18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 E K İ M 1998 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 15 İETT'de teftiş Istanbul Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı Kuruluşlardan lETT'ye müfettişler gelmiş. Başbakanlığın kılık- kıyafet yönetmeliğine uyulup uyulmadığına bakıyoriarmış. Eski Refahlı yeni Faziletlilerin elindeki İETT'de türbanlılar bir anda ortadan kaybolmuş. Sayılan "epeyce" olan türbanlılar, önce "görev kâğıdı" verilerek bina dışında çaiışıyor bahanesiyle evlerine gönderilmiş sonra da "sağlık raporu" ile evlerinde istirahat buyurmalan sağlanmış. Soran olursa; teftiş yapıldı, türbanlı personele rastlanamadı! Etektronjk posta: som©posta.c«Tihuriyetcom.tr Töl: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Erbakan mahkemede mesleğinin emekli olduğunu söylemiş. "Re'sen emekli!" C umhurbakanı Süleyman Demirel'den adı- nı alan Isparta'daki Süleyman Demirel Üni- versitesi'nin Fen Edebiyat Fakültesi öğre- — : — I tim üyelerinden tarihçi Prof.Dr. Mehmet AJi Ünal, yerel gazetelerden Akdeniz'de "Akademik Gözlem" başlığı ile köşe yazısı yazıyor. Prof.Dr. Ünal, 2 Ekim'deki "Cumhuriyet ve Top- lum" başlıklı yaztsına, cumhuriyetin dayandığı esas unsurun Türk milleti olduğunu belirterek başlıyor ve şöyle devam ediyor: "Bundan dolayı devtetin en başta gelen görevi, Türk milletini meydana getiren maddi ve manevi unsur- ları muhafaza ve takviye etmek olması gerekirdi. Fakat tatbikatta tam tersi yaşandı. Milleti meydana getiren değerler tahribata uğradı. Bunların en mü- himi Türk milletinin sahip olduğu inanç ve gelenek- lerdi. Bilim adına bu unsurlar hedef alındı. Laik bir toplum yaratma düşüncesiyle dini inançlar zayıfla- tılmaya çalışıldı. Yıkılış Oysa laiklik, toplurriu birbirine kaynaştırıcı bir un- sur değildir. Dini ve gelenekleri bir kenara itip, bin yıldır Islamiyeti bir hayat tarzı olarak benimsemiş olan Türk milletine, laikliği bir dünya görüşü ve alterna- tif bir hayat tarzı olarak dayatmak karşısında mille- tin tepki göstermesi tabii idi." Tarihçi profesör yazısında tarih vermemekle bir- likte laik bir toplum yaratma tatbikatının hangi ta- rihte başladığını tarih kitaplarından biliyoruz. Tarihçi profesör yazmaya devam ediyon "Türk kavramının bir sosyal kimlik olarak benim- senmesi çok yeni idi. Türk toplumu kendisini Müs- lüman sayıyordu. Bu ikincisi aynı zamanda Türk ye- rine de kullanılıyordu. Cumhuriyet döneminde Türk kavramı ön plana çıkartılmasına paralel olarak Müs- lüman kimliği de geri plana itildi." Tarihçi profesöre göre Müslüman kimliği geri pla- na itilmekle kalmadı, Hititler ve Sümerlerle akraba- lık kurulmaya çalışılarak Türk kavramının da içi bo- şaltıldı; laiklikle açıkça dine müdahale başladı, dini eğitim tamamen ortadan kaldırıldı ve saire ile bugü- ne gelindi. Tarihçi profesör, "75 yıldır yapılan yanlışlar" diye- rek cumhuriyet dönemine ilişkin sorgulamasını bir "aydın" olarak şöyle noktalıyor: "Fikri planda sağlam temellere dayanmayan bir devletin, toplum nazannda ayakta kalabilmesi an- cak devlet terörü ile mümkün olabilir. Sonuç itiba- riyle de zulme dayanan bir rejim uzun süre ayakta kalamaz." Süleyman Demirel'in tarihçisi rejimin nezaman yı- kılacağı konusunda da tarih vermiyor ama yıkılaca- cağını öngörüyor. Umanz Süleyman Demirel'in Cum- hurbaşkanlığı sırasında yıkılmaz! İlahijüri Samsun'daki rektör Osman Çakır, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Fen Faküttesi'nde Almanya'da doktorasını yapmış iki öğretim üyesi dururken, Fen Faküitesi'ndeki lisansüstü dil sınavı için Almanca jürisine llahiyat Fakültesi'nden jüri üyesi alınmasını hangi bahane ile açıklayabilir? Hangi kılıf Türk-lslam Sentezi dayanışmasını örtebilir? SESSİZ SEDASIZ (!) '•••- - i * NURÎKURTCEBE '' ÇAriİPÇj/Ş/Ay 1 A$"'. / Türkiye'de bir kitap daha yasaklandı Gözümüz aydın olsun... Avrupa'da olduğu gibi Türkiye'deki bazı üniversitelerin edebiyat fakültelerinin Ingiliz edebiyatı ve dili bölümlerinde kaynak eser olarak kullanılan "My Secret Life" kıtabı, Türkçeye çevrildikten sonra Türkiye'de yasaklandı... 19. yüzyıl Ingiltere'sinde muhafazakârlığı ile tanınan Kraliçe Victoria döneminde, yasa dışı yollardan ve imzasız olarak yayımlanan ve türünün dünya klasikleri arasında yer alan erotik roman seçkisi "My Secret Life", hak ettiği cezayı 21. yüzyılın başında Türkiye'de buldu... "Gizli Hayatım" adıyla dilimize çevrilen kitabın, Türk aile kurumuna kaynaklık eden temel değerlerin yozlaştırılmasını ve neticede toplumun ahlaki çöküntüsünü hedeflediği saptandı. Istanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesi tarafından kitabın toplatılmasına karar verildi ve böylece aile kurumunun temel değerieri korunarak toplumun ahlaki çöküntüye girmesi engellenmiş oldu. Kitabı Türkiye'de yayımlayan Dodo Yayıncılık'ın, eserin pornografiden uzak olmasına karşı müstehcen bulunarak yasaklanmasını eleştirmesi ise milliyetçi-maneviyatçı memleketimizde büyük tepki yarattı. Memleketimizdeki bu haklı tepki uluslararası düzeyde destek gördü; Hindistan ve Çin'den sonra birçok Afrika ülkesinde de "My Scret Life'"ın yasaklanması yolunda adımlar atılmaya başlandı. Kitabı hemen yasaklayan ülkelerden Moganto'nun başkenti Hafoka'dan yapılan açıklamada "Türkiye bize örnek oldu" denildi. OKUR MEKTUPLARI Iletişim: Zeynep Eşiyok Faks: 0.212. 513 85 95 Türkocağı Cad. 39/41 Cağaloğlu 34334 Istanbul Dünya YaşlılarHaftası nedeniyle... Dünyanın hemen her yerinde îmekliliğin tarifi aynıdır. Ama ^meklilerin yaşantılan aynı de- ğildir. Çünkü insanlar, sonun baş- langıcının bilincine varma ko- nusunda, farklı bakış açılanna ö f ' f e T f i h r t f i ' k lilik insanın altın çağı, altın yıl- landır. Altın çağının bilinçli ve luzur içinde yaşanabilmesi, in- sanın kendi iradesine bağlıdır. 3u nedenle toplumdan kopamaz nsan. Engin bilgi birikimi ve yılla- nn deneyimine sahip, milyon- arca emeklinin kaderlerine terk îdilmelen hem ülke ıçin bir ka- /ıp, hem de emeklilere karşı say- jısızlıktır. Sosyal güvenlik konu- ;unda dünya standartlannın ge- isinde kaldığımız acı bir ger- ;ektir. Bu konuda, sendikalanmı- ;ın da büyük hatası ve ihmali ol- luğunu İcabul etmek zorunda- .'iz. Sendikalanmız, sosyal gü- 'enlik konusunu çalışanlann, ya- ın güvenceleri açısından ele alıp zamanında gerekli mücadeleyi vermiş olsalardı, emeklilerimiz bugün çağ dışı koşullarda yaşam savaşı vermeye mahkûm edil- mezlerdi. Çağdaş ve huzurlu bir toplum olabilmenin temelinde. çalışanlara ve üretenlere yann güvencelerini sağlamak görüşü, artık herkes tarafindan kabul edil- miştir. Bu düşüncelerden hareket- le, milyonlarca emeklimizi ülke yaranna harekete geçirebilmek ve sorunlannı örgütlenerek çözüm- leyebilmeleri amacıyla, ülkemiz- de ilk kez Disk ve bağlı sendika- lann da katkılanyla tüm emek- lilerin sendikası Emekli-Sen kurulmuştur. Emekli-Sen milyonlarca emek- linin umut ışığı olarak çalış- malannı sürdürmektedir. O hal- de emeklilerimizin zaman geçir- meden Emekli-Sen çatısı altın- da toplanıp, sorunJannın çözümü için birlikte mücadele vermeleri, kaçınılmaz bir görev olmuştur. Bekir Arda Yarattığımız canavaHar bizi tehdit ediyor "Ölmeye ölmeye geldik... <lithatpaşa 'e mezar ola- ak... Ne okulu bitirmek, ne >ir kızı sevmek, tek dileğim se- ıi şampiyon görmek... Die for ou..." Bu sloganlar saglıklı bir ruh ha- ni yansıtmıyor. Sağlık, ruhen, edenen sosyal olarak tam bir /ilik halidir. Karşısındakini ya enecek, ya öldürecek şekilde îrtlanmışlann saglıklı olduğun- Huzurevi Kampanyası TEmekli öğretmenim. Yurt dışında yaşıyoruz ve yaşlandık. Alt temel ihtiyaçlanmızın eksikligini gördük. Dilimiz yok ve kûltür farkı son anlarda insanlart mutsuz ölüme götürmekte. tnsanlârımız son anlarını mutlu geçirsin dedik ve bunun üzefine i'Huzurevi Kampanyası "na basladık. Yüzde90'ımu tireticilikten tüketiciliğe kaydı. Zoriugunu bile bile işe koyulduk. Huzurevimizin temellerinin yükseleceğine inanıyoruz %izleri anlayan sanatçılartmız İuraya geliyor ve bize destek 'fVeriyoriar. %Jaşhhğını düşünerek kendi *İuzurevini kendin yap. Kendi tuzurevini yapabilmek için her 'eyın ilk cuma günü bağış jjampanyası için ayrılmıştır. Sağışlarımzı aşağıdaki banka ve hesap numarasına yatırmamzı tica ederiz: Jnz Australian Turkish tensioners Jssociation, Nursing Home JSB: 012220 Jccount No: 352926843 dan söz edilemez. Bu psikoloji hasta bir ruh halidir. Toplumsal bir sorundur. Kesinlikle destek- lenmemeli ve derhal nedenleri ve çözümü araştınlmalıdır. Son Galatasaray-Fenerbahçe maçından sonra çıkan olaylar yıllardır görmezlikten geldiği- miz, desteklediğimiz birdüşün- ce sisteminin, bilinzçsiz bir spor politikasının eseridir. Spor kardeşliktir. bir tarafın yenmesi veya yenilmesi doğal- dır. Daha iyi oynamak hedef olmalıdır. Ancak taraftan bile- mek, kazanmayı mutlak hedef haline getirmek, ya yenmek ya ölüm iki- leminde bırakmak bu ca- navan beslemektir. Eği- timsiz, işsiz, umutsuz yı- ğmlar daha kötü şiddet gösterilerinde de bulu- nabilirler. Atletizmin efsane is- mi Florance Griffth Joyner'ın kalp krizi ne- deniyle ölmesi üzerine demeç veren eski milli atletlerimizden Mehmet Yurdadön; "Birülkede sporda başannın temel ölçüsü halkın saglıklı spora kanalize edilme- si. olmalıdır" diyor. Bu spor adamının herkese rehberolacak sözlerini il- ke olarak almalıyız. Zeki, çevik ve ahlak- lı sporcu ile sporu spor olarak algılayan seyirci- ye ihtiyacımız var. Bu konuda herkese görev düşüyor. Ayten Erer Dr. M. Emin Dinçağ / Tüketici Hakları Derneği Samsun Şube Başkanı KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK [email protected] HARBİ SEMİH POROY MIRMIRLAR UÖUR DURAK TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 7Ekim "M/N(/r£MAN~KİMOIR.NEDİR?. i33f'O£8uGcjN AMeeıK/lL ÖcMÜÇTÜ. , ZAMAtŞ/MIZPA, ABD VV/İV tS */ Ü £ N E I/E- S/AJ KE PANO DENİZ KAVUKÇUOGLU Sosyal Demokraside KanaUar 1 Hükümet kunmak için Yeşiller'le görüşmeleri yo- ğunlaştıran Almanya Sosyal Demokrat Partisi'nin (SPD) politikalarına temel oluşturan "ilkeler progra- mı", 20 Aralık 1989 günü, Berlin'de yapılan SPD Program Kongresi'nde 1 "ret" ve 3 "çekimser" oya karşılık 436 oyla kabul edilmişti. Kongre delegeleri, "Öneri Komisyonu" tarafından belirlenerek kendile- rine sunulan 438 "cümle" üzerinde üç gün tartışıp, her bir cümleyi ayn ayn oylayarak, önlerindeki prog- ram taslağına son şeklini vermişlerdi. Bu programa ilişkin ilkçalışmalarise14Ocak 1984tarihinde, baş- kanlığını Willy Brandt'ın yaptığı Temel Değerler Ko- misyonu'nun hazırladığı birraporla başlamıştı. Ara- dan geçen beş yıl içinde, çeşitli komisyonlann da ka- tılımlarıyla ilk "ana faş/aic" ortaya çıkanlmış, bir mil- yonu aşkın parti üyesinin eleştirisine sunulan bu tas- lakla ilgili olarak "Öneri Komisyonu'na 2 bin 560 de- ğişiklik önerisi tletilmiş, yukanda sözü geçen 438 "temel cümle"de bu önerilerin ayrı ayrı değerfendi- rilmesiyle ortaya çıkmıştı. Berlin Program Kongresi'ne katılan delegelerin ezici çdğunluğuyla kabul edilen yaklaşık 100 sayfa- lık 'İlkeler Programı,' "Yeni çağın burjuva devrimle- rinin özgüriük, eşitlik ve kardeşlık taleplerini yükselt- mekle birlikte, bunlan gerçekleştiremediklerini, işçi sınıfmın bundan hareket ederek bu devrimlerin ön- gördüğü ideallere sahip çıktığını" vurguluyordu. Prog- rama göre "Kapitalizmin onanmının yeterii olmadı- ğı, tarihsel, temel bir deneyimdi." Ekonomi ve top- lum için "yenibirdüzen gerekiyordu."Alman sosyal demokrasisi, "79. yüzyılın demokratik halk hareket- lerinin geleneklerini sûrdürmekte ve bu nedenle iki şeyi bir arada istemekteydi. Demokrasi ve sosya- lizm." 1989 Berlin Programı, 1959 Bad Godesberg Programı'na kıyasla daha "sol" bir programdı. Program, "Farklı temel görüş ve inançlara sahip insanlann SPD içinde bir arada çalışabileceklerini", "orta/c temel değerlerin ve aynı siyasal hedeflerin" par- tililerin ortak paydasını oluşturduğunu bir kez daha vurguluyor ve Avrupa'daki demokratik sosyalizmin düşünsel köklerinın, "Hıristiyanlığa, hümanist felse- feye, aydınlanmaya, Karl Marx'/n tarih, toplum öğ- retisi ile işçi hareketlerinin deneyimlerine" uzandığı- nın altını çiziyordu. Partinin 'temel ilkeler'\ örgütlü sosyal demokrat- lann siyasal davranışlarını belirHyor. Her parti üyesi, görevi ne olursa olsun, bu ilkelere uymak zorunda olduğunu biliyor. Bu nedenle, ne ayrı 'tanaf'lardan gelen son SPD genel başkanlan Rudofl Scharping ve Oscar Lafontaine, ne de yine bir başka 'kanat'ın temsılcısı olan Gertiard Schröder Berlin Progra- mı'nda beliıienen 'temel ılkeier'\ tartışma konusu ya- pıyorlar. SPD'nin, 130 yıldır süregelen 'program par- tisi' geleneğı, nekadar 'karizmatik' olursa olsun, par- ti önderlerine, partinin, örgüt tarafından benimsen- miş 'temel ilkeleri üzerinde oynama, olanağı tanı- mıyor. SPD önderleri, asal görevlerinin 'parti prog- ramınıyaşamageçirmek'oiduğunu biliyorlar, bunun için görev alıyorlar. örneğin, Scharping'i 'altederek' genel başkan olan Lafontaina'in ilk işi farklı bir 'ka- nat'ı temsil eden rakibine SPD'nin Parlamento Grup Başkanlığı'nı önenmek oluyor. Başbakanlığa aday- lık yanşında Lafontaine ile çekişen Schröder de se- çimleri kazanır kazanmaz milyonlarca televızyon iz- leyicisi önünde Lafontaine'e teşekkür ediyor. SPD'de herkes parti içindeki kanatlann varlıklanntn ne de- ğin önemli olduğunu biliyor, ona göre davranıyor. J » Geleneksel program partilerinde "kanatlar" ge- çerli olan temel programı yaşama geçirmek doğrul- tusunda yapılan çalışmalarda, bu (joğrultuda üreti- len düşüncelerde ortaya çıkan farklılıklardan doğu- yor. Parti ıçi "kanatlar"\n gelışmelerı, ağırlık kazan- malan, ortak hedefler doğrultusunda ortaya çıkan fark- lı seçeneklerin örgüt içinde kabul görmelerindeki yoğunlukla, doğal olarak doğrudan clogruya ilişkili. Her"kanat" merkez karşısında ayn bir "muhalefet odağı" oluşturuyor. Bu açıdan bakıldığında klasik bir program partisı olan Almanya Sosyal Demokrat Partisi'nde "Mar/cs;sflerden "Protestan ahlâkçılar"a kadar geniş bir yelpaze içinde çok sayıda "kanat" birbirıyle yarışıyor. Her kanat, ayn bir "düşünce atöl- yesi" işlevi görüyor. Bu, partiye büyük bir dinamizrn kazandırıyor. Çünkü tüm siyasal yapılanmalarda ol- duğu gibi sosyal demokrasi içinde de örgüt erkini ele geçirerek "merkez"] oluşutran güçler, bir süre sonra "düşünce üretimi"r\öer\ vazgeçiyortar. Düşün- ce üretmeyi artık gerekli görmemeye başlıyorlar. "Sol" ise ancak yeni düşüncelerle ayakta kalabiliyor, ortak ilkeler doğrultusunda farklı düşünceler yarış- tıkça gelişebiliyor. Parti içi çoğulculuk "sol" için vaz- geçilmez oluyor. Gerhard Schröder, SPD içinde yükselen bir kana- dın temsilcisi. Fakat o da partisinin geleneklerine uya- rak kuracağı hükümette çeşitli kanatlann temilcile- rine mutlaka yer verecek. Türkiye'deki "kanatsız" sosyal demokrasinin, dün- yanın en güçlü sosyal demokrat partisi olan SPD'nin son seçimlerdeki başarısını, bunun nedenlerini, bun- dan sonraki gelişmeteri incelemelerinde yarar var. Bu, işlerine gelir mi? Bunu yapariar mı? Pek sanmıyorum, ama çıkmayan candan umut kesilmiyor!.. Faks:0216-418 8410 BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 8 9 SOLDAN SAĞA: 1/ Yunan mito- lojisindetopra- ğın ve ürünün bereketini sim- geleyen doğa tanrısı. II Bir müzik yapıtını oluşturan nota- lan sese çevir- me... Asya'da bir ülke. 3/ Os- manlı oıdusun- da kullanılmış bir top çeşidi... Derviş selamı. 4/ Birkâğıt oyunu... Af- ıika'dabir ülke. 5/ îç ku- laktaki kemik dolamba- cın orta bölümu. 6/ Dev- let Istatistik Enstitü- sü'nün kısa yazılışı... Avrupa'da birbaşkent 7/ Utanç duyma... "Yaz ba- har ayında bir — verdi- ler / Yandım gittim ala karlı dag ıken" (Karaca- 3 oğlan)... Rus uzay istas- g yonunun adı. 8/ Leşle beslenenkızıhmsıtüylübirkuş.9/Kuzusesi... Hintmü- - ziğine özgü tellı bir çalgı. YUKARTOAN AŞAĞIYA: 1/ Kerestesi sert ve değer- li bir orman ağacı. II Kıra... Ad kavmi hûkümdan Şed- dad tarafından cennete benzetilerek yaptınlan efsanevi bahçe. 3/ Çiçeklerinin güzelliğinden dolayı seralarda ye- tiştirilen bir bitki... Bir nota. 4/ Ayakkabılann altma ça- kılan demir... Yön göstermek için belli yerlere konulan ışaret. 5/ Birbirinı aldatmaya dayanan bir oyun. 6/ Kıy- ma, kavurma... Nikel elementinın simgesi. 7/ Müstah- kem yer... "Felek her türlü esbâb-ı cefasın toplasın gel- sin / E>önersem kahbeyim millet yolunda bir —'ten" (Na- mık Kemal). 8/ Eski dılde sıcakhk... Çekişme, kavga. 9/ Yıldız görünümlü ve ışınım gücü çok yüksek gök cismi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle