Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 26 KASIM 1994 CUMARTESİ
10 DÎZİ-YAZI
Avrupa'daki sosyal demokrat partilerin oylanndaki artış, bunalımm aşıldığı anlamına gelmiyor
Çözüm, reformist öze dönüşte'Sosyal demokradann dömlşü'
cümlesı ile ıfade ettığım manzara,
ilk gün de kısaca özetledığım gi-
bi kabaca şöyle: lskandinav ülke-
lerinde, ama esas olarak Isveç'te
Sosyal Demokrat Parti, tarihinin
en yüksek oyımu alarak bir önce-
ki dönemde kaybettiği hükümeti
geri aldı. Ingiltere'de kendine ye-
ni bir lider seçmiş ve vitrinini ol-
dukça değiştirmiş olan lşçi Parti-
si, tüm 1980'leri muhalefette ge-
çirdikten sonra şirhdi ilk seçim-
lerde hükümet olmaya hazırlanı-
yor.
En az bunlar kadar ilginç olan
bir üçüncü gelişme de Doğu Av-
rupa'da eski komünist partilerin,
çeşitli isimler altında 'sosyal de-
mokrat' partiler olarak sıyaset
sahnesine çıkmalanydı. Litvan-
ya'da Kasım 1992'de eski Komü-
nist Parti yöneticilerinden Algir-
das Brazauskas devlet başkanı se-
çildi. Polonya'da eski komünistle-
rin oluşturduğu Demokratik Sol
lttifak. Eylül 1993 seçimlerinde
yüzde 20 oy aldi. Eski Komünist
Partisı'nin geleneksel müttefiki
Köylü Partisi de bu seçimlerde
yüzde 15.4 oy alınca Polonya'da
hükümet. bu ittifakın eline geçti.
Macaristan'da Mayıs 1994'te ye-
ni ismı 'Sosyalist Parti' olan eski
Komünist Parti. serbest piyasa
yanlısı hükümeti devirerek iktida-
ra geldi. Doğu Almanya'da ise De-
mokratik Sosyalızm f%rtisi (PDS)
istikrarlı bir şekilde gücünü arttı-
rarak son seçimlerde meclıste 30
sandalye elde etti.
bveç: Reform değl!
Restorasyon beHci!..
Seçımler. Isveç'ın 1930'lardan
sonra yaşadığı en şıddetli ekono-
mik kriz ortamında yapıldı. lşsiz-
lik, yaklaşık yüzde 14'tü. kamu
borcu GSMH'nın yüzde 78'ine
ulaşmıştı. Kamu sektörü harcama-
ları GSMH'nın yüzde 70'inden
daha fazlaydı. tktidardaki merkez-
sag hükümet, bu sorunlarla piya-
sa ekonomisı. serbest rekabet,
özelleştirme ve kamu harcamala-
nnda kesintiler gibi 1970'lerson-
rası gelıştirilen, 1980'lerde artık
'klasik' hale gelen politikalarla -
'düzenleme' yöntemleri ıle- mü-
cadeleetmeyeçalışıyordu. Sosyal
demokratlar. bu ortamda seçimle-
re muğlak bir 'restorasyon* vaadı
ile gırdiler. Isveç'in en çok satan
gazetesı Expressen'in editörü se-
çim atmosferirti şöyle özetlıyor-
du: "Şu sırada gördüğümttz şey,
eski günlere bir für nostalji. Sosyal
Demokrat Parti'nin sorunu da bu-
radayatıyor. Birtaraftanönümüz-
de çok zor günler olduğunu söyle-
yerek seçmeni uyanyorlar. diğer
taraftan da bir şekilde eskiye dön-
menin mümkün olduğunadair bir
umut vayıvorlar." (Financial Ti-
mes. 14.9.1994)
Seçmen sola kayıyor
Sosyal Demokrat Parti. 'mer-
kez sağ' hükümetin uygulamaya
koyduğu, telekomünıkasyon ve
radyo-telev ızyon sektöründeki
özelleştirme ve serbestleştirme;
okullara. sağlık. çocuk bakımı
sektofleriııe genrdikleıi lekabet
prensıbı ve serbest piyasa kuralla-
n gibi 'reformlan' geri çevirmeyi-
planlamıyordu. Amaçları basıncı
azaltmak ve refah dev letinı daha
^fazfa sota kayışotmadarn dahsrya»
vaş bir şekilde tasfiye etmek, ama
mutlaka sonunda tasfiye etmek.
Bu yüzden Muhafazakâr Parti'nin
başkanı. merkez sağ politikalann
devam edeceğinden kuşku duy-
muyordu. Tek endişesi "Mr.
Carrbon'un(SDlideri)ekonomi-
de yapılması gerekli değişiklikle-
ri yeteri kadar hızlı bır şekilde ye-
rine getiremeyecek olması" idi.
(Wall Street Journal, 17.09.1994).
Geçen 62 yılın 51 'ini iktidarda
geçiren Sosyal Demokrat Parti. üç
yıl aradan sonra tekrar hükümete
geri döndü. Sosyal demokratlann
yüzde 45.6 oy aldıklan seçimler-
de eski ismi komünist, yeni ismi
'sol' olan parti ise 1948'den bu ya-
na en yüksek oyu aldı. Diğer bir
'soTparti olan Yeşiller de oylannı
Sosyal demokrasi hiç vakit
geçirmeden, gerçekten reformist ve .
sınıfsal olarak tarif edilebilir bir parti
haline gelmelidir. Sadece kapitalist
toplumda demokrasinin geleceği değil,
genel olarak toplumsal gelişmenin de
kaderi bu konuyla yakından ilişkilidir. Sosyal demokrasi ve refah devleti.
yükselttiler. lsveçli seçmende ge-
nel bir sola kayış gözlenıyordu.
Ancak Sosyal Demokrat Parti'nin
sağ kanadtndan Persson \ e Sahlın
gibi uzman politikacılardan olu-
şan 'Ekonomi Politikası Tımi' bu-
gün bu gerçeği görmek istemiyor.
Ağustos kararları denen bır seri
ekonomik kararla iş çevrelerinin
sempatisini kazanan. Persson'a
göre, "sosyal demokratlann seçim
başansı genel olarak bir sola kay-
madan değil. daha ziyade hükü-
metteki merkez sağ partiler koalis-
yonunun altında refah de\letine
karşı başlaülan saldırıy a karşı olu-
şan protestooy lanndan kay nakla-
nıyor"du (Financial Tımes.
20.9.1994).
Sosyal demokratların ekonomi
politikalan. merkez sağ hükümet-
ten farklı değil. Sosyal Demokrat
Parti de işsizliğı azaltmak ıçın özel
sektörün potansiyellerine. bütçe
politikalannı hayata geçirebilme-
nın aracı olarak kullanmak istiyor.
Ancak sosyal demokrat hükü-
metin ekonomik krizi durdurmak
içın uygulayacağı tedbirler, kitle-
lenn nefretinı çekerken her tered-
dütü 'gerektiği gibi hızlı' gidere-
memesi, iş çevreleri ile arasını
açacak. Böylece krızın ağırlığı,
sosyal demokratlann gecıkmesine
bağlanarak faturası onlara çıkan-
lacak. Sonuç: Gelecek seçimlerde
belki de büyük bir yenılgi... Bu
çözümlemeler, Sosyal Demokrat
Parti'nin seçim zaferinin. gelecek
günlerde hep berabeT göreceğimız
gibi. Isveç'te sosyal demokrasinin
krizinı daha da derinleştireceğini
düşündürtüyor.
Doğu Avrupa'da 1989 sarsıntı-
sının arkasından 'eski rejimlerin'
yönetici kesiminin en üst elit taba-
kası. bir anlamda buzdağının ucu
tasfiye oldu, emekliye aynldı.
geniş kitlelere vaat ettiğı refahı ge-
tirebildi. Aksine sabit gelırli ke-
simlerin ve işçilerin y_aşam koşul-
lannı kötüleştirdi. Ustelik, top-
lumsal düzenin bozulması, çürü-
menin artması, giderek Batı'nın
yörüngesine girmek gibi gelişme-
lerin politik-psikolojik baskısı.
ekonomik krizin etkılerinı daha da
dayanılmaz hale getirmeye başla-
dı. Dün 'komünizm cehennemdi'
gerekçesı ıle her türlü fedakârlıga
katlanmaya hazır olan kitlelerın
ruh halı büyük ölçüde değişti (Le
Monde Dıplomatıque Ocak
1994).
Işte bu koşullarda, değışıklık-
lerı yavaşlatmak. devlet ışletmele-
rinı korumak gibi taleplerle hare-
kete geçen 'yumuşak reformistler'
ıle geniş kitlelerin isteklen bırbı-
rine yakınlaşmaya başladı. Eski
Komünist Partililerin. 'yenisosyal
demokratlar' olarak Polonya'da
rinde yüzde 18-23 arası oy alarak
kendını doğu topraklannda (Lan-
der) üçüncü büyük güç olarak ka-
bul ettirdi. 1990 genel seçimlerin-
den 1994 seçimlerine PDS gücü-
nü yüzde 100 arttırdı ve tüm Al-
manya çapında oy oranı yüzde
2.4'ten 4.4'e, sandalye sayısı da
17'den30'açıktı.
Başarısını esas olarak doğunun
çıkarlannı savunmaya, sırf Lan-
der için üçüncü bır meclis kurul-
ması talebine borçlu olan PDS'nin
parlamento grubu başkanı Gregor
Gysi eski bir Komünist Parti üye-
si. Gysı. baş yardımcısı Andre
Brie, STASI (D. Alman gizli ser-
visı) muhbın olarak karalanınca
ve kendısı hakkında da bu tür de-
dikodular dolaşmaya başlayınca
PDS Başkanlığı'ndan istifa etmek
zorunda kalmıştı. Gysi, 1989'de
bırgrup reformist Komünist Par-
tılı arasında dıkkatı çekmeye baş-
osyal
demokrasinin
krizini aşamaması,
büyük bir
reformist parti
boşhığo
yaratacaktır. Daha
radikal, devrimci
akımlann bu
boşluğu
doldurmaktan çok
uzak olduklan bir
dönemde;
meydan, her türlü,
baskıcı, gerici ve
akıldışı teorilerle
areket eden—
akıma kalacaktır.
Doğu Avrupa'da serbest pa/ar ekonomisi.
den hem PDS hem de aynı pren-
sipler ve sosyal taban üzerinde
yükselen Polonya ve Macaris-
tan'daki benzer partilerin uzun va-
dede pek bir geleceği yok gibi gö-
züküyor.
Bu kısa değerlendirmeden son-
ra "Son yülardagüçlenmekte olan
sosyal demokrat partiler krizden
çıkmamn yolunu mu bulmuşlar-
dır ya da en azından bizim de öğ-
renerek bazı dersler çıkarabilece-
ğimiz değişikler mi yaşamaktadır-
lar" sorusuna iyimser bir cevap
vermenin pek mümkün olmadığı-
nı düşünüyorum.
"Sosyal demokrasi krizden
nasıl çıkabilir, çıkabilir mi" so-
rulanna kesın bir cevap \ermek
oldukça güç. Ama bence şurası
kesin: Herhangi bir cevap dene-
mesine, sosyal demokrasinin kri-
zinin gerçeğe mümkün olduğun-
ca yakın bir çözümlemesı ile baş-
lamak gerekiyor.
Ben, dizinin bundan öncekı
günlerinde sosyal demokrasinin
krizini iki bileşenin kesişmesıne
atıfla açıklamaya çalıştım. Bu bi-
leşenlerden birincisi, reformist
(sosyalizme reformlar yolu ile ba-
nşçıl bir şekilde geçmek) gelenek-
ten uzaklaşmak ve bir 'düzenle-
meci parti' haline dönüşmek. Bu
gelişme, sosyal demokrasinin top-
lumsal tabanının homojenliğini
bozmuş ve onu bir sınıfın (ışçi sı-
nıfının) blok desteğinden yoksun
bırakmış, bireylerden oy alan bir
parti yapmış, böylece tabanını ıs-
tikrarsız bir hale getirmiştir.
lkincisi. dünya ekonomisı
1970'lerde global-yapısal bir kri-
ze girince, sosyal demokrat parti-
lerin sahip olduklan 'düzenleme-
ci' programlar işlevsiz hale gelme-
ye başlamıştır. Ne var kı sosyal
demokratlar yeni bir 'düzenleme'
önerisi geliştırememişler, giderek
muhafazaârlann, yani sermaye sı-
nıfının organik partilerinın önerı-
lerini ve programlarını benimse-
meye başlamışlardır. Bu gelişme
içinde sosyal demokrasinin istik-
rarsızoy tabanı giderek muhafaza-
kârlann ve lıberal partilere kay-
mıştır
tetikparfe tabanın önemi
Sosyal demokratlann yeni bır
'düzenleme' önerisi getırememe-
leri, daha önce göstermeye çalış-
tığım gibi bir beceriksızlik üriinü
değildir. Bu amaç ile sosyal de-
mokrasiden, bir akım olarak bek-
lenen görev arasında köklü bır
uyuşmazlık vardır. Bu uyuşmazlık
sosyal demokrasinin tarihsel kök-
lerine atıfla ve kendinden bekle-
nen görevler lehıne ortadan kaldı-
nlmalıdır.
Bılindiği gıbı istikrarlı bırtaba-
na sahip olmayan partilerin. tutar-
ı programlar üretmeleri çok zor-
dur. Toplumun dikkatınin sadece
bir tek konwTıedef üzerinde (ulu-
sal kurtuluşçuluk. Müslüman-laık
çatışması. adıl düzen ısteğı. anti-
faşıst cephe vb) yoğunlaştığı dö-
nemlerde, geçıci olarak bu tutar-
sız programların zaafları ortaya
çıkrnayabılir. Ancak genel kural
olarak, programları tutarsız olan
partilerin. knz dönemlerinde. top-
lum ıçındeki ekonomik \ e politik
I l l l l l tanfpfli-
lebilır sınıf veya zümre çıkarları-
na ya da tutarlı ve güçlü bır şekıj-
avığmı azaltınak içm de-6zcHc?tw- 'Radtkar değt
melere ve piyasa ekonomısınin et-
kilerine güveniyor. Bu yüzden
Sosyal Demokrat Parti liderliği.
seçmenin tutumunun merkez sa-
ğın bu politikalannın özüne karşı
bir tepkiden değil. bunlann fazla
şıddetli uygulanmasına karşı bir
tepkiden olduğuna inanmak ve
herkesi de inandırmak istiyor.
Gerçekte ise toplumda genel bir
sola kayış var ve bu yönelimin
beklentilerine sosyal demokratlar
hiçbir şekilde cevap verecek du-
rumda değil. Sosyal Demokrat
Parti, seçmenin sola kaymasından
oluşan seçim potansiyelini. muğ-
lak bir restorasyon vaadi ile ken-
dine çekerek, seçimleri kazandık-
tan sonra şimdi de Muhafazakâr
Parti'ninkıne benzer 'düzenleme'
den, şok—vf Mıiffaristan'da tekrar ıktıdara ladı Paha
tedbırlerden yana olan kadrolar,
hızla öne çıktı. 1989 öncesinde
komünist partilerde ortaya çıkan,
devlet kapitalizminin krizini, ku-
manda ekonomisinı ve merkezi
kontrolü, ıslah ederek aşmaktan
yana olan 'yumuşak reformisder'
(Gorbaçovcular). kenara ıtildıler.
Ancak kamu işletmeleri ve fab-
rika yöneticilerinden, dev let me-
murlanndan, subaylardan, öğret-
menlerden, sendika bürokratlann-
dan oluşan, bir anlamda eski reji-
min yönetici sınıfınm belkemığı-
ni oluşturan kesim. tüm ekono-
mik-politik çıkarlan ve beklenti-
leriyle olduğu gibi ayakta duru-
yordu.
'Serbest piyasa ekonomisine ge-
çiş' süreci. ne krizi çözdü ne de
gelmesinin, Almanya seçimlerin-
de Demokratik Sol Parti'nin
(PDS) mecliste 30 sandalye elde
edip anahtar partilerden biri hali-
ne gelmesinin arka planını. işte bu
gelişmeler oluşturuyor. Bu gelış-
meler içinde. özellikle ilgi çeken
ve hatta yeni bir sosyal demokrat
hareketin (atılımın) başlamakta
olduğu şeklinde yorumlanan
PDS'ye yakından bakmak, belki
sosyal demokratlann bu canlan-
masına biraz daha fazla ışık tuta-
bılır.
Demokratik Alman Cumhurı-
yeti (Doğu Almanya) döneminde.
Komünist Partisi'nın yaklaşık 2.3
milyon üyesi vardı. PDS, bu taban
üzerinde işe başladı ve kısa zaman
sonra, girdiği tüm eyalet seçimle-
Almanya'nın döğusuridaTDS güçlendLdeTarifeaTîrhış prögrafn % e hedef-
^ — — - • — — — ~ ^ — — lere sahip olan partilere oy kaptır-
^GarhaçflLİli ma olasılıltlan ;
olarak bilinen bır grup üniversite
profesörü. felsefeci \e sanatçının
desteğini alarak güçlenen Gysi li-
derlığindeki PDS, bugün artık. 'sı-
nıf mücadelesi', 'kapitalizme kar-
şı mücadele' gıbı ka\ramları hiç
kullanmıyor. Programı 'devletka-
pitaüzminden serbest piyasa eko-
nomisine geçişte, sosyal sarsınûla-
n' engellemeye yönelık, basıncı
azaltıcı bir seri önlem içeriyor
Gelecekte ne olabilir?
Bu yüzden PDS. "yenibirA\nı-
pa solu oluşturma hayallerine rağ-
men' (Le Monde 18. İ 0.1994) Do-
ğu Almanya'nın özgül koşullan
ıle sınırlı. geleceği büyük ölçüde
'eski rejimin orta sınıfının' değiş-
me htzına bağlı bır partı. Bu yüz-
Bu demektır kı sosyal demok-
rasınm krizini aşamaması. büyük
bir reformist partı boşluğu yarata-
caktır. Daha radikal, devrimci
akımlann bu boşluğu doldurmak-
tan çok uzak olduklan bır dönem-
de: meydan. her türlü. baskıcı, ge-
ncı \e akıldışı teorilerle hareket
eden akıma kalacaktır. Kısaca sos-
yal demokrasi hiç vakit geçirme-
den. gerçekten reformist \e sınıf-
sal olarak tanf edilebilir bır partı
haline gelmelidir. lkinci bölümde
kısaca savunduğum gıbı sadece
kapitalist toplumda demokrasinin
geleceği değil, genel olarak top-
lumsal gelişmenin de kaderi bu
konuyla yakından ilişkilidir.
"5nî
IFSAK
10. İSTANBUL FOTOĞRAF GÜNLERİ'NDE BUGUN
Panel: "2000li Yıllarda Türkiye'de Fotoğraf"
Yöneten: Merih Akoğul
:
Katılanlar: Ersin Alok-Nevzat Çakır-Sabit Kalfagil-Kaya Özsezgin
Aksanat Kültür Merkezi / Taksim Saat 14.00
ZONGULDAK 2. İCRA DAİRESİ GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTTIRMA İLANI
DosyaNo: 1993 1568
Satılmasma karar verilen gayrimenkulün cinsi. kıymeti, adedi. evsafı:
Tapunun Zonguldak Merkez Terakki Mah. İlitçik mevkii ada 371, parsel 421 pafta 14/2'de kayıtlı altı
kaüı ve on bir daireli apartmanın;
Kütük 1486"da kayıtlı bodrum kat bağımsız (I) bölüm,
Kütük 1487'de kayıtlı zemin kat bağımsız (2) bölüm,
Kütük 1489'da kayıtlı 1. kat bağımsız (4) bölüm,
Kütük 1491'de kayıtlı 2. kat bağımsız (6) bölüm,
Kütük 1495'te kayıtlı 4. kat bağımsız (10) bölüm.
Kütük 1496'da kayıtlı 4. kat bağımsız (11) bölüm
olan 6 adet bağımsız bölüm daire açık arttırma suretiyle satılıp paraya çevrilecekür.
(1) no'lu bağımsız bölüm. binanın bodrum katında mesken niteliğinde 2 oda. 1 salon mutfak, banyo ve
VVC'den ibaret olup, ısıtma sistemi kaloriferlidir. Kullanılan faydalı alan 85 m2
'dir.
(2), (4), (6), (10) ve (11) no'lu bağımsız bölümler ise her bir da'ire 2 oda, bir salon. mutfak. banyo ve VVC'-
den oluşmakta, banyoda küvet ve şofben bulunmaktadır. Kullanılan faydalı alan ise 105 m
J
'dir Isıtma sis-
temi kaloriferlidir. Manzara yönünden iyi konumda olup. deniz manzaralıdır. Ulaşım sorunu bulunma-
maktadır. Kamu hizmetlerinden faydalanmaktadır.
İmar durumu: Zonguldak Belediye Başkanlığı'nın 21.4.1994 tarih ve Ge. 994-826/353 sayüı yazılannda
bina yüksekliği 3 kat, inşaat nizamı aynk nizam olarak bildirilmiştir.
Yukanda özellikleri belirtilen taşınmazlann değeri ise;
(1) no'lu bağımsız bölüm 300.000.000 - TL
(2) no'lu bağımsız bölüm 350.000.000.- TL
(4) no'lu bağımsız bölüm 400.000.000.- TL
(6) no'lu bağımsız bölüm 450.000.000.- TL
(10) no'lu bağımsız bölüm 450.000.000.- TL
(11) no'lu bağımsız bölüm 450.000.000- TL
Toplam 2.400.000.000.- TL olarak hesaplanmıştır.
Satış şartlan:
1. Saüş 3.1.1995 salı günü saat 15.00'ten 15.30'a kadar Zonguldak Terakki Mah. Kerem Sok. No. 1 Kat.
2'de Zonguldak 2. lcra Dairesi'nde açık arttırma suretiyle yapılacaktır. Bu arttırmada tahmin edilçn kıyme-
tin yüzde 75'ini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacaklan mecmuunu ve satış masraflannı geçmek şartı ile ihale
olunur. Böyle bir bedelle aha çıkmazsa en çok arttıranın taahhüdü baki kalmak şartıyla 13.1. 1995 cuma
günü Zonguldak Terakki Mah. Kerem Sok. No: 1 Kat: 2'de Zonguldak 2. İcra Dairesi'nde saat 15.00"ten
15.30'a kadar ikinci artürmaya çıkanlacaktır. Bu arttırmada da bu miktar elde edilememişse gayrimenkul
en çok arttıranın taahhüdü saklı kalmak üzere arttırma ılanında gösterilen müddet sonunda en çok artura-
na ihale edilecektir. Şu kadar ki, arttırma bedelinin tahmin edilen (malın) kıymetinin yüzde 40'ını bulması
ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacaklann toplamından fazla olması ve bundan başka, paraya
çevirme ve paylaştırma masraflanm geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle aha çıkmazsa satış talebi düşecek-
tir.
2- Artırmaya iştirak edecekJerin. tahmin edilen kıymetin yüzde 20'si nispetinde pey akçesi veya bu miktar
kadar milli bir bankanın teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, abcı istediğinde 20
günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Tellaliye resmi, ihale pulu, tapu harç ve masraflan alıaya aittir. Bi-
rikmiş vergiler satış bedelinden ödenir.
3- Ipotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklannı hususiyle faiz ve
masrafa dair olan iddialannı dayanağı belgelerle on beş gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır. Aksi
takdirde haklan tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaklardır.
4- İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yaUrmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar
ve kefılieri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve aynca temerrüt
faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi aynca hükme hacet kalmaksızın dai-
remize tahsil olunacak, bu fark varsa öncelikle teminat bedelinden ahnacaktır.
5- Şartname ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup masrafı verildiği takdirde
isteyen alıcıya bir ömeği gönderilebilir.
6- Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacaklan. başkaca bilgi
almak isteyenlerin 1993 1568 sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmalan ilan olunur. 14.11.
1994
(İc.If. K. 126)
(*) tlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir.
Basın: 52684
POLITIKA VE OTESI
MEHMED KEMAL
Mülkün Sahibi Susuyor.
Yağmurların bol olduğu mevsimlerde halkın "domalan"
dediği patatese benziyen bir tür mantar, toprak azıcık ka-
bardı mı attından yumruklanmış gibi boy gösterir. Yoksul,
yoksun takımı buna domalan dediği gibi "kırpirzolası" da
der. Bu kır pirzolasını yağmuru bol bahariar, son baharlar
getirir. Bazen mevsimini şaşınr, kış başında, ortasında da
kendini gösterir.
Belli ki mantariar (domalanlar), bu yıl da yollannı şaşır-
mışa benzer. Işte gecekondu bölgelerinde, kırtık yeıierde
görünen zehirli mantartar bir ara bolca düşen yağmurla-
nn izleridir. Halk mantarı gördükçe üstüne üstüne saldır-
dı. Zehirli mantariar ağaç diplerinde, sulak yeıierde gö-
ründüler. Ümraniye, Beykoz, Sultanbeyli, Sarıgazi'de gö-
rünen bolluk budur. Toplayıp toplayıp yiyorlar. ölümle bir
savaş olduğu halde gene yiyecekler.
Açlık aman dinlemez. Hastaneler; zehirlenmiş hastalar,
morglar ölülerle dolu. Ölüler daha şimdiden 20'yi aşmış.
Olay basit bir mantar zehirlenmesi değildir. Halk açlıktan
ve yoksulluktan zehirli mantara sarılıyor. Görenler, bura-
da kalmayacağını zehirlenmenin daha da yayılacağını
söylüyorlar. Mantardan zehirienmiş ölüler geliyor. Gaze-
teciler bır bilen, bir sorumlu anyorlar. işte Hikmet Çetin-
kaya, SHP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Mu-
rat Karayalçın'a soruyor:
"Istanbul'un varoşlarında yoksul insanlar yedikleri
mantardan ölüyohar, buna ne diyorsunuz?
"Bu soruyu Sağlık Bakanı'na sormanız gerekir." Bu
"sosyal demokratyanıt" değil mi?
Demiryolları işlemiyor. Haydarpaşa Garı indirmiş ke-
penklerini, kapatmış kapılarını, bir gar değil, sanki koca-
man bir han... Anadolu-Bağdat demiryolunun simgesidir
Haydarpaşa Garı... Zaten adı üstünde Haydar adlı bir pa-
şa yaptırmış. Sonra burdan başlamış, taa Bağdat'a ka-
dar uzanmış...
Bizde devlet adamları içinde en çok bilinen demiryolu
meraklısı Ismet Paşa denir, ama daha önce Abdülaziz
gelir. Demiryolu gelipTopkapı surlanna, yani Saray'ın bah-
çesine dayanınca ulema ve vüzera ne yapacağını şaşınr.
Öyle ya.. bu demiryolu Saray'ı da yanp geçecek değil ya!..
Sıra Abdülaziz'e geliyor. Padişah rızası vardır, demiryolu
bahçeyi yanp geçiyor. Padişaha soruyorlar.
"Neoluyor?"
"Mülkün sahibi istiyor, izin veriyor, yapılsın" diyor pa-
dişah. "Ülkemden demiryolu geçsin de sırtımdan geç-
sin..."
ismet Paşa'ya gelince, Paşa demiryolunu Ankara'dan
alıyor, Kayseri'ye, Sıvas'a kadar uzatıyor. Ismet Paşa'nın
merakı demiryoludur. Serbest Fırka tartışmaları sırasında
karşıtı Fethi Bey, "israf" diye demiryollannı eleştirir. Is-
met Paşa da göğsünü gere gere, "Demiryolu geçsin de
bağnmdan geçsin" der.
Demiryolculann grevi var. Karatren söndürmüş kömü-
rünü, durdurmuş sesini, çekmiş lokomotifini kıyıya, sus-
muş..
Bir Özelleştirme rüzgârıdır (fırtınaya dönüşmüş) esiyor
Anadolu'nun bağrında. Bakalım neleri alıp götürecek, ne-
leri getirecek? Orhan Koloğlu çizelgesini tutmuş; Ittihat
ve Terakki'nin önde gelenleri Abdülhamit'in otuzuncu
saltanat yılında şu yaşlardaymış: Dr. Nazım (36), Cemal
Paşa (34), Talat (32), Enver (25), Mustafa Kemal (25),
Kazım Karabekir (24), Ismet (21)..
Sade demiryolu değil, PTT de susmuş; kömür bölgesi
de.. Zonguldak Ereğli, Karabük, memurlar, doktorlar da
sokakta..
Bir mantar zehirlenmesi değil, her yan zehirli mantarla
dolu...
Ha, birşeyi unutmayalım, "son sosyalist"bizmişiz, onu
da özelleştirmeyle şimdi yıkmışız.
BULMACA
SOLDAiN SAGA:
1/ ,\zla yetinen. kanaat-
kâr. 2/ Ağızda güç eriyen
bir şeker cinsi... "Çok
önemli kişi" anlamında
uluslararası kısaltma. 3/
Sakızla tatlandınlmış ra-
kı. 4/ Sarkının sert bir
1 2 3 4
biçimde vurgulandığı dıs-
ko müzik üslubu... Çalış-
ma, emer. s;
sanat yapıtında işlenen
ö/ Asur_kralİ!ânın__8
başkenti... Peygamberleri
Hud'u dinlemedikleri için
Tann tarafından yok edilen ka-
vim. 7/ Keten dövmeye yarayan
tokmak. 8/ Tavlada bir sayı... Ay-
dın'ın Çine ilçesi >akınlanndaki
ünlü antik kent. 9/ Maksim
Gorki'nin bir romaru... İki derenin
ya da iki yolun birleştiği yer.
YLKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Orta Asya'da yapyan Türkler
arasında yaygın olan ve hayvarun
kiirek kemiğini ateşe tuttuktan
sonra üzerinde beliren şekilleri yo-
rumlayarak bakılan fal... Asker. 2/ Birleşmeçizgisi... Öngün. 3/
Üstü deriyle kaplı ve küre biçiminde bir davul. 4/ Kaz Dağı'nın
mitolojik dönemlerdeki adı... Yassı ve enlice bağ. 5/ İçinde bir
su canavan yaşadığına ilişkin söylentilerle tanınrmş İskoçya'-
daki göl... Yüce, ulu. 6/ Az pişmiş et. 7/ Bulaşık yıkanan mus-
luk teknesi... Bir İngiliz uztınluk ölçüsü birimi. 8/ İyi, hoş, gû-
zel... Bir otomobil markası. 9/ Boksta, rakibin yumruklannı
çelerek önleme eylemi... Satrançta bir taş.
DİYARBAKIR VE BATMAN
BÖLGE BAROLARININ
ÜYELERİ OLARAK
İstanbul Barosu üyelerinden hukukçu Av.
Medet Serhat'ın 12.11.1994 tarihinde karanhk
güçler tarafından kalleşçe ve hunharca
öldürülmesini tel'in ediyor,
Ailesine, yakmlanna ve sevenlerine
başsağlığı diliyoruz.
Av. Gazanfer Abbasioğlu, Av. HamduDafa Acar, Âv.
Sabahattin Aear, Av. F.ıııin Aktar, Av. Fikret Aktaş, Av.
Kasun Alpkaya, Av. Arif Alünkalem, Av. Sıraç Anık. Av.
Fırat Ayla, Av. Alıdullah Akm, Av. Ayşe Aslan, Av. Sahih
Ataç, Av. Oktay Bagatur, Av. Ekrem Atalay, Av. Meral
Beştaş, Av. Mcsut Beştaş, Av. Cihan Biçen. Av. Mehmet
Biçen Av. thsaıı Biçiri, Av. Cemşit Bilek, Av. AbduDah
Çağer. Av. Feridun Çflik. Av. Sedat Çınar, Av. Mesut
Değer, Av. Baki Denıirlıan. Av. Zeki Ekmen, Av.
Muhittin Erdoğan, Av. Zülal Erdoğan, Av. Vedat Erten,
Av. Tahir Elçi. Av. Neymetullah Gündüz, Av. Zafer Giir,
Av. Nevzat Güven, Av. Semir Güzel, Av. Fethi Güıııüş,
Av. Fahri Karakoyunlu, Av. Nevzat Kaya, Av. Zeynep
Kaya. Av. Scliuı Kurbanoğlu, Av. Feride Laçin, Av. Halil
Blilli, Av. Hü.şııiye Ölmez, Av. .Mustafa Özer, Av. Sedat
Ozevin, Av. Kadir Pekdemir, Av. Muazzez Pekdemir, Av.
Mahmut Şakar. Av. St'zjön Tanrıkulu. Av. Sinan
Taıırıkulu. Av. Ali Tayfun, Av. Hüseyin Tayfun, Av.
Sıddık Toz, Av. Şinasi Tur, Av. Murat Turhan, Av. Mefadi
Tüzün. Av. Mehmet Taşkıran, Av. A. Kadir Yıldınm