Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16 OCAK 1995 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
Türkmenlerle
teşvik anlaşması
• ANKARA (AA) - Türkiye
ile Türkmenistan arasında
daha önce imzalanan
"Yatınmlann karşılıklı
teşviki ve korunması"
anlaşması, Bakanlar Kurulu
tarafından onaylandı. Resmi
Gazete'nin bugünkü
sayısında yayımlanan
anlaşma uyannca, her iki
ülkenin karşılıklı yapacaklan
yatınmlar, istikrarlı bir
yatınm ortamı meydana
getırmek ve ekonomık
kaynaklann en etkın bıçımde
kullanılmasını sağlamak
üzere, adil ve hakkaniyete
uvgun muameieye tabi
tutulacak.
lOyılmgrevye
lokavt takvimi
• ANKARA (AA) - 10 yılda
7 mılyon 646 bin işçiyi
kapsayan 27 bın toplu iş
sözleşmesı bağıtlanırken bu
dönem içınde uygulanan bin
711 grevde 16 milyon 418
bin, 433 lokavt
uygulamasmda da 601 bin iş
günü yıtinldi Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığı
verilerine göre 1984-1994
yıllan arasında 102 bin 31
işyennde toplam 7 milyon
646 bin 158 ışçi adına
yürütülen 27 bın 989 toplu iş
sözleşme görüşmesınde
uzlaşma sağlanırken en çok
toplu işsözleşmesi 1991
yılında 1 milyon 89 bin 549
işçı adına 13 bın 169
işyennde bağıtlandı.
Esnaftan
formalite şirket
• IZMİR (AA) - tzmir'de
geçen yıl 5 bin dolayında
esnafın. 'hayat standardı'
esasına göre vergi
ödememek içın formalite
gereği şirket kurduklan
bıldirildı. tzmir Esnaf ve
Sanatkârlar Odalan Birliği
Başkan Vekilı Yılmaz
Önkahraman, şirket kurma
ginşimini, küçük esnafın
kcndısını kurtarma
operasyonu olarak
değerlendırdi.
Hükümet, yatınm indiriminin üst sınınnı % 70'ten % 100'e çıkarmaya hazırlanıyor
Vergîde Ozal dönemîne dönüşANKARA (ANKA) - 1993 sonunda yapılan ve
hiikümetin "Son vıllann en büyük vergi reformu"
diye sunduğu düzenlemelerden genye dönüş sü-
rüyor Kurumlar \ergisi kaybına yol açtığı içın
1993 yılı sonunda aşağı çekilen yatınm ındırimi
oranlan, yeniden yüzde 100'e çıkanlıyor.
Vergi polıtıkalannda düşünülen bu değişiklik.
" Vergide yeniden Özal polifikalanna dönüş" şek-
linde yorumlanıyor Cumhur-
başkanı Süleyman Demirel'in de
ısranyla hükümet. 1993 sonun-
da yatınm ındirimi ile ilgili ola-
rak yaptığı değişiklıklerden ge-
ri adım atıyor.
1993 sonunda yaptığı vergi
düzenlemeleri sırasında yatınm
ındirimi oranlannı aşağı çektiği
için iş âleminin büyük tepkisını
çeken hükümet. yatınm indiri-
minin yasayla belirlenen üst sı-
nınnı yüzde 70'ten yüzde 100'e
çekmek üzere yasa tasansı ha-
zırlıyor.
Mevcut yasada yatırım indiri-
mı yüzde 20 olarak belirleniyor.
Ancak Bakanlar Kurulu, bu oranı yatınm rnikta-
nnın yüzde 70'ıne kadar çekebilme yetkisine sa-
hıp bulunuyor.
Kapsam da genişleyecek
Yatınm ındirimi ile ilgili olarak yapılması ön-
göriilen diğerbirönemli değişikliği ise indırimin
kapsamının genışletilmesı oluşturuluyor. Yatınm
indinmi, şu anda sadece makıne \e teçhızat içın
yapılan yatınma uygulanıyor; bina, arazı. arsa,
esas proje dışındaki bazı makine ve tesisat için ya-
pılan harcamalarda indinm yapılamıyor. Yenı dü-
zenleme, bu tür harcamalan da kapsama alarak in-
• Kurumlar vergisi
kaybına yol açtığı için
1993 yılı sonunda aşağı
çekilen yatınm indirimi
oranlan Demirel'in ısran
üzerine yeniden
yükseltiliyor. Bu
değişiklik, Özal
politıkalanna dönüş
olarak yorumlanırken,
hükümetin, 1993'te
yaptığı düzenlemelerden
vazgeçtiği belirtiliyor.
dırimin, toplam sabit yatınm üzerinden uygulana-
bilmesine olanak sağlanıyor.
Aynca, yatınm indirimine konu olan tutann.
her yıl enflasyon oranı kadar arttınlması planla-
nıyor Bu durumda da uygulanacak toplam yatı-
nm ındirimi tutan, cari fiyatlarla yüzde 100'ün
üzerine bıle çıkabiliyor. Yatınm indirimi. şirket-
lerin ındirime tabi olan yatınm miktannı kârlann-
dan düşerek vergiden istisna tut-
malan şeklinde uygulanıyor. Ya-
tınm indiriminden yararlanan
şirket. yatınm için harcadığı pa-
raya eşit kârelde edınceye kadar
hiç kurumlar vergisi ödemiyor.
Demirel istedi
Gerek DYP gerekse de SHP
1991 seçımkampanyalanndave
hükümet olduktan sonra. vergi
ındırimleri, ıstısnalar ve muafi-
yetlere karşı çıkarak vergi kav-
bına yol açtığı gerekçesiyle bun-
lann azaltılması gerektiğıni sa-
vunmuşlardı. Bu nedenle de ver-
~ ~ " ~ " ~ " " " ~ gı istisna ve indinmleriyle sağ-
lanan teşvikler azaltılarak daha çok pnm ve fon
kaynaklı krediye ağırlık venlmişti. Yatınmlann
daha çok vergisel teşvilderle desteklenmesıne ılış-
kin politıkalar ise 1983 sonrası Turgut Özal dö-
neminde uygulamaya girmişti.
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, yatınm in-
dirimi oranlannın ındirilmesine yasada değişiklik
yapılırken de karşı çıkmıştı.
Demirel. 1995 yılı yatınm teşvik kararnamesı-
nı ımzalarken de Başbakanlığa gönderdığı bir ya-
zıyla hükümetten, yatınm indırim oranlannın yük-
seltilmesi ve kapsamının genişletilmesini istedi. Demirerın ısran Özal dönemini geri getiriyor.
Hükümet, 217 bin kamu işçisine 6 ay önce verdiği bonolann karşılığını bugün dağıtacak
Kamuda sözleşme farkları ödeııiyor
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)- Toplusözleşme farkı
alacaklan 6 ay gecikmeli
olarak bugün ödenecek olan
217 bin kamu ışçisi, gözünü
'gecikme faizi uygulanması'
konusunda Yargıtay'ın yann
vereceğı karara çevirdi. 1993
yıhnda bağıtlanan
toplusözleşmelerin ikınci
döneme ilişkin farklannı 6 ay
askıya alan hükümet, bugün 71
işyerinde çalışan 217 bin ışçıye
18 trilyon lira tutannda fark
ödeyecek.
1993 yıhnda bağıtlanan
toplusözleşmelerde öngörülen,
'enflasyon oranında ücret
zammı' hükmünün, 'ekonomik
kriz' gerekçesiyle
uyguianmaması nedeniyle,
Türk-tş'e bağlı Selüloz-lş
Sendikası'nın SEKA Genel
Müdürlüğü hakkında açtığı
davada alınan. 'farklaraen
yüksek işletme kredi faizi'
uygulanmasına ilişkin
mahkeme karan, yann
Yargıtay'da değerlendirilecek.
Maden Tetkik Arama,
Sümerbank, Başbakanlık
Basımevi, Türk Tarih Kurumu
ve Ziraat Bankası
Matbaası'nda çalışan 34 bin
487 işçiye 4.8 trilyon lıra
tutannda sözleşme farkı
ödeyen hükümetin. Danıştay'ın
ödeme takviminın yer aldığı
Başbakanlık genelgelenni iptal
etmesine karşın, bugün ödeme
yapacağı kuruluşlar şöyle
sıralanıyor:
"Çay-Kur, Turban, Yurtkur,
Milli Eğitim Basımevi, TDÇİ,
Gerkonsan. İstanbul Teknik
Üniversitesi, Milli Eğitim
Bakanlıgı, İstanbul l'niversitesi,
Fırat Üniversitesi. Yakıflar.
SSK, Sümer Holding, KOt,
Kümaş, l ludağ Vniversitesi,
Çitosan, Adnaman Çimento,
Darphane, Gümriik
Müsteşariığı. SEKA. Türkive
Demir-Çelik İşletmeleri Genel
Müdürlüğü, Deni/ Nakliyab,
DİTAŞ Genel Müdürlüğü,
Gemi Sanayii, MKEK, ETAĞ,
Taksan, Temsan, KOSGEB,
TCDD, ORÜS, TZDK, Ziraat
Bankası, TİGEM. Orman
Genel Müdürlüğü, Tanm
Bakanlıgı, Sağlık Bakanlıgı.
SEK. TMO. Tüpraş, TPAO.
Botaş, TTK, TKİ, Etibank,
KBİ."
DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ /ERGİN YILDIZOĞLU LONDM
Meksika'nın deprem dalgalan
E
konomik liberalizm ve siyaşi
ıstikrar arasında doğrudan bir
bağlantı olduğuna inananla-
rın üzerinde soğuk bir duş et-
kisı yapan Meksika krizinın
deprem dalgalan bu hafta dünyanın he-
men her yerinden hissedıldi. Hafta so-
nuna gelindiğınde Meksika, Brezılya ve
Arjantin'de hisse senedi fiyatlan dolar
cınsinden sırasıyla yüzde 42, yüzde 27
ve yüzde 20 değer kaybetmışler; ABD
Dolan yen ve mark karşısında gerilemiş
ve Ispanyol, Italyan ve Isveç paralannın
ani düşüşü ile Avrupa yeni bir para kn-
zinin eşığine kadar gelmiştı (Wall Stre-
et Joumal 11/01/95). Artık, Meksika'da
yaşanmakta olan krizin ABD'deki eko-
nomik büyüme hızından bir puan götü-
receği (Investors Chronicle 13/01/95),
ABD Merkez Bankası'nın (FED) faizleri
arttırma eğilimine bir süre ara vereceğı,
dolann bu yıl da güçlenmeyeceği konu-
şuluyor ve Gelışmekte Olan Piyasalar'a
(GOP) yönelik şiddetli birgüven krizinın
ortaya çıktığı düşünülüyordu (Interna-
tional Herald Tribune
13/01/95; Financial Ti-
mes 15/01/95).
Her çıkışın bir
. inişi var
NAFTA ülkelerınden Kanada ve Meksi-
ka'da ve diğer Latin Amerika ülkelerin-
de de, kısa vadeli sermaye hareketleri-
nın yerli paranın değerinin yüksek tutul-
ması isteğine bağlı olarak, faizler dolar
faızlerini izledi. Bu sırada yüksek faizle-
nn cazıbesi ile ABD'deki yatınmcılar ya-
tınm fonlarından banka mevduatma ge-
ri dönmeye başladılar. Benzer bir du-
rum Avrupa'da da yaşanmaya başlan-
dı. Bu yatınm fonlannın portföylerinde-
ki GOP kâğıtlan ve para hesaplan bu sü-
reçten olumsuz etkilendi. Baring Se-
curfties hesaplarına göre GOP'a yöne-
lık sermaye 1993'te 62.4 milyar dolar-
dan 1994'te40 milyar dolara düştü. IFC
endeksi artış hızı 1994'te yüzde 12.5'e
kadar geriledi. Latin Amerika'ya yönelik
portfolyo yatınmlan ise 1994 yıhnda yüz-
de 12 gerilemiştı (WSJ 7/01/95).
Meksika krizı tam bu ortamın üzerine
oturdu. Meksika, o güne kadar, ABD ya-
tırımcıları için en garantili pazardı. Özel-
leştirme ve lıberal ekonomik reformlara
ek olarak NAFTA'ya girmiş, NAFTA'ya
Bu sütunlann okuyu-
culan hatırlayacaklardır,
geçen sene bu zaman-
lar, ekonomik toparlan-
manın ilk işaretleri ortaya
çıkmaya ve aynı aylarda
da GOP'lar sarsılmaya
başladığında, tarihin bi-
ze; merkez ülkelerdeki
sermaye hareketlerinin
durgunlukta çevreye
doğnı, toparianmada da
merkeze doğru yöneldi-
ğini gosterdiğini yazmış-
tım. Meksıka'nın mali kri-
zinin etkilerinin neden bu
kadar hızla ve geniş bir
şekilde yayıldığını anla-
mak için olanlan, serma-
ye hareketlerindeki glo-
balleşmenin yanı sıra işte bir de bu çer-
çeve içinde ele almak gerekir.
ABD'de ekonomik durgunluk sırasın-
da yatınmcılar daralan iç pazar ve dü-
şük faizlerden kaçarak devlet tahvilleri-
ne ve yatınm fonlanna yönelmeye baş-
ladılar. ABD deniz aşırı yatırımları Ba-
ring Securities'in bir tahminine göre
1992'de 42.3 milyar dolardan 1993'te
84.8 milyar dolara çıktı. GOP'u izleyen
IFC endeksi 1993'te yüzde 74 arttı.
GOP'un global sermaye piyasası için-
deki hacmi yüzde 5-10 olmasına karşı-
lık bazı büyük yatınmcrların portföyle-
rindeki payları yüzde 25-yüzde 40 dü-
zeyine ve GOP'lara yatırılan para 62.4
milyar dolara ulaştı (FT 7/01 /95). Bu eği-
lim 1994 Şubatı'nda ABD'de FED'in fa-
iz oranlannı arttırmaya başlaması ile yön
degıştırdı. Bılindiğı gıbı, heç edılmış fon-
lann da spekülatif etkisıyle ABD tahvil pi-
yasası çökmeye başladı. Bunu kamu
maliyesi açısından durumlan iyi olma-
yan Avrupa ülkelerinın devlet tahvilleri
piyasalan izfedı.
Paralarını ABD parasına bağlamış
uyum sağlamak içın Dünya Banka-
sı'ndan büyük mali destek almıştı. Pe-
sonun ani çöküşü, Latin Amerika borsa-
lannın şiddetli dalgalanmalan ABD'li ya-
tırımcılann GOP'lara bakışını şiddetle
etkiledi. Herkes gemilerini istikrarlı su-
lara çekmeye, yüksek getıri değil "yük-
sek kalite"den söz etmeye başladı (FT
15/01/95).
ABD'nin kurtarma paketi
Meksika'daki depremin dalgalarının
yayılması ise, ilginçtir, ABD'nin 40 mil-
yar dolaıiık kurtarma paketini açıklama-
sı ile yakından ilgiliydi. ABD'nin pesoyu
desteklemek için peso almaya ve Mek-
sika'nın devlet borçlarını garanti etme-
ye başlaması dünya piyasalanna 40 mil-
yar dolar pompalanması demekti. Bu-
nun yanı sıra ABD'de faiz artışının Ka-
nada ve Meksıka'yı daha fazla sıkıştır-
mamak için bir müddet duraklayacağı
düşünülüyordu. Bu koşullarda elinde
dolar bulunduranlar hızla daha güvenli
paralara yönelmeye başladılar. Böylece
hafta içinde hem dolar hem de Ispanya,
Portekiz, italya ve Isveç gibı mali duru-
mu iyi olmayan ülkelerin paralan Alman
Markı, Isveç Frangı ve Japon Yeni kar-
şısında değer kaybetti. Hafta sonunda
ise hastalık Uzakdoğu pıyasalarına ka-
dar yayılmış ve Filıpınler'de, Tayland'da,
Hong Kong'da ve Çin'de Merkez Ban-
kalan paralannı korumak için ektedbir-
ler almak zorunda kalmışlardı.
Ve inişin de bir faturası var
Bu süreç, global ekonomik krizin
önemli bir bileşeni olan uluslararası si-
yasi istikrarsızlık ile de şiddetlendi. Rus-
ya'nın Çeçenistan macerasının etkisi ile
Rusya'nıri dolar endekslı tahvilleri ara-
lıktan bu yana yüzde 40 değer kaybet-
ti. Bu gelışme hemen tüm Doğu Avrupa
ülkelerinin piyasalarında olumsuz etki
yaptı. Bu resmi, Çin ekonomisinın bu
sene gerileyeceği beklentisi, Honk Kong
piyasalannın GOP olmasa bile GOP için
sıçramatahtası olduğundan dolayı bir yıl
içinde yüzde 40 gerilemiş olmasını da
ekleyerek tamamlayabiliriz. Böylece or-
taya çıkan manzara: GOP ve gelişmiş
ülkelerin para piyasala-
nnda şiddetli istikrarsız-
lık ve belirsizlik.
Yatırım şirketı Pan-
mure Gordon'dan Ro-
bin Aspinal Financial
Times'e gelişmeleri şöy-
le özetliyordu: "Şubat
1994 'ten beri global pi-
yasalarda etkin bir şekil-
de sermaye kıtlığı var.
Ancak, belli başlı piya-
saların gereksinimleri
her halükârda karşılanır-
ken çevredeki piyasalar
(GOP-E.Y.) bu ser
yeye ulaşmak için
paraların ve şiddetli ı
galanmaların yarat
riski karşılayacak kadar
yüksek getiri oranlan
sunmak zorunda kala-
caklar." Şimdi düşünü-
yoruz. Bu yüksek getiri-
yi bu ülkeler nasıl suna-
bilecek? Öyle ya, yük-
sek getiri bunu karşılayabilecek yüksek
kazanç, bu ise yüksek yatırım ve üretim
demektir. Bu söz konusu ülkelerin ço-
ğunun, Türkiye de dahil durumu malum.
Ciddi ekonomik sorunlaria boğuşuyor-
lar. öyleyse...
Yine Meksika'ya bakıyoruz. Meksi-
ka'da enflasyon oranının bu sene tutu-
cu tahminlerle 1994'e göre ikiye katlan-
ması, büyüme oranının yüzde 1.5'e ge-
rilemesı bekleniyor.
Bütün bunlar olurken borçları öde-
mek, cari açığı 30 milyar dolardan 14
milyar dolara indirmek, bütçeyi denge-
lemek ve yüksek getiri sunmak için kay-
nak nereden gelecek derseniz? Milli Ge-
lir tahminlerine bakmanızı tavsiye ede-
rim. Meksika'nın 1994'te kişi başına
4321 dolar olan milli geliri, 1995'te3102
dolara düşecek; yani Meksika halkı yüz-
de 30 kadar fakirieşecek. Ne yapalım
yabancı yatırımcıların isteği olan yüksek
getiriyi bir yerierden alıp vermek lazım.
Yoksa büyük sermayenin birikim süre-
ci, pardon dilim sürçtü, aslında ulusal
ekonomi demem gerekirdi, nasıl istik-
rara kavuşabilir.
Tüketiciler için fedakârlık isteği
TÎSK'in gözii yine
işçi ücrederinde
• TİSK. tüketici korunmasında ucuz ye kaliteli
mal yaklaşımının işçi-işveren birlikteliğini
gerektirdiğini, bu nedenle üretim maliyetini
düşürmek gayretlerinin işçi sendikalan tarafından
da desteklenmesi gerektiğinı belirtti.
ANKARA (ANKA) - Türkiye
tşveren Sendikalan Konfederas-
yonu (TİSK). yayımladığı "tü-
ketici raponTnda da ışçı ücret-
lerine göz dıkti TİSK, tüketici
korunmasında kalıte yaklaşımı-
nın işçi- ışveren birlikteliğini ge-
rektirdiğini, bu nedenle kaliteli;
ama ucuz mal için üretim mali-
yetini duşürme çabalannın işçi
sendikalan tarafından da destek-
lenmesi gerektiğinı bildırdi.
TİSK raporunda, tüketicinin
korunması ve tüketicinin tatmi-
nine ilişkin polıtıkalann belke-
mjğini. venmlılık ve kalite kav-
ramlannın oluşturduğu kayde-
dıldi
Günün rekabet koşullannda
ışletmelenn yaşayabilmesı ve
gelişebilmesi için tüketicinin tat-
min edilmesinin bir zorunluluk
olduğu ıfade edilen raporda, bu
amaca yönelik cıddi adımlann
atıldığı da belirtildı. Raporda,
kalıte kontrolü kavramının artık
geçmişte kaldığı. sıfırhata, stok-
suz çalışma. fason üretim. tam
RefikBavdur
zamanında üretim yaklaşımlan-
nın geçerli hale geldiği ıfade edı-
lerek. "Belli standartlara u\ma
hedefi aşılarak en az malhetle,
müşteri isteklerine tam uynmu
ifade eden ve üretim, pazariama
sattş süreclerini bir arada kavra-
> an 'toplam kalite' anlayış geçer-
li olmuşrur" denildı.
Raporda, "toplam kalıte' yak-
laşımının işçi-işveren ışbirliğını
gerektırdığıne dıkkat çekıldi.
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
Tek Ayaklı Ekonomi
Politikası
Ekonomi, faız oranlarıyla 'oynayarak' yönetiliyor. As-
lında benzer gelışmişlik düzeyindeki ülkelerin hemen ta-
mamından daha yüksek olan faiz oranlan, geçen gün-
lerde yeniden serbest bırakıldı. Bu yöntemle, özellikle dö-
viz kurunun kararlı tutulması, buradan da ekonominin tü-
münün kararlı ya da istikrarlı olması bekleniyor.
Bilindıği gibı faiz, sermayenin fiyatıdır ve ekonomik ya-
şam sermayeye dayalı olduğu ölçüde faızden etkılenir.
Serbest piyasa koşulları, sermaye yetersızlıği nedeniyle
para musluğu gevşetilmedikçe, faızı yukarıya çeker. Oy-
sa yüksek faiz, bir dizı olumsuzluk virüsü taşır.
Ekonominin var olan koşullarında yüksek faiz, önce-
likle hükümetin iç borç maliyetini arttırıyor. Örneğin 1995
bütçesi için öngörülen ve toplam ödeneklerin yaklaşık
yüzde 30'unu yutan 388 trilyon TL'lik faiz ödemeleri, bu
uygulama sonucu, bu tutann çok üzerine çıkabilecektir.
Sonuçta kamu açığı artacak ve bütçenın büyük bölümü,
kesin sayıları bilinmeyen, ancak bırkaç yüz bın oldukla-
rı kestirilen varlıklı kesime aktarılacaktır. Bu olgu, gelirda-
ğılımının daha da eşitsiz duruma gelmesi anlamındadır.
Yüksek faizin çok olumsuz bir yönü de sermaye kul-
lanımıyla ilgılidir. Sermayenin anapara ve getirisinın na-
sıl değeriendirildiğı, ekonominin geleceğini çizer. Yüksek
faiz özellikle para, sermayenin ticaretını körükler. Para ku-
rumları yani bankalar, para ticaretine, özellikle de devle-
te borç işlerine öncelik verirler. Yüksek faizli borç senet-
lerinın getinsi, hükümetin en önemli kazanç kaynağı olun-
ca da başta tanm ve sanayi olmak üzere üretken yatı-
rımlara, dışsatım, inşaat ve esnaf kesımlerine banka kay-
nağı ya da sermaye aynlmıyor. Sonuçta 'sermaye üre-
timden kaçıyor'.
Özel para sermayenin 'üretimden kaçışı', kamu kesi-
mindeki işlemlerle tamamlanıyor. Yıllardır 'yatınmsız ve
programsız' bırakılarak 'ölürpe terk edilen' KİT de üre-
tim dışına itılmış bulunuyor. Özelleştirme, kamunun üre-
timsizlik sürecıni hızlandıracak gibi görünüyor. Bu nok-
tada bir yanlış kanıyı vurgulayalım, hükümet, 1994 enf-
lasyonunun 'asıl suçlusu' olarak özelleştirmede gecik-
meyi görüyor.
Bu görüşün yanlışlığını, öbür ülkelerin deneyleri kanıt-
lıyor, anlaşılan Türkiye de bunu kendı 'acı deneyi'yle öğ-
renecektir. Özetle sermaye, özel ve kamu, üretim dışjna
ıtiliyor. Üretimden kaçıyor. Bunun sonucu, üretimsızlikya
da 'arz' yetersizliğıdır. Daha çok işsizlik ve daha yüksek
enflasyon demektir.
Büyük olumsuzluklarına ve yıkımına karşılık yüksek fa-
ızin 'olumlu' özelliği, kısa sürelı yabancı sermayeyi ülke-
ye çekmesidir. Yabancı spekülatif sermaye ya da 'sıcak
para' doğası gereği, yüksek faize koşar. Son yıllarda dö-
vız sıkıntısı çekilmemesınin ana nedeni budur. Ancak bu
yarar 'suni teneffüs 'e benzer. Uzun sürmez ve hasta bu-
na alıştırıldığı ölçüde 'normale' dönemez. Çünkü sıcak
para çekebilmek içın faız ateşinın sürekli yüksek tutul-
ması gerekir ki bu da üretimsizlik demektir...
Sermayenin fiyatı olan faizi 'yukan doğru' serbest bı-
rakan hükümet, öbür ana üretim etmeni olan emeğin fı-
yatını, yani ücret ve maaşları da 'aşağı doğru' baskı al-
tına alıyor, azaltıyor. Yine de ne üretim artıy'or ne de enf-
lasyona çözüm bulunuyor.
Geçen günlerde hükümet '7. Plan'm (1996-2000) baş-
lıca projelerini kamuoyuna açıkladı. Açıklamadan, son on
beş yıl boyunca uygulanan ve başarısız olduğu kanıtla-
nan ekonomi politikasının, daha da yoğun bir biçimde
sürdürüleceği anlaşılıyor.
Oysa 'projeler'\n başında 'sermayenin üretime nasıl
yönlendirileceği' yer almalıydı. Plan, ekonomik ıstikrar
için 'üretim dışı' sermaye kazançlarını, özellikle de faiz
ve rant gelirlerini vergilendirmeyi, öncelikli tutmalıydı. Pa-
ra sermayenin fıyatını serbest bırakacak ve ticaretini kö-
rükleyecek yerde, üretim dışı getiri kanalları daraltılma-
lıydı. Projelerde böyle bir anlayışın 'ız'\ bulunmuyor. An-
laşılan ekonominin faız ayağıyla yani tek ayaklı yönetimi
sürecektır.
Öte yönden öngörülen projelerde, vergi oranlannın
azaltılacağı -kı bunun sermaye gelirierinden vergi alınma-
yacağı anlamına geldığini toplum yaşayarak öğrendi, bi-
liyor- vurgulandıktan sonra 'gülmece' sayılabılecek birtu-
tumla "Amacımız sosyal devlettır" denilmektedır.
Sermayenin fıyatını, faizi serbest bırakarak ve vergi dı-
şı tutarak sosyal devlete ulaşmayı sağlayan bir ekono-
mi politikası henüz bulunamadı; bu nedenle planı değil-
se de faizi yakından izlemek gerekiyor.
• • •
Onat Kutlar'/n ışığının' bir kez daha kanıtladığı gibi
toplum, 'beynine kurşun sıkılması' sürecinı yaşıyor. Us-
telik yaklaşık çeyrek yüzyıldır bu çılgınlık sona erdirilmi-
yor.
Bu durumda "Onat'ın karanfilleri karanlığı aydınlatsın,
sevenleri sağolsun" demek yetmiyor. 'Hükümet eden-
ler'in; yürütme, yasama veyargı görevlilerinin asıl sorum-
luluklannı üstlenerek 'işleyeni bilinmeyen hiçbir cinayet
bırakmamalannın' sağlanması gerekir. Toplumun tüm
kesımleri bunu istemeyi birincil görev saymalıdır. Ancak
o zaman Onat ve onlarcasının sönmeyecek olan ışığı,
toplumun özgürlük yolunu aydınlatır.
TURKIYE'DE İLK DEFA 3 KATLISTRETCH FILM!
YİNE KOROZO'DAN!
DOGAL ŞARTIARA
DAYANIKLI YÜZEY
i Tam otomcrtilc
sarma mokinelerinde
KOROZO AMBALAI SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Fabrika:Tel 212- 598 97 00 15 Hat) Fax-212 - 579 63 99
9 Dünyanın en Iditelı,
octanbazıı
Dwlex malmdan
uretılmektedır