Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 5MART1993CUMA
OLAYLAR VE GORUŞLER
Felsefenin ve bilimin yabanalığıMELİH CEVDET ANDAY
B
ır Batılı duşunur. halkın
felsefe ıle ılgılertmedığını
söyledıkten sonra, bun-
dan bır tanıma vanyor,
"Felsefeye yabancı olan
kışı halktan bır kışıdır" dı-
yor Bu sozden, felsefenin yucelüldığı
ve halkın küçumsendığı anlamını çı-
karmak, ılk bakışta doğru gıbı gorû-
nurse de acelecdık etmemelı denm, \a
felsefe ılgıyedeğmez bır şeyse' Şöyle de
sorabılınz Felsefe ınsanın ne ışıne ya-
rar9
Hangı derdımıze çare olur9
Bu so-
rulan yanıtlamak kolay değıldır
Felsefe (Yu phılıa ve Yu sophıa soz-
cuklennden kurulmuş), bılgı sevgısı
demektır, onu ılk bulan ve kullanan
Herakleıtos'tur Elbet gene sorular dı-
kılecek karşımıza Ne tur bır bılgınjn
sevgısıdır bu9
Bılgıyı neden sevehm9
Felsefe bılgısı, ıçınde yaşadığnruz
dunyaya ılışkın bılgıler \enr bıze, or-
neğın ılkçağ filozoflanndan bın, "Ev-
rensudanyapılmıştır"dıyorbıze bu-
nun gıbı
Ama ben bu bılgının doğru olduğu-
nu nerden bıleyım9
İnansam bıle be-
nım ne ışıme yarar1
Mıdem ağnyorsa
füozofa mı gıdeyım hekıme mı9
L ste-
lık evrenın havadan >a da sudan yapıl-
mış olduğunu soyleyen duşunurler de
gelmış olduğuna gore ben bu sozlen
nasıl değerlendıreceğım ve en onemlısı
bunlar hangı derde deva olacaktır9
Ancak şunu da unutmamak gerekır
kı antıkçağ Yunan felsefecılen, bılgıyı.
ışe vararlıhk açısından aramışlardır,
sophıa sozcuğu usa uygun' anlamına
dagehr Usa uygun yaşamak çıkarımı-
za değıl mıdır9
Gene de soylemeden edemevız kı
felsefe her zaman aydınlann, tuzu ku-
rulann uğraşı olmuş ve çağlar boyu
duşunsel alanda gehşmıştır Halk nasıl
vakıt bulsun da katılsın bu kervana'
Doğru, ama yaşamın anlamını arayan
felsefe, bütun ınsanlara seslenmekte
değıl mıdır9
Bu anlama u>gun olarak
yaşamak mutluluk geürmez mı9
Felsefenin yabancılığını gıderen çok
onemlı bır sozû de Karl Marx soyle-
mıştır '"Artık dunyayı açıklamak de-
ğıl. değıştırmek soz konusudur " Ve
elbet bılınçlı yaşamak yakışır ınsana,
bunun da yolu doğa>ı, yaşamı sureklı
kurcalamak değıl mıdır9
Antıkçağ fel-
sefesı o gunun bıhmı ıdı, bugun de fel-
sefeyı bılımden kesenkes ayırmak ola-
nakh değıldır Bır felsefecı şöyle dıyor,
"Felsefe, kuramsal bakımdan temel
varsayımları gehştınlmış doğa bılımı-
dır " Marx da El Yazmalan'nda şöyle
dıyor " ışte, o zaman doğa bıbmlen
soyut ozdekçı ya da duşuncecı tutum-
lanndan annarak ınsan bılımının, fel-
sefenin temelı olurlar"
Bundan çıkan anlama gore soyut
ozdekçı doğa bılımı de ınsana yaban-
cıdır. butun bılımlenn ınsan bılımı
ıçınde yeralmalan gerekır Şoylededı-
yebıbnz, ınsan felsefe ıle de. bıhmler ıle
de yabana duşmuş olmaktan kurtul-
malıdır
Bakın, şu kısa yazunın çerçevesı
ıçınde felsefeden bıkmlere gebşımız hıç
de rastlantısal değıldır Konumuzun
gereğı olarak dıyeceğız kı felsefe gıbı
bılım de vabancıdır halka Çünku ın-
san değer yargılan uyannca yaşar, bı-
lımsel nesnelhk ıse değer şargılanndan
uzak durmahdır
Öyle mı dersıruz9
Bılıme karşı olan tepkılere kısaca bır
gözaüp sonucu bırlıkte duşunehm
Felsefe Tarüşmalan dergısırun 13
Kıtap"ı çıkü Bu dergıye ne denlı sevgı
ve ılgı du>duğumu okurlanm bılecek-
lerdır sanınm Bu son sayıda Savın
Cemal Yıldınm"ın "Bıbmsel Nesnellık
ve Değer Yargılan" başlıklı yazısı, bı-
zım ele aldığımız konuya bır başka açı-
dan ışık tutacaktır
Ancak, yukarda felsefe ıçın sordu-
ğumuz soruyu, bılım ıçın de soracağız
Bılım ınsanın ne ışıne yarar9
Bu sorunun yanıünı bılmıyor değı-
lım, bıhmde ulaşılan sonuçlann uygu-
lama alanında ınsana sağladığı yarar.
ıyıhk ve kolaybklar nasıl yadsmabılır9
Ama bız burada uygulanabüır bılgı-
den değıl, salt olgusal bılgıye yonehk
bılımden soz etmek ısuyoruz Ona >a-
bancı olmadığımızı kolay söyleyeme-
yız Kaldı kı modern sa\ aş teknıklennı
ele aldığımızda suçlanan bılım oluyor
Nerdeyse bılımın ıyıbklennı ve kotu-
luklennı karşılaştırmaya kalkacağız
Buraya gehndığınde Sayın Cemal Yıl-
dınm dıyor kı
" Bılımın savaş veya çıkar amaçlan
doğrultusunda sömürüsu, bılımı aşan
bır sorundur ışlevını gerçeğı araştır-
makla smırlı tutan büım adamını bağ-
lamaz' -4
Pekı, gerçeğın araştınlması neden
ıücı olsun9
Ne yapalım kı bılım her donemde
çeşıtlı tepkılerle karşılanmışur "Bıkm-
sel Nesnellık ve DeğeT Yargüan'"
başlıklı yaa da konuya oyle gınyor
' Her donemde değışık gerçeklerle
de olsa bılıme bır tepkı goze çarpmak-
tadır 18 yuzyıla gehnceye dck bılıme
çoğunluk eksantnk kışılere ozgu bır
fantezı, yerleşık normlara aykın bır
uğraş gozuyle bakılmıştır Ortaçağ ge-
leneğını surdurenler, teolojık dogma-
lara ters duştuğu ıçın, humanıstler, ev-
renın mekanık açıklamasını ınsancıl
değerlerle bağdaşır bulmadıklan ıçın
bılıme karşı çıkmışlardı"
Evet, bılım, teolojık dogmalan sars-
tı, ama kılısenın aİdını başına topla-
masında da etkılı oldu, aradan yuzler-
ce yıl da geçse. Papa geçende Gahleo'-
yu haklı bulduğunu söylemek zorun-
da kaldı Oysa bıbme uygun duşun-
duklen ıçın kaç kışı y aşamını yıtırmış tı
eskıden
Ama ben sanıyorum kı humanıstle-
nn bılıme karşı koyma tutumlan, bu-
günkü yazımıza daha yakın düşüyor
Bırlıkte okuyahm
"Bu tepkiyı hakb bulmayabıhnz,
ama dayandığı argumanın gucünu
gormezlıkten gelemeyız Gerçekten,
başta sanat çevrelennde, 'aydm' dıye-
bıleceğımız pek çok kımsenın gozünde
bıbm salt olguya yonehk, kulturel de-
ğerlen dışlayan soyut kavramsal bır
çabşmadır Buımaj. 17 >üzyılbılımsel
devnmının urunudur Newton meka-
nığmde doğa kocamap bır makıne
olarak algılanıvor, tum olup bıtenlenn
maddesel hareketlere ındırgenerek nı-
cel ılışkıler çerçevesınde açıklanabıle-
ceğı varsayıliN ordu Lstehk valnızca
bu tür bır beumleme>e elveren nesne
veolgularagerçeklık tanınıyordu Oy-
le kı duygu. duşunce, değer yargılan
bır >ana. Gableo ve Locke'un 'ıkınal
mtelıkler" adı alünda sıraladıklan
renk, koku ve tat gıbı olgulann bıle bı-
lımın ınceleme alanı dışına ıüldığını
goruyoruz "
Pekı, ele aldığımız bu >azı bılımın
> aşam dışı bır uğraş olduğunu kanıtla-
mak ıçın mı yazılmışür9
Hayır
"Sıraladığımız bu nedenlerle oluşan
ımajda bılımın nerdeyse yaşam dışı bır
uğraş, bıbm adamının da ınsancıl kay-
gı \e değerlere yabancı,salt ussal bır
yaratık olduğu mesajı vardı Öyleyse
geçmışte humanıstlenn, ufku genış du-
yarlı aydınlann bıbme kuşkulu gozle
bakmalannı kolayca >adırgavama-
yız Ancak sorulabıbr Bılım gerçek-
ten sozunü ettığımız ımajda yansıdığı
turden yalnızca olgulara yönebk ınsa-
na özgu ıstenç, beğenı ve eğılımlere ka-
palı, salt ussal bır uğraş mıdır9
Hemen
soyleyelım Değıldır ve olamaz "
Sadece çıkar dışı olmalan bıle felse-
feye ve bılıme ılgı duymamızı gerektı-
nr, ınsana yakışanı budur Insan, çı-
kar dışı duygu ve eğıhmlen olan bır
yaraükür Yalnızca 'çıkar' olçut ola-
rak abndığında genye bır şe> kalma-
yacaktır, ne şur. ne muzık, ne resım
ARADABIR
Prof. Dr. İL HAN ÖZAY (*)
'Hukuk Devletj' Gûnü
Bu satırları okuyanlardan çoğumuz 1968 ı yaşadık
ama ne yazık kı 7868 ı değıl 125 yıl once de yaşamamış
olmakçağdaş ınsan ıçın hayıflanacakbırşeyolmasada
"8' lı yıllara bağlanan gızemlı anlam yuku boyle bır ozle-
mı haklı gosterebılır Nıtekım Avrupa unıversıtelerınde
başlayıp tum dunyayı etkıleyen oğrencı olayları ıle oz-
deşleşen 1968 e ılışkın değerlendırmelerde hep bu an-
lamlı rastlantılardan yanı 1848'de de tarıhı derınden
etkıleyen olaylardan soz edılmıştır
Ulkemız tarıhıne bakacak olursak da 1839 Gulhane
Hatt-ı Humayunu ıle başlayan ve 1870'lere kadar surdu-
ğu kabul edılen Tanzımat yanı reformlar donemı de
dıkkat edılırse yaklaşık olarak hep aynı yıllara rastla-
maktadır Ancak bu donemde başta daandığım 1868'ın
ozel bır yerı ve anlamı vardır Bu tarıh genel anlamda
hukuk duzenı veozellıklede yargı 'alanında çok onem-
lı gelışmelerın başlangıcı sayıldığından, Cumhurıyet
sonrası ve 20 yuzyıla ılışkın bır ılkenın, yanı Hukukla
Bağlı Idare 'nın tohumlarının ta o zaman atılmaya baş-
landığını söylemek yanlış olmaz
Bılındığı gıbı Osmanlı imparatorluğu'nun son zaman-
larının çok onemlı kurumlarından bırı olan 'Meclıs-ı
Vala-yı Ahkam-ı Adlıye" 1868'de ıkıye aynlmış, bunlar-
dan "Dıvan-ı Ahkam-ı Adlıye ' artık ıdareden tamamen
aynlmış bulunan ve yenı bır yargı butunu olarak belıren
"Nızamıye Mahkemelerı" bır başka deyışle 'adlıyargı-
ya esas olmuştur Bu nedenle, bugunku "Yargıtay' ın
kuruluş tarıhı denılebılır Aynı yıl kurulan 'Şûra-yı Dev-
let' ıse, ıdare alanında bır danışma meclısı ve yetkılerı
çokeksıkde olsa "ıdarı yargı "nınılkşeklısayılmaktadır
Boylece onu da bugunku Danıştayın kuruluşu olarak
kabul etmek doğru ve yerındedır Bugun kutladığımız "5
Marf'ın ıse bu ayrılmanın olguda gerçekleştığı tarıh ol-
duğu sanılmaktadır Sanılmaktadır dıyorum, çunku bu
konudakı padışah ıradesının yayımlanışını eskı tarıhten
şımdı kullanılan takvıme çevırdığımızde bunun başka
bır gune rastladığı gorulmektedır, ama yıne de gerek
Danıştay, gerekse Yargıtay ın kuruluş gunlermı başka
zamanlarda kutlamaları gıbı, bu da bır' galat-ı meşhur
1
,
yanı artıkyerleşmışvedeğıştırılemeyecekyanlış olmak-
tadır
Mahkemelerın duvarlarmı susleyen ozdeyışte anlatıl-
dığı gıbı adalet yanı yargı, devletın temelı olduğuna
gore, 5 Mart 1868 ın bır başlangıç kabul edılmesı mum-
kundur Neyın başlangıcıdır dıye duşunduğumuz ya da
sorduğumuzda ıse hem ıdarı' hem de adlı yargıyı
bırlıkte kapsayan bu olaya en yakışan ad' Hukuk Devletı
Gunu"dur Buna bır de Türkıye'de "yı eklemek sadece
1868 nedenıyle değıldır Zıra uzulerek anımsatmak ge-
rekırse çağdaş, uygar ve demokratık duzenlerde artık
boyle hukuk devletı dıye bır sorun olmamakla bırlıkte
ulkemızde ' hukukla bağlı ıdare ' gunumuzde de varlığı
tartışmalı bır kavram olmaya devam edegelmektedır
Barajlı seçım sıstemlerı ıle azınlık sıyasal goruşlerın
parlamentoya yansıyamadığı ulkemızde, kanımca ço-
ğulcu demokrasının varlığından soz edılemez Yargı
denetımı bağışıklığına sahıp salt yonetsel (ıdarı) ıslem-
ler ongoren ve yuksek mahkemelerın oluşumunu sade-
ce cumhurbaşkanının ısteğıne bırakan bır anayasal
duzenın 'hukukdevletı' olamayacağıdakesındır Gıde-
rek bılındığı gıbı, sıstemın bır guvencesı olduğu varsa-
yılan Anayasa Mahkemesı nın kendısı bıle tum yargıçla-
n cumhurbaşkanınca atanan bır kuruluş halıne donuştu-
rulmuştur Anayasa değışıklığı konusunda mutabakata
varan tum sıyasal partıler ıse yargı ya ılışkın demokra-
tıkleşme ve çağdaşlaştırmadan hıç soz etmeyıp tum dık-
katlerı 'başlangıç" uzerınde yoğunlaştırmayı yeğle-
mektedırler Yanı 'çağdaş 'hukuk devletı'nı ısteyen
acaba var mı dıye bır soru bıle sorulabılır hale gelmış-
tır Öyle ıse nasıl bır Turtaye'de Hukuk Devletı Gunu '
kutlaması9
Aslına bakarsanız, yukarıda sayılanlar nedenıyle boy-
le bır "kutlama değılse bıle anma ya gerek gıderek
zorunluluk vardır Çağdaş ' hukuk devletı savaşımında
"azgelışmış' olmadığımızı, 1868'lerden başlayan bır
geleneğe sahıp bulunduğumuzu ve bu ılkelerı ıçten be-
nımseyen dınamık guçlerın ulkemızde hıç de az sayıla-
mayacağını altını çızerek vurgulamak, şımdı sahıp
olamasak bıle bır gun kesınltkle kavuşacağımızı da
cumle-âleme duyurmak ıçın Işte yalnızca bu nedenle,
bundan sonra da her yıl aynı tarıhte anılıp guzellığınden
soz edıleceğını umduğumuz ve dıledığımız' Hukuk Dev-
letı Gunu ' hepımıze kutlu olsun
(*) İstanbul Ünıversıtesı Hukuk Fakultesı Idare Hukuku Öğretım Üvesı ve Idare
Hukuku ve tlımlen Araşürma Merkea Muduru
OKURLARDAN
Servis ûcretleri
Ij/ocuğumuzu okula kaydettınrken y a da her okul donemı
başlangıanda anlaşmamızı yenılerken ımzaladığımız
mukavelede servis ucretlennın arttırılmayacagı beUrtıbr
Fakat neredeyse her sezon yenı zamlarla karşı karşıya
kalınz Merak edıyorum, bu kargaşaya bırçozum duşunen
ya da sesımızı duyan etkıb ve yetkılı bır makam var mı9
SamiOzan
TARTIŞMA
Mudze annağan
L
aıklık ılkesı.
Ataturk'un
onderlığınde
uygulanabılmış,
toplumca
benımsenmışve
ana> asalarda y er almıştır
"Laıklık ılkesı, bır yonu ıle
kışılenn v ıcdan \ e ıbadet
ozgurluklennı guvence altına
alırken, otekı yonu ıle de
Turkıye Cumhunyetı
bakımından ozel bır anlam \ e
olağanustu bıronem taşıvan
toplum duzenının akla, bılıme
\ e halkın ıstenane da> anması
kuralına guvence
kazandırmışür " (Prof Dr
MuammerAksoy Laıklığe
Çağn)
Laıklık ılkesı toplumsal
\aşamın duzenlenmesıne ılışkın
olarak. 'dınsel kaynaklı
kurallann hukuksal. sıyasal.
ekonomık. eğıtımsel ve sosyal
sorunlann çozumunde asla
egemen olmamalannı. dahası
hıçbır şekılde etkınbk
gosterememelennı'
ongormektedır
Ataturk'un vurgulamasıyla,
laıkbğın en onemlı ayıncı
nıtebğı. "Dın kurallannın
hıçbır bıçımde ve hıçbır koşul
altında dev let duzenıne
kanşamamasıdır" Laıkbk
ılkesı ıle bırbkte, Ataturk un
tum ılke ve devnmlen ve
çağdaşlaşmak ülkusu, Turkıye
Cumhunyeü'nın temel
nıtelıklendır
özgur ınsanın duşunsel urunü
olan goruşlere ve duzenlere
duşman tannsalbuvruklan
yureklennden topluma taşıran
dıncı'er ozgurluk onammda
bıra^jı.ı sarmaşık gıbı
guçlenmektedır Şenat
yandaşlan.aydınlık
Turkıye'nın yannlannı kanb ve
karanlık duşlennın kınıv le
karabasana çevırmeye
çahşmaktadırlar
De\let, orgutlenmış toplum
gucunun adıdır Buguç,
tanhsel surea ıçınde "teokratık
devlet"ten "yasa devletf'ne ve
çağınıızda "sosyal hukuk
devletı"neulaşnuşür Olûmlu
ınsan, düşüncelen ve duşlenyle
olumsuzleşmek yolunda,
sevdalı ve kararlıdır
"Kuran'a gore dın Allah
tarafından konan, korunan
kozmık-ılahı ve ev rensel bır
reabtedır Bu reabtede hukum
sahıbı tektır Allah Insanhğa
"kuşkusuz, çelışmeMZ. açık,
kesın, detayb" bır kıtap
gondermışür Dının ıçenğını,
çerçevesını Kurançızer " (Sn
Doç Dr Yaşar Nun Ozturk,
Kuran'dakı Islam arabk '92.
Yenı Boyut Ya>ınlan, istanbul
2 baskıya onsoz)
Kuran'ı parça parça > apanlar
bolucudur Bır kısmını abp bır
kısmını reddetmek. Kuran'ı
parçalamak anlamındadır "
(Age s 219, Hıcrsuresı 90-94
ayetler)
Laıkhk ılkesı ıle Islam dırunın
tum mezhep, tankat ve fıkır
aynbklannın uzennde ve
ınananlann vncdanlannda
ozgurceyerabnası
sağlanrruştır Devleünve
toplumun duzenlenmesını
amaçlayan kurallar. tannsal ve
sonsuzdeğıldırler Bu kurallar,
evnm yolundakı ınsanın
Aydınlanma çağı ıle gelışürdığı
ve gelıştıreceğı olumlu bılım, us
ve guzelbğın uretüğı duşunsel
kurallardır Bu kurallara ıbşkın
tek değışmezhk, -değışebıhr-
olmalandır
Ataturk. Kuran'ın kurallan
arasında "bır tanhsel aynmı
gerçekleşürmış, dunya ve ahıret
arasındakı dengeyı
sağlamışür "(Akso>,age)
Laık, demokratık ve sosyal
hukuk de\ letı ılkelen çağdaş
ınsana, Ataturk'un mucıze
armağanıdır
Benım haa Cumhurbaşkanım,
benım \an hacı Başbakanım,
benım' cuma"lara başlayan
Başbakan Yardunam, "laık
ınsan-laık dev let", Ataturk
ılkelen sızlere emanet
Av. Hulıtsi Metin
İstanbul
PENCERE
Yorum ve gerçek_^_- - _ . asadaki
^ ^ j boşluklardan
^ ^ X jararlanarak
^f illegalyollardan
I kurulmuş ozel
-K~ birTV
kanalmuz var. Bu kanalda her
akşam, dönüşümlü olarak
karşımıza çıkan iki tane
>orumcu zat var. Bunlar TV'de
bir ne>i "köşe konuşrnacılığı''
diyebüeceğinuz bir ış yapı>orlar.
\ aptıkları işe bır di> eceğımiz
>ok. Çünkü çağdaş demokrasiyi
toplumumuza adapte
edebümemiz için. her türlü fikrin
ve fıkir sahibinin bulnması
favdalıdır. Halkın sağdu>usu en
doğruyu nasıl olur bulur. Ancak
aydın lakabı> la dolaşan bu
kişikr. yorumlarına hedef
seçtikleri kışilere ve bu kişilere
hıtaplarında daha dikkatli
obnabdırlar.
\ akın bir zaman önce bu
zatlardan bir tanesı çıktı, SSK,
derlet hastaneleri gibi sağük
kunımlannda çalışan bir grup
azınlık için 'kıro. hırt' gibi bir-
takım çırkın tabirler kullandı.
Kendisinın de ıçinde > aşadığı bu
topiumun ınsanına bu şekilde
hitap edip de aydın geçinenine
ilk defa tanık oluyonun.
Bakınız; elbette ki insan sağhğı
açısından hayati önem taşıvan
kuruluşlarda, insan vucudunun
uzmanı olmayan rasgele
kişilerin varlığını kabul
edemeyiz. \ncak gerek SSK ve
gerekse devlet hastanelerimizin
şu anki içler acısı durumundan
Portakallaryerdeğiştiriyorav a kırlıhğı
konusuna
çozum
getırdıkten
sonra Ankara'yı
ıçtenlıkle
yaşanabıbr bır kent konumuna
çekmeye çalışan Beledıye
Başkanı Sayın Karayalçın,
şımdı de ıçınde portakal
çıçeklennın bulunacağı bır v adı
oluşturmaya çabşıy or
Ulkemızde bırbınyle çebşen
oluşumlar oylesıne
yoğunlaşıyor kı bu paradoksal
ortamda ınsan ne yapacagını
şaşınyor Ankara'ya portakal
çıçeklen yerleştınlmeye
çalışıbrken portakal
bolgelennde de portakal
çıçeklen yok edıbyor
Kımlığıru ve kışılığını yıüren
kentlerden bın olan Antalya'da
her yer portakal bahçesıyken.
bu bahçelenn yennı uçsuz
bucaksız apartman daırelen
almaya başladı Bu oylesıne
sıstemsız ve plansız bır yağma
şekbnde>ansıdı kı, kıyılara
yerleştınlen gokdelenlerle
falezlenn geleneksel sıluetı
bozuldu Ormanbk alanlann
aleyhıne bır yapılaşma
gözlenmeye başlandı Makı
ortusu ve zeytınhk alanlar
gecekondulaştı Sebzevemeyve
bahçelen yapılaşmayla yer
değışürdı Kum kamyonlan
kıyılan talan etmeye çalıştı
Ebne bır tufek alan kuşlan
vurmaya başladı Senk'te,
Demre'de gözlenen
flamıngolar. turna kuşlan,
> abanı kazlann koku kazındı
Bereketlı tanm topraklannın
üzenne kooperatıfler > apıbnası
konusunda yanşa gınldı
Bereketb tanm topraklan
korunabılır, kent dışındakı
alanlara uydu kentler
yapılabıbrdı Buyapılmadı
Tanm sektorü gozden çıkanbp
tunzme mı ağırlık venldı
acaba
9
Tam anlamıyla hayır
Öyle olsaydı çevre boyutu
önem kazanırdı, kuşcenneüen
korunurdu
Gözlenen, çarpık bır
kentleşmeden başka bır şey
değıldır Veheryaklaşım
"kutsal demokrası" adına
gerçekleşünlmıştır
Demokrasının bır serma> e ve
kultur bınkımı olduğu
unutularak
Antalya'nın son durumu budur
ve butun gozler elde avuçta
kalan son doğal değerlere
donmuştur Vakıf arazılen ve
Lara ormanbk alanı Bır
mırasyedı savurganlığının elde
kalan son zengınhğı çop
yığınlan, yangın, kum talanı ve
yapılaşmayla zaten
kemınlmekte
Bır tek cumleyle ozetlemek
gerekırse ormamn sahıbı
obnadığı sonucuna ulaşılabılır
Kuşkusuz bu, kentın genel
sorunlannın bır parçasıdır
Bu konuda ıyı nıyetb dernek
çabalan, gonullu kuruluşlann
feryadı yetmemektedır
Çozum koktencı bır yaklaşımla
ele alınmabdır
Kentın ıçınde bulunduğu
huzunlü yapıya, bozuluşa. \ok
oluşa karşı çıkanlar bır araya
gebp yerel seçımlerde
yansımabdırîar Çeşıtlı meslek
gruplanndan olan ıyı nıyetlı,
bılgıh, sorunlan goren ve
sonımlu olanlar acaba. 'hırt,
kıro' dherek nitelenen azınlık
mı; \ oksa > atandaşuı uygun iş
alanlarına istihdanıını
gerçekleştiremeyen bu
düzenin/dûzensizliğin ateşh'
savunucuları mı?
Şu unurulrnamalıdır ki, mutiu
azınlıklan ve suclulan yere göğe
sığdıramamakla ne çağdaş
olunurnedeaydm.
BurakUlusal
İstanbul
çozum ureten kışılerden oluşan
bır beledıye meclısı \ e onunla
uyum ıçınde olabılecek bır
başkan adayı konusuna ağırbk
koymalıdırlar Çıkarcı
pobtıkaalar yenne. ufku genış.
ureten, geleceğı gorebılen,
duşunen \ e çıkarcı obnayan
kışılenn seçımı ve denetımı
y oluna gıdılmezse bu feryatlar
bır ışe yaramaz Pınlpınlbır
sağlık parkı \e rekreasyon alanı
yaratmanın yolu budur Içınde
ınsanlann koştugu, gezıp
dolaşüğı, bısıklete bındığı,
kumlannda guneşlendığı,
kuşlann öttuğu ve çıçeklenn
solmadığı bır parkı elde
edebıbnenın y olu meydanı boş
bırakmamaktan geçmektedır,
sahnede yer almaktan
geçmektedır
Ne kadar hazındır kı
Ankara'nın önledığı hava
kırblığı Antalya'da gorulmeye
başlamış, Antalya'da yok
edılme ugraşı venlen
portakallar da Ankara'da
yetıştınlmeye çalışılmaktadır
AbdullahTekin
Kalem Usağı..Emın Çolaşan Hurrıyet te ' Dunyanın Neresınde Varn
başlığı altında yazmış
Son yıllarda ulkemızde acayıp bır gazetecılık modası
başladı Bunun adına demec gazetecılığı dıyoruz Bı-
zım bazı anlı şanlı gazetecıler, ışı gucu bıraktı, bırkaç
kışıden alınan demeclerle koselerını ve gazete manşet-
lennı ıdare etmeye başladı
- Efendım Başbakan sızın ıcın şoyle dedı
- Yok yav' Ben oyle kolay lokma mıyım? Soyle ona,
ben bır savaş açarsam mahvedenm Vakıtsız oten horo-
zun başını keserler O Cavıf Cağ/ar ın da hesabınt goru-
ruz
- Başka soyleyeceğınız bır şey var mPBıraz daha ağır
konuşun
- Başbakan gosterış yapıyor Kendısı demagojı yap-
mayı sever
Sonra Başbakan a gıdılıyor
- Efendım bakın falanca gazetede sızın ıçın neler de-
mış
- Ne demış?
- Mahvedenm demış
- Nasıl mahvedecekmış kû Benı o mu getırdı bura-
ya'? Davul kımdeyse tokmak onun elındedır
- Başka şeyler de demış efendım Sız konuşun Teyp
çalışıyor
Ya da başka bır sahne
- Efendım butun kalbımızlesızıdesteklıyoruz Amabu
adam, az once bıze telefonda sızın ıçın dedı kı
- Ne dedı?
- Burada söylemek ıstemıyorum yanı Çokayıp Dedı
kı
Evet, gunumuzde bu gazetecılık moda oldu Ya Cum-
hurbaşkanı nı ya da Başbakan ı konuşturacaksınız Ba-
na dedı kı' gazetecılığı yapacaksınız1
Bunu başarmak
ıçın de ıllakı onların yakın adamı olacaksınız
•
Emın Çolaşan soruyor
'- Dunyanın neresınde bır cumhurbaşkanı ya da baş-
bakan bu kadar konuşur?"
Çok haklı Çolaşan
Bu yaraya hepımtz bır merhem aramalıyız, çunku so-
ruyu tersıne çevırdığımız zaman ortaya ne çıkıyor
- Dunyanın neresınde bır cumhurbaşkanı ya da bas-'
bakana bu kadar çok telefon eden gazetecı var?
Ikıncı soru -'
- Dunyanın neresınde devlet buyuklerıne yağ yakmak
ıçın hazır bu kadar gazetecı var
9
•
Bır sayta daha çevırelım telefonun başında, bır cum-
hurbaşkanına bır başbakana telefon ederek ıncırçekır-
değı doldurmaz tartışmanın balonunu şışıren gazetecı-
nın mavrası sayfalara yansıdıkça ortam hazırlanıyor,
ertesı gunu hem başlıklarda hem de koşelerde yenı bır
çeşıtleme ortaya çıkıyor
"Halk bu kavgadan bıktı
Hangıkavgadan
9
Kavgayı kızıştıran<bız değıl mıyız
9
Dedım-dedı mavra-
sını haber yapan bız değıl mıyız
9
Cumhurbaşkanı ya da
başbakanın ayakustu soyledığı gelışıguzel bır lafı çok
onemlı bır habermış gıbı okurlarasunan bız değıl miyız
9
Beğenmedığımız eskı Babıalı de gazetecı mesleğını
bu kadar kotuye kullanmazdı
Kullanamazdı
Çolaşan kardeşımın yaklaşımına katıldıktan sonra ba-
sın dunyasında herkesın bıldığı gerçeklerın altını bır kej,,
dahaçızeyım Turkıye de bugun moral değerler sıfıra j
mdırgenıyor ' parasal egemenlık koşullanmasında
gazetecı "fct/dref//"olanın koltuğu altına sığınıyor, 'öuJ<
yuk ışadamı"nın Babıalı de sadık hızmetkân ' olan
gazetecı sayısı çoğalıyor, Ankara dakı devlet buyuğu ya
da Istanbul'da holdıng babası gazete koşelerıne gaze-
tecı yerleştırıyor kendısıne bağlı olanlara ış buluyor
Gerçekte "gazetecı' kımlığının yenıden bır tanımını
yapmak gerekmez mı
9
Gazetecı'kalemuşağı"değıldır
Sevgili
UĞURMUMCU
Hepimiz için ve hepimız adına tek kişılik ordu
idin. Seni önder ve ender kişdiğinle
yüreklerimize, fikırlenmıze kazıdık.
Z.Alpay, G.Atalay, E.Ayaı. T.ÇeUek, C^ılı, N.Doster,
A.Ek^iogln, F.Esin. S.Fmdıkoflu, R£«ko|lu, N.Kacar,
N.Karata4, I.Kaynak. H.Kordel, C.Kmkn,
N.Mahmntoglo, N.Mert, D.01dürttlenofln, A.Onel,
ROrnek, G.Ö«ler, E.Öısofuk, K.Sever, Ş.Şengftr,
E.Yağmuro|lu, L.Yeniara», C.Taştan, B.Zaimofln
TEKIN YAYINEVI
UGUR MUMCU'NUN TÜM KİTAPLARI
TAMAMLANMIŞTIR
Gazı Paşa'ya Suıkast
Kurt Islâm Ayaklanması
Kazım Karabekır Anlatıyor
40 ların Cadı Kazanı
Tarıkat-Sıyaset-Tıcaret
Bır Uzun Yuruyuş
12 Eylul Adalelı
Rabıta
InkılapMektupları
Sosyalızm ve Bağımsızlık
Devnmcı ve Demokrat
Lıberal Çıftlık
Papa Mafya, Ağca
Suçlular ve Guçluler
Bır Pulsuz Dılekçe
Sılah Kaçakçılığı ve
Teror
Terorsuz Ozgurluk
Tufek lcad Oldu
Çıkmak Sokak
Buyuklenmız
Soz Meclısten Içerı
Sakıncalı Pıyade
Uğur
Uğur
Uğur
Uğur
Uğur
Uğur
Uğur
Uğur
Uğur
Uğur
Uğur
Uğur
Uğur
Uğur
Uğur
Uğur
Uğur
Uğur
Uğur
Uğur
Uğur
Uğur
Mumcu
Mumcu
Mumcu
Mumcu
Mumcu
Mumcu
Mumcu
Mumcu
Mumcu
Mumcu
Mumcu
Mumcu
Mumcu
Mumcu
Mumcu
Mumcu
Mumcu
Mumcu
Mumcu
Mumcu
Mumcu
Mumcu
25
45
35
35
30
25
25
75
45
35
45
25
55
55
50
45
30
30
30
30
25
30
000
000
000
000
000
000
000
000
000
000
000
000
000
000
000
000
000
000
000
000
000,
000
Tekin Yayınevi
Ankara Cad. Konak Han. No: 43 İstanbul
Tel: 527 69 69-512 59 84 Faks: 511 11 22
Odemeli gonderilmez
Tek ısteklerde eden kadar damga pulu gonderil-
dığinde kıtaplarınız taahhutlü olarak adresinize
postalanacaktır