Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 OCAK1995 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Polisler
'kuş'
uçurtmadı
Istanbul Haber Servisi - Her hafta cuma
namazmdan sonra şenatçılann göstensine tanık
olunan Beyazıt Meydanı'nda bu kez gösteri
olmadı. Beyazıt Meydanf nı dün, panzerleriyle
bırlikte geniş güvenlık önlemi alan polisler ve
gazetecıler doldurdu.
Beyazıt Meydanı'nın tüm gırişlerine barikat
kuran çevik kuvvet polisleri, meydanda
gazetecilenn dışında kimsenın beklemesıne izın
vermezken Beyazıt Camısı'ne gırenlenn de
üzerleri ve yanlanndaki çanta ile poşetleri de
arandı.Sıkı güvenlik önlemleri altında
kıJınan namaz sırasında ilginç görüntüler
yaşandı. Beyazıt Meydanf nı. güvenlik
güçleri ile güvercinler paylaşmıştı kısa bir sûre
için; eşantıyon yiyecek bekleyen güvercinlerin
polis barikatını aşması zor olmuyordu.
Iki kanat çırpışta, gökyüzünde özgürlüğû
yakalıyorlardı.
Bir oyundur sürdü gittı Beyazıt Meydanı'nda
dakjkalarca. Polisler, güvercinleri: güvercinler,
polisleri anlayamadı.
Sonra namaz dağıldı.
Gergın bekleyış sonrası beklenen olaylar olmadı.
Güvercinler yemlerine kavuştu.
Sessızlığın yenne, meydanın her zamanki
gürültüsü geldi.
Sankı hıçbır şey olmamışçasına yaşam
olağanlaştı.
(Fotoğraf:AHMET ŞIK)
Ortaöğretime yükseköğretim modeK
• Anadolu liselerinin ardmdan, Milli
Eğitim Teşkilat Yasası'nda yapılacak
değişiklikle bütün ortaöğretim
kurumlan paralı hale getirilecek.
Katkı payı modeline göre de her
öğrencinin devlete maliyeti yıllık
olarak hesaplanacak. Öğrencilerin bu
maliyetten ödemesi gereken katkı payı
ise Bakanlar Kurulu karanyla
behrlenecek.
EMtNEKAPLAN ~
ANKARA-Mılli Eğitim Bakanlığı, ilkaşama-
da Anadolu lıselerinde. daha sonra da butün or-
taöğretim kurumlannda yaygınlaştınlması plan-
lanan "paraheğitin^de üniversıtelerde uyguianan
"katkı payı sstemini" ömek alacak. Sayıştay'ın
görüşüne sunulan Anadolu liselerinin paralı ya-
pılmasına ıltşkın yönetmelık taslağının yükse-
köğretımle koşutluk sağlanması amacıyla yeniden
ele alınacağı belırtıidi.
Mıllı Eğitim Bakanlığı, 1995- 1996 tcra Planı
kapsamına alınan ve 1 yıl içinde gerekli düzenle-
melerın yapılması öngörülen "Ortaöğretimde
maddi katkı payı alınmasının esaslara bağlanma-
9 projesTnde "katkı payı modeli* olarak üniver-
sıtelerde uygulanan "harç sjstemini" seçti. lcra
Planı'nda, 3797 sayılı Mıllı Eğitim Teşkilat Ya-
sası'nın "parah Anadolu UseJerini" düzenleyen
59'uncu maddesinde yükseköğretimle benzerlik
saglanması amacıyla yeni düzenlemelenn yapıl-
Çiller, konuyu başka toplantıda ele alacak
Öğretmene maaş zammı ertelendi
ANKARA (Cumhuriyet Bfirosu) - Başbakan
Tansu ÇiDer, Bakanlar Kurulu'nda
öğretmenlenn özlük haklannın iyileştirilmesı
amacıyla Milli Eğitim Bakanlıgf nca
hazırlanan personel yasa taslağının
görüşülmesinı erteledı.
Konuyu, öncekı günkü Bakanlar Kurulu'nda
gundeme getıren Mıllı Eğitim
Bakanı Nevzat Ayaz, Çiller'den
*O konuyu bir dahaki toptantıda ele alalun"
yanıtını aldı.
Çiller'in "İlk toplanacak Bakanlar
Kurulu'nda tasanyı görüşeHm" talimatı
üzerine büyük bir hızla hazırlanan taslagın
görüşülmesının ertelenmesi,
Mıllı Eğitim Bakaniığı'nda hoşnutsuzluk
yarattı.Personel yasa taslagında
öğretmenJere sendıka kurma ve sendikalara
üye olma hakkı öngörülürken
öğretmeniık mesleğının "öğretmen", "uzman
öğretmen" ve "başöğretmen"olarak 3 sınıfa
aynlması teklıf edilıyor.
Taslakta öngörülen diğer yenilıkler de şöyle.
0 Yalnızca 1-4 derece kadroda görevli
öğretmenJere ek gösterge verilmesi
uygulamasının 5-9 derece kadrolarda görevli
öğretmenleri de kapsaması sağlanacak,
# Öğretmenlenn hizmet sürelenne,
çalıştıklan her yıl içın 3 aylık ıtıbari
hizmet süresı eklenerek emeklilik yönünden
değerlendınlecek. Özel hizmet
tazminatı arttınlacak.
# Terfi süresi 3 )ildan 2 yıla indirilecek.
Oğretmenlere taril yardımı olarak
2 maaş tutannda bir ücret ödenecek.
# Öğretmenlenn hizmet alanlan A, B, D ve E
olmak üzere 4 gruba aynlacak.
Öğretmenler çalıştıklan hizmet
alanlanna göre ek görev yeri ödeneği
alacaklar.
maliyeti hesaplanacak. Burada. öğretmen maaş-
lan, ders araç gerecleri, onanm \e diğer hizmet-
ler ile özel okullann öğrenci ücretleri dikkate ab-
nacak. Öğrencinin maüyeti \e ödemesi istenen kat-
kı payı da daha sonra Bakanlar Kuruiu'na sunu-
lacak. Bakanlar Kurulu'nda alınacak karara gö-
re her yıl ogrencilerden alınacak katkı pa>ı belir-
tenecek."
Yükseköğretim modeli
ması öngörüldü
Bakanlık yetkılıleri, 2 yıl önce hazırlanmasına
karşın Maliye Bakanlığı ve Sayıştay'da bekletil-
mesi nedeniyle yaşama geçirilemeyen Anadolu
Liselen Öğrenci Ücretleri Tespit, Tahsil ve Sarfi
Yönetmeliğı'nin "yükseköğretime paralel ola-
cak" biçimde yeniden ele alınacağını belirttıler.
Halen Sayıştay'da bulunan yönetmelik tasla-
gında, Anadolu liselerinde her dönem içın Milli
Eğitim Bakanhğı'na bağlı Anadolu lıseleri pan-
siyon ücretinin yansı kadar ücret almması öngö-
rülüyor. Yetkililer, yeni yönetmelık taslağının 1 yıl
ıçin yaşama geçınleceğıni belırterek katkı payı-
nın hesaplanmasında uygulanacak yöntemi şöy-
le anlattılar:
"Okul türferinegöreWröğrencinin devteteolaıı
Mıllı Eğitim Bakanlığf nın ortaöğretim kurum-
lan için örnek aldığı yükseköğretim modeli, Yük-
seköğretim Yasasf nın 46. maddesı uyannca ünı-
versıtelerde şu şekılde uygulanıyor:
" Yükseköğretim kurumlannda cari hizmet öde-
nekleri, öğrenci başına olmak üzere belirieniyor.
Öğrenci başuıa düşen cari hizmet ödeneği,öğrenim
dallanrun nitelikleri ve süreteri ile yükseköğretim
kunımlannın özellikleri göz önünde tutularak
Yükseköğretim Kurulu'ncafarkhmiktariarda tes-
pit ediliyor.
Bu miktann her yıl Bakanlar Kurulu'nca belir-
lenecek kısmu devletçe karşılanıyor ve öğrenci
adına ilgili yükseköğretim kurumu bütçesine
ödenek olarak aktanlıyor. Devletçe karşılanacak
miktann, cari hizmet maliyetlerinin altında ol-
maınası gerekiyor."
Üst düzey bır yetkilı. Milli Eğitim Bakanlığı
Teşkilat Yasası'nda yapılacak degışıklıkle,
Anadolu liselennın ardından bütün ortaöğretim
kurumlannda "paralı eğitime'' geçileceğıni söy-
ledı. Aynı yetkıli, yoksul ogrencilerden ücret alın-
mamasının ya da üniversıtelerde olduğu gibi "öğ-
renim kredisT sisteminin getirilmesinin düşünül-
düğünü belirtti.
Emirda
Halk
sapığı
linç etmek
istedi
• Afyon'un. Emirdağ
ilçesinde bir çocuğa
tecavüz eden Ali
Gücenmez adh kişiyi
halk linç etmek istedi.
Polisin havaya ateş
açmasıyla çıkan
olaylarda seken kurşun
bir çocugun ölümüne
neden oldu.
EMtRDAĞ (AA) -
Afyon'un Emirdağ ilçesinde
bır çocuğa tecavüz eden kişi
linç edılmek istendi.
Güvenlik güçlerinin olaya
müdahalesı sırasında seken
kurşun, bir çocugun ölümüne
sebep oldu. Emirdağ
Kaymakam Vekili Raif
Bahça ve Emnıyet Müdürü
Mehmet Püsküflü'den alınan
bilgıye göre. Ali Gücenmez
(24),M.Ö. (ll)adlıerkek
çocuğuna tecavüz ettı. Olayı
duyarak, Cumhuriyet
Meydanı'nda toplanmaya
başlayan ilçe sakınlen,
"Sapığı bize verin, cezasını
biz verecegK" diye bağırmaya
başladı. Olaylann büyümesi
üzerine Emirdağ Jandarma
Bölük Komutanlığı, Emirdağ
Uzman Jandarma Kuvveti ve
Afyon Emniyet
Müdürlüğü'nden takviye
birlik istendi. Güvenlik
kuvvetleri. halktan evlerine
dağılmalannı istedi. Halkın
dağılmaması üzerine
güvenlik güçleri havaya uyan
atışında bulundu. Bu sırada
seken bir kurşun, 12
yaşındaki bır çocugun
ölümüne neden oldu.
tzdiham sırasında bir çocuk
da ezılmeden dolayı hafif
yaralandı. Olaylar saat
19.45'te yatıştınldı. Güvenlik
güçleri, tecavüz suçundan
gözaltında tutulan Ali
Gücenmez'ın bulunduğu
Emirdağ Emniyet Müdürlügü
ile ılçenin diğer bölgelerinde
geniş önlemler aldılar.
ARAYIŞ
Adonis, basın toplanbsında gazetecikrle taıuştı. Memet Fuat, Selahartin Hilav, Cevat Çapan, John Berger, Andrey Voznezensld, Henrik Nordbrandt ve Trtos Fa-
trikros'tanoluşanjüritaranndanojbû-fiğiylebuödüledeğergörülen Adorus,herzamanşurmyarundayeralrnakistediğinisöyledL(Fotoğraf: DEVRtM BARAN)
I. Uluslararası Nazım Hikmet Şiir Ödülü'nü kazanan Adonis
'Aşksız ve şiirsiz yaşanmaz'
AdonlsrKadının kendisi şiirdlr.
•Nâzım Hikmet
Şiir Ödülü'nü
kazanan Adonis,
adının Nâzım
Hikmet'le
anılmasından
gurur
duyduğunu
söyledi.
Adonis, 'Nâzım
Hikmet, Arap
şiirinde çok
önemli bir yere
sahip. Onun,
Arap şiirinin bir
parçası
olduğunu
söyleyebilirim.
Bütün Arap
şairleri
Nâzım
Hikmet'i
tanır' dedi.
Külrür Servisi- Nâzım Hikmet Kültür ve Sa-
nat Vakfi'nındüzenledığı "I.UluslararasıNâznn
Hikmet Şiir Ödülü"nü kazanan Adonis. dün dü-
zenlenen basın toplantısında gazetecılerle tanıştı.
Memet Fuat, Selahaftin Hilav, Cevat Çapan, John
Berger, Andrey Voznezenski, Henrik Nordbrandt
ve Tîtos Patrikyos'tan oluşan jüri tarafindan oy-
birliğıyle bu ödüle değer görülen Adonis, bu ödü-
lü almaktan ve adının Nâzım Hikmet'le bırlikte
anılmasından gurur duyduğunu belirtti.
Adonis, Nâzım Hikmet adına uluslararası bir
ödül konmasının önemine değinerek; "Bu, Tür-
(dye\le şürin sahipoMuğu önemli yeri kanıtiamak-
tadır. Bu ödül, aynı zamanda Nâzım'm adıyla bir-
likte, Türk şiirinin evrenseln^ine de olanak tanı-
yacaknr" dedi.
Nâzım Hikmet'in tüm yapıtlannm Türkçe met-
ninden Arapçaya çevrildiğine değinen Adonis,
"Nâam Hikmet, Arap şiirinde çok önemli bir ye-
re sahip. Onun, Arap şiirinin bir parçası olduğu-
nu söyleyebilirim. Bütün Arap şairleri Nâzım Hik-
met'i tanır. O, bir Arap şairidir" sözleriyle Nâ-
zım Hikmet'in Arap şiinndekı önemine değindi.
Adonis adını aldığında köktendinciler ve aşın
milliyetçilerin saldınsma uğrayan şair, şürin tek
düşmanınm din olduğunu belirtti ve Islam dini ile
şiir arasındaki ilişkiyi de şu sözlerle dile getirdi:
"Islam dini, şiiri bir Ideoloji, bir araç haline getir-
itir. İslam ?Ure karşı değfldl ama şUrln işlevini
degişrirdi. Şürin, İslam dininin ahlakını yayan bir
araç haline geunesini istedi. Şiir gerçekliği söyler.
Dinin gerçekliği ise kendi sahip olduğu gerçeklik-
tir. Ben kendi adıma şürin yanında yer abnak iste-
rim.'' Müslüman ülkelerin artık kültürü olmadığı-
nı ıddia eden Adonis, geleneksel kültüre bağlı
olan bu ülkelerin modern kültürü yaratamadıkla-
nnı \Tirguladi.
Kuran 'ın yorumlanması konusunda da ciddi
eleştiriler getiren Adonis. Tann'nm dilinin çevril-
meyeceğini. ancak anlamın çevrilebileceğıni söy-
ledi.
Eski uzmanlann Kuran'ı yeniden yorumladık-
lannı ve bu yorumun mevcut iktidarla ilişki oldu-
ğunu iddia eden Adonis, "tnsanlarmetniokuyup
yorum getireceklerine, geleneğin metnini okuyor-
İar. Bizbn ihtiyacımız olan, Kuran'ı bugünün ışığı
amnda, ihriyaçlanmıza uygun olarak yorumla-
maktır. Ben, bugün bir Müslüman olarak Kuran'ı
yeni okuma biçimiyle okuyamıyorum" dedi. Aşk
olmadan yaşanamayacağına göre şiirsiz de yaşa-
namayacağını savunan Adonis, Arap ülkelerinde
kadın şairlerin durumu üzerine bir soruyu ise şu
esprili sözlerle yanıtladı:
"Kadının kendisi şiirdlr. Şiiryazdığı zaman ken-
dini tekrarlamış olur. Bugün Arap ülkelerindeçok
başanfa kadın falrler var. Hatta, Nazık Almalay-
ka adlı kadın şair, şürsel tfade tarzını degiştirmeyl
başarmış bir sanatçıdır."
TOKTAMIŞ ATEŞ
Yetep ki Kararmasın...
Sevgili Onat Kutlar'ı bugün toprağa veriyoruz. Doğru-
su hiç hesapta olmayan bir "son" oldu bu. Daha birkaç
hafta önce gelecekle ilgili planlar yaparken, bırdenbire tüm
planlann suya düşmesı, doğrusu insanda teselli bırakmı-
yor.
Onat hastanede yattığı sürece, yazılı ve görüntülü kitle
iletrşım araçlannda "sanatçı" olarak tanımlandı, ya da sa-
natçı yönü ön plana çıkartıldı. Oysa ki Onat Kutlar, en az
sanatçı yönü kadar ağırlıklı bir biçimde "düşün adamı" idi,
"siyasal" bır insandı.
Onat siyasal bir insandı, çünkü sanatçının ve düşünü-
rün "üretebilmesi"için, kendini "yenıleyebılmesı" ıçin, tar-
tışmasız bir biçimde "özgüriük gereksinimi" içinde oldu-
ğunun bilincindeydi. özgürlüğû kimsenin kimseye kendi-
üğinden vermediğini veözgürlüğün "gökten zenbille inme-
yeceğini" iyi bilirdi. Ve bunlan iyi bildiği için, özgüriüğün
siyasal düzeyde de mücadeiesıni yapardı. Ama "katılaş-
madan" ve yumuşaklığını ve sevecenliğini yitirmeden.
Çünkü Onat, yumuşak üslup ve sevecenliğın, güven ve
haklılıktan kaynaklandığını da iyi bilirdi.
Son zamanlarda benım üzerime de "medyanın sihirii
elı" degmıştı. Değışık televızyon kanallannda; değişik tür
insanlarla, değışık konularda panel, açıkoturum vetartış-
malara katıldım. Arkadaşlanmdan pek çoğu "yahu biraz
sertleş, vur elıni masaya" gibısinden eleştiriler getirirken;
Onat "Aman Toktacığım, üslubunu bozma, hakiılann hu-
zuru içinde görünüyorsun" diyen ender dostlanmdan bi-
riydi.
Onat Kutlar'ı 196O'lı yıllann ortalannda Sinematek yö-
neticisi olarak tanıdım. Amansız bır hastalığın pençesin-
de, çok zamansız yıtirdığimiz Altan Küçükyalçın Sinema-
tek'e yönetici yardımcısı olarak gırmıştı. (Şimdi dünüyo-
rum da, Altan'ı yitireli de neredeyse yimni yıl olmuş...)
Sinematek bizim için yeni ve bambaşka bir dünya idi.
Sinema ve sınemacılık konusunda inanılmaz bir bilgisizlik
içinde idık. Son derecede keskın düşünce ve kararlarımız
vardı. Işte sevgili Onat, biz "keskın bilgısizlen"; önümüz-
de inanılmaz zenginliklerfe açılan bu çok yeni alanda, sa-
bırla ve bıkmadan usanmadan bılgılendırdi. Ne ukalalıkla-
nmıza sinirlendi, ne cehaletimizle alay etti.
Aynı dönemde "Ishak" adlı bir hikâye kitabı yayımlandı.
Kitaptaki Türkçe'nin kullanılış ustalığı ve zenginliği doğru-
su benı çok şaşırtmıştı. O zamana dek "sinema kültürü
yüksek" bır aydın olarak görüp değeriendirdiğim Onat Kut-
lar, birdenbire gözümde boyut değıştirmiştı. Usta bir ede-
biyatçı karşısında olduğumu anlamıştım. Zaten daha ile--
riki yıllarda kaleme alacağı film senaryolannda bu yönünü
çok fazlasıyla yaşayacaktık.
Sinematek yönetmeni Onat Kutlar, Türk Sinemateki'ni
bir avuç entelektüele hizmet veren kapalı bır kurum ola-
rak görmüyordu. Sinematek'in Türk sınemasına ne gibi
katkılarda bulunabıleceğinin arayış ve çabası içindeydi. O
zamanlar "egemen olan" Yeşilçam anlayışı, elbette Onat'ı
ve Onat gıbı düşünenlerı gözü kapalı bir biçimde mahkûm
ediyordu. Ve işte o dönemde kendıne guçlü bir müttefik
bulmuştu: Yılmaz Güney.
Onat'la Yılmaz Güney'in yolları daha sonra aynlacaktır.
Zira sanata ve sanatçıya bakış açılan farklıydı. Ama o dö-
nemde "Yeşilçam'ın devtenne" karşı omuz omuza diren-
diler. "Ulusal sinema" denilen kavramın, aslında bir aldat-
maca olduğunu ve yapılan şeyin sadece "düzeysiz sine-
ma" olduğunu ortaya koymaya çabaladılar. (Artık "bizim''
değıldi belkı ama, Yılmaz Güney de çok erken aynldı ara-
mızdan. Oysa ki yapabıleceği çok güzel şeyler vardı.)
Sinematek işlevini yıtırdikten sonra Onat Kutlar'ı reklam
sektöründe görüyoruz. Ama yozlaşmadan ve "işin ticare-
tine kaçmadan." Zaten yolunu hiçbir biçimde sanattan ve
sanatçıdan da ayırmamıştı.
Ülkemiz bir yerlere doğru gidiyor. 1980 öncesınde baş-
layan "aydın kınmı", 1980 sonrasında genellıkle resmi ka-
nallardan sürdürüldü. Hem de kımı zaman, çok daha ka-
tı ve insafsız bir biçimde. Bu kınmdan kurtulanlar ise şım-
di bambaşka tehditler altında.
Onat'ı aramızdan alan bomba, elbette Onat Kutlar'ın
şahsına yönelmemişti. Ama "Onaf gibi" insanlara yönel-
mişti. Bizlere, sizlere yönelmişti. Amaç belli bir tedirginlik
yaratmaktı. Kimbilir belki de insanlan yeni bir "kurtancı"
arar duruma sokmak istiyorlar. Ve kimbilir belki bunu be-
cerirler de.
Ama bu oyunu bozmamız gerek. Bu oyunu bozmak zo-
rundayız. Ne demişti Onat: "Yeterkikararmasın... "Karart-
mamalıyız yüreğımızi, umudumuzu yitirmemeliyiz. Zira
umudun yitirilmesi, kavganın yitirilmesinin yansıdır.
ONAT
KUTLAR'ı
kaybettik.
Acımızı, öfkemizi ve
özlemimizi anlatacak kelime
bulamıyoruz.
Ailesine, dostlanna, tüm
namuslu insanlara başsağlığı
dileriz.
İstanbui Mülkryeükr MülkiyelilerBirliği
Vakfi istanbui Şubesi
İNSANLIK, ÖZGÜRLÜK VE DEMOKRASİ
DÜŞMANLARINCA KATLEDİLEN
ÜLKEMİZİN NADİDE KÜLTÜR VE
SANAT ADAMI, GÜZEL İNSAN
ONAT
KUTLAR'ın
ANISI ÖNÜNDE SAYGIYLA EĞİLİYOR,
ONU UĞURLAMAK ÜZERE TÜM
EĞİTİMCİLERİ SAAT 11 .OO'DE TEŞVİKİYE
CAMİI'NDE BULUNMAYAÇAĞIRIYORUZ.
EĞİTİM-İŞSENDİKASI
İSTANBULŞUBELERİ