23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 28 NİSAN1994 PERŞEMBE 'Adil düzen'in oy deposu, tarihselmirasm üzerinde yükseliyor Okmeydanı'nın dikilitaşlarıapartmanlar altında OKTAV EKÎNCt a. . Yerel seçimlerden sonra İstan- bul'da "Refah'uı kalesi" olarak nam salan semtlerden Okmeydaru'nda- yız. Ve yine diğer benzer şekilde "nam salan" hemen tüm semtlerde olduğu gibi kaçak ve yasadışı yapı- laşmanın neredeyse tam bir "özgür- lük" içinde at koşturduğu çarpık ve çirkin bir beton dağının tam orta- sındayız. Niyetimiz. bu kez ruhsatsız inşa- atları incelemek değil. Ya da "adil düzenin" kendisine toplumsal taban bulabilmek için neden "adil obna- yan bir kentleşmeniıT egemen oldu- ğu plansız bölgelerde fıliz verdiğini araştırmak falan da değil. Yakın yıllara dek bu bölgeyi incı gıbi süsleyen. dahası bu "tarihi" semte adıriı bile veren, Osmanlı dö- neminin İstanbul'dakı en ilginç izle- rinden 'dikilitaşları' anyoruz. Daha doerusu. dünya askerlik ve "ok spo- nı" tanhinde'çok önemli bir >er tu- tan.Osmanhsultanlanrun"maharet- lerini" simgeleyen ayak ve menzil taşlannın "akıbetlerinT merak ediyoruz... Fatih'in emaneti Okmeydanı'nın tarihi, Fatih dö- neminden. hatta İstanbul'un alını- şından bile öncesindcn başjıyor. Fatih Sultan Mehmet. Istanbul'- un kuşatılması sırasında, Otağ-ı Hümayunu'nu. yani padişahlık ça- dınnı.'bu bölgedeki AtKüık Tek- kesi'nin bulunduğu yerde kurmuş. Dahası, kuşatmayı da buradan yö- netmiş. Osmanlı ordusunun birlikleri önce burada toplanmışlar ve görev bölümü yapmışlar. Hatta. kimi kay- naklara göre de Osmanlı donan- masının Baltalimanrndan karaya çıkartılıp. kızaklar üstünde kaydın- larak Haliç'e indirildiği o ünlü "harekât"sırasındadayineenönem- lı kararlar burada ahnmış... Bölgenin "Okmeydanı" olarak tarihte yerinı alması ıse yine Fatih Sultan Mehmet'in, fetihten sonra bu alanı "okçulara hayrat olarak" vermesiyle. yani "vakfetmesiyle" başlıyor. O yıllardan sonra yüzlerce yıl. hatta Cumhuriyet döneminde bile okçuluk sporuna hizmet eden böl- gede, sporcular için inşa edilen tarihi cami, namazgâh, yineünlüokçulann yattıklan mezarhk, ayak ve menzil taşlan, sınır taşlan. kuyular. çeşme- ler ve daha birçok "tarihe tanıkhk eden" eserler, yaklaşık 500 yılhk bir geçmişin zengin kültür ve uygarlık mirasını oluşturuyorlar. Elbette, arük arayıp da bulabi- lirseniz ve bizim yaptığımız gibi gi- dip de bölgeyi baştan başa işgal eden kaçak apartmanlann arasında OV MeitUn, Constaûtınople. Max Fruchtermann'a ait bu eski kartpostalda, II. Mahmut'a ait nişan taşlanndn biri Okmeydanı düzlüğünde görünüyor. Zaman: Yüzyıl başı. Gerilere doğru uzanan bomboş bir düz alan, ön planda ortada yükselen bir dikilitaş ve önünde bir çocuk. (üstte) Aynı nişantaşı, bugün yine Okmeydanf nda, ancak düzlükte değil. apartmanlar arasında ayakla durmaya çalışıyor. Yüzlerce yılhk tarihsel kalıntılar ve bir zamanlar görkemli törenlerle dikilen ünlü nişan taşlan şimdi kaçak binalann temelleri altında çoktan yok olmuşlar. Biraz duyarlı davrananlar ise taşlan yerlerinden söküp apartmanlann arka bahçelerinde korumaya almışlar (sağda)(Fotoğraflar: GARBİS ÖZATAY). F, "inat edip" hiç değilse kalanlan gö- rebilirseniz... Nişan taşları Bugünkü Okmeydanı'nın en işlek ana caddesinin adı "Fatih Sultan Mehmet Mimberi Caddesi". Rengi solmuş mavi teneke tabelanın üze- rindeki bu yaadan başka. vaktiyle buranm tarihsel bir bölge olduğunu çağnştırabilecek en ufak bir kalıntı, yadaizyok. Her iki yanında. tarihle olan bağı- nı tamamen koparmış bir yoz kül- türle inşa edilen. kimliksiz ve çarpık "kalfa işi" yeni binalann uzandığı bu caddede, vitrin camlanna Re- fah'In bayraklannı sıralayan esnâfc tan"ecdadmyadigâriM olannişantaş- lannı soruvoruz. Bu insanlar, Okmeydanf nın da başlı başına bir kültür mirası oldu- ğunun hemen hiç farkında değiller. O kadar ki her biri Osmanlı sultanla- nnın ayn ayn hünerlerini simgele- yen, özenle yapılmış mermer ve süs- lemeli nişan taşlan. ya üzerinde Arapça "maşallah" yazan bir apart- manın temeli altında çoktan yok ol- muş ya da biraz daha duyarlı dav- ranılıp. yerinden sökülerek bir baş- ka apartmanın arka bahçesinde "ko- rumaya" ahnmış... Koruma kararları 196O'lı yıllarda başlayan gecekon- dulaşma ve 1970-1980 dönemlerin- de hızlanan "kaçak apartmanlaş- rna" sonucunda bugün tümüyle -ve yasadışı olarak- işgal edilmiş olan Okmeydanı'nın sınırlan. 500 yıl ön- ce Fatih'in vakfettiği şekliyle, Be- yoğlu Vakıflar Dairesi'ndeki "hay- rat defterinde" şöyle belirleniyor: "Hududu asarken Sinanpaşa ve Büyük Piyalepaşa mahalleleri ve Bahıthane've Hasan Bey'in Çiftliği ile Kâğıthanehududu. GarbenŞahku- lu türbesi ve Sıraselviler ve Aynalı Kavak Kasn Hümayunu ve işbu arazi dahilinde açılnnş olan Aynalı Kavak Caddesi, Tumbaş dere. Cenuben Ku- laksız kabristanları. Şimalen Keçeci Piri ve Arabacılar mahalleleri hudu- du ve Kalaycı bahçesi, Rum mezarhğı ve Avazma vanından Musevi mezar- lığına uzanan Karaağaç hududu." Şarkı (doğusu). garbı (batısı). cenubu (eüneyi) ve şimali (kuzeyi) boyle tanımla'nan ve yine vaktiyle hem Fatih tarafından hem de ikinci Beyazid tarafından "mümkün olursa meydan üzerinden kuş dahi uçurrma- yalar" şeklindeki fermanlarla koru- ma altına alınan Okmeydanı için Eski Eserler ve Anrtlar Yüksek Ku- ndu'nun ilk koruma karan ise 29.6. 1957 tarihini taşıyor. 687 sayılı bu ünlü "Okmeydanı Karan"nın ardından. hemen her birkaç yılda bir yine Anıtlar Yüksek Kurulu'nca "koruma ve yapı yasa- ğı" kararlan ahnmasına rağmen bunlar hep kâğıt üzerinde ve "dos- yalarda" kali) or. Kaçak yapılaşma ise zamanla "işhanlan, ticari binalar ve camiler" şeklinde vaygınlaşarak yaklaşık 20 bin binadan oluşan koca bir kentsel yerleşmeye dönüşüyor. Tapu kayıtlannda 2070 ada, 278, 279 ve 280 nolu parsellere kayıtlı clarak "Vakrflar Genel MüdürlüğiT- nün mülkiyetinde" görünen bu ara- zilerde, "noter sözleşmesi" ya dd "muhtar senedivle" arsa ve bina sa- hibi olan on binlerce kişi yaşıyor. Dahası. sadece \atandaşlara ait bi- nalar değil. bir polıs karakolu, üç okul ve hatta Bayındırhk ve İskân Bakanlığı ile belediyeye ait resmi hizmet yapılan da yine vakıf arazile- ri üzerindek *tapusuz" ve "ruhsatsız" olarak inşa edilmiş durumdalar. Bulabildiklerimiz... Okmeşdanı tarihınde en önemli simgelerden olan nişan taşlannı so- kak sokak dolaşıp bulmaya çalışır- ken arkeolog dostumuz Nezih Baş- gelen bu taşlann öyküsünü şöyle özethyor. "Taşlar, genellikle yanş- mayı kazanan sultanların oklarının düştüğii yere dikilirdi. Her birinin üzerinde, o olayı ve sultanı öven kita- beler de vardır." İlk nişan taşını, soluk soluğa tır- mandığımız bir yokuşun hemen ke- nannda, beton bir yapının ön bah- çesinde "çamaşır direği" işlevini yüklenmiş olarak buluyoruz. "Üzüm salkunı" denen işlemeli baş- lığı ve "yumurta motifli" kabartma çemberiyle vüzlerce yıl öncesini bu- güne taşnor. Nezih Başgelen. "Bu gaüba hâİâ orijinal >erinde" dı>e se- vınççığlığı atıvor. Bir başka nişan taşına. Kaptan- paşa Mahallesf nde. adı yine okçu- luk tarihinden gelen "Yaygeçidi Caddesi" yakmlannda. Cami So- kak'takibircamcıdükkânınınönün- de rastlı\oruz. Bir diğerini. yine avnı sokağın içer- lerinde, "Perribe Apartmanı adlı bir binanın hemen du\ annm kenannda görü> oruz. Ve nıhavet. Kulaksız Okspor Te- sisleri'nın hemen arkasındaki L'fuk Sokak'ta rastladığımız nişan taşı. tarihle kucaklaşmamn coşkusunu bize >aşatı\or. Nezih'ın arşivinde gözü gibi sakladığı. Max Fruchter- mann'ın 1522 nolu kartpostahnda fotoğrafı bulunan. II. Mahmut'a ait 3 taştan birisi bu. Ve yine hemen di- binde yükselen kaçak apartmanla arasında sadece 20 cm kadar mesafe kalmış, tepesinde bir meşale motifı var: etrafında "sadaklar" (okluklar) sanlı, üzerinde ise 1247 tarihi oku- nu\or;yani 1830'lann tanığı... Ö gün. Okmevdanf ndaki gezimi- atih'in okçulara ve ok sporuna vakfettiği arazilerde bugün binlerce kaçak apartman ve gecekondu-var. . Bugünkü Okmeydanı'nın en işlek ana caddesinin adı "Fatih Sultan Mehmet Mimberi Caddesi". Rengi solmuş mavi teneke tabelanın üzerindeki bu yazıdan başka, vaktiyle buranın tarihsel bir bölge olduğunu çağnştırabilecek en ufak bir kalıntı, ya da iz yok. zi, vine Kulaksız Okspor'a ait tesis- lerin bitışiğindeki tanhi namazgâhı, eski camiden kalabilen mınare ka- lıntısını ve ünlü okçulann defnedil- diği mezarhğı dolaşarak tamamla- dık. Tümü de pıslık. çöp ve leş ko- kulan arasındavdı. "Okspor", ok- çuluğu çoktan unutmuş. mahal- lenin gençlerini lümüyle futbola bağlayan sıradan bir spor kulübü haline gelmişti. Mahallenin "büyük- leri" ıse Osmanlı uygarlığını salt si- vası söylemlerinde durmadan anan, ama iş tarihsel mirası korumaya gel- diğinde "inşaatçılığı yeğleyen" bir politikanın en "militan" neferleriy- diler... Bakalım. İstanbul'un "şehremini" olmak üzere iş başına gelen Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşlan, kül- tür zengınlığımiz içinde çok özel bir yeri olan ve "dünyada eşi benzeri bu- İunmayan" bu tanh hazınelerimizi sevgiyle kucaklayıp. gün ışığına çı-ı, kartabilecekler mi? Biz, o gün, altı-yedi tanesini yağ- ma vapılannın arasından saptadık ve haritalara da işledik. Gerisi, yeni "şehreminimize" kalıyor... 'Yerinde korunamayan' tarih NEZtH BAŞGELEN Bu yazı için arşivimi kanştırdı- ğımda. Okmeydanı ile ilgili olarak karşıma yukanda yer alan en eski Max Fruchtermann'ın 1522 nolu kartı çıktı. Fotoğraf Andriome- nous'un. Yer: Okmeydanı. Zaman: Yüzyıl başı. Gerilere doğru uzanan bomboş bir düz alan. ön planda or- tada yükselen bir dikilitaş ve önün- de bir çocuk. Fatih'ten itıbaren İs- tanbul'un tarihi topografyasırun an- lamlı bir köşesi olan bu alan. ya- şanmış nice sportif olayı tarihe ge- çirmek için olayın geçtiği yere dikil- miş nice anıtla ayn bir önem ve de- ğer kazanmış. Okmeydanı ile sim- geleşmiş her biri birer sanat eseri olarak tasarlanmış bu dikilitaşlan bulabilmek bugün zorlu bir araştır- mayı. hatta arkeolojik bir çalışmayı gerektiriyor. Günümüz tstanbulu'nun yaşadı- ğı çarpık kentleşme ve inega yağ- ma'dan Okmeydanı da nasibini almış. Tüketim toplumu olmanın bir başka sonucu. meydanın sadece adı kalmış yadigar. Tüketilen doğa. tüketilen tarih. tüketilen kültür. tüketilen değerler ile birlikte Okmeydanı'nın meydanı da dikilitaşlan da tüketilmiş. Kıyı ve meydan, doldurmaya yönelik vaz- geçılmez tutkumuzun tipik bir kur- banı olmuş. Meydanı süsleyen diki- litaşlan bugün bulabilmek çok zor. O hatta imkansız gibi. 70'lerin sonlan- nda giuiğimizde, kimisi bir duvann içinde. kimi bir evin çatısından çıkmış, kimi parça parça. kimi eşik taşı, kimi kaldınm taşı olarak 'Anı- tlar Yüksek Kunılu'nun bir zaman- lar verdiği karar uyannca "yerinde konınuyorlardı..." Ulkemizdeki ko- ruma mantığının kağıt üzerindeki teorileri ve kararlan ile yaşam için- deki praükleri ve gerçekleri arası- ndaki paradoksu. Okmeydanı örne- ği en iyi şekilde ortaya koymak- tadır. Yerinde olan ya da bulunan bir kültür değeri ne yazık ki yerinde kmeydanı ile simgeleşmiş her biri birer sanat eseri olarak tasarlanmış bu dikilitaşlan bulabilmek bugün zorlu bir araştırmayı, hatta arkeolojik bir çalışmayı gerektiriyor. korunamıyor. Bugün az da olsa bir şans var. Bugün kalabilen ya da parçalan bulunabilen Okmeydanı dikilitaş- lannı toplayıp başka bir verde koru- yamaz mıyız? Orijinal yerlerine de her taşın neden dikildiğinin başka bir anı belgesi konabilir. Bu arada Okmeydanı eteklerindeki Mimar Sinan'ın ünlü Piyale Paşa Camii için ise hala yapacak çok şe> var. Hiç ol- mazsa onu ve çevresini koruyabil- mek için, şu aşamada vakit geç de- ğil. tlgili çevrelere ilgilenmeleri dileği ile... Okmevdanı'ndaki en eski yapılardan Fatih'in namazgâhı. çocuklar da olmasa belki hiç anımsanmayacak. Amerikalılannyüzde30'udinton'a ısınamadıÇeviri Servisi- Amerikalılann yaklaşık 30'u, 1993'te Başkanhğa getirilişinden bu yana Bill Clinton'- dan nefret ediyor. Kamuoyu araş- tırma şirketlerinin "inatçı olumsuz- lar" nitelemesini yakıştırdıgı bu yüz- deye dahil kişiler. Clinton hakkında olumlu düşünmeye kesinlikle ya- naşmıyor. (Los Angeles Times'ın son yaptığı araştırmada Amerikan halkının >-üzde 59'unun Clinton'ı desteklediği belirtiliyor.) Beklenildi- ği üzere Clinton'dan nefret edenle- rin çoğunluğu Cumhuriyetçi'lerden oluşuyor. Hıristiyan sağcılar ve po- htika ile ılgilenmeyen bir kesimin de Clinton'dan hoşlanmadığı belirtili- yor. Araştırmacılar. en şiddetli tepkinin Clinton'ın yaşıtı olan Ame- rikalılardan geldiğini ileri sürüyor. Demokratik Parti'nin kamuoyu araşürma sorumlusu Michael McKeon, bunlann mücadeleci, inançlannı inatla savunan kişiler ol- duğunu ve Clinton'ın temsil ettiği her şeyi reddettiklerini ifade ederek, görüşlerini şöyle özetliyor: Başanlı ve aşırı hırslı bir kişi " Clinton, onların gözönde, yaşam mücadelesinde hepsini sollav arak ge- çen başarıh ve aşın hırslı bir kişi. Clinton'a karşı nefretleri daha ortao- kul çağında başlıyor. Pek çoğu köşe başındaki hamburgecide çaltşırken, Clinton ve onun gibiler okulun ifti- har listesinde boy gösterip, öğret- menleri tarafından ideal öğrenci olarak örnek gösteriüyordu. Ozetle, Clinton bu kişilerin nefret ettiği her şeyi temsil ediyor." Diğer taraftan dinci sağcılara gö- re Clinton dine de saygılı değil. Se- çim kampanyası sırasında dinciler, "Günaha girmek istiyorsanız Clin- ton'a oy verin" pankartlanyla seç- menleri uyarmayı görev bildiler. Virginia eyaletinde çalışmalannı sürdüren Hıristiyan Eylem Örgütü adındaki kuruluş, Clinton yöneti- minde görev alan kadınlann istifa etmesi çağınsında bulundu. Örgüt aynca, söz konusu kadınlardan Sağlık Bakanı Joycelyn Eldersın or- taokullarda prezervatif dağıtılması isteğini, aynca hükümette lezbiyen- lere görev verilmesini çok sert bir dille eleştirdi. Hillary de topun ağzında Hillary Clinton da kocası gibi to- pun ağzında. 'First Lady'nin Wis- consin'e yaptığı gezi sırasında 500 dola>ında bir gösterici toplululuğu, Clinton yönetimini ülkede ahlaksız- lığın yaynlmasına göz yummakla ve Hillary'yi "Başkan Yarduncılığı"na soyunmakla suçladı. Clinton'dan nefret edenler arala- nnda örgütlenerek güçlerini birleşti- riyor. Arkansas'da bir araya gelen Clinton muhalifleri. iki avukatın yö- netiminde eylemlerini sürdürüyor. Cumhuriyetçi eyalet valisi adayı Sheffıeld Nelson ve Cliff Jackson'ın Clinton'a karşı olmalan kişisel ne- denlere dayanıyor. Nelson, 1990 yı- lındaki eyalet valiliği secimlerinde yarışı Clinton'a kaptırdığı için haklı nedenlerle Clinton'ı sevmiyor. Ne var ki, bu sevgisizliğin boyutlan nef- ret sınınna dayanıyor. Nelson. Whi- tevvater Skandalı'nı basının dikkati- ne getirdiği zaman Clinton'ın sonu- nu hazırladığını düşünüyordu. Jackson'ın çabalan da Nelson'dan geri kalmıyor. Oxford'da Clinton ile aynı sıralan paylaşan Jackson, Clin- ton'ın emrinde çalışan kadınlara dnsel tacizde bulunduğunu kanıtla- mak için elinden geleni ardına koy- madı. Clinton basının eline bol malzeme veriyor Tarihçi Alan Brinkley ABD'nın eski başkanlannın da başına benzer olaylann geldiğini. onlann da ka- muovunda bir kesim tarafından sü- rekli eleştirildiğini açıklıyor. Ancak Clinton'ı. basının eline çok fazla malzeme vermekle suçluyor. Dola- yısıy la Clinton'a karşı karalama kampanjası başlatanlar malzeme bulmakta hiç sıkıntı çekmiyor. Brinkley. Clinton'ın gençliğini aleyhte bir özellik olarak görüyor ve eski başkanlann güven uyandıran, babacan görüntüsünün muhalifleri daha düzeyli iftiralar aramaya sevk ettiğini belirtiyor. Aynca Clinton'ın siyasi yaşamın bir k'urbanı olduğu- nu ileri süren Brinkley, ABD'deki iki ana partinin çekişmesinin fatura- sının Clinton'a çıktığına dikkat çe- kerek şöyle konuşuyor. "Demokratlar. yapısal olarak Cumhuriyetçilerle işbirliği yapmaya yatkındır. Oysa Cumhuriyetçiler, Demokratlarla günahlarını bile pay- laşmak istemezler. Eğer Clinton Cumhuriyetçi olsaydı işi bu kadar zor olmazdı."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle