Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 25 MAYIS1996 CUMARTESİ
12 HABERLER
İlk YDH'li Hüseyin Ergün, Boyner'in aynlmasıyla 'bitti' denilen parti yönetimini üstlenmeye hazırlanıyor
YDH'de ikinci ya da sonperdeAVDIN ENGİN
Bu hafta sonu Yeni Demokrasi
Hareketı'nin (YDH) kongresi Ankara'da
toplanıyor. Önemli bir medya desteğini
arkasına alarak Türk siyasal yaşamına
katılan YDH bu hafta sonu y;\
•tamam"\lı\ccek. ya da "devam".
. Daru partile>medeıı Cem BoyııerTe
özdeşleşcıı \e Cem Boyner'ın genel
başkanlıktan ayrılmasiyla "bitti"
gözüyle Ktkılan YDH'de adı ünü
juyulmui üye \e yöneticiler ıstifa
ediyor \a da kongreden sonra istifa
edeceklerını belirtiyorlar. Ancak parti
ıçınde önemli bir kesım de paıtinın
devamından yana tutum ızlemeye
kararlı.
Partınin Cem Bo>ner'leözde:îleşmiş
oluîjtınu bir kazanım değil bir sakınca
olarak değerlendıren "de\aından yana"
YDH'lıler. kongrede genei ba^kanlıga
adaylığını koyaeak olan Hüseyin Ergün
eevreMiıde toplanıyorlar
Hüse>in Ergün kamuoyunda pek
bilınmemesıne raŞmen YDH'de aslında
"t'ıkır babasi" ve "\lk YDH'li" olarak
tanııııyor. Yeni Demokrasi Hareketi'nin
kıırulıı^u. Hüseyın Ergün'ün hazırladığı
bir "•ınanıfeMo"\u ılettiği çeş.itli
avdınları bir araya getırmesiyle
mümkün olmu>tu. Bu daha sonra Cem
Boyner tarafından da birçok kez
doğrulannıı^iı.
Hüseyin Ergün. YDH'nındönemini
tamamlamak şöyle dursun. daha
başlangıçta olduğunu \e çürüyen
Iürkiye siyasetmde YDH'ye nuıtlaka
gerekMiıim oldıığu kanısında. YDH
üyeleri arasında "Bu ış bıttı galıba"
yargisinın nldııkça yaygın oidıığunu
kabııl eden Frgüıı. Getıel Buşkan
seçıldığı takdırde 'ı DH'nın kurulu>
ilkelerıne döneeeğinı \e daha sonra
izlenen ve partıye zarar \eren
zıkzaklardan anndınlacağını söyledi.
Ergün'le >aptığımız söyles.ı. YDH'nin
geloceğıne \e bir geleceği olup
olmayacağı sorularına itgınç yanıtlar
verıyor:
- > DH bitti deniyor. Genel Başkanlığa
adav hûıııı/ı koyduğunuza göre bu göriişe
kniılııııyorsunu/'.'
- katılmıyorum ubii. Sayın Boyner son
donemlerdekı bırdeınecinde •"Partinin
t'cNİıını daha doğru buluyorum' dedı.
DoUyısıyla ^"DH'liler arasında böyle
bir eğilım \ar. Ote yandan Cem
Boynerin \akın çevresinde yer almış
jrkadaşlar partıden istifa ediyorlar. Bu
çeliskı. Partiyi feshedecek olan kongre
salonunda olmalı değıl mi'.' Ama belki
bu arkadaşkır partinin güç yitirerek
kendihğinden bıtmesıni düs.ünüyorlar.
- Peki Hüsev in Ergün ne düşünüyor?
V DH'nin devam edebümesi zor değil
nıi?
- Bakın. bı? uzutı yola çıkmaya hüküm
giydik. Artık kolaş yoldan bas.an s.ansı
yok. iüneyle kuyu kazmamız lazım.
Ancak buradan. bu uzun yoldan başan
sansi \ar. Evet de yenıden etkili bir parti
olma.sim mümkün göriiyorum.
- Peki VDti'nin bilinegelen siyasal
çizgisinde herhangi bir değişiklik
öngörüyor nıusunuz?
- Şimdi bakın. elbette herkesin bir
yoğun yiyişi \ar. Dolayısıyla üslup
farklan olacaktır. Ikincisi. YDH'nin
zikzaklan oldu.
- Örneğin?
-Örneğin. daha dün bir hanımla
konuşuy ordunv. bana dedi ki "Yahu bu
YDH'nın nasıl bir parti olduğunu
anlamadım. Kürtçü parti mi. Atatürk
düş.manı mı. şeriatçı mı?" Şimdi bütün
bu izlenimleri aynı anda vermek tabii ki
politika da ya da söyiemlerde bir takım
zikzaklar olduğunu gösteriyor. Ayrıca
-YDH'nin önemli bir eksiği oldu.
Halkın elinden tutma anlamına
gelebilecek bütün politikalar popülizm
olarak nitelendi ve reddedildi. Ben
öteden ben parti içinde halkın elinden
tutnıayan bir politıkanın hıç bir zaman
büyük bir partiye dönüşemeyeceğıni: bir
de halkın elinden tutmayan bir rejimin
de demokrasi olamayacağinı söyledim.
- Halkın elinden tutmak derken ne
demek istiyorsunuz?
- Yani pür liberalizm dedığimiz. yani
ölen ölür kalan sağlarbizimdir mantığı.
Bizim eşit hukuki zemini yaratınz.
istiyorum. Kısacası. piyasa herşeyi
düzenler. ölen ölür kalan sağlar
bizimdir. altta kalanın eanı çıksın t'ilan
gibi bir siyaset gütmek isteyenler varsa.
onlarbence sıyaseti insancıl özünden
koparıyorlar. Ben kesinlikle öyle bir
siyasi çizgi düşünmüyorum. Yani halka
katkıda bulunmayacaksa. sadece
güçlülerin arabasının yürümesine
yarayacaksa ben öyle bir siyasetin
içinde yokum \e olmayacağım.
- Peki süzünü ettiğiniz zıkzaklardan sizin
hiraz ettikleriniz hangileri?
- Birtanesi şu. YDH bence kimlikler\e
Bizim çözümler üretmemiz lazım. Türkiye için iyi kotarılmış çözümler. Bunları YDH'liler
arasında iyi işleyen bir iletişimle üretmemiz lazım. Bunlan sürekli yapacağız. Görüş iletme ve
bölüşmeyi... Uzun süre sabırla yapacağız ve sonuç almayacağız. Koçbaşının kale kapısına
vurması gibi vurup vurup geri çekileceğiz. Kale kapısı tınmayacak. Bir noktaya kadar. Sonra
Türkiye kapılarını bıze açacak. Yani uzun yola çıkmaya hüküm giydik biz derken, bekleyerek
değil, karınca sabrıyla çalışarak demek istedim.
öteki siyasi partılerle olan ilişkilerinde
YDH'nin istikrarlı bir çizgi
tutuıramadığı kanısındayım.
- Örneğin ANAP'la seçimlerdt'...
- ...isbirhğı filan. E\et, e%et. HADEP
konusunda zikzaklı gıdış gelişler oldu.
YDH'nin ışte bu zikzaklardan
kurtulması gerek. Ama öz olarak Yeni
Demokrasi Hareketi'nin kendinı ilk
açıkladığı metinden herhangi bir sapma
sözkonusu değıl.
- Üslup farkını aşan bir değişiklik
öngörmüyorsunuz >ani?
kabiliyeti olan ba^arır. ötekiler...
Ötekıler bizim sorunumuz değildir... Bu
yanlı^tır \e YDH'nin en önemli eksiği
buydu. Ben eğer Genel Ba^kan
secilirsem, bir yandan giris.imciliğin.
özel giri^inıin yanında olacaktır YDH.
bir yandan da halkın elinden tutmanın
önemine değinecektir. Ama burada
halkın elinden tutmanın bir "sadaka"
anlamına gelmedığinı özellikle
vurgulamalıyım. Ben sağlık, eğitim ve
sosyal güvenlikte kamusal görevlerin
gözardı edilemeyeceğini belirtmek
değerler konusuna gereğinden fazla
ağırlık \erdı. Yani kimlikler üstüne
yoğunla^mış bir siyaseti ancak o
kimlıklerin sahıpleri yapabilir. Bir etnik
- grubun kendi partisının olması doğaldır.
Birdıncı grubun kendı partisinin olması
doğaldır. Ama bütün Türkiye'yi
birîeştirmeyi hedefleyen bir partinin. bu
noktalara baş.ka sorunlardan öncelikli
bir ağırlık vermesı. bence sonuçta o
partiyi bir küçük. bir marjinal parti
haline getırir. YDH da bu sakınca ile
l ı r . Kasti değildir ama yanlış
olmuştur.
- Peki bir başka soru. Sanınm \ DH'de
>e YDH dışında. bu kongrede partiye
devam kararı \ermenin ölüy ü dirilmek
olduğu sö\kni\or. Bunun pek dar bir
çevrenin düşüncesi ulduğunu
sanmıyorum.
- Hayır. çok geniş bir çe\ renin
düşüncesi bu.
- Çok geniş ? \'e siz buna rağmen...
-Evet. Buna ragmen. Cünkü ben öteden
beri YDH olarak söylediklerimizin
ciddiyetine inanıyorum. Söylediklerimiz
pala\ ra değildi. Türkiye'de siyasetin
çürümekte olduğunu. bu siyasetin. bu
siyasi yapının Türkiye'yi
ta'jiyamayacağını söyledık. Ba^tan beri
söyledik. Gelis,meler hergün bizi bir kez
daha doğruluyor. Şu anda yönetemeyen
bir demokrasi ile kar^ı kar^ıyayız.
Sistenı bızını ilk çıkı$ımızda
dü^ünemedığımız kadar hızla çürüyor.
Vlevcut siyasi partiler bu çürümeyi
durdurmaya talip değil. Türkiye de
bunlara layık değil.
- Yani özetle siz N DH'nin misyonunun
sürdüğü kanısındasınız.
- Elbette. Biz bunu bir süre baş.ardık.
etkiledik. Türkiye'nin gündeminı
belirledik. en azından etkiledik. Ama
görüşlerimizi çözüııı düzeyine
ulaijtıramadık...
- Peki sayın Ergün, şu ya da bu şimdi bu
hafta sonu kongre toplanacak \e Cem
Bo> ner kadar ünlü olmayan. Cem
Boyner kadar... ne bileyim yakışıklı
olnıayan, \arlıklı olmayan, Cem Boy ner
kadar ilişkileri olmayan bir Hüseyin
Ergün. V DH Genel Başkanlığına
soyunuyor. Başanya ulaşırsa, \ DH'nin
yeniden etkili olma. yelkenlerinin
yeniden rüzgâıia dolması ihtimali var mı
- E\et. Bizim çözümler üretmemiz
lazım. Türkiye için iyi kotarılmış
çözümler. Bunlan YDH'liler arasında
iyi işleyen bir iletişimle üretmemiz
lazım. Bunlan sürekli yapacağız. Görüş
iletme \e bölüşmeyi... Uzun süre sabırla
yapacağız ve sonuç almayacağız.
Koçbaşının kale kapısına \urması gibi
vurup vurup geri çekileceğiz. Kale
kapısı tınmayacak. Bir noktaya kadar.
Sonra Türkiye kapılannı bize açacak.
Yani uzun yola çıkmaya hüküm giydik
biz derken. bekleyerek değil. karınca
sabnyla çalışarak demek istedim.
Sayın Ergün, net bir sonı size: Bunlan
yapabileceğiniz bir örgüt, bir YDH
örgütü var mı hâlâ?
- Bakın bu örgütün üyeleri. YDH'yı
zamanlarını. varsa paralarını ve
itibarlarını koydular. koyduk. Birden
bire de ortada kaldık. Şimdi hiç olmazsa
itıbanmızı kurtarmalıyız. Yani bu
partinin bir adamın eteğinden tutunmak
ısteyenler partısi olmadığını
göstermeliyiz.
- Böyle bir eğilim \ar mı partide?
- Hayır. Böyle bir coşku yok partide.
Ama sabırlı birçalışmayla. o
arkadaşlarımın bile tahmin etmeyeceği
bir coşkuyu onlara aşılayabileceğimiz
kanısındavım.
Vali köle çoculdarı kurtaracak
Yüksel Çavuşoğlu, Bafra'da 50 yıldır uygulanan kiralık çocuklar uygulamasını incelettirerek rapor
hazırlattı. Çavuşoğlu bu uygulamayı bitirmek için gerekirse yasal yollara başvuracağını kaydetti
CEMİLCİĞERİM
SAMSL'N - Samsun Yalısi YükselÇa>Ti-
şoğlu, Samsun'un Bafra ılçesinde zengin aı-
lelere kiralık \erılen \e köle gıbı çalıştınlan
çocuklar sorununa el attı. Yaklaşık 50 yıldır
devam eden \e adeta "geleneksel" bir hal
alan çocuklann kiTalanmasının temelınde
ekonomık. toplumsal \e kültürel dengesiz-
liklerın yatabileceğıne dikkatı çeken Sam-
sun Valısı Yüksel Ça\u>oğlu. Bafra'da kü-
çük çocuklann kıralandığını bılmedığini
biklıvevek "Köklü çözüm ancak bu denge-
sizliği 0dermeye dönük bölgesel \e yöresel
plan uyuulamalanyla sağlanabitir" dedı.
Ça\ uşoglu. kiralık çocuklar olgusunu tünı
y önlenyle ınceleyeceğıni \e gerekirse yasal
yollara ba^v uracağını kaydetti. Bafra'da
yaklaşık 50 yıldan bu yana gelenekselleşen
köle çocuk uyaulaması ile ılgıli olarak ll
Sosyal Hızmetler Müdürlüğü\e Bafra Kay-
makamlığıda bir araştırmayaptı. Rapor ha-
lıne getırılen köle çocuklar araştırmasında.
Sınop ılinın Gerze \e Durağan ilçeleri ile bu
ilçelere bağlı köylerden ve Samsun ili Ala-
çam ilçesınin dağ köylerinden getırilen 10-
14 y aşlan arasındaki çocuklann pazarda ge-
nellıkle daha önce tanınan ailelere; tütün
ekimi. çobanlık \e benzeri işlerde çalışma-
lan için 1 -4 ay lık süreler için aylık 8-10 mil-
yon arasında kiralandığına dikkat çekildi.
Arastırmada. kiralık çocuk uygulamasının
gelenekselleştiğı. yoksul dağ köylerindeki
ailelere azımsanmayacak bir ekonomik kat-
kı sagladıgı belirtiliyor. Arastırmada, daha
sonra şöyle denilıyor: "Kiralayanlann ço-
cuklann isrisman anlamına gelen bu uygu-
lamadan rahatsızlık duy madıkları. ola\ ın
sadece yoksul aile bütçeİerine sağladığı an-
laşılan sınırlı katkı ile ilgilendikieri. konu-
nun yönetsel ve yargısal kuruluşlara. sadece
çalıştınlan çocuklar ile ilgili mali anlaşmaz-
lık çıktığında intikal ettirildiği; bugüne de-
ğin konunun bir toplumsal sorun olarak ge-
reğince ele alınmadığı ortaya çıknıaktadır."
Raporda. konu ile ilgili alınması gereken
önlemler de şöyle sıralandı: "Türkiye. Bir-
leşmiş Mülerler'in 'Çocuk Haklarına Daır
Sözleşmesi'ni onay lamıştır. Artık bir iç ya-
sa hükmündeki bu sözleşmeye göre Türki-
ye, öteki taraf devletler gibi "Çocuğun... su-
ıistimale. ıhmal ya da ıhmalkâr muameleye.
kötü muameleye karşı korunması için yasal.
yönetsel. toplumsal. eğitsel bütün önlemle-
ri almakla' yükümlüdür. 2828 saydı Sosyal
Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kunımu Ka-
nunu'nun 21 ve 22. maddelerine dayanılarak
yürüriüğe konulan Korunmaya Muhtaç
Çocuklann Tespiti. Inceleme. Koruma Ka-
rarlarının Alınması ve Kaldınlmasına lliş-
kin Yönetmelik' hükümlerinin: kırsal ke-
simde, özellikle bu yörelerde bulunan muh-
taç çocuklar yönünden işleıiiğe kav uşturul-
ması için çalışmalar etkinleştirilmelidir. Vök-
sul dağ köylerinden Bafra Ovası köylerine
çalıştınlmak üzere getirilen bu çocuklar. il-
köğretim çağındadırlar. Zorunlu ilkokul
sonrası öğrenimlerini ekonomik yetersizlik-
ler nedeniv le sürdürememektedirler.'"
Bafra'da çocuk pazan; alan memnun. satan memnun, ya satılan?
ONUK YAZARI MURTAZA DEMİR*
Alevi Temsîlcfler Meclisi girişimini örgütleınek
Iki yıl önce başlatılan ve 24 Aralık '95 Genel Se-
çim sureciyle birlikte sona eren; "Alevi Temsilci-
ler Meclisi" oluşturma çabasında, iyi niyet ve
emeğiyle bu oluşuma katkı veren kişi ve kurum-
ları saygı ve teşekkürle anmak isterim.
Asimılasyon, baskı ve katlıamlara rağmen, fel-
sefe. inanç ve kürtürümüzü özgün ve müdahale-
siz yaşamak. bu koşulları bizlere ve herkese te-
min edecek olan demokrasinin tüm kurum ve ku-
railarıyla işlemesine bağlıdır.
Bu kaygılarla oluşturmaya gayret ettiğimiz "de-
mokratık bırlik" serüvenimizın birinci etabı olum-
lulukları ve olumsuzluklarıyla bitti.
O süreci eleştirmek. geçmişle kavga etmek ye-
rine. olumsuzluklardan ders çıkarıp olumlulukla-
rını dağarcığımıza koymayı tercih ediyorum.
Kaldı ki ilgili çevreler. bütün olup bitenlerle ilgi-
li ayrıntılı bılgıye de sahipler.
"Yeni Birlik Gınşımi" 16 Haziran '96 günü, (1)
Istanbul - Karacaahmet Dergâhfnda ilk toplantı-
sını yapacaktır.
Gıhşımimiz, ATM'nin eskı tüzugünde olduğu gi-
bi: yurtıçınde ve yurtdışında yaşayan tüm Alevı-
len iemsıl etmek" gibi çok iddialı ve havada ka-
lan bir söylem yerıne, birçok itirazı önlemek ve da-
ha gerçekçi olması bakımından, sadece "birliğe
bağlı örgütlü yapılann sözcüsü ve temsilcisi ol-
duğumuzun" belirtilmesi yerinde olmuştur.
İkinci olarak girişim temsilcilerinın, birliğin ya-
salhğı konusunda bir tanf yapmaları ve bunu bı-
nnri hedef olarak göstermeleri. katılımcıları ciddi
olarak motive edecektir.
Geçmişte yaşanan ATM sürecmde Yürütme Ku-
rulu üyelerine, Sn. Cumhurbaşkanı da dahil olmak
üzere resmi ve gayri resmi birçok çevrenin; "Bu
birlik yasal mı" (2) sorusyna yanrt bulmak, yani;
yasal bir üst birlik örgütiemek, işlev ifade etme-
miziri ve sürecin bizlere dayattığı zorunluluktur.
Tam da bu noktada sorular çoğalmakta, beklen-
ti ve umudumuz 12 Eylül mantığtnın anti-demok-
ratik yasalarına takılmaktadır. 2908 sayılı Demek-
ler Yasasfnın 34. maddesi; "Kuruluş amaçtart ay-
nı olan ve kamu yaranna çalışan en az üç demek,
amaçlarını gerçekleştirmek üzere üye sıfatlanyla
biraraya gelerek federasyon sıfatı kazanırlar" de-
mektedir. Oysa Alevi sözcüğünün dahi yasak ol-
duğu ülkemizde, Alevi derneklerinin "kamu yara-
nna demek statüsü" kazanmasını oturup bekle-
mek, boş bir hayal olacaktır.
Mevcut sistemden bu ayncalıkları edinen ve
ayrıca ulusal bütçeden milyarlarca da pay alan ör-
gütlere baktığımızda: bunlann yüzde 98'inin Türk-
Islam sentezci, ırkçı - şeriatçı örgütler olduğunu
görürüz. Cumhuriyetin bütün mırasını yok etmek
üzere örgütlenen bu kanunları finanse eden anla-
yışa göre bizler; "demokrasi, laiklik, Atatürk ilke-
leri, insan hak ve özgür/üWerin/"savunduğumuz
için bu tür haklarımız yoktur. Olamaz.
Bütün bunlara rağmen bu engeller aşılmalı, "bir-
liğimizin" yasallığı sağlanmalıdır. Siyasette baskı
grubu olrnamız, sorunlarımızı anlatmamız, kendi-
mizi ifade etmemiz ve toplumsal saygınlığa ulaş-
mamız büyük ölçüde bu çabalann sonucuna bağ-
lıdır. Hiçbir konuda "Dostlar alışverişte görsün"
anlayışla sonuç alınmaz. Yaptırımı, sorumlulugu,
şartları, hedef ve ılkeleri olmayan, Anadolu Alevi
gerçekliğini anlamayan. anlamak istemeyenlerte
birlikteliğin, sonuç vermediğıni yaşadık ve gör-
dük. Gerçekçi birtahlil yapılmadan, birliğin man-
tığı ve çerçevesi konulmadan oluşturulan yapı,
kof ve işlevsiz kalmaya mecburdur. Bize göre,
Anadolu Aleviliğinin gerçekçi tahlili, ideolojisi, ev-
renselliği ve özgürlüğü temel ilkelerimiz olmalıdır.
Kişilik, onur, emek, ezilen ve yok edilen tüm etik
değerler sahiplenilmeden, bu çabadan evrensel
ve doğru bir sonuç alınamaz. Geçmişimiz, bugü-
nümüz ve geleceğımizin somut verileri göz ardı
edilerek bu konunun öncülüğüne soyunmak, bu-
nu yapanlara belki kişisel "ikbal" sağlayabilir, an-
cak Anadolu Aleviliğine çok ciddi zararlar verir.
Sistemden beslenen ve ona "ellinci vagon" ola-
rak hizmet vermeye hazır ve nazır olanlar. laiklik,
demokrasi insan hakları vb. gibi sorunları sorun
olarak görmeyenler ile Pir Sultan Abdai'ın, Hacı
Bektaş'ın, Hallac'ın, Nesimi'ninçizgisine hizmet
vermezler...
Bu nedenle ne söylersek söyleyelim, "Sisteme
entegre olalım" diyenlerle; "Sistemidemokratik-
leştirelim" diyenlerin, ayra zeminde olması, böy-
le bir zeminde olumlu bir sonuç çıkartılması ola-
sı değildir.
Bu bakımdan, toplumsal sorunlanmız konusun-
da tedavi farklılığımız olabilir. ama hiç olmazsa
aynı teşhisi koyan anlayışlann birliğinden bahset-
mek, onu örgütlemeye zaman ve emek vermek
doğru olacak, bizlere de zaman kazandıracaktır.
"Ülke nüfusunun şu kadarı Alevidir, ama Alevile-
rin şöylesine boyutlu sorunlan vardır" gibi bir sız-
lanmayı, hem anlamak hem de anlatmak olduk-
ça zordur. Bunu söylediğimizde, yabancı heyet-
lerin oldukça şaşırdıklanna, hatta inanmadıkları-
na birçoğumuz şahit olmuşuzdur. Ülkemizde Ale-
vi ana-babadan doğan insanlann sayısı belki şu
kadar milyondur. Ancak, tamamının asimilasyon,
şeriat ve demokrasi gibi sorunları olduğuna ina-
nan, duyariı insanlar olduklarını söyleyebilir miyiz?
Hayır... Öyleyse sorun, o soruna sahip çıkanların-
dır. Yani, sorunu kaç kişiye anlatabilmiş ve duyar-
iı hale getirebilmiş isek işte o kadarız! Sorunun far-
kında olan insanımız az, ama kıtleselliğe ulaşma
şansımız yüksektir. Bunu kendi alanımızda ve bi-
ze düşen boyutta demokratik Alevi örgütlenme-
siyle yapacağız.
Demokratik Alevi örgütlenmesinin içinde bu-
lunduğu süreci, "doğum sancılan çeken anaya"
benzetiyorum. Eksiğimiz olabilir, fazlamız olabilir.
Ama ihanetimiz asla yoktur ve "bu bizim en övü-
nülecek yanımızdır". "Çocuğun" sağlıklı doğma-
sı, geleceğimizi doğrudan etkıleyecektir. Çocuk
demokratik birliğimizdir...
*PSKD Genel Bu^kunı
II) fik:. Yeni Girifiıııii' ı.lTMı dazetc Ilaııı. -•/.
25 Sısaıı 96
(2l ATM aclımı Sn. Cıınıhurhıı^kanı ile görüşme.
POLİTİKA VE ÖTESİ
MEHMED KEMAL
• ••Baştan Sona Doğru
Altınoluk'un boloksijenli bir pansiyonundayakala-
nan Selçuk Parsadan'a soruyorlar:
"Bak IMF gelmiş, onları da çarpabilir misiniz?"
"Çarpamam, onlarbenden daha hızlı, daha bıçkın,
başedemem."
Altınoluk'un Küçükkuyu'sunda bundan iki yıl önce
bir tatil geçirmiştik, gerçekten oksijenine doyum ol-
muyor. Kimi hastalar var ki besinleri sadece oksijen.
Avukat Hadi Laslo buraları onun için bırakmaz. Rah-
metli Altıpunto Çetin'ın bir yazlığı vardı. Yılın bir bö-
lümünü burada geçirirdi.
Herkes yazlıkta eğlenedursun, hükümet işleri iyice
karıştı. Şimdilik Tansu tayfasmdan birkaç bakan çe-
kildi, "Arkası gelir" diyorlar. Şener Şen gıbı soralım:
"Nerden biliyorum, dâhi miyim ne?"
ilk kurulduğunda umudu parlak olanlar:
'7W/4rOL.."diyorlardı.
Şimdi bütün ümitler birer iğdeye döndüğü için,
"ANA-SON" diyorlar. Anasonu da (rakıdaki anason
gibi) küçük harflerle yazıyorlar. Mübarek anason ol-
mazsa aklanmaz (beyazlanmaz), ille de anasonu ola-
cak...
"Taaa başından başlayahm."
"Başı nere?"
"Seçimler."
"Seçimlere ne olmuş?"
"Çocuk ölü doğdu."
"Dilediğin kadar uğraş olmuyor."
"Çocuk ölü..."
Son hükümete bakacak olursak tutkalla yapıştır-
san tutmaz. Polis takımı acemi... Acemi olduğu için
de su koyveren onlar oldu.
Çıller bacımız coştu. Ne de çok sövgü biliyormuş.
Açtı mı ağzını veryansın edıyor. Son bulgusu "çamur
adam". Çamur adam diyor da başka bir şey demi-
yor.
Çamur adam... Çamur adam... Çamur adam...
Mesut Yilmaz bir seçim öncesinde "yalı çetesi "ni
bulmuştu. Boğaz'ın serin sulanndakı yalılara bakar,
"Yalı çetesi" derdi. Yalı çetesi bana bir romanı anım-
satır: Yalı Çapkını... Kimindi bu roman? Adı tez unu-
tulmuş ustalardan Sermet Muhtar Alus'un mu?
Eskıden devlet adamlarımız arasında pek sövgü ol-
mazdı, olsaolsa nükteolurdu. Nükte gitti, sövgü gel-
di.
Çamur adam!..
Çamur Şevket gibi bir şey!..
Gazeteciler arasında Çamur Şevket kime derlerdi?
Rahmetli Ertuğrul Şevket Avaroğlu'na derlerdi. Ça-
murlaşırdı, ama nüktenin de dikâlâsını yapardı.
Bir gün bir bayan gazetecıyle arasında çekişme
çıkmıştı. Bayan gazeteci, "Sert o/san ne çıkar" diye
durmadan soruyordu.
"Senin adın mülayim, sert olsan ne çıkar?"
Şevket dayanamadr.
"Acıtır hanımefendi, acıtır."
Biraz sert kaçmıştı ama ne olsa nükteydi.
Acıtmıştı.
Bu dağınıklıkta sermayeci çevrelerıne soruyorlar:
"Ne yapalım?"
Çıragan Sarayı'ndaki yemekte soruldu. yanıtı alın-
dı: Seçimlere gidelim. HABITAT yangınından da böy-
le kurtulduk. Gelsin dolariar!.. «< 4«-^
Seçim kurtarır mı?
Başında kurtarmadı ki sonunda kurtarsın.
"Iptidada seçim" vardı, "müntehada" da olsun!.
Gene seçimi denemeli... Seçim de kurtarmazsa!
Seçmene kalıyor...
B U L M A C A SEDATYAŞAYAS
SOLDANSACA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9
y
ları arasında Kon-
ya'da yayımlanan o
\e Kurtuluş Sava-
şfnda önemli bir 3
yerı olan aazete. 2/ .
Ahlakbılnn... Av- ^
rupa'da bir ba>- 5
kent.3/Fas"ınbaş- „
kenti... Romatız- °
ma agrısı. 4/ Ça- 7
vuşkuşu. hüthüt
gibi adlar da veri- 8
len bir kuş... Bir g
nota. 5/Olumsuz-
luk belirten bir önek... Tıp
dilinde derinin kanlanma-
sına verilen ad. 6/ Bir
renk... Üstün bir yetkınin
gücünü simgeleyen deg- 3
nek. II Ocak. soba gibi 4
ısınmaaracı.8/lran'ınpla-
ka işareti... Zayıf. cılız. 9/
Süngü gibı tüfeğin namlu- "
su ucuna takılan ve bel ka- 7
yışına asılı olarak taşınan 3
birçeşıt bıçak. Q
\ LKARIDAN AŞAĞ1YA: 3
1/ Kuzey Amerika'yı Asya'dan ayıran boğaz... İki borunun
birbirine birleştirildiği yer. 2/ Artvin yöresine özgü bir halk
oyunu. 3/ Halk dilinde babanın kız kardeşine \erilen ad...
Eski Mısır inanışında ana tanrıça. 4/Sarp geçit... Karakter.
5/ Zorba hükümdar. 61 Şarkı. türkü... Bir bağlaç... Ceyian.
II Küçük körfez... Çöl bölgelerinde bazı çukurlann tabanı-
nı kaplayan tuzlu ve kılli toprak. 8/Köpeklerde yaş... Rad-
yum elementinin sımgesi. 9/ Bir cins ıri taneli zeytin.
SARA\TCÖY AŞLİYE HUKUK
HÂKİMIİĞİ'NDEN
EsasNo: 1994-415
KararNo: 199631
Da\acı AyperGülboy tarafındandavalı Medet Gülboy
aleyhıne mahkememize açılan boşanma davasının yapı-
lan açık yargılaması sonucunda: Da\acı tarafça ikame
olunan boşanma davasının kabulü ile Aydın ili, Sultan-
hisar ilçesi Rekmez Mah. 004,01 cılt. 60 sahıfe, 56 kü-
tük sıra noda nüfusa kayıtlı bulunan Hüsey in kızı, Eşe'den
olma 10.3.1954 D.ludavacı Ayper Gülboy ile aynı yerde
nüfusa kayıtlı bulunan Halil ibrahim oğlu. Fikriye'den ol-
ma 28.9J948 D.lu davalı Medet Gülboy'un evîılik birli-
ğinın nihayetiyle TMK'nin 134 1. maddesi uyarınca bo-
şanmalarına. Tarafların müşterek yaşantılarında olma kü-
çük çocukları 24.4.1981 D.lu Ipek ile 23.10.1984 do-
ğumlu KudretGülboy'un üzerindekı \elayethakkininda-
\acı anneye tevdııne.
Tarafların aynı yerde oturmalan halinde her hafta son-
ları pazar günü saat 09.00'dan 18.00'e kadar. ayrı ayrı şe-
hirlerde oturmalan halinde ise her yılın temmuz ayının 1
ila 30(30dahıllgünleri arasında. ayrıcadını \emillibay-
ramların ilk günlerinde da\alı babanın müşterek çocuk-
ları yanına aldırarak görüşmesine \ e bu şekilde şahsi mü-
nasebetlerinın tesis ve de\amına dair verilen karar dava-
cının yüzüne karşı. davalının yokluğunda verilmış olup.
kararın davalıya teblığı mümkün olmadığı ve adresi de
meçhul bulunduğundan. ilanen teblığine karar verilmış-
tir.
Işbu hüküm ilan tarihinden itibaren 15 gün sonra teb-
liâ edilmiş sayılacağı. ilanen tebliâ olunur.
Basın: 8645f