13 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 KASIM 1994 CUMARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER Eğitimdeki çıkmazı halkımız önleyebilir Bugün eğitimde geldiğimiz nokta, hiç de iç açıcı değil ve bu durumun oluşmasında ne yazık ki ileriyi göremeyen, yalnızca kendisini kurtarmak isteyen her birimizin sorumluluğu var. PlX)f. Dr. TÜRKAN SAYLAN Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Genel Başkanı % % lkemizin içinde bulundu- U ğu dinsel terörü. her olay olduğunda kınamak; cena- zelerde. saldınlarda lanet- ler yağdırmak gerçekçi ve yeterli bir çözüm mü aca- ba? Günümüzde. hiçbir kural tanıma- dan şeriat özlemiyle bağınp çağıranla- n. insanlan diri diri vakanlan, Türk ulu- sunun en kutsal sımgelerine saldıranla- n 'meczup' olarak nıteleyip yıllar boyu mayalanan hainlikleri, atılan yanlış adımlan görmezden gelmek yerine, olup bitenlenn kökenıne inmek ve çö- zümler üretmek, bunun için de tam bir özeleştiride bulunmak en yapıcı yol olarak görünüyor. Türk aydınlanma devriminin en önemli atılımlanndan biri olan milli eğitimimizintemeli, 'öğretim birligi' il- kesinin yozlaştınlarak birisi 'biKme ve akla\öburü •tartışılanıa/inançlara.yo- nımlanamazdogmalara' dayalı iki baş- lı eğitimin oluşturulması ve artan nüfu- sa karşın. yalnızca üç kat artan çağdaş eğitim kurumlan yanında, on dört kat artan dinsel eğitim kurumlannın açıl- ması gerçeği asla gözardı edilmemeli- dir. Milli Eğitim bütçesinin yetersizli- ği, buna karşın dinsel okullan 'halkın yaptığı' gerekçesi son derece yüzeysel olup olay aslında, tırmanan ve siyasal yetkililerce göz yumulan. hatta çeşitli hesaplar yapılarak desteklenen bir fa- natik akımın. adım adım gerçekleştir- diği planın >aşama geçirilişidir. Geçmiş günlerde. bütün bu sapmalar, yozlaşmalar ve kadrolaşmalar oluşur- ken bir yandan da çocuklanna daha ni- telikli ve çağdaş eğitim vermek isteyen ailelerin önüne, adeta sus payı gibi ye- ni bir seçenek sunulmaktaydı: Dil öğ- retimini çok daha iyi veren ve üniver- sitelere girme şansını arttıran özel okul- lar... Evet bir dönemde. devlet okulla- nnda başansız olan serkeş çocuklann okuldanatılmadurumunagelişlerinde, kolay sınıf geçmelerine yarayan: varsıl, şımank gençlere havadan diploma sun- duğu bilinen özel okullar, zamanla ni- teliği çok bozulan, kalabalık sınıflarda. ikili hatta üçlü eğitim yapan Mîlli Eği- tim okullannın yerine İconulabilecek az öğrencili, iyi dil eğitimi veren, tam gün çalışan ve de çoğunlukla üniversiteye girme şansını arttırabilen okul konu- munu aldılar. Büyük istem karşısında, bu tür özel okullar hızla artmaya vc da- ha iyi hizmet vermek için yanşmaya girdiler. Sonunda nitelikli devlet okul- lannda, geçim sıkıntısı çeken en iyi öğ- retmenler, bu okullara alınarak az öğ- rencili sınıflarda yüksek nitelikli eğitim yapmalanna olanak yaratıldı. Ilk başlarda varsıl ailelerin yanında, orta halli olanlar da kınp sanp binbir yoksunluğa katlanıp çocuklannın daha iyi bir gelecek kazanması ıçin parasal olanaklannı özel eğitime yatırmaya başladılar. Herkesin gönlünden çocuk- lannı özel okula göndermek, öbürleri gibi gösterişli ve geleceği olan bir eği- tim vermek yatıyordu. Aile bütçeleri zorlanıyor, borç harç alınıyor, yakın ak- rabalann katkısı ya da burs aranıyordu. Bu özel okullara girebilmek için ilko- kulun dördüncü ve beşinci sınıfındaki çocuklar, bir yandan doğa! öğrenimle- rini sürdürürken diğer yandan da hafta sonu. tatil günü, ders günü bitimi deme- den, kurslara taşınıyor, evlere özel öğ- retmenlergeririliyordu. Yalnız o zaval- lı çocuklar değil, anneler hatta babalar da aynı koşuşturmanın içindeydiler. Bu acımasız at yanşı hazırlıklannı yaşa- yan çocuklann pek çoğunda. psikolo- jik bir bozukluk oluşmasına karşın. tempoda en ufak bir duraksama olmu- yor, çoğu kez ana ve babalar da aynı si- nir sistemi çöküşüne uğruyorlardı. Yıllar yıllan izledi, bir yandan dev- let ve tarikatlar ile iç ve dış para kay- naklannca desteklenen. gençleri cum- huriyete, Atatûrk'e ve laik düzene kar- şı yetiştirme misyonunu üstlenmiş din okullan, diğer yandan tuzu kuru, tek amacı iyi bir dil öğrenmek ve yüksek puanla üniversiteye girmek olan, ög- rencilerin kapısında kuyruk olduğu, ül- ke gerçeklerinden oldukça kopuk özel okullar 'altm devirlerTni yaşadı. Milli eğitimize kalan, derslerinin çoğu boş geçen, sınıflannın en tenhası yüz öğ- renciden oluşan. kınk dökük tahta sıra- larda dörderli orurulan, kitaphk. araç- gereç vb tüm olanaklardan yoksun dev - let okullan, cumhuriyetimizin temel ve ortaöğretimle üniversitelere ve yaşama nitelikli yurttaş yetiştırmekle görevlen- dirdiği laik okullanmız! Boyasız, cam- lan kınk. yakıtı yetersiz. sıralannın üzeri delik deşik. yazılan hâlâ kara tah- talara. varsa tebeşirle yazılan okullar... Kitaplan yırtık. defterlerinin ucu kıv- nk. çantalan eski püskü, ayakkabılan delik ve çamurlu çocuklar... Gözleri ne denli panldasa da bu öğrencilerin çok eksikleri olduğu \e geçen yıllara karşın fazla birgelişmenin sağlanamadığı çok açık. Milli Eğrtim'e bağlı da olsalar bazı okullar, kendilerini kurtanp tıpkı insan- lar gibi köşeyi dönmediler mi? Çok yıl- lar önce kendi çocuklanmı ilkokula yazdırmak için araştırmaya girdığimde, bulunduğumuz semtte iki resmi ilkokul olduğunu öğrendim. '*Biri~dediler. "adeta özelokulgibidir, öğretmenler ilk sınıfa alacaklan çocuklan zengin çocuk- lan arasından seçerler; ötekine de gend- likle kapıcı çocuklan gider.-." Bu yorum bana okul seçiminde çok yararlı oldu. çünkü beklentilerimi, ekonomik gücü- mü ve çocuklanmın nasıl eğitilmeleri ve yönlendirilmelen gerektiğini az çok biliyor, bir ikilem yaşamak istemiyor- dum. Pahalı, markalı giysiler, fıyakalı pabuçlar, "Benim şuvum var, senin ba- ban, annen alamıyor mu?" gibi hava basmalan yerine, çalışıp öğrenerek ye- teneklerine göre gelişecek bir yarış- maydı beklediğim. Devlet okullannda böyle öğrenmiştik, cumhuriyetimizin en ciddi. en sağlıklı ve en ilkeli yöne- tildiğı dönemlerde... Özel okul furyası yıllarca sürdü. In- sanlar, çocuklannı bitmek tükenmek bilmeyen kurslara taşıdı. Varlannı yok- lannı okullara. çocuklannın daha iyi eğitilmesine harcadılar. Orta sınıfın ay- lıkçılan, küçük esnaf, bilinçli işçi, kır- dı sardı, çocuklannı gelir düzeyi yük- sek insanlann seçimleri olan okullara göndermeye. kendi çocuklanna da o çocuklann giysılerini, oyuncaklannı, araç gereçlerini almaya, onlar gibi ta- tillere yollamaya özendi. Orta halli ya- şantılan olan yakınlanmın çocuklan aralannda tartışıyorlardı: "Bizimki de baba nu, şubattatilindeancak L'ludağ'a gidebiliyonız. Oysa arkadaşlanm ana. babalanyla St Moritz'e kayağa gidiyor- larJ" Orta sınıf aileler, borca girip ço- cuklannın yatak odasına oyun oynasın. havasını bassın diye bilgisayarlar aldı- lar. sonra da atariden başını kaldırma- yıp derslerine çalışmayı gevşettiğinde bağırmaya başladılar: "Bensanabuka- dar para harcıyorum, sen ders çalışmı- yorsun. O paralan bir araya getirene dek canun çıkıyorrGelsin özel öğret- menler, gitsin test hocalan... Para, pa- ra ve sinirbozukluğu. öfke. kızgınlık... Beri yanda sayılan artan yoksullar ve ödeme gücü olmayanlara kalan yeter- siz Milli Eğitim okullan. temel eğitim kurumlanmız... Heryıl açılışdönemle- rinde gazetelerde koca koca manşetler: "Okullarda kayıt sırası rezaleti. Veliler- den para isteniyor. Hiç olur mu, soygun bu..." Bakanlıktan iki yana çekilebile- cek yanıtlar: "Velilerden asla zorla pa- ra aünmayacak, ancak bağış kabul edi- lebüecektir." Yine şikayetler, kavgalar. yine yetkili ağızlardan yorumlar... Çıkmazdan kurtaracak biziz! Acaba Türkiye Cumhuriyeti"nin en önemli. en değerli. en duyarlı kurum- lan olan Milli Eğitim okullanmızı. ulu- sumuzun insan kaynağını yetiştiren. on- lan çağdaş. laik. bilinçli; insana. insan haklanna saygılı. akılcı, devrimlere ve yasalara baglı bire>ler olarak topluma hazırlaması gereken bu kurumlan. biz- ler 'yurttaşlar' olarak yeterince ciddi- ye aldık, onlan desteklemek için gay- ret gösterdik mi? Artık. kınp sanp çocuklarını özel okullara vermeye çalışan orta sınıf ai- leler, her türlü özverilerine karşın bu masrafı karşılayamaz olunca, pek çok çocuğun yeniden dev let okullanna dön- meleri gündeme geldi. Tıpkı yıllar ön- ce başansız çocuklann özel okullara alınması gibi şimdi de parası yetme- yenler. çocuklannı istemeyerek devlet okulanna vermeye başladılar. Düşünüyorum da bugün çocuklannı özel okullardan alıp devlet okullanna vermek durumunda olan veliler, o dö- nemde geleceği ve de olacaklan biraz daha açık şekilde görebilseler. devlet okullanna sahip çıksalar. onlan kendi okullan gibi benimseseler, okul der- neklerini güçlendirip özel okullar için yaratmayaçalıştıklannınçokazıkatkı- larla bu okullan çağdaş ve düzey li eği- tim kurumlan haline getirselerdi olmaz mıydı? Örneğın tüm veliler birleşip "•Ortaöğretimdeki her öğrencinin bir yabancı dili çok iyi öğrenmesini istiyo- ruz. Bunun için gereken desteği verece- ğiz. Okullanmıza araç gereci biz alaca- ğız. Yeter ki siz, devlertn öğretmenleri- ne, insanca >aşa\ ıp çocukiarımızı daha iyi ve nitelikli yetiştirmeleri için gereken ödemeyi yapınız, onlan özel derse, veli desteğinc. limon satmaya bağimlı du- rumdan kurtannız!" diyemezler miy- di? Çağdaş Türkiye Cumhuriyeti'nin nimetlerinden yararlanan, Atatürk ilke- leriyle yetişmiş milyonlarca velımiz el ele verip ülkede yanlış ve yanlı siyaset- çiler ve ileriyi görmez koltuk düşkün- lerince temelmden sarsılan öğretim bir- liğinın bozulmasına ve okullardaki zo- runlu din dersleri aracılığıyla Atatürk ve devrim düşmanlığı aşılanması giri- şimlerine karşı çıkmazlar mıydı? Hal- kımız, bilinçli insanlanmız, isteselerdi küçük bırikimleriyle de olsa daha çok teknik okul. ilköğretim okulu. lise ya- pımına; okullara derslik, işlik eklenme- sine katkıda bulunamazlar mıydı? Bu- gün eğitimde geldiğimiz nokta hiç de iç açıcı değil ve bu durumun oluşma- sında ne yazık kı ileriyi göremeyen. yal- nızca kendisini kurtarmak isteyen her birimizin payı ve sorumluluğu var. Peki, bundan sonra ne yapılabilir, bu karmaşayı nasıl düzeltebiliriz? Yapıla- cak şey gerçek bir eğitim seferberliği- dir; çağdaş. laik ve bilime. akla dayalı bir eğitimin yeniden canlanması için öğretim birliğinin gerçek anlamıyla uy- gulandığı dev let okullannın elbirliği ve gönülbirliği ile çoğaltılmasıdır. Aydın- lık bir geleceğin gereğine inanan zen- gin, orta halli. ama bilinçli her birey. tüm olanaklannı ortaya koyarak bu eği- tim seferberliğine bireysel ya da örgüt- lü olarak katılmalıdır. Sanay icilerimiz her fabrikanın yanına birkaç sınıflı tek- nik okul açmayı; bankalar. holdingler her köşeye bir sanat okulu kurmayı: meslek odalan. ticaretle uğraşanlar, gö- nüllü kuruluşlar. varsıl bireyler; derslik, işlik. okul ve yurt yaptırma ve olanak- lan olmayan gençlerimize burs sağla- mayı vazgeçilmez yurttaşlık görevi ola- rak algılamalıdırlar. Eli kolu tutan her- kes birer ırgat gibi okul yapımında ça- lışmaya gönüllü olmalı. birbiri ardına yükselecek yeni cumhuriyet okullan- mızın tuğlasında. harcında hepimizin emeği bulunmalı, imece yöntemiyle ça- lışıp bir eser yaratmanın mutluluğu içimizi doldurmalıdır. BUGUN 22.55 İŞTE TÜRKİYE'NİN EN YENİ KAHKAHA MAKİNELERİ. UYGUR urvı PENCERE Hafiflik!.. Büyüklerimizin deyişlerine bakılırsa biz şimdiye dek "son bağımsız Türk devleti" idik... Meğer biz "son sosyalist devlet" imişiz... Özelleştirme Yasası çıkmasaydı, bu gerçek gizli kala- caktı; Başbakanımız Tansu Çiller açıkladı: "- Bugünü çocuklarınıza ve torunlannıza anlatırken Türkiye, coğrafi bölgesindeki son sosyalist devlet ol- muştu, bizonu yıktık' diyeceksiniz..." Nasıl oldu bu iş?.. Türkiye, Batı blokunda, kapitalist dünyanın bir üyesi değil miydi?.. Bir yanda SSCB, Doğu Avrupa'nın sosya- list ülkeleri, Çin, Küba, Vietnam; öte yanda ABD ve için- de Türkiye'nin bulunduğu dünyada yaşamıyor muy- duk?.. Meğer bizi aldatmışlar... Biz gizli din tutar gibi içten içe sosyalist imişiz, iyi ki şu "Özelleştirme Yasası" çıktı da sosyalizmden kurtul- duk... Yaşasın kapitalizm!.. "Son sosyalist devlet" de yıkıldıktan sonra bölgede sen sağ, ben selamet yaşayacağız; barış gerçekleşecek mi?.. Türkiye'nin başı göğe erecek mi?.. Ekonomi sihirli değnekle düzeliverecek mi?.. Göreceğiz... Anayasasına göre Türkiye laik, demokratik cumhuri- yettir; Ikinci Dünya Savaşı'ndan bu yana geçen kırk yıl- dan beri de liberal ekonomiye bağlı olduğunu söyleyen "serbest teşebbüs'u yeğleyen siyasal iktidarlarca yö- netiliyoruz. "Devletçilik" dediğimiz politika işte bu söz- de liberal partiler eliyle yürütüldü. Sosyalist partilerin kurulması ya yasaktı ya da kuru- lanları ezdik, çiğnedik, üyelerinin canına okuduk, kapat- tık, duman ettik... Ama biz meğer sosyalist devlet imişiz... Nasıl bir sosyalist devlet bu?.. Solcularını zindanlardaçürüten.. Sol fikirleri yasaklayan... İşçi sendikalarını kapatıp liderlerini işkencelerden ge- çiren.. Sosyalist şairlerini, yazarlarını, sanatçılarını diri diri yakan... Dünyanın en büyük kapitalist gücü Amerika'ya bağım- lı siyasal iktidarların yönetiminde o biçim bir sosyalist devlet... Çağımızda bir ülkenin uygar dünyada rekabete açıla- bilmesi için bilimsel altyapısını geliştirmesi, çağdaş ka- falarını yetiştirmesi, kadrolarını kurması gerekiyor. Gayri ciddi liderlerin elinde oyuncağa dönüşen devlet yönetimleriyle Türkiye bugünkü gibi şamar oğlanına dö- nüşür... Çiller diyor ki: "- Bölgedeki son sosyalist devleti yıktık..." Bu söz ya hafife alınır, alay edilir, mizaha vurulur, gül- meceye dönüştürülür, es geçilir, işitilmemiş sayılır, azımsanıp küçümsenir; ya da bir zihinsel bunalımın ya da ruhsal eğilimin dışavurumu olarak ciddi gösterge de- ğerinde ele alınır... Hangisini yeğlemeli?.. • Yazının sonuna geldiğimize göre seçimi okurlara bı- rakmak en iyisidir. Türkiye bugün artıları ve eksileriyle 60 milyonluk bir ülkedir, durul güçlerıyle hesaplandığın- da hafife alınacak yanı yoktur; ama, en hafif yanımızı siyasal liderlerimiz oluşturuyor. Televizyonda bir sıvıyağ reklamı var, insanlar bu sıvı- yağı içtikçe hafifleyip uçuyorlar... Liderlerimiz her gün sıvıyağ mı içiyorlar?.. Hafifledikçe hafifliyorlar... . Uçmalarına az bir şey kaldı. Resepsiyonist (part-time) HFnj7_lıse veya dengı okul mezunu. ' Turkçeyı iyi kullanan > Anlaşabılecek düzeyde Ingılızce bılen • PfezantaDi, • Özellıkle. tahsılmi part-tıme bir ışle bırlıkte yürütmek isteyen bayan adayların resımlı ozgeçmışlermı en geç 05 12 1994 saat 18 30'a kadar aşağıdakı adrese yoüarnaları rıca oiunur Cenajans Grey Osmaniı Sokak No 19 80090 Taksım-lstanbLİ A R A N I Y O R IKISI DE ŞAHANE CUMARTESİ'DE. Kanal D'nin şahane eğlence programı ŞAHANE CUMARTESİ'yi, Süheyl ve Behzat Uygur kardeşler, Jülyet'le birlikte sunuyor. Türkiye'nin en yeni kahkaha makineleri, Uygur kar- deşleri mutlaka izleyin. Ayrıca ŞAHANE CUMARTESİ'ye bu akşam, yanşmacı konuk olarak, Fatih Erkoç, Fatih Ataylı, Mine Konuk ve Ayşenur Arslan katılıyor. KANAL D S I Z I K A N A L D ' Y E B E K L I Y O R U Z 7AGAÇ ORMANLARI doğaseverleri ve 7 ağaç sahipleri"ni bekliyor. GELENEKSEL FİDAN DİKİM GÜNÜ 27Kasım 1994Pazar Saat 10.30'da Fenerbahçe Stadı, Bakırköy Özgürlük Meydanı ve Taksim Gezi Otel'i önünden otobüsler kalkacaktır ÇEKÜL Vakfi Tel: 0 212 251 54 44 - 45 Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı NOT: ETKİNLİĞİMİZ DtLEYEN HERKESE AÇIK VE ÜCRETSlZDİR. Sahibinden SATILIN Acıbadem Basın Sitesi'nde 80 m2 , merkezi sistem doğal gaz kaloriferli, hidroforlu daire. Tel: (0216) 339 56 43 - 19.30'dan sonra 325 42 32
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle