20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17EYLÜL1993CUMA 12 DIZIYAZI 'Keriııı adında cılız bir cırak Sintinenin MMibinde (1938 Donanma Davası) 30 Nisan 1938 gûnü Küçükpazar semtindeki babasının saatçi dükka- nından gözaltına abnıp evinde arama yapılan "kupkuru, eimacık kemikkri çıkık" ddikanlı İslanbul Emniyet Mü- düriüğü Komürust Masası'na bağlı po- lislenn arasında Sirkecı'deki Sansaryan Hanı'nın en üst katına çıkan merdiven- kn nefes nefese tırmanmaktadır. Dı- şanda, "bahar İstanbul'un suriannı yem- yeşfl harmaıusini savurarak" zorlamak- tadır. Bu "kupkuru, etmactk kemikkri çı- kık" delikanlı. 29 Ağustos 1938 günü Erkin gemisınin güvertesınde kurulu asken mahkeme tarafından 3 ıle 20 yıl arasında ağır hapis cezasına çarptın- lacak olan kendısimn de aralannda bu- lunduğu 27 kışınin yaralandığı "Donan- ma Davası"nın dk gözaltına alınan sanığı Abdülkerim Korcan'dır... Tophane hûcresi elemanı Sonrakj yıllarda kitaplannda yaz- diğınagöre Abdülkerim Korcan, 1934- 35'lerde Eskişehir'den ailesiyle birlikte Istanbul'a gelip yerleşmiştir. Babası Küçükpazar semtinde saat tamircili|i yapmaktadır. Kendısı de Tophane'nin Bofazkesen'inde bir berbenn yanında çıraklık etmektedir. Devnmci fıkirlerle Eskişehir'deyken bir arkadaşı aracılığıyla tanışmış ve İstanbuTda da yeralündakı Tûrkiye Komünist Parti- si'yle buluşmuştur. TKP"nin Tophane Mıntıka Komitesi'ne bağh bır hücrenın etemanıdır. Hücresinin eğitim çalışma- lartna katılır. Partı yönetımınce hazırla- nan beyannameleri ve yeraltı gazeteleri- ni dağıtır. 1937ye gelindiginde; 1935'ten beri Marksızm Bibhyoteği adı altında ya- yımladığı telıf ve tercüme eserlenyle le- galiteyi olabıldiğınce zorlayan Doktor Hikmet Kıvılcımlı, dikkatim çekmeye başlar Abdülkerim Korcan'ın. Kmlcımlı'run, Cağaloğlu yokuşunda. Iran ElçiliğTnin duvan dibinde bir kita- bevi vardır: Kıvılam Kütüphanesi... Burada hem kendi yayınlann^ bem de kitabevinde gıdebilecek ötek'j yaymey- lerirun kıtapiannı ' satrnaktadır. Kjvılamirnın kütüphanesine ayağıru ahştıran Abdülkerim Korcan, Hikmet Kjvılcımlf nm kendisiyle de tanışır. Bu tanışıklıktan sonra yeralundaki TKP'- yle ilişkisini donduran (sonradan ya- zarügında kullandıgı adıyla) Kerim Korcan, Marksizm Bibliyoteğı'nden çıkan Kıvılamlı'nın kitaplannı dağıtma ve satma işine gırişir. Bu arada bir grup arkadaşıyla da Mecıdiyeköy'de bir Ki- tap Se\enler Derneğı kurmuştur. Korcan, izlenmeye başlanır Korcan'ın Kıvılcım Kütüphanesine gidip-gelmesi ve Kitap Sevenler Derne- ği'nin faaliyeti, İstanbul Emniyet Mü- dürlüğü Komünist Masası poÜsiennin gözünden kaçmarruştır. tzlemeye baş- larlar Kerim Korcan'ı... Doktor Hikmet Kıvılamlı da yıllar sonra şöyle anımsıyor o günleri: "Günler geçiyor. Çevremdeki takip çemberi boyıma daralıvor. Kıvricmı Kü- tüphanesf ni. Cağaloğlu yokuşunun, ağır Acetn Sefarethanesi duvârian altında sa- bah açıp, akşam kapıyorum. Yokuşun aşağıya inen dönemecindeki kömürcii dükkanı. sivil poliskrin nokta gibi hiç bırakmadıklan üskrden en önemlisi oldu. Kılunı kımıldatsam, kö- mürcü dükkanından bir baş uzanıp çeki- Byor. Diikkan ortağım tabelacı ayyaşa. gün- de beş alrı posta hafîye uğruyor. Rumuz- k konuşmalarla, soluk ahşım bik kont- rol edilivor. (...) Ahşveriş için gelen gi- denlerin bile yoBarı kesüiyor °Ne aradın orada? Başka kütüphane mı bula- madın?.. Bir daha oraya adımını atar- san, görûrsün göreceğinı!" Tebditler et- kisini gösteriyor. Çıraklar giydirdiğiın dbisekrle kaçı>oriar. Çahnacak ne var- M, yerinde bırakümıyor. Nedir bu aUık? 1 Mayıs'çıyınışsın Sonradan adını öğrendiğim, kupkuru, dmacık kemikkri çıkık bir çırak. okuma ncrakhsı çıkn. Şişli taraflarında olacak, bflmero hangi kıdübün kütüphanecisi ol- muş. Biziın kitaplan ve başkalannı is- konroyla inzdeo alıyor. Tanımadığım içio fazla konuşmuyorum. Kütüphane bi- dm yayınlarla masrafı kapatmıyor. Sanınm "Yeşil Öliim' gibi adlı, emperya- ttst gizli silah dalarerekriyk insanbğı tehdit eden bir zabıta ro- manını, biraz sola röruş- layarak adapte ettim. Fonna forma satışı tuta- cak. Donanma davasında adının Kerim olduğunu öğreneceğim çırak, bu romanın büyük Lskonto karşılığı dağıtunını üze- rine abmştı.-l Mays ge- çer geçmez, çocuğım ansızın ayağı kesüdi. Aldığı formalann he- sabını getirmedi, ama korkutmuş olacaklar ne yapsm? Bir gün ayaklannı sû- rüyen Salih usta kös kös bana uğradı. Bitişik ta- beiacının orada bulun- madığmdan etnin olun- ca, 'Haberin var mı doktor bey?' dedi - Ne- den habenm olacakT "Üç gündür beni içen aldılar." "Yok canım? Niye, sen de mı 1 Mayısçı imişsin?'. 'Valla bilmem. Çok sıkı. 1. Şube Komünist Masası ortakhğı kınp geçiriyor. Her şey senin etrafmda dönüyor. Hani buraya cıhz bır çırak gelirdi, onu gözümün önünde öldürdüler dayaktan. tlia, Doktor Hikmet ne dedı!' şeklinde aramızda konuşmalar gtçti." Doktor Hikmet Kıvılamlı matbaacı tanıdığından aldığı bu haberden sonra "Yapa- cak ne var? Cılız çırağın insafına ve işkence>e da- yamşına kalmış. Yok bir şe>. Yalan söyktseler mahkemede çıkar" ra- hatlığı içındedir. Sorgucular Komünist masasının sorguculan, Sansaryan Ham'nda alız çırağa "Allah yarattı" deme- mektedirler. Kerim Korcan'ın sorgusu ilk başlarda tümüyle Dok- tor Hikmet'le ilişkisi üzerine yoğunlaşmı- şken, arama sırasında ele geçen bir mektup- pusula olayın yörünge- sini değiştiriverir. Mek- tup-pusulada şunlar yazıhdır: "Aziz kafa- darun, gryabi tanı- şmamız beni son derece memnun erti. Emanetfcri gönderiyorum, varsa bazı şeyler gönder, selam ve sevgiler." Zarfın üze- rindeki adres "Küçükpa- zar Caddesi 28 Nolu sa- atçi dükkâmnda Ce>at oğlu Kerim"dır İmza yennde de Yayuz zırhlısında Gediklı Üst- çavuş Seyfı Tekdikk'in adı vardır. Ardmdan, mektubu elden getiren Bahnyelı Çavu^ Muhteşern Tar- can'la yüzleştirilirler. Abdülkerim Korcan, Boğazkesen'de bir berbe- rin çırağı ve TKP Tophane Mıntıka Komitesi hücre eiemanı. 27 kişinin vargılandığı Donanma Da\asımn da ilk sanığı. Korcan gençliğinden ömriinün sonuna dek hapisJer ve duruşmalarla dolu bir \ aşam geçirenkrden. Kendi kendisinin hocası usta bir kalem. Sinop Cezaevindev ken. D.onanmaya giden ya da donanmadangelen üç yoldan birinin başında bulunan Doktor HikmetKıvılcımlı 'Kıvılcım Kütüphanesi'nden konsinye kitap alıp satan Kerim Korcan'ı şöyle anlatıyordu: 'Sonradan adını öğrendiğim, kupkuru, elmacık kemikleri çıkık bir çırak. okuma meraklısı çıktı. Bilmem hangi kulübün kütüphanecisi olmuş. Bizim kitaplan iskontoyla alıyor. Tanımadığım içinkonuşmuyorum. 1 Mayıs geçergeçmez,çocuğun ansızın ayağıkesildi../ Doktor Hikmet KıvıJcımlı ve Fatma Nudiye Yalcı. Bir yayınevi sahibi ve bir çevirmen. Y'ol »e havat arkadaşı. İkisi de genç Ab- dülkerim Korcan'a daha fazla alaka ve ehemmiyet gösterirler. cularla arasında geçen ko- nuşmalan şöyle aktanyor yıllar sonra: "Ipkrin Doktor Hik- roet'in elinde olduğunu söy- kyeceksin." "Ya değilser "Biz bilıyoruz. senin bil- medikkrini de bili\oruz." "Ö\le>se mesele yok." "Son derece cesur, kur- naz, atak bir adamdır o." "Yanir "Gözünü budaktan sakı- nmaz, var gücüyk devkte karşı yürûr." Son derece yumuşak bır \a.v\Tda.ydi, sordum: "Peki böyk bir adam be- nim gibi toy bir gence açılır mır' Düşünmeye vardı: "Ö)kvse başka birisi var, ezbere Hikmet'i kara- layamam." Gozlerimin içinde bir şeyler aradı: "Ama istersen harca git- sin pezevengi." "Kimi A/iz Bey, kimi?" "Doktor Hikmet'i, o ujurken bile de>letin afcy- hindedir." '"Ölmezsek aynaya ba- kacak yüzümüz oisun, onu karalajamam." (Kenm Korcan, Ateşten Koprü, s 207) Gerekçe Donanma Komutanbğı Asken Mahkemesı ka- rannın "esbab-ı mucibe"- sinde (gerekçeli karar) ıse şunlar yazılıdır: "Mazmuniardan Saatçi Kerim Korcan ifadesinde: Doktor Hikmet'k Fat- ma Yalçı'yı evvela eserkri ik gıyaben tanıdığuıı ve bir Osırada Sansaryan Hanı'nda komünist masasının sorguculan tarafmdan işkenceyle sorguya çekilmekte olan Kerim Korcan'ın evinde yapılan aramada, Yavuz zırhlısı gedikli üstçavuşlanndan Şeyfi Tekdilek'in gönderdiği mektup bulunmuştur. Sorguculan en çok telaşlandıran gedikli Üstçavuş Seyfı Tekdilek'in mektubundaki şu cümledir: 'Aziz kafadanm, gıyabi tanışmamız beni son derece memnun etti. Emanetleri gönderiyorum, varsa bazı şeyler gönder. selam ve sevgiler.' Muhteşem Tarcan yüzleştiımede şun- lan söyler: "Ben gemiden tstanbul'a izne inmiş- tim. Sev"fi çavuş bana bir Yanm A) mec- muası, bir de mektup verdi; ben de onları Kerimkrin saatçi dükkanına görürdüm, işte mesele budur." Yavuz arhlısında askerbk görevını yapmakta olan ağabeyisi Haydar Kor- can'ın komutanı olması dolayısıyla gı- yaben tanıştıklan Gedikli Üstçavuş Seyfı Tekdilek'e bu mektubundan son- ra üç adet kitap göndermiştır Kenm Korcan. Muhteşem çavuşla yıizleşme- de üç kıtabın hangilen olduğu konu- sunda da bır çelişkı doğmaz. Kerim Korcan, Seyfi Tekdilek'e "Babalar \e Çocuklar, Milliyetçilik, Yirmidört Saat" kitaplannı göndermiştır. Bu kez Yavuz arhlısından Gedikli Üstçavuş Seyfı Tekdilek getırilir sor- guya Sansaryan Hanı'na. Kerim Kor- can'la yuzleştirilirler. Sonuçta sorgucu- lar ıçın her şey apaçık ortaya çıkmıştır('). Donanmada komünist bir örgütlen- me vardır. Bu kez de bu örgütienmenin başını aramaktadırlar. Korcan, sorgu- gıin tanışmak üzere KrMİcım Kütüphane- si'ne gitriğini ve Doktor Hikmet'e (Kapi- tal'in yeni formaları çıktı mı) diye sordu- ğunu, bunun üzerine Dr.Hiknvet'in biraz ürkek kendisini süzdüğünü ve (boyurun orurun) dediğini. o gün kendisi ik yeni neşriyat ve komonist yazıcılar üzerinde bir konuşma yaptıklarını ve konuşma- lann tevali erfiğini \e kendisine Nazım Hikmel'i sorduğunda (Nazım'ın kitap- lan pek faidesiz değildir, okuyanları o yola döndüriir, Nazım iki adamdır: Ki- taplarında komonisttir, fakat burjuva hayatı yaşar) cevabını verdiği. Fatma ik de kütüphanede tanıştığını. görüşrüğünü; kendisinin hemen daima kütüphanede bulunduğunu, bir gün Doktor Hikmet'in kendisine (Biz kenarda kitapçı dükkanı açtık, bize bol bol müşteri gönderin) dedi- ğini ve bunun üzerine kendisinin de onla- ra vardım maksadı ik mahallede işçi ve liseli takbekrle birleşerek bir kütüphane açtığını. bu teşekkülden Dr. Hikmet'e bahseltiğinde (çok iyi, kitaplan bol bol okuyacaksınız) dediğini ve her hafta n- yaretkrine gittikçe komonistlik hakkı- nda bir çok şeyler konuştuklannı. bir gün Dr. Hikmet evvelce saftığı (Babalar ve Oğullar) adlı kitabın ikinci cildini ai- masını kendisine teküf ettiği v akit (kitabı beğenmediği için alama> acağını) söyk- yince. Doktor Hikmet'in (Öyleyse ben zarar ermeyevim. birinciyi getir de bura- da başkasına satayım) dediğini, kendisi- nin de cevaben (Bu kitabı sizden aldığım İnkılapçı Vtünevver. \irmidört Saat, Milliyetçilik. Marks-Engels Havatlan ve diğer dört kitapla beraber Yavuz gemi- sinde bulunan kardeşiııe gonderdiğini) soyleyince kitaplan yerleştirmekk nıeş- gul oİan Doktor Hikmet'in işini bırakıp kendisine döndüğünü, uzun bir müddet hiçbir şey demeden kendisine baktığını ve bundan sonra da gerek Hikmet'in gerek Fatma'nın kendisine olan muamelekrin- de daha fazla alaka ve ehemmivet göster- dikkrini hksettiğini, bir gün de tercümesi yeni yapılan (Lyandırümtş Toprak) adlı Rusça bir kitaptan Fatma V alcı bahse- derken. bu kitabın Sovyet Rusya'dan bahsettiğini. kendisinin ve arkadaşlan- nui bu kitabı herhalde okumalarını tav- siye edince Hikmet'in kızararak (Fakat sakın yaygaraya verme, polis toplar) en- dişesini izhar ettiğini, Fatma Y alçı'nın (Faşizm) aieyhinde ve (Kara Befa) adlı bir kitap tercüme ettiğini. bunun forma- lannı kendisi >asıtasiyk Haliçmınrıkası- nda dağıttığını ve bu suretle kendisine her fırsatta itimat gösterdiklerini. bedava ki- taplar vererek de kendikrine bağlılığmı arttırdıklannı, kendisi dükkana gittikçe onlarla beraber yemek yediğini, bu me- yanda mahallede açılan kütüphaney i hal- kevine veya hükürnete haber vermek is- tediğini söyleyince, Fat- ma'nın hükümete haber vermenin doğru ounay a- cağını soykdikten sonra kendine doğru eğilerek ve sesini yavaşlatarak (Bu memleket en ağır anlannı yaşıyor, dikkat- li yüriimek lazımdır) de- diğini ve yine kendisinin Mecidiy eköy 'ünde ^ — — Gençkr Birliği adında ve Şişli HalkevTne bağlı bir teşekküle kaydo/duğunu, orada kendisine kütüpha- ney i tanzim vazifesi verildiğini, Hikmet'- in bu meseleye fevkalade ehemmiyet ver- diğirü ve (Çok tabii bir şey. gençkr elbet- te toplanacak, biz de burada bir damla atarsakderyaolur)dediğini..." (D. III, s 16. 17. 18, 19) YARIN: "Bahriyelller cesur olur, gözleri pektir.'* ÇALIŞANLARIN SORULARl/SORUNLARI YILMAZ ŞÎPAL 'Ayhğım yanlış hesaplanmış" : Emekli öğretmenim. Emekli aylığımı besaplarken bir fark ortaya çıkıyor. Kişisel kanaarim. bize verilen 375 kı- dem aylık göstergesi, hesaplamada göz önünc alınmamtş- tır. Aşağıdaki hesaplamanın yanlış mı. doğru mu olduğu konusunda bilgi verir misiniz? Derecem 1, kademem 4 ve ek göstergem 2.300'dür. 28 yıl hizmetten sonra emekli oldum. Hesabım şöyle: a) 1^00 (genel gösterge) + 2.300 (ek gösterge) = 3^00 (toplam gösterge) \ 875 (katsay ı) \ %78 (a>lık ora- nı) = 2.593.500 TL. (genel emekli aylığı) b) 1.000 (taban aylık göstergesi) x 1.775 (taban aylık katsayısı) x %78 (aylık oranı) = 1.384.500 TL. (taban emekÛ aylığı) c) 375(kıdem göstergesi) x 875(katsayı) x %78 (aybk oranı) = 255.937 (kıdem aylığı). (Bu kıdem aylığı maaşı- ma ekknmemiştir.) d) Kıdem emekli aylığım eklenseydi, maaşmı 2.593.500 (genel emekli aylığı) + 1 J84.500 (taban emekli aylığı) + 444.220 (özel tazminat) + 255.937 (kıdem aylığı) = 4.678.157 (almam gereken aylık) Göriilüyor ki. aylığım yanlış hesaplanmış ve bana 255 bin 937 lira eksik ödenmiştir. O.D. YANTT: Yanlışlık, aylığınızı 835 katsayı üzerinden değil de, 40 puan fazlasıyla ve 875 katsayıya göre hesaplamanızdan kaynak- lanmaktadır. 15Temmuz 1993günlü Resmı Gazete'de yayımla- nan, 934616 sayılı Bakanlar Kurulu Karan ile. "aylık gösterge tablosundaki rakamlarla ek göstergekrin aylık tutarlanna çevril- mesine 1.7.1993 ile 30.6.1993 tarihkri arasında (835) katsavsı" uygulanacaktır. Aynca. özel tazminat da aylık bağlama oranına göre (%78'- den)'ve l-14temmuzıçın253.840,15-31 temmuzıçın444.220TL. üzennden hesaplanacaktır Bu verilere gore, 28 yıl hizmetı bulu- nan. 1. derece 4. kademeden emekli olan bir öğretmenin Temmuz 1993 emekli aylığı: a) 1.500 (genel gösterge) + 2.300 (ek gösterge) = 3.800 (top- lam gösterge) x 835 (katsayı) %78 (aylık oranı) = 2.474.940 TL. (genel emekli aylığı) b) 1.000 (taban aylık göstergesi) x 1.775 (taban a> lık katsay ısı) x %78 (aylık oranı) = 1.384.500 TL. (taban emekl'i aylığı) c) 375 (25 ve daha fazla hızmeti olanlann kıdem göstergesi) x 835 (katsayı) = 244.237 TL. (kıdem emekli aylığı) d) 1.500 (genel) + 6.100(ek) = 7.600 (en yü'ksek devlet memu- ru göstergesi) x 835 (katsayı) x %4 (1-14 temmuz oranı) = 253.840TL. (özel tazminat)x%78 (aylıkoranı) = 197.995TL./ 30 x 14 (gün) = 92.397 TL. (1-14 temmuz özel tazminat) e) 7.600 (en yüksek devlet memuru göstergesi) x 835 x %7 (15-31 temmuz özel tazminat oranı) = 444.220 (özel tazminat) x %78 (aylık oranı) = 346.491 / 30 x 16 (gün) = 184.796 TL. (15-31 temmuz özel tazminat) f) 2.474.940 TL. (genel emekli aylığı) + 1.384.500 TL. (taban emekli aylığı) + 244.237 TL. (kıdem emekli aylığı) + 92.397 TL. (1-14 temmuz özel tazminat) + 184.796 TL. (15-31 temmuz özel tazminat) = 4.380.870 TL. (toplam emekli aylığı) ANKARA-ANKA MÜŞERREF HEKİMOĞLU SHCIilere Mektup... Bir eylül sabahı Ege'nin maviliklerine uyanmak güzel bir olay. Karıncalar su içiyor denizde, balıklar dans edi- yor, uzakta ida gülümsüyor, sessizliğin müziğini dinliyo- rum balkonda. Mutlu bir an bu, doğayla bütünleşmenin mutiuluğu Iğdeler kızanyor dallarda, denizin kokusuna ağaçların, çiçeklerin kokusu karışıyor havada. Mavi sa- bahı yaşıyor, anneciğime teşekkür ediyorum yeniden. Ben de bir eylül sabahı doğmuşum, teşekkürle yaşıyo- rum tüm yılları, iyi ki doğdum şarkısını söyleyerek. Umudumu soldurmayarak. Yaşama sevincimi yitirme- yerek. Sevdiklerime seslenerek, uzaktan, yakından, dünyanın her köşesinden seslenişlere sevinerek. Ge- çen yıl bu balkonda bir araya gelen dostlardan kimi yok bugün, kimi hasta, kimi dünyamızda değil artık. Kimbilir gelecek yıl yeni boşluklar olacak belki, kim ölecek, kim kalacak hiç belli değil, ama hiç ölmeyecek gibi yaşamak gerekiyor, çevremizdekileri kucaklamak, tüm sorunları çözecek gibi güçlü ve umutlu olmak... ida gibi gülümse- mek dünyaya, hoşgörüyle, sevgiyle sarılmak insanlara. ölülerimiz var, hastalarımız var, sarılmayan yaralan- mız, dağlar gibi sorunlarımız var Umutsuz ve sevgisiz aşamayız bu dağları. ölülerimiz rahat uyumaz sonra, hastalarımızın gözü açık kalır. Yanm kalan bir şarkının özlemini dindiremezsek yeni şarkılar söyleyebilir mi- yiz? Eylülde doğanların hepsi benim gibi iyimser mi bilmt- yorum, ama bu mavi sabahı karamsar selamlamak ko- lay değil. SHP kurultayını da mavi bir olay diye yorumlu- yorum ben. Başkan adaylarını kutlamak istiyorum Guzel, uygar bir yarış sergıledıler. Yarış boyunca güzel olaylar yaşandı ülkemizde Ekranlarda ilginç tartışmalar oldu, basında ilginç yazılar ve yorumlar. Elbet olayı çar- pıtmak, yozlaştırmak çabaları da var, ama gerçekler çarpılmıyor! Kurultay öncesi SHP'nin soluğunu kesmek için yoğunlaşan çabalar da başarılı olamadı Murat Karayalçın'ı yıllardır tanıyorum. Planlama'dan başkent başkanlığına kadar değişik görevlerde yakın- dan izledim. Çalışkan, üretken, dahası iyimser bir kişi. Uzun kolları var, herkese sevgiyle sarılıyor, SHP Genel Başkanı olduktan sonra yaptığı konuşma da gösterdi, ona karşı olanları da kucakladı. SHP'nin birlikte çalışa- rak güçleneceğini, solun bütünleşeceğini savundu. PM oluşurken özverileri de kanıtladı sözlerini. Bence öteki SHP'lilerin de sözlerini kanıtlaması gerekiyor. Güzel sözler, sloganlar, sola açılışlar. birlikteliğe çağrılar da kanıtlanmalı artık Sözlerle değil davranışlarla. Karşı karşıya değil yan yana. Ortak bir savaşla, sorumluluğa katılarak. SHP'nin geçmişinden ders alarak geleceğe yönelmek gerekiyor şimdi Geçen seçimi anımsayıve- rin! Seçim bölgesinde de kampanyaya katılmayanlar oldu. başarısız bir sonuca umut bağlayanlar, yıldız sön- dürerek yıldızını parlatma çabaları... Ama sonunda hal- kımızın ufkunu kararttılar! Bundan sakınmak gerekir. Siyasal bir kuruluşta kişisel başarılarla yol alınamıyor, güzel ürünler ortak çabayla oluşuyor her zaman. Belli koltukları yıtirmek nedeniyle yaşanan düş kırıklığı SHP'- nin yandaşlarında umutsuzluk yaratmamalı bence. Hasan Esat Işık saygınlığı giderek artan bir devlet adamı değil mi? CHP'ye katılması önce hayli yadırgandı, akrabalarından da söz edildi. kontenjan adaylığına karşı çıkıldı ama herkes utandı sonra! Hasan Işık iyi bir CHP'li oldu, seçim bölgesinde oyları katladı, CHP yönetıminde önemlı gorevler aldı, görevlerıni başardı. Genel Sekre- ter Orhan Eyüpoğtu'nun sözlerini SHP'li dostlarıma da duyurmak ıstiyorum. Yönetim kurutunda çok tartıştığı- mız bir üye Sayın Işık, dedi bir gün rahmetli Eyüpoğlu, tepkisini içtenliklebelirtir, ödün vermez ama bellibiruz- laşmayla alınan karan içtenlikle benimser, sonuna ka- dar savunur sonra! Dışardan şarkı söylemeyi sevmezdi Hasan Işık. De- mokrasinin tek şarkıcılarla değil, koronun ortak sesiyle, bir orkestrasyonla, değişik sesler, değişik çalgılar ara- sında bir uyumla gelişeceğine inanırdı. Işığı genç politi- kacıları da aydınlatsın. ••• Karayalçın ve arkadaşlarını ortak bir şarkı dinlemek özlemiyle selamlıyorum ben. Selamıma başkaları da katılıyor bu kıyılardan, mavi bir mektuba imza atıyorlar. Kimlerin ımzası derseniz, başta veteriner karı-koca Ye- şiladalar, kimi 27 Mayısçılar, emekli öğretmenler, emekli valiler, balıkçılar, başka saücılar, üniversite dip- lomasıyla bakkal çırakhğı yapan genç delikanlılar, genç kızlar, sonra mavi deniz, karşıda İda, dağlar, balıklar, kuşlar, ağaçlar veçiçekler.. Kimi tatil dönüşü SHPörgü- tüne katılmak kararını açıklıyor, kimi umudunu, beklenti- lerini. Kimi özlediği sözleri duymanın coşkusunu bildir- memi istiyor, kimi belli ilkelerin vurgulanmasından duyduğu mutiuluğu, Kurtuluş Savaşımızdan, Kuvayı Mılliyecilikten, Atatürkçülükten, laiklikten ödün verme- menin gerçeğini yaşamak özlemini... Mavi denizin, ba- lıkların, kuşların, orman ve dağların özlemi de sevgi ve ilgi elbet. Kirlenmemek, güzelliklerini korumak istiyor- lar. Sözün kısası özlemi yeniden tatlandıran bir kurultay yaşamanın sevinciyle dolu bir mektup bu. Adresi de açık ve seçik. Yanıtını yaşamak umuduyla. BULMACA 1 2 3 4SOLDAN SAĞA: 1/ Üzerinde desen bulun- mayan, ince dokunmuş, parlak ve tok ipeklı ku- maş... Birnota. 2/Hubu- bat tozu... Yasama mec- hslerinin birleşünlerinden her biri. 3/ Bangladeş'in başkentı... Ender. seyrek. 4/ Elı açık. cömert, yiğit... Halk dilinde pancara ve- rilen ad. 5/ İnce ve parlak nakış... Ekmek ufağı 6/ Hindıstan'da halkın ay- nlmış olduğu birbirine karşı kapalı sınıflann adı... "- - - boyu üç servı , Demek ki Levni geçmiş buralardan" (İlhan Berk). 7/ Yabancı... Erkek keçi. 8/ İs- kambildeki karo rengine venlen bir başka ad... Bizmutun simgesi. 9/ Müzikte. armoni kurallanna göre üst üste bındirilmiş sesler... Osmanlı devleti ile Rusya arasında 1711 'de yapılan savas. YUKARIDAN AŞAĞrV A: 1/ Beceriksiz. güçsüz ve görgüsüz kimse... Borç ödeme. 2/ "Anastas mum satsana" örneğinde ol duğu gibi. tersinden okununca da aynı anlamı veren söz. 3 Ayru adh ağaçtan elde cdilerek saç ve elleri boyamakta kullanı lan toz... Numaranın kısa yazılışı. 4/ Memeli bir deniz hayva nı... Bir asitle bir alkilden meydana gelen bileşik. 5/ Bir yanşu belirli uzakhğı kapsayan bölümlerinden her biri... Deriden sı zan sıvı. 6/ Kenar süsü... Bir gıda maddesi... Uygun, tıpatıp ge len. 7/ Meüh Cevdet Anday'ın, Yusuf Kurçenli tarafmdan fılm de aktanlmış romanı. 8/ Rakı... Bir gösterme sıfatı. 9/ KemıkJ< rin yuvariak ucu... Gümüşhane'nın bir ılcesi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle