18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 HAZİRAN1993 CUMARTESİ 10 HABERLER HangibaşbakanTürkiye'de îşkenceyî kaldıracak? -5- H er ülkenin böyle soru- lan yerleri vardır. Ko- penhag'a gıttiniz de Ti- voli'yi gormedınız rru? Yazık obnuş. Demek Roma'ya kadar gıtti- niz ama 'Aşk Çeşmesı'ne para at- madııuz. Roma'yı görmüş sayıl- mazsınız. Turisük gezilerin paket programlannda yer alan nirengj nok- talan çok önemlidir, gidip gelenlere dikkatle sorulur. Gezjmiz turisıik de- ğildi, böyle şevleri de pek umursa- mayız ama 'Tivoli'yi gördük.' Burası Kopenhag'ın ünlü eğlence parkı. IşıkJar, dönmedolaplar, gözle izlemenin bile başınızı döndürdüğü hızb eğlence trenleri, korku tünelleri arasında alışvenş reyonlan, kafeterya- lar, restorantlar... özenle hazırlanmjş bir lunapark. Deniz kızi sudan çıktığında... Başka bir gün de 'deniz kızı heykeli'- ni gördük. Bu heykelcik de çok ünlüy- müş. Bir de söylencesi varmış. Bir Danimarkab genç denizde bir kız gör- müşmüş, o kıza âşık olmuşmuş. Ama kız hep denizde buluşuyormuş, hiç ka- raya çıkmıyormuş. Bır gün gene deniz- de sevışirlerken kızcağız kendınden geçmiş, denızden çıktığını farketme- miş. Denızden bütün bedeniyle çıküğı zaman da 'deniz kıa' olduğu an- laşılmış ama orada taş olup kalmış, bir daha denize dönememiş. Küçücük bir deniz kızı heykelcıği, oradaki adıyla 'marmaide.' Turist otobüslen doluşmuştu. AJ- manlar sorup bilgı alıyoriar, Japonlar fotoğraf cekip videolannı çahşünyor- lar, bır kalabalık, bir kalabalık. Bizim Akçay'da denizin ortasından fışkıran 'tatlı su kaynağVnı düşündüm. Çok daha ilgınçti ama belkı de yanhş yerde kaynamıştı. Buralarda olsaydı dün- yanın yeni harikası diye turistler dolu- şurdu. Cinlı bir işkence belgeseli Bunlar bırer anıydı ama Nestor Gu- errero bir anı değildı, canh bir belgesel- di. Canlı bir işkence belgeseli. Kopen- hag'da bulunan 'İşkence Rehabihtas- yon Merkezi-Rehabilitation Center of Torture (RCT)' tunsuk paket prog- ramlannda yer almıyor ama bütün dünyadaki 'işkenceye karşı ınsan hak- lan savunuculan'nın bılincine kazılmış bir yer. Türkiye'de bu prog- ramı haarlarken Hüseyin Duygu'ya burayı ziyaret etmek is- tediğimizi, Dr. İnge Ge- nefke'yle görüşmek ıste- dığımızı ıletmesini is- tiyoruz. Dr. Genefke'yle İstanbul'da tanışmıştık. Bizi bekliyorlar. Almanya'da Gelsen- kierchen'de Dr. Bülent Tarakçıoğlu'yla konuş- malanmız aİdıma geli- yor. O da 'işkenceye karşı insan hakian savunuculan'nın ön saflannda yer alan bır doktor. İstanbul'da yapılan 'İşkence Sem- pozyumu'na da kaulmıştı. Dr. İnge Ge- nefke'ye beni tanışüran da pydu. 'İşkence Rehabilitas- yon Merkezi-RCT, bü- tün dünyada ilk olarak Kopenhag'da açılmarun onurunu taşıyor. Sadece bu onur Danimarka'ya yeter. Olayın başlangıcı 'Uluslararası Af Or- gütü'ne bağh olarak cahşan bır grup dokto- run girişimine dayanı- yor, yıl 1976. Bir umut kapısı Dr. İnge Kamp Ge- nefke bu grubun başı- nda 1980 yıhndan sonra işkence kurbanlannı te- davı programlanna başlıyor. Dr. Geneflceve arkadaşlan 1982 yılında bu merkezi, dünyanın ilk 'işkence kurbanlannı .şkenceyapanı cezalaıuhrmazsaıuz, işkenceyidesteküyorsunuzdemektir. Dünyada uygar olmanın ölçütlerinin başında artık 'insan hakian'geUyor. Buölçütlerin başında 'işkenceye karşı olmak'geliyor. Sözle değildavranışlarla, kanıtlarla, üstüne gitmekle,yapanı cezalandatmakla 'işkenceyekarşı olmak', aslında 'demokrasidenyana olmak'demektir. İşkenceylebaşaçıkmayan kimsenin demokrasisö'zünüağzınabile almamasıgerekir. rasında Cumhuriyet'te yazdığım bir dizi yazıyı getı- riyorlan 'İnsanlığın Yüz Ka- rasına Uzanan Beyaz EUer'... Yaptığınız hiçbir şeyin boşa gıtmediğmi yeniden aniıyorsu- nuz. Dr. Genefke"nin bir yaasının başlığını da hiç unut- mamaruz gerekıyor: Büyük yanhş Anadili sınıfı, Türkçe Kültür Dersi. Türkiye'Ii ikinci kuşağın, ücüncü kuşağın gelecekten beklen- tileri ana babalanndan çok farklı. Ama onlann Türki\ e'li Avrupa'lı' ohnalan gerçekleşecek mi, engelknecek mi? Yalıuz onların değil hepimizin sonınu bu. rehabilite etme ve araştırma merkezi' olarak acı- yorlar. Burada sadece işkence kurban- lan değil, aileleri de 'rehabılite" edılı- yorlar. Rehberimiz Hüseyin Duygu, burada tedavi gören Türkiyelı işkence kurbanlanndan. Dünyanın her yerin- den îşkence kurbankn buraya geliyor, tedavı görüyor. yeniden toplum ha- yatına katılmalanna yardıma olunu- yor. Nestor'u burada tanıdık. Uruguaylı bir işkence kurbanı. Ressam, seramik sanatçısı. Merkezm her yanı onun ya- pıtlanyla dolu. Burada tedavı gördük- ten sonra kalmış. İşkence kurban- lannın çocuklanyla birlikte çalışıyor. Bütün zamanını buradakı çalışmalar- la geçiriyor. Karşılaştığımız zaman birbirimızi yülardan beri tanıyormu- şuz gibi sanlıyoruz, öpüşüyoruz. Ak- deniz'le Güney Amerika'nın kucak- laşması gibi. Sıcak, ıçten, dostça. 'Arkadaş omuzu' Burada her şey sıcak, ıçten, dostça. Dr. İnge Genefke'yle karşılaşmamız da öyle. Birbirimıze sanhyoruz. birbi- nmızı öpüyoruz, birbirimızi sevıyo- ruz. Bu merkezde herkes bırbınne gü- lümsüyor. sevgiyle bakıyor Bıze acı- klamalar yapan Danimarkalı bayan da öyle. Sevgiyle gulümsüyor. yumu- şak bakışlannda ınsanhğın tümüne adanmış engin bır anlayış var. Bırlikte öğle yemeğıni yiyoruz. Dr. Genefke, 'İnsan Sıcağı'nı soru- yor. İstanbul'da sözü edilmiştı Hapıs- 'İşkence Demokrasının En Büyük Düşmanıdır..' Kopenhag'daki son konuş- mamızda, oradaki öğrencileri- mızden Elmas şu soruyu soru- yor: "Tûrkiye'de işkence *ar mı?" Yarutlıyorum: "Evet, var." Elmas: "Peki, başbakanlar neden hep Türkive'de işkence olmadığını söylüyorlar?" Yanıtlıyorum: "Yanhş yapı- yorlar. Böyle söyleyince Türki- ye'nın ıtıbannı koruyacak- lannı sanıyorlar. Oysa bir ülke- nın ıtıban ancak doğrularia kazaruhr. Olan bır şeyi inkâr ederek dünyada itibar kazana- mazsınız." _ Elroas: "İşkencenin (âılenme- si için ne > apılması gerekir?" Yarutlıyorum: "Öncelıkle resmi yönetimın işkenceye karşı olduğunu kanıtlaması ge- rekir. Bu da, işkence savlannın soruşturulması, işkence ya- panlann cezalandırüması de- mektir. İşkence yapanı ceza- landırmazsanız, işkenceyi des- hane yasammdan öykülediğim bir olay bu. fşkenceden gelen bir tutuklu- nun aalanndan hiçbir ilaçla kurtuJa- mayıp da 'arkadaşının omuzu'nda ra- hatlayabildiğı anlar. O kitabımın adı da 'İnsan Sıcağı'- ydı. Onu anlaüyorlar. IRCT, 'Ulusla- rarası İşkence Kurbanlan Merkezı' Başkanı da bızimle yemekte. O da, ış- kenceden sonra arkadaşlannın yu- muşak okşayışlarla işkence kurbanını rahatlattıklannı anlatıyor. Bunun bır tedavi yöntemi olduğu üzerinde duru- yor. Merkezin "dokümantasyon bölü- mü'nü geayoruz. Dünyanın her yanı- ndan gelen bilgiler, haberler. bilimsel yaalar burada dikkatle saklanıyor istanbul'da yapılan sempozyum sı- tekliyorsunuz demektir." Uygar olmanın ölçütii Dünyada uygar olmanın ölçütlen- nin başında aıtık 'insan hakian' geli- yor Bu ölçütlerin başında 'işkenceye karşı olmak' geliyor. Sözle değil dav- ranışlarla. kanularla, üstüne gitmekle, yapanı cezalandırmakla "işkenceye karşı olmak', aslında 'demokrasiden yana olmak' demektir. İşkenceyle başa çıkmayan kimsenin demokrasi sözünü ağzına bile almaması gerekir. Türkiye'ye dönüyoruz. Tek sorun "Başbakan kim olacak?..' Benim tek sorum var: 'Türkiye'de işkenceyi hangi başbakan kaldıraeak?' SÜKECEK Biz, lıepiıııiz hizmetinde yol arkadaşıyız B I N L E R ICIN YAZDI Atatürk'ün askeri merhaba. Sizi kaybetmek bizi çok üzdü. Şunu bilin ki devrim şehitleri öhnez. Ruhun şad olsun. HacıSoğuksu Demokrasi ve özgürlük mücadelesinın büyük ısmi Uğur Mumcu'yu katledenleri lanetbyorum. Yusufkayhun Sevgili Uğur Ağabey. Seni kalleşçe bu dünyadan vücudunu ve fiziğını yok ettiler ama Atatürkçü devrima laik cumhuriyeti fıkrini asla yok edemezler. Tann'dan rahmet diliyorum. Seniölene kadar benveailem. s ızi hiç unutmâyacağız. Ruhun şad olsun. Bahattin Cökhan/Maii Müşavir Uğur Mumcu, sen bir şehıtsin. Tann yanında yerin yücedir Atatürk ler ne kadar öldürülse de tükenmez. Biz hepimiz hizmetinde yol arkadaşıyız. Unutubnazsın. Unutubnayacaksın. Ruhun şadolsun! Nuri Arısoy/Türkiye Emekli öğretmenler Derneği GeneJ Başkanı Demokrasi, banşve özgürlük mücadelesinin büyük savaşcısı Uğur Mumcu'yu katledenlen lanetbyorum. Onun mücadelesiru sürdüreb'm. Huzurunda saygıyla eğiljyorum. Sinan Özbayrak/Öğretmen Bu büyük ınsanı kaybetmenin denn aasıru yüreğimde yaşıyorum. Bu insanı yaşatmak elımizde uğruna ölümle kucaklaştığı ılkeler bızım de ılkelerimız SayınUğur Mumcu'nun yerinı doldurabıbnek -kı bu mümkün değil- için vargücümüzle savaşımızısürudereceğiz. Bu büyük insanın önünde saygıyla eğilıyorum Acımız sonsuz, başımız sağolsun. Avtu Özkan mücadelesinın yılmaz savaşcısı Uğur Mumcu'yu katledenlerin bulunmasını ve gerekli cezanın venbnesinı rica ederim. CeialAkkuş Demokrasi ve banş özgürlük SÜRECEK Galeri • Atölye 333 64 36 • 330 31 87 Hatclcı Anlı Hüseyin Bilijilc Mehmet Güler Nurî İyerr» Kemal Onsoy Nıspetıye Aytar Cod NıİApt No 24/6 Levent 269 80 14 Ayhan Türker Hanifi Yeter Yaşar Yenîcelı Ahmet Yejil Akın Yıldırım RESLM-HEffiL-ÖZCLVB^KI URM1SERGİ 7-JÖRÜİR1V5J Galeri • Atölye TEM SANAT BALERİSİ GÜRHAN YÜCEL " Zaman, Mekon ve insan" SON CÜN A n * C«l M Dr Orin b«k W W KsnkV 902OC knM Ti I i) 7İİ M M SELMA GÜRBÜZ "lORentlik RirŞiir" Turkıye - Hollanda Lale Festıvalı 3 Mayif • 20 Haıi*on'93 Topkapı Saroyı Aloykö;kü (Gulhane parlu gırı^ı) H€rgüo 10.00-18.00 BAŞSAĞLIĞI ÇOK SEVGILİ DOSTLARIMIZ VE İŞ ARKADAŞLARIMIZ EVREN ve GÖKHAN YALTA'yı Elim bir trafik kazasında kaybettik. Acımız sonsuzdur. Ailelerine ve Uçgen Reklam mensuplanna başsaglıgı dileriz. ÖRMEİŞ POLHIKA VE OTESI MEHMED KEMAL Alkıslariap, Oy Vermezter... Bir zamanların büyük hatibi Osman Bölükbaşı, konuş- mayagörsün, meydanlar dolar; yollar, beller geçit ver- mez, konuştuğu yerler adam almazdı. Bunu gören Bö- lükbaşı şöyle yakınırdı. "Geliyorsunuz, bu meydanlara doluşuyorsunuz, avuçlarınız patlayıncaya değin alkışlıyorsunuz, sıra oya gelince, oyları karşı partiye veriyorsunuz." Gerçekten halk meydanlara dolar, avuçları patlayana kadar alkışlar, ama oyu, götürür Demokrat Parti'ye ve- rirdi. Şimdi Erdal Inönü de benzer dertten yangın. "Millet beni seviyor ama, oy vermiyor." Meydanlara toplanmış, alkışlarla ortalığı yıkan halk böyledir, sever de oy vermez. Bunu Erdal Inönü gibi, babası Ismet Inönü de geç anladı Kaçyıldağ.taşdeme- di, ihtiyar yaşında meydanları dolaştı, halkın sevgisini alır gibi oldu, oyunu alamadı. Onu dinleyenler meydan- ları doldurdular, alkışladılar ama, hiçbir zaman oylarla iktidara getirmediler. Ismet Paşa da o yıllarda Erdal inönü'nün yaşındaydı. Tonton bir ihtiyar görünümün- deydi. Geriye dönüp bir hesap yaparsak, demokrasi savaşına girmiş olan Erdal Bey babasından yaşlı çıkar. Erdal Bey de babası gibi demokrasi savaşına çıktı. 12 Eylül faşizmini temizlemek için dağ, taş demedi dolaştı. Seçim listesinden çıkardılar, bekledi. Partisinin becerik- lileri tekerine taş koydular, altından sıyırdı çıktı. Demok- rasi için sağdaki partiyle koalısyona katlandı. Süleyman Bey'le Erdal Bey'in koalisyonunun gürtdeminde demok- rasinin yolunu açmak vardı. Bunun için her türlü özveri- de bulundu. Ama faşizm gene duruyor, demokrasinin yolu gene açılmadı. Böyle olunca umudu kırıldı. Erdal Bey demokrasiyi getiremedi ama, Süleyman Beyi Çankaya'ya çıkardı. Demokrasi ıçın savaşımı baş- kafarına bıraktı. Bunu gören Erdal Bey de oturduğu kol- tuklann hepsini tepti. Erdal Inönü denemesi gibi bir deneye Tansu Çiller gi- riyor. Iyi niyetii, özverıli, gelecekten umutlu bir davranış içinde. Ama bu yolculuğun ne denli dikenli, ne denli kay- gan olduğunu bilmiyor. Belki kısa iktidar döneminde pek çok şey öğrenmiştir. öğrendiklerinden çok, öğrenecek- leri var. Demirel koalisyonunda ıstediklerini gerektiği gibi uy- gulayamadı Ekonomik paketını uygulamak istediğinde önüne engeller çıktı. Başbakan olayım da önerdıklerimı, kotardıklarımı uygulayayım istıyor. Bakalım kaba kuv- vetler, yoz görünümlüler izin verirler mi? Ekonomik pa- ketler iktidarda olanlar için kolay yapılır. Fakat uygula- masında insanların önüne çok büyük engeller çıkar, sarp kayalar döşenir. KlT'lerın özelleştirilmesi bir eko- nomist için mutlu bir tasarımdır Ama politikanın dar labirentlerinden geçerken yol almak öylesine güçtür. Bakalım dilediği desteği önce partisinden, sonra oy veren çevrelerden alacak mı? Dediğim gibi meydanlara kalabalıklar doluyor, avuçları patlayana kadar alkışlı- yorlar, sıra oya geldi mi öylesine esirgiyorlar ki akıllar duruyor. ^Geriye dönüp baktğımızda Osman Bölübaşı da, Ismet Inönü de, dahası Erdal Inönü de alkışlarla, kalabalıklarla coşmuşlar,-sıra oylara gelince şaşıp kalmışlardır. Once demokrasinin yolu kapalı.. Meclıs Başkanı Cin- doruk'un Edal Bey'in çırpınmasına Süleyman Bey'in çır- pınır görünmesıne karşın demokrasinin önü bir türlü açılamamıştır. Çankaya'dan hiç açılmaz. Enflasyon cana- varı duruyor. Terör daha da azıyor. Partiler, bir denge bozulması karşısında apışıp kaldılar. Dernokrası takvi- minden yapraklar düşmüyor, ekonomik bozgun sürü- yor, memleketin işleri olduğu yerde de durmuyor. Bu kör karanlık içinde yol nasıl bulunacak?.. BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ Rimskiy-Korsakov'un tanınnuş bir müzik yapı- tı. 2/ İcraat... Bnçte, oyunculardan birinin elinde bir renkten hiç kâ- ğıt olmaması. 3/ Tanele- rin içini kurum karası bir c tozla dolduran ekin has- taliğı... Sümerlerde sağlık 6 tannçası. 4/ Özellikle -, Meksıka'da yaygın sert bır içki. 5/ Tarih öncesi 8 çağlarda tannlara adak olarak sunulan küçük 1 2 3 4 5 6 7 8 9 auaK. n ILAN T.C. BAKIRKÖY 7. ÂSLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 1992/35 E. 1993,206 K. Davacı Gülnur Timur tarafından M Kemal Timur aleyhine açılan evlılik birliğinın temelınden sarsılması nedenıne müstenid boşanma davasırun yapılan açık yargılaması sonunda Malatya, Akçadağ, Be- kıruşağı, cilt 050/01, sayfa 5, kütük 2 numaralarda nüfusa ka>ıth 10. 3 1963 doğumlu Gülnur Timur ıle 15 6 1966 d lu Mustafa Kemal Ti- mur'unMK'nın 134d maddesigereğioceboşanınalannakararveril- miş olup adresı lespit edılemeyen davalı Mustafa Kemal Tımur'a ilancn tebliğ olunur. 28.5.1993 5915 ILAN ARGUVAN KADASTRO MAHKEMESİ EsasNo 1981'1 KararNo: 1991/37 Davaalar Şevkı Solak. Hasan Korkmaz, Vahap Fırat, Hasan Er- baş ve arkadaşlan tarafından davalı Hazıne aleyhıne mahkememızde açılan tespıtın ıptalı ve tescıl davası sonunda; Müdahıl davacılardan Abdulvahap kıa Sultan'dan olma Bedriye Zorluer'm adresı >apılan zabıta tahkıkatlanna rağmen saptanamadı- ğından, mahkememızıce kısmen kabul, kısmen reddıne karar verilen 3.6 1991 gunlü ve 1981/1 E , 1991 37 K. sa>ılı karann tebliğ edıleme- yen ılgilı>e 7201 sayılı kanun hukumlenne göre ışbu ılanın yayın tan- hınden itibaren 15 gün sonra tebbğ edümış sayılacağı ılanen tebliğ olunur 26 5 1993 Basm-49087 heykelcik... Bir nota. 6/ Kimilen uğur sayar... Eğik, meyilb. 7/ Kol- yos, uskumru. sardalye gibi babk- îann ufaş... Silisyumun simgea. 8/ Rus köylüsü... Nesne, madde. 9/ Ornan Hançerlioğlu'nun bir ro- manı... Osmanlılarda kapıkulu askerlerine ve kimi görevlıkre üç ayda bir verilen ücret. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Tevfik Fikret'in, çocuklar için yazılmış şiırlennı ıçeren yapıtı... Su. 2/ Borç ödeme... "Aptal, duyarsız" anlamında argo söz- cük... 3/ Dokubilim. 4/ "Dedim tane tane olmuş benlerin/Dedi zülfun değdi — yarasıdır" (Âşık Ömer)... Nikelin sımgesi. 5/ Ayak bileğinde bulunan küçük kemik... Taş dibek. 6/ Anma, söyleme, sözünü etme. 7/ Temiz, namuslu... Kokmuş hayvan ölüsü... Bir gösterme sıfatı. 8/ Bir renk... Aanma, yerinme. 9/ Japon lirik dramı.. Bulaşık yıkanan musluk teknesi. «,
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle