25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 EKİM 1998 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER CHP'li kadınlar daha fazla hak istiyor • ANKARA (ANKA)- Yaldaşan seçimlerin sık sık ""kadınlann ve gen«;lerin seçimı"' olaoağını dile getıren CHP'de kadınlar daha fazla temsil hakkı istiyor. Partinin yönetim kadrolannda uygulanan yüzde 25'lik kadm kotasının beledıye mec lislerinden parlamentoya kadar tüm seçilme noktalannda geçerli olması gerektiğine ışaret eden CHP Kadm Kollan Genel Başkanı Güldal Okuducu. siyasi partilerin devletten aldığı para yardımının belirli bir bölümünü, kadmlann siyasal sürece katılımını sağlamak için kullanabileceğini ifade etti. Polaftan sözteşme güvencesi • EDJRNE (AA) - Teksif Sendikası Genel Başkanı Zeki Polat, lO3bin üyeleri adına yürüteceklen toplu iş sözleşmesi görüşmelerini masada bıtirmek istedikJerinı bildirdi. Sendikanın Edirne şubesinin 10. olağan genel kurulunda konuşan Polat, ilde bulunan Mensucat Santral Fabrikası'nın eski sahibi Halil Bezmen'i, işçilerin kıdem tazminatlannı Amerika'ya götürdüğû gerekçesiyle eleştirerek "Çünkü bu adam Amerika'ya kaçarken işçinin 68 milyar lirasını da yanında götürdü" dedi. Atatüpk ilk kez sahnede • ANKARA (ANKA)- Atatürk'ün ilk kez tiyatro sahnesinde canlandınlacağı. "Saat Dokuzsıfırbeş" oyunu bugün ve 13 Ekim günü Şinasi Sahnesi'nde sergflenecek. Atatürk'ûn ölûmünün hikâyesini anlatan Can EKİndar'ın San Zeybek isimli belgeseli Nezihe Araz tarafindan "Saat Dokuzsıfırbeş" adıyla sahneye aktanldı. Vakıfbank'm Cumhuriyet'in 75'inci yıldönümü etkinlikleri çerçevesinde sergilenecek "Saat Dokuzsıfırbeş" oyununda, Atatürk'ûn son 300 günü anlatılıyor. Oyunda Atatürk'ü Haluk Kurdoğlu, Zübeyde Hanım'ı Tomris Oğuzalp, Latife Hanım'ı Sermin Hürmeriç, Ismet Inönü'yü de Ayberk Atilla canlandınyor. Mudanya Mütarekesi • MUDANYA (AA) - Mudanya Mütarekesi'nin 76. yıldönümü, Bursa'nın Mudanya ilçesinde törenlerle kutlandı. Atatürk Anıtı'na çelenk konulup saygı duruşunda bulunulması ve Istiklal Marşı eşliginde göndere bayrak çekilmesinin ardından törene katılanlar, mütarekenin imzalandığı Mütareke Evi'ni ziyaret ettiler. Bina önündeki tsmet Inönü Anıtı'na da çelenk konulup saygı duruşunda bulunuldu. Günün anlam ve önemini belirten konuşmalardan sonra resmi geçit töreni düzenlendi. Öğrenciler şiirler okudu, mehter takımı ve halkoyunlan ekipleri gösteriler sundu. Konvoyda kaza • BURSA (Cumhuriyet) - Başbakan Mesut Yılmaz'm Bursa'dan Yenişehir Havaalanı'na gidişi sırasında eskort görevi yapan Bursa Emniyet Müdürlüğü Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü'ne ait 16 A 6372 plakalı minibüs, Seymen köyü çıkışında kontrolden çıkarak levrildi. Kazada, 4 polis memuru çeşitli yerlerinden %aralandı. Bursa Devlet Hastanesi'ne kaldınlan varalılann durumlannın ıyi olduğu bildirildi. Başbakan Mesut Yılmaz, tazadan sonra olay yerine dderek ilgililerden bilgi ildı. 4 Irtica eğitmıle geldf Eski Cezayir Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Cabbar: Eğitimde çok hatalar yapıldı. Dini okullar açıldı. Öğretmenlerin ideolojik profili dikkate alınmadı EBRUTOKTAR ANKARA - Eski Cezayir Milli Eğitim Bakanı, Güney Paris Üniversitesi Matema- tik Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet Cabbar, ülkesinde eğitimde uygulanan yanlış politikalar nedeniyle "irticanın kök- leşmesine" zemin hazırlandığını belirtti. Bağımsızlık hareketinden sonra dini okul- lar acıldığını ve Ortadoğu ülkelerinden ge- tirilen öğretmen ve profesörlerin 'ideolo- jik'' profiline dikkat edilmediğini kayde- den Cabbar, bazı Batılı devletlerin de ba- ğımsızhğını Ulusal Kurtuluş Savaşı ile el- de eden tek Arap ülkesi Cezayir'in bölge- deki gücünü kırmak için köktendinciliğe destek verdiğini kaydetti. Eski Cezayir Milli Eğitim Bakanı, şeri- atçı parti FlS'nin kapatılması ve seçimle- rin iptal edilmesinin ardından oluşturulan yeni yönetimin Cumhurbaşkanı Muham- med Budiyaf'ın eğitim, kültür ve iletişim danışmanı Prof. Dr. Ahmet Cabbar, Ba- tı'nın Cezayir politikasını ve ülkesinde ya- pılan eğitime ilişkın hatalan gazetemize anlattı. Cezayir'dekı tek partı dönemi süre- since gericiliği önleyecek örgütlü sosyal güç olmadığını kaydeden Cabbar, milli eği- tımi köktendinciliğe karşı korumada etkin olunamadığını belirtti. Cabbar, "diniokul- iann" oluşturulduğunu ve göreve getirilen profesörler ile öğretmenlenn ideolojik pro- filinin araştınlmadığını vurguladı. Bağım- sızlık savaşuıdan sonra "eğitimin sosyalya- pıdakT en önemli araç olarak dikkate alın- masına karşın büyük hatalar yapıldığını söyleyen Cabbar şu açıklamalan yaptı: "Cezayir, flk olarak hem kız hem erkek öğrenciler için 10 yılhk zorunlu temel eğiti- me karar verdL (1962 yılında). Çünkü sa- \-as,lar\esömürgecilik, Cezayir'de sadece 10 ulusal okul bırakmışu. Bu nedenle hızlı bir eğitim seferberliğine girildL 1980'lere kadar 16 bin okul açıkü. 8 mihon öğrencisiyle Tu- nus'un tüm nüfusu kadar bir potansiyel ya- raüldı. Cezayir'de bu büyük öğrenci kitlesi karşısında yeterli sayıda öğretmen yoktu. Bu nedenle Ortadoğu ülkelerinden Müslü- man profesörler, öğretmenkr gctirildL An- cak bunlann ideolojik kökeni denetlenme- dL Böylece, çok sayıda gerici, okullara so- kulmuş oldu. Bu noktada da tuzağa düşül- dü." Cabbar, Cezayir'de 30 yılhk tek parti yö- netimi süresince yapılan hatalardan gerici- liğin büyük yararlar elde ettiğini vurgular- ken Batılı ülkelerin teokratik devlet kurul- ması yönündeki gınşimlere göz yumduğu- na dikkat çekti. Batılı ülkelerin ikırcikli po- litikasını eleştiren Cabbar, Cezayir'in ba- ğımsızlığını Ulusal Kurtuluş Savaşı ile el- de etmiş tek Arap ülkesi olduğuna işaret et- ti. Akdeniz'de yer alan Cezayir'in jeopoli- tik önemine ve geçmişte SSCB 'ye olan ya- kınlığına dikkat çeken Cabbar, şu görüş- lereyer verdi: "Cezayir, Arap ülkeleri arasında her açı- dan bir semboldü. Ulusal bağımsızlık sava- şını kazanmış ve ekonomikkurtuluş için de mücadele veren bir ülkeydi. Aynca SS- CB'ye de yakındı. Bazı Baölı üİkeler, bu sembolü kırmak ve Cezayir'in Arap ülke- leri içindeki lider vasfını yıkmak istedi. Ya- ni nülliyetçUikyerine ümmetçiliğe dayalı te- okratik devlet, onlann işine daha çok geli- yordu. Çünkü şeriata dayab tslam dünya- sının liderleri Suudi Arabistan, Pakistan gt- bi ülkeierdi. Böyle bir İslam dünyasmda Ce- zayir, zaten lider olamayacakü." 'Batı, irticava göz yumdu' Cabbar, bazı Batılı devletlerin de Orta- doğu'da köktendinciliği beslemediğini, an- cak iktidara gelmesine göz yumduğunu söyledi. Ortadoğu politikasının Batılı ülke- lerin "ideolojik çıkarlan" ile şekıllendiği- ni kaydeden Cabbar, "Ozeflikle terorizmin kendi ülkeierinesıçrayacağı korkusuyia ge- ricileregözyumuyorlar" dedi. Cabbar, Av- rupa'daki demokratlann demokrasiyi sa- vunurken köktendinciliğe karşı çıkmama- sını "çitfe standart" olarak değerlendirir- ken SSCB"ye karşı verilen soğuk savaşa dikkat çekti. SSCB'ye karşı verilen mücadeleyi "de- mokrasT adına gerçekleştirdiklerini belir- ten Avrupalı demokratlann demokrasiyi yıkmak isteyen gericilere gelince durduk- lannı söyleyen Cabbar, "Neden,Cezayir'de demokrasi adına gericiliği alt etmeye çahş- mryorlar" dedi. Cabbar, köktendinci hareketlerin "uhısal ve uluslararasT stratejileri olduğunu, tek hedefın tüm Müslüman ülkelerde "teok- ratik bir devtetüT kurulmasına kilitlendi- ğini anlattı. Islami terorizmin uluslararası stratejisinın Afganistan'da belirlendiğine ışaret eden Cabbar, burasının ideolojik ve askeri eğitim merkezi olduğunu kaydetti. Cabbar, köktendincilerin amaçlanna ulaş- mak için ızlediği 3 farklı stratejiyi de şöy- le anlattı: "Kimi zaman şiddet kuDanarak hareke- te geçerler. Bu amaçla savaş başlatular. İkin- ci strateji olarak da ekonomik krizden ya- rarianarak sosyal kuvveüeri narekete geçi- rir ve halk ayaklanması yaratırlar. Cçüncü olarak, demokratik kunımlan kullanarak teokratik devleti kurmak isterier. Demok- rasiyi kuUanarakdemokrasiyi yıkarlar. On- lar için önemli olan milleün değü, AUah'ın ideolojisidir. Allab'ın isteğini yerine getir- mek de şeriatia olur düşüncesiyle demok- rasiyi yok ederler.'' Denizer 'Suni gündem yaratılıyor' ZONGULDAK (Cumhuriyet) - Türk-lş Genel Sekreteri Şemsi Denizer, Sağlık-lş Sendikası'nın Zonguldak şube kongresinde yaptığı konuşmada, suni gündem yaratarak özelleştirmenin ve çetelerin gündemden düşürülmek istendiğini belirtti. Demokrasinin iyi işlemesi için terörün temizlenmesinin ve çetenin açığa • çıkarttlmasınm gerektiğini vurgulayan Denizer, "Terörü değerlendirirken işsizliği, açlığı, özelleştirmeyi ve çeteyi yok sayamazsınız. Her sorun kendi mecrasında tartışılmah, sonuçlandınlmalıdır. Birilerinin çıkarlan için çoğunluğun çıkarlannı unutturmaya kimsenin hakkının olmadığını düşünüyoruz" dedi. ÇÎZMEDEN YUKARI MUSAKART CHP'den araştırma onergesi 'EmlakBankası veTOKİihaleleıi amştmlsın' • CHP Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Sevigen, dün düzenlediği basın toplantısında "Bu dönem aydınlanırsa çete ilişkileri de ortaya çıkacaktır" dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-CHP, Refaiddin Şahinin bakanhğı döneminde Emlak Bankası şubelerinden kredi ve teminat mektuplannın kimlere verildiğinin ve Toplu Konut tdaresi (TOKl) ihalelerinin araştınlması için Meclis araştırması onergesi hazırladı. CHP Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Sevigen, "Bu dönem aydınlanırsa çete ilişkileri de ortaya çıkacaktır'' dedi. CHP Genel Sekreter Yardımcısı Sevigen, dün düzenlediği basın toplantısında, Şahin'in Emlak Bankası ve TOKl'nin bağh bulunduğu Devlet Bakanlığı'ndan istifasıyla sonuçlanan sürecin pek çok soru işaretini beraberinde getirdiğini belirtti. Bankanın 20 yıldır yolsuzluk, çete ve mafya ilişkileriyle Türkiye'nin gündeminde olduğunu vurgulayan Sevigen, banka ve TOKİ ile ilgili iddialann ortaya çıkanlması için verdikleri Meclis araştırması önergesinde şu sorulan yöneltti: 9 Emlak Bankası'nı "rantyeri vapmayacağuu" açıklayan bakan, geçmiş dönernlerle ilgili hiçbir yolsuzluk iddiasını araştırmamış, karanlık noktalan aydmlatmamıştır. Tam tersine "rant yeri yaptığı'' iddialan ortaya atılmışnr. Kendi parti grubu bile bu noktada isyan eden bir bakan, bu rantı kimlere, hangi çevrelere, kimlerin talimatıyla dağıtmıştır? • Şahin döneminde bankadan kirrüer, ne miktarda kredi ve teminat mektubu almıştır. Bunlann akıbetı ne olmuştur? Bankanın Gürcistan ve diğer yurtdışı şubelerinden kimlere kredi ve teminat mektubu kullandınlmıştır? Bunlann akıbeti nedir? 9 Parti grubunda atanmasına karşı çıkılan genel müdürü atamakta ısrar edip birkaç ay sonra neden görevden almıştır? Kendi döneminde üç kez genel müdür değişikliği neden yapmıştır? 9 Bankanın kaç aracı kayıptır? Banka araçlan kimlere tahsis edilmiştir? TOKl tarafindan yapılan inşaat ihaleleri kimlere verilmiştir? Kendi partisı bu ihalelere neden karşı çıkmıştır? TOKl'nin yaptığı bina ve arsa saüşlannda kayırma olmuş mudur? 9 Eleman alımında bölgecilik, partizanlık yapılmış mıdır? Yasalara aykın eleman alınmış mıdır? Parayla iş takibi' yapılmış mıdır? "Sayın bakan başbakana mı yoksa başbakamn arkasındaki bazı güçlere mi hizmet etmiştir" diyen Sevigen, bu sorulann aydınlığa ! kavuşturulması durumunda çete ilişkileri ve bağlantılannın da ortaya çıkanlacağını >; söyledi. TBMM'ye 657* sayılı Devlet Memurlan Yasası'nda değişiklik öngören bir yasa önerisi de vereceklerini ,; kaydeden Sevigen, Cumhuriyetin 75. kuruluş yıldönümü nedeniyle kadro ve öğrenim koşulu aranmaksızın kamu görevlilerine bir derece ilerleme verilmesini istediklerini söyledi. Sevigen, "Zor koşullarda, öz\eriyle ve büyük bir sonımluluk içinde görev yapan kamu görevlilerine sahip çıkmak ve onlara destek vermek tüm toplum olarak ortak görevimiz oünalıdır. Kamu görevtUerinin, demokratik laik cumhuriyetin güçlenerek sürdürülmesinde paylan büyüktür" dedi. DYP'li Gölhan 'Suriye gerekeni yapmazsa savaş çıkar' dedi 6 Blöf yapnuyoruz, kararhyız9 ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - DYP Genel Başkan Yardım- cısı Mehmet Gölhan, Suriye yö- netimini, "addiyiz, Möf y^pmıyo- ruz. tstekkrimiz yerine gelmezse çaOşma çıkar" dıye uyardı. Hükümetin iç ve dış kamuoyu- na Suriye konusunda haklıhğını anlatamadığını vurgulayan Göl- han, "Gündem sapnrmakamacry- la. ya da seçimi erteletmek için bu konunun ortaya aüldığı söy leniyor. 3-5 günlük bir çaûşma için seçim ertefenmez" dedi. Gölhan, dün dü- zenlediği basın toplantısında, Tür- kiye- Suriye ilişkilerindeki son du- rumu değerlendirdi. Türkiye'nin mesaj ve önerilerine Suriye yöne- timinin yanıt vermediğine dikkat çeken Gölhan, "Hafız Esad sus- pus oldu. Suriye herhalde kararlı- tığunızı kav rayamadı, umursamı- yorveyakendbininişkttiği cinayet- lere ortak olmayı göze alarak des- tek veren bazı komşulanna güve- niyor. Bunlar bizi frenlemez. Tür- kiyekararndır"* dedi. Gölhan, Su- riye yönetimini uyanrken sözleri- ni şöyle sürdürdü: "TürkiyeciddJdir.Yabuistekler yerine gelecek, ya da çaüşma çıka- cak. Biz sav-aş istemiyoruz. Ancak bunu zafıyetimize verenler yanıh- yor. Toprağımıza göz dikenlere müsamaha etmeyiz. Gereldrse bunlara dersini veririz. Suriye yö- netimi terör örgütünü bertaraf edemezse Türkiye gereğini yapar. Daha ne kadar bekleyeceğiz, daha ne kadar sabredeceğiz? Fatura 15 yıldır Türkiye'ye çıkü, bundan sonra Suriye'ye çıkar. Blöfyapmı- yoruz. tç politikada mücadele ede- riz birbirimizle, ancak dış politi- kada tek vücut halindeyiz." DYP Genel Başkan Yardımcısı Gölhan, çatışmaya meydan veril- meden sorunun banş içinde çözül- mesi için Suriye'nin üstüne düşe- ni yapmasını istedi. Gölhan, hükümeti de "Bu konu gündem sapormakya da kaset sa- vaşlannı unutrurmak için günde- me georildi diye yorumlar yapıb- yor. Seçimi erteletmek jstiyoıiar, di- yenler de var. 3-5 günlük bir çatiş- ma için seçim ertelenmez. Ancak hükümetin Türk ve dünya kamu- yonu bu konuda hazuiamadığı da ortada" diye eleştirdi. IRMIKI AYDIN E N G t N "«9ln <Ş posta. cumhuriyet com. tr Yıllar Sonra Kızıl Meydan'da... Siz bu satırlan okurken, bu satırlann ya- zan Moskova'ya çoktan inmiş, ilk geceyi geçirmiş ve sabahın köründe "Kızıl Mey- dan'agitmişolacak. Kızıl Meydan'a... Masallafdan çıkjp gelmişe benzeyen ki- lisesi, yakut tozundan kıal yıldızlar ışılda- yan Kremlin kuleJeri, "Dünyayı sarsan on gün"e damgasını vurmuş devrimcilerin adlannın kazındığı plaketlerie bezeli Krem- lin duvarlan ve Lenin Mozolesi ile yüzyı- lın en büyük dönüşümüne tanıklık etmiş Kızıl Meydan'a... ...Ve geri dönmez sanılan tarihin teker- leğinin geri dönüp, "kapitalizmden sos- yalizme geçiş" çabalannın başkentinde, "sosyalizmden kapitalizme dönüş"e ta- nıklık etmiş Kızıl Meydan'a... Hâlâ "kızıl" olup olmadığını bile bileme- diği Kızıl Meydan'a... Kusurlan ve kazanımlanyta, berbat yan- lışlan ve görkemli doğrulanyla, yiğitlik ve kısırlıklanyla, coşkulan ve donup kalmış- lıklanyla, umutlan ve düş kınklıklarıyla, yengileri ve yenilgisiyle 1917'den bu ya- na devrimin yüreğinin çarptğı Kızıl Mey- dan'a... Daha uçağa binerken yüreğinde kendi- ne bile itiraf etmekten çekindiği çarpıntı- larla, ürküntülerie... ••• Acep Kızıl Meydan'da kürklere bürün- müş mafya şeflerinin, en görgüsüz otomo- billerde, yanlanna oturttuklan "orospulaş- tınlmış" Slav güzelleri ve tetikçileriyleye- ni düzenin efendileri olduklannı ilan ediş- lerine mi tanık olacak? Soluğu ve sakalı votka, salamura balık ve soğan kokan bir Ortodoks papazının, Lenin'in mozolosinin önünden kara cüp- pesinin eteklerini savura savura ve muzaf- fer geçtiğini mi görecek? Gorki Caddesi'ndeki o güzelim Gürcü lokantasının yerinde acep McDonald's mı açılmış? Gürcü konyağı ile hamburger yi- yenlere mi rastlayacak? Az ötede Maya- kovsky Anrtı'nın önünde hep kitap okur- ken gördüğü o dal gibi incecik kız, şimdi yırtmaçlı mini eteği ile müşteri bekliyor ol- masın? Görkemli Bolşoy binasının arkasındaki konservatuvann önündeki banka oturup içeriden gelen ezgilerte vakit öldürmeyi severdi bu satırlann yazan. Acep o bank gene orada duruyor mu ve acep konser- vatuvarda hâlâ Çaykovsky, Haçaturyan, Mussorsky, Korsakov, Borodin'in nağ- meleri kanatlanıp, pencerelerden süzülüp o banka uzanıyor mu? Devrim Müzesi'nin arkasındaki dar sc- kakta Moskova Sanat Tıyatrosu hâlâ per- delerini açıyor mu acep? Stanis- lavsky'nin, Boleslavsky'nin, Meyer- hold'un torunlan, gene Çehov'dan bir "ldasik"\, gene en klasik yorumuyla sunu- yoriar mı? Acep gene üç hafta sonrasına bnlet bulanlann kendini şanslı saydığı tiyat- ronun gişesinde, o somurtuk suratlı, ama tek kelime Rusça bilmeyen bir "yabancı gazeted'nm eline, suratını olağanüstü se- vimli kılan bir gülücükle çaktırmadan bir bilet tutuşturan o yaşlı kadın mı oturuyor? Moskova Üniversitesi'nin kocaman ka- pısının merdivenlerinde, gazeteciye anne- sinin "yalancı puf böreklerini" anımsatan "proşky"\er satan ninecik gene orada mı- dır? O proşkylerden beş taneyi beş daki- kada yiyip kadıncağızı şaşkına uğratmak gene mümkün olacak mıdır acaba? Halklann Kardeşliği Çeşmesi'nin hemen arkasındaki açık hava kahvesinde, o çe- kik gözlü Kırgız, şişman Özbek, melanko- lik bakışlı Litvanyalı ve ağaçtan el oyması piposunu tüttüren Rus, Moskova kışının ısırgan ayazına aldırmadan turşuyia vot- ka içerierken, tek sözcüğünü anlamadığı sohbetlerine katılmak mümkün olacak mı- dır? ••• Besbelli evdeki hesap çarşıya, Yeşilköy Havaalanı'na giderken kurulan düşler Moskova'ya uymayacak. Besbelli o isti balık, turşu ve votkalı öğle atıştırmalanntn eski tadı olmayacak. Besbelli Ermeni konyağı yerine bir şişe Johnny VValker viski bulmak daha kolay olacak ve daha ucuz... Besbelli Devrim'in Moskovası yerine, mafyaya teslim olmuş bir Moskova karşı- layacak bizi. Bari Kremlin kulelerinin yakut tozundan dövülmüş kızıl yıldızlannı sökmemiş ol- sunlar... Bakalım...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle