Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11 KASIM 1995 CUMARTESİ CUMHURİYET
*«
SAYFA
KULTUR 13
Fııar, DeMer ve IkoıılarZEKİ COŞKUN
Aydın Engin. Kitap adlı yazı dizisinde
yayıncı. dağıtımcı. kitapçı: yavın sektö-
rûndcki herkesın dile getirdiği binbir so-
runun ardından şu yargıya vanyordu:
"Bu adamlar deli galiba." tstanbul. 14
yıldır kasım başlannda 10'ar günlük
"delfler" toplantısına; Kitap Fuan'na
sahne oluyor. Bu yıl 242 yayınevi ve ku-
ruluşun yer aldıği toplantıyı 350 bin do-
layında "merakÎTnın izlemesi bekleni-
yordu.
Parayla yapılan ve parayla izlenen. gü-
nün geçerli değerlerine vurulunca "deli-
lik" gibi görünen kitap merakı, kitabın
hayatımızdaki yerinin değişimini de gös-
teriyor. Biryönden bakılırsabu, kitabın
tarih öncesi konumuna dönüş de sayıla-
bilir.Endüstriyel üretım (matbaa) önce-
sinde kitap. yalnızcailgililerarasıbirdo-
laşıma sahipti. Matbaayla birlikte, özel-
likle 18. yüzyıl sonrasında yayın endüst-
risi oluştu. Endüstriyel ürüne dönüşen
kitabın dolaşım alanı eskisıyle kıyasla-
namayacak bov utlar kazandı, evrensel-
leşti. Görünürde ürün herkese açıldı. Bu,
düşünce dünyasında olduğu kadar o dün-
yanın dışındaki çe\ relerde de kitabaoto-
rite kazandırdı. Şimdilerde kitlesel ilgi-
nin gıderek geri çekildiği. daraldığı göz-
"leniyor. Daha da ötesi kitabın. kendisiy-
le doğrudan ilişki içinde olmayan çevre-
lerce de onaylanan. benimsenen ve yüz-
yıllarsüren tartışılmaz iktidan sarsılıyor.
Artık kitabın dolaşımı. etkisi, iktidan
Kitap delüeri
KitapseveAer sevgilerini ifmta vardınrlarsa. kitap delisi
unvanmdan kendüerini kttrtaramazlar. Örtıeğin,
Ingiltlenien LordSpencer bir sene Roma Ua eski hasmalar
toplayarak ne Vatikan satayım, ne de Roma 'nın yiice ve iinlü
olan nadir ve makbul eseıierini temasa etmeden
memlekefine gitmiştir (1473). Kitap delüeri. kimseye ödünç
kitap vermez. Kimsenin kiiahından mütaiaa etmez.
Kütüphaneleregirmezler. D'AlembeH, heyet (ustronomi)
küabı deliterinden biıisini nakîeder ki, bu zat heyctten tek
harfbilmez. Ne kendisi okur, ne de kimseye ödünç verirmiş.
Saint-Simon (1760-1825) amiannda Kont Istıv admdaki bir
herifın 52.500 cilde malik oldıığıı halde okuma bümediğini
belirtir. Kitap delüeri kkaplam para vermek ı>e kitap almak
için nukut ve vücut itlâfuula kalmazlar. Bunlar namuslanm
da tehlikeye koyarlar. İngiliz lordlanndan "Sir Ed\\ard
Cenın " kitap mrsızhğı ile i'm ainuştır. Bir kere h'oııi Ceıiand
şatosunda kitap çalarken kansı üstiine varmış. bir kere de
Paris te çeşitli dillerde basılmıs bir tncil çalarken yakayı ele
vererek ikisene hapse mahkıîm olmuştur.
Liberi admda bir herif'o zamana kadar görülmemiş bir
sekilde. Paris kütüphanelerinin hepsinden, vazma nadir
kitaplar çalarak vttbancı ütkelere satmıstır
Barcelona kitapçılanndan Don lensant admda birisi
yegâne (tek) zannedilen bir kitabın müzayedesi dolayısıyla
arkadaşma suikast etmistir Iİ842). Halbuki sonra o kitap
yalmz bir nüshadan ibaret olmayıp Paris 'te bîr-iki tane daha
bulımduğu muhakeme sırasımia meydana çikmışnr. i'ine bu
kitapçı; genç birpapaz, Almanyalı bir öğrenci. bir Ispanvol
şairi ile sattıgı kitaplan geri almak için dokuz kitapsever
telef etmistir (öidürmüstiir). tdama mahküm olduğu zanuın
kitaplarma dokunulmaksaın Barselona Genel
Kütüphanesi 'ne teslim edilmesini vasiyet etmistir.
Işte, kitap deliligi, mevki ve mizaca göre. birtakım namus
kıncı eylemlere ve cinavetlere sebep olmaktadır.
(Kitap. 1893) SECtPASIM
ilgilisiyle sınırlanmaya doğru gidiyor.
Bu da onu yeniden ikonlaştınyor. Tıpkı
başlangıçtaki konumuna döndürüyor.
Kitap ilk ortaya çtkışından beri ikonik
özellikler taşır. Sonuçta simgelere (şe-
killere. sembollere. harflere) vebunlann
belli çevrelerde kabullenilmiş anlamla-
nna dayanan bir karsılığı. değeri var. Üs-
tüne üstlük tablet döneminde. sonralan
elyazmalannda bu ortak sembollerin ki-
şisel uygulama biçimlerı: zenaat boyutu
vardı. Aynı şekilde eserin ("anlam"ın.
yazının) uygulandığı-sunuldugu biçim;
tablet, levha. kâğıt. mürekkep, nihayet
cilt \e bütün bunlarda kullanılan malze-
me "özerdi. Dolayısıyla ikonluk. kita-
bın "içindekiler" kadar "dışı^yla da: ya-
pım \e malzemeyle de ilintiliydi.
Görece de olsa endüstriyelleşme. kit-
lesel üretim bu özelliği kırdı.
Kınlmayı ve de kitleselleşmeyi yara-
tan önemli biroluşum var: Bilginin. her
tür düşünce ürününün kutsanması. Röne-
sans-Aydınlanma denen oluşumlarda
"insan" ve "düşünce~nın "ilahı güç'"le
boy ölçüşür hale gelmesi, galiba en bü-
yük etken. Bir başka deyişle "kutsal ki-
tap" geriyeitilirken kitap (lar) insanürü-
nü ve yeni kutsallıkla donandı. Bu. kita-
bın yapısal. dokusal ikonik özelliklerin-
den soyunurken içinin öne çıkması. fe-
lişleşmesi anlamına gelir.
Fetişizm. kitap "kitap" olmazdan ön-
ce vardı. Bütün iktidar(lar) her dönem-
de özel kitaplık kurar. edinir. Kitaplan
yasaklaryadayayarlar. İstilacılar. isyan-
cılar: iktidarı değiştirenler kitaplara. ki-
taplıktara el koyar. Ya zimmetlerine ge-
çirir ya da yakarlar. Kitap. öteden beri
"iktidar"dır, iktidar aracıdır. Endüstri-
yel üretim bu fetişi-iktidan göreceli ola-
rak yaygınlaştırdı. 16. yüzyılda başla-
yan, 18. vüzyılda ivme kazanan ve yay-
gınlaşma, kitleselleşme süreci 20. yüz-
yılla birlikte noktalanacakmış gibi görü-
nüyor.
Neden?
Kitabı fetişize eden etken(ler) neyse,
sona gidişi, iktidardan inişi de oralarda
aramak gerekiyor galiba. Bilginin içeri-
ği. niteliği, üretim, kullanım ve sunum
biçimleri değişti. değişiyor. Kimilerinin
"bilgi çağı" olarak nitelediği 20. yüzyı-
lın özellikle son çeyreğinde. bilginin kut-
sandığı *i
Aydınlanma*'düşüncesiyle he-
saplaşıldı. Onun volontarist -zorlamacı-
yapısı yargilandı: "Herinsaneşitzekâ,al-
gılama.düşüncegücünesahip midir" so-
rusu soruldu. Sarayda yaşayanla kulübe-
de yaşayan aynı şeyleri düşünemeyece-
ğine göre... Saraylar ve kulübeler bu den-
li yaygınlaşmışken! Artık. kitabın şahla-
nış döneminde olduğu gibi hiçbirdüzey-
de eşitlik. herkese açıklık düşünülemez.
Yığınlardan uzaklaşma -kurtulma- süre-
ci başlamıştır. Bu e\rede bilginin eski
sunum biçim(ler)i de yerini koruyamaz.
Bu değişim: kitabın iktıdannı ve ken-
dine yönelik ilgiyi yitirişi salt okurun se-
çimleriyle. kitle iletişim avgıtlannın
ağırltk kazanmasıyla. CD-ROM*ların
geliştirilnıesiyle vb. sınırlı değil. Bunlar
sonuç. Kitabın konumunun, onunla iliş-
kimizin. yasantımızdaki yerinin değişi-
mi, kitabı kitap yapan şe\lerle ılişkimi-
zin değişmesinden kaynaklanıyor.
O nedenle de "khap" artık bir "deK-
lik1
* göstergesi haline geli>or.
'Devinim,
Eşitlik ve Banş'
tartışılacak
KühürServisi- Kadınlann dünya genelin-
deyasanı düzeylerini geliştirmek \e sosyal.
ekonomik. küitürel. siyasal ve yasal plat-
formlarda toplumun gelişim sürecine katı-
lımlarını sağlamak amacıyla etkınliklerinin
önemli btrbölümünü bu alandaki eğıtım ve
bılgılendırme aktivıtelerine ayıran Bntish
founcıl (İngiliz Kültür Derneği). buamaç-
la bir dızı \enı etkınhk düzentiyor.
**90'lann tngili/ Kadın \ önctmcnkri ve
Türk Sineması \e Kadın'" başlıklı etkinlik-
lerdıztsı 20-25 kasım tanhlen arasında Bri-
tish Council'ın Beyoglu İstiklal Cadde-
sı'ndekı bınasında gerçekleşecek. Program
çerçevesinde 20 kasım günü saat 18.00'de
John Inin"ın •'VVid<m's Peak" adlı filmi
aöstenlecek. Filmin ardından Bogaziçi ve
îstanbul Teknik Oniversitelerinde öğretim
görev hsi olan Tül Akbal Sunalp bir konfe-
rans verecek. 21 kasımda ıse Dewi Humph-
reys'in "TenderLo\ingCare'*adlı 1993 ya-
pımı filmi saat 18.30"da gösterime sunula-
cak. 22 kasım saat 18.00"de ise Sally Pot-
ter"ın 1992 yapımı "Oriando" adlı filmi.
göstenme gırecek.23 Kasım saat 18.00'de
ise Beeban Keaton'in "Antonia and Jane"
adlı filmi gösterilecek. Bogaziçi Üniversi-
tesi'nden Dr. Selim Eyüboğlu fılm sonrası
gerçekleştırılecek tartışmayı yönetıyor. 24
kasımda Mike Nevvell'ın "Enchanted Ap-
ril" adlı filmi saat 18.00de gösterilecek.
Boğazıçi Lniversitesi Sosyoloji Bölümü
ögretım görevlısı Doç. Dr.NükhetSirman.
göstenmden sonra yapılacak tartışmayı yö-
netecek. 25 kasım günü ise "Türk Sinema-
sı \e Kadınlar" başlıklı etkinlikte Ha>-va
Kangal'ın "Dört Kadın". Sezgin Türk'ün
"Kri Zeliha. Diğeri Avda", İncila Manço
Paakdemirın "Hiçlik >a da Her Şey", Na-
tali Nieres'ın "Aynalar Suiti"" ve Nur Aka-
lının "Bugün Senden Mektup Aldım'" ve
•*Med-C'ezir" adlı deneysel filmlerı göste-
rilecek. Saat 14.30'da başlayacak gösterim-
terden sonra Feride Çiçekoğlu'nun yöneti-
mınde gerçekleştirilecek panelde "Türki-
ye'de 'Kadın Sinemâsı'ndan Söz Edilebilir
mi?". "Türk Sinemdsında Kadının Değişen
Konumu" eibı konularele alınacak.
Fotoğraf Günleri 11 yaşmda
TANERGEZER
1 kasımda başlayan "İFSAK^ın
(îstanbul Fotoğrafve Sinema Ama-
törlerı Dernegr) düzenlediği "Fo-
fograf Günkri"nin on birincısi, İF-
SAK'ın 36. dogum günü olan 29
kasımda yapılacak kutlama ile so-
na erecek. Aynı gün çeşitli ödüller
de sahiplerıni bulacak.
llkı 1985 yıhnda 'fotoğraf he>e-
canı" yaratmak amacıyla düzenle-
nen Fotoğraf Günleri, zamanla
uluslararası birboyut kazanarakon
birinci vılına ulaştı. Fotoğraf Gün-
leri kapsamında sergıler, dia göste-
nleri, paneller, söyleşiler ve çeşitli
etkinlikler düzenlenecek.
FotoğrafGünleri'yle ilgili görüş-
meye gitiğimiz İFSAK Ikincı Baş-
kaııı Alberto Mo-
diano. sanatsal ol-
mayan bir ortam-
da, dosyalar ve ra-
kamlar arasında
karşılıyorbizi. Bir
süredır. fotograftarihiyle ilgilenen,
bu konuda arşiv oluşturma çabala-
rı içinde olan Modiano, fotoğraf sa-
natı için gerekli masraflan karşıla-
yan işini sürdürürken bir yandan da
Fotoğraf Günleri için "Fotoğrafçı-
lanmudan Nü Çalışmalan" adl ı bir
serginın hazırlıklarını. biraz da çe-
kinerek, engellemeyle karşılaşma-
mayı umarak sürdürüyor. Sergide.
32 sanatçının vapıtları yeralacak.
Seminerlerle yayınlarîa yanşma-
Iarla kütüphanesi ve arşiviyle fo-
toğraf sanatını tanıtabilmeye ve fo-
toğrafı geniş kitlelere ulaştırabil-
meye çaîışan İFSAK'ın düzenledi-
ği Fotoğraf Günleri de bu amaçla-
n gerçekleştırmeye yönelik. Fotoğ-
rafseverlerın vesanatçıların bilinç-
lenmesı gerektigini düşünen İF-
SAK'ın amacı,buetkinlikle fotoğ-
raf dünvasmdaki geniş yelpaze ko-
nusunde insanlan bilgilendirmek.
Insanlara fotoğraf sevgisıni ve
bilgisini ulaştırabilmek. yeni fotoğ-
rafçıların yetişmesini sağlamak ve
'Örtülü Nü' (Fotoğraf: Ani Çelik Arev van)
Etkinlik programı
Sprpilor:
1-13 kasım Özer Kanburoğlu
1-17 kasım Kazım /.aim-Fuat
Hüdaverdi
5-17 kasım Sipa Press
6-29 kasım İFOD
8-22 kasım tstanbul Alroan
Kültür Merkczi
13-27 kasım Alberto Modiano
14-25 kasım Uğur Okçu
15-29 kasım Mehmet
Koştumoğltı
17-29 kasım Seyit Ali Ak
18-29 kasım MSL ve YTÜ
Öğrencileri
18-29 kasım Cemal Ağacıkoğlu
19 kasım Fotoğrafınla Gel
Göslerilrr:
2 kasım Sabit Kalfagil
3 kasım lltek
5 kasım Sipa Press
7 kasım Gültekin Çizgen
9 kasım Faruk Akbaş
11 kasım Fotoğraf
Kulüplerimizden
16 kasım Cünev t Oğuztüzün
18 kasım Fotoğraf
Derneklerimizden
25 kasım Fethi İzan
17 kasım Selim Güneş
28 kasım Kamil Fırat
Panel:
25 kasım Fotoğrafta
'Günümüz Bakışıvla" Anlam
Aravışları
Sövleşi:
10 kasım Atatiirk ve Sanat
fotoğrafa gerekli saygınlığı kazan-
dırabilmek amacı taşıyan Fotoğraf
Günleri'yle IFSAK. 'l 1 yıldır bir
fotoğraf heyecanı yaşatıjor, ama
çeşitli sorunlaryüzünden tam anla-
mıyla amacına ulaşabilmiş değil.
"Foto Maraton" ile sokaklara dö-
külerek bu heyecanı yaşavacak ve
bir ay boyunca fotoğraf konuşacak
fotoğrafçılann sorunlarını, Alberto
Modiano. bürokratik engeller. me-
kan sorunu ve medyanın ilgisizliği
olarak sıralıyor.
Modiano, medyadan. fotoğraf
şenliğınin tstanbula duyurulması
için, istedikleri desteği bulama-
maktan şikâyetçı. Fotoğraf günle-
nnin bu yıl, Kitap Fuan ve îstanbul
Bıenali'yle aynı günlere rastlama-
sı da ilgiyi azaltan etkenler.
Türkiye'nin ilk fotoğraf derneği
İFSAK, 1959yıhnda. yani fotoğra-
fın bulunuşundan \e dünvada ilk
fotoğraf kulüplerinin kuruluşundan
yüz yıldan uzun bir süre sonra. ol-
dukça gecikerek kuruldu. İFSAK.
bu gecikme yüzünden oidukça dur-
gun olan Türkiye'dekı fotoğraf sa-
natını canlandırmak ve uluslarara-
sı boyutlara taşımak yolunda
önemli görevler üstlendı. 80'li yıl-
lardan sonra, fotoğraf kulüplerinin
yaygınlaşması, fotoğraf egitıminın
okullara gırraesi ve fotoğrafçılann
Batı'ya açılmasıyla fotoğrafçılık
Türkiye'de önemli aşamalar sağla-
dı. Modiano. teknolojiye bağlı bir
ürün olan fotoğrafın, 10 vılda bir
teknik aşamalardan geçtikçe. ku-
ramsal tartışmalann gündeme gel-
diğini anlatıyor. Bilgisayar fotoğ-
rafçılığı. fotoğraf sanatçılarım pa-
niğe sokan gelişmelerden biri. Or-
taya çıkan tartışmalar, zaman za-
man. insanlan küstüren düzeylere
geliyor. Ama Modıano'nun düşün-
cesi bir şeylerın yerine oturması
için bu tür tartışmalann gerekli ve
yararlı olduğu.
14. TÜYAP Îstanbul Kitap Fuan, kargaşa, izdiham ve abartılı ilgiyle bu yıl da gözde
6
Okur' kitap fiıanııda günah çıkarıyor
METİN HAKYERİ
Etap Marmara ve Pera Palas'ta konakla-
yan tunstler. Çilem Saz pavyonunun kon-
somatrisleri. Asmalımescit'ın "AçbirMu-
tuk. at bir nutuk"çu müda\ imlen. "Veşil-
köy'e iş alınm" azmınde her an kontak çe-
virme umudundakı taksicıler. TÜYAP
önünde gittikçe "mega u" şekline bürünen
kuvTuğa merakla bakıyor. İlk bakışta, pla-
za gazetelerinin Rondini haşlama tencere-
si dagıtım kuyruğunu andıran kalabalık.
giderek artan bir devinimle sürekli yenile-
niyor.
Meraka mazhar bir durum yok aslında.
Bundan önceki yıllarda olduğu gibi. bu yıl
da 14. TÜYAP Îstanbul Kitap Fuan kapı-
lannı. bir v ıl boyunca kitapla ilişkisini ke-
sen, senede bir gün o tedirginliği içinden
atmak üzere günah çıkarma kuyruğuna gi-
ren, aslında film festıvalisever: filtn sev-
mez. müzik festivaliseven müzik dinle-
mez, kıtap fuansever: kitap okumaz kitle-
ye de\ bir olanak sunuyor. Dışandaki ka-
labalık bırazdan ıçerıye girecek, sokaklar
arasında dolaşılacak. standlardan birinin
önünde rastlanacak eşe dosta, senede bir
gün de olsa kitapla kurulan sıcak temas
gösterilecek.
Eğer alınmışsa, evin bir köşesine atıla-
rak bir daha el sürülmeyecek kitaplar, ca-
fetarjada ısmarlanan biralann eşliğinde.
eni boyu. önsözü, ıçindekilen, arka kapak
ön kapağı. ne kadar ındirimle alındığı titiz
bir irdefemeyle ıncelenecek. Akşam da,
tkitellı basmı Beyoğlu dınlenme tesisleri
Kaktüs. inceltilıniş estetık beğenınin kon-
yak-kahve elitizmi Pia. Bob Dylan'ın sesi
radyosu Sappho. parasal zorunluluktan
AhmetRasimekolcülerinın mekanı Yakup
ya da müadili Refik. akşam nerde ıçıyoruz
projesinın randev u noktası Mepisto ve ün-
lülerle iç içeolayım meyhanesı ÇicekBar.
türünden statû gösterme mekanlarında.
muhtemel "Fuara gittin mi abi" sorulan-
na. "Ohnaz bövle bir kalabalık hocam" ya-
nıtlan verılecek.
Gerçi kimi yayınevi yetkilileri bu abar-
tılı ilgiden, kapıdaki "u" kuyruğundan
memnun... Üstelik kımı'nin sayısı en azın-
dan Çiller'in azınlık hükümetine güveno-
yu verebilecek yeterlilikte. İletişim Yayın-
cılık'ın editörlerinden Vervart Danzikvan.
fuann yayınevleri açısından amacına ulaş-
tığı kanısında. Fuar yeni çıkan kitapları
okuruyla buluşturuyor ve günden güne sa-
yısı artan kitapevleri sayesinde de bilınçli
bir okur oluşuyor.
Ama elini vicdanıv la temas ettiren kimı
yayıncılarda var. Telos Yavıncılık editörü
AsafGüven Aksel. o el v icdan temasını ku-
ranlardan biri. Aksel, kapının önündeki.
"kamu sendikalan Ktalav'da" görüntüsü
için şöyle diyor:
"Bir moda. gösteriş... Normalde sinema-
>-a gitnıe>ip de, fesm algünierinde bikt kuy-
ruğuna girenlerie aynı. Medvanın yönlen-
dirmesiyle 'Aman böyle bir şe>in gerisin-
de kalmayayım' diyor insanlar. Normalde
insanlann kitapla ilişkisi yok. Iştesenede bir
gün de gelip burada günah çıkanvorlar."
"Günah çıkarıyorlar" saptaması kavda
alınmayacak önemde değil. Türkiye'nin
"korsan >a>ın \-apan*
1
tek yasal yayınevi
Korsan Yayıncılık editörü Orhan Kahva-
oğlu o saptamaya iki kavramla açıklık ge-
tiriyor.
Kargaşa ve alışveriş.
Ona göre. bir uçta toplumda bir figür
olarak yer alan aydın. entelektüel, sanatçı,
öbür uçta sıradan halk.
Fuar formatına büründürülmüş kitap
pazannda. cağın iki temel değeri görsellik
ve popilizm bu kargaşa v e alış\ erışın de so-
nucu.
"Bu okur azlığında hiç degilse bir fuar"
gerekçesinde "haksızüğa" vurgu yapanlar
olabilir. Ama "mega u" kuyruğuna sayısal
katkı yapan "okur"lar bütün bir yıl boyun-
ca hangi gişelerin önünde?
'Çınar Yayınlan Onur Ödülü' bu yıl yazar, çevirmen ve düşünce adamı Vedat Günyol'a verildi
^AlçakgöniiDü iıııeee adaım^na onur ödülüKültür Serv isi - Çınar Yayınla-
n tarafından iki yıldır düzenlenen
ve geleneksel hale gelmesi arnaç-
lanan "Çınar Yaymlan Onur Ödü-
lü' bu yıl yazar. çevirmen ve dü-
şünce adamı YedatGünyoTa veril-
di.
llkini geçen yıl Toktamış
Ateş' in aldığı ödülü kazanan Gün-
yol. törene katılanlann. 'edebiyat
dünyamızın gerçek çınaıianndan
biri' olarak nitelediği, birçok ya-
zar v e eleştirmene ömek olmuş bir
edebıyatçı..
TÜYAP Kitap Fuan etkmlıkle-
ri kapsamında yapılan törende.
Günyol'un dostlarından SamiKa-
raören. KonurErtop, Mehmet Ba-
şaran. Selim İleri. Masis Kürkçü-
gü ve llhan Selçuk konuşma yap-
tılar.. Törende Günyol hakkında
söylenenleralçakgönüllü birıme-
ce adamı olduğu yönündeydi...
83 yaşındaki Vedat Günyol. eğı-
timini tamamladıktan sonra bır-
çok okulda öğretmenlik yaptı.
Uzun yıllar Yeni L fııklar IK'rgisi
ve Çan Ytninevi'nı yöneten Gün-
yol, Babeuf ün "Devrira Yazılan"
adlı kitabı nedeniyle Sabahattin
Eyüboğlu ile birlikte Ağır Ceza
Mahkemesi'nde yargılandı ve be-
raat etti. 12 Mart döneminde Sa-
bahattin Eyuboglu ve ,4zra Er-
hat'la sıkıyönetimee tutuklanan
Vedat Günyol için açılandava, be-
raatle sonuçlandı. Dile Gelseler,
Yeni Türkiye Ardında. Devlet İn-
san mı, Bu Cennet Bu Cehennem,
Çalakalem.Orman Işırsa. Datdan
Dala. Bilinç Yolunda. Gülervüzlü
Ciddilik. Sanat >« Edebivat Dergi-
leri \ e Golgeden Iştga (deneme v e
anılar) adlı eserleri ve birçok çe-
virısi bulunan Vedat Günyol'un
eleştirmen kişiliğiyle de edebiyat
dünyamızda çok önemli bir yeri
var. Ödülünü Çınar Yayınlan'nın
kunıcusu ve sahibı Aydın Ilgaz'dan
alan Vedat Günvol konuşnıasında.
"Başarüanyla öğrencilerim beni
hep murlu ettiler. Ama bu odül baş-
ka. Edebivat dünvamızın çınaıia-
nndan biri adına veriliyor. 30 yüı
aşkın bir süre öğretmenlik yaptı-
ğım için 'Hababam SınıtV da ba-
na çok şe> ifade ediyor" dedi ve
Rrfatllgaz'ın "Bümeyecekler" ad-
lı şiirini okudu. llhan Selçuk da
yaptığı konuşmada. "Tüm havatL
yazdan ve davranış biçimiyle, he-
pimizin bocası olmuş bir yazar"
diye tanımladı.
Selim İlerı, konuşmasında, ya-
zarlığı seçmesindeGünyol'unbü-
yük payı olduğunu, yalnızlığm ya-
ratıcılık anlamına geldiğini ondan
öğrendiğini vurguladı.
DUŞUNCEYE SAYGI
MEMET FUAT
Sıralama
Televizyonculannçoksevdikleri, büyülü birsözcük
var: Rating. Ingilizcede çeşitli anlamların yanı sıra
şöyle bir anlama da geliyor: Aşamaya, düzeye, sını-
fa göre sıralama.
Televizyonda başan "en çokizlenme" ile ölçüldü-
ğü için de "rating" deyince anlaşılan, en çok izlen-
me sıralamasında üste çıkmak oluyor...
Örnekse, "Bu program çok rating aldı!" dendiğin-
de, ilgi çektiğini, çok izlendiğini anlıyoruz.
Niteliği söz konusu değil...
Bir televizyon programcısı, amaç her şeyden ön-
ce ilgi çekmek olduğuna göre, izleyicilerin nelerden
hoşlandıklarını araştırarak yola çıkmak zorundadır.
Kısacası, izleyiciye boyun eğilerek, "Beğendiğiniz
gibi" deniyor.
Demek ki bu sıra sıra televizyonlan izleyiciler yön-
lendirmekte...
TrTT devlet televizyonu olduğu için, dinci grupla-
nn televizyonlan ise propaganda yapmak amacıyla
kurulmuş olduklan için, çok izlenmenin ötesinde de
birtakım kaygılar taşıyorlar Ama öbür özel televizyon-
lar, bağlı olduklan holdinglerin çıkariarını korumak
amacıyla giriştikleri çatışmaların ötesindeki bütün
programlarında, hiç kuşkusuz, izleyicilerin beğeni
düzeyini yansıtıyoriar...
Yüksek rating sağlanıp reklam alınacak...
Öyleyse televizyon programlarının izleyici çoğun-
luğunun beğeni düzeyini yansıttığı söylenebilir.
Bu görüş, bir orarfda doğru elbette, ama pek çok
kişinin artık eskisi gibi televizyon izlemedikleri de
unutulmamalı...
Televizyon çok ucuz bir eğlence. Yalnız bilet para-
sı, yol parası filan değil, üstünüz başınız da eskimi-
yor. Evinizdesiniz. Beğenmediğiniz bir programa bi-
le oyalanmak için bakabilirsiniz. Içkisi, fındık fıstığı,
uyuklaması, daha bir sürü kolaylığı var.
Gene de bugün birçok kişi televizyon izlemiyor...
Sordunuz mu, şöyle diyorlar:
- Maçları izliyorum, o kadar. Arada işte haberler, il-
ginç bir açıkoturum filan olursa...
Aydınlardan gelen yanıtlar genellikle böyle. Kitap
okuyamayacak kadar yorgun olunca, yan uyuklar
halde geçiyorlar televizyonun karşısına.
Yeni film zaten yok. Elde eskiden kalma ne varsa
tekrartekraroynatılıyor. Televizyon için çekilmişfilm-
ler ise baştan sona şiddet gösterisi...
Yerli filmlerde, güldürü programlarında derseniz,
birtakım yetenekli oyunculann kötü yönetmenler elin-
de ya da hiç yönetmensiz çırpınışları, kaba güldürü
bataklığında boğulup gidişleri sergileniyor...
Televizyon programlannın sağlıklı 'rating' araştır-
malanna dayanılarak yönlendirildiğine, dolayısıyla iz-
leyici çoğunluğunun beğeni düzeyini yansıttıklanna
inanmak çok güç.
Yapılması gereken şuydu: Sanatlar bütün çeşitli-
likleriyle, ama düzeyleri düşürülmeden, ucuzlatılma-
dan, yirminci yüzyılın bu benzersiz iletişim aracıyla,
büyük kitlelere ulaştırılacak, bütün yönleriyle düzen-
li olarak sergilenecekti. Geleneksel olanla, çağcıl
olan, hep birlikte...
Dede Efendi'yi bilmeden, günümüzün bestecile-
rini; yada Naşit'i, Dümbüllü'yü bilmeden, günümü-
zün güldürü ustalarını değerlendirmek olanaksızdır.
Oysa ne yapıldı: Televizyonlarda geçmişin de, gü-
nümüzün de güzel örnekleri gösterilmedi. Halk on-
dan anlamaz, bundan anlar diye her türlü ucuzluk (her
anlamıyla ucuzluk) ortaya sürüldü. Yüksek bir düzey
tutturmanın pahalılığı düşünülerek, sanatla ilgisi ol-
mayan kimselere yaptırılabilecek gideri az, yapımı
kolay programlann ardına düşüldü. Her insanda bu-
lunması doğal olan eğilimlerden, özellikle de cinsel-
likten yararlanılarak. izleyiciler sıradanlığa, bayağılı-
ğa, düzeysizliğe alıştınldı.
Sonuç: Beğenilerini başka bir ortamda geliştirme
olanağı elde etmiş olanlar, artık televizyon izlemiyor-
lar.
"Böylesi daha iyi, güzel programlar olsa gene te-
levizyonun başından aynlamayacaktık..." denebilir.
Öyle ama bu yalnızca belli bir beğeni düzeyine
ulaşmış olan, yapılan programlardaki sıradanlığı, ba-
yağılığı, düzeysizliği görebilenler için söz konusu...
Beğenilerini başka bir ortamda geliştirme olanağını
elde edememiş milyonlarca genç insan, bu prog-
ramlan izleyerek büyüyoriar, beğenileri bu program-
larda gördükleriyle oluşuyor...
Böyle sürüp gidecek mi? Seçeneği yok mu?
Mimartıktan şiire, geniş bir yelpaze üstünde, sürek-
li göle maya çalan, ödün vermez sanatçılar var...
Her şey onlara bağlı... Geçmişin de, günümüzün
de güzellikleri geleceğe sanattarla taşınacak...
Saldırgan haber yazarları, saygısız yorumcuları,
sanatlan, sanatçılan aşağılayan 'rating' programla-
rıyla, düzeysiz izleyici yaratma yolunda kendinden
geçmiş ilerleyen televizyonlann, karşılannda kimse
kalmadığını görüp, "Tam da alıştmyorduk" diye
dövünecekleri günler uzak değil gibi geliyor bana...
Kühür Servisi -Çocuklara öyküler yazan Handan
Derya. Mavi Bulut Yayınlan'ndan çıkan üçüncü kitabı
"Bir Işık. Bin Işık"ı TÜYAP Kitap Fuan'nda bugün
okurlanna inzalayacak. Öğretmenliği nedeniyle çocuk
dünyasını çok iyi tanıyan Handan Derya, öykülerinde
kendine güveni. arkadaşlığı, insan ve doğa se\gisini
temel öğe olarak işliyor.
Van Gogh'un tablosuna
27rnUyondolap
Kültür Servisi - Van Gogh'un "Sous Bois" (The
Thicket) adlı tablosu 27 milyon dolara satıldı.
Soıheby's'de düzenlenen açık arttırmada 10 milyon
dolardan satışı başlayan yapıt, Van Gogh'un bugüne
dek satışı yapılan tablolan arasında en yüksek hasılatı
yapan dördüncü tablo oldu. Sanatçının 1990 da yine
btr açık arttırmada 82.5 milyon dolara satılan
"Portraitof Dr. Gachet" (DoktorGachet'nin Portresi,)
sonra en yüksek satış rakamına ulaşan "Sous Bois"
adlı tablomm bir özelliği de. sanatçının 1890 vılındaki
imihanndan 5 hafta önce yapılmış olması.
Behçet Aysan Şiip Ödülü
Kültür Servisi - Türk Tabipleri Birlıği'nin (TTB) 2
Temmuz 1993'te Sıvas'ta yitirdiğimiz şair Dr. Behçet
Aysan ve 36 insanımız anısına her yıl düzenlemeyi
planladığı "Behçet Aysan Şiir Ödülü" yanşmasının
bu yıl ikincisi düzenleniyor. Şükran Kurdakul. Ahmet
Telli, Hulki Aktunç, Emin'Özdemir ve Ahmet
Erhan'rn Seçici Kurulunu oluşturduğu yarışmaya 2
Temmuz 1993-7 Şubat 1996 tarihleri arasında
yay ımlanmış bir kitap ya da yayına hazır kitap dosvası
ile katılabilinir. Son katılma tarihinin 10 Şubat 1996
olduğu yanşmaya ilişkin aynntılı bilgi Türk Tabipleri
Birliği. Mithat Paşa Cad. No: 62/18 Yenişehir Ankara
adresinden ya da 418 31 56 numaralı telefondan
alınabilir.