25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5MART1993CUMA 12 DIZI Çerkez Etem'in Yımanlılarla gizli teması 10- Ameli>atiseçtı. 1988"den 1990 yılına dek iki \ıl süreyle bıtmez tükenmezsancılara katlandığı abi öngorülen her türlü bakımıbıkrnadan usanmadan uv gula\ arak tıbbın yok saydığı bacağını sağlığa kavuşturdu. 1990 \ ılınCa kısa süreyle de olsa \ ürüyüşyapabılıyordu. Ama Velıdedeoğlu ıçın bu yılın ayn bır özellığj vardı. Türkiye Büvük Milleı Meclısı'nın açılışının 70. yılıydı. Beş generalın hışmından kurtararak veniden resmi bayram günlen konumuna getınlmesi ıçın savaşım verdıği. 23 Nisan Ulusal Egemenlik giinünün70 yılınınıyı değerlendirilmesinı ıstıyordu. Nisan ayının başlannda SayınBehlülDal, Velidedeoğlu'ndan TRT ıle İş Bankası'nın ortaklaşa yapmak ıstediklen bır 23 Nisan belgeseli üzerinde konuşmak için gün istedı. Verilen günde iki bayan görev li ile birükte geldiler. Yapmak ıstediklen belgesele. Büyük Mıllet Meclısi'nın açılış gününc tanık olup v aşayan tek kişi olduğu içın. Velidedeoğlu ile başlamak ıstijorlardı. Yalnız bır sorun v ardı. Onlar çekimı ilk Meclıs"te gerçekleştirmeyi düşünmüşlerdi. Oysa Velidedeoğlu Ankara'y a kadar gidemezdı, ama burada görevlilerce bırçözüm bulundu. çekım sırasında arka fona ılk Mecbs'i koyacaklardı. Birara Velidedeoğlu programın kapsamını sorunca, görevlilerden bıri Çerkez Etem ve vandaşlannın da izlencede yeralacağını söyledı. Konuşmalar ılerledıkçe bu yapımın neredeyse Çerkez £tem ile arkadaşlannın birer kahraman olarak anılıp aklandınlacaklan bir "seyırlığe" dönüştürüleceği ortaya çıkıvordu. Velidedeoğlu daha fazla dayanamadı. böyle bir programın Atatürk'e, Ulusal KurtuluşSavaşfnın şehıtlerine. Türk ulusuna karşı affedılmez bır haksızlık olacağını belırtlı. Daha sonra kendilerine şu belgeyı okudu: Çerkez Etem, İstanbul'daki hükümetin sadrazamına çektiği lelgraftaşöylediyordu: "Büyük MUlet Meclisi'nin kararıvla H I F Z I V E L D E T V E L İ D E D E O Ğ L U 88 YILIN SEVİNÇLERİ, HÜZÜNLERİ MERİÇ VELİDEDEOĞLU • Çerkez Etem. İstanbul'daki hükümetin sadrazamına çektiği telgrafta şöyle diyordu:" Büyük Millet Meclisi'nin karanyla saldınya uğramış bulunuyorum. Kuvvetim yalnız savunmaya değil, saldınya bile yetecek derecedir. Karşımda ve yanlanmda Yunanlılar bulunduğundan, nasıl bir yol tutulacağı konusunda Yunan komutanlığı ile anlaşmaya vardım, ama yüksek onayınızı almayı da her bakımdan gerekli gördüm." 29 Ekim 1923'teki tarihsel Meciisoturumunun ancak son anlanna yetişen Velidedeoğlu. Velidedeoğlu,1976 da e\ lendiği Meriç Velidedeoğlu ile 16 yü boyunca tüm sevinçlerini, üzüntülerini payla- şacak, çalışmalarını birlikte \apacaktir. 1992* nin 24şubatına dek. saldınya uğramış bulunuyorum. Kımetimyalnızsavunmaya değil. saldınv a bile yetecek derecedir. Karşımda >e yanlanmda Yunanlılar bulunduğundan, nasıl bir yol tutulacağı konusunda Yunan komutanlığı ile anlaşmaya > ardım. ama \ üksek ona> ınızı alma\ ı da her bakımdan gerekli gördüm." Tümceyi bitıren Velidedeoğlu; "'Bilmem devamını yıne belgelerden okuyarak sürdürelim mi" diye sorunca, kalktılar, gitmek içın izin aldılar. sonucu bildireceklerini söyleyıp aynldılar. 23 Nisan 1990gününüve TRT'de kutlamayla ilgili programı V r elidedeoğlu büyük bır merak ıle bekledi. O gün TRT'nin yayımladığı programı baştan sona izledı. "Çok şükür. Çerkez Etem'in aklandığı bır kutlama olmadı" dıyerek rahatladı. Evet, Çerkez Etem programda yeralmamıştı ama. Türkiye Cumhuriyeti tarihının başlangıcı olan, 70 yıllık olayın tek 'canlı belgesi'nc de yer verilmemiştı... Televızyonun önünden kalkan Velidedeoğlu bırdenbıre 70 v ıl öncekı başka bırolayıdaanımsadı. 1920 \ ılının güz ay larının bınnde. bır gün Meclıs Başkatibı Recep Bey. M übe> \ ız M ustafa Hıfzı'yı odasına çagınr. onun gözlennin içıne baka baka: "Bugün.gızlibırvazıvıtemize çekeceksın. Şunu bıl ki. Meclıs'in mahrem işlerinin dışanva ifşası çok büyük cezayı muciptir. Zaten sen aklı başında. vaıanperver bır gençsin. yapmazsın. Fakat usulcn >emın etmen de lazım" dıyerek bır kğıda: "Muttali olduğum mahrem hususlan kımsev e ıfşa etmeyeceğime daır Allahım veşerefım üzennc yemin edenm'" tümcesını yazıp yüksek sesle ona okutur. Yazdığı gızlı yazının Çerkez Etem'in Yunanlılarla temas kurmasıylaılgılıoiduğunu belirten Velidedeoğlu. vazıvı yazarken Çerkez Etem'e karşı 16 yaşının dızgınlenemeven öfkesiyle nasıl dolup taştığını da hiç unutmadığını söylemişti. Öteyandan70. vılın kutlamasının yalnızca birTV programı ılegeçiştirileceğini çok iyı bilen Velidedeoğlu. bir v ıldır üzerinde çalıştığı "İlk Medis" adlı kitabını. \ ılın içinde bitırerek. basıma verdi. BöyleceTürkıve Büyük Mıllet Meclisi'nin 70. yılını. bır belgesel. birkaynak kitapla kutlamış oluyordu. SURECEK O N B I N L E R ICINYAZDI Güçlü insan, değerli araştırmaa Değerli Cumhuriyet çahşanlan, hepimizi derin üzüntülere boğan elim haberi almış bulunuyoruz. Insanlann değeryargılannın acımasızca ruhsuzlaştığı çağımızda, inançlan içın savaşmış. onlardan ödün vennemış. y ürekli ve güçlü bir ınsanı, çok değerli bir araştırmacıyı kaybettik. Dürüst ve cesur olmayı erdem sayan însanlann simgesi haline gelmiş, yıllardır her gün köşesinde bıze seslenerek doğrulan haykıran Mumcu. kuşkusuz ki inançlan ve eserlenyle ölümsüzlüğe ulaşmıştır. Bizlen onun gelecekte vereceğı onurlu savaşlardan, aydınlatacağı ışıktan ve her şeyden önemlisi aydınlık yüreğinden yoksun bırakan canileri kınıyor ve katıllerin bir an once cezalandınlmalannı dılıyonız Türk olmaktan gurur duyan herkes gıbi biz de yaşamı boyunca ülkesinı seven. laik ve Atatürkçü görüşünden hıçbirödün vermeyen Uğur Mumcu'nun her zaman kalbımizde yaşayacağını söylemek ıstı> oruz. Rutgers ÜımersitesTnde bulunan Türk lisansüstii öğrencileri ve öğretim ii>eleri Sanatçılardan Mumcu şöleni için çağrı Genelde laıklik. demokrasi ve bağımsızlığın, özelde ise Atatürkçülüğün yılmaz savunucusu Uğur Mumcu'nun ilkelce. bir suikast sonucu öldürülmesi 93 yıhnın kendiliğınden Uğur Mumcu Yılı olmasıru gündeme getırdı. Şaırlenmız. Uğur Mumcu için şürleryazıyor. Karikatüristlerimızin çizgisinde, ressamlanmızın tablolannda Uğur Mumcu var. Aydınlanmız anlatıyor, bilim adamlanmız araştmyor. Tiyatro yazarlanrruz oyunlar yaayor. Halkımız, emekçilerimiz tepkilenni eylemlenyle ortava koyuyor. Devrimcı işçi sendikamız DİSK. "93 yılını Uğur Mumcu Yılı ilan ediyor Görünen o ki bir yıl böyle sürecek ve sürmelidır. Bizler de Uğur Mumcu yaşıyor. yaşayacak diyoruz. Nasıl vaşayacak? Biz İstanbul Devlet Tiyatrosu sanatçılan veemekçılen olarak diyoruz kı; ülkemızdesakıncalı -piyadelerin bir daha yaşamaması için "Sakıncalı Piyade - Sakıncasız" oyunlannın sahnemizde, sahnelerimızde yaşamasını •istiyoruz. Doğal olarak eğer AST istiyorsa Ankara'da oynamak onlann hakkıdır. Ama bir İstanbul'da Devlet Tiyatrosu. bir Diy arbakır'da Şehır Tıv atrosu. bır İzmit'te bir özel tıvatro. bırSamsun'da amatör bir grup. bir Antalya'da yıne Devlet Tiyatrosu vs. olarak tüm ülke düzeyinde Uğur Mumcu'yu sahnede yaşatmayı öneriyoruz. Bizler de özel olarak genel müdürlüğümüzden ve İstanbul müdürlüğümüzden kamuoyu önünde, Sakıncalı Piyade oyununun sahnelenmesini talepediyoruz. Ya sonra? Tüm sanat ürünlerinın bır araya geleceği. tümdemokratik kurumlann katılacağı bır Uğur Mumcu Festiv ali ve Şöleni düzenlenmelıdır. Bunu gazetemız CUmhuriyet organıze edebilır. 24 Ocak 1994"te başlayacak bır haftalık veya on beş günlük festıvalde buluşmak üzere tüm sanatçılanmızı, aydınlanmızı göreve, halkımızı ve emekçilerimızı taleplerinı yetkili kurumlara iletmeye çağınvoruz. TOBAV İSTANBUL TEMSİLCİLİĞİ ADINA Rıza Şahin Şe/udime Özgürlüğün ızı sensın Halkın iki gözü sensin Tek yumruk tek sözü sensin Unutulmaz büyüksün sen Laıkhğe bağlı kalan Ata izinde yol atan Özgürlüğe şehıt olan Unutulmaz büy üksün sen Uyan halkım sabah oldu Sevenler yasa boğuldu Güneş bile vaslı doğdu Unutulmaz şehıtsin sen Yürürüzsenin izinden Çok mana kaptım sözünden Sel olduk her ncfesinden Unutulmaz büy üksün sen Kemalızm yaşayacak Tüm dünyada yansıyacak Alışan senle çoşacak Unutulmaz büyüksün sen Alişan Ağca Yok artık Karanlık kazandı aydınlık şehit Uğursuz evrende huzur yok artık EUeri kan kokan bir sürü şedid Pisliği atmav a kubur yok artık Demeç istiyorsan büyüklerde çok Bilsinlcr karnımız bu laflara tok Nerede Tütengil, nerede Üçok Doğnıyu göstcren şuur yok artık Katüler ürettik şeriat için Çellatı kesildik iireten beynin Ülkemi se> reden bütün âlemin Yüzüne bakmaya gurur yok artık Fark edemeyenler akla karayı Yüreği kokuşmuş kahpe alayı Kalemden korkanlar \ aksın kınayı Uğursuz dünyada UĞUR yok artık NebiF. Ağlamasm msankor cUycgökyüzü ağhut EROLBÎLBİLİK, Uu.tDz.Bnb.) Uğur Mumcu ıle ılk tanışmamız 1970 yılı şubat ayının soğuk bir Ankara gecesinde Doğan Avcıoğlu'nun aracılığı ile olmuştu. Uğur "Mumcu. o sıralar Devnm Gazetesi Grubu içinde Uluç Gürkan ve Hasan Cemal ıle bırlikte çalışıyor ve dikkat çekıci yazılar yazıyordu. •Doğan Avcıoğlu, bu grup içinde Uğur Mumcu"ya özel bir önem veriyor ve onu kendı risklı hareketliliginin dışında tutmaya özen göstererek gazetecılikmesleğinde hızla gelişmesıne olanak sağhyprdu. Uğur Mumcu ile çok çeşıtli arulanm vardır. Bunlardan bazılannıanlatmak istiyorum. - Bir gün Kızılay'da dolaşırken beni, TRT'de çalışmış bırgenç kızile tanıştıımıştı. Faik Türün'ün teğmeni tarafmdan ırzına geçılen bu genç kızın anlattıklanndan o kadar etkilenmiş ve duygulanmıştı ki, gözyaşlannı saklamaktan büy ük güçlük çekmişti. - Yine bır gün Kızılay'da dolaşırken "Sakıncalı Piyade"nin çatısını nasıl çatacağını anlatnnştı Katkısı olur düşüncesı ile de "Sakıncab Bır Deniz Bınbaşısı" olarak, yaşadıklanmı benden aynntılı olarak dinlemişti. Aradan geçen çok kısa bir süre sonra. bizlere "Sakıncalı Piyade" gibı bireserkazandırmıştı. - Bır sıcak yaz günü kontrgerilladan sahverildiğimde Uğur Mumcu İstanbul'da benı bulmuş ve 12 Mart faşizminin ipliğıni pazara çıkaracak bılgılenn bendemevcut olanlannı almakta gecıkmemıştı. Benım tanıdığım Uğur Mumcu insanlan önce uzun süre dınler. dener \ e sonra dostu olarak kabul ederdi. Onlan hıçbır zaman ve hıçbir koşulaltındayanlızbırakmazdı.Dostlannın. ınançla bağlandığı kişi ve kurumlann hatalan üstünde yorum yapmamaya özen göstenrdi. Bununla bırlikte. bu hatalardan toplumu etkıleyebilecek olanlann düzeltilmesi amaayla belgelere dayanan açıklamalar vapmaktan gen kalmazdı Değerli kardeşım Uğur Mumcu, Doğan Avaoğlununcenazesini İlhami Soysal ve seninle birlikte Büyük Ada'daki mezanna götürürken tabutunun başındaki onurlu duruşunu hıç unutamıyorum. O Doğan Avcıoğlu ki. senı. gönlündeayn bir verde tutardı. O ilhami Soysal ki, ünlü suskunluğunu senın adının geçtiği yerde bozar ve sende tüm gençliğini gördüğünü kıvançla söylerdi O emın ve değerli dostun, Emın Değer ise senin için "O son Kuvayi Milliyecilerdendi" derdi. Kemalist Devnm'ın korkusuz. ödün vermez, tutarlı, v efalı ve duygulu savaşçısı. seni asla unutmayacağız. Emin ol Kabnne kırmızı karanfıllerle bırlikte bıraktığımız o namuslu kaleminle bırlikte rahat uyu. ANKARA ANKA MÜŞERREF HEKİMOĞLU Umut Kapısı Heykel sever misınız? Bana büyuk coşku verir. Uç bo- yutlu çalışmaları izlemekten çok hoşlanır, ellerimle sey- rederim neredeyse. Urart Galerisi'nde Meriç Hızal'ın heykelleri önünde durakladım birden, Orhan Peker'i dü- şündüm. Değerli sanatçımız resimde bir patlamayı sım- geler bana. Son yıllarda heykel dalında da patlama var. Bir boşluğun dolması, bir özlemin dinmesi gibi bir olay. Yollar, alanlar, parklar heykel bekliyor! Bu bekleyişe son yıllarda yanıt veriliyor ancak. Oysa heykelin uzun bir geçmışi var Anadolumuz'da. Heykel kentleri, okulları var. Bir Yesemek var Gaziantep'te. Milattan önce, geç Hitit döneminde kuruluyor. Bir de heykel okulu var. Sıh- hiye Alanı'nda, rahmetli Vedat Dalokay'ın kondurduğu heykel de Yesemek'ten bir uzantı başkentımizde. Ben güneşi değil, aslanları yeğliyorum galiba. Bir de Afrodisyas var, biliyorsunuz rahmetli Profesör Kenan Erim ile ozdeşleşen bir heykel kenti ve okulu. Unlü ustalar heykel sanatının gizini öğretiyororada. De- nizler, dağlar ötesine gidiyor o heykeller. Hepsinde Anadolu'nun taşı var En güzeli de Knidos'da, gerçekten bir aşk heykeli. Sanatçı sevgılısi Pyrgne'yi seyrederek oyuyor mermeri. Gizi sevdadan kaynaklanıyor belki de! Düşunürken hüzünlenirim kimi zaman, topraklarımızda neler yaşanmış, neler yaratılmış, sonra nasıl bir yozluk başlamış! Kültür Bakanlığı Müsteşarı Profesör Emre Kongarın bir yazısını okudum geçen gün. Istanbul'u an- latıyor. Zekasına, esprisıne yaraşır bir anlatım. Güzel İstanbul nereden gelmiş nereye gidiyor, gelecek kuşak- lar nasıl görecek, nasıl yorumlayacaklar Istanbul'un öykusünü! Biz de şaşırmıyor muyuz, giderekfosilleşmi- yor mu güzeliikler! Meriç Hızal'ın yapıtlarını seyrederken İstanbul geride kaldı, dağlara tırmandım. Hasan Dağı gelin olmuş! Gü- müşten duvağı var. Değişik bölgelerin taşları sesleniyor bu sergide. Ite Erzincan patlıcanı denen, mora çalan bir mermer Meriç Hızal başka bır boyut katmış o mora. Sonra kandırataşından bir yontu, nedense Turan Gü- neş'i anımsattı. Pembe mermerde doğan günü sergili- yor sanatçımız, altın pırıltılarla kocaman bir güneş, kocaman bır yüreği yansıtır gibi. Bir de Umut Kapısı var. Görkemli bir yapıt İki kapı bir- den açılıyor, derinlere doğru yürürken ortalık ışıklar için- de! Ağaç ve metal sevişiyor bu yapıtta, tik ağacında altın yapraklar... Neden başka bir ağaç değil de tik diye takıl- dım bir an. Sanatçıyla bağdaştıramadım belki de. Sonra anladım. Çankaya Köşkü'nün yeni bölümüne Meriç Hı- zal'dan da bir yapıt isteniyor, özellikle tik kullanması söyleniyor. sonra da vazgeçiliyor. Elinde kalan tikleri böyle bir yapıtla değerlendiriyor sanatçımız. Biryerinde fil boynuzundan izler var. Tik ağacını filler taşıyor an- cak .. Nereden nereye, Hindistan'da bir tik ağacı, filler taşı- yor, nerelere ulaşıyor, başkentte bır Umut Kapısı olarak çıkıyor karşımıza 1 İnsan eli taşa da, ağaca da ne güzel boyutlar veriyor! Meriç Hızal piramitten de çok hoşlanı- yor sanırım. Yapıtlarında güzel piramitler var. Bir otur- muşluğu, değişmezliği simgeler gibi. Eski Mısır'dan bu yana mimarlar da çok seviyor piramitleri. Son örnekle- rınden biri de Paris'te Louvre Müzesi'nde Çin kökenli Amerikalı bir mimarın yaptığı cam piramit değil mi? Bir mimar dostum 'üçgen, dörtgen gibi eğilmez; biçimi de- ğışmez' diyor. Ne mutlu değişmez biçimler ve eğrilmez çizgiler oluşturan sanatçılara. O çizgileri başka alanlar- da, başka dallarda da görmeyt özlüyor insan. Oysa, ör- neğin politikada çizgiler değışiyor, üst uste çekilmış fotoğraflara benziyor insanlar. Dün neredeydiler, bugûn nerede, dün söyledikleriyle bugün nasıl tersdüşüyorlar, nasıl bir çarpıklığa. tutarsızlığa saplanıyorlar. Nerede bir piramitin oturmuşluğu, nerede bir üçgenin değiş- mezliği? Politika sanatında da bir üç boyutluluk özlemi duyulu- yor sanırım. CHP'lı bır dostumu anımsıyorum. Vaktiyle boyutsuzluktan sızlandı bir söyleşide. CHP 'umudumuz Ecevit' sloganlarıyla iktidara geldiği zaman, ressamla- rın umut rengi mavi kapılar yaptığı günlerde üç boyutlu politika zorunluluğunda direniyordu o dostum. Şimdiye kadar resim yaptık, acı gerçeklerin tablosunu çizdik, o gerçekleri değıştirmeye söz verdik, şimdi heykel yap- mak gerekiyor, sorunlara çok boyutlu politikalarla çö- züm bulmak... Meriç Hızal'ın Umut Kapısı'nı seyrederken solan umutların hayli geç yeşereceğini hissediyor insan. Kapı çok ötede açılıyor, uzun ince bir yol yürümek gerekiyor. Soluk gerekiyor. Ama sonra aydınlığa açılıyor kapılar. Sergi günü güç saatler yaşadım. Öyle günleri herkes yaşar sanırım. Hani soluk soluğa koşarsınız bir yolda, bir dost kapısını çalar, güleryüzle, sevgiyle açılmasını beklersiniz. Kapıyüzünüzekapanır. Birdostelinin hava- da kaldığını görürsünüz. Hani telefonda bir ses bakırtel- leri dondurur birden, güvendiğiniz dağlar kara gömülür, öyle bir gün işte... Büyükbabam hoş bir insandı, böyle günlerde ya bir hastaneye ya da bir mezarlığa gitmeyi öğütlerdLtorunjajına. Hastalığı sevmiyor, ölüme inanmıyorum. Okurlarım da biliyor artık, sevgili ölüleri çok canlı hissediyorum ya- nımda. Bu nedenle güçlükleri, bunalımları en çok sanat olaylarında aşıyorum ben. Meriç Hızal'ın sergisini de böyle bir günde gezdim. Gözlerim de parladı gönlümde. Hasan Dağı'nın gelinliğini kutladım, Umut Kapısı'na dal- dım sonra, ınce uzun yolu yürümeye başladım. Aydınlı- ğa ulaşmak umudu parladı birden. Cinnah yokuşunu şarkı söyleyerek tırmandım sonra, tüm sanatçılan teşekkürle selamlayarak. BULMACA 1 2 3 4 5 6 7 8 9SOLDAN SAĞA: 1/ Aziz Nesin'ın bır tiyat- ro yapıtı.. Kısa ve kestir- tne yol. 2/ Türk müzıgin- de bir makam. 3/ Bir meyve... Bir kimseye ça- lıştığı yerce venlen tatil. 4/ Ağacı koyu kahveren- giye ya. da siyaha boya- mada kullanılan zehırlı ve billursu toz. 5/ Çö- zümleme... Şaşma belir- ten bır ünlem 6/ Yıkanı- 8 lan yer... Bir makyaj g malzemesi. 7/ Eska Türk güreşlennden bın... Bır şeyi erit- me 8/ Gözlen görmeyen... İlave. 9/ Dekorasyonda. maroken eşya yapımında ve modacıhkta kullanı- lan deri taklidi sentetık malzeme... Yapraklan cay gıbı haşlanarak içi- len bir Güney Amerika bitkisi. YUKARIDÂN AŞAĞH'A 1/ Falih Rrfkı Atay'm. Atatürkleıl- gili anılannı içeren yapıtı. 2/ "İr- landa Cumhuriyet Ordusu"... Kadifemsi bir görünüş kazandınl- mış sığır densi. 3/ Anadolu'da yüzyülardan bu yana göçerler arasında sürdürülen bir tür ensiz dokumaya verilen ad. 4/ Eh işe yatkın, becerikli... Kanşık renkli... Bir zaman birimi. 5/ Her- hangı bir bıçımde edinilen bilgi ve deneyimlerin toplamı. 6/ Ham ıpeği iplik ve ibrişim durumuna getiren kimse... Bir şeyin fıyatını artırma. 7/ İyi bır şeye ışaret olan durum... Bir nota. 8/ Hükümdar ya da kadı vekilh'ği. 9/ Konut... Karagöz oyununda kullanılan kamış düdük.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle