23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
OCAK 1998 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 ALLECRO EVİN İLYASOĞLU İstanlnıTda ild şef, ild orkestra"£ Geçen hafta İstanbul'da epeydir izle- mediğimiz iki değerli orkestra şefimizi âfhleme olanağını bulduk: Gürer AykaL Cemal Reşit Rey Senfoni Orkestrasf nı. Rengim Gökmen Akbank Oda Orkestra- sfnı yönetti. Iki konserin ilginç ortak pay- dalan vardı. fl Gürer Aykal'ın yönettiği Cemal Reşit R'ey Orkesfrası'nın herzamanki çahştın- c'ısı ve kurucu şefi Fahrettin Kerimov. Coşku dolu bir gençlik orkestrası. Arala- rinda öylesine gençler var ki orkestra bir öğrenci topluluğu izlenimi verebiliyor. Oysa disiplinli çaiışmalan ve müzikalite- leriyle nice olgun topluluğun başansını paylaşmaya hazırlar. Orkestraların zaman zaman değişik şeflerle yönetılmesi gere- ğîni düşünürsek bu genç orkestranın da Gürer Aykal gibi bir şef ile çalması büyük şanstı. Gerek Hasan FeritAlnar'ın Prelüd ve İki Dans"ı, gerek Bruch konçertosu- nun eşliği. gerekse Brabms'ın ikinci sen- Çmisi adeta bir sına\ gibiydi. Başkeman- cılan Pelin Halkacı ile her bir yapıtta gös- terdikleri titizlikle bu sınavı hem Gürer Aykal'a karşı hem de dinleyıcilere karşı yerdüer. Gürer Aykal'ı nicedir İDSO ile dinleyemeyen lstanbullular ıçin Cemal Reşit Rey Salonu'ndakı bu konser hoş bir sürpriz oldu. Konserin önceden plardanan solisti Suna Kan'ın kolu kınlınca yerine bir başka deneyimli kemancımızı, Ayla Erduran'ı dinledik. Solistlerimizin nazara geldiğini söyle- mek belkı de doğru olacak. Ayru gün kon- serini beklediğimiz piyanist VerdaErman da Paris'te geçirdiği bir trafik kazası ne- deniyle lstanbul'a gelemedi. (Böylece Is- tanbul Devlet Senfoni Orkestrası da iki solist olarak planladığı konserini, bir so- listi eksik olarak, doiayısıyla yılın kısa konserlerinden birini seslendirdi. Televız- yondan izleyebildiğım kadanyla Ionescu Galati yönetiminde Rossini'nın Hırsız Saksağan Uvertürü. KemalSünder"ın kor- nist Ertuğrul Köse solistliğindeki korno konçertosu ve Zoitan KodaUy'ın Hari Ya- noş süiti vardı programda. Konser arasın- daki ve sonrasındaki söyleşilerneredeyse müzik süresiyle eşitti.) Akbank Oda Orkestrası Rengim Gökmen de bu yıl tDSO ile hafta istanbul'da iki değerli orkestra şefimizi izleme olanağı bulduk: Rengim Gökmen Akbank Oda Orkestrası'nı,Gürer Aykal Cemal Reşit Rey Senfoni Orkestrasf nı yönetti. Her iki konserin de ilginç ortak paydalan vardı. Akbank Oda Orkestrasf nın konser solisti oboist Taşkın Oray ise, Alman disiplini, Fransız zarafeti ve Türk kıvraklığı ile bütünleştirdi yorumunu. konseri olmayan şeflerimizden. Akbank Oda Orkestrasrnm genç kadrosunu yö- nettiği konserde zevkli bir program dü- zenlenmiştı. Konserin ilk yansı iki ayn kuşaktan iki Türk bestecisine aynlmıştı. Nevit KodaUVnın Yaylı Çalgılar için Sin- foniettası (1949) ve Turgay Erdener'in Obua için Konçertinosu'nu (1992) dınle- dık. Nevit Kodallı. 1949'lu yıllann sesıni yakalamış. Zamanın Şostakoviç- Prokofi- yev izlerinden, savaş sonrasınm karanlık renlderinden, ara ara yaktığı Anadolu mo- tiflerinin canlı ışıklannadek 1949'u yan- sıtıyor. Turgay Erdener ise 1990"lı yılla- nn sesini duyuruyor. üç bölümlü konçer- tınoda obua ve topluluk arasmda dengeli bir söyleşi yer alıyor. Karşıtlıklann devi- nimi ile başlayan yapıt ara bölümdeki gi- zemli makamların yayılımını ve bunu ören minimal bir yapıyı sergiliyor. Son bölümdeki çocuksu coşkuda çağın getir- diği pek çok rüzgânn esintisi var. Erdener de 1992'nin sesini yansıtmış. Kodallf nın ve önceki kuşaklann birikimi üstüne ya- pılandınlmış yeni kuşaklan duymak çok güzel. Konserin ikinci yansında Johann Se- bastian Bach'ın 3 numaralı Brandenburg Konçertosu'nu. Telemann'ın Obua d'Amour ve Yaylı Çalgılar Konçertosu'nu ve Edward Elgar'ın Serenad'ını dinledik. Erdener ve Telemann'uı solisti oboist Taş- kın Oray harika bir müzisyen. lzmir Dev- let Konservatuvan'nda başladığı obua eğitimini Essen'deki Folkwang Müzik Ko- lejfnde ve Paris Ulusal Konservatuva- n'nda tamamlamış. Halen Düsseldorf'ta Robert Schumann Müzik Akademisi'nde öğrerim üyesi. Alman disiplini. Fransız zarafeti ve Türk kıvraklığı ile bütünleşti- riyor yorumunu. Rengim Gökmen'in di- namizmi ile orkestra üyelerinin coşkulu alışverişi sonucunda zevkli birkonserdin- ledik Akbank Oda Orkestrası'ndan. Özel- likle birinci kemanda Hakan Şensoy, ikin- ci kemanlartn başmda Bahar Biricik. bi- rinci viyolada Çimen Karaömeroğullan ve birinci çelloda MuratBerk,dengeli bir dörtlü oluşturmuşlardi. Gerek Gürer Aykal yönetimindeki Ha- san Ferit Alnar'ın yapıtı gerekse Rengim Gökmen yönetimindeki Kodallı ve Erde- ner'in yapıtlanndaki yorum gücü, çağdaş Türk müziği adına ö\ündürücü. Aynı haf- ta içinde Kemal Sünder'in Korno Kon- çertosu'nun seslendirilişi de güzel birrast- lantı. Zira orkestralanmız Türk bestecile- rini çalmazlar. dinleyicilerimiz de Türk bestecisi varsa konsere gelmezler gibiler- den bir tutum vardır. Galiba bugüne kadar şef ve orkestralanmız Türk bestecilerinin çağdaş anlayışına yeterince yakm olama- mışlardı. Bu genç orkestralanmızın taze kan, yeni coşku bir yana. eğitimleri de ye- ni yazıyı kolay sökmeye elverişli. Teknik yönü de bir yana bırakın. artık Türk bes- tecileri istekli ve güleç yüzlü yorumcu- larla seslendıriliyor. Bir de genç kuşak bestecilenmiz daha sık tanıtılsa... O za- man belki yeni bir dinleyici kitlesi de ka- zanacağız. Bugünün sesini duyuran bes- tecimize gelecek bugünün gençleri. Çağdaş bestecilerimızden söz ederken bu konuda güzel bir haberi de aktaralım: bu akşam Köln'de, Betin Güneş yöneti- mindeki Köln Senfoni Orkestrası tarafın- dan tlhan Lsmanbaş'ın L'ğur Mumcuanı- sına besteledıği senfonik yapıt seslendiri- liyor. Not: Geçen haftakiyazımııda piyanist Ömer Refık Yallkaya 'nın adı dizgi hata- sıyla Yaşkaya olarakçıkmış, düzeltir, özür dileriz. 'Bizans'm Düşüşü'ne çalgı buhmamadı AHMETSAY " ANKARA - Şu ışe bakar mı- sınız. acaba nerede görülmüş? Şef Tadeusz Strugala, Cumhur- başkanlığı Senfoni'nin geçen hafta yapılan ilk provasına Kâ- muran lnce'nin senfonik yapı- tıyla başlayacaktı, ama görüldü ki partisyonda yer alan bazı vur- malı ve ezgisel vurmalı çalgılar getirilmemişti. Strugala. orkest- ra müdürü ve yardımcısından açıklama istedi: "Çalgıların sağ- lanamadjğT yolunda fütursuzca bir yanıt gelince orkestra üyele- H bu sorumsuzluğa, umursa- mazlığa tepki gösterdiler. Başla- namayan provaya "15 dakika ara" v erildikten sonra. Strugala kararını bildirdi: "Çalgısız mü- zik yapamayız." Genç besteci Kâmuran ln- ce'nin merakla beklediğimiz "Bizans'ın Düşüşü" adlı senfo- nik yapıtının programdan çıka- rılmasına ilişkin kısa öykü bu- dur. Yıllardan sonra ilk kez C- SO'nun konserine gitmedim. Bir müzik istiyoruz ' Başımıza daha neler gelecek? CSO'nun yıllık programını ka- rjştınp duruyorum. Dizgi yan- lışlanyla dolu bir cep takvimine benzeyen programda. önce "ba- şmıza gelenler"den birkaç ör- nek vereyim. Fındıkkıran Bale Süiti, Hafif Süvari Uvertürü, Macar Rapsodisi, Romeo Juliet fantezi Uvertürü. Rhapsody in Blue gibi popüler klasik yapıt- lara diyecegimiz yok, ama bu y!apıtlann üç ay içinde ikişer. Hatta üçer kez seslendirilmesi- ne ne dersiniz? CSO'nun müdü- riyeti çocuk mu kandınyor^ok- sa kendini mi kandınyor0 Usrü- r)e üstlük. henüz sezonun yansı- na gelmeden caz, pop. napoli- ten şarkılar. dans parçalan. rum- balar. svvingler gibi yapıtlardan Muşan "sulandınlmış" prog- amı dört hafta izledik. CSO vlüdüriyeti gazetelere verdiği jPop konseri" ilanlanyla avuna- qursun, başına "Cumhurbaş- kanlığı" sözcüğünün geldiği 4senfonik" bir orkestranın yıllık rjrogramı. "Televole"nin anons- l^nyla yanşıyor. • Programa göre. Leonard İernstein'ın "Batı Yakasının Hi- pyesi" orkestra yapıtının bes- tecisi Gershwin'dir. Geçen haf- ta programdan çıkanlan "Bi- âans'ın Düşüşü" ise "İstan- r>ul'un Düşüşü" olarak yazılmış. Şöyler misiniz, Istanbul'u kim aüşürmüş, ne zaman düşürmüş? Sorumsuzluk. umursamazlık ve bilgisizlik harmanıyla hazırla- narı programlann adı. olsa olsa "CSO'nun Düşüşü"dür. Bu düşüşe bir yanıt vermek gerekiyordu. onu da dogal ola- rak orkestra üyeleri verdi: Ge- çen hafta yapılan Filarmoni Derneği seçimlerinde gençler- den oluşan yeni yönetim, büyük çoğunlugun destegiyle göre\e getirildi. Genç arkadaşlanma başanlar diliyorum. Bir müzik eleştirmeni için önde gelen "müzik"tir. CSO'dan biz "mü- zik'' istiyoruz; müzigin gerçek "programı"nı istiyoruz: müzi- gin yöneticilerini, müzigin u müdüri>'eti''ni istiyoruz. Ünlü birsözN'ardır: "*Her topluluk. la- yık olduğu lideri $eçer." Bız. C- SO'ya layık müdürü, yönetim kurulunu istiyoruz. CSO Dostlan Dernegi ~ CSO'lu gençlerden viyolon- selci Tufan Tolga ile arpçı Çağa- tay Akyol'un on gün önceki re- sitalinin üzerinden on yıl geçse bıraktığı derin izleri unutamaz- dım. Ender yaşadıgımız böyle- si bir müzik akşamının düzenle- yicisi ise giderek gelişen bir "fan kulüp" özelliğindeki "C- SO Dostlan Derneği"ydi. Arpın büyülü tmısını Çagatay Ak- yol 'un "Ebruli bir ipliği iğneden geçirir gibi" duyurması kadar değerli olan, viyolonselci Tufan Tolga'nın yakalandıgı agır gri- be karşın 41 derece ateşle pod- yuma çıkıp üstün performansın- dan fire vermemesiydi. Bir mü- zikçiye konser öncesi "ballı su" içirilerek doping yapıldıgını duymamıştım. Tufan, bal gibi müzigi su gibi akıttı. Ama asıl u doping"CSO'yagerekli. Hay- di gençler! "Kemanın Oz Şartası" Geçen yıl And Vakfı'nın Onur Ödülü Altın Madalyası'nı alan kemancımız Suna Kan üze- rine Müşerref Hekimoğlu'nun yazdığı "Öz Şarkısını Duyuran Keman"adlı kitabı okurken ki- mi paragraflarda içim titredi. Bi- ri şöyle: "Vücudumun bir par- çası gibi. diyt>r. Boynumun. kolu- mun. patmaklanmın uzantısı gi- bi. Parmaklardan sonra yeniden vücuda dönüyor, sağ ekkn aşa- ğıya, sağ eile sol elin uyumu. ku- lağın duyduğu. beynin algıladığı bir bütün olarak görüvorum ke- manı. Kimi zaman karabasanlar olur, yanhşlıkla kemanın üzerine oturduğumu görüriim düşüm- de ya da birisi elinden düşürür kemanı. Ter içinde uyanınm bu düşten." Sanatçı birikiminin verdiği mutluluk ve acı ÖNDER KÜTAHYALI İZMİR- 1976-77 sanat mevsi- minde iki yaşına basmış olan LZDSO, güç koşullar altında ça- hşmaktaydı. Konservatuvarsalo- nunda çoğu kez 15 günde bir ve- rilen dinletilerde orkestra. çalıcı bakımından bu kurumun ögret- men ve ögrencileriyle desteklen- mekte, gerektiginde dışarıdan da sanatçı çağnlmaktaydı. Almanya'daki bestecilik ve şeflik eğitimini tamamlayıp kon- servatuvarda görev alan genç sa- natçı Zeki E\yapan'ın, İZDSO ile dinletı vermesi uygun bulun- muştu. Tanhi anımsavamıyorum: ama dinletinin solocusu, o sıra- larda yeni yeni adı duyulmakta olan Cülsin Onay'dı ve Mo- zart'ın K.\'. 466 re minör piyano konçertosunu çalmıştı. Genç bir şefle genç bir piyanistin dinleti- si. dostlar arasında duygusal bır hava estirmişti. Dinleti sonrasın- da birevde toplanılmış. dertleşil- miş, herkes sanatçılara güzel bir gelecek dilemişti. -* Böylece Gülsın Onay. zorgün- lerinde IZDSO'nun yanında olan vefalı sanatçılar arasındaki yeri- ni aldı. O tarihten sonra birçok kez tzmır'e geldi ve müzigin gü- zelliklerinden eşsiz tablolar sun- du. Geçen hafta IZDSO'nun konugu yi- ne Gülsin Onay'dı ve S. Rahmaninof un Op. 30 re minör konçertosunu seslendir- di. Yapıt. lirik söyleyişi. romantik duy- gulanmanın en abartılı anlatımını ve pi- yano çalma sanatının üstün teknik saye- sinde ulaştığı eşsiz güzellikleri kaynaş- tırmaktadır. Onay. böylesine karmaşık bir metnin koşullannı yerine getiren us- ta işi bir Rahmaninof yorumunu ortaya koydu. Her şey evrensel düzeydeydi. Sa- natçı, aynı zamanda senfoni sayılan ya- pıtta orkestranın da büyük katkısıyla he- yecanı ve mutlulugu birarada yaşattı ve coşkuyla alkışlandı. 'ZDSO'nun konugu Gülsin Onay Rahmaninof'un Op. 30 re minör konçertosunu ustahkla seslendirdi. Her şey evrensel düzeydeydi. Sanatçı, aynı zamanda senfoni sayılan yapıtta orkestranın da büyük katkısıyla heyecanı ve mutlulugu birarada yaşattı ve coşkuyla alkışlandı. Orkestrayı Azerbaycanh dostlanmız- dan Yalçın Adıgüzel yönetti. Sanatçı ikinci yanda Fikret Amirorun 'Gülis- tan,Bayatil Şiraz'başlıklı 'Senfonik Mu- gam'ını seslendirdi. Azerbaycan halk ozanlannın yaptığı makamsal doğaçla- malar olan Mugam, bu ülkede 20'nci yüzyılda yetişen besteciler sayesinde ev- renselleşmiştir. Amirof'un yapıtı. ma- kamlan. çağdaş armoniyle ve zengin or- kestra renkleriyle kaynaştırmaktadır. Adıgüzel'in yorumu yer yer duygulu. bazen de devinimli ve göz kamaştıncıy- dı. Orkestra, genişbirgürlükpaletini ge- rektiren senfoniyi başanyla çaldı. Son yapıt ise Ferit Tüzün'ün 'Esinti- ler'iydi. Adıgüzel. aynntılan atlamayan titiz bir Tüzün yorumunu ortaya koydu. Özellikle son bölümü iyice hızlı aldı. Coşan dinleyicilere teşekkür olsun diye sanatçı bu bölümü yineledi. Gördüğünüz gibi lzmir'de artık Avru- pa standartlannda çalan bir senfoni or- kestrası var. 1975-76 sıralannda böyle bir şeyi düşlemekle yetiniyorduk. O dö- nemde orkestranın sanat sorumluluğunu üstlenen Sayın Hikmet Şimşek, oimaz- lan olur kılma yolunda büyük çabalar harcamıştı. Bugün senfoni orkestralarımıza ek olarak bir başka olanağa da sahibiz. 1994 "ten beri kurumlann eşigini aşındı- ran fakat sonuç alamayan genç- lerin yarattığı birikimle her an bir senfoni orkestrası kurulabilir. Geçen yıl tzmir'de Ege Gençlik Senfoni Orkestrası'nın ortaya çı- kışı ve birkaç dinletiyle bütün dikkatleri kendi üzerinde toplayı- şı. bunun bir kanıtıdır. Birkaç gün önce sevgili Önder Sakpınar'la konuşuyorduk. Sa- natçı. EGSO'nun kurumlaşması yolunda çeşitli girişimler yap- maktadır. Görüştügü kuruluşlar- dan birinin yetkilisi, "Biz bir ya- zıda okuduk; bu orkestra dağıl- mış" demiş. Sakpınar. anılan top- lulugun savunucusu olan bana, böyle bir şey yazıp yazmadığımı sordu. 7 Ocak 1998 tarihli Cum- huriyet'te çıkan yazımda, 1997'nin umutsuzluklan arasın- da 'Sonuç vermeyen Ege Gençlik Senfoni Orkestrası girisinıi' de y- er almaktaydı; ama bu açıklama, orkesrramn dağıldığı anlamını ta- şımaz. Kaldı ki dagılsa bile yeni- den kurulması için birkaç gün ye- ter. Bizim bu orkestra için düşün- dügümüz statü. Bursa Senfoni Orkestrası modelinde olduğu gi- bi bazı kuruluşların ona sahip çıkması. böylece orkestrayı kalı- cı kılacak bir kurumlaşmanın gerçekleştirilmesidir. Şimdilik, geçici nitelikte bazı dinletiler önerilmek- tedir ki bu da kurumlaşmayı sağlamaz. Üniversiteler. belediyeler ve özel giri- şimciler bir konsorsiyum oluşturarak EGSO'yu sanat yaşantımıza kazandıra- biürler. Böylece ülkemizin kültür kal- kınmasını anlatan tarih kitabına adlan- nı j'azdırabilirler. Öte yandan bu beklentiye ek olarak devlet. tıpkı Atatürk döneminde oldu- ğu gibi ekonomik koşulların kötülüğü- ne bakmadan evrensel müziğe öncelik verip, yüzlerce genci değerlendiren bir atılım yapabilir. Verilen söz tutulur ve yeni sanat kurumlan açılır. Şimdilik umutla ve özlemle beklemek gerek. Lysenko Yaylı Sazlar Dörtlüsü CRR'de • Kültür Servisi- Lysenko Yaylı Sazlar Dörtlüsü 3 Şubat Sah günü saat 19.30'da Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda bir konser \erecek. 1951 yılında Kıev'de kurulmuş olan Lysenko Yaylı Sazlar Dörtlüsü. Budapeşte'de düzenlenen 7. Uluslararası Leo Weiner yanşmasında birincilik ahrken 1977 yılında da Ukrayna'nın külltürel gelişimine yaptığı katkılarla Shevchenko De\let Ödülü ile onurlandınlmıştı. Rusya, Doğu Avrupa, Almanva. İngiltere. Finlandiya. Afrika ve Kanada'da konserler \eren dörtlünün üyeleri. konser etkinliklerinin \anı sıra Kiev Konservatuvan'nda akademik kariyerlerini sürdürüyor. Lysenko Yaylı Sazlar Dörtlüsü. CRR'deki konserinde Haydn, Şostako\ıç ve Borodin'in yapıtlarını yorumlayacak. Pmar çocuk resim yarışması • Kültür Servisi - Pınar Gıda Grubu. 1981 yılından bu yana geleneksel olarak düzenledıği İlköğretim Öğrencileri Arası Resım Yanşması'nın 17'ncisini gerçekleştırıyor. İlköğretim çağındaki tüm öğrencilere açık olan yanşmamn bu yılki konusu daha güzel bir yaşam ıçin 'Saglıkİ! Dünya Çızin". Yurt çapında düzenlenen yarışmaya öğrenciler her tür boya malzemesiyle yapabileceklen 25x35 \e\a 35x50 cm. ölçülerinde resimlerle katılabilecekler. Yanşmada 'Üstün Başarf ödülü kazanacak 3 öğrenci bilgisayar, "Başan' ödülü kazanacak 7 öğrenci de bisiklet sahibi olacak. Yanşmaya katılmak isteyenlerin. resimlerini en geç 6 Mart 1998 Cuma akşamına kadar. Pmar Gıda Grubu AŞ. PK. 904. 35214 - lzmir adresine göndermeleri gerekiyor. Şubafta İzntit Şehir Tıyatrosu • Kültür Senisi - İzmit Büyükşehır Belediyesi Şehir Tıyatrosu, şubat ayında 5 oyun sahneleyecek. Turgut Özakman'ın yazıp Şakir Gürzumar'ın yönettiği "Töre' adlı oyun 6-7-13 \e 14 Şubat ta. Işıl Kasapoğlu'nun sahneye koyduğu "Hamlet' 8-15 \e 22 Şubat tarihlerinde sahnelenecek. Aziz Nesin'in yazdığı 'Hadi Öldürsene Canikom' adlı çocuk oyunu 20-21 Şubat, 'Devamı Olan Rüya' adlı çocuk oyunu ise 18-24 ve 25 Şubat tarihlerinde sergilenecek. Anton Çehov'un yazdığı "Evlen-me" adlı oyun ise 27 \e 28 Şubat farihlerinde izlenebilir. Oyunlar, İzmit SEKA Sineması Salonu'nda sahnelenecek. Zehra Çobanlı seramik sergisi • Kültür Servisi - Zehra Çobanlı'nın seramik sergisi, 2 Şubat tarihinde Istanbul Menkul KiNTnetler Borsası (İMKB) Sanat Galerisi'nde açılıyor. Sergi 24 Şubat'a dek görülebilir. Halk Sahnesi'nde tiyatro atölyesi • Kültür Servisi - Halk Sahnesi. bilimsel temellere dayanan bir öğretimi ve düzeyli sanat üretimini gerçekleştirebilmek amacıyla bir 'Tiyatro Atölyesi' kuruyor. Atölye, özelleştirmeve karşı parasız. kendi öz dinamiklenne dayanan araştırmacı. özgürleşmiş bir sanat üretimi ihtiyacını karşılamayı hedefliyor. Çalışmalannı Ortaköy Idil Kültür Merkezi'nde sürdürecek olan Halk Sahnesi-Tiyatro Atölyesi. 15 Şubat tarihinden itibaren kapsamlı bir tiyatro öğretim programına dayanan çalışmalan için öğrenci kayıtlanna başlayacak. Baş\-uru formlan Idil Kültür Merkezi'nden temin edilebilir. (261 32 19) Bilkenfte vvorkshop • Kültür Servisi - Bilkent Cniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi. düzenlediği \vorkshop'larla lisans ve lisansüstü öğrencilerine. dünyaca ünlü sanatçılarla pratik yapma olanağı sağlıyor. Bilkent Üniversitesı, yetiştirdiği genç sanatçılan uluslararası düzeye taşıyabilmek amacıyla \vorkshop çalışmalan başlartı. llkini. halen Berlin ve Viyana Müzik Akademileri'nde viyolonsel dersleri \eren Rus Mark Varshavsky'nin gerçekleştirdiği workshop'lardan ikincisi 10 Mart tarihinde Bilkent"te konser verecek olan keman sanatçısı Laurent Korcia'nın katılımıyla gerçekleştirilecek. Sami Güner fotoğraf yarışması • BURSA (AA) - Bursa Büyükşehir Beledıye Başkanlığı'nca bu \ıl yedincisi düzenlenen Sami Güner Uluslararası Çağnlı Fotoğraf Yanşması sonuçlandı. Uluslararası Fotoğraf Sanatı Federasyonu (FIAP) ve Türkiye Fotoğraf Derneklerı Çalışma Kurulu tarafından desteklenen yarışmada. FIAP Altın Madalya Ödülü'ne Lüksemburg'tan Jean Jacques Lucas layık görüldü. Prof. Dr. \fehmet Bavhan. Nusret Nurdan Eren \e Tuğrul Çakar'dan oluşan jürınin değerlendırmesıne göre. FIAP Gümüş Madalyası Jıri Platenka (Çek Cumhuriyeti) ile Herbert Sternberger (Almanva). Bronz Madalya ise Türkiye'den Arzu Filiz Güngör \e Fethi Sabunsoy arasında paylaştırıldı. Ali Bora\alı (Türkiye), Signe Drevsjo (Norveç), Janis Gleizds (Letonya). Paul Martin (Fransa) ve Joseph A. Vella'nın FIAP Mansiyon Ödülü'nü kazandığı yanşmada, Bü>ükşehir Belediyesi Özel Odülü Manfred Kluger'e (Almanva). Sami Güner Fotoğrafçılık Özel Ödülü Martin Gabler'e (Almanva) ve Fotoğrafçılık Derneği Çalışma Kurulu Özel Ödülü Vasil Titov'a (Beyaz Rusya) venldi. Cevdet Kudret Ödülü, Civan Canova'nın • Kültür Servisi - Bu yıl 'Tiyatro' dalında \erilen Cevdet Kudret Edebiyat Ödülü'nü Civan Canova, "Sokağa Çıkma Yasağı' adlı o\unu ile kazandı. Seçici Kurul'da. Füsun Akatlı. Güngör Dilmen, Prof. Dr. Zehra lpşiroğlu. Seçkin Selvi, Dr. Dikmen Gürün Uçarer ve Engin Uludağ yer aldı. Yanşmaya katılan 26 sahnelenmemiş tiyatro oyunu arasından Civan Canova'nın 'Sokağa Çıkma Yasağı' adlı oyunu. etkileyici dramatik kurgusu. tipleri biçimlemekteki başansı ve sağladığı eleştiri-komedi dengesi ile ödüle lavık görüldü.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle