Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 ARALIK 1995 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
ALLECRO EVİ1S tLYASOĞLli
Gecikmiş ödtilleriıı bestecisiCenap And Vakfı
Altm Madalyası, bu
akşam Ankara'da
yapılacak bir törenle on yıl
önce yitirdiğimiz Cemal Reşıd
Rey'in anısına veriliyor. Bir
besteciyi anmanın, ona değer
vermenin en önemlı yönü
kuşkusuz onun eserlerinin
çalınıp tanınmasıdır. Dileğimiz
en kısa zamanda Cemal Reşid
Rey Salonu'nun bir köşesinin
Cemal Reşid Rey Müzesi
haline dönüşmesi olacaktır.
1995 Sevda Cenap And Vakfı Altın
Onur Madalyası. bu akşam yapılacak bir
törenle on yıl önce yitirdiğimiz değerii
sanatçı Cemal Reşid Rey'in anısına ve-
rilecek Pıyanist. orkestra şefi. öğretmen.
Istanbul Şehır Orkestrası'nın kurucusu
ve bence çağdaş sanat dünyamızın ilk
medvatik örneği olan Cemal Reşit Re>
(1904-1985). hep gecikmiş ödüllen alan
bir sanatçı olarak müzik tarihimize ge-
çecek.
Nice sanatçı 1971 *de devlet sanatçısı
olurken Cemal Reşıt Bey'ın bu unvanı
garıp bir şekılde 1981e dek gecıktirıl-
mıştı. MimarSınan Ünhersıtesi fstanbul
Devlet Konservatman'mn verdığı pro-
fesörlük unvanı ıse ölmeden kısa bir sü-
re önce kendısine sunuldu. Bu ıki uman
da ona ne kadar coşku kattı ya da gele-
cege yönelık çalışmalanna ne kadar des-
tek oldu acaba! Ölümünden beş yıl son-
ra tstanbul Beledıyesı Konser Salonu'na
"Cemal Reşid Re> Konser Salonu" adı
venlmesi bıle bir dolu tartışmaya yol aç-
tı. Cemal Reşid Rey şimdı de.ölümünün
onuncu yılında ülkemızde ciddı müzik
sanatçılanna verilen en önemli ödüller-
den bırine. Sevda Cenap And Müzik
Vakfı Altın Onur madalyasına değer bu-
lundu. 1989'dan beri \erilmekte olan bu
madalyanın önceki sahiplen. Cevad
Memduh Altar, l Ivi Cemal Erkin, Ah-
met Adnan Saygun, Necil Kazım Akses,
İlhan Osmanbaş \ e Leyla Gencero Im uş-
Florin Galati artık
gerçek birprofesyonel
Uzun yıllardır Türk orkestralanna büyük emek vermiş
Romen şef lonescu Galati'nin oglu kemancı Florin
lonescu Galati, artık gerçek bir profesyonel olarak
karşımıza çıktı. Cemal Reşid Rey Konser Salonu'nda,
pıyanist Viorica Rador
eşliğindekı resitalınde
tümüyle virtüözlük
gerektiren yapıtlar
seçmişti.
Schubert, Tarrini, Ysaye
ve Saint Saens gibi geniş
bir yelpaze içinde
hazırladığı yapıtlann her
bırindeyay tekniği.
kendine güveni ve
duygusallığı ile dikkati
çekti. Bunca ustalıgının
yanı sıra kemanını ağlatıp
coşturabiliyor. güldürüp
uçurabıliyor. Ne de olsa
yetiştiği ortamda kemanı
ailenın bir parçasıymış.
Hep aklıma gelır. Suna
Kan, küçükken herkese
sorarmış. "Baba, kasap
amca ne çalıyor.. (\ ev a)
"avukat eniştemin çalgısı nedir" diye. Mutlaka Florin
Galati içın de dünyada \e çe\ re^inde herkes bir şeyler
çalmalı. en azından müzik^el bir şeyler üretmeli.
Böylesıne müzik dünyası ile yoğrulmuş ve dinleyenı de
bu dünyanın tılsımına çekebilen bir sanatçı.
tu. Bu akşam Ankara Hilton Oteli'nde
yapılacak törendeMeclis Başkanı İsmet
Sezgin'in elinden venlecek madalyayı
onun adına. kurucusu olduğu Fılarmonı
Derneği'nin bugunkü başkanı Müker-
rem Berk alacak.
Cemal Reşid Rey'in Türk
müziğine Ratkıiân
Cemal Reşid Rev henüz 20 yaşında
bile yokken Fransa'daki eğitımi sırasın-
da Istanbul'da yenıden şekillenmekte
olan Darülelhan'a öğretmen olarak çağ-
nlır Fransa'daki hocalannın karşı koy-
malarına aldırmadan Istanbul'a gelir ve
eğıtime başlar. Çarşaflı hanımlar ve fes-
lı beylerden oluşan koroya öğrettığı Mo-
zart Requiem'ı formızasyon usulü söy-
letir. Sonra Analiz Müzikal dersleri ile
nice öğrencısine müziğin kanatlannda
uçmayı öğretir Bugünkü tstanbul Dev-
let Senfoni Orkestrası'nın temeli olan
ŞehirOrkestrası'nıbiryaylıçalgılartop-
luluğu nıteliğinde kurar Radyoda 'Piya-
no DünyasındaGezintiler" programlann-
da kendı yapıtlan kadar çağdaşlannı da
çalar\e tanıtır.
Cumhuriyetin onuncu yılında bestele-
diği "Çıktık AçıkAlınla** marşı hâlâdil-
dendiledolaşmakta. Heleoperet ve mü-
zikallerı bugün bü\ükannelertmızden
küçücük çocuklara kadar hâlâ herkesin
dılınde.
Cemal Reşıd Re>, müziktepolıfoniye
geçış evresini şöyle özetler Önce Ana-
dolu türkülerini olduğu gibi ele alıp ar-
monize etmiş, sonra kendi fantezı dün-
yasındaki düşlemlerle onlan süslemış ve
kendi folklorunu yaratmış. Tek çalgıdan
oda müziğıne. büyük orkestradan opera-
ya kadar hemen her ortam için örnekler
vermiş. Bugün Fatib veya Çağnlış gıbı
büyük senfonıleri. KâtibimÇeşitlemele-
ri,oda müziklen ve hemen her çalgı top-
luluğu için yazdığı yapıtlarla amtlaşmak-
ta Cemal Reşid Rey. Müzikle bir olayı
betimleme ustalığı ülkemızde ilk kez
onunla sunulmuş ve kendınden sonraki
bestecilere örnek olmuştur.
llk kuşak çoksesli müzıgımizin birin-
ci üyesi bu degerli insanın ne yazık ki
ölümüyle birlikte tüm özel eşyalan, no-
talan, resimleri, madalyalan, piyanosu,
mektuplan, kitaplan da darmadagın ol-
du.
Bugün ona onur madalyası verenler
ve bu madalyayı koruyacak olanlarbel-
ki bundan sonra onun ardından dağılan
şeyleri toparlamak. bir araya getırmek
gibi birgörevı daha üstlenirler. Bunlann
en başında pıyanosunun Derishovv adlı
bir butiğin kafesinden geri alınıp kendi
adını taşıyan salona getinlmesidir. Ayrı-
ca Çelebi operasının paritlerinın bulun-
ması: nice el yazması notasının Cemal
Reşid Rey Salonu'nda oluşturulacak bir
köşede demırbaş eşya halınde derlenme-
sidir.
Aynca eserlerinin icrası için ödenecek
telif haklan sürekli bir belirsizlik taşı-
makta. Birçok orkestra şefi, solist veya
oda müzığı toplulugu Cemal Bey'ine;>e-
rını seslendirmeyı bu nedenle caydıncı
bulmakta. Bu durumun da artık bir ay-
dınlığa kavuşması gerekir. Bir besteciyi
anmanın, ona değer vermenin en önem-
li yönü kuşkusuz onun eserlerinin çalı-
nıp tanınmasıdır Dileğimiz en kısa za-
manda Cemal Reşid Rey Salonu'nun bir
köşesinin Cemal Reşid Rey Müzesi halı-
ne dönüşmesi olacaktır.
Mutlaka bu akşam Cemal Reşid
Bey "in ruhu Sevda Cenap And Onur Ma-
dalyası ile anılmaktan mutlu olacaktır
Umanzsonraki kuşak bestecilerimiz,ya-
şarken övüldüklerini. üretken çağlann-
da desteklenmeye değer olduklarını
görürler
Covent Garden'da Hindemith'in 'Mathis der Maler' ve Giordano'nun Tedora' operası sahneleniyor
Placido Domîngo Tedora'da büyüKiyor
IŞ1L MUHTEStP
LONDRA - Royal Opera House-Co-
vent Garden. bugünlerde birbirinden çok
farklı ikı opera sergiliyor.
llk eser, 1930"lu yıllarda Türkiye'de
konservatuarın kurulmasında büyük
emekleri geçen Paul Hindemith'in 100
dogum yıldönümü nedeniyle sahnelenen
ve bestecinın başyapıtlanndan bın olan
"Mathis der Maler"( Ressam Mathis).
Hındemıth. bu opera üzerinde çalış-
maya 1933 yılında Almany a'da Nazi güç-
lerının her şeyı kontrol ettığı bir dönem-
de başladı. Nitekım kısa bir süre sonra
Hındemith müziğı rejım tarafından deje-
nere muzık olarak ılan edıldı ve yasak-
landı.
Opera ancak 1938 yılında !s\içre'de
sahnelenebildı. Operanın öyküsü. Al-
manyanın vine zor bir dönemınde, 16.
yüzyılda. köylü ayaklanmalan ve kato-
İik-protestan çekişmelerı sırasında geçı-
yor. Ressam MathiasGrüne»ald'ın ken-
disıni etrafındaki olaylardan soyutlama-
sı ve yalnız sanatına adaması mı yoksa
sanatçı olarak topluma bir borcu olnıası
gerektıği konusunda yaşadığı ıkılemin
öyküsü. Kısacası. sanatçı ve toplum bir
bütün mü olmalı?
Mathis, önce köylü ayaklanmalanna
katılır. Ancak tüm iyi nıyetlerine karşın
etrafındaki katlıamı durduramaması onu
büsbütün umutsuzluğa sürükler Tekrar
Peter Sellars'ın güncel yorumuyla sahnelenen Hindemith'in 'Mathis der Mahler' ve oyun gücünü sergile>en Placido Domingo
sanatına döner ancak birçok başyapıta
karşın artık salt sanatçı olmasına da ola-
nak yoktur. Tek şey kalmıştır yapılacak:
Korkmadan kendı ölümunü beklemek
Eseri. kendine özgü. ılginç opera ya-
pımlanyla ünlü Amerıkalı yönetmen Pe-
ter Sellars güncel bir yorumla sahneleni-
yor. Sellars'a göre dünvada. özellikle
kendi şehri Los Angeles'da verel vöneti-
min saglık ve eğitim konusunda aldığı
bazı ırkçi kararlar ışığında tekrar bir fa-
şızme yöneliş başlaması bu eseri yoru-
munun çıkış noktası. Sanatçının protes-
tosunu vurgulaması gerektığine inanıyor
ve güncel bir kavram içinde oldukça ba-
şanlı. Ancak operanın metni değışmedi-
ğı ıçın Alman şehirlenne ve Luthere re-
feranslar yan yıkılmış gökdelen ve tele-
v izyon monitorlu bir ortam içinde zaman
zaman anakronistık kalıyor
Sonuçta gecenin kahramanlan genç
Finlı orkestra şefı Esa-PekkaSalonen ve
Hindemıth'in ne romantık Alman müzı-
ei eeleneklerine ne de dönemınin 12 no-
tacılanna benzemeyen kendine özgü mü-
ziğiydı. Bestecı bu eserde kilıse müzığı
ve folklor unsurlanndan da yararlanıyor.
Herşeyden önemlısı. ırkçılık ve soy-
kınmın hâlâ sürdüğü dünyamızda Mat-
his'ın verdiği mesajın bütün güncelliği-
nı korumakta olması.
Ikıncı opera. Giordano'nun "Fedo-
ra"sı Istanbullu müzikseverler, bu bes-
teciyi daha ünlü yapıtı "Andre Cheni-
er"den anımsayacaklardır Aşağı yukan
tüm müzik bilimcilerinin ikincı sınıf bir
verismo opera olarak nitelediklen "Fedo-
1
ra" son yıllarda Mirella Freni, Jose Car-
reras ve Placido Domingo gibi sanatçıla-
nn eseri repertuvarlanna almalan nede-
niyle daha çok sergilenmekte.
Olay Çarlık Rusyası'nda geçen bir ci-
nayet. entnka ve aşk hikayesi. Fransız >a-
zar Sardou'nun Sarah Bernhardıçin yaz-
dığı aynı adlı oyundan yola çıkılarak bes-
telenen opera, 90 saniyelik tenor aryası
dışında melodik yönden oldukça kuru.
Ancak Rus soprano MariaGüleghina ve
tenor Placido Domingo gerek vokal ge-
rekse dramatık güçleriyle ızleyicıyi ade-
ta büyüledıler. Domingo, kendisı de de-
falarca söyledıği gıbı. sahnede azap çek-
meyi. oyun gücünü ortaya çıkarmayı çok
seviyor.
Bu operada oynadığı karakter, Loris
Ipanov da gerçekten yaşamı boyunca sü-
reklı darbe yıven, mutluluğu tam olarak
hiç yaşamamış birisı. Kısacası tam Do-
mıngo'ya göre bir rol ve de bu büyük te-
nor gerçekten karakterın ıçine gırerek,
sopranosunun da büyük katkılanyla
muhteşem bir oyun sergiliyor. Buna bir
de 55 yaşında olmasına karşm ses gücü-
nü hala en etkileyici şekilde kullanışını
eklersek. ortaya, özellikle tenorlarda, eşi-
ne çok az rastlanan komple bir müzısyen
çıkıyor. Yapımı. Italyan yönetmen Lam-
berto PuggeUc geleneksel çızgiler içinde
ama dramatık unsurlan çok ıyi kul-
lanarak gerçekleştıımiş.
DUŞUNCEYE SAYGI
MEMET FUAT
Pertev Naili Boratav
1980'lerin başında AdamYayınlan'ndaçalışmaya
başladığım zaman Yayın Kurulu'muza. birçok ünlü
sanatçının yanı sıra, üç bılım adamımızın bütün ya-
pıtlannı dayayımlamayı önermiştim. Önerim hiç kar-
şı çıkan olmadan benımsenmiştı.
Türk kültürünün bugün yalnız biri aramızda olan
üç değerii bılim adamının, Nusret Hızır, Pertev Na-
ili Boratav, Niyazi Berkes'ın kıtaplarını nasıl coş-
kuyla yayına hazıriamıştık...
Bu arada Füsun Akatlı'nın öğrencisı olduğu Nus-
ret Hızır'a yaklaşımı, yapıtlannın derienıp toparlan-
ması içın özverili katkılan da, korunması gerektiğıne
inandığım duygular açısından, unutulmaz bir anım-
dır.
Şu günlerde Pertev Naıli Boratav'ın tam kırk yılını
vererek ortaya çıkardığı dev yapıtı Nasreddin Hoca
üzerinegazetelerde birtakım haberlerokuyoruz. Mıl-
liyet'te iki pazar üst üste yer alan Ayça Atikoğlu'nun
"/Cu//s"dedikodularına. geçen çarşamba Yenı Yüz-
yıl'da Yapı Kredı Yayınevı'nin editörlerinden Güven
Turan'ın olayı doğrulayan açıklamalan da eklenın-
ce durum iyice aydınlandı.
Olay şu:
Pertev Naili Boratav'ın Nasreddin Hoca adlı ça-
lışması Yapt Kredi Yayınları'nın Kazım Taşkent Kla-
sık Yapıtlar Dizısi'nde yayımlanacaktı. Yapıt yayına
hazırtanıp dızgısı düzeltisı, her şeysi tamamlanarak
basıma geçildikten sonra, Yapı Kredi üst düzey yö-
neticilennce, fıkraların açık saçıklığı, sövgülü dıli sa-
kıncalı bulunarak çalışmalardurdurulmuş. Yapı Kre-
di Yayınlan'nı yöneten Enis Batur da bunun uzeri-
ne görevinden ayrılmış.
Çeşitli bakımlardan üzücü bir olay...
Bu konuda benim bir açıklamam, bir de önerim
var.
Açtklamam:
Kırk üç yıldır Fransa'da yaşayan Pertev Naıli Bo-
ratav'ın bütün yapıtlarını bir araya toplamayı üstle-
nen, yazarın Gerçek Yayınevı'nde kalmalannı iste-
diği 100 Soruda Türk Halk Edebıyatı ile 100 Soru-
da Türk Folklonı dışında, hepsi tükenmiş olan Folk-
lor ve Edebiyat I; Folklor ve Edebıyat II; Koroğlu
Destanı; Halk Hikâyelen ve Halk Hikâyecilıği; Zaman
Zaman içinde; Az Gittik Uz Gittik adlı eski kitapları-
nın yeni basımlannı yapan Adam Yayınları, Nasred-
din Hoca'yı da yayımlayacaktı.
Fransa'dan müsveddeler bekleniyordu...
Son dakikada, Pertev Naıli Boratav'ın direnmele-
rine karşın, aileden istanbul'da yaşayan bazı genç-
lerın yapıtı Yapı Kredı Yayınlan'na verdiklerini öğren-
dık.
Nedenını bılmiyorum.
Yapı Kredi Yayınlan'nda da kitabın özenle basıla-
cağı kesindi.
Ama düzelti sorunu vardı...
Yazar burada olmadığına göre, son okuma düzelt-
menlerekalacaktı...
Bir süre sonra Yapı Kredı'nin yayın işlerini yönlen-
diren Aslıhan Dinç'e Nasreddin Hoca 'nın düzelti-
lerini kimin yaptığını sordum. "Fransa 'ya gonderiyo-
nız, "dedi.
Her şey düşünülmüş... Sorun yok...
Böyle olmasa son okumayı Sabri Koz'a yaptırma-
lannı önerecektim.
Günler geçti, biz yayımlandı, yayımlanacak diye ki-
tabı beklerken, önce Enis Batur'un yayınevinden ay-
nldığını duyduk, arkasından gazetelerdekı haberler
çıktı...
Açıklamam bu kadar...
Önerim:
Pertev Naıli Boratav yalnız Türkiye'nin değü, dün-
yanın en büyük "folklor ve halkyazını" araştırmacı-
ları arasında adı geçen bir bilim adamı.
Kırk yılını vererek yaptığı Nasreddin Hoca çahşma-
sının on yedi ülkeden derlenmtş, otuz bine yakın fık-
ra içerdiği söyleniyor.
Bu bir bilim adamının olduğu kadar, bir kültürün
de, yayınevi yoneticılerınin yorumlanna bırakılama-
yacak kadar değerii bir ürünüdür.
Böyle bir ürün basım aşamasına gelmiş. ustelik de
seksen sekiz yaşındaki yazarının son okumasından
geçmiş olarak bilgisayar disketlerinde beklıyor.
Kültür Bakanlığı'nın, Yapı Kredi Yayınlan'yla, Per-
tev Naili Boratav'la ilışki kurarak bu dev yapıtı he-
men yayımlaması, Türkiye'nin bütün kıtaphklarına
dağıtarak korumaya alması gerektiğıne ınanıyorum.
Arkasından da. başta Almanca, Fransızca, İngilız-
ce, Rusça olmak üzere, bütün dünya dıllerıne çev-
rilmesine aracı olunmalı, olanak sağlanmalıdır.
Pertev Naili Boratav gibi bir bılim adamının Nas-
reddin Hoca gibi bir konuya verdiği emeği değer-#
lendirmek, bence, ulusal bir sorumluluktur.
'Kadife sesîi siyah inci', Jamaika müziğinin
yaşayan efsanesi Harry Belafonte, Münih 'te
müzikseverleti coşturdu Hatry Belafonte esmtisi
EROLOZKAN
MÜNİH-Münıhşu sıralardabirbinn-
den ilgınç sanat olaylanna ve özellikle
Noel öncesı konserlerıne tanık oluyor.
Geçen haftalarda yankı uyandıran kon-
serlerden bınsı ıse Jamaika müziğinin
ünlü ısmi Harry Belafonte'nin Münih
Olympia salonunda verdıâı dev konser-
di.'
Latin Amerika müziğine hayran olan-
lann, kalıpsolan sevenlerinvakındanta-
nıdığı ve bu müzik türünde adeta birekol
varatan Harry Belafonte. Almanya ıçın-
de düzenlenen 15 konserlık turnenın al-
tıncısında Münih'te hayranlanna unutul-
maz saatler yaşatmasını bildi. Gerçek-
ten. pek çoklarının söylediği gibi, ''yaşa-
yan bir efsane" o. İşte bu "yaşayan efsa-
ne>i">
görmek için günlerce önceden bı-
letlerini alan hayranlan, yeni yılın eşiğin-
de adeta Karayip Adalan"nın sıcaklığinı
ve coşkusunu yaşadılaronunla..
68 yaşında olmasına karşın çızgisin-
den ve formundan pek düşmeyen, ancak
sempatısiyle eski ha>Tanlannın gozünde
bir kat daha büyüyen bir Belafonte'yi iz-
ledık Münih'te...
Tam 2 saat 35 dakıka sahnede kalma-
yı bılen bir usta, akıllı ve espri dolu bir
"showman" aslında Belafonte. Bilindı-
ği gibi 1.3.1927'de Nevv York'ta doğan.
Jamaika kökenli bu zencı şarkıcı. 40 yıl-
lık sınema oyunculugu ve deneyımınin
ardından asıl başanya akılda kalan şar-
kılanvla ulaştı.
1956-57 yıllannda üst üste doldurdu-
ğu plaklany la Karayip Adalan'nın ezgi-
lerini bütün dünyada yine o tanıtmamış
rruydı°
Hâlâ daha cızırtılı 45'liklen koleksi-
yonlannda saklayan hayranlannın hâtır-
layacagı gibi o yıllarda "Jamakra Fare-
well" ve "Banana Boat Song" gıbı ölüm-
süz şarkılan dillerden düşmeyen Bela-
fonte'nın özellikle •4
Matilda"sı kulak-
lardan silınmez. Yanı kinı ne derse desm,
kalipsoların bu ünlü ısmi, şöhretıni ko-
rumabinı bıliyor.
Zengın yaşlı dullann ve daha ziyade
orta yaş çizgısının biraz üzerindeki cıd-
dı yüzliı şık beşlenn yan'yanyadoldur-
duğu konser salonu, Harrv 'nin "day-oo-
oo" diye başlayan o ünlü şarkısı ile bir
anda sıcak bir atmosfere dönüşüverdi.
Arkasındaki riefis orkestra ve vokallerle
çok başanlı ışık oyunlan altında arka ar-
J
âmaika müziğinin
ünlü ismi Harry
Belafonte. noel öncesi
Almanya'da \erdiği
konserlerde, Karayip
Adalarfntn sıcaklığını
Avrupa'ya taşıdı. 68
yaşında olmasına karşın
formundan pek bir şey
> itirmeyen 'yaşayan
efsane' Belafonte.
konserlerinde dinleyiciyi
eski günlere götürdü.
ka\a söyledıği "Island in the Sun" ve
"SkintoSkin"*gibıtanınmışparçalannın
ardından ona esas kimlığini kazandıran.
üne kavuşturan şarkısı "Try to Remem-
ber"ı söylerken salonda çıt çıkmıyordu
ve üst üste iki kez söyletilen 1966'larda
ünlenmişve Audrey Hepburniçinyazıl-
mış bu şarkı ile '"siyah inci" tekrar dev-
leşiyordu sahnede... Evet. müzikotorite-
lennın "kadife sesli siyah inci"si için es-
kiden^azılan pekçokyazı bıryana. bu-
gün yıllar önceki çizgisınden farklı bir
düzeyde daha insancıl değerlere yönel-
miş bir sanatçı olarak gözüktü Belafon-
te ve bir anlamda da şaşırttı herkesi.
UMCEFinrande
Evet, o 1956'larda yürek hoplatan, ro-
mantızm kokan şarkılarıyla genç kızla-
nn başını döndüren şarkıcının yerine
şımdi Afrika'daki aç çocuklarla felçli be-
beklerle ılgilenen bir adamın konser bo-
yunca şarkı aralannda UNICEF'in pro-
pagandasını yapması, yoksul binlerce
çocuğun durumlarını anlatması, belki de
yıllar sonra konserine gelen pırlantalı ve
süslü hanımefendilerle parfüm kokulu
şık beylerin kevfini kaçırmış olmalı.
Omuzuna asılı Afrika davulu ile şar-
kılannı yeni yorumlanyla söyleyen Be-
lafonte şarkı aralannda duygulannı da
dilegetiriyordu:
"._ L'NİCEF örgütünde çalışmav a baş-
ladıktan sonra inanın kendimi bambaş-
ka bir dümada buldum. Afrika'nın fetç-
li çocuklarıyla. Bosna'daki sahipsiz be-
beler ve karav iplcr'deki voksulluklar bu
güçsüz ve sahipsiz insanlara bir şe> ler ya-
pılması isteğini ve gerçeğini >üreğimdc
kökleştirdi. Günden güne içimde biiyü-
ven bir duvgusallıkla kollanmı bu işlere
sıvadım.
Mıriam Makeba ve Audrey Hepburn
gibi v ıkiızlarla bu alanda birükte > aptıgı-
mız çalışmalar, uğraşlar ve koşturmalar
yaşamıma renk getirdi. Ben artık UNI-
CEF'in malı\ım" derken ıçtenliğini ser-
gilıyordu adeta.
Eski şarkı larla şarkıcı lann yavaşyavaş
tekrar moda olduğu günümüzde unutul-
maz şarkıcılar listesinde her zaman yer
alan bir ses Harry Belafonte. Eski şarkı-
lannı yeni yorumlarla. Latin esmeri Ja-
maıkalı vokalistlenn eşlığinde söyleyen
Belafonte. bu turne için çok ve düzenli
çalışmış olarak göründü. Sahnede yer yer
espri yapan. izleyıciyle çok rahat diya-
log kurabilen bir eski yıldız o.
Arka arkaya nefıs potpunler halinde
sunduğu "Zombie Jamboree", "I Do
Adore Her", *Sweetheart from Venezu-
ela" gibi parçaların ardından. Afrikalı
bir felçli çocuk adına yaptığı en son şar-
kısı *Gwendoly" ile de Nebon Mande-
la'ya merhaba gönderen bu eski şarkıcı.
omzundan eksik etmediği Afnka davu-
lu ile arada yaptığı sok>lar ile de izleyi-
cılerini tekrar eski günlere götürdü.
Sponsorluğunu Hermjo Klein Veranstal-
tungen adlı bir konser firmasımn üstlen-
dığı ve Hamburg'da başlayan bir aylık
konserler dizisinin sonunculan ise Ble-
feld ve Grafrath'da 29 kasımda verilen iki
konserle bitti.
Evet. bulvargazetelerinde yer alan ya-
zılann çoğunda "Tekrar Gel Harry" de-
dırtecek kadar kendini sevdiren alçak-
gönüllü bu sanatçının şarkılannı biz yıl-
lar önce ülkemizde de kalipso kralı ola-
rak anılan Metin Ersoy'dan dinlemiş. ta-
nımıştık
Evet, "Siyah İnci"nin bu sürpriz kon-
ser dizisi en çok Almanya'daki eski hay-
ranlarını sevındirmişe benzer. Zira artık
dükkânlanndaki "EskUer" ya da "Unu-
tulmazlar" köşesınde satılan. klasıkleş-
miş şarkıcılardan biri o.
Yeni yılın eşiğinde Münıh'in donduru-
cu ayazında Karayip Adalan'nın sıcak-
lığını. o düşlerden çıkmayan melodileri
ile yaşlı, ancak ustalığından bir şey yıtir-
meyen pınl pınl Harry Belafonte'den
dinlemek ise rastlantılann en bulunmazı
değil mi?
Nehar Tüblek
Karikatür
Yanşması
Kültür Servisi - 1995 yı-
lı mart ayında yaşamını yı-
tıren karıkatürıst Nehar
Tübtek adına. Beşıktaş Be-
ledıyesi ve Kankatürcüler
Dernegi her vıl tekrarlana-
cak bır karikatür yanşması
düzenlenmesini kararlaştır-
dı. Önümüzdekı yıllarda
uluslararası nitelıktesürdü-
rülecek olan bu \ arışmanın
ilki ulusal nitelikte yapıla-
cak.
Her yıl değişik bir konu-
da yapılacak yarışmanın bu
yılki konusu "Türkiye'de
Kahvehaneler". Seçicıler
kurulunu: Beşiktaş Beledi-
ye Başkanı Ayfer Atay, ka-
rıkatünstler Ali Ulvi Erso>.
Bedri Koraman, Ferruh
Doğan, Semih Balcıoglu.
Turhan Selçuk ve Kanka-
türcüler Derneğı temsılcısi
Cem Keıtan Ongu'nun
oluşturduğu yanşmada. bi-
rınciye 30. ikinciye 20.
üçüncüye lOmilyonTL. üç
adet mansıyona 5i'er milyon
TL ödül ve onur plaketlerı.
aynca Beşıktaş Belediyesı,
Beşıktaş Jımnastık Kulübü.
Karıkatürcüler Derneğı ve
Nehar Tüblek'in ailesı ta-
rafından özel ödüllerverile-
cek.
Karikatürlerin. en geç 31
Ocak 1996 tarıhıne kadar
"Karikatür ve Mbah Mü-
zesi. Atatürk Bulvarı. Ko-
vacılar Sokağu No: 12, Fa-
tih, İstanbul" adresıne cl-
den >a da postayla gönde-
rılmesı gereken yarışma,
profesyonel ya da anıator
bütün karikatür çızerlenne
açık olacak
Tekniğın serbcst olacagı
yanşmaya. kankatürcüler
en çok 3 karikatür ıle katı-
labilecek. ancak valnızca
bır ödül kazanabılecek.
Gönderılecek kankaiürle-
nn 20x25 'ten daha küçuk
olamayacağı yanşmada. >e-
çicıler ku'rulu 19% Şubat
ayı ıçerisınde toplanacak.
sonuçlar I mart günü açık-
lanacak.
Ödüller 6 mart günü.
-Nehar Tüblek'i Anma
Toplanhsı"ndadağıtılacak.
jünnın seçtıgi yansma ka-
nkaturlen bır albümde top-
lanarak bütün katılınıcılara
gönderilecek.