Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
' 11 AĞUSTOS 1997 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOM
Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit'e çıkan ihracatçılar, ANASOL-D'nin zamlanndan söz edemedi
Dıracat krizine parite gerekçesi
HAYRİYE MENGÜÇ
İhracatçılar, asgan ücret ve akaryakıt
zamrruyla üretim maliyetlerinin arttığı-
nı ifade etmelerine karşın. Başbakan Yar-
dımcısı Büknt Ecevit'le yaptıklan gö-
rüşmede, zor duruma düşmelerinin ge-
rekçesini, uluslararası piyasalara bağlı
olarak Alman Markı'nın ABD Dolan
karşısında değer kaybetmesini gösterdi-
ler. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TtM)
Başkanı Okan Oğuz, Ecevit'e parite ko-
nusunu aktardıklannı belirtirken "Akar-
yakıt zammı ve asgari öcretteld arüş
marktald gerilemeyle birleşinde eylül
ayındazorbirdönemegirilecektir*' dedi.
TtM Başkanı Oğuz. parite dışında iç
piyasadaki zamlar ve asgari ücretteki ar-
tış dikkate alındığında, ıhracatçılann ey-
lülde kânndan fedakârlık yapmak zorun-
da kalacaklannı söyledı. Türkiye Giyim
Okan Oğuz
Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanı
TüranSangüUeıse " Mark Ue ihracat ya-
panlar perişan" diye konuştu.
Sangûlle, yûkselişini sürdüren dolar-
mark paritesi nedeniyle rnarkla ihracat
yapan şirketlerin haziran ayı sonu itiba-
nyla yüzde 24 eksilerde olduğunu belirt-
tı. Aslında bu yükselişin uluslararası pa-
ra politikalanna bağlı olduğunu söyle-
yen Sangûlle, şöyle konuştu: "Dolar-
mark paritesini değiştinneniz mümkün
değfl. Bu tip zarara uğrayan ihracatçda-
• Dolann mark karşısındaki değer artışından
olumsuz etkilenen ihracatçılar, Başbakan Yardımcısı
Bülent Ecevit'e çıkarak eylül ayında kriz sinyali
verdiler. ihracatçılar, kriz beklentilerinde etken olan
asgari ücret ve akaryakıt zamlannı ise gündeme
getirmediler.
nn nasıl destekleneceği konusunu, hiikü-
met yetkililerivle \ apöğımız toplanülar-
da gündeme getirdik. Çözüm kesin ola-
rak ortaya konmuş değil. Ama yine de
bükümet bize, mark yerine dolaıia ihra-
cat yapmavı tavsiye ediyor."
Bayındır Menkul Değerler Fon Müdü-
rü Hikmet Baydar ise "Markla ihracat
yapanlar eğer ithalaüannı dolar baanda
yapıyorlarsa zor duruma düşeıier. Onun
dışında markla ithalat yapan Idşinin zor
duruma düşmesi söz konusu değil" dedı.
TuranSangüDe
Alman ekonomisinın dolar-mark parite-
sinin yükselmesi nedeniyle zarar görme-
diğini, aksine Almanya'nın üretim mal-
lan fıyatlannın dolar bazında düştüğünü
ifade eden Hikmet Baydar, "Dolayısyia
Almanya'mn rekabet imkânı var. Ikinci-
si Türkiye'den AJmarrya'ya ihracat ya-
pan fîrmalar, Ahnanya'daki olumlu ge-
Bşmeye bağb olarak ürünlerini daha ra-
hat satabüecekler" diye konuştu.
Bu konuda sıkıntıya düştüklerini ifa-
de eden firmalann dolar-mark paritesi-
ne göreriskJeriniortadan kaldırma yön-
temlerini öğrenmedıklerini belirten Hik-
met Baydar. "Bu tip şikâyetierde bulunan
firmalann birçoğu 'hedging', yani riski
ortadan kakhrma yöntemleri hakkında
bilgi sahibi değü" dedı. Dünyanın hiçbır
gelişmiş ekonomisinde böyle farklı kur
cinsinden ıthalat-ihracat yapan firmala-
nn ortaya şikâyetle çıkmadığını belirten
Baydar, şunlan söyledi:
"Halbuki dolar-mark paritesine göre
riski ortadan kakurmanm birçok yönte-
mi var. Bu yöntemleri öğrenirlerse, dolar
bazında olan taahhütleriyle Alman mar-
kı cinsinden olan alacaklanru karşılaşü-
np 'Benim riskim pante cinsinden bu'
deyip opsiyon ve fiıtııre pryasalannda ya-
pacaklan kontrada lersine bir pozisyon
tutup, riskJerini çok cüzi bir komisyorüa
ortadan kaldırmalan mümkün. Bunlan
yapmadıklan için şikâyetçi oluyorlar."
ÇIFTÇI DOSTU SADULLAH USUM!
TMO Özefleştirınecflere Ders Verdi• ANKARA-Toprak Mahsulleri Ofi-
si ile daha önceki yıllarda haraç-me-
zat satılan tanmsal KlT'lerin ne kadar
gerekli ve önemli birer kuruluş olduk-
lan, peşin para ile yapılan buğday
alımlarından sonra bir kez daha an-
laşıldı...
Necmettin Erbakan ve Tansu
Çiller dönemlerinde, Türk çiftçisi
uzun yıllar özel sektörün oyuncağı
haline geldi. lliğine kemiğine kadar
soyuldu... Iki ortak eğer bu yıl da iş
başında kalsaydı, çiftçinin ayağında
pantolonu bile kalmayacaktı. Zira,
birçoğu borçlarını ödeyebilmek için,
tarlasını, traktörünü, hayvanlannı ve
hatta evlerini bile satmak zorunda
kaldı. Bir kısmı hâlâ mahkeme ve ic-
' ra kapılarında malını. mülkünü satıl-
maktan kurtarmak için çırpınıyor...
Tansu Çiller ve Erbakan hükümet-
leri, çiftçiyi koruyan tanmsal KlT'leri
ve Tanm Satış Kooperatifleri'ni çalı-
şamaz hale getirdiği için piyasalar
tamamen tüccar ve sanayicinin eli-
ne geçti. Onlar da bu ortamdan ya-
rarlanarak çiftçinin hakkı olan para-
ları kendi kasalanna aktardılar.
Erbakan ve Çi'ler ikilisi, buğday
tüccarı daha çok kazansın diye Top-
rak Mahsulleri Ofisi'nı.. pamuk, zey-
tinyağı, incir ve üzüm tüccarı daha
çok kazansın diye TARİŞ, Çukobir-
lik, Antbirlik'L fındık tüccarı daha çok
' kazansın diye Fiskobirlik'L ayçiçeği
tüccan daha çok kazansın diye Trak-
yabirlik gibi kuruluşları sabote etti...
Çiftçinin öz malı olan bu kuruluşlar,
tüccar ve sanayicinin daha çok ka-
zanmasını sağlayacak biçimde uy-
gulamalara zorlandılar...
Aynca, devletin ve çiftçinin öz ma-
lı olan bu kuruluşları halkın gözünden
, düşürebilmek ve batırabilmek için
her türlü iftira kampanyasını başlat-
tılar. Hakkı olan kredileri almasını en-
gellediler. Dahası
var... Özel sektöre
sağlanan düşük fa-
izli kredileri çiftçi
kuruluşlanndan
esirgediler...
Bu arada en bü-
yük iftiralara maruz
kalan çiftçi kuruluş-
lanndan biri deTop-
rak Mahsulleri Ofisi
idi. 1980 yılına ka-
dar buğday üretici-
sini soyulmaktan
koruyan ofis öylesi-
ne olayların içine
çekildi ki, çiftçi ta-
rafından bile lanet-
lendi... Köy kahve-
lerinde Refah ve
Doğru Yolcular
buğday üreticisinin Çiller ve Erbakan TMO'nun destekleme alımlannı engelledi.
soyulmasının nedeni olarak ofisi
göstermeye çalıştılar... Türkiye'nin
en değerli kuruluşlanndan biri olan
ofisin yönetimine getirilenler hakkın-
da zaman zaman çeşitli söylentiler
yayıldı. Haklarında dava açılanlar ol-
du. Hükümetlerin iş başına getirdiği
bu bürokratlar ofisin mazisine gölge
düşürdüler.
Ofisin tepesine yöneticileri atayan
hükümetti. Ofisin buğday alımlann-
da çiftçi yerine özel sektörü koruyan
uygulamalan yaptıran hükümetlerdi.
Altın yumurtlayan tavuktan farksız
olan foprak Mahsulleri Ofisi'nin pa-
ra musluklannı kesen gene hükü-
metlerdi... Ama gazeteler ve hükü-
met çevreleri öylesine yalan, yanlış
söylentiler yaydılar ki sonuçta suçla-
nan ve dışlanan, hiçbirgünahı olma-
yan ofis ve çalışanları oldu...
Ofisin bazı üst düzey yöneticileri
için söylenenlerin tamamını reddet-
mek elbette mümkün değil! Arala-
rında iyileri olduğu kadar kötü yöne-
tenler de çıktı. Çiftçiyi ve ofisi büyük
sıkıntılara ve zararlara maruz bıra-
kanlar oldu.
Bu uygulamalar sırasında Toprak
Mahsulleri Ofisi işe yaramaz bir ku-
ruluş olarak kamuoyunatanrtıldı. Hü-
kümetler tarafından kasıtlı olarak
yüksek faizlerie borçlandırılan ofis,
devletin ve milletin bütçesini kemiren
asalak olarak göstenldi. Amaç, ofisi
yok etmek ve hububat piyasasını ve
çiftçiyi tamamen özel sektörün insa-
fına terk etmekti...
Nitekim Turgut Özal, Tansu Çiller
ve Necmettin Erbakan dönemlerin-
de bu iftira kampanyası tuttu. Hem
ofis, hem de milyonlarca Türk çiftçi-
si zarar gördü. Bu arada milyonlar-
ca tüketici de soyuldu. Zira, ofis sa-
dece çiftçiyi değil, piyasalarda den-
ge sağlayarak tüketiciyi de koruyor-
du. Ofis devre dışı kalınca, özel sek-
töryıllarca çiftçinin elinden buğdayı-
nı ucuz fıyatlarla
topladı ve ekmeği
Türk halkına yüksek
fıyatlarla yedirdi.
Böylece hem çiftçi-
nin hem de tüketici
halkımızın hakkı
olan trilyonlarca li-
ra, tüccar ve sana-
yicılerin kasalanna
aktı...
Daha da kötüsü
"Köylü kentliyi sö-
mürüyor" sloganla-
n ile buğday üreten
çiftçi ve ekmek tü-
keten halkımız kar-
şı karşıya getirilmek
istendi. Buğdaya
verilen taban fiyat-
lar aslında maliyeti-
nin çok altında ol-
duğu halde, sanki çok yüksekmiş gi-
bi gösterildi. Taban fiyatların ekmek
fiyatlannı yükselttiği iddia edildi. Ne
yazık ki yüksek tirajlı gazetelerimiz
de bilerek veya bilmeyerek bu oyu-
na geldiler. Yalan yanlış yorumlar ya-
ptldı, haberler yayımlandı. Günde 5
veya 10 ekmek almak zorunda bu-
lunan yurttaşlanmız çitfçiye düşman
edildi...
Aslında zarar eden ve fakirleşen
çiftçiydi. Paralan kazanan da buğday
stokçulan idi... Türkiye Ziraat Odala-
rı Biriiği yöneticileri de hükümetlere
yararianabilmek için bu yanlış politi-
kalara alet oldu. Içinden ve dışından
darbe yiyen çiftçi ise örgütsüz oldu-
ğu için bu gerçekleri kamuoyunaan-
latamadı. Hem kendisi, hem de tü-
ketici yıllarca soyuldu...
Eğer Toprak Mahsulleri Ofisi 1980
yılı öncesi uygulamalannı sürdürebil-
seydi ve diğer ülkelerde olduğu gibi
tanma gereken desteği verebilseydi,
ne çiftçi, ne de tüketici bu denli so-
yulacak ve herkes hakkına razı ol-
mak zorunda kalacaktı.
Nitekim, yeni hükümet bu yıl, geç
kalmış olmakla biriikte Toprak Mah-
sulleri Ofisi'ne çalışacak ortamı ha-
zırtadı. Türkiye'nin çeşitli bölgelerin-
de ofis peşin para ile buğday alımla-
rına başladı. Geçmiş yıllarda peşin
para alabilmek için buğdayını düşük
fiyatlaria tüccara kaptıran üreticiler,
şimdi ofis merkezlerinin önünde
uzun kuyruklar oluşturuyor. Buğda-
yını teslim edenlerde birkaç gün için-
de paralannı alabiliyorlar.
Çiller yıllarca, Erbakan da başba-
kan olduktan sonra Toprak Mahsul-
leri Ofisi'nin destekleme alımlan en-
gellendi. Kaynak ve krediler başka
alanlara kaydınldı. Bütün bunlarya-
pılırken çiftçiye hep "Parayok" den-
di. Ancak Erbakan ve Çiller iş başın-
dan gider gitmez para da bulundu,
kaynak da... Tüm ofis merkezlerine
her hafta Ankara'dan para geliyor ve
alımlar da sürüyor... Çiftçi de peşin
para aldığı için memnunL
Ancak bu memnuniyet eşeğini
kaybedip bulan Hoca'nın sevincin-
den farksız. Zira, hükümetin ilan et-
tiği taban fiyatlar buğday maliyetinin
çok altında. Çiftçinin elinegeçen pa-
ra, yaptığı masrafı karşılamıyor. Ay-
rıca arka arkaya gelen son zamlar işı
çığrından çıkardı. Maliyetlerdahada
yükselecek.
Ama çiftçimiz o kadar ezilmiş ki
kendi malının parasını peşin alabildi-
ği için buruk bir sevinç yaşıyor. Türk
çiftçisini bu hallere düşüren Çiller ve
Erbakan ikilisi bakalım bu insanlan-
mızın yüzüne nasıl bakacak?
Aynca Toprak Mahsulleri Ofisi'nin
milyonlarca buğday üreticisine getir-
diği rahatlık da "özelleştirme şampi-
yonlan"na ders olmalıdır...
54. HÜKÜMETİN AĞIR EK0N0MİK MALİYETİ
Türk cumhuriyetlerine yatırımda
tlyonluk.
KByeae
yarayat
safHıkarsa^
Paranıza yön
veren dergi
Borsanın
boynu
?
fc
buku
^ ^ • " ^ E K O N O M İ K
TREND
HER PAZAR BAYINIZDEN ALMAYI UNUTMAYINIZ
CAMİ ÇIKIŞI EYLEMLERININ ARDINDAKI
GERÇEKLER
UĞUR MUMCU SUİKASTININ GERÇEK
İPUÇLARI RAPORLAR ARASINDA NASIL
GÖZDEN KAÇTI?
ORMAN YANGINI TARTIŞMALARI
BİTMEK BİLMİYOR
DÜNYA GENÇLİĞİ DİRENİŞİN VATANI
KÜBA'DA BULUŞTU
BORSA KUBBESİNDE HOŞ BİR SEDA:
TUNCAY ARTUN
• NA1L GUREU GAZEDLERE YONEUK SALICHRILARA KARSI BAYRAK ACIYOR
• TÜRKİYE ENFORMASYON ÇAGI m NEREStNDE?
• S4BAN0 OAN GELECEĞIN UNIVERSITESI
t GARIPÇILER DEVLET ŞAJRI WVDI?
• EMNIYET MUDURLUGLINDEN ULAŞTIRMA BAKANL1ĞTNA NECDET MENZIR
t BVICRE BANKALARINDA NA2 HESAPLARI I
• ANKARAKUUSIVEMUSAKARTINÇ1ZGILERI —I
Noktı Dergiıi, internet Web Adresiıhttp. »u».med;ate\Lcomr>okla
Nokta Dergisi, E-Mai Adresi: n.jktalö mediaieM.com
T.C.
HOPA ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN
DosyaNo: 1996/221 Esas.
Davacı Nurten Gülçıçek vekılı Av. Necdet Aydın tarafından davalı Alı Gülçıçek aley-
hine açılan boşarana davasının yapılan açık yargılaması sırasında venlen ara karan uya-
nnca; Aşağıda açık kımlıği yazılı davalı Ali Gülçiçek'in adresi tespit edılemedığınden
dava dilekçesi ve duruşma günü teblığ edılememiş olup, aşağıda adı geçen davalının du-
ruşma günü olan 09.09.1997 günü saat 09.30da duruşmada hazır bulunması ya da ken-
dinı bir vekille temsil ettirmesi, aksi halde dosyada toplanan delillere göre karar verile-
ceği hususu ve duruşmanın yokluğunda yapılarak karar verileceği hususu davetiye ye-
rine geçmek üzere ılanen tebliğ olunur. Teblıgat yapılamayan davalı: Ali Gülçiçek, Hı-
zır oğlu, 1962 d.lu, Hopa Başoba köyü nüfusuna kayıtlı, halen Gülçiçekler Kıraathane-
sı, Gürsü/Bursa Basın: 30941
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
Nasıl Bir Devlet?
Kültürümüzde devlet kavramının özel bir yeri
var. Devlet, geleneksel olarak "ana" ve "baba"
sözcükleriyle biriikte düşünülür. Siyasal yapı esas
olarak "yukandan aşağıya doğru biçimlendiğin-
den, sanattan spora, köylere yol yapımından en
büyük holdinglere parasal destek vermeye uza-
nan, toplumsal ve ekonomik yaşamın hemen tüm
alanlannda devletin azya da çokyeri ve etkisi var-
dır" "Devlet verir" anlayışı, yakın yıllara dek, top-
lumun tüm birimlerinde egemendi.
Bu yerieşik devlet anlayışı, 1980'lerde, gelişmiş
ülkelerde esen çok güçlü "serbestpiyasacı" rüz-
gârlann da etkısiyle büyük ölçüde sarsıldı; özü pek
değişmese de biçim ve görüntüsüyle büyük deği-
şime uğradı. Daha doğrusu, kamuoyunda "Dev-
let değil piyasa verir" görüşü egemen kılınmak is-
tendi; devlet kapısının kapatıldığı vurgulandı. Ar-
tık, ekonominin düzlüğe çıkmasının "tek yolu"
devletten kaçmaktı; devlet küçültülmeliydi. En iyi
devlet en küçük devletti. Devlet, elinde ne var ne
yoksa "satmalıydı"; eğitim ve sağlık dahil en te-
mel toplumsal hizmetleri özel girişime bırakmalıy-
dı. Devletin görevi, yasal düzeni, iç ve dış güven-
liği sağlamakla sınırlı kalmalıydı.
Türkiye, 1980sonrasını "Devlet verir" anlayışın-
dan "Piyasa verir" anlayışına "dönüşümün" çal-
kantılanyla geçırdi. Bu sırada, piyasa düzeninin
"kurallan ve kurumlan henüz oluşmadığından " en
aşın serbest piyasa yanlılan, "devleti yağmaladı-
lar"; serbest piyasa değilse de "serbest talan"
egemen kılındı.
• • •
Yeni hükümetin kurulmasıyla biriikte, devlet- pi-
yasa ilişkileri, kaçınılmaz olarak yeniden gündeme
gelecektir.
Tam da bu sırada, Dünya Bankası, "7997 Dün-
ya Gelişme Raporu"nu yayımladı. Raporun alt
başlığı, "Değişen Dünyada Devfef"tir.
Rapor, içlerinde Türkiye'nin de bulunduğu 69
ülkede "devlete bakış" üzerine yapılan kamuoyu
araştırması ile devlet-ekonomik gelişme ilişkileri-
nin tarihsel açıdan incelenmesine dayanıyor. Bu
eklektik yaklaşımla da doğru bir yönteme dayan-
dığı izlenimini veriyor.
Devletin "beş temel görevi", yasal düzeni oluş-
turmak; makroekonomik istikrarı da içeren ekono-
mi politikası çerçevesi sağlamak; temel sosyal hiz-
metler ve altyapı alanında yatınm yapmak; zayıf-
lan ve çevreyi korumak biçiminde sıralanıyor.
Devletin bu ışlevlerini yerine getirmesi ise açık-
tır ki, kullandığı paraya, yani bütçe olanaklanna ve
"kurumlannın işleyişine, yani bürokratik yapılan-
masına" doğrudan bağlıdır.
Devletin ekonomideki yerini, toplam ulusal ge-
lirden yıllık bütçesiyle kullandığı pay olarak tanım-
layan rapor, geçen yüzyıl boyunca bu payın "ge-
lişmiş ekonomilerde" yüzde 10'lardan yüzde
50'lerin üzerine çıktığını, bu artışın Ikinci Dünya Sa-
vaşı sonrası, özellikle de son yirmi yılda büyük bo-
yutlar kazandığını özenle sergiliyor. Yalnız Avrupa
ve Kuzey Amerika'nın değil, "sonradan kapitalist-
leşen" Uzakdoğu ülkelerinin de güçlü devlet yo-
luyla başanya ulaştıklannı belirtiyor.
Buna karşılık, azgelişmış/gelişmekte olan ülke-
lerde, "devlet bütçesinin ulusal gelirpayı", en çok
yüzde 20'lere yükseliyor, son on yıl boyunca da
azalma eğilimine giriyor. Bilindiği gibi, Türkiye'de
devletin ulusal gelirden bütçe yoluyla kullandığı
pay yüzde 20-25 dolayında; yani OECD ülkeleri or-
talamasının "yarısından az"dır. Rapor, ek olarak
"güvenilir, saydam, etkin işleyen bir devlet bürok-
rasisinin" ekonomik ve toplumsal gelişme için ge-
rekli önkoşul özelliğı taşıdığını doğru olarak vur-
guluyor.
Rapor, bu bağlamdaen önemli politikaönerme-
sıni, "insana ve altyapıya yatınm" üzerine yapıyor;
bu tür yatınmlann "getirisinin yüksek" olduğunun
altı çiziliyor:
"İyi işleyen piyasalar, genellikle ekonominin ge-
reksinimi olan mal ve hizmetleri sağlamanın en et-
kin yoludur, ancak herzaman değil. Piyasalar, da-
ha açık bir deyişle, kamu mallan ve toplumun bü-
tünü için büyük yan etkileri olan özel mallar (gibi)
bir dizi ortak kullanım malını yeterince sağlaya-
maz... Temiz hava, sağlıklı su, temel eğitim, halk
sağlığı, ucuz ulaşım ve iletişim... Ömeğin kızların
eğitilmesi, kadının ve çocuklannın daha sağlıklı
ve düşük doğum oranlanyla bağlantılıdır... Temel
eğıtimin devlet kaynaklanyla finansmanında ısrar
edilmesini, çok kimse, Doğu Asya ülkelerinin eko-
nomik gelişmelerinın köşetaşı sayar" (s.51 -52).
Dünya Bankası, rapor ile, 1980 sonrasındaki
"piyasacı" tutumun da "kaçtığını" açıkça belirti-
yor. Bizdeki "Devletküçültülsün"korosunave "ki-
mi solculara" özellikle duyurulur.
GÖNEN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Sayı: 1997-29; İlan metnı
Hâkim: Nejal Özbek 24820 - Kâtıp- Zafer Dinç 416
Davacı Tansel Aras vekilı Av. Hakan Batit tarafindan da-
valı Melek Gökmen aleyhıne mahkememızde açılan alacak
davasının yapılan açık yargılamasında venlen ara karan
geregınce' Tüm aramalara rağmen Bahkesır ili, Gönen il-
çesı, Sanköy. Orta Mah. Bağlar Sokak No: 10 adresinde
ıkamet eden davalı Melek Gökmen'e dava dilekçesi ve
duruşma gününün ılanen teblığine karar venldığinden.
Dava dilekçesinde özetle davacı Tansel Aras'a davalı
Melek Gökmen'ın (Sepetoğlu) 280.000.000.- TL borcun-
dan dolayı açılmış olan alacak ile ılgili açılmış olan davada
dilekçesinın ve duruşma gününün ılanen tebliği ıstenmekie.
Davalı Melek Gokmen"e (Sepetoğlu) 9.10.1997 tarihınde
saat 09.10'da Gönen Aslıye Hukuk Mahkemesı'nde
1997'29 esas sayılı dava dosyasında duruşmada hazır
bulunması ve\ a kendisinı bir vekille temsil ettirmesi duruş-
maya gelmediğı veya kendisinı bir vekille temsil ettirmediği
takdırde yargılamaya gıvabmda devam olunacağı ve karar
venleceğı hususu (HUMK'nın 213 ve 371. maddelen) ve
7201 sayılı Teblıgat Kanunu"nun 28. maddesı gereğıncı
ilanen tebliğ olunur. 29.5.1997 Basın: 28298
ESKİŞEHİR ASLİYE 3. HUKUK
MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİ'NDEN
Sayı: 1995'66E., 1997 590 K.
Davacı Adile Moskopp vekıli tarafından davalı Dıeter
Wılhelm Moskopp aleyhine mahkememize açılan boşan-
ma karannm tenfızi davasının yapılan açık yargılaması
sonunda: Davaran kabulü ile Eskişehır ilı, merkez Yaka-
kayı köyü 195. 03 cilt. 48 sayfa, 179 kütük sıra no'da nü-
fusa kayıtlı bulunan Osman ve Hatıce kızı 14.02 1939 do-
ğu"lu Adile Moskop ile Alman tebaalı Dieter Vvilhelm
Moskopp'un boşanmalanna ılışkin verilen 6 Nısan 1997
tarihınde kesınleşen Koblenz Aslıye Hukuk Mahkeme-
si'nın 4.8.19
7
6 tanh, 2 R 112/76 sayılı karannın a>Tien
tenfızine daır mahkememızın 16.7.1997 tarih, 1995/66 E.
1997*590 K. sayılı ılamı ile kararvenlmış olup, ışbu karar
ilan tarihinden itibaren yedı günlük bekleme müddeti so-
nunda başlayacak, 15 günluk süre içensınde temyız edıl-
medıği takdirde kesınleşeceğı hususu adresi tespit edile-
meyen davalı Dieter Wılhelm Moskopp'a ılanen tebliğ
olunur. 23.7.1997 Basın: 35097