Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 24 OCAK 1995 SALI
14 KULTUR
Kırkıncı sanat yılını kutlayan Hikmet Şimşek, bütün unvanlanndan anndı
Âtatürk müzik devrinüerinjn bîr eriGAMZEVARIM
"Bugun ıkıncıcumhuriverin tar-
tışıldığı bir çağda. şunu bdırtmck
gerekir: Ataturkçuluk. statik bir
olgu dcgil. ıknvı gostcırn bir ışık-
tır. Işığa bakhğınız \akit. onu çıka-
ran Lamha\a değil. aydınlatnğı >e-
re bakarsınız. Ataturk ışık sacan
bir projektör gibi. Siz onun saçtığı
ışığınyokettığı karanlıklaradoğru
gidiniz. Laık, çağdaş. uvgarTurki-
yeÇumhurnen'nin hedefinı ışteo
ışıgın doğrulrusunda bulacağız."1
Yaşamı bovunca 'o ışığın doğ-
nıhusundan' hıç ayrılmayan Hik-
met Şimşek'ın kırkıncı sanat yılı
nedenıyle Hacettep>e Unıversıtesı
Devlet Konservatuvarı Buyuk
Senfonı Orkestrası, geçen hafta
Cemal Reşıt Rey Konser Salo-
nu'nda bır konser verdı Hıkmct
Şimşek yonetımındekı orkestranın
VTvaldi. Bruch. Beethoven \c Mu-
ammerSun'un yapıtlannı seslen-
dırdığı konsere solıst olarak Prof
AliDoğankatıldı
Konsenn ıkıncı bolumunde sah-
neye gelen TRT Istanbul Gençlık
Korosu ve Istanbul Devlet Senfo-
nı Orkestrası Çocuk Korosu. Mu-
ammer Sun'un 'Ozveri, Direniş',
'Karadeniz' ve "İzmir'in Dağlann-
da'adlıvapıtlannıseslendırdı 'lz-
mir'in Dağlannda" uzun sure
ayaktaalkışlandı Şimşek. konser-
den sonra "Mustafa KemaJ"in.ya-
pıtlannın en bıiv ükierindcn bir ta-
nesını işte burada gonıyorsunuz.
Çağdaş muzik, opera, bale sanah-
mızın ana kaynağını oluşturan
konstnatuvanmızın genç sanatçı-
laruellerindengelenıvaptılar. Eğer
ufak tefek kusuıian oldu>sa onun
gunahını lutfen bana >ukieyin"dı-
yordu
Halen Hacettepe Ünıversıtesı
Devlet Konservatu\an'ndakı ho-
calıgının yanı sıra Kulrûr Bakanlı-
ğı Danışmanlığı gorevını de surdü-
ren Hikmet Şimşek, kırkıncı sanat
yılında bütun unvanlanndan ann-
dı O artık valnızca 'Ataturk mü-
zik de>rimlennınbir eri'
'Kendısinı sıfirdan vetiştiren. iki
kez Avnıpa'ya gonderen, en iyi im-
kânlan veren' ulkesıne bofçlannı
ödeyemedığını duşünuyor Bu
yuzden. televızyon programlanna,
en çok da çocuklar ıçm yaptığı. cu-
martesı sabahlan yayımlanan 'Bir-
BkteSöyieyelim' programına onem
• Bız seslendıncıler ulusal olamayız Adımız ulusal, yaptığımız iş evrensel, daha doğrusu anonimdir.
Saygun'un bır senfonısını bır Fransız orkestrası daha iyi çalabılır, bır Amerıkalı şef daha iyı yönetebılır
Bır konçertosunu. bır Rus keı.ıancı daha iyı ıcra edebılır. Ama Saygun'un esennı yalnız Saygun yaratır.
Bu toprakta büyüyen, adeta bu topraktan aldığı özsuyu gövdesınde çoğaltarak yapraklanna venp çıçek
açtıran veya meyve veren bır varlık gıbıdır be'stecı.
venyor Turk halkının müzık eğı-
tımındcn yoksun olduğunu goz
onundebulundurarak mılyonlarca
çocuğa muzık scvgısını aşılamak
ısteyen Şimşek. "Ohızyılevvelbu-
nu radyoda yapardım. Bırlıklc
Soyleyelım" programı. Türki-
ye'nin alternatif muzik dersi ol-
muştur. En kutsal program, bu
programdır. Dhnvanınen büyuk
orkestrasını idarc ctscm, bu kı-
vancı duyamam" dıyor
sonra devlet benı ıkı kez Avru-
pa'yagondcrdı llkkarıycrımc Al-
mjnya'da başladım Sonra yurda
döndum Kon;>crvatuvardahocalı-
ğım başladı Derkcn C umhurbaş-
kanlığı Senfonı Orkestrası'nda
şeflığegeçtım
- Butun unvanlannı/dan anndı-
ğınızı sovluyorsunuz... Nıçin?
De\letm bana layık gorduğü
Devlet Sanatçılığı. unıvcrsılcnın
bana layık görduğu profesorlük
- Korolann sizin sanat yaşamı-
nı/da »nemli bir yeri var. Bazı ko-
mlan kurdunuz, ba/ılannın kuru-
luşuna katkıda bulunduz. Zaman
zaman da koroçalıştirdımz. Koro-
lara bu ilgi neden?
Tum muzık varlıklan ıçınde en
ctkılı olanı, ınsan scsıdır. Hclc ko-
ro halıne geldığı vakıt, bu etkı çok
daha gorkcmlı halc gclıyor
- Mu/ik yaşamınızın 30. yılını
kutladığını/ sıralarda. sizinle yapı-
bır uzantısı Zaman zaman buna
halk muzığımız ve folklorumuzda
katılmış Bızım geleneksel muzık-
lcnmız, nc yazık kı çokseslılığe
enşemedı Doğada bır kanun var-
dır Gelışemeyen hcr varlık evve-
la duraksamaya gırer. sonra yok
olur Türk muzığı duraksama ve
yozlaşma devrıne gırdı Arabesk-
ten evvel. bır dolmuş muzığı var-
dı Yozlaşma 19 yuzyıldan ıtıba-
ren gazıno kultürünun meydana
SANAT YAŞAMININ NİRENGİ NOKTALARI
Hikmet Şimşek "Asıl alanım, orkestra ve koro şefliği. Kompozısyön da tahsil etmıştim ama vaptiğım
kompozısyonİara pek değer \ermivorum" dıyor
Valnız son zamanlarda bazı gereksinım ışlen. ömeğın Almanya'da Türklerın yakılması uzenne
'Almanya'vaÇağn'yı yazdı Bır vıdeo kasetını de Alman Cumhurbdşkanı'na gönderdı 'Ç.
Senfoni'mn temasıvla 'Yumıs Emre İlahisi'nı bırleştırerek bır kompozısyon yaptı Alman
televızyonlan da vayınlayacaktı Sıvas'ta 37 kışı yanınca, Munıh'tekı bırdostundan "Sizkendi
ûlkenizde 37 kişiyi vakarken. burada yakılan 2-1 kişinin hesabını nasıl sorarsınız?" dıye bır
yanıt aldı Güneydoğu ıçm tarihi kardeşliğimizi. kader birliğimizi bikJiren' bır
kompozısyon. ayrıca Bosna çocukları ıçın bır kompozısyon >aptı Doğa ve çocuk
muzıklen yazdı Kuruculuk. Hikmet Şımşek'ın bır başka yonu Ankara Radyosu
Korosu ve Ankara Radyosu Oda Orkestrası'nı kurdu. Çukurova Orkestrası, Izmır
Devlet Senfonı Orkestrasrnın kuruluşunda onderlık ettı ve bu ıkı
orkestrada ıkıser yıl da sanat sorumluluğu gorevını yuruttu Bugün
Turk orkestralannda çalan seslendmcılenmızın çok büyuk bırkısmı
onun sınıflannda yetıştı Onlarla kıvanç duyuyor
Turk beitecılenn yapıtları Hikmet Şımşek'ın yaşamında büyuk yer
tutuyor Bugune dek otuz beş ulkede gerçekleştırdığı ıkı yuze yakın
konsenn çoğunda ve yaptığı yırmı CD, plak ve kasette Turk
beMecılenn yapıtlannı seslendırdı
- <\skeri okulda okurken, ay nlıp
Ankara Devlet Konservatuvan'na
yazıldınız. Son derece radikal bir
değişiklik olmalı bu_.
Muzıge çocukluktan ben ılgı
duyuyordum amahep Anadolu'da
geçtı yaşantım Çevrem yoktu, ne
ıstedığımıbılemedım Sonra aske-
nlısedebandoyagirdım Sonsmıf-
ta bıçaklandım Muzık yaşantımı
bu bıçak darbesıne borçluyum
Uzun muddet hastanede >attım
Orada kendı kendıme keman oğ-
rendım Sabahtan akşama kadar
radyo dınlıyordum Ankara Rad-
yosu o zaman çok guzel yayınlar
vapardı Sonra Harp Okulu'ndan
aynldım, Ankara Devlet Konser-
vatuvan'na gırdım Bıtırdıkten
-(Fotoğrafiar DEVRİM BARAN
unvanlanndan aynlırken elbettekı
onlan kuçumseyıp reddetmıyo-
rum Adeta yenı bır kurtuluşsava-
şına, bır kulturel kurtuluş savaşı-
mına başlıyoruz
Çağdaş, evrensel, uygar sanat
varlıklannın ınkâredıldığıne şahıt
oluyoruz Bır partı, butun seçım
toblantılannda şu sloganı kullandı
Bız ıktıdara gelırsek gâvur muzı-
ğını yok edecegiz Bu durum kar-
şısında galıba yenı baştan başlaya-
cak her şey Bu mucadeleyı yapa-
cak ınsanlann er olmalan lazım
Erler otsun kı ondan sonra mare-
şaller.generallergelsın Ben de bü-
tun unvanlanmdan annarak bır er
gıbı bu «avaşagırmeye hazıroldu-
ğumu belırtmek ıstedım
lanbırsovk-ŞKkaraboskmu/ığının
nirengi noktasının yazgıcılık oldu-
ğunu, toplumumuza asla lavık ol-
mayan bu kotumserlik knzinden
çokvakında kurtulacağımızı belir-
terek "Istıkbal çağdaş anla\ışla
yaratılan muzıktedır" dıvorsunuz.
Arabesk. bugiın on yıl once olduğu
olçude vav gın değil, verinı popa bı-
raktı. Genel olarak bugunku mu-
zik ortamımızı nasıl değerlendiri-
yvrsunuz?
O zaman şunu soyledım Ara-
besk, sozlen ıtıbanyla b\zım bu-
gunkü toplumsal problemlenmız-
lebeslenenbırmuzıkvarlıgı Ama
muzıkal yapısı ıtıbarıyla bızım es-
kı geleneksel muzıklenmızın. kla-
sık Turk muzığı dedığımız turun
çıkmasıyla başiadj
Ikıncı Dunya Savaşfnda dol-
muş muzığı, daha sonra da arabesk
çıktı Şımdı ıse pop-arabesk veya
arabesk-pop dıye bırtur, bu yozlaş-
mayı daha ılen goturdu Nıtejcım,
vaktıyle "Arabeskidcaravacagız"
demıştım Çünku arabesk dolmuş
muzığını arattı Bırgun arabesk-
pop'u da arayacağız Daha da voz-
laşacak ve yok olacak Ama pop
muzığe karşı değılım Ben eger
gerçek sanat kımlığı varsa. hangı
ulkeden, hangı çağdan hangı tur-
den olursa olsun. sovlu sanata va-
nrrı ve 'e\>et' dıyorum
- Çoksesli evTensel muziğin ül-
kemizde bir turiu vaygınlaşama-
masını neve bağlıyorsunuz?
Muzık alışkanlığı, en zordeğış-
tırılen alışkanlıktır Ikıncısı, her
şey eğıtıme bağlı Ilkokullarımız-
da muzık oğretmenı yoktur Turk
halkı en baştan ıtıbaren eğıtımden
yoksun
Ortaöğretımde kadrolann yan-
sından fazlasi açık Turk halkı ne
yazık kı buyuk olçude muzık egı-
tımınden yoksundur Yalnız klasık
muzık eğıtımı değıl, klasık Turk
muzığı gerçek halk muzığı eğıtı-
mınden de yoksun
-Konservatuvarlanmızdaki mu-
zık eğitiminin yeteriiliği \e niteliği
konusunda ne duşunuyorsunuz?
Konservatuvarlarımız bugün
ıçın dunyanın iyı konservatuvarla-
narasında Lzulereksoylüyorum,
çok iyı konservatuvarlar arasına
koyamayacağım Genel çızgıde
çok iyı değıller, ama ıçlennden çok
buyuk cevherler çıkıyor
- Genç besteci yetişiyor mu?
Yetışıyor Yeterlı sayıda değıl,
ama yok dıyemeyız Ataturk çağı-
nın o ılk attlımı yok O ılk 'Beş-
ler'ın yokluk ıçındeyken verdığı
yapıt sayısında yapıt alamıyoruz
Ama bu dönemseldır Çünkü bes-
teci yetıştınlmez besteci doğar
Zorlamayla ınsanı kemancı, pıya-
nıstyapabılırsmız. ama besteci ya-
pamazsınız
- Sizin sanatçı kimliginiz, sık sık
dile getirdiğiniz politik tavnnızla
butunluk içinde_
Insanoglu yaşadıgı surece ken-
dını çevrenın genel polıtıkasından
soyutlama olanağı yoktur Sanat
polıtıkasına gelınce, Ataturk bıze
çağ değıştırttı Turkıye, ortaçağ-
dan yenıçağa geldı Çoksesli çag-
daş muzık bence ıhtılalle geldı
Ronesans yaşadık Benım ne bır
partıyle ne de bır polıtıkacıyla ozel
ılgım oldu Asıl uğraşım sanat po-
lıtıkası
Bu da ulusal ve evrensel polıtı-
kanın ıçınde olmak ve onu ışle-
mek Benım sanat polıtıkam. ulu-
sal yapıtların evrensel hğeulaşma-
sıdır Aslındaevrensellıgeuiaştığı
olçude ulusaldır
Yoksa yereldır. Turkıye'ye oz-
gudur Halk muzığı. klasık Turk
muzığı teknık olarak verel karak-
terlı olduğu ıçın kulturumuzu dış
ülkelerde yayamaz Ancak evren-
sel ortak paydalarda bırleşen tek-
nıklerle venlen vapıtlar dunyaya
mal edılebılır
Spike
Lee'nin
fîlmine
Ingiltere'den
yasak
Kültür Servisi - Spike
Lee'nın son fîlmı 'Crooklyn
NV", Ingıltere'de göstenlme-
yecek Geçen yaz Amenka'da
gostenme gıren ve eleştırmen-
lenn beğenısını kazanan fılm,
15 mılyon dolarlık hasılat elde
etmesıne karşın. Lee'nın fılm-
lennın Ingıltere'de ış yapma-
dığı gerekçesıyle bu ulkede
gostenme gırmeyecek Oysa
zencı yonetmenın 'Do the
Right Thing', 'She's Gotta Ha-
ve It1
ve 'Jungle Fe\er'gıbı
fılmlen, daha once Ingıltere'de
başan kazanmıştı.
Ingılız sınema seyırcısı, bır
başka Amenkalı zenc\ yonet-
men John Singleton'ın son fıl-
mını gormek ıçın de daha uzun
sure beklemek zorunda kala-
cak Boyz'N' The Hood' adlı
fılmıyle 1992 yılında büyuk
başarı kazanan Singleton'ın.
başrolunu JanetJackson'ın oy-
nadığı 'Poetic Justice' adlı fıl-
mı, 1993 yazında Amenka'da
gostenme gırdığınde olumlu
eleştınler almıştı
Amenkalı zencı yonetmen-
lenn fılmlennın gostenme gır-
memesı, Ingıltere'de ırkçılık
konusunda endişelere yol açı-
yor Columbıa şırketı. bunun
ırkçılıkla bır ılgısı olmadığını
açıklarken, 'bu filmlerin Ame-
rika'daki zencilere ilişkin bir
öyküvle ilgisi olabilecek İngiliz
seyircivle bir sorun varatabile-
ceğini' ıtıraf ettı
'Poetic Justice', genç bır ku-
vafbnın ılışkılennı konu edı-
yor Janet Jackson'ın filmde
seslendırdığı '\gain' adlı par-
ça, Oscar'a aday gostenlmıştı
Asyakokenlı tngılızroman-
cı ve senaryo yazan Hanif Ku-
reishi. Lee'nın \e Sıngleton'ın
fılmlennın gostenlmemesı ka-
rannı kınıyor Kureıshı, "Spi-
ke Lee, ırk aynmını aşmış ve
hertür Ldevicinin ilgisini çeke-
bilecek filmler çekmiş bir >ö-
netmendir" dıyor Sıngleton ı
ıse 'özelliklegençiertarafuıdan
çok beğenilen büvüleyici bir
film yönetmeni' olarak nıtelı-
yor
Lee'nın filmınfn vıdeo ka-
setı, Ingıltere'de hazıran ayın-
da pıyasaya çıkacak Çolum-
bıayetkılılen, Singleton'ın fıl-
mı 'PoeticJustke'ın gostenmı-
nın ılkbaharda gerçekleşebıle-
cegını behrtıyorlar Sıngle-
ton'ın, ırk aynmı nedenıyle ge-
nlımın giderek arttığı bır oğ-
rencı kampusunda geçen olay-
lan konu eden son fılmı 'Hig-
her Leaming' ıse gelecek ay
Amenka'da gostenme gmyor
Her objeyi farklı boyutta görebilmek
ASU MARO
Taksım Sanat Galensı'de alı-
şılmadık şaşırtıcıbırsergı Ala-
cakaranlıkta yan yana dızılmış
sımıtler, emzıkler, onılmüş saç-
lar, nıjlar, sütyenler, yanı başın-
da traş fırçalan, kravatlar, enjek-
torler ve kafese konmuş kıtap-
lar Her gün kullandığınız bu
malzemelenn arasmda dolaşır-
ken. hepsıne bır başka gozle bak-
mayabaşlayabılırsınız ZatenSi-
nem Banna Eyüboglu'nun yap-
mak ıstedığı de bu
'Nesneye nesne olarak saygı
duyan' sanatçı, ınsanlann kul-
landıklan malzemenın bılıncıne
varmadıklan duşuncesınde
"Örneğin kaşığı kullanıyorlar ve
kaşığa birden fazla anlam yukle-
dediğin zaman bir sıira insan do-
nup kalıvor. Çunku kaşık sadece
bir şey içmek için kullanılan bir
obje, o kadar. Ama ne onun este-
tiğini goruvoı+ar, ne kaşığın fark-
b boy utlarda kullanılabilse neler
vapabileceğini gorüvorlar. Ben
her objeyi farklı bir boyutta da
görebilmek istiyorum'".
Kısıtlüığın kısır karaniığı
Sınem Banna Eyüboğlu 27 ya-
şında Neşe dolu ama karamsar
olduğunu savunuyor "Benim
için yaşamda ters olan, olumsuz
olan ne varsa. her zaman işleri-
min kav raıuında bunu ele aldım.
Kotumser yaklaşıyorum ben ha-
yata. İşlerimde de galiba o kö-
tümseıiik, o meiankoli var".
Taksım Sanat Galensı'ndekı
sergının ılk once adı ılgısını çe-
kıyorınsanın "Bugün 'bakahm
ne yapacak?" diye renklerden bi-
rini kafesten çıkardım". Sanatçı,
bu sergısınde bıraz umut oldu-
ğunu ıtıraf edıyor "Bu sergide
kısıtlılığın kısır karanlığını anlat-
tım. Ama gene istedim ki bir yer-
den bir umut olsun. Bu tamamıv-
la belki serginin adıvla gelen bir
umuf.
Insanlann kendı kendılenne
kafesler örduklennı duşunen
Eyüboğlu, bunun sonucunda
kurduğumuz karanlık dunyadan
kurtulmak ıçın renklerden bmnı
kafesten çıkarmayı önenyor
"Renklerden birini kafesten çı-
kardığımız an, karanlık çozulme-
ye başlıyor. Ama hâlâ orada bir
sivahlık kaiacak. Bu kuçük bır
kapı aralaması aslında. Ben on-
lardan bir tanesini kafesten çı-
kardım".
Benim de kafeslerim var
Sergide açılan deftere bınsı
"Keşke pembeyi çıkarsaydın" dı-
ye yazmış "Banasoruyorlar,'şu
objede ne demek istedin?" Tek
tek objeterle ne demek istedigim
değıl, tum kavram benim için
önemli. Benim de kafeslerim var
kırmava çalışsam da. Belki beni
biraz faklı kılan, kendı kafeslen-
Sinem Banna Eyüboglu'nun "Bugün 'bakahm ne yapacak?' diye renklerden birini kafesten
çjkardım" başhklı sergisi Taksim SanatGakrisi'nde. (Fotoğraf DEVRİM BARAN)
PORTREISİNEM BANNA EYÜBOĞLU
Sanatçı yaşamını San Fransısco'da surduruyor
MSU Guzel Sanatlar Fakultesı Seramık
Bolumu'nu bıtırdıkten sonra Nıce'te Vılla
Arson Akademısf nde heykel bolumunde
okumuş Fakat asıl ıstedığı hep kıtaplarda
okuduğu, slaytlarda gorduğu sanatın beşığı
Pans'e gıtmekmış "Paris'e aşık oldum. Sanab
kaldınmlarda soluduğumu hissettim. Otobüs
duraklannda ayaklanmı yerlere sürerdim,
inanamazdım Paris'te olduğuma".
Eyüboğlu, 1990 yılında Amenka'ya gıderek
San Fransısco'da yabancı oğrencı bursuyla
heykel 'master'ı yapmış
Şımdı bır yandan evının altındakı garajdan
bozma atölyesınde çalışmalannı surduruyor
bır yandan da bır okulda oğretmeye
başlayacağı seramık ve yaratıcılık derslenne
hazırlanıyor
memin bilincindevim. Birçok in-
san bunun da bilincınde değil.
Orava baktıklarında kendi ka-
feslerini gormelen onemlı olan.
O y uzden benim çıkardığım ren-
gin de hangi renk olduğu onemli
değil. Onlann hangi rengi çıkar-
dığı önemli.orada adamın v azdı-
ğı 0bi. Demek ki o ilk pembeyi
kurtaracaktı. Benim için belki ilk
kurtarılacak renk mavi ya da
mor olurdu".
Sanatçının objelere olan ılgısı
çocukluk yıilanna dayanıyor
Daha ılkokuldayken, kalemlen-
nı bırer ınsan gıbı gorurmuş
" Kalemlerimi saat 11.00'e kadar
uyandırmazdım. Onlan alır ka-
lem kutuma koyardım. orada DH
rakırdım. Ancak uçuncu dersin
sonunda uvandırırdım. Çunkü
ben uykuyu çokseverim. Madem
ben uyuyamıyonım kalemlerim
uyusun diye. Ve arkadaşlarım-
dan iıçüncü derse kadar ödunç
alırdım. Kurşun kalemlerim er-
kekti benim için nedense, kırmı-
ıx kalemlerim dişiydL Kıiçük ka-
lanfannı da atmazdım, çocukla-
rı olurdu. Ve kağıtlan bile atar-
ken annemin, ablamın kağıtla-
nyla biıieştirirdim çöpte yalnız
kalmasınlar diye".
Sergide, kafese konmuş dort
tanekıtapvar Yaklaştıgınızdane
yazdığının okunamadığını görü-
yorsunuz Bu dort kıtabın bır ya-
nıyla dını kıtaplan sımgeledığı-
nı. ama esas olanın ınsanlann kı-
taplarda okuduklannı özumse-
yememelen olduğunu söylüyor
Eyüboğlu
Tûrkiye ve şiirseUik
Amenka'ya gıttığınden ben
gunluk kullanım malzemelennı
kullanarak enstalasyon yapan sa-
natçı, Mımarsınan'dayken de sa-
dece çamuru alıp şekıllendırme-
mış Içıne metal eklemış, balon
eklemış, bronz ve her tur metal-
le çalışmış Yavaş yavaş da gun-
luk kullanım malzemelennı ek-
lemcyı.başlamışçamura Mczun
olduktan sonra sırf çamurla ça-
lışmayı düşunurken. Amenka'ya
gıttıkten sonra çamurun onun
ıçın kısıtlayıcı bır malzeme ol-
duğunu anlamış "Önceden şe-
kiDenmiş malzemeyi kullanarak
daha farklı bir ifade vakaladıgv
mı anladım. \e yavaş yavaş gün-
lük kullanım malzemelerine don-
meye başladım. Onlann bıçımle-
rini. kullanımtannı degiştirerek,
bovayarak. keserek, biçerek... O
zamandan beri sıfirdan bir mal-
zemeyi şekilendirmedim".
Çok uzaklarda yaşasa da. Tur-
kıye'ylegüçlubırgonul bağı var
sanatçının Burada açtığı sergı-
nın de apayn bıranlamı var onun
ıçın
"5-25 ocak arasmda bir sergi
olması değil olay. Her şe>, sergiye
gelen insanlar, sergi salonunun
> öneticileri, Tahtakale'de alış ve-
riş vaparken rastladığım fıgür-
ler, duşunceler. hepsi bu serginin
butünunu oluşturuvor.
Amenka'da da bunu hissedi-
yorum ama Turkive'deki kadar
değıL Belki buradakı insanlann
yüzundeki çizgiden her şeyi oku-
mam daha mümkiın olduğun-
dan. Çünkü ben bu külturle bu-
yümüşiim. Ben orada sadece
'mıstık' bir insanım ve insanlar
'Ne kadar şırsel bır ış'diye bakı-
yorlar yapnklaruna. Fakat bura-
da ınsanlann farkh şey ler yaka-
ladıklarını hissediyorum çunku
belki Turkiye'de birçok şey şiir-
sel biçimde gelişiyor. Otunıp Bo-
ğaz'ın kenannda bir ça\ içmek,
ince bdli bardaklardan. bana çok
şürsel geüyor".
Şimdilik dönmüyor
TurkıyVnın sanat ortamı go-
zünü korkutuyor Eyüboglu'nun
Bu gelışınde onu çok yaralayan
bır olay olmuş
Pek çok sanatçı, beledıye ser-
gı açılışında ıçkı ıkramını yasak-
ladı dıye açılışı protesto etmış.
gelmemışler Sanatçının sanatçı-
ya destek olmamasınt çok acı bu-
luyor Sınem Banna Eyüboğlu
"Burada desteklenmediğini his-
sediyorsun ki bir sanatçının ala-
bileceği en buy uk odul bence dev
tekienmek, halktan desteklen-
mek, sanatçılar tarafindan des-
teklenmek. Fakat en onemlisi,
ben çokgenç bır sanatçı olduğum
için, belki hâlâ oluşumumu ta-
mamlamadığıma inandığım için
hâlâ kendimi deneyimsel buldu-
ğum için şu aşamada dönmeyi
kesinlikle diişunmemem.
Çünkü beni urkütüyor. Bu ta-
mamıyla yaptığım kafesler gibi,
bir nevi kafeslenmek buraya şu
anda veniden donmek benim
için. Ama bu sonsuza kadar
Amerika'da kalacağim demek
değil. Çunku her buraya gelişim-
de daha çok mal/emeyle dönüy-
orum. Belki kokum buraya ait
oluğu için".
Acının -<-»
dülendirflmesiİZMİR (Çumhuriyet Ege
Biirosu)- Izmır Dev let Tıy atro-
su. yazarı Orhan Asena'ya
Lğur Mumcu'nun önerdığı ve
kavnaklannı sağladığı "Yıldız
Yargüanması" adlı oyunu. şu-
bat ayında sahnelemeye hazır-
lanıyor Uğur Mumcu ıle oyu-
nun konusu arasmda çarpıcı ko-
sutluklar bulunduğunu belırten
Izmır Devlet Tıyatro'su Mudu-
ru Çengiz Yıunaz. "Bu koşut-
luklann en önemlilerinden biri,
oyunun geçtiği donemde duşu-
nenlerin, aydınlann başına ge-
lenlerle, sevgili Lğur Mum-
cu'nun hunharca vefaıli meçhul
olarak'katledılmesi gelmekte-
dir" dedı
Izmır Devlet Tıyatrosu'nda
bu sezonun 8 oyunu olarak ha-
zırladıklan" V ıldız Yargüanma-
sı'* adlı oyunu. 14 Şubat 1995
tanhınde ızleyıcılere sunmayı
planladiklannı bıldıren \ ılmaz,
Orhan Asena'nın yazdığı. Hal-
dun Marlalı'nın yonettığı oyun
ıle gunu \e gundemı yakaladık-
lannı. boylece tıyatronun top-
sozlennı şoyle surdurdu
"Bu oyunumuz. biraz da bu
acının dÛlendirilmesi ve ilgilile-
rin uv anlması olarak değerlen-
dirilmelıdü*. İşkence ve baskıyı
gundeminden çıkaramayan,
düşuncenin onüne her tur en-
gelin konmasuıı büyük bir v ur-
dumduymazhkla sindirebilen,
avdınlannın. duşünce sahiple-
rinin. sanatçılannın. yazarlan-
nın goz gore göre vokedilmele-
rini bir-iki gunluk gazete habe-
ri dışında onemsemeyen ve bu-
tun bunlara karşı sağlıkh. du-
yarlı \e etkin onJemler alama-
van toplunılann. tarih önünde
her zaman aşağüanacaklanna
ve gelecek kuşaklarca lanetiene-
ceklerine inanıvoruz. Karanb-
gın ve voba/lığın ilkel golgesi,
geleceğin onune kâbus gıbi çök-
memeli diyorsak, bugun v e şim-
di harekete geçmek zorundayız.
Birgün butun bu olumsuztuk-
lan dile getirme şansımız bile
kalmayabilir. Bilimin, sanatın,
hoşgöni ve insanseverligin bize
verdiği sonsuz umudu. gelecek
• İzmir Devlet Tiyatrosu, Uğur
Mumcu'nun kaynaklannı sağladığı
'Yıldız Yargılanması' adlı oyunu şubat
ayında sahnelemeye hazırlanıyor.
Oyunun yazan Orhan Asena'ya, Uğur
Mumcu'nun önerdiği ve kaynaklannı
sağladığı oyunu Haldun Marlalı
yönetiyor.
lumsal sorumluluğunu yerıne
getıreceklerıne ınandıklarını
söyledı "Yıldız Yargılanma-
sı"nın pek çok açıdan, kendıne
ozgü bı r yapıya sahıp olduğunu
vurgulayan V ılmaz, "Bunlann
başında da Orhan Asena'ya bu
ov unu yazmasını onervnin, hat-
ta oyuna ilişkin kaynaklan sağ-
layanın rahmetlı l'ğur Mumcu
olmasıdır. LaiL, demokratik ve
ilerici kimliğini, araştirmacı ga-
zeteciliğinin yanında sanata da
yakın durarak sergileyen L ğur
Mumcu ileoyunumuzun konu-
su arasmda çarpıcı koşutluklar
bulunmaktadır. Bu koşutlukla-
nn en önemlilerinden biri, oyu-
nun geçtiği donemde duşünen-
lerin. aydınlann başına gelen-
lerle, sevgili Uğur Mumcu'nun
hunharca \e faili meçhul olarak
katiedilmesi gelmektedir" dedı
Aradan bır yıl geçmesıne
karşın, Uğur Mumcu'nun katıl
yadakatıllennınhâlâvakalana-
mamış olmasının, bu konuda
hıç bır ılerleme s.ığlanamama-
sının acısını bır kat daha duy-
duklarını vurgulayan Vılmaz,
kuşaklara karşı tarihsel bir gö-
rev olarak, kahcı ve etkin e> iem-
lere, uygulamalara donuştur-
mek zorunda olduğumuza ina-
nıyoruz."
Bu duşunce ve kararlılıkla
Uğûr Mumcu'nun katledılme-
sının yıldonumunde. Izmır
Dev let Tiyatrosu olarak ıkı gun-
luk bır etkınlık programı duzen-
ledıklennı kaydeden Çengiz
Yılmaz. Izmır Barosu'nun da
katkıda bulunacağı "Lğur
Mumcu EtkinliklerTnde laık.
demokratik ve çağdaş Turkıye
duşuncelennı Izmırlılerle pay-
laşacaklannı soyledı
"Yıldız Yargılanması" adlı
oyunun. bu duygu ve duşünce-
lerın, sanat yoluyla ve tıyatro
aracılığıyla tanfedılmesı oldu-
ğunu belırten Yılmaz, "Oyunu-
muz, izleyenlerde pek çok soru-
nun tartışılmasına yol açacaknr.
Adalet, vasa, suç, iftira, işkence,
onur, insan haklan ve tarihin
unutmamazlığı gibi kavramlan
tartışırken, kuşkusuz
günümüzedair bir değeriendir-
ıw de vfHMhKaktır" dedı