Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 11 KASIM 1995 CUMARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER
Çocuklann Dünyası...
CANAN YÜCEL ERONAT
C
umhuriyet Gazetesi ilk ve
orta öğretim öğrencilen
arasmda bir yarışma dü-
zenledi. K.onu: "Çocuk
Haklan". •'Cumhuriyetin
toplumumu/a kazandır-
dıklan."
Yarışmaya 1500 çocuk katıldı. Gazete-
miz Cumhuriyet. katılanlann şiir ve yazı-
lanndan ErolToy'un derledigi bir seçkıyi
yayımladı. Bir riafta boyunca çocuklann
dünyasında yaşadık. çocuklarla düşündük.
Gölge düşmemiş yalın düşüncelenni, yü-
reklerinden taşan sevgi leri.umutlan.öfke-
leri. özlemlen dile getiriyorlardı. Hem de
sular seller gibi bir anlatımla.
Dediklerr
- Sevgi istiyonım. saygı istiyorum._ Söz
hakkı isri\orum... Destek istivonım.
- Kendi yasamla yargılanmak. kendi di-
litni konuşmak istiyorum.
- Kendimi yaşamak istiyorum.
- Dişiyletırnagı iledirenenzencinindi-
şi tirnağı olmak istiyorum.
- Yaşayan her şey için banş istiyorum.
- Hayat bu kadaracımasızken çocuklar
nasıl yaşayacak?
- Niye savaşıyor bıınca insan'.'
- Parmaklıklann ardrnda da özgür ola-
bilirimegervatanımdaysam..Özgürolun-
ca düşünecegim. üreteceğim. insan oldu-
gumun farkına varacağım.
Acaba egitim fırsatı bulamamış yavru-
larnedüşünüyorlar. Kimbilironlanndane
çokdiyeceği vardır. "Vazılarbitmese.sür-
se" derken Cumhurıyet Dergi'nin 500. sa-
yısı. füze gibi girdi kapıdan. Kutlama.
gençlerle yapılan bir söyleşiyle can şenli-
gıne dönüşmüş. 68 gençlerinden Oral Ça-
lışlar üniversitelerden beş ögrenciyi bir
araya getirmiş.
Atariirkün ve Nâzım Hikmet'in resim-
lennin altında birer top ışık gibi genç baş-
lar sıralanmış.
Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi. arka-
daşlanm. coşkularla. sevgilerle. öfkelerle
ve umutlarla dolu genç günlerimiz. Nâ-
zım'ın ince kâğıtlarda çoğaltıp elden ele
dolaştıktan sonra defterlere aktardığımız
viirleri... Gerçekleri herçağda geçerli ma-
sallar gibi depreşti yüreğimde hepsi.
En güzel deniz
Henüz gidilmemiş olanıdır
En güzel çocuk
Henüz büyümedi
En güzel günlerimiz
Henüz yaşamadıklanmız
Ve sana söylemek istediğim en güzel söz
Henüz söylememiş okluğum sözdür.
Nâzım Hikmet
Acı olmasına acı. ama ne iyi konuşuy or-
lar. Kendi sorunlannı. üniversite sorunla-
rını. ülke ve dünya sorunlan içinde ne gü-
zel düşünüyorlar. En önemlisi, düşünme-
yi seviyorlar.
Dinledikçe bilendim umutlandım.
1938 yılı Ankara'da ilk yapı kooperatif-
lerimizden Bahçelievler yapılıyor. Vedat
Nedim Tör. çocuklara bir bölüm aynlma-
sını saglıyor ve Bahçelievler Çocuk Kulii-
bü'nü kuruyor. Yüz evin çocuğu orada
toplaşıyor. oyunlar oynuyor. sporlar yapı-
yorlardı. Piyesler hazırlıyorlar. el beceri-
lerini geliştiriyorlardı. Bir kitaplık düzen-
lemişlerdi. Bol bol okuyorlar. okudukla-
nnı tartışıyorlardı. Yeteneklenni suyüzü-
ne çıkaracak çeşitli ortamlarda bir araya
gelerek ömür boyu sürdürecekleri dost-
luklann temellerini atıyorlardı. Bunları.
Bahçelievler "de oturan sınıf arkadaşlanm-
dan duyardım. Tör. altmışlı yıllarda Curn-
huriyet'te yayımlanan "MahaUenin Ör-
gütlenmesi" başlıklı yazısında. bu girişi-
mini aynntılanyla anlatır. Tör'ün eski tü-
fek oluşu güriil gürül akan bu çeşmeye kör
tıpa tepilmesine yetti.
Herkesin sevgilisi. unutulmaz AyşeAb-
la'nın (Neriman Hızır) kurup yönettiği
Radyo Çocuk Kulübü de yanılmıyorsam
Vedat Bey'in radyoevi müdürlügüne rast-
lıyor.
"Koşun koşun radyo başına her cumar-
tesi günü. / Geliyor iş başına radyo çocuk
kulübü" diye çocuklara sorumluluk yük-
leyen ses yediden yetmişe herkesi çocuk-
lann dünyasında buluştııruyordu. Vedat
Nedim Tör'ün çocuk yayıncılığına büyük
hizmetlen, çocuklann arasında yaşadık-
lannın bir uzantısı değil mi?
Halkevlerini bir düşünün... Gençlenn
satın alamayacaklan kitaplan bulup oku-
duklan. tiyatro. sinema. spor. çalışan. üre-
ten gençlenn karanlığı yırtan ordusuydu
Köy Enstitülerindeokuyan gençler. Onla-
nn yerine imam işi okullarda beyinleri
uyuşmuş. paradan başka ereği olmayan.
çahşmadan ulaşılan nimetlerin peşinde,
düşünnıeye üşcnen.emeğini sevmeyen.se\-
meyi sevmeyen bir güruh çıkh ortaya. Ki-
mi yavrucuklar da iş. eknıek derdinde ora-
dan oraya göçen anne babalann peşinde...
Nereİerden nereye geldik.
Üniversitelen özerklige kavuşturan ya-
sa. 14 Temmuz 1996'da ellı yılını doldu-
racak. Bir üniversiteli kızımız: "-Susturu-
luyoruz'* diyor. "Tektipolmamızistenivor.
Meslek adamı olup çıkıyoruz. Bilim orta-
ım, sosyal entelektüel ortam yok" dıyor.
Seher. köyüne özlem gidermeye gitti.
Yıkılmış döndü: "Abla. toprağımız hasta-
lanmış" diyor. " Diktiğin bo> vermiyor. Su-
yumuzda hasta.depoyapmışlar. Kana ka-
na su içmeden döndüm." Seher köyüne ya-
bancı. kendine de yabancı.
Zonguldak'ta 94 ilkokul, öğrenci yeter-
sizliğınden kapanmış... Zonguldaklı gö-
çüvor mu? Nereye?.. Zonguldak'ta eme-
gin nabzı atar. Birkaç hafta önce ayaktay-
dılar.
Okul öncesi 750 ana sınıfı kapatılıyor-
muş. Okul. araç gereç tamam. kayıtlar ya-
pılmış. ögretmen yok.
Sınıfta kalmak da kalkıyormuş. Yeni ge-
leceklere yer açılsın diye... Bunlar olup
biterken bizlernerelerdeydik? Çözüm ne-
relerde tıkanıyor? Öfke. her yerde. ama
toplaşamıyor, patlayamıyor. Gözyaşı, han-
gi buluttasın!
Kırk ytlın ötesinde bir gün bir bebek
beklediğim kesinleşti. Birkaç hafta sonra
bebeğin kalp sesleri gelmeye başladı. Kar-
nımdaki canlının kıpırtılannı fark ettiğim
gün. artık hiçbir şey eskisi gibi değildi.
Zihnimden çirkinlikleri uzaklaştırıyor,
gözlerimi hep güzelliklerde dolaştmyor-
dum. Duygulanmı düşüncelerimı damıtı-
yor. benliğime yansımasını istiyordum.
Minicik ellerini duyumsadığımda şıpın
işi bir eldıven ördüm. Patik. zibın derken
ilmek ilmek sanki onu \aratıyordum.
Yaratıyor muydum yoksa ben yeniden
yaratılıyor muydum?
'Veni doğan çocukcennet kokar' derler-
di. Sahiden öyleymiş. Evin büyüğü kula-
ğına admı ünledi. Ya kendi... Ö hiçbir şe-
yirı farkında değildi.
Bir gün gözbebeğim. gözümün bebeği-
ne baktığında bir ışık çaktı: Sevgi değil
miydi bu? Artık beni biliyordu.
Ardından soluk kesen sevinçler...
Anne dedi. baba dedi. emekledi. Derken
o güzelim insan yavrusu ayaklannın üs-
tünde dıkildi yürüdü. Boş kalan ellenne
beceriler (hünerler) yüklemeye başladı.
Ama ne olduysa asıl "Mu ne'* diye sor-
malara başlayınca oldu. Bundan sonrası
çocukların dünyasında yaşamak. onlarla
düşünmek... Zincirlenen sorulan yanıtla-
maya kalktığımızda bildiğımizden kuşku
duymadığımız şeyleri ne kadar az düşün-
düğümüzü fark ediyoruz. Solugumuz ke-
silmeye başladıgında. çocuk yetiştirmek
denen şeyin aslında çocuğayetişmekoldu-
gunu anlıyoruz. Biz onlara tay öğreniğı-
mizi sanıyoruz. oysa yumurcaklar bizi hı-
zava getiriyor.
• • •
Torunum güneyin yıldızlı sıcak bir ge-
cesinde birden bizlen kucaklamaya. öp-
meye sonra da "Ben büyümek isteniiyo-
nıra"* diye aglamaya başladı.
"Siz de büyümevin"" diyordu. "Büyür
büyür sonra ölürüz. Sonra dünya boşaİır."
Herkes. herçağında kendi cirmince. gü-
cünün yettiğince dünyaya bir şeyler geti-
rebilir. Dünyaya gelip gelip bir şeyler üret-
meden geçip gitseydik. olmazdık. Toru-
num Sinan'ın dedigi gibi dünya boşalırdı.
Birgirişimin. biraçılımın, birse\danın
kıpırtılannı duyumsadığımızda "bir be-
bek mi bekliyorum*" dercesıne bir coşku
bir yaşama se\ inci sarmıyor mu içimizi?
Çocuklann cıviltısında dünyalan yara-
tacak güç saklı. Yeter ki onlarla can cana
el ele kafa kafaya olalım. Onlara gönül
gözü ile bakıp can kulağı ile dinleyelim.
Okullannda düzenlediklen söyleşileri
izleyerek gayretlerini destekleyerek üret-
tiklen bayram kartlannı sokak aralannda
çalıp söyleyerek satarlarken tepküerini bir
çiçekle simgelediklerinde yanlannda ola-
lım. Ya da Çırpıcı Çayırı gibi bir çadırda.
Hıdrellez şenliği gibi bir şenlıkte... Yedi
öncesinden yetmiş sonrasına bir arada...
Şarkılar söy'leyelim. Oyunlar oynayalım.
Ba^ımızdaki büyüklerin küçük hesaplı
oyunlanna benzemesin. Anaç ağaçlara ko-
lan sahncaklan kurulsun. az öteye bebek-
lerinki.
Lçurtmalar yapıp uçuralım. Uçurtma-
nın ipine mektuplar salalım. hani bulutla-
ra karışan mektuplardan. Bulutlaralırgö-
türür sonra bereket getirir.
Gençlerin müziklerini. oyunlarını anla-
ma. sevme fırsatı arayalım. Onlarönersin.
biz uygulama yollannı arayalım.
Masalsız olur mu? Bu kez çocuklar an-
latsın biz dinle\elim. Bir de bakarsınız bir
yumurcak annemizin en sevdiğimiz bir
masalını anlatıyor...(Benimki birgüvercin
masalıydı) \e bir de bakmışız ki değişen-
le değışmeyen uzlaşmış. temelden çatıya
bütünü çatmışız.
Nedemiş genç:
"- Kendi kurtuluşumun bütün insanla-
nn kurtuluşuyla olabileceğini göriiyorum.
Tepeden > önetinı olmanıası gerek. Hep be-
raber tepeye çıkmak gerek, çelişkilerin or-
tadan kalkması gerek.
Nasıl mı? Düşünerek severek.
Sırası mıydı bilmenı. geldi durdu Dıra-
nas'ın inci dizisi gibi şiiri. Dokundukça
okundukça güzelleşen masal:
Bir masalı hatırlatıyorsun. / Bulutlar ta-
baka tabaka dursun ' Güneş ağaçlardan
sarkadursuıı /Geceden \ ıldızlar bakadur-
sun,' Bembe\az gemiler kalkadursun / İki
göz iki çeşme akadursun_.
A. Muhip Dıranas.
ARADA BİR
GÜLHAN DOGRAM4CIOGLU
Ağlamak Değil, Anlamak
işte bir 10 Kasım daha. Çok ağlardık eskiden 10 Ka-
sım'larda... Artık ağlamıyorum. Ağlamayacağım, se-
nin düşüncelerini kendime yön yapacağım diyorum.
Fakat bu olanaksız. Çünkü sen. ilkeierine inandığım ve
inanmaya devam edeceğim kişısin.
Laiklik, devletçilik, milliyetçilik, halkçılık, cumhuriyet-
çilik ve devrimcilik... Bu ilkelerin yaşantımızda büyük
önemı var. Biri olmadan öbüru olmuyor. İçimizden ki-
mileriyse inatla bu bütünlüğü bozup ilkelerin sayısını
azaltmaya çalışıyor. Kimi zaman laikliği ve ulusçuluğu,
bazen devletçiliği, halkçılığı ya da cumhuriyetçiliği, al-
tı ilke'mn arasından alıp çöpe atıyor. Kimileyin de ilke-
lere aşırı yüklemeler yapıp yönünü saptırıyoruz. Milli-
yetçilik ilkesini ırkçılık olarak algıladığımız gibi. Devrim-
ciiik ise her zaman çıkarcıların. paragözlerin. bilisizle-
rin korktuğu bircanavar!..
Sana kötü haberler vermek ıstemiyorum sevgili Ata-
türk, ancak biz senin yaratmak istediğin gençlikten çok
uzak düşürülüyoruz; bızleri. sadece para için yaşayan
kişiler olarak yetişmeye. köşe döndürücülüğe özendi-
riyortar. Uygarlığın yarattığı ürünlerin hepsi parayla alı-
nabiliyormuş. Yaratıcı olamadığımıza göre satın almak
zorundayız. Satın almak için çok paramız olması ge-
rekiyor. İşte biz para kazanmak ugruna içimizdeki in-
sanı ve ideallerimizi öldürüyoruz.
Biliyorum. bu gerçeklerden pek hoşlanmadın. Sen
bizim için başka gelecek planlamıştın. Ben tüm olum-
suzluklara karşın gelecekten umudumu kesmedim.
Belki de bu aşamalardan geçmek zorundaydık. Çün-
kü bizler. devrimleri "bize karşın yapılmış ve tabana ula-
şamamış birkaç hareket" diye nitelendinmeye çalışan-
larca eğitildik. Ama üzülmeyin, devrimlerle kazandığı-
mız haklanmız elden gitmeye başlayınca haklar için
savaşmanın ne demek olduğunu yeni baştan öğren-
dik. Devrimlerin bize rağmen ve bizim için yapıldıkla-
nnı anladık. Çokaz bileolsa "insanlarsatın alınmama-
h", "Anayasa delinmek için yapılmaz" seslerinin işitil-
mesi insana umut veriyor.
Senden sonra senden daha ilerici olduğumuzu (!)
kanıtlamak için "Tevhid-i Tedrisaf'ı (Öğrenimin Birliği)
yok etmeye çahşmamız. politikacılanmızın ne kıratta ol-
duğunu gösteriyor. Devlet okullarının yanında özel
okullar. imam-hatip liseleri mantargibi bitmeye başla-
dı. Harçların arttırılması. bağış yapmanın zonjnluluk
halini alması ile okullar artık, ekonomik açıdan güçlü
• Arkası 17. Sayfada
Ben Gazi Mustafa Kemal Atatürksem...
ERTUĞRUL EFEOĞLU Yıldız Teknik Üniversitesi Fransızca
Mütercim-Tercümanlık Anabilim Dalı
B
ana ilkin Mustafa Kemaldediler. Ar-
dından Paşa oldum; Gazi dediler
sonra. Daha sonra sizler bana Ata-
türksoyadını degergördünüz. Yaşa-
mım boyunca aldığım en deâerli ar-
magan işte bu soyadı oldu. Onurla
taşıdım onu yıllarca. O soyadı. önceki adlanmın ve
sanlanmın neredeyse hepsinı tümden gölgede bırak-
tı. O soyadıyla yeniden doğmuş gibi oldum. Gerçek
varoluşumu o soyadıma borçluyum.
Ne \ar ki ben bu denli yüce bir soyadı almaya de-
ger bir şey yapmış degilım. Hep söyİedim. şimdi yi-
ne söylerim: Benim dönemimde. benim saglıâim-
da ne yapılmışsa hepsini ulusumun kendısı yapmış-
tır. Ben onlara yalnızca yol gösterdim. Önü yüzyıl-
larcakapatılmış olanbir nmağın önünüaçtım. L'lu-
sumu birgömü(hazıne)gibi topraktabuldum. üze-
rindekı tozu üfledım. Işıltısından anladım ki bu gö-
münün değenni ölçmek için kuyumcu olmaya hiç
gerek yoktur. Kuyum. kendi değenni yine kendisi
ele \ermektedir. ışıl ışıldır. Ben bu kuyuma hayran-
lıklar içinde kendimden geçercesine bakarken. on-
da kendimi buldum. kendimi gördüm. Bu yüzden.
aşkın bir sevgi oluştu aramızda. Bu topraklara. bu
ınsanlara Tann'nın kutsal adını kullanarak yüzyıl-
larca el koy muş olanların soyundan gelen padışah.
kendi soyunun kırıklıgına bakmadan benim Sırp
kökenli olduğumu ılen sürerken. bu karaçalmaya ilk
karşı çıkanlar. bu kuyum ışıltılı insanlar olmuşlar-
dır. Beni ilk kucaklayanonlarolmuşIaTdır. Beniyü-
celten. beni ululayan onlardır.
Şimdi oldugu gibi saglıgımda da beni pek çok in-
san sevmiş. pek az insan nefret etmiştir benden.
Çünkü ben çok seven. özellikle se\en insanları pek
çok seven bir insandım. İşte bu yüzden sevenlerim
çoktur benim. Sevmeyenimse neredeyse hiç yok gi-
bidir. Türk ulusu seven bir ulustur çünkü.
Şımdı olduğu gibi sağlığımda da pek çok insanın
gönlünde yerim vardı benim. Çünkü ben sömüren
azınlığa karşı sömürülen çogunluğun yanında sa\aş-
tım. onlardan yana çıktım. Sömürgenlerin düzenle-
rini bozdunı. güv endikleri göklen y ıktım başlanna.
Bu yüzden. bir avuç sömürgen nefret etti benden.
Ama ben yoksul bir halkın geniş gögsünde bir sa-
raydayaşargibıkıvanç içindeyaşadım yıllarca. Gö-
nülleri güzel insanlann içinde yerim vardır benim.
Ben Mustafa Kemal'dim yalnızca. Daha sonra siz-
ler yüce gönüllülük göstenp Atatürk dedinız bana.
Oysa ben. sizin dilinize, sizin sesinıze kulak ver-
mekten başka bir şey yapmış değilim. Siz nasıl ya-
şama eğılımi ve özlemi içinde ıdiyseniz işte öy le ya-
şayın. dinsel ınançlannızı nasıl özgürce bir arınma
vegüzelleşmeyolu olarak benimsemiş ıdiyseniz iş-
te öyle sürdürün dedim yalnızca. Kutsal kitabın hem
Türkçesıni hem de Arapçasını sizin elınize verip. kı-
tapla sizin aranıza yüzyıllarca gımıiş olana teci-
menleri (tüccarları) ve inanç sömürgenlerini kaldır-
dım ortadan. Varın. yaşamı hep özlemini çekmiş ol-
dugunuz gibi yaşayın: inancı. dilemış olduğunuz
gibi özgürce ve kendinizce sürdürün dedim. Yaptı-
ğım bir yenilik değildi. Anadolu'da. sizin aranızda
öteden beri var olmuş olanın adını koydum yalnız-
ca. Sizi eaemen kıldım.
Ben. sizden biri olduğum ıçın bütün yaptıgım siz-
IMZAGUNU
ORAL ÇALIŞLAR
Kitaplannı TÜYAP Kitap Fuan'nda
12 Kasım 1995 Pazargünü
saat: 13.00-18.00 arası
Pencere Yaymlan Standı'nda
imzalıyor.
Bilimsel bakım ve eğitim vermek üzere yetiştırilecek
EV OGRETMENLERİ ve ÇOCUK BAKICILARI
~S Ataköy, Etiler ve istedıgi semtte çaiışacak,
3 Üniversite veya lıse mezunu. gelişmeye açık.
3 0-3 yaşa tam gün bakırn ve eğitim verebılecek,
1 Kendine güvenen, getışmeye açiK. güleryüzlü ve sevecen,
3 Bebek ve çocuklan seven. 20-45 yaş arasında.
3 Sevgi dolu bir çalışma ortamı arayan,
3 Sigara içmeyen bayanlar.
Lûtfen bizi arayınız (0216) 336 04 62/418 28 93 MATURE Eğitim
Nüftıs cüzdanımı
yitirdim. Hükümsüzdür.
CEBRAİL ALDEMİR
Ehliyetimi yitirdim.
Hükümsüzdür.
HISEYİN ASLAS
Küfus cüzdanımı
yitirdim. Hükümsüzdür.
/ RLHİ TAMER
PENCERE
den yana çıkmaktan başka bir şey değildi. Sözgeli-
mi. dılımizin üzerindeki dogrudan ve dolaylı ya-
sakları.doğrudan ve dolaylı baskılan kaldırdım. Ya-
sakçıların yapay dili yitip gitti kendilığinden. Buna
karşıhk bizim dılimiz. üzerinde yüzyılların yasak-
çı baskısı hiç olmamışçasına. güneşe ağan bir ekin
gibi fışkırdı topraktan. Köklü bir ekin gibi göverdi
ekinler arasından. kendilığinden gelişipserpildi. Bu
yüzden ben herhangi birtansık (mucize)gerçekleş-
tirmış olanlardan degilim. Kaldı ki, bir tansık var-
sa o da sizsıniz. Yüzyılların durağanlıgından bir an-
da bir yay gibi fırlamayı kolayca becerdiniz. Böyle
bir ulusa önderlik etmiş olmakla ne denli ö\ündü-
ğümü bir bilseniz!..
^'ıkılıp giden küflü Osmanlı'nın bir paşasıydım
önceden. Ama insanımızın ilenci yanını görüponun
atıhmını bir cumhuriyet devrimine dönüştürmeyi
bildim. Oysa bizim kurdugumuz cumhuriyetin ki-
mi generalleri. son yıllarda. bizim büyük bir özen
ve büyük bırdikkat göstererek oluşturduğumuz çag-
cıl y apının en temel taşlarını oynatmaktan çekinme-
diler. Benim gözbebeğim olan kurumlan kapatırlar-
ken. gericılik y önsemelerine bel baglayıp onları yü-
reklendırirlerken büyük bir aymazlık içinde: daha-
sı. büyük birdensizlik. birkendinıbilmezlik ıçindey-
diler. Cumhuriyetı yokluklar içinde büyük bir di-
rençle kunnuş olan bizler. hâlâ o yapının içinde ya-
şamakta. o yapının içinde soluk alıp vermekteyiz:
generaller bunu sezemediler. Ben ve o dönemin bü-
tün ulusal dev rimci güçlerı gökte dev bir göz gibi
durmaktayız. ülkemizin göklerini örtmeye çalışan
gerici kara bulutlan bir yıldınm gibi delmekteyiz:
ülkemizin gelecegine ışıklar. aydınlıklar salmakta-
yız! Ben Mustafa Kemal Atatürksem. bana çok gü-
zel adlar. çok yüksek sanlar bağışlamış olan ulusu-
mu nasıl unuturum!
Kimbilir, Belki de...
10 Kasım'dı dün...
Mustafa Kemal'i düşündüm.
Atatürk bize ne demişti?..
•
"Demokrasiyapmayın" mı demişti?..
21 'inci yüzyıla yaklaşıyoruz...
Demokrasiyi kuramadık.
Aradan kaç yıl geçti?..
57 yıl...
Ünlü şarkıdaki gibi, iktidar koltuğundan kimler gel-
di. kimler geçti...
Demokrasi nerede?..
Atatürk bize "demokrasiye karşı çıkın" diye mi öğüt
vermişti?..
•
Atatürk bize ne demişti?..
"Sanayileşmeyin" mi demişti?..
Mustafa Kemal gözlerini ölümlü dünyaya kapatalı
yarım yüzyıl üstüne yedi yıl geçmiş...
Sanayileşmenin neresindeyiz?..
Kişi başına ulusal gelirde 2 bin dolarla Avrupa'da
nal toplamak için Atatürk'ten mi emir aldık?..
•
Atatürk bize ne demişti?..
"Gecekondulaşın" mı demişti?... "Büyükkent top-
raklarını yağmalayın, arazi mafyası kurun. çarpıkkent-
leşmeye biz verin, ormanlanyok edin, erozyonupom-
palayın ki sel sulan yaptığınız evleri bassın, çoluk ço-
cuk öteki dünyaya göçün" mü demişti Atatürk?..
•
Atatürk bize ne demişti?..
"Hukuku guguk yapın, mahkemeleri hiçe sayın, se-
net mafyası oluşturun, adalete siyaset sokun" mu
demişti?..
Ben anımsamıyorum, amadurmadan Atatürk'e sal-
dıranlar belki bilirler...
Atatürk böyle mi demişti?..
•
Atatürk bize ne demişti?.. •
"Borçlanın" mı demişti?..
"Devleti iç ve dış borç faizine bağlayın, bütçenin
denkiiğine boş verin" mi demişti?..
Çok iyı yetişmiş ekonomistlerimiz ve maliyecilerimiz
var. belki anımsarlar...
Atatürk gerçekten "borçlanın" mı demişti?..
•
Atatürk bize ne demişti?..
"Enflasyonu körükleyin, yıllık oranı yüzde 60'tan
70'ten aşağı düşürmeyin" mi demişti?..
Kimbilir belki de Atatürk'ün vasiyetinde vardır, "Ba-
tı'da enflasyon yüzde 3 u geçmezken Türkiye'de en
aşağı yüzde 90 olsun" demiştir.
•
Atatürk bize ne demişti?..
"Ulusal paranın modası geçti. benim 'Cumhuriyet
Merkez Bankası'nı kurduğuma bakmayın; benden
sonra 'dolarizasyon'u gerçekleştirin" mi demişti?..
Amerikan Dolan ülkede Alman Markı'yla birlikte ge-
çerli para oldu, Türk Lirası sizlere ömür...
Kimbilir, belki Atatürk'ün vasiyetidir.
•
Atatürk bize ne demişti?..
"Hem demokrasiyi dışlayın hem deAvrupa 'nın kar-
şısında el ovuşturup gûmrük birliğine girmek için ya-
banalann ayaklannın altına paspas olun" mu demiş-
ti?..
Kimbilir, ölümünden 57 yıl sonra. sık sık Atatürk'e
çatıp bugünkü durumumuzun suçunu ona yüklediği-
mize göre. Mustafa Kemal bize "sakın ha, sizi çağdaş
uygarlık düzeyine yükseltecek yasalan çıkarmayın"
demiştir.
•
Ne yazık ki gazetede bana ayrılan köşenin boyunu
geçtim; yoksa bu yazı uzayıp sayfanın dibine daya-
nabilirdi. Atatürk'e bugün açık ya da kapalı saldıran-
lara göre her şeyden Mustafa Kemal sorumlu...
Sorumlu ne demek?..
Suçlu!..
Kimbilir, belki de Atatürk vasiyetinde bugün devle-
ti yönetenlere "Sakın varlıklıdan vergi almayın, yük-
sek faiz karşılığında borç alın, devlet bu yöntemle
daha iyi idare edilir" demiştir.
CnccfT S0çînı çozüm d&ğn*fcnzsunxeld
Çtn, emek güderini biiesK
» •• | | _# _ J _ |
6. SAYI
ÇIKTI
Paralar yine kayıp...
Bv
akşam
21:30
JR GECEEğlencenin yeni adı!
ODEL '95
nın yonettigı
"Kaygısızlar" da bu akşam yine olay var!... Memnun paraiarla
sırra kadem basar! Ancak Memnun da memnun değiidir. Çünkü
kötü bir sürprizie karşılaşacaktır.
En iddiafı yarışma,
en iddialı adaylar!
Bu
geee
K3:50
venıc ıvoray-m sunclugu "Tuhat Bir Gece" de bu haftanın konuklan Ayşe
Tunalı, Demet Sağırağlu ve Hakan Peker... Necef Uğurlu imzalı WKEEKfBBB&IKH£ŞBBHB^BSe 116 aday arasından seçilen
skeçlerde, Suaf Sungur, Homdi Alkan, Melda Gür ve Canan Ho^gör sizi j Türkiye'nin eii iddialı 12 bay ve 12 bayan mankeni arasından kimler
kahkahaya boğacak! "Hipnoz Show" da ise Asiralog Esin Uzer yine ] derece alacak? Jüride ünlü konuktann yer aldığı bu heyecanlı finalde,kahkahaya boğacak! "Hipnoz Show" da ise Aslralog Esin Uzer yine
tnanılması zor olaytan gerçeklestiriyor,.. ! muhteşem bir delilejve sarkılarıyla gen£^;ıldız Ege de var..
Kanaf 6 "Türkiye Ekranı