23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5MART1993CUMA OLAYLAR VE GORUŞLER Felsefenin ve bilimin yabanalığıMELİH CEVDET ANDAY B ır Batılı duşunur. halkın felsefe ıle ılgılertmedığını söyledıkten sonra, bun- dan bır tanıma vanyor, "Felsefeye yabancı olan kışı halktan bır kışıdır" dı- yor Bu sozden, felsefenin yucelüldığı ve halkın küçumsendığı anlamını çı- karmak, ılk bakışta doğru gıbı gorû- nurse de acelecdık etmemelı denm, \a felsefe ılgıyedeğmez bır şeyse' Şöyle de sorabılınz Felsefe ınsanın ne ışıne ya- rar9 Hangı derdımıze çare olur9 Bu so- rulan yanıtlamak kolay değıldır Felsefe (Yu phılıa ve Yu sophıa soz- cuklennden kurulmuş), bılgı sevgısı demektır, onu ılk bulan ve kullanan Herakleıtos'tur Elbet gene sorular dı- kılecek karşımıza Ne tur bır bılgınjn sevgısıdır bu9 Bılgıyı neden sevehm9 Felsefe bılgısı, ıçınde yaşadığnruz dunyaya ılışkın bılgıler \enr bıze, or- neğın ılkçağ filozoflanndan bın, "Ev- rensudanyapılmıştır"dıyorbıze bu- nun gıbı Ama ben bu bılgının doğru olduğu- nu nerden bıleyım9 İnansam bıle be- nım ne ışıme yarar1 Mıdem ağnyorsa füozofa mı gıdeyım hekıme mı9 L ste- lık evrenın havadan >a da sudan yapıl- mış olduğunu soyleyen duşunurler de gelmış olduğuna gore ben bu sozlen nasıl değerlendıreceğım ve en onemlısı bunlar hangı derde deva olacaktır9 Ancak şunu da unutmamak gerekır kı antıkçağ Yunan felsefecılen, bılgıyı. ışe vararlıhk açısından aramışlardır, sophıa sozcuğu usa uygun' anlamına dagehr Usa uygun yaşamak çıkarımı- za değıl mıdır9 Gene de soylemeden edemevız kı felsefe her zaman aydınlann, tuzu ku- rulann uğraşı olmuş ve çağlar boyu duşunsel alanda gehşmıştır Halk nasıl vakıt bulsun da katılsın bu kervana' Doğru, ama yaşamın anlamını arayan felsefe, bütun ınsanlara seslenmekte değıl mıdır9 Bu anlama u>gun olarak yaşamak mutluluk geürmez mı9 Felsefenin yabancılığını gıderen çok onemlı bır sozû de Karl Marx soyle- mıştır '"Artık dunyayı açıklamak de- ğıl. değıştırmek soz konusudur " Ve elbet bılınçlı yaşamak yakışır ınsana, bunun da yolu doğa>ı, yaşamı sureklı kurcalamak değıl mıdır9 Antıkçağ fel- sefesı o gunun bıhmı ıdı, bugun de fel- sefeyı bılımden kesenkes ayırmak ola- nakh değıldır Bır felsefecı şöyle dıyor, "Felsefe, kuramsal bakımdan temel varsayımları gehştınlmış doğa bılımı- dır " Marx da El Yazmalan'nda şöyle dıyor " ışte, o zaman doğa bıbmlen soyut ozdekçı ya da duşuncecı tutum- lanndan annarak ınsan bılımının, fel- sefenin temelı olurlar" Bundan çıkan anlama gore soyut ozdekçı doğa bılımı de ınsana yaban- cıdır. butun bılımlenn ınsan bılımı ıçınde yeralmalan gerekır Şoylededı- yebıbnz, ınsan felsefe ıle de. bıhmler ıle de yabana duşmuş olmaktan kurtul- malıdır Bakın, şu kısa yazunın çerçevesı ıçınde felsefeden bıkmlere gebşımız hıç de rastlantısal değıldır Konumuzun gereğı olarak dıyeceğız kı felsefe gıbı bılım de vabancıdır halka Çünku ın- san değer yargılan uyannca yaşar, bı- lımsel nesnelhk ıse değer şargılanndan uzak durmahdır Öyle mı dersıruz9 Bılıme karşı olan tepkılere kısaca bır gözaüp sonucu bırlıkte duşunehm Felsefe Tarüşmalan dergısırun 13 Kıtap"ı çıkü Bu dergıye ne denlı sevgı ve ılgı du>duğumu okurlanm bılecek- lerdır sanınm Bu son sayıda Savın Cemal Yıldınm"ın "Bıbmsel Nesnellık ve Değer Yargılan" başlıklı yazısı, bı- zım ele aldığımız konuya bır başka açı- dan ışık tutacaktır Ancak, yukarda felsefe ıçın sordu- ğumuz soruyu, bılım ıçın de soracağız Bılım ınsanın ne ışıne yarar9 Bu sorunun yanıünı bılmıyor değı- lım, bıhmde ulaşılan sonuçlann uygu- lama alanında ınsana sağladığı yarar. ıyıhk ve kolaybklar nasıl yadsmabılır9 Ama bız burada uygulanabüır bılgı- den değıl, salt olgusal bılgıye yonehk bılımden soz etmek ısuyoruz Ona >a- bancı olmadığımızı kolay söyleyeme- yız Kaldı kı modern sa\ aş teknıklennı ele aldığımızda suçlanan bılım oluyor Nerdeyse bılımın ıyıbklennı ve kotu- luklennı karşılaştırmaya kalkacağız Buraya gehndığınde Sayın Cemal Yıl- dınm dıyor kı " Bılımın savaş veya çıkar amaçlan doğrultusunda sömürüsu, bılımı aşan bır sorundur ışlevını gerçeğı araştır- makla smırlı tutan büım adamını bağ- lamaz' -4 Pekı, gerçeğın araştınlması neden ıücı olsun9 Ne yapalım kı bılım her donemde çeşıtlı tepkılerle karşılanmışur "Bıkm- sel Nesnellık ve DeğeT Yargüan'" başlıklı yaa da konuya oyle gınyor ' Her donemde değışık gerçeklerle de olsa bılıme bır tepkı goze çarpmak- tadır 18 yuzyıla gehnceye dck bılıme çoğunluk eksantnk kışılere ozgu bır fantezı, yerleşık normlara aykın bır uğraş gozuyle bakılmıştır Ortaçağ ge- leneğını surdurenler, teolojık dogma- lara ters duştuğu ıçın, humanıstler, ev- renın mekanık açıklamasını ınsancıl değerlerle bağdaşır bulmadıklan ıçın bılıme karşı çıkmışlardı" Evet, bılım, teolojık dogmalan sars- tı, ama kılısenın aİdını başına topla- masında da etkılı oldu, aradan yuzler- ce yıl da geçse. Papa geçende Gahleo'- yu haklı bulduğunu söylemek zorun- da kaldı Oysa bıbme uygun duşun- duklen ıçın kaç kışı y aşamını yıtırmış tı eskıden Ama ben sanıyorum kı humanıstle- nn bılıme karşı koyma tutumlan, bu- günkü yazımıza daha yakın düşüyor Bırlıkte okuyahm "Bu tepkiyı hakb bulmayabıhnz, ama dayandığı argumanın gucünu gormezlıkten gelemeyız Gerçekten, başta sanat çevrelennde, 'aydm' dıye- bıleceğımız pek çok kımsenın gozünde bıbm salt olguya yonehk, kulturel de- ğerlen dışlayan soyut kavramsal bır çabşmadır Buımaj. 17 >üzyılbılımsel devnmının urunudur Newton meka- nığmde doğa kocamap bır makıne olarak algılanıvor, tum olup bıtenlenn maddesel hareketlere ındırgenerek nı- cel ılışkıler çerçevesınde açıklanabıle- ceğı varsayıliN ordu Lstehk valnızca bu tür bır beumleme>e elveren nesne veolgularagerçeklık tanınıyordu Oy- le kı duygu. duşunce, değer yargılan bır >ana. Gableo ve Locke'un 'ıkınal mtelıkler" adı alünda sıraladıklan renk, koku ve tat gıbı olgulann bıle bı- lımın ınceleme alanı dışına ıüldığını goruyoruz " Pekı, ele aldığımız bu >azı bılımın > aşam dışı bır uğraş olduğunu kanıtla- mak ıçın mı yazılmışür9 Hayır "Sıraladığımız bu nedenlerle oluşan ımajda bılımın nerdeyse yaşam dışı bır uğraş, bıbm adamının da ınsancıl kay- gı \e değerlere yabancı,salt ussal bır yaratık olduğu mesajı vardı Öyleyse geçmışte humanıstlenn, ufku genış du- yarlı aydınlann bıbme kuşkulu gozle bakmalannı kolayca >adırgavama- yız Ancak sorulabıbr Bılım gerçek- ten sozunü ettığımız ımajda yansıdığı turden yalnızca olgulara yönebk ınsa- na özgu ıstenç, beğenı ve eğılımlere ka- palı, salt ussal bır uğraş mıdır9 Hemen soyleyelım Değıldır ve olamaz " Sadece çıkar dışı olmalan bıle felse- feye ve bılıme ılgı duymamızı gerektı- nr, ınsana yakışanı budur Insan, çı- kar dışı duygu ve eğıhmlen olan bır yaraükür Yalnızca 'çıkar' olçut ola- rak abndığında genye bır şe> kalma- yacaktır, ne şur. ne muzık, ne resım ARADABIR Prof. Dr. İL HAN ÖZAY (*) 'Hukuk Devletj' Gûnü Bu satırları okuyanlardan çoğumuz 1968 ı yaşadık ama ne yazık kı 7868 ı değıl 125 yıl once de yaşamamış olmakçağdaş ınsan ıçın hayıflanacakbırşeyolmasada "8' lı yıllara bağlanan gızemlı anlam yuku boyle bır ozle- mı haklı gosterebılır Nıtekım Avrupa unıversıtelerınde başlayıp tum dunyayı etkıleyen oğrencı olayları ıle oz- deşleşen 1968 e ılışkın değerlendırmelerde hep bu an- lamlı rastlantılardan yanı 1848'de de tarıhı derınden etkıleyen olaylardan soz edılmıştır Ulkemız tarıhıne bakacak olursak da 1839 Gulhane Hatt-ı Humayunu ıle başlayan ve 1870'lere kadar surdu- ğu kabul edılen Tanzımat yanı reformlar donemı de dıkkat edılırse yaklaşık olarak hep aynı yıllara rastla- maktadır Ancak bu donemde başta daandığım 1868'ın ozel bır yerı ve anlamı vardır Bu tarıh genel anlamda hukuk duzenı veozellıklede yargı 'alanında çok onem- lı gelışmelerın başlangıcı sayıldığından, Cumhurıyet sonrası ve 20 yuzyıla ılışkın bır ılkenın, yanı Hukukla Bağlı Idare 'nın tohumlarının ta o zaman atılmaya baş- landığını söylemek yanlış olmaz Bılındığı gıbı Osmanlı imparatorluğu'nun son zaman- larının çok onemlı kurumlarından bırı olan 'Meclıs-ı Vala-yı Ahkam-ı Adlıye" 1868'de ıkıye aynlmış, bunlar- dan "Dıvan-ı Ahkam-ı Adlıye ' artık ıdareden tamamen aynlmış bulunan ve yenı bır yargı butunu olarak belıren "Nızamıye Mahkemelerı" bır başka deyışle 'adlıyargı- ya esas olmuştur Bu nedenle, bugunku "Yargıtay' ın kuruluş tarıhı denılebılır Aynı yıl kurulan 'Şûra-yı Dev- let' ıse, ıdare alanında bır danışma meclısı ve yetkılerı çokeksıkde olsa "ıdarı yargı "nınılkşeklısayılmaktadır Boylece onu da bugunku Danıştayın kuruluşu olarak kabul etmek doğru ve yerındedır Bugun kutladığımız "5 Marf'ın ıse bu ayrılmanın olguda gerçekleştığı tarıh ol- duğu sanılmaktadır Sanılmaktadır dıyorum, çunku bu konudakı padışah ıradesının yayımlanışını eskı tarıhten şımdı kullanılan takvıme çevırdığımızde bunun başka bır gune rastladığı gorulmektedır, ama yıne de gerek Danıştay, gerekse Yargıtay ın kuruluş gunlermı başka zamanlarda kutlamaları gıbı, bu da bır' galat-ı meşhur 1 , yanı artıkyerleşmışvedeğıştırılemeyecekyanlış olmak- tadır Mahkemelerın duvarlarmı susleyen ozdeyışte anlatıl- dığı gıbı adalet yanı yargı, devletın temelı olduğuna gore, 5 Mart 1868 ın bır başlangıç kabul edılmesı mum- kundur Neyın başlangıcıdır dıye duşunduğumuz ya da sorduğumuzda ıse hem ıdarı' hem de adlı yargıyı bırlıkte kapsayan bu olaya en yakışan ad' Hukuk Devletı Gunu"dur Buna bır de Türkıye'de "yı eklemek sadece 1868 nedenıyle değıldır Zıra uzulerek anımsatmak ge- rekırse çağdaş, uygar ve demokratık duzenlerde artık boyle hukuk devletı dıye bır sorun olmamakla bırlıkte ulkemızde ' hukukla bağlı ıdare ' gunumuzde de varlığı tartışmalı bır kavram olmaya devam edegelmektedır Barajlı seçım sıstemlerı ıle azınlık sıyasal goruşlerın parlamentoya yansıyamadığı ulkemızde, kanımca ço- ğulcu demokrasının varlığından soz edılemez Yargı denetımı bağışıklığına sahıp salt yonetsel (ıdarı) ıslem- ler ongoren ve yuksek mahkemelerın oluşumunu sade- ce cumhurbaşkanının ısteğıne bırakan bır anayasal duzenın 'hukukdevletı' olamayacağıdakesındır Gıde- rek bılındığı gıbı, sıstemın bır guvencesı olduğu varsa- yılan Anayasa Mahkemesı nın kendısı bıle tum yargıçla- n cumhurbaşkanınca atanan bır kuruluş halıne donuştu- rulmuştur Anayasa değışıklığı konusunda mutabakata varan tum sıyasal partıler ıse yargı ya ılışkın demokra- tıkleşme ve çağdaşlaştırmadan hıç soz etmeyıp tum dık- katlerı 'başlangıç" uzerınde yoğunlaştırmayı yeğle- mektedırler Yanı 'çağdaş 'hukuk devletı'nı ısteyen acaba var mı dıye bır soru bıle sorulabılır hale gelmış- tır Öyle ıse nasıl bır Turtaye'de Hukuk Devletı Gunu ' kutlaması9 Aslına bakarsanız, yukarıda sayılanlar nedenıyle boy- le bır "kutlama değılse bıle anma ya gerek gıderek zorunluluk vardır Çağdaş ' hukuk devletı savaşımında "azgelışmış' olmadığımızı, 1868'lerden başlayan bır geleneğe sahıp bulunduğumuzu ve bu ılkelerı ıçten be- nımseyen dınamık guçlerın ulkemızde hıç de az sayıla- mayacağını altını çızerek vurgulamak, şımdı sahıp olamasak bıle bır gun kesınltkle kavuşacağımızı da cumle-âleme duyurmak ıçın Işte yalnızca bu nedenle, bundan sonra da her yıl aynı tarıhte anılıp guzellığınden soz edıleceğını umduğumuz ve dıledığımız' Hukuk Dev- letı Gunu ' hepımıze kutlu olsun (*) İstanbul Ünıversıtesı Hukuk Fakultesı Idare Hukuku Öğretım Üvesı ve Idare Hukuku ve tlımlen Araşürma Merkea Muduru OKURLARDAN Servis ûcretleri Ij/ocuğumuzu okula kaydettınrken y a da her okul donemı başlangıanda anlaşmamızı yenılerken ımzaladığımız mukavelede servis ucretlennın arttırılmayacagı beUrtıbr Fakat neredeyse her sezon yenı zamlarla karşı karşıya kalınz Merak edıyorum, bu kargaşaya bırçozum duşunen ya da sesımızı duyan etkıb ve yetkılı bır makam var mı9 SamiOzan TARTIŞMA Mudze annağan L aıklık ılkesı. Ataturk'un onderlığınde uygulanabılmış, toplumca benımsenmışve ana> asalarda y er almıştır "Laıklık ılkesı, bır yonu ıle kışılenn v ıcdan \ e ıbadet ozgurluklennı guvence altına alırken, otekı yonu ıle de Turkıye Cumhunyetı bakımından ozel bır anlam \ e olağanustu bıronem taşıvan toplum duzenının akla, bılıme \ e halkın ıstenane da> anması kuralına guvence kazandırmışür " (Prof Dr MuammerAksoy Laıklığe Çağn) Laıklık ılkesı toplumsal \aşamın duzenlenmesıne ılışkın olarak. 'dınsel kaynaklı kurallann hukuksal. sıyasal. ekonomık. eğıtımsel ve sosyal sorunlann çozumunde asla egemen olmamalannı. dahası hıçbır şekılde etkınbk gosterememelennı' ongormektedır Ataturk'un vurgulamasıyla, laıkbğın en onemlı ayıncı nıtebğı. "Dın kurallannın hıçbır bıçımde ve hıçbır koşul altında dev let duzenıne kanşamamasıdır" Laıkbk ılkesı ıle bırbkte, Ataturk un tum ılke ve devnmlen ve çağdaşlaşmak ülkusu, Turkıye Cumhunyeü'nın temel nıtelıklendır özgur ınsanın duşunsel urunü olan goruşlere ve duzenlere duşman tannsalbuvruklan yureklennden topluma taşıran dıncı'er ozgurluk onammda bıra^jı.ı sarmaşık gıbı guçlenmektedır Şenat yandaşlan.aydınlık Turkıye'nın yannlannı kanb ve karanlık duşlennın kınıv le karabasana çevırmeye çahşmaktadırlar De\let, orgutlenmış toplum gucunun adıdır Buguç, tanhsel surea ıçınde "teokratık devlet"ten "yasa devletf'ne ve çağınıızda "sosyal hukuk devletı"neulaşnuşür Olûmlu ınsan, düşüncelen ve duşlenyle olumsuzleşmek yolunda, sevdalı ve kararlıdır "Kuran'a gore dın Allah tarafından konan, korunan kozmık-ılahı ve ev rensel bır reabtedır Bu reabtede hukum sahıbı tektır Allah Insanhğa "kuşkusuz, çelışmeMZ. açık, kesın, detayb" bır kıtap gondermışür Dının ıçenğını, çerçevesını Kurançızer " (Sn Doç Dr Yaşar Nun Ozturk, Kuran'dakı Islam arabk '92. Yenı Boyut Ya>ınlan, istanbul 2 baskıya onsoz) Kuran'ı parça parça > apanlar bolucudur Bır kısmını abp bır kısmını reddetmek. Kuran'ı parçalamak anlamındadır " (Age s 219, Hıcrsuresı 90-94 ayetler) Laıkhk ılkesı ıle Islam dırunın tum mezhep, tankat ve fıkır aynbklannın uzennde ve ınananlann vncdanlannda ozgurceyerabnası sağlanrruştır Devleünve toplumun duzenlenmesını amaçlayan kurallar. tannsal ve sonsuzdeğıldırler Bu kurallar, evnm yolundakı ınsanın Aydınlanma çağı ıle gelışürdığı ve gelıştıreceğı olumlu bılım, us ve guzelbğın uretüğı duşunsel kurallardır Bu kurallara ıbşkın tek değışmezhk, -değışebıhr- olmalandır Ataturk. Kuran'ın kurallan arasında "bır tanhsel aynmı gerçekleşürmış, dunya ve ahıret arasındakı dengeyı sağlamışür "(Akso>,age) Laık, demokratık ve sosyal hukuk de\ letı ılkelen çağdaş ınsana, Ataturk'un mucıze armağanıdır Benım haa Cumhurbaşkanım, benım \an hacı Başbakanım, benım' cuma"lara başlayan Başbakan Yardunam, "laık ınsan-laık dev let", Ataturk ılkelen sızlere emanet Av. Hulıtsi Metin İstanbul PENCERE Yorum ve gerçek_^_- - _ . asadaki ^ ^ j boşluklardan ^ ^ X jararlanarak ^f illegalyollardan I kurulmuş ozel -K~ birTV kanalmuz var. Bu kanalda her akşam, dönüşümlü olarak karşımıza çıkan iki tane >orumcu zat var. Bunlar TV'de bir ne>i "köşe konuşrnacılığı'' diyebüeceğinuz bir ış yapı>orlar. \ aptıkları işe bır di> eceğımiz >ok. Çünkü çağdaş demokrasiyi toplumumuza adapte edebümemiz için. her türlü fikrin ve fıkir sahibinin bulnması favdalıdır. Halkın sağdu>usu en doğruyu nasıl olur bulur. Ancak aydın lakabı> la dolaşan bu kişikr. yorumlarına hedef seçtikleri kışilere ve bu kişilere hıtaplarında daha dikkatli obnabdırlar. \ akın bir zaman önce bu zatlardan bir tanesı çıktı, SSK, derlet hastaneleri gibi sağük kunımlannda çalışan bir grup azınlık için 'kıro. hırt' gibi bir- takım çırkın tabirler kullandı. Kendisinın de ıçinde > aşadığı bu topiumun ınsanına bu şekilde hitap edip de aydın geçinenine ilk defa tanık oluyonun. Bakınız; elbette ki insan sağhğı açısından hayati önem taşıvan kuruluşlarda, insan vucudunun uzmanı olmayan rasgele kişilerin varlığını kabul edemeyiz. \ncak gerek SSK ve gerekse devlet hastanelerimizin şu anki içler acısı durumundan Portakallaryerdeğiştiriyorav a kırlıhğı konusuna çozum getırdıkten sonra Ankara'yı ıçtenlıkle yaşanabıbr bır kent konumuna çekmeye çalışan Beledıye Başkanı Sayın Karayalçın, şımdı de ıçınde portakal çıçeklennın bulunacağı bır v adı oluşturmaya çabşıy or Ulkemızde bırbınyle çebşen oluşumlar oylesıne yoğunlaşıyor kı bu paradoksal ortamda ınsan ne yapacagını şaşınyor Ankara'ya portakal çıçeklen yerleştınlmeye çalışıbrken portakal bolgelennde de portakal çıçeklen yok edıbyor Kımlığıru ve kışılığını yıüren kentlerden bın olan Antalya'da her yer portakal bahçesıyken. bu bahçelenn yennı uçsuz bucaksız apartman daırelen almaya başladı Bu oylesıne sıstemsız ve plansız bır yağma şekbnde>ansıdı kı, kıyılara yerleştınlen gokdelenlerle falezlenn geleneksel sıluetı bozuldu Ormanbk alanlann aleyhıne bır yapılaşma gözlenmeye başlandı Makı ortusu ve zeytınhk alanlar gecekondulaştı Sebzevemeyve bahçelen yapılaşmayla yer değışürdı Kum kamyonlan kıyılan talan etmeye çalıştı Ebne bır tufek alan kuşlan vurmaya başladı Senk'te, Demre'de gözlenen flamıngolar. turna kuşlan, > abanı kazlann koku kazındı Bereketlı tanm topraklannın üzenne kooperatıfler > apıbnası konusunda yanşa gınldı Bereketb tanm topraklan korunabılır, kent dışındakı alanlara uydu kentler yapılabıbrdı Buyapılmadı Tanm sektorü gozden çıkanbp tunzme mı ağırlık venldı acaba 9 Tam anlamıyla hayır Öyle olsaydı çevre boyutu önem kazanırdı, kuşcenneüen korunurdu Gözlenen, çarpık bır kentleşmeden başka bır şey değıldır Veheryaklaşım "kutsal demokrası" adına gerçekleşünlmıştır Demokrasının bır serma> e ve kultur bınkımı olduğu unutularak Antalya'nın son durumu budur ve butun gozler elde avuçta kalan son doğal değerlere donmuştur Vakıf arazılen ve Lara ormanbk alanı Bır mırasyedı savurganlığının elde kalan son zengınhğı çop yığınlan, yangın, kum talanı ve yapılaşmayla zaten kemınlmekte Bır tek cumleyle ozetlemek gerekırse ormamn sahıbı obnadığı sonucuna ulaşılabılır Kuşkusuz bu, kentın genel sorunlannın bır parçasıdır Bu konuda ıyı nıyetb dernek çabalan, gonullu kuruluşlann feryadı yetmemektedır Çozum koktencı bır yaklaşımla ele alınmabdır Kentın ıçınde bulunduğu huzunlü yapıya, bozuluşa. \ok oluşa karşı çıkanlar bır araya gebp yerel seçımlerde yansımabdırîar Çeşıtlı meslek gruplanndan olan ıyı nıyetlı, bılgıh, sorunlan goren ve sonımlu olanlar acaba. 'hırt, kıro' dherek nitelenen azınlık mı; \ oksa > atandaşuı uygun iş alanlarına istihdanıını gerçekleştiremeyen bu düzenin/dûzensizliğin ateşh' savunucuları mı? Şu unurulrnamalıdır ki, mutiu azınlıklan ve suclulan yere göğe sığdıramamakla ne çağdaş olunurnedeaydm. BurakUlusal İstanbul çozum ureten kışılerden oluşan bır beledıye meclısı \ e onunla uyum ıçınde olabılecek bır başkan adayı konusuna ağırbk koymalıdırlar Çıkarcı pobtıkaalar yenne. ufku genış. ureten, geleceğı gorebılen, duşunen \ e çıkarcı obnayan kışılenn seçımı ve denetımı y oluna gıdılmezse bu feryatlar bır ışe yaramaz Pınlpınlbır sağlık parkı \e rekreasyon alanı yaratmanın yolu budur Içınde ınsanlann koştugu, gezıp dolaşüğı, bısıklete bındığı, kumlannda guneşlendığı, kuşlann öttuğu ve çıçeklenn solmadığı bır parkı elde edebıbnenın y olu meydanı boş bırakmamaktan geçmektedır, sahnede yer almaktan geçmektedır Ne kadar hazındır kı Ankara'nın önledığı hava kırblığı Antalya'da gorulmeye başlamış, Antalya'da yok edılme ugraşı venlen portakallar da Ankara'da yetıştınlmeye çalışılmaktadır AbdullahTekin Kalem Usağı..Emın Çolaşan Hurrıyet te ' Dunyanın Neresınde Varn başlığı altında yazmış Son yıllarda ulkemızde acayıp bır gazetecılık modası başladı Bunun adına demec gazetecılığı dıyoruz Bı- zım bazı anlı şanlı gazetecıler, ışı gucu bıraktı, bırkaç kışıden alınan demeclerle koselerını ve gazete manşet- lennı ıdare etmeye başladı - Efendım Başbakan sızın ıcın şoyle dedı - Yok yav' Ben oyle kolay lokma mıyım? Soyle ona, ben bır savaş açarsam mahvedenm Vakıtsız oten horo- zun başını keserler O Cavıf Cağ/ar ın da hesabınt goru- ruz - Başka soyleyeceğınız bır şey var mPBıraz daha ağır konuşun - Başbakan gosterış yapıyor Kendısı demagojı yap- mayı sever Sonra Başbakan a gıdılıyor - Efendım bakın falanca gazetede sızın ıçın neler de- mış - Ne demış? - Mahvedenm demış - Nasıl mahvedecekmış kû Benı o mu getırdı bura- ya'? Davul kımdeyse tokmak onun elındedır - Başka şeyler de demış efendım Sız konuşun Teyp çalışıyor Ya da başka bır sahne - Efendım butun kalbımızlesızıdesteklıyoruz Amabu adam, az once bıze telefonda sızın ıçın dedı kı - Ne dedı? - Burada söylemek ıstemıyorum yanı Çokayıp Dedı kı Evet, gunumuzde bu gazetecılık moda oldu Ya Cum- hurbaşkanı nı ya da Başbakan ı konuşturacaksınız Ba- na dedı kı' gazetecılığı yapacaksınız1 Bunu başarmak ıçın de ıllakı onların yakın adamı olacaksınız • Emın Çolaşan soruyor '- Dunyanın neresınde bır cumhurbaşkanı ya da baş- bakan bu kadar konuşur?" Çok haklı Çolaşan Bu yaraya hepımtz bır merhem aramalıyız, çunku so- ruyu tersıne çevırdığımız zaman ortaya ne çıkıyor - Dunyanın neresınde bır cumhurbaşkanı ya da bas-' bakana bu kadar çok telefon eden gazetecı var? Ikıncı soru -' - Dunyanın neresınde devlet buyuklerıne yağ yakmak ıçın hazır bu kadar gazetecı var 9 • Bır sayta daha çevırelım telefonun başında, bır cum- hurbaşkanına bır başbakana telefon ederek ıncırçekır- değı doldurmaz tartışmanın balonunu şışıren gazetecı- nın mavrası sayfalara yansıdıkça ortam hazırlanıyor, ertesı gunu hem başlıklarda hem de koşelerde yenı bır çeşıtleme ortaya çıkıyor "Halk bu kavgadan bıktı Hangıkavgadan 9 Kavgayı kızıştıran<bız değıl mıyız 9 Dedım-dedı mavra- sını haber yapan bız değıl mıyız 9 Cumhurbaşkanı ya da başbakanın ayakustu soyledığı gelışıguzel bır lafı çok onemlı bır habermış gıbı okurlarasunan bız değıl miyız 9 Beğenmedığımız eskı Babıalı de gazetecı mesleğını bu kadar kotuye kullanmazdı Kullanamazdı Çolaşan kardeşımın yaklaşımına katıldıktan sonra ba- sın dunyasında herkesın bıldığı gerçeklerın altını bır kej,, dahaçızeyım Turkıye de bugun moral değerler sıfıra j mdırgenıyor ' parasal egemenlık koşullanmasında gazetecı "fct/dref//"olanın koltuğu altına sığınıyor, 'öuJ< yuk ışadamı"nın Babıalı de sadık hızmetkân ' olan gazetecı sayısı çoğalıyor, Ankara dakı devlet buyuğu ya da Istanbul'da holdıng babası gazete koşelerıne gaze- tecı yerleştırıyor kendısıne bağlı olanlara ış buluyor Gerçekte "gazetecı' kımlığının yenıden bır tanımını yapmak gerekmez mı 9 Gazetecı'kalemuşağı"değıldır Sevgili UĞURMUMCU Hepimiz için ve hepimız adına tek kişılik ordu idin. Seni önder ve ender kişdiğinle yüreklerimize, fikırlenmıze kazıdık. Z.Alpay, G.Atalay, E.Ayaı. T.ÇeUek, C^ılı, N.Doster, A.Ek^iogln, F.Esin. S.Fmdıkoflu, R£«ko|lu, N.Kacar, N.Karata4, I.Kaynak. H.Kordel, C.Kmkn, N.Mahmntoglo, N.Mert, D.01dürttlenofln, A.Onel, ROrnek, G.Ö«ler, E.Öısofuk, K.Sever, Ş.Şengftr, E.Yağmuro|lu, L.Yeniara», C.Taştan, B.Zaimofln TEKIN YAYINEVI UGUR MUMCU'NUN TÜM KİTAPLARI TAMAMLANMIŞTIR Gazı Paşa'ya Suıkast Kurt Islâm Ayaklanması Kazım Karabekır Anlatıyor 40 ların Cadı Kazanı Tarıkat-Sıyaset-Tıcaret Bır Uzun Yuruyuş 12 Eylul Adalelı Rabıta InkılapMektupları Sosyalızm ve Bağımsızlık Devnmcı ve Demokrat Lıberal Çıftlık Papa Mafya, Ağca Suçlular ve Guçluler Bır Pulsuz Dılekçe Sılah Kaçakçılığı ve Teror Terorsuz Ozgurluk Tufek lcad Oldu Çıkmak Sokak Buyuklenmız Soz Meclısten Içerı Sakıncalı Pıyade Uğur Uğur Uğur Uğur Uğur Uğur Uğur Uğur Uğur Uğur Uğur Uğur Uğur Uğur Uğur Uğur Uğur Uğur Uğur Uğur Uğur Uğur Mumcu Mumcu Mumcu Mumcu Mumcu Mumcu Mumcu Mumcu Mumcu Mumcu Mumcu Mumcu Mumcu Mumcu Mumcu Mumcu Mumcu Mumcu Mumcu Mumcu Mumcu Mumcu 25 45 35 35 30 25 25 75 45 35 45 25 55 55 50 45 30 30 30 30 25 30 000 000 000 000 000 000 000 000 000 000 000 000 000 000 000 000 000 000 000 000 000, 000 Tekin Yayınevi Ankara Cad. Konak Han. No: 43 İstanbul Tel: 527 69 69-512 59 84 Faks: 511 11 22 Odemeli gonderilmez Tek ısteklerde eden kadar damga pulu gonderil- dığinde kıtaplarınız taahhutlü olarak adresinize postalanacaktır
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle