Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
r
SAYFA CUMHURİYET 1 MAYIS 1997 PERŞEMBE
HABERLER
8 yıl kesintisiz eğitim bunalımı Refah Partisi'ndeki gizli çekişmeyi su yüzüne çıkardı
Erbakan iç bunabmla tanışb
SEBAHAT KARAKOYUN
ANKARA - Milli Güvenlik Kuru-
lu'nda (MGK) 8 yıl kesıntisiz eğitimi
öngören tasanyı imzalayacağı yönünde
güvence veren Başbakan Necmettin Er-
bakan, parti içi muhalefetle tanıştı. Er-
bakan'ın, parti içindeki en güçlü rakıbi
olarak görülen îstanbul BüyükşehirBe-
lediye Başkanı Tayyip Erdoğan'ın RP
grup toplantısında tasanya karşı tepki-
sini dile getirmesinden tedirgin olduğu
belirtilirken; Başbakan'ın imzasının
parti içindeki radıkalleri harekete geçi-
receği savunuldu. RP'li birmilletve-
kili, "Bu noktada yapabileceğimiz
TBMM'de tasanya karşı çıkmaktır. An-
cak daha sonra gerekli zeminlerdc baş-
ka değerlendirmeleryapılacaktır. hesap
soralacaktır" görüşünü dıle getırdi.
Erbakan'ın veliahtı olarak nıtelendi-
nlen Tayyip Erdoğan'ın önceki gün ya-
pılan grup toplantısında RP liderine,
"İmam-hatipleri kapatamazsınız, size
kendi yavrunuzu boğdurmaya çalışıyor-
lar" uyansında bulunması \e toplantı-
da söz alan millenekillerinin de tasan-
ya karşı çıkmalan parti içindeki gizli
çekişmeyi su yüzüne çıkardı.
Parti içinde Karadeniz kökenli millet-
vekilleri başta olmak üzere aralannda
Hasan Hüseyin Ceylan, Bahri Zengin,
Azmi Ateş ve Mustafa Baş'ın da bulun-
duğu bir grubun destek verdiği belirti-
len Tayyip Erdoğan'ın, bu çıkışıyla Er-
bakan'a karşı bir muhalefet atağına ge-
çeceğinin işaretini verdiği bildirildi. RP
kulislerinde Erbakan'ın tasanya imza
atmasının Tayyip Erdoğan'ın çevresin-
deki halkayı genişleteceğine dikkat çe-
kıldi. Bu konuda görüşlerini açıkJayan
bir RP millervekili şunlan söyledi:
"Bu noktada yapabileceğimiz
TBMM'de tasanya karşı çıkmaktır.
Eğer tasan gelirse bunu herkes görecek-
tir. Ancak daha sonra gerekli zeminler-
de başka değerlendirmeleryapılacaktır,
hesap sorulacaktır. Bu aşamada hiikü-
meti bozmak ya da genel başkanı devir-
mck gibi bir harekete kalkışmanın ya-
rar sağlamayacağı açıktır. Uygunzaman
ve zeminde herkes \ermesi gereken he-
sabı verir."
RP grubu: Tasanya geçit yok
Erbakanın. "Bu 8 yıl kesintisiz ya da
5 artı 3 sorunu değiL Bu eğitimin kalite-
li hale getirilmesi sorunu. Kapsamlı bir
reform planlanıyor. Bir anda değil. pey-
derpey gerçekleşecek"' sözleriyle rahat-
latmaya çalıştığı RP grubunun tasanya
karşı direnci sürüyor. RP Diyarbakır
Millet\ekili Ömer Vehbi Hatiboğlu bu
konuyla ilgili olarak şunlan söyledi:
"BÖyle bir diizenlemenin tasan ola-
rak getirilmemesini tercih ederim. An-
cak böy le bir tasan hazırlarlarsa bu be-
ni bağlamaz. Bizim için bağlayıcı olan
hükümet protokolü ve programıdır. Ke-
sintisiz eğitim de hem protokole hem de
programa aykındır. Hiçbir güç bizim
gdrüşleriınizi değiştiremez, Meclis'e ge-
lirse karşı çıkanz. Amaçlan imam-ha-
tipleri kapatmak. ama bunu başarama-
•yacaklar."
Hatiboğlu, 8 yı111k eğitimin bir baha-
ne olduğunu savunarak, "RP'yi köşeye
sıkıştırmak istiyorlar. Bugün 8 yıl kabul
edilse yann başka bir sorun çıkaracak-
lardır" diye konuştu. RP Genel Başkan
Yardımcısı Rıza lilucak. düzenlediği
basın toplantısında, 8 yıllık eğitim ko-
nusunda hükümetin koalisyon protokol
ve programıyla baölı olduSunu savun-
du.
DSP ve ANAP
Lidersiz
hükümet
modett
tartışması
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-ANAP\e DSP li-
derlerinin üzerinde uzlaştıgı
lidersiz geniş tabanlı hükü-
met modeli iki partide tartış-
ma yarattı. DSP'nin dün sa-
bah toplanan Grup Yönetim
Kurulu'nda hükümet tartış-
malan ele alındı. Edinilen
bilgiye göre. genel olarak
Ecevit'in 23 Nisan konuşma-
sındaki çıkışından duyulan
memnuniyet dile getirilirken
Genel Başkan Yardımcısı
Cevdet Selvi, "Erken seçim
olsa da olmasa da, hükiime-
te girilse de girilmese de par-
tinin hazırlıklı olması ve ör-
gütiülüğe önem verilmesi ge-
rekli'" dedı. Toplantıda. li-
dersız geniş tabanlı hükümet
modeli tartışıldı ve görüşme-
ler ıçin Ecevit'e yetki veril-
di. Oylamada. Zonguldak
Milletvekili Mümtaz Soy-
sal'ın "ne tarz bir yetki isten-
diği anlaşilanudığr için çe-
kimser kaldığı öğrenildi.
Soysal'ın. görüşmelerden
sonra gruba bilgi venlmesi-
ni, "TebBğ havası var. Temas-
lardan önce konu gruba geti-
rilmeliydPdiye eleştirdiği
öğrenildi. Soysal. önerilen
modeli "Gerçekçiveişlek de-
ğil, Bayan ÇiHer'i yine kurta-
nvor. Cumhuriyetçilik konu-
sunda CHP ile uzlaşmayaca-
ğız da DYP'yle ANAP'la mı
uziaşacağız? Solu sağa yama-
ma suçlamasına muhatapol-
mamız tehükesi vaı"diye
eleştirdi. Soysal. liderlerin
elini taşın altına sokmasını
isterken DSP Genel Başkanı
Bülent Ecevit. kendisine
"Gerekirse elimi değil, başı-
mı da sokanm. Ama şu anda
doğru değfl" karşılığını ver-
di. DSP Kayseri Milletveki-
li İsmail Cem de. Ecevit'in
başbakan olacağı bırmodel-
de hükümete girmesini ister-
ken 'darbeyolda' uyansında
bulundu. Görüşmeler sıra-
sında Zonguldak Milletveki-
li Boray Bağcık'ın. "Bize,
'kaçıyor' deniyordu. İşte gö-
rüldü, Baykal kaçtı" dediği
bildirildi.
ANAP Samsun Milletve-
kili Biltekin Özdemir. "Yıl-
maz ile Çiller başbaşa oturup
anlaşmaya varnıalı"dcrken
Kocaeli Millervekili Hayret-
tin Lzun, "Genel başkanlar
ellerini taşın altına koymaz-
larsalideriiklerini tarnşmaya
açmış olurlar'" görüşünü sa-
vundu.
DSP Genel Başkanı, Deniz Baykal sayesinde Erbakan ve Çiller'in rahat uyuduğunu söyledi
'Baykal, koatisyonu rahatlattı'
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su)-DSP lideri Bülent Ecevit. ge-
niş tabanlı. lidersiz hükümet öne-
risi götürduğü liderler turunu de-
ğerlendirirken. kendisine "birles-
medayatmasrnda bulunan CHP
Genel Başkanı Deniz Baykal'a
"Bu konuyu ikide bir gündeme ge-
tirmeyin lürfen" dediğini aktardı.
Baykal'ın hükümet modeli
önerisi konusundaki tutumunu
belirsizlik içinde bırakma taktiği
izlediğini bildiren Ece\ it. "Bu ta-
\ır üzerine sanırun, Sayın Erba-
kan \e Sayın Çiller dün gece (ön-
ceki gece) rahat uyumuşlardır.
Ama sonınlar uykuda çözülmez.
L'ykuda gafil av lanabiliıier. CHP
girmese de geniş tabanlı hükümet
kurulabilir" dedi. Ecevit. gruba
da. "Çok erken bir seçime de ha-
zır olun. somutiktidar haarlığıya-
pın" talimatı verdi. Ecevit. dün
partisinin grup toplantısında
ANAP, CHP ve DTP liderlerine
ziyareti hakkında bilgı verdi. D-
SP lideri. görüşmeleriyle ilgili
olarak şu değerlendirmeleri yap-
tı: ANAP lideri Yılmaz'la görüş-
me: ANAP lideri Mesut Yılmaz
modelimiz üzerinde tam mutaba-
kata vanldıgını açılcfadı. 2 parti-'
nin böy Ie bir model ıçın birlikte
çağrıda bulunmasını önerdi,
memnuniyetle karşıladık. Yıl-
maz, çözüm hükümetini iddialı
buldu. seçım hükümeti istedi. Sü-
re belırtmeyelim. belli bir prog-
ram yaşamageçirilsin.dedik. Sa-
yın Yılmaz, "Bir mucizeolur, hü-
kümet başanlı olursa erken seçi-
me gerek kalmaz" dedi. Yılmaz.
Başbakan'ın "hodri meydan"
çağrısma da uyabileceğinı söyle-
di. Buna boyun eğmenin yanlışlı-
gını söyiedik. DTP lideri Cindo-
ruk'la göriişme: DTP Genel Baş-
kanı HüsamettinCindoruk'un bi-
zim önerimize karşı çıktığı haber-
leri basında yer aldı. Bu doğru de-
ğil. Kendısiyle anlaşmaya vardık.
EcCTİt, CHP girmese de geniş tabanlı hükümetin kunılabileccğini söyledi. (Fotoğraf: A A)
Onerimızı kabul ettı.
CHP lideri Bay kal'la göriişme:
En uzun görüşmeyi 1.5 saat sü-
reyle Sayın Baykal ile yaptık. Bu
sürenin bir saatten çoğunu Bay kal
birleşme. bütünleşme day atmala-
nyla değerlendirdı. Bu benim ıçın
özel bir önem taşıyor, bunu talep
ediyorum. dedı. Ben de. her gö-
rüşmemizde, el sıkışmamız \esi-
lesiy le bir araya geldiğimizde bı-
le, birleşme dayatmasına giriyor-
sunuz. bu tav ır üzerinde anlaşabı-
leceğımiz konularda uzlaşmayı
bılc zorlaştınyor. Bu konuyu iki-
de bir gündeme getırmeyın lüt-
fen. dedim. Bir ortak hükümette
bıraraya gelirsek. hangi konular-
da ne ölçüde yakınlaşabileceği-
mizi görmek için fırsat olur. de-
dim. Buna da yanaşmadı.
Sıvas davası karara kaldı.\NKAR4 (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara
Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM)
Savcısı Hamza Keleş. Snas katliamı
davasında Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin
verdiği bozma k'aranna uyulmasını istedi.
Yargıtay "ın bozma karannda 42 sanık için
idam, 39 sanık için de 5 yıldan 15 yıla
kadar ağır hapis cezası verilmesi isteniyor.
Yargıtay ın temyiz incelemesinden sonra
yeniden görüşülmeye başlayan Sıvas
katliamı ile ilgili davaya,
Ankara 1 No'lu DGM'de dün devam
edildi. Davanın halen Sıvas Cezaevi'nde
tutuklu bulunan 22 sanığı. dünkü
duruşmaya katılmazken, taraf avukatları
ile asker olduklan için Yargıtay'ın bozma
ilamma karşı görüşleri alınamayan
tutuksuz sanıklar Sedat Yıktınm ile Özkan
Doğan duruşmada hazır bulundular.
Duruşmayı aynca sanık ve ölenlerin
yakınlan, CHP İstanbul MilleKekili
Ercan Karakaş, Ankara Milletvekili
Yılmaz Ateş ile çok sayıda demokratik
kitle örgütünün temsiicileri izledi.
Yargıtay'ın karanna karşı görüşleri sorulan
sanıklardan Sedat Yıldınm, bozma
karanna uyulmamasını isterken. "Ben 15
aydan ben de>letimizin bir kanş toprağını
vermemek için teröristlere karşı
savaşırken, bir yandan da bu davada
idamla y argılanıyorum. Bu bir çelişki
oluşturuyor. Yargıtay 'ın bozma ilamına
uyulmamasını istiyorum" dedi.
Duruşmada \argıtay"ın bozma karanna
karşı mütalaasinı açıklayan savcı
Hamza Keleş. 2 Temmuz 1993
tarihinde Sıvas'ta meydana gelen olaylar
nedeniyle 26 Aralık 1994 tarihinde
Ankara 1 No'lu DGM'de verilen karann.
Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından 30
Ekim 1996 günü bozulduğunu anımsattı.
Bu olayla ilgili tüm dosyaların savcılık
tarafından incelendiğini kaydeden Keleş.
"Vargıtay 9. Ceza Dairesi'nin olaylara
ilişkin 42 sanık hakkında, eylemlerinin
TCY'nin 146/1. maddesi gereğince idam
cezası yönünde verilen göriişüne
katılıvoruz" dedi.
Brifinge Şam yanıtı
'Abdullah
Ocalan
da kim?'
AN1C\R4 (Cumhuriyet Büro-
su)-Suriye'nin Ankara Büyükel-
çiliği Maslahatgüzan Muham-
met Haydar. "Abdullah Öcalan
kim? Bizim resmi kayitlanmızda
böyle birinin Suriye yönetimince
korunduğuna ilişkin bir bilgi-bel-
geyok" dedi. Haydar. "Suriyetu-
ristik bir yer. Türkiye'den her gün
200 kishe vize vıeriyoruz" dı ye ko-
nuştu. İran Dışişleri Bakanı Ali
F.kber \elayeti de. askeri yetkili-
lerinin "Iran'ın, bölücü terör ör-
gütüne destek \erdigine" ilişkin
açıklamalannın "asılsız" olduğu-
nu iddia etti.
Genelkurmay Başkanlığı'nca
önceki gün gazetecilere verilen
brifingde. Genelkurmay Harekât
Başkanı Korgeneral Çetin Doğan.
bir soru üzerine. "Iran ve Suriye
genelkurmay başkanlan ile gö-
riinür gelecekte masaya oturnıa-
mız imkânsız. Terör örgütünün
başı Suriye'de bir kışlada kahyor"
demişti.
Haydar. Suriye'nin ulusal günü
nedeniyle önceki akşam Hilton
Oteli'nde verilen kokteylde
Cumhuriyet'in yönelttiği sorula-
ra şu yanıtlan verdi:
-Türkiye'de bir atasö/ü \ardır;
komşu komşunun külüne muh-
taçtır. Bu açıdan bakıldığında
Türkiye-Suriye ilişkileri ne za-
man normalleşecek?
- Bizde de bir atasözü vardır;
komşu. zalim olsa da komşudur.
Suriye basınını tarayın. Türkiye
aleyhine yayın göremezsiniz.
Ama. Türkiye basını öyle değil.
Suriye aleyhine çok yayın yapılı-
yor. Hiçbir Suriye yöneticisinden
Türkiye aleyhine demeç alamaz-
sınız.
- Ancak Genelkurmay Başkan-
lığı'nda \erilen brifingde, Abdul-
lah Öcalan'ın Suriye'de bir kışla-
da kaldığı söylendL.
- Kim?
- Abdullah Öcalan...
- O kim1
- PKK'nin lideri™
- Suriye şeffaf bir ülke. Herkes
gelipgidebilir. Ama. bizim resmi
kayıtlanmızda böyle birinin Su-
riye yönetimince korunduğuna
ilişkin bir bilgı-belge yok.
- Yani böyle biri bizde yok mu
diyorsunuz?
- Suriye turistik bir yer. Türki-
ye'den her gün 200 kişiye vize ve-
riyoruz. Türkiye ile aramızda su-
lann bulanmasını istemivoruz.
IŞIFIRNOKTASII ORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planet.com.tr
Genelkurmay Başkanlı-
ğı'nın dün gazetecilere yaptı-
ğı açıklamalan, bir büyük ga-
zete, "Tehdidin adı irtica" di-
yerek özetledi. Bir süreden
beri ordunun tepesindeki ge-
neraller, ordunun strateji de-
ğiştirdiğinin mesajlarını veri-
yorlardı. Deniz Kuvvetleri Ko-
mutanı Güven Erkaya. "İrti-
ca, PKK'den de, terörden de
daha tehlikeli hale geldi" de-
mişti. Genelkurmay ikinci
Başkanı Çevik Bir de benzer
görüşleri dile getirmişti.
Milli Güvenlik Kurulu'nun 28
şubat toplantısında alınan ka-
rartarla. bu görüşler resmi
devlet metni haline de dönüş-
müş oldu. Dünkü Genelkur-
may brifinginde, askerlerin
strateji değiştirdiklerı belirtildi.
Bu değişikliğin ise şunlar ol-
duğu vurgulandı: "Dış tehdi-
din yerini iç tehdit aldı. Artık ir-
tica-PKK tehlikesi asıl tehlike-
dir."
îrticayı Baş Düşman Kabul Etmek...
Genelkunmay'ın bu açıkla-
ması, genel strateji değişikliği-
nin biraz sulandırılmış bir şe-
kilde sunulması sayılabilir.
Çünkü daha önceki açıklama-
larda irtica tehdidinin öne geç-
tiğine dikkat çekiliyordu. PKK
ve diğer terörist faaliyetler
ikincil olarak sayılıyordu. An-
cak sorunu bu şekilde koyun-
ca Refah Partili yöneticiler, bu-
nu dillerine doladılar ve "Bizi
PKK'den bile daha tehlikeli
görüyorlar" diyerek komutan-
lar aleyhinde propagandaya
giriştiler.
Son toplantıda sunulan "ir-
tıca-PKK" tehlikesi, işte bu tür
propagandaların önünü kes-
meye yönelik bir çıkış sayıla-
bilir. Asıl olan, artık irticanın.
devleti tehdit eden baş düş-
man olarak kabul edılmesıdir.
Bunu böyle koymak çok
önemli bir strateji değişikliği-
nin de açıklanması anlamına
geliyor. Bir mücadelede baş
düşmanın değişmesi, birçok
ilişkiyi de yeniden gözden ge-
çirmeyi gerektirır. Bu nedenle
baş düşmanı "irtica-PKK" di-
ye koymak gerçekçi ve uygu-
lanabilır bir şey değildir. İki
adet baş düşman olmaz. As-
kerler de bunu biliyorlar, an-
cak aleyhterinde bir kamuoyu
yaratılmasın diye böyle bir ifa-
de kullanıyorlar.
Baş düşmanı irtica olarak
belirlemek yetmez. Bu baş
düşmanla nasıl mücadele
edeceksiniz? İki cephede bir-
den aynı ağırlıkta savaşmak
mümkün değil. İrticanın ka-
zandığı boyutlar ve devleti ele
geçirecek bir noktaya gelme-
si önemlidir. Bu kadar güçlen-
miş ve iktidarı toptan ele ge-
çirmenin sınırına ulaşmış siya-
si islamla mücadele ederken,
aynı yoğunlukta PKK ile sa-
vaşmak, askeri kavrayışa da,
siyasi perspektife de aykındır.
Mutlaka bir tarafla ya ateşkes
yapmak ya da en azından
onunla bir süre ilişkilerin düze-
yini değiştirmek zorunludur.
îrticayı baş tehdit olarak
görmek, buna göre bir strate-
ji benimsemek yeter mi? Ya
da böyle bir mücadele nasıl
başarı kazanabilir? Bugüne
kadar, "komünizmi ve bölü-
cülüğü" baş düşman görmüş.
buna göre örgütlenmiş, buna
göre şekillenmiş bir bürokra-
siye ve kafa yapısına sahip bir
kültür oluşmuş. Devlet, ikinci
Dünya Savaşı'nın bitiminden
bu yana solla mücadeleyı
merkezi siyaset olarak değiş-
tirmeden benimsemiş. İki as-
keri darbe bu amaçla gerçek-
leştirilmiş, her türlü gençlik
muhalefeti bu anlayış içinde
ezilmiş. Polisve güvenlik güç-
leri, solu baş düşman olarak
görecek şekilde eğitilmişler.
Gazi Mahallesi'nde, göste-
ricilere gözünü kırpmadan
kurşun yağdıran polisin bunu
bir gün içinde yaptığı söyle-
nemez. Bu davranış 55 yıllık
bir yönelımin ürünü. Türkiye
solla mücadelede her türlü ırk-
çı ve dinci gücü bağrına bas-
tı. Onları besledi, büyüttü. Ka-
nunlardan bürokratik düzenle-
melere kadar her şey bu anla-
yış içinde şekillendi. Bu tercih
nedeniyle Türkiye'yi son 50
yıldır sağcı partiler yönetiyor-
lar. Bu sağcı partiler, irticayla
ve ırkçılıkla kol kola bir kültü-
rün parçası haline geldiler. îr-
ticayı baş tehdit olarak gör-
mek her şeyi halletmiyor. Kim
mücadele edecek? Merkez
sağ partilerin irtica ile müca-
dele edemeyecek durumda
oldukları görülüyor. Güvenlik
güçleri, hâlâ solcuları kovala-
makla meşguller. Güvenlik
güçlerinin içinde irtica ve ırk-
çılık kol geziyor.
Eğitim sistemi, irticayı güç-
lendirecek küflü ve tozlu yön-
lendirmelerledolu. İrticayı baş
tehdit olarak gören bir gücün,
başarıya ulaşabılmesı için 55
yıllık yönelimini gözden geçir-
mesi ve bu 55 yıl içinde oluşan
kurumlaşmayı da nasıl değiş-
tireceğini ciddi ciddi düşün-
mesi gerekır.
Kürtleri kazanmadan, solu
düşman olarak görmekten
vazgeçmeden, irticayı baş
düşman kabul etmek, içi boş
bir tespitten öteye geçemez.
Asıl bunun üzerinde düşünül-
mesi gereken bir döneme gir-
dik?
PERŞEMBE
ORHAN BLRSALI
Mesleği Otostopçu :
Gişelerde otomatikten bilet almak için durdu-
ğumda kafasını uzattı:
"Affedersiniz, Bayramoğlu kavşağına kadar si-
zinle gelebilir miyim?"
Kavşak 10-15 dakikalık mesafede. Niçin olma-
sın? Temiz görünüyor. Şişman, rahat görünüşlü,
güleç yüzlü, iri kıyım biri. Gişelerde çalışanlardan
biri herhalde. Köprü gışelerinde de bazen me-
murlar ne tarafa gittiğimizi sormuyorlar mı?
Ön koltuk, çanta vb. ile dolu. Arka kapıyı açıyo-
rum:
- Tabii. buyrun. •
Teşekkür ederek oturuyor.
iyi bir kısa yolculuk dostu olacağa benziyor.
Hemen konuşmaya başlıyor:
- Bazıları almıyor. Haklılar tabii. Korkuyorlar. Ki-
min ne olduğu belli değil ki bu dünyada.
- Kimi alır kimi almaz.
- Şimdi siz aldınız, duacıyım. Ama almasaydınız
bela mı okuyacaktım arkanızdan? Yakışır mı ağbi.
isten alırsınız, ister almazsınız. »•• îi
- Hapishaneden çıkalı birkaç ay oldu. Oğlurri
kayıplara karıştı. Ben de ileride bir inşaat odasın-
da kaltyorum. Geçen akşam kaldığım yere girmiş-
ler. Rezil herifler, cebımden 400 bin liramı almışlar.
Bu önemli değil ağbi. Ama kızımın resminin üzeri-
ne şaapmışlar. Kanıma dokundu, şütü bozuklar.
Bulsam o anda kafalannı ezerdim. Üstelik tence-
remin içini de pislemişler. Böyle şey olur mu ağbi.
-HayAllah...
- Rezil oldum buralarda. Kırk parasız... Trab-
zon'da kızım var, onun yanına gideceğim, gidemi-
yorum. Şurada kamyonlardan mı rica etmedim,
otobüslerden mi. Kimse almadı, ağbi. Mazot pa-
rasına ortak ol, gel diyorlar. 2 milyon kadar bir pa-
ratutuyor...
- Sabah bir şey yemedim. Gişelerin orada bir
kavanozun içinde bir baş sarmısak buldum,
onunla idare ediyorum. Hem açım, hem 2 milyon
olmadığı için gıdemiyorum kızımın yanına.
- Bazıları böyle otostop yaparak biniyor, sonra
500 bin lira için adam öldürüyor. Olacak şey mi?
Ben hapishaneye düşmeyi istemem...
- Bak kızımın ve torunumun resmine... (Gazete-
den kesilmiş ve ustaca bir karta yapıştırılmış). Bir
gidebilsem, rahat bir döşek yüzü görürüm. Yıka-
nırım, ohhh mis gibı. Karnım da doyar. Hasta da
oldum, boynumda bir dizı çıban çıktı, bak ağbi,
ama arkaya bakamazsın... Bir ilaç verdiler onu
sürüp duruyorum.
- Geçmiş olsun. \
- Siz basındansınız değil mi, arabadan oku-
dum. Sizden kimi vurmuşlardı gazeteyi basıp?
Hürriyet miydi, Günaydın mı?
- Bir-iki milyon lira için adam öldürülür mü? Bi-
niyorlar arabaya. sonra basıyorlar insanın gırtlağı^-
na, ya malını ya canını. Olacak iş mi? Istersin.
vermezse eyvaJlah dersin; para onun, zorla ala-
mazsın ki; sütü bozuklann sayısı da hızla artıyor
ağbi...
-^Bir iki milyonu bulsam, atlıcaam bir otobüse.
doğru Trabzon'a, kızımın yanına. Sıcak bir çorba,
sıcak bir döş... İki milyon için de adam öldürül-
mez ki... Milletin gözü kararmış.
• • •
Şu kavşak da nerede kaldı? 15 dakikalık yol da
bir saati buldu! Arabanın içini bir titreme aldı. Ben
mi titriyorum? Gözüm hız ibresine kaydı. 150...
Bu arabayı o kadar uğraşmış, 150'ye bir türlü çı-
kartamamıştım. Sarsıhyoruz... Şu levhalar ınşallah
Çayırova sapağıdır... Evet. işte orada. Sapakta
neredeyse zınk diye duruyorum. Allahı var, erkek
adammış, kapıyı açıyor ve iniyor... sonra başını
içeriye uzatıyor:
- Ağbi yanlış anlamanı istemem. Bana biraz pa-
ra verebilir misin?
Mercümekin yeni faaliyetleri
Su havzalarmda
Refah gölgesi
İstanbul Haber Senisi -
RP'nin elinde bulunan Ba-
yındırlık \e lskân Bakanlı-
ğı'nın. partiye yakınlığıyla
bilinen "Milli Gazete'"nin.
İstanbul Sazlıdere Barajı su
havzasında kalan arazileri-
ne "imarizniveniiğriddıa
edilirken. İSKİ sorulan ya-
nıtsız bıraktı. Kamuoyun-
da RP'nin "gizli kasası"
olarak tanınan Süleyman
Mercümek ise yeniden
gündeme geldi ve konuyla
kendisinin doğrudan bir il-
gisinin olmadığını belirttı.
Mercümek. "Eğer bu izin
alınmış ise 20 yıl sonra bu
hak geri alınmıştır. Gasp
edilen hakJar. yıllarca zu-
lüm edilen insanlann hak-
lan nihayet alınabilmiştir"
dedi.
Süleyman Mercümek,
iddiaları yalanladı. 1985
yılına kadar Sazlıdere Ba-
raj havzasında. Milli Gaze-
te'yi yayımlayan Yeni Neş-
riyat AS adına 6 milyon
metre kare arazı alınması-
nıorganizeettiği \ebuara-
zilere RP'nin elinde bulu-
nan Bayındırlık ve lskân
Bakanlığfnın imar izni
verdiği ıddia ediliyor. Sü-
leyman Mercümek. "Bun-
lann hepsi hayal mahsulü.
Benim böyle biryerim yok"
dedi. A\ukatına. yazıları
incelemesini ve "derhal
5
"
mahkemeye başvurmasını
istediğini belirtea Mercü-
mek. "Bizim bu basına ar-
tık iu'madımız ve güvenimiz
kalmadı. Benim böyle bir
yerim yok. Ama siz var di-
yorsaıiız ispat edersiniz" di-
ye konuştu.
Yeni Neşriyat AŞ adına
böyle bir çalışma yapıp
yapmadıâma yönelik soru-
yu Mercümek. "VeniNeşri-
yat'ın uzun yıllar yönetim
kurulu üyeliğini yaptım
ben. Sazlıdere bölgesindeki
bu araziler 1978 yılında sa-
tın alındı. O zaman ben ne,
y önetimdc vardım ne gaze-'
tede vardım" dedi.
Mercümek. "İddia edflj
diği gibi Milli Gazete'nin
söz konusu yerde 6 milyon
metrekare arazisi var mı"
sorusunu da şöyle yanıtla-
dı: "Bu detayla ilgili olarak
bana herhangi bir şey sor-
mayın. Ben bunu mahke-
meye vereceğim. Ve gehin-
ler orada ispat etsinler, ben
cevaplanmı orada verece-
ğim. Hukuki haklanmı so-
nuna kadar kullanacağım.
İşin özünü size bir cümley-
le anlatmaya çahştım. Böy-
le bir ara/inin benimle ilgi-
li olduğu y azılmış. Benimle
alakası yok. Ancak ben
uzun yıllar gazetenin yönev
timinde bulundum. Şu an-
da siz •Süleyman Bey'in bı>
işle uzaktan yakından bip
ilgisi yokmuş' diyebih'rsi-
niz. Tabii ki yöncrimde bu-
lunan insanlar o müessese-
\ i alakadar eden işlerle ilgi-
li birtakım çalışmalar yapa-
caklardır. En doğal haklan-
dır. Yapmaması anormal-
dir."
Sazlıdere Baraj havzası
kapsamında bulunan ara-
ziyle ilgili sorulanmız İS-
Kİ yetkililerince yanıtsız
bırakıldı.