27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 ARALIK 1995 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 ALLECRO EVİ1S tLYASOĞLli Gecikmiş ödtilleriıı bestecisiCenap And Vakfı Altm Madalyası, bu akşam Ankara'da yapılacak bir törenle on yıl önce yitirdiğimiz Cemal Reşıd Rey'in anısına veriliyor. Bir besteciyi anmanın, ona değer vermenin en önemlı yönü kuşkusuz onun eserlerinin çalınıp tanınmasıdır. Dileğimiz en kısa zamanda Cemal Reşid Rey Salonu'nun bir köşesinin Cemal Reşid Rey Müzesi haline dönüşmesi olacaktır. 1995 Sevda Cenap And Vakfı Altın Onur Madalyası. bu akşam yapılacak bir törenle on yıl önce yitirdiğimiz değerii sanatçı Cemal Reşid Rey'in anısına ve- rilecek Pıyanist. orkestra şefi. öğretmen. Istanbul Şehır Orkestrası'nın kurucusu ve bence çağdaş sanat dünyamızın ilk medvatik örneği olan Cemal Reşit Re> (1904-1985). hep gecikmiş ödüllen alan bir sanatçı olarak müzik tarihimize ge- çecek. Nice sanatçı 1971 *de devlet sanatçısı olurken Cemal Reşıt Bey'ın bu unvanı garıp bir şekılde 1981e dek gecıktirıl- mıştı. MimarSınan Ünhersıtesi fstanbul Devlet Konservatman'mn verdığı pro- fesörlük unvanı ıse ölmeden kısa bir sü- re önce kendısine sunuldu. Bu ıki uman da ona ne kadar coşku kattı ya da gele- cege yönelık çalışmalanna ne kadar des- tek oldu acaba! Ölümünden beş yıl son- ra tstanbul Beledıyesı Konser Salonu'na "Cemal Reşid Re> Konser Salonu" adı venlmesi bıle bir dolu tartışmaya yol aç- tı. Cemal Reşid Rey şimdı de.ölümünün onuncu yılında ülkemızde ciddı müzik sanatçılanna verilen en önemli ödüller- den bırine. Sevda Cenap And Müzik Vakfı Altın Onur madalyasına değer bu- lundu. 1989'dan beri \erilmekte olan bu madalyanın önceki sahiplen. Cevad Memduh Altar, l Ivi Cemal Erkin, Ah- met Adnan Saygun, Necil Kazım Akses, İlhan Osmanbaş \ e Leyla Gencero Im uş- Florin Galati artık gerçek birprofesyonel Uzun yıllardır Türk orkestralanna büyük emek vermiş Romen şef lonescu Galati'nin oglu kemancı Florin lonescu Galati, artık gerçek bir profesyonel olarak karşımıza çıktı. Cemal Reşid Rey Konser Salonu'nda, pıyanist Viorica Rador eşliğindekı resitalınde tümüyle virtüözlük gerektiren yapıtlar seçmişti. Schubert, Tarrini, Ysaye ve Saint Saens gibi geniş bir yelpaze içinde hazırladığı yapıtlann her bırindeyay tekniği. kendine güveni ve duygusallığı ile dikkati çekti. Bunca ustalıgının yanı sıra kemanını ağlatıp coşturabiliyor. güldürüp uçurabıliyor. Ne de olsa yetiştiği ortamda kemanı ailenın bir parçasıymış. Hep aklıma gelır. Suna Kan, küçükken herkese sorarmış. "Baba, kasap amca ne çalıyor.. (\ ev a) "avukat eniştemin çalgısı nedir" diye. Mutlaka Florin Galati içın de dünyada \e çe\ re^inde herkes bir şeyler çalmalı. en azından müzik^el bir şeyler üretmeli. Böylesıne müzik dünyası ile yoğrulmuş ve dinleyenı de bu dünyanın tılsımına çekebilen bir sanatçı. tu. Bu akşam Ankara Hilton Oteli'nde yapılacak törendeMeclis Başkanı İsmet Sezgin'in elinden venlecek madalyayı onun adına. kurucusu olduğu Fılarmonı Derneği'nin bugunkü başkanı Müker- rem Berk alacak. Cemal Reşid Rey'in Türk müziğine Ratkıiân Cemal Reşid Rev henüz 20 yaşında bile yokken Fransa'daki eğitımi sırasın- da Istanbul'da yenıden şekillenmekte olan Darülelhan'a öğretmen olarak çağ- nlır Fransa'daki hocalannın karşı koy- malarına aldırmadan Istanbul'a gelir ve eğıtime başlar. Çarşaflı hanımlar ve fes- lı beylerden oluşan koroya öğrettığı Mo- zart Requiem'ı formızasyon usulü söy- letir. Sonra Analiz Müzikal dersleri ile nice öğrencısine müziğin kanatlannda uçmayı öğretir Bugünkü tstanbul Dev- let Senfoni Orkestrası'nın temeli olan ŞehirOrkestrası'nıbiryaylıçalgılartop- luluğu nıteliğinde kurar Radyoda 'Piya- no DünyasındaGezintiler" programlann- da kendı yapıtlan kadar çağdaşlannı da çalar\e tanıtır. Cumhuriyetin onuncu yılında bestele- diği "Çıktık AçıkAlınla** marşı hâlâdil- dendiledolaşmakta. Heleoperet ve mü- zikallerı bugün bü\ükannelertmızden küçücük çocuklara kadar hâlâ herkesin dılınde. Cemal Reşıd Re>, müziktepolıfoniye geçış evresini şöyle özetler Önce Ana- dolu türkülerini olduğu gibi ele alıp ar- monize etmiş, sonra kendi fantezı dün- yasındaki düşlemlerle onlan süslemış ve kendi folklorunu yaratmış. Tek çalgıdan oda müziğıne. büyük orkestradan opera- ya kadar hemen her ortam için örnekler vermiş. Bugün Fatib veya Çağnlış gıbı büyük senfonıleri. KâtibimÇeşitlemele- ri,oda müziklen ve hemen her çalgı top- luluğu için yazdığı yapıtlarla amtlaşmak- ta Cemal Reşid Rey. Müzikle bir olayı betimleme ustalığı ülkemızde ilk kez onunla sunulmuş ve kendınden sonraki bestecilere örnek olmuştur. llk kuşak çoksesli müzıgımizin birin- ci üyesi bu degerli insanın ne yazık ki ölümüyle birlikte tüm özel eşyalan, no- talan, resimleri, madalyalan, piyanosu, mektuplan, kitaplan da darmadagın ol- du. Bugün ona onur madalyası verenler ve bu madalyayı koruyacak olanlarbel- ki bundan sonra onun ardından dağılan şeyleri toparlamak. bir araya getırmek gibi birgörevı daha üstlenirler. Bunlann en başında pıyanosunun Derishovv adlı bir butiğin kafesinden geri alınıp kendi adını taşıyan salona getinlmesidir. Ayrı- ca Çelebi operasının paritlerinın bulun- ması: nice el yazması notasının Cemal Reşid Rey Salonu'nda oluşturulacak bir köşede demırbaş eşya halınde derlenme- sidir. Aynca eserlerinin icrası için ödenecek telif haklan sürekli bir belirsizlik taşı- makta. Birçok orkestra şefi, solist veya oda müzığı toplulugu Cemal Bey'ine;>e- rını seslendirmeyı bu nedenle caydıncı bulmakta. Bu durumun da artık bir ay- dınlığa kavuşması gerekir. Bir besteciyi anmanın, ona değer vermenin en önem- li yönü kuşkusuz onun eserlerinin çalı- nıp tanınmasıdır Dileğimiz en kısa za- manda Cemal Reşid Rey Salonu'nun bir köşesinin Cemal Reşid Rey Müzesi halı- ne dönüşmesi olacaktır. Mutlaka bu akşam Cemal Reşid Bey "in ruhu Sevda Cenap And Onur Ma- dalyası ile anılmaktan mutlu olacaktır Umanzsonraki kuşak bestecilerimiz,ya- şarken övüldüklerini. üretken çağlann- da desteklenmeye değer olduklarını görürler Covent Garden'da Hindemith'in 'Mathis der Maler' ve Giordano'nun Tedora' operası sahneleniyor Placido Domîngo Tedora'da büyüKiyor IŞ1L MUHTEStP LONDRA - Royal Opera House-Co- vent Garden. bugünlerde birbirinden çok farklı ikı opera sergiliyor. llk eser, 1930"lu yıllarda Türkiye'de konservatuarın kurulmasında büyük emekleri geçen Paul Hindemith'in 100 dogum yıldönümü nedeniyle sahnelenen ve bestecinın başyapıtlanndan bın olan "Mathis der Maler"( Ressam Mathis). Hındemıth. bu opera üzerinde çalış- maya 1933 yılında Almany a'da Nazi güç- lerının her şeyı kontrol ettığı bir dönem- de başladı. Nitekım kısa bir süre sonra Hındemith müziğı rejım tarafından deje- nere muzık olarak ılan edıldı ve yasak- landı. Opera ancak 1938 yılında !s\içre'de sahnelenebildı. Operanın öyküsü. Al- manyanın vine zor bir dönemınde, 16. yüzyılda. köylü ayaklanmalan ve kato- İik-protestan çekişmelerı sırasında geçı- yor. Ressam MathiasGrüne»ald'ın ken- disıni etrafındaki olaylardan soyutlama- sı ve yalnız sanatına adaması mı yoksa sanatçı olarak topluma bir borcu olnıası gerektıği konusunda yaşadığı ıkılemin öyküsü. Kısacası. sanatçı ve toplum bir bütün mü olmalı? Mathis, önce köylü ayaklanmalanna katılır. Ancak tüm iyi nıyetlerine karşın etrafındaki katlıamı durduramaması onu büsbütün umutsuzluğa sürükler Tekrar Peter Sellars'ın güncel yorumuyla sahnelenen Hindemith'in 'Mathis der Mahler' ve oyun gücünü sergile>en Placido Domingo sanatına döner ancak birçok başyapıta karşın artık salt sanatçı olmasına da ola- nak yoktur. Tek şey kalmıştır yapılacak: Korkmadan kendı ölümunü beklemek Eseri. kendine özgü. ılginç opera ya- pımlanyla ünlü Amerıkalı yönetmen Pe- ter Sellars güncel bir yorumla sahneleni- yor. Sellars'a göre dünvada. özellikle kendi şehri Los Angeles'da verel vöneti- min saglık ve eğitim konusunda aldığı bazı ırkçi kararlar ışığında tekrar bir fa- şızme yöneliş başlaması bu eseri yoru- munun çıkış noktası. Sanatçının protes- tosunu vurgulaması gerektığine inanıyor ve güncel bir kavram içinde oldukça ba- şanlı. Ancak operanın metni değışmedi- ğı ıçın Alman şehirlenne ve Luthere re- feranslar yan yıkılmış gökdelen ve tele- v izyon monitorlu bir ortam içinde zaman zaman anakronistık kalıyor Sonuçta gecenin kahramanlan genç Finlı orkestra şefı Esa-PekkaSalonen ve Hindemıth'in ne romantık Alman müzı- ei eeleneklerine ne de dönemınin 12 no- tacılanna benzemeyen kendine özgü mü- ziğiydı. Bestecı bu eserde kilıse müzığı ve folklor unsurlanndan da yararlanıyor. Herşeyden önemlısı. ırkçılık ve soy- kınmın hâlâ sürdüğü dünyamızda Mat- his'ın verdiği mesajın bütün güncelliği- nı korumakta olması. Ikıncı opera. Giordano'nun "Fedo- ra"sı Istanbullu müzikseverler, bu bes- teciyi daha ünlü yapıtı "Andre Cheni- er"den anımsayacaklardır Aşağı yukan tüm müzik bilimcilerinin ikincı sınıf bir verismo opera olarak nitelediklen "Fedo- 1 ra" son yıllarda Mirella Freni, Jose Car- reras ve Placido Domingo gibi sanatçıla- nn eseri repertuvarlanna almalan nede- niyle daha çok sergilenmekte. Olay Çarlık Rusyası'nda geçen bir ci- nayet. entnka ve aşk hikayesi. Fransız >a- zar Sardou'nun Sarah Bernhardıçin yaz- dığı aynı adlı oyundan yola çıkılarak bes- telenen opera, 90 saniyelik tenor aryası dışında melodik yönden oldukça kuru. Ancak Rus soprano MariaGüleghina ve tenor Placido Domingo gerek vokal ge- rekse dramatık güçleriyle ızleyicıyi ade- ta büyüledıler. Domingo, kendisı de de- falarca söyledıği gıbı. sahnede azap çek- meyi. oyun gücünü ortaya çıkarmayı çok seviyor. Bu operada oynadığı karakter, Loris Ipanov da gerçekten yaşamı boyunca sü- reklı darbe yıven, mutluluğu tam olarak hiç yaşamamış birisı. Kısacası tam Do- mıngo'ya göre bir rol ve de bu büyük te- nor gerçekten karakterın ıçine gırerek, sopranosunun da büyük katkılanyla muhteşem bir oyun sergiliyor. Buna bir de 55 yaşında olmasına karşm ses gücü- nü hala en etkileyici şekilde kullanışını eklersek. ortaya, özellikle tenorlarda, eşi- ne çok az rastlanan komple bir müzısyen çıkıyor. Yapımı. Italyan yönetmen Lam- berto PuggeUc geleneksel çızgiler içinde ama dramatık unsurlan çok ıyi kul- lanarak gerçekleştıımiş. DUŞUNCEYE SAYGI MEMET FUAT Pertev Naili Boratav 1980'lerin başında AdamYayınlan'ndaçalışmaya başladığım zaman Yayın Kurulu'muza. birçok ünlü sanatçının yanı sıra, üç bılım adamımızın bütün ya- pıtlannı dayayımlamayı önermiştim. Önerim hiç kar- şı çıkan olmadan benımsenmiştı. Türk kültürünün bugün yalnız biri aramızda olan üç değerii bılim adamının, Nusret Hızır, Pertev Na- ili Boratav, Niyazi Berkes'ın kıtaplarını nasıl coş- kuyla yayına hazıriamıştık... Bu arada Füsun Akatlı'nın öğrencisı olduğu Nus- ret Hızır'a yaklaşımı, yapıtlannın derienıp toparlan- ması içın özverili katkılan da, korunması gerektiğıne inandığım duygular açısından, unutulmaz bir anım- dır. Şu günlerde Pertev Naıli Boratav'ın tam kırk yılını vererek ortaya çıkardığı dev yapıtı Nasreddin Hoca üzerinegazetelerde birtakım haberlerokuyoruz. Mıl- liyet'te iki pazar üst üste yer alan Ayça Atikoğlu'nun "/Cu//s"dedikodularına. geçen çarşamba Yenı Yüz- yıl'da Yapı Kredı Yayınevı'nin editörlerinden Güven Turan'ın olayı doğrulayan açıklamalan da eklenın- ce durum iyice aydınlandı. Olay şu: Pertev Naili Boratav'ın Nasreddin Hoca adlı ça- lışması Yapt Kredi Yayınları'nın Kazım Taşkent Kla- sık Yapıtlar Dizısi'nde yayımlanacaktı. Yapıt yayına hazırtanıp dızgısı düzeltisı, her şeysi tamamlanarak basıma geçildikten sonra, Yapı Kredi üst düzey yö- neticilennce, fıkraların açık saçıklığı, sövgülü dıli sa- kıncalı bulunarak çalışmalardurdurulmuş. Yapı Kre- di Yayınlan'nı yöneten Enis Batur da bunun uzeri- ne görevinden ayrılmış. Çeşitli bakımlardan üzücü bir olay... Bu konuda benim bir açıklamam, bir de önerim var. Açtklamam: Kırk üç yıldır Fransa'da yaşayan Pertev Naıli Bo- ratav'ın bütün yapıtlarını bir araya toplamayı üstle- nen, yazarın Gerçek Yayınevı'nde kalmalannı iste- diği 100 Soruda Türk Halk Edebıyatı ile 100 Soru- da Türk Folklonı dışında, hepsi tükenmiş olan Folk- lor ve Edebiyat I; Folklor ve Edebıyat II; Koroğlu Destanı; Halk Hikâyelen ve Halk Hikâyecilıği; Zaman Zaman içinde; Az Gittik Uz Gittik adlı eski kitapları- nın yeni basımlannı yapan Adam Yayınları, Nasred- din Hoca'yı da yayımlayacaktı. Fransa'dan müsveddeler bekleniyordu... Son dakikada, Pertev Naıli Boratav'ın direnmele- rine karşın, aileden istanbul'da yaşayan bazı genç- lerın yapıtı Yapı Kredı Yayınlan'na verdiklerini öğren- dık. Nedenını bılmiyorum. Yapı Kredi Yayınlan'nda da kitabın özenle basıla- cağı kesindi. Ama düzelti sorunu vardı... Yazar burada olmadığına göre, son okuma düzelt- menlerekalacaktı... Bir süre sonra Yapı Kredı'nin yayın işlerini yönlen- diren Aslıhan Dinç'e Nasreddin Hoca 'nın düzelti- lerini kimin yaptığını sordum. "Fransa 'ya gonderiyo- nız, "dedi. Her şey düşünülmüş... Sorun yok... Böyle olmasa son okumayı Sabri Koz'a yaptırma- lannı önerecektim. Günler geçti, biz yayımlandı, yayımlanacak diye ki- tabı beklerken, önce Enis Batur'un yayınevinden ay- nldığını duyduk, arkasından gazetelerdekı haberler çıktı... Açıklamam bu kadar... Önerim: Pertev Naıli Boratav yalnız Türkiye'nin değü, dün- yanın en büyük "folklor ve halkyazını" araştırmacı- ları arasında adı geçen bir bilim adamı. Kırk yılını vererek yaptığı Nasreddin Hoca çahşma- sının on yedi ülkeden derlenmtş, otuz bine yakın fık- ra içerdiği söyleniyor. Bu bir bilim adamının olduğu kadar, bir kültürün de, yayınevi yoneticılerınin yorumlanna bırakılama- yacak kadar değerii bir ürünüdür. Böyle bir ürün basım aşamasına gelmiş. ustelik de seksen sekiz yaşındaki yazarının son okumasından geçmiş olarak bilgisayar disketlerinde beklıyor. Kültür Bakanlığı'nın, Yapı Kredi Yayınlan'yla, Per- tev Naili Boratav'la ilışki kurarak bu dev yapıtı he- men yayımlaması, Türkiye'nin bütün kıtaphklarına dağıtarak korumaya alması gerektiğıne ınanıyorum. Arkasından da. başta Almanca, Fransızca, İngilız- ce, Rusça olmak üzere, bütün dünya dıllerıne çev- rilmesine aracı olunmalı, olanak sağlanmalıdır. Pertev Naili Boratav gibi bir bılim adamının Nas- reddin Hoca gibi bir konuya verdiği emeği değer-# lendirmek, bence, ulusal bir sorumluluktur. 'Kadife sesîi siyah inci', Jamaika müziğinin yaşayan efsanesi Harry Belafonte, Münih 'te müzikseverleti coşturdu Hatry Belafonte esmtisi EROLOZKAN MÜNİH-Münıhşu sıralardabirbinn- den ilgınç sanat olaylanna ve özellikle Noel öncesı konserlerıne tanık oluyor. Geçen haftalarda yankı uyandıran kon- serlerden bınsı ıse Jamaika müziğinin ünlü ısmi Harry Belafonte'nin Münih Olympia salonunda verdıâı dev konser- di.' Latin Amerika müziğine hayran olan- lann, kalıpsolan sevenlerinvakındanta- nıdığı ve bu müzik türünde adeta birekol varatan Harry Belafonte. Almanya ıçın- de düzenlenen 15 konserlık turnenın al- tıncısında Münih'te hayranlanna unutul- maz saatler yaşatmasını bildi. Gerçek- ten. pek çoklarının söylediği gibi, ''yaşa- yan bir efsane" o. İşte bu "yaşayan efsa- ne>i"> görmek için günlerce önceden bı- letlerini alan hayranlan, yeni yılın eşiğin- de adeta Karayip Adalan"nın sıcaklığinı ve coşkusunu yaşadılaronunla.. 68 yaşında olmasına karşın çızgisin- den ve formundan pek düşmeyen, ancak sempatısiyle eski ha>Tanlannın gozünde bir kat daha büyüyen bir Belafonte'yi iz- ledık Münih'te... Tam 2 saat 35 dakıka sahnede kalma- yı bılen bir usta, akıllı ve espri dolu bir "showman" aslında Belafonte. Bilindı- ği gibi 1.3.1927'de Nevv York'ta doğan. Jamaika kökenli bu zencı şarkıcı. 40 yıl- lık sınema oyunculugu ve deneyımınin ardından asıl başanya akılda kalan şar- kılanvla ulaştı. 1956-57 yıllannda üst üste doldurdu- ğu plaklany la Karayip Adalan'nın ezgi- lerini bütün dünyada yine o tanıtmamış rruydı° Hâlâ daha cızırtılı 45'liklen koleksi- yonlannda saklayan hayranlannın hâtır- layacagı gibi o yıllarda "Jamakra Fare- well" ve "Banana Boat Song" gıbı ölüm- süz şarkılan dillerden düşmeyen Bela- fonte'nın özellikle •4 Matilda"sı kulak- lardan silınmez. Yanı kinı ne derse desm, kalipsoların bu ünlü ısmi, şöhretıni ko- rumabinı bıliyor. Zengın yaşlı dullann ve daha ziyade orta yaş çizgısının biraz üzerindeki cıd- dı yüzliı şık beşlenn yan'yanyadoldur- duğu konser salonu, Harrv 'nin "day-oo- oo" diye başlayan o ünlü şarkısı ile bir anda sıcak bir atmosfere dönüşüverdi. Arkasındaki riefis orkestra ve vokallerle çok başanlı ışık oyunlan altında arka ar- J âmaika müziğinin ünlü ismi Harry Belafonte. noel öncesi Almanya'da \erdiği konserlerde, Karayip Adalarfntn sıcaklığını Avrupa'ya taşıdı. 68 yaşında olmasına karşın formundan pek bir şey > itirmeyen 'yaşayan efsane' Belafonte. konserlerinde dinleyiciyi eski günlere götürdü. ka\a söyledıği "Island in the Sun" ve "SkintoSkin"*gibıtanınmışparçalannın ardından ona esas kimlığini kazandıran. üne kavuşturan şarkısı "Try to Remem- ber"ı söylerken salonda çıt çıkmıyordu ve üst üste iki kez söyletilen 1966'larda ünlenmişve Audrey Hepburniçinyazıl- mış bu şarkı ile '"siyah inci" tekrar dev- leşiyordu sahnede... Evet. müzikotorite- lennın "kadife sesli siyah inci"si için es- kiden^azılan pekçokyazı bıryana. bu- gün yıllar önceki çizgisınden farklı bir düzeyde daha insancıl değerlere yönel- miş bir sanatçı olarak gözüktü Belafon- te ve bir anlamda da şaşırttı herkesi. UMCEFinrande Evet, o 1956'larda yürek hoplatan, ro- mantızm kokan şarkılarıyla genç kızla- nn başını döndüren şarkıcının yerine şımdi Afrika'daki aç çocuklarla felçli be- beklerle ılgilenen bir adamın konser bo- yunca şarkı aralannda UNICEF'in pro- pagandasını yapması, yoksul binlerce çocuğun durumlarını anlatması, belki de yıllar sonra konserine gelen pırlantalı ve süslü hanımefendilerle parfüm kokulu şık beylerin kevfini kaçırmış olmalı. Omuzuna asılı Afrika davulu ile şar- kılannı yeni yorumlanyla söyleyen Be- lafonte şarkı aralannda duygulannı da dilegetiriyordu: "._ L'NİCEF örgütünde çalışmav a baş- ladıktan sonra inanın kendimi bambaş- ka bir dümada buldum. Afrika'nın fetç- li çocuklarıyla. Bosna'daki sahipsiz be- beler ve karav iplcr'deki voksulluklar bu güçsüz ve sahipsiz insanlara bir şe> ler ya- pılması isteğini ve gerçeğini >üreğimdc kökleştirdi. Günden güne içimde biiyü- ven bir duvgusallıkla kollanmı bu işlere sıvadım. Mıriam Makeba ve Audrey Hepburn gibi v ıkiızlarla bu alanda birükte > aptıgı- mız çalışmalar, uğraşlar ve koşturmalar yaşamıma renk getirdi. Ben artık UNI- CEF'in malı\ım" derken ıçtenliğini ser- gilıyordu adeta. Eski şarkı larla şarkıcı lann yavaşyavaş tekrar moda olduğu günümüzde unutul- maz şarkıcılar listesinde her zaman yer alan bir ses Harry Belafonte. Eski şarkı- lannı yeni yorumlarla. Latin esmeri Ja- maıkalı vokalistlenn eşlığinde söyleyen Belafonte. bu turne için çok ve düzenli çalışmış olarak göründü. Sahnede yer yer espri yapan. izleyıciyle çok rahat diya- log kurabilen bir eski yıldız o. Arka arkaya nefıs potpunler halinde sunduğu "Zombie Jamboree", "I Do Adore Her", *Sweetheart from Venezu- ela" gibi parçaların ardından. Afrikalı bir felçli çocuk adına yaptığı en son şar- kısı *Gwendoly" ile de Nebon Mande- la'ya merhaba gönderen bu eski şarkıcı. omzundan eksik etmediği Afnka davu- lu ile arada yaptığı sok>lar ile de izleyi- cılerini tekrar eski günlere götürdü. Sponsorluğunu Hermjo Klein Veranstal- tungen adlı bir konser firmasımn üstlen- dığı ve Hamburg'da başlayan bir aylık konserler dizisinin sonunculan ise Ble- feld ve Grafrath'da 29 kasımda verilen iki konserle bitti. Evet. bulvargazetelerinde yer alan ya- zılann çoğunda "Tekrar Gel Harry" de- dırtecek kadar kendini sevdiren alçak- gönüllü bu sanatçının şarkılannı biz yıl- lar önce ülkemizde de kalipso kralı ola- rak anılan Metin Ersoy'dan dinlemiş. ta- nımıştık Evet, "Siyah İnci"nin bu sürpriz kon- ser dizisi en çok Almanya'daki eski hay- ranlarını sevındirmişe benzer. Zira artık dükkânlanndaki "EskUer" ya da "Unu- tulmazlar" köşesınde satılan. klasıkleş- miş şarkıcılardan biri o. Yeni yılın eşiğinde Münıh'in donduru- cu ayazında Karayip Adalan'nın sıcak- lığını. o düşlerden çıkmayan melodileri ile yaşlı, ancak ustalığından bir şey yıtir- meyen pınl pınl Harry Belafonte'den dinlemek ise rastlantılann en bulunmazı değil mi? Nehar Tüblek Karikatür Yanşması Kültür Servisi - 1995 yı- lı mart ayında yaşamını yı- tıren karıkatürıst Nehar Tübtek adına. Beşıktaş Be- ledıyesi ve Kankatürcüler Dernegi her vıl tekrarlana- cak bır karikatür yanşması düzenlenmesini kararlaştır- dı. Önümüzdekı yıllarda uluslararası nitelıktesürdü- rülecek olan bu \ arışmanın ilki ulusal nitelikte yapıla- cak. Her yıl değişik bir konu- da yapılacak yarışmanın bu yılki konusu "Türkiye'de Kahvehaneler". Seçicıler kurulunu: Beşiktaş Beledi- ye Başkanı Ayfer Atay, ka- rıkatünstler Ali Ulvi Erso>. Bedri Koraman, Ferruh Doğan, Semih Balcıoglu. Turhan Selçuk ve Kanka- türcüler Derneğı temsılcısi Cem Keıtan Ongu'nun oluşturduğu yanşmada. bi- rınciye 30. ikinciye 20. üçüncüye lOmilyonTL. üç adet mansıyona 5i'er milyon TL ödül ve onur plaketlerı. aynca Beşıktaş Belediyesı, Beşıktaş Jımnastık Kulübü. Karıkatürcüler Derneğı ve Nehar Tüblek'in ailesı ta- rafından özel ödüllerverile- cek. Karikatürlerin. en geç 31 Ocak 1996 tarıhıne kadar "Karikatür ve Mbah Mü- zesi. Atatürk Bulvarı. Ko- vacılar Sokağu No: 12, Fa- tih, İstanbul" adresıne cl- den >a da postayla gönde- rılmesı gereken yarışma, profesyonel ya da anıator bütün karikatür çızerlenne açık olacak Tekniğın serbcst olacagı yanşmaya. kankatürcüler en çok 3 karikatür ıle katı- labilecek. ancak valnızca bır ödül kazanabılecek. Gönderılecek kankaiürle- nn 20x25 'ten daha küçuk olamayacağı yanşmada. >e- çicıler ku'rulu 19% Şubat ayı ıçerisınde toplanacak. sonuçlar I mart günü açık- lanacak. Ödüller 6 mart günü. -Nehar Tüblek'i Anma Toplanhsı"ndadağıtılacak. jünnın seçtıgi yansma ka- nkaturlen bır albümde top- lanarak bütün katılınıcılara gönderilecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle