05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KEKİM 1995 PAZARTESl CUMHURtYET SAYFA KULTUR 15 SıtkıOlçar,Kütahya'v dabirçininıüzesiolmaınasındanyakınıyor.(Fotoğraf:K.UBlLAYTCNTÜL) Kültür BakanhğL, çinî sanabna ilgî göstermiyor M.AZİZEKREN Sttkı Olçar. yıtip gitmekte olan Kütahya çtnicılı- ğmeyenı bır renk. yenı bır soluk getiren bir çıni us- tası. Çini çahşmalannda daha çok lznik ve Kütahya örneklennı hedefalarak venihklere yönelen Olçar'ın sergısi Sark HayatSıgorta'nın Altunizade'deki bina- smda gerçekleştirıldı. Önümüzdeki günlerde Ispan- ya ve Japonya'da bırer sergı açacak olan Oiçar'ın ser- "gisı. 1986 yılında Türkiye'de ilk olarak 360 derece- lik görüşle eksiz olarak fotoğraf çekimini gerçekleş- tiren \e fotoğrarta renk, kontrashğın kontrolü, mavi- nin kuvvetlendirılmesi gibi konularda kesifieri olan* foto|raf sanatçısı Ersia Alok'un dıa gösterisiyle ta- nıtıldı. - kütahya'da çmiciliksanatının bfiyük bir kiiltürel mirası \ar. Günümü/de kütahya'da çiniciltğin konu- nıu nasıl ? SITKI OLÇAR - Kütahya'da çtnıcılik asırlardır yapılmakta. Söyledıginız gibi büyük bir kültürel mi- ras var. Aynca bu ruh v e duygu Kütahya'da var. Son senelerde çinicilikle ılgıli pek çok fabrika ve atölye- ler kuruldu. Fakat ben eskisi gibi 5-10 kişı ile küçük biratölyedeçalışıyorum. Kütahya tarihte kendine has yorumİar oluşturmuş ve bunun üzerineçalışmış. Gü- nümûzde Kütahya'daki çinıcılik Iznik imitasyonu- nun etkisi altında. Bütün atölyeler lznik parçalannı kopyalıyor. Bubence yanlış. lznik'ten faydalanılma- lı ama araştırmalar yaparak kendme özgü bir şeyler yapılmalı. Aslında bu bir bakış açısı. - Türkiye'de el sanatlannm karşılaşhğı zorluklar nelerdir 7 OLÇAR -Türkiye'de el sanatlanmn karşılaştığı en büyük zorluk koordinasyon yetersızliğı. Bu benim görüşüm. Benım konum olduğu ıçin söylüyorum. Kültür Bakanlığı çim sanatı ıle ılgıh bir yardtmda bu- lunmuyor. El sanatian alanmda geniş anlamda bir kay ıtlama sistemı yok. En azından Kütahyada bır çi- ni müzesi yok. Asırlardır bu sanatla uğraşmış bır top- lum olmamıza rağmen kendı çini müzemiz yok. Ku- rulacak deniliyor. bina hazır. yer hazır ama mü2e bir türlü hayata geçırilemıyor. Bır araştırmacı Kütah- ya'ya geldiği zaman hayal kınklığına uğruyor. - Akademik olarak çimcilikle ilgili yeterli eğitimin verikliğine inamyor ımmınuz ? OLÇAR - Kütahya'daki üniverMtede el sanatlan ile ilgili bırkaç bölüm açıldı ama benim edındiğim ilk izlenım. üniversıte ile el sanatlannı sürdüren ustalar arasındayeterli bir diy alog yok. Bırbirlerınden kopuk olduklannı düşünüyorum. Akademik olarak yeterli bır eğıtimin verildigıne ınanmıyorum ama en azın- dan böyle bir eğıtim gerekhlıği üzerine bölümler açıl- dt ki bu da bır gelişmedır. Süreç içensınde akademik eğitımın yeterîi düzeye geteceğine inanıyorum ama bu çok yavaş bır şekilde gerçekleşiyor. Yurt dışında düzenlediğımiz sergılerde dikkatimi çeken ilk şey oralarda akademikeğitime çok önem \ erilmesı \ e bu eğıtimin düzeyli bir şekilde gerçekleştiriiiyor olma- siydı. Türkiye ile karşılaştırdığınız zaman. bu çok üzücû bir şey. - Çini sanatı içerisinde kendini/i tekrar etmekten nasıl kurtuluyorsunuz ? Bu bağlamda yenüikleri na- sl gerçekleştiriyorsunuz ? OLÇAR - Çınicihk bizım ata sanatımız. Geçrniş- te birbirlerine çok benzer ışler yapılmış. Biz de ya- pıtlanmızı oluştururken gerek slayt olsun gerekseki- tap olsun geçmışte yapılan yapıtlardan esm alıyoruz. Bu anlamda yeni bir şey kabul ettırmek zor. Yenilik anlamında renkle veya obje ile oynuyor^unuz. Daha önce yapılan işleri göz önünde bulundurarak. bir sen- tez oluşturmaya çalışıyorum. Ömeğin. 13. yüzyılda kullanılan ama günümüzde kullanılmayan altın va- rak teknığini kullanıyorum. Böylelikle yapıtlanma kendimden bir şeylerkatarak özgün yapıtlar üretme- ye çalışıyorıım. - Yurtdışında sergiler açtınız. Bu ser^lerin Tınans- manı konusunda de>letten mi desiek alı>orsunuz ? OLÇAR - De\ lerten hiçbır destek aimadım. Ge- rek yurtiçınde gerek&e yurtdı^ında koleksiyoncular beni çok ıv ı bir ^ekilde desteklediler. Yurtdışındakı sergilerım hep dışardan insanlann da\etı ıle gerçek- leştı. - Çini ve seramik çahşmalan ile tanınan ba^ka ül- keler var mı ? OLÇAR - Ispanya'da cuarda secca teknigi ile se- ramik çahşmalan yapılıyor. Aslında cuarda secca. 13. yüzyılda Ortaasya'da uygulanan bir teknık. En- dülüs Eme\i Devletı ıle lspanyollar bu teknikle ta- nışmışlar ve onu seramik işlennde kullanıyorlar. Ay- nca benim büdfgnnUalya.Hmdıstan. Scmerkand. Buhara. Meksika'da seramik çahşmalan gerçekle^- tırilıyor \e bu ülkeler bu konuda uzmanlar. Bu bağ- lamda Kütahya çinilerinın kendisıne has özelhği ol- masına ragmen yurtdı^ında sesıni yeterınce duyur- muş değil. Örneğin Yunanlılann yaptığı terracotta' tekniğini (sirsız seramik) Necip usta Türkiye'de ha- nka yapıyor. Ama onu Türkiye'de çokazkişi tanıyor. Aslında bu bır tanıtım işi. 4 Şnr, hem oziuım, hem de yazdchğı çağm animarkah şair Erik Stinus, şiirin geleceği konusunda hiç de karamsar değil. "Bazılan "şiir ayakta kalmayacak" diyor ama bence şairler hep var olacaklar. Belki bizim kitaplarımızı ciddiye almıyorlar, şiirlerimızı okumuyorlar ama bu durum sonsuza kadar sürmeyecek." DUYGLi DL'RGLN Çağda^ Danimarka şıinnin önemlı temsilcılenn- den Erik Stinus. İstanbul'daydı. Evrensel Kültür Merkezi'nin "AyınÖtekiYüzü'" ba^lıklı şiiretkin- liğine katılmak üzere İstanbul'a gelen Stinus'a gö- re şiir. "Hem ozanın hem yanldığı çağın bir resml ozanın kendisini ve başkalannın yaşamını anlama çabası". 1934 doğumlu Stinus. ülkesi Nazi i^gali altın- dayken Nazi kamplannda tutulan şairleri kaçamak ziyaretleri sırasında şiirle tanışıyor. Soğuk savaş yıllannda Almanlara karşı dircniij örgütlerınde yer almış ilcricilerie dost oluyor. Liseyi bitirdikten sonra uzun \ol gemileriyle Pakistan. Hindistan, Sri Lanka. Birmanyagibi ülkelere giden Stinus bu yolculuklann kendisi içın dünyayı tanıma ve an- lamada çok önemli olduğunu sövH'ıyor. W52 yı- lında bir çeviri derlemesınde Nanm Hikmet"in şi- iriyle karşılaşan Stinus. Nazım'dan çok etkileniyor ve ijiirlerini kendi diline çevirmeye başlıvor. Ülke- sinin ^iirınde özel bir yeri olan Stinus. dünyayı ErikStinusTürk ttlı-hiş atıylailgisinin kökeninde Na/ım Hikmet'in şiirintn yattığını beUrtivor. kendisine yurt edinmis bir şair olarak, şiirierinde toplumsal izlekkri ön plana çıkarmaktan yana. Bugüne kadar başta V'arlık oimak üzere. çeşitli dergılerde şiirlerine yer verilen ozanın. kendi de- yimiyle '•sayısını anımsamayacak oranda" kitabı bulunuyor. Türkiye'ye birçok kez gelen ozan, Türk edebi- yatıyla yakından ilgilendiğini beltrterek, bu ilgi- nin kökeninde Nazım Hikmet'in siiri ile tanışma- nın yattığını söylüyor. "Sanınm 40 yıl kadar önce idi.Hindistan'a ^derken Türkiye'ye de uğramış- tım. Bir Türk evinde konukluğum sırasında Na- zını'ın şiirleri>le tanıştım. Nazım Hikmet'i Dani- markacaya çevrilmiş şiirierinden zaten tanıyor- dum. Türkiye*de bulunduğum o dönemde. Na- zım^nşüıierinidünvantn hemen her ülkesine ulas- tırmayakararverdim". Gerek Türkiye'ye yaptığı sonraki ziyaretlerde, gerekse yurtdışında yaşayan Türk şair ve yazarlarla kurduğu itişkiler sayesin- de Türk edebiyatına giderek yakıniaşan Stinus. "şiir, şairierin ana dilidir. Dünyanın farklı ülkete- rinden gelen şairleri birara>a getiren en önemli ile- tişim biçimidir şiir'" dıyor ve Türkiyeli bir şairın kı- tabını.bir makaleye oranla çok daha kolay çevire- bildiğini belirtiyor. Türkiye hakkında kendisine anlatilanlar ile ken- di gördükleri arasındaki büyük bir fark olmadığı- nı söyleyen Stinus'a göre Türkiyeye. Danımar- ka'dan bakmak daha ılginç. "Danimarka"da Tiir- kiye'ye duyulan ilgi çok büyük. Bu ilgi. Battlı ülke- lerindoğuya yönelrnesiyleilgilisanıyonım. Dünva- >a.büyük bir pencereden bakıyoruz. artık. Aynı za- manda, merak ve farklı ülkeleregidebilmek kolay- laştı. Ancak. hâlâ eksik otarak gördüğüm bir şey var, o da başka Ülkelere giden insanlann «ittikk'ri \erin edebiyatıyla ilgi kurmaması. (>\sa bir ülkeyi anlamak için, orada yazılan kitaplara bakmak ge- rek. Edebivat bir ülkenin sahip olabileceği en bö- yük zenginliktir*". Dünyanın çeşitli ülkelerini tanımanın şiirine çok şey katiığını düşünen Stinus. voleuluk vaptığı sü- rece şiir yazmayacagını söylüyor. ~İlkyokuluğu- mu çalıştığım ^mide vaptım. O gemiyi bir meta- for olarak düşünmek de mümkün. Çünkü beni, kanmı tanıyacağım Hindistan'a götürdü ve böyle- likie iki ülkeye, iki farklı dümaya sahip oldum" Türkiye'ye geiişlennin bir amacını da. "düşün- celerindenya da ya/dıklanndan dolayı tutuklanan veya hapse giren yazartara destek olmak" diye açıklayan ozan, şaırin görev inin sadece şiir yazmak olmadığını. şairin her şevden önce yaşaâığı toplu- mun sorunlanna ve giderek tüm dünyaya karşı du- yarlı olması gerektiğini anlatıyor. -Şair, beslendi- «i kaynaklart çoğaltmak zonındadır. Bu da sadece şiir yazarak olmaz. bir sanatçı için zorunluluktur. Hele "şiir'in. kaderi olduğunu baştan beri anlamış- sa". İnsanlann şiirı yaşamlanndan bir miktar dışla- dıöını düşünen Stinus. şiirin geleceği konusunda hıç de karamsar değil "Bazılan 'şiir ayakta kal- mayacak' diyor ama bence şairler hep var olacak- lar. Belki bizim kitaplarımızı ciddiye almıyoıiar,şi- irlerimiziokumu)oriar ama bu durum sonsuza ka- dar sünneyeeek". Şiirin. farklı formlara bürünç' rek yaşayacaömı düşünen Stinus. w Şili'de PiiMH;r- het'in baskıcı rejimi sırasında insanlar. duvartara şiir yazaıiardı. Aralannda bu yüzden tutuklanan- . lar bile oldu ama onlar yılmadı.geceolunca duvar- lan şiiıierle doldurmaya başladüar. Şiir San Di- ego'nun her köşesindeydi. Ptnochet'e karşı halkın silahıydı şiir" diyerek şiir için gerekirse aynı mü- cadeleyi vereceğınt söylüyor. Füdr ve Sanat Eserleri Yasası'nda değişîklîk Kültür Servisi - 5846 sayıh Fikir ve Sanat Eserleri Yasası'nın bazı maddelerinin değıştirilmesine ilişkin olarak hazırlanan yasa tasansı Kültür Bakanı Köksal Toptan tarafından Başbakanlığa sunuldu. Toptan. teknik düzeyde gerçekleşirilen bir dizi çalışma ve ilgili çevrelerle yapılan görüşmeler sonucunda. vasanın bazı maddekrinin Türktye'nin taraf olduğu ulustararast anlaşmalara uyumsuzluk gösterdiğinın saptandığını belirtti. Vasanın bazı maddelerinde kültür- sanat çevrelerinin de eleşirilerine yol açan btrtakım eksikliklerbulunduğımu ifade eden Kültür Bakanı. "Tüm bu nedenlerden dolayı > asanın bazı maddelerinin değiştirilmesi ihtiyacı dofmuştur" dedi. Toptan. hazırlanan kanun tasarısına ilişkin olarak 1951 tarıh ve sayıh Fikir ve Sanat Eserien Yasası'nın bazı maddelerinin değiştirilmesıne ilişkin 4110 sayılı vasanın 12 Haziran 1995 tarihınde yürürlüğe girdiğini anımsatarak bu çalışmanın. vasanın yalnızca 33 maddesinin değiştirilmesi ile gerçekleştirildiâini belirtti. Toptan, "4110 saydı kanunun TBMM'de görüşülmesinden hemen sonra 12 Temmuz 1995 tarihinde yürürlüğe giren icracı sanatçılar. fonogram yapımcıları ve yayın kunıluşlarının korunması ile ilgili Roma Sözleşmesi'ne ye Edebiyat Eserlerinin Korunmasına İlişkin Bern Sözleşmesi'nin 111979 Paris Metni'ne taraf olmamız, kanundaki eksikliklerin uluslararası normlarla uyumlaştırdması gerekliüğiıü ortaya çıkarmıştır." dedi. Toptan. tüm bu nedenlerden dolayı yasanın bazı maddelerinin değiştirilmesi geregı doğduğunu belirtti: "Türkiye'nin çağdaş dünyada hak ettigi yeri alabilmesi: fikri haklara. düşünceye ve sanata gösterdiği saygı ile mümkündür" Yasa tasarısına eklenen yeni fıkrayla. meslek birlikleri ve eser sahibi arasındaki ilişkilerde tarafiann hak ve çıkarları daha yeterli biçimde korunacak. Eser sahibi isterse kendi eserlen ile ilgili haklannı meslek birliğine bilgi vererek kendisi de takip edebilecek. Tasanya, ödünç verme hakkı eklenerek bu hak. eser sahibinin önemli bir hakkı olarak değerlendiriliyor ve bu şekilde uluslararası hukuka uyum sağlaması amaçlanıyor. Uluslararası sistemde eser sahibinin haklannın konınmasıyla ilgili genel ölçü olarak eserin alenileşmesinden itibaren 70 yıl olan koruma süresi, eser sahibinin yaşam boyu ve ölümünden sonraki 70 yıh da kapsayarak yeniden düzenleniyor. Sinema eserlerinde eser sahibinin birden fazla olması durumunda, hayatta kalan son eser sahibinin ölümünden itibaren koruma süresi 70 yıl olarak öngörülüyor. Röportaj ile ilgili madde yeniden düzenlenerek röportaj yapanların telif haklanna konu olan eserlerden yararlanması sırasında. eser sahiplerinin haklanna zarar verecek girişimleri önleyecek yeni bir hüküm getiriliyor. Radyo. telev izyon yayinlarında telif hakkı ödemesiz eski sistemın getirdiği sorunlar nedenıyle bu madde yeniden düzenlenerek bu yayınlardaki kısa tespitlerle ilgili istisna. uluslararası fikri mülkiyet mevzuatına uygun olarak kaldınlıyor. Yalnızca TRT'nin yurtdışı kısa dalga yayınlan ıstisnai uîusal çıkarlar göz önüne alınarak korunuyor. Fikir ve sanat eserlerinin çoğaltılmasına yarayan çeşitli araçlar kapsamına "bilgisayar disketi"nden sonra "fotokopi makinesi" de alınıyor. Eser sahibinin mali haklanna tecavüz durumuyla ilgili zaran ispat küifeti, eser sahibinin haklannı elde etmesini zorlaştırdığından kanun maddesi veniden düzenleniyor ve eser sahibinin normal şarttarda isteyebileeeğt bedel ölçüsü kabul ediliyor. Buna göre iznı ahnmavan eser sahibi "izni alınmtş olsaydı" o zaman isteyebileceği normal bedelin üç katını isteyebilecek. Taslağa göre. telif haklanyla ilgili davalar, özel uzmanlık gösteren mahkemelerce çözüme bağlanacak. Böylece Türkiye"de bu alanda ihtisas mahkemelerinin kurulması yolu açıhyor. Telif hakkı konusu olan ürünler eskisine oranla daha fazla dünya ülkeleri arasında dolaşıma neden olması dolayısıyla. yasada yer alan zabtt. müsadere \e imha gibi hukuki önlemlere. "^imrüklerde el koyTM" maddesi de ekleniyor. Tasanyla, komşu hak sahipleri arasına film yapımcıları. icracı sanatçılann ödünç verme haklan ekleniyor. Kamu düzeni kavramıyla fikir ve sanat eserlerinin radyo. telev izyon programiannda yayımlanmasıyla ilgili ıstısna da kaldırıldı Suçun tekran halinde etkin bir şekilde ortadan kaldınlması için kanunda belirttlen para cezalan, suçun aynı yıl içerisinde tekrarlanması durumunda iki katınaçıkarıldı. Yeni düzenlemede, 5846 sayılı kanun ile getirılen sürelerin bir yıllık geçiş döneminden sonra uygulanması öngörüldü. 4 Tarîk, sanat ve yaşam' koleksiyonu Kültür Senisi-Küsav tarafından düzenle- nen ve Oyak Sigortanın sponsorluğunu üst- lendiği "Tarih, Sanat ve Yaşam" adlı özel ko- leksn on. Topkapı Sarayı Alay Köşkü'nde ser- gilenmeye başlandı. 6 kasım tarıhıne kadar açıkkalacak sergide 17.. 18. ve 19. yüzyıllar- dan günümüze kalan padışah fermanlan. gra- vürler. hatlar. resim ve haritalar yer ahyor. Mimar Sinan Oniversitesi Geleneksel Türk Sanatlan Bölümü'nü bitirdikten sonrahalı-kı- lim üzerine master yapan Nügün Sensoy. bu sergide on yılda topladığı koleksiyonundan 16Oyapıtı sergiliyor Bunlar. l.AhmetüLSe- lim'den Vahdettin'e kadar padişah fennanla- rı. Yan Mour, Memmling. T. Alîone. Bartlett Sahador Dali gravürlen, Kazasker Vlustafa İzzet Şevki Efendi, Sami Efendi hatlan. de- ğerli P . yüzyıl Osmanlı haritalan. ressam .Mi Rıza. Haİil l^şa koleksiyonu anonım tablolar- dan oiuşuyor. Aynca kullanım eşyalan arasın- da 19. yüzyıl Edirne kavukluklan. tahtlar, Sü- leymaniye-havan-lll. Napolyon devri şamdan- lan. Istanbul işi masalar. art deco. art nouve- au ve gotik stili çeşitlı mobilyalar da bulunu- yor. Koleksiyonda. Edirne dolap. Edirne tahî. Boğaz tablosu. Alı Rıza - Küçüksu Kasn ve Abdülhamit Han tarafından Mekke emirine gönderilen Menşur, dikkat çeken parçalar ara- sında. Nilgün Sensoy, sergide koleksiyonunun an- cak onda birinın yer aldığını. 160 yapıtın 140'mın satışa çıkanldığmı ötekılerin sadece sergilendiğıni belirtiyor. "KendimeaitbirSel- çukkoleksîyonum var ki, bunu bir kitap halin- desanatseverleresuıımayıptanlıyorum-diyen Nilgün Sensoy,buyapıtlann nasıl korunduğu- na ilişkin sorumuza "Hepsı.banagorcçokbü- yük rakamlara sigortalandı. Ben koleksiyo- numdaki yapıtiara kendi çocuğum gibi bakı- yonım. Benden daha iyi bakabitecek kimse ol- duğunu da zannermiyorum. Eskiyenler ozel aherli kâğıtlarda restore ediliyor" yanıtını v er- di. Tarihi eserlenn devlet müzeleri yerine.özel koleksıyonlannda bulunmasına yönelik yo- rumlara karşıhk. Şensoy müzeleri eleştirerek. "Müzelerde artık yer yok. Müzelerimizin ha- lini biliyorsunuz. Resim Hey kel Müzesi'nin ar- ka tarafını »örmenizi isterim. Ben zaten şahsi bir müzeyapmakistiyonınr dedi. Sensoy. al- tı aya kadar Maçka'da Sensoy'un ailesine ait bir binada kültür ve sanat müzesi kuracağınr. burada sergiler. sempoz>unılar ve sanat tarıhı derslerinirı de verileceğinı söyledi. Koleksi- yonunda II. Beyazıt Vakfiyesi ve Vahdettin"in bugüne kadarkalan dörtfermanından dördün- cüsüne de sahip olan Sensoy, koleksiyonuna büyük tutkuyla baglı olduğunu ve asla satma- yacağını sözlerıne ekledı. İ I İ1 nlü gitarist Pepe Romero,7 kasımda şef Kennety Sillito yönetimindeki The Academy of St. Martin in the Fields orkestrası eşliğinde bir konser verecek. Pepe Romero'dan Rodrigo yorumu Kültür Senisi - Dışbank. 31. yıldönüınünde. geleneksel kültür etkınlıkleri çerçevesinde bir konser düzenleyecek. Ünlü gitarist Pepe Romero, şef Kenneth Sillito yönetimindeki The Academy of St Martin ın the Fields orkestrası eşliğinde bır konser verecek. Çırağan Oteli Balo Salonunda. 7 kasım salı günü venlecek olan konserde: Mozart'ın "Sı Bemol Majör 33. Senfoni"sı. Joaquin Turina'nın "La Oracion Del ToreıtTsu v e Joaquin Rodrigo''nun ünlü gıtar konçertosu "Concierto de Aranjuez" seslendinlecek. Birçoğu düny. a prömiyen olan 50'nın üzerinde albüm çtkartan Pepe Romero. Giuhanı ve Rodrigo'nun konçertolannm tümünü kaydeden ilk gitarist olarak ün yaptt. Amerıkan üniversıtelerinde ders veren Romero, Salzburg Mozarteum Akademisi'nde ve Schlesvvig-Holstetn Festivali'nde usta sınıflannı yönetiyor. 1959 yılmda Sır Neville Marnner ve Londra'nın önde gelen bir grup orkestra sanatçısı tarafından kurulan The Academy of St. Martin in the Fields. aralannda 8 Edıons. Romantık çağm ve 20. yüzyıtın barok \e klasik tarzda yapıtlannı sunan ve 10Ö0"i askın çalışması bulunan Akademi. dünyada. müziğı en fazla kaydedilmiş olan oda orkestrası olarak tamnıyor. 19S0 yıhndan beri Akademi'nin şefliğinı ve yönetmenliğıni yürütmekte olan Kenneth Sillito, aynı zamanda Akademi'nin sanat yönetmenliğini de sürdürüyor. BUAŞAMADA ŞÜKRAN KURDAKUL "Yaşasın Edebiyat" Balıkesir Belediyesı'yle Kültür Müdürtüğü'nün bir- likte düzenlediğı Sabri Aitınel Şiir Yanşması'nda üç şair ödül aldı bu yıl. Veysel Çolak, Yunus Koray, Mehmet Mümtaz Tuzcu. Üçü de, şiirlerıni hangı dergıde görsem, okuma hevesi duyduğum şairlerden. Heybelerinde kaç dönemin uğultusu birikmiş. Bu gıtgide "korsan gem/s/"ne dönen dünyada ya- ratılanyla bütünleşmişler. Üçü de uzağa bakabilıyor. Veysel Çolak' ın ilk kitabı, Tenin Yaktığı Bir Yaradan 1978 tarihini taşıyordu. Şairler için de önemli bir zaman diljmi bu. Değişik dönemeçlerden geçersin. Beklemediğın kapılar açı- lir yaşam serüveninin önünde. Kırkına yaklaştıkça, begeni ölçütlerin değişir, şiinnle hesaplaşmayetene- ği kazanırsın. "Şairler ve Yazariar Sözlüğü "nde, Veysel'in ilk ki- tabıyla "Coşkunun, sevginin, yaşama bakış biçimle- rinin, başkaldınnın, çeiişkileri bilinçie yorumiamanın yarattığı bir ortamda kuşağının ortak dilınden anna- rak kendi dilini yaratma başansı" gösterdiğini yaz- mıştım. 1980'li yıllarda çalışmalannı aralıksız sürdürdü Vey- sel. Günlerin Yağmurunda (1980), Aşkolsun (1982), Fotoğraf Arkalıklan (1985). Ötesi Yar (1985), ölüler Diyaloğu (1988) kitaplanndaki şitıierde de arayan şa- ir kimliğinden kopmadı. Coşkunun ve üzgünlüğün estetiğini arayan. "Ürperen yüzunü aniıyorum Deltasına koşan akarsuları Korku güncet ve yaygın Hiç kimse azalan günlerini bilmiyor Kayboluyor yolculann durağı. Datgalan yaratan şok mangalan Şimdi kendine kırgın." •k İlk çalışmalannı Ahmet Say'ın yayımladığı Türki- ye Yazılan (Nisan 1977-Şubat 1983) dergisinde gör- düğümüz Yunus Koray 80'li yıllarda ortaya çıkan şairlerden. Şiirinin belirgin özelliği yapısı. Çoğun birkaç söz- cükle kurulmuş dizelerle oluşan Dir yapı bu. Yalın ama çağnşımlar zenginı. Özgün tamlamalarla etkisi süren bır şiir. Akademi Kıtabevi Ödülü'nü kazanan ilk kıtabı"Va- şamı Yargılayan Ş)7r/er"inin tadına varanlardan Onat Kutlar diyor ki: "Kısa, yoğuniaştınlmış mısralaria oluşturulan şiîr- leri aynı zamanda yaşam karşısında tutariı bir tavrı, düşünsel ve duygusal bir dehnliği de içeriyor." Yabancı kalmıyorsunuz bu düşünsel ve duygusal derinliğe. "bun'lar benim ellenm Uzanmışlar çağa O büyük savaş'tan. bun'lar ayaklanm yok gibiler gecede gözlerim bunlar actmn dürburıien" Mehmet Mümtaz Tuzcu da uzun yıllar dizelerin- de evrenin savrulduğu şiirleryazdı. Ölçüye, uyağa ve tamlamalara düşkün bir şair. Ölçünün tekdüzeligin- den kurtutunca derinden etkileyebiliyor okurunu. "Bekleyişin sıtması", "cesetlerin dalgınlığı", "is- kelet hecelerle", "ergımiş kurşun", "beton krallığı", kançavlanı", "kınktırmanışlar", "ölümünveznesi" gi- bi özgün ve vurucu tamlamalarla alıp götüren dize- ler yazabiliyor. Ince yergi uyarılanyla dalgmlıklanmıza, görmezük- ten gelmelerimize alışkanliğımızın vurdum duymaz- lığına dokunmayı seven bir şair Mümtaz. Uzakta kalmış gibi ama yakınımızda. "Onca pisli- ğe içerlemıyor musunuz?" diye sorar gibi. "Yangılar, süngüler, çiçek küllen... Taşmalarla ödemiş doldurduğu yatağı Her yanını yoklayıp karanlıkla eşleşmiş Damağında birıken balçığı savunuyor Güneşler yükseltiyor mermi çukurtannda Uzun silah ses/eri uğulduyor beyninde Duman yiıklü loşlukta bir süresiz atışma" Bu, haramilerin köşe başlarını tuttuğu dünyada Sait Faik'in coşkulu sözcüklerini yinelemek geliyor içimden: "Yaşasın edebiyat.." Kaan Arslanoğlu'nun 'Kişilikter' adlı romaıu toplatddı B Kültür Senisi- Kaan Arslanoğlu'nun İnsancıl Yayınlanndan çıkan "Kisihkler " adlı romanı, matbaadan çıktığı günün ertesı İstanbul 2. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 25.10.1995 tarihli kararıyla toplatıldı. Mahkeme kararında kitapta Atatürk'ün hatırasına hakaret edildiği. bu nedenle toplama karan verildiğı belirtildi. Yayınevinden yapılan açıklamada ise. savcılann bu hızlı tutumunun 'edebiyat eleştirmenlerine de örnek olması gerektigi' belirtildi. Açıklamada. suç iddiası ve toplatma gerekçesinin hayretle karşılandığı da ifade edılerek karara karşı bütün hukuki yolların kullanılacağı kaydedildi. "Özdenoğlu Şiir Yarışması" sonuçlandı • ANKAR\ (L'BA) - Mülkiyelüer Birliği Vakfı'nın şair ve yazar Şinasi Özdenoğlu adına düzenlediği şiir yarışması sonuçlandı. \ekta Güngör Özden'in başkanlığında Salıh Er. Prof. Dr. Mustafa Canbolat. Doç. Dr. C engiz Ertem \e Alımek Özer'den oluşan seçiciler kurulu. birinciliğe Beytullah Hatoğkf ntın "Bir Bulut Ötede Kai". ikinciliğe Yasemın Çalıkır'ın "Tellere Takılı Yüreğim". üçüneülüğe FilizTopuz'un "(,'ocuktu Ellenm, Aldırmazdf" adlı siirlerini değer buldu. Seçiciler Kurulu. Turgay Değırmencınin "SevgililerGününde Dün". Ali Burak Orum'un "Geleceöim" adlı siirlerini de mansiyonla odüllendırdi. Özdenoğlu Şiir Yanşması'nın ödül törenı. Mülkıye'nın kuruluş yıldönünıü olan 4 aralıkta Ankara'da Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde yapılacak 100 TÜPK FıtmiCD'si • İSTANBUL (l'BA) - Ûçüncü Bovut fırması tarafından hazırlanan C'D'de yönetmeııler. senaristler, oyuncular. görüntü yönetmenleri ve müzisyenler hakkında aynntılı bilgi yer ahyor. Üçüncü Boyut, sinemanın 100. yılı etkinlikleri kapsamında hazırladığı. bu alanın ilk çalışması olan CD içinde, ayrıca. konular. ödüller. eleştiriler gibi, filmlere ilişkin diğer bilgiler de yer alıyor. Sinemaseverlerin ve konuya ilgi duyan araşiırmacılann ilgi gosterdiği çalışmada. Türkiye'de düzenlenen önemli sinema festivalleri ıle. kronolojik sıralamayla ödüller listesi de kullanıcılara sunuldu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle