17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19 NİSAN1993 PA2ARTESİ 14 DIZIYAZI Ç u k o b i r l i k B İ R T A L A N I N Ö Y K Ö S Û ÇETİN YİĞENOĞLU Değişiklikyakında \Jenel olarak birliklerde hastaüğın tamnu ve çözüm önerileribirbirine benziyor. Çeşitü görüşlere göre sorun, devletin vesayeti vepoütikamn bulaşmasından kaynaklanıyor. Çözüm olarak, entegrasyona gitmiş birliklerde kooperatiflerle sanayikesiminin birbirinden ayrılması isteniyor. A 'Buknt Ozülku ısmı genelde dolaşıyor. Kulis- lerde herkes duyuyor. Yazıda benimle ilgili de yaklaşimlar var. Doğru degil. Bülent özülkü ile eski dost olduğum, seçim- lerde yardım ettiği, karşılık olarak dıyet borrunı olduğu. ödcmediğim icin de aramızda ihtilaf çıktığı konu edilmiş. Bir kere bunun doğru olmadığını söylemek istiyorum. Bcn yaşamrm boyunca kim- seden bir kuruş para almadım. Bana para veren adam dünyanm en şerefsiz adamıdır. Eğer para aMıysam ben de en şerefsiz adamım. Bülent özülkü'nün ku- lislerde yardım ettiği sövlenen kişilerden •biri Çukobirlik GeneJ Mûdûr Yanümcısı Vahap Çirkin'dı. Çirkin. sava yanıt verirken, Bülent Özülkü'yü tanıdıgını, bir politikao olarak bunun doğal olduğunu belirttı. "Burada doğru- lar ve yanlışlar var" diyerek şunlan söy- ledi: "Genel seçim öncesinde pek.çok işadamından olduğu gıbi Bülent Özul- kü'den de SHP'ye yardım aldık. Bunu alırken sayman arkadaş da vardı, başka- lan da vardı. Makbuzunu da kestik. Çocuğuma burs verdiği de füniversite hazırlık kursu) doğrudur. Ama heT yıl verdiği elli altmış çocuktan biri de bizim- kiydi. Vaktiyle durumumuz iyiyken biz de bazı çocuklara burs veriyorduk. Bu- nun dışında samimi olduğumuz da. söy- ledıkleri de yalandır." Yine Özülkü'nün yardım ettiği savlananlardan bir başkası da SHP Seyhan flce Başkanı Senai Ge- dik'ti. Yeni yönetimin işbaşına gelme- sinden sonra "istediklenni yaptırama- yan özülkü, Gedik'i önoe Çukobirlik Genel Müdürü Sedat Doğan'a muhale- fet yapmaya zorlar. Hatta Gedik'in an- lattığına görc bu iş ıçın para da teklıf eder. Ancak Gedik kabul etmez." Bu- nun üzerine evine 300 milyon liralık ha- ciz gelir. Senai Gedik haciz geldikten sonra yaptığı açtklamada şöyle diyordu: '.'Aslmda ortada senct sahtckarlığı var Özülkü'ye verilmiş sencdim yok. Sözko- nusu senetlerden bıri çok önceden birar- kadaşıma verdiğim tarihi boş bırakılmış. hatır senediydı. Nasılsa eline geçirmış. Tarih olarak da genel seçimlerin hemen öncesi atılmış Çukobirlik savcıhkta Türlü söylenti "vıdı vidı piyasasf'nda gündeme gelirken inter Slar televizyo- nunda yayımlanan "'Teleobjektif" adlı programdaki Çukobirlik'ın yeni vöneii- male ilgili yolsuzluk savlanna Adana CSnhuriyet Savcılığt'nca elkonuldu. Bu arada, Çukobirlik yönetimi de "zan al- tmdalar'". "mafya dışarda değil içerde". "milyarlarca lira götürdüler" diye yol- suzluk savında bulunanlar haklunda Cumhuriyet Savcıhğı'na başvurdu. Sav- lar ve başvurular üzerine savcıhk. yöne- tim ve denetim kurulu üyelerinın ifadele- rini aJdı. Bir süre sonra da sözkonusu te- levizyon programında Çukobirlik Genel Müdürü Sedat Doğan ile yöneticiler hakkında yolsuzluk yaptıklan suçlama- sında bulunan Mustafa özalp hakkında "basın yuluyla hakarette bulunduğu" gerekçesiyle gıyabi lutukiama karan ve- nldi. özalp daha sonra yargılandı Doğan konuşuyor Sedat Doğan'la mafvayı, yolbuzluklan, hakkındaki suçtamalan, Çukobirlik'in sorunlannı, alınması gereken önlemleri konuştuk. Hakkındaki yolsuzluk savla- nyla ilgili olarak "Doğru değil. Önce is- patlamalan, beigelemeieri, en azmdan yakıştırmalan gerek" dedi. Hakkındaki suçlamalar, fıstık, yemek, tupgaz ihalele- riyie küspe fiyaünın önce yüks>eltılip son- ra indirilmcsınden oluşuyordu. Doğan, bu konularda geniş açıklamalar yaptı. Özünü zedelemeden özetle veriyoruz: Yemek ihalesi: "'Seksiyon müdürlerimiz- den oluşan on bir kişilik Yeterlilik Ko- misyonu dokuz firtnanın dokuzunu da yeterli buluyor. Dokuz fırma yönetim kurulunun huzurun- da ihaleye katılıyor. En düşük teklif veren Ekonomik Yemekçi- lik ihaleyi alıyor. Yol- suzluk bunun nere- sinde? Yani istesem veya herhangi bir yö- netim kurulu üyesi is- tese, istediği firmaya en düşük tekfifi vermedıkten sonra ihaleyi verebilir mi?" Ftstık ihalesi: "Ben 8 nisanda göreve baş- ladım. Ben göreve başlamadan şartna- mesi hazırlanmış, 4 nisanda gazetelerde ilan edilmiş. thalede yönetim kurulu baş- kanı da ben değilim. Her isteyen ihaleye girebilıyor. Hepsi tekliflerini vermiş. En pahalı veren FİSAN A.Ş. fıstıklann tümü- nü aimış. FİSAN'ın sahibi de Malatyah'- ymış (kendisi gibi) şansımızdan. Oysa ben adamı tanımıyo- rum bile. Fıstığın bir kısmı geçen yıldan kalmiş. Bu adam al- mazsa fıstık değer kaybedecek. Diğer firmalar toplam ikı bin tona teklif ver- mişier. Bu adam 8 bin 600 tona teklif ver- miş. Yani bu adam gelmezse 6 bin 600 ton elımızde kaiacak. Ucuz verdiğimizi söylediler. Adam ge- liyor, 5-10 ton fıstık alacak. 7 bin liraya da alır. 16 bin liraya da alır Bcni ilgilendir- mez. Benim elimdeki fıstık, bır kilo, on kilo değil. 8 bin 600 ton. Kilo kilo satılsa 7 bin liraya satılır, Ama Çukobirlik kilo kilo satamaz ki. Fıstık çok rahat pazar bu- lan ürün değil ki. Fıstığın satıldığı gün oh'çektık." BİR GORUS / SULEYMAN GIRMEN r ıÇ Iik hiç ihale yap- madan tüp ihtiyacını on yıldır Mobilgaz'- dan karşılıyordu. Mobilgaz yüzde on indirim yapıyordu. Piyasaya sorduk ki tüpün kar marjı yüz- de 28. Bunun üzerine ihale yaptık. Şu an ihaleyi alan firma yüzde 34 tenzüat yaptı. Yıllardır yüzde on indirim yapan Mobıl ise yüzde 31.5 teklif verdi. thaleyi alan kişi protokolûn gereğini yerine getir- mezse teminatıru ya- kar, derha) piyasa- dan alınz. Tûp bu- lunmaz Hint Kumaşı deği) ya?" Küspe Saöşı:"Küspe- 1100 l i d 1235 Adana Ziraat Odası Başksnı Süleyman Girtnen dc Çukobiriikin kurtıdınası. kazançlı bir kurum haline getirümesi için sanayi kunıluşlan>'la koopfrabf kcsnıtîııın birbinnden a>Ttiması gerektiğini düşönöyor. Ginnen, Çukobirlik'in sanayi tesislerinin özelleştirilmesinden y ana. AjTica gene/ müdürün üreticiler tarafından belirienip atanmasmı btiyor. Sonıinnma ve Girmen'in y a- ratlan söyle: -Üreticfler acjsmdan Çukottriik nasdgörûnüyor? GtRMEN- Bugûn Çukobirlik ohnasaydı, Çukurova'nm pamuk eken çiftçtsi tüccann eline düşecekti. özettikleson birkaç y ıldır perişan oiacakb. Bunun yani sjra üreticinin Çukobirlik'tc yabaocıhk çekmcsi konusu var. Kendi kooperatifi ofanasına karştn Çukobirlik'e girtiğinde çiftçi yabancı bir kunıluştaynıışğibi Ussediyof kendini. Çünkü oraya seçilefi >öneticilef kooperatifin sanayi kesirni ile ilgilent- yoriar. Kooperanf kesiınine aJdvmıyoriar. Oysa sanayi kesiminin çiftçi ile bir aJakası yok. - Ydnetsel yapıyı ve işietmecilik anlavışıra nasil buluy orsunuz? GİRMEN- Genel" müdürün bakaıdıkça ataıvnasını doğal karşjlamıyorura. Madem burası kooperatif. genel müdürii de bizden, çiftçüerden biri oimalı.Tanm kredi koopfratrflerinde böJge bölge her yerin başkanı ortaklan arasudan çtkıyor. Hatalar öncedefl bastam^. Çukobiriikilkbasta bir çırçır işletmesi olarak düşünülmûş. Bilahareentegre tesishaUııe getirilmiş. Ortadoğu ve Balkanlar'ın en büyük entegre te-stsi. Bir y andan pamuk olarak kuttü giriyor; be/, basma, y ağ olarak çıkıyor.Sanayiciliğc giriMiği anda kooperatifçilik aynlmabydı demek istiyonım. ' -De^lede.hükümertcrle Çukobirlik in ilişkilerini aasi göriiyorsumız? ClRMEN- Yöneh'm sfetemi çok yanlrj. V ani koskoca bir hükümerin Çukobirifk'e nıödahale etmesi, kuUanması çok y anlıs. Ama ne ya/ık ki hergeİen ikb'dar böyle yapnıış, kendi arpaliğı gibi görmüş. Kendi y an- daşlannı doldurmu>. Dolaysıyla bugÜB 2-3 bin kişiyle dönebilecek iştetme 6 bin kişiyle dönmeye baştaımş. Ne yaparsanız y apm böyle bir «sfeöBeyi kara geçumeniz zordur. -Çukobirük ile politikaolann iUşkücri bakkmda neterdüşûnû- yorsonoz? GİRMEN- Bir anımı aniaUyım: Kooperatif üyesi te Ziraat Odası menaıbu olarak 1991 vıiındayapıla^ı Çukobirlik yönetim kurulu seçrnıkrinegirdik. Hivohnaması gereken. şimdiye kadar olmamış durumlarla kar>ılaştık. Ömegin, iktidar partisuvraensuptiira miHertekilleri seçim yeriodeydi. Adeta kapı tutmu^ar. geien delegdere kartvizit dağıtıyorlardı. \ e bu seçiıni 2 veya3oy farkla\ezoriaaldriar. İabii, bu bana göre çok yanfaş. Madem borası bir üretici kooperatifi, üreticiler kendi kozlanm aralarmda paylaşmalrydılar. ^Çukobirlik size göre neöen bu dururna duşrü? GİRMEN- Bunun nedeni bana göre alntı ve satımlarda gizli. Mesela bir liralık mal on liray a ahnıyor. Beş liray a maJolan ürün üç liraya satıbyor. Çukobirlik'in bu dunıma düsmcsindfkj etkeoierden tmzûan bunlar. Her gelen iktidann. seçmenlerine boş görünebümek için yandaslannıÇııkobirtik'entroası önemti etkenlerden biri. -Çukobiriikteki yobuzfaık savlanyla ilgili düşfinceieriaiz? Gl RMEN- öyle enteresan şeyler duyuyoruz ki. Basmdan öğrendiğinıiz kadanyla fikir sahibiviz. Ama ben başımdan geçen bir oiay ı nakJedevim: Bu yıl üretici. pamuğunu kendi kooperatifinegötürdöğü hakk sanki özei bir fabrikaya gdtünnâş gibi dışlandı. günlerce kuyrukta bekledi. Perişan oktu. Çukobiıiik'te bir hamali>eoiav? tar. Buydronu8bin liradan boşaltma y apılacak diye ihale edilmiş. Bu yıl pamuk ekmıştim. Ben de parnugumu gönderdim. Kanıyoo içeri gkdiği zaman-»ıraaın sLte gele- bilmesi için hamallara araba başma 50 iklOObinhra venneK zonmdasmtz. Bu parayitermekleiş bitmiyor. Ton başma8binUradan almması gereken boşaitma parası en az 20-30 bin liradan uygulanıyor. Bizzat yâşadık. Vani, diyeceksiniz ki siz yapmadımzmı? Doğru, ben de ver- mckzonmda kaldım. Çünkü pamugun boşaltımı pamuk arabasının o günkü yiikû almak için köy e geri dönmesi gerekiyordu. Mecburen ben de yaptun. -Evet. size göre Çukobirlik nasıl kurtıdur, kazançlı hak getirflir? GİRMEN-Bana göre Çukobirlik'in şu an kurtuunaa mümkûn değil. Çünkü trilyonlarca borcun altından böyie bir kurumun özellikJe bugiinkü Türkiye'de kaJkması mümkün değildir. Farzedin ki borçlar sıfıriandı, ama Çukobirlik yine kara geçemez. Çünkü birkere düzensiz bir rşçi alunı >ar. V ani ihtiyaca göre adam aiınmryor. Adama göre iş bulunuyor Çukobiıiik'te. Çukobirlik. bana göre yeıddetı yapılanmak sayesinde kurtulabüir. Bunun için de önceJikle kooperatif kesiıra ile sanayi kesimi birbirinden avnbnalıdn'. Yani üreticinin sanayi kesinu üe ilgisi yok. Çiftçi üretiddir, pazarlamacıdeğildir. Sanayi kesûnine gelince... Son y ıllarda özeluide üstünde dunıUn bir özelleştinne yöatemi var. KİT'lerin çoğu saoisın deiMİiyor. Bu arada Çukobirlik de düşünülebilir. \ma sadece sanayi kesimi için. Sanayi kesimi ile kooperatifi a\ ırsınlar. sanayiyi özeUeştirsiııler. Bu şekiUe devletin sırbodan bir kambur da ekşimişokır. Böylece bizûn paramuU, bizön strtamızdan poütikacı otsun. özei şirketkr otsun para kazanma'anlar. Genel nuidüru üreticiler beMeshı fiyatlannda sadece bir yüzde altılık indi- rim söz konusu. Küs- pe satılmasa dışan aksa. yağmur yağsa yanacak. Fabrikayı bağlaraak zorunda- yım. Ticaret yapıyo- rum ben. Küspenin yüzde 6 aşağı satı- İması çok önemli de- ğil. Benim fabri- kamın işlemesi lazım." - tsterseniz başa, şu mafya tarbşmasma dönefim? DOĞAN - Nereye eümizi atsak elimizde kabyor. 1980 sonrası Çukobirlik'te bir çıkar şebekesi ortaya çıkmış. Haksız ka- zanç sağlayan bir grup. kendi içinde bir de yapı oluşturmuş. Yen geldiğı zaman adam dövüyor, silah sıkıyor, adam öldü- rüyor, adam kaçıra- bifiyor. Bunlar tesa- düfı olaylar değil. Birbirine bağh olay- lar. Ama ne yazık ki bunlann hiçbirinin faili bugüne dek bu- lunamamış. - ÖMünne, yarala- rna gibi otayiann özei, kişisel nedeni olamaz rnı? Bu olaylann tü- münü mafya ile nasıl tfişkilendiriyorsuDuz? DOĞAN - Ota- maz. Şunun için ola- maz: Yaralanan, kaçınlan insanlan yakinep tanıyoruz. Hiç kimseyle yaşamı boj'unca ihtilafa düş- memiş, kimseye kö- tülük etmemış. kim- seyi incitmemiş in- sanlar bunlar. Ayn- ca. telefonlarla da bu anlamda istihbarat alıyoruz. lşte. 'ka- ymbiradenni vur- duk. şimdi sıra sizde' der gibi telefon teh- ditleri. Tümünü dü- jündüğürnİKde . b»- Çukobirlik'e gelene kadar hiç kimsenın başı ağnmamış, da geldikten sonra mı bu insanlann başı ağ- nmış? Bu nedenle olaylar kesinlikle Çu- kobirlik'le ilgjlidir. - -Mafya dediğûiizde tek örgütten mi, yok- sa örgnderden nri söz ediyorsunuz? DOĞAN - Çuko- birlik'i şimdiye kadar Çukobirlik'in yöneti- cileri yönetmemiş. Dışandan insanlar yönetmiş. Çukobir- lik'te ben'rli merkezle- ri tutmuşlar. Çuko- birlik'in her bölü- müyle de dertleri yok. Sağkaya koo- peratifiyle ne işleri fbrik üd ni pahalı olarak maliyetini arttınyor, pi- yasanın çok alünda satarak zarar edi- yor. Şimdi on yedi ay önce 120 bin liraya bastınlan bir cilt izin belgesini biz 13 bin liraya basünyoruz. Bu bir örnek. Bu ör- nekleri çoğaltabiliriz. Ama hammad- deyle kimyevi maddelerle ijgili daha çarpıcı bir ömek vermek istiyonım: Bundan aylar önce 700-800 milyon civa- nnda parayla ahnan bir demir tutucu kimyevi maddesi bizim dönemimizde 250-300 milyon lırayla temin edilebüi- yor. Satışlar çok çarpık. Piyasada bin li- raya saükn mah Çukobirlik 600-700 li- raya satmış. Aradaki 300-400 lirayı bir- takım insanlar bölüşmüşler. Bu, yılda birkaç yüz milyan buluyor. - Peki. göreve başladıktan sonra yol- suzhıklann örrfenmesi için ne gibi önlem- leraJdmız? DOĞAN - Ahmlara dikkat ediyoruz. Daha önce belirttiğim gibi alınacak mal numunelerini numaralandınyoruz. Ar- tık her şeyden önce Çukobirlik'i batık firmalann karargahı olmaktan çıkarma- ya çahşıyorum. Teminatlanmızı teyitli sekilde bankalardan istiyoruz. Çek, se- net, ipotek ahmını durd'urduk. Bir tek ipotek aldık, onu da bakanlığın izniyle. Firmalar hakkında istihbaratı çahştın- yoruz. Ürünlerin piyasa değerinde satıl- ması için çalışmalar yapıyoruz. Tekelci- liğı kırdık, herkesten mal' almaya çalışı- voruz. Üretimi arttırmaya çahşıyoruz. Iplık fabrikasmda 36 tonla aldığırnız üretimi 46 tona çıkardık. Başbokarun onayı lşte bu yüzden DYP-SHP koaüsyon hükümeü, birliklerin yönetsel yapısında degişıkliğe gitti. 3186 sayıh yasanın ıki maddesi ile birer fıkrasının değiştirilmesi için verilen yasa önerisi TBMM günde- mine alındı. Önerinın yasalaşmasıyla bir anlamda eskiye. 12 Eylül öncesi modele dönüş sağlanacaktı. Yönetim Tcurulu başkanlığına genel müdürlenn yerine, seçımle gelmiş ü%"eler getirilecekti. Baş- kanvekılliğine de seçilmiş üyeler getirile- cek ve genel müdürler yönetim kurulu dışında kalacaku. Aslında güncel sorun- lann aşılması amaçlanan tasannın getir- diği öbür önemli nokta da genel mudür- lerin atanmasıyla ilgıliydi. "Çankaya'- dan kajrıaklanan sorunlann çözümü için" birliklere genel müdür atanırken Cumhurbaşkanhğı makamı devre dışı bırakılacak, atamada bakanın önerisi, başbakanın onayı yeterli olacaktı. Tasa- n yasalaşıp yürürlüğe girdiği an bütün birlik genel müdürlerinin görevi sona erecek nuon beş gün içinde yerlerine ye-t- nılcri atanacaktı. Genel olarak birükler- de hastaJığın tanımı ve çözüm önerileri birbirine benziyordu. Çeşitli görüşlere göre sorun, devletin vesayeti ve politika- nın bulaşmasından kaynaklanıyordu. Çözüm olarak. entegrasyona gitmiş bir- liklerde kooperatiflerle sanayi kesiminin birbirinden ayntması isteniyordu. Sonuç yı 1100 lirâdan 1235 üraya çıkaran bir vardı. Bu arada dışandan on bin ton ^cak? Ikmal. ticaret, fabrika müdür- • •• • • • ~- --• <-••- -• •-—*-•--j j--ı- *— luklenyleıştenvar. Olaylarıçendenveya dışandan bir kişinin yapabileceği işler değil. Bir organizeyi gerektiriyor. -Nasd bir organizasyon? DOĞAN - Asıl vurgun ahm-satımlar- la ilgili. Özetle söylemek gerekirse Çuko- birlik hammaddeyı alırken pahalı aiıyor. mamüllerini satarken ucuza satıyor. Ya- y y ç ş yönetim kurulu karanmız var. Diyorlar küspenin geleceğini duyuyorduk. Ama. ki ithalatçı fırma mal getirecekti, siz zam kaç liradan saülacağı belü değildi. Zam yapunız ki onun mah saülsın. Dolaylı yapmakgerekiyordu. zam yaptık. Sonra yönden kazanç sağladınız... O gün so- bir baktık ki küspe saülmıyor. Aynca 60 yanın fiyatı 1300 liradan 2600 liraya bin ton küspenin daha Türkiye'ye gire- çıkmıştı. Kütlü fiyatının beş bin liranın ceğıni duyduk. fşte o zaman küspe eli- aJtında olması beklenmiyordu. Piya- rnizde kahr endişesir.e kapıldık. Hemen sanın 60-70 bin ton küspeye ihtıyacı bir ayhk vadeyi ikı aya çıkardık. Küspe Yaptığımız görüşmelere göre Tanm Satış Kooperatiflerinin "arpalık" ol- maktan çıkanlmalan. kazançlı kuruluş- lar halinc getirilmelen için ortaya çıkan noktalar şunlardı: ? Birlikler sahiplerine teslim edilmeli. ? Borçlar bir kez için dev- let tarafından silinmeli. ? Sanayi tesisle- riyle kooperatifler birbirinden ayn- lmalı.? Sanayi lesislerine de kooperaüf- lere de ayn statüler gctinlmeli ? Destek- leme alımlan kooperatifler araalığıyla yapılmalı. Ancak kooperatiflerce yapı- İan desteklcme alımlannda reel fiyatlarla destekleme alımlan arasındaki fark dev- let tarafından karşılanmalı. Bu röportajı yaptığımızda, sahipsiz sayılan birhkJerin sanayi tesisleri ile kooperatifler asıl sa- hiplerine teslim edilirse yolsuzlukJann ortadan kalkacağı. iyi ışletilip yönetilirse de kazançlı kuruluşlar haline geleceği göriişleri ağır basıyordu. BİTTİ ^Dilerînı doğanher güneş seni getîrir 9 O N B I N L E R İCİN YAZDI Uğur Mumcu'ya, Atatürk ilke ve inkilaplannın savunucusu laiklikden ödün vermeyen, ülke yaranna olan her konunun sa- %'unucusunu ve emekçisi. Laik- le yazılannı okuduğuinuz eşsiz brr kalemin önünde saygjyla eğiliyoruz. Ruhun ışıklarla dol- sun. Ağm Kürtür ve Dayaıuşma Der- neği Yönetim Kurulu Adma Asal Lçkunluya Seni sevenJer, senin görüşlerine katılanlar demokrasiyi benim- seyenler olarak yüreğimizdeki aayı söz ya da yaa ile ifade et- mek mümkün değil. sadece sa- na şunu söylemek istiyonım "Senin gibi Mumcular daima yaşayacak. senin görüş ve dü- şüncelerini yalaşacaklardır." Sevil Akardere Sevgili Uğur Mumcu. kendimi bildim bileli Cumhuriyel oku- ruyum, gene kendimi bildim bı- leli ne düşüneceğimi şaşırdı- ğimda bakalım Uğur Mumcu ne yazmış? diye senin köşene danışınm. Gene pek çaresizim -keşke sen olsan da seni sustur- mayı deneyenlerin kimler oldu- ğunu, nasıl ve neden bunu de- nediklerini bana ikna olacağım şekilde açıklasan... Saygıyla ve özlemle... Deniz Torba Ceyla Sevgili Uğur Ağebeyim, senin bedenini toprağa gömdüler, ama fikırlerini asla gömemeye- cekler. Allahsızlar bunu bilsin- ler ki bu bir bayrak yanşıdır. Sen başlattın gençlik bu bayra- ğı üelebet götürecektir ve yaşa- tacaktır. Devrim Övet Çok sevgili saygıdeğer Uğur mumcu, seni hiç bir zaman unutmayacağım. sensiz bir CumhL'riyet düşünemiyorum Sabahat Tüvel 6ELECEKTE BİRER UĞUR MUMCU GİBİ O A V R A N A B İ L E C E K M İ Y İ Z ? . . A M f O B A Sevgili Uğur Mumcu. Kendimi bildim bileli Cumhuriyet oku- dum. Yılmadan okuyacağım. okuyacağiz. Ruhun şad olsun. G. Ben yeni bir Cumhunyetçiyim. Bugün izin günüm alkollüyüm. Ama sarhoş olupta nara atmak da güzel. Fakat. en güzel şcy birşey sevmek dostluk, demok- rasi ve seni Atatürk'ü sevmek. Sen ölmedin öhneyeceksin. Mehmet Sevgili Uğur ağebeyim. Şu an- da ne yazmam gerektiğim bil- miyorum. Sen ki, demoksamı- zin yılmaz savunucusunu ka- betmeriin üzüntüsü yaşıyorum. Senin f.kir ve düşüncelerinden aynlmayacağıma şeref sözü ve- riyonım. Sen ölmedin ve de hiç bir zaman da ölmcyeceksin. Hüseyin Peker Size yapılan bu suikast Ata- türkçü Türk m : lletine yapılmış- tır. Sizölmediniz!... Bıraktığınız yerden tıpkı Atatürk'ün izin- den yürüdüğümüz gibi yürüye- ceğiz. Bundan emin olabilirsi- niz. Birtek şey çok üzüyor bizle- ri sizin kıymetinizi bilemedik ve size sahip çıkamadık. Bizleri afedin ve huzur içinde uyuyun sonsuza dek!... Ecz.Betül Zeybek İnsanlar var oldukça kalemler susmayacaktır. Mumcu hoca varhğıyla, insanlığa demokrasi ve özgürlük şiannı en anlamb bir biçmide sunmuştur. Onu hiç kimse susturamadı. Daha da anlamlı yaşıyor. Kahrolsun ona karşı olanlar. Meontet GüzeUere Yaşım cok büyûk Acım çok büyük İçım paramparça Isyanım çok büyük Ne olur halk ayağa Bunu da anJat bana. Yasım neden İsyanım neden Acım neden Bunu da anlat bana. Nurterı Turan Sevgili Uğur Mumcu, seni de susturduklannı zannettiler, tıp- kı diğerleri gibi. Ama yaruhyor- lar. Seni ve düşüncelerini yaşa- tacak onbinlerce insan huzu- runda saygıyla eğiliyoruz. Seni unutmayacağiz ve senin önder- liğinde asla susmayacağız. Bülent Cerit Mücadelelerini beyinleri yerine silahlanyla yapülar. Lanetler. Arzu Gfineysu Yıldınm Insanlık sende güzeldi. İnsan olmak en çok sana yakışıyordu. Bende sana yakışır olmaya çalı- şacağım. SeygiKayAan Her gelen yeni bir gün bir güne- şi getirir. Dilerim doğan her gü- neş seni getirir. H.G. Ülkemizde ihanet içinde olan- lara karşı, gaflet ve delalet ıçın- de olanlan uyandıran sevgili Uğur Mumcu, seni unutmaya- cağiz. Av.Kamran Banan StRECEK POLITIKA VE OTESI MEHMED KEMAL Defiden Al HaberL. 'ilk'ten, 'ortadan, lise'den arkadaşlar var, bir de Dil/ Tarih'ten.. Dil/Tarih kendimizi bildiğimiz yıllar mı, bir dû- şünce uğruna yitirdiğimiz!.. 108 kişiydik, "Yüzsekizler- denim, meydanda merdim" diye türkülerçığırırdık. Bas bariton sesiyle Ruhi su öğretirdi bize bu türküleri. O soy- ler, biz dinlerdik; biz söylerdik, o dinlerdi: "Olmadı", derdi. "Olmuyor! Türküyü çığırmak da, dinlemek de zor- dur." Hocalarımızı fakülteden atmışlardı. Demek, taaa, o zamanlardan beri varmış, imza toplardık. Imza koyanla- n polis uzun aramadan sonra buldu, 108 kişiymiş... Onun için bize "Yüzsekizler" demişlerdi. "Yüzsekizlerdenim, meydanda merdim." Yüreğimizde korku, gözlerimizdeyılgınlıkyoktu. Kötü- lük nedir, kaypaklık nedir, kalleşlik nedir bilmezdik. öğ- renmezdik, öğrenmek istemezdik... Düşünüyorum da aradan elli yıl geçti... Elli yıl geçmiş demek ki... Hâlâ vanz. Geçende telefon çaldı, telefonda tantdık bir ses, "Alo, Kemal!.. Ben Necdet, Deli Necdet hatıriadın mı? Delisi her zaman var." Eskiden deli dendi mi kızardı, şimdi övünûyor. "Bilmez olur muyum, nasılsın?" Ordan burdan, kimleri görüyorsun, kimleri görmüyor- sundan sonra sıra sağlığa gelir: "Sağlığın nasıl? Aman sağlığına dikkat et! Biliyorsun iki oğlum var, birisi doktor, kendimi güven altına aldım." Deli Necdet kendini güven altına almış, ama bizde ne oğlan var, ne de doktor. Burada bir parantez acalım. (Prof. Şerafettin Turan da o yıilarda Tarih Vakfı'ndan Haberler'de okuduğumuza göre Dil/Tarih'te imiş. Tarihçilerin Mutfağı'nda yazdığı- na göre sahanda iki yumurta kırmayı bilmezmiş ama, 15 yaşında Muş'tan Erzurum Lisesi'ne gidebilmek için iki katırla kar fırtınasında, ayakta çarıklar, 8 günde Erzu- rum'a gidebilirmış... Doğudaki kara kışa göğüs gere- rek...). Parantezi burada kapatalım, gelelim Laz Naci'nin mektubuna: "Nasılsın, iyi misin? Yıllannötesinden mer- haba diyorum. Ben Naci Akın, Dil/Tarih'ten, Ankara Tür- kiye Gençler Derneği'nden. nam-ı diğer Laz Naci.." Selam kelam yazdıktan sonra, "Yazılannı zevkle okuyo- rum. Sağlıklı nice yıllar diler, gözlerinden öperim." diye baglıyor. Albay Osman özeren (General de olabilirdi, Dil/Tarih- li diye yapmadılar) her karşılaşmamızda, "Yahu köşen- de yaz da arkadaşlar ayda yılda bir buluşup eski gunleri analım" der, ama bir türlü buluşup anamayız. Bu öneriyi son telefonunda Deli Necdet de yineledi. Öğrencilik yıllarımızda Hergele Meydam'nda bir On- beşinci Yıl Kahvesi vardı. Fakülte kahvesinde bitirileme- yen söyleşiler burada tamamlamrdı. Dil/Tarih'ten, Mül- kiye'den, Hukuk'tan çıkanlar eğer söz bitmemişse soluğu burada alırlardı. Kahvede her şey bildik, tanıdık, dostluk doluydu. Geçende Bizim Yokuş'ta (Babıâli'de) Dil/Tarih'ten Hil- , mi Artun'a rastladım. O da yukarı çıkıyormuş.. bir yan- dan yokuşu trmanıyor, bir yandan da lafın gözüne vuru- yorduk. Kahvede otururlarken birkaç kişi varlarmış. Ciflara alacaklarmış, ama cigara parası yok. Daha dog- rusu cigara parası var da beş kuruş eksik. Derken masa masa dilenen bir dilenci çıkagelmiş. Elinde küçük bir ka- se, kasenin içinde de paralar. Muzip arkadaşlardan biri •dilenciye seslenmiş, "Baba, cigara parası eksik şura- dan bir beşlik alalım mı? Sonra nasıl olsa veririz." Dilen- ci, "Al evlat, demiş, yabancı değilsiniz, paranız çıkıştı- ğında verirsiniz." Dil/Tarihli olmak kolay mı, dilenmekte bile ortaklık is- ter. Kahvede bekleşen polisler, belki o günkü raporları- na, "Dilenciden beş kuruş ödünç aldılar" diye yazmış- lardır. Belki de, bizim solcu öğrenciler bugün de dilendi- ler diye yazmışlardır... Bunlar polis raporuna girenler... BULMACA 1 SOLDAN SAĞA: 1/ Attili tünn'ın bir şıir kitabı... "Yiyin efendiler yiyin bu 1 iştihâ sizin 2 / Doyunca, tıksınnca, Q çatlayıncaya kadar yi- yin" (Tevfık Fikret). 2/ 4 Izrnir Körfezi'nin orta 5 kesimindeki ada. 3/ Iktı- darmevkü.4/Kimigöçe- 6 be Türk boylannda bir- j kaç aileye ait çadırdan oluşan topluluk... Bede- 8 nin yaşama gücü. 5/ Bir g nota... Tutsak. 6/ Lanta- nın simgesi... Haber toplama ve yayma işiyle uğraşan kuruluş. 7/ Tırnak, boynuz, kıl gibi üstderi ürünü olan yapılan oluşturan pro- teinli madde. 8/ Çözümleme... Şöhret. 9/ Baş örtüsü olarak kulla- rulan bir tür ipekli dokuma... lnci- ÇÇeği YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Jean-Paui Sartre'ın. beş öykü- den oluşan ve dilimize de çevrilen yapıü... Yılamn deri değiştirirken atüğı deri. 2/ Eü işe yatkın, becerikü... Yelkenli gemilerde iki di- rek araşına açılan üçgen yelken. 3/ Yüreğin gevşeyip kasılma- sından ileri gelen kımıldamşı... Takımada. 4/ Gemilerde türlü işlerde kullanılan bir tür demir halka... Kanşüc renkli. 5/ Habeş soylusu... Hindistan'da, ölen kocasımn cesediyle birlikte ateşe atıhp yanan ve ermiş sayılan kadınlara verilen ad. 6/ Devletin ekonomik faaliyete sistemli bir biçimdemüdahalesi. 7/ Kumru. 8/ îlenme. beddua... Gümuşün simgesi. 9/ Bir meyve... Un, et ve bamya ile yapılan bir yemek. İLAN YOMRA KADASTRO HÂKtMLİĞl'NDEN Davaa Bekir Korkmaz"ın davahlar. ömer Aslan, Refik Aslan ve Halil Aslan aleyhlerine ikame olunan Kadastro tespitinın iptali ve tescil davasmın mahkememizin 1991 /13 esas sayılı dosyasında adı ge- çenin adresinin tespiti mümkün olamadığından adına dava dilekçesi teblığ olunamamış ve mahkememizce ilanen tebliğine karar verilmiş bulunduğundan, Yomra ilçesi Sancak mahallesinden Memduh Tan mahkeme- mizin 1991/13 esas sayılı davasmın 10.5.1993 tarih ve saât 10.30'da yapılacak duruşmasmda hazır bulunması, bütün delillenni ibraz et- mesi veyahut dâ bir vekılle lemsıl olunması, aksi halde yokluğunda duruşmaya devam olunacağı ve karar verilecegi hususu dava dilekçe- si ve meşruhatlı tebligat yerine kaim olmak üzere ilanen teblığ olunur. 6.4.1993 Basın: 47472 T.C. AKPINAR ASLtYE HUKUK MAHKEMESt 1991/84 Esas Davacı Sevgül Apaydın vekili Av. Hanifi Sancar Karaca tarafın- dan davalı Yusuf Apaydın aieyhine açılan alacak davasının yapüan açık yargılaması sonunda 1.7.1992 tarih ve 1991/84 esas, 1992/89 karar sayılı hükmü ile 23.8.1991 tarihli bilirkişi raporunda yazılı çe- yiz e»a!annm aynen. olmadığı takdirde bedellerinın davalıdan aiı- narak davacıya verîlmesine karar venlraışıir. Davalı Yusuf Apaydın'a 7201 sayılı Tebligal Kanunu'nun 28 ve 29. ınaddosi gereğince hukmün tebliğine, hOkmün neşrinden itiba- ıcn 15 gun sonra kararın kesinleşmiş sayılacağı ilanen tebliğ olunur. •" 4.1993 Basın: 47521
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle