Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 2ARALIK1994CUMA
12 DIZI-YAZI
Prof. Dr.
Ergün Aybars
KURTULUŞ 5AVAŞI (1920-1923) VE CUMHURIYET'IN ILK YILLARI (1923-1927)
Devrimin kilit sorunu; hilafetMilli Savaş'ın kazanılmasın-
dan kısa bır süre sonra. özellık-
le saltanatın kaldınlışi ve cum-
huriyetin ilanı. gelışmelerin. gi-
derek hilâfetin kaldmlacağını
göstermesi karşısında. tstan-
bul'un muhalifbas\n\nm yayını.
geriye dönüşü açıkça orta> a ko-
yan bir bıçim aldı. Muhalif ba-
sını oluşturan Hüseyin Cahit.
Ahmet Emin, Velit Ebüzziva,
EşrefEdip gibi yazarlann ve on-
lann çahştığı Tanin, Vatan, Tev-
hıd-ı Efkâr. Sebil'ül Reşatgaze-
telen kamuoyunda. Hüseyin
Cahit (Yalçın) ittihatçılığı: Âh-
met Emın (Yalman) Rauf Bev
grubunu: Velıt Ebüzzıya \e Eş-
ref Edıp şeriatçı ve hılafetçı gru-
bu temsil ettikleri şeklınde de-
ğerlendırihvorlardı. (')
Izmıt Basın Toplantısf nda-
Mustafa Kemal bütün gazeteci-
len uyarmış, ülkeyi çağdaşlaş-
tırma evlemıne karşı çıkılma-
masını ıstemışti. Bazı yazarlar
bir süre bu u> anlara uydular. fa-
kat Ankara'nm başkent oluşu ve
cumhuriyetın ilanından sonra
amansız bır eleştirı, hatta saldı-
nya başladılar.
Öteden beri meşrutiyetçi ve
hilafetçi düşüncede olan Hüse-
önemi \eetkısı belırtılerek; "Tür-
kiye'nin gerçek dostlan olarak biz,
hilaferin Müsliiman memleketle-
rin gü\en ve saygısına layık bir ve-
reyerieştirilrnesiniveböyleceTür-
kiye'ye de güç \e onur kazandır-
masını saygıyla Büyiik Mitlet
Meclisi'nden ve onun, ileriyegören
yöneticilerinden rica ediyoruz"
deniyordu.
Ağa Han ve Emır Alı'nın mek-
tuplannın. kendı elıne geçmeden
yayımlanması üzenne, Başbakan
Ismet Paşa, 8 Araiık 1923'te ko-
nuyu Meclis'e getirdi. Önemli ve
gizli açıklamalarda bulunmak
üzere, gizlicelseyapılmasını iste-
di. (6
)
Cumhurbaşkanına ait olduğu
belirtılen mektubun henüz kendı-
sine bile gelmedığine. fakat ba-
sında yayımlanmış olduguna dık-
katı çekerek, mektubu yazanlann
ve yayımlayanlann amaçlarının.
bıroldubitti vaparak kamuoyunu
etkilemek ve Ağa Han ıle Emır
Ali'nin maddi çıkarlarını duşünen
kimseler olduğunu, hilafetı bu çı-
karlara hızmet edecek bır araç gi-
bi gördüklerini, bu adamların In-
•Türk de\Tİmini her
ne pahasına olursa
•LaikUğin • l ^ P ^ y y ' y j ^ ^ M ^ ^ y M ^ ^ M ^ ^ ^ M olsun gerçekleştirmeyi
gerçekleşmesine en W ,^^MlMll^Mf^MİMLI^fi^^^^^^r M ^ T ^ ^ ^ M kararlaştırmış olan
DÜVÜK engel hilafet İdİ. Basımnağıreleştirilerivetoşkırtıcı>a\ınının\anı sıraRaufBe>,AdnanBev,Kâ/jmKarabekir,AliFuatveRefetPaşalann,taşıdıklan gÜÇ, bu eylemine kafŞl
Hiİafetkaldınlabilirse r e s m i s ı f a t % e
sö r c v l e r e r a
im e n h
^e i l e
>a
^n î | i
5k i
kurmaianviustafaKemaiietkiii>ordu. çıkanlarakararlılığını
asıriann kökleştirdiği
dini ve gelenekçi, çağı
geçmiş bir örgüt Yavuz Selim'le başlayan serüven
yıkılacak ve ona bağh
olan düşünce, etkisini
yitirecekti. Modern ve
çağdaş Türkiye, ancak
laiklik temeli üzerine
kurulabilirdi.
yin Cahit. cumhuriyetin ilanı ve
ilgılı teşkilat-ı esasiye değişik-
lığını 'oldubmT dıye nıtelemek-
te, gıderek hılafetın kaldırılaca-
ğını belırten bu kesın gelişme-
den endişe duymaktaydı Mus-
tafa Kemal'in cumhurbaşkanı
seçilmesi. halifenin devlet başkanı olmasını iste-
yenlenn umutlarını yıkmıştı. Hüsevın Cahit Bev
de bu endişe ile ~lyi bir şev yapmak için fena bir
yol tutulmuştur" demekteydı. (
:
)
Millı Savaş'ın liderlerinden Rauf Bev bile ga-
zetelere yaptığı açıklamada. cumhunvetin acele-
ye getınİdiğini ileri sürerek hilafetçilerin büyük
destegini sağladı.
Rauf Bey'ın bu açıklamalan. Halk Partisi gru-
bunda, özellikle İsmet Paşa tarafından çok sert şe-
kılde eleştırilmesıne yol açtı. Rauf Bev "ın açıkla-
malanna ve halıfeyi zivaretine deginen Ismet Pa-
şa. halifelık makamının milli savaş ıçindeki haın-
lığını anlattıktan sonra "Halifevi ziyaret, hilafet
meselesidir. Tarihin herhangi bir dev rinde bir ha-
life, zihninden bu memleketin geleceğine kanşmak
ar/usunu geçirirse, o kafav ı mutlaka koparacağız"
dedıkten sonra. böyle bır davranışı
%
hiyanet-i va-
taniye" sayacaklannı belirtti.Aü (Çetinkaya) Bey
ıse, çok sert. hatta hakaret sayılacak bır konuşma
yaptı. Bu tepkı karşısında Rauf Bey. bu zıyaretın
bir saygı zıyareti olduğunu ve cumhunyete bağlı
olduğunu sö>lediyse de uzun süredır zaten çok
gerginolanılişkilerinkopması ıle Rauf Be> vear-
kadaşlannın yeni bır parti kurmasının çabuklaş-
masını hazırladı.
Hilafet laikliğe engel
Laıkliğin gerçekleşmesine en büyük engel hi-
lafet idi. Hilafet kaldmlabilirse, asıriann kökleş-
tirdiği dıni ve gelenekçı. çağı geçmiş bir örgüt yı-
kılacak ve ona bağlı olan düşünce. etkisini yitire-
cekti. Modern ve çağdaş Türkiye. ancak laiklik te-
meli üzerine kurulabilirdi.
Daha halife seçildiği günden beri meselelerya-
ratan Abdülmecit Efendi. eski padişahlann selam-
lık resimlerini andıran törenlere istek gösteriyor.
hilafet hazinesı davasında bulunuyordu. Istanbul
basınının yaptığı koruvucu yavın ve Refet Pa-
şa"nın halıfeye aşın ılgı göstermesi. \ ıne Rauf Bey
ve Kâzım Karabekir Paşa'nın vaptığı nezaket zı-
varetlerı. halıfeve bu davranışlannda cesaret ve-
nyordu. Saltanatın kaldınlmasından sonra gittik-
çe açığa çıkan ve kesinleşen hilafetçi akım, gıttık-
çe artan bir şekilde Türk devriminin karşısına çı-
kıyordu.
Rıza Nur 8 Kasım 1922'de Tanın'de çıkan bir
yazısında, halifeliğin tarihçesinden söz ediyor;
Türkiye için önemını ve gerekli olduğunu ılen sü-
rerek halifelığe bağlı kalınmasını; bu sayede Müs-
lümanlığın önderliğinın Türklerde olacağını söy-
lüyor; halifenin seçimle tespit edilmesini tekîif
3 Mart 1924 günü hilafet kaldırıldı,
Tevhid-i Tedrisat (Eğıtimın
Bırleştınlmesi) Kanunu kabul edildi ve
Şenye ve Evkaf V'ekâleti dağıtıldı. Laık
devletın gerçekleştinlmesı aşamasında
en zor engel aşılıyordu. Hilafet gerçek
anlamda alınmamıştı. Vavuz'un Mısır'ı
fethı sırasında Kahıre'deki halıfeyi
Istanbul'a getırmesı olayı. 17
7
4
Kaynarca Anlaşması sirasında Ruslann
Ortodoks politıkasına karşı. Kırım
Müslümanlarını korumak amacıyla
'halifelik' sıfatının kullanılması ıle
belırdı. 1774 öncesı. gerek fermanlarda.
sıkkelerde. cuma hutbelennde, gerekse
vakanüv ıslerın eserlerinde padışahlann
•halife' sıfatlan hiç geçmemektedır.
Özellikle II. Abdülhamid.dagılan
Osmanlı Imparatorluğu'nu kurtaımak
amacıyla 'İslamcılık'ı bır siyaset ve
hılafeti de onun sembolü ve kurumu
olarak kullandı. Bınnci Dünya Harbı'ne
giren Osmanlı Devleti, 'Cihat-ı Ekber'
ilan etti. Çanakkale cephesınde.
Mezopotamya ve Sına cephelerinde
Fransız-lngiliz üniforması giyen Cezayir,
Senegal, Hint Müslümanlan ile çarpıştı.
Araplar da ingilizler ile anlaşarak Türk
ordularına saldırdılar. En son ıse ulusal
savaşa karşı Türk halkını isyana kışkırtan
Osmanlı Şeyhülıslamı'nın fetvası acı bır
biçımde hatırlanıyordu. Türkıye
Cumhunveti. hılafeti kendi sisteminden
kaldırmıştır. !slam âlemi isteseydı
Abdülmecit Efendi"yı halife olarak kabul
edebilırdi. Ama kabul etmediler. Yetmış
yıldır tslam-Arap alemı bır halife
seçemedı. Türkıye"nın bunu engellemesi
ise mümkün değıldı. Bu durum bile
hilâfetin bir siyasi makam olduğunu
göstermekte ve Atatürk'ü haklı
çıkarmaktadır.
ediyordu.
Bazı gazetelerde halifenin istifa edeceği haber-
leri çıkmıştı: o>sa gerek muhalif basının ve gerek
Rauf Bey grubunun destegini gören halife, istifa-
yı hiç de düşünmüyordu.
Hüseyin Cahit. 9 kasım günlü Tanin'deki ma-
kalesınde. Mustafa KemaPin diktatörlüğe gidece-
ği korkusunda olduklanndan. kendısine güven-
medıklerini yazıyordu. Halifenin istifası ile hıla-
fetin kaldınlmasına fırsat doğmaması için. henüz
ortada bır şev yokken. yüzyıllarca dini düşünce ıle
yaşamış ve fıalifeyi bu düşüncenın sembolü gör-
müş olan halkın dın duygulannı dev lete karşı kış-
kırtı>ordu. 0)
10 kasımda, Tanin'de. tstanbul Barosu Başkanı
çiinkii seriata tecavüz edilmesini memlekete mu-
zır göriiriiz" (
4
) diyerek. açıkça şerıat savunucu-
lugu yapıyordu.
Laik-mıllı devlet kurmavı amaçlayan Mustafa
Kemal, bu eleştıriler karşısında devnm yasalan-
na başvurmak zorunda kalacaktır. Izmit'te. gaze-
tecilerle yaptığı toplantıda. onlara yapılacak dev-
rim konusunda açıklama yapmış ve desteklerıni
sağlamak istemişti. Fakat onun bu kesin uyanları
istenilenı sağlamamıştı.
Basının bu ağır eleştirileri ve kışkırtıcı yavını-
nın >anı sıra Rauf Bev. Adnan (Adıvar) Bev, Kâ-
zım Karabekir. Alı Fuat ve Refet Paşalar. görünüş-
te tsmet Paşa'ya, fakat gerçekte Mustafa KemaKe
karşı olan çalışmalan ve gıderek gruplaşmaları.
Rauf(Orba>)Be>
•Mustafa Kemal bütün
gazetecileri uyarmış,
ülkevi çağdaşlaştırma
eylemine karşı
çıkılmamasuıı istemişti.
Bazı yazarlar bir süre bu
uyanlara uydular, fakat
Ankara'nın başkent oluşu
ve cumhuriyetin
ilanından sonra amansız
bir eleştiri, hatta saldınya
başladılar.
Ahmet Emin (Yalman) Bev
Liitfı Fikri Be>'ın. "Huzur-u Hazret-i Hilafetpe-
nahi've" başhklı biryazısı va>ımlandı. Bu ilgınç
yazıda >azar. halifenin ıstifasının Türklük için bü-
vük bır kavıp, Osmanlı hanedanı içinyıkım ve Is-
lam bırlığinın bozulması olacağını; halkın büyük
üzüntü ıçınde olduğunu söylüvor, bu istifa ıle
memleketin büyük bır uçuruma sürükleneceğini
ılen sürerek gerekırse kendisinin de (halifenin)
dırenmesıni öğütluyordu.
Lütfi Fikn Bey 'in bu vazılan Mustafa K.emari
çok etkılemıştı. Özeüıkle. "Halifeye saldıranlar
düşmanlar değil, biz kendimiziz" derken. Ata-
türk'ü hedef alıvordu. 11 kasım tanhli vazılann-
da da Lütfi Fikn ve Hüseyin Cahit Beyler'in sal-
dınlan sürdü
Hüsev ın Cahit. *laik Türkiye'nin gerçekleşme-
sinin en önemli engeli olan halifeliğin kaldınlma-
sını durdurmaya çalışarak. "Şeriat mudafiiyiz.
din \e devlet işlerinin birbinnden aynlmasına ve
bunun en büyük engeli olan hilâfetin kaldınlma-
sıfia karşı çıkışlan. taşıdıkları resmı sıfat ve gö-
revlere rağmen halife ıle vakın ihşki kurmalan
Mustafa Kemal'ı etkilıyordu Atatürk adım adım
Türk devriminı gerçekleştirdıkçe. kendısine kar-
şı çıkılmasını hoş karşılamıyordu.
Dışarıdan gelen mektup
Hilâfetin kaldırılmasını kolavlaştıran son hare-
ket Türkive'nin dışından geldı. Ağa Han ıle Emir
Ali'nin Başbakan Ismet Paşa'vabirlikteyolladık-
lan. hilâfetin kaldınlmamasını isteyen mektup.
başbakanın eline geçmeden. 5 Araiık 1923'te Ta-
nin ve tkdam. 6 aralıkta da Tevhid-i Efkâr'da ya-
yımlandı.
Mektupta halifelık papalığa benzetilmeye çalı-
şılıyor; bütün dünya Müslümanları üzerindeki
ve gerekirse hangi yola
başvurulacağını
göstermişti. Bir
uzlaşma ortamı
yaratılması istendiği
için, basuia karşı çok
yumuşak ve saygılı
davranıldı.
giliz hükümetinin etkısinde ve
mektupları bir tertip sonucu ya-
yımlanmış olduğunu söyledi. Da-
ha sonra. bu durumun 'Hiyanet-i
Vataniye Kanunu'nun bınnci
maddesınin 1 Kasım 1922 tarihli
karara aykın hareket edenlerin ce-
zalandınlması gerektiğı yolunda-
kı hükmünü anımsatarak. bu hükme karşı açıkça
suç ışlenmiş olduğunu ileri sürdü. Olay ın arkasın-
da Ingiltere'nin etkisi olduğunu, diğer yandan,
Doğu Anadolu'da da bölücülük yaptıklannı ve
gizlı emellerine varmak istediklerini açıkladı. 31
Temmuz 1922 tarihli Istiklâl Mehakimi Kanu-
nu'na dayanarak gerekli görülen yerlere bırer Is-
tıklâl Mahkemesi kurulmasını istedı.
Rauf Bey'üı tepkisi
Ulusal Savaş içinde, ıç güvenliğin saglanmasın-
da çok büyük yararları görülmüş olan tstiklâl
Mahkemeleri'nin yeniden kurulmak tstenmesı,
özellikle muhaliflerin tepkisıne yol açmasını ha-
zırladı.
Söz alan Rauf Bey. durumun önemine değindık-
ten sonra, yetkının Meclıs'e aıt olduğunu. elde
'Hiyanet-i Vataniye KanunıTndan kuvvetlı 'Tak-
lib-i Hükümet Kanunu' bulunduğunu belirterek
durumun daha sogukkanlılıkla ele alınmasını ve
Istiklâl Mahkemeleri'ne gerek olmadığını söyle-
di. Mahkemenin kurulması için japılan oylama-
nın sonucunda 89 evet. 63 ret oyu çıktı. Üye seçı-
mınden sonra kanun son şeklini aldı:
Istiklâl Mahkemesi'nın kurulması sırasında kar-
şı koyan muhalefet. mahkemenin göreve başla-
masından sonra da yetkısının kısıtlanması. karar-
lannın temyız edilmesi için çaba göstermişti. Ay-
nca. muhalıfbasındaaynı volda yayında bulunu-
vordu. Gazetecılerin beraat etmesı ve önemli suç-
İu kabul edilen Lütfi Fikri Bey'in beş vıl hapse
mahkûm edilmesınden sonra, gerçekten de Istik-
lâl Mahkemesi'nın varlığını açtklamak çok zordu
Türk devrimıni her ne pahasına olursa olsun
gerçekleştırmeyı karariaştırmış olan güç. bu ey-
lemine karşı çıkanlara ve çıkmak ıstevenlere goz-
dağı vermiş, kararlılığını \e gerekırse hangı yola
başvurulacağını göstermişti. Bir uzlaşma ortamı
yaratılması istendiği ıçın. değer verilen basının
Türk devriminin gerçekleştırilmesınde kamuovu
oluşturmak için destegini sağlamak düşüncesıyle
basına karşı çok yumuşak ve savgılı davranıldı .
Yarın: Terakkiperver Cumhuriyet
Fırkası olayı
11) Bchieı Cemal Şe\hSuır Isuım, hıanbul IVSS.s 12
ıj) Tamn 2 Ka%ım 1923 (h Akşam. X Kasım 1923 Ta-
nın, 9 Kanm !923.Seçd Akgün.a gx c s g t s 156-15?
(4/ Tamn. 15 Kasım 1923 (5) Tamn. Ikdam. 5 Araiık 1923.
Mehmeı Emın Bozanlan. Hilafeı ve L mmetçıhk Sorunu.
htanbul 1969 s 11H-12K (6)TBMMZC,ı 4 s I2H-129
ÇALIŞANLARIN /SORULARI - SORUNLARI /Y1LMAZ ŞİPAL
Sağlık bilinıleri dalmda
öğretim görevlisiyinı
Soru Bir iinKershede, sağlık bilimleri dalında öğretim görev li siyim.
Uzun yıllar yurtiçinde ve dışında sağlık birimlerinde uzman
hekim olarak serbest çahştım. 16 Eylül 1994 günlü köşenizde
yıllık izinleıie ilgili bir v azınız vardı. Bu yaada, gerek yurtiçinde
gerekse vurtdışında serbest ya da bağımlı geçen çalışma
sürelerinin bir bölümünün, kıdem yönünden değeıiendirilmesi
gerektiği görüşüne yer veriliyordu.
Görev aldığım üniversite. yurtiçinde ve vurtdışında
sağlık uzmanı olarak geçen çalışma sürelerimi, ne vıllık
izin haklarım. ne de görev aylığım vönünden göz önüne
aldı. 2914 sayılı Vükseköğretim Personel V'asası'nda bu
konuyla ilgili bir uygulamanın var olmadığını sözlü olarak
ilettiler. Konunun. bir kez daha incelenmesini dileyerek.
C.A.
YANIT: 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Yasası'nın 20.
maddesinde, "Bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde 2547 sayılı
Yükseköğretim Kanunu ile 657 sayılı Devlet Memurlan Kanunu
hükümk'ri uvgulanır" denilmektedır.
2914 sayılı >asanın bu maddesıvle, bazı uygulamalann 657 sayılı
Dev let Memurlan Yasası'nagöre yapılacağı vurgulanmıştır. Dev let
Memurlan Yasası'nın 36. maddesı ıle bazı hizmet sınıflarına
ayncalık tanınmıştır. Örneğın, teknik hizmetler, sağlık hizmetlerı
veavukatlıkhızmetleri sınıfınagirenlerden. memurluğagırmeden
önce yurtiçinde veya yurtdışında mesleklennı serbest olarak veya
resmi veya özel kurumlarda yapanlarla. memurluktan ayrıldıktan
sonra yeniden memurluğa girenlenn bu sürelerinin 3 4'ü (dörtte
üçü) memuriyette geçmiş sayılmaktadır.
Personel yasasının genel gerekçesinde konu şöyle
açıklanmaktadır.
(1) "Kamu kesimi ile özel kesim arasındaki işgücü hareketliliği
\ urdumuzda kesin bir şekilde tek yönlü işlemekte, özel kesim kamu
kesiminin büvük güçlüklerle yetiştirdiği yetenekli elemanları
çekebilmekte, fakat özel kesimde temayüz etmiş elemanlara kamu
kesiminde görev vermek mümkün oİamamaktadır. Tasan yurt
kalkınmasında ve halk sağlığının korunmasında büyük önemi
bulunan fakat vetişmiş eleman sıkıntısı çekilen sağlık ve teknik
hizmetler sınıflarında özel kesimde çalışılan sürelerin belli bir
kısmının kamu kesiminde çalışılmış gibi değeıiendirilmesi olanağuu
getirmekte \e bu sınıflarda özel kesimle kamu kesimi arasında
olumlu bir hareketlilik sağlamaktadır. Sözü edilen hizmetlerin gerek
kamu. gerek özel kesimde ifa edilmesi arasında herhangi bir fark
olmaması. bu şekilde hareket edilmesinin önemli gerekçelerinden
birini teşkil etmektedir."
2914 sayılı Yükseköğretim Personel Yasası'nda. özel kesimde
ya da serbest çalışma ıle geçen sürelerin kıdemden sayılmayacağına
ılişkin bır hüküm olmadığına göre. bu konuda uygulama Devlet
Memurlan Y'asası'na göre yapılacaktır. Biz son sözü Danıştay'a
bırakalım:
(2) "(...)ÜniversitelerKanunu'ndaboşlukbulunan hallerde,657
sayılı yasanın uygulanacağı esas olarak kabul olunduğuna göre,
üniversite öğretim üv esi olan dav acının da; Dev let Memurtarı Yasası
hükümlerinden yararlanacağı ve 1949-1956 yılları arasında
avukatlıkta geçirmiş olduğu tlili hizmet süresinin üçte ikisinin 1136
sayılı yasanın 196. maddesiv le 657 sayılı yasaya eklenen geçici 25.
maddesi uyarınca memuriyet kıdeminden sayılması gerektiği (...)"
(Danıştay 5. Daıre 7.2 1973 gün. 1971 7323 esas ve 1972 433
karar).
Kaynak- (1) Ibrahim Pınar. Devlet Memurlan Kanunu 1987
sayfa' 113
(2) Danıştay Beşince Daire Kararları (1970-1981) Bırinci Kıtap
Cilt: II. savfa 410-2635
ANKARA-ANKA
MUŞERREF HEKİMOGLU
İstilanın Uzantısı
Cumhuriyet hükümetleri boyunca Dışişleri Bakanlığı
koltuğunda kaç kişi oturdu kimbilir! Ama kaç kişi adını bı-
rakabildi o koltukta. Çoğunu anımsamıyoruz değil mı? Pe-
ki, son on yılın dışişleri bakanlarını anımsıyor muyuz? Di-
yelim Kurtçebe Alptemoçin de Dışişleri Bakanı oldu,
ama o koltukta varlığı hissedildi mi hiç? Bir de müsteşar-
lar var, Volkan Vural'a kadar öne çıkmadı hiçbiri. Volkan
Vural'ın öne çıkması da görevinden, kişilığınden değil,
Başbakan Çiller'ın devlet yönetimindeki özelliğinden kay-
naklanıyor. Onun kararnamesi olmayıncaelçi atamalarıy-
la ilgili kararnameyi geri çevirmesi de bu özelliklerden bi-
ri sanırım. Oysa kaç kişinın yaşamı o kararnameye göre
düzenlenecek Dışişleri Bakanlığı'ndalMümtaz Soysal'ın
Volkan Vural nedeniyle istifa etmesinı eleştirenlere katıl-
mıyorum ben. Bardağı taşıran damla da olabilir, ama ki-
şilerin ötesinde bir ilke sorunu bu. VVashington elçiliği, dip-
lomatlarımız için önemli bir görev, dahası müsteşarlıktan
sonra beklenen, umut edilen bir elçilik. Melih Esenbel ve
Şükrü Elekdağ şu anda aklıma gelen örnekler. Oysa
Mümtaz Soysal, Sayın Vural'ı VVashıngton'a gönderme-
yi öneriyor Başbakan'a. Müsteşarlığı başka bır düzeyde
düşünüyor demek. Belki anımsarsınız, Dışişleri Bakanlı-
ğı'nın tarihinde yeni bir olay müsteşarlık. 12 Eylül yönetı-
minin uygulaması. Dışişleri Genel Sekreteri de öteki ba-
kanlıkların müsteşarlarıyla eş düzeyde olsun ısteniyor, ya-
pılıyor. Oysa genel sekreterın başka bır konumu var.
Gençlik yıllarında, Numan Menemencioğlu'nun adı da-
ha çok geçerdı dış politikada. Menemencioğlu bakan de-
ğil, genel sekreterdi. 12 Eylül dönemınde Büyükelçi llter
Türkmen bakan, Büyükelçi Kamuran Gürün de genel
sekreter. Yöneticılerın kararına Gürün karşı çıktı, değış-
mesi için hayli uğraştı, ama ilter Türkmen sakınca görme-
di bu değişiklikte. Belki de uzlaşmacı kışiliği nedeniyle so-
runu çözüverdi. Kamuran Gürün de Dışişlen'nin son ge-
nel sekreteriiğinden istifa edip emeklıye aynldı. Belli ilke-
lere bağlı kişilertepkilerini, davranışlarını belırtmekten ge-
ri kalmaz. Kamuran Gürün'ün istifası da kişiliğine yaraşır
bır olay. Dış göreve gittiği bır dönemde Bonn Büyükelçi-
liği'ne atandığı açıklanınca içıne sindiremedı bunu; dost-
luk, açısından da, devlet yönetimi açısından da. Çünkü
ABD'ye önemli bır görev nedeniyle gidiyor, müsteşar ola-
rak görüşmeler yaparken Bonn Büyükelçiliği'neatanıyor!
Herkes kolay taşımaz bu tür olup bittileri. Koltuğunda
oturmak için inançlarından, ilkelerinden ödün veremez.
Çok değil ama, yakın tarihimızde varörneklerı. Genelkur-
may Başkanı Orgeneral Necip Torumtay'ın istifası, Mer-
kez Bankası Başkanı Bülent Gültekin'ın istifası, daha
önceki yıllarda Hasan Esat Işık'ın Ecevit hükümetinin
Millı Savunma Bakanlığf ndan ayrılması; devlet yaşamı-
na belli polıtikalar karşısında onurlu bir direnişi yansıtıyor
ancak. Mümtaz Soysal'ın istifasını da bu doğrultuda yo-
rumluyorum ben. Bakanlığı kısa da sürse koltuğuna onur-
lu bır katkıyla ayrıldı görevinden. Dört ay bakanlık uzun
bir süre değil, ama devlet yaşamında belli gerçekleri ışı-
ğa çıkarmaya yetiyor. O aydınlıkta devletımızi yönetenle-
rin çızgilerı de daha lyı beliriyor. Konuşurken seçilen söz-
cükler, politikada bir değişikliğı yansıtmasa da ulusal onu-
rumuzu okşuyor, bır kararlılığı ortaVa koyuyor.
Mümtaz Soysal bakan olduğu zaman "neden" diye so-
ranlar vardı. istifası soruyu yanıtlıyor bence. Bır boşluğu
göstermek istedı belki de. Karanlığa bir ışık, geleceğe
uyarı ıstedi. Ötesını yaşayarak göreceğiz. Sahneyi arala-
dı, oyunu da, oyuncuları da sergilemek istedi. Terör Ya-
sası'nın çıkmayacağını belirten açıklamalara ne dersıniz?
Sonra Sayın Karayalçın'ın sözlerıne? Dışişleri Bakanlığı
görevini üstlenebıleceğinden söz ediyor SHP Genel Baş-
kanı. Tansu Çiller'in adayını müsteşar koituğuna oturt-
mak için en iyi çözüm bu belkıde.
Başbakan Çiller'in bir müsteşar adayı için böyle diren-
mesini de ilginç buluyor kimi dostlarım. Mümtaz Soysal'ı
istifaya zortamak için biryöntem, diyedüşünüyorlar. Soy-
sal'ın bakanlığına belli çevrelerin ve sözcülerin gösterdi-
ği tepkıyi anımsatıyorlar. TV kanallarında düzenlenen
programları. O tepkinın kökenindeki sosyal ve ekonomik
gerçeklerden söz ediyorlar. Yanlış bir yaklaşım değil, ama
akılcı bir politikayla Mümtaz Soysal'ın bakanlığı çok iyı de-
ğerlenirdi bence. SHP-DYP koalisyonu da daha sağlıklı
çalışırdı. Adalet Partisi'nin Dışişleri Bakanı Çağlayangili
anımsıyorum. ABD'de belli konuları görüşürken Türk so-
lunu öne sürdüğünü anlatmıştı bir gün. O zaman TİP on
beş kışıydi Meclis'te, sonra bır Aybar kaldı, ama solun
sesi, soluğu duyulurdu her zaman. Şimdi bir sosyal de-
mokrat parti var, Meclis'te milletvekilleri, hükümette or-
taklığı, ama Türk solunun sesi duyulmuyor. DYP kanadın-
da da akılcı değil çıkarcı polıtikalar yeğlenıyor.
İstifanın uzantısında bu gerçekler var bence.
BULMACA
1 2 3 4
SOLDAN SAĞA:
1/ Halk dılınde klarnete
verilen ad. II Hint-iran
dil grubuna verilen ad...
Kabakulak hastalıgı. 3/
Bır ışe gırerken. kendı
için güvence doğuracak
bılgı ya da kefıl yerıne
geçebilecek ad verme. 4/
Damla hastalıgı .. Üstün
bır yetkınin gücünü sim-
geleyen değnek. 5/ Bir
peygamber. . Deniztaşıt-
larının pervanesi. 6/
Lzaklık ışareti... Güreşte
bir oyun... Eski Mısır'da
güneş tanrısı. 7/ Yabanı
yonca... "Ben kimim bir fakır-
ü — " (Fuzulı). 8/Arjantın'in pla-
ka işareti... Halk edebivatı şiir tür-
lerinden biri. 9/ Kripton elementi-
nin simgesi... Ateşli silahlarda mer-
minin kapsülüne vurmaya yarayan
parça.
YLKARIDAN AŞAGIYA:
1/ Bir nesneve. onu süslemek. güzel-
leştırmek v e tamamlamak için ekle-
nen şey. II Karakter... Kumaş. hav-
lu. halı gibi şeylenn kenarındaki iplik püskül. 3/ Ilık denizlerde
büvük sürüler halınde dolaşan bir balık. 4/ Kenar süsü... Küçük
ağıl. 5/Şiilikte belli başlı dınsel liderlere verilen şeref unvanı. 67
Atın yavrusu... Tavlada bır savı. Japon lirık dramı. II Su birik-
mış çukur ya da hendek.. Bır tankat ya da sanatın ilk kurucusu.
8/ Bir akarsu ölçü bırimı. 9/ Kesimevi... Kâfi gelmeyen.
ser
HAYDARPAŞA GİRİŞ GÜMRÜK
MÜDtrRLÜĞÜ'NDEN
Gümrüğümüzce High Tech Elektronik San. ve Tic Ltd Ştı. adına
işlem gören 12.09.1990 gün ve 31709 sayılı gümrük giriş beyannamesi
muhtev iyatı eşvadan aranılan aşağıda nev i ve miktarı yazılı gelir eksi-
ğj ile ilgıîı tebligatımız adres değişıkliği nedeniyle iade edıldığınden ve
teblıgata sarih en son adresi tespit edilemediğinden ek tahakkuku-
muz"26.06.1994 tarihli Günaydın gazetesinde ilanen tebliğ edilmiştı.
Bu defa söz konusu gelir eksiğinin ödeme emri yerine kaim olmak
üzere 7201 sayılı Teblıgat Kanunu'nun 28 ve 29. maddeleri gereğince
ilanen tebliğ olunur.
115.903.000. TL gelir eksiği
27.403.000. TL Destekleme Fiat İstikrar Fonu
Basın- 46425