Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 20 NİSAN 1996 CUMARTESİ
İPIideriDoğu Perinçek
Perinçek,
EceviH eleştipdi
• TRABZON
(Cumhuriyet) - İşçi Partisi
(tPı Genef Başkanı Doğu
Perinçek. DPS lideri Bülent
Ecevit'in Günevdoğu \e
Kuzey Irak'a ılişkin son
açıklamalannı eleştirirken
Türkiye"nin ABD'ye
mahküm bırakılmak
istendigini. Ecevit'in de son
önerısiyle bağımsızlıkçı
çizgısini bir tarafa
bırakarak Amerikancı
çözumlere >öneldığını
savundu. Karadeniz Teknik
Üniversitesi'nde
düzenlenen •'Uluslararasi
Ilişkiler"konulu toplantıda
konuşan Perinçek. "Ecevit
ABD'ye yanaştı" dedj.
ÖDP'nin açılış
şenlîği
• Haber Merkezi - Yurt
çapında yoğun bir
örgütlenme çalışması
başlatan Özgürlük ve
Dayanışma Partisi (ÖDP).
tstanbul Kâğıthane ılçe
binasının açılışını şenlikle
kutlayacak. Bugün
Kâğıthane'deki Ma\i Köşk
Düğün Salonu'nda saat
l8.30"da başlayacak şenliğe
birçok müzik grubunun
yanı sıra sanaiçı Ferhat
Tunç'un da katılacağı
bildinldi.
Bayındırlık
Bakanlığı'na
atama
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-Karayolian Genel
Müdürü Dinçer Yığit.
Bayındırlık \e Iskân
Bakanlığı Müşavirliği'ne
atanırken Yiğit'ten boşalan
göre\e Yaman Kök
jjetirıldi. Resmi Gazete'nın
diinkü sayısında
yayırnlanan kararda.
Bavındırlık ve Iskân
Bakanlığı'nda boş bulunan
Bakanlık Müşavirliği'ne
Karavollan Genel Müdüru
Dinçer Yiğit'in atandığı
kaydedilerek Yiğit'ten
boşalan genel müdürlük
göre\ ine de Karayollan
Genel Müdürlügü Istanbul •
17. Bölge Müdürü Yaman
Kök'ün getirildiği
belirtildr
Karagül toprağa
verildi
• ANKARA (AA) -Bursa-
Ankara karayolunda
geçirdiği trafik kazasında
yaşammı yitiren tiyatro
sanatçısı Mehmet Karagül.
toprağa \erildi. Karagül
için dün sabah Flash TV
önünde vapılan törenin
ardından Hacıbayram
Camiı'nde cuma namazı
sonrasında cenaze namazı
kılındı. Karagül'ün cenaze
namazı sırasında ön safta
bulunan Ankara
Büyükşehir Belediye
Başkanı Melih Gökçek'e.
bazı kişilerin ""Sanata
tükürenlerin burada ne ışi
var?" diye laf atmasına
bazı kişiler tepki göstererek
"Camive küfredenlerin
burada ne işi \ar?" dediler.
Tartışmayı. araya giren
güvenlik güçleri yatıştırdı.
Karagül'ün cenazesi.
JCarşıyaka Mezarlığı'nda
toprağa \erildi.
Birgenair'den
tazminat
• FRANKR RT (IM
Press) - Bırgenair uçağının
düşmesi sonucu hayatını
kaybeden 189 kişinin
yakınına 8 milyon 500 bin
mark tazminat ödendiği
bildirildı. Şirketin yaptığı
açıklama>a göre, havatını
kaybeden bir kişi içın kaza
sigortasından 35 bin mark
\e yolcu sigortasından 53
bin 500 mark ödendiği
açıklandı.
MHP'ye katılım
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)- Eski Içişleri
bakanlanndan Sabahattin
Cakmakoğlu ile emekli
Tuğgeneral Raif Babaoğlu.
dünliüzenlenen törenle
MHP'yekatıldı. Törende
konuşaıı MHP Genel
Başkanı Alparslan Türkeş.
Türkiyenm Atatürk ve
etrafında toplanan
arkadaşhrının büyük
çabalarla kurduğu ünıter bir
de\ let oUuğunu belirtti.
HABERLER
DSP Cenel Başkanı Ecevifin Güneydoğu gezisinden notlar
Halk
4
hayırh devlet' istediTUREV KOSE
BÎNGÖL / BİTLİS / MUŞ - Ülkenin
güne> doğusu; gelmiş geçmış iktidarlar
için karanlık bir sicil. halk için
demokrasiden yoksunluk mahkûmiyeti.
ülkenin batısında yaşayan v icdan sahibi
herkes için de kocaman bir suçluluk,
çaresizlik duygusu... Politikacılar için ise
seçimden seçime "yoğun güvenlik
önlemleri** altında. Kalaşnikoflar
gölgesinde şöyle bir uğranan
•*malum"bölge... DSPGenel Başkanı
Bütent Ecevit de 2 haziran ara yerel
seçimlerı öncesinde bölgeve üç
günlügüne uğradı ve DSP'nin be>az
gü\ercını. sılahların gölgesinde taban
aradı. Halk. Ecevıt'ten "hayıriı evlat gibi,
hayıriı de\let" istedi. Ece\ it de de\ letin
güvenlik güçlerine yönelik eleştiriler
konusunda "diplomafik bir dil"
kullanmayı yeğlerken. "Hükümet
bunalımını engellemeseydik, bu PKK've
yarardı" nıesajı \erdi. Kürtçe eğitim.
Kürtçe-TV yayını gıbi konulara
degınmeyen DSP lideri. "Bunlar
İstanbul'dakilerin, Brüksel'dekilerin
sorunu, halkın sorunu \oksuUuk" dedi.
Ecevıt'in üç günlük Güneşdoğu gezisi
sırasında, suçluluk duygulanmız
tazelendı. ~Batı"da vaşadığımız ve arada
SUÇİU, feodal dÜZen ve VOkSUİIUk Ecevit. bölgenin temel
sorunlannın "yoksulluk ve feodal düzen" olduğunu yinelerken
bugün merkez sağdaki partilerin de seslendirdiği "Kürtçe
televizyon. Kürtçe eğitim" konulanna girmedi.
sırada birkaç günlügüne gıttığimız
"bölge"de kendimizi "yabancı turist"*gibi
hissertiğimiz için v üregimiz burkuldu.
Halkın. Ecevit için özel olarak açılan
Diyarbakır-Bingöl volunun yurtta^lara 2
yıldır "yasak"olması isyanına, Bıngöl-
Muşarasmda Solhan ilçesinde bırgcncin
"Gaiatasaray Lisesi'ni bitirenler ile biz
aynı ünrversite sına\ma giriyoruz"
isyaııına katılmumak mümkün değildi.
Bitlıs'ten Koyunlu beldesıne giderken.
PKK'ye \ardım ettıklerı gcrekçe.si) le
boşaltılan. vakılıp y ıkılan köy ü
gördüğümüzde \e Mutkı ılçesinde bir
genç. "Hiçbir şeyinıiz yok. Bari bir spor
sahası yapın da oyalanalım~di>e
bağırdığındd suçluluk duvgulanmız
tazelendi. Ece\ it. gezisi bovunca kendisi
konuşnıaktan çok. yurttaşları
konuşturmaya çalıştı Gördüklerinden.
işittiklerinden duyduğu üzüntüvü sık sık
dile geriren Ece\ it. Bingöl. Bitlis. Muş \e
bazı beldeler ile ilçelerde yaptığı
konuşmalarda temel olarak şu mesajları
verdı:
- Köyler boşaltılabilir. ama bu köylerdeki
insanlann zarariarı karşılanmayınca halk
ile de\ let arasına soğukluk giriyor.
- Ben Kürt'e "Kürt" demekten
kaçınmam. ama bölücülüğe de her zaman
karşı oldum.
- Ancak de\ leti de\ let yapan, güvenüği
sağlaması. Dev letin bu görevini ağalann
adamlarına ihale etmeye hakkı yoktur.
korucular için yumuşak bir plan
ha/ırtanmalı.
- Özel tim de gerekli. Ancak uygulamada
davraniş biçımleri vatandaşın devletten
beklentilerine her zaman uymuyor. Özel
tim. silahlı kuvvetlere buğlanabilir.
- Sahip okJuğumuz anahtar her kapıyı
açmıvor.
- Eğer bız bir ucundan tutup hükümet
bunalımını engellemese>dik. PKK
bundan \ararlanacaktı.
- Teröriin dış ka>nağının kurutulması için
ha/ırladığımı/ plan kabul edilmezse,
Çekiç Güç için bir daha o> \ermeyiz.
Ecevit. gezisi bo\uııca dıkkatlı birdıl
kullanırken. bu üslubuna vönelık eleştırel
sorular üzerine "diplomatik bir üslupla
meramını anlatma>a çalıştığı^nı söyledı.
Ecev it, bölgenin temel sorunlannın
"yoksulluk ve feodaf düzen olduğunu
yinelerken. bugün merkez sağdaki
partilerin de seslendirdiği "Kürtçe
televizyon, Kürtçe eğitim*1
konulanna
girmedi. Ecevit gazetecilere bu tavnnı,
"Bu insanlann sorunu öncelikle
yoksulluk. Kürtçe eğitim, televizyon
İstanbul'dakilerin, Brüksel'dekilerin
sorunu" sözleriyle açıkladı.
Konuşmalannda koruculuk sistemini
eleştiren Ecevit. Koyunlu beldesinde ise
bu konuda suskun kalmayı yeğledi.
Çünkü korucubaşının partilerinin adayı
olması bekleniyordu ve 7si dışında
diğerleri gönüllü olmak üzere 150
korucusu bulunan bu beldede yurttaşlann
temel istemi koruculara kadro
verilmesiydi. DSP lideri Bülent Ecevit
partisinin güçsüz olduğu Güneydoğu'da
bazı yerlerde nıordl buldu. Bölgede tek
tük DSP tabelaları da asılmaya
başlanırken. Ecevit Muş'ta ~.\elerçektik
bir bilsen. umudumuz > ine sen"
pankartıyla karşilandı. Ancak. 5-10
>ıldır. hatta bazı yörelere daha fazla
zamandır uğramayan DSP liderinin.
Güııevdocu'da "umut" olması kolav
s»orunmu\or.
PAB toplantısına katılan parlamenterler ülkelerini ve sosyalizmi anlattı
Küba, devrimîni sevîyor
.üba Halk Iktidan Ulusal
Meclisi Genel Sekreter
Yardımcısı Ernesto Suarez
Mendez, sosyalizmin Küba'ya
bağımsızlığını. özgürlüğünü ve
egemenliğini kazandırdığını
söylüyor.
LEYLA TA\ ŞANOĞLl
Küba, sos>alizmin ölmediğini. ancak çağa
uydurulması gerektiğine inanıvor. Kübalı
vetkilıler. bu amaçla ülkelerinde. kendilerine
özgü, kişilikli bir sosyalizmi sürdürürken
kısmen de pazar ekonomisine geçtiklerini
söylüyorlar. Kübalı yöneticiler aynca. şubat
avında. Küba hava sahasını ihlal ettikleri
gerekçesıyle iki Amerikan uçağının
dü^ürülmesı olayından sonra martta
Amerikan uçaklannın Küba"havâsahasinf.
>eniden ihlal cttiklerini de aÇikladılar.
Parlamentolararası Birlik (PAB) toplantısı
için İstanbul'da bulunan Küba Halk Iktidan
Ulusal Mechsı Genel Sekreter Yardımcısı
Ernesto Suarez Mendez ile Halk Iktidan
Ulusal Meclisi Dış Ilişkiler Komisyonu
Sekreter Yardımcısı Julio Espinosa Aguilere
ile konuştuk. Mendez. Küba'da sosyalizmin
geleceğijle ilgili. bize şunlan söyledi:
"Sosvali/m her zaman eğitim, sağlık,
soşyal güvenlik \e insanın sağhklı beslenmesi
için güvence sistemidir. Sosvalizm
a\nı zamanda Küba'da bilimin
gelişmesini de özendirmiştir. Bunlann >anı
sıra sosyalizm Küba'ya bağımsızlığını,
özgürlüğünü \e egemenliğini
kazandırnııştır."
'kapitalizm insanı insana
sömürtüyor'
Mendez kapitalizm konusunda neler
düşünüyor? "Kapitalizm insanı insana
sömürtüyor. Kapitalizm. halkın sorunlannı
hiçbir zaman çözmeye yardımcı olamayacağı
gibi, sorunlann artmasına yol açar.
Kapitalizm. toplumun sadece azınlık
kesimine yardımcı olur, bu kesimi kayırır.
Son yıllarda birtakım ülkelerde
neo-liberal politikalar uygulanıyor. Bu da
geniş halk kitlelerinin geleceğini olumsoz
etkiliyor." Küba. bir \andan sosyalist rejimi
sürdürürken bıryandan pazar ekonomisine
geçiş dönemini de yaşıyor. Üstelik ABD
Dolan'nı da piyasada serbest bıraktı. Bu.
Küba için birçelişki değil mi?
Mendez dıyor ki: "Hayır. ABD Dolan
uluslararası bir para birimidir.
Ernesto Suarez Mendez-Sosyalizm gmencedir.
Julio Espinosa Aguilere-ABD savaş istiyor.
Halkımızın paraya ihtiyacı olduğuna göre
dolara neden sırt çevirelim? Külm'da
pek çok şey i dışa açtık. Artık kısmen
pazar ekonomisi belirtileri de görebilirsiniz.
Ama bu yine de Küba ekonomisinin
kimliğini beliriey ici bir unsur değikiir."
Mendez. Sovyetler Birliğı'nin
dağılmasından sonra Küba'nııı nasıl
bir yol ızlemeye karar verdiğini de şöyle
anlatıvor: "Sovyetler Biıiiği bitti.
Peki biz teslim mi olsavdık. ülkemizi
kayıp mı etseydik? Bağımsızlığımızdan vaz mı
geçseydik? Sosyalizmden \azgeçmeden
kalkınmak zorundaydık. En önemlisi de
gerçekçi dav randık. Kendimi/e uyacak, yarı
piyava ekonomisi bir model bukiuk.
Üüma değişiyordu. Bi/iın de
değişıııemi/ gerekiyordu. Ama bu
değişiklik bizim istediğimiz gibi
olnıalıydı. Hiç kimse bize kendi istediğini
dayatnıamalıydı. Bugün tek kutuplu bir
dürıyada yaşıyoruz. Küba, küçük bir ülke ve
v aşamak istivor."
küba. hava sahasını ihlal ettikleri
-icrekçesivle 24 şubatta iki Amerikan uçağı
Jü^ürdü. ABD de Küba'ya ambargo
ivgulamaya başladı. Olayın altında yatan
aerçekler neydi? Bu soruya vahıtı. Halk
fktidan Ulusal Meclisi Dış Ilişkiler
Komısvonu Sekreteri Julio Espinosa Aguilere
verivor: "Bizi iy ice ablukaya almak istiyoriar.
Anıaç da Küba'da başlattıgımız bu kalkınma
pntgramına darbe \urmak.
ABD. bu uçak olay ını baş.kanlık seçimleri
propagandalarında malzeme olarak'kullandı.
ABD'den Küba'ya bir saldırı süreci var. Biz 6
uçakları şubatta düşürmeseydik benzer bir
olay martta, nisanda, mavısta da olacaktı."
'ABD'yle savaş istemiyoruz'
Aguilere. aynca Küba hükümetinin ABD
yönetımiyle bu konuda temasta olduğunu
belirterek "ABD, Küba'ya sürekli olarak bu
tacizleri düzenleyen Rescue Brothers
(Kurtancı Kardeşler) örgütünü
denetleyemediğini itiraf ediyor. Bu nasıl şey ?
Bu uçakları o örgüte ABD sağlıyor. Bu örgüt,
Küba'dan kaçıp ABD'ye sığınan eski
Kübalılar tarafından kuruldu. Sürekli
Kübalılar aley hine çalışıyoriar.
ABD Kongresi'nin bir bayan üyesi olan
Eleana Ross. bu uçakların örgüte
satılmasına önayak oldu. Cessna 337
tipi olan bu uçakları ABD, Vietnam
Savaşı'nda kullanmıştı" diye anlatıvor
ABD'nin bu uçakların sivil uçaklar olduğunu
ileri sürmesine karşın bugün hâlâ ABD
Silahlı Kuv vetleri'nde kullanıldığına dikkat
çeken Aguilere. sözlerinı şövle sürdürüyor:
"İşin en ilginç yanı da bu Rescue Brothers
Örgütü içine ABD Federal Sonışturma
Bürosu'nun (FBI) sızmış olması. Bakın. 24
şubat olayından sonra Amerika De\letleri
Orgütü'nden (OAS) bir heyet. Küba'ya
gelerek araştırma yaptı. Onlar
Havana'day ken martta ABD'den kalkan bir
uçak, yine Küba ha\a sahasını ihlal etti. Ama
biz bir şey yapmadık. Bizi kışkırtmaya, bir
savaş çıkarmaya çalışıyoriar. Ama biz
kışkirtmalara kapılmayacağız. Çünkü
ABD'y le aranıızda herhangi bir savaş
çıkmasını istemiyoruz."
Demirel Konya'da
'Laiktik
vicdan
ozguttugune
şemstye'
SABİT HORASAN
KONYA - Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirel.
modern Tüıkive'nın
temelinde vatan laiklığın.
dın ve v ıcdan hürriyetının
şemsiyesı. koruyucusu
olduğunu söyledi.
Cumhurba>kanı Süleyman
Demirel Konva'da
öğrencilere seslenirken
"Din ve vicdan özgüıiüğü
laiklik çerçe\esinde
sürdürülmelidir.
Atalürk'ün kurduğu laik
cumhuriyeti daha ileri
götürmek sizin
görevinfedir'' dedi.
. Bâzı a,çı1ış,v^tçrnel atma
törenlerine katılmak üzere
Ankara'dan helikopter ile
Konya'ya gelen
Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel. Selçuk
Üniversıtesi
Rektörlügü'nü ziyaret
etti. Cumhurbaşkanı
Demirel'e Rektör Prof.
Dr.Abdurrahman
Kutlu tarafından bir
brifing \erildi.
Üniversiteyi ziyareti
sırasında öğrenci ve
vatandaşlardan oluşan bir
topluluğa da hitap eden
Cunıhurbakşanı
Süleyman Demirel.
"Çağdaş bir ülkede,
Müslümanlık ile
demokrasi çelişki
yaratmamalıdır. Din ve
vicdan özgürlüğünü laiklik
çerçevesinde
sürdıirmeliyiz. Bugün en
büyük sorunlanmız,
tarihten gelen
sonınlanmı/dır" dedi.
Atatürk'ün kurduğu
cumhuriyetin temelinde
çağdaşlık. uygarlık ve
milli hâkimiyetin
bıılunduğunu vurgulayan
Demirel. Türkiye'nin 72
senesinı çok i>i
değerlendırmesi
gerektiğini belirtti.
CUMARTESİ YAZILARI
ATAOL BEHRAMOĞLU
Vatan
Yurtcfışında bulunduğum yıllarda, Yahya Kemal'in
"istanbul Ufuktaydı" adlı şiiri beni her okuyuşumda
ağlatırdı.
"Gurbetten, uzun yolculuk etmiş, dönüyordum.
Istanbul ufuktaydı...
Doğrulduğumuz ufka giderken... l • ••
Sevdalı yüzüşlerle, yunuslar
Yol göstehyordu..."
Şairin bu pek de bilinmeyen (ya da benim daha
öncelerde dikkatimi çekmemiş) şiiri, o yıllarda en
sevdiğim Yahya Kemal şiiriydi. "Yunuslar"dan son-
ra gelen dizelerde gözlerimden mutlaka yaşlar bo-
şanırdı:
"istanbul ufuktan,
Simâsını göstermeden önce
Kalbimde göründü..."
"Doğma büyüme Istanbullu" degilim... Ama ço-
cukluğumda ve ergenliğimde (1950'lerde) babamın
memurluk yaptığı taşra kentlerinden akrabalanmızı
ziyaret için birkaç kez geldiğim; 6O'lı yıllarda kesin-
tilerle, 70'li yıllarda dolu dolu yaşadığım; Moda, Cad-
debostan, Tarabya plajlarında denize gırdiğim; ba-
ba ocağının ve annemin mezannın bulunduğu bu şeh-
rin "simâsı"ntn kalbimde nasıl silinmez biryeri oldu-
ğunu, özellikle yurtdışındaki zorunlu göçmenlik (si-
yasi sürgünlük) yıllarımda duyumsamıştım...
• • •
Aynı dönemde, bana "vatan "ı düşündürerek göz-
lerimden yaşlar akıttıran bir başka yapıt, Vera Tul-
yakova'nın (ülkemızde ne yazık ki gerektiğince ilgı
görmeyen) "Nâzım'la Söyleşi"adh kitabından bö-
lümlerdir. Vera'nm bu kitaba Nâzım'dan anımsaya-
rak (ya da teyp kayıtlarından) aktardığı kimi sözler,
Nâzım'ın gurbette memleket özlemini dile getirdiği
şiirleri kadar güçlüdür:
"Bizim barışmamız ölümümden sonra olacak. Ül-
keme dönmek ıçın ölmek zorundayım. Seni bir ke-
recik oraya götüremeyişim ne yazık. Istanbul'umu
pöstenrdim sana. Inan bana, şuyeryüzünün en gü-
zei şehirlerınden birıdir. Ah, nasıl ağıriardım senı Is-
tanbul"umda. Uçakla gıdecek olsak, yaklaşırken hiç-
bir şeyi gözden kaçırmayalım diye, alçaktan alçak-
tan, yavaştan yavaştan uçmasını rica ederdim pi-
lottan. Gemiyle gidecek olsak, kıyıya ulaşmadan
mutluluktan ölmemek için çılgınca hız yapsın diye
yalvanrdım kaptana..."
• • •
Bir gün bir toplantıda "Yurt sevgisi sizce nasıl bir
şeydir?" diye sormuştu bir arkadaş... Sanıyorum
bazı kuşkuları vardı bu kavrama ılişkin olarak... Yurt
sevgisi tanımlanabilir mı? Bir tanım arıyorsak eğer
yukarıdaki dizelerde ve sözlerdedir... 16 yıllık zorun-
lu göçmenlıkten (siyası sürgünlükten) sonra ülkeye
dönen kardeşim Nihat, dili ilk kez çözülen bir küçük
çocuk gıbi. durmaksızın konuşuyor, aralıksız birşey-
leranlatıyor... Neyurtdışınaçıkmadanönceki, nede
yurtdışında bıriikte yıllar geçırdiğimiz Nihat böylesi-
ne konuşkan bıriydi... Orada da elbette Türkçe ko-
nuştuğu dostları, arkadaşları var. Fakat bu bambaş-
kabir konuşkanjık... Bence bu, ditdeki ve yürekteki
buzların çözülmeşıdir. Bu. vatana kavuşmanın, ço-
cukluğa, ilk gerîçliğe. köklere dönmüş olmanın o ta-
nımlanmasıolanaksızsevincidir... Artık yaşamıyorda
olsa, anneyle kpnuşmadır...
• • •
Birkaç gün önce "Cumhuriyet"te, gazetemizin
Stockholm'de yaşayan yazarı Gürhan Uçkan ın,
"Sürgünlük Kiminde Açan Bir Güldür, Kiminde..."
başlıkh çok güzel bir yazısı yayımlandı... Bu önemli
yazıyı kaçırmamış olmanızı dilerim... Gürhan Uçkan
çoktandır yapılması gereken bir şeyi yapıyor, birta-
kım "sahtesürgün"\enn maskesini indiriyoryazısın-
da... Ben bu "sahte sürgün"\eri 70'li yılların başla-
rından bu yana tanıyorum... Ülkeleriyle herhangi bir
siyasal sorunları olmayan, ülke dışında yaşamaları
için (açılmış dava, kesinleşmiş mahkûmiyet, vb) her-
hangi bırzorlayıcı neden bulunmayan, ülkeye rahat-
ça girip çıkabilen bu kişiler, bir yandan Türkiye'de-
ki yönetimlerin temsilciliklerine yakın, gerçek siyasi
sürgünlere ise uzak durmaya özen gösterirken, öte
yandan "ustalıkla" kullanıldığında "iyı prim" getiren
demokrasi kahramanlığını da kimselere kaptırmak
istemediler... Gürhan Uçkan'ın deyimiyle "sürgün
edebiyatını güzel bir sıçrama tahtası"yapmayı ba-
şardılar...
• • •
Tekrar başa dönerek yazımı şöyle tamamlamak is-
tiyorum: Vatan sevgisini, vatana duyulan bağlılığı
tanımlamak kolay değil. belkı gerekli de değil... "Ide-
olojilerle de fazlaca ilgisi olduğunu sanmadığım bu
duyguları. en iyi o ülkenin, o vatanın halkı tanır...
Sözcüğün en saf. en katışıksız anlamıyla halk, va-
tanınayürekten, doğallıkla bağlıdır... Vatan sevgisin-
den nasipleri olmadığı gibi bu en değerli duyguyu
kişisel çıkarlan için pazarlamaktan da geri kalmayan-
lara ise belki sadece acımak gerekiyor...
7 A 7 AYDIN ENGİN
A lın size bildik bir okul şarkısı, ama
^m biraz değişik: Daha dün anne-
/ m mizin / Daktilosuyla yazarken /
j£. ML. Şimdi Internetli olduk / Kanal-
ları doldurduk / Öğünçlüyüz hepimiz /
Yaşasın bilgi çağı!..
Internetli olmak ne söz, ben "bilgi oto-
yolunda surfing" bile yaptım. Gerçı bu iş
için gece yarısını beklemek gerekti. Hatlar
çok dolu oluyormuş. Amerikalıların aradan
çekılmesi için onlann uyuduğu saat kollan-
malıymış. Kılavuzuma uydum. Gece yarı-
sını bekledik ve... Ve evet Internet'e girdim.
İyi ki de girdim. Yoksa biryerierim şişecek-
ti.
Yanımda yöremde ne kadar tanıdık var-
sa zaten bilgisayar donanımlarını çoktan
tamamladılar. Kısa süre önce modem, In-
ternet bağlantısı gibi eklentilerin de üste-
sinden geldiler ve fırsat buldukça Internet
otoyolunda direksiyon sallamaya; ertesi
gün de gazetede, olmadı meyhane sohbet-
lerinde bir gece önceki maceralarını anlat-
maya başladılar. Bir ben kaldıydım. So-
nunda ışte ben de "oldum".
Dansı başınıza... diyemeyeceğim. Şim-
dilik "dan"yı kuşlara bırakahm ve şu Inter-
net konusunu biraz eşeleyelim. Galiba il-
kin şu "bilgi çağı" martavalıyla hesaplaş-
mak gerek. lletişim teknolojisindeki devrim
nrtelikli değişimlerden sonra bilgilerin biryer-
den bir yere handiyse ışık hızında ulaştırı-
labilmesi olanağı doğdu. Bilgisayar tek-
nolojisindeki sıçramalar artık onyıllarla, yıl-
larla filan değil aylarla ölçülür oldu. Örne-
Internet süpermarketinde bilgi diye bir meta
ğin 486 serisi bilgisayarlar çoktan gözden
düştü de sıra Pentium denen 586 serisi-
nin defterinin dürülmesınde. 686,786,886.
986.. diye sürecekve hiçbir zaman "Tom-
balaaaaa" denip nokta konmayacak. Oy-
sa henüz 286 serisi bilgisayarların olanak-
lannın 86'da birini bile tüketemeyenler "Abi,
şu benim 486 çok yavaş be!" diye yakı-
nıyoriar. (Ben de reklam sanayiiyle destek-
lenmış kapitalizme duyduğum ürküntülü
hayranlığı pekiştiriyorum).
Bilgisayarlardaki ve yarı iletkenlerdeki
bu devrimci değişim, iletişim hızı'nın sı-
nırlannı insanın kavrama gücünü zorlayan
ölçülerde genişletti. Ama aman gözünüz-
den kaçmasın, "iletişim hızı"ndan söz
ediyorum, "bilginin bölüşümü"nden de-
ğil. Aman. sapla saman birbirine karışma-
sın. Hızlanan. dünyayı kocaman bir köye
dönüştüren. iletişimdeki gelışmedir. Ta-
mam ve doğru. Ama ortada bölüşülen bir
bilgi fılan yok.
Döneıim benim şu birgecelik Internet ma-
cerarra. Girdim Internet'e. Önümde ha bi-
re kapılar açılıyor. Bir kapıdan geçıyorum.
haydi birkaç kapı daha. Bir deneme yap-
tım. Almanya'da Internet'e bağlandığını
bildiğim bir kütüphaneye ulaşmaya çalış-
tım. Zor bela, sapa yollara gire çıka ulaş-
tım da. "Sizde hangi kitaplar var kardeş"
diye sordum. Önüme kocaman. uzun bir
liste geldi. içlerinden birini, rasgele birini,
"Einstein'ın Siyasal Göçmenlik Mek-
tuplarf'nı seçtim. Epey bilgi(!) var: Kitabın
basım yılı, basan yay/nevi, ISBN numara-
sı, sayfa sayısı filan. "Eh, çevirelim baka-
lım şu kitabın sayfalarını", dediğimdey-
se havamı aldım. Belki bu salt o kitaba öz-
gü bir uygulamadır deyip bir başka kitap
seçtim. Üstelik muzır izlenimi uyandır-
mayan bir kitap: John Le Carre'nin "Bonn:
Bir Küçük Kent" adlı casusluk romanı
klasiği. Onun için de ayrıntılı bilgi var: Kaç
sayfa, ilk basımı, son basımı, ISBN numa-
rası (sipariş kolaylığı sağlıyor ya), yayıne-
vi. Almancayaçevırenın adı filan... Gerisi?
Gerisi hava!..
Ne bilgi ama!..
Hani bizde de başladı, Carrefour, Met-
ro, Götzen, Migros gibi süpermarketler
broşürler, kataloglar yayımlıyorlar. Hangi
mallar var, fiyatlan kaça. özellikleri ne, öl-
çüleri ne filan gibi ayrıntılı bılgiler bilgimi-
zesunuluyorar.İstertelefonla sipariş verin,
ıster süpermarkete gidip alın. Tek koşul: Pa-
rayı bastıracaksınız!
Internet'te de durum çok farklı değil. Be-
nim gibi bir acemiyi bir yana bırakın, ay-
lardır Intemet'te surfing yapan ve habire bun-
dan söz eden tanıdıklarıma çaktırmadan
sordum. Onların da sadre şifa, derde de-
va bir yarar sağladıkları yok.
Gerçi kimı bılgiler var. Adetadostlaralış-
verışte görsün kabilinden Internet'e kon-
muş. Sabnnız ve niyetiniz varsa Internet üze-
rinden bunlara ulaşabilirsiniz. Birleşmiş
Milletler'in bayat istatistiklerinden aktarıl-
mış bılgiler: Zambıa'nın nüfusu, Şili'nin son
otuz yıllık bakır üretim rakamları, yeryü-
zünde en çok konuşulan dillere ilişkin is-
tatistik veriler filan gibi.
Ondan sonrası... Ondan sonrası şımdı-
lik çöl. Ama biliyorum, bu çöl yeşerecek.
Kapitalizm bu harikulade ve sınırsız pa-
zarlama olanakları sunan bu elektronik
süpermarket i her geçen gün daha iyi,
daha verimli, daha kârlı kullanacak. Bun-
dan hiç, ama hiç kuşkum yok.
Benim itirazım, Internet denen ve henüz
emekleme döneminde de olsa, henüz ço-
cukluk hastalıklan yaşıyor da olsa, bir ile-
tişim kanalını, bilgi otoyolu gibi cafcaflı ve
fakat kof tanımlamalarla pazarlamaya ça-
balayan bezirgânlara.
Yeryüzünde bilgi, bugün ona sahıp olan-
ların tekelmde bir meta. Meta kavramının
da ekonomi bılimindeki tanımı: Ticari mal.
Bilginin metalaşması midemi bulandırıyor.
Üstelik kaşarlı ve kıdemli ve çok kazık ye-
miş bir müşteri olarak bilgi deyince salt
"Atom çekirdeğindeki protonların sar-
mal hareketi" ya da "baraj göllerindeki
su basmcının termo-dinamik ölçüm
yöntemleri" gibi teknik bılgileri filan anla-
mıyorum. Ben, bilgi deyince büyük ban-
kaların, çokuluslu şirketlerin yönetim ku-
rulu toplantılarının tutanaklarını da anlıyo-
rum. Ben bilgi deyince, örneğin nükleer
denemelere devam ettiğinden dolayı Ame-
rika tarafından kınanan Fransa ile gene ay-
nı Amerika arasında imzalanmış uranyum
alışverişıne ilişkin anlaşmanın metnini fılan
anlıyorum. Ben bilgi denince Avrupa pa-
zannda tutmamış. pazar payı kapamamış
otomobil modellerinin, Türkiye gibi ülkele-
re kaydınlmasına ilişkin sözleşmeleri öğren-
mekten söz ediyorum. Ben bilgi deyince
Yeltsin'e seçim desteği karşılığı Avrupa
Topluluğu'nun (AT), Brüksel depolannda
yığılmış tereyağ dağlarını, Rusya pazann-
da eritme pazarlıklannı anlıyorum.
Hepimiz biliyoruz ki bu bılgiler var. Ama
bir gizli servisin arşivinde, ama bir hükü-
met başkanının özel kaleminde, ama bir
bankanın yönetim kurulu oturum tutanak-
larında, ama bir çokuluslu şirketin karar
defterlerinde...
Ama bılgı çağı'nın(!)simgesi Intemet'te
gerçek bilgiyı ara ki bulasın. Internet, bil-
giyi metalaştırıp pazarlamaya hazırla-
nan henüz emekleme çağında birelekt-
ronik süpermarket'ten öte pek bir aniam
taşımıyor. Bir yandan gerçek bılgiler in-
sanlardan. yurttaşlardan gizlenir, bölüşü-
lebilir bilgiler de pervasızca metalaştırılır-
ken ben şu Internet goygoycularına sırtı-
mı dönüp gerçekten çağdaş insanlara,
"Ne dersiniz, şu demokrasi ve sosyalizm
kavramlarını bir de Internet bağlamın-
da tartışsak mı?" demek istiyorum.
Sahi ne dersiniz?