Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 2NİSAN1993CUMA
12 HABERLER
Babalariıısanlanıımuduluğuiçinçalışmalı
Hıristiyanve
İslam Dünyası
Arasındaki Köprü:
BEKTAŞİLİK
DP. BELKIS TEMREN
B
abalar en yaygın
eğitici kadroyu
ohıştunnaktadır.
tdari bazı sorumlu-
luklar açısından
halifebabalann bir
altmdaki gnıpta yer almalanna
karşm eğitici özetlikleri açısı-
ndan "profesorlük" kadrosuna
benzemekte ve en iLst düzey eği-
tici kadroyu oluşturmaktadırtar.
Kendilerine bağjı evlatlann (öğ-
rencilerin) eğitimlerini sürdürme
ve yönlendinne görevlerinin yanı
sıra onların her türlü ihtiyaçlan-
nda, damşmak istedikJeri her
konuda yarduncı olmak fizere
yine "derviş" sıfatıyla yanıbaş-
lanndadırlar.
Bektaşiler, "Evlat yetiştirme-
di ise bir kimse 'Baba' depdir,
çocuğu olmayana baba denme-
diği gibi'" derler. Bu nedenle
Baba olmanın koşullanndan biri
de nasip vermek >e nasip verdiği
evlatlannm eğitim ve yetiştiril-
meteriy le ilgüenmektir.
Bektaşiliğin kapatdmasmı ta-
kiben müessesenin ayakta kala-
bilmesini amaçlayarak, bir tûr
dondurma işlemi gibi, "mevcut
durumu aynen konıyup ileri ne-
sillere aktarabflmek" amacıyla,
bazı kfcjilere görev payeleri veril-
mişse de bunlar fiili eğitim göre-
vini yerine getirmek için değil,
sistemin şemasını konıyup akta-
rabilmek amacını taşımışnr.
^ ani evlat yetiştirmemiş 'Baba'-
lar bu geçici durum için söz ko-
nusudur. Bunlara "fahri baba"
denilmektedir. Yakuı zamanda
yaşamtş Mes'ut Kemal Baba.
Adanalı Ekrem Ramazanoğtu
Baba gibi. Resmen faal olmay an
bir kurumun şeklen muhafazası-
nı ve ileriki nesillere devrini sağ-
layabihnek amacıvla bu yola
başvurulduğu belirtilınektedir.
Faal olan eğitim işlevi ise eğitim
Hacı Bektaş Veli Dergahı Postnişini
Bedri Noyan Dede Baba
Eryek Dergahı Postnişini Turgut
KocaHalifebaba
vereo, nasip veren (evtat yetişti-
ren), daha az sayıdaki Babalar
tarafından aralıksız sürdürül-
müştûr.
Babalar eğitim verirken tflm
muhiblerin (öğrencilerin) en iyi
şekilde yetişmesine gayret et-
mektedirler. Bumın yanı sıra
kendisi göçtûğû (öidüğû) zaman
yerine Baba olabîlecek, ya da
heriiangi bir nedenk (sayıda ço-
ğalma, yeni dergâh açüması vb.
gibi) babalık vermek gerekebüe-
ceğini düşünerek ihvandan en az
iki adayı daha yakından takip
ederek yetiştirirler. Ancak, hiç-
bir suretle bu adaylara 'seni bu
niyetle yetiştiriyonız' gibi ya da
benzeri bir taahbütte bulunmaz-
lar. Bunun tam aksine hiçbir şe-
kilde kendileriyle özel ilgilenildi-
ğüû hissetmemekrini sağlarlar.
Bütün görünen, babanın bireyi
sıkı takibidir. Daha çok hizmet
istenmesidir. Tabii bunun için bi-
reyin de hizmete talib olduğunu.
hizmete hazır olduğunu hissetti-
recek, belirtecek davramşlarda
bulunması gereklidir.
Eğer birey de ilgili ise daha
çok soracak, fedakârca dahaçok
hizmete koşacak ve kendini ye-
tiştimıek için daha çok yardım
talep edecektir. Böylece, en iyi
yetişmiş aday durumuna zaten
gelecektir. Bu durumdaki aday-
lar, gerektiğinde Baba olabilme-
ye aday Dervişier grubunu oluş-
turur. Gereği halinde kendflerine
bu görev verilir.
Bektaşi meydanmda Baba
Sancağfnda "Baba çerağT ya-
nar. Bu makam, Mörşid postu-
dur.Herdergâhınpostnişinlikgö-
revini ûstienen bir murşidi ol-
maktadır. Birdergâhm postnişini
odergâhıntümhizmetlerindenso-
rumludur. Bu kişi, "Baba", "Ha-
üfebaba" ya da "Dedebaba"
olabilir.
Bir dergâhta gerek görülmüş
ise (çoğu zaman 'muhib-evlad1
saytsmın fazlahğından) bazı ev-
latlann tüzmedehmn görühnesi
ve eğitimierinin sürdürüunesi
için herhangi bir yerde postraşüv
lik görevi üsttenmemiş bir "Ba-
ba"ya "Seccadeşin" olarak gö-
rev verilmektedir. Ya da bir Der-
viş "Seccadeşin" sıfatıyla aym
dergâhta Baba olarak görev yap-
maktadır. Postnişinlik yapan
Baba'nın Hak'ka yürümesi (ölû-
mii) halinde, Seccadeşin olan
Baba Postnişinlik görevine geti-
ritebitir.
Babalann sadece ögrencileri-
ne. yani muhipkrine karşı değil,
tüm insanlara. insanlığa ve do-
ğaya, evrene, doğadaki dengenin
korunmasına ilişkin de sorumlu-
lukları bulunmaktadu*. lşte bu
nedenle bir baba, dünyada olup
bitenden haberdar ounalı, tüm
insanlann mutluluğu için, her an
tetikteolup gayret sarfetmelkür.
Sûrecek
İkincisi ise 'Kutsal Şölenler' sırasında verilen
eğıtimdir. Kutsal şölcn, Bektaşi terminolojisin-
de "Sofra" olarak. geçmektedir. Sofra, bir tür
"derslik" gibi diişünülebılir. Her sofrayı bir
Baba, Halifebaba ya da Dedebaba yönetir.
Sofrayı kim yönetiyorsa. onun adıyla anılır.
ömeğin, "Falanca Baba'nın sofrası" gibi. Sof-
rada amaç, açlıkla tokluk arasında "kıılaktan
doymaktnr." Sofra sahibi Baba (mürşit), uygun
bir zamanda, Bektaşi gelenekleri dahilinde,
sohbetı açar ve bir profesörûn ders işlemesi
şeklinde sofra boyunca o gûn için seçtiği konu-
lan işler. Sofra genellikle "Bektaşi nefesleri"-
nin okunmasıyla son bulur. Sofraya nasipli
Bektaşilerin yanı sıra isteyen misafırler de katı-
labilir. Sofrada eğitim sohbetle sürdürülür
Sohbet sırasında Bcktaşınin anlatım tara
nasıldır? Bektaşinın kendıne has bir anlatım
özellıği vardır. Buna "Katlı Anlatım" denil-
Bektaşikimlere denir?mektedır. Bektaşi sohbetlennde hemen her za-
man bu özel anlatım yöntemı kullanılmak-
tadır. Zengin Bektaşi lıteratürü de bu anlatım
taramn örnekleriyle bezenmiştir. Katlı an-
latım, Bektaşi literatüründe, anlatım tarzında,
bir cümlenin yalın anlamından başka (zahir
anlamından başka), içsel (bâtın) anlamlannın
da bulunması durumudur. Bâün anlamlar, din-
leyen kişinin bulunduğu eğitim sevıyesine göre
algılanmaktadır. Örneğin aynı konuşmayı din-
leyen üç dört kişi ayn ayn seviyelerde mesaj
alabilmektedir. Ahnan her anlam (mesaj), tek
başına doğru olmaktadır. Hiçbir zaman yanlış
bilgi içermemektedir. Bu durumda dinleyen
herkes bir şeyler anlayacaktır. Bu mesaj hangi
seviyede algılanırsa algılansın doğru olacaktır.
Ancak biri için diğerinden farkh seviyede bir
mesaj ıçerebüir. Hiç kimse "anlamadığı" dü-
şüncesinde de olmayacaktır. Herkes "kabınca
almışür." Katlı anlatım, Bektaşılere söylemek
istediklerini ifade ederken karşılannda onlan
dinleyen (yazılı ise okuyan) geniş kitle arasında
bulunabilecek görüş farkklıklan nedeniylc ki-
şilenn ahnmalannı, kınlmalannı önlemek
açısından yarar sağlamıştır. Böylece, "kimseyi
indtmemek" prensiplerine sadık kalmalan ko-
laylaşmıştır. Nasıl "Kuranı- kerim'in yedi kat
manası var" denilince. kişinin seviyesi ilerle-
dikçe aynı şeyi okuduğu halde farkh anlamlar,
mesajlaralabileceğı vurgulanıyorsa. Bektaşi h-
teratüründekı pek çok simgesel cümlecik de
aynı şekilde çeşitli manalan içermektedir. Bek-
taşilikte hüner, bu şekilde 'sım sır eden' çeşitli
seviyede manalar ıçeren "Kath Anlahm" şek-
linde konuşabilme yeteneğini geliştirmektir.
Bu da Bektaşi eğıünunin doğal sonucu olarak
ortaya çıkar. Bektaşi eğitiminde amaç, doğru-
yu ve yanlışı anlatıp öğretmek değildır. "Böyle-
dir, şöyledir" şeklinde betimleyici bilgi veril-
mez. Amaç, bireylerin doğruyu, güzeli, iyiyi,
gerçeği secebilmek için kendilerini gelişhrebil-
melerini sağlamaktır. Düşûnerek gerçeği bul-
malanna olanak tanımaktır. Bu nedenle temel
prensip, bıreyin "Kabını genişletmektir." Bilgi,
sürekli akan bir su kaynağı gibi düşünülür. Ki-
şinin buradan alabileceği nasıbı ise suyun altı-
na uzatüğı "kabın genişliği" ile orantılıdır. Bu
nedenle eğıümde temcl hedef, kabı genişletebil-
meyı sağlamakür. Bundan sonra alacağı yol,
bıreyin ıstek ve gayretine bağhdır. Kendisine
hiçbir zorlama yapılmamakta ve bu durum
"Seni senden aldik, sana teslim ettik" denilerek
kuruma yeni katılan Bektaşiye, giriş merasi-
mınden hemen sonra temel prensiplerden biri
olarak açıklanmaktadır.
Bitti
Canlar bir olabmMumcu'larınhesabınısorabıh
O N B I N L E R
J J \-
f \
J
İÇİNYAZDI
Bu millete
sıkılan kurşun
Kuruldu cumhuriyet gün doğdu yüze
İster peçeye gir ister denize
Kahrolsunlar kim ne diyor size
Bilmezler hakikata sıkıldı kurşun
Gelin bir araya laisizmi sevenler
Uyanın artık demokrasi diyenler
Kahrolsunlar gerçekleri vuranlar
Bilmezler gerçeğe sıkıldı kurşun
Vurdular İpekçi'yi boğdular yasa
Vuranlar belli, almazlar ceza
Vurulan Ipekçi değil. dediler kaza
Bilmezler demokrasiye sıkıldı kurşun
Yemeyenler bilmez ebegümeci
Asılsızı haber diye verir demeci
Vurdular yetmedi Çetin Emeç'i
Bilmezler bir yola sıkıldı kurşun
Kınldı kalemler azaldı sayı
Karanhk ellerden alanlar payı
Vurdular yetmedi Muammer Aksoy'u
Bilmezler laikliğe sıkıldı kurşun
Kimindesilahvarkimindeçakı •
Kara Ses destekler belinde çıkı
Vurdular yetmedi Bahriye Üçok'u
Bilmezler insanbğa sıkıldı kurşun .
Kirlendi kan ile deniz yosunu
Oymaya çalışıyor Kemal'in kafatasını
Vurdular yetmedi Turan Dursun'u
Bilmezler Kemalizme sıkıldı kurşun
Ağlasm Türkiye. ağlasm insanlar
Uyanmasan daha durmaz bu kanlar
Kahrolsunlar Uğur Mumcu'yu vuranlar
Bilmezler Türk halkına sıkıldı kurşun
Laik demokratik özgürlük yoldan
Çevirin kalleşleri dörtbir koldan
Denkliyim ortaçağ karanbğından
Bilmezler aydınhğa sıkıldı kurşun
Hüseyic Denkli/Ankara
Atatürk devrimlerinin yılmaz
savunucusu, sana kıyan eller,
akıttıklan kanda boğulacak!
İçim yanıyor.
Şehrazat Karagöz
Değerli insana. Ülkemizde, la-
ikliğin, demokrasinin ve özgür-
lüğü yılmayan ve yıkılmayan
savaşçısının, ınançlanyla^ de-
ğerleriyle yüreğimizde yapacağı
mutlakür. Bu saldınlann dur-
mayacağını ne yazık ki hepimiz
biliyoruz. Fakat hiçbir baskı
bizleri susturmayacakür. Sevgi-
lerimizle.
İÜ tktisat Fakûltesi L luslaram-
sı tlişkikr Bölûmü öğretim Ele-
manlan
Uğur Mumcu'ya. Demokrasi
ve Atatürk düşmanlanna karşı
vermiş olduğun mücadelede se-
nin düşüncelerini ve mücadele-.
ni devam ettireceğiz. Kahrol-
sun gericı güçler.
Enün Enin
Sevgılı Uğur Mumcu'ya. Senin
ışığını hiçbir zaman söndüre-
meyecekler. Bunca yıl yazıla-
nnla aydınlattığın kişiler birer
meşale olarak parlayacaklar.
Deniz Obuz
Bir güzel insana. Benim için ba-
ba, bir öğretmen şbisin. Senin
düşüncelerinle şekillendim ben
ve artık sen yoksun ama bana
ve benim gibiler senin düşünce-
lerin, yaratüklann daima yön
vereceİc. Sana buradan beni
duymayacağını bilerek umut-
suzca sesleniyorum. Seni bizler
içimizde yaşatacağız. Çünkü
bizim parçalanmızın bir kısmı
senden oluşmuştur.
Müge Devrim
Düşüncelerin nasıl yok edilebı-
Urki?
Dr.Ümmühan tşoğlu Akkaş
Sevgili Uğur Mumcu, sen ölme-
din. Içimîzdesin. Düşüncelerin
yaşayacakür. Rahat uyu.
SerapK.
Sevgili Mumcu, seni vuran eller
kınlsın onlan susmaya dek la-
netliyorum.
tsmetT.
Ey büyük insan. Kaybımız çok
büyük sanki bizden bir güç git-
ti. Seni unutmayacağız fıkirlen-
ni daima yaşatacağız.
HaÖceP.
Umut, aydınlık ve gerçek hep
yaşayacaktır. Herşeye rağmen!
Hakan Topaloğlu
Devrimci düşünceler hiçbir za-
man öldürülemez.
Yılmaz Seüm Erdal
Acımi2 çok büyük. Atatürkçü,
aydınlar gerçek vatanseverler
senin acınla birleşecekler.
Fatma Gfirel
Düşünceler yok edilemez.
T.Y.
Atatürk Türkiyesi'nin Atatürk
cumhuriyetin laik kadını ola-
rak kanımın son damlasına ka-
dar anti laik harekete karşı mü-
cadeleyi sürdüreceğim.
NUüfer S.
Yazüanyla demokrasi mücade-
lesinde yılmaz bir savaşçıydı.
Aramızda bütün anılanyla ya-
şayacak.
Pir Sukan Abdnl Caniar Derne-
Muharrem Coşkun
Bizler Pir Sultan Abdal Canlar
Demeği Demeği üyeleri olarak
bu kahpece düzenlenmiş saldı-
nyı lanetliyoruz ve hesabının
mutlaka sonılmasını istiyoruz.
Uğur Mumcu ve onlar gibileri
ölümsüzdür. "Gelin Canlar Bir
Olalım Uğur Mumcu gibi kişi-
lerin hesaplannı sorahm".
Pir Sultan Abdal Canlar Deme-
ği Üyeleri Adma
Zekine İvgen
İnsan kanına ve insanca
yaşama şerefıne, düşman
canilerin hedeflerinden biri
olan ve bütün insanlığın
yüreğinde derin acı bırakan
Uğur Mumcu katliamında
yaşadığınız aaya ortak
olduğumuzu ve binlerce
demokrasi şehidinin anısınf
hedeflerimize taşıdığımızı
bilmenia istiyoruz. Gelecek
güzel günlere birlikte eireceğiz.
Murat özpolat, Sevün Doğan,
HacerTuncer/Kıbns
Bizlerle birlikte sen var olacak-
sm.
Müjdat Istekli
Artık ayağa kalkma zamanı
geldi. Bizi asla susturamaya-
caklar.
İsmailTaş
Faşist baskılara karşı verdiğiniz
mücadelede ve gerici baskılara
karşı mücadelemizden dolayı
katledilmesını protesto ediyo-
nım.
HıdırEren
Sûrecek
BARIŞAÖZLEM
Prof. Dr. HiMİ Göksd
20.000 lira (KDV içinde)
Çağdttf Yayınlan TOrkocagt
Cad. 39-41 CağaJoğlu-lstanbul
ANKARA... ANKA...
MÜŞERREF HEKİMOĞLU
Bir Tiyatro ve Sahneler
Uzgunüm, o güzel günü yaşayamadım ama sevincini
çok ıcten duydum. Yucel Erten'in mutluluğunu da içten
paylaşıyorum. Antalya Devlet Tiyatrosu'nun açılışıonun
genel müdürluğune rastlıyor. Yücel Erten bir Antalya
çocuğu. Kipranoz'da yüzme öğreniyor, Konyaaltı'nda
oba kuruyor, yaz geceleri Beydağı'nda sigara ateşi gibi
görünen orman yangınlarını izliyor, Aspendos'u görün-
ce dıli tutuluyor. Tiyatroya sevdalanıyor sonra. Dalında
tırmanan bir sanatçı. sahnelediğı oyunlarda usta res-
samların fırçasını bulurum. Devlet Tiyatroları Genel
Müdürü olmasını da umutla karşıladım; çalışmalarını iz-
liyor. devlet sahnelerine güzel bir soluk getirmesini
bekliyorum. Kuşkusuz güç bir görev, yoz dönemlerin
sevgıyle yeşererek aşılacağına inanırım ben.
Kultur Bakanı Fikri Sağlar'ı da kutluyorum. Antalya
Devlet Tıyatrosu nun açılışı nedeniyle bir yazısı var
programda. Tiyatro sanatını yaygınlaştırma çabaların-
dan soz ediyor. Dıyarbakırda açılan "Galeri Sahnesi",
Trabzon'da yenıden yaşama kavuşan "Hüseyin Kazaz
Sahnesi', Istanbul'da tasarlanan "Stüdyo Sahnesi" ve
23 nısanda bir çocuk oyunuyla tıyatrosuz yörelere ulaş-
ması öngorülen "Kamyon Tiyatro" bu çabanın ürünleri.
Devlet Tiyatroları'nın sekiz yerleşik merkezi, 22 sahnesi
oluyor böylece. Nüfusumuza oranlarsak çok değil ama
ılk kez bu boyuta vanyor. Anımsayan okurlarım var sanı-
nm, Muhsin Ertuğrul'un bölge tıyatrolan tasarısı yıllarca
rafta kaldı. Kalmasaydı tiyatro sayısı artardı, sevgisi de
çok gelışirdı değil mP
Programın son bölümünde bir politikacı olarak Tür-
kiye de kültür ve sanat yaşammın gelişmesi için tüm
katkıları yapmak gerektiğine inandığını söylüyor Kültür
Bakanı "Sanatın. yalnızca sanatçıların uğraş alanı ol-
maktan çıkarak. toplumun geniş kesimlerinde yaşanır
olduğu bir dünya özlüyorum" diyor.
Bu ozlemı başka politikacılar da duyabilse değil mi.
Çoğu tiyatroya gitmeye vakıt bulamıyor. politika sahne-
sınde de hayli duzeysiz oyunlar sergiliyorlar doğrusu.
Sozluğümuzde ne çirkin sozler varmış, diye şaşırıyoruz!
Tiyatroya büyuk tutkum var Tiyatrocu dostlarımı sev-
gıyle, saygıyla, teşekkürle kutlarım her zaman. Güzel bir
oyun yeni bir boyut katar yaşamıma. Antalyalılara ne
güzel sesleniyor Prof Sevda Şener.
"Tiyatroya hoş geldınız,
Oyuna hoş geldiniz,
Hayata hoş geldiniz,
Burada akı karadan ayırmayı öğreneceğiz" diyor.
"Neyın eylem, neyin çalım olduğunu anlayacağız, dü-
şüncemiz çelik-çomak oynayacak, oyun kişılerine bölü-
nüp çoğalacağız. Biraz akıllı, biraz çılgın, biraz erişkin,
biraz çocuk, biraz olgun, biraz toy olduğumuzu görece-
ğiz, özümüzü de tanıyacağız, çevremizi de... Uikumuz
genişleyecek, duygularımız kesınleşecek, beğenimiz
ıncelecek. Yaşamdan daha çok tat alacağız. Daha akıllı,
daha duyarlı, daha yaratıcı olduğumuzu hissedeceğiz.
Gelişmenin gurunanu da yaşayacağız, içimizdekı çocu-
ğu keşfetmenin sevincini de.
Tiyatroya hoş geldiniz."
P Elbetbir de "Hoş bulduk" demek gerekiyor. Perde ka-
pandıktan sonra güzel bir oyun seyretmenin doyumuyla
tıyatrodan ayrılmak gerekiyor. Tiyatromuzun çağdaş
düzeyı yadsınamaz, dalında tırmanan, doruğunu yitir-
meyen oyuncularımızla onurlanıyoruz, ama durağan,
hatta inişe geçiş dönemlerini de yaşadık değil mi? Dev-
let Tiyatrolan'nda da var bu dönemler, tiyatroseverler
yalnız özel tiyatrolara gıttı o dönem. Devlet sahnelerınin
koltukları boş kaldı! Türkçemızi sevmez, anlamaz olduk
nerdeyse! Kısaca tiyatro bina açmak değil yalnız, içeriği
var. Sahnenin gerisinde hayli derin bir kulisi, konserva-
tuvara kadar uzanıyor
Yeniden vurguluyorum, tersine kültür devrimi yaşa-
yan bir toplumda her şey yozlaşır. Çok iyi oyunculart
TV'de çok kötü oyunlarda görmemiz şaşırtmaca değil.
Kimi de sunuculuk yapıyor, reklam programlarında çalı-
şıyor. Para en yüce değer olunca başka değerler geride
kalıyor kimi kişiler için. Ancak sevindirici bir olay, tüm
yozlaşmaya karşın direniş de var. TV kanallarında fîlm
bolluğu var ama sınemalar çok kalabalıkl. Kötü filmlere
tepkı gösterir gibi Tiyatro, opera, bale. konser salonla-
rında genç seyırcıler ağır basıyor. Çirkinlik güzelliği,
düzeysizlik düzeyi, çağdışılık çağdaşiığı çağrıştırıyor
bence.
Boyle bir ortamda soluklu, yürekli kişiliğe de güzel
görevler düşüyor kuşkusuz. Yoz ortamı aşmak yolunda
yalnız değiller. Çunkü ortamdan çok kişi yakınıyor, her-
kes aydınhğa doğru bir adım özlüyor. Siyasal sahnedeki
oyunculara da aldırmamalı bence. Kimi oyuncular çok
çirkin, duzeysiz olabilir ama görüyoruz, alkışlanmıyor-
lar hiç. Gazetelerin iç sayfalarında kocaman başlıklar,
kocaman resimlerle yer alsalar da çok küçük rolleri,
hayli duzeysiz oynuyor, topumda daha güzel, daha ger-
çek oyunların özlemini derinleştiriyorlar ancak.
Öyle oyunlar da seyredeceğiz elbet. önce herkesin
oyununu iyi oynaması koşuluyla. Her meslek dalının gö-
rev ve sorumluluğunu duyması gerekiyor burada. özel-
likle mesleğimize büyük görevler düşüyor Ulkemizin
gündemini iyi saptamalı, sahneyi doğru yansıtmalı, ya-
pay oyunlara perde açmamalıyız.
BULMACA
SOLDAN SAĞA:
1 / Orhan Asena'nın bir li-
yatro vapıtı. 2/ Kaplıca...
Doğu Anadolu'nun Irak
sının yakınında yüksek
bir dağ. 3/ Toplumun
duygulannı incıten olay
ya da durum. 4/ Toprak-
ta biriken fazla sulann
çeşitli yollarla boşaltıl-
ması. 5/ Hararet... Bir
renk. 6/ Çekişme, kav-
ga... Kumaşyadaderinin
cılalanması. 7/ Bir zaman
birimi... Terziİerin patron
çıkarmak için kullandıklan bir çe-
şit saydam kâğıt. 8/ Bızde de sah-
nelenen ünlü bir müzikal... Ya-
bancı. 9/ Başıboş gezen hayvan
sürüsü... İpeklı peştamal.
YLK.4RIDAN AŞAĞIYA
1/ tlya Ehrenburg'un. dilimıze de
çevnlmış bir romanı. 2/ Bırcins İn-
giliz birası.. Hz. Muhammedın
yaşamını anlatan yapıtlara verilen
ad. 3/ Büvetek de denilen bir cins
sinek... Bir bağlaç 4/ Kira... Ha-
tay ilınde bir göl ve ova. 5/ Yontma işlennde kullanılan ucu sivri
araç . Bir çalgı. 6/ Genişlik .. Hayvanlann kışlık yemi. 7/ Ağaç
ya da metal üzerine oyulduktan sonra bir yere basılan biçim. 8/
Güne> AfrikaCumhuriyeti'ninplakaişareti... Bürümcük görü-
nüşlü bir tür kumaş. 9/ Boru sesi... Bir nota... Lantan elementi-
nin simgesi.
ÇAĞENIN T4MĞI UÇ YAZAR
Hikmet Çetinkaya
2. bası 20.000 lira (KDV içinde)
Çağdaf Yayınlan Turkocağı Cad 39-41 Cağaloğlu-tstanbul
Ödemeli gönderttmcz.