21 Eylül 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 KASIM 1995 CUMARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER Çocuklann Dünyası... CANAN YÜCEL ERONAT C umhuriyet Gazetesi ilk ve orta öğretim öğrencilen arasmda bir yarışma dü- zenledi. K.onu: "Çocuk Haklan". •'Cumhuriyetin toplumumu/a kazandır- dıklan." Yarışmaya 1500 çocuk katıldı. Gazete- miz Cumhuriyet. katılanlann şiir ve yazı- lanndan ErolToy'un derledigi bir seçkıyi yayımladı. Bir riafta boyunca çocuklann dünyasında yaşadık. çocuklarla düşündük. Gölge düşmemiş yalın düşüncelenni, yü- reklerinden taşan sevgi leri.umutlan.öfke- leri. özlemlen dile getiriyorlardı. Hem de sular seller gibi bir anlatımla. Dediklerr - Sevgi istiyonım. saygı istiyorum._ Söz hakkı isri\orum... Destek istivonım. - Kendi yasamla yargılanmak. kendi di- litni konuşmak istiyorum. - Kendimi yaşamak istiyorum. - Dişiyletırnagı iledirenenzencinindi- şi tirnağı olmak istiyorum. - Yaşayan her şey için banş istiyorum. - Hayat bu kadaracımasızken çocuklar nasıl yaşayacak? - Niye savaşıyor bıınca insan'.' - Parmaklıklann ardrnda da özgür ola- bilirimegervatanımdaysam..Özgürolun- ca düşünecegim. üreteceğim. insan oldu- gumun farkına varacağım. Acaba egitim fırsatı bulamamış yavru- larnedüşünüyorlar. Kimbilironlanndane çokdiyeceği vardır. "Vazılarbitmese.sür- se" derken Cumhurıyet Dergi'nin 500. sa- yısı. füze gibi girdi kapıdan. Kutlama. gençlerle yapılan bir söyleşiyle can şenli- gıne dönüşmüş. 68 gençlerinden Oral Ça- lışlar üniversitelerden beş ögrenciyi bir araya getirmiş. Atariirkün ve Nâzım Hikmet'in resim- lennin altında birer top ışık gibi genç baş- lar sıralanmış. Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi. arka- daşlanm. coşkularla. sevgilerle. öfkelerle ve umutlarla dolu genç günlerimiz. Nâ- zım'ın ince kâğıtlarda çoğaltıp elden ele dolaştıktan sonra defterlere aktardığımız viirleri... Gerçekleri herçağda geçerli ma- sallar gibi depreşti yüreğimde hepsi. En güzel deniz Henüz gidilmemiş olanıdır En güzel çocuk Henüz büyümedi En güzel günlerimiz Henüz yaşamadıklanmız Ve sana söylemek istediğim en güzel söz Henüz söylememiş okluğum sözdür. Nâzım Hikmet Acı olmasına acı. ama ne iyi konuşuy or- lar. Kendi sorunlannı. üniversite sorunla- rını. ülke ve dünya sorunlan içinde ne gü- zel düşünüyorlar. En önemlisi, düşünme- yi seviyorlar. Dinledikçe bilendim umutlandım. 1938 yılı Ankara'da ilk yapı kooperatif- lerimizden Bahçelievler yapılıyor. Vedat Nedim Tör. çocuklara bir bölüm aynlma- sını saglıyor ve Bahçelievler Çocuk Kulii- bü'nü kuruyor. Yüz evin çocuğu orada toplaşıyor. oyunlar oynuyor. sporlar yapı- yorlardı. Piyesler hazırlıyorlar. el beceri- lerini geliştiriyorlardı. Bir kitaplık düzen- lemişlerdi. Bol bol okuyorlar. okudukla- nnı tartışıyorlardı. Yeteneklenni suyüzü- ne çıkaracak çeşitli ortamlarda bir araya gelerek ömür boyu sürdürecekleri dost- luklann temellerini atıyorlardı. Bunları. Bahçelievler "de oturan sınıf arkadaşlanm- dan duyardım. Tör. altmışlı yıllarda Curn- huriyet'te yayımlanan "MahaUenin Ör- gütlenmesi" başlıklı yazısında. bu girişi- mini aynntılanyla anlatır. Tör'ün eski tü- fek oluşu güriil gürül akan bu çeşmeye kör tıpa tepilmesine yetti. Herkesin sevgilisi. unutulmaz AyşeAb- la'nın (Neriman Hızır) kurup yönettiği Radyo Çocuk Kulübü de yanılmıyorsam Vedat Bey'in radyoevi müdürlügüne rast- lıyor. "Koşun koşun radyo başına her cumar- tesi günü. / Geliyor iş başına radyo çocuk kulübü" diye çocuklara sorumluluk yük- leyen ses yediden yetmişe herkesi çocuk- lann dünyasında buluştııruyordu. Vedat Nedim Tör'ün çocuk yayıncılığına büyük hizmetlen, çocuklann arasında yaşadık- lannın bir uzantısı değil mi? Halkevlerini bir düşünün... Gençlenn satın alamayacaklan kitaplan bulup oku- duklan. tiyatro. sinema. spor. çalışan. üre- ten gençlenn karanlığı yırtan ordusuydu Köy Enstitülerindeokuyan gençler. Onla- nn yerine imam işi okullarda beyinleri uyuşmuş. paradan başka ereği olmayan. çahşmadan ulaşılan nimetlerin peşinde, düşünnıeye üşcnen.emeğini sevmeyen.se\- meyi sevmeyen bir güruh çıkh ortaya. Ki- mi yavrucuklar da iş. eknıek derdinde ora- dan oraya göçen anne babalann peşinde... Nereİerden nereye geldik. Üniversitelen özerklige kavuşturan ya- sa. 14 Temmuz 1996'da ellı yılını doldu- racak. Bir üniversiteli kızımız: "-Susturu- luyoruz'* diyor. "Tektipolmamızistenivor. Meslek adamı olup çıkıyoruz. Bilim orta- ım, sosyal entelektüel ortam yok" dıyor. Seher. köyüne özlem gidermeye gitti. Yıkılmış döndü: "Abla. toprağımız hasta- lanmış" diyor. " Diktiğin bo> vermiyor. Su- yumuzda hasta.depoyapmışlar. Kana ka- na su içmeden döndüm." Seher köyüne ya- bancı. kendine de yabancı. Zonguldak'ta 94 ilkokul, öğrenci yeter- sizliğınden kapanmış... Zonguldaklı gö- çüvor mu? Nereye?.. Zonguldak'ta eme- gin nabzı atar. Birkaç hafta önce ayaktay- dılar. Okul öncesi 750 ana sınıfı kapatılıyor- muş. Okul. araç gereç tamam. kayıtlar ya- pılmış. ögretmen yok. Sınıfta kalmak da kalkıyormuş. Yeni ge- leceklere yer açılsın diye... Bunlar olup biterken bizlernerelerdeydik? Çözüm ne- relerde tıkanıyor? Öfke. her yerde. ama toplaşamıyor, patlayamıyor. Gözyaşı, han- gi buluttasın! Kırk ytlın ötesinde bir gün bir bebek beklediğim kesinleşti. Birkaç hafta sonra bebeğin kalp sesleri gelmeye başladı. Kar- nımdaki canlının kıpırtılannı fark ettiğim gün. artık hiçbir şey eskisi gibi değildi. Zihnimden çirkinlikleri uzaklaştırıyor, gözlerimi hep güzelliklerde dolaştmyor- dum. Duygulanmı düşüncelerimı damıtı- yor. benliğime yansımasını istiyordum. Minicik ellerini duyumsadığımda şıpın işi bir eldıven ördüm. Patik. zibın derken ilmek ilmek sanki onu \aratıyordum. Yaratıyor muydum yoksa ben yeniden yaratılıyor muydum? 'Veni doğan çocukcennet kokar' derler- di. Sahiden öyleymiş. Evin büyüğü kula- ğına admı ünledi. Ya kendi... Ö hiçbir şe- yirı farkında değildi. Bir gün gözbebeğim. gözümün bebeği- ne baktığında bir ışık çaktı: Sevgi değil miydi bu? Artık beni biliyordu. Ardından soluk kesen sevinçler... Anne dedi. baba dedi. emekledi. Derken o güzelim insan yavrusu ayaklannın üs- tünde dıkildi yürüdü. Boş kalan ellenne beceriler (hünerler) yüklemeye başladı. Ama ne olduysa asıl "Mu ne'* diye sor- malara başlayınca oldu. Bundan sonrası çocukların dünyasında yaşamak. onlarla düşünmek... Zincirlenen sorulan yanıtla- maya kalktığımızda bildiğımizden kuşku duymadığımız şeyleri ne kadar az düşün- düğümüzü fark ediyoruz. Solugumuz ke- silmeye başladıgında. çocuk yetiştirmek denen şeyin aslında çocuğayetişmekoldu- gunu anlıyoruz. Biz onlara tay öğreniğı- mizi sanıyoruz. oysa yumurcaklar bizi hı- zava getiriyor. • • • Torunum güneyin yıldızlı sıcak bir ge- cesinde birden bizlen kucaklamaya. öp- meye sonra da "Ben büyümek isteniiyo- nıra"* diye aglamaya başladı. "Siz de büyümevin"" diyordu. "Büyür büyür sonra ölürüz. Sonra dünya boşaİır." Herkes. herçağında kendi cirmince. gü- cünün yettiğince dünyaya bir şeyler geti- rebilir. Dünyaya gelip gelip bir şeyler üret- meden geçip gitseydik. olmazdık. Toru- num Sinan'ın dedigi gibi dünya boşalırdı. Birgirişimin. biraçılımın, birse\danın kıpırtılannı duyumsadığımızda "bir be- bek mi bekliyorum*" dercesıne bir coşku bir yaşama se\ inci sarmıyor mu içimizi? Çocuklann cıviltısında dünyalan yara- tacak güç saklı. Yeter ki onlarla can cana el ele kafa kafaya olalım. Onlara gönül gözü ile bakıp can kulağı ile dinleyelim. Okullannda düzenlediklen söyleşileri izleyerek gayretlerini destekleyerek üret- tiklen bayram kartlannı sokak aralannda çalıp söyleyerek satarlarken tepküerini bir çiçekle simgelediklerinde yanlannda ola- lım. Ya da Çırpıcı Çayırı gibi bir çadırda. Hıdrellez şenliği gibi bir şenlıkte... Yedi öncesinden yetmiş sonrasına bir arada... Şarkılar söy'leyelim. Oyunlar oynayalım. Ba^ımızdaki büyüklerin küçük hesaplı oyunlanna benzemesin. Anaç ağaçlara ko- lan sahncaklan kurulsun. az öteye bebek- lerinki. Lçurtmalar yapıp uçuralım. Uçurtma- nın ipine mektuplar salalım. hani bulutla- ra karışan mektuplardan. Bulutlaralırgö- türür sonra bereket getirir. Gençlerin müziklerini. oyunlarını anla- ma. sevme fırsatı arayalım. Onlarönersin. biz uygulama yollannı arayalım. Masalsız olur mu? Bu kez çocuklar an- latsın biz dinle\elim. Bir de bakarsınız bir yumurcak annemizin en sevdiğimiz bir masalını anlatıyor...(Benimki birgüvercin masalıydı) \e bir de bakmışız ki değişen- le değışmeyen uzlaşmış. temelden çatıya bütünü çatmışız. Nedemiş genç: "- Kendi kurtuluşumun bütün insanla- nn kurtuluşuyla olabileceğini göriiyorum. Tepeden > önetinı olmanıası gerek. Hep be- raber tepeye çıkmak gerek, çelişkilerin or- tadan kalkması gerek. Nasıl mı? Düşünerek severek. Sırası mıydı bilmenı. geldi durdu Dıra- nas'ın inci dizisi gibi şiiri. Dokundukça okundukça güzelleşen masal: Bir masalı hatırlatıyorsun. / Bulutlar ta- baka tabaka dursun ' Güneş ağaçlardan sarkadursuıı /Geceden \ ıldızlar bakadur- sun,' Bembe\az gemiler kalkadursun / İki göz iki çeşme akadursun_. A. Muhip Dıranas. ARADA BİR GÜLHAN DOGRAM4CIOGLU Ağlamak Değil, Anlamak işte bir 10 Kasım daha. Çok ağlardık eskiden 10 Ka- sım'larda... Artık ağlamıyorum. Ağlamayacağım, se- nin düşüncelerini kendime yön yapacağım diyorum. Fakat bu olanaksız. Çünkü sen. ilkeierine inandığım ve inanmaya devam edeceğim kişısin. Laiklik, devletçilik, milliyetçilik, halkçılık, cumhuriyet- çilik ve devrimcilik... Bu ilkelerin yaşantımızda büyük önemı var. Biri olmadan öbüru olmuyor. İçimizden ki- mileriyse inatla bu bütünlüğü bozup ilkelerin sayısını azaltmaya çalışıyor. Kimi zaman laikliği ve ulusçuluğu, bazen devletçiliği, halkçılığı ya da cumhuriyetçiliği, al- tı ilke'mn arasından alıp çöpe atıyor. Kimileyin de ilke- lere aşırı yüklemeler yapıp yönünü saptırıyoruz. Milli- yetçilik ilkesini ırkçılık olarak algıladığımız gibi. Devrim- ciiik ise her zaman çıkarcıların. paragözlerin. bilisizle- rin korktuğu bircanavar!.. Sana kötü haberler vermek ıstemiyorum sevgili Ata- türk, ancak biz senin yaratmak istediğin gençlikten çok uzak düşürülüyoruz; bızleri. sadece para için yaşayan kişiler olarak yetişmeye. köşe döndürücülüğe özendi- riyortar. Uygarlığın yarattığı ürünlerin hepsi parayla alı- nabiliyormuş. Yaratıcı olamadığımıza göre satın almak zorundayız. Satın almak için çok paramız olması ge- rekiyor. İşte biz para kazanmak ugruna içimizdeki in- sanı ve ideallerimizi öldürüyoruz. Biliyorum. bu gerçeklerden pek hoşlanmadın. Sen bizim için başka gelecek planlamıştın. Ben tüm olum- suzluklara karşın gelecekten umudumu kesmedim. Belki de bu aşamalardan geçmek zorundaydık. Çün- kü bizler. devrimleri "bize karşın yapılmış ve tabana ula- şamamış birkaç hareket" diye nitelendinmeye çalışan- larca eğitildik. Ama üzülmeyin, devrimlerle kazandığı- mız haklanmız elden gitmeye başlayınca haklar için savaşmanın ne demek olduğunu yeni baştan öğren- dik. Devrimlerin bize rağmen ve bizim için yapıldıkla- nnı anladık. Çokaz bileolsa "insanlarsatın alınmama- h", "Anayasa delinmek için yapılmaz" seslerinin işitil- mesi insana umut veriyor. Senden sonra senden daha ilerici olduğumuzu (!) kanıtlamak için "Tevhid-i Tedrisaf'ı (Öğrenimin Birliği) yok etmeye çahşmamız. politikacılanmızın ne kıratta ol- duğunu gösteriyor. Devlet okullarının yanında özel okullar. imam-hatip liseleri mantargibi bitmeye başla- dı. Harçların arttırılması. bağış yapmanın zonjnluluk halini alması ile okullar artık, ekonomik açıdan güçlü • Arkası 17. Sayfada Ben Gazi Mustafa Kemal Atatürksem... ERTUĞRUL EFEOĞLU Yıldız Teknik Üniversitesi Fransızca Mütercim-Tercümanlık Anabilim Dalı B ana ilkin Mustafa Kemaldediler. Ar- dından Paşa oldum; Gazi dediler sonra. Daha sonra sizler bana Ata- türksoyadını degergördünüz. Yaşa- mım boyunca aldığım en deâerli ar- magan işte bu soyadı oldu. Onurla taşıdım onu yıllarca. O soyadı. önceki adlanmın ve sanlanmın neredeyse hepsinı tümden gölgede bırak- tı. O soyadıyla yeniden doğmuş gibi oldum. Gerçek varoluşumu o soyadıma borçluyum. Ne \ar ki ben bu denli yüce bir soyadı almaya de- ger bir şey yapmış degilım. Hep söyİedim. şimdi yi- ne söylerim: Benim dönemimde. benim saglıâim- da ne yapılmışsa hepsini ulusumun kendısı yapmış- tır. Ben onlara yalnızca yol gösterdim. Önü yüzyıl- larcakapatılmış olanbir nmağın önünüaçtım. L'lu- sumu birgömü(hazıne)gibi topraktabuldum. üze- rindekı tozu üfledım. Işıltısından anladım ki bu gö- münün değenni ölçmek için kuyumcu olmaya hiç gerek yoktur. Kuyum. kendi değenni yine kendisi ele \ermektedir. ışıl ışıldır. Ben bu kuyuma hayran- lıklar içinde kendimden geçercesine bakarken. on- da kendimi buldum. kendimi gördüm. Bu yüzden. aşkın bir sevgi oluştu aramızda. Bu topraklara. bu ınsanlara Tann'nın kutsal adını kullanarak yüzyıl- larca el koy muş olanların soyundan gelen padışah. kendi soyunun kırıklıgına bakmadan benim Sırp kökenli olduğumu ılen sürerken. bu karaçalmaya ilk karşı çıkanlar. bu kuyum ışıltılı insanlar olmuşlar- dır. Beni ilk kucaklayanonlarolmuşIaTdır. Beniyü- celten. beni ululayan onlardır. Şimdi oldugu gibi saglıgımda da beni pek çok in- san sevmiş. pek az insan nefret etmiştir benden. Çünkü ben çok seven. özellikle se\en insanları pek çok seven bir insandım. İşte bu yüzden sevenlerim çoktur benim. Sevmeyenimse neredeyse hiç yok gi- bidir. Türk ulusu seven bir ulustur çünkü. Şımdı olduğu gibi sağlığımda da pek çok insanın gönlünde yerim vardı benim. Çünkü ben sömüren azınlığa karşı sömürülen çogunluğun yanında sa\aş- tım. onlardan yana çıktım. Sömürgenlerin düzenle- rini bozdunı. güv endikleri göklen y ıktım başlanna. Bu yüzden. bir avuç sömürgen nefret etti benden. Ama ben yoksul bir halkın geniş gögsünde bir sa- raydayaşargibıkıvanç içindeyaşadım yıllarca. Gö- nülleri güzel insanlann içinde yerim vardır benim. Ben Mustafa Kemal'dim yalnızca. Daha sonra siz- ler yüce gönüllülük göstenp Atatürk dedinız bana. Oysa ben. sizin dilinize, sizin sesinıze kulak ver- mekten başka bir şey yapmış değilim. Siz nasıl ya- şama eğılımi ve özlemi içinde ıdiyseniz işte öy le ya- şayın. dinsel ınançlannızı nasıl özgürce bir arınma vegüzelleşmeyolu olarak benimsemiş ıdiyseniz iş- te öyle sürdürün dedim yalnızca. Kutsal kitabın hem Türkçesıni hem de Arapçasını sizin elınize verip. kı- tapla sizin aranıza yüzyıllarca gımıiş olana teci- menleri (tüccarları) ve inanç sömürgenlerini kaldır- dım ortadan. Varın. yaşamı hep özlemini çekmiş ol- dugunuz gibi yaşayın: inancı. dilemış olduğunuz gibi özgürce ve kendinizce sürdürün dedim. Yaptı- ğım bir yenilik değildi. Anadolu'da. sizin aranızda öteden beri var olmuş olanın adını koydum yalnız- ca. Sizi eaemen kıldım. Ben. sizden biri olduğum ıçın bütün yaptıgım siz- IMZAGUNU ORAL ÇALIŞLAR Kitaplannı TÜYAP Kitap Fuan'nda 12 Kasım 1995 Pazargünü saat: 13.00-18.00 arası Pencere Yaymlan Standı'nda imzalıyor. Bilimsel bakım ve eğitim vermek üzere yetiştırilecek EV OGRETMENLERİ ve ÇOCUK BAKICILARI ~S Ataköy, Etiler ve istedıgi semtte çaiışacak, 3 Üniversite veya lıse mezunu. gelişmeye açık. 3 0-3 yaşa tam gün bakırn ve eğitim verebılecek, 1 Kendine güvenen, getışmeye açiK. güleryüzlü ve sevecen, 3 Bebek ve çocuklan seven. 20-45 yaş arasında. 3 Sevgi dolu bir çalışma ortamı arayan, 3 Sigara içmeyen bayanlar. Lûtfen bizi arayınız (0216) 336 04 62/418 28 93 MATURE Eğitim Nüftıs cüzdanımı yitirdim. Hükümsüzdür. CEBRAİL ALDEMİR Ehliyetimi yitirdim. Hükümsüzdür. HISEYİN ASLAS Küfus cüzdanımı yitirdim. Hükümsüzdür. / RLHİ TAMER PENCERE den yana çıkmaktan başka bir şey değildi. Sözgeli- mi. dılımizin üzerindeki dogrudan ve dolaylı ya- sakları.doğrudan ve dolaylı baskılan kaldırdım. Ya- sakçıların yapay dili yitip gitti kendilığinden. Buna karşıhk bizim dılimiz. üzerinde yüzyılların yasak- çı baskısı hiç olmamışçasına. güneşe ağan bir ekin gibi fışkırdı topraktan. Köklü bir ekin gibi göverdi ekinler arasından. kendilığinden gelişipserpildi. Bu yüzden ben herhangi birtansık (mucize)gerçekleş- tirmış olanlardan degilim. Kaldı ki, bir tansık var- sa o da sizsıniz. Yüzyılların durağanlıgından bir an- da bir yay gibi fırlamayı kolayca becerdiniz. Böyle bir ulusa önderlik etmiş olmakla ne denli ö\ündü- ğümü bir bilseniz!.. ^'ıkılıp giden küflü Osmanlı'nın bir paşasıydım önceden. Ama insanımızın ilenci yanını görüponun atıhmını bir cumhuriyet devrimine dönüştürmeyi bildim. Oysa bizim kurdugumuz cumhuriyetin ki- mi generalleri. son yıllarda. bizim büyük bir özen ve büyük bırdikkat göstererek oluşturduğumuz çag- cıl y apının en temel taşlarını oynatmaktan çekinme- diler. Benim gözbebeğim olan kurumlan kapatırlar- ken. gericılik y önsemelerine bel baglayıp onları yü- reklendırirlerken büyük bir aymazlık içinde: daha- sı. büyük birdensizlik. birkendinıbilmezlik ıçindey- diler. Cumhuriyetı yokluklar içinde büyük bir di- rençle kunnuş olan bizler. hâlâ o yapının içinde ya- şamakta. o yapının içinde soluk alıp vermekteyiz: generaller bunu sezemediler. Ben ve o dönemin bü- tün ulusal dev rimci güçlerı gökte dev bir göz gibi durmaktayız. ülkemizin göklerini örtmeye çalışan gerici kara bulutlan bir yıldınm gibi delmekteyiz: ülkemizin gelecegine ışıklar. aydınlıklar salmakta- yız! Ben Mustafa Kemal Atatürksem. bana çok gü- zel adlar. çok yüksek sanlar bağışlamış olan ulusu- mu nasıl unuturum! Kimbilir, Belki de... 10 Kasım'dı dün... Mustafa Kemal'i düşündüm. Atatürk bize ne demişti?.. • "Demokrasiyapmayın" mı demişti?.. 21 'inci yüzyıla yaklaşıyoruz... Demokrasiyi kuramadık. Aradan kaç yıl geçti?.. 57 yıl... Ünlü şarkıdaki gibi, iktidar koltuğundan kimler gel- di. kimler geçti... Demokrasi nerede?.. Atatürk bize "demokrasiye karşı çıkın" diye mi öğüt vermişti?.. • Atatürk bize ne demişti?.. "Sanayileşmeyin" mi demişti?.. Mustafa Kemal gözlerini ölümlü dünyaya kapatalı yarım yüzyıl üstüne yedi yıl geçmiş... Sanayileşmenin neresindeyiz?.. Kişi başına ulusal gelirde 2 bin dolarla Avrupa'da nal toplamak için Atatürk'ten mi emir aldık?.. • Atatürk bize ne demişti?.. "Gecekondulaşın" mı demişti?... "Büyükkent top- raklarını yağmalayın, arazi mafyası kurun. çarpıkkent- leşmeye biz verin, ormanlanyok edin, erozyonupom- palayın ki sel sulan yaptığınız evleri bassın, çoluk ço- cuk öteki dünyaya göçün" mü demişti Atatürk?.. • Atatürk bize ne demişti?.. "Hukuku guguk yapın, mahkemeleri hiçe sayın, se- net mafyası oluşturun, adalete siyaset sokun" mu demişti?.. Ben anımsamıyorum, amadurmadan Atatürk'e sal- dıranlar belki bilirler... Atatürk böyle mi demişti?.. • Atatürk bize ne demişti?.. • "Borçlanın" mı demişti?.. "Devleti iç ve dış borç faizine bağlayın, bütçenin denkiiğine boş verin" mi demişti?.. Çok iyı yetişmiş ekonomistlerimiz ve maliyecilerimiz var. belki anımsarlar... Atatürk gerçekten "borçlanın" mı demişti?.. • Atatürk bize ne demişti?.. "Enflasyonu körükleyin, yıllık oranı yüzde 60'tan 70'ten aşağı düşürmeyin" mi demişti?.. Kimbilir belki de Atatürk'ün vasiyetinde vardır, "Ba- tı'da enflasyon yüzde 3 u geçmezken Türkiye'de en aşağı yüzde 90 olsun" demiştir. • Atatürk bize ne demişti?.. "Ulusal paranın modası geçti. benim 'Cumhuriyet Merkez Bankası'nı kurduğuma bakmayın; benden sonra 'dolarizasyon'u gerçekleştirin" mi demişti?.. Amerikan Dolan ülkede Alman Markı'yla birlikte ge- çerli para oldu, Türk Lirası sizlere ömür... Kimbilir, belki Atatürk'ün vasiyetidir. • Atatürk bize ne demişti?.. "Hem demokrasiyi dışlayın hem deAvrupa 'nın kar- şısında el ovuşturup gûmrük birliğine girmek için ya- banalann ayaklannın altına paspas olun" mu demiş- ti?.. Kimbilir, ölümünden 57 yıl sonra. sık sık Atatürk'e çatıp bugünkü durumumuzun suçunu ona yüklediği- mize göre. Mustafa Kemal bize "sakın ha, sizi çağdaş uygarlık düzeyine yükseltecek yasalan çıkarmayın" demiştir. • Ne yazık ki gazetede bana ayrılan köşenin boyunu geçtim; yoksa bu yazı uzayıp sayfanın dibine daya- nabilirdi. Atatürk'e bugün açık ya da kapalı saldıran- lara göre her şeyden Mustafa Kemal sorumlu... Sorumlu ne demek?.. Suçlu!.. Kimbilir, belki de Atatürk vasiyetinde bugün devle- ti yönetenlere "Sakın varlıklıdan vergi almayın, yük- sek faiz karşılığında borç alın, devlet bu yöntemle daha iyi idare edilir" demiştir. CnccfT S0çînı çozüm d&ğn*fcnzsunxeld Çtn, emek güderini biiesK » •• | | _# _ J _ | 6. SAYI ÇIKTI Paralar yine kayıp... Bv akşam 21:30 JR GECEEğlencenin yeni adı! ODEL '95 nın yonettigı "Kaygısızlar" da bu akşam yine olay var!... Memnun paraiarla sırra kadem basar! Ancak Memnun da memnun değiidir. Çünkü kötü bir sürprizie karşılaşacaktır. En iddiafı yarışma, en iddialı adaylar! Bu geee K3:50 venıc ıvoray-m sunclugu "Tuhat Bir Gece" de bu haftanın konuklan Ayşe Tunalı, Demet Sağırağlu ve Hakan Peker... Necef Uğurlu imzalı WKEEKfBBB&IKH£ŞBBHB^BSe 116 aday arasından seçilen skeçlerde, Suaf Sungur, Homdi Alkan, Melda Gür ve Canan Ho^gör sizi j Türkiye'nin eii iddialı 12 bay ve 12 bayan mankeni arasından kimler kahkahaya boğacak! "Hipnoz Show" da ise Asiralog Esin Uzer yine ] derece alacak? Jüride ünlü konuktann yer aldığı bu heyecanlı finalde,kahkahaya boğacak! "Hipnoz Show" da ise Aslralog Esin Uzer yine tnanılması zor olaytan gerçeklestiriyor,.. ! muhteşem bir delilejve sarkılarıyla gen£^;ıldız Ege de var.. Kanaf 6 "Türkiye Ekranı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle