Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 24 HAZİRAN1993 PERŞEMBE
12 DIZIYAZI
Ocalan,
UĞUR MUMCU'NUN
SON ARAŞTlRMA_Sl- —•
milliyetciüniversitededevnimci
uhtann evı komando askeri ta-
rafından çevrilmişti.
Sabahın beşiydi, gün yeni
ağanyordu.
"TesBm ohm" çağnlanna
karşı Çayan ve arkadaşlan,
"İngflizler etimizde. Teslim ot-
mayacağız. Çarpışacağız. İngi-
lizler burada ölecek" yanıtını
verdıler.
Koyü saran askeri birliğin
komutanı, "İngüizlerin orada
olduğuna inanmıyoruz" diye bağınnca bin Ka-
nadalı, ikisi İngiliz rehin pencereden göstenldi.
Kaçınlan ve elleri ayaklan bağlanan yabancı
teknısyenler "Ateş eöneyin, ateş ederseniz bizi
öldürecekler" diye bağırdılar.
Bu konuşmalan uzun süren bir sessızlik ızle-
di
Evin çatısına üç kişi çıkmışlardı: Mahir Ça-
yan, Ertuğrul Kürkçü ve teğmen Saffet Alp.
Bu sessizhk, saat 14.10'da başlayan ateş sesle-
riyle bozuldu.
Askerlerin açuğı ateşle ilk vurulan Mahir Ça-
yan oldu. Ve hemen orada öldü.
Rehin ahnan. elleri arkalanndan bağlanan
teknisyenlerde Çayan'ın arkadaşlannca hemen
orada kurşuna dizildiler.
Ömer Ayna gözünden, Cihan Alptekin
karnından aldıklan yaralarla yerde kıvranıyor-
lardı. Ateş kesilmişti. Subaylar yenıden "Teslim
ohm
v>
dıye megafonla sesleniyorlard». Ertuğrul
Kürkçü, arkadaşlanna sordu:
"Teslim olacak mıyızT'
Bildiri
jUOOOJl
Cumhuriyet
10 Anarşist silâhlı çatışma sonunda
51ü olarak ele geçtt
SAĞ KURTULDU-Ertuğnıl Kürkçü Koüfere'deki baskmdan sağ kurtukhı. 30 Mart 1972
saat 14.10'da başlayan çatışma sonucu Ertan Saruhan, Saffet Alp, Hödai Arıkan, Kazıni Si-
nan Özüdoğru, SabahattinKurt, Cihan Alptekin, Mabir Çayan, Nihat Yümaz, Ahmet Atasoy
ve ömer Ayna öldürülmöştü. Ertuğrul Kürkçü saklandığı samanhkta ertesi gün bulundu.
ken Maltepe Camii'nde namazlara gıder, anti-
komünıst yazarlann konferanstanna kaülırdı.
Öcalan, Tapu Kadastro Lisesı'ndeki öğrenci-
lik yıllannda milliyetçi ve muhafazakâr bir öğ-
rençiydi. (8)
öcalan, Kızıldere olaylan ile Deniz Gezmiş
ve iki arkadaşınm idam cezalannın infazını ön-
lemek için yapılan göstenye katılmışu.
Doğan Fırtına'nın konuşması ile birlikte bil-
dirüer dağıtılmıştı.
Öcalan. 31 Mart 1972 günü SBFde Ankara
Hukuk Fakültesı Kamu Hukuku asistaru
Doğu Pennçek'ın lıderliğındekı "Türkiye thti-
lalci Komünist Partisi" tarafından yayımlanan
"Şafak BUdirisr'nı (9) SBF'de dağıtmak su-
çuyla gözaltına alınmış ve tutuklanmıştı.
Davarun savcısı yüzbaşı Baki Tuğ'du.
Bakı Tuğ, aynı gunlerde SBF Dekanı Prof.
Dr. Mümtaz Soysal hakkında "Anayasaya Gi-
riş" adlı kıtabı ıçın de 142. maddeden dava
Mahir Çayan ve 9
arkadaşı Kızıldere f
de
sarıldı. İlk vurulan
Çayan'dı. Rehin üç
teknisyen kurşuna dizildi.
Ömer Ayna gözünden,
Cihan Alptekin
karnından vurulmuş
kıvranıyordu
açmıştı.
SBF anayasa profesörleri Bahri Savcı ve Mu-
ammer Aksoy haklannda da soruşturmalar
açılıruştı. Bu soruşturmalar da Bakı Tuğ tarafı-
ndan yürütülmekteydı.
Baki Tuğ, SBF öğrencilerıne ve öğretim üye-
lerine karşı hiç de sempati ile bakmazdı.
"Komünizm propagandasr ve "askeri ka-
nunlara karşı itaatsLdiğe tahrik >e teşvik",
u
dev-
lctin askeri kuvvetkrini tahkir'" "kanurtun suç
saydığı bir fiili övmek", "bir suçun işlemnesini
aleni olarak tahrik" suçlanndan gözaltına alı-
nan Öcalan, 'sıyasi polis'te en küçük bir baskı
bıle görmemişti İfadesi polis memuru Osman
Ayhan tarafından gözaltında tutulduğu Bınncı
Şube'de alınmıştı.
Öcalan, 8 Nisan 1972 günlü polis ifadesinde
suçsuz olduğunu ileri sürecektı:
"Boykot olduğu gün, okula saat tahnünen 09.45-
10.00 sıralannda gittim. Oraya vardığıtnda oku-
danıtanApotutuklandı
lun kalabalık bir
kitle halinde
SBF'de 'Şafak
Bildirisi1
dağıtılıyor
Yanıt "Haynr" oldu. Teslim olmayacaklardı.
Ellerinde üç el bombası kalmışü. Bombalann
pimleri söküldü.
' - Saat 15.30 sulannda ev büyük bir gürültü ile
sarsıldı. Ardından peş peşe patlamalar duyul-
du.
Eve havan mermileri aühnışü
Eve ilk gıren Niksar ilçesi Jandarma Komu-
tanı İsmail Hakkı Topaloğlu ile Niksar Cum-
hunyet Savcısı Fahrettın Çankaya ve hükümet
tabibi Dr. Şehsuvar Savuran oldu.
Ev. ceset doluydu. (4)
Salonun sağındaki odanın orta kısmı çök-
müştü. Dev-Genç Başkanı ve ODTÜ Mimarlık
Fakültesi 4. sınıf öğrencisı Ertuğrul Kurkçü,
"Yaşayan var an?" dıye sordu.
Yanıt alamayınca samanhğa doğru koştu ve
samanlann altına gızlendi.
Komandolar eve girdiler. Samanhk arandı.
Askerlerden bıri samanhğa ateş etti. Kurşunlar,
Kürkçü'nün dızlerini yahyarak yere saplandı.
Askerler, ertesi gün yeniden samanhğa geldı-
ler. Ertuğrul Kürkçü'nün babası, cesetler arası-
nda oğlunun cesedini bulamayınca arama yeni-
den başladı. Ve Ertuğrul Kürkçü samanhkta
yakalandı. (S)
Olay kısa sürede duyul-
du. 31 Mart 1972 günü
Ankara Siyasal Bilgjler
Fakültesi'ndeki gösteriye
sıkıyönetim bu yüzden
çok önem veriyordu. Bü-
tün önlemler alınmıştı. Fa-
kültedeki bildiriyi dağıtanlar arasında esmer,
zayıf, Urfah bir öğrenci göze çarpıyordu. Bu
Urfalı öğrenci, 7 nisan günü gözaltına ahndı ve
27 nisan günü tutuklandı.
Mamak Tutukevi'ndeki 2 numarah cezaevi-
ne götürülen Urfalı öğrenci 30 Haziran 1972
günü tahliye dılekçesı verdi:
"Olayla ilgili olarak 68 kişinin ifadesine baş-
\nrulup 20'ye yakm kişi tutuklandık. 10 kişi de
gozaltından serbest bıraküdı. Bu kadar kişiden,
halen sadece iki kişiden biriyim. Tahliye edilen-
krden daha ağır bir fıilin fafli olduğumu ispatla-
yacak sıhhatti bir delil yoktur. Bana isnat olunan
suça delil olarak okulda şahsıma karşı kişisei hu-
sumeti olan kişilerin ifadesine başvunılduğu, bu
ifadelerin sıhhat derecesi kendiliğinden anlaşıla-
caktır. Eğer tanık olarak rasgele kişiler dinlen-
seydi hakkundaki bu isnatlann tutarsızuğı an-
laşılacaktı.
Okulda meydana gelen olay bir toplum
olayıdır. Toplum olay larında olayın müsebbibini
tayin maddeten imkansızdır. Birtakım tahmin-
lerle suça suclu temini adalede bağdaşmaz. Ma-
alesef suç bana mal edilmiş bulunmaktadır. tler-
de olay aydınlandığı zaman suçsuz olduğuro an-
laşüacaktır.
Haziran imtihanımı kaybettün. Eylül dönemi-
nin de yaklaştığı şu son sıralarda tutukluluk hali-
min de\ amının telafısi güç daha da ağır sonuçlar
doğurmaması için mağduriyetime mahal veril-
memesini, tutukluluk halimin kaldırılıp tahliye-
me karar verilmesini saygıyla arz ederim." (6)
Bu dilekçeyi yeren Urfab öğrenanin adı Ab-
duljah, soyadı Öcalan'dı.
Ömer'den ohna, öveç'ten doğma, 1949 do-
ğumlu, Urfa-Halveti ilçesi Ömerli köyü nü-
fusuna kayıüı, Ankara SBF 1. sınıfında 993
nolu öğrenci Abdullah öcalan, 2. nolu cezaevi,
Ankara Mamak Askeri Tutukevi'nin en uysal
ve en yumuşak başh tutuklusuydu.
Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü İstanbul
Abdullah Öcalan, Kızılderey
yi
kınamaveüçidanu
önlemek için gösteriye
katılmak ve bildiri
dağıtmaktan 7 Nisan 1972
günügözaltına ahndı, 27
'siyasaTöireneJÂknahS' ««O/M& tUtuklondl.
Bakırköy Tapulama Müdürlüğü'ndeki göre-
vınden 1970 yıh kasım ayında aynlan Öcalan,
gözaltına alındığı gunlerde. genel müdürlüğün
Ankara Bahçelievîer 1. caddedeki 56 numara-
daki yurdunda kalıyordu. (7)
Öcalan, Ankara Tapu-Kadastro Lisesi'ni
1968-69 ders yıhnda "iyi" derece ile bitirmiş, 30
temmuz günü diplomasıru ahnış, aynı ay içinde
genel müdürlükçe Diyarbakır Tapulama Mü-
dürlüğü'ne atanmıştı.
Öcalan'ın Diyarbakır Tapulama Müdürlü-
ğü'ndeki görevi 1970 yıh ekim ayına kadar sür-
dü. Göreve yeni başlayan bir memur en az iki
yü aynı görevde çalışırdı. Genel müdürlükte
ilke haüne gelmiş uygulama böyleydı. Atandığı
görevde iki yılını doldurmayan yeni memurlar
başka bir ile ve başka bir göreve atanmazlardı.
Yeter kı bir büyük torpih olsun!
Abdullah Öcalan bir yolunu bulmuş, bir yıl
sonra İstanbul Bakırköy Tapulama Müdür-
lüğü'nde göreve başlamıştı!
Bakırköy Tapulama Müdürlüğü'nde çahşı-
rken İstanbul Hukuk Fakültesi'ne gjrmişti.
Öcalan. daha sonra yatay geçiş yaparak
kaydını Ankara SBF'ye yapürdı
Ankara'da Tapu Kadastro Lisesi'nde okur-
dağddığını gördüm.
Alenen bu dağdan-
lar tarafından okul-
da boykot oMuğu
söyleniyordu. Ben
okula o gün sosyo-
loji dersi olduğu
için girmiştim.
Okula hiç girmeden döndüm. Ben okulda kitle
halinde söylenmiş herhangi bir marş veya slogan,
benzer birşey duymadım."
Öcalan, savatıkta da olaylara kanşmadığuıı
söylemışti. Ancak ıfadelenne başvurulan görgü
taruklan Öcalan'ı suçlamışlardı. (10)
Savcdık 22 öğrenci hakkında dava açtı.
Askeri sava, Abdullah Öcalan \e Metin N.
Yalçın'ın "komünizra propagandası, askeri ka-
nunlara karşı itaatsizliğe teşvik, askeri ku\>eüeri
tahkir, suç olanfiiiövmekTCSUÇ işktneye tahrik"
suçlanndan cc-
zalandınlmasını
istiyordu.En
ağır ceza Öcalan
ve Metın N.
Yalcın'a isten-
mışti. (11)
Yarın: BURSLU
ÖĞRENCİ APO
MUMCU VE KÜRKÇÜ NİĞDE CEZAEVtNDE-Kızıldere olayuun tek canlı tamğı Er-
tuğrul Kürkçü 1978 yıhnda Uğur Mumcu ile yaptığı söyleşide o günleri anlatnuştı. Mumcu
diğer devrirnci Uderler ile yapö|ı konuşmalan 'Çıkmaz Sokak' adlı kitabmda topladı.
(4)- KıuUere'deki erde Mahir Çayan, Cihan Alp-
tekin, Ömer Aynajiazım Özüdoğru, Ahmet Atasoyl
Ertan Saruhan, Saffet Alp, Hüdai Arıkan, \'ihat
Yıtmaz, Sabahartin Kurt ile ıngih'z teknisyen Charles
Lattrence Turner, Gordon Bonner ve Kanadaiı teknis-
yen John Stuard Lan-'ın cesetleri bulundu.
(5)-Ertuğrul Kürkçü'nün askeri savcıyaverdiği ifa-
denin tam metni ile Siğde Cezaeri'nde aynı konudaki
açıklamalan için Bkz.-tğur Mumcu, Çıkmaz Sokak,
Tekin Yaymevi, Ist. s. 11-24 ve 37-49
Ertuğrul Kürkçü, I974yıhndaki AfYasası'tun Ana-
yasa Mahkemesi'nce iptal edümesi üzerine ı\iğde Ce-
zaevi'nden çıktı. özgör Gündem gazetesinde köşeya-
zarhğı yaptyor.
(6)- Ankara Sıkıyönetim Komutanhğt 3 Nolu As-
keri Mahkemesi'nin. 1973/13 esai iayıb dosyasmm
485/5 sıra savtsında Abdullah öcalan imzah kayıth <£-
lekçe.
(7)- AbduBah öcalan, Tapu-Kadastro Lisesi'nde
bursht olarak okumuştu. 163 numarah öğrenci Abdul-
lah Öcalan'ın vehsi, babası ömer öcalan; kefilleri de
MüsSm Acar, tbrahim Akçay, Mehmet Çakmak.
(8)- Öcalan, Doğu Perinçek ile görüşmesinde öğ-
rencitik yıllanndaki eğUimlerini, " Secip Fazıl Kısakü-
rek 'in bazt konferan^lanna gittim. Komünizmlt Mü-
cadele Derneği'nin düzenlediği Refik Korkut'un kon-
feranslarına gittim" diye anlatıyor. Bkz. Doğu Perin-
çek, Abdullah Öcalan ile Görüsme. Kaynak Yay., s.
18. Aynı konu için Bkz. M. AS Birand, Apo ve PKK,
MUByet Yay., s. 79
(9)- Şafak bildirileri, Doğu Perinçek tiderüpndeki
Türkiye fhtilalci İşci Köylü Partisi tarafından fakütte
ve yüksekokullarda dağüıbyordu. Perinçek, 1974
yıhnda Af Yasasj'nın Anayasa Mahkemesi tarafından
iptal edibnesi üzerine sabrerildi. Perinçek, cezaerinden
çıktıktan sonra Türkiye Işçi Köylü Partisi'ni kurdu.
Partinin Anayasa Mahkemesi'nce kapattlması üzerine
SosyaSst Parti'yikurdu. Perinçek. Şosyalist Parti'nin
de kapatümasından sonra karulan İsçi Partisi'nin ge-
nel başkanhğını yaptyor. Perinçek, 1980 öncesi
Ayduıhk gazetesi, 1980'den sonra kurulan 2000'e
Doğru dergisinin de basyazarhklanmyaptı. Perinçek'-
in basyazarhk yaptığı Aydınhk gazetesinde, Abdullah
Öcaûm'uı MİTve Kontrgerilla ile itişkisi olduğu ileri
sürûldü (Bkz. Perinçek, Apocular, 4yduıhk, 7.8.1979
ve TİKP tarafından yavımlanan bildiri; Avdmhk, 21.
8.1979). Doğu Perinçek, 23-25 Eylül 1989 gûnkri
arasında Abdullah öcalan ile yaptığı konusmayt
20OO'e Doğru dergisinût 1989 yıh kasım ayında 45 re
46. sayUarında yayımladık tan sonra bu görüsme kitap
olarak "A bdulİah Öcalan ile Görüsme'' adıyla da yayt-
mlandt. Perinçek ve arkadaslannın 12 Mart dönemin-
deki savunmalan için Bkz. Türkiye İhtilalci İsçi Köylü
Partisi Davası-Savunma^iydınhk Yay., s. 43 vd.
(10)- Tanık öğrendlerden Mehmet Gevrekçi, Fek-
mi Yücesoy, Yahya Kütuk. Abdullah öcalan'ın
Bağımsız Türkiye' diye slogan atanlar arasında bu-
lunduğunu, savcthk ve mahkeme önünde ileri sürdüler.
(11)- Ceza davası dışında aynca Dekan Prof. Dr.
Rusen Keles başkanhğındaki SBF Ybnetim Kurubı,
31J. 1972 gün ve 631 sayılı kararla olaya kartsan öğ-
rencilere disiphn cezalan verdi.
ANKARA NOTLABI
MUSTAFA EKMEKÇt
Tonguç ile SabahatUn Ali
Dün, Köy Enstitüleri'nin kurucusu İsmail Hakkı Ton-
guç'un ölümsüzlüğe kavuşmasının yıldönümüydü. Ton-
guç, 23 Haziran 1960'ta ölmüştü. Kırklarelili aydınlann
yaptıklarını görünce, Tonguç'un bu başarılarda yaşadı-
ğını düşündüm. KÖY-KOOP'lular, Trakya'ya baştan so-
na yayılmakta olan kooperatifleriyle, halkın güvenini
kazanmışlardı. Kooperatifin içinde, "Trakya Köy A.Ş."
adıyla bir de ortaklık kurmuşlar, başkanlığına da yine
Erdoğan Kantürer'i getirmişlerdi. Şirketin Çanakkale,
Edirne, İstanbul, Kırklareli, Tekirdağ'da şubeleri vardı.
Kuzey Almanya'dan 250 inek getirmişlerdi. Inekler, yıllık
yedi ton süt veriyordu. Köyiüye de bir milyon lira daha
ucuza verilmekteydi. Oradan aynlırken, Üsküp köyünde,
kaşar peyniri tesislerinin açılışt yapılıyordu. Konuklara
sunulan "hösmerim"denyedik!
Kırklareli Istasyon Çay Bahçesi'nde, Sabahattin Ali
için düzenlenen toplantı daha çok görkemli olmuş, geç-
miş iki yıla göre. Ben ilk kez katılıyordum. Kırklareli Be-
lediye Başkan Yardımcısı Yalçın Eşiyok, toplantıdaymış.
Kırklareli'nin tüm aydınları, köylüleri katıimalıydılar. Sa-
bahattin Ali, onlar için canını verdi...
Toplanünın düzenlenmesi için Eğit-Sen, Halkevi, Tüm
Sosyal-Sen, Tarım-Sen, Sağlık-Sen, Maliye-Sen, Tüm
Bel-Sen, gibi kamu personeli sendikalarının katkıları ol-
muş. Öğretmenevi önünden geçtik çıkarken; öğretme-
nevi bahçesınde oturuyordu ögretmenler. Toplantya
katılsalar daha iyi olmaz mıydı?
Istasyon Çay Bahçesi'ndeki toplantıda yapılan konuş-
malar, bir kitapta toplanacaktı. Burada, konuşmalan
öner Yağcı yönetti; Erdoğan Kantürer, Aydın Karakoç,
Başaran, Konur Ertop, Alpay Kabacalı, Sennur Sezer,
Adnan özyalçıner, Hasan Kıyafet konuştuktan sonra,
Hüseyin Aydın, sazıyla "Başın öne Eğilmesin"^türküsü-
nü çalıp söyledi. Isa Çelik konuştu; Oral Çalışlar resim-
ler çekti... Filiz Ali ile Aliye Ali yeni gelmişlerdi, Zeliha
Berksoy da birlikteydi. ûner Yağcı, onlardan önce bana
söz verdi.
Ankara'dan ayrılırken, "iki Gözüm ^yşe"nin yazarı
Ayşe llhan'ı telefonla aramış:
- Ben Sabahattin Ali etkinliklerine gidiyorum, bir iletin
(mesajın) olacak mı? diye sormuştum. Çok duygulan-
mıştı Birkaç satırlık iletiyi de birlikte götürdüm; konuş-
mamın sonunda okudum. Uzun uzun alkışlandı. Ayşe
llhan'ın, arkadaşı "Sabahattin Ali" için yazdıkları şöy-
leydi:
"Yaşamında huzur vermediler sana. Canından bez-
dikçe 'Rahat benim alttmdadır!'diye seslenen bir serviyi
özledin.
Istranca'larda yok edildin; yüzlerce ağaçtasın belki.
Ama, asıl kabrin yüreklerimizdeki sevgi dağının ışık-
larla donanmış doruğundadır aziz SabahatUn Ali!"
öner Yağcı, daha sonra Zeliha Berksoy'u, Filiz Ali'yi
Sabahattin Ali şıirlerini okumaları için çağırdı. Sabahat-
tin Ali'nin eşi Aliye Ali, bu toplantılara iik kez geliyordu.
Çok kısa konuştu. Ana, kız uzun alkışlar arasında kürsü-
ye geldiler. Aliye Ali şöyle dedi:
- Gene burdayız. Çok mutluyum. Bu, üçüncü yıUmız.
Çok mutluyum. Efendim, Sabahattin Ali, ben ve kızım bir
bütündük. iyi ve kötü günierimiz oldu. Buraya geldik.
Hak etmediği btr şekilde bu hale geldi, getirdiler. Tabii
hepiniz üzgünsünü2. Fakat hayat böyle devam ediyor.
Inşallah bundan sonrakı gunler, bu gunleri aramayız,
çok daha iyi günler görürüz. Bu kadar, başka bir diyece-
ğim yok. (Alkışlar) ~.7
,r
-
Filiz Ali, şöyle dedi:
- Ben, çok kısaca "Dağlar"şiirinin son mısraını tekrar-
dan okumak istiyorum, çünkü hem bu şiir ben/ daima
çok etkilemiştir, hem de Kırklareli'ne geldiğimde ilk de-
(a dağda piknik yaptığım zaman, bir çoban îarafından
Sabahattin Ali'nin cesedinin bulunduğu söylenen yere
götürülmüştüm, tabii, çok zor anlardı o anlar; lakat son-
radan, sanki orada Sabahattin Ali'nin tekrar yaşadığı
duygusu birdenbire uyandı içimde; o duyguyu daha faz-
la yaşamaya başladım. Ve sonunda, bir mezarı olmayan
Sabahattin Ali'nin yerinin orası olduğunu hissetlim. O
yüzden de, şimdi orda üç tane kayadan bir tanesinin
üzerinde, "Dağlar" şiirinden mısra yazıldı. Ve ben diyo-
rum, babamın "Dağlar" şiirinin son dörtlüğünde, ki bir
çesit "vasiyet" miydi acaba. galiba onu yerine getirdim:
"Bir gün kadrim bilinirse,/lsmim ağıza alınırsaJYerim
soran bulunursaJBenim meskenim dağlardır." (Uzun
alkışlar)
Konuşmalardan sonra isa Çelik "Sabahattin Ali Fo-
toğraflan'nı gösterdi; Rahmi Saltık dinletisi izlendj.
Filiz Ali söyledi bana; babasının ölümünden sonra bu-
lunan, gazetelerde resimleri de çıkan eşyaları, hala
kendilerine verılmemış. Şöyle dedi Filiz Ali:
- Birfotoğrafvar; Hıfzı Topuz verdi bana, Akşam gaze-
tesinde çıkmış; o fotoğrafta, Sabahattin Ali'nin öldürül-
dükten sonra üzerinde bulunanlar var. Fotoğraf makine-
si var, Omega saati var, görünüyor fotoğrafta bütün
bunlar. Kitaplan var, gözlüğü var, meşin ceketi var, bun-
lar bize verilmedi. Bunlar ne oldu acaba? Zati eşyasını
ne yaptı acaba polis o zaman?
Sabahattin Ali'nin mektuplarından oluşan "İki Gözüm
Ayşe"yi, o gece evlerinde konuk olduğum Ulusoy'lara
armağanettim.öylesevindilerki. Ayşellhan, kitap bası-
lalı iki yıl olmasına karşın, kendisine bir kuruş ödenme-
di. Sömürü dünyası, ne yaparsınız?
Yazının başında, Tonguçu andım. Tonguç, 1950'de,
Sabahattin Ali'nin "Fontamara" çevirisini, ızzet Pala-
mar'a armağan ettiği için soruşturma geçirdi, dava açıl-
dı, Danıştay'da Tonguç savunmasını yaptı...
BULMACA
1 2 3 4 5SOLDANSAĞA:
1/ Bedri Rahmi Eyü-
boğlu'nun sanat yazılan-
nı içeren yapıtı. 2/ İnsa-
nın var olabılmesı için
doğayı değiştirmesi ve
doğayı değiştirirken ken-
dini de değiştirmesi süre-
ci... Kenar süsü. 3/ Utku.
4/ Teniste topu rakıbin 6
arkasına düşürmeyi
amaçlayan vuruş... Huy-
suz, çirkin ve yaşh kadın.
5/ Yumuşak ve renkli
sahtiyandan yapılmışya-
nm konçlu lapçın... Ilaç. 6/ Bay-
rak, sancak... John Dos Passos'un
üç kitapıan oluşan roman dızisı. 7/
XX. yüzyılda ortaya çıkan, şiirde
sözcüklerin anlamJanndan çok ses
değerlerine ve harflerin dizılişlen-
ne önem veren edebiyat akımı. 8/
Kesicı araçlann kabı... Ateş...
Trabzon'un bir ilçesi. 9/ tlkel bir
silah... Açık deniz.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Akira Kurosava'run bir fılmı...
"Geçme namert koprüsünden — aparsın su seni" (Diyarbakır-
U Sait Paşa). 2/ Yiğit... Bir erkeğin nikâhsız olarak aldığı cariye.
3/ Eşcinsel kadın. 4/ Verme, ödeme... Engel. 5/ Uluslararaa
Futbol Federasyonu'nun simgesi... Suyun dibinde sürüklene-
rek çekilen geniş ağızh balık ağı. 6/ Köydeki işlerin elbirliğiyle
biünlmesı... Kaz Dağı'nın mitolojik dönemlerdeki adı. 7/ Sim-
ge. 8/ Notada durak işareti... Büyük yerleşim merkezlerinin
üzerinde toplanan kirli hava. 9/ Eskiler, daha önce yaşamış
olanlar... Birnota.