Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1MAYIS 1997 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
UYCARLIKLARIN İZİNDE. OKTAY EKİNCt
Görünümünden ötürü 'bitti' denilen Samsun'da, kuşatılmış bir tarih yaşıyor
Samsun "kaiaıılaıiyla" kurtulabflirTarihsel dokuyu koruyarak uygarca ge-
ligıek yerine "bu mirası yok ederek be-
tmbşmak" ülkemızı tutsak alan rant eko-
ncmisınin yegâne ımar anlayışı. Bu neden-
leyakrn geçmişe dek her bin ayn \e öz-
gün kimlilder taşıyan tarihsel kentlerimiz,
scn yıllarda hızla "birbirinin aynısı" ol-
mıja başladılar.
• Sunsun da ışte bu duyarsız "yık-yap-
satr
sürecme kendinı biraz da "fazlasıyla
kapdran" kentlerimiz arasında. Yerel kım-
li|ini *tekdüzeapartınanlar"yığılması-
nakurban ederek 21. yüzyılı karşılamaya
hazırlanıyor. Oysa ki Samsun, dışandan
bakıldığında ne kadar büyük bir "beton-
kent" şeklinde görünürse görünsün. "içi-
ne" girilip de şöyle bir "aücı gözle" dola-
şıldığında. geçmışıne aıt değerlerinı yine
de "tümihle yitirmemiş" bir kent olduğu
hemen gözlenebilıyor.
Zaten imar yağması ne kadar acimasız
olursa olsun Samsun'da da tarihsel birikım
o denli güçlü ki bu büyük saldınya hâlâ
teslim olmamış kültür varlıklanmız saye-
sinde. uygar dünyanın çağdaş davraruşı olan
"fcorumar
kavramını bizler de gündem-
detutabiliyoruz.
Eğer ülkemiz ve kentlerimiz böyiesine
köklü bir kültürzenginliğiy le "tüketfleme-
yeo bir hazine" niteliği taş.ımasaydı. şım-
dive dek örneğin koruma kurullannın bi-
le kapısına çoktan kılıt vurulmuş olurdu...
(Nitekim. bunu bekleyenler de artık ses-
lenni yükseltiyorlar ve "Ne gereği var?"
diyerek yeni yasalar bile hazırlıyorlar.)
Evet, Samsun'da da "görünüşe aldan-
ımmak" ve bu tarihi kentte geçmişe ta-
nıklık etmış kültür varlıklanndan "nekal-
dığtnı" görebılmek için aslında sağa sola
biraz daha dikkatli "bakarak" dolaşmak
yeterli oluyor...
'SetüshT evleri
Nitekim kentin son dönem planlı cad-
delerinden olan "100. Yıl Bulvan"ndan
eğer hızla geçerseniz ve bu "modern"
caddenın her iki yanmda sadece yüksek
apartmanlann sıralandığını sanırsanız al-
danırsınız. Çünkü örneğın Hancerli Ma-
haöesi'ne bağlı MeUkGazi Sokagı'nın ay-
nı caddeye bakan "setüstü" kesiminde,
yan yana dizilmiş dört beş tane "eski Sam-
sun evi" var ve kentin bu kesimindekı öz-
gün dokuyu hemen tüm aynntılanyla ser-
giliyorlar.
tki katlı, cumbalı. üçgen almlıklı ve ça-
tılı taş ev ler, ön yüzlennı hem sokağa hem
dg(Ka^d£niz'e dönmüşler. 100. Yıl Bul-
van kenannda yükselen setin uzerindeki
"anrtsaT konumlan ıse bu metnık ve ba-
kımsız evlerin vaktiyle ne denlı "gurur-
hı" bir yaşama hizmet ve tanıklık ettikle-
rinı gösteriyor. Samsunlular ve özellikle
yerel kuruluşlar, tümüyle apartmanlaşmış
bu "ptenh"(!) bölgedekı "eski bir sokak
sflueti" de oluşturan sıra evlere mutlaka sa-
hip çıkmalılar. Üstelık hemen hemen tü-
mü hâlâ "sağlam durumda" ^örünüyor
ve çok büyük masraflar gereİctirmeyen
restorasyonlarla kente yeniden v e değişik
işlevlerle kazandırılmaları mümkün...
Lise ve konservatuvar
Benzer şekılde eğer "Samsun 19 Ma-
yıs Lisesi" önünden de yoğun rrafiğın akı-
şına kapılıp durmadan geçerseniz hem bu
lisenin ne denli özgün bir tarihsel yapı ol-
duğunu hem de aynı lisenin karşısındaki
yüksek işhanlan arasına sıkışmış "bekdi-
ye konservatuvar binası"nın güzelliğıni
fark edemezsinız. Neyse ki bu ikı bına
çağdaş işlevlerle hem korunuyor hem de
kente hizmet veriyorlar. Bu nedenle fotoğ-
raflannı çekerken "içimiz rahat" ve se-
tüstü evlen gıbi kaygılı değıliz.
Kefeli binası ve komşulan
Samsun'u ziyaret eden hemen herkes,
şaha kalkmış at üzenndekı "Atatürk hey-
Kaleiçi'ndeki bu sanat tarihi köşesini ancak başınızı
kaldınrsanız görebilirsiniz.-
Samsun'un tarihi betediye binası. kente sayguun 100 yıllık
belgeseii. (Fotoğraflar: ÖKTAY EKİNCİ)
B
irçok kentimiz gibi Samsun'a da uzaktan bakanlar, sadece apartman
yığınlannı görüp "Bir şey kalmamış" diyorlar. Oysa ki bu beton
kuşatmasının içinde gizlenen kültürel mirasın elde kalmış son
örnekleri bile, kentin kimliğini yeniden bulması için tarihsel
görevlerini yapmaya hazırlar. Yeter ki artık buna karar verilsin...
100. Yıl Bulvan'na bakan 'setüstü' evleri 'metruk', ama gururiular...
keli" önünde durup Avusturyalı sanatçı
Krippel'in 1932'de tamamladığı bu ünlü
anıtı hayranlıkJa seyretmıştir. Amaacaba
kaç kışi yine bu anıtın hemen karşısında-
ki Kefeli Apartmanı'nı fark etmiştır'.' İkı
yanındaki kendınden yüksek yeni bınalar
arasında bile özgün mimarisiyle asla "'ezil-
meyeıT ve bütün bir cumhuriyet dönemı-
ne tanıklık eden bu kesme taş ve ağırbaş-
lı bına da "kentin belleği" yapılar arasın-
da. Yine Atatürk Anıtı'nın bulunduğu
parkla bütünleşen Yilayet Binasıve Vali Ko-
nağı da 100 yılı aşkın yaşlanyla Kefeli
Apartmanf nın "resmi komşulan" olarak
aynı caddede tarihi taşıvorlar...
Içkale'de zarif örnekler
Kentin tarihten bu yana "çekirdeğini"
oluşturan ve kaynaklara göre Anadolu Sel-
çuklulandönemınden kalan KaleMahal-
lesi ise aynı geçmişin yerleşme dokusunu
koruduğu gibi yakın dönemlerin mimari
örneklenni de banndınyor. Bu bölgedeki
özellıkle İmar Bankası. Ziraat Bankası
ve Osmanh BankasTnın kullanımındakı tes-
cılli binalar Samsun'un kentsel zenginli-
ğini simgelerken "Tarihi Bedesten" ola-
rak işlevıni sürdüren eskı dar sokaklar ve
örneğin bu sokaklardan ikisinin köşesini
süsleyen oval balkonlu zanf bir taş bina
da (Sönmez Ecza Deposu) mimarük ve sa-
nat tarıhinin özgün değerleri...
Saathane. Buğday Pazan
Eski kartpostallarda Samsun'u simge-
leyen Saathane Meydanı da aslında kim-
lığı fazla bozulmayan köşeler arasında.
Tanhi saat kulesinin yerinde yükselen ve
eskısıyle hiç ılgisi olmayan sözde
daş" (!) tasanmlı yeni kule "uygunsuz"
bir görüntü verse bile meydanı çevreleyen
yapılar, sokaklar ve birkaç "çınar ağaa"
geçmışi duyumsatmaya yetiyor. Eskı ka-
rakol binası, 1694 yılından kalma Hacı
Hatun Camisi ve balıkçı tezgâhları, bu
kimliklı ortamın diğer güzelliklen...
Saathane Meydanı da hem İçkale'yle
hem de yakınındaki Buğday Pazan Mey-
danı'yla birlikte, ömeğin bir "kentsel ko-
ruma ve yenileme projesi" kapsamında ve
"SİT ölçeğinde" ele alınabilır. Böylece
Samsun için tarihle iç içe yaşayan bir ''kül-
tür. rckreasvon ve ticaret" bölgesi de ya-
ratılmış olur. Özellikle Yalı CamiiYıın çev-
resindeki yine kentin tarihinde önemli
misyon yüklenmiş "esld ticari yapı ve de-
polann" da korunarak bu düzenlemede
yeni işlevlerle yaşatılması, eski dokunun
çagdaş yaşamla kucaklaşmasında renkli ör-
nekler yaratabilir.
Beledrve binası
Bütün bu değerler arasında kuşkusuz en
önemli kültür zengınhğinden bir diğeri
de 20. yüzyıl başlarındaki "kamu binası"
beğenisini yansıtan tarihi Betediye Bina-
SL Olağanüstü özenli bezemelen, zengın
giriş kapısı. adeta bir büyük ustalık ve be-
ceri gösterisine dönüşmüş taş ışçiliğı, "lo-
cah" balkonu ve görkemli kütlesiyle bir
"amtsal yapı'' özelliğı taşıyan Belediye
Binası'nın da yine "çevredeki dokuyla
birlikte korunması" karannı gecikmeden
almak gerekiyor...
KatolikKJBsesi ~
Samsun'daki "Tarihten ne kaJdı" soru-
muza yanıt bulmak için yaptığımız bu ge-
nel gezıntiyi "ttalyan Katolik Kilisesi" ve
hemen yaİ4inındakı "Bankalararası Ta-
kasOdası" olarak kullanılan tanhi konak-
la tamamlarken kentin "genel betonarme
görüntüsünün" aslında ne denli zengin
kültür değerlerini u
gizlediğinir
' yine de
bütünüyie gözlemiş değilız.
.~Ve antik Amisos
Örneğm 10 7. yüzyılda Vliletoslulann
kurduğu ve Samsun adının ilk söylenişiy-
le anılan antik "Amisos" kenti, İS 1086'da
Danişmendlılerin kurduğu bugünkü kent
merkezinın sadece 2 km batısında ve "ka-
çak yapılaşma" ışgali altında.
1418 yilinda Çeîebi Mehmet Samsun'u
Osmanh topraklanna katıncaya dek. yak-
laşık "2100 yıl" bağımsız bir kent olarak
tarihte izler bırakan Amisos'un bugün
"askeri alanda" kalan bir kesiminde ise es-
ki kent surlanna ait kalıntılar toprak üs-
tüne çıkmış. "Biz buradayız" diyorlar.
Amisos ve Samsun, 11. yüzyıldan 15.
yüzyıla kadar farklı halklann iki "bitişik
kenti" olarak karşılıklı kültür ve ticaret iliş-
kilerini sürdüren "dost komşular" şeklin-
de yaşamışlar Bugün eğer Samsun, tanh
içindeki hem öncü kentini hem de "kadun
dostunu", üstelık yasadışı bir betonlaş-
manın altında tümüyle tarihten silınmeye
terk edebiliyorsa 21 yüzyıla 3 yıl kalsa bi-
le ne kadar "çağdaş" olabilir ki?
Yeni bir tarihsel atılım».
Samsun. daha Amisos bile kurulmadan
çokönceHititlere(tÖ2000-lÖ 1200)yer-
leşme merkezı olmuştu. Tarihın ünlü ka-
dın savaşçıları Amazonlar efsanevi ya-
şamlannı burada sürdüımüşler, Perskrde
10 4. yüzyılda Karadeniz yöresının bugün
"serendar"denilen ünlü yapılannın köke-
ni olan "mosin" (kazıklı ev) köylerini > i-
ne bu bölgede kurmuşlardı. Zaten Ama-
zon sözcüğü de kımı kaynaklara göre "ev-
siz" (bekâr) anlamındaki
u
a-mosin" deyi-
minden gelıyordu.
Mosin, Amosiru Amisos. Simisso, Sami-
son ve Samsun...
Bu 5000 yıllık uygarlık zmciri, kentin
tarihsel kişiliğınin de zenginliğini yarat-
tı. 1869 yılındakı büyük yangmdan sonra
bir Fransız mimann yapttğı ilk "kentpla-
nıyla" 20. yüzyılı karşılayan Samsun. 19
May» 1919'dan. sonra da Türkiye Cum-
huriyetı'nin kuruluşunun "öncü kenti" ol-
maonurunuüstlendi... Şimdi Samsun, bu
kez 21. yüzyılın eşiğinde yeni bir tanhsel
atılım daha yaparak zengın kültür biriki-
minin hiç değilse "kalan değerlerini" ge-
lecekteki kent kımlığiyle bütünleştırecek
bir "koruma kampanyasını" başlatmah.
Eğer bundan sonraki tüm imar süreçlerin-
de "önce geçmişi gözeten" bir kentsel du-
yarlılığı egemen kılabılirse Samsun'un
samldığı gibi "tümüyle bitmediğT ve el-
deki mirasın bile bu kentin belleğini
yeniden canlandtrmaya aslında yeterli ol-
duğu görülecektir...
• Fay Weldon, Ingiltere'nin Channel 4 televizyonu için yazdığı ve
feminist bir yayınevinin çeyrek yüzyıla yayılan macerasını
anlattığı TV dizisinde kadın hareketiyle alay ettiği gerekçesiyle
tepkilere neden oldu. Weldon'ın feminizmin yükselişi ve
düşüşünü anlattığı "Büyük Kadınlar" adlı dizinin, Ingiltere'nin
ünlü feminist yayınevi Virago'dan esinlendiği sanılıyor. Weldon,
kadın hareketinin iki cins arasındaki ilişkileri iyileştirme
yolunda başan kazanamadığı görüşünde.
Kültür Servisi - Türkçede kitaplan
yayımlanan Ingiliz kadın yazar Fay
WeWon. feministleri kızdırdı.
tngiltere'nin Channel 4 televizyonu için
yazdığı ve feminist bir yayınevinin
çeyrek yüzyıla yayılan macerasını
anlattığı TV dizisinde kadın hareketiyle
alay ettiği gerekçesiyle tepkilere neden
olan VVeldon. "Ashnda dfarf feminizmin
yükselişi ve düşüşünü anlatıyor. Konuya
keskin bir mizahla zaman zaman sıla
eleştirilerie vaklaşryor. Bazı insanlan
siniıiendirmesine şaşmamak gerek"
diyor.
"Büyük Kadınlar" adlı dizinin.
Ingiltere'nin ünlü feminist yayınevi
Virago'dan esinlendiği sanılıyor. Weldon,
söz konusu yayınevinin yıllar içinde
tıcanleşmesini anlatıyor. Dizinin
yapımcısı Tank Ali, "Dizi, 1970'li
yıllarda bir araya gelen ve bir yayınevi
kuran dört kadının politik görüşlerini,
aşklannı, yaşamlannı konu afayor"
diyor. Weldon'a göre, dizide kadın
hareketi iyi ve kötü yönleriyle başanlan
ve başansızlıklanyla ele alınıyor. Kadın
hareketinin iki cins arasındaki ilişkileri
iyileştirme yolunda başan
kazanamadığını söyleyen Fay Weldon.
"Kadınlar bugün erkeklere, erkeklerin
kendilerine 25 yıl önce davrandığı gibi
dav ranıvorlar. Bu hiç de hoş bir durum
değil. Kadınlar erkekleri artık hor
görüyorlar" diyor.
Feminist yazar Bea Campbell, Fay
Weldon'ın kadın hareketine 'yardım
etmediğine' inanıyor ve "Feminizm,
artık toplumsal yaşamımızın içinde, ama
zafer kazandığı sövlenemez. \Veldon,
yazdığı dizide sanki bir kızamık
hastalığıymış gibi erkeklerin yaşadığı
sıkıntılan anlatıyor, sanki kadınlar onlara
hemşirelik etmeliymiş gibi— Kadınlann,
erkeklerie ilişkilerini düzenleme ve
iyileştirme yolunda harcadığı olağanüstü
çahay ı gözardı edivor. Biz bu kadar çaba
harcamasaydık kim bilir halimiz ne
olurdu?" diyor.
Fay Weldon ıse kimsenin kendisini
feminist görüşlerine ters düştüğü
konusunda suçlayamayacağını söylüyor.
"Her taraftan eleştiri alacagım kesin.
Ama kimse beni terk edemez. çünkü
zaten ben hiçbir gruba dahil değildim.
Şimdi artık erkeksi olmak zamanıdır.
Küçük erkek çocuklannııza biraz güven
aşdamanuz gerek" diyor.
Yeni film projesi
"Bir Dişi Şeytamn Vaşamı ve Aşklan"
adlı kitabında haksızlığa uğrayan bir
kadının intikamını konu alan Fay
Weldon, "Afflfction" (Keder) adlı
kitabında ise psikiyatristiyle kaçan
kocasıyla ayniığından esinlenmişti. Şu
sıralar kendisinden 15 yaş küçük Nick
Fox ile evli olan Fay VVeldon, ortalığı
kızıştınnaktan mutlu görünüyor.
Bu arada Weldon'ın el attığı bir diğer
film projesi de Jane Austen'ın
"Sanditon'
<
u.
Daha önce "Pride and Prejudice"i
(Gurur ve Önyargı) BBC için
televizyona uyarlayan VVeldon,
Hollyvvood'un beyazperdeye aktaracağı
bu bitmemiş romanı tamamlayacak.
Ingiltere'nin güneyinde küçük bir sahil
kasabası olan Sanditon'da 13 yaşındaki
Charlotte'un yaşamını konu alan roman,
Jane Austen'in 1817 yılındaki ölümüyle
birlikte tamamlanamadan kalmıştı.
Fay Weldon, senaryosunu yazdığı 'Büyük Kadınlar' adlı TV dizisinde feminizmin yükselişini ve düşüşünü anlatıyor
Femnıistieri kızdıran femînîst
ODAK NOKTASI
AHMET CE>IAL
Yanlış Mirasları
Sahiplenenler...
İyi niyetli 'Tanzimat münevveri'rim önünde, Bü-
yük Fransız Devrimi'nin mirasını sahiplenmekten
başka bir çıkaryol. yok gibıydi; birkaç yüzyıldır ken-
dini yenilememekte ve "aydınlanmamakta" ınatla
direnen, teokratik bir monarşi olan Osmanh İmpa-
ratorluğu'nun enkazını yeni bir çıkış yolu sayma-
nın olanaksızlığı karşısında, Fransız Devrimi'nin il-
kelerinin bu enkazın örttüğü topraklarda nasıl fi-
lizlenebileceğinı düşünmek. o dönemin Osmanh
aydınına akılcı bir yol olarak gözükmüştü.
Cumhuriyetin ilk iki üç kuşağı ise Tanzimat ay-
dınlanndan çok daha talihliydi. Mustafa Kemal'in
Anadolu Devrimi sonucu kurduğu yeni deviet. ku-
ruluşuna temel olan ve tarihte bir eşi daha görül-
memiş bir Kurtuluş Savaşı'nı -ve elbet, böyle bir
Kurtuluş Savaşı'yla biçımlenmiş bir ruhu,- cum-
huriyet kuşakları için doğalbir mirasa, hep güç
kaynağı olabilecek bir geleneğe dönüştürmüştü.
Buradaki "umumi manzara"y\ doğru çözümle-
yebilmek için Birinci Dünya Savaşı sonunda ne-
redeyse bütün topraklanna düşman devletler ta-
rafından el konulan Osmanh Imparatorluğu'nun
durumuyla, Ikinci Dünya Savaşı'nda Nazı Alman-
yası tarafından ışgal edılen devletlerın durumları
arasında bir karşılaştırma yapmak yararlı olabilir.
Ikinci büyük savaşta saldınya ve işgale uğrayan ül-
kelerin halklan, var olan devletlerini kurtarmanın kav-
gasını veriyorlardı: buna karşıhk savaşla birlikte
geçmişe karışan bir devletin yerine yenisini kur-
mak gibi bir zorunlulukla karşı karşıya değildiler.
Türk'ün durumu ise bundan çokfarklıydı; savaş-
la ve işgallerle yıkılan Osmanh ımparatorluğu'nun
ardından ayakta kalabilmek, batan imparatortuğu
kurtarma çabalanyla değil. fakat ancak tümüyle ye-
ni bir deviet kurmakla olasıydı. Burada "tumuyle
yen/"söylemınikullanmamızınnedenı, Batı ileara-
mızda bu bağlamda var olan bir başka büyuk ay-
rımı vurgulamaktır: Birinci Dünya Savaşı sonunda
Osmanh Imparatorluğu ile eşzamanlı çöken Avru-
pa monarşileri, adı cumhuriyet olan yonetım bıçı-
mine geçerlerken aynı zamanda bütünsel bir kül-
tür degişimini yaşamak zorunda değildiler. Bu ne-
denle, yalnızca siyasal nitelikte bir değişımle yeti-
nebildiler. Bize gelince, 20. yüzyılda Osmanh im-
paratorluğu'nun arkasından hayatta kalabilme-
miz, ancak Batı ile aramızda yüzyıllardır var olan
uçurumları kapatmayı olanakh kılacak yeni bir si-
yasal ve toplumsal yapılanmayı başarabildiğimiz
takdirde düşünülebılirdi.
Ulusal Kurtuluş Savaşfmızın tek başına değil, fa-
kat ancak o savaşı ızleyen Atatürk devnmleri ile
birlikte ele alındığında gerçek anlamına kavuşabil-
mesinin nedeni, işte budur. Ve cumhuriyetin ilk on
yıllan bağlamında hep varlığından söz edilen. on-
ca atılımın gerçekleştirilebılmesıni sağlamış olan
Kemalıst ruh da böyle bir bütünden kaynaklanmış
olan ruhtur.
Cumhuriyetin ilk kuşaklarının insanlan, çağdaş-
laşmaya son zamanlarında artık en üst düzeyde-
ki deviet adamlarının yabancı elçiler tarafından
azarlanabildiği bir imparatoıiuk ıskeletınin mirasıy-
la degil, fakat boyunduruk altındaki butün top-
lumlara örnek olabilmiş bir şahlanışın mirasıyla
ulaşılabileceğinın çok iyi bihnciydeydiler.
Anılan on yılların ardından. yeni kuşaklardan ye-
tişme kimı aydınlann "Batılılaşma "yı ve "Aydınlan-
ma"y\ önemseme kaygusuyla milli mücadeleyi ve
sonrasını gittikçe daha az önemsemelerı. sonun-
da işi bir ikinci cumhuriyet arayışına kadar vardır-
malan, bu kesimin umarsız gafletinden başkaca
bir şeyin kanıtı değıldir. Hızla yaygınlaşan. yaygın-
laşmakla kalmayıp. cumhuriyetin ılkelerıne baştan
beri düşmanca tutum almış olanların ekmeklerıne
de hep daha bolca yağ süren bir tutum. yeni ye-
tişmekte olan kuşaklara gerek milli mücadelenın,
gerekse Atatürk devrimlerinin -giderek artan ölçü-
de- kalıplarhalindeöe//ef/7mes/ne yol açmıştır. Ki-
mılerinin düşünce düzeyinde yabancı mandasını
benimsemeyi aydın olmanın koşuluna donüştür-
meleri ve bu bağlamda hep yanlış mıraslara sahip
çıkmalan, Türkiye'nin cumhuriyetin kuruluşL'nun üze-
rinden yetmiş yıl geçtikten sonra rejım tartışmala-
rının ortasına düşmüş olmasının temel nedenleri
arasındadır.
Bugünün hesabını çıkarırken sağlıklı sonuçlara
varmak istiyorsak eğer, daha çok yakın dıyebile-
ceğimız bir geçmişte Atatürkçü olmanın ve milli mü-
cadele ruhundan söz etmenin kimı aydınlara gö-
re ne kadar "modası geçmiş" sayıldığını da hiç unut-
mamalıyız!
Aynı aydınlardan bazılannın bugün Atatürk'e
herkesten çok sarılmaya kalkışmaları, kendı top-
lumundahep "farklı"olabilme kaygısıylasürekliyan-
lış miraslann peşinden koşmuş olan "gafıllerin" do-
ğal ve kaçınılmaz yazgısından başka bir şey de-
ğildir!
Bogaziçi Oniversitesi'nde
Rntına ve Dans Rüzgârı
• Kültür Servisi-Boğazıçı Gösteri Sanatlan
Topluluğu - Tiyatro Bogaziçi VV. Shakespeare'in
"Fırtına"sıyla 1997 Avni Dilligil Özel Jüri Ödülü'nü
alan ve Can Yücel'in Türkçeleştirdıği. rejısı Ömer
Faruk Kurhan, Kerem Karaboğa ve Sev ıla> Saral dekor
kostüm tasanmı Naz Erayda tarafından gerçekleştırilen
oyun 7-8 mayısta saat 19.30'da BL Demır Demirgıl
Salonu'nda son kez sahnelenecek ovunda konuk
sanatçı olarak Engin Cezzar yer alıyor. En önemli
misyonu. dansı seçkin bir sanat olmakîan çıkanp geniş
kıtlelere ulaşabilen bir iletışım aracı haline getırmek
olan Bale Modern-Ankara. İstanbul'daki tek gösterisinı
20 mayısta saat 20.00'de Boğaziçı Ünnersitesi Murat
Dikmen Salonu'nda sergıleyecek. Gösterıde
•Dolores" ve "Glimm Glamm Glorr" adlı
repertuvannın son iki çalışması yer ahyor. Kumpanya
Bale Türk, modern dansın ülkemızdeki nadir ve
kalıteli temsilcilerinden olan bu topluluk. Hıtıt
tannçalanndan ortaçağ ezgilerine ve oradan da
günümüze uzanan bir görkemli bir dans gösterisi
sergiliyor. Gösteri. 30 majısta saat 19 30'da BL Demır
Demirgil Salonu'nda gerçekleştirilecek.
Demokrasi yaşamdır.
Sanat yaşamdır.
Demokrasiye evet.
Sanatçı Örgütleri
Ulusal Sanat Kurulu