Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 18TEMMUZ1993 PAZAR
10 PAZAR KONUKLARI
Azerbaycan'da meşndyetisavıuuutuuhk
SUNUŞ: Sovyetler Birliğidağıldıktan sonra bu
koca imparatorluğa bağlı cumhuriyetlerayrı ayrı
yaşam savaşı veriyor, kendilerineyenisistemler
kurmaya çalışıyorlar. Hepsinin işi çok zor.
Bu arada en zor durumda olanlardan birisihiç
kuşkusuz Azerbaycan. Azerbaycan, biryandan
kendi iç bünyesindekikarışıkhkların üstesinden
gelmeye çabalıyor; biryandan da Ermenistan 'la
arasındakisavaş sürüyor. Kısa süre önce üstelik bir
askeridarbe deneyimigeçirdi. Darbe karşısında
Türkiye 'nin tutumu eleştirildi. Azerbaycan 'daki
son gelişmeler üzerine bu ülkede ayrıntüı incelemeler
ve çalışmalaryapan Marmara Üniversitesi.
Uluslararası İlişkiler Bölümü öğreîim
üyelerinden Doç. Nihal İncioğlu ve Boğaziçi
Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası
İlişkiler Bölümü'nden Yrd. Doç. Gün Kut'la
konuştuk.
Söyleşi Leyla Tavşanoğlu Konuklar Yrd. Doçent Gün Kut Doçent Dr. Nihal incioğlu
Gün Kut: Türkiye önemli
bir fırsat kaçırdı
1
zerbaycan'daki darhenin uluslararası yansımaian
ve Tûrkiye'yle iüşkilere etkileri sizce ne oldu?
A'LT-Darbe hem beklenıyordu. hem beklenmı-
yordu dijebiliriz. Azerbaycan'ın bu kadar yumu-
şak bir geçişle Sovyetler BirJiği'nden kopması, de-
mokraiik bir devlet yapısını kurması ve yerleştir-
mesi, ekonomisini pazar ekonomisine göre düzen-
leyip Batı'ya açılması ve bu yolla dünya ile entegre
olması zaten bu kadar kısa bir sürede kolayca başanlacak bir iş
gibi görünmüyordu. Bu konuda birtakım sorunlar çıkması nere-
deyse doğal karşılanacaktı. Yalnız Azerbaycan, diğer Türk cum-
huriyetlerinden farklı otarak demokratik biryapıyı yerleştirmeyo-
lundakı adımlara öncelik vermesı nedeniyle dikkat çekmiştı. Geçiş
dönemınin yarattığı istikrarsızlığın demokrasi tercihine fatura
edıimesi Azerbaycan'ın bir ıç sorunu oldu. îlk tepki. Ruslar geri
geliyor. idi. Ama bunun gerçekçı bir yorum olmadığı sonradan
anlaşıldı. Çünkü Azerbaycan'a Ruslar'ın geri gelmesi kolay değil.
Haydar Aliyev'i de Rusya'nın adamı olarak algılamak doğru
değil. Çünkü Azerbaycan'ın Ruslarla milli bir sorunu var.
Azerbaycan halkına
Rusya'yla bütünleşme
alternatifini sunmak iç
siyaset açısından
gerçekçi değil. Aynca
Karabağ krizinin ar-
kasında Rusya'yı görü-
yor. Bu tepki, gerçekg
bir yorumla şu anda
içinde bulunduğu du-
rumla Rusya'nın Kaf-
kasya'da süregelen
kanşıklıklardan çıkar
sağladığı, dolayısıyla
şunun ya da bunun
yanmı tutmaktan çok
bu kanşıklıklann sür-
mesinin kendi iç işlerini
toplayıp yeniden Kaf-
kaslar üzerinde etkili
güç olma durumuna
gelinceye kadar Rus-
ya'nın işine geldiği yo-
"rçndaydı. Bütün bu ve-
fflerin iştğında Azer-
baycan'dakı darbenin
arkasında Rusya var
demek kolay değil.
Ama bu konuda ciddı
kanıtlar ortaya çıkarsa
o başka. Bunun arkası-
nda olsun olmasın,
Rusya'run bu darbe-
den ve benzeri
kanşıklıklardan çıkar
sağladığı bir gerçek.
- Bunun, uzun, ya da
orta vadeti sonuçları ne
olabilir?
KUT - Türkiye'nin
bölgesel güç olarak
kendini algılatma ça-
bası ciddi bir hasar gör-
müştür. Türk dış politi-
kası, özellikle Azerbay-
can konusunda şunun
üzerine kuruluydu:
Azerbaycan bizim için
çok önemlidir. çünkü
komşumuzdur.
Kafkaslar ölçeğindeki
dengeler açısından
önemlidir. Türkiye,
Azerbaycan'da
bölgesel güç olma
fırsatını ele geçirmiş.
Fırsat demek de belki yanlış. Çünkü kendi isteğiyle değil, konjonk-
türiin getirdiği bir rol üstlenmiş. Tûrkiye'nin fırsatlarla tehditleri
iyi değerlendinp bir denge kurması lazımdı. Bu dengeyi orta
ölçekli, bölgesel bir güç olarak kurmanın bir tek yolu var: Komşu-
lanmızın üzerindeki gücümüzü ancak onlara sağladığımızçıkarla-
ra dayandırabiliriz. Bölgesel güç olarak Tûrkiye'nin bunu
yaparken başanlı olması meşruıyetten yana olmasına bağlı. Ancak
meşru tarafı savunmanın güçlüğünü de kendi yanımıza alırsak bir
takım şeyler başarmamız mümkün. Azerbaycan'da Tûrkiye'nin
kaçırdığı fırsatın bu olduğunu düşünüyorum. Meşruiyetten yana
olmanın avantajını Türkiye o bir anlık kararsızhk nedeniyle kulla-
namadı. Bunu örneğin ABD kullandı. Oysa bunu Türkiye
yapmalıydı. Çünkü Türkiye bütün dünyaya dedi ki: Bir Türkiye
modeli vardır. Türkiye modeli, Türluye'nin geçmişındeki bır takım
olaylann Kafkaslar, ya da Orta Asya'v, a yansıtılması değil.
- Peki, bunu neden Türkiyeyapsın da bir başkasıyapmastn?
KUT- Türkiye dedi ki: Benim bir modelim var. Ben demokra-
tikim, laikim, pazar ekonomisine geçişi sağlama çabasındayım,
Batı'ya dönüğüm ve nüfusunun yansından çoğu Müslüman olan
bir ülke olarak Orta Asya Tüjk cumhuriyetleriyle kültürel. tarihi
ve dil bağlanm var. Diğer ülkelerin tersine bunİarla benim bütün
komünikasyon kanallanm açık. Siz benim gibi bir ülke mi, yoksa
sürekli istikrarsızlığa düşmüş kan dökülen ülkeler mi istersiniz?
Tabii Batı açısından bakılınca Türkiye tercihi çok acık. Tûr-
kiye'nin bunu yapıp yapamayacağı sorusu vardı. Bu. Türkiye içın
bölgesel güç olarak hem kendinin. hem o ülkelerin, hem Baü'nın.
hem de hatta Rusya'nın çıkanna olacak bir roldü. Türkiye baştan
Pan-Türkizm gibi söylemleri de reddetti. Reddetmekle kalmadı,
ciddi kanıtlar da gösterdi. Bölgesel güç'olarak etkili olmanın yolu
da Türkiye modelini meşruiyeti savun-
maktı. Türkiye bu fırsatı kaçırmış oldu.
Inandınalığı ve güvenilirliğine zarar ver-
di.
- Azerbaycan'la ilişkileriaçısından Tûr-
kiye'nin meşruiyeti savunmakta gösterdiği
kararsızhk ne sonuçlara yol açabitir sizce?
KUT - Azerbaycan-Türkıye ilişkileri
çok fazla değişmez. Bir sonuç, Türkiye'-
nin bölgesel rol oynama yeteneğinin sor-
gulanması olur. Türkiye, bu ülkelerdeki
seçimlerle iktidara gelmiş meşru hü-
kümetlerle ılişkiye geçer diye bir kural
yok. Öbür cumhuriyetlerde eski dönemde
kurulan hükümetler sürüyor. Ve siz
devlet olarak bunlarla ilişkileri yürütmek
zorundasınız. Sonuç olarak Azerbaycan'-
da hangi hükümet olursa olsun Türkiye'-
den bir şeyler beklemek zorunda. Türkiye
bir şeyler veriyor, verebilecek durumda.
Bu ülkelere. yeteri kadar güç kullanacak
düzeyde çıkar sağlıyor.
- Bu arada Azerbaycan'ui tran'la ilişkileri ne durumda? Çünkü
İran 'ın Azerbaycan'da etkili olma çabalan biUniyor.
KUT- Batı Avrupa basınında, uzun süre, Orta Asya'da Türk-
İran çekişmeşi yolunda yansıtılan görüşlere kesınlikle katılmıyo-
rum. Burada İran'ı anlamak lazım. iran. Sovyetler Birlıği'nindağı-
lmasından sonra ciddi bir varolma sorunuyla karşı karşıya kaldı.
İran'da sayılan 15 ıla 20 milyon olduğu söylenen Azeri, iki milyon-
dan fazla da Türkmen var. İran çok kanşık bir ülke. İran rejimı,
dünyadan soyutlanmış, cezalandınlmak istenen bir rejim. Bırakın
başkalan üzerinde etkili olmayı, kendinin yok olmasını engelleme
çabasına girdi. Bu çaba içindeki bir ülkenin müttefık araması en
doğal şey. Ama müttefık ararken ilginç bir ikilemle karşılaştı. İran,
kendınden beklendiği gibi bu ülkelerle ittifak ararken din ortak
paydasının altını çizse. kendi Şii dünya projesine uygun bir tek
Azerbaycan var. Tacikistan dahil. diğer bütün Türki cumhuriyet-
ler Sünni. Dil ve etnik yakınlığın altını çizse zaten Türkiye'nin oy-
nadığı kartı oynayacak. yani sonuçta Türkiye'nin eline oynaya-
cak. Asıl büyük çoğunluk Türkçe konuşuyor. Baştan beri îran'ın
işi çok zordu. ümitsiz bir çaba içindeydi. Ve o çabayı hala
sürdürmek zorunda.
Aksi halde dağılma
tehlikesiyle karşı karşı-
- İran'm, Azerbay-
can 'ı, kendiirticaifaah-
yetlerine çekmek iste-
diği haberleri bastnda
epeyceyer alnuştt. Böy-
le bir durum gerçekten
sözkonusu muydu?
KUT - Bence değil-
dı. Çünkü Azerbaycan
laık bır ülke. 70 yıldır
laik olan bir ülkenin
bırdenbire ırticaı bir
faaliyete cevap verebil-
mesi kolay değil. Çün-
kü bu biraz da kültürel
dönüşüm meselesi.
- Azerbaycan 'ın gele-
ceğiniıt petrolde yattığı
söyleniyor. Bu sizce
gerçekçi bir değerlen-
tb'rme mi?
Af£T-Oldukça ger-
çekçi. En kolay pazar
saglayacağı şey petrol
ihracatı. Darbenin ge-
risinde petrol bulundu-
ğu yorumlanna katı-
lmak mümkün. Rusya
ve Ukrayna dışında
Sovyetler Birlıği'nde
üç büyük petrol ve do-
ğalgaz üreticisi cumhu-
riyet vardı. Binsi Ka-
zakistan. birisi
Türkmenistan. diğeri
de Azerbaycan.
Bu sermayeyi bulma
konusunda tek olanak
petrol ihracatı. Eski-
den bütün petrol
Moskova'ya akıtılı-
yordu. Bu petrolü bir
şekilde Batı'ya doğru
göndermek lazım.
Türkiye mi. Rusya mı,
yoksa İran üzerinden
mi gönderelim tartı-
şmalan çıktı. Türkiye'-
nin büyük projesi
doğrultusunda baş-
langıçta herkesin terci-
hı petrol ve doğalgaz
boru hatlannın Türkiye üzerinden geçmesiydi. Ama bu boru
hatlannın Türkiye'den geçmesi için Kafkaslar'ı aşması
gerekiyordu. Ama Kafkaslar'da durum istikrarsızdı Kimse
burada petrol boru hattı yapmaya yanaşmıyordu.
İstikrarla demokratik meşruiyetçiliğin birbirine alternatif ola-
rak gösterilmesi aldatıcı bir ikilem. Demokratik meşruiyetçi bir ik-
tidar, sorunlarla karşılaştığı zaman onu darbeyle deviren o sorun-
lan çözüp istikrar getirecek diye bir şey olamaz. Azerbaycan'da
beklenen, bir ölçüde bu oidu. "Elçibey bir şey yapamadı. Darbeci-
lerin desteğiyle iktidara gelen Aliyev bu işi bâşanr" düşüncesi
hâkimdi. Ama darbeyle gelen, başka darbelenn yolunu açıyor.
- Azeriler Türk modeli derken bu darbeleri de mi örnek abhlar ?
KUT - Modelden kasıt Türkiye'nin tarihi geçmişi olsaydı öyle
diyecektim. Ama Allah'tan Türkiye'nin modelden kastı o değildi.
Gence'de isyan başladığı anda Türkiye, demokratik meşru bir
rejime karşı silahlı güç kullanmanın AGİK belgelerinde mahkûm
edildıği ilkesinden hareketle Azerbaycan'a kararlı bir sinyal gön-
derseydi ış bu duruma gelmezdi. İstikrar yine, ama demokratik.
meşru yollardan sağlanırdı.
- Türkiye 'nin darbe karştsuıaakikararsızhğı, daha ağnr bir deyim-
le basiretsizHği, AzerbaycanV bu noktaya getirdi diyebihr nüyiz?
KUT - Darbenin bu kadar kolaylıkla başanya ulaşması büyük
ölçüde Türkiye'nin gönderdiği sinyallerin çelişkili olmasından
kaynaklandı. Bunu da içişlerine kanşmama görüntüsü altında
yaptı. Oysa böylece içişlerine kanşmış oldu. Asıl içişlerine kan-
şmamak, 'güç yoluyla meşru hükümetleri değiştirmek' AGİK bel-
gelerini imzalayan ülkelerin içişleri değildir tavnndan hareketle
meşruiyeti savunmak olurdu. Meclis'e, istediğinizi yapın, sinyalini
vermekle aslında Elçibey aleyhine içişlerine kanşmış oldu.
Türkiye'nin fırsatlarla tehditleri değerlendirip
denge kurması lazımdı.. Bunu yaparken
başanlı olması meşruiyetten yana olmasına
bağlı. Meşru tarafı savunmanın güçlüğünü de
yanımıza alırsak başarmamız mümkün.
Kaçınlan fırsatın bu olduğunu düşünüyorum.
Nihal incioğlu: Model
olmanın koşulu, tutarlılık
zerbaycan 'ın kendisiyasi, ekonomik sorunları var.
Bu arada Ermenistan 'la savaş sürüyor. Son olarak
da darbe oldu. Siz Azerbaycan'dakidarbenin
nedenini nasüyorunüuvorsumız?
İXC/OĞLU- Çeşit'li muhalefet odaklan var ül-
kede. Darbe öncesi Cumhurbaşkanı Elçibey. Par-
lamento secimleri Muttalibov döneminde
yapılmış. Halk Cephesi'nin iktidara gelişıyle bir-
İikte Yüksek Sovyet ıçınden 25 eski komünıst, 25
de demokratik blok mılletvekıllen Millı Meclis'ini oluşturmuşlar.
Öncelikle ülkenin önünde hangi sorunlann olduğuna bakmak
lazım. Demokratik, insan haklanna önem veren bir hukuk devleti
kurulmaya çalışılıyor. Gecmişte bir anayasa, bir sistem var, ama
kurulmak istenen tamamıyla yeni bır sistem. Sovyetler Bırlıği'nin
dağjlmasından sonra kurulan diğer Türk cumhuriyetlerini düşü-
nürsek Kırgızistan haricinde hiçbirinde bu değişim olmadı.
Lıtvanya'da da Halk Cephesi iktidara gelmiştı. ama sonra se-
çimlerde eski komünistler geri döndü. Azerbaycan adeta tek başı-
na örnek oluşturacak nitelikte bir ülke. Bir yanda savaş sürüyor.
Bütçenin yüzde 50'si
savaş harcamalanna
gidiyor. Normal za-
manda ülkenin o kadar
askeri harcama yap-
ması gerekmezken sa-
vaştan dolayı kaynak-
lann önemli bir kısmı
eriyor. Bu arada bir
devlet kurulmaya
çalışjJıyor. Eskı ku-
manda ekonomisinden
pıyasa ekonomisine ge-
çiş doğrultusunda dö-
nüşümler gerçekleşti-
rilmeye çalışılıyor. Bü-
tün bunlar da siyasal
hak ve özgürlüklerin
hıçbir şekilde kısıtlan-
madığı, muhalefetin
her konuda fikrini ra-
hatça ifade edebildiği
çoğulcu ve demokratik
bir ortamda yapılıyor.
3 u insanı ç<5k eikîfi?'.
yor. Bu tür dönüşüm-
ler sırasında güç tek bir
merkezde tekelleşir.
Ancak dönüşüm ger-
^ çekleştikten sonra yeni
" düzenlemelere gıdilir.
Azerbaycan'da bun-
lann hepsi bir arada
gerçekleştiriImeye
çalışılıyor. Elçibey, za-
manında gerekli dönü-
şümleri gerçekleştire-
medi diye çok eleştiril-
mişti. Yeni anayasayı
şu andaki Milli Meclis
yapıyor. Halk Cephe-
si'nin Milli Meclis'te
zaten çok az bir çoğun-
luğu vardı. Gecmişte
Halk Cephesi'nde olup
daha sonra yeni bir
partı kuran İtibar Me-
medov unsuru da var.
İtibar Memedov'un
kendisinin önemli bir
politik gücü olduğu
söylenebilir. Fakat
yeni devletin hangi ıl-
keler üzerine kurula-
cağı konusunda bir
konsensûs yoktu. Elçi-
bey ve Halk Cephesi başkanlık sistemıni isterken. İtibar Meme-
dov'un Milli İstiklal Partisi parlamenter sistemi savunuyordu.
Anayasayı da Milli Meclis'in oluşturması gerekirken Meclis'te de
tam bir mutabakat sağlanamıyordu. Bir sorun da piyasa ekonomi-
sine geçişte yaşanıyordu. Özelleştirmenin biçımi üzerinde tam bir
konsensiİssağlanamamıştı.Kanunçıkmıştı.aınahâlâtartışıbyordu.
- Yani helh bir bastbozukluğu da beraberinde migetiriyor?
İNC/OĞLU- Bunu başıbozukluktan çok yeniyi deneme kaygısı
olarak gözlemledim. Elçibey, "Biz bunun çoğulcu ve demokratik
ortamda oluşmasından yanayız. Dolayısıyla zaman kaybetmemiz
de normal" görüşünü savunuyordu. Bu bence farklı bir deneyimdi.
- Peki belE bir sistematiği var mıydı?
İ1SCİOĞLU - Sistematik oluşturulmaya çalışılıyordu. Siyasi
Partiler Kanunu da çıkmıştı. Ama Siyasi Partiler Kanunu cık-
tıktan sonra bu yılın ocak ayında kurulan parti sayısı 24-25'ti. Şu
andaki parti sayısı ise 30'un üzerinde. Düşünün, yedi miljonluk bir
ülkede 30'un üzerinde siyasi parti.
- Elçibey'in yönetimi sırasinda belü bir iktidar boşluğu olusmuş
muydu?
INCİOĞLU- Ben buna iktidar boşluğu diyemiyorum. Elçibey
cumhurbaşkanı seçildikten sonra başkanlık sistemine doğru bazı
düzenlemeler yapmak istiyordu. Aslında iki sistemin kanşımı gibi
bir sistem oluşmuştu. Bir yanda parlamento vardı. bir yanda da
cumhurbaşkanınm üst düzeyde atadığı. onlann tabiriyle "Prezi-
dant aparat" denilen danışmanlar kurulu...
- Darbeye yol açaıt nedenler sadece bunlar mıydı?
İKCİOGLU- Ben orada, "Bir darbe olabilir mi? Otoriter bir re-
jime doğru gidiş olabilir mi?" diye hep baktım. Gerçekten demok-
ratik hak ve özgürlüklerin sonuna kadar kullamldığı bir ortamda
PORTRE
Yrd. Doç. GUNKUT
Boğaziçi Üniversitesi
Siyaset Bilimi ve
Uluslararası İlişkiler
Bölümü 'nde yardıma
doçent. 1987 yilmdanbu
yana Boğaziçi
Üniversitesi 'ndegörevli.
Doktorasuu A BD 'de yaptı.
Birgrnp üniversite öğretim
üyesinin Orta Asya Projesi
çerçevesinde
Azerbaycan 'da temaslarda
bulundu; bu ülkenin siyasi,
ekonomik durumuvla ilgili
ayrmıılı bir çalışma yaptı.
PORTRE
Elçibey, darbede Bakü'yü terk etti, "İasanları biıbirierine kırdırmam" dedi. Bu çok önemli bir seçim.
yeni bir devlet kurmanın çok zor bır ış olduğunu gözlemledim.
Bazı güç odaklannm muhalefeti tamamen kişisel. iktidar hırsından
kaynaklanıyordu. İtibar Memedov buna bir ömek. Elçibey bir an-
lamda, akıntıya kürek çekmeye çalıştı, diyebilirsiniz. Ama ben
onun mücadelesini çok saygıdeğer buluyorum.
Bakü'de Halk Cephesi'nin silahlı gruplan var. Elçibey. darbe
karşısında onlan harekete gecirmeir yerine Bakü'yü terk etti,
•"İnsanlan birbirlerine kırdırmam" dedi. Bu çok önemli bir seçim.
Azerbaycan AGİK üyesi olmuştu. AGİK sözleşmesıne göre as-
keri darbeler artık bir ülkenin iç işi sayılmıyor. Dolayısıyla "Bu
darbe Azerbaycan'ın kendi iç işi" dıyerek bır askeri darbenin sıne-
ye çekilmesinin gerekmedigini düşünüyorum. Azerbaycan'da en
önemli başka bir muhalefet odağı da eski komünistlenn oluşturdu-
ğu Haydar Aliyev'in partisiydi. Burada dikkat çeken şey muhale-
fetin kişisel düzeyde yürütülmediğiydi. Parti esas olarak Latın alfa-
besine geçişe. Türkçenin resmi dil olarak kabul edilmesine karşı
çıkıyor. Azerbaycan'ın Birleşik Devletler Topluluğu'nda kalması
gerektiğini savunuyordu. Bu görüşleri destekleyen Aliyev'in Yeni
Azerbaycan Partisi dışında başka partiler de vardı Elçibey'in Batı
seçimine karşılık bura-
da Rusya-İran-Türki-
ye arasında üç ayaklı
bir polıtıka izleme
eğilimı vardı. Bir baş-
ka muhalefet odağı ise
Azerbaycan'daki çeşit-
li azınlıklann oluştur-
duğu partılerdi. Ulke-
de nüfusun yüzde 15'-
ini azınlık gruplan
oluşturuv or.
İtibar MenKv..
dışında bütün muhale-
fet liderlen bir seçim
olduğu takdırde bu ka-
dar bölünmüşlük
karşısında hiçbir parti-
nin tek başına seçimle-
ri kazanamayacağını
kabul ediyorlardı. Bu-
nun için de bir blok
oluşturma nıyetlerini
açıkça ortaya koyu-
yorlardı. Azınlıklar ve
Rusya yanlısı Sosyal
Demokrat Partı arası-
nda zaten bir blok da
oluşmuştu. Aliyev'in
partisiyle diğer eski ko-
münistler de bu blo-
kun içinde yer almaya
yönelmişlerdi. Bunlar.
"Er geç İtibar Meme-
dov da bize katıla-
caktır" diyorlardı.
Darbeden önce hep
seçimlenn olabileceği
düşünülüyordu. Ama
muhalefetin ıddiası se-
çimin iktidar tarafı-
ndan geciktinldığiydi.
"İktidar vaat ettıği gibi
sonbaharda seçim
yapmazsa bir halk ha-
reketi oluşturacağız.
Bu ıktidan uzaklaştı-
racağız" diyorlardı.
Seçim kanunu yapı-
Imamıştı. Anayasa
oluşturulmamıştı. Bir
de üstelik ülke savaş
halindeydi.Özetlersek
herkes iktidar olmak
istiyor, herkes birbirini
kötülüyordu.
- Peki, Azerbaycan 'da bundan sonra ne olur?
tSCİOĞLU- Büyük bir belirsizlik var. Suret Hüseyinov dar-
beyi vaptı, Başbakan oldu. Bütün askeri gücü elinde topladı. Ama
şimdi Gence'de.
Azenler savaşta yine başansızlar. Demek ki savaştaki başan-
sızlıktan sadece Elçibey sorumiu değilmiş. O gerçek ortaya çıktı.
Bir yanda Halk Cephesi varhğını koruyor. Bakü'de 6-7 bin kışinın
kalıldığı yürüyüşler oluyor. Halk Cep'hesi'ni destekliyorlar. Oysa
iktidan destekler mahiyette yürüyıişier yapılmıyor. Elçibey'in ken-
disi hâlâ önemli. Zaten şu anda da yasal cumhurbaşkanı. Aliyev'e
baktığımızda parlamentoda önemli bir desteği olmadığını göriiyo-
ruz. Parlamentodaki 25 eski komünist daha çok Muttalibov
yanlısı. İtibar Memedov'un partisi var. Bunu bir denklem olarak
kabul edersek denklemın içinde Muttalibov'un da bulunduğunu
görüyoruz.
- Azerbaycan'ınyarı nüfusundan da küçük olan Ermenistan, sa-
vaşın şu ankigalibi ve Azeri topraklaruu kontrol ediyor...
İ.\CJOĞLU-Evet... Hep Azenler'ın Kurtuluş Savaşı'ndaki gibi
savaşmalan gerektiği örneği gösterilerek, "Siz niye savaşmıyorsu-
nuz?" diye soruldu. Ama unutmamak gerekiyor ki o dönemde
Türkiye'nin komutanlan hep Osmanh komutanlan. Bir devlet,
ordu geleneği var. Ama Sovyet ordusu içinde Azerilere silah kul-
lanmak bile öğretilmemiş. Ordar hep geri hizmetlerde kullarulmı-
şlar. Dolayısıyla da savaşmayı bilen bir millet değil. Azerilerden
birdenbire çok şey beklendi gibi geliyor. Şunu da unutmamalı: Sa-
vaş içinde olunmasına karşın yedi-sekiz aylık bir süre içinde de çok
önemlı şeyler gerçekleştirdiler.
Türkiye. Azerbaycan'a çok faydacı gözle baktı. Hep, "bu ülke
bize ne getinr" düşüncesinden hareket edildi. Ama mesele sadece o
değil. Biz bugün kendimiz için demokrasi-
yi, insan haklannı, hukuk devletini savu-
nuyorsak, askeri darbelere karşıysak,
bunlan savunan uluslararası kuruluşlar
içinde yer alıyorsak, ilkelerde tutarlı ol-
mamız gerekir diye düşünüyorum. Biz
hep. "Evet, biz demokrasiyi hak etük.
ama Azerbaycan henüz haketmedi", diye
baktık hep. Bu. Batılılann da azgelişmiş
ülkelere bakış tarzı. Bizde de benzer bir
çifte «tandart gelişti. Tarihin bu dönemin-
de ilkelerde tutarlı olmayan ülkelerin mo-
del oluşturabileceklerini düşünmüyorum.
Türkiye modeli Türk cumhuriyetlerin-
dekı dönüşümler açısından önemliydi.
Azerbaycan olayında, Türk modeli değil,
"işimize kim yarar" diye bakıldı. Yani
Türk dış polıtikası faydacılığı çok vurgu-
ladı gibi geliyor bana. Oysa önemli bir de-
neyim vardı orada. Onun yaşatılmasında
Türkiye'nin önemli katkılan olabilirdi.
Azerbaycan AGİK üyesi olmuştu. AGİK
sözleşmesine göre askeri darbeler artık bir
ülkenin iç işi sayılmıyor. Dolayısıyla "Bu
darbe Azerbaycan'ın kendi iç işi" diyerek
bir askeri darbenin sineye çekilmesinin
gerekmedigini düşünüyorum.
Doç. Dr. NİHAL
İNCİOĞLU
1951 Gaziantepdoğumlu.
1971 'de ODTÜSosroloji
Bölünm'nübitirdi. İ978'de
Marmara Üniversitesi'ne
asistan olarak girdi.
Önce Kamu Yönetimi.
daha sonra Uluslararası
İlişkiler Bölümü 'nde
öğretim üyeliği yaptı.
Doktorasmı 1983'te verdi.
1991 'desivaset re sosyal
bilimler alamnda doçent
oldu.