09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CumhuriyelImthaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmenı: Orhan Erinç 0 Genel Yayın Koordinatörü: Hikmet Çetinkaya • Yazıışleri Müdürlen. IbrahimVıldiz(Sorumlu), DinçTayuıç 9 Haber Merkezi Müdürü: Hakan Kara 9 Görsel Yönetmen: Fikret Eser Dış Haberler: Şinasi Danışoğlu 0 tstihbarat: Cengiz Yıidınm • Kûltür Handan Şenköken • Spor: Abdülkadir Yücelman • Makalelen Sami Karaören # Düzeltme: Abduüah Yazıcı # Fotoğraf Erdoğan Köseoğlu # Bilgı-Belge Edibe Buğra • Yurt Haberlen: Mehmct Faraç Yaym Kunılu. İlhan Sdçnk(Başkanl Orhan Erinç, Oktay Kurtböke Hikmet Çetiııka> a.Şâkran Soner. Ergun Bala,Dinç Tayanf, tbrafaim Yıldız, Orh»n Burulı, Mmtafa Balbay. Hafcan Kara. Ankara Temsücısı. Mustafa Balbay 0 Haber Müdürü. Doğan Akın Atatüıt Bulvan No 125, Kat:4. Bakanlıklar-Ankara Tel. 4195020 (7 hat), Faks 4195027 • tzmır Temsılcısı SenkrKmk,H.ZiyaBlv.l352S 23TeL4411220, Faks. 4419117 • AdanaTemsılcısı: Çetin Yigenoğlu, inönûCd. 119S. NolKat:l,Tel:363 12 11, Faks 363 12 15 Mûessese Müdûrii: Üstün Akmen •Koonfinaîör Ahmet Korukan • Muhasebe BülenC Yener •Idare: Hüseyin Gürer • Işletme Önder Çelik • BUgı-lşlem Nail İnal • BilgjsavarSıstem: Mürüvet Çiler MEDYA C: • Yfinetim Kunılu Başkanı - Genel Müdür Gülbin Erduran 0 Koordınatör Reba Işıtman • Genel Müdür Yardımcıs Miııe Akdağ Tel 514 07 53 - 51395 80-513 84«Wl,Faks.51384ö- Yayımknao *e Basu: Yenı Gün Haber Ajansı, Basm \e Yavuıcılık A Ş. Türkocajj Cad 39 4' Cagaloglu 34334 1si PK 246 Istanbut Tel (0'212) 512 05 05 (20 hat) Faks (0/212)513 85 95 11 AĞUSTOS 1997 Imsak: 4.22 Güneş: 6.03 Öğle: 13.16 Ikindi: 17.05 Akşam: 20.16 Yatsı: 21.50 Diana mezarlıkta • Haber Merkezi - Mayın kurbanlanna yardım için Bosna'da bulunan Galler Prensesı Dıana. diin sabah erken saatlerde Sarejova Lion MezarlığTna gıtu. Diana'nın mezarlıkta yas tutan bır kadınla karşılaşması çevredekilere duygusal anlar yaşattı. Prenses Diana üç günlük bir ziyaret ıçm Bosna'da bulunuyor. Panaztepe kazılam • MENEMEN(AA)- Izmir'in Menemen ilçesindeki Panaztepe mevkıınde 12 yıldır süren- kazılann bu yılki bölümüne başlandı. Kazı heyeti başkanı Hacettepe Üniversitesi Arkeoloji ve Sanat Tanhi Bölümü öğretim üyesı Prof. Dr. Armağan Erkanal, bu yıl Panaztepe'nın doğu kısımlannda çalışılacağını söyledi. Erkanal, Tiirk Tarih Kurumu tarafından desteklenen kazıda Mıken Uygarlığı ve Batı Anadolu'da yaşayan kavimlerle ilgilı eserlerin gün ışığına çıkanlacağını belirtti. Kanser eğitjmi projesi • BLRSA(AA)-Uludağ Onkoloji Dayanışma Derneği (Onko-Day), halkın kamer konusundaki bilgı düzeyinin yükseltılmesi amacıyla 3 yıl sürecek "Toplumsal Kanser Eğitimı Projesi" başlattı. Onko-Day Başkanı ve Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Kayıhan Engın, sağlık sorunlan arasında kanserin ilk sırada yer aldığını belirterek. korunma ve erken tanının hastalığın önlenmesınde önemli bir rol oynadığını söyledi. Sağlık zipvesi • ANKARA (AA) - Dünya Sağlık Örgütü(WHO) ; Avrupa Bölgesi'ne üye 50 ülkenin sağhk bakanlannın katılacağı ve "Sağlık Zirvesi" olarak adlandınlan "47. AvTupa Bölge Komitesi Toplantısı". 15-19 eylülde lstanbul'da gerçekleştirilecek. Sağlık Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, toplantıda Türkiye'nın sağlık politikalannın dünyaya kaynağından aktanlma fırsatının yakalanacağı ifade edildi. Toplanrı süresince katılımcılar için teknik gezi düzenlenecek ve Türkiye'nın sağlık sisteminin yerinde görülmesi sağlanacak. Kitap okumuyoruz, sinemaya gitmiyoruz, spor yapmıyoruz Reııksiz yaşatn• Piar-Gallup'un 'Profil 97' araştırması, halkın kültürel alışkanlıklanmn çok zayıf olduğunu ortaya koydu. Araştırmaya göre halkın yüzde 90'ından fazlası hiçbir toplumsal örgütlenmeye üye değil. Spor yapmak yerine spor televizyondan izleniyor, kitap okunmuyor, ancak evlerde ansiklopedi bulunduruluyor. Istanbul Haber Serv isi -Türk halkının büyük ço- ğunluğunun derneklere üye olmadığı. sinemaya ve tiyatroya gitmediği, ki- tap okumadığı, spor yap- madığı, yürüyüşe çıkma- dığı, tavla bile oynama- dıği tespit edildi. Piar-Gallup'un "Pro- fd'97" adlı araştırmasının "Kültürel Faaliyetier, Sos- yal İlişkikr ve Boş Zaman- lar" bölümündeki venle- re göre toplumun en çok sosyal faaliyette bulunan kesimini yüzde 63 gibı bir oranla, kabul günleri ya- pan ev kadınlan oluştu- ruyor. Araştırmada, spor yapmayan. yürüyüşe bıle çıkmayan Türk halkının. yaklaşık yüzde 48'lik bö- lümünün televizyondaki sporkarşılasrnalannı izle- diğı, yüzde 45 "inın hıç ki- tap okumadığı, ama yüz- de 56.4"ünün de evinde ansiklopedi bulundurdu- ğu belirlendi. Bahçeyi seviyonız Profil'97 araştırması, Türk toplumunun, tüke- tim kalıplannın yanı sıra manevi değerleri, aile ya- şantılan, sosyal, kültürel ve ekonomik davranışla- n ile bireysel özellikleri açısından profılıni belir- lemeye yönelik olarak ha- zırlandı.'Profil'97,1993'te yapılan aynı içerikli araş- tırmayla karşılaştınlarak, Türk halkındaki değişim- leri de göstermeyi hedef- liyor.Araştırmaya göre en olumlu özelliklenmızden birisi, yaklaşık yüzde 40 oranıyla 'bahçe ve çiçek bakımryla ilgilenme alış- kanhğı' olarak beliriyor. Kahve yerine bar Herhangi bir dernek. kulüp, hayır kurumuna üye olma oranı son dört yılda yüzde 2.6 oranında azalırİcen, 1997venlenne göre toplumun yüzde 90.8'i hiçbir yere üye de- ğil. Dını bayramlarda ak- raba ve yakın dostlann zi- yaret oranı ise yüzde 82.8.' Erkeklenn kahvehaneye gitme alışkanlığında 1993'ten bu yana yüzde 6'lık bir azalma (yüzde 28.7) görülmesi olumlu sonuçlardan biri. Spor yapma oranı, "ara sıra ya- panlar" sayesinde de ol- sa, yüzde 32'ye kadar yük- selebilmiş durumda. Üs- telik 1993'e göre binde 2'lik bir artış bile var. Bir başka olumlu gelişme ise sinemaya, tiyatroya, ba- le-operaya ve konsere git- me alışkanlığı hâlâ çok düşük olmasına karşın, hiç gitmeyenlerin oranın- da ortalama yüzde 3'lük bir azalma var. Öte yan- dan sosyal faaliyetlere ka- Erkeklerin kahveye gitme alışkanlığı Devamlı qidenler Sık sık gidenler Ara sıra qıdenler Hıç gıtmeyenler TOPLAM CEVAP Profil'93 24.6 19.0 33.5 22.9 992 Profil'97 15.6 16.6 39.1 28.7 988 Sinemaya gitme alışkanlığı Devamlı gidenler Sık sık gidenler Ara sıra gidenler Hiç gitmeyenler TOPLAM CEVAP Profil'93 1.9 3.6 15-1 - 79.4 2000 Profil'97 1.9 3.9 16.6 77.6 1970 • Sinema, tiyatro ve konser gibi etkinliklere son derece uzak duran toplumun en sosyal kesimini yüzde 63 oranıyla 'kabul günü' duzenleyen ev kadınlan oluşturuyor. En çok halk müziği dinleyen toplumun, gelir dağılımındaki bozulma nedeniyle son yıllarda şans oyunlanna yöneldiği görülüyor. gitmeyenlerin oranı yüz- de 92.8 iken 1997'debu rakam yüzde 86.8 olarak beliriyor. Yüzde 49.9 oranıyla en çok Türk halk müziği, yüzde 27 Türk sanat mü- ziği, yüzde 19.8 ile ara- besk müzık ve yüzde 17.4 ile Türk pop müziği din- leyen Türk halkının, top- lam yüzde 5.4'ü yabancı pop ve rock dinlerken, yüzde 5.1 'lik bölümü ise müzikten hoşlanmıyor. Kitap okumayanlann ora- nında yüzde 8'lik bir azal- ma olması ve hiç okuma- yanlann yüzde 44.9 ile azınlıkta kalması, bir baş- ka olumlu sonuç. Ders kitapları dışında en son ne zaman kitap okuduğu Hiç okumadım Uzun zamandır okumuyor Son 1 yıl-6 ay içinde Son 6 ay-3 ay içinde Son 3 ay-1 ay içinde Son 1 ay içinde TOPLAM CEVAP Profil'93 % 52.1 31.2 2.5 1.7 2.3 10.2 1729 Profil'97 % 44.9 23.2 7.2 3.9 5.8 15.0 1631 tılmayan halkın. gece kulübü ve barlara daha çok gitmeye başladığı gö- rülüyor. 1993'ten bu ya- na bu yerlere gidenlerin sayısında yüzde 14 gibi bir artış var. 1993'de bar ve gece kulübüne "hiç" Şans oyunlanna ilgi büyük Şans oyunlanna yönel- mede ise yüzde 7 oranın- . da bir artış görülüyor. Hal- kın yüzde 52'si Milli Pi- yango, yüzde 27'si kazı kazan, yüzde 23 'ü de Spor Toto oynuyor. Bu verile- rin ışığında Türk halkının ekonomik durumu ünlü romandaki mirasyedi Ob- lomov'un refahı ile aynı seviyede değilse de hare- ket(sizlik) "kabSyeti" açı- sından, önemli bir örtüş- me gözleniyor. tstanbul'da Çırağan Kempinsky Oteli'nin boğaza bakan hav uz başında Sheebagü- neşin, denizin tadını doya do> a çıkanyor ve durmaksızın yeni dosdar cdiniyor. Sheeba IsUuılnılMa • Teksas'ın bir kasabasında yaşayan küçük bir kız, yoksul ailesirûn gezilere çıkacak parası olmadığından oyuncak ayısı Sheeba'yı dürıyayı gezmeye yolladı. Elden ele, ülkeden ülkeye dolaşan Sheeba, maceralannı, gördüklerini mektupla küçük kıza iletiyor. Sheeba bir haftadır İstanbul'da konuk. Hem de Çırağan Kempinsky Oteli'nde. AYDIN ENGtN e-posta : tan (â prizma.net. tr Adı Sheeba. Kimi- leri onun bir ayıcık ol- duğu kanısında, kimi- leri de minik bir kö- pekçik. Kimileri de, "Bir maskara yaraük işte" demeyi yeğliyor. Ama herkes onu sevi- yor. Sheeba'nın boynun- da küçük bir mektup- çuk var. Ingilizce bir mektup. En üstte adre- si var: Baylas, 11318 Candle Park, San An- tonio, Texas 78249. Sonra da kısa bir not: '"Merhaba. benim adun Sheeba. Ailem parasızhktan seyahat edemiyor, o >üzden onlar için ben geziyo- rum. Beni 2-3 gün için yanınıza ahp konuk edin. Maceramı kaleme ahn ve \ ukandaki adrese bir kartpostal ile birlikte gönderin. Daha sonra lütfen beni herkese açık bir ye- re bırakın ki beni başka birisi alsın._" Sheeba'nın, yoksul çiftçi ailesinin küçük kızının yanından aynlıp dünyayı gezmeye başladığından bu yana nerelere gittiği tam olarak bilinmiyor. Bilinen en son Avustral- ya'da birkaç gün konuk olduktan sonra Tay- land'a geldiği ve Bankong'da gezip tozdu- ğu. Bankong'daki ev sahibi onu bir Ame- rikalıya, Henry P. Sears'a vermiş ve She- eba da böylece tstanbul'a gelmiş. Sheeba şimdi Istanbul'un en güzel göründüp bir otelde, Çırağan Kempinsky'de konuk. Et- rafında bir sevgi çemberi. Herkes She- eba'yı ağırlıyor. Geçenlerde birkaç günlü- ğüne Bostancı'ya gitti ve 15 aylık Zeynep Naz Ankan'la tanıştı. Iki bebek pek gü- zel anlaştılar. Birlikte fotoğraflan çekildi. Istanbul kartpostallan eklendi. lstanbul'u anlatan mektuplaryazıldı. Teksas'ın San An- tonio kasabasındaki yoksul Baylas ailesi- nin küçük kızı şimdi lstanbul'u az daolsa tanıdı. Otelin resepsiyonunda Sheeba'nın öncelikleri var. Yani çok torpfllirÖteki müşteriler sıralannı beklemek zorunda. Bu akşam Sheeba için Çırağan otelinin havuzbaşında bir parti veriliyor. Kempinsky otelinin resepsiyonunda çalışan güzel ab- lalar. yakışıklı abilerle birlikte bir güzel eğlenecek. Bu bir veda partisi. Çünkü Sheeba cu- ma günü Berlin'e uçacak. Berlin'den son- ra? Bu henüz bilinmiyor. Belki Grand Ca- nana adasında birtatil yapacak, belki Ams- terdam kanal gezisine çıkacak. Sheeba'nın dünya turu 20 aralıkta bite- cek. 24 aralıkta Noel yortusunda evinde olması gerekiyor. Boynundaki mektupçuk- ta bu özellikle belirtilmiş: "Beni 20 Arauk 1997'den sonra se\ diklerime gerigönderin. Geri dönmezsem küçük sahibemin kalbtkı- nhr" Sheeba küçücük bir kızın çocuksu bir mutluluk arayışiyla yollara düşmüş. Ne tu- haf. Sheeba gittiği her yerde mutluluk sa- çıyor. Bugünlerde lstanbul'da gözlerinin içi gülen gencecik kızlar, delikanlılar gö- rürseniz, Kempinsky Çırağan'ın resepsiyon ya da danışmasında çalışıp çalışmadıkla- nnı sorun. Büyük olasılıkJa. "Aaaa, evet, nerden bfldiniz" diyeceklerdir. Sonra da Sheeba'yı sorun. Göreceksiniz mutluluk size de ulaşacak. LJüşlerdeki kış geliyor Beymen 1997-98 sonbahar-kış koleksiyonlannı önceki gün Svvissotel'de düzenlenen bir defıleyle ba\i ve personeline tanıttı. "Düşlerdeki kış" temasıyla tanıülan 7 değişik koleksiyon. aralannda Begüm Özbek, Deniz Pulaş, Boray Dündar, Derya Tıregül \e çocuklann da bulunduğu 60 manken tarafından 250 metrekarelik si\ah-be>az bir podvıımda sunuldu. Beymen Genel Müdürü Nur Akgerman defDe öncesinde yapüğı konuşmada, günün her saatine alternatif sunan Beymen koleksiyonlan ile düşlerin gerçeğe dönüşebileceğini belirtirken. bu sezon da özgün tasanmlanyla Türk modasına yön vereceklerini söyledi. Defilede Be\men Club, Bejmen Academia. \ersace V2, Beymen Kadın, Bevmen Erkek ve Bevnıen Kids üriinleri tanıüldı. (Fotoğraf: UĞUR GÜNYÜZ) İlginç olaylar ülkesi Böyle şeyler 'yalnızca' ABD'de olur WASHINGTON (A.\) - ABD, "tuhaf ve il- ginç'' olaylann yaşandığı ülkeler arasındaki li- derliğini sürdürüyor. Tennessee eyaletinde bir adam, eşinin kadınlık organını Japon mucize- si "süper zamk" ile kapattı. Franklin James adındaki ."Vmerikalı bu ey- leminı, başı ağndığı için hap alan eşi uyurken gerçekleştirdi. Teresa James, ancak sabah uyandığında olayın farkına vardı ve hemen bir sağlık kuruluşuna başvıırdu. Kızgın koca, "Beni aldanyordu, bir ders vennek istedun" dedi. Teresa James, önce kocasından şikâyet- çi oldu. Ancak Franklin ile Teresa daha son- ra banştılar. Burun ısıran yargıç West \r irginia'da bir yargıç, bir eve girmek- le suçlanan sanığın burnunu ısırdı. Sanık Bifl Witten'ın kefalet ile serbest bırakılma talebi- ni reddeden yargıç Joseph Troisi, çılgına dö- nerek cübbesinı yere attı ve Witten'e önce tü- kürdü, sonra da burnunu ısırdı. Bill VVitten'in burnundan küçük bir parça yitirdiği bildiril- di. FB1 ve eyalet polisi olayı soruşturuyor. Olay. "Demir Yumruk" MikeTyson'un, raki- bı ağırsikletboksşampiyonuEvanderHoDy- field'ın kulağını ısırmasından sonra yasandı. MkhadZJmmeradlı Amerikalı, kendısıni öldürmeleri için iki katil kiralayan kansı le- hinde ıfade verecek. Zimmer, 12 yıla kadar ha- pis cezasına çarptınlabilecek olan Joyce Zim- mer için savcılığa suçlamalardan vazgeçilme- sini önerdi. Michael Zimmer. eşı lehınde mah- kemede ıfade vereceğini söyledi. Joyce Zim- merise kocasının 250 bin dolarlık hayat sfgor- tasını alabilmek için Michael'ın öldürülmesi- nı planladığım kabul etti. Kiralık katiller, Mic- hael Zimmer'i bıçaklayarak ve beyzbo! sopa- sı ile döverek öldüreceklerdi. Mahkeme sürer- ken, Zimmer, kansı için, "Onun kalbi albn gi- bidir, ilelebet onunla birlikte olacağun"diye konuştu. Harita bırakan mahkûm Alabama eyaletinde, hapısten kaçan bir mahkûm, saklanacağı yerin adresinı yazdığı kâğıdı hücresınde unuttu. John Patrick. hapisten kaçtıktan sonra doğ- ruca yakın bir arkadaşının evine gıttı. Ancak kâğıdı ve üzerindeki haritayı bulan polis. Pat- nck'i dostunun evinde dınlenırken yakaladı. lllinois'te BennieCarson adındaki bir adam, göğüsleri "anormalderecede büyük" striptiz- ci kızlann dans ettıği birbara gitti. Carson. sah- nenin dibinde neşeyle birasını yudumlayarâk gösteriyi izlerken, striptizcı kızın göğüslerin- den birinı kafasına yedi. Kızın göğüslerinden her birinin 20 kılo ağırhğmda olduğu kayde- dildi. Carson önce hastaneye gidip gerekli te- daviyı gördü ve sonra bar aleyhine dava açtı. Boynunda ve başında ağnlan olan Carson, gece kulübünden 200 bin dolar tazminat isti- yor. Carson, "müşterilerin, kızlann göğüsleri- nin varatabileceği tehlikeler konusunda önce- den uyanlmalan gerektiğini" savunuyor. SÖYLEŞİ ATTİLAİLHAN NATO 'Yanılsaması'!.. Sonradan duyulmuştu, meraklısı elbette bilir. 1950 seçimlerindeki ağır yenilgiden sonra, Isrnet Inönü, iktidan Celâl Bayar'a devredecek- ti: ikisi de aynı siyaset ocağında yetişmiş, yıllar- ca aynı partide bulunmuş, aynı hükümette yan ya- na çahşmışlar; açık açık konuşuyoıiar; Celâl Bey, en çok merak ettiğini Inönü'ye soruyor: "- NA- TO'ya neden girmediniz Paşam?" Ismet Inö- nü'nün cevabı pek meşhurdur: "-...a Celâl Bey, onlar aldılar da, biz mi girmedik?" Soru ve cevap, ikisi de, Türkiye'nin siyaset ha- yatına handiyse yanm yüzyıl 'hükmetmiş' iki po- litikacının, nasıl ve hanği noktada buluştuklannı pek güzel gösterir. Gâzi'nin aksine, 'Sistem'le entegrasyon, yâni kaynaşmaanyorlar; nedeni de, belli: bakmayın siz, CHP/DP arasındaki mücade- lenin 'şiddetine', bu iki kişiden biri, Ismet Paşa, ülkemizdeki oligarşik iktidar çekirdeğinin 'bürok- rat' kanadına; ötekisi Celâl Bayar, burjuva kana- dına lideriik etmektedir; yâni uyuşmazlıklan yüzey- de, hele o yıllardaki burjuvazinin henüz emekle- diği düşünülürse!.. O zaman görülen nedir? Türkiye'yi yönetenler (bürokrasi+burjuvazi), 'Sistem'in (Bat'nın) hima- yesini anyoriar. Dikkat isterim, bu 'himaye', Sıvas Kongresi'nin 'reddettiği' himayedir. lyi de, niçin lüzum görüyorlar buna? Sebeb malûm, savaş sonrasında, Stalin/Beria yönetimindeki Rusya, Doğu'ya ve Batı'ya doğru 'yayılmaktadır'; hem za- fer kazanmış, üstelik nükleer bir güç; bir bakıma Türkiye'nin üzerinde kara bulutlar dolaşıyor; an- cak Batı'nın savunma sistemine (NATO) katlırsa, dengeyi sağlamış olacaktır. Çünkü, o da nükleer! Burası anlaşıldı mı? Böyle bir tehdit ne derece vardı, o ayn birtartışma konusu; insanın kafasını kurcalayan soru başka: Türkiye savaş boyunca, resmen 'silâhlı tarafsızlık' politikasını gütmüştü; Inö- nü ve Bayar, Ruslardan niye korkuyor? Şundan: Ankara, -hele Hitler SSCB'ye saldırdıktan son- ra- Berlin'le Rusya aleyhine bazı gizli ve karışık ilişkilere girmişti; üstelik, yenilgiden sonra, Mos- kova'nın bunlan Alman Hariciyesi'nin arşivinden öğrendiğini biliyordu. Besbelli, o ilk 'tarihi buluş- ma'da Bayar'ın sorusu da, Inönü'nün cevabı da bu zeminden geliyor. Kore 'faturasr... Sonuç ne oldu? O biliniyor Kore 'faturasını' ödeyip, Menderes, Türkiye'yi NATO 'şem- siyesinin' altına sokar; sokar da, ne olur başta Türk Silahlı Kuvvetleri'nin 'ulusal savunma anlayışı'o\- mak üzere, zamanla pek çok şey -Türkiye'nin aley- hine olmak üzere,- değişir; böyle olduğu da, ko- lay kolay anlaşılmaz! Ister misiniz bir örnekle konuşalım: Mustafa Kemal Paşa, 1 Kasım 1937'de -ölümünden bir yıl önce-, Meclis'i açarken, bir manada 'vasiye- ti' sayabileceğimiz, şu sözleri söylemiştir: "...endüstrileşmek, en büyük millî davalan- mız arasında yer almaktadır. Çalışması ve ya- şaması için ekonomik elemanları memleketi- mizde mevcut olan, büyük küçük, her çesit sa- nayii kuracağız ve işleteceğiz. (Buraya. dikkat!) En başta vatan müdafaası olmak üzere, ürün- lerimizi değerlendirmek, ve en kısa yoldan, en ileri ve müreffeh Türkiye idealine ulaşabil- mek için, bu bir zarurettir". Bunun uygulamadaki adı, ne? Başta savunma sektörü olmak üzere, 'kamu öncülüğünde hızlı sanayileşme', öyle mi? Peki, NATO'ya girdikten sonra, söylenenleri ve yapılanları hatırtar mısınız? Hiç unutmam, Donanmamızın geliştirilmesi gün- deme gelmişti; Celâl Bayar, o inanılmaz sözü söyledi: "-...ABD'nin VI. Filosu Akdeniz'de do- laşıyor, buna ne gerek var?" Türkiye Havacılık Sanayii teşebbüsüne girmişti: Kayseri'de Uçak Fabrikası kurulmuştu; hatta -galiba Mısır'a- uçak satmıştık; nasıl olsa daha iyisi, daha moderni VVashington'dan gelecektir diye, o fabrikayı ka- pattık. Bunlann 'yanlış' olduğu, ancak Kıbns kri- zinden sonra, Ankara'nın kafasına dank diyebi- lecektir. Inönü/Bayar ikilisı artık rahattı: Türkiye'nin sa- vunması, NATO kapsamındaki 'Topyekûn Muka- bele Stratejisinin' güvencesi altına alınmıştı; yâ- ni ne demek, SSCB, hangi NATO üyesinin kılına dokunursa dokunsun, ittifakın (ABD'nin) nükleer caydırma gücü devreye girip, Doğu Bloku'nu yerle bir edecek! Moskova'daki Nomenklatura 'çetesi'nin, Türkiye'ye saldırmadan önce, külâ- hını önüne koyup düşüneceği varsayılıyordu. Bu bir. Ikincisi de, şu: belâ kuzeyde olduğuna göre, Türkiye'nin 'Savunma Anlayışı'r\\n bu konsepte göre örgütlenmesinin zorunlu olduğu! Gerçekte bu, ikili biryanılsamadır('Yan//sama', illusion anlamına); öyle olduğu da, hem soyut, hem de somut düzeyde, geçen sonraki on yıl içinde görülmüştür; buna rağmen, Inönü/Bayar ikilisi, belki komünizm paranoyası, belki ufuklannın dar- lığı, belki -Fâlih Rrfkı'nın saptamış olduğu- 'ileri Tanzimatçı' nitelikleri yüzünden, yanılsamada ıs- rar etmişlerdir. Pratikte, yanlışlık nasıl mı görülmüştür? Onu da, ayrıca konuşuruz. http^/ www. prizma.net tr/ A İLHAN httpV/www.eda.tr/-bilgiyay/yazar/ailhan.htlm
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle