Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
KEKİM 1995 PAZARTESl CUMHURtYET SAYFA
KULTUR 15
SıtkıOlçar,Kütahya'v
dabirçininıüzesiolmaınasındanyakınıyor.(Fotoğraf:K.UBlLAYTCNTÜL)
Kültür BakanhğL, çinî
sanabna ilgî göstermiyor
M.AZİZEKREN
Sttkı Olçar. yıtip gitmekte olan Kütahya çtnicılı-
ğmeyenı bır renk. yenı bır soluk getiren bir çıni us-
tası. Çini çahşmalannda daha çok lznik ve Kütahya
örneklennı hedefalarak venihklere yönelen Olçar'ın
sergısi Sark HayatSıgorta'nın Altunizade'deki bina-
smda gerçekleştirıldı. Önümüzdeki günlerde Ispan-
ya ve Japonya'da bırer sergı açacak olan Oiçar'ın ser-
"gisı. 1986 yılında Türkiye'de ilk olarak 360 derece-
lik görüşle eksiz olarak fotoğraf çekimini gerçekleş-
tiren \e fotoğrarta renk, kontrashğın kontrolü, mavi-
nin kuvvetlendirılmesi gibi konularda kesifieri olan*
foto|raf sanatçısı Ersia Alok'un dıa gösterisiyle ta-
nıtıldı.
- kütahya'da çmiciliksanatının bfiyük bir kiiltürel
mirası \ar. Günümü/de kütahya'da çiniciltğin konu-
nıu nasıl ?
SITKI OLÇAR - Kütahya'da çtnıcılik asırlardır
yapılmakta. Söyledıginız gibi büyük bir kültürel mi-
ras var. Aynca bu ruh v e duygu Kütahya'da var. Son
senelerde çinicilikle ılgıli pek çok fabrika ve atölye-
ler kuruldu. Fakat ben eskisi gibi 5-10 kişı ile küçük
biratölyedeçalışıyorum. Kütahya tarihte kendine has
yorumİar oluşturmuş ve bunun üzerineçalışmış. Gü-
nümûzde Kütahya'daki çinıcılik Iznik imitasyonu-
nun etkisi altında. Bütün atölyeler lznik parçalannı
kopyalıyor. Bubence yanlış. lznik'ten faydalanılma-
lı ama araştırmalar yaparak kendme özgü bir şeyler
yapılmalı. Aslında bu bir bakış açısı.
- Türkiye'de el sanatlannm karşılaşhğı zorluklar
nelerdir 7
OLÇAR -Türkiye'de el sanatlanmn karşılaştığı en
büyük zorluk koordinasyon yetersızliğı. Bu benim
görüşüm. Benım konum olduğu ıçin söylüyorum.
Kültür Bakanlığı çim sanatı ıle ılgıh bir yardtmda bu-
lunmuyor. El sanatian alanmda geniş anlamda bir
kay ıtlama sistemı yok. En azından Kütahyada bır çi-
ni müzesi yok. Asırlardır bu sanatla uğraşmış bır top-
lum olmamıza rağmen kendı çini müzemiz yok. Ku-
rulacak deniliyor. bina hazır. yer hazır ama mü2e bir
türlü hayata geçırilemıyor. Bır araştırmacı Kütah-
ya'ya geldiği zaman hayal kınklığına uğruyor.
- Akademik olarak çimcilikle ilgili yeterli eğitimin
verikliğine inamyor ımmınuz ?
OLÇAR - Kütahya'daki üniverMtede el sanatlan
ile ilgili bırkaç bölüm açıldı ama benim edındiğim ilk
izlenım. üniversıte ile el sanatlannı sürdüren ustalar
arasındayeterli bir diy alog yok. Bırbirlerınden kopuk
olduklannı düşünüyorum. Akademik olarak yeterli
bır eğıtimin verildigıne ınanmıyorum ama en azın-
dan böyle bir eğıtim gerekhlıği üzerine bölümler açıl-
dt ki bu da bır gelişmedır. Süreç içensınde akademik
eğitımın yeterîi düzeye geteceğine inanıyorum ama
bu çok yavaş bır şekilde gerçekleşiyor. Yurt dışında
düzenlediğımiz sergılerde dikkatimi çeken ilk şey
oralarda akademikeğitime çok önem \ erilmesı \ e bu
eğıtimin düzeyli bir şekilde gerçekleştiriiiyor olma-
siydı. Türkiye ile karşılaştırdığınız zaman. bu çok
üzücû bir şey.
- Çini sanatı içerisinde kendini/i tekrar etmekten
nasıl kurtuluyorsunuz ? Bu bağlamda yenüikleri na-
sl gerçekleştiriyorsunuz ?
OLÇAR - Çınicihk bizım ata sanatımız. Geçrniş-
te birbirlerine çok benzer ışler yapılmış. Biz de ya-
pıtlanmızı oluştururken gerek slayt olsun gerekseki-
tap olsun geçmışte yapılan yapıtlardan esm alıyoruz.
Bu anlamda yeni bir şey kabul ettırmek zor. Yenilik
anlamında renkle veya obje ile oynuyor^unuz. Daha
önce yapılan işleri göz önünde bulundurarak. bir sen-
tez oluşturmaya çalışıyorum. Ömeğin. 13. yüzyılda
kullanılan ama günümüzde kullanılmayan altın va-
rak teknığini kullanıyorum. Böylelikle yapıtlanma
kendimden bir şeylerkatarak özgün yapıtlar üretme-
ye çalışıyorıım.
- Yurtdışında sergiler açtınız. Bu ser^lerin Tınans-
manı konusunda de>letten mi desiek alı>orsunuz ?
OLÇAR - De\ lerten hiçbır destek aimadım. Ge-
rek yurtiçınde gerek&e yurtdı^ında koleksiyoncular
beni çok ıv ı bir ^ekilde desteklediler. Yurtdışındakı
sergilerım hep dışardan insanlann da\etı ıle gerçek-
leştı.
- Çini ve seramik çahşmalan ile tanınan ba^ka ül-
keler var mı ?
OLÇAR - Ispanya'da cuarda secca teknigi ile se-
ramik çahşmalan yapılıyor. Aslında cuarda secca.
13. yüzyılda Ortaasya'da uygulanan bir teknık. En-
dülüs Eme\i Devletı ıle lspanyollar bu teknikle ta-
nışmışlar ve onu seramik işlennde kullanıyorlar. Ay-
nca benim büdfgnnUalya.Hmdıstan. Scmerkand.
Buhara. Meksika'da seramik çahşmalan gerçekle^-
tırilıyor \e bu ülkeler bu konuda uzmanlar. Bu bağ-
lamda Kütahya çinilerinın kendisıne has özelhği ol-
masına ragmen yurtdı^ında sesıni yeterınce duyur-
muş değil. Örneğin Yunanlılann yaptığı terracotta'
tekniğini (sirsız seramik) Necip usta Türkiye'de ha-
nka yapıyor. Ama onu Türkiye'de çokazkişi tanıyor.
Aslında bu bır tanıtım işi.
4
Şnr, hem oziuım, hem de
yazdchğı çağm
animarkah şair Erik Stinus,
şiirin geleceği konusunda hiç
de karamsar değil. "Bazılan
"şiir ayakta kalmayacak" diyor ama
bence şairler hep var olacaklar. Belki
bizim kitaplarımızı ciddiye almıyorlar,
şiirlerimızı okumuyorlar ama bu
durum sonsuza kadar sürmeyecek."
DUYGLi DL'RGLN
Çağda^ Danimarka şıinnin önemlı temsilcılenn-
den Erik Stinus. İstanbul'daydı. Evrensel Kültür
Merkezi'nin "AyınÖtekiYüzü'" ba^lıklı şiiretkin-
liğine katılmak üzere İstanbul'a gelen Stinus'a gö-
re şiir. "Hem ozanın hem yanldığı çağın bir resml
ozanın kendisini ve başkalannın yaşamını anlama
çabası".
1934 doğumlu Stinus. ülkesi Nazi i^gali altın-
dayken Nazi kamplannda tutulan şairleri kaçamak
ziyaretleri sırasında şiirle tanışıyor. Soğuk savaş
yıllannda Almanlara karşı dircniij örgütlerınde yer
almış ilcricilerie dost oluyor. Liseyi bitirdikten
sonra uzun \ol gemileriyle Pakistan. Hindistan,
Sri Lanka. Birmanyagibi ülkelere giden Stinus bu
yolculuklann kendisi içın dünyayı tanıma ve an-
lamada çok önemli olduğunu sövH'ıyor. W52 yı-
lında bir çeviri derlemesınde Nanm Hikmet"in şi-
iriyle karşılaşan Stinus. Nazım'dan çok etkileniyor
ve ijiirlerini kendi diline çevirmeye başlıvor. Ülke-
sinin ^iirınde özel bir yeri olan Stinus. dünyayı
ErikStinusTürk ttlı-hiş atıylailgisinin kökeninde
Na/ım Hikmet'in şiirintn yattığını beUrtivor.
kendisine yurt edinmis bir şair olarak, şiirierinde
toplumsal izlekkri ön plana çıkarmaktan yana.
Bugüne kadar başta V'arlık oimak üzere. çeşitli
dergılerde şiirlerine yer verilen ozanın. kendi de-
yimiyle '•sayısını anımsamayacak oranda" kitabı
bulunuyor.
Türkiye'ye birçok kez gelen ozan, Türk edebi-
yatıyla yakından ilgilendiğini beltrterek, bu ilgi-
nin kökeninde Nazım Hikmet'in siiri ile tanışma-
nın yattığını söylüyor. "Sanınm 40 yıl kadar önce
idi.Hindistan'a ^derken Türkiye'ye de uğramış-
tım. Bir Türk evinde konukluğum sırasında Na-
zını'ın şiirleri>le tanıştım. Nazım Hikmet'i Dani-
markacaya çevrilmiş şiirierinden zaten tanıyor-
dum. Türkiye*de bulunduğum o dönemde. Na-
zım^nşüıierinidünvantn hemen her ülkesine ulas-
tırmayakararverdim". Gerek Türkiye'ye yaptığı
sonraki ziyaretlerde, gerekse yurtdışında yaşayan
Türk şair ve yazarlarla kurduğu itişkiler sayesin-
de Türk edebiyatına giderek yakıniaşan Stinus.
"şiir, şairierin ana dilidir. Dünyanın farklı ülkete-
rinden gelen şairleri birara>a getiren en önemli ile-
tişim biçimidir şiir'" dıyor ve Türkiyeli bir şairın kı-
tabını.bir makaleye oranla çok daha kolay çevire-
bildiğini belirtiyor.
Türkiye hakkında kendisine anlatilanlar ile ken-
di gördükleri arasındaki büyük bir fark olmadığı-
nı söyleyen Stinus'a göre Türkiyeye. Danımar-
ka'dan bakmak daha ılginç. "Danimarka"da Tiir-
kiye'ye duyulan ilgi çok büyük. Bu ilgi. Battlı ülke-
lerindoğuya yönelrnesiyleilgilisanıyonım. Dünva-
>a.büyük bir pencereden bakıyoruz. artık. Aynı za-
manda, merak ve farklı ülkeleregidebilmek kolay-
laştı. Ancak. hâlâ eksik otarak gördüğüm bir şey
var, o da başka Ülkelere giden insanlann «ittikk'ri
\erin edebiyatıyla ilgi kurmaması. (>\sa bir ülkeyi
anlamak için, orada yazılan kitaplara bakmak ge-
rek. Edebivat bir ülkenin sahip olabileceği en bö-
yük zenginliktir*".
Dünyanın çeşitli ülkelerini tanımanın şiirine çok
şey katiığını düşünen Stinus. voleuluk vaptığı sü-
rece şiir yazmayacagını söylüyor. ~İlkyokuluğu-
mu çalıştığım ^mide vaptım. O gemiyi bir meta-
for olarak düşünmek de mümkün. Çünkü beni,
kanmı tanıyacağım Hindistan'a götürdü ve böyle-
likie iki ülkeye, iki farklı dümaya sahip oldum"
Türkiye'ye geiişlennin bir amacını da. "düşün-
celerindenya da ya/dıklanndan dolayı tutuklanan
veya hapse giren yazartara destek olmak" diye
açıklayan ozan, şaırin görev inin sadece şiir yazmak
olmadığını. şairin her şevden önce yaşaâığı toplu-
mun sorunlanna ve giderek tüm dünyaya karşı du-
yarlı olması gerektiğini anlatıyor. -Şair, beslendi-
«i kaynaklart çoğaltmak zonındadır. Bu da sadece
şiir yazarak olmaz. bir sanatçı için zorunluluktur.
Hele "şiir'in. kaderi olduğunu baştan beri anlamış-
sa".
İnsanlann şiirı yaşamlanndan bir miktar dışla-
dıöını düşünen Stinus. şiirin geleceği konusunda
hıç de karamsar değil "Bazılan 'şiir ayakta kal-
mayacak' diyor ama bence şairler hep var olacak-
lar. Belki bizim kitaplarımızı ciddiye almıyoıiar,şi-
irlerimiziokumu)oriar ama bu durum sonsuza ka-
dar sünneyeeek". Şiirin. farklı formlara bürünç'
rek yaşayacaömı düşünen Stinus.
w
Şili'de PiiMH;r-
het'in baskıcı rejimi sırasında insanlar. duvartara
şiir yazaıiardı. Aralannda bu yüzden tutuklanan- .
lar bile oldu ama onlar yılmadı.geceolunca duvar-
lan şiiıierle doldurmaya başladüar. Şiir San Di-
ego'nun her köşesindeydi. Ptnochet'e karşı halkın
silahıydı şiir" diyerek şiir için gerekirse aynı mü-
cadeleyi vereceğınt söylüyor.
Füdr ve Sanat Eserleri Yasası'nda değişîklîk
Kültür Servisi - 5846 sayıh Fikir ve
Sanat Eserleri Yasası'nın bazı
maddelerinin değıştirilmesine ilişkin
olarak hazırlanan yasa tasansı Kültür
Bakanı Köksal Toptan tarafından
Başbakanlığa sunuldu. Toptan. teknik
düzeyde gerçekleşirilen bir dizi
çalışma ve ilgili çevrelerle yapılan
görüşmeler sonucunda. vasanın bazı
maddekrinin Türktye'nin taraf olduğu
ulustararast anlaşmalara uyumsuzluk
gösterdiğinın saptandığını belirtti.
Vasanın bazı maddelerinde kültür-
sanat çevrelerinin de eleşirilerine yol
açan btrtakım eksikliklerbulunduğımu
ifade eden Kültür Bakanı. "Tüm bu
nedenlerden dolayı > asanın bazı
maddelerinin değiştirilmesi ihtiyacı
dofmuştur" dedi.
Toptan. hazırlanan kanun tasarısına
ilişkin olarak 1951 tarıh ve sayıh Fikir
ve Sanat Eserien Yasası'nın bazı
maddelerinin değiştirilmesıne ilişkin
4110 sayılı vasanın 12 Haziran 1995
tarihınde yürürlüğe girdiğini
anımsatarak bu çalışmanın. vasanın
yalnızca 33 maddesinin değiştirilmesi
ile gerçekleştirildiâini belirtti. Toptan,
"4110 saydı kanunun TBMM'de
görüşülmesinden hemen sonra 12
Temmuz 1995 tarihinde yürürlüğe
giren icracı sanatçılar. fonogram
yapımcıları ve yayın kunıluşlarının
korunması ile ilgili Roma Sözleşmesi'ne
ye Edebiyat Eserlerinin Korunmasına
İlişkin Bern Sözleşmesi'nin 111979
Paris Metni'ne taraf olmamız,
kanundaki eksikliklerin uluslararası
normlarla uyumlaştırdması
gerekliüğiıü ortaya çıkarmıştır." dedi.
Toptan. tüm bu nedenlerden dolayı
yasanın bazı maddelerinin
değiştirilmesi geregı doğduğunu
belirtti: "Türkiye'nin çağdaş dünyada
hak ettigi yeri alabilmesi: fikri haklara.
düşünceye ve sanata gösterdiği saygı ile
mümkündür"
Yasa tasarısına eklenen yeni fıkrayla.
meslek birlikleri ve eser sahibi
arasındaki ilişkilerde tarafiann hak ve
çıkarları daha yeterli biçimde
korunacak. Eser sahibi isterse kendi
eserlen ile ilgili haklannı meslek
birliğine bilgi vererek kendisi de takip
edebilecek.
Tasanya, ödünç verme hakkı eklenerek
bu hak. eser sahibinin önemli bir hakkı
olarak değerlendiriliyor ve bu şekilde
uluslararası hukuka uyum sağlaması
amaçlanıyor.
Uluslararası sistemde eser sahibinin
haklannın konınmasıyla ilgili genel
ölçü olarak eserin alenileşmesinden
itibaren 70 yıl olan koruma süresi, eser
sahibinin yaşam boyu ve ölümünden
sonraki 70 yıh da kapsayarak yeniden
düzenleniyor. Sinema eserlerinde eser
sahibinin birden fazla olması
durumunda, hayatta kalan son eser
sahibinin ölümünden itibaren koruma
süresi 70 yıl olarak öngörülüyor.
Röportaj ile ilgili madde yeniden
düzenlenerek röportaj yapanların telif
haklanna konu olan eserlerden
yararlanması sırasında. eser
sahiplerinin haklanna zarar verecek
girişimleri önleyecek yeni bir hüküm
getiriliyor. Radyo. telev izyon
yayinlarında telif hakkı ödemesiz eski
sistemın getirdiği sorunlar nedenıyle
bu madde yeniden düzenlenerek bu
yayınlardaki kısa tespitlerle ilgili
istisna. uluslararası fikri mülkiyet
mevzuatına uygun olarak kaldınlıyor.
Yalnızca TRT'nin yurtdışı kısa dalga
yayınlan ıstisnai uîusal çıkarlar göz
önüne alınarak korunuyor.
Fikir ve sanat eserlerinin
çoğaltılmasına yarayan çeşitli araçlar
kapsamına "bilgisayar disketi"nden
sonra "fotokopi makinesi" de alınıyor.
Eser sahibinin mali haklanna tecavüz
durumuyla ilgili zaran ispat küifeti,
eser sahibinin haklannı elde etmesini
zorlaştırdığından kanun maddesi
veniden düzenleniyor ve eser sahibinin
normal şarttarda isteyebileeeğt bedel
ölçüsü kabul ediliyor. Buna göre iznı
ahnmavan eser sahibi "izni alınmtş
olsaydı" o zaman isteyebileceği
normal bedelin üç katını isteyebilecek.
Taslağa göre. telif haklanyla ilgili
davalar, özel uzmanlık gösteren
mahkemelerce çözüme bağlanacak.
Böylece Türkiye"de bu alanda ihtisas
mahkemelerinin kurulması yolu
açıhyor.
Telif hakkı konusu olan ürünler
eskisine oranla daha fazla dünya
ülkeleri arasında dolaşıma neden
olması dolayısıyla. yasada yer alan
zabtt. müsadere \e imha gibi hukuki
önlemlere. "^imrüklerde el koyTM"
maddesi de ekleniyor. Tasanyla,
komşu hak sahipleri arasına film
yapımcıları. icracı sanatçılann ödünç
verme haklan ekleniyor. Kamu düzeni
kavramıyla fikir ve sanat eserlerinin
radyo. telev izyon programiannda
yayımlanmasıyla ilgili ıstısna da
kaldırıldı
Suçun tekran halinde etkin bir şekilde
ortadan kaldınlması için kanunda
belirttlen para cezalan, suçun aynı yıl
içerisinde tekrarlanması durumunda iki
katınaçıkarıldı.
Yeni düzenlemede, 5846 sayılı kanun
ile getirılen sürelerin bir yıllık geçiş
döneminden sonra uygulanması
öngörüldü.
4
Tarîk, sanat ve
yaşam' koleksiyonu
Kültür Senisi-Küsav tarafından düzenle-
nen ve Oyak Sigortanın sponsorluğunu üst-
lendiği "Tarih, Sanat ve Yaşam" adlı özel ko-
leksn on. Topkapı Sarayı Alay Köşkü'nde ser-
gilenmeye başlandı. 6 kasım tarıhıne kadar
açıkkalacak sergide 17.. 18. ve 19. yüzyıllar-
dan günümüze kalan padışah fermanlan. gra-
vürler. hatlar. resim ve haritalar yer ahyor.
Mimar Sinan Oniversitesi Geleneksel Türk
Sanatlan Bölümü'nü bitirdikten sonrahalı-kı-
lim üzerine master yapan Nügün Sensoy. bu
sergide on yılda topladığı koleksiyonundan
16Oyapıtı sergiliyor Bunlar. l.AhmetüLSe-
lim'den Vahdettin'e kadar padişah fennanla-
rı. Yan Mour, Memmling. T. Alîone. Bartlett
Sahador Dali gravürlen, Kazasker Vlustafa
İzzet Şevki Efendi, Sami Efendi hatlan. de-
ğerli P . yüzyıl Osmanlı haritalan. ressam .Mi
Rıza. Haİil l^şa koleksiyonu anonım tablolar-
dan oiuşuyor. Aynca kullanım eşyalan arasın-
da 19. yüzyıl Edirne kavukluklan. tahtlar, Sü-
leymaniye-havan-lll. Napolyon devri şamdan-
lan. Istanbul işi masalar. art deco. art nouve-
au ve gotik stili çeşitlı mobilyalar da bulunu-
yor.
Koleksiyonda. Edirne dolap. Edirne tahî.
Boğaz tablosu. Alı Rıza - Küçüksu Kasn ve
Abdülhamit Han tarafından Mekke emirine
gönderilen Menşur, dikkat çeken parçalar ara-
sında.
Nilgün Sensoy, sergide koleksiyonunun an-
cak onda birinın yer aldığını. 160 yapıtın
140'mın satışa çıkanldığmı ötekılerin sadece
sergilendiğıni belirtiyor. "KendimeaitbirSel-
çukkoleksîyonum var ki, bunu bir kitap halin-
desanatseverleresuıımayıptanlıyorum-diyen
Nilgün Sensoy,buyapıtlann nasıl korunduğu-
na ilişkin sorumuza "Hepsı.banagorcçokbü-
yük rakamlara sigortalandı. Ben koleksiyo-
numdaki yapıtiara kendi çocuğum gibi bakı-
yonım. Benden daha iyi bakabitecek kimse ol-
duğunu da zannermiyorum. Eskiyenler ozel
aherli kâğıtlarda restore ediliyor" yanıtını v er-
di.
Tarihi eserlenn devlet müzeleri yerine.özel
koleksıyonlannda bulunmasına yönelik yo-
rumlara karşıhk. Şensoy müzeleri eleştirerek.
"Müzelerde artık yer yok. Müzelerimizin ha-
lini biliyorsunuz. Resim Hey kel Müzesi'nin ar-
ka tarafını »örmenizi isterim. Ben zaten şahsi
bir müzeyapmakistiyonınr dedi. Sensoy. al-
tı aya kadar Maçka'da Sensoy'un ailesine ait
bir binada kültür ve sanat müzesi kuracağınr.
burada sergiler. sempoz>unılar ve sanat tarıhı
derslerinirı de verileceğinı söyledi. Koleksi-
yonunda II. Beyazıt Vakfiyesi ve Vahdettin"in
bugüne kadarkalan dörtfermanından dördün-
cüsüne de sahip olan Sensoy, koleksiyonuna
büyük tutkuyla baglı olduğunu ve asla satma-
yacağını sözlerıne ekledı.
İ
I İ1
nlü gitarist Pepe Romero,7 kasımda şef Kennety Sillito yönetimindeki The Academy
of St. Martin in the Fields orkestrası eşliğinde bir konser verecek.
Pepe Romero'dan Rodrigo yorumu
Kültür Senisi - Dışbank. 31. yıldönüınünde. geleneksel
kültür etkınlıkleri çerçevesinde bir konser düzenleyecek.
Ünlü gitarist Pepe Romero, şef Kenneth Sillito
yönetimindeki The Academy of St Martin ın the Fields
orkestrası eşliğinde bır konser verecek. Çırağan Oteli Balo
Salonunda. 7 kasım salı günü venlecek olan konserde:
Mozart'ın "Sı Bemol Majör 33. Senfoni"sı. Joaquin
Turina'nın "La Oracion Del ToreıtTsu v e Joaquin
Rodrigo''nun ünlü gıtar konçertosu "Concierto de Aranjuez"
seslendinlecek. Birçoğu düny. a prömiyen olan 50'nın
üzerinde albüm çtkartan Pepe Romero. Giuhanı ve
Rodrigo'nun konçertolannm tümünü kaydeden ilk gitarist
olarak ün yaptt. Amerıkan üniversıtelerinde ders veren
Romero, Salzburg Mozarteum Akademisi'nde ve
Schlesvvig-Holstetn Festivali'nde usta sınıflannı yönetiyor.
1959 yılmda Sır Neville Marnner ve Londra'nın önde gelen
bir grup orkestra sanatçısı tarafından kurulan The Academy
of St. Martin in the Fields. aralannda 8 Edıons. Romantık
çağm ve 20. yüzyıtın barok \e klasik tarzda yapıtlannı
sunan ve 10Ö0"i askın çalışması bulunan Akademi.
dünyada. müziğı en fazla kaydedilmiş olan oda orkestrası
olarak tamnıyor. 19S0 yıhndan beri Akademi'nin şefliğinı
ve yönetmenliğıni yürütmekte olan Kenneth Sillito, aynı
zamanda Akademi'nin sanat yönetmenliğini de sürdürüyor.
BUAŞAMADA
ŞÜKRAN KURDAKUL
"Yaşasın Edebiyat"
Balıkesir Belediyesı'yle Kültür Müdürtüğü'nün bir-
likte düzenlediğı Sabri Aitınel Şiir Yanşması'nda üç
şair ödül aldı bu yıl.
Veysel Çolak, Yunus Koray, Mehmet Mümtaz
Tuzcu.
Üçü de, şiirlerıni hangı dergıde görsem, okuma
hevesi duyduğum şairlerden.
Heybelerinde kaç dönemin uğultusu birikmiş.
Bu gıtgide "korsan gem/s/"ne dönen dünyada ya-
ratılanyla bütünleşmişler.
Üçü de uzağa bakabilıyor.
Veysel Çolak' ın ilk kitabı, Tenin Yaktığı Bir Yaradan
1978 tarihini taşıyordu.
Şairler için de önemli bir zaman diljmi bu. Değişik
dönemeçlerden geçersin. Beklemediğın kapılar açı-
lir yaşam serüveninin önünde. Kırkına yaklaştıkça,
begeni ölçütlerin değişir, şiinnle hesaplaşmayetene-
ği kazanırsın.
"Şairler ve Yazariar Sözlüğü "nde, Veysel'in ilk ki-
tabıyla "Coşkunun, sevginin, yaşama bakış biçimle-
rinin, başkaldınnın, çeiişkileri bilinçie yorumiamanın
yarattığı bir ortamda kuşağının ortak dilınden anna-
rak kendi dilini yaratma başansı" gösterdiğini yaz-
mıştım.
1980'li yıllarda çalışmalannı aralıksız sürdürdü Vey-
sel. Günlerin Yağmurunda (1980), Aşkolsun (1982),
Fotoğraf Arkalıklan (1985). Ötesi Yar (1985), ölüler
Diyaloğu (1988) kitaplanndaki şitıierde de arayan şa-
ir kimliğinden kopmadı.
Coşkunun ve üzgünlüğün estetiğini arayan.
"Ürperen yüzunü aniıyorum
Deltasına koşan akarsuları
Korku güncet ve yaygın
Hiç kimse azalan günlerini bilmiyor
Kayboluyor yolculann durağı.
Datgalan yaratan şok mangalan
Şimdi kendine kırgın."
•k
İlk çalışmalannı Ahmet Say'ın yayımladığı Türki-
ye Yazılan (Nisan 1977-Şubat 1983) dergisinde gör-
düğümüz Yunus Koray 80'li yıllarda ortaya çıkan
şairlerden.
Şiirinin belirgin özelliği yapısı. Çoğun birkaç söz-
cükle kurulmuş dizelerle oluşan Dir yapı bu. Yalın
ama çağnşımlar zenginı. Özgün tamlamalarla etkisi
süren bır şiir.
Akademi Kıtabevi Ödülü'nü kazanan ilk kıtabı"Va-
şamı Yargılayan Ş)7r/er"inin tadına varanlardan Onat
Kutlar diyor ki:
"Kısa, yoğuniaştınlmış mısralaria oluşturulan şiîr-
leri aynı zamanda yaşam karşısında tutariı bir tavrı,
düşünsel ve duygusal bir dehnliği de içeriyor."
Yabancı kalmıyorsunuz bu düşünsel ve duygusal
derinliğe.
"bun'lar
benim ellenm
Uzanmışlar çağa
O büyük savaş'tan.
bun'lar ayaklanm
yok gibiler gecede
gözlerim bunlar
actmn dürburıien"
Mehmet Mümtaz Tuzcu da uzun yıllar dizelerin-
de evrenin savrulduğu şiirleryazdı. Ölçüye, uyağa ve
tamlamalara düşkün bir şair. Ölçünün tekdüzeligin-
den kurtutunca derinden etkileyebiliyor okurunu.
"Bekleyişin sıtması", "cesetlerin dalgınlığı", "is-
kelet hecelerle", "ergımiş kurşun", "beton krallığı",
kançavlanı", "kınktırmanışlar", "ölümünveznesi" gi-
bi özgün ve vurucu tamlamalarla alıp götüren dize-
ler yazabiliyor.
Ince yergi uyarılanyla dalgmlıklanmıza, görmezük-
ten gelmelerimize alışkanliğımızın vurdum duymaz-
lığına dokunmayı seven bir şair Mümtaz.
Uzakta kalmış gibi ama yakınımızda. "Onca pisli-
ğe içerlemıyor musunuz?" diye sorar gibi.
"Yangılar, süngüler, çiçek küllen...
Taşmalarla ödemiş doldurduğu yatağı
Her yanını yoklayıp karanlıkla eşleşmiş
Damağında birıken balçığı savunuyor
Güneşler yükseltiyor mermi çukurtannda
Uzun silah ses/eri uğulduyor beyninde
Duman yiıklü loşlukta bir süresiz atışma"
Bu, haramilerin köşe başlarını tuttuğu dünyada
Sait Faik'in coşkulu sözcüklerini yinelemek geliyor
içimden:
"Yaşasın edebiyat.."
Kaan Arslanoğlu'nun 'Kişilikter'
adlı romaıu toplatddı
B Kültür Senisi- Kaan Arslanoğlu'nun İnsancıl
Yayınlanndan çıkan "Kisihkler " adlı romanı,
matbaadan çıktığı günün ertesı İstanbul 2. Sulh Ceza
Mahkemesi'nin 25.10.1995 tarihli kararıyla toplatıldı.
Mahkeme kararında kitapta Atatürk'ün hatırasına
hakaret edildiği. bu nedenle toplama karan verildiğı
belirtildi. Yayınevinden yapılan açıklamada ise.
savcılann bu hızlı tutumunun 'edebiyat
eleştirmenlerine de örnek olması gerektigi' belirtildi.
Açıklamada. suç iddiası ve toplatma gerekçesinin
hayretle karşılandığı da ifade edılerek karara karşı
bütün hukuki yolların kullanılacağı kaydedildi.
"Özdenoğlu Şiir Yarışması"
sonuçlandı
• ANKAR\ (L'BA) - Mülkiyelüer Birliği Vakfı'nın
şair ve yazar Şinasi Özdenoğlu adına düzenlediği şiir
yarışması sonuçlandı. \ekta Güngör
Özden'in başkanlığında Salıh Er. Prof. Dr. Mustafa
Canbolat. Doç. Dr. C engiz Ertem \e Alımek Özer'den
oluşan seçiciler kurulu. birinciliğe Beytullah
Hatoğkf ntın "Bir Bulut Ötede Kai". ikinciliğe
Yasemın Çalıkır'ın "Tellere Takılı Yüreğim".
üçüneülüğe FilizTopuz'un "(,'ocuktu Ellenm,
Aldırmazdf" adlı siirlerini değer buldu. Seçiciler
Kurulu. Turgay Değırmencınin "SevgililerGününde
Dün". Ali Burak Orum'un "Geleceöim" adlı siirlerini
de mansiyonla odüllendırdi. Özdenoğlu Şiir
Yanşması'nın ödül törenı. Mülkıye'nın kuruluş
yıldönünıü olan 4 aralıkta Ankara'da Siyasal Bilgiler
Fakültesi'nde yapılacak
100 TÜPK FıtmiCD'si
• İSTANBUL (l'BA) - Ûçüncü Bovut fırması
tarafından hazırlanan C'D'de yönetmeııler. senaristler,
oyuncular. görüntü yönetmenleri ve müzisyenler
hakkında aynntılı bilgi yer ahyor. Üçüncü Boyut,
sinemanın 100. yılı etkinlikleri kapsamında
hazırladığı. bu alanın ilk çalışması olan CD içinde,
ayrıca. konular. ödüller. eleştiriler gibi, filmlere ilişkin
diğer bilgiler de yer alıyor. Sinemaseverlerin ve
konuya ilgi duyan araşiırmacılann ilgi gosterdiği
çalışmada. Türkiye'de düzenlenen önemli sinema
festivalleri ıle. kronolojik sıralamayla ödüller
listesi de kullanıcılara sunuldu.