05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10 EKİM 1995 SALI 12 KLLTUR 1995 Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanan îrlandalı ozan Seamus Heaney: Tasardanmhep ıuııut ılolu1995 Nobel Edebiyat Ödülü'nü alan Îrlandalı ozan Seamus Heaney. Yunanis- tan'dakı tatilinı yanm bırakarak ülkesi- ne döndü. Cumartesı günü uçakla Dub- lin'e gelen ozanı havaalanında Başba- kan John Bruton karşıladı. Düma \^ yerli basının büyük ılgi gösterdiği karşı- lamadan sonra başbakanla ozan. Dev let Başkanı Mary Robinson'un rezidansına gıtti. Güney Yunanistan'daki Pylos kentin- de Karalis Beach Oteli'nde cuma gece- sini geçiren Seamus Heaney ile eşi. ha- beri oğullan Christopher'den aldıklan- nı açıkladılar. Heaney o anı şöyle dıle ge- tirdı: "İkioğlunumınasılolduklannısor- mak için telefonla aramıştım. Christop- her bana." Merhaba. haben duydun mu" di\e sordu. "Hayır" dedim. "Nobeh ka- zanmışsm' dedi. 'Hayır. hayır. hayır' de- dim. Düma basınını idare etmek zorun- da kalan çocuklanma acıdım doğrusu." Seamus Heanev'ı y akalamay ı başaran ilk gazete, Yunanıstan" ın Ethnos gazete- si oldu. îrlandalı ozan. bu gazetenin mu- habırine ılk tepkısinı şöyle dile getirdr. "Nobet Ödülü agır bir yük. Çok bü\ük bir armağan, ödüllerin en büyüğü. An- cakbundan sonrakiyapıtlanm konusun- da bana korku verivor.Yaşantım hiç kuş- kusuz büyüU bir değişikliğe uğrayacak. Korktuğum en önemli değişiklik, iç dün- yamdaki psikolojik değişiklik. Sanınm üstesinden gelme\i başaracağım."* Seamus Heaney, Kalamata Havaala- n\ nda bekleyen çok sayıda Yunan gaze- teciye de kısa bir açıklama yaptı: *\az- ma konusundaki tasanlanm, \azmava başladığım 30 >ıl öncesinden beri hiç de- ğişmedi. Buna karşılık. ilişkilerim değiş- ti. Giderek daha çok saytda söyleşhe ka- tılmak zorunda kaldını. Tasanlarım unıul dolu; düz yazı ve şiir hepsinde baş köşede>eranyorf Heaney, cumartesı ge- cesi trlanda tele\ ızyonunda yay ımlanan bir söy leşide. "sokaktaki insanların sev- diği bir ozan olarak ödüllendirilmesin- den çok mutlu olduğunu" soyledıkten sonra sözlennı şövle sürdürdü: "Her ya- zar, kendi düm a deneyimine göre gelişir. Ben kendi gelişmemi. kuzeydeki çok öz- gûn bir toplumda gerçekleştîrdiın. Ço- ğuicubirtoplum di>ebileceğimiz bir top- lumdavegerçekçilikle gerçeğe fevkalade bağb bir aik içinde yaşadım. O toplum- da ve ailemde her şey açıktı. yapmacık- lıktan uzaktı. Ben bu özeUiklere büyük değer veri\orum.'" Seamus Heanev, geçen ağustosta Paul lngendaay ile şıır üzerine konuşmuş. sövleşi. Almanya"da çıkan Frankfurter Allgemeine Zeitung'da yayımlanmıştı. İsveç'ın Dagens Nyheter gazetesı. söy- leşiden bir bolüme cumartesı gunkü sa- yısında yer \erdi. Gazetenin redaktörü Paul lngendaay'ın vaptığı. Almancadan Per Landin'in çevirdiğı söyleşıyi sunu- yoruz. -Kuzev İrianda'dakianlaşmazuk.sizin yazartığünzda da iz bırakmış, bir şiiri- nizde vazdığımz gibi "zaman \e yerden oluşan sert bir ağız tıkacı" olmuşru™ HEANEV- Evet, şımdi artık bu tıkac biraz gevşedi. Önemlı olan da bu. -Hem güneyde, hem deku/ey de yanm yıllıkbir banş siirerken bir İrlandalı ola- \ ar. ne de faks. Orası benim işyerim: uy- gun geçmişe sahip uygun yer. Bunu mi- tolojık hale getirmek ıstemiyorum. Glanmore. sevdığiniz bir ağaca sırtımzı dayayarak oturmak gibı bir duygu veri- vor. Eninde sonunda ahnması gereken en önemli karar. benim öğretmenlığim konusunda. Şiirsel merkezi yer rak kendini/i nasıl hissedivorsunuz? HEA^E^•- Öyle sanıyorum bu yıl ~güven yıir oldu. Insanlarda bir çe^it liu- zur egemen. Ha\ada belırgin bir umut sezilıyor: buna ku^ku yok. Doğal olarak korku, varlığını >ürdürmekte. Ama de- rinde bir değişım söSkonu&u: bir de ateş- kesin \erdığı büvÜK mutluluk. Anla!?- mazlığın ruhunda 25 \ ıl sonra bir dönü- şüm olması. ^iddetın sona ermesinden daha etkıleyici. Bu dönüşüm hepimizi sardı. Bır\ere\anlmıstı,söz\erilenpo- lıtik v'özüme ula^ılsa da ulaşılmasa da. ^'eniden kendımizı ^iddete verirsek çok korkunç olur. Böyle bir şey olacaöını sanmıyorum - Busürvcin durdurulabileceğine inan- mıyor musunuz? HEANEY- Durdurulabilir demekle ne ka^edıliyor 1 Biz Irlandalıların. kapana kısılı olarak > a^amak konu^unda çok ge- nış deneyimi \ ar Bu kez de igrenç ıç sa- vaştan dosdoğru cennete elımizı kolu- muzu iallayarak gıdemeyiz. (K.ahkaha) Önceleri akla gelmezdi - Geçen \ıl banş yalnızea üç aylıkken ikircikli bazılan şöyle dedi: İki van da üzerlerine nelerin düs,tüğünü anlayınca karşıhklı «örü^nıe. politikbir çözüm ola- naksız hale gelir. Hem İRA hem de Lftıi- on partililer. bazı ilkelerini terketmek zo- runda kalmalıdırlar. \bksa, şiddete baş- >urulmadan bir (tdiinden ötekine kolay- ca geçilebileceğine mi inannorsunuz? HEANEV- Her ıki \andaki yan aske- n gruplar, biraz daha ~kuUanılabilir" ha- le «eldı. Belki de bunun tadını aldıîar. Katiller ıçın >öz konusu değil ama, Sınn Feııı vc cumhurişetçiler içın geçerlı. An- sızın Kuzeş İrlandalı cumhurişetçilen TV ekranında görebihr olduk. Böyle bir şey eskiden olanaksizdı. Bir yıl öncesi- nc dek her ıki yandakiler, kendi kampla- nna kapanmış, resmi geçitlerinı yapıyor- lardı. Araya engel sokulmadan görüşle- rin karîjilıklı açıklanabılme^i bıle duru- mu kes-ın bir şekılde değı^tırdı. - Sizin >erteşim >eri seçiş nedeninizbi- Iv anla>ıııa/lıkla ilgili. Bir gün, ikinci evi- nizin oiduğu Glanmore'da "gerçek Ku- ze\"i hulduğunuzu söylemiştiniz. Ora- da daha sık kalma>ı mı düşünü\orsu- nuz? HEANEN-E^imle ben bu konuyu dü- ;jündük GLmmore'un önemli özellıği. "bir başkayer" olması. Orada ne telefon - Örneğin. Hanard'daki kürsünüz. Ya- ^antıntz bundan nasıl etkilendi? HEANEY- Har\ard benim merakımı gıderdi. - .\merika'\a olan merakınızı mı? HEANEY- Emperyalist süper güç Amenka olarak değil. kültür \e eğitim ıçin bir merkez olarak Amerika'da ede- bı ve akademik yaşam ıçin çok geniş bir alan \ar. Har\ard"a ilk kez gidişimde kendimı meraklı ve teşekkür borçlu his- settım. - Ardından köklü gelenekleriyle Ox- ford profesöriüğü... HEANEV'- Şımdi o kürsünün sahibi James Fenton. Ama hiç kuşkusuz. W.H. Auden. Robert Gra\es, Matthew Ar- nold... Bunlar önemli örnekler. - Evet. Seksenli yılların başında Bri- tanya şjirini içeren bir antolojiye alınma- nıza karşı çıkrınız. HEANEY- Dogat olarak. Çunkü daha önce "Britanyalı" olmamanın nasıl bir şey olduğu konusunda yazı yazmıştım. Kuzey bölgesi çılgın bir bölge. Oralara Britanyademek.gerçeğKarpıtmakolur. Aynca bana aıt bir şey i açıklama gerek- sinmem \ardı. Ne \ar ki, Oxford'daki kürsü. ulusçulukla ilgıli değil, şiirle ilgi- li. CKford §iır dihnın azbulunur kutsal yerlerındenbin. Çifthareket -Oğretmenlik.şürinizietkiledi mi? Bi- risi, sizin şiirlerinizin \ üksek sesle okun- masının çok çekici olduğunu yazmıştı. HEANEV Ben aynı görüste değilim. Ama kişi sürekli olarak aynı dizeleri okursa o kendi sorunudur SJır sanatının "ögretilebilir yanı"nın önemli bolümü, moda ve eğılimlerie ilgilı. Şu sıralar, "*ya- pısalctlık sonrası" güncel. Ben altmışlı y ıllann ortalannda Belfast"ta öğretmen- hğe başladığım zaman. akademikle şiir- sel arasındakı av ırım yoktu. Ben dokto- ra bile yapmadım Denemelerimi konu- yu tanmak ıçin \azdım. Bugün de yal- nızca şıirın bana ünı\ ersitede öğTetmen- lık \apma hakkmi verdiğine ınanmıyo- rum. -Şiireyalm.a>aklan yerde metaforlar- la başladınuu kuru yapraklan eşeler gi- bukuyudan suçıkanrsşbi. \rdından söz- cüklerin bieim kazanması geMi~ HEANEV- Bız okur olarak beklenti \e yuva özlemi arasındakı çift hareketi her şeye yeğlıyoruz. Eğer bir merkez varsa şiır. sürekli olarak yakınlaşarak-uzakla- şarak ona sanlmalıdır. En büyük sanat, kışıyı bir yerden çağırır, başka bir yere gönderir Bir siırimde. e^imle ılgilı bir re- sim çiziyorum; şarkı söylerken gözlerini kapıyor. Orada işte bu ıki şey var. Bir şey dışan çıkıyor. bir şey içeri giriyor. (Çeviren: GÜRHAN UÇIC\N) National Galerie, müziğin benimsenmesi için teknik mükemmelliğin gerekli olmadığmı savunuyor VGizikte yarablaıı atmosfer önemliKültür Senisi- Italyan. Alman, îngıliz. Türk ve Avusturvah mü- zik gruplannın katthmryla 1-2 ekimtarihlerinde gerçekleştırilen Euro-Rock Fest sona erdı Bu 1 .Rock Festivali'ne katılan grup- lardan biri de Alman grup Nati- onal Galerie'di. 1987 yılında Hamburg'da bir araya gelen National Galerie. MatthiasKrieglbas.vokaO. Dirk Müller(perküs\on. \okal). Re>e- rendCh.D.(org. slide-gıtar). lirik- len yazan, solist Niels Frevert ve gitanst Dinesh Ketelsen'den olu- şuyor. Eserlerinı, ortak çahşmay- îa ortaya çıkaran grup. 1991'den bu yana toplam dört albüm ya- yımladı. 1991-92 yıllarında ya- yımladıklan. adeta bir arayış dö- neminin izlenni taşıyan. ıllic ikı al- bümlerı •'Heimatlös" ve "Kein Wunder"in ardından 1993'te, ilk Amerika çahşmalan olan "*lndi- ana"yı ve iki yıl sonra da otorite- krin "en i\i çalışmalan" olarak deaerlendırdıkleri. 1995 tarihlı albümlen Meskalm'ı çıkardılar. National Galerie, Almancanın müziğe uygun olmadığmı ya da rock müziğin ait olduğu dilin İngilizce olduğunu savunanlara kulaklannı tıkayarak parçalannı sadece Almanca olarak seslendirmişler. Her yenı albümle gözle görülen bir gelişme ve artan bir özguven sergıleven National Galerie. ken- dılerini yenıleyebilmeien. özgün tarzlan. gelişmiş müzik vetenek- lerı v e düzev 11 ç aîışmalanv la top- ladıklan hayran kitlesinin yanın- da. sadece bir "Alman rock gru- bu1 "olmaktan çıkıp düny aca tanı- nan müzık gruplan arasında jsi- mini duvurmava başlamış. "Ön- celeri kusunu/u. teknik olanak- larla >akalama\a çalı^ıyorduk. Bunun sonucu olarak da teknik bizi>önlendiriyordu.Şimdiise biz tekniği isteklerimiz doğrultusun- da vönlendiriyoruz'* diyerek ge- lişimlerini açıklayan solist Niels Frevert. dinleyicinin müzigi be- nımseyebılmesi ıçin. teknik mü- kemmelliğin değil. parçada v ara- tılan atmosferin önemli olduğunu fark ettıklerini ekliyor. Bövlece kayıtlarda. konserlerde olası ha- talan göz ardı etmeye. seslendir- dikleri ortamı ön planda tutmava başlavan grup. bu karara *ahne performanslannın. albümlerine oranla daha çok beâenı toplama- sı ve bu yönde aldıkları eleştiri- ler üzenne varmış. Son ıki albüm- len "lndiana*" ve "Meskalin"i Amerikada hazırlavıp kaydeden grup. "aynntılan düşünmeyecek kadar bol teknik olanağa sahip olabilecekleri için" buray ı seçtık- lerinı sövlüyorlar. Çalışmalar. un- lü müzisyen John Mellencamp'ın stüdyosunda ve onun prodüktör- lüğünde. Throv. ing Muses v e Pe- arl Jam'le çalışmıs. olan Trina Shoemaker'in işbırliğivle ger- çekleştırilmış. Lıriklerindeki yo- ğunluğa karşın. oldukça doğal Topluluğun MT\' ile haftada 20 gösterimlik bir anlaşması \ar. (Fotoğraf: KAAN SAGANAK) gelen görunümleriyle surüklevi- ci bir özellığe sahipolan National Galerie. bırlıktelıklerinın ba;>ın- dan bu yana, Almancanın müzi- ğe uygun olmadığmı ya da rock müziğin aıt olduğu dılin ingiliz- ce olduğunu sav unanlara kulakla- nnı tıkayarak parçalannı sadece Almanca olarak sesiendırmişler. Bu konuda düşüncelerinı. "Bu, benim yaşadığtm dil ve kendimi böyle daha rahat hissedivorum" sözlerıvle açıklayan Frevert.par- çalardakı sözlerın yaratıcısı. Tür- kiye'de Türkçe rock müzıkyapan çok az sayıda müzik grubu oldu- ğunu gördüklermı sövleyen so- h st. "Önemli olan. beklemeyi bil- mek, eğer grup. müziğine güv eni- yorsa vazgeçmemeli. Dinlevici, aradığını bulabilirse zamanlasav- gıgösterecek. kabul edecektir"* di - yor. Toplantsda verdıklerı cevap- îarla ırkçılığa karşi olduklarını vurgulayun grup üyelen. müziğin birleştıricı ozelliğine inanıyorlar Müzısyenler. Türk-Alman top- lumlan arasındakı pek çok soru- nun da iki toplumun. olaylan sa- dece kendi bakış açılanndan de- ğerlendirdikleri için var olduğu- nu sav unuyorlar. 18"ı aşkın ülkede müzık yayı- nı yapan televizyon kanah MTV ile haftada 20 gösterimlik anlaş- malan olan National Galerie üye- leri. Türkiye'de tekrar konser ver- mekten zevk duyacaklarını da belirttiler. Soljenitsin, ülkesindeki 'kirlilıkten' yakınıyor • Ülkede tam anlamıyla bir kirlenme yaşandığmı düşünen Soljenitsin, bu kirliliği kültürel alanda olduğu kadar solunan havada bile hissediyor. Özel mülkiyetin de sorunlara çare oluşturmadığı ortada. Kültür Senisi- Unlüya- zar Alevander Soljenitsin" in -Russia, VVhat Is To Be Do- ne?r (Rusya İçin Ne Yapıla- bilır?) adlı kitabmın yankı- lan sürüyor. Ünlü yazar, Rusya'nın politik geçmişi üzerine yaptığı çeşitli ana- lizleri bir araya getırmiştı bu yapıtında. Yazar. pohtika sahnesıne 1916'dan beri egemen olan "Russian Qu- estion"tarttşmasını. geçmış- ten bugüne getırerek ırdelı- yor Hemen her dılde inanıl- maz sayılarda kıtabın basıl- dığı günümüz RusyaMnda. fınans ve borsa üzenne ya- zılan kıtaplar geleceğe dö- nük ıv imser tahmınlerde bu- luııurken. politika kitapları oldukça kötümser v aklaşım- larda bulunuyor. Soljenit- sin" in. bu alanda diğer Rus siyasetbilimcilennden göz- le gorünür şekılde aynldığı kesın. Yıllarını siyasete ver- miş bir yazar olarak. Rus- yanın siyaset arenasındaki geleceği üzerine haklı v arsa- yımları var Solıenıtsin'in. Daha 1991 yılında. Çeçen- ya'nın Rusya'dan bağımsız olması gerektiğinı savunan yazar. ülkesinin demokrasi- ve geçiş surecinde va^adığı bağımsızlık savaşlannı çok ftnceden sezinlemişti. Rtısya'nın P . vüzyılda ızlediğı yayılmacı polıtika- lann, ülkeyi kalkındınnak- tan çok. içten içe çökerttiğı- nı savunan Soljenitsin. Rus- ya"nm kendi ıçerisindc bir reforma daha o zamanlar- dan gitmesı gerektığıni dü- şünüyor. Yazarın iızerinde durduğu bir diğer önemli nokta da büv uk bir ımpara- torluk kıınıia adıııa etkın bir devlet mekanizmasinın ıh- mal edılışı Sorunların ardı ardına çıkma^ının cn önem- li nedenlennden bın bu Soljenitsin. komiinızmm çöküşuyle. Rusva'nın batı- ya yönelmek va da kendi bildıüı yoida «ıtmek arasın- da bir yerde sıkışıp kaldığı- nı böylüvor. Sovvet halkı da >aşanan bu kannaşadan en büv ük pay ı alıy or. Sazar. bu durunıu "Katastrof" dıye tanımlıyor Ülkede tam an- lamıyla bir kirlenme vaşan- diğını düşünen Soljenttsın. bu kiıiiliğı kültürel alanda olduğu kadar solunan hava- da bıle hissediyor. Özel mül- kıvetın de sorunlara çare oluşturmadığı ortada. Sahip olmak. daha fazlasını iste- mcyc ve daha çok kırlenme- ye vol açıyor çünkü. Soljenitsin. komünist ide- olojinin. Sovyetler'de uygu- lanma biçimiyle, gelecekte yol açacağı sorunlann far- kında olan bir aydm kimli- ğiyle, toplumun içınde bu- lunduğu bu kaotık durumun (din. ahlak ve değerler ala- nında yaşanan çöküşün). eğitimyoluvlaçözümünden yana. Yazar. ilk planda yok edilmesi gerekenın. düşün- sel anlamda ortaçağın bıle gerisinde kafalar yetiştiren din okulları olduğunu söy- lüyor. YAZI ODASI SELİM İLERİ Anılap Arasında ^ Anı kitaplanna eskiden bu ölçüde yakınlık duymaz- dım. Öte yandan anısa! havaya bürünmüş romanlar gözdemdi. Şimdi anılar dahayakın geliyor. içtenlikle- rinde apayn bir sahicilik buluyorum. içten anı kitabına rastlamak pek o kadar sık olmu- yor. Kalbin açılıp saçılması, bir defa, törel anlayışımı- za ters düşüyor. 'Sonra bana ne derier' kaygısı ağır basıyor, hemen hep özdenetim devreye giriyor. Bu tırtum, bu yadırgı. bireylığin o kadar gelişkin bir çizgıde göründüğü Batı edebıyatlan ıçin de geçerli. Duras'ın ünlü Sevg///'sıni okurken ayırt etmiştim: Ya- zar, bir anı-roman yazmasına karşın, ikide bir de 'Hep- si öldüler. hayatımdan çıkıp gittıler; başıma kakma- yacaklar, şimdi artık yazabilırim' demeye getiriyordu. Kalbıni açabilmek ıçin beklemıştı... Bizde daha başka sorunlar da söz konusu edilebi- lir: Rağbet gören anılar, siyaset ya da darbe yaşamın- dan gelenlerin anılan. Siyaset adamlan, sivasetlerinın aslında ne kadar yurtsever olduğunu kanrtlamaya, kendilerinı aklamayaçalışıyorlar. Darbectlerbüsbütun endışelt. Bu yüzden de o tarz anı kitapları yapay sa- vunmalar olup çıkıyor. Ama Ismet Kür'ün Yansı Roman'\ (Yapı Kredi Ya- yınlan) dört dörtlük bir anı kıtabı. Yaklaşık on gündür onunla baş başayım. İsmet Kür seyrek yayımlayan bir yazar. Bugünün okurları. onu daha çok çocuk edebıyatımıza katkısıy- la tanıyorlar. Edebiyatı içrek soluyanlar, Halide Nus- ret Zorlutuna'nın kız kardeşi. Pınar ve Işılar Kür'un annesi İsmet Hanım'ı tanıyorlar: Öğretmen, egitimci; sanatsever, aydın; 1990'da basılmış bir roman, Onun- cu Sigara. Şimdi Yansı Roman aracılığıyla asıl İsmet Kür'üta- nıyoruz: Bir ömrun hikâyesı. Bu; anı. yaşantı, günce, mektuplar karışımı kitabı çok severek okudum. ismet Kür anılarını doğrudan doğruya yazmamış, bir kurgu yaratmış önce. gunle- rinin içınde geçmişe uzanmış, şimdiki zaman da geç- miş de birliicte sürüp gidiyor. Derken mektuplar baş- lıyor; kişileri kendi sesleriyle dinleme fırsatı buluyoruz. Yazar, anılannı kaleme getınrken bir romancının sa- natlık değer taşıyan kaygılannı duyumsamış besbel- li. Yansı Roman, cumhurıyetimizin ilk yıllannda genç- liğe erişmiş kuşağın ülkülerine, ereklenne. coşkusu- na ışık tutuyor. Bu yonüyle belgesel anlamla donan- mış. Sonraki kuşakların git gide unuttuğu, belki de hiç bilmedıği, uzerinde düşünmedıği coşkuyu İsmet Kür, işte yıllar sonra, daha dün gibi yansrtıyor. Dahası, belgesel anlamın kişısel anıyla sarmaştığt- na tanıklık edıyoruz: Yazar, yıllar içınde çıktığı gezıde ŞükCrfe Nihal'den Kemal Tahir'e, Ruhi Su'dan Ha- lide Nusret'e pek çok portrenin ressamı kımliğinde. Bu usta ışı resimler bir belınp bir kayboluyor. Sonra bazen bir ölüm haben yeniden ve son kez betırmele- rine yol açıyor. Şükûfe Nihal'in ya da Suat Derviş'ın son gunlen öy- lesine etkıleyici resımlerle dile getınlmış ki, o sayfalar belleğe çakılıp kalıyor. Andığım şu ikı yazanmızı bu- gun çoktan silip geçtı. ismet Kür onların çalınmış, top- rakla örtüimüş çabalannı. küskün hayat hikâyeleri ara- sında hatırlatıyor. Sonra hüzünlü bir evlılik serüveni! Pek az yazarımız böylesi bir öyküyü bunca içten, bunca nesnel, bun- ca duyarlı anlatımla teşrih masasına yatırabilırdi. Ev- lilık serüveninden yola çıkar gorünen İsmet Kür, ken- di kuşağının bütün gönül tarıhını saptamış oluyor. Okurken. her satırda, annemi, babamı düşünmek zo- runda kaldım. Onları Yansı Roman 'dan sonradaha ya- kından tanıyorum. Evimızdekt sebepsiz kavgaları btr- denbire çozdüm. ismet Kür, o yan alatranga. yan alaturka aile tipine neredeyse toplumbilimsel bir döküm çıkanyor. Dram- lannı bir turlü anlayamadığımız anne-babalarımız öz- lemlenni. ısteklerinı, sönen umutiannı söylüyorlar. Fransızca öğrenen genç ismet Kür. Keman dersi alan ismet Kür. / Fransızca öğrenen genç Süheylâ lle- ri. (O zamankı soyadı Yalçuk.) Piyano dersı alan Sü- heylâ ilen... Sonra yan görucü yöntemiyle gelen evli- lik, çoluk-çoçuğa kanşma, bir daha çalınmayan piya- no. (Bilmem ismet Hanım hâlâ keman çalıyor mu?) Edebıyatımız, bu içe ışleyici öykulen pek deşmedi. Selçuk Baran'ın harikulade "Konuk Oda/an"nı an- mak isterim. Yansı Roman, bir kez daha vurgulayacağım. çok güzel bir eser. Sevecenlığıni söylediğı ölçüde, ben- merkezciliğinı dışa vuran, kalbinı açabilmiş ismet Kür'ü okurnakla kalmıyorsunuz; bir dönemin yaşama bıçimıne en ınce ayrıntılan bile saptayarak eğılme tır- satı buluyorsunuz. Yansı Roman'fa iç içe okuduğum bir başka anı kt- tabını da mutlaka anacağım: Paşa Olacak Benim Oğ- lum (Evrim Sanat Yayınlan). Yazan Fehmi Özgök, - kapak yazısından öğrendığimıze göre- 1932'de İs- tanbul'da doğmuş, 1969'da Hollanda'ya işçi olarak g'rtmiş. Yıllar sonra, çocukluğunun istanbulu'nu yazı- yor. Ö, eskı, kozmopolit. ıç zengınlığiyle dolup taşan Istanbul'u. Yoksul İstanbul'dan, Kasımpaşa'dan ye- tişme Fehmı Özgök, inanılmaz duyarlılıkta bir kıtap yazmış. Rumlar, Kürtler, Çıngeneler, goçmenler, Ya- hudiler Türk istanbul'da eşsiz bir mozaik oluşturu- yorlar. Paşa Olacak Benim Oğlum, Istanbul üzerine yazılmış naıf bir başyapıt... Şimdi sırada Charlotte Chandler imzalı Ben Fel- lini (Afa Yayınlan) var. Herhalde yine çok et- kileneceğım. Hüseyin Sermet'ten resital ANKAR\ (ANK.\)- Dünyaca ünlü pıyanıst Hüseyin Şermet'in, Bılkent Akademik ivonserlen Ekım Ayı Özel Etkınliklen kapsammda bugün 21.00"de bir konser verıyor. Alman besteci. şef Paul Hindemıth"in 100. doğum yıh anısına vereceğı konser, Bilkent Konser Salonu"nda gerçekleştırilecek. Sanatçı, Hindemith'ın "Ludus Tonalıs' adlı eseri ve ' 1992' süitinı seslendirecek. Maçka Mezat müzayedesi İSTANBLL(A.A)- Maçka Mezat'ın Hyatt Regency Oteli'nde düzenlediğı müzayedede. 261 sanat eseri satışa sunuldu. Nurullah Berk. lbrahim Safı. Celile Hikmet. Mehmet Ali Laga. Necdet Kalay. Bedri Rahmi. Cevat Dereli ve Fikret Mualla'nın tablolannır 20 ila 130 milyon arasında değer bulduğu açık arttırmada, Halil Paşa'nın "Dere Kenannda Osmanlı Hanımlar' adlı tablosu. 2 milyar 700 milyon liraya sattldı. Müzayede de tbrahım Çallı'nın bir tablosu 37 Sami Yetik'in tablosu 200, Osmanlı figürlü bir saat 325, gümüş iftariyelik 240. tuğralı gümüş şamdan 42 Osmanlı gümüş kahvelik 175 milyon hraya alıcı bulı Anne-kodan resim serglsi ANK.\RA (UBA) - Almany a"da deneyımlerıni arttırmaya yönelik çalışma ve ıncelemelerde buluna Hanbike Tangudur ve kızı Zeynep Bassa'nın eserleı 11-31 ekim tarihlen arasında. Emlakbank Sanat Galerisi'nde sanatsev erlerin beğenisine sunulacak. Bugüne kadar vedi kişisel sergisi bulunan. "2000 Yılında Güneş' adlı yapıtı Mi-Ge Sanat Şenliğı ve Istanbul Sanat Fuarı'nda sergilenen sanatçı, 1992 yılında Mi-Ge Sanat Şenhği'ne katılarak 5 gün süı halka açık çalışma yaptı. Çalışınalannı. sanat egiti metotlan ve pedagojisi üzerine kurslar vererek sürdüren Zeynep Bassa ise Francesc Sala Duch ve Herta Post ile ortak çalışmalar yaptı. Sanatçının özellıkle karakalem. suluboya ve kolaj ağırlıklı çalışmalan bulunuyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle