05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10OCAK1995SALJ 12 DIZIYAZI Gümüş Motor'un genel müdürü durumu kurtarmak için her zaman yaptığını yapıyor Erbakan'ın lafsalatalan G ümüş Motor Yönetim Kurulu, bir sabah top- landı. Şeker Şirketi'nin Gümüş Motor Yöne- tim Kurulu Başkanlı- ğı'na getirdiği Nurul- lah Gezgin, başkanlık koltuğunu aldığı •talimat uyannca Şeker Şırketi yetkıli- sine bıraktı. Erbakan'ı çok iyi tanıyan yetkili, bu tip toplantılardaki taktikle- rini de iyi biliyordu. Erbakan, yönetim kurulu toplantılannda sözaldi mı, Tek- nik Üniversite'den başlayıp Alman- ya'ya geçiyor ve sonu bir türlü gelme- yen konuşmalar yapıyordu. Yetkili. ilk sözü Genel Müdür Erbakan'a verirken. kolundan çıkardığı saati masanın üze- rine koyup, "Necmettin Bey" diye söze başlayıp sürdürdü: "Burada, sizin okluğu kadar. herke- sin söz hakkı var. Hepimi/in de sö> leye- cekleri var. Birbirimizin hakkına saygı gösternıek /orunda olduğumuzdan, liit- fen konuşmanızı beş dakika içinde to- ipariayın." Erbakan. yıne söze motorla başladı. Genel müdürü. değişik meslek temsilcilerinden oluşan yönetim kuru- lunun yedi üyesinden hiçbiri dinlemi- yordu. Erbakan, motorun pistonuna ge- lirken saatine bakan Şeker Şırketi yet- kilisi. "•Necmettin Bey, bir dakikanız kal- dı" dedı. Beş dakikanın bitiminde de yetkili. Erbakan'ın hiç yüzüne bakma- dan başkanlık makamını kendisine bı- rakan Nurullah Gezgin"e dönüp, "Çokteşekkürederiz Necmettin Bey. Buyurun Nurullah Bey, söz sizin"' dedi. Anonim şirket nasıi yönetHr? Şeker Şirketi yetkilisi, olup biteni kontrol edip izleyebilmek amacıyla bir odaya yerleşti. Erbakan ise, ikınci vönetım kurulu toplantısında başına geleceklerden ha- bersiz. hazırladığı "kendini kurtarma planrnı zaman geçirmeden uygulama- ya koymuştu. Hiç yanından eksik et- mediği. ceketinin sağ iç cebindeki siyah deri kaplı ajandadan saptadığı güveni- lir, bir düzineden fazla ismi bir beyaz kâğıda alt alta yazdı. (Bu isirrilerden bazılan hâlâ Erbakan'ın kara defterin- dekı "güveniür kardeşler" arasındaki yerlerini koruyor.) Daha sonra da bu isımlere Gümüş Motor adına kısa vade- li bonolar düzenleyip imzaladı. Şeker Şirketi yetkilisi ikinci yönetim kurulu toplantısını açtıktan sonra. Er- bakan'a dönüp kelimelerin üzerine ba- sabasa şöyle dedi: "Necmettin Bey, anonim şirketler maalesef ilmi otoriteler tarafından i>i idarv edilemiyor. Sizin ilmi yanınıza ei- bette saygımız var. Fakat, bu şirketin ço- ğunluk hissesinin sahipleri olarak biz, si- n yorubnuş\e yıpranmış görüyoruz. Bu nedenlede istifanızı kabul ediyoruz. Sa- nınz, bize anlayış gösterecek ve başka tedbüier almamıza neden olmayacaksı- nız... Teşekkür ederiz." Kroke olmuş boksöre dönen Erba- kan. kendisinin dahi zor duyabileceği sesle, "Fakat bu, benim için vazifeden kaç- mak gibi bir şey oünuyor mu?" dıyebil- di. Yetkili "Hayır Necmettin Bey" diye başladığı sözlerini şöyle sürdürdü: BakkaHıesabı "Bu bir nöbet değişimidir. Diin sizdi- niz, bugün bir başkası. y ann daha baş- kası arasında nöbet değişimi de\am ede- cektir. Size yeni hayatınızda mu\affaki- yetler temenni ederim." Yönetim kurulu önce, dışanya çıkan Erbakan'ın istifasmı kabul etti. Ardın- dan da iki ay önce yapılan zamlarla ma- aşlan ikiye katlanan genel müdür yar- dımcısı Ahmet Çavdar ile idare amiri- nin görevlerine de son verdi. Şeker Şirketi yetkilisi. Erbakan'ın görevinden uzaklaştmlması ile işin bit- meyip aksine yeni başladıgının bilin- cindeydi. Muhasebe ve hesaplann kontrolü ile Konya Şeker Fabrika- sı'ndan Muvakkar Özarat ile ticaret müdürü Faruk Onat'ın görevlendiril- melerini sağladı. Özarat ile Onat. fab- rika muhasebesj yerine bakkal hesap- lan ile karşılaşınca ne yapacaklannı şa- şırdılar. Bu arada gözden geçirilen ya- zışmalarda karşılaşılanlar. komediden de öte bir trajedi sahneliyordu. "AHaha şükür hobimiz yotC "Gümüş Motor Dosyası'*nın ortaya koyduğu gerçekleri yeterince anlayıp değerlendirebilmek için, olayın kahra- •Gümüş Motor Yönetim Kurulu, bir sabah toplandı. Erbakan'ı çok iyi tanıyan Şeker Şirketi yetkilisi, bu tip toplantılardaki taktiklerini de iyi biliyordu. Yetkili, ilk sözü Genel Müdür Erbakan'a verirken, kolundan çıkardığı saati masanın üzerine koyup, "Necmettin Bey, lütfen konuşmanızı beş dakika içinde toparlayın" dedi. •Erbakan, yine söze motorla başladı. Genel müdürü, değişik meslek temsilcilerinden oluşan yönetim kurulunun yedi üyesinden hiçbiri dinlemiyordu. Erbakan, motorun pistonuna gelirken saatine bakan Şeker Şirketi yetkilisi son sözünü söyledi: "Necmettin Bey, bir dakikanız kaldı!" manı ve başrol o>uncusu Necmettin Er- bakan'ı her yanı ile ve de çok yakından tanımanın sayısız yararlan olduğuna inanıyoruz. Bu nedenle, "Gümüş Mo- tor Dosyasır> nı açmadan önce, Erba- kan'ın özgeçmişi konusunda bilgilen- dirmeyi uygun bulduk. Çünkü. eline fırsat geçtiğinde kendisi ile birlikte ül- keyi nerelere götürebileceği. Erba- kan'ın kişisel özelliklerinin içinde sak- lıdır. Erbakan'ın, elle tutulması olanaksız yılanı anımsatan sakladığı kişiliği, "Hobiniz nedir" biçimindeki basit bir soruya verdığı cevaptadır: "Allaha şükürter olsun ki, böyle bir şeyimiz yok. Daha zi>ade arkadaşlan- mı/la sohbet etmek imkânı bulduğu- muz zaman, belki en çok hoşlandığunız husustur." Erbakan'ın, laflan döndürüp dolaş- tırmak, esa- sı aynntılar içinde boğma becerisinin en güzel örneği de "Kilo ve boyunuz kaç" sorusunun iki kelime ve iki ra- kamdan oluşan cevabı yerine söyledik- lendır: Boy ve kilo'nun ötçösü "Hakikaten mühinı bir soru. Çünkü biz kilolanmızı azaltmak için çok güç- lük çekiyoruz. Çünkü çalışmalanmı/ daha ziyade orurarak olmak mecburi- yeti yararıyor. Vbksa. aslında hareketi ve bilhassa yürümeyi, hızlı yürümeyi se- verim. Benim kilom 93, boyum da 1.85'tir. (24 Eylül 1994 hibamlâ). Aslın- da, Türk ölçülerine göre. Batı'daki gibi boyu 1.86, kilosu da 86 olsun ölçüsünü tasvip etmiyorum. Çünkü, bir milletiıı insanlan kanu, canlı, dolgun, pehlivan yapılı olmalıdır. Batı taklitçüiğinin hiç- bir faydası yok. İpince. sınk gibi bir in- sanın tadı tuzu yok bizim ölçülerimize göre. Ama. tabii lüzumsuz yere mülah- ham da olmamak lazım gelir. Fazla ki- k) bulunmamalı." Erbakan'ın sevdiği yemek konusun- daki sözlerini ayuen aktanyor, yorumu- nu ve değerlendirmesini sizlere bırakı- yoruz: "Biz alt kardeşimizfc çocukluğumuz- dan beri hep evdeki yemekleri pay laş- mışızdır. Bendenizin yemeklerden,°ta- vuklu pila\ benim yemeğimdi. Taze fa- suh/e de gene benim yemeğündL V'alde hanıma çok iş düşerdi. Böylece taze fa- suhe, salata. domates salatası, tavuklu püav bir ne\i yemek taksimaOnda bana düşerdL" Necmettin Erbakan'ın kişisel özel- liklerini, boş zamanlan değerlendirme ile ilgili soruya verdiği cevabın içinde- ki anlayış ve yorumla noktalıyoruz: "Mehter müzigi, müziklerin içinde, tabii belki en çok hoşumuza gidendir. Hamasi ve milli. bizim tarihimizi can- landırmaktadır. Dinlemeyi severiz. Boş zaman diye bir şey. maalesef bulamıyo- nım. HanL • Boş vaktımiz var. bunu na- sıl değerlendirelim?' diye düşünecek vaktimiz bile ounuyor. Bir boş zaman bulmak firsati elimize geçse, en iyi hu- zur vermek üzere yapüacak olan şeyler Hadis-i Şerif kitaplan, tefsir Idtaplan okumaktır." Öyle sanıyoruz ki, Necmettin Erba- kan'ın gerçek kişiliğini ve bazı özellik- lerini öğrendikten sonra, Gümüş Motor Dosyası, sizlere çok şeyler arilatacak- tır..." Yann: Tamire gelen motorun sonu •Erbakan en sevdiği yemeği anlatıyor: "Biz altı kardeşimizle çocukluğumuzdan beri hep evdeki yemekleri paylaşmışızdır. Bendenizin yemeklerden, tavuklu pilav benim yemeğ'mdi. Taze fasulye de gene benim yemeğimdi. Valde hanıma çok iş düşerdi. BÖylece taze fasulye, salata, domates salatası, tavuklu pilav bir nevi yemek taksimatında bana düşerdi." Necmettin Erbakan, laflan döndürüp dolaşörmak ve esası aynntüar içinde boğma becerisini bugün de sürdürüyor 6 Ilnıî açıdan renk tercilıi'Necmettin Erbakan'ın. akla gelen ve gelmeyen her şeyi kullandığının, bilimsel gerçekleri kendi düşüncelen doğrultusunda çarpıtıp taklalarattıra- rak, kullanma ücretinı, "Tercihiniz hangi renktir1 " sorusuna verdiği şu ce- vap, tüm çıplaklığı ile sergilemekte- dir: "Tabii renklerden, her rengin bir güzel tonu vardır. Onun için hiçbir ren- ge "kötüdür' denemez. Ancak. tabii il- mi açıdan bakıldıgında renklerin için- de hiç şüphesiz yeşil renk. hepsinden avantajlıdır. Insan göziine Cenabı Hak. muayyen dalga boylan içinde renkleri görme kabiliyeti venniştir. Renkler malum. güneşten çıkan ışık- • "Tabii renklerden, her rengin bir güzel tonu vardır. Onun için hiçbir renge 'kötüdür' denemez. ilmi açıdan bakıldıgında insanoğlunun görebildiği bir renk aralığı vardır, dalga boyu aralığı vardır. Bu aralığın tam ortası yeşil renge rastlar. Onun için Cenabı Hak insanın gözünü yeşile göre yapmıştır. Gözün normal yapısı, yeşil renk içindir." lann dalga boylan arasındaki farklar- dan doğmaktadır. Birinin uzundur dalga boyu. diğerinin kısadır. Gözegel- diği zaman, göz, o tesirieri renk olarak idrak etmektedir. insanoğlunun görebildiği bir renk aralığı vardır, dalga boyu aralığı var- dır. Bunlardan daha büyük dalgalar; renk değildir, sestir, ses dalgalandır. lnsan gözünün görebildiği dalganın bir en küçüğü, bir de en büyüğü var- dır. Bir aralık vardır. Bu aralığın tam ortası yeşil renge rastlar. Onun için Cenabı Hak insanın gözünü yeşile gö- re yapmıştır Bunun ilerisini. biraz sa- ğını. bıraz solunu daha büyük, daha küçük dalga boylannı görecek kadar aralık vermiştir. Gözün normal yapısı, yeşil renk içindir. Bu bakımdan, yeşil renk, en dinlendirici renktir. Ve yeşil rengin güzel bir tonu oldu- ğu zaman. tabii insan için en hoşa gi- den rengin olması tabiidir. Çünkü, in- sanın normal yapısı yeşil renk içindir. Bu bakımdan renkler içinde. insan ya- pısına yakın alakası dolayısıyla, yeşil rengi herkesin sevmesi tabiidir." ÇALIŞANLARIN SORULARI SORUNLARI / YILMAZ ŞİPAL îşyeri el değiştirirse SORU: İşyeri el değiştirdiğinde işçiler yeni işverenle çahşmak istemez ve aynhıiarsa kıdem tazminatı alnıa haİdan doğar mı? " E.D. YANIT: 1) Konu ile ilgili yargı kararlan değişiktir. Bir yargı karan. "Yeni işverenle çahşmak istemeyen işçinin kıdem tazminatı isteyebileceği yönündedir. (1) "(•••) Gerçekten davacı. işyerinin devri ile beraber, iş ilişkisini yeni işveren döneminde de sürdürmemiş ise; bu yön araştınlarak so- nucuna göre kıdem tazminatı hakkının doğup doğmadığının değer- lendirmesi gerekir. Bu görüş, ferdi hukuksal ilişki doğuran akit ser- bestisi ilkesiyle uygun düşer. Eğer davacı, her şeye rağmen yeni iş- veren döneminde de çalışmasını sürdünmüşse. kıdem tazminatı hak- kmın yeni işveren dönemindeki fesih hal ve biçimine göre değerlen- dirilmesi icabeder. (...)" (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 5.3.1985 Tarih. 12575 Esas ve 2445 Karar) Bazı yargı kararlan ise, işyerinin devri durumunda iş koşul- lannda esaslı bir değişiklik olmadığı için, işçi aynldıgında kıdem taz- minatımn ödenmeyeceği yönündedir. (2) "Özet: tşyerini devreden işveren işçinin iş aktine son verme- mişse, işçi devirle birlikte hizmet aktinin sona erdiğinı ileri sürerek kıdem tazminatı isteyemez. Zira devir işçi yönünden kural olarak hak- h fesih nedeni oluşturmaz." (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 31.3.1989 Tarih. 1989/142 Esas ve 1989/2927 Karar) Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun karan da aynı yöndedir. (3) "Özet: işyerinin devir veya intikali yahut herhangi bir suretle bir işverenden başka bir işverene geçmesi kural olarak iş şartlannın esaslı bir tarzda değişmesi, başkalaşması halini teşkil etmez. Bu ne- denle işçi için hizmet akdini fesih hakkı doğmamış olduğundan kı- dem tazminatı isteğinin reddi gerekir." (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 17.1.1990 Tarih, 1989/9-610 Esas ve 1990/5 Karar) Kısaca, Hukuk Genel Kurulu'nun karanna göre, işyerinin devrini neden göstererek iş sözleşmesini bozan işçiye kı- dem tazminatı ödenmeyecektir. Kaynak: (1) Lebıb Yalkın Yayınlan Cilt AA/12 Sıra No: 253. Osman Usta - Kıdem Tazminatı, 1994, sayfa: 163 Ibrahim Eşmelioğlu - İş Kanunlan, 1986, sayfa: 302/11 (2) Lebib Yalkın Yayınlan Cilt AA/13 Sıra No: 321 (3) Lebib Yalkın Yayınlan Cilt AA/13 Sıra No: 341 ETILER'DE SATILIK DAIRE Tel: 265 63 58 Akşam 20.00 - 22.00 arası. ACELE 3 yaşındaki oğluma bakacak Açık Öğretim Öğren- cisi veya üniversiteye hazırianan bayan aranıyor. 512 05 05ten 488-453 HÜMAMSTATATÜRK Hamdi Ülkümen 40.000 (KDV içinde) Çağdaf Yaymlart Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-İstanbul ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Kürdili Hicazkâr... Alman Elçiliğı'nden Elmas Coşkun aradı: - Saksonya Eyaleti Içişleri Bakanı Heinz Eggert geliyor; Sheraton'da bazı yazartar, gazetecilerie birsöyleşiyapacak, bu- rada Türk yetkılilerle de görüşecek, katılır mısınız? diye sordu. Toplantı pazar günü olacaktı. - Katılınm! dedım. Birkaç gazetecı arkadaş, verilen saatte oradaydık. Alman Bakan Heinz Eggert, önce kendini tanıttı: - Ben, dedi, eskiden din adamıydım, sonra kaymakamlık yaptım. Şimdi, eyaletin ıçişleri bakanıyım. Ben sizden bilgi al- maya geldim. Ben soracağım, siz bana yanıtlar vereceksiniz! Haydaaa! Gazeteciler, yanıtlamaz. soru sorar. Işleri odur. Bu- rada tersı oluyordu. Sonra, bizde din adamı -genellikle- gerici- dir, bu öyle değil. Işkence diyor, insan hakları diyor, demokra- sı diyor. Bonn'dan yanında yarrjımcıları ile gelmiş. Dış Ilişkiler Bürosu'ndanMichael Gahler de btrlıkteydı. Çevirmenligi Alman Elçilıği görevlilerınden Elisabeth Rittersbergeryapryordu. Ba- kanın asıl gelış nedeni, 19 Ocak'ta, Bonn'da Türkiye'den yurt- dışına gitmiş olan beş DEP'Iİ mılletvekilinin sığınma hakları ile ilgiliydi. Bonn'da bu tartışılacaktı. Bu eskı milletvekillerinin ad- ları şöyleydı: Zübeyir Aydar, Nizamettin Toguç, Naif Gürteş, Remzi Kartal, Mahmut Kılınç. Alman Bakan Heinz Eggert, Dresden'den Türkıye'ye gelir- ken, Dresden Kürt Kültür Bürosu'nun başkanı, Bakan Eggert'e yanıltıcı bilgi vermiş, şöyle demiş: - Siz Türkiye'ye varınca görüşeceğiniz kimseler, zaten size yanlış bilgi aktaracaklar. Görüşeceğiniz Kürtler de, Kürt sayıl- maz. Çünkü o Kürtler, Kürtlerin çıkariannı gözetmemektedir- ler. Sadece göstermelik kimselerdır. Benim şimdi sorum şu: Meclis 'tekı Kürtler, gerçekten Kürt toplumunun çıkariannı mı temsil ediyorlar, yoksa öbürpartilehn göstermelik adaylan mıy- dılar? (Eskıleri de soruyor.) Bu soruya ben şöyle karşılık vendim: - Benim bıldiğim, onlar hep Kürt kökenli olduklannı unutma- dılar. Kâmran Inan bakanlık yaptı, halen milletvekili. Bir söy- leşimiz sırasında şöyle demiştı: "Türkıye'de her şeyi kaldırsa- lar, yasaklasalar 'kürdilihicazkâr'ı kaldıramazlar." (Gülüşmeter.) Heinz Eggert'e. Cumhuriyet'te 5 Ocak Perşembe günü çı- kan "Kürdoğlu Nereye?" başlıklı yazımı anımsattım. - PKK ile Kürt halkını ayırmak gerekir! dedim. - Ben de aynı görüşteyim! yanıtını verdi. - Ben kaç Kürt çocuğunu işkenceden aldım. Kürt-Türk ay- nmı gözetmem! Alman Bakan, bizden önce, Ankara'da, bir güvenlik görev- lisıyle görüşmüş, ona şöyle sormuş: - Kürtçe kaset dinleyen bir kişinin elinden polis kaseti almış, tartaklamış, bu koşullar altında siz olsanız ne yaparsınız? Güvenlik görevlisi karşılık vermiş: - Tabiatıyla o kişi hakkında soruşturma açılır! Alman Bakan Eggert, bunu anlartıktan sonra ekledi: - Benim 15.000 polisım var. Bu on beş bın polisin her za- man dikkatli davranabileceğine, elimi ateşe sokamam. Biri çı- kıpbirvatandaşatokatatabilir, vurabilirde. Ancak, öyle birşey olduğu vakit, bu basına yansır, basın ortaya attığında da araş- tınlır, ben bir bakan olarak o kişi hakkında soruşturma açanm. Yani, Türkıye'de çok uzun süre kalmama gerek yok. Söylene- bilirki, her demokratık yaklaşım, Almanya ile Türkiye arasında farklı. Almanya 'da şu anda bu konu üzerinde ısrarla durulma- sının amacı, Türk devletinin PKK'ye mi, yoksa Kürt halkına kar- şı mı savaşmakta olduğudur. Bunu söyleriten, şunu gözardı et- memenizi rıca edeceğım. Almanya'da PKK'nin yasaklanması için katkıda bulunan kimseyim. Çünkü kanımca, PKK bir terör örgütüdür... Söyleşimiz gerçekten sıcak bir havaya bürünmüştü. Elbet- te, Alman bakana yol göstermek usumuzun ucundan geçmi- yordu. DEP'Iİ milletvekillerınden Ahmet Türk, Leyla Zana, Orhan Doğan, Hatip Dicle, Sedat Yurtdaş, Selim Sadak, Mahmut Alınak, Sırn Sakık'lason gece Meclis kulislerinde birlikteydim. Mehdi Zana da vardı. Meclis Başkanvekili Vefa Tanır'ın çev- resindeydiler. Vefa Tanır, Konya Lısesı'nden arkadaşımdı. O: - Bıliyormusunuz, biz Ekmekçi'y/e birlikte gazete çıkardık... diye gazetecilere anlatıyordu. Bir ara Ahmet Türk: - Bak abi, cezaevinde dizginleri elime alacağım! demış kimi arkadaşlarını eleştirerek, "Digorlu da yanlış!"demişti. Ahmet Türk'e yazdığım yeni yıl kartına: - O gece konuştuklanmızı lütfen unutmayın! dedim. Heinz Eggert sordu: - Milletvekili olarak yanlışlanmı düzeltemezler miydi? - Ben milletvekillerinin konuşmalanndan dolayı dokunulmaz- lıklannın kaldırılmasından yana değilim. Eski başbakanlardan Şemsettin Günaltay, Demokrat Partı döneminde CHP Kurul- tayı 'nda yaptığı konuşmada şöyle demiştı: "Delı bir tane ise ko- lay, onüne geçersinız. Deli ıkı tane ise, bağlasanız durmaz. Bi- rı ussuzsa (akılsızsa), öbürünün uslu olması gerekir!" - Bütün Meclis mi delı? - öyle demiyorum. Yanlış yaptı! - Aslında Almanya'da üzerinde incelikle durulan nokta bu- dur. Dokunulmazlığı olan milletvekili, hukuk devletı çerçevesi içerisinde siyasal amaçlannı gerçekleştirmeye çalışır. Alman- ya 'da azınlıklar konusunda bir dizi yasalar var, öncelikler, ayn- calıklar var onlar için. Bunlar bir hukuk düzenine oturtulmuş- tur.Oyönden birsorun değil. Şimdi içeridekilerin gerekçeli ka- rarlan halen yayımlanmadığı için, somut olarak suçlanmalan- nın gerekçeleri belirlenmemiştır. Bıze yansımamıştır henüz. Düşüncelerini açıkladıkları için mi hüküm giydiler, PKK ile or- ganik bağlan olduğu için mi? örneğin Almanya 'da herhangi bir milletvekilinin yasadışı bir fraksiyonla organik ilişkiler için- de olduğu saptanırsa, onun da dokunulmazlığı kaldınlır. Eğer öyle bir gerçek var ise... Alman Bakan Eggert'e şunlan söyledinr. - Özgür Ülke gazetesi, kanımca her şeyi yazabilir. Yazmalı- dır. Böyle birgazete belkiAlmanya'da çıkamaz. AbdullahÖca- lan da orada "Ali Fırat" imzası ile yazı yazıyor. Yazsın, şıddete başyurmayıp kalemiilesavaşım versin. Bu Türkiye'de demok- rasinin vartığını gösterir. Alman Bakan bizden sonra Fehmi Iştklar'la konuşmuş. Ona şu soruyu sormuş: - Türkiye bir hukuk devleti midir? ' BULMACA 1 2 3 4 5 6 7 8 SOLDAN SAĞA: 1/ Venedik gondolcula- nnın söz ve müziği ön- ceden yazılmadan, do- ğaçtan söyledikleri şar- kı. 2/Bir renk... Bezek- çilikte kullanılan yeşil ve pembe dalgalı bir çe- şit sedef. 3/Talih... Eski Mısır inanışında insan ruhu. 4/ Pamukkale ör- neğınde olduğu gibi. kaynak sulannın yığdığı genellikli kalker tortu. 5/ Kök ya da soy bakı- mından... Güney Amerika'daki dağ sırası. 6/ Yüz. çehre... Eski Türkler'de toplumsal ve örgütsel içerikli büyuk ziyafet... Yapısına girdiği sözcüğe "iki. çift" anlamı katan yabancı önek. II Sakat kim- se. 8/ II. Abdülhamit'in sürgüne gönderildiği Selanik'te ikamet et- tiği köşkün adı. 9/ Yurdumuzda bir ırmak... Süs için yapılmış giysi kıvnmı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Osmanlı donanmasında kullanılmış kadırga rüründen bir sa- vaş gemisi. 2/ Tek sıra elmastan ya da inciden gerdanlık... Bir nota. 3/ Kimileri uğur sayar... Kent. 4/ İç sıkıntısı... Tantal ele- mentinin simgesi. 5/ Bir yüzey ölçüsü birimi... Kıbns'm Yuna- nistan ile birleşmesi dileğini belırtmekte kullanılan siyasal te- rim. 6/ Almanya'da bir sanayi bölgesi... 1961-1967 yıllan ara- sında Doğan Avcıoğlu yönetiminde yayımlanmış haftalık siya- sal dergi. 7/ Kat kat çakıl ve kumdan oluşmuş yer kıvnmı... Uzaklık işareri.... Uygun, tıpatıp gelen. 8/ Kaba dikiş. 9/ " — yüzerken uykularda Mehtabı sürükledik sularda" (Yahya Ke- mal).
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle