Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 17EYLÜL1993CUMA
12 DIZIYAZI
'Keriııı adında cılız bir cırak
Sintinenin MMibinde
(1938 Donanma Davası)
30 Nisan 1938 gûnü Küçükpazar
semtindeki babasının saatçi dükka-
nından gözaltına abnıp evinde arama
yapılan "kupkuru, eimacık kemikkri
çıkık" ddikanlı İslanbul Emniyet Mü-
düriüğü Komürust Masası'na bağlı po-
lislenn arasında Sirkecı'deki Sansaryan
Hanı'nın en üst katına çıkan merdiven-
kn nefes nefese tırmanmaktadır. Dı-
şanda, "bahar İstanbul'un suriannı yem-
yeşfl harmaıusini savurarak" zorlamak-
tadır.
Bu "kupkuru, etmactk kemikkri çı-
kık" delikanlı. 29 Ağustos 1938 günü
Erkin gemisınin güvertesınde kurulu
asken mahkeme tarafından 3 ıle 20 yıl
arasında ağır hapis cezasına çarptın-
lacak olan kendısimn de aralannda bu-
lunduğu 27 kışınin yaralandığı "Donan-
ma Davası"nın dk gözaltına alınan
sanığı Abdülkerim Korcan'dır...
Tophane hûcresi elemanı
Sonrakj yıllarda kitaplannda yaz-
diğınagöre Abdülkerim Korcan, 1934-
35'lerde Eskişehir'den ailesiyle birlikte
Istanbul'a gelip yerleşmiştir. Babası
Küçükpazar semtinde saat tamircili|i
yapmaktadır. Kendısı de Tophane'nin
Bofazkesen'inde bir berbenn yanında
çıraklık etmektedir. Devnmci fıkirlerle
Eskişehir'deyken bir arkadaşı
aracılığıyla tanışmış ve İstanbuTda da
yeralündakı Tûrkiye Komünist Parti-
si'yle buluşmuştur. TKP"nin Tophane
Mıntıka Komitesi'ne bağh bır hücrenın
etemanıdır. Hücresinin eğitim çalışma-
lartna katılır. Partı yönetımınce hazırla-
nan beyannameleri ve yeraltı gazeteleri-
ni dağıtır.
1937ye gelindiginde; 1935'ten beri
Marksızm Bibhyoteği adı altında ya-
yımladığı telıf ve tercüme eserlenyle le-
galiteyi olabıldiğınce zorlayan Doktor
Hikmet Kıvılcımlı, dikkatim çekmeye
başlar Abdülkerim Korcan'ın.
Kmlcımlı'run, Cağaloğlu yokuşunda.
Iran ElçiliğTnin duvan dibinde bir kita-
bevi vardır: Kıvılam Kütüphanesi...
Burada hem kendi yayınlann^ bem de
kitabevinde gıdebilecek ötek'j yaymey-
lerirun kıtapiannı ' satrnaktadır.
Kjvılamirnın kütüphanesine ayağıru
ahştıran Abdülkerim Korcan, Hikmet
Kjvılcımlf nm kendisiyle de tanışır. Bu
tanışıklıktan sonra yeralundaki TKP'-
yle ilişkisini donduran (sonradan ya-
zarügında kullandıgı adıyla) Kerim
Korcan, Marksizm Bibliyoteğı'nden
çıkan Kıvılamlı'nın kitaplannı dağıtma
ve satma işine gırişir. Bu arada bir grup
arkadaşıyla da Mecıdiyeköy'de bir Ki-
tap Se\enler Derneğı kurmuştur.
Korcan, izlenmeye başlanır
Korcan'ın Kıvılcım Kütüphanesine
gidip-gelmesi ve Kitap Sevenler Derne-
ği'nin faaliyeti, İstanbul Emniyet Mü-
dürlüğü Komünist Masası poÜsiennin
gözünden kaçmarruştır. tzlemeye baş-
larlar Kerim Korcan'ı...
Doktor Hikmet Kıvılamlı da yıllar
sonra şöyle anımsıyor o günleri:
"Günler geçiyor. Çevremdeki takip
çemberi boyıma daralıvor. Kıvricmı Kü-
tüphanesf ni. Cağaloğlu yokuşunun, ağır
Acetn Sefarethanesi duvârian altında sa-
bah açıp, akşam kapıyorum.
Yokuşun aşağıya inen dönemecindeki
kömürcii dükkanı. sivil poliskrin nokta
gibi hiç bırakmadıklan üskrden en
önemlisi oldu. Kılunı kımıldatsam, kö-
mürcü dükkanından bir baş uzanıp çeki-
Byor.
Diikkan ortağım tabelacı ayyaşa. gün-
de beş alrı posta hafîye uğruyor. Rumuz-
k konuşmalarla, soluk ahşım bik kont-
rol edilivor. (...) Ahşveriş için gelen gi-
denlerin bile yoBarı kesüiyor °Ne aradın
orada? Başka kütüphane mı bula-
madın?.. Bir daha oraya adımını atar-
san, görûrsün göreceğinı!" Tebditler et-
kisini gösteriyor. Çıraklar giydirdiğiın
dbisekrle kaçı>oriar. Çahnacak ne var-
M, yerinde bırakümıyor. Nedir bu
aUık?
1 Mayıs'çıyınışsın
Sonradan adını öğrendiğim, kupkuru,
dmacık kemikkri çıkık bir çırak. okuma
ncrakhsı çıkn. Şişli taraflarında olacak,
bflmero hangi kıdübün kütüphanecisi ol-
muş. Biziın kitaplan ve başkalannı is-
konroyla inzdeo alıyor. Tanımadığım
içio fazla konuşmuyorum. Kütüphane bi-
dm yayınlarla masrafı kapatmıyor.
Sanınm "Yeşil Öliim' gibi adlı, emperya-
ttst gizli silah dalarerekriyk insanbğı
tehdit eden bir zabıta ro-
manını, biraz sola röruş-
layarak adapte ettim.
Fonna forma satışı tuta-
cak.
Donanma davasında
adının Kerim olduğunu
öğreneceğim çırak, bu
romanın büyük Lskonto
karşılığı dağıtunını üze-
rine abmştı.-l Mays ge-
çer geçmez, çocuğım
ansızın ayağı kesüdi.
Aldığı formalann he-
sabını getirmedi, ama
korkutmuş olacaklar ne
yapsm?
Bir gün ayaklannı sû-
rüyen Salih usta kös kös
bana uğradı. Bitişik ta-
beiacının orada bulun-
madığmdan etnin olun-
ca, 'Haberin var mı
doktor bey?' dedi -
Ne-
den habenm olacakT
"Üç gündür beni içen
aldılar." "Yok canım?
Niye, sen de mı 1
Mayısçı imişsin?'. 'Valla
bilmem. Çok sıkı. 1.
Şube Komünist Masası
ortakhğı kınp geçiriyor.
Her şey senin etrafmda
dönüyor. Hani buraya
cıhz bır çırak gelirdi,
onu gözümün önünde
öldürdüler dayaktan.
tlia, Doktor Hikmet ne
dedı!' şeklinde aramızda
konuşmalar gtçti."
Doktor Hikmet
Kıvılamlı matbaacı
tanıdığından aldığı bu
haberden sonra "Yapa-
cak ne var? Cılız çırağın
insafına ve işkence>e da-
yamşına kalmış. Yok bir
şe>. Yalan söyktseler
mahkemede çıkar" ra-
hatlığı içındedir.
Sorgucular
Komünist masasının
sorguculan, Sansaryan
Ham'nda alız çırağa
"Allah yarattı" deme-
mektedirler. Kerim
Korcan'ın sorgusu ilk
başlarda tümüyle Dok-
tor Hikmet'le ilişkisi
üzerine yoğunlaşmı-
şken, arama sırasında
ele geçen bir mektup-
pusula olayın yörünge-
sini değiştiriverir. Mek-
tup-pusulada şunlar
yazıhdır: "Aziz kafa-
darun, gryabi tanı-
şmamız beni son derece
memnun erti. Emanetfcri
gönderiyorum, varsa
bazı şeyler gönder, selam
ve sevgiler." Zarfın üze-
rindeki adres "Küçükpa-
zar Caddesi 28 Nolu sa-
atçi dükkâmnda Ce>at
oğlu Kerim"dır İmza
yennde de Yayuz
zırhlısında Gediklı Üst-
çavuş Seyfı Tekdikk'in
adı vardır.
Ardmdan, mektubu
elden getiren Bahnyelı
Çavu^ Muhteşern Tar-
can'la yüzleştirilirler.
Abdülkerim Korcan, Boğazkesen'de bir berbe-
rin çırağı ve TKP Tophane Mıntıka Komitesi
hücre eiemanı. 27 kişinin vargılandığı Donanma
Da\asımn da ilk sanığı. Korcan gençliğinden
ömriinün sonuna dek hapisJer ve duruşmalarla
dolu bir \ aşam geçirenkrden. Kendi kendisinin
hocası usta bir kalem. Sinop Cezaevindev ken.
D.onanmaya giden ya da donanmadangelen üç yoldan birinin başında bulunan Doktor
HikmetKıvılcımlı 'Kıvılcım Kütüphanesi'nden konsinye kitap alıp satan Kerim Korcan'ı şöyle
anlatıyordu: 'Sonradan adını öğrendiğim, kupkuru, elmacık kemikleri çıkık bir çırak. okuma
meraklısı çıktı. Bilmem hangi kulübün kütüphanecisi olmuş. Bizim kitaplan iskontoyla alıyor.
Tanımadığım içinkonuşmuyorum. 1 Mayıs geçergeçmez,çocuğun ansızın ayağıkesildi../
Doktor Hikmet KıvıJcımlı ve Fatma Nudiye Yalcı. Bir yayınevi
sahibi ve bir çevirmen. Y'ol »e havat arkadaşı. İkisi de genç Ab-
dülkerim Korcan'a daha fazla alaka ve ehemmiyet gösterirler.
cularla arasında geçen ko-
nuşmalan şöyle aktanyor
yıllar sonra:
"Ipkrin Doktor Hik-
roet'in elinde olduğunu söy-
kyeceksin."
"Ya değilser
"Biz bilıyoruz. senin bil-
medikkrini de bili\oruz."
"Ö\le>se mesele yok."
"Son derece cesur, kur-
naz, atak bir adamdır o."
"Yanir
"Gözünü budaktan sakı-
nmaz, var gücüyk devkte
karşı yürûr."
Son derece yumuşak bır
\a.v\Tda.ydi, sordum:
"Peki böyk bir adam be-
nim gibi toy bir gence açılır
mır'
Düşünmeye vardı:
"Ö)kvse başka birisi
var, ezbere Hikmet'i kara-
layamam."
Gozlerimin içinde bir
şeyler aradı:
"Ama istersen harca git-
sin pezevengi."
"Kimi A/iz Bey, kimi?"
"Doktor Hikmet'i, o
ujurken bile de>letin afcy-
hindedir."
'"Ölmezsek aynaya ba-
kacak yüzümüz oisun, onu
karalajamam." (Kenm
Korcan, Ateşten Koprü,
s 207)
Gerekçe
Donanma Komutanbğı
Asken Mahkemesı ka-
rannın "esbab-ı mucibe"-
sinde (gerekçeli karar) ıse
şunlar yazılıdır:
"Mazmuniardan Saatçi
Kerim Korcan ifadesinde:
Doktor Hikmet'k Fat-
ma Yalçı'yı evvela eserkri
ik gıyaben tanıdığuıı ve bir
Osırada Sansaryan Hanı'nda komünist masasının sorguculan tarafmdan işkenceyle sorguya
çekilmekte olan Kerim Korcan'ın evinde yapılan aramada, Yavuz zırhlısı gedikli üstçavuşlanndan
Şeyfi Tekdilek'in gönderdiği mektup bulunmuştur. Sorguculan en çok telaşlandıran gedikli
Üstçavuş Seyfı Tekdilek'in mektubundaki şu cümledir: 'Aziz kafadanm, gıyabi tanışmamız beni
son derece memnun etti. Emanetleri gönderiyorum, varsa bazı şeyler gönder. selam ve sevgiler.'
Muhteşem Tarcan yüzleştiımede şun-
lan söyler:
"Ben gemiden tstanbul'a izne inmiş-
tim. Sev"fi çavuş bana bir Yanm A) mec-
muası, bir de mektup verdi; ben de onları
Kerimkrin saatçi dükkanına görürdüm,
işte mesele budur."
Yavuz arhlısında askerbk görevını
yapmakta olan ağabeyisi Haydar Kor-
can'ın komutanı olması dolayısıyla gı-
yaben tanıştıklan Gedikli Üstçavuş
Seyfı Tekdilek'e bu mektubundan son-
ra üç adet kitap göndermiştır Kenm
Korcan. Muhteşem çavuşla yıizleşme-
de üç kıtabın hangilen olduğu konu-
sunda da bır çelişkı doğmaz. Kerim
Korcan, Seyfi Tekdilek'e "Babalar \e
Çocuklar, Milliyetçilik, Yirmidört
Saat" kitaplannı göndermiştır.
Bu kez Yavuz arhlısından Gedikli
Üstçavuş Seyfı Tekdilek getırilir sor-
guya Sansaryan Hanı'na. Kerim Kor-
can'la yuzleştirilirler. Sonuçta sorgucu-
lar ıçın her şey apaçık ortaya
çıkmıştır(').
Donanmada komünist bir örgütlen-
me vardır. Bu kez de bu örgütienmenin
başını aramaktadırlar. Korcan, sorgu-
gıin tanışmak üzere KrMİcım Kütüphane-
si'ne gitriğini ve Doktor Hikmet'e (Kapi-
tal'in yeni formaları çıktı mı) diye sordu-
ğunu, bunun üzerine Dr.Hiknvet'in biraz
ürkek kendisini süzdüğünü ve (boyurun
orurun) dediğini. o gün kendisi ik yeni
neşriyat ve komonist yazıcılar üzerinde
bir konuşma yaptıklarını ve konuşma-
lann tevali erfiğini \e kendisine Nazım
Hikmel'i sorduğunda (Nazım'ın kitap-
lan pek faidesiz değildir, okuyanları o
yola döndüriir, Nazım iki adamdır: Ki-
taplarında komonisttir, fakat burjuva
hayatı yaşar) cevabını verdiği. Fatma ik
de kütüphanede tanıştığını. görüşrüğünü;
kendisinin hemen daima kütüphanede
bulunduğunu, bir gün Doktor Hikmet'in
kendisine (Biz kenarda kitapçı dükkanı
açtık, bize bol bol müşteri gönderin) dedi-
ğini ve bunun üzerine kendisinin de onla-
ra vardım maksadı ik mahallede işçi ve
liseli takbekrle birleşerek bir kütüphane
açtığını. bu teşekkülden Dr. Hikmet'e
bahseltiğinde (çok iyi, kitaplan bol bol
okuyacaksınız) dediğini ve her hafta n-
yaretkrine gittikçe komonistlik hakkı-
nda bir çok şeyler konuştuklannı. bir gün
Dr. Hikmet evvelce saftığı (Babalar ve
Oğullar) adlı kitabın ikinci cildini ai-
masını kendisine teküf ettiği v akit (kitabı
beğenmediği için alama> acağını) söyk-
yince. Doktor Hikmet'in (Öyleyse ben
zarar ermeyevim. birinciyi getir de bura-
da başkasına satayım) dediğini, kendisi-
nin de cevaben (Bu kitabı sizden aldığım
İnkılapçı Vtünevver. \irmidört Saat,
Milliyetçilik. Marks-Engels Havatlan ve
diğer dört kitapla beraber Yavuz gemi-
sinde bulunan kardeşiııe gonderdiğini)
soyleyince kitaplan yerleştirmekk nıeş-
gul oİan Doktor Hikmet'in işini bırakıp
kendisine döndüğünü, uzun bir müddet
hiçbir şey demeden kendisine baktığını ve
bundan sonra da gerek Hikmet'in gerek
Fatma'nın kendisine olan muamelekrin-
de daha fazla alaka ve ehemmivet göster-
dikkrini hksettiğini, bir gün de tercümesi
yeni yapılan (Lyandırümtş Toprak) adlı
Rusça bir kitaptan Fatma V alcı bahse-
derken. bu kitabın Sovyet Rusya'dan
bahsettiğini. kendisinin ve arkadaşlan-
nui bu kitabı herhalde okumalarını tav-
siye edince Hikmet'in kızararak (Fakat
sakın yaygaraya verme, polis toplar) en-
dişesini izhar ettiğini, Fatma Y alçı'nın
(Faşizm) aieyhinde ve (Kara Befa) adlı
bir kitap tercüme ettiğini. bunun forma-
lannı kendisi >asıtasiyk Haliçmınrıkası-
nda dağıttığını ve bu suretle kendisine her
fırsatta itimat gösterdiklerini. bedava ki-
taplar vererek de kendikrine bağlılığmı
arttırdıklannı, kendisi dükkana gittikçe
onlarla beraber yemek yediğini, bu me-
yanda mahallede açılan kütüphaney i hal-
kevine veya hükürnete haber vermek is-
tediğini söyleyince, Fat-
ma'nın hükümete haber
vermenin doğru ounay a-
cağını soykdikten sonra
kendine doğru eğilerek
ve sesini yavaşlatarak
(Bu memleket en ağır
anlannı yaşıyor, dikkat-
li yüriimek lazımdır) de-
diğini ve yine kendisinin
Mecidiy eköy 'ünde
^ — — Gençkr Birliği adında
ve Şişli HalkevTne bağlı bir teşekküle
kaydo/duğunu, orada kendisine kütüpha-
ney i tanzim vazifesi verildiğini, Hikmet'-
in bu meseleye fevkalade ehemmiyet ver-
diğirü ve (Çok tabii bir şey. gençkr elbet-
te toplanacak, biz de burada bir damla
atarsakderyaolur)dediğini..." (D. III, s
16. 17. 18, 19)
YARIN: "Bahriyelller
cesur olur,
gözleri pektir.'*
ÇALIŞANLARIN SORULARl/SORUNLARI YILMAZ ŞÎPAL
'Ayhğım yanlış hesaplanmış"
: Emekli öğretmenim. Emekli aylığımı besaplarken bir
fark ortaya çıkıyor. Kişisel kanaarim. bize verilen 375 kı-
dem aylık göstergesi, hesaplamada göz önünc alınmamtş-
tır. Aşağıdaki hesaplamanın yanlış mı. doğru mu olduğu
konusunda bilgi verir misiniz?
Derecem 1, kademem 4 ve ek göstergem 2.300'dür. 28
yıl hizmetten sonra emekli oldum. Hesabım şöyle:
a) 1^00 (genel gösterge) + 2.300 (ek gösterge) =
3^00 (toplam gösterge) \ 875 (katsay ı) \ %78 (a>lık ora-
nı) = 2.593.500 TL. (genel emekli aylığı)
b) 1.000 (taban aylık göstergesi) x 1.775 (taban aylık
katsayısı) x %78 (aylık oranı) = 1.384.500 TL. (taban
emekÛ aylığı)
c) 375(kıdem göstergesi) x 875(katsayı) x %78 (aybk
oranı) = 255.937 (kıdem aylığı). (Bu kıdem aylığı maaşı-
ma ekknmemiştir.)
d) Kıdem emekli aylığım eklenseydi, maaşmı 2.593.500
(genel emekli aylığı) + 1 J84.500 (taban emekli aylığı)
+ 444.220 (özel tazminat) + 255.937 (kıdem aylığı) =
4.678.157 (almam gereken aylık)
Göriilüyor ki. aylığım yanlış hesaplanmış ve bana 255
bin 937 lira eksik ödenmiştir.
O.D.
YANTT: Yanlışlık, aylığınızı 835 katsayı üzerinden değil de, 40
puan fazlasıyla ve 875 katsayıya göre hesaplamanızdan kaynak-
lanmaktadır. 15Temmuz 1993günlü Resmı Gazete'de yayımla-
nan, 934616 sayılı Bakanlar Kurulu Karan ile. "aylık gösterge
tablosundaki rakamlarla ek göstergekrin aylık tutarlanna çevril-
mesine 1.7.1993 ile 30.6.1993 tarihkri arasında (835) katsavsı"
uygulanacaktır.
Aynca. özel tazminat da aylık bağlama oranına göre (%78'-
den)'ve l-14temmuzıçın253.840,15-31 temmuzıçın444.220TL.
üzennden hesaplanacaktır Bu verilere gore, 28 yıl hizmetı bulu-
nan. 1. derece 4. kademeden emekli olan bir öğretmenin Temmuz
1993 emekli aylığı:
a) 1.500 (genel gösterge) + 2.300 (ek gösterge) = 3.800 (top-
lam gösterge) x 835 (katsayı) %78 (aylık oranı) = 2.474.940 TL.
(genel emekli aylığı)
b) 1.000 (taban aylık göstergesi) x 1.775 (taban a> lık katsay ısı)
x %78 (aylık oranı) = 1.384.500 TL. (taban emekl'i aylığı)
c) 375 (25 ve daha fazla hızmeti olanlann kıdem göstergesi) x
835 (katsayı) = 244.237 TL. (kıdem emekli aylığı)
d) 1.500 (genel) + 6.100(ek) = 7.600 (en yü'ksek devlet memu-
ru göstergesi) x 835 (katsayı) x %4 (1-14 temmuz oranı) =
253.840TL. (özel tazminat)x%78 (aylıkoranı) = 197.995TL./
30 x 14 (gün) = 92.397 TL. (1-14 temmuz özel tazminat)
e) 7.600 (en yüksek devlet memuru göstergesi) x 835 x %7
(15-31 temmuz özel tazminat oranı) = 444.220 (özel tazminat) x
%78 (aylık oranı) = 346.491 / 30 x 16 (gün) = 184.796 TL.
(15-31 temmuz özel tazminat)
f) 2.474.940 TL. (genel emekli aylığı) + 1.384.500 TL. (taban
emekli aylığı) + 244.237 TL. (kıdem emekli aylığı) + 92.397 TL.
(1-14 temmuz özel tazminat) + 184.796 TL. (15-31 temmuz özel
tazminat) = 4.380.870 TL. (toplam emekli aylığı)
ANKARA-ANKA
MÜŞERREF HEKİMOĞLU
SHCIilere Mektup...
Bir eylül sabahı Ege'nin maviliklerine uyanmak güzel
bir olay. Karıncalar su içiyor denizde, balıklar dans edi-
yor, uzakta ida gülümsüyor, sessizliğin müziğini dinliyo-
rum balkonda. Mutlu bir an bu, doğayla bütünleşmenin
mutiuluğu Iğdeler kızanyor dallarda, denizin kokusuna
ağaçların, çiçeklerin kokusu karışıyor havada. Mavi sa-
bahı yaşıyor, anneciğime teşekkür ediyorum yeniden.
Ben de bir eylül sabahı doğmuşum, teşekkürle yaşıyo-
rum tüm yılları, iyi ki doğdum şarkısını söyleyerek.
Umudumu soldurmayarak. Yaşama sevincimi yitirme-
yerek. Sevdiklerime seslenerek, uzaktan, yakından,
dünyanın her köşesinden seslenişlere sevinerek. Ge-
çen yıl bu balkonda bir araya gelen dostlardan kimi yok
bugün, kimi hasta, kimi dünyamızda değil artık. Kimbilir
gelecek yıl yeni boşluklar olacak belki, kim ölecek, kim
kalacak hiç belli değil, ama hiç ölmeyecek gibi yaşamak
gerekiyor, çevremizdekileri kucaklamak, tüm sorunları
çözecek gibi güçlü ve umutlu olmak... ida gibi gülümse-
mek dünyaya, hoşgörüyle, sevgiyle sarılmak insanlara.
ölülerimiz var, hastalarımız var, sarılmayan yaralan-
mız, dağlar gibi sorunlarımız var Umutsuz ve sevgisiz
aşamayız bu dağları. ölülerimiz rahat uyumaz sonra,
hastalarımızın gözü açık kalır. Yanm kalan bir şarkının
özlemini dindiremezsek yeni şarkılar söyleyebilir mi-
yiz?
Eylülde doğanların hepsi benim gibi iyimser mi bilmt-
yorum, ama bu mavi sabahı karamsar selamlamak ko-
lay değil. SHP kurultayını da mavi bir olay diye yorumlu-
yorum ben. Başkan adaylarını kutlamak istiyorum
Guzel, uygar bir yarış sergıledıler. Yarış boyunca güzel
olaylar yaşandı ülkemizde Ekranlarda ilginç tartışmalar
oldu, basında ilginç yazılar ve yorumlar. Elbet olayı çar-
pıtmak, yozlaştırmak çabaları da var, ama gerçekler
çarpılmıyor! Kurultay öncesi SHP'nin soluğunu kesmek
için yoğunlaşan çabalar da başarılı olamadı
Murat Karayalçın'ı yıllardır tanıyorum. Planlama'dan
başkent başkanlığına kadar değişik görevlerde yakın-
dan izledim. Çalışkan, üretken, dahası iyimser bir kişi.
Uzun kolları var, herkese sevgiyle sarılıyor, SHP Genel
Başkanı olduktan sonra yaptığı konuşma da gösterdi,
ona karşı olanları da kucakladı. SHP'nin birlikte çalışa-
rak güçleneceğini, solun bütünleşeceğini savundu. PM
oluşurken özverileri de kanıtladı sözlerini. Bence öteki
SHP'lilerin de sözlerini kanıtlaması gerekiyor. Güzel
sözler, sloganlar, sola açılışlar. birlikteliğe çağrılar da
kanıtlanmalı artık Sözlerle değil davranışlarla. Karşı
karşıya değil yan yana. Ortak bir savaşla, sorumluluğa
katılarak. SHP'nin geçmişinden ders alarak geleceğe
yönelmek gerekiyor şimdi Geçen seçimi anımsayıve-
rin! Seçim bölgesinde de kampanyaya katılmayanlar
oldu. başarısız bir sonuca umut bağlayanlar, yıldız sön-
dürerek yıldızını parlatma çabaları... Ama sonunda hal-
kımızın ufkunu kararttılar! Bundan sakınmak gerekir.
Siyasal bir kuruluşta kişisel başarılarla yol alınamıyor,
güzel ürünler ortak çabayla oluşuyor her zaman. Belli
koltukları yıtirmek nedeniyle yaşanan düş kırıklığı SHP'-
nin yandaşlarında umutsuzluk yaratmamalı bence.
Hasan Esat Işık saygınlığı giderek artan bir devlet
adamı değil mi? CHP'ye katılması önce hayli yadırgandı,
akrabalarından da söz edildi. kontenjan adaylığına karşı
çıkıldı ama herkes utandı sonra! Hasan Işık iyi bir CHP'li
oldu, seçim bölgesinde oyları katladı, CHP yönetıminde
önemlı gorevler aldı, görevlerıni başardı. Genel Sekre-
ter Orhan Eyüpoğtu'nun sözlerini SHP'li dostlarıma da
duyurmak ıstiyorum. Yönetim kurutunda çok tartıştığı-
mız bir üye Sayın Işık, dedi bir gün rahmetli Eyüpoğlu,
tepkisini içtenliklebelirtir, ödün vermez ama bellibiruz-
laşmayla alınan karan içtenlikle benimser, sonuna ka-
dar savunur sonra!
Dışardan şarkı söylemeyi sevmezdi Hasan Işık. De-
mokrasinin tek şarkıcılarla değil, koronun ortak sesiyle,
bir orkestrasyonla, değişik sesler, değişik çalgılar ara-
sında bir uyumla gelişeceğine inanırdı. Işığı genç politi-
kacıları da aydınlatsın.
•••
Karayalçın ve arkadaşlarını ortak bir şarkı dinlemek
özlemiyle selamlıyorum ben. Selamıma başkaları da
katılıyor bu kıyılardan, mavi bir mektuba imza atıyorlar.
Kimlerin ımzası derseniz, başta veteriner karı-koca Ye-
şiladalar, kimi 27 Mayısçılar, emekli öğretmenler,
emekli valiler, balıkçılar, başka saücılar, üniversite dip-
lomasıyla bakkal çırakhğı yapan genç delikanlılar, genç
kızlar, sonra mavi deniz, karşıda İda, dağlar, balıklar,
kuşlar, ağaçlar veçiçekler.. Kimi tatil dönüşü SHPörgü-
tüne katılmak kararını açıklıyor, kimi umudunu, beklenti-
lerini. Kimi özlediği sözleri duymanın coşkusunu bildir-
memi istiyor, kimi belli ilkelerin vurgulanmasından
duyduğu mutiuluğu, Kurtuluş Savaşımızdan, Kuvayı
Mılliyecilikten, Atatürkçülükten, laiklikten ödün verme-
menin gerçeğini yaşamak özlemini... Mavi denizin, ba-
lıkların, kuşların, orman ve dağların özlemi de sevgi ve
ilgi elbet. Kirlenmemek, güzelliklerini korumak istiyor-
lar.
Sözün kısası özlemi yeniden tatlandıran bir kurultay
yaşamanın sevinciyle dolu bir mektup bu. Adresi de açık
ve seçik. Yanıtını yaşamak umuduyla.
BULMACA
1 2 3 4SOLDAN SAĞA:
1/ Üzerinde desen bulun-
mayan, ince dokunmuş,
parlak ve tok ipeklı ku-
maş... Birnota. 2/Hubu-
bat tozu... Yasama mec-
hslerinin birleşünlerinden
her biri. 3/ Bangladeş'in
başkentı... Ender. seyrek.
4/ Elı açık. cömert, yiğit...
Halk dilinde pancara ve-
rilen ad. 5/ İnce ve parlak
nakış... Ekmek ufağı 6/
Hindıstan'da halkın ay-
nlmış olduğu birbirine
karşı kapalı sınıflann adı... "- - -
boyu üç servı , Demek ki Levni
geçmiş buralardan" (İlhan Berk).
7/ Yabancı... Erkek keçi. 8/ İs-
kambildeki karo rengine venlen
bir başka ad... Bizmutun simgesi.
9/ Müzikte. armoni kurallanna
göre üst üste bındirilmiş sesler...
Osmanlı devleti ile Rusya arasında
1711 'de yapılan savas.
YUKARIDAN AŞAĞrV A:
1/ Beceriksiz. güçsüz ve görgüsüz
kimse... Borç ödeme. 2/ "Anastas mum satsana" örneğinde ol
duğu gibi. tersinden okununca da aynı anlamı veren söz. 3
Ayru adh ağaçtan elde cdilerek saç ve elleri boyamakta kullanı
lan toz... Numaranın kısa yazılışı. 4/ Memeli bir deniz hayva
nı... Bir asitle bir alkilden meydana gelen bileşik. 5/ Bir yanşu
belirli uzakhğı kapsayan bölümlerinden her biri... Deriden sı
zan sıvı. 6/ Kenar süsü... Bir gıda maddesi... Uygun, tıpatıp ge
len. 7/ Meüh Cevdet Anday'ın, Yusuf Kurçenli tarafmdan fılm
de aktanlmış romanı. 8/ Rakı... Bir gösterme sıfatı. 9/ KemıkJ<
rin yuvariak ucu... Gümüşhane'nın bir ılcesi