07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2ARALIK1994CUMA 12 DIZI-YAZI Prof. Dr. Ergün Aybars KURTULUŞ 5AVAŞI (1920-1923) VE CUMHURIYET'IN ILK YILLARI (1923-1927) Devrimin kilit sorunu; hilafetMilli Savaş'ın kazanılmasın- dan kısa bır süre sonra. özellık- le saltanatın kaldınlışi ve cum- huriyetin ilanı. gelışmelerin. gi- derek hilâfetin kaldmlacağını göstermesi karşısında. tstan- bul'un muhalifbas\n\nm yayını. geriye dönüşü açıkça orta> a ko- yan bir bıçim aldı. Muhalif ba- sını oluşturan Hüseyin Cahit. Ahmet Emin, Velit Ebüzziva, EşrefEdip gibi yazarlann ve on- lann çahştığı Tanin, Vatan, Tev- hıd-ı Efkâr. Sebil'ül Reşatgaze- telen kamuoyunda. Hüseyin Cahit (Yalçın) ittihatçılığı: Âh- met Emın (Yalman) Rauf Bev grubunu: Velıt Ebüzzıya \e Eş- ref Edıp şeriatçı ve hılafetçı gru- bu temsil ettikleri şeklınde de- ğerlendırihvorlardı. (') Izmıt Basın Toplantısf nda- Mustafa Kemal bütün gazeteci- len uyarmış, ülkeyi çağdaşlaş- tırma evlemıne karşı çıkılma- masını ıstemışti. Bazı yazarlar bir süre bu u> anlara uydular. fa- kat Ankara'nm başkent oluşu ve cumhuriyetın ilanından sonra amansız bır eleştirı, hatta saldı- nya başladılar. Öteden beri meşrutiyetçi ve hilafetçi düşüncede olan Hüse- önemi \eetkısı belırtılerek; "Tür- kiye'nin gerçek dostlan olarak biz, hilaferin Müsliiman memleketle- rin gü\en ve saygısına layık bir ve- reyerieştirilrnesiniveböyleceTür- kiye'ye de güç \e onur kazandır- masını saygıyla Büyiik Mitlet Meclisi'nden ve onun, ileriyegören yöneticilerinden rica ediyoruz" deniyordu. Ağa Han ve Emır Alı'nın mek- tuplannın. kendı elıne geçmeden yayımlanması üzenne, Başbakan Ismet Paşa, 8 Araiık 1923'te ko- nuyu Meclis'e getirdi. Önemli ve gizli açıklamalarda bulunmak üzere, gizlicelseyapılmasını iste- di. (6 ) Cumhurbaşkanına ait olduğu belirtılen mektubun henüz kendı- sine bile gelmedığine. fakat ba- sında yayımlanmış olduguna dık- katı çekerek, mektubu yazanlann ve yayımlayanlann amaçlarının. bıroldubitti vaparak kamuoyunu etkilemek ve Ağa Han ıle Emır Ali'nin maddi çıkarlarını duşünen kimseler olduğunu, hilafetı bu çı- karlara hızmet edecek bır araç gi- bi gördüklerini, bu adamların In- •Türk de\Tİmini her ne pahasına olursa •LaikUğin • l ^ P ^ y y ' y j ^ ^ M ^ ^ y M ^ ^ M ^ ^ ^ M olsun gerçekleştirmeyi gerçekleşmesine en W ,^^MlMll^Mf^MİMLI^fi^^^^^^r M ^ T ^ ^ ^ M kararlaştırmış olan DÜVÜK engel hilafet İdİ. Basımnağıreleştirilerivetoşkırtıcı>a\ınının\anı sıraRaufBe>,AdnanBev,Kâ/jmKarabekir,AliFuatveRefetPaşalann,taşıdıklan gÜÇ, bu eylemine kafŞl Hiİafetkaldınlabilirse r e s m i s ı f a t % e sö r c v l e r e r a im e n h ^e i l e >a ^n î | i 5k i kurmaianviustafaKemaiietkiii>ordu. çıkanlarakararlılığını asıriann kökleştirdiği dini ve gelenekçi, çağı geçmiş bir örgüt Yavuz Selim'le başlayan serüven yıkılacak ve ona bağh olan düşünce, etkisini yitirecekti. Modern ve çağdaş Türkiye, ancak laiklik temeli üzerine kurulabilirdi. yin Cahit. cumhuriyetin ilanı ve ilgılı teşkilat-ı esasiye değişik- lığını 'oldubmT dıye nıtelemek- te, gıderek hılafetın kaldırılaca- ğını belırten bu kesın gelişme- den endişe duymaktaydı Mus- tafa Kemal'in cumhurbaşkanı seçilmesi. halifenin devlet başkanı olmasını iste- yenlenn umutlarını yıkmıştı. Hüsevın Cahit Bev de bu endişe ile ~lyi bir şev yapmak için fena bir yol tutulmuştur" demekteydı. ( : ) Millı Savaş'ın liderlerinden Rauf Bev bile ga- zetelere yaptığı açıklamada. cumhunvetin acele- ye getınİdiğini ileri sürerek hilafetçilerin büyük destegini sağladı. Rauf Bey'ın bu açıklamalan. Halk Partisi gru- bunda, özellikle İsmet Paşa tarafından çok sert şe- kılde eleştırilmesıne yol açtı. Rauf Bev "ın açıkla- malanna ve halıfeyi zivaretine deginen Ismet Pa- şa. halifelık makamının milli savaş ıçindeki haın- lığını anlattıktan sonra "Halifevi ziyaret, hilafet meselesidir. Tarihin herhangi bir dev rinde bir ha- life, zihninden bu memleketin geleceğine kanşmak ar/usunu geçirirse, o kafav ı mutlaka koparacağız" dedıkten sonra. böyle bır davranışı % hiyanet-i va- taniye" sayacaklannı belirtti.Aü (Çetinkaya) Bey ıse, çok sert. hatta hakaret sayılacak bır konuşma yaptı. Bu tepkı karşısında Rauf Bey. bu zıyaretın bir saygı zıyareti olduğunu ve cumhunyete bağlı olduğunu sö>lediyse de uzun süredır zaten çok gerginolanılişkilerinkopması ıle Rauf Be> vear- kadaşlannın yeni bır parti kurmasının çabuklaş- masını hazırladı. Hilafet laikliğe engel Laıkliğin gerçekleşmesine en büyük engel hi- lafet idi. Hilafet kaldmlabilirse, asıriann kökleş- tirdiği dıni ve gelenekçı. çağı geçmiş bir örgüt yı- kılacak ve ona bağlı olan düşünce. etkisini yitire- cekti. Modern ve çağdaş Türkiye. ancak laiklik te- meli üzerine kurulabilirdi. Daha halife seçildiği günden beri meselelerya- ratan Abdülmecit Efendi. eski padişahlann selam- lık resimlerini andıran törenlere istek gösteriyor. hilafet hazinesı davasında bulunuyordu. Istanbul basınının yaptığı koruvucu yavın ve Refet Pa- şa"nın halıfeye aşın ılgı göstermesi. \ ıne Rauf Bey ve Kâzım Karabekir Paşa'nın vaptığı nezaket zı- varetlerı. halıfeve bu davranışlannda cesaret ve- nyordu. Saltanatın kaldınlmasından sonra gittik- çe açığa çıkan ve kesinleşen hilafetçi akım, gıttık- çe artan bir şekilde Türk devriminin karşısına çı- kıyordu. Rıza Nur 8 Kasım 1922'de Tanın'de çıkan bir yazısında, halifeliğin tarihçesinden söz ediyor; Türkiye için önemını ve gerekli olduğunu ılen sü- rerek halifelığe bağlı kalınmasını; bu sayede Müs- lümanlığın önderliğinın Türklerde olacağını söy- lüyor; halifenin seçimle tespit edilmesini tekîif 3 Mart 1924 günü hilafet kaldırıldı, Tevhid-i Tedrisat (Eğıtimın Bırleştınlmesi) Kanunu kabul edildi ve Şenye ve Evkaf V'ekâleti dağıtıldı. Laık devletın gerçekleştinlmesı aşamasında en zor engel aşılıyordu. Hilafet gerçek anlamda alınmamıştı. Vavuz'un Mısır'ı fethı sırasında Kahıre'deki halıfeyi Istanbul'a getırmesı olayı. 17 7 4 Kaynarca Anlaşması sirasında Ruslann Ortodoks politıkasına karşı. Kırım Müslümanlarını korumak amacıyla 'halifelik' sıfatının kullanılması ıle belırdı. 1774 öncesı. gerek fermanlarda. sıkkelerde. cuma hutbelennde, gerekse vakanüv ıslerın eserlerinde padışahlann •halife' sıfatlan hiç geçmemektedır. Özellikle II. Abdülhamid.dagılan Osmanlı Imparatorluğu'nu kurtaımak amacıyla 'İslamcılık'ı bır siyaset ve hılafeti de onun sembolü ve kurumu olarak kullandı. Bınnci Dünya Harbı'ne giren Osmanlı Devleti, 'Cihat-ı Ekber' ilan etti. Çanakkale cephesınde. Mezopotamya ve Sına cephelerinde Fransız-lngiliz üniforması giyen Cezayir, Senegal, Hint Müslümanlan ile çarpıştı. Araplar da ingilizler ile anlaşarak Türk ordularına saldırdılar. En son ıse ulusal savaşa karşı Türk halkını isyana kışkırtan Osmanlı Şeyhülıslamı'nın fetvası acı bır biçımde hatırlanıyordu. Türkıye Cumhunveti. hılafeti kendi sisteminden kaldırmıştır. !slam âlemi isteseydı Abdülmecit Efendi"yı halife olarak kabul edebilırdi. Ama kabul etmediler. Yetmış yıldır tslam-Arap alemı bır halife seçemedı. Türkıye"nın bunu engellemesi ise mümkün değıldı. Bu durum bile hilâfetin bir siyasi makam olduğunu göstermekte ve Atatürk'ü haklı çıkarmaktadır. ediyordu. Bazı gazetelerde halifenin istifa edeceği haber- leri çıkmıştı: o>sa gerek muhalif basının ve gerek Rauf Bey grubunun destegini gören halife, istifa- yı hiç de düşünmüyordu. Hüseyin Cahit. 9 kasım günlü Tanin'deki ma- kalesınde. Mustafa KemaPin diktatörlüğe gidece- ği korkusunda olduklanndan. kendısine güven- medıklerini yazıyordu. Halifenin istifası ile hıla- fetin kaldınlmasına fırsat doğmaması için. henüz ortada bır şev yokken. yüzyıllarca dini düşünce ıle yaşamış ve fıalifeyi bu düşüncenın sembolü gör- müş olan halkın dın duygulannı dev lete karşı kış- kırtı>ordu. 0) 10 kasımda, Tanin'de. tstanbul Barosu Başkanı çiinkii seriata tecavüz edilmesini memlekete mu- zır göriiriiz" ( 4 ) diyerek. açıkça şerıat savunucu- lugu yapıyordu. Laik-mıllı devlet kurmavı amaçlayan Mustafa Kemal, bu eleştıriler karşısında devnm yasalan- na başvurmak zorunda kalacaktır. Izmit'te. gaze- tecilerle yaptığı toplantıda. onlara yapılacak dev- rim konusunda açıklama yapmış ve desteklerıni sağlamak istemişti. Fakat onun bu kesin uyanları istenilenı sağlamamıştı. Basının bu ağır eleştirileri ve kışkırtıcı yavını- nın >anı sıra Rauf Bev. Adnan (Adıvar) Bev, Kâ- zım Karabekir. Alı Fuat ve Refet Paşalar. görünüş- te tsmet Paşa'ya, fakat gerçekte Mustafa KemaKe karşı olan çalışmalan ve gıderek gruplaşmaları. Rauf(Orba>)Be> •Mustafa Kemal bütün gazetecileri uyarmış, ülkevi çağdaşlaştırma eylemine karşı çıkılmamasuıı istemişti. Bazı yazarlar bir süre bu uyanlara uydular, fakat Ankara'nın başkent oluşu ve cumhuriyetin ilanından sonra amansız bir eleştiri, hatta saldınya başladılar. Ahmet Emin (Yalman) Bev Liitfı Fikri Be>'ın. "Huzur-u Hazret-i Hilafetpe- nahi've" başhklı biryazısı va>ımlandı. Bu ilgınç yazıda >azar. halifenin ıstifasının Türklük için bü- vük bır kavıp, Osmanlı hanedanı içinyıkım ve Is- lam bırlığinın bozulması olacağını; halkın büyük üzüntü ıçınde olduğunu söylüvor, bu istifa ıle memleketin büyük bır uçuruma sürükleneceğini ılen sürerek gerekırse kendisinin de (halifenin) dırenmesıni öğütluyordu. Lütfi Fikn Bey 'in bu vazılan Mustafa K.emari çok etkılemıştı. Özeüıkle. "Halifeye saldıranlar düşmanlar değil, biz kendimiziz" derken. Ata- türk'ü hedef alıvordu. 11 kasım tanhli vazılann- da da Lütfi Fikn ve Hüseyin Cahit Beyler'in sal- dınlan sürdü Hüsev ın Cahit. *laik Türkiye'nin gerçekleşme- sinin en önemli engeli olan halifeliğin kaldınlma- sını durdurmaya çalışarak. "Şeriat mudafiiyiz. din \e devlet işlerinin birbinnden aynlmasına ve bunun en büyük engeli olan hilâfetin kaldınlma- sıfia karşı çıkışlan. taşıdıkları resmı sıfat ve gö- revlere rağmen halife ıle vakın ihşki kurmalan Mustafa Kemal'ı etkilıyordu Atatürk adım adım Türk devriminı gerçekleştirdıkçe. kendısine kar- şı çıkılmasını hoş karşılamıyordu. Dışarıdan gelen mektup Hilâfetin kaldırılmasını kolavlaştıran son hare- ket Türkive'nin dışından geldı. Ağa Han ıle Emir Ali'nin Başbakan Ismet Paşa'vabirlikteyolladık- lan. hilâfetin kaldınlmamasını isteyen mektup. başbakanın eline geçmeden. 5 Araiık 1923'te Ta- nin ve tkdam. 6 aralıkta da Tevhid-i Efkâr'da ya- yımlandı. Mektupta halifelık papalığa benzetilmeye çalı- şılıyor; bütün dünya Müslümanları üzerindeki ve gerekirse hangi yola başvurulacağını göstermişti. Bir uzlaşma ortamı yaratılması istendiği için, basuia karşı çok yumuşak ve saygılı davranıldı. giliz hükümetinin etkısinde ve mektupları bir tertip sonucu ya- yımlanmış olduğunu söyledi. Da- ha sonra. bu durumun 'Hiyanet-i Vataniye Kanunu'nun bınnci maddesınin 1 Kasım 1922 tarihli karara aykın hareket edenlerin ce- zalandınlması gerektiğı yolunda- kı hükmünü anımsatarak. bu hükme karşı açıkça suç ışlenmiş olduğunu ileri sürdü. Olay ın arkasın- da Ingiltere'nin etkisi olduğunu, diğer yandan, Doğu Anadolu'da da bölücülük yaptıklannı ve gizlı emellerine varmak istediklerini açıkladı. 31 Temmuz 1922 tarihli Istiklâl Mehakimi Kanu- nu'na dayanarak gerekli görülen yerlere bırer Is- tıklâl Mahkemesi kurulmasını istedı. Rauf Bey'üı tepkisi Ulusal Savaş içinde, ıç güvenliğin saglanmasın- da çok büyük yararları görülmüş olan tstiklâl Mahkemeleri'nin yeniden kurulmak tstenmesı, özellikle muhaliflerin tepkisıne yol açmasını ha- zırladı. Söz alan Rauf Bey. durumun önemine değindık- ten sonra, yetkının Meclıs'e aıt olduğunu. elde 'Hiyanet-i Vataniye KanunıTndan kuvvetlı 'Tak- lib-i Hükümet Kanunu' bulunduğunu belirterek durumun daha sogukkanlılıkla ele alınmasını ve Istiklâl Mahkemeleri'ne gerek olmadığını söyle- di. Mahkemenin kurulması için japılan oylama- nın sonucunda 89 evet. 63 ret oyu çıktı. Üye seçı- mınden sonra kanun son şeklini aldı: Istiklâl Mahkemesi'nın kurulması sırasında kar- şı koyan muhalefet. mahkemenin göreve başla- masından sonra da yetkısının kısıtlanması. karar- lannın temyız edilmesi için çaba göstermişti. Ay- nca. muhalıfbasındaaynı volda yayında bulunu- vordu. Gazetecılerin beraat etmesı ve önemli suç- İu kabul edilen Lütfi Fikri Bey'in beş vıl hapse mahkûm edilmesınden sonra, gerçekten de Istik- lâl Mahkemesi'nın varlığını açtklamak çok zordu Türk devrimıni her ne pahasına olursa olsun gerçekleştırmeyı karariaştırmış olan güç. bu ey- lemine karşı çıkanlara ve çıkmak ıstevenlere goz- dağı vermiş, kararlılığını \e gerekırse hangı yola başvurulacağını göstermişti. Bir uzlaşma ortamı yaratılması istendiği ıçın. değer verilen basının Türk devriminin gerçekleştırilmesınde kamuovu oluşturmak için destegini sağlamak düşüncesıyle basına karşı çok yumuşak ve savgılı davranıldı . Yarın: Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası olayı 11) Bchieı Cemal Şe\hSuır Isuım, hıanbul IVSS.s 12 ıj) Tamn 2 Ka%ım 1923 (h Akşam. X Kasım 1923 Ta- nın, 9 Kanm !923.Seçd Akgün.a gx c s g t s 156-15? (4/ Tamn. 15 Kasım 1923 (5) Tamn. Ikdam. 5 Araiık 1923. Mehmeı Emın Bozanlan. Hilafeı ve L mmetçıhk Sorunu. htanbul 1969 s 11H-12K (6)TBMMZC,ı 4 s I2H-129 ÇALIŞANLARIN /SORULARI - SORUNLARI /Y1LMAZ ŞİPAL Sağlık bilinıleri dalmda öğretim görevlisiyinı Soru Bir iinKershede, sağlık bilimleri dalında öğretim görev li siyim. Uzun yıllar yurtiçinde ve dışında sağlık birimlerinde uzman hekim olarak serbest çahştım. 16 Eylül 1994 günlü köşenizde yıllık izinleıie ilgili bir v azınız vardı. Bu yaada, gerek yurtiçinde gerekse vurtdışında serbest ya da bağımlı geçen çalışma sürelerinin bir bölümünün, kıdem yönünden değeıiendirilmesi gerektiği görüşüne yer veriliyordu. Görev aldığım üniversite. yurtiçinde ve vurtdışında sağlık uzmanı olarak geçen çalışma sürelerimi, ne vıllık izin haklarım. ne de görev aylığım vönünden göz önüne aldı. 2914 sayılı Vükseköğretim Personel V'asası'nda bu konuyla ilgili bir uygulamanın var olmadığını sözlü olarak ilettiler. Konunun. bir kez daha incelenmesini dileyerek. C.A. YANIT: 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Yasası'nın 20. maddesinde, "Bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ile 657 sayılı Devlet Memurlan Kanunu hükümk'ri uvgulanır" denilmektedır. 2914 sayılı >asanın bu maddesıvle, bazı uygulamalann 657 sayılı Dev let Memurlan Yasası'nagöre yapılacağı vurgulanmıştır. Dev let Memurlan Yasası'nın 36. maddesı ıle bazı hizmet sınıflarına ayncalık tanınmıştır. Örneğın, teknik hizmetler, sağlık hizmetlerı veavukatlıkhızmetleri sınıfınagirenlerden. memurluğagırmeden önce yurtiçinde veya yurtdışında mesleklennı serbest olarak veya resmi veya özel kurumlarda yapanlarla. memurluktan ayrıldıktan sonra yeniden memurluğa girenlenn bu sürelerinin 3 4'ü (dörtte üçü) memuriyette geçmiş sayılmaktadır. Personel yasasının genel gerekçesinde konu şöyle açıklanmaktadır. (1) "Kamu kesimi ile özel kesim arasındaki işgücü hareketliliği \ urdumuzda kesin bir şekilde tek yönlü işlemekte, özel kesim kamu kesiminin büvük güçlüklerle yetiştirdiği yetenekli elemanları çekebilmekte, fakat özel kesimde temayüz etmiş elemanlara kamu kesiminde görev vermek mümkün oİamamaktadır. Tasan yurt kalkınmasında ve halk sağlığının korunmasında büyük önemi bulunan fakat vetişmiş eleman sıkıntısı çekilen sağlık ve teknik hizmetler sınıflarında özel kesimde çalışılan sürelerin belli bir kısmının kamu kesiminde çalışılmış gibi değeıiendirilmesi olanağuu getirmekte \e bu sınıflarda özel kesimle kamu kesimi arasında olumlu bir hareketlilik sağlamaktadır. Sözü edilen hizmetlerin gerek kamu. gerek özel kesimde ifa edilmesi arasında herhangi bir fark olmaması. bu şekilde hareket edilmesinin önemli gerekçelerinden birini teşkil etmektedir." 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Yasası'nda. özel kesimde ya da serbest çalışma ıle geçen sürelerin kıdemden sayılmayacağına ılişkin bır hüküm olmadığına göre. bu konuda uygulama Devlet Memurlan Y'asası'na göre yapılacaktır. Biz son sözü Danıştay'a bırakalım: (2) "(...)ÜniversitelerKanunu'ndaboşlukbulunan hallerde,657 sayılı yasanın uygulanacağı esas olarak kabul olunduğuna göre, üniversite öğretim üv esi olan dav acının da; Dev let Memurtarı Yasası hükümlerinden yararlanacağı ve 1949-1956 yılları arasında avukatlıkta geçirmiş olduğu tlili hizmet süresinin üçte ikisinin 1136 sayılı yasanın 196. maddesiv le 657 sayılı yasaya eklenen geçici 25. maddesi uyarınca memuriyet kıdeminden sayılması gerektiği (...)" (Danıştay 5. Daıre 7.2 1973 gün. 1971 7323 esas ve 1972 433 karar). Kaynak- (1) Ibrahim Pınar. Devlet Memurlan Kanunu 1987 sayfa' 113 (2) Danıştay Beşince Daire Kararları (1970-1981) Bırinci Kıtap Cilt: II. savfa 410-2635 ANKARA-ANKA MUŞERREF HEKİMOGLU İstilanın Uzantısı Cumhuriyet hükümetleri boyunca Dışişleri Bakanlığı koltuğunda kaç kişi oturdu kimbilir! Ama kaç kişi adını bı- rakabildi o koltukta. Çoğunu anımsamıyoruz değil mı? Pe- ki, son on yılın dışişleri bakanlarını anımsıyor muyuz? Di- yelim Kurtçebe Alptemoçin de Dışişleri Bakanı oldu, ama o koltukta varlığı hissedildi mi hiç? Bir de müsteşar- lar var, Volkan Vural'a kadar öne çıkmadı hiçbiri. Volkan Vural'ın öne çıkması da görevinden, kişilığınden değil, Başbakan Çiller'ın devlet yönetimindeki özelliğinden kay- naklanıyor. Onun kararnamesi olmayıncaelçi atamalarıy- la ilgili kararnameyi geri çevirmesi de bu özelliklerden bi- ri sanırım. Oysa kaç kişinın yaşamı o kararnameye göre düzenlenecek Dışişleri Bakanlığı'ndalMümtaz Soysal'ın Volkan Vural nedeniyle istifa etmesinı eleştirenlere katıl- mıyorum ben. Bardağı taşıran damla da olabilir, ama ki- şilerin ötesinde bir ilke sorunu bu. VVashington elçiliği, dip- lomatlarımız için önemli bir görev, dahası müsteşarlıktan sonra beklenen, umut edilen bir elçilik. Melih Esenbel ve Şükrü Elekdağ şu anda aklıma gelen örnekler. Oysa Mümtaz Soysal, Sayın Vural'ı VVashıngton'a gönderme- yi öneriyor Başbakan'a. Müsteşarlığı başka bır düzeyde düşünüyor demek. Belki anımsarsınız, Dışişleri Bakanlı- ğı'nın tarihinde yeni bir olay müsteşarlık. 12 Eylül yönetı- minin uygulaması. Dışişleri Genel Sekreteri de öteki ba- kanlıkların müsteşarlarıyla eş düzeyde olsun ısteniyor, ya- pılıyor. Oysa genel sekreterın başka bır konumu var. Gençlik yıllarında, Numan Menemencioğlu'nun adı da- ha çok geçerdı dış politikada. Menemencioğlu bakan de- ğil, genel sekreterdi. 12 Eylül dönemınde Büyükelçi llter Türkmen bakan, Büyükelçi Kamuran Gürün de genel sekreter. Yöneticılerın kararına Gürün karşı çıktı, değış- mesi için hayli uğraştı, ama ilter Türkmen sakınca görme- di bu değişiklikte. Belki de uzlaşmacı kışiliği nedeniyle so- runu çözüverdi. Kamuran Gürün de Dışişlen'nin son ge- nel sekreteriiğinden istifa edip emeklıye aynldı. Belli ilke- lere bağlı kişilertepkilerini, davranışlarını belırtmekten ge- ri kalmaz. Kamuran Gürün'ün istifası da kişiliğine yaraşır bır olay. Dış göreve gittiği bır dönemde Bonn Büyükelçi- liği'ne atandığı açıklanınca içıne sindiremedı bunu; dost- luk, açısından da, devlet yönetimi açısından da. Çünkü ABD'ye önemli bır görev nedeniyle gidiyor, müsteşar ola- rak görüşmeler yaparken Bonn Büyükelçiliği'neatanıyor! Herkes kolay taşımaz bu tür olup bittileri. Koltuğunda oturmak için inançlarından, ilkelerinden ödün veremez. Çok değil ama, yakın tarihimızde varörneklerı. Genelkur- may Başkanı Orgeneral Necip Torumtay'ın istifası, Mer- kez Bankası Başkanı Bülent Gültekin'ın istifası, daha önceki yıllarda Hasan Esat Işık'ın Ecevit hükümetinin Millı Savunma Bakanlığf ndan ayrılması; devlet yaşamı- na belli polıtikalar karşısında onurlu bir direnişi yansıtıyor ancak. Mümtaz Soysal'ın istifasını da bu doğrultuda yo- rumluyorum ben. Bakanlığı kısa da sürse koltuğuna onur- lu bır katkıyla ayrıldı görevinden. Dört ay bakanlık uzun bir süre değil, ama devlet yaşamında belli gerçekleri ışı- ğa çıkarmaya yetiyor. O aydınlıkta devletımızi yönetenle- rin çızgilerı de daha lyı beliriyor. Konuşurken seçilen söz- cükler, politikada bir değişikliğı yansıtmasa da ulusal onu- rumuzu okşuyor, bır kararlılığı ortaVa koyuyor. Mümtaz Soysal bakan olduğu zaman "neden" diye so- ranlar vardı. istifası soruyu yanıtlıyor bence. Bır boşluğu göstermek istedı belki de. Karanlığa bir ışık, geleceğe uyarı ıstedi. Ötesını yaşayarak göreceğiz. Sahneyi arala- dı, oyunu da, oyuncuları da sergilemek istedi. Terör Ya- sası'nın çıkmayacağını belirten açıklamalara ne dersıniz? Sonra Sayın Karayalçın'ın sözlerıne? Dışişleri Bakanlığı görevini üstlenebıleceğinden söz ediyor SHP Genel Baş- kanı. Tansu Çiller'in adayını müsteşar koituğuna oturt- mak için en iyi çözüm bu belkıde. Başbakan Çiller'in bir müsteşar adayı için böyle diren- mesini de ilginç buluyor kimi dostlarım. Mümtaz Soysal'ı istifaya zortamak için biryöntem, diyedüşünüyorlar. Soy- sal'ın bakanlığına belli çevrelerin ve sözcülerin gösterdi- ği tepkıyi anımsatıyorlar. TV kanallarında düzenlenen programları. O tepkinın kökenindeki sosyal ve ekonomik gerçeklerden söz ediyorlar. Yanlış bir yaklaşım değil, ama akılcı bir politikayla Mümtaz Soysal'ın bakanlığı çok iyı de- ğerlenirdi bence. SHP-DYP koalisyonu da daha sağlıklı çalışırdı. Adalet Partisi'nin Dışişleri Bakanı Çağlayangili anımsıyorum. ABD'de belli konuları görüşürken Türk so- lunu öne sürdüğünü anlatmıştı bir gün. O zaman TİP on beş kışıydi Meclis'te, sonra bır Aybar kaldı, ama solun sesi, soluğu duyulurdu her zaman. Şimdi bir sosyal de- mokrat parti var, Meclis'te milletvekilleri, hükümette or- taklığı, ama Türk solunun sesi duyulmuyor. DYP kanadın- da da akılcı değil çıkarcı polıtikalar yeğlenıyor. İstifanın uzantısında bu gerçekler var bence. BULMACA 1 2 3 4 SOLDAN SAĞA: 1/ Halk dılınde klarnete verilen ad. II Hint-iran dil grubuna verilen ad... Kabakulak hastalıgı. 3/ Bır ışe gırerken. kendı için güvence doğuracak bılgı ya da kefıl yerıne geçebilecek ad verme. 4/ Damla hastalıgı .. Üstün bır yetkınin gücünü sim- geleyen değnek. 5/ Bir peygamber. . Deniztaşıt- larının pervanesi. 6/ Lzaklık ışareti... Güreşte bir oyun... Eski Mısır'da güneş tanrısı. 7/ Yabanı yonca... "Ben kimim bir fakır- ü — " (Fuzulı). 8/Arjantın'in pla- ka işareti... Halk edebivatı şiir tür- lerinden biri. 9/ Kripton elementi- nin simgesi... Ateşli silahlarda mer- minin kapsülüne vurmaya yarayan parça. YLKARIDAN AŞAGIYA: 1/ Bir nesneve. onu süslemek. güzel- leştırmek v e tamamlamak için ekle- nen şey. II Karakter... Kumaş. hav- lu. halı gibi şeylenn kenarındaki iplik püskül. 3/ Ilık denizlerde büvük sürüler halınde dolaşan bir balık. 4/ Kenar süsü... Küçük ağıl. 5/Şiilikte belli başlı dınsel liderlere verilen şeref unvanı. 67 Atın yavrusu... Tavlada bır savı. Japon lirık dramı. II Su birik- mış çukur ya da hendek.. Bır tankat ya da sanatın ilk kurucusu. 8/ Bir akarsu ölçü bırimı. 9/ Kesimevi... Kâfi gelmeyen. ser HAYDARPAŞA GİRİŞ GÜMRÜK MÜDtrRLÜĞÜ'NDEN Gümrüğümüzce High Tech Elektronik San. ve Tic Ltd Ştı. adına işlem gören 12.09.1990 gün ve 31709 sayılı gümrük giriş beyannamesi muhtev iyatı eşvadan aranılan aşağıda nev i ve miktarı yazılı gelir eksi- ğj ile ilgıîı tebligatımız adres değişıkliği nedeniyle iade edıldığınden ve teblıgata sarih en son adresi tespit edilemediğinden ek tahakkuku- muz"26.06.1994 tarihli Günaydın gazetesinde ilanen tebliğ edilmiştı. Bu defa söz konusu gelir eksiğinin ödeme emri yerine kaim olmak üzere 7201 sayılı Teblıgat Kanunu'nun 28 ve 29. maddeleri gereğince ilanen tebliğ olunur. 115.903.000. TL gelir eksiği 27.403.000. TL Destekleme Fiat İstikrar Fonu Basın- 46425
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle