28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 EYLÜL 1995 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Tunceli 'Barış elçileri'ne güvenlik engeli • Tûm dünya, "Banş Günü"nü kutlarken ba- nş için Tunceli'ye gir- mek isteyenler, güven- likleri sağlanamayacağı gerekçesiyle kente so- kulmadı. Bir süre bek- letilen heyet daha sonra Ankara'ya döndü. ERGUN AKSOY HATtCE TUNCER TUNCELİ - Tüm dünya, dün *BanşGünü"nü kutladı. Ancak "banş" içın Tunce- li'ye ginnek isteyenler, "yo- ğun operasyonlar nedeniyle can güvenliklerinin sağlana- mayacağı'' ve "ile girişleri, kamu düzenini bozucu" ni- telikte bulunduğu için kente sokulmadılar. Kısacası ''ba- nş'' için gidenler, Tunceli'ye giremediler... Yaşı ejliyi gösteren Siirtli Tahsin Ozer, Tunceli'ye gi- diş nedeninı, ışaret parmak- lannı kenetleyerek açıklıyor- du... Mor elbisesi ile genç kız gibi salınan, kaç yaşında ol- duğunu bilmeyen Fadime Tunc, "Banşa gkfiyonım" di- yordu... 60 yaşmdaki Aziz Ahuğ da "Hepimiz kardeşjz, banş istiyoruz" diye anlatı- yordu... Ancak, bu kişilerin yer aldığı heyetin Tunceli'ye girişi, güvenlik görevlilerin- ce engellendi. Tunceli il sını- nnda bir süre bekledikten sonrajandarmarun ısran üze- rine heyet Ankara'ya döndü. Konvoy, Elazığ il sınırlan içerisinde ilerlerken çeşitli noktalardajandarma tarafın- dan durduruldu, kadın ve er- kekler ayn ayn sıraya dizile- rek kimlik kontrolü yapıldı, eşyalan arandi. Tunceli il sı- nınna dün sabah saat 11.00 sıralannda ulaşan konvoy. Loğmar Jandarma Karakolu önünde tekrar durdunıldu. Bunun üzerine ICovancılar'a dönen konvoy burada bekle- meye başladı. Valiliğin karan, Tunceli Jandarma Alay Komutanı ta- rafından, Tunceli Kültür ve Dayanışma Derneği Başka- nı Sdman Yeşilgöz ve diğer yöneticilere bir kez daha bil- dirildi. Yeşilgöz, Tunceli Valisi"- nin ilde olmadığını, Vali Ve- kili Mevtüt Akbaş'tn ise gö- rüşmeyi kesinlikle kabul et- mediğini belirterek "Tunce- li'ye girene kadar ve Anka- ra'daki temaslanmız sonuç- lanıncaya kadar, 0 sınınnda bekleınevi sürdüreceğiz. Bek- leme karanmız sürcsizdir" dedi. Ancak daha sonra gü- venlik güçleri ile görüşen he- yet üyeleri Ankara'ya dön- me karan aldı. Yeşilgöz, ay- nca Tunceli Milletvekili ve CHP Grup Başkanvekıli Ka- mer Genç ile görüştüklerini, Genç'in, Içişleri Bakanı'na ulaşamadığım bildirdiğini açıkladı. Karayalçın ile görüşen Inönü, kolektif yönetime ve tek adaya sıcak bakmıyor Itıönü: Yanşa lıazırkunııTÜREYKÖSE ANKARA - Dışişleri Bakanı Erdal Inönü, ken- disini feshederek CHP'ye katılan SHP'nin son Ge- nel Başkanı Murat Kara- yalçın ile görüşmesinde. "Klasik bir yanş olacağı görülüyor. Hazuiıklanmzı buna göre yapın" mesajı verdi. "Solkanadın, SHP kökenlilerin, Deniz Bay- kaPa karşı cephenin ada- yı" görüntüsünden rahat- sız olan ve bugün öğleye dek adaylığını açıklaması için kendisine süre sınırla- ması konmasına tepki gösteren Ankara Millet- vekili Prof. Dr. Mümtaz Saysal da Bodrum'dan dö- nüşünü erteledi. Soysal'ın tavn sol kanatta sıkıntı ya- ratırken Zülfii Livaneli ile birlikte bazı temaslarda bulunan Istanbul Millet- vekili Ercan Karakaş da eleştiri yağmuruna tutul- du. CHP'de kurultay tra- fıği hızlanirken gözler Dı- şişleri Bakanı Erdal tnö- nü'ye çevrildi. Zülfü Li- vaneli'nin, Cumhurbaşka- nı Süleyman Demirerin Bişkek gezisinde Inönü ile görüşmesinin ardın- dan, "tnönü, Lfvaneli'yi destekliyor'' haberleri ya- yıldı. Bu haberler CHP kulislerinde doğrulan- mazken, "Inönü, kendisi- ne giden her adaya başan diler" görüşü dile getiril- di. Karayalçın da dün lnö- nü'yü ziyaret etti. Kara- yalçın'ın bu ziyaret sıra- sında, "Kotektif yönetimin ohnayacağı gö- rülüyor. Ben gövdeyi temsil ediyonım" de- diği öğrenildi. Edinilen bilgiye göre Inönü de, " Klasik bir yanş olacağı görünüyor. Ha- zııiıklannızı buna göre yapın" dedi. Liva- neli'nindebugün Murat Karayalçın'ıikin- ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART Bosna operasyonunda 'akılü bombalar* kuUanıbyor ci kez ziyaret edecegi bildirildi. Karayalçın. görüşmeden sonra "İnönü'nün Lrvaneli'yi desteklediği*' haberleri ile ilgili olarak. "Öyle bir izlenim edinmedirn" açıklaması- nıyaptı. Karayalçın. "Sayınİnönüilebirya- kınkğım var, bana çok yardımcı oldu genel başkanhgun sırasında. Dûşüncelerimi tar- tışmak istedim" diye konuştu. CHP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcı sı Hikmet Çetin ile de görüşeceğini bildiren Karayal- çın, adaylığıyla ilgili soruya da, "Kolektif vönctim önerirn kabul edflmedi Benim se- çimi kaybedeceğimden, bir şeldlde kendime yer bulmak için bu önerileri dile getirdi- ğim söv leniyor. Bunlar yanlış. Sayın Livaneli benden süre is- tedL Kendisiyle görüştükten sonra, yann akşam (bugün) yeniden degeriendirme yapa- cağun" yanıtını verdi. Soysal rahatsız CHP'de sol kanat temsilci- leri önceki gün akşam bir ara- ya geldiler. Bu toplantıda, Zülfii Livaneli ile birlikte çe- şitli görüşmeler yapan Istan- bul Milletvekili Ercan Kara- kaş eleştiri yağmuruna tutul- du. Bodrum'dan Ankara'ya döneceği bildirilen Soysal'ın bu dayatmalar üzerine tepki gösterdiği ve dönüşünü erte- ledıği bildirildi. Soysal'ın, "sol kanadın adayu SHP'nin adayı. BaykaTa karşı cephe- nin adayı" görüntüsünden de rahatsız olduğu ifade edildi. Soysal'ın dönüşünü ertele- mesi, yandaşlan arasında tep- kiyle karşılandı. CHP'nin bü- tünleşme öncesi lideri Bay- kal rahat görünürken kurul- tay sonrasına dönük senaryo- lar üzerinde çalışmalannı yo- ğunlaştırdı. Baykal'ın kur- maylan bugün Doğu ve Gü- neydoğu il başkanlannı An- kara'da toplantıya çağırdılar. Karayalçın, dün öğleden sonra Çetin'i ziyaret etti. Ka- rayalçın, görüşmeden sonra ideolojik sorunlan genel baş- kanlık sorununun önünde gördüğünü söyledi. Çetin de Karayalçın ile Baykal'ı "bü- tünleşme sürecini başlatan i- ki partinin genel başkanı ola- rak" toplantıya çağıracağını açıkladı. Çe- tin, "Karayalçın ve Baykal'ın katkılanyla güç bir dönemi aşmaya çahşnm. Bu. klasik bir kurultay değil. Birleşme süreci daha tam oluşmadı. Seçime az kaldı. Yanşmalı bir ku- rultayı yararh görmüyorum 1 ' dedi. Cindoruk'a Refah'tan kutlama • RP'li TBMM Başkanvekili Hatipoğlu'ndan ABD Büyükelçisi Grossman'a: ABD mandacüan öldü, biz Apaçi kabilesi değiliz. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-RP'li TBMM Başkanvekili Yasin Hatipoğhı, TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk'u. ABD'nin Ankara Büyükelçisi Marc Grossman'ın mektubuna gösterdiği sert tepki nedeniyle kutladı. Hatipoğlu. Cindoruk'a gönderdiği mektupta, "Malum zat, bu densizligj acaba tngiltere'de, Fransa'da, Japonya'da yapabüir miydi" diye sordu. TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk ile ABD Büyükelçisi Grossman arasındaki mektup bunalımı ile başlayan tartışmaya RP de katıldı. RP'li TBMM Başkanvekili Yasin Hatipoğlu, Cindoruk'a gönderdiği mektupta, önce "muharip gazi" tartışmasına atifta bulunarak, "Gazikrine ve şehinerine layık olduklan saygıyi göstermey'enler esarete hazır ourialıdıriar. Gazilerimize sahip çıkışınıza, hem de TBMM Başkanı sıfatı ile sahip çıkışınıza saygı duyuyorum" dedi. Hatipoğlu, mektubunda, ancak totaliter rejim heveslilerinin muhalefeti yok sayacağını vurguladı. ÇiDer geri aclnıı atb Disipline sevk edilen iki milletvekili savunma verecek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DYP yönetimi, Başbakan Tansu ÇiDer'in başkanlığında 24 ağustosta toplanan Genel Idare Kurulu'nun (GİK) iki milletvekili hakkında verdiği "disiplin kuruluna sevk" karannın "usulsüz ve geçersiz" olduğunu kabul ederek geri adım attı. DYP tüzüğü gereğince, millervekillerini disiplin kuruluna sevk yetkisı bulunan DYP Grup Yönetim Kurulu (GYK), dün yaptığı toplantıda, iki milletvekilinin savunmalannm alınmasını kararlaştırdı. DYP GYK, GtK'in, Kocaeli Milletvekili Ismail Amasyah ve Ankara Milletvekili trfkn Köksalan hakkında verdiği "usulsüz" disiplin kuruluna sevk karannı düzeltmek ve hukuki prosedüre uygun hale getirmek için dün Grup Başkanvekili thsan Saraçlar'ın başkanlığında toplandı. Toplantı öncesinde grup başkanvekilleri Saraçlar, Nevzat Ercan ve Teşkilat Başkanı Rı&t Serdaroğhı, Başbakanlık Konutu'na çıkarak bir süre Çiller'le görüştüler. Grup yöneticileri, görüşmede, Çiller'e GlK'in karannın yanlış olduğunu ve tüzük gereğince disiplin konusundaki karan verecek olan GYK'nin toplanması gerektiğini ilettikleri, Çiller'in de "Tüzüğün gereği neyse yapın" dediği öğrenildi. Daha sonra 13 üyeli GYK'nin 9 üyesinin katıldığı toplantıda, oybirliğiyle, GlK'in disiplin kuruluna gönderilmesini istediği iki milletvekilinin 12 eylülde yeniden toplanacak GYK tarafindan dinlenmesine karar verildi. Toplantı sonrası açıklama yapan Saraçlar, GlK'in iki milletvekilini disiplin kuruluna sevk karan almadığını ileri sürdü. Saraçlar, "GtK'in 24 ağustos tarihinde aldığı karar uyannca, Köksalan ve Amasvah'nın bir süredir devam eden ve parti dddiyetiyie ^ bağdaşmayan beyanlan ile ilgnf tezkereji inceledik. Tüzük gereğince kendflerini 12 eylül tarihinde >«pılacak toplantıda dinledikten sonra konu^v değerlendirmeyi kararlaşördık" dedi. Saraçlar'ın, gazetecilere gösterdiği GİK tezkeresinin 24 ağustos yerine 31 ağustos tarihini taşıması dikkat çekti. DYP yöneticilerinin, GlK'in karannın yanlışlığını anlamalan üzerine tezkereyi sonradan kaleme aldıklan öğrenildi. DYP GYK üyesi Muhtar Mahnunh. tüzük gereği önce millervekillerini dinleyeceklerinı belirterek, "Suçİamalann betgelerini inceleyeceğiz. Bunun için beyanatlannı gazete demecjerini değerlendireceğiz. Ancak gazete demeçlerûıin disipfine sev k için yeterti olup olmayacagma bakmak gereldyor'' dedi. POLITIKA GUNLUGU HİKMET ÇETtNKAYA MHP'nin Gerçek Yüzü... Keçiören'in Ovacık beldesınde yaşanan olay, 'ülkü- cü mafya'nm bir siyasal partı tarafindan korunup kol- landığının belgesi değil mı? Ovacık beldesi, Keçiören'in gecekondu önleme böl- gesidir. Önceki gün, Ovacık sakinleriyle, Keçiören'in MHP'liBelediye Başkanı TurgutAltınok'un.halk ara- sında 'A Takımı' olarak adlandırılan adamları çatışma- ya girdi. Olaylar sırasında Erdal Yıldınm adlı 22 ya- şındaki bir genç, 'pompalı av tüfeği'y\e öldüruldü. 22 yaşındaki Erdal Yıldırım'ı öldürenler kım? MHP'li Belediye Başkanı Turgut AKınok'un 'A Takı- mı' yani belediye görevlileri... Acaba belediye memurlarına pompalı av tüfeğini kim verdi?.. Orası bihnmiyor... Dikkat edilirse 'pompalı av tüfekleri'y\e son bir yıl içinde onlarca cinayet işlendi; hatta Izmır'de piknik yapan biraile 'pompalı tüfek'\e vahşice katledildi... Pompalı av tüfeğini 'avcı ruhsatı' olan herkes alabi- lir. Bugün 'av tüfeği'satanlariakonuşursanızsizeşöy- le derter: "Pompalı av tüfeğisatışlan 1995yılında 1994'e gö- re yüzde 200 artış gösterdi..." Kim alıyor bu av tüfeklenni? Daha çok istanbul'un varoşlannda yaşayanlar... Ancakortada bir gerçek var. Bu silahlan alanlann bü- yük bölümü RP ve MHP egilimli kişiler. Yine araştır- malara göre 'pompalı tüfek' alımında 'şenatçılar3 bi- rinci, MHP'liler ise ikincı sırada... • • • Keçiören Belediye Başkanı MHP'li Turgut Attınok, Ovacık'taki 420 konutun, yasal olmadığını öne sürü- yor yaptığı açıklamada... O zaman ne olacak? 420 konutta oturanlar dışanya atılacaklar... MHP'li Turgut Altınok'un RP'ye daha yakın olduğu bilinıyor... Yine bilinen bir başka gerçek de 420 konutun, eski CHP'li belediye başkanı Hamza Kırmızı döneminde yapıldığı... Elbet ortada 'siyasal bir olay' var ve MHP'liler Ova- cık'ta oturan 'Alevi kökenlı' yurttaşlar üzerinde baskı kurmak istiyorlar. Baskı kunjlunca ne olacak? 420 konuta MHP yandaşları yerteştirilecek... MHP'li belediye başkanı diyor ki: "Ekiplerimiz görev yaparken, 150-200 kişilik grup, önlerini çevirmiş..." Belediye ekiplerinin önleri kesılince ne olmuş? MHP'li başkanın yanıtı şu oluyor: "Arkadaşlanmızı araçtan indırerek lınç etmek ıste- mişler..." Sonra ne mi olmuş? MHP'li başkan açıklıyor: "Arkadaşlanmız kendilehni korumaya çaltşmış..." Bu arada Ovacık'ta oturan 22 yaşındaki Erdal Yıldı- nm, pompalı tüfekle öldurülmüş... Belediye ekibi 10 kişi, yollarını kesen Ovacıklılar ise MHP'li başkana göre 150-200 kişi... Burada kuyruklu bir yalan söz konusu... 150-200 kişi, 10 kişilik belediye ekibıni, Erdal Yıldı- nm öldürüldükten sonra da linç edebilırdi. Ama orta- da böyle bir şey yok. MHP'li başkan açıkçayalan söy- lüyor... • • • CHP Genel Sekreteri Adnan Keskin, Erdal Yıldı- nm'ın öldürulmesinden sonra yaptığı açıklamada ba- kınne diyor: "Kuzu postuna bürünmüş kurtlar, ülkemizde yeni- den kurtanlmış bölgeler yaratma savaşında..." Erdal Yıldmm'ı pompalı av tüfeğiyle öldüren Abdül- kadir Yaşartürk, Keçiören Beledıyesi Sosyal Konut- lar Müdürlüğü'nde görev yapıyor ve çevresınde 'Çey- rek Apo' olarak tanınıyor... 'Çeyrek Apo'nun 'ülkücü mafya'y\a ilişkisi var mı- dır? Konuştuğumuz kişilerin yanıtı şöyle: "Evet var. Zaten belediye bu işın içinde..." Keçiören'in Ovacık beldesindekı olaylar, Türkiye'nin bugün içinde bulunduğu durumu yansıtıyor... Dün sabah saat 10.00'da, Ovacık'ta yine olaylar ol- du. Erdal Yıldınm'ın cenaze töreninde yurttaşlar şöy- le haykırdı: "Kahrolsun 'A Takımı', kahrolsun mafya..." Evet Türkıye'de mafya, beledıyelere el atmış, bir si- yasal partiyı kuşatıp gencecik ınsanlan 'pompalı av tü- feğ/'yie öldunjyor... Tüm CHP'liler de 'kurultay kavgasına' girdikleri için olup bitenleri sadece seyrediyorlar... Mostar: Bosna'nınHiroşiması'DÜŞİer'İ Askeri araçlarm puslu farlanyla aydınlanmış bir tünelden geçiyoruz. Kurosava'nın "Düşler" filminde, ölü askerlerin uygun adımlarla çıktığı o tüyler ürpertici tünelin ta kendisi... Otobüsümüzün her nedense fino sesine ayarlanmış garip klaksonu bu izlenimimi pekiştiriyor... Belli ki savaşın içine doğru ilerliyoruz artık... irleşmiş Milletler'e bağlı Fransız Birliği konvoyu ilerlemesini her nedense durdurmuş, yolun sağında bekliyor...Gece sisinde. miğferli askerler... Karşıda, kapkara ağzıyla açılan bir tünel. (Bu dağ yollannda sayısız tünelden geçeceğiz. Pek çoğunun Tito döneminde açılmış olduğunu öğreniyorum.) Askeri araçlann puslu farlanyla aydınlanmış bu tünel, Kurosava'nın "Düşfcr" filminde, ölü askerlerin uygun adımlarla çıktığı o tüyler ürpertici tünelin ta kendisi... Otobüsümüzün her nedense fino sesine ayarlanmış garip klaksonu bu izlenimimi pekiştiriyor... Belli ki savaşın içine doğru ilerliyoruz artık... Mostar'a yaklaşırken, bir denetim noktasında bir kez daha durdurulduk. Durduranlar bu kez Boşnak askerleri... Otobüslerden çıktık, Mostar Belediyesi'nden gelecek eskortu bekliyoruz... Ilk kez gökyüzüne baktım... Aşağıdan yukanya doğru bir kubbe gibi oval ve derin. Ve kadife siyahlığındaki kubbeye saçıhnış saytsız minik yıldız... Belki de Yahya Kemal'den esinlenmiş bir duyguyla "Müslüman bir gökyüzü bu~" diye geçinyorum içımden ve yanıbaşundaki Hüseyin Hatemi'ye söylüyorum izlenimimi... Sanıyorum, o da benzer bir duygu içinde, bana Abdülhak Hâmit'ten birkaç dize okudu... Eskort geldi. Arkasına takılarak Mostar'a doğru ilerlerken, arkadaşlar bir şiir okumamı istiyor. "Bebekkrin Ulusu Yok" adlı şiirimi okuyorum... Hemen arkamda soldaki sırada oturmalanna karşın o ana kadar fark etmediğim yaşlıca bir çiftten hanım olanı, benim şair (pesnik) olduğumu öğrenince, kendisinin de bir şiiri olduğunu söylüyor... Öci yıldır Türkiye'de bir kampta kalan, iki yıl önce terk ettikleri, Mostar'daki evlerine ilk kez dönen Bosnalı bir Müslüman çift bu... Şerif Dervişeviç emekli sağlık teknisyeni... Eşi altmışlı yaşlannı sürüyor olmasına karşın, kişiliğinde sanşın Slav güzelliğiyle Anadolu kadını mahviyetini birleştiren bayan Sıdıka, kimya laborantı.... Duygulu sesiyle okuduğu şiiri, Hırvat saldınsında yıkılan eşsiz güzellikteki Mostar Köprüsü üzerine... Rica ederek Boşnakçasını el yazısıyla defterime yazdırdığım bu şiirin orada ayaküstü çevrilirken defterime not edebildiğim dizeleri şöyle: Kentim benim/Esld simge/Adın Mostar'dır senin/Sol kıyı elini uzattı/Sağ kı> ı elini uzaro/Bir yay çizip buluştular havada/İki yanda iki kule/Gerdanının incikridir/Dünyada güneş hiçbir yerde/Mostar'daki kadar güzel değfldir. Mostar'a gece yansına doğru girdik. Belediye başkanı ve başkaca görevliler, bizi Mostar Müftülüğü olarak kullanılan Kozki Mehmet Paşa Camii Külliyesi'nde karşıladılar. Yıblan Mostar Köprüsü'nden kalan boşluk, çekilen bir azı dişinden geriye kalan oyıık gibi, gece karanlığmda daha da ürküntü verici ve hazin. Mimar Sinan'ın öğrencisi Hayreddin, 16. yüzyıl sonlanna doğru, Nererva Nehri'nin iki kıyısı arasında, kıyılann en yakın ve nehir yatağının en derin olduğu yere, 40-50 metrelik yüksekliğe, şimdi artık fotoğraflarda ve tablolarda kalan o efsanevi taş kütlesini gerçekten de nasıl yerleştirmiş? Modern teknoloji şimdi o boşluğu aynı el emeğiyle, aynı beceriyle ve en önemlisi, aynı duyguyla doldurabilecek mi?... Gece karanhğında, Mostar'ın nasıl bir felakete uğradığını görebilmek olası değil. 93'teki facianın sonuçlannı, dönüş yolunda, yine Mostar'dan, fakat ışıklar içinde bir öğle vakti geçerken görebileceğiz... Şimdilik, Belediye Başkan Yardımcı sı Hamdiya JabJçMn anlattıklanyla yetiniyoruz. Bunlan. not edebildiğimce özetliyorum: "Yerel yönetim bizdcydi. Önce kentimizdeki Sırplar ve HırvaÜar kapıştılar. Ortodoks ve Katolik kilise arasında sıkışıp kaldık. Birbirlerini vururiarken biz vuruluyorduk. Mostar, Bosna'nın Hiroşiması'dır. 3000 ölümüz, 6000 sakat \c yaralımız var~_ Yeşil alan ve parklann hepsi mezarhk oldu. Şehir dışuıdaki mezariığa ölülerimizi gömemezdik. Gece karanlığmda gömüyorduk, Elimizde çok az silah vardı. Göğüs göğüse çarpışarak Müslüman mahallelerimizi koruyabildik. 22 ay elektrik ve su yoktu. 93'te unu fincanla dağıöyorduk. Suyu nehirden alıp içiyorduk. Su almak için suya inen kişilerden 10'u vumlarak hayabnı kaybetti. Fakat Osmanlılar'm Balkanlar'a gelmesiyle oluşmaya başlayan bu şehri terk etmeyi riiç düşünmedik. Sa\aş sonrasında da Hersek kövlerinde yaşayan Vlüslümanlann hepsine kucak açtık. 25.000 mülteci geldi. Şu anda kentimizde 60.000 Müslüman, 30.000 Hırvat yaşıyor-. Şehir nüfusu sav^ştan önce 86.000, çevresiyle 126.000 'di. 15.000 aydınımız başka ülkelere savruldu. 10.000 aydın esir kamplanndan gecti Savaş sırasında politika yapmadık. Şimdi de yapmıyoruz. Bu şehirde trajedisi olmayan tek bir kişi yoktur. Herkesin bir iki yakını savaşta yaşamını yitirdi. Türkiye Cumhuriyeti'nden, Türk halkından anlayış, yardım, destek bekliyorui.. Boşnaklar Türkiye'ye göç etmesin. buraya gelsinler, savaşı birlikte yapahm-." O gece. (Bosna-Hersek'in bütün kentlerindeki gibi) saat 21.00'den sonra sokağa çıkma yasağı olan, karanlıklar içindeki Mostar'da fazla bir şey göremedik. Fakat Mostarlı küçük Mirza'nın söyledikleri her şeyi anlatmaya yeterliydi. 6-7 yaşlanndaki Mirza (T.Ataöv'ün dinlediği bir öykü) bir gün şöyle demiş annesıne: "Annedğim keşke kedi >a da fare okak. Hiç değilse savaş başlayınca saklanınz..." Belediye başkanı, geciktiğimiz için kaygılandığını anlatıyor. Ozellikle Türk olduğumuz için başımıza her türlü dert gelebilirmiş... İlk kez gördüğüm, parlak siyah saçlı bir kız konuşuyor: "Saraybosna'ya ginnek, tahmin cdebileceğinizden çok daha güç. Ancak yürüyerek girilebiliyor. ÖJen ve yaralanan oluyor. tgman Dağı'ndan gece geçeceksiniz. Sırplar şu anda, şu dakikada bik sizin nerede olduğunuzu büiyor.J" Bir gerilla önderi gibi, gururla kendinden çok emin bir tavırla konuşan bu genç kız da kim? Gözüm bir yerlerden ısınyor. Evet, atv'nin Sarajevo muhabiri ŞerifTürgut bu... Mostar'a. bizi karşılamaya gelmiş... Şerif Turgut'un kişiliğinde, kendini zor ve haklı bir davaya adamış ve davasını özümsemiş insanın onurunu, sadeliğini ve pervasızlığını gördüm... Geceyansı Mostar'dan Konjiç'e doğru yola çıktık. Geceyi orada bir motelde geçireceğiz... Kentin çıkışmda yine bİT UN tankı, ışıldaklar, miğferliler... Parmaklıklan yıkılmış bir köprüden otobüsü geçirebilmek gerçekten de o yörelerin çocuğu olmayı ve büyük beceri istiyor. Zenicalı şoförümüz İzzet'e güveniyoruz ama, yine de indik otobüsten. Öteki otobüste seyahat eden arkadaşlar da indiler... Otobüs, karnı yere sürünerek, kıvnlarak ilerleyen tetikte bir kedi gibi geçiyor savaş kurbanı köprüyü... SÜRECEK atv'nin Sarajevo muhabiri Şerif Turgut, Mostar'a bizi karşıla- maya gelmiş... Şerif Turgut'un kişiliğinde, kendini zor ve haklı bir davaya adamış ve davasını özümsemiş insanın onurunu, sadeliği- ni ve pervasızhğını gördüm.-
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle