uydurmuşlar; namaz eda ediyoriar; aralannda, dini sohbetler yapıyor- lar, filân! 'Bunlar'dediğim, kimler? Başta Erbakan, Turgut ve Korkut Özal biraderler, bir de Süley- man Demirel! Şu 'kadro'ya bir bakar mısınız? Türkiye Cumhuriyeti'nin son kırk yılında, 'siyâsi şahsiyet' olarak, onlann adı yazılı: üç başbakan, bir bakan, dört parti lideri! Hepsi de, -hadi hafifle- terek söyleyelim- 'muhafazakâr'! Aynı kuşağın çocuklanyız. Onlar Yüksek Mühen- dis'de okurken, bizler İstanbul Ünrversitesi'nin çeşitli fakültelerinde (hukuk, iktisat, edebiyat, tıp, vs.) öğretim görüyor; onlar, müstakbel liberal/mu- hafazakâr partilerin liderliğine hazırtanırken; biz, haksızlığa uğradığına inandığımız Nâzım Hikmet'i kurtarmaya uğraşıyorduk: İYTGD (İstanbul Yüksek Tahsil Gençlik Derneği), tarihe sanınm en çok bu eylemiyle geçmiştir. Mühendisler'in Inönü 'Cum- huriyeti'nde kılına bile dokunulmadı; orası, belli; berikilerin, çil yavrusu gibi dağıtılıp, 'duman edil- diğini', size ben mi anlatmalıyım? Hukuk Fakültesi koridorlarında, 'hainleri döv- mek' amacıyla kol gezenlerden birisi; yıllar sonra, Ecevit'in maiyetinde 'ortanın solu', o da lâf mı, 'de- mokratiksol', birsiyasetçi olarak, Izmir'e gelmiş- ti; 'Demokrat Izmir'in pencerelerinden, Konak Meydanı'nda halka konuşan Bülent Ecevit'i din- liyorduk; mahçup, gözlerini benden kaçırarak, de- di ki: "- ...insan bazı şeyleri geç anlıyor!". Acaba bazı şeyleri mi? Etiketi ister merkez sağ, ister merkez sol olsun; Inönü Cumhuriyeti'nin ardı- lı, 'Soğuk Savaş' politikacılannın; hiçbir şeyi, hiçbir zaman, doğru dürüst anlayamadıklannın kanıt; Gâzi'nin Cumhuriyeti'nin, 75 yıl sonra yi- ne 'ecnebi'den ve 'irtica'dan, 'muhafaza ve mü- dafaa etmek' mecburiyetinde oluşumuzdur. Oysa az mı uyanlmışlardı? 'Inkılâp kartalı'nın yıktığı softalık... O u satırlara, lütfen bir göz atar mıydmız? O "••• aramızda dolaşan, içimizde yaşayan, medeniyet ve kültür vasıtalanmızdan faydala- narak, saçma sapan vaızlara, nasihatlara kal- kışan, şapkalı yobazlara karşı, halkımızı ve gençlerimizi uyanık tutmalıyız..." "... önlerindeki uçsuz bucaksız, yepyeni dün- yaya; aklın ve kültürün hürriyetini sağlayan, yepyeni bir âleme karşı, körier gibi bigâne ba- kanlar, akla, kültüre, vicdana ve insan hakla- nna, zincir vurmuş devirierin, hasretini çek- mekteler ve kurtuluş yolunun dönemecinde, hâ- lâ keçiler gibi ayak diremektedirier..." "... aramızda dolaşan ve içimizde yaşayan, bu ileri kültür ve atom asnnın, şapkalı 'yobaz- lan' istiyoriar ki, atının dizginlerini gevşetip, ileri milletlerie atbaşı gitmeye karar vermiş Türk milleti, yine Yemen Çölleri'nde Veysel Ka- rani olsun; yine Şahmaran'lar, Battal Gazi oku- sun!..." Ne dersiniz? Anadolu Ihtilâl ve Inkılâbı'nı teh- dit eden büyük 'tehlikeye' doğru teşhis konulmuş mu, konulmamış mı? Bence, 'uyan' çok açık, çok da yerinde! Hele şimdi lütfen göz atacağınız satır- larda, daha da ayan beyan ve etkileyici görünüyor: "... bodrumlann, izbelerin 'kara yılanı' daha şimdiden kımıldıyor. Kimi 'tarikatlar serbest bırakılsın!', kimi 'Dindarlıkta Amerika örnek alınsın!' diye bağınrken, kimi de cami üstüne cami yaptırmakta önayak oluyor..." "... böylece 'inkılâp kartalı'nın memleketin- de, onun yıktığı softalık bütün ellerin işbirliğiy- le mezanndan çıkanlmaktadır. Sokaklardaki sanksız başlar, müzelerdeki başsız sanklara iş- tiyakla atılıyor. Tencere yuvarlanmakta, kapa- ğı bulmaktadır. Inkılâp ruhu hâmisiz kalınca, tüc- car partilerinin, müteahhit gruplannın ve sof- ta bozuntulannın hücumuna uğradı. Yeni vait- lerle ortaya çıkanlar, Atatürk'e başkalanndan daha çok bağlı olduklan yaygaralannı koparan- lar; Anadolu çocuklanna değil, beş on küçük burjuvaya dayanarak, din yaygaralan kopara- rak, inkılâbı terk ediyoriar!..." Hayır, yanıldınız! Bu 'uyanlar", son zamanlann uya- nlan değil! llki, 10 Nisan 1946'da (12. sayı), ikin- cisi 17 Nisan 1946'da (13. sayı), henüz kurulmak- ta-olan Türkiye Sosyalist Partisi'nin 'nâşir-i ef- kârı' 'Gün' dergisinde yayınlanmıştı; ilkinin yazarı Esat Adil bey'di, ikincisinin Doğan Rûşenay, yâ- ni Hasan Tannkut! 'Sosyalist Sol\ -ne kadar yerinde ve zamanında olduğunu, bugün daha iyi anladığımız- bu 'uyanlan' yaparken; henüz 'ortanın solunda' olduğunu keşfetmemiş olan, CHP iktidarda idi; ve Ismet Paşa, parti içinde- ki 'alafranga ilericiler" 'Hasan Ali Yücel ve ta- kımını- ya tasfiye etmişti, ya da etmek üzerey- di! "Tüccar partileri, müteahhit grupları ve softa..." TSP'nin -aslında 'Sosyalist Sol'un- bu uyarısı üzerine; Gâzi'nin inkılâpçı, halkçı ve lâik parti- si, ona elini uzatıp; irticaa karşı güçbirliği edece- ğine; bildiğiniz gibi onu, bir nezarethane, mah- keme, mahpushane değirmeninde, on beş yıl boyunca 'öğüfmeye'uğraşmıştır. Gerekçesi, 'ec- nebiyle işbirliğj'; Parti'nin beraati ise bunun geçer- sizliğinin 'kanıt'; bazen düşünüyorum da, sakın asıl gerekçe Hasan'ın (Tannkut) yazısında geçen tek cümlelik o müthiş 'tesbit' olmasın? Ne demiş bak- sanıza: "tencere yuvarlanmakta, kapağına doğru koşmaktadır; inkılâp ruhu hâmisiz kalınca tüc- car partilerinin, müteahhit gruplannın ve sof- ta bozuntulannın hücumuna uğradı..." Talihsiz dostum Hasan Tannkut, bir tek cümle- siyle hem bizdeki değişmez 'oligarşi çekirdeğinı" (bürokrasi + burjuvazi); hem de, yıllar boyu içinde çalkalanacagımız kaosu, daha o zamandan sap- tamamış mı7 Klasik Batı demokrasileri, savaş er- tesinde; alternatifin 'işçi muhalefeti' -yâni sosyal demokrat, Sosyalist ve komünist partiler- olduğu ve olacağı, liberal burjuva demokrasisine dönedur- sun; Türkiye'deki 'totaliter' iktidar, tüccar par- tilerini ve müteahhit gruplarını' rahatça besle- yip büyütebjlsin diye, 'softa bozuntulannı' el al- tndan ortaya salıyor; İşçi Muhalefeti'nin ise, üze- rinden silindir gibi geçryordu. Hâlâ öyle /apmazlar mı? www. prizma.net. tr/ A İLHAN http://wvw.tda.tr/-bilgiyay/yazar/ailhan.htim
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle