03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
• 2 TBMMUZ1996SALI CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 Bır şehrin değil, ülkenin dünü ve bugünü arasmdaki özel tarihin üstünde yükselen alevlerin altındayız Postmodern bir 'ZEKİ COŞKUN Türkıye. İ993'te gırdiğı "2 temmuz sendn»mu"nu anlattı. -Şeriat-laiklik", "AJevj-SünDİ", "tah- rik-prj\okasyon" \ b. kodlara ve nihayet "taşra taşkınlığı"na indirgenen 2 Tem- muz'ın alevleri şimdi ülkeyi sanyor. Sendrom bitti, 1993'te "tahrik" olan si- yasal Islam. Temmuz 1996'da iktidar ha- zırlığını yaşıyor. Yasama ve yürütme kurumlan (TBMVI-hükümet). yargı ve böylece ka- muovı 2 Temmuz'u "tahrik" üriinü bir kaza olarak kabul ettı. "Olmamalıydı, ama oldu". Iş. "tahrik" yerine geçen Pir SuhTanAbdalEtkinlikleri'ninSıvas'tadü- zenlermesınden de soyullanıp "Aziz Ne- sin faktörü"ne indirgendi. Nesin'in şah- sını n da ötesmde. ıfade ve temsil ettiği dü- şün»el-da\ranışsal kımliğiydi "tahrik" et- meni. DGM kararı böyle. Bir uçta XVI. yüzyıldayaşamışbiroza- nın: Pir Sultan'ın. öteki uçta Hint köken- li bir Jngılız vazan ve yapıtının: Saiman Rüşdü -Şeytan Ayetleri, onlann kesişme noktasında ülkenin en tinlü vazarının; Aziz Nesin, nihayet bir şehir ahalisi: Sıvas ve lıalkının bulunduğu "tahrik" ortamı, olsa oha postmodern bir durunı olabilir. O postmodern durum \e *tahrik"i Ale- viler. Sûnnilerve... Öteki Sıvas adlı kitap- ta çözümlemeye çalışmıştım. Oradan ak- tarıyorum. • • • 2 Temmuz"da eylem kılavuzu yerine ge- çen "Müslümanlar" inızalı bildiriye ba- kıldığında "tahrik" tezi. Ahzab Suresi re- terans gösterılerek dınselden öte. cinsel ahlaksal bır temele davandınlmaktadır. Daha PirSultan Külrür Etkinlikleri başla- madan. çağnlılar -ve Aziz Nesin- Sıvas'a gelmeden şehirde dağıtılan bildiride "Mii'minlere canlanndan daha ileri olan Allah Resulü (SAY)'ne ve O'nun temiz zeveelerine. Allah'ın beytinel Kabe'ye) ve Kitabı Kuran'a alcakça küfredilmekte ve mü'minlerin izzet ve namusuna saldınl- maktadır" denmektedir. Dolavısıyla burada kitlenin karşı du- rması istenen. haberdardeğilse bile habe- ri \erilen dın kadardin tenısılcilerinin na- musuna. cinsel yaşamlarına yönelik bir "saldırTdır. Bıldirinin izleyen satırlann- da bunun birinci sonımlusu olarak SAL- MAN Rİ ŞDİ (bildiride yazılıs şekli böy- le. büyük harf kullanılıyor) gösterilmek- tedır. Rüşdü. I946"da Hindistan'da doğmuş, çocuklukyıllanndaaılesiylebirliktelngil- tere'ye göçmüş \e orada vaşayan bir ya- zar. Kişilıği.kolejvıllanndabiçirnlenmiş. Kendisi bunda en büv iik etkenin bir "azın- bküyesi" olarak bulunduğu Oxford'da his- • Bir uçta XVI. yiizyılda yaşamış birozanın; Pir Sultan'ın, öteki uçta Hint kökenli bir îngiliz yazarı ve yapıtının: Saiman Rüşdü - Şeytan Ayetleri, onlann kesişme noktasında ülkenin en iiniü yazannın; Aziz Nesin, nihayet bir şehir ahalisi; Sıvas ve halkının buiunduğu •tahrik'ortamı. olsa olsa postmodern bir durum olabilir. settiği îngiliz ırkçılığına karşı tepki oldu- ğunu belirtir. (Rastlantıya bakın ki Sıvas Belediye Başkanı Temel Karamollaoğ- lu'nun yükseköğrenim ıçtn Ingıltere'de buiunduğu 1960'lıyıllardansözedilmek- tedir ve Karamollaoğlu da düşünsel olu- şumunu aynı etkene bağlar!) Rüşdü'nün Ingiltere'vekaçak olarak gi- ren biri film yıldızı. öteki şarkıcı Hintlı iki Müslümanın reel serüveniyledngilizpo- lisiyle çatışma \ b.) inanç dünyalanna, dü- şünsel kökenlerine yolculuklarını konu edinen Şeytan Avetleri adlı romanı 1988 sonlarında piyasaya verılmiştir. (Kara- mollaoğlu birkaç ay sonra -Mart 1989- Sıvas Belediye Başkanhğına seçilecek- tir!) Roman. edebiyat çevrelerinde "'post- modern bir yapıt" olarak nitelenirken. moderniteyle savaş halindeki Islam dün- yasında büyük birtepkiylekarşılanır. Dö- nemin Iran Dev let Başkanı Ayetullaiı Hu- meyni tarafından yazar için ölüm ferma- nı çıkanlır. Saiman Rüşdü. o tarihten be- ri can güvenligi nedeniyle "gizli" bır ya- şam sürdürüyor. Fetva sonrasında kitap piyasadan çekildi. yayını durduruldu. Is- İam ülkelerinde yasaklandı. Türkiye'de vayımlanmamasına. okun- mamasına karşı Şeytan Ayetleri üstüne geniş bır tartışma (Rüşdü karşıtı) yaşan- dı. Sıvas doğumlu olan ve 19601ı yıllar- da Sıvas'ta müftülük yapan -daha sonra tüm dinleri reddeden- Turan Dursun'un Tabu Can Çekışiyor üstbaşlığını taşıyan Din Bu adlı dört cıltlık kitabı da aynı ev- rede. bu tartışmalar içinde hemen tek fark- lı tez olarak ortaya çıktı. Turan Dursun. 4 Eyliil 1989'daöl'dÜrüldü. 1 Mayıs I993'te yayına başlayan Ay- dınlık gazetesi. Aziz Nesın'in kışisel gi- rişımleriyle Şeytan Ayetleri'nden çevirt- tiği bazı pasajları tefrika etmeye başladı. Bu. Istanbul'daki gazete binasının. Turan Dursun'un kitaplannı vayımlayan Kay- nak Yavınlan'nın saldınlara uğramasına yol açtı. Rüşdü'nün de karşı çıkmasıvla gazete. kitaptan pasajlaryayımlamayı dur- durdu. Islamiçevrelerce AzizNesin'inöl- dürülecegi ılan edildi. Sıvas"ta dağıtılan bildiride AZİZ NE- SİN. (bildiridekı yazım şekli böyle) " Vlmel'un Rü^di'nin ngüraniığına so>u- naa, diinya empervalizminin gönüliü uşa- ğı" olarak nitelenmekte ve "'HazreN Pe\- gamber (SAV)"ın aile ha\atını (haşa) bir genele\ ortamına benzet(mak) ve ümme- tin analan olan hanımlanna (haşa) fahişc deme ciir'erinde bulun"makla suçlana- caktır. Doia> ısıyla daha önceden çeşitli çevre- lerce ılan edilen "ölüın fermanı"nı hak et- mektedir. Aziz Nesin herhangi bir şey söyleyip yazmasa da Şeytan Ayetleri çe- virisi, bunu vayımlayan Aydınlık gazete- sinin başyazarı olnıası nedeniyle suçlu- dur. Tıpkı Rüşdü ve kitabı gibi Aziz Ne- sin'in şehre. ülkeye girmesi Müslüman kitle ıçın "tahrik" unsurudur. Daha o gel- meden kaleme alınıp daSıtıfan bildiride "Adz Nesin köpeği. > anında kcndisiylc be- raber bir ekiple biriikfc. şehrimiz v alisi ta- rafından davet edilip, şehirde adeta Miis- lümanlaria ala> edercesine geanebilmek- tedir" sözleriyle kitlenin tahrik olduğu. edildigi öngörülüvor! Bu •*tahrik"e verilerek yanıt. yine bil- diride eylem -cezalandırma- çağnsıyla 2 tenımuzdan önce hazırlanıyor: "Islam'ın pe>gamberlerini ve kitabın izzetini koru- mak için bu uğurda verilecek canlanmız vardır. Gün; Müslümanlığımızın gereğini verine getirme günüdür. Gün; Allah (CC)'ın vah\i Kur"am Kerim'e, Allah'ın melekJerine, Allah'ın Resulü Hz. Muhanv- med (SA\ )"e. onun ailesine \e ashabına yöneln'len çirkin kiifürierin hesabının so- rulma günüdür." Bildiriye göre söz konusu olan, "iman edenler"le. "kâfirler" arasındaki savaştır. Bu. "Nisa" suresi referans gösterilerek v urgulanır; "O halde şeytanın dostlanv la savaşın. çünkü şeytanın hilesi zavıftır." \e son olarak da garanti. "Galip gele- cek olanlar şüphesiz ki Allah taraftan olanlardır." Sokaktaki kitle bütün bunlann (bilgisi- nın) dışında ve bütün bunlarla birlikte olu- şuyor. Ne Saiman Rüşdü'nün gündemin- de Türkiye ve Sıvas'taki Müslümanlar var, ne de onların gündeminde Rüşdü'nün "postmodern roman"ı var. Bildiriye göre "Rüşdü'nün fıgüranlıgına so> unan" Aziz Nesin için de aynı durum geçerli. Kitle için sorun, kendilerine rağmen ve kendi- lerinin dışında şehirde bir topluluf a özgü (Alevilere) "şenük" düzeninin ortaya çı- kışıdır. O nedenle de karşı gösteriler tam birayin veşenlikdüzenitaşır. Kitle. silah- sız ve sivil olarak (Müslüman ortak pay- dası içinde ama, din herkes için aynı de- ğeri vetemeli oluşturmaksızın)tüm yalın- lığıyla. çıplaklıgıyla ayaktadır. Davranışlanyla, duruşuyla oluşumuyla tarihin, sınıflann, dinlerin ötesindedir. Ilk- çağlardan çoktannlı dinlerden gelen ate- şe tapınma ve ateşle cezalandırma. Hıris- tiyanlıktaengizisyonmahkemeleriyleku- rumlaşmıştır. Engizisyonun en fazla yo- ğunluk kazandığı dönemde, lstanbul'da da (Fatih Sultan Mehmet zamanında) bır grup Hurufi, lslam adına yakılarak ceza- landınlmıştır. Ama bu olaylarda şu ya da bu biçimde "üstotorite"nin onayı vardır. 2 Temmuz Sıvas yangınındaysa. otorite bizzat kitlenin kendisidir. Yıne "Hıristiyanlar, Vunantannlannın başlannı ve koliannı koparmışlardır. Re- fornıasyon yanlılanyla devrimcikr(Fran- sa ve Rıısva başta olmak üzere -ZC) ermiş restmierini kimi zamantehlikelivükseklik- lerden indirmişlerdir." (E. Kanerti, Kitle ve İktidar) aynı olaylar tümüyle avnı et- kenlerle. sadece farklı birdinsel (fslami) ve kitlesel platformda 2 Temmuz 1993'te Sıvas'ta yinelenecektir. Madımak Oteli önündeki otomobıllenn yakılmasının ardından otele saldın için ">ak yak _vak~ temposunun tutulması. alevler oteli sardıgında "Cehennem ateşi bu .\IIahim" diye vecd içinde kendinden geçış de kendı kınıliğini kanıtlamanın ürü- nüdür. lslam ve tahrik burada sadece ve sadece bir figürdür. Alevler, kitlenin v e şehrin dünüyle bu- günü arasındaki özel tarih üstündeyüksel- mektedir. (Aleviler, Sünniler ve... Öteki Sıvas, 379-384) • • • Aynı alevin altındayız bugiin de. Sadece Sıvas'ın, bir şehrin değil. ülkenin dünü ve bugünü arasındaki özel tarihin üstünde yükselen alevlerin altındayız. Asım Bezirci 'nin yapıtları bir dizi etkinlikle tanıtılıyor BKZİRC1 SOSVMİZME â IMM^RI Külrür Servisi - Evrensel Basım Yayın. Asım Bezirci'nin 70'i bulan bütün eserlerini yeniden 'Evrensel Kültür Kitaphğı' dızisi içinde yayımlamayı sürdürüyor. Yaymevi bu yıl da, Asım Bezirci "nin Sıvas olaylannda katledilışinın yıldönümü olan 2 Temmuz'da 'Sosyalizme Doğru' adlı kitabını yayımlıyor. Yazann eşi Refîka Bezirci ile ortaklaşa olarak Asım Bezirci'nin bütün yapıtlannı yayımlayan Evrensel Basım Yayın. yakılmak istenen bütün düşüncelerin. boğulmak istenen sesin. küller arasında yeniden filizlendigini göstermek istiyor. Yayınevinin "Sosyalizme Doğru' dışında şimdive kadaryayımladığı Asım Bezirci kitaplan; Felsefe Bilim ve Din. Diderot (çe\iri). Pir Sultan. Orhan Kemal. Halkın Ekmeği (çeviri). Bilimden Yana. Orhan Veli. Nâzım Hikmet, Ikinci Yeni Olayı adlarını taşıyor. Bezirci bir dizi monografi>e. çeviriye. denemeve incelemeve imza atmış başta .\âzım Hikmet olmak üzere birçok ünlü yazann yapıtlannın jeniden yayımmı gerçekleştirmişti. Evrensel Basın Yayın. avnca Sıvas'ta katledilen yazar. sanatçı ve emekçıleri anmak. Bezirci'nin eserlerini tanıtmak amacıyla bir de etkinlik düzenleyecek \e 'Sosyalizme Doğru'yu da bir dizi etkinlikle sunacak. Yaymevi bu doğrultuda 7 temmuz günü saat lgroO'de Evrensel Kültür Merkezinde Adnan Satıcf nın sunacağı Figen Genç ve Efkan Şeşen'in rürküleriyle katılacağı, Evrensel Kültür Merkezı oyunculannın 'Onca Yangından Geçtikten Sonra' adlı o>unu sergile>eceğı. •Sosyalist Eleştiri taşamaJı/10. KJtabi\ la Asım Bezirci' adını taşıyan bir etkinlik dtizenleyecek. Bu etkinliğin yanı sıra. a> nı gün Taksim. Bakırkö> Ûzgürlük Meydanı ve Kadıköy Iskelesi'nde Asım Bezirci'nin bütün kitaplan sokakta satılacak. 'Belki de çok yakında, siz de benim gibi yalnız kalacaksınız. İşte o zaman çok geç olacak' 6 Şair kanı ağır yüktür'• Ben babamı kaybetmedim. Sizler geleceğinizi kaybettiniz. Metin Altıok ve otuz yedi can yanarak öldüğü için değil. Unurruğunuz için. Susruğunuz için. Tepkisiz kaldığınız için. Sorgulamadığınız için. Sanatçısına sahip çıkmayan. içinde buiunduğu yozluğu, kirliliği içine sindiren, yüreğini ve inancını kaybeder. ZEYNEPALTIOK "Sağır kulağa sözüm yok, kö- re ne gösterey im.' Duvmazlıktan. görmezlikten gelenler: Bir de size sormalı, va ben ne- re>e gideyim?" Bugün 2 Temmuz 1996. Bilmıyorum kaçınız bugün ga- zete almadan. hatta bu yazıyı oku- madan önce bu tarihin ne ifade ettiğini düşündünüz. 2 Temmuz 1993 ten bu vana Sıvas'ta yana- rak ölen aydınları. gençleri kaç kez düşündünüz? Ya da hıç dü- şündünüz mü? Bugün 2 Temmuz karanlıgının üzerinden tam üç yıl geçti. Bu üç yılda neleroldu bilivormusunuz? Hiçbir şey olmadı. ınsanlar ne ol- duğu ile ilgilenmediler, basın Türkiye tanhinin belki de en ka- ranlık olaylanndan biri olan bu olayı ilk günlerın dışında nere- deyse hiç konu etmedi. Aydınlar, yazarlar, örgütler, partiler. dev let ve insanlanmız sustular. 124 sa- nıktan 49 tanesi serbest bırakıldı. Diğerleri ise üç-beş yıllık ceza- larla kurtuldular. \e tepki ne des- tek.. hiçbir şey olmadı. Hepsi unutuldu. Bugün bu devlet ölü- müne seyirci kaldığı sanatçısının havatına' 54.000.000 TL. değer biçtı. Devletin de üstünde olduğu- na inanmak istediğimizadaletsıs- temi de sanatçısının. insanlarının katillerıni serbest bıraktı. Peki sizler neredesiniz? Babam kornadayken saat başı telefon edip "Öldü mü?" diye so- ran gazeteciler neredesiniz? Ce- nazedeki onbinler. kitle örgütleri. aydınlar, ınananlar neredesiniz? Nusret Demiral'ın köpeği öldü- ğünde birinci sayfaya haber ya- pan gazeteler. TV kanaliarı nere- desiniz? Bırakın suçluları ceza- landırmayı bir başsağlığı bile di- lemeyen yöneticiler ya sizler ne- redesiniz0 Sn. Mehmet Gazioğlu. siz rahat uyuyor musunuz? Hak- kında soruşturma açılan ve mah- kemede davası sürmekte olan Sn. Temel Karamollaoğlu'nu doku- nulmazlıkla ödüllendiren. onu Atatürk'ün kurduğu Türkiye Bü- yük Millet Meclisi'ne sokan siz- ler vicdanınız rahat mı? Tüm bun- lara seyirci kalan. umursamayan, belki umursayan ama içki sofra- lannda meze ermekten öte kale- mini veparmağını kıpırdatmayan ey aymazlar size ise sözüm vok. Sağır kulağa ne söyle\eyim? Ben babamı kaybetmedim. Sizler geleceğinizi kaybettiniz. Metin Altıok v e otuz yedi can ya- narak öldüğü için değil. Unuttu- ğunuz için. Sustuğunuz için. Si- zin üç yıldır yapmadıgınızı yaşa- salardı eminim yapacak olan gençlerin. sanatçı ların, aydın ın- sanlann ölümüne tepkisiz kaldı- ğınız için. Sorgulamadığınız için. "Şair kanı ağır yüktür." Sanatçı- sına sahip çıkmayan, içinde bu- iunduğu yozluğu. kirliliği içine sindiren. yüreğini ve inancını kaybeder. Haydi ülkenizi. topra- ğınızı. insanınızı düşünmüyorsu- nuz: kendinizi de mi düşünmü- yorsunuz' 7 Bır gün, belki de çok yakında. siz de benim gibi yalnız kalacaksınız. İşte o zaman çok geç olacak. Umutlar tükendiği Ben bugünü kırdım iki taş arusında lstedim ki kalmasın Acının çekirdeği varına. • Nereye baksam gördüğüm sığhk ' Bungunum ve sııskun, Boğazımda vdlanmış bir çıglık. • Yani benim gözlerimin bunca yıldır gördükleri. Bir gün benimle birlikte Yok olup gidecekler övle mi? • Siz beni hep umursamaz vüzümle gördünüz, Ama benim geldiğimi gelseniz, Şuracıkta diişiip ölürdünüz. • Sizin yüreğiniz açık değil örtiilü Bir boşlııktur sevginiz. Sevmezlik/en birkaç sıra sökülü. • Gün geçer dün olıtr varın gelir bugüne. Ayrılık kapını çalmadan Sen bir ölüm beğen ölümlerden kendine. • • • Ömriimce kendimi hep sözde buldum; Sö: cehennemdi yanıp kavruldum. Yeniden doğdıım kendi külümden, Ben Anka ydım konuşıddum. için. Bu duyguyu yaşamad.n oı- lemezsiniz. Ben de suçlu>um as- lında. bazen hâlâ anlamsız bir umuda kapıldığım için.. bazen de artık hiç umudum kalmadığı için. En çok da etrafımdaki kirlilikten etkilendiğim. düşündüğüm, his- settiğim için. Her şeyin sadece "sıcağı sıcağına" olmasına hâlâ alışamadağım için. Hiçbir şey olmadı derken, olan bazı şeyleri unuttuğum sanılma- sın. Sevgili Sezen Aksu'ya unutma- dığı, unutturmadığı ve karanlıkta bir ses bir yürek olduğu için, Dr. Mustafa Şerif Onaran'm şahsın- da, Sıvas kitabını hazırlayan Ede- bivatçılar Derneği'ne ve tüm emeği geçenlere. bu kitabın hazır- lanmasına olanak tanıyan Sn. Fikri Sağlar'a, unutturmamak için bir radyo programı ile çaba güjteren Duvgu Törümküney ve Belgin Sunaİ a. "Yana Yana" et- kinliğini hazırlayan ZerrinTaşpı- nar' ın şahsında tüm emeği geçen- lere ve Ankara Devlet Tiyatro- su'na, Sıvas fotoğraflarının ve Metin Altıok'a ait desenlerin ser- gilenmesini sağlayan 68'liler Vakfı'na. ölümünden sonraki ilk yıl Metin Altıok Günü hazırlayan ışçi Partisi'ne. Istanbul Belediye- si ŞehirTiyatrolan bünyesinde bir anma günü gerçekleştirmemize olanak tanıyan Sevgili Gencav Gürün'e ve emeği geçen bütün dostlara, tüm etkinlikleri için Pir Sultan Abdal Derneği'ne. ta Ela- zığ'dan yetişip karanlıkta küçük bir umut olduğu için Çiğdem Er- doğan'a ve Zeycan Yurtsever ile Dr. Necdet Tamamogullannın şahıslannda benimle aynı acıyı yaşayan, unutmayan. umursayan ve endişe eden tüm dostlara teşek- kür ederim. Bir de beni kendi acımdan utandıran. biri 12 yaşın- da iki evladını Sıvas'ta kaybeden o anneye.. Kolumdan turtuğu için! Bana gelince: "Bağırsam neye yarar. nasüsa duymazlar. Ben bir kömür ocağının onul- maz göçüğüyüm; İçimde cesetler ve daha ölme- mişler var" Her şeyden bana geriye kalan- sa, karanlıkta birçığlık.. babamın, Metin Altıok'un sesi. "HUNGARAGİGUUUL!"* * Evde saklambaç oynadığı- mızda onu kolavca bıdabileyim diye babam saklandığı verden bana böyle seslenirdi. Kimbilir belki bir gün, karanhğın ucunda vine bulunım onu kolavca. ALINTILAR TAHSIN YUCEL Gökkuşağı Tiimeni Claude Levi-Strauss, Le Totemisme aujo- urd'hui'sınde, Amerikalı budunbilimci R. Linton'ın yaşadığı bir olayı ve bu olaya ilişkin gözlemlerini ak- tarır. Birinci Dünya Savaşı sırasında, Linton'ın gönderil- diği 42. Tümen. Birleşik Devletler'in çok değişik eya- letlerinden gelme bırliklerden oluşmuştur, genelkur- may "Gökkuşağı Tümeni" diye adlandırır onu. Baş- langıçta, birliğin adı üstünde pek durulmaz. ama Fran- sa'ya gelınince birden günlük kullanıma sokulur. As- kerler, hangi birlikten oldukları sorulunca, "Ben bir Gökkuşsğı'yım" derler. 1918 Şubatı'na doğru, yani tümenin Gökkuşağı adını almasından beş altı ay son- ra, gökte gökkuşağının belirmesı bırlik için uğur sa- yılır. Üç ay sonra, birlik ne zaman bir eyleme geçecek olsa, hava koşullan ne olursa olsun, birileri bir yerler- de birgökkuşağı gördügünü söyler. 1918Mayısfnda, komşu tümenin askerlerinin araçlarını Özgürlük Anı- tı belirtkesiyle (embleme) süslediklenni görünce, Gök- kuşağı Tümeni'nin üyeleri de gökkuşağı belirtkesini benimserler, yani komşudan ayrılmak için komşuya öykünürler. Üstelik, aradan birkaç ay geçmeden her- kes üstünde taşır belirtkeyi. Öteki Amerikan birlikleri de üç aşağı beş yukan aynı yolu izlerler, her birinin kendı belırtkesi vardır. Böylece savaşın sonunda, Av- rupa'daki Amerika Birleşik Devletleri ordusu, "herbi- ri kendine özgü düşünce ve uygulamalarla nitelenen, özellikleri iyice belirlenmiş ve çoğu kez birbirini kıs- kanan bir dizi topluluk biçimınde" örgenlenmiştır. Genellikle bizim "birlikberabertik" dediğımiz şeyın gözde ortamı olan topluluklar arasında, üstelik yaban- cı ülkelerde, yani bu hep aranan durumun en iyi ya- şandığı söylenen uzamlarda, böyle bir ayrılma ve se- çilme eğilimi gerçekten şaşırtıcı bir olgu. Ama Levı- Strauss'un verdiği özetten çıkardığımız kadarıyla, Lın- ton işin bu yönü üzerınde oyalanmaz. Budunbilimci kimliğine uygun olarak başka saptamalarda bulunur: 1. Burada kendi bireyselliğinın bilıncinde olan top- luluklara ayrılma söz konusudur. 2. Her topluluk bir hayvan, nesne ya da doğal ola- yın adını taşımaktadır. 3. Yabancılarla konuşmalarda, bu ad bir belirtme terimi olarak kullanılmaktadır. 4. Belirtke hem ortak sılah ve araçlar üzerinde, hem kişisel süs olarak kullanılmakta, başka topluluklarca kullanılması da yasaklanmaktadır. 5. Adı alınan şeye ve imgesine saygı duyulmakta- dır; 6. Bulanık bir biçimde bile olsa, belirtkenın koruyu- cu işlevine ve belirtı değerine ınanılmaktadır. Linton, bu saptamalardan sonra uygarlaşmamış ya da ilkel denilen bir toplumda böyle bir durumla kar- şılaşınca, araştırmacıların büyük çoğunluğunun bu inanç ve töreleri totemciliğe bağlamakta duralama- yacağını söyler. Böylece XIX. yüzyıldan beri nıce bu- dunbilimcinin coşkuyla paylaştığı totemcilik kuramı- n;n temelsizliğini somut bir örnekle kanıtlamış olur. Ama azıcık düşündünüz mü ister istemez başka so- rular üşüşür usunuza. Gökkuşağı Tümenı'nın öykü- süyalnızcatotemciliğin temelsizliğini mi kanıtlar? Bi- zim uygar, çağcıl dediğımiz toplumlarda da çok yay- gın ve çok köklü biryönelimin saymacalığını kanıtla- maz mı. Demirel'ın atından Özal'ın arısına, Türkeş'in "üç hilarinden zavallı Feyzioğlu'nun koçuna. nice belirtkeler42. Tümen'in gökkuşağından çok mu fark- lıdır? Hatta bunlar zaman zaman daha da keskin, da- ha da saltık belirtkeler değil midır? Hepsi de aynı öl- çüde yüzeysel ve saymaca bağıntılarla, insanlan bir- birinden ayırmaz mı? Daha saltık tutumlarla. aynı ulus içinde bile, kimi "kendi". kimi "düşman" diye nitelen- mez mi? Hem de nasıl! Kimi maçlarm, kimi siyasal gösterilerin sonunda sık sık tanık oluruz buna. Üste- lik, bu karşıtlıklar hem yüzeyseldir, hem çelışkın. Gök- kuşağı Tümeni kimliği. gereğinden fazla benimsenin- ce, Amerikan Ordusu kimliğinı zayıflatır, belirtke lerde zayıf kimlikleri özde güçlendirmez hiçbir zaman. Ge- çen perşembe, yüzünüzegüller, Maçkadan Şışli'ye dek yürüdüm, Teşvikiye, Rumeli ve Halaskârgazi cad- delerinde, mağazaların yüzde doksanı kocaman bay- raklar asmıştı, ama yüzde sekseninin adı yabancıy- dı. Kapılarından girip de patronlarıyla konuşmanız durumunda. yabancı anamalı, küreselleşmeyı, Os- manlıcayı. kısacası ulusallık kavramıyla çelişen ne varsa, hepsini coşkuyla savunduklarını görmenız de olanaklıydı. Neyı gösterirdi bu? Montherlant'ın Fran- sa için en kötü antlaşmaları gözlerini bile kırpmadan onaylayabilirken, bisiklet yanşında bir Fransız öne geçti diye kabar kabar kabaran Parislileri gibi. çoğu kez ayrımına bile varmadan, göstereni gösterilenden, görünüşü gerçekten, biçimi içerikten üstün tuttukla- rını. Belki de hep böyle değildi işler. genellikle bir hay- vana, bır nesneye ya da bir doğa olayına gönderen topluluk adlan, başkasından uzaklaşma, başkasıyla karşıtlaşma yönelimini dile getirmek şöyle dursun, ona ulaşma, onunla kaynaşma atıhmının belırtisiydi. Örneğin geleceğin kent kurucusunu emziren kurt söy- leni, örneğin tüm evreni uçsuz bucaksız bır akraba- lık örgüsü, gökle yeri de tüm insanların ve tüm nes- nelerin ilk ataları sayan Maori inancı ve daha nice söylen ve inanç da bunu esinler gibi. Ne var ki bugün içeriklerinden boşalmış oldukları ya da "Gökkuşağı Tümeni" gibi çok cılız içeriklerden doğdukları için, tüm boş biçimlerin oynadığı oyunu oynuyorlar bize, "aynı"y\ "ayn", "ayn"y\ "aynı"diyebenimsemeyezor- luyorlar. Güçlerine de hiç diyecek yok! Göstergeler karşısında usumuzu, kimliğimizi koru- mamız gittikçe zorlaşıyor. Karikatür dergisinde Sıvas Kültür Servisi - Aylık mizah dergisi "Karikatür," bu ay 2 Temmuz I993'te Sıvas'ta yaşanan olaylara ağırlık veriyor. Karikatür- cüler Derneği'nin çıkardı- ğı derginin giriş yazısında Refah Partisi ile Doğru Yol Partisi'nin kurduğu koalis- yona ilişkin düşünceleryer alıyor. Uç yıl önce Sıvas'ta ya- şanan olaylann bugünkü gelişmelere bağlı olarak yeniden ele alındığı yazı- sında Hasan Uysal. zaman geçtikçe "Müslümanım". "Türküm" va da "Sı\aslı- >ım" diyenlerin yüzlerinin daha çok kızaracağını söy- lerken '2temmuzlanncan- lanmKi j itirdiğimiz bir gün olarak değiL suçluluğumu- zun yüzümüze vurulduğu günler" olarak anılması ge- rektiğini belirtiyor. Kanka- türlerin geniş yer turtuğu dergide bu av Kurtuluş Ka- yah'nın "Tele\iz>ona Sıç- rayan Mizahın Başkalaş- ması" başhklı yazı dizisı- nin ilk bölümü ile Bülent Ortak'ın "N'Haber Or- tak" başlıklı vazısı ve Le- vent Cantek'in "Çizgi Sa- natları \e Paradigma" baş- lıklı makalesi yer alıyor. Derginin bölümlerinde ise "Çizgi ^erine" köşesinde Mümtaz İdil, "Karikatü- rist Anektotlan" köşesinde Yener Çakmak, "Tren Pen- ceresinden" köşesinde Ru- hi Tek imzası Dulunuyor. Bu ay Sıvas olaylannda yi- tirdığimiz karikatürist Asaf Koçak'a aynlmış özel bö- lümde Koçak'ın yaşamöy- küsü ile birlikte İcarikatür- leri yer alıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle