Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 EYLÜL 1995 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Tunceli
'Barış
elçileri'ne
güvenlik
engeli
• Tûm dünya, "Banş
Günü"nü kutlarken ba-
nş için Tunceli'ye gir-
mek isteyenler, güven-
likleri sağlanamayacağı
gerekçesiyle kente so-
kulmadı. Bir süre bek-
letilen heyet daha sonra
Ankara'ya döndü.
ERGUN AKSOY
HATtCE TUNCER
TUNCELİ - Tüm dünya,
dün *BanşGünü"nü kutladı.
Ancak "banş" içın Tunce-
li'ye ginnek isteyenler, "yo-
ğun operasyonlar nedeniyle
can güvenliklerinin sağlana-
mayacağı'' ve "ile girişleri,
kamu düzenini bozucu" ni-
telikte bulunduğu için kente
sokulmadılar. Kısacası ''ba-
nş'' için gidenler, Tunceli'ye
giremediler...
Yaşı ejliyi gösteren Siirtli
Tahsin Ozer, Tunceli'ye gi-
diş nedeninı, ışaret parmak-
lannı kenetleyerek açıklıyor-
du...
Mor elbisesi ile genç kız
gibi salınan, kaç yaşında ol-
duğunu bilmeyen Fadime
Tunc, "Banşa gkfiyonım" di-
yordu... 60 yaşmdaki Aziz
Ahuğ da "Hepimiz kardeşjz,
banş istiyoruz" diye anlatı-
yordu... Ancak, bu kişilerin
yer aldığı heyetin Tunceli'ye
girişi, güvenlik görevlilerin-
ce engellendi. Tunceli il sını-
nnda bir süre bekledikten
sonrajandarmarun ısran üze-
rine heyet Ankara'ya döndü.
Konvoy, Elazığ il sınırlan
içerisinde ilerlerken çeşitli
noktalardajandarma tarafın-
dan durduruldu, kadın ve er-
kekler ayn ayn sıraya dizile-
rek kimlik kontrolü yapıldı,
eşyalan arandi. Tunceli il sı-
nınna dün sabah saat 11.00
sıralannda ulaşan konvoy.
Loğmar Jandarma Karakolu
önünde tekrar durdunıldu.
Bunun üzerine ICovancılar'a
dönen konvoy burada bekle-
meye başladı.
Valiliğin karan, Tunceli
Jandarma Alay Komutanı ta-
rafından, Tunceli Kültür ve
Dayanışma Derneği Başka-
nı Sdman Yeşilgöz ve diğer
yöneticilere bir kez daha bil-
dirildi.
Yeşilgöz, Tunceli Valisi"-
nin ilde olmadığını, Vali Ve-
kili Mevtüt Akbaş'tn ise gö-
rüşmeyi kesinlikle kabul et-
mediğini belirterek "Tunce-
li'ye girene kadar ve Anka-
ra'daki temaslanmız sonuç-
lanıncaya kadar, 0 sınınnda
bekleınevi sürdüreceğiz. Bek-
leme karanmız sürcsizdir"
dedi. Ancak daha sonra gü-
venlik güçleri ile görüşen he-
yet üyeleri Ankara'ya dön-
me karan aldı. Yeşilgöz, ay-
nca Tunceli Milletvekili ve
CHP Grup Başkanvekıli Ka-
mer Genç ile görüştüklerini,
Genç'in, Içişleri Bakanı'na
ulaşamadığım bildirdiğini
açıkladı.
Karayalçın ile görüşen Inönü, kolektif yönetime ve tek adaya sıcak bakmıyor
Itıönü: Yanşa lıazırkunııTÜREYKÖSE
ANKARA - Dışişleri
Bakanı Erdal Inönü, ken-
disini feshederek CHP'ye
katılan SHP'nin son Ge-
nel Başkanı Murat Kara-
yalçın ile görüşmesinde.
"Klasik bir yanş olacağı
görülüyor. Hazuiıklanmzı
buna göre yapın" mesajı
verdi. "Solkanadın, SHP
kökenlilerin, Deniz Bay-
kaPa karşı cephenin ada-
yı" görüntüsünden rahat-
sız olan ve bugün öğleye
dek adaylığını açıklaması
için kendisine süre sınırla-
ması konmasına tepki
gösteren Ankara Millet-
vekili Prof. Dr. Mümtaz
Saysal da Bodrum'dan dö-
nüşünü erteledi. Soysal'ın
tavn sol kanatta sıkıntı ya-
ratırken Zülfii Livaneli ile
birlikte bazı temaslarda
bulunan Istanbul Millet-
vekili Ercan Karakaş da
eleştiri yağmuruna tutul-
du. CHP'de kurultay tra-
fıği hızlanirken gözler Dı-
şişleri Bakanı Erdal tnö-
nü'ye çevrildi. Zülfü Li-
vaneli'nin, Cumhurbaşka-
nı Süleyman Demirerin
Bişkek gezisinde Inönü
ile görüşmesinin ardın-
dan, "tnönü, Lfvaneli'yi
destekliyor'' haberleri ya-
yıldı. Bu haberler CHP
kulislerinde doğrulan-
mazken, "Inönü, kendisi-
ne giden her adaya başan
diler" görüşü dile getiril-
di. Karayalçın da dün lnö-
nü'yü ziyaret etti. Kara-
yalçın'ın bu ziyaret sıra-
sında, "Kotektif yönetimin ohnayacağı gö-
rülüyor. Ben gövdeyi temsil ediyonım" de-
diği öğrenildi. Edinilen bilgiye göre Inönü
de, " Klasik bir yanş olacağı görünüyor. Ha-
zııiıklannızı buna göre yapın" dedi. Liva-
neli'nindebugün Murat Karayalçın'ıikin-
ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART
Bosna operasyonunda 'akılü bombalar* kuUanıbyor
ci kez ziyaret edecegi bildirildi. Karayalçın.
görüşmeden sonra "İnönü'nün Lrvaneli'yi
desteklediği*' haberleri ile ilgili olarak.
"Öyle bir izlenim edinmedirn" açıklaması-
nıyaptı. Karayalçın. "Sayınİnönüilebirya-
kınkğım var, bana çok yardımcı oldu genel
başkanhgun sırasında. Dûşüncelerimi tar-
tışmak istedim" diye konuştu. CHP Genel
Başkanı ve Başbakan Yardımcı sı Hikmet
Çetin ile de görüşeceğini bildiren Karayal-
çın, adaylığıyla ilgili soruya da, "Kolektif
vönctim önerirn kabul edflmedi Benim se-
çimi kaybedeceğimden, bir
şeldlde kendime yer bulmak
için bu önerileri dile getirdi-
ğim söv leniyor. Bunlar yanlış.
Sayın Livaneli benden süre is-
tedL Kendisiyle görüştükten
sonra, yann akşam (bugün)
yeniden degeriendirme yapa-
cağun" yanıtını verdi.
Soysal rahatsız
CHP'de sol kanat temsilci-
leri önceki gün akşam bir ara-
ya geldiler. Bu toplantıda,
Zülfii Livaneli ile birlikte çe-
şitli görüşmeler yapan Istan-
bul Milletvekili Ercan Kara-
kaş eleştiri yağmuruna tutul-
du. Bodrum'dan Ankara'ya
döneceği bildirilen Soysal'ın
bu dayatmalar üzerine tepki
gösterdiği ve dönüşünü erte-
ledıği bildirildi. Soysal'ın,
"sol kanadın adayu SHP'nin
adayı. BaykaTa karşı cephe-
nin adayı" görüntüsünden de
rahatsız olduğu ifade edildi.
Soysal'ın dönüşünü ertele-
mesi, yandaşlan arasında tep-
kiyle karşılandı. CHP'nin bü-
tünleşme öncesi lideri Bay-
kal rahat görünürken kurul-
tay sonrasına dönük senaryo-
lar üzerinde çalışmalannı yo-
ğunlaştırdı. Baykal'ın kur-
maylan bugün Doğu ve Gü-
neydoğu il başkanlannı An-
kara'da toplantıya çağırdılar.
Karayalçın, dün öğleden
sonra Çetin'i ziyaret etti. Ka-
rayalçın, görüşmeden sonra
ideolojik sorunlan genel baş-
kanlık sorununun önünde
gördüğünü söyledi. Çetin de
Karayalçın ile Baykal'ı "bü-
tünleşme sürecini başlatan i-
ki partinin genel başkanı ola-
rak" toplantıya çağıracağını açıkladı. Çe-
tin, "Karayalçın ve Baykal'ın katkılanyla
güç bir dönemi aşmaya çahşnm. Bu. klasik
bir kurultay değil. Birleşme süreci daha tam
oluşmadı. Seçime az kaldı. Yanşmalı bir ku-
rultayı yararh görmüyorum
1
' dedi.
Cindoruk'a
Refah'tan kutlama
• RP'li TBMM Başkanvekili
Hatipoğlu'ndan ABD Büyükelçisi
Grossman'a: ABD mandacüan öldü, biz
Apaçi kabilesi değiliz.
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-RP'li TBMM
Başkanvekili Yasin
Hatipoğhı, TBMM
Başkanı Hüsamettin
Cindoruk'u. ABD'nin
Ankara Büyükelçisi Marc
Grossman'ın mektubuna
gösterdiği sert tepki
nedeniyle kutladı.
Hatipoğlu. Cindoruk'a
gönderdiği mektupta,
"Malum zat, bu densizligj
acaba tngiltere'de,
Fransa'da, Japonya'da
yapabüir miydi" diye
sordu.
TBMM Başkanı
Hüsamettin Cindoruk ile
ABD Büyükelçisi
Grossman arasındaki
mektup bunalımı ile
başlayan tartışmaya RP
de katıldı. RP'li TBMM
Başkanvekili Yasin
Hatipoğlu, Cindoruk'a
gönderdiği mektupta,
önce "muharip gazi"
tartışmasına atifta
bulunarak, "Gazikrine ve
şehinerine layık olduklan
saygıyi göstermey'enler
esarete hazır ourialıdıriar.
Gazilerimize sahip
çıkışınıza, hem de TBMM
Başkanı sıfatı ile sahip
çıkışınıza saygı
duyuyorum" dedi.
Hatipoğlu, mektubunda,
ancak totaliter rejim
heveslilerinin muhalefeti
yok sayacağını vurguladı.
ÇiDer geri aclnıı atb
Disipline sevk edilen iki milletvekili savunma verecek
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
DYP yönetimi, Başbakan Tansu
ÇiDer'in başkanlığında 24 ağustosta
toplanan Genel Idare Kurulu'nun
(GİK) iki milletvekili hakkında
verdiği "disiplin kuruluna sevk"
karannın "usulsüz ve geçersiz"
olduğunu kabul ederek geri adım attı.
DYP tüzüğü gereğince,
millervekillerini disiplin kuruluna
sevk yetkisı bulunan DYP Grup
Yönetim Kurulu (GYK), dün yaptığı
toplantıda, iki milletvekilinin
savunmalannm alınmasını
kararlaştırdı. DYP GYK, GtK'in,
Kocaeli Milletvekili Ismail Amasyah
ve Ankara Milletvekili trfkn
Köksalan hakkında verdiği
"usulsüz" disiplin kuruluna sevk
karannı düzeltmek ve hukuki
prosedüre uygun hale getirmek için
dün Grup Başkanvekili thsan
Saraçlar'ın başkanlığında toplandı.
Toplantı öncesinde grup
başkanvekilleri Saraçlar, Nevzat
Ercan ve Teşkilat Başkanı Rı&t
Serdaroğhı, Başbakanlık Konutu'na
çıkarak bir süre Çiller'le görüştüler.
Grup yöneticileri, görüşmede,
Çiller'e GlK'in karannın yanlış
olduğunu ve tüzük gereğince disiplin
konusundaki karan verecek olan
GYK'nin toplanması gerektiğini
ilettikleri, Çiller'in de "Tüzüğün
gereği neyse yapın" dediği öğrenildi.
Daha sonra 13 üyeli GYK'nin 9
üyesinin katıldığı toplantıda,
oybirliğiyle, GlK'in disiplin
kuruluna gönderilmesini istediği iki
milletvekilinin 12 eylülde yeniden
toplanacak GYK tarafindan
dinlenmesine karar verildi. Toplantı
sonrası açıklama yapan Saraçlar,
GlK'in iki milletvekilini disiplin
kuruluna sevk karan almadığını ileri
sürdü. Saraçlar, "GtK'in 24 ağustos
tarihinde aldığı karar uyannca,
Köksalan ve Amasvah'nın bir süredir
devam eden ve parti dddiyetiyie ^
bağdaşmayan beyanlan ile ilgnf
tezkereji inceledik. Tüzük gereğince
kendflerini 12 eylül tarihinde
>«pılacak toplantıda dinledikten
sonra konu^v değerlendirmeyi
kararlaşördık" dedi. Saraçlar'ın,
gazetecilere gösterdiği GİK
tezkeresinin 24 ağustos yerine 31
ağustos tarihini taşıması dikkat çekti.
DYP yöneticilerinin, GlK'in
karannın yanlışlığını anlamalan
üzerine tezkereyi sonradan kaleme
aldıklan öğrenildi. DYP GYK üyesi
Muhtar Mahnunh. tüzük gereği
önce millervekillerini
dinleyeceklerinı belirterek,
"Suçİamalann betgelerini
inceleyeceğiz. Bunun için
beyanatlannı gazete demecjerini
değerlendireceğiz. Ancak gazete
demeçlerûıin disipfine sev k için yeterti
olup olmayacagma bakmak
gereldyor'' dedi.
POLITIKA GUNLUGU
HİKMET ÇETtNKAYA
MHP'nin Gerçek Yüzü...
Keçiören'in Ovacık beldesınde yaşanan olay, 'ülkü-
cü mafya'nm bir siyasal partı tarafindan korunup kol-
landığının belgesi değil mı?
Ovacık beldesi, Keçiören'in gecekondu önleme böl-
gesidir. Önceki gün, Ovacık sakinleriyle, Keçiören'in
MHP'liBelediye Başkanı TurgutAltınok'un.halk ara-
sında 'A Takımı' olarak adlandırılan adamları çatışma-
ya girdi. Olaylar sırasında Erdal Yıldınm adlı 22 ya-
şındaki bir genç, 'pompalı av tüfeği'y\e öldüruldü.
22 yaşındaki Erdal Yıldırım'ı öldürenler kım?
MHP'li Belediye Başkanı Turgut AKınok'un 'A Takı-
mı' yani belediye görevlileri...
Acaba belediye memurlarına pompalı av tüfeğini
kim verdi?..
Orası bihnmiyor...
Dikkat edilirse 'pompalı av tüfekleri'y\e son bir yıl
içinde onlarca cinayet işlendi; hatta Izmır'de piknik
yapan biraile 'pompalı tüfek'\e vahşice katledildi...
Pompalı av tüfeğini 'avcı ruhsatı' olan herkes alabi-
lir. Bugün 'av tüfeği'satanlariakonuşursanızsizeşöy-
le derter:
"Pompalı av tüfeğisatışlan 1995yılında 1994'e gö-
re yüzde 200 artış gösterdi..."
Kim alıyor bu av tüfeklenni?
Daha çok istanbul'un varoşlannda yaşayanlar...
Ancakortada bir gerçek var. Bu silahlan alanlann bü-
yük bölümü RP ve MHP egilimli kişiler. Yine araştır-
malara göre 'pompalı tüfek' alımında 'şenatçılar3
bi-
rinci, MHP'liler ise ikincı sırada...
• • •
Keçiören Belediye Başkanı MHP'li Turgut Attınok,
Ovacık'taki 420 konutun, yasal olmadığını öne sürü-
yor yaptığı açıklamada...
O zaman ne olacak?
420 konutta oturanlar dışanya atılacaklar...
MHP'li Turgut Altınok'un RP'ye daha yakın olduğu
bilinıyor...
Yine bilinen bir başka gerçek de 420 konutun, eski
CHP'li belediye başkanı Hamza Kırmızı döneminde
yapıldığı...
Elbet ortada 'siyasal bir olay' var ve MHP'liler Ova-
cık'ta oturan 'Alevi kökenlı' yurttaşlar üzerinde baskı
kurmak istiyorlar.
Baskı kunjlunca ne olacak?
420 konuta MHP yandaşları yerteştirilecek...
MHP'li belediye başkanı diyor ki:
"Ekiplerimiz görev yaparken, 150-200 kişilik grup,
önlerini çevirmiş..."
Belediye ekiplerinin önleri kesılince ne olmuş?
MHP'li başkanın yanıtı şu oluyor:
"Arkadaşlanmızı araçtan indırerek lınç etmek ıste-
mişler..."
Sonra ne mi olmuş?
MHP'li başkan açıklıyor:
"Arkadaşlanmız kendilehni korumaya çaltşmış..."
Bu arada Ovacık'ta oturan 22 yaşındaki Erdal Yıldı-
nm, pompalı tüfekle öldurülmüş...
Belediye ekibi 10 kişi, yollarını kesen Ovacıklılar ise
MHP'li başkana göre 150-200 kişi...
Burada kuyruklu bir yalan söz konusu...
150-200 kişi, 10 kişilik belediye ekibıni, Erdal Yıldı-
nm öldürüldükten sonra da linç edebilırdi. Ama orta-
da böyle bir şey yok. MHP'li başkan açıkçayalan söy-
lüyor...
• • •
CHP Genel Sekreteri Adnan Keskin, Erdal Yıldı-
nm'ın öldürulmesinden sonra yaptığı açıklamada ba-
kınne diyor:
"Kuzu postuna bürünmüş kurtlar, ülkemizde yeni-
den kurtanlmış bölgeler yaratma savaşında..."
Erdal Yıldmm'ı pompalı av tüfeğiyle öldüren Abdül-
kadir Yaşartürk, Keçiören Beledıyesi Sosyal Konut-
lar Müdürlüğü'nde görev yapıyor ve çevresınde 'Çey-
rek Apo' olarak tanınıyor...
'Çeyrek Apo'nun 'ülkücü mafya'y\a ilişkisi var mı-
dır?
Konuştuğumuz kişilerin yanıtı şöyle:
"Evet var. Zaten belediye bu işın içinde..."
Keçiören'in Ovacık beldesindekı olaylar, Türkiye'nin
bugün içinde bulunduğu durumu yansıtıyor...
Dün sabah saat 10.00'da, Ovacık'ta yine olaylar ol-
du. Erdal Yıldınm'ın cenaze töreninde yurttaşlar şöy-
le haykırdı:
"Kahrolsun 'A Takımı', kahrolsun mafya..."
Evet Türkıye'de mafya, beledıyelere el atmış, bir si-
yasal partiyı kuşatıp gencecik ınsanlan 'pompalı av tü-
feğ/'yie öldunjyor...
Tüm CHP'liler de 'kurultay kavgasına' girdikleri için
olup bitenleri sadece seyrediyorlar...
Mostar: Bosna'nınHiroşiması'DÜŞİer'İ Askeri araçlarm puslu
farlanyla aydınlanmış bir tünelden geçiyoruz. Kurosava'nın
"Düşler" filminde, ölü askerlerin uygun adımlarla çıktığı o
tüyler ürpertici tünelin ta kendisi... Otobüsümüzün her
nedense fino sesine ayarlanmış garip klaksonu bu izlenimimi
pekiştiriyor... Belli ki savaşın içine doğru ilerliyoruz artık...
irleşmiş Milletler'e bağlı
Fransız Birliği konvoyu
ilerlemesini her nedense
durdurmuş, yolun sağında
bekliyor...Gece sisinde.
miğferli askerler... Karşıda,
kapkara ağzıyla açılan bir tünel. (Bu dağ
yollannda sayısız tünelden geçeceğiz. Pek
çoğunun Tito döneminde açılmış olduğunu
öğreniyorum.) Askeri araçlann puslu
farlanyla aydınlanmış bu tünel, Kurosava'nın
"Düşfcr" filminde, ölü askerlerin uygun
adımlarla çıktığı o tüyler ürpertici tünelin ta
kendisi... Otobüsümüzün her nedense fino
sesine ayarlanmış garip klaksonu bu
izlenimimi pekiştiriyor... Belli ki savaşın içine
doğru ilerliyoruz artık...
Mostar'a yaklaşırken, bir denetim noktasında
bir kez daha durdurulduk. Durduranlar bu kez
Boşnak askerleri... Otobüslerden çıktık,
Mostar Belediyesi'nden gelecek eskortu
bekliyoruz... Ilk kez gökyüzüne baktım...
Aşağıdan yukanya doğru bir kubbe gibi oval
ve derin. Ve kadife siyahlığındaki kubbeye
saçıhnış saytsız minik yıldız... Belki de Yahya
Kemal'den esinlenmiş bir duyguyla
"Müslüman bir gökyüzü bu~" diye
geçinyorum içımden ve yanıbaşundaki
Hüseyin Hatemi'ye söylüyorum izlenimimi...
Sanıyorum, o da benzer bir duygu içinde,
bana Abdülhak Hâmit'ten birkaç dize
okudu...
Eskort geldi. Arkasına takılarak Mostar'a
doğru ilerlerken, arkadaşlar bir şiir okumamı
istiyor. "Bebekkrin Ulusu Yok" adlı şiirimi
okuyorum... Hemen arkamda soldaki sırada
oturmalanna karşın o ana kadar fark
etmediğim yaşlıca bir çiftten hanım olanı,
benim şair (pesnik) olduğumu öğrenince,
kendisinin de bir şiiri olduğunu söylüyor... Öci
yıldır Türkiye'de bir kampta kalan, iki yıl
önce terk ettikleri, Mostar'daki evlerine ilk
kez dönen Bosnalı bir Müslüman çift bu...
Şerif Dervişeviç emekli sağlık teknisyeni... Eşi
altmışlı yaşlannı sürüyor olmasına karşın,
kişiliğinde sanşın Slav güzelliğiyle Anadolu
kadını mahviyetini birleştiren bayan Sıdıka,
kimya laborantı.... Duygulu sesiyle okuduğu
şiiri, Hırvat saldınsında yıkılan eşsiz
güzellikteki Mostar Köprüsü üzerine... Rica
ederek Boşnakçasını el yazısıyla defterime
yazdırdığım bu şiirin orada ayaküstü
çevrilirken defterime not edebildiğim
dizeleri şöyle:
Kentim benim/Esld simge/Adın Mostar'dır
senin/Sol kıyı elini uzattı/Sağ kı> ı elini
uzaro/Bir yay çizip buluştular havada/İki
yanda iki kule/Gerdanının incikridir/Dünyada
güneş hiçbir yerde/Mostar'daki kadar güzel
değfldir.
Mostar'a gece yansına doğru girdik. Belediye
başkanı ve başkaca görevliler, bizi Mostar
Müftülüğü olarak kullanılan Kozki Mehmet
Paşa Camii Külliyesi'nde karşıladılar. Yıblan
Mostar Köprüsü'nden kalan boşluk, çekilen
bir azı dişinden geriye kalan oyıık gibi, gece
karanlığmda daha da ürküntü verici ve hazin.
Mimar Sinan'ın öğrencisi Hayreddin, 16.
yüzyıl sonlanna doğru, Nererva Nehri'nin iki
kıyısı arasında, kıyılann en yakın ve nehir
yatağının en derin olduğu yere, 40-50 metrelik
yüksekliğe, şimdi artık fotoğraflarda ve
tablolarda kalan o efsanevi taş kütlesini
gerçekten de nasıl yerleştirmiş? Modern
teknoloji şimdi o boşluğu aynı el emeğiyle,
aynı beceriyle ve en önemlisi, aynı duyguyla
doldurabilecek mi?...
Gece karanhğında, Mostar'ın nasıl bir
felakete uğradığını görebilmek olası değil.
93'teki facianın sonuçlannı, dönüş yolunda,
yine Mostar'dan, fakat ışıklar içinde bir öğle
vakti geçerken görebileceğiz... Şimdilik,
Belediye Başkan Yardımcı sı Hamdiya
JabJçMn anlattıklanyla yetiniyoruz. Bunlan.
not edebildiğimce özetliyorum:
"Yerel yönetim bizdcydi. Önce kentimizdeki
Sırplar ve HırvaÜar kapıştılar. Ortodoks ve
Katolik kilise arasında sıkışıp kaldık.
Birbirlerini vururiarken biz vuruluyorduk.
Mostar, Bosna'nın Hiroşiması'dır. 3000
ölümüz, 6000 sakat \c yaralımız var~_ Yeşil
alan ve parklann hepsi mezarhk oldu. Şehir
dışuıdaki mezariığa ölülerimizi gömemezdik.
Gece karanlığmda gömüyorduk, Elimizde çok
az silah vardı. Göğüs göğüse çarpışarak
Müslüman mahallelerimizi koruyabildik. 22 ay
elektrik ve su yoktu. 93'te unu fincanla
dağıöyorduk. Suyu nehirden alıp içiyorduk. Su
almak için suya inen kişilerden 10'u vumlarak
hayabnı kaybetti. Fakat Osmanlılar'm
Balkanlar'a gelmesiyle oluşmaya
başlayan bu şehri terk etmeyi riiç
düşünmedik. Sa\aş sonrasında da Hersek
kövlerinde yaşayan Vlüslümanlann hepsine
kucak açtık. 25.000 mülteci geldi. Şu anda
kentimizde 60.000 Müslüman, 30.000 Hırvat
yaşıyor-. Şehir nüfusu sav^ştan önce 86.000,
çevresiyle 126.000 'di. 15.000 aydınımız başka
ülkelere savruldu. 10.000 aydın esir
kamplanndan gecti Savaş sırasında politika
yapmadık. Şimdi de yapmıyoruz.
Bu şehirde trajedisi olmayan tek bir kişi
yoktur. Herkesin bir iki yakını savaşta
yaşamını yitirdi. Türkiye Cumhuriyeti'nden,
Türk halkından anlayış, yardım, destek
bekliyorui.. Boşnaklar Türkiye'ye göç
etmesin. buraya gelsinler, savaşı birlikte
yapahm-."
O gece. (Bosna-Hersek'in bütün kentlerindeki
gibi) saat 21.00'den sonra sokağa çıkma
yasağı olan, karanlıklar içindeki Mostar'da
fazla bir şey göremedik. Fakat Mostarlı küçük
Mirza'nın söyledikleri her şeyi anlatmaya
yeterliydi. 6-7 yaşlanndaki Mirza (T.Ataöv'ün
dinlediği bir öykü) bir gün şöyle demiş
annesıne: "Annedğim keşke kedi >a da fare
okak. Hiç değilse savaş başlayınca saklanınz..."
Belediye başkanı, geciktiğimiz için
kaygılandığını anlatıyor. Ozellikle Türk
olduğumuz için başımıza her türlü dert
gelebilirmiş... İlk kez gördüğüm, parlak siyah
saçlı bir kız konuşuyor: "Saraybosna'ya
ginnek, tahmin cdebileceğinizden çok daha
güç. Ancak yürüyerek girilebiliyor. ÖJen ve
yaralanan oluyor. tgman Dağı'ndan gece
geçeceksiniz. Sırplar şu anda, şu dakikada bik
sizin nerede olduğunuzu büiyor.J"
Bir gerilla önderi gibi, gururla kendinden çok
emin bir tavırla konuşan bu genç kız da kim?
Gözüm bir yerlerden ısınyor.
Evet, atv'nin Sarajevo muhabiri ŞerifTürgut
bu... Mostar'a. bizi karşılamaya gelmiş...
Şerif Turgut'un kişiliğinde, kendini zor ve
haklı bir davaya adamış ve davasını
özümsemiş insanın onurunu, sadeliğini ve
pervasızlığını gördüm...
Geceyansı Mostar'dan Konjiç'e doğru yola
çıktık. Geceyi orada bir motelde geçireceğiz...
Kentin çıkışmda yine bİT UN tankı,
ışıldaklar, miğferliler... Parmaklıklan yıkılmış
bir köprüden otobüsü geçirebilmek
gerçekten de o yörelerin çocuğu olmayı ve
büyük beceri istiyor. Zenicalı şoförümüz
İzzet'e güveniyoruz ama, yine de indik
otobüsten. Öteki otobüste seyahat eden
arkadaşlar da indiler...
Otobüs, karnı yere sürünerek, kıvnlarak
ilerleyen tetikte bir kedi gibi geçiyor savaş
kurbanı köprüyü...
SÜRECEK
atv'nin Sarajevo muhabiri Şerif Turgut, Mostar'a bizi karşıla-
maya gelmiş... Şerif Turgut'un kişiliğinde, kendini zor ve haklı bir
davaya adamış ve davasını özümsemiş insanın onurunu, sadeliği-
ni ve pervasızhğını gördüm.-