Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
17 MAYIS1993 PAZARTESf CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI 11
Vln üretfcileri
Türklye'de
• Ekonomi Servisi-
Uluslararası YünJü Tekstil
Teşkilatı (IWTO) tarafindan
düzenknen Yün Konferans
bu yıl ilk kez Türkiye'de
gerçekleştiriliyor. Atatürk
Kültür Merkezi'nde bugûn
açılışı yapılacak Konferans
21 mayısa kadar sürecek.
Türkiye Tekstil Sanayii
Işverenleri Sendikası'mn ev
sahipliğinj yapacagı
Konferansa IWTO üyesi 28
ülkeden 500'e yakın delege ve
gözlemci kaülacak.
İConferansta 4 milyon
balyaya ulaşan dev yûn
stoku, azalan talep ve
ekonomik durgunluk ele
ahnacak.
Jaguardfinyaya
meydan okıiyor
•LONDRA(AA)-
Ekonomik gerilemenin
bütün sanayi ülkelerini
kıskacına aldığı bir
dönemde, Amerika,
Japonya, Almanya, Itajya ve
Fransa gjbi dûnyanın önde
gelen Iûks otomobil üreticisi
ulkelerekarşı ingilizJerin
ünlü Jaguar flrmasının,
'Beğenmezseniz geri getirin,
alalım' sloganıyla başlattığı
yeni satış yöntemi büyük ilgı
gördü. Jaguar'ın,
Amerika'nın lüks oto
piyasasında uygulamaya
başladığı' Begenmezseniz,
geri getirin alalım'
satışlannjn deneyim süresi
sonunda inanılmaz bir
başanya uiaşması, dünya
lüks otomobil tekellerini
kırması ve meydanı benzer
birglobal rekabete bırakmasi
bekleniyor.
OAPECKuveyTe
dönûyor
•KAHİR£(AA)-Arap
Petrol thraç Eden Ülkeler
örgütü (OAPEC), genel
merkezini yeniden Kuveyt'e
taşıma karan aldı. Irak'ın
Kuveyt'i işgalinden sonra
Irak ordusu tarafindan
yerlerinden çıkanlan
OAPEC, genel merkezini
geçici olarak Kahire'ye
tasımıştı.
Mısır, Suudi Arabistan,
Birieşik Arap Emirlikleri,
Katar, Bahreyn, Cezayir,
Kuveyt, Irak, Libya ve
Suriye'nin üye bulunduğu
OAPEC, genel olarak Petrol
Endüstrisi'nin izlediği
gelişimi değerlendiriyor.
Petrol lhraç Eden Ülkeler
örgütü (OPEC)gibifiyatve
üretim kotalan beliriemiyor.
DUNYA EKONOMTSEVE BAKI
ERGEV YILDIZOĞLU LONDRA
Yunan muhalefeti özelleştirmeyi engellemekte kararlı
Yapma, işletme, devretmeEkommi Servisi - Yunanistan'da
Başbakan Konstantin Mitsotakis
hûkûmetinin özelleştirme ve
yap-işlet-devTet programıyla ilgili önemli
güçlükler ortaya çıktı. Sol muhalefet,
özelleştirme ve yap-işlet-devret modeline
karşı çıkıyor. Dünya ekonomi basınmın
gündem yaratan gazetelerinden Financial
Times'ta Kerin Hope imzastyla
" Yunanistan özelleştirmeye ayak
diretiyor" başlıkli yaada, Mitsotakis
hûkûmetinin kendi içinde bile
özelleştirmeye muhalefet olduğu
belirtiİiyor. Bu konudaki son örneğin,
Lavrion'daki 600 megavatlık elektrik
santralının yap-işlet-devret modeline göre
yapılması karannın son anda hükümet
tarafindan geri çekilmesi oldufu belirtilen
yaada şöyledeniliyor. "Yunanistan'da
özelleştirmeyegirmek isteyen uluslararası
şirketler, büyük ölçüdeengelleyici
bürokrasiyle karşı karşıya kalıyoriar.
Ancak Lavrion olayında, Yunan Kamu
Elektrik Şirketı'nin (DEH) bir özel
şirketle ortaklığa girmekteki isteksizliği.
Yunan standarüanna göre bile, aşın bir
ayak direüne olarak nitelerüyor.
fhaleye Belçika'nın Tractabel ve tsveç'in
Asea Brown Boveri öncülüğünde iki
konsorsiyumun girdiği. bunu Tractabel'in
kazandığı, ancak görüşmelerin üç aylığına
ertelendiğj belirtilen yaa şu cümlelerle
sürüyor: "Bütün bunlara karşın Ekonomi
Bakanlığı. kamu sektörünün büyük borç
açıklannın genişçaplı altyapı projelerini
engelleyeceğini bildirdiğinden,
yap-işlet-devTet modelinin öncülügünû
yapıyor, karayolları, köprü yapımı ve
enerji sektöründe bu işi büyük ölçüde
özendiriyor. Yap-işlet-devret sistemi
uyannca müteahhit, Lavrion prpjesinin
fmansmanını üstlenecek, 25 yıllığına
çalıştırdığı santraldan eldeettiği paralarla
borçlan temizleyecek. ondan sonra da
santralı DEH'edevredecek. Ekonomi
Bakanı Stefanos Manos, DEH'te kötü
işletmecilik ve olağanüstü borçlann
hükümete özeileştirmeye yönelmekten
başka çare bırakmadığını söylüyor.
"DEH'in bu borçlan yüzünden hiçbir
projeyi yürürlüge sokamayız. Ama işin
garibine bakın ki hemen hemen herkes
özelleştirmeyekarşı"diyor. Hem
yönetim, hem de sendikalar, özel bir
kuruluşun DEH'ten daha ucuza elektrik
üretebileceğinden kuşku duyuyorlar.
Ama özel konuşmalannda dile
geürdikleri konuçok sayıda kişınin işsiz
kalması ve kendi etkilerinin yok olması
kaygısı.
Yunanistan'da hemen bütün ailelerin en
az bir ferdi ya bir devlet şirketinde
çalışıyorya da bundan emekli olmuş.
Siyasiler bu kuruluşlan kendi etki
alanlannın genişletmek için kullanıyorlar.
Öte yandan Italya'da geçen yıl, özel bir
şirketin bir devlet kuruluşunu 124milyar
dolara satın almak içın ttalyan
politikacüara rûşvet yedirdiğinin ortaya
çıkmasıyla patlak veren skandal da
Yunanistan'daki özelleştirme faaliyetleri
üzerinde olumsuz etki yaptı. Bu arada
Yunanistan'da özelleştirmeye çıkanlan
baa küçük devlet şirketlerinin iktidardaki
Yeni Demokrasi Partisi'ne yakınlıklanyla
bilinen işadamlanna saüldığı söylentileri
özelleştirme yetkilileri tarafindan
yalanlanıyor. Şimdiye kadar
özelleştirmeye çıkanlan 200 şirketten 70'i
satılmışdurumda. Sosyalist muhalefet ise
gekcek yılki seçimlerle yeniden iktidar
olursa bütün özelleştırme. yap-işlet-devret
anlaşmalannı yeniden gözden geçireceğini
bildirerek hükümeün huzursuzluğuna
huzursuzluk katıyor. Mitsotakis ise hâlâ
Lavnon projesınin yap-işlet-devret
modeliyle fınanseedilmesinin hükümet
tarafindan desteklendiğıni söylüyor.
Ancak ihale sürecini yeniden başlatma
karannın dış görünüşte şeffaflaşma arnacı
taşıdığı söyleniyorsa da bunun çok politik
bir karar olduğu kesin.
Ortak Âvrupa'nın ipi
6
Viking'lerin elînde
• Danimarka yann Maastricht An laşması ıçin yeni bir referandum yapıyor.
YakJaşık bir yıl önce yapılan referandumda "hayır' diyerek tozu dumana
katan Vikingler, bu yıl 'evet'e daha yakın gözüküyor. Sandıktan bir kez daha
'hayır' çıkarsa 12 ülkeli Avrupa Birliği hedefı birazdaha uzaklaşacak.
MURATAMN
Vikingler yann Maastricht Anlaşması içûı
bir kez daha oy verecek. Geçen yıl 2 haziranda
yapdan referaodınnda hayırlar yalnızca 46 bin
daba fadaydı ve bu kadarcık bir fark Birieşik
Avrupa anlaşması olarak nitelendirilebilecek
Maastricht Anlaşması'nın neredeyse bir ke-
nara atdmasma neden oluyordu.
Dammarka, beş milyon nüfuslu küçük bir
ülke. Avrupa'yı kasıp kavuran Vikinglerin to-
ronlan 350 mflyonluk bir Avrupa için de sözü
hiç dinfenmeyen, fazla dikkate alınmayan bir
ulus otanaktan korktuklan için geçen yıl anlaş-
maya hayır dedfler. Aslında dikkatleri üzerle-
rinde topîamakta çok da başanlı oldular.
Danhnarkalılann çok küçük bir farfcla bile
oisa iıayır' demesi, Avnıpa'daki Maastricht
Anlaşması karşıtiannın hir anda yükselişe geç-
mesine neden oldu. tngiltere'de parlamento, an-
laşmayı onaylayacağmdan söz ederken 'Vi-
kinglerin haym' 3e birieşik Avrupa üzerinde
kara bulutiar oloştu ve tngiltere, anlaşma bütün
ülkeler tarafmdan onaylandıktan sonra parla-
mentomn karara varacağuu açıkladi.
Dammarka'nın hayın Fransulan da hare-
kete geçütfa*. Cumhurbaşkanı Francois Mitter-
rand eyhll ayında bir referandum yapılacağını
açıkladi. Fransa'da Sosyalistler ve YeşUler
'evet' derken sağ fluye bötûndû. Bağımsızlığın
yitirileceğinî savunan muhafazakar sağın ba-
şını çektiği 'hayır' kampanyasınuı ardından
sandıktan çok küçük bir farkîa 'evet' çıktı.
VikingJer istediklerini elde etti
Danimarka halkı bu kez 'evet' diyecek gözü-
küyor. Cuma günü Gallup'un yaptığı araşOr-
maya göre evetlerin oranı yüzde 50, hayuia-
nnki yüzde 32. DanimarkabJann bu kez evet-
ten yana ağırlık koymasının iki ana nedeni var.
Geçen yıl aralık ayında yapılan Edinburgh
Zirvesi'nde Maastricht Anlasması'na karşı
çıktıklan noktalara çözüm getirildi. Danimar-
ka'ya savunma işbirliği, tek paraya geçiş, top-
luluk içinde gü\enlik, işbiriiği ve AT vatan-
daşlığı konularında bağımsız davranma ayrı-
caiığı getirdi.
tkinci neden, iktidarm ocak ayında el değiş-
tirmiş olması. Geçen yıl Sosy al Demokratlarm
yûzde 60'ı hayır demişti. Bu kez iktidarda bir
sosyal demokrat hükümet bulunmasının evet
oylannı arttıracağı tahmin ediliyor.
Aslında pariamentodaki sekiz partkkn yedisi
evet için kampanya yüriirüyor. Bununla birlik-
te hepsinin gösterdikleri neden ayrı. Hepsinin
bnieştikleri nokta ise Danimarka'nın Birieşik
Avrupa içinde saygın bir ülke olarak yerini al-
ması, bağımsızhğını korurken Âvrupa'nın gele-
ceği için söz sahıoi olabilmesi.
Vikingler, Birieşik Avnıpa'ya giden yolda bir
kez daha ipleri elinde tutuyor. Kopenhag sokaklan oylama öncesi 'evet-hayır' posterleri 0edonandı.
Yeni Dünya "Düzıensizliği" ve GATT Görüşmeleri
_ ^ ^ ^ erinleşen global ekono-
J " ^ m i k kriz dünya ekono-
m • misinin ekonomik topar-
m Mlanma dönernindeplan-
m M lanmış gelişmelerin ve
m ^^ kurumlaşmaların gete-
ceğini tehlikeye soktu.
Bu kurumlaşrnalardan biri de GATT.
GATT Uruguay Raundu görüşmeleri
bir türlü tamamlanamıyor. Ekono-
mik kriz içinde ortaya çıkan gelişme-
ler GATT anlaşrnasına temellik
eden serbest değişimfikrinipratikte
geçerlikten kaldırdı. Ticaretin ser-
bestleştirilmesi ABD ve Japonya
veya AT ülketerinin liderliklerinin
hepsinin ağzında hala sakız, ama di-
ğer taraftan herkes diğerini koru-
macılıkla suçluyor, kendisi ise koru-
macılık uyguluyor. Böylece GATT,
yaşaması için gerekli ideolojikiX)li-
tik arka planda hızla zayıflıyor. Avru-
pa Birliği süreci gibi GATT anlaş-
masının da geleceği bugün arök teh-
likede.
Merkez ülkelerintn arasında, geç-
mişte serbest değişim veya gele-
neksel adıyta "Laissez faüre-Lais-
sez-Passer" ve "mukayeseli üstün-
lükler" doktrininin en fazla genel ka-
bul gördüğû ve "hep birlikte" uygu-
lamaya konulmaya çalışıldığı dö-
nemlere bakınca iki özellik dikkati
çeker. Birindsi dünya çapında hege-
monik bir devietin varlığı, ikincisi
dünya ekonomisinde genel bir ge-
nişleme yaşanmakta olması. Napol-
yon savaşları sonrası Ingiliz hege-
monyası ve Ikinci DünyaSavaşı son-
rası ABD hegemonyas» dönemleri
bu tarrte uyar.
Bu iki dönemde de teknolojik,
ekonomik ve askeri-politik olarak di-
ğerlerinden üstün olan ve bu yolla
uluslararası liderliğini kabul ettirmiş
bir hegemonik güç kendi ulusal çı-
karları doğrultusunda (serbest tica-
retten, ekonomik üstünlüğünden do-
layı en fazla kendisi faydalanabile-
c&ği için) serbest ticareti uluslara-
rası düzeyde savunur, hayata geçi-
nlmesi ve düzenlenmesi için mûda-
halelerde bulunur. Ne zaman ki bir
süre sonra bu hegemonik devletin
göreli üstünlüğü gerilemeye ve yeni
I ider adayları ortaya çıkmaya başlar
ve o zaman serbest ticaret gözden
düşmeye başlar ve lider adayları
arasındaki rekabet, ticaret savaş-
lannı, hatta askeri savaşlan günde-
me getirebilir. ingiliz hegemon-
yasının gerilemesi ve Almanya,
Fransa, Japonya ve ABD'nin ekono-
mik ve askeri olarak yükselmesi 19.
Yüzyıl'ın sonunda ikinci bir sömür-
geleştirme dalgasına ve ekonomik
kriz de 1911-1946 arasında yeniden
paylaşım savaşlarına yol açtı.
1970'lerin başından itibaren, bu
sefer ABD hegemonyası gerileme-
ye başladı. 1980 lerde Japonya ve
Avrupa, özellikle Almanya, alternatif
lıderlikler olarak ortaya çıktlar.
1969da Doğu Bloku'nun çökmesi,
1990'da Almanya'nın birleşmeden
doğan sıkınülannın Almanya ve Av-
rupa üzerindeki olumsuz etkileri, Ja-
ponya'nın bu yarışta öne çıkmasına
yardım etti. işte bu koşullarda ser-
best ticaret lafta savunulmaya de-
AT, ABD, Japonya arasında süren
ve geri kalanını figüran rolüne indir-
miş olan GATTgörüşmelerinin gele-
ceği de kararmaya başladı.
Bugün serbest ticaretin üzerinde
görünüşte herkes anlaşıyor. GATT
imzalanmaza bir ticaret savaşının
başlayacağı en çok haörlatlan "ger-
çeklerden" biri. Ama uluslararası
gelişmelerde durum bu savunulan-
lara hiç uymuyor.
Herkes birbirini korumacılıkla
suçluyor, yeni korumacılık tehditleri
havalarda uçuşuyor. Düne kadar
serbest ticaretin savunuculuğunu
yapmış olan ABD, Clinton yönetimi
altnda, serbest ticaret ile ulusal çı-
karlar arasında pek bir ilişki ol-
madığını savunuyor. (örneğin:
Tyson. Rcich ve Stephanopulos.)
Herkes serbestrekabetten kendi ülkesinde
üretüen mallara ve hizmetlere yeni pazarlann
açılmastnı anlıyor. Kimsegîobal ekonominin genel
istilcrannı vedüzenlenmesini düşünec^k durumda
degil. Çünkii henüzkimse bu güçtedeğil. Bu
koşulîardaGATT anîaşması, dünya ekonomisinin
fu andaki konumu ve ekonomik poîitik dengeler
göz önüne aUnınca gerç^kçi bir proje olarak
gözükmüyor.
vam edilse bile gerçekte giderek
rafa kalktı, ticari bloklar oluşmaya,
korumacılık suçlamalan duyulmaya
başlandı. Artık bu yeni dönemde,
ABD'nin eski GATT görüşmeleri pa-
zarlıkçılarından Harold Malmgren'e
göre "Hükümetler, iç ekonomik so-
runlarla ve politik yaşam mücadele-
si ile uğraşıyorlardı.
Soguk savaşın kazanılmasına yol
açan işbirliğinin yerinde yerler esi-
yor"du. IMF Başkanı Camdessus da
bir "uluslararası güven krizinden"
bahsedecek ve "uluslararası ekono-
mik politika koordinasyonunun tümü
ile başarısız kaldığından" yakına-
cakö.
1993 yılında, ekonomik kriz derin-
leştikçe de bu yakınmalara yol açan
etkenlerşiddetiniertırdıve gerçekte
110 ülkeyi ilgilenuirmesine rağmen
Clinton bir taraftan GATT anlaş-
masını 1993sonuna kadar imzalaya-
cağını söylüyor. öbür taraftan Avru-
pa ve Japonya pazarlarını ABD mal-
larına açmaktan bahsediyor, aynı
anda da GATT anlaşmasını ancak
ve ancak ABD işcilerinin ve çalışan-
lannın refahını arttıracak bir sonuca
ulaşması halinde imzalayabileceği-
ni vurguluyor.
Japonya'da geçen hafta Teknoloji
Bakanlığınınyayımladığı iki raporda
Japonya'nın artık ABD ve Avrupa
1
-
nın baskılarına baş eğmeyeceğini
gösteriyor. Raporlar ABD ve ATyi
korumacılıkla suçluyor ve Japon pa-
zarlarının aslında açık olduğunu sa-
vunuyor.
Fransa'da Başbakan Balladour,
köylülere, GATT görüşmelerinde,
yumuşamayacağına dair garanti ve-
riyor. Yeni Ticaret Bakanı, "GATT
görüşmeleri, ancak ABD korumacı-
lıktan vazgeçerse tamamlanabilir"
diyor.
Besbelli ki herkes serbest reka-
betten kendi ülkesinde üretilen mal-
lara ve hizmetlere yeni pazarlann
açılmasını, bu yolla ekonomik krizin
baskısının hafifletilmesinî anlıyor.
Kimse global ekonominin genel is-
tikrannı ve düzenlenmesini düşüne-
cek durumda değil. Çünkü henüz
kimse bu güçte değil. Bu koşullarda
GATT anlaşması, dünya ekonomisi-
nin şu andaki konumu ve ekonomik
politik dengeler göz önüne alınınca
-"Üçüncü Dünya" ülkelerinin muhte-
melrtirazlannıbu asamada göz önü-
ne almasak bile- gerçekçi bir proje
olarak gözükmüyor.
GATT savunuculannın, GATT im-
zalanmazsa dünya ticareti genişle-
mez ve durgunluktan çıkılamaz tü-
ründen iddialarının da pek gerçeğe
uymadığı anlaşılıyor. GATT anlaş-
ması yapılamamasına ve koru-
macılık hızla gelişmesine rağmen
dünya mal ticareti 1992'de değer
olarak %5.5, hizmet ticareti ise %8
genişledi. Buna rağmen bu yıl eko-
nomik kriz derinleşmeye devam etti.
Avrupa gümrük birliği deneyi de
serbest ticaretin (GATT'ın) yeni iş
alanları açacağı ve işsizliği azalta-
cağı iddialarını yalanlıyor. Hesapla-
ra göre 1993 yılmda Avrupa'da güm-
rükler kalkınca 5.000.000 yeni iş ya-
ratılacaktı. Ama 1993te Avrupa'da
işsizlik hızla artmaya devam etti.
Geçmişte serbest rekabet ve
mukayeseli üstünfükler doktirini,
güçlü ülkelerin ekonomik çıkarlarını
zayıf ülkelere kabul ettirmesinin
aracı oldu. GATT bunu, ABD liderliği
altındaki 4-5 ülkenin çıkarına uygun
olarak kurumlaştırmayaçalıştı. ABD
liderliğinin iyice zayıflaması, ekono-
mik krizin ulusal çıkarları öne çıkar-
ması, Almanya'nın, özellikle de Ja-
ponya'nın liderlik konumuna yak-
laşmaya başlaması serbestticaretin
uluslararası ölçekte uygulanmasını
pratikte imkansız hale getirdi. Bu-
nun ideolojik ifadeleri de son za-
manlarda serbest ticaret ile refah
arasındaki ilişkiyi sorgulayarak şe-
killeniyor.
Bu koşullarda Uruguay raundu so-
nuçlanabilir mi? GATT imzalansa
bile bunu kim uygulatabilir dersiniz?
Çin'de
yabancı
sevgisi
PEKİN (AA) - Çin, ülkede en
geri kalrnış endüstri durumunda
bulunan madenciük için yabana
yatınma anyor. Hükümet, ma-
dencilık alanında teknoloji trans-
feri ve sermaye sağlayacak
yatınmalar için bir dizi teşvik ve
kolalık içeren bir tasan hazırla-
dı.
Çin Jeoloji ve Madencilik Ba-
kan Yardımcısı Zhang Wenju ta-
rafindan açıklanan tasanya göre
yabana yatınmalar 5 yıl süreyle
geçcrü maden arama izni ve 20 yıl
süreyle geçerli olacak madenciÛk
lisansı alabilecekler.
Arama izni petrol, doğalgaz ve
kömür için en fazla bin kilomet-
rekarelik bir alan, diger madenle-
rin aranması için de en fazla 100
kilometrekarelik bir alan için kul-
lanılabilecek.
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
DuzeyÜlke yönetiminin en üstdüzeyine ilişkin seçimler sıra-
sında yaşananlar ve bunun hemen sonrası, denilebilir
ki, tam anlamıyla bir genel düzeysizlik örneğidir. Ülke-
nin siyasal tarihi üzerinde çalışacak olanlar bu dönemi
hiç kuşkunuz olmasın, kofluğun ya da içi boş, gülmece-
leşen siyasal davranışlann en kusursuz örneklerinden
biri olarak inceleyecektir.
Cumhurbaşkanlığı konusunun açıklık kazanmasıyla
birlikte, günlerdir başbakan adayları üzerinde çeşitle-
meler yapılıyor. Sayıları alti dolayında bulunan olası
başbakanlara iiişkin yorum ve değerlendirmeler basın
ve yayın organlarını dolduruyor.
Gerçekte, ortada ne bir yorum vardır ne de değerlen-
dirme. Siyaset, suç işliyor, toplumun iç ve dış sorunla-
nndan ne ölçüde uzak olduğunu, bir kez daha ve çok
somut bir biçimde, kanıtlıyor.
Nasıl mı?
Başbakan adaylarının herhangi birinin önemli so-
runlara ilişkin görüş ve önerileri nedir?
Kuşkusuz, adaylar, kendi partilerinin görüşleriyle ve
bir ölçüde de olsa var olan hükümetin programıyla sınırlı
yaklaşımlar taşıyor. Ancak yine de önemli iç ve dış so-
runlar üze.rinde somut çözüm önerileri geliştirmeleri,
kesinlikle, gerekiyor. Anlamlı bir seçenek süreci yalnız
ve ancak böyle oluşur.
• • •
önce, temel insan hak ve özgürlükleri konusunda
adayların görüşleri açık değildir. Bu konuda işveren ke-
siminin görüşleri açıktır; işverenler yeni hükümetin
"CMUK gibi zevzekliklerle (kendi deyişleridir) uğraş-
masını" istemiyor. Sendikal haklar, ILO sözleşmeleri,
memur sendikaları, basın, üniversite ve örgütlenme öz-
gürlükleri gündeme getirilmiyor.
Ekonomik konularda da durum farksızdır. Hükümet,
bu yılın ilk üç ayında, yıllık iç borçlanma sınırlanna
ulaşmış bulunuyor. iç borçlanmada bu durum uluslara-
rası piyasalarda güven kaybına yol açıyor. Ülke borca
babk oîmanın ötesinde, daha güç koşullarda (yüksek fa-
izle) borç bulabilir bir duruma hızla geliyor. Dışalım mart
ayında görüldüğü gibi artıyor, dıssatım geriliyor. Sorun
nasıl çözüme ulaşır?
Asgari ücret, tarımsal destekleme, enflasyon, ücret,
maaş ve faiz konularında, adaylarımız neler düşünüyor?
Dış ilişkilerde gelişmeler pek olumlu görünmüyor.
Geçen haftagelenhaberlerAvrupaTopluluğu'nun"Avru-
pa Kafkaslar Asya Ulastırma Koridoru", öbür adıyla
çağdaş Ipek Yolu projesine Türkiye'nin yalnızca göz-
lemci olarak çağrıldığını belirtiyordu. Yılların çözümsüz
sorunu Kıbrıs, gerek KKTC'de gerekse uluslararası dü-
zeyde, tam bir sorun yumağı özelliği taşıyor.
Başbakan adayları burada sıralanan ya da benzeri
konular üzerinde görüş belirtmekten özenle kaçınıyor.
Adaylardanönde gelenlerden birinin dediği gibi "düşün-
me alışkanlıkları" edınmemişlerdir.
•••
* Bu boş ve kofsiyasal ortam, gerçekte, var olan siyasal
yapılanmanın doğrudan sonucudur. örgütlenebilen top-
lum kesimleri yıllarca baskı altında tutulmuşsa; işçi
sendikalan tam bir yılg/nlık içindeyse; toplumun önemli
bir bölümüne siyaset yasağı getirilmişse önde gelen
sermaye örgütleri en temel insan haklarını "zevzeklik"
olarak algılar; başbakan adaylan da temel sorunlara hiç
değinmez.
Bu ortamda bir kısım basın yayın organlarının kamuo-
yu oluşturma süreci de çok ilginçtir.
• • •
Yabancıların, "aptalca sorular aptalca yanıtları hak
eder" anlamında bir sözleri vardır. Başbakan adaylan-
na ilişkin kamuoyu oluşturma sırasındaki sorular bu
sözü çağnştırıyor. Yeni başbakanın özellikleri arasında
"ekonomi bilsin mi", "yabancı dil bilsin mi?" türünden
sorular soruluyor.
Bu tür sorular gerçekte toplumu alaya almaktır. Ne
denilmesi bekleniyor, ekonomi ya da yabancı dil bilme-
se de olur" mu; yoksa en ilginç seçenek olan "fark et-
mez mi?"
Başbakan adayları üzerine yapılan kamuoyu araştır-
maları birsömürüsürecioluşturuyor. önce,900lütele-
fon sömürüsü var; bunu, yanlı sorularla kamuoyunu bi-
çimlendirme izliyor. Kaldı ki sorulara verilen yanıtların
da yansız ve bağımsız birdeğerlendirmeye konu olduğu
söylenemez. Bu noktalar bir yana basının önemli bir bö-
lümü de adaylan kendilerine yakınlık derecesine göre
değerlendiriyor.
Bir kısım basın, istediğinde telefon edebileceği, sofra-
sından besleneceği ya da önemli devlet ihafelerinde
aracılık edebileceği adayı ya da adayları öne çıkarıyor;
yalnızca onlann şanslı olduklarını bıkmadan yazıyor.
Kamuoyu böyle oluşuyor; başbakan bu oluşumlar
sonucu belli olacak.
Peki, başbakanın kamu, yani halk ile ilişkisi nasıl mı?
Ne aptalca soru değil mi?
PanasonicPRINTER
Küçük, Pratik, Ekonomik t
KX-P1180
9 pin, 80 kolon, 192 cps KÜMMNYA FtY/m
Hızlı, Akıllı, Dayanıklı
5.295.000 TL.
ÖZE KAMPANYA FİYRTI
Pan
KX-P 1695
9 pin, 136 kolon, 330 cps
DQer modeAarimzle igff kampanya ftyaflanmızı,
Lûtfen bayüenmizden öğreniniz.
^ j ' Kampanyamız28 MAY1S 93'de sona erecektir.Finuonc Frmter
TûHdy» Ccnel DMnbütöni
Bjlmumnı, Kri Sofc. No: T4 tçyictaf/İSTANIUl TH: 272 05 01 • 272 39 31 • 272 59 90 Fu: 267 59 M
Panuonic fcılujnu MokUlan: İSTANBUt > ACENA 2S8 21 74 • AKBUtUT 231 32 11 • ALFA 225 02 05 •
8ETECA 274 79 02 • SILDES 241 74 23 BCAN 326 47 06 BCOMPUSOFT 272 28 28 • I5OMAK 280 17 10
• HALIC! 385 41 371INFO 275 07 80 • 5MART 249 68 10 • TAM 414 36 50 • ULUKOM 274 12 46 •
VATAN 247 47 02 • YltCHZ 288 10 05 • ANKAM > HALICI 425 83 26 • INFO 426 54 45 • METROCOM
434 22 91 • PROKOM 425 41 62fl PROTEK 427 47 50 • IZMII > DATA DIJITAl A.Ş. 63 29 21 • INFO 22 31 40
• BUKSA > MINERVA 55 15 001ADANA > NORSAN 53 11 15 • SAMSUN > V1P 32 35 17 • CAZIANTEP
> YiLDIZ 30 67 23 | KONYA > HALICI 52 21 33 • ANTAIYA > I5OMAK 11 52 03