25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
31MAY1S1994SALI CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 'GünümüzTürksanatı'Berlin'deAlmanya'nın üç kentinde gerçekleştirilecek İskele' sergi dizisinin ilki, Berlin'de yoğun ilgi gördü AHUANTMEN AJmanya'nın dış kültür ilişkı- lerini düzenleyen kuruluş IFA- nın davetlisi olarak dokuz sa- natçırun katılımıyla Berlın'de gerçekleştinlen "Iskele-Bııgün- kü Türk Sanan" başSklı sergı. birleşmeden sonra hâlâ 'ayrdı- ğı' hissedilen 'doğu yakasını' ha- reketlendırmış Berlin'ın. Al- mankr'ın ünlü gazetesi Tages Spiegel. "Boğaziçi'nde Tophım- sal Sanat" başlığıyla yayımladı- ğı Hfi Kreis imzalj yazıda, böy- lesi bir serginin Berlin'de neden daha önce açılmamış olduğu. neden bu denli geciktiğini sor- muş. Kısacası, uskele" sergisi (Selim Birsel. Handan Börüte- çene, Osman Dinç, Ayşe Erk- men, Gülsün Karamustafa. Ser- hat Kiraz, Füsun Onur, Hale Tenger ve Adem Vümaz) şaşırt- mış Alman sanat ortamınj. Serginin küratörlerinden BM Çağdaş Sanat Merkezi yö- netidsi Beral Madra ile görüş- tük... JLJeerlin'deyaşa- yan Türk sanatçı- lanmız yerel Berlin sanat ortamının da çoketkisialtında • kalmışlardın oysa bu sergiye katılan Türk sanatçılann daha küresel bir söylem ğeliştirdikleri doğru.' - Serginin gördüğü >oğun ilgi- de, Avnıpa'nın herhangi bir ken- tinde değil de Berlin'de açılmış olmasının etkisi olabilir mi sizce? Evet, Almanya'da böyle bir serginin olması, bugün bence ayn birönem taşıyorçünkü AI- manya Avrupa'da Türkler'in en yoğun olarak yaşadıgı yer. Aynca bir kültür kimliği soru- nuyla karşı karşıya azınlık Türk toplumu Almanya'da. Özellikle de çağdaş kimlik ko- nusunda bağlantılan kopmuş durumda. Ve gözlemlediğiın kadanyla Türkıye'den gelecek bütün kültür ve sanat etkinlik- lerini çok büyük bir özlemle bekliyorlar fakat, buna tam olarak sahip çıkacak ya da bu- nunla bağ kuracak durumlan yok. Türkiye'yle çağdaş küJtür bağlan ihmal edilmiş. Ama di- yeceksiniz ki orada yaşayan ve az çok Almanya'ya entegre ol- muş sanatçılanmız var; ama şunu da biliyoruz ki Avrupa'- nm hangi ülkesinde olursa olsun, azınlıklann sa- natçılan yine aanlık bağlamında değerlendirili- yor. Bunlann arasından gerçekten çok önemli bir sanatçı çıkarsa, birçok rastlanü da bu sa- natçının kendini göstermesine yardımcı olursa ancak sonuç alınabilıyor. - 'İskete' sergisinde yer alan işlerle Berlin'de yaşayan pek çok Türk sanatçısının yapıtlarını karşilaştırdığımızda, Tûrkiye'de vaşayan sa- natçılarımızın daha çağdaş, daha güncel yapıtlar ürettiklerini söyleyebilir miyiz? Türkiye'den giden bu sanatçılann, Türkiye'- nin içinde bulunduğu ekonomik. siyasal ve top- lumsal koşullardan ve bu çevrenin içindeki so- runlardan yola çıkarak ğeliştirdikleri bir sanat Ayşe Erkmen'in Türklerin yoğun olarak yaşadıgı Kreusberg'de bir binanın dış cepbesinde yazdığı fiil çekimleri merak uyandırdı. Beral Madra, sergiye katılanlarm Türkive'nin siyasal ve kültürel söyleminin temsilcileri oMuğunu söylüyor. Selim Birsel'in işi (üstte). var. Yani bir Tûrkiye'de yaşamak durumu var ki bunu gözardı edemeyiz. Ama orada üretim yapan sanatçılar da Berfin sanat ortamının için- den çıkan sanatçılar ve Berlin sanat ortamı da çok çeşitli katmanlarda sanat dilinin görüldüğü bir ortamdır. Bunu değerlendirecek olursak. Berlın'in kendi yerel üretimi de vardır. Avrupa'- nın ortasında olmasına karşın bir 'Berlin resmi' vardır ya da belki bir 'Berlin heykeli' vardır. - Almanya'da tehlikeli boyutlara varan yoğun bir > abancı düşmanlığı olduğu gerçeğini gözönün- de bulundurarak izleyici profılini irdelediğinizde söylenecek bir şey >ar mı? Tabii bir hafta içinde insanın bır ülkedeki azmhklara karşı düşmanhğı izlemesine imkan yok. - Peki ya zamanlama bu denli verinde olma- saydı, aynı sergiyle bu denli yoğun bir ilgi görebilir miydi 'günümüz Türk sanatı' Almanya'da? Görmezdi demek istemiyorum. Tabiı bunu geriye dönük olarak tahmin etmek biraz zor. Bu tür sergilenn zaten en az 30 yıklır yurtdışına gö- türülmesi gerekiyordu. Böyle bir gereklilik var. Fakat bu gereklilik hiçbır şekilde yerine getiril- medi. Dolayısıyla bir birikim sözkonusu ola- caktı. Biz şimdi bu birikimi atlayarak, bir sıçra- ma yaparak olayın içine girmiş oluyoruz. Tabii kı burada bir sürpriz sözkonusu. ÂJman sanat izleyicisinin karşılaşüğı serginin kalitesinin ne olduğu konusunda tarüşmak gerekiyor. Ben de diyorum ki eğer yine birkaç yıl önoe de bu kalitede bir sergi gitseydi, bu- gün gördüğü ilgiyi görebilirdi ama o zaman siyasal söylem farklı olacaktı. - Biraz da sergive katılan sa- natçdardan söz edeüm... Sergiye katılacak dokuz sa- natçıyı geçen eylül ayında Türkiye sanat ortamını yakın- dan izleyen sanat eleştirmeni- küratör Sabine Vogel ile yaptı- ğımız bir çalışmada belirledik. Bu sanatçılan secerken, sergi kataloğunda da çok belirgin bir şekilde görüldüğü gibi. sanatçı- lann 10-15 yıldır yaptıklan işle- rin birikimi büyük bir önem taşıyordu. Ve bence bu sergide ortaya konan işler de bu birikı- min uç noktalanru ve bugüne erişen olgunluklannı gösteren işlerdi. Bu sergide büyük bir dıngınlik. sadelik... tabii onun 'T A ürkiye'de adma plastik sanatlar denilen sanat üretimi düşünsel düzeyde algılanmıyor, kabul edilmiyor, bu ülkenin kültür kimliğinden önemli bir yeri olduğu düşünülmüyor' kadar da güçiü bir vuruculuk vardı. Yani bu iki şey son dere- ce gûzel birleşmişti. Her bır yapıt kendi başına konuşuyordu fakat aynı za- manda diğer yapıtlarla da bir takım ilişkıler kurmak müm- kündü. Bu sanatçılar Türkiye'- nin siyasal ve küitürel söylemi- ninin temsilcileri gibiydiler ora- da. Tabii bu yapıtlann dilini çözmek gerekiyordu ama ora- da deneyimli bir sanat izleyicisi var ve hemen ilk bakışta çözebi- liyorlardı. Akdeniz kültürü, Osmanlı sanatı, bugünkü Tür- kiye'nin bütün açmazlan. ba- şanlan: hepsini bu yapıtlarda görmek mümkündü. HaleTen- ger'ın İstanbul'da da sergilenen Bosna Hersek- Nezih Ölüm Gardiyanlan' sergisi, orada ayn bır önem taşıyordu, çünkü son derece güncel bir konu orada da. Onun işinin Beuys'a olan göndermesi de Almanlan için aynca bir ilgi odağıydı. -Bu islerin orada nasd 'okun- duğuyla' burada nasıl 'okuna- madıgY (!) konusunda ne düşünüyorsunuz? Buradaki en büyük aynm şuradan kaynak- lanıyor: Türkiye'de adına plastik sanatlar deni- len sanat üretiminin düşünsel düzeyde algılan- dığını ya da kabul edildiğirü, bir felsefenin so- nucu oiarak ortaya çıktığı ıçın bu ülkenin kültür kimliğinde çok önemli bir yer aldığını düşünmü- yor Türkiye'deki insanlar. Bugün Türkiye'deki en önemli şey sanat fuan. Sanat fuan nedir? Re- simlerin ve heykellerin satışa sunulduğu bir pa- zardır. Burada herhangi bir kültür kimliği ya da felsefı kimlikle ilgili herhangi bir araştırmaya da gerek yoktur. Buna karşılık bu sergilere katılan sanatçılann yıl boyunca açtıklan sergileri çok iyi izlcdik, gelen insan sayısı son derece azdı. Bir ApkHavaSergisi: İMp BtoMan SENNUR SEZER istanbul, sanatseverler için hep bir açıkhava müzesi niteliği taşır. Gündelik hayhuya kapılmadan biraz dikkat- le yürüdüğünüzde cam-beton ucubesi binalara benze- meyen bir bina, bir heykel ya da bir kabartmayla karşıla- şabilirsiniz. Kimi zaman Harbiye'deki Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu'nun önündeki heykel gibi neredeyse "koru- maya alınmıştır" bu heykel (heykeltıraşı Zerıin Bölök- başı), kimi zaman Zincirlikuyu'da bir sigorta binası önündeki Akdeniz heykeli bir firma amblemi sanılır (heykeltıraşı llhan Koman) Ama dikkatli bir gözyakalar güzelliğini. İstanbul gibi durmadan çirkinleştirilen bir şehirde, ki- mi binalardaki sanatçı katkısını bılirseniz, küçucuk bir dolaşmayı bir sergi gezisine çevirebilirsiniz. Örneğin Saraçhane başmdaki İstanbul Manifaturacılar Çarşısı, bir çağdaş sanat müzesi gibi gezilebilir. Evet, kısa adıy- la İMÇ Blokları. Hani bir yani plakçılar çarşısı, bir yani tesettür giyim dükkanları, bir yani perde, çadır vb. satı- lan yaygın, çevreyle uyumlu bina. İMÇ Blokları'nın ilklerinden birinin duvarlarından bi- rinde kayar gibi hareketfi soyutfigürler göreceksiniz. Bi- raz dikkatli bakın. Bu pembemsi şekiller ne kadar kuş- lara benziyor değil mi? Seramik ustamız Füreya bu pa- noyu oraya yerleştirdiğinde yaşadıgı bir olayı anlat- mıştı. Onun çalışmalarını seyreden Zeyrekli, Vefalı ço- cuklar birden el çırparak "kuşlar, kuşlar opüşüyorlar" diye bağrışmışlar. Füreya da, uzaklaşıp bakmış panosu- na, çocukluğun bu "/ireşftn/"seyretmiş. Başınızı biraz yukarı kaldırırsanız bir başka kuşu gö- receksiniz. Demir bir kuş, gelip duvarın bir köşesıne ko- nuvermiş. Çarkıfelek gibi dönüp duruyor mu kanatları ne? Kuzgun Acar'ın bir demir heykeli bu. Ankara'dakı Gökdelen'den çıkartılan heykeline, Gülhaneparkı'ndan sırra kadem basan figürüne inat kalabalığı seyreyliyor. Aşağılara yürüyüp kuytu bir duvar aradığınızda düşle- rinizin istanbul u seriliverir gözlerinize. Mavi. pul pul. Bedri Rahml bir mozaiğiyle "canım istanbul" diye ses- lenmektedirsanki. Amadenizin bu mavisi, Bedri Reis'in doğduğu kıyılarda bile kalmamış ne gam. Kimbilir Koca Reis bu mozaiğin renkleri için ne kadar uğraşmıştır. Eren ile birlikte ne çok cam kırığını araştırmıştır. Onları, seyredenler sıradan ustalarsanmıştır, bir kadının duvar içinde çalışmasına şaşmışlardır belki. İMÇ Blokları'ndaTürk plastik sanatının üç ustasını görüp de bu sergi bitti diyorsanız yanıldmız Serın avlulardan birinde bir şadırvan göreceksiniz. Yok yok onu bir yer- lerden söküp, sonradan görme zengınler gibi avluya oturtmamışlar. Şadırvan'ın yapımcıları Saml Sisa ile Doğan Tekell. Aviuiarın serinliği şehrin uğultusunu da unutturdu size değil mi? Hele arada bir başınızı kaldırıp karşıdaki SSK binasına baktığınızda, binanın çevreye nasıl uyduğunu gördükçe. O arada SSK binasını Sedat Hakfcı Eldem'in yaptığını hatırlayıverin. Taşlık'ta da gü- zel bır.binası (Şarkkahvesi) vardı, ama şimdi yok. Siz çevreye uyum sağlayan bina örnekleri için SSK bınasıy- la Taksim'deki Atatürk Kütüphanesi'yle yetmin. Birden kendinizi havuzlu bir avluda buluverdiniz. Or- tada bir havuz. Ama havuzdan çok bir heykel sanki. Su- yun üstüne kapanmış bir Istanbullu mu ne? Hayır, Yavuz Gflrey'in eseri. Demek beşinci avludasınız Yeniden dış duvarlar boyunca yürüdüğünüzde, duva- rın birinde taşların duvardan taştığını göreceksiniz. Ho- şunuza da gidecek. Uzanıp dokunmak isteyeceksiniz,. Dokunun dokunun, müzelerde ele geçmez bir fırsat bu. AN Teoman Germaner'in bir rölyefi (kabartma). Duvarı nasıl hareketlendirmiş değil mi? Kim ne derse desin Istenbul tansıklar şehridir. Biraz dik- katli dolaşıldığında sanat müzesi gezisi yapılabilir. Her taşın, her mavinin düşünülüp taşınılıp konduğu bınalar bile bulunabilir. Ağacı kesilmemiş avlular, yerinden edilmeyip okunacak levhalarla kimliği tanıtılan tarihi kişi mezarları bile... Bana sorarsanız, bir pazarı böyle bir geziye ayırın. Kimbilir bugün var olan resimler, heykeller, çeşmeler, şadırvanlar yarın yok olur. Gezin görün ki çocuklarınıza anlatabilesiniz. ŞehirTiyatrolan'nda gerginseçim Kültür Senisi - istanbul Şe- hir Tiyatrolan Yönetim Kuru- lunda görev alacak iki ve Re- pertuar Kurulu'nda görey ala- cak bir sanatçı temsiicisinin Boykom'ın 'yaşayansanat'ı Bedri Baykam 1 -7 haziran arasında Cannes'da Livart projesini sergiliyor 'Uvart' projesi Baykam'ın kendi sanatuıa bir 'karşı çıkış...' Kültür Senisi - Geçen ay için- de İstanbul Atatürk Kültür Merkezi'nde 'Kuvayi Milliye' başlıkh bir sergi açan ressam Bedri Baykam. bir projesini sunmak amacıyla Cannes'a git- ti. Baykam, ''Ljvart" (yaşayan sanat) adlı projesini. 1-7 hazi- ran tarihleri arasında Cannes'- da düzenlenecek olan Uluslara- rası "Art Jonction'' Sanat Fu- an'nda gerçekleştirecek. Proje sanatçının 1987'den bu yana yaptığı politik çahşmalar ve l.Istanbuî Bienali'nde kul- landığı Livart projesinin.bir çok sanat dah ve kavramını bir senteze götürerek genişlet- mesinden oluşuyor. Art Jonction Sanat Fuan'- nda Lavignes-Bastille Galerisi sanatçının 1992'de İstanbul'da sergilediği u &otik Maxitürle- ri"ni sunacak. Baykam aynca sanat fu- anrun önce davetlisi olarak, izleyiciyi bütün duyulanyla içi- ne alan bu projeyi happening sanatçılanndan oluşan bir ekiple gerçekleştirecek. Bedri Baykam'ın Livart pro- jesi tiyatro, videoart. müzık, happening, komedi ve çağdaş resim sanatını aynı mekanda biraraya getirmeyi amaçlıyor. Projede Baykam'la birlikte sinema ve performans sanatçısı Adnan Tönel de yer alacak. Sanatçı. 'Livart'ı "sanafın aşın entellektüel^oğuk.ciddi ve halkın ilgisinden kopmuş görü- nümüne ve sürekli kendini tek- rarlayanjnetinlerden destek aravarak ayakta kalmaya çalı- şan tavnna karşı bir çıkış" ola- rak gördüğünü belirtiyor. Bu projede sanatçının konu- munu "mekan yönetmeni" ola- rak tanımlayan Baykam sanat ortamına. alışılmış kalıplann içinde maddi değerler aramak yerine, cıddi "risk'ler almayı • öneriyor. Livart, sanatçının "İç Man- zaralar" gazetesinin Fransızca ve İngilizce hazırlanmış versi- yonuyla izleyiciye ulaşacak. Sanart'tan Melih Gökçek'e tepkiANKARA (ANKA) - Türkiye'- de Görsel Sanatlan Desteİcle- me Derneği (SANART) Yö- netim Kurulu, heykeltıraşlar Azade Koker ve Mebmet Ak- soy'un Altınpark'ta yer alan "Tutku" ve "Periler Ülkesin- de" adlı heykellerin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in direktifleriyle kaldınlmasını kınadı. SANART'tan yapılan yazılı açıklamada, belediye encümen kararlanyla yaptınlan "Tut- ku" ve "Periler Llkesinde" adlı heykellerin, Gökçek'in tali- matıyla kaldınldığı ve nereye götürüldüklerinin de bilinme- diği belirtildi. Kamu mah olan heykellerin kaJdınlmasında hiçbir gerekçe gösterilmediğı- ne dikkat çekilen açıklamada. "Hızlı gelişen Ankara'nın ya- şanı kaütesini yükselhnek ve sanatı kent vaşamının vazgeçil- mez bir parçası haline getirmek için harcanan 70 yıllık çabanın üriinleri, acele ve düşüncesizce veriuniş bir kararla yok edilme- melidir. Kendi sanatçılaruuo yapıtlarını desteklemek yerine yok eden bir yaklaşan, hiçbir dünya görüşü ya da inanç siste- mi içinde kabul göremez. Hiç kimsenin çağdaş ve gelişmiş bir Türkiye imgesineb böyle çirkin bir leke surmeye hakkr yoktur" denildı. Açıklamada aynca, heykellerin yeniden yerlerine konması da istendi. YAPI KREDİ K Ü L T Ü R M E R K E Z İ S A L I T O P L A N T I L A R I SANAT/KARŞIKARŞ1YA MODERN/KLASİK Yöneten Mehmet Ergüven Konusmacılar AhmetCemal, Orhan Koçak 31 Mayıs 1994 Saat: 18.30 Yapı Kredi Sermet Çifter Kûtüphanesl Istiklâl Caddesi 285 Beyoğlu 80050 İstanbul Telefon: (212) 252 47 00/441 - 245 20 41 Salı Toplantılan'nı. ısteyen herkes ücretsız olarak ızleyebılir. YAPT&KREDi Ehliyetımı kaybettım. Hükümsûzdür. YCCELCOKnEZENLF.lt Nüfus cüzdanımı yıtirdim. Hükümsûzdür. ERDALKORKMAZ 87398184961 Nolu Açıköğretim Fakültesı tktısadi II. kımliğımı kaybetum. Hükümsûzdür CEMALÇOPAN belirlenmesi amacıyla dün Harbiye Muhsin Ertuğrul Ti- yatrosu'nda seçim gerçekleşti- rildi. Seçim sonucu Repertuar Kurulu üyeliğine. tek aday Fü- sün Akatl'ı seçilirken Yönetim Kurulu'na 78 o> ile Engin Ulu- dağ seçildi. Yönetim Kurulu'- nun ikinci sanatçı temsilcisi ise adaylardan Sezai Alptekin ile Engu> Llııdağın 68'er oy al- ması yüzünden belirlenemedi. Bu üyeiiğin belirlenmesi için seçimler perşembe günü tek- rarlanacak. Seçim öncesi Yönetim Kurulu üyeliğı için sadece Cera Davran ve Engin Uludağ aday olmuşlardı. Ançak tartı- şmab geçen ilk oturumun ardı- ndan Sezai Alptekin ve Selim Atakan da Yönetim Kurulu üyeliğine aday oldular. Aday- lann açıklanmasının ardı- ndan. kapalı usülde yapılan oylamada. Uludağ 78. Atakan 50, Alptekin ile Davran ise 68'er oy aldılar. En yüksek oyu alan Uludağ'ın üyeliği ke- sinleşirken. eşit oy alan Dav- ran ve Alptekin için perşembe günü secimin yinelenmesi ka- ran verildi. Toplam 7 fiye Şehir Tiyatrolan'nın Yöne- tim Kurlu, secimle gelen iki sa- natçı temsiicisinin yanısıra. daimi üyeler Genel Sanat Yö- netmeni ve Müdür. Sanat Yö-" netmeni'nin atadığı bir üye ile Büyük Şehir Belediye Başkan- bğı'nın aıadığı iki üye olmak üzere toplam yedi üyeden olu- şuyor. Repartuar Kurulu ise Kül- tür İşleri Daıre Başkanı. Genel Sanat Yönetmeni. sanatçı temsilcisi ve adaylar arasından atanan tiyatroyla ilgili kurum- lann temsilcileri yer alıyor. Se- çimle gelen üyeferin belirlen- mesinin ardından, diğer üye- likler için atamalar gerçekleşti- rilecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle