23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
r SAYFA CUMHURİYET 1 MAYIS 1997 PERŞEMBE HABERLER 8 yıl kesintisiz eğitim bunalımı Refah Partisi'ndeki gizli çekişmeyi su yüzüne çıkardı Erbakan iç bunabmla tanışb SEBAHAT KARAKOYUN ANKARA - Milli Güvenlik Kuru- lu'nda (MGK) 8 yıl kesıntisiz eğitimi öngören tasanyı imzalayacağı yönünde güvence veren Başbakan Necmettin Er- bakan, parti içi muhalefetle tanıştı. Er- bakan'ın, parti içindeki en güçlü rakıbi olarak görülen îstanbul BüyükşehirBe- lediye Başkanı Tayyip Erdoğan'ın RP grup toplantısında tasanya karşı tepki- sini dile getirmesinden tedirgin olduğu belirtilirken; Başbakan'ın imzasının parti içindeki radıkalleri harekete geçi- receği savunuldu. RP'li birmilletve- kili, "Bu noktada yapabileceğimiz TBMM'de tasanya karşı çıkmaktır. An- cak daha sonra gerekli zeminlerdc baş- ka değerlendirmeleryapılacaktır. hesap soralacaktır" görüşünü dıle getırdi. Erbakan'ın veliahtı olarak nıtelendi- nlen Tayyip Erdoğan'ın önceki gün ya- pılan grup toplantısında RP liderine, "İmam-hatipleri kapatamazsınız, size kendi yavrunuzu boğdurmaya çalışıyor- lar" uyansında bulunması \e toplantı- da söz alan millenekillerinin de tasan- ya karşı çıkmalan parti içindeki gizli çekişmeyi su yüzüne çıkardı. Parti içinde Karadeniz kökenli millet- vekilleri başta olmak üzere aralannda Hasan Hüseyin Ceylan, Bahri Zengin, Azmi Ateş ve Mustafa Baş'ın da bulun- duğu bir grubun destek verdiği belirti- len Tayyip Erdoğan'ın, bu çıkışıyla Er- bakan'a karşı bir muhalefet atağına ge- çeceğinin işaretini verdiği bildirildi. RP kulislerinde Erbakan'ın tasanya imza atmasının Tayyip Erdoğan'ın çevresin- deki halkayı genişleteceğine dikkat çe- kıldi. Bu konuda görüşlerini açıkJayan bir RP millervekili şunlan söyledi: "Bu noktada yapabileceğimiz TBMM'de tasanya karşı çıkmaktır. Eğer tasan gelirse bunu herkes görecek- tir. Ancak daha sonra gerekli zeminler- de başka değerlendirmeleryapılacaktır, hesap sorulacaktır. Bu aşamada hiikü- meti bozmak ya da genel başkanı devir- mck gibi bir harekete kalkışmanın ya- rar sağlamayacağı açıktır. Uygunzaman ve zeminde herkes \ermesi gereken he- sabı verir." RP grubu: Tasanya geçit yok Erbakanın. "Bu 8 yıl kesintisiz ya da 5 artı 3 sorunu değiL Bu eğitimin kalite- li hale getirilmesi sorunu. Kapsamlı bir reform planlanıyor. Bir anda değil. pey- derpey gerçekleşecek"' sözleriyle rahat- latmaya çalıştığı RP grubunun tasanya karşı direnci sürüyor. RP Diyarbakır Millet\ekili Ömer Vehbi Hatiboğlu bu konuyla ilgili olarak şunlan söyledi: "BÖyle bir diizenlemenin tasan ola- rak getirilmemesini tercih ederim. An- cak böy le bir tasan hazırlarlarsa bu be- ni bağlamaz. Bizim için bağlayıcı olan hükümet protokolü ve programıdır. Ke- sintisiz eğitim de hem protokole hem de programa aykındır. Hiçbir güç bizim gdrüşleriınizi değiştiremez, Meclis'e ge- lirse karşı çıkanz. Amaçlan imam-ha- tipleri kapatmak. ama bunu başarama- •yacaklar." Hatiboğlu, 8 yı111k eğitimin bir baha- ne olduğunu savunarak, "RP'yi köşeye sıkıştırmak istiyorlar. Bugün 8 yıl kabul edilse yann başka bir sorun çıkaracak- lardır" diye konuştu. RP Genel Başkan Yardımcısı Rıza lilucak. düzenlediği basın toplantısında, 8 yıllık eğitim ko- nusunda hükümetin koalisyon protokol ve programıyla baölı olduSunu savun- du. DSP ve ANAP Lidersiz hükümet modett tartışması ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-ANAP\e DSP li- derlerinin üzerinde uzlaştıgı lidersiz geniş tabanlı hükü- met modeli iki partide tartış- ma yarattı. DSP'nin dün sa- bah toplanan Grup Yönetim Kurulu'nda hükümet tartış- malan ele alındı. Edinilen bilgiye göre. genel olarak Ecevit'in 23 Nisan konuşma- sındaki çıkışından duyulan memnuniyet dile getirilirken Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Selvi, "Erken seçim olsa da olmasa da, hükiime- te girilse de girilmese de par- tinin hazırlıklı olması ve ör- gütiülüğe önem verilmesi ge- rekli'" dedı. Toplantıda. li- dersız geniş tabanlı hükümet modeli tartışıldı ve görüşme- ler ıçin Ecevit'e yetki veril- di. Oylamada. Zonguldak Milletvekili Mümtaz Soy- sal'ın "ne tarz bir yetki isten- diği anlaşilanudığr için çe- kimser kaldığı öğrenildi. Soysal'ın. görüşmelerden sonra gruba bilgi venlmesi- ni, "TebBğ havası var. Temas- lardan önce konu gruba geti- rilmeliydPdiye eleştirdiği öğrenildi. Soysal. önerilen modeli "Gerçekçiveişlek de- ğil, Bayan ÇiHer'i yine kurta- nvor. Cumhuriyetçilik konu- sunda CHP ile uzlaşmayaca- ğız da DYP'yle ANAP'la mı uziaşacağız? Solu sağa yama- ma suçlamasına muhatapol- mamız tehükesi vaı"diye eleştirdi. Soysal. liderlerin elini taşın altına sokmasını isterken DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit. kendisine "Gerekirse elimi değil, başı- mı da sokanm. Ama şu anda doğru değfl" karşılığını ver- di. DSP Kayseri Milletveki- li İsmail Cem de. Ecevit'in başbakan olacağı bırmodel- de hükümete girmesini ister- ken 'darbeyolda' uyansında bulundu. Görüşmeler sıra- sında Zonguldak Milletveki- li Boray Bağcık'ın. "Bize, 'kaçıyor' deniyordu. İşte gö- rüldü, Baykal kaçtı" dediği bildirildi. ANAP Samsun Milletve- kili Biltekin Özdemir. "Yıl- maz ile Çiller başbaşa oturup anlaşmaya varnıalı"dcrken Kocaeli Millervekili Hayret- tin Lzun, "Genel başkanlar ellerini taşın altına koymaz- larsalideriiklerini tarnşmaya açmış olurlar'" görüşünü sa- vundu. DSP Genel Başkanı, Deniz Baykal sayesinde Erbakan ve Çiller'in rahat uyuduğunu söyledi 'Baykal, koatisyonu rahatlattı' ANKARA (Cumhuriyet Büro- su)-DSP lideri Bülent Ecevit. ge- niş tabanlı. lidersiz hükümet öne- risi götürduğü liderler turunu de- ğerlendirirken. kendisine "birles- medayatmasrnda bulunan CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'a "Bu konuyu ikide bir gündeme ge- tirmeyin lürfen" dediğini aktardı. Baykal'ın hükümet modeli önerisi konusundaki tutumunu belirsizlik içinde bırakma taktiği izlediğini bildiren Ece\ it. "Bu ta- \ır üzerine sanırun, Sayın Erba- kan \e Sayın Çiller dün gece (ön- ceki gece) rahat uyumuşlardır. Ama sonınlar uykuda çözülmez. L'ykuda gafil av lanabiliıier. CHP girmese de geniş tabanlı hükümet kurulabilir" dedi. Ecevit. gruba da. "Çok erken bir seçime de ha- zır olun. somutiktidar haarlığıya- pın" talimatı verdi. Ecevit. dün partisinin grup toplantısında ANAP, CHP ve DTP liderlerine ziyareti hakkında bilgı verdi. D- SP lideri. görüşmeleriyle ilgili olarak şu değerlendirmeleri yap- tı: ANAP lideri Yılmaz'la görüş- me: ANAP lideri Mesut Yılmaz modelimiz üzerinde tam mutaba- kata vanldıgını açılcfadı. 2 parti-' nin böy Ie bir model ıçın birlikte çağrıda bulunmasını önerdi, memnuniyetle karşıladık. Yıl- maz, çözüm hükümetini iddialı buldu. seçım hükümeti istedi. Sü- re belırtmeyelim. belli bir prog- ram yaşamageçirilsin.dedik. Sa- yın Yılmaz, "Bir mucizeolur, hü- kümet başanlı olursa erken seçi- me gerek kalmaz" dedi. Yılmaz. Başbakan'ın "hodri meydan" çağrısma da uyabileceğinı söyle- di. Buna boyun eğmenin yanlışlı- gını söyiedik. DTP lideri Cindo- ruk'la göriişme: DTP Genel Baş- kanı HüsamettinCindoruk'un bi- zim önerimize karşı çıktığı haber- leri basında yer aldı. Bu doğru de- ğil. Kendısiyle anlaşmaya vardık. EcCTİt, CHP girmese de geniş tabanlı hükümetin kunılabileccğini söyledi. (Fotoğraf: A A) Onerimızı kabul ettı. CHP lideri Bay kal'la göriişme: En uzun görüşmeyi 1.5 saat sü- reyle Sayın Baykal ile yaptık. Bu sürenin bir saatten çoğunu Bay kal birleşme. bütünleşme day atmala- nyla değerlendirdı. Bu benim ıçın özel bir önem taşıyor, bunu talep ediyorum. dedı. Ben de. her gö- rüşmemizde, el sıkışmamız \esi- lesiy le bir araya geldiğimizde bı- le, birleşme dayatmasına giriyor- sunuz. bu tav ır üzerinde anlaşabı- leceğımiz konularda uzlaşmayı bılc zorlaştınyor. Bu konuyu iki- de bir gündeme getırmeyın lüt- fen. dedim. Bir ortak hükümette bıraraya gelirsek. hangi konular- da ne ölçüde yakınlaşabileceği- mizi görmek için fırsat olur. de- dim. Buna da yanaşmadı. Sıvas davası karara kaldı.\NKAR4 (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) Savcısı Hamza Keleş. Snas katliamı davasında Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin verdiği bozma k'aranna uyulmasını istedi. Yargıtay "ın bozma karannda 42 sanık için idam, 39 sanık için de 5 yıldan 15 yıla kadar ağır hapis cezası verilmesi isteniyor. Yargıtay ın temyiz incelemesinden sonra yeniden görüşülmeye başlayan Sıvas katliamı ile ilgili davaya, Ankara 1 No'lu DGM'de dün devam edildi. Davanın halen Sıvas Cezaevi'nde tutuklu bulunan 22 sanığı. dünkü duruşmaya katılmazken, taraf avukatları ile asker olduklan için Yargıtay'ın bozma ilamma karşı görüşleri alınamayan tutuksuz sanıklar Sedat Yıktınm ile Özkan Doğan duruşmada hazır bulundular. Duruşmayı aynca sanık ve ölenlerin yakınlan, CHP İstanbul MilleKekili Ercan Karakaş, Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş ile çok sayıda demokratik kitle örgütünün temsiicileri izledi. Yargıtay'ın karanna karşı görüşleri sorulan sanıklardan Sedat Yıldınm, bozma karanna uyulmamasını isterken. "Ben 15 aydan ben de>letimizin bir kanş toprağını vermemek için teröristlere karşı savaşırken, bir yandan da bu davada idamla y argılanıyorum. Bu bir çelişki oluşturuyor. Yargıtay 'ın bozma ilamına uyulmamasını istiyorum" dedi. Duruşmada \argıtay"ın bozma karanna karşı mütalaasinı açıklayan savcı Hamza Keleş. 2 Temmuz 1993 tarihinde Sıvas'ta meydana gelen olaylar nedeniyle 26 Aralık 1994 tarihinde Ankara 1 No'lu DGM'de verilen karann. Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından 30 Ekim 1996 günü bozulduğunu anımsattı. Bu olayla ilgili tüm dosyaların savcılık tarafından incelendiğini kaydeden Keleş. "Vargıtay 9. Ceza Dairesi'nin olaylara ilişkin 42 sanık hakkında, eylemlerinin TCY'nin 146/1. maddesi gereğince idam cezası yönünde verilen göriişüne katılıvoruz" dedi. Brifinge Şam yanıtı 'Abdullah Ocalan da kim?' AN1C\R4 (Cumhuriyet Büro- su)-Suriye'nin Ankara Büyükel- çiliği Maslahatgüzan Muham- met Haydar. "Abdullah Öcalan kim? Bizim resmi kayitlanmızda böyle birinin Suriye yönetimince korunduğuna ilişkin bir bilgi-bel- geyok" dedi. Haydar. "Suriyetu- ristik bir yer. Türkiye'den her gün 200 kishe vize vıeriyoruz" dı ye ko- nuştu. İran Dışişleri Bakanı Ali F.kber \elayeti de. askeri yetkili- lerinin "Iran'ın, bölücü terör ör- gütüne destek \erdigine" ilişkin açıklamalannın "asılsız" olduğu- nu iddia etti. Genelkurmay Başkanlığı'nca önceki gün gazetecilere verilen brifingde. Genelkurmay Harekât Başkanı Korgeneral Çetin Doğan. bir soru üzerine. "Iran ve Suriye genelkurmay başkanlan ile gö- riinür gelecekte masaya oturnıa- mız imkânsız. Terör örgütünün başı Suriye'de bir kışlada kahyor" demişti. Haydar. Suriye'nin ulusal günü nedeniyle önceki akşam Hilton Oteli'nde verilen kokteylde Cumhuriyet'in yönelttiği sorula- ra şu yanıtlan verdi: -Türkiye'de bir atasö/ü \ardır; komşu komşunun külüne muh- taçtır. Bu açıdan bakıldığında Türkiye-Suriye ilişkileri ne za- man normalleşecek? - Bizde de bir atasözü vardır; komşu. zalim olsa da komşudur. Suriye basınını tarayın. Türkiye aleyhine yayın göremezsiniz. Ama. Türkiye basını öyle değil. Suriye aleyhine çok yayın yapılı- yor. Hiçbir Suriye yöneticisinden Türkiye aleyhine demeç alamaz- sınız. - Ancak Genelkurmay Başkan- lığı'nda \erilen brifingde, Abdul- lah Öcalan'ın Suriye'de bir kışla- da kaldığı söylendL. - Kim? - Abdullah Öcalan... - O kim1 - PKK'nin lideri™ - Suriye şeffaf bir ülke. Herkes gelipgidebilir. Ama. bizim resmi kayıtlanmızda böyle birinin Su- riye yönetimince korunduğuna ilişkin bir bilgı-belge yok. - Yani böyle biri bizde yok mu diyorsunuz? - Suriye turistik bir yer. Türki- ye'den her gün 200 kişiye vize ve- riyoruz. Türkiye ile aramızda su- lann bulanmasını istemivoruz. IŞIFIRNOKTASII ORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planet.com.tr Genelkurmay Başkanlı- ğı'nın dün gazetecilere yaptı- ğı açıklamalan, bir büyük ga- zete, "Tehdidin adı irtica" di- yerek özetledi. Bir süreden beri ordunun tepesindeki ge- neraller, ordunun strateji de- ğiştirdiğinin mesajlarını veri- yorlardı. Deniz Kuvvetleri Ko- mutanı Güven Erkaya. "İrti- ca, PKK'den de, terörden de daha tehlikeli hale geldi" de- mişti. Genelkurmay ikinci Başkanı Çevik Bir de benzer görüşleri dile getirmişti. Milli Güvenlik Kurulu'nun 28 şubat toplantısında alınan ka- rartarla. bu görüşler resmi devlet metni haline de dönüş- müş oldu. Dünkü Genelkur- may brifinginde, askerlerin strateji değiştirdiklerı belirtildi. Bu değişikliğin ise şunlar ol- duğu vurgulandı: "Dış tehdi- din yerini iç tehdit aldı. Artık ir- tica-PKK tehlikesi asıl tehlike- dir." îrticayı Baş Düşman Kabul Etmek... Genelkunmay'ın bu açıkla- ması, genel strateji değişikliği- nin biraz sulandırılmış bir şe- kilde sunulması sayılabilir. Çünkü daha önceki açıklama- larda irtica tehdidinin öne geç- tiğine dikkat çekiliyordu. PKK ve diğer terörist faaliyetler ikincil olarak sayılıyordu. An- cak sorunu bu şekilde koyun- ca Refah Partili yöneticiler, bu- nu dillerine doladılar ve "Bizi PKK'den bile daha tehlikeli görüyorlar" diyerek komutan- lar aleyhinde propagandaya giriştiler. Son toplantıda sunulan "ir- tıca-PKK" tehlikesi, işte bu tür propagandaların önünü kes- meye yönelik bir çıkış sayıla- bilir. Asıl olan, artık irticanın. devleti tehdit eden baş düş- man olarak kabul edılmesıdir. Bunu böyle koymak çok önemli bir strateji değişikliği- nin de açıklanması anlamına geliyor. Bir mücadelede baş düşmanın değişmesi, birçok ilişkiyi de yeniden gözden ge- çirmeyi gerektirır. Bu nedenle baş düşmanı "irtica-PKK" di- ye koymak gerçekçi ve uygu- lanabilır bir şey değildir. İki adet baş düşman olmaz. As- kerler de bunu biliyorlar, an- cak aleyhterinde bir kamuoyu yaratılmasın diye böyle bir ifa- de kullanıyorlar. Baş düşmanı irtica olarak belirlemek yetmez. Bu baş düşmanla nasıl mücadele edeceksiniz? İki cephede bir- den aynı ağırlıkta savaşmak mümkün değil. İrticanın ka- zandığı boyutlar ve devleti ele geçirecek bir noktaya gelme- si önemlidir. Bu kadar güçlen- miş ve iktidarı toptan ele ge- çirmenin sınırına ulaşmış siya- si islamla mücadele ederken, aynı yoğunlukta PKK ile sa- vaşmak, askeri kavrayışa da, siyasi perspektife de aykındır. Mutlaka bir tarafla ya ateşkes yapmak ya da en azından onunla bir süre ilişkilerin düze- yini değiştirmek zorunludur. îrticayı baş tehdit olarak görmek, buna göre bir strate- ji benimsemek yeter mi? Ya da böyle bir mücadele nasıl başarı kazanabilir? Bugüne kadar, "komünizmi ve bölü- cülüğü" baş düşman görmüş. buna göre örgütlenmiş, buna göre şekillenmiş bir bürokra- siye ve kafa yapısına sahip bir kültür oluşmuş. Devlet, ikinci Dünya Savaşı'nın bitiminden bu yana solla mücadeleyı merkezi siyaset olarak değiş- tirmeden benimsemiş. İki as- keri darbe bu amaçla gerçek- leştirilmiş, her türlü gençlik muhalefeti bu anlayış içinde ezilmiş. Polisve güvenlik güç- leri, solu baş düşman olarak görecek şekilde eğitilmişler. Gazi Mahallesi'nde, göste- ricilere gözünü kırpmadan kurşun yağdıran polisin bunu bir gün içinde yaptığı söyle- nemez. Bu davranış 55 yıllık bir yönelımin ürünü. Türkiye solla mücadelede her türlü ırk- çı ve dinci gücü bağrına bas- tı. Onları besledi, büyüttü. Ka- nunlardan bürokratik düzenle- melere kadar her şey bu anla- yış içinde şekillendi. Bu tercih nedeniyle Türkiye'yi son 50 yıldır sağcı partiler yönetiyor- lar. Bu sağcı partiler, irticayla ve ırkçılıkla kol kola bir kültü- rün parçası haline geldiler. îr- ticayı baş tehdit olarak gör- mek her şeyi halletmiyor. Kim mücadele edecek? Merkez sağ partilerin irtica ile müca- dele edemeyecek durumda oldukları görülüyor. Güvenlik güçleri, hâlâ solcuları kovala- makla meşguller. Güvenlik güçlerinin içinde irtica ve ırk- çılık kol geziyor. Eğitim sistemi, irticayı güç- lendirecek küflü ve tozlu yön- lendirmelerledolu. İrticayı baş tehdit olarak gören bir gücün, başarıya ulaşabılmesı için 55 yıllık yönelimini gözden geçir- mesi ve bu 55 yıl içinde oluşan kurumlaşmayı da nasıl değiş- tireceğini ciddi ciddi düşün- mesi gerekır. Kürtleri kazanmadan, solu düşman olarak görmekten vazgeçmeden, irticayı baş düşman kabul etmek, içi boş bir tespitten öteye geçemez. Asıl bunun üzerinde düşünül- mesi gereken bir döneme gir- dik? PERŞEMBE ORHAN BLRSALI Mesleği Otostopçu : Gişelerde otomatikten bilet almak için durdu- ğumda kafasını uzattı: "Affedersiniz, Bayramoğlu kavşağına kadar si- zinle gelebilir miyim?" Kavşak 10-15 dakikalık mesafede. Niçin olma- sın? Temiz görünüyor. Şişman, rahat görünüşlü, güleç yüzlü, iri kıyım biri. Gişelerde çalışanlardan biri herhalde. Köprü gışelerinde de bazen me- murlar ne tarafa gittiğimizi sormuyorlar mı? Ön koltuk, çanta vb. ile dolu. Arka kapıyı açıyo- rum: - Tabii. buyrun. • Teşekkür ederek oturuyor. iyi bir kısa yolculuk dostu olacağa benziyor. Hemen konuşmaya başlıyor: - Bazıları almıyor. Haklılar tabii. Korkuyorlar. Ki- min ne olduğu belli değil ki bu dünyada. - Kimi alır kimi almaz. - Şimdi siz aldınız, duacıyım. Ama almasaydınız bela mı okuyacaktım arkanızdan? Yakışır mı ağbi. isten alırsınız, ister almazsınız. »•• îi - Hapishaneden çıkalı birkaç ay oldu. Oğlurri kayıplara karıştı. Ben de ileride bir inşaat odasın- da kaltyorum. Geçen akşam kaldığım yere girmiş- ler. Rezil herifler, cebımden 400 bin liramı almışlar. Bu önemli değil ağbi. Ama kızımın resminin üzeri- ne şaapmışlar. Kanıma dokundu, şütü bozuklar. Bulsam o anda kafalannı ezerdim. Üstelik tence- remin içini de pislemişler. Böyle şey olur mu ağbi. -HayAllah... - Rezil oldum buralarda. Kırk parasız... Trab- zon'da kızım var, onun yanına gideceğim, gidemi- yorum. Şurada kamyonlardan mı rica etmedim, otobüslerden mi. Kimse almadı, ağbi. Mazot pa- rasına ortak ol, gel diyorlar. 2 milyon kadar bir pa- ratutuyor... - Sabah bir şey yemedim. Gişelerin orada bir kavanozun içinde bir baş sarmısak buldum, onunla idare ediyorum. Hem açım, hem 2 milyon olmadığı için gıdemiyorum kızımın yanına. - Bazıları böyle otostop yaparak biniyor, sonra 500 bin lira için adam öldürüyor. Olacak şey mi? Ben hapishaneye düşmeyi istemem... - Bak kızımın ve torunumun resmine... (Gazete- den kesilmiş ve ustaca bir karta yapıştırılmış). Bir gidebilsem, rahat bir döşek yüzü görürüm. Yıka- nırım, ohhh mis gibı. Karnım da doyar. Hasta da oldum, boynumda bir dizı çıban çıktı, bak ağbi, ama arkaya bakamazsın... Bir ilaç verdiler onu sürüp duruyorum. - Geçmiş olsun. \ - Siz basındansınız değil mi, arabadan oku- dum. Sizden kimi vurmuşlardı gazeteyi basıp? Hürriyet miydi, Günaydın mı? - Bir-iki milyon lira için adam öldürülür mü? Bi- niyorlar arabaya. sonra basıyorlar insanın gırtlağı^- na, ya malını ya canını. Olacak iş mi? Istersin. vermezse eyvaJlah dersin; para onun, zorla ala- mazsın ki; sütü bozuklann sayısı da hızla artıyor ağbi... -^Bir iki milyonu bulsam, atlıcaam bir otobüse. doğru Trabzon'a, kızımın yanına. Sıcak bir çorba, sıcak bir döş... İki milyon için de adam öldürül- mez ki... Milletin gözü kararmış. • • • Şu kavşak da nerede kaldı? 15 dakikalık yol da bir saati buldu! Arabanın içini bir titreme aldı. Ben mi titriyorum? Gözüm hız ibresine kaydı. 150... Bu arabayı o kadar uğraşmış, 150'ye bir türlü çı- kartamamıştım. Sarsıhyoruz... Şu levhalar ınşallah Çayırova sapağıdır... Evet. işte orada. Sapakta neredeyse zınk diye duruyorum. Allahı var, erkek adammış, kapıyı açıyor ve iniyor... sonra başını içeriye uzatıyor: - Ağbi yanlış anlamanı istemem. Bana biraz pa- ra verebilir misin? Mercümekin yeni faaliyetleri Su havzalarmda Refah gölgesi İstanbul Haber Senisi - RP'nin elinde bulunan Ba- yındırlık \e lskân Bakanlı- ğı'nın. partiye yakınlığıyla bilinen "Milli Gazete'"nin. İstanbul Sazlıdere Barajı su havzasında kalan arazileri- ne "imarizniveniiğriddıa edilirken. İSKİ sorulan ya- nıtsız bıraktı. Kamuoyun- da RP'nin "gizli kasası" olarak tanınan Süleyman Mercümek ise yeniden gündeme geldi ve konuyla kendisinin doğrudan bir il- gisinin olmadığını belirttı. Mercümek. "Eğer bu izin alınmış ise 20 yıl sonra bu hak geri alınmıştır. Gasp edilen hakJar. yıllarca zu- lüm edilen insanlann hak- lan nihayet alınabilmiştir" dedi. Süleyman Mercümek, iddiaları yalanladı. 1985 yılına kadar Sazlıdere Ba- raj havzasında. Milli Gaze- te'yi yayımlayan Yeni Neş- riyat AS adına 6 milyon metre kare arazı alınması- nıorganizeettiği \ebuara- zilere RP'nin elinde bulu- nan Bayındırlık ve lskân Bakanlığfnın imar izni verdiği ıddia ediliyor. Sü- leyman Mercümek. "Bun- lann hepsi hayal mahsulü. Benim böyle biryerim yok" dedi. A\ukatına. yazıları incelemesini ve "derhal 5 " mahkemeye başvurmasını istediğini belirtea Mercü- mek. "Bizim bu basına ar- tık iu'madımız ve güvenimiz kalmadı. Benim böyle bir yerim yok. Ama siz var di- yorsaıiız ispat edersiniz" di- ye konuştu. Yeni Neşriyat AŞ adına böyle bir çalışma yapıp yapmadıâma yönelik soru- yu Mercümek. "VeniNeşri- yat'ın uzun yıllar yönetim kurulu üyeliğini yaptım ben. Sazlıdere bölgesindeki bu araziler 1978 yılında sa- tın alındı. O zaman ben ne, y önetimdc vardım ne gaze-' tede vardım" dedi. Mercümek. "İddia edflj diği gibi Milli Gazete'nin söz konusu yerde 6 milyon metrekare arazisi var mı" sorusunu da şöyle yanıtla- dı: "Bu detayla ilgili olarak bana herhangi bir şey sor- mayın. Ben bunu mahke- meye vereceğim. Ve gehin- ler orada ispat etsinler, ben cevaplanmı orada verece- ğim. Hukuki haklanmı so- nuna kadar kullanacağım. İşin özünü size bir cümley- le anlatmaya çahştım. Böy- le bir ara/inin benimle ilgi- li olduğu y azılmış. Benimle alakası yok. Ancak ben uzun yıllar gazetenin yönev timinde bulundum. Şu an- da siz •Süleyman Bey'in bı> işle uzaktan yakından bip ilgisi yokmuş' diyebih'rsi- niz. Tabii ki yöncrimde bu- lunan insanlar o müessese- \ i alakadar eden işlerle ilgi- li birtakım çalışmalar yapa- caklardır. En doğal haklan- dır. Yapmaması anormal- dir." Sazlıdere Baraj havzası kapsamında bulunan ara- ziyle ilgili sorulanmız İS- Kİ yetkililerince yanıtsız bırakıldı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle