Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11 AĞUCTOS 1997 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
İngiltere'de gerçekleştirilen Ways With Words Festivali'ne 200'ü aşkın yazar katıldı
Açıkhavada edebiyat şeritiği
PINAR IŞŞAKLI
Gilney-3atı Ingiltere'nin Devonböl-
gesinde H'üncü yüzyıldan kalma. ye-
şillikler ıçuıde taş bir bma. Içerisi tık-
lım tıklım dolu. Her yaştan insan var.
Sunucu "^ıjsftîth VVords Festivab'ne
hosgeMiniz" diyor. Bu bir edebiyat fes-
tivali: Wa)s With Words Literature Fes-
tivalı. Iki yüzden fazla çağdaş Ingıliz
yazan en son yapıtlan üzerine konuş-
mak. bu yjpıtlanndan parçalar okumak,
dinleyicilerin sorulannı cevaplandır-
mak için geliyorlar. Kimler yok ki:
Mary Wesk>. Ian McEwan, John Mor-
timer, Penelope Leveiy, Blake Morrison,
Kate Addie, Sarah Dunan, Andrevv Mo-
tion, Rose Tremain, Ben Okri Alan Gar-
ner, Jung Chang™ Festival dokuz gün
sürûyor. Ourumlarsabah 10.00'dabaş-
lıyor, iki ayn salonda çoğu kez paralel
otunım düzeninde yapılıyor, gece
23.00'e kadar devam ediyor. Festivale
değışik koşullarda katılmak mümkûn.
lster Rover Ticket dedikleri, tüm prog-
ramlara giriş sağlayan bileti alıyorsu-
nuz, ister her otuntm için ayn bilet
Ozel girişimli bir festival
Festivali Exeter Üniversitesi'nin eski
öğretım elemanlanndan Kay Dıuıbar
ve eşi Stephen Bristoworganize ediyor.
Festival tamamen özel birgirişim. tngi-
lizler yazım dünyalanna yatınm yap-
mayı bir ayncalık ve bir görev olarak
görüyorlar ve karşılığını da alıyorlar.
Oturumlann yapıldığı salonlar 250'şer
kişı alıyor. Dokuz gün boyunca her iki
salon da dolup taşıyor. Independence
ve Independence Sunday gazeteleri fes-
tivali değişik şekillerde destekliyorlar.
Waterstones Kitabevi konuk yazarlann
kitaplannı getiriyor. Yazarlar kitaplan-
nı imzalıyorlar ve kitaplar satılıyor.
Festival bu yıl 11 -20 temmuz tarihle-
ri arasında yapıldı. lngilizlerin ûnlü mi-
zah yazan John Mortimer ile başladı;
kitaplan dilimize de çevrilip yayımlan-
mış olan Mary Wesley ile devam etti.
Ifcfary Wesley 83 yaşında bir dinamit.
fliç formal eğitim görmemiş. Evde da-
dılarla eğitilmiş. Fransızca öğrenmiş.
Yıllar sonra London School of Econo-
mics'te kayıtsız öğrenci olarak okumuş
ve bitirmiş. Gençlik yıllan aklının yat-
madığı her şeye baş kaldırmakla geçen
Wesley, yazım hayatına 70 yaşında, eşi-
ni kaybettikten sonra başlamış ve o gûn-
den beri yazıyor ve yayımlanıyor. "Ta-
mamen kendim için yazanm. Yaratn-
ğun karakterlerle iç içe gibi hissederim
kendimi. Kitabı yayıma göndermek be-
nim için çocuğumu kaybetmek gibi bir
şeydir" diyor. Bir keresinde kendisini
kilisede karakterlerinden biri için dua
ederken bulmuş. "Baştan hiç planla-
mam. Karakterlerim beni alır götürür"
diyor. En se\diği kitabı sorulduğunda,
"6 anda yazmakta oMuğumdur. En sev-
diğim kitabım yoktur, en çok scvdiğim
karakterlerim vardır'' diyen Mary Wes-
l<y, kitaplannda daha çok bir yere ait ol-
Kate Mosse bir kitabım imzalıyor (soMa). Ben Okri (ortada). Romantik vaşamöyküsü yazarian Motion ve Holmes.
•
X ngilizler ne yazıyor? He okuyor? Güneybatı îngiltere'nin Devon bölgesinde düzenlenen
Ways With Words edebiyat festivalinde çağdaş tngiliz edebiyatçılan biraraya geliyor.
Türkiye'de kitaplan yayımlanan pek çok yazann da katıldığı festivale katılanlardan
Lois de Bernieres yeni romanı, Çanakkale Savaşı üzerine. Bernieres, yeni romanında
Kurtuluş Savaşı'mıza kadar gelmeyi, becerebilirse Kurtuluş Savaşı'mızı da
tarihi roman niteliğinde yazmayı planladığını söylüyor.
Max Stafford-Oark (solda). Izteyicüerden biri festrvalin tadını çıkarryorfortada). Morrison ve Clare kitaplannı imzabyor.
maduygusundanyoksun.marjinalgenç vebirdepiposuylaFransa'yagelenRic- nun en güzel ömeği. Bu oturumlarda
kızlann dünyalannı yansıtmaya çalışı-
yor. Mary Wesley son romanı "Part of
the Furniture''da (Mobilya Parçalan)
Ikinci Dünya Savaşı Londrası'nın anı-
lannıromanlaştırmış:Çok daha sakin,
Hyde Park'ta büyûkbaş hayvan pazan
kurulan, kadıniann ve genç kızlann ça-
lışmaya başladığı ve bu nedenie belli
birözgürlük kazandıklan, ertesi gün sa-
vaşa gidecek gençlerin sokaklannda sa-
baha dek eğlendiği bir Londra romanı.
Festivalde en çok biyografi yazarla-
n var. Sally Cline'nin Rathcliffe HaL,
Hermione Lee'nin Vırginia \Vbolf, Tath-
teen Jones'un Wordsword ve Coleridge
ailelennin kadınlan üzerine yazdığı
AndrewMotion'ın, Keat.s. RichardHoJ-
mes'un Coleridgeve Shellybiyografile-
ri en çok ilgi çeken oturumlar. Biyog-
rafi yazarian arasmda bu işi en içten
yapanlar Virginia Woolf biyografisi ile
beş yıl uğraşan Hermione Lee,
Sheily'nin ayak izlerini takip edebilmek
için on sekız yaşında Ingiltere'yi ve
okulunu terk edip şapkası, sırt çantası
hard Holmes; Coleridge'in yaptığı gibi
tngiltere'den Napoli'ye küçük bir tek-
neyle^yolculuğa çıkan şair Andrew Mo-
tion. Uçü de anlattıklan yazarian çok iyi
tanımaya çalıştıklannı, çok araştırma
yaptıklannı, ama o kişiliğe bürünmeye
gayret etmediklerini, böyle bir gayret
içine girmenin büyük bir yanlış olaca-
ğmı söylüyorlar. Richard Homes, "On
seldz yasımda ciimde SheDy'nin güzer-
gâhı dolaşırken bir köprüden geçtim.
Ancak karşı kıyıya vardıgımda
Sbelly'nin gectiği köprünün bu olmadı-
ğuiL, o köprünün çoktan yıkılmış oldu-
ğunu fark ettmı. Bu müthiş bir düş kı-
nkhğı ve ayıu zamanda müthiş bir uya-
nış oidu benim için" diyor. Andrevv Mo-
tion ıse "Seyrettiğiıniz tekne aynı Cole-
ridge'mki gibi idi Ama benim teknemin
motoru vardı (gerçi bozuldu) ve biliyor-
dum ki dönüş için uçak biiefim cebim-
deydi" diyor. Eser bir de otobiyografi
ise ilgi iyıce artıyor. Lisa St Aubin de
Terran'ın dalgalı macera ve risklerle
dolu hayatını anlatan otobıyografisı bu-
yer bulmak zor. Biyografi ve otobiyog-
rafıye olan merakın nedenini iki şekil-
de açıklıvor Ingilizler. Birincisi post-
modern akımla birlikte romanda ara-
dıklan tadı bulamadıklannı, romana
olan güvenlerini bir miktar yitirdikleri-
ni söylüyorlar, ikincisi de yazarlann
gerçek hayatlannı en az yapıtlan kadar
ilginç buluyorlar.
Nitelikli kadın yazarlar
Festivale katılan 2000 yazan katego-
rize etmek güç. Bir yanda çok güçlü ka-
dın yazarlann yetişmiş ve yetişmekte
olduğunu görüyoruz. Penelope Livery
hak ettiği ününü son yapıtı "Beyondthe
Blue Mouantain" (Kaf Dağının Ötesi)
ile sürdürüyor. Bu kitap, daha çok kısa
öyküleri ile tanınan Penelope Lively'nin
son romanı. Roman ve öykü arasında-
ki farkı açıklamaya çalışırken, "Roman,
yontu ustasuun önüne konmuş koca bir
taş gibidir. Onu yonrup ştkil vermeniz
gerekir. Öykü ise bir mucize gibi gelir. O
anda duyduğumuz bir ses, gördüğümüz
• Üç ayda bir
yayımlanan 'Fol'
îjergisinin haziran-
temmuz-ağustos
sayısı yine zengin
görseller ve
yazılarla dolu.
Adalet
Ağaoğlu'nun, 'O
Ne, O Kim'
başlıklı yazısıyla
başlayan dergi bu
sayısını beden ve
gövde konulanna
ayırmış.
Fol, bedenimiz üzerinde
yolculuğa çıkıyor
Kültür Servisi - MO Yayıncılık ta-
rafindan üç ayda bir yayımlanan 'Fol'
dergisinin haziran-temmuz-ağustos
sayısı yine zengin görseller ve yazı-
larla dolu. Adalet Ağaoğlu'nun, f)
Ne, OKim' başlıklı yazısıyla başla-
yan dergi bu sayısını beden ve göv-
de konulanna ayırmış. Mikelanj'in
Sone'siyle devam eden dergide ayn-
ca İlhan Berk'in 'Çıplak Ayak' adlı
şiiri >er alıyor. Turgut Işk 'Beyin
Üzerine' başlıklı yazısında Matruş-
kalarabenzettiği beynimizin katman-
lan, ijlevleri ve işleyişiyle ilgili ay-
nntılı bilgiler aktanyor.
Tahan Yücel ise gerçekçi yazar-
lardar. Babac ın 'İnsanlık Güİdürü-
sü' adiı yapıtındaki bedenleri incele-
yerekbunlan anlamlandınyor. insan-
lık GCldûrüsü'nün bir baştan bir ba-
şa kişi berimlemeleriyle dolu olduğu-
nu beiirten Tahsin Yücel bunu Bal-
zac'ır bedensel görünüşten kişiliğe
ulaşma çabalanna bağlıyor. Yücel,
BaLzac'ın sözcüklerle çizdigi portre-
leri ireelerken şemalara da başvuru-
yor.
Fo1
dergisinin görsellik açısından
en ÇOÜ dikkat çeken bölümlerinden
biri de Ahmet Elhan'ın portreleri.
Portreler bölümünde sayfalar orta-
dan ai ve üst olarak ikiye bölünüyor,
böyle'ikle okura yanm sayfalan çe-
virerek pek çok yeni portre yaratma
olanağı sağlanıyor. tnsan Okta> A-
nar 'Düşünen Ruh-Danseden Beden'
başlıklı yazısında geçmişten günü-
müze beden kavramına nasıl yakla-
şıldıgını aktanyor okurlanna.
Nergis Pamukoğlu Daş. Alman ka-
dın yazar Zürn'ün "Hastahklar Evi'
başlıklı kitabından yola çıkıyoryazı-
sında. Enis Batur ıse "Gövdemiıı (Mi-
nör-Majör) dört kan. beş srn etkinli-
ği hakkmda' başlıklı yazısında şey-
tan tırnağı, ben, sivılce, nasır, ter,
gözyaşı, öd meni ve kanı tanımlıyor.
Marguerite Vburcenar'ın 'Zaman,O
Büyük Yontucu" adlı yazısıyla katıl-
dığı dergide Samih Rifet ve Serban
Ada, Amadeo Panalver ile söyleşi-
yor. Oner Arakon'un 'SonsuzYokru-
laniçinAltyazdar'başlıklaşiirleri ise
Evgeni Nesterov'un fotoğraflanyla
bütünleşiyor bu sayıda.
Fol'de bulabileceğiniz bir başka
söyleşi de Han Tümertekin'in Patri-
dk Le Quement ile gerçekleştirdiği
konuşma.
Samih Rıfat FridaKahlo'nun Kı-
nk Bir Beden için Günce'yi derledi-
ği dergide beden ve gövde konulan
iki kişinin aynı kelimeden yola çıkan
zihin haritalannın aktanldığı bölüm-
le zenginleşıyor.
Sonuçta Fol yaz sayısında bedeni-
miz zihnimiz ve gövdemiz üzerinde
heyecanlı bir yolculuğa çıkıyor.
YKY'nln yayımladığı derginin 65. sayısı çıktı
Sanat Dünyamız 6
Düşler Alemi'nde
KOhür Servisi - Yapı Kredi Yaymlan
tarafmdan üç ayda bir yayımlanan
'Sanat Dünyamız' dergisinin 65. sayısı
çıktı. 'Düşler Atemi'ne aynlan derginin bu
ayki sayısında yerli ve yabancı birçok
yazann düşler âlemi konusundaki
düşüncelerine yer veriliyor.
'ABce Harikalar Diyannda'mn ünlü
yazan Lev.is Carroll'un 'Alis'in
Sergüzeştteri' başlıklı yazısmda 'Tavşan
Deliğinden Aşağı' adlı öyküsü yer alırken,
Roger Caillois ise 'Düşlerden Geten
Belirstdik' başlıklı yazısıyla katılıyor
derginin bu sayısına.
J. Allan Hobson 'Bir Düş Deneyi' başlıklı
yazısında; düşlerin
düşünsel, hareket,
kavrayış. duyusal ve
bellek özellikleri
anlatılıyor. Sigmund
Freud'un 'Düşlerin
Yorumu' başlıklı
yazısmda ise ailesiyle
sıkı ilişki içinde
olduğu bir hastasına
yaptığı ruhsal
çözümlemeler
anlatılıyor.
Gaston Bachelard'ın
'L'çma Düşü'nde
klasik ruh çözümleme
yöntemleri ele ahnarak
simgelerin insan
yaşamındaki etkileri
anlatılıyor.
Sanat Dünyamız'da
aynca, kutsal kitapta yer
alan ve kutsal düşlerin
ele ahndığı bölümlere de
yer veriliyor.
M. Kayahan Özgül 'Bir Düşlankhğının
Düşü' başlıklı yazısında, sadece bireylerin
değil milletlerin de düş gördüğüne
değinirken, millet, devlet ve cemiyet
hayatının meselelerinde de kolektif
bilinçaltında benzer
tepkilere rastlandığını ve Osmanlı
Imparatorluğu'nun siyasal
rüyalanna da açıklık getiriyor.
Sanat Dünyamız'da aynca,
'Uyku Büyüleri ve Uyku Yorumlan'nın da
anlatıldığı bölümlere de yer veriliyor.
Dergide aynca, VVilliam Shakespeare'in
'Bir Yaz Gecesi Düşü', Ercümend
Behzad Lav'ın 'Açıl Kilidim Açıl' ve
Samuel Taylor Coleride'nin
'Kubilay Han', Charles Baudelaire'in
'Paris Rüyası', Sezai Karakoç'un
'Karabasan', Peter Handke'nın
'Tersine Dün>a',
Metin Alüok"un 'XX', Heinrich Heine'ın
'Rüya Görüntülerf, Fazıl Hüsnü
Da^arca'nın 'Ninnisiz' adlı şiirlerine de
yer verilerek düşlerin şiirdeki yeri
ardatılmaya çalışılıyor.
Enis Batur'un dergide yer alan '31 Mart
88 Düşü' adlı yazısı ise;
"Yol kîyısında bir göl kıyısı.
Alacakaranhkta otobüsten
inmiş olmalryım. Yoiun
hemen sağuida
bir tatil sitesi başhyor.
tlk üç ev suyun üzerine
inşa edilmiş, yolla
aralannda birer küçük
bahçe var" sözleriyle
başhyor. Sanat
Dünyamız'da bu ay
aynca, AJberto
Giacometti' 'Düş,
Sfenks ve T'nin CHümü'
Fernando Pessoa
'Rüya', Sehm Üeri 'Bir
Rüya', Nüket Esen
Ateş, Su ve Ev', Paul
Valery 'Düş', 'Bir Perec
Rüyası: Üç Kedi', 'Bir
\Vllliam Burroughs
Rüyası', Sevin Okyay
'Rüyalar(ve
Kâbuslar) Ülkesi".
'Bir Jack Kerouac
Rüyası', Jorge Luis Borges 'Pedro
Henriquez Urena'nın Düşü', O. Henry
'Düş', H. Belloc 'Yalnızhğın Düşleminin
Ormamnda', VTrgilio Pinera
'Uykusuztuk', Graham Greene 'Kendime
Ait Bir Dünya', Franz Kafka 'Kesintisiz
Düs_ Kınk Kopuk Düş', Andrei Tarkovski
'9 Temmuz 1979', Rainer Maria Rilke
'Yedinci Düş',
VValter Benjamin 'Düş', \VDliam Faulkner
'Amerikan Rüyası'. Ali Esat Göksel
'Bir Mimarlık Düşü', Dr. Ümran
Bulut 'Us'un Lykusu Canavariar
Yaraür: Francisco de Goya', Pierre Kast
'Federico Fellini ile Söyleşi' başlıklı
yazılar da yer alıyor.
birobje,bir imgesize'Beni yaz' denbu
mucizeyi >azmadan vapamazsımz" di-
yor. Kitaplanndaki dört önemli şeyı; bı-
reyle taıih arasındaki ilişki, sizi içine
çeken ses, insanlann öyküleri ve birey
ile mekân arasındaki bağlantı" olarak
açıklıyor. Okuduğu her iki öykü, "The
Five Thousand and One ıNight" (Beş
Bin Bir Gece) \ e "The Butterfly and the
Tın of PJünt" (Kelebek ve Boya Kutu-
su) müthiş esprili ve o derece acıklı, an-
cak dikkat çekıci öyküler.
Diğer kadın yazarlar arasında Berni-
ce Rubens ve Mavis Cheek hemen öne
çıkıyorlar. Her ikisi de son derece esp-
rili, ironi dolu. Rubens son kitabı "Yes-
terday in the Back Lane"den (Dün Ar-
ka Bahçede), Mavis Cheek de "Getting
Back Bhrams" (Bhrams'a Dönüş) ro-
manlanndan parçalar okuyarak dınleyi-
cileri büyülüyorlar.
Festrvalin yıldızı Ben Okri
Bir de genç yazarlar var. Ilk roman-
lanyla Ingiltere'nin bütün prestijli ödül-
lerini toparlamış olan Tim P^ars ve
Andrevv Cowen aynı oturumda, en içten
şekilde dinleyicilerle bütünleşiyorlar.
Ikinci (ve henüz son) romanlanndan
parçalar okurken ne denli mütevazı ve
başanlılar. Tim Pears'in "In the Land
of Plenty" (Bolluk Ülkesinde) ve And-
rew Cowan'ın "Common Grounds"
(Ortak Noktalar) kitaplan okuyucu için
ne denli umut verici ise, yazarian içın
o denli ürkütücü. "Ük roman kolavdı.
Yazdık ne olacagını bilmeden. Ancak
şimdi ikinci romanla büiikte bir sürü
sorumluluk van Birincisi kadar iyi ola-
cak nu? Yayımcıya vaktinde yetişecek
mi?"
Genç yazar Lois de Bernieres'nin ye-
ni romanı Çanakkale Savaşı üzerine.
Dedesi Çanakkale'de üç kezyara ahnış,
ama ölmemiş. Üç yıldır bu konuda bıl-
gi, araştırma, yazılı ve sözlü tarih top-
luyor, Bernieres. Son on beş gününü
Çanakkale ve civannda geçirdiğini söy-
lüyor. Son yazdığı öyküsünü bana veri-
yor. "Okurken gülmeyi unutma" diyor.
Zaten kendinizi alamıyorsunuz bu ınce
mizaha gülmeden ve üzülmeden. Ger-
çek bir yazar duyarlılığı ile o kadar kı-
sa zamanda, ekonomik sıkıntılar içinde-
ki eğitim görmüş genç ınsanlanmızı an-
layabildiğı için kendisıne teşekkür edi-
yorum. Bernieres yeni romanında Kur-
tuluş Savaşımıza kadar gelmeyi becere-
bilirse Kurtuluş Savaşımızı da tarihi ro-
man niteliğinde yazmayı planladığını
söylüyor. Kendisıne kaynak yollayaca-
ğıma söz veriyorum.
Genç ve yaşlı, kadın ve erkek, yeni
veya tecrübeli tüm yazarlann ortak nok-
talan da var. "Yazmak kadar okumak
da önemli; özelyaşamımız veya gözlem-
lediklerimiz ha\al gücümüzü beslhor;
yazdıgmıız konuyiı inceler, öğrenmeye
çahşınz; araşürmayapmakyazmak ka-
dar önemfi" gibi.
Festivalin gerçek yıldızı Ben Okri.
Nijerya asıllı yazar İngil-
tere'de eğitim görmüş.
1991de "The Famished
Road"romanı ile Booker
Prise (Booker Ödülü), son-
ra da pek çok Avrupa ede-
biyat ödülünü alan Okri'yi
tüm salon heyecanla bekli-
yor. Ufak tefek, şimşek gi-
bi bakışlı yazar, ününü al-
çakgönüllülüğe dönüştüre-
bilmiş ender kişilerden.
Romarüannın yam sıra şi-
ir ve denemeler de yazan
Okri, deneme yazmanın
zor olduğunu, ama en iyi
beyin cimnastiklerinden
biri olduğunu, beynimizin
nasıl geçici yorumlara var-
dığını ya da hiçbir yoruma
varamadığımızı görmenin,
kendimizi tanımanın en
güzel yollanndan birinin
deneme yazmak olduğunu
söylüyor. Son kitabı birde-
nemelerdemeti: "AVVİ^of
BeingFree" (Özgür Olma-
nın Yolu). Okri, bu kitabın-
dan Nevrton's Child (New-
ton'ın Çocuğu) başlıklı bö-
lümü okuyor:
"— Tek bir gözle. beyni-
mizde tek bir fildrle ve yol-
cuhığa çıkabileceğimiz tek
bir yolla doğmadık. Dün-
yaya, hayret verici sayıdaki
fenomenleri görmek için
baknğnnızda. felsefenin ne-
leri içerebileceğini görebi-
lir mi\iz? Hepsini sindirip
açıklayabilir mi> iz.' Sanmı-
yorum. Kâinat daima biz-
den daha büyük olacakür"
diye başlıyor. "„ Yanm ha-
yabnda henüz keşfetmedi-
ğimiz mucizeler var. Akb-
mıza bile gelmeyen edebi
olasdıklar var. Bi/ henüz,
önümüzdesonsuzluğa açıl-
mış olasıüklar ok\anusu
dururken sahilde çakülar-
la oynayan Newton'm ço-
cuğuyuz" diye bitiriyor.
ben Okri, sanıyorum 20'n-
ci yüzyıl İngiliz edebiyatı-
nı 21'incı yüzyıla taşıya-
cak yazarlann başında ge-
liyor.
Festivalden aynlırken
hepimiz beynimizin ve yü-
reklerimizin tazelendiğini
ve uyanldığını hissediyo-
ruz.
BUAŞAMADA
ŞÜKRAN KURDAKUL
Hiroşima'lar da Oldu
Kaç savaş var "Ihtiyar Yüzyırm sabıka kaydın-
da. Birini bile anımsamak kurulu düzeni besleyen
kaynaklan düşündürür insana. Silah tacirlerinin
oyununa getirilmiş milyonlarca genç adam soran
gözlerle geçer belleğimizın caddelerinden.
- Uygartık adına mı ölüme sürdüler bizi?.
Teknik utkulann barbarlık aracı olarak kullanıl-
dığı bir dünyada, henüz, düşünsel güç eylem gü-
cüne ulaşamadığı için ölüme gönderildi, gönde-
riliyor insanlar.
"Avrupa toplumlan çukuriara doldurulmuş ö/ü-
leriyle, sayılan mityonlan bulan gözleri kör edil-
miş, kolu bacağı kesilmiş, gazla zehirienmiş in-
sanlanyla, şaşkına dönmüş kurbanlanyla, altüst
olmuş değerlehyle, çökmüş ekonomileriyle, ça-
tırdayan anıtlariyle karşı karşıyaydı.."
I. Savaş'tan sonra Andre Malraınc gibi düşün-
cesi uyan çığlığına dönüşenler için önemli olan,
bu yıkım karşısında sessiz kalmamaktı.
Sizin, onların benim susmayı uygar insan bilin-
cine aykın saymamız.
Kuruiu düzenin ardındaki asıl güç odaklanna
karşı..
Güç odaklannın gizlı sözcüleri politikacılara kar-
şı.
Faşizmın II. Savaş öncesi Habeşistan halkını
"zehirii gaz"\ara boğduğu zaman insanlığın işle-
diğı sessiz kalma suçu, döl yatağında Hiroşima
ve Nagasaki toplu kıyımı acımasızlığını beslemiş-
tir.
•••
6 Ağustos 1945'te Hiroşima ve Nagazaki'ye
atılan bombalarla 210 bin kişinin bir anda yok
edilmesi de geçti "Ihtiyar Yüzyırın sabıka kaydı-
na.
Ama ölüm aracının ardındaki "emir ve komuta
zinciri", nerdeyse elli yıldır yeni bulgulann korku-
sunu yaşatıyor insanlara.
Gözlerimizin içine baka baka.
Üstelik barış meleği de kesilerek.
Hiroşima'dan sonra Vıetnam, Vietnam'dan
sonra tüm dünya..
Hiroşima Belediye Başkanı Takaşi Hiraoka 6
Ağustos anma toplantısında şöyle uyanyor in-
sanlığı, emperyal güçlerin tuzagına düşürülmek
istenen insanlığı:
"ABD bir taraftan nükleer sılah stoklannı azal-
tacağına söz veriyor, dığer taraftan inatla nükle-
er deneme programını sürdürüyor.."
Yaşam doğruluyor Hiroşima'dan yankılanan bu
sözleri.
Nâzım Hikmet'imizin son yıllarında seslediği
dizeler de yaşanıyor her gün:
"Işler atom reaktöıieri işler
Yapma aylar geçer güneş doğarken.
Ve güneş doğarken gül yaprağına
Uçak alanında sessiz pilotlar
'H' bombası yükler tepkılilere
^ Ve güneş doğarken, güneş doğarken
• •-^ Otomatik silahlaıia biçilir ' • - ••-*-
Üniversitelilerle ışçiler."
Evet, yasak dinlemiyor nükleer öldürme araç-
ları.
Ya ötekiler?
Ben bu satırları yazarken kaç insanın yaşam
damariarını söndüren ötekiler...
Demirtaş'ın şirleri Rusçada
• Kültür Servisi - Moskova'da yayımlanmakta
olan "Kommentarii" dergisinin 1997 tarihli 12.
sayısında, Metin Demirtaş'm şiir seçmelerini
yayımladt. Şiirler Türkolog Radi Fiş ve
Aleksandr Davidov tarafından çevrildi.
Demirtaş'm önceki yıllarda da Yunna Morits,
Yevgeni Vinokurov gibi tanınmış şairlerce
Rusçaya çevrilen şiirleri "tnostrannaya
Literatura" dergisinde yayımlanmıştı.
İglesias'tan son dünya turnesi
• Marbella(AA)- "'Kadife seslı" lakabıyla
tanınan Julio Iglesias, 1999 yılında son kez
dünya turnesine çıkacağını açıkladı.
Iglesias, tatilıni geçirmekte olduğu
Marbella'da düzenlediğı basın toplantısında,
yerini iki oğlu Julio ve Enrique'e
bırakacağım belirtti.
Bu karannın müziği tamamen bıraktığı
anlamma gelmediğini vurgulayan Iglesias.
açıkladığı tarihten sonra sadece büyük
organizasyonlara katılacağını ifade etti.
Bupgaç, Kuydaş Sanat
Galerisi'nde
• Kültür Servisi-Bülent Burgaç'ın resim
sergisi Kuşadası Kuydaş Sanat Galerisi'nde
bugün açılıyor. Burgaç'ın ağırlıklı olarak
deniz ve insan ilişkisini gözlemleyerek
yaptığı eserlerinin sunulduğu 8. kişisel
sergisi, 24 ağustos tarihine kadar
devam edecek.
Kmldeniz'de fotosafari
• Kültür Servisi- Fotoğraf dergisi ve Fotoğrafevi,
3-12 ekim tarihleri arasında Kızıldeniz'e kadar
uzanacak olan bir fotosafari düzenliyor.
Istanbul'dan başlayıp Suriye ve Ürdün'den
geçerek Kızıldeniz'e ve aynı yoldan
Istanbul'a dönüş yapacak olan fotosafari, özel
gezi otobüsü ile gerçekleştirilecek.
Geziye katılanlar dünyanın muhteşem
sualtı zenginliğine sahip Kızıldeniz'de görüntü
avcılığı yapabilecekler.
Bertolucci'ye Onur Leoparı
• LOCARNO(AA)-lsviçre'nin Locarno
kentinde düzenlenen film festivalinde onur ödülü,
bugüne kadar yaptığı unutulmaz çalışmalan
nedeniyle ünlü yönetmen Bernardo
Bertoluccrye verildi. 'Paris'te Son Tango',
'1900', 'Ay' ve 'Son lmparator" gibi
fîlmlere imza atan ünJü yönetmen,
kendisine verilen Onur Leopan
heykelciğini ve 15 bin dolarhk çeki alırken
çok mutluydu.
Festival gecesınde aynca 'Paris'te Son Tango'
filminın bir kopyası da sinemaseverlere izletildi.
Bu yıl beşincisi düzenlenen ve
geçen günlerde başlayan festivalin büyük
ödülü Altın Leopar'ı kazanabilmek için
20 film yanşıyor.