02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 OCAK1995 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Polisler 'kuş' uçurtmadı Istanbul Haber Servisi - Her hafta cuma namazmdan sonra şenatçılann göstensine tanık olunan Beyazıt Meydanı'nda bu kez gösteri olmadı. Beyazıt Meydanf nı dün, panzerleriyle bırlikte geniş güvenlık önlemi alan polisler ve gazetecıler doldurdu. Beyazıt Meydanı'nın tüm gırişlerine barikat kuran çevik kuvvet polisleri, meydanda gazetecilenn dışında kimsenın beklemesıne izın vermezken Beyazıt Camısı'ne gırenlenn de üzerleri ve yanlanndaki çanta ile poşetleri de arandı.Sıkı güvenlik önlemleri altında kıJınan namaz sırasında ilginç görüntüler yaşandı. Beyazıt Meydanf nı. güvenlik güçleri ile güvercinler paylaşmıştı kısa bir sûre için; eşantıyon yiyecek bekleyen güvercinlerin polis barikatını aşması zor olmuyordu. Iki kanat çırpışta, gökyüzünde özgürlüğû yakalıyorlardı. Bir oyundur sürdü gittı Beyazıt Meydanı'nda dakjkalarca. Polisler, güvercinleri: güvercinler, polisleri anlayamadı. Sonra namaz dağıldı. Gergın bekleyış sonrası beklenen olaylar olmadı. Güvercinler yemlerine kavuştu. Sessızlığın yenne, meydanın her zamanki gürültüsü geldi. Sankı hıçbır şey olmamışçasına yaşam olağanlaştı. (Fotoğraf:AHMET ŞIK) Ortaöğretime yükseköğretim modeK • Anadolu liselerinin ardmdan, Milli Eğitim Teşkilat Yasası'nda yapılacak değişiklikle bütün ortaöğretim kurumlan paralı hale getirilecek. Katkı payı modeline göre de her öğrencinin devlete maliyeti yıllık olarak hesaplanacak. Öğrencilerin bu maliyetten ödemesi gereken katkı payı ise Bakanlar Kurulu karanyla behrlenecek. EMtNEKAPLAN ~ ANKARA-Mılli Eğitim Bakanlığı, ilkaşama- da Anadolu lıselerinde. daha sonra da butün or- taöğretim kurumlannda yaygınlaştınlması plan- lanan "paraheğitin^de üniversıtelerde uyguianan "katkı payı sstemini" ömek alacak. Sayıştay'ın görüşüne sunulan Anadolu liselerinin paralı ya- pılmasına ıltşkın yönetmelık taslağının yükse- köğretımle koşutluk sağlanması amacıyla yeniden ele alınacağı belırtıidi. Mıllı Eğitim Bakanlığı, 1995- 1996 tcra Planı kapsamına alınan ve 1 yıl içinde gerekli düzenle- melerın yapılması öngörülen "Ortaöğretimde maddi katkı payı alınmasının esaslara bağlanma- 9 projesTnde "katkı payı modeli* olarak üniver- sıtelerde uygulanan "harç sjstemini" seçti. lcra Planı'nda, 3797 sayılı Mıllı Eğitim Teşkilat Ya- sası'nın "parah Anadolu UseJerini" düzenleyen 59'uncu maddesinde yükseköğretimle benzerlik saglanması amacıyla yeni düzenlemelenn yapıl- Çiller, konuyu başka toplantıda ele alacak Öğretmene maaş zammı ertelendi ANKARA (Cumhuriyet Bfirosu) - Başbakan Tansu ÇiDer, Bakanlar Kurulu'nda öğretmenlenn özlük haklannın iyileştirilmesı amacıyla Milli Eğitim Bakanlıgf nca hazırlanan personel yasa taslağının görüşülmesinı erteledı. Konuyu, öncekı günkü Bakanlar Kurulu'nda gundeme getıren Mıllı Eğitim Bakanı Nevzat Ayaz, Çiller'den *O konuyu bir dahaki toptantıda ele alalun" yanıtını aldı. Çiller'in "İlk toplanacak Bakanlar Kurulu'nda tasanyı görüşeHm" talimatı üzerine büyük bir hızla hazırlanan taslagın görüşülmesının ertelenmesi, Mıllı Eğitim Bakaniığı'nda hoşnutsuzluk yarattı.Personel yasa taslagında öğretmenJere sendıka kurma ve sendikalara üye olma hakkı öngörülürken öğretmeniık mesleğının "öğretmen", "uzman öğretmen" ve "başöğretmen"olarak 3 sınıfa aynlması teklıf edilıyor. Taslakta öngörülen diğer yenilıkler de şöyle. 0 Yalnızca 1-4 derece kadroda görevli öğretmenJere ek gösterge verilmesi uygulamasının 5-9 derece kadrolarda görevli öğretmenleri de kapsaması sağlanacak, # Öğretmenlenn hizmet sürelenne, çalıştıklan her yıl içın 3 aylık ıtıbari hizmet süresı eklenerek emeklilik yönünden değerlendınlecek. Özel hizmet tazminatı arttınlacak. # Terfi süresi 3 )ildan 2 yıla indirilecek. Oğretmenlere taril yardımı olarak 2 maaş tutannda bir ücret ödenecek. # Öğretmenlenn hizmet alanlan A, B, D ve E olmak üzere 4 gruba aynlacak. Öğretmenler çalıştıklan hizmet alanlanna göre ek görev yeri ödeneği alacaklar. maliyeti hesaplanacak. Burada. öğretmen maaş- lan, ders araç gerecleri, onanm \e diğer hizmet- ler ile özel okullann öğrenci ücretleri dikkate ab- nacak. Öğrencinin maüyeti \e ödemesi istenen kat- kı payı da daha sonra Bakanlar Kuruiu'na sunu- lacak. Bakanlar Kurulu'nda alınacak karara gö- re her yıl ogrencilerden alınacak katkı pa>ı belir- tenecek." Yükseköğretim modeli ması öngörüldü Bakanlık yetkılıleri, 2 yıl önce hazırlanmasına karşın Maliye Bakanlığı ve Sayıştay'da bekletil- mesi nedeniyle yaşama geçirilemeyen Anadolu Liselen Öğrenci Ücretleri Tespit, Tahsil ve Sarfi Yönetmeliğı'nin "yükseköğretime paralel ola- cak" biçimde yeniden ele alınacağını belirttıler. Halen Sayıştay'da bulunan yönetmelik tasla- gında, Anadolu liselerinde her dönem içın Milli Eğitim Bakanhğı'na bağlı Anadolu lıseleri pan- siyon ücretinin yansı kadar ücret almması öngö- rülüyor. Yetkililer, yeni yönetmelık taslağının 1 yıl ıçin yaşama geçınleceğıni belırterek katkı payı- nın hesaplanmasında uygulanacak yöntemi şöy- le anlattılar: "Okul türferinegöreWröğrencinin devteteolaıı Mıllı Eğitim Bakanlığf nın ortaöğretim kurum- lan için örnek aldığı yükseköğretim modeli, Yük- seköğretim Yasasf nın 46. maddesı uyannca ünı- versıtelerde şu şekılde uygulanıyor: " Yükseköğretim kurumlannda cari hizmet öde- nekleri, öğrenci başına olmak üzere belirieniyor. Öğrenci başuıa düşen cari hizmet ödeneği,öğrenim dallanrun nitelikleri ve süreteri ile yükseköğretim kunımlannın özellikleri göz önünde tutularak Yükseköğretim Kurulu'ncafarkhmiktariarda tes- pit ediliyor. Bu miktann her yıl Bakanlar Kurulu'nca belir- lenecek kısmu devletçe karşılanıyor ve öğrenci adına ilgili yükseköğretim kurumu bütçesine ödenek olarak aktanlıyor. Devletçe karşılanacak miktann, cari hizmet maliyetlerinin altında ol- maınası gerekiyor." Üst düzey bır yetkilı. Milli Eğitim Bakanlığı Teşkilat Yasası'nda yapılacak degışıklıkle, Anadolu liselennın ardından bütün ortaöğretim kurumlannda "paralı eğitime'' geçileceğıni söy- ledı. Aynı yetkıli, yoksul ogrencilerden ücret alın- mamasının ya da üniversıtelerde olduğu gibi "öğ- renim kredisT sisteminin getirilmesinin düşünül- düğünü belirtti. Emirda Halk sapığı linç etmek istedi • Afyon'un. Emirdağ ilçesinde bir çocuğa tecavüz eden Ali Gücenmez adh kişiyi halk linç etmek istedi. Polisin havaya ateş açmasıyla çıkan olaylarda seken kurşun bir çocugun ölümüne neden oldu. EMtRDAĞ (AA) - Afyon'un Emirdağ ilçesinde bır çocuğa tecavüz eden kişi linç edılmek istendi. Güvenlik güçlerinin olaya müdahalesı sırasında seken kurşun, bir çocugun ölümüne sebep oldu. Emirdağ Kaymakam Vekili Raif Bahça ve Emnıyet Müdürü Mehmet Püsküflü'den alınan bilgıye göre. Ali Gücenmez (24),M.Ö. (ll)adlıerkek çocuğuna tecavüz ettı. Olayı duyarak, Cumhuriyet Meydanı'nda toplanmaya başlayan ilçe sakınlen, "Sapığı bize verin, cezasını biz verecegK" diye bağırmaya başladı. Olaylann büyümesi üzerine Emirdağ Jandarma Bölük Komutanlığı, Emirdağ Uzman Jandarma Kuvveti ve Afyon Emniyet Müdürlüğü'nden takviye birlik istendi. Güvenlik kuvvetleri. halktan evlerine dağılmalannı istedi. Halkın dağılmaması üzerine güvenlik güçleri havaya uyan atışında bulundu. Bu sırada seken bir kurşun, 12 yaşındaki bır çocugun ölümüne neden oldu. tzdiham sırasında bir çocuk da ezılmeden dolayı hafif yaralandı. Olaylar saat 19.45'te yatıştınldı. Güvenlik güçleri, tecavüz suçundan gözaltında tutulan Ali Gücenmez'ın bulunduğu Emirdağ Emniyet Müdürlügü ile ılçenin diğer bölgelerinde geniş önlemler aldılar. ARAYIŞ Adonis, basın toplanbsında gazetecikrle taıuştı. Memet Fuat, Selahartin Hilav, Cevat Çapan, John Berger, Andrey Voznezensld, Henrik Nordbrandt ve Trtos Fa- trikros'tanoluşanjüritaranndanojbû-fiğiylebuödüledeğergörülen Adorus,herzamanşurmyarundayeralrnakistediğinisöyledL(Fotoğraf: DEVRtM BARAN) I. Uluslararası Nazım Hikmet Şiir Ödülü'nü kazanan Adonis 'Aşksız ve şiirsiz yaşanmaz' AdonlsrKadının kendisi şiirdlr. •Nâzım Hikmet Şiir Ödülü'nü kazanan Adonis, adının Nâzım Hikmet'le anılmasından gurur duyduğunu söyledi. Adonis, 'Nâzım Hikmet, Arap şiirinde çok önemli bir yere sahip. Onun, Arap şiirinin bir parçası olduğunu söyleyebilirim. Bütün Arap şairleri Nâzım Hikmet'i tanır' dedi. Külrür Servisi- Nâzım Hikmet Kültür ve Sa- nat Vakfi'nındüzenledığı "I.UluslararasıNâznn Hikmet Şiir Ödülü"nü kazanan Adonis. dün dü- zenlenen basın toplantısında gazetecılerle tanıştı. Memet Fuat, Selahaftin Hilav, Cevat Çapan, John Berger, Andrey Voznezenski, Henrik Nordbrandt ve Tîtos Patrikyos'tan oluşan jüri tarafindan oy- birliğıyle bu ödüle değer görülen Adonis, bu ödü- lü almaktan ve adının Nâzım Hikmet'le bırlikte anılmasından gurur duyduğunu belirtti. Adonis, Nâzım Hikmet adına uluslararası bir ödül konmasının önemine değinerek; "Bu, Tür- (dye\le şürin sahipoMuğu önemli yeri kanıtiamak- tadır. Bu ödül, aynı zamanda Nâzım'm adıyla bir- likte, Türk şiirinin evrenseln^ine de olanak tanı- yacaknr" dedi. Nâzım Hikmet'in tüm yapıtlannm Türkçe met- ninden Arapçaya çevrildiğine değinen Adonis, "Nâam Hikmet, Arap şiirinde çok önemli bir ye- re sahip. Onun, Arap şiirinin bir parçası olduğu- nu söyleyebilirim. Bütün Arap şairleri Nâzım Hik- met'i tanır. O, bir Arap şairidir" sözleriyle Nâ- zım Hikmet'in Arap şiinndekı önemine değindi. Adonis adını aldığında köktendinciler ve aşın milliyetçilerin saldınsma uğrayan şair, şürin tek düşmanınm din olduğunu belirtti ve Islam dini ile şiir arasındaki ilişkiyi de şu sözlerle dile getirdi: "Islam dini, şiiri bir Ideoloji, bir araç haline getir- itir. İslam ?Ure karşı değfldl ama şUrln işlevini degişrirdi. Şürin, İslam dininin ahlakını yayan bir araç haline geunesini istedi. Şiir gerçekliği söyler. Dinin gerçekliği ise kendi sahip olduğu gerçeklik- tir. Ben kendi adıma şürin yanında yer abnak iste- rim.'' Müslüman ülkelerin artık kültürü olmadığı- nı ıddia eden Adonis, geleneksel kültüre bağlı olan bu ülkelerin modern kültürü yaratamadıkla- nnı \Tirguladi. Kuran 'ın yorumlanması konusunda da ciddi eleştiriler getiren Adonis. Tann'nm dilinin çevril- meyeceğini. ancak anlamın çevrilebileceğıni söy- ledi. Eski uzmanlann Kuran'ı yeniden yorumladık- lannı ve bu yorumun mevcut iktidarla ilişki oldu- ğunu iddia eden Adonis, "tnsanlarmetniokuyup yorum getireceklerine, geleneğin metnini okuyor- İar. Bizbn ihtiyacımız olan, Kuran'ı bugünün ışığı amnda, ihriyaçlanmıza uygun olarak yorumla- maktır. Ben, bugün bir Müslüman olarak Kuran'ı yeni okuma biçimiyle okuyamıyorum" dedi. Aşk olmadan yaşanamayacağına göre şiirsiz de yaşa- namayacağını savunan Adonis, Arap ülkelerinde kadın şairlerin durumu üzerine bir soruyu ise şu esprili sözlerle yanıtladı: "Kadının kendisi şiirdlr. Şiiryazdığı zaman ken- dini tekrarlamış olur. Bugün Arap ülkelerindeçok başanfa kadın falrler var. Hatta, Nazık Almalay- ka adlı kadın şair, şürsel tfade tarzını degiştirmeyl başarmış bir sanatçıdır." TOKTAMIŞ ATEŞ Yetep ki Kararmasın... Sevgili Onat Kutlar'ı bugün toprağa veriyoruz. Doğru- su hiç hesapta olmayan bir "son" oldu bu. Daha birkaç hafta önce gelecekle ilgili planlar yaparken, bırdenbire tüm planlann suya düşmesı, doğrusu insanda teselli bırakmı- yor. Onat hastanede yattığı sürece, yazılı ve görüntülü kitle iletrşım araçlannda "sanatçı" olarak tanımlandı, ya da sa- natçı yönü ön plana çıkartıldı. Oysa ki Onat Kutlar, en az sanatçı yönü kadar ağırlıklı bir biçimde "düşün adamı" idi, "siyasal" bır insandı. Onat siyasal bir insandı, çünkü sanatçının ve düşünü- rün "üretebilmesi"için, kendini "yenıleyebılmesı" ıçin, tar- tışmasız bir biçimde "özgüriük gereksinimi" içinde oldu- ğunun bilincindeydi. özgürlüğû kimsenin kimseye kendi- üğinden vermediğini veözgürlüğün "gökten zenbille inme- yeceğini" iyi bilirdi. Ve bunlan iyi bildiği için, özgüriüğün siyasal düzeyde de mücadeiesıni yapardı. Ama "katılaş- madan" ve yumuşaklığını ve sevecenliğini yitirmeden. Çünkü Onat, yumuşak üslup ve sevecenliğın, güven ve haklılıktan kaynaklandığını da iyi bilirdi. Son zamanlarda benım üzerime de "medyanın sihirii elı" degmıştı. Değışık televızyon kanallannda; değişik tür insanlarla, değışık konularda panel, açıkoturum vetartış- malara katıldım. Arkadaşlanmdan pek çoğu "yahu biraz sertleş, vur elıni masaya" gibısinden eleştiriler getirirken; Onat "Aman Toktacığım, üslubunu bozma, hakiılann hu- zuru içinde görünüyorsun" diyen ender dostlanmdan bi- riydi. Onat Kutlar'ı 196O'lı yıllann ortalannda Sinematek yö- neticisi olarak tanıdım. Amansız bır hastalığın pençesin- de, çok zamansız yıtirdığimiz Altan Küçükyalçın Sinema- tek'e yönetici yardımcısı olarak gırmıştı. (Şimdi dünüyo- rum da, Altan'ı yitireli de neredeyse yimni yıl olmuş...) Sinematek bizim için yeni ve bambaşka bir dünya idi. Sinema ve sınemacılık konusunda inanılmaz bir bilgisizlik içinde idık. Son derecede keskın düşünce ve kararlarımız vardı. Işte sevgili Onat, biz "keskın bilgısizlen"; önümüz- de inanılmaz zenginliklerfe açılan bu çok yeni alanda, sa- bırla ve bıkmadan usanmadan bılgılendırdi. Ne ukalalıkla- nmıza sinirlendi, ne cehaletimizle alay etti. Aynı dönemde "Ishak" adlı bir hikâye kitabı yayımlandı. Kitaptaki Türkçe'nin kullanılış ustalığı ve zenginliği doğru- su benı çok şaşırtmıştı. O zamana dek "sinema kültürü yüksek" bır aydın olarak görüp değeriendirdiğim Onat Kut- lar, birdenbire gözümde boyut değıştirmiştı. Usta bir ede- biyatçı karşısında olduğumu anlamıştım. Zaten daha ile-- riki yıllarda kaleme alacağı film senaryolannda bu yönünü çok fazlasıyla yaşayacaktık. Sinematek yönetmeni Onat Kutlar, Türk Sinemateki'ni bir avuç entelektüele hizmet veren kapalı bır kurum ola- rak görmüyordu. Sinematek'in Türk sınemasına ne gibi katkılarda bulunabıleceğinin arayış ve çabası içindeydi. O zamanlar "egemen olan" Yeşilçam anlayışı, elbette Onat'ı ve Onat gıbı düşünenlerı gözü kapalı bir biçimde mahkûm ediyordu. Ve işte o dönemde kendıne guçlü bir müttefik bulmuştu: Yılmaz Güney. Onat'la Yılmaz Güney'in yolları daha sonra aynlacaktır. Zira sanata ve sanatçıya bakış açılan farklıydı. Ama o dö- nemde "Yeşilçam'ın devtenne" karşı omuz omuza diren- diler. "Ulusal sinema" denilen kavramın, aslında bir aldat- maca olduğunu ve yapılan şeyin sadece "düzeysiz sine- ma" olduğunu ortaya koymaya çabaladılar. (Artık "bizim'' değıldi belkı ama, Yılmaz Güney de çok erken aynldı ara- mızdan. Oysa ki yapabıleceği çok güzel şeyler vardı.) Sinematek işlevini yıtırdikten sonra Onat Kutlar'ı reklam sektöründe görüyoruz. Ama yozlaşmadan ve "işin ticare- tine kaçmadan." Zaten yolunu hiçbir biçimde sanattan ve sanatçıdan da ayırmamıştı. Ülkemiz bir yerlere doğru gidiyor. 1980 öncesınde baş- layan "aydın kınmı", 1980 sonrasında genellıkle resmi ka- nallardan sürdürüldü. Hem de kımı zaman, çok daha ka- tı ve insafsız bir biçimde. Bu kınmdan kurtulanlar ise şım- di bambaşka tehditler altında. Onat'ı aramızdan alan bomba, elbette Onat Kutlar'ın şahsına yönelmemişti. Ama "Onaf gibi" insanlara yönel- mişti. Bizlere, sizlere yönelmişti. Amaç belli bir tedirginlik yaratmaktı. Kimbilir belki de insanlan yeni bir "kurtancı" arar duruma sokmak istiyorlar. Ve kimbilir belki bunu be- cerirler de. Ama bu oyunu bozmamız gerek. Bu oyunu bozmak zo- rundayız. Ne demişti Onat: "Yeterkikararmasın... "Karart- mamalıyız yüreğımızi, umudumuzu yitirmemeliyiz. Zira umudun yitirilmesi, kavganın yitirilmesinin yansıdır. ONAT KUTLAR'ı kaybettik. Acımızı, öfkemizi ve özlemimizi anlatacak kelime bulamıyoruz. Ailesine, dostlanna, tüm namuslu insanlara başsağlığı dileriz. İstanbui Mülkryeükr MülkiyelilerBirliği Vakfi istanbui Şubesi İNSANLIK, ÖZGÜRLÜK VE DEMOKRASİ DÜŞMANLARINCA KATLEDİLEN ÜLKEMİZİN NADİDE KÜLTÜR VE SANAT ADAMI, GÜZEL İNSAN ONAT KUTLAR'ın ANISI ÖNÜNDE SAYGIYLA EĞİLİYOR, ONU UĞURLAMAK ÜZERE TÜM EĞİTİMCİLERİ SAAT 11 .OO'DE TEŞVİKİYE CAMİI'NDE BULUNMAYAÇAĞIRIYORUZ. EĞİTİM-İŞSENDİKASI İSTANBULŞUBELERİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle