Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 5MART1993CUMA
12 DIZI
Çerkez Etem'in Yımanlılarla gizli teması
10-
Ameli>atiseçtı. 1988"den
1990 yılına dek iki \ıl süreyle
bıtmez tükenmezsancılara
katlandığı abi öngorülen her
türlü bakımıbıkrnadan
usanmadan uv gula\ arak tıbbın
yok saydığı bacağını sağlığa
kavuşturdu.
1990 \ ılınCa kısa süreyle de
olsa \ ürüyüşyapabılıyordu.
Ama Velıdedeoğlu ıçın bu yılın
ayn bır özellığj vardı. Türkiye
Büvük Milleı Meclısı'nın
açılışının 70. yılıydı. Beş
generalın hışmından
kurtararak veniden resmi
bayram günlen konumuna
getınlmesi ıçın savaşım verdıği.
23 Nisan Ulusal Egemenlik
giinünün70 yılınınıyı
değerlendirilmesinı ıstıyordu.
Nisan ayının başlannda
SayınBehlülDal,
Velidedeoğlu'ndan TRT ıle İş
Bankası'nın ortaklaşa yapmak
ıstediklen bır 23 Nisan belgeseli
üzerinde konuşmak için gün
istedı. Verilen günde iki bayan
görev li ile birükte geldiler.
Yapmak ıstediklen belgesele.
Büyük Mıllet Meclısi'nın açılış
gününc tanık olup v aşayan tek
kişi olduğu içın. Velidedeoğlu
ile başlamak ıstijorlardı.
Yalnız bır sorun v ardı. Onlar
çekimı ilk Meclıs"te
gerçekleştirmeyi
düşünmüşlerdi. Oysa
Velidedeoğlu Ankara'y a kadar
gidemezdı, ama burada
görevlilerce bırçözüm
bulundu. çekım sırasında arka
fona ılk Mecbs'i koyacaklardı.
Birara Velidedeoğlu
programın kapsamını sorunca,
görevlilerden bıri Çerkez Etem
ve vandaşlannın da izlencede
yeralacağını söyledı.
Konuşmalar ılerledıkçe bu
yapımın neredeyse Çerkez
£tem ile arkadaşlannın birer
kahraman olarak anılıp
aklandınlacaklan bir
"seyırlığe" dönüştürüleceği
ortaya çıkıvordu. Velidedeoğlu
daha fazla dayanamadı. böyle
bir programın Atatürk'e,
Ulusal KurtuluşSavaşfnın
şehıtlerine. Türk ulusuna karşı
affedılmez bır haksızlık
olacağını belırtlı. Daha sonra
kendilerine şu belgeyı okudu:
Çerkez Etem, İstanbul'daki
hükümetin sadrazamına çektiği
lelgraftaşöylediyordu: "Büyük
MUlet Meclisi'nin kararıvla
H I F Z I V E L D E T
V E L İ D E D E O Ğ L U
88 YILIN SEVİNÇLERİ,
HÜZÜNLERİ
MERİÇ VELİDEDEOĞLU
• Çerkez Etem. İstanbul'daki hükümetin sadrazamına çektiği
telgrafta şöyle diyordu:" Büyük Millet Meclisi'nin karanyla
saldınya uğramış bulunuyorum. Kuvvetim yalnız savunmaya
değil, saldınya bile yetecek derecedir. Karşımda ve yanlanmda
Yunanlılar bulunduğundan, nasıl bir yol tutulacağı konusunda
Yunan komutanlığı ile anlaşmaya vardım, ama yüksek onayınızı
almayı da her bakımdan gerekli gördüm."
29 Ekim 1923'teki tarihsel Meciisoturumunun ancak
son anlanna yetişen Velidedeoğlu.
Velidedeoğlu,1976 da e\ lendiği Meriç Velidedeoğlu ile 16 yü boyunca tüm sevinçlerini, üzüntülerini payla-
şacak, çalışmalarını birlikte \apacaktir. 1992* nin 24şubatına dek.
saldınya uğramış bulunuyorum.
Kımetimyalnızsavunmaya
değil. saldınv a bile yetecek
derecedir. Karşımda >e
yanlanmda Yunanlılar
bulunduğundan, nasıl bir yol
tutulacağı konusunda Yunan
komutanlığı ile anlaşmaya
> ardım. ama \ üksek ona> ınızı
alma\ ı da her bakımdan gerekli
gördüm."
Tümceyi bitıren
Velidedeoğlu; "'Bilmem
devamını yıne belgelerden
okuyarak sürdürelim mi" diye
sorunca, kalktılar, gitmek içın
izin aldılar. sonucu
bildireceklerini söyleyıp
aynldılar.
23 Nisan 1990gününüve
TRT'de kutlamayla ilgili
programı V
r
elidedeoğlu büyük
bır merak ıle bekledi. O gün
TRT'nin yayımladığı programı
baştan sona izledı. "Çok şükür.
Çerkez Etem'in aklandığı bır
kutlama olmadı" dıyerek
rahatladı.
Evet, Çerkez Etem
programda yeralmamıştı ama.
Türkiye Cumhuriyeti tarihının
başlangıcı olan, 70 yıllık olayın
tek 'canlı belgesi'nc de yer
verilmemiştı...
Televızyonun önünden
kalkan Velidedeoğlu
bırdenbıre 70 v ıl öncekı başka
bırolayıdaanımsadı. 1920
\ ılının güz ay larının bınnde. bır
gün Meclıs Başkatibı Recep
Bey. M übe> \ ız M ustafa
Hıfzı'yı odasına çagınr. onun
gözlennin içıne baka baka:
"Bugün.gızlibırvazıvıtemize
çekeceksın. Şunu bıl ki.
Meclıs'in mahrem işlerinin
dışanva ifşası çok büyük cezayı
muciptir. Zaten sen aklı
başında. vaıanperver bır
gençsin. yapmazsın. Fakat
usulcn >emın etmen de lazım"
dıyerek bır kğıda: "Muttali
olduğum mahrem hususlan
kımsev e ıfşa etmeyeceğime daır
Allahım veşerefım üzennc
yemin edenm'" tümcesını yazıp
yüksek sesle ona okutur.
Yazdığı gızlı yazının Çerkez
Etem'in Yunanlılarla temas
kurmasıylaılgılıoiduğunu
belirten Velidedeoğlu. vazıvı
yazarken Çerkez Etem'e karşı
16 yaşının dızgınlenemeven
öfkesiyle nasıl dolup taştığını
da hiç unutmadığını söylemişti.
Öteyandan70. vılın
kutlamasının yalnızca birTV
programı ılegeçiştirileceğini
çok iyı bilen Velidedeoğlu. bir
v ıldır üzerinde çalıştığı "İlk
Medis" adlı kitabını. \ ılın
içinde bitırerek. basıma verdi.
BöyleceTürkıve Büyük Mıllet
Meclisi'nin 70. yılını. bır
belgesel. birkaynak kitapla
kutlamış oluyordu.
SURECEK
O N B I N L E R
ICINYAZDI
Güçlü insan, değerli araştırmaa
Değerli Cumhuriyet çahşanlan, hepimizi derin
üzüntülere boğan elim haberi almış
bulunuyoruz. Insanlann değeryargılannın
acımasızca ruhsuzlaştığı çağımızda, inançlan
içın savaşmış. onlardan ödün vennemış. y ürekli
ve güçlü bir ınsanı, çok değerli bir araştırmacıyı
kaybettik.
Dürüst ve cesur olmayı erdem sayan însanlann
simgesi haline gelmiş, yıllardır her gün köşesinde
bıze seslenerek doğrulan haykıran Mumcu.
kuşkusuz ki inançlan ve eserlenyle ölümsüzlüğe
ulaşmıştır.
Bizlen onun gelecekte vereceğı onurlu
savaşlardan, aydınlatacağı ışıktan ve her şeyden
önemlisi aydınlık yüreğinden yoksun bırakan
canileri kınıyor ve katıllerin bir an once
cezalandınlmalannı dılıyonız
Türk olmaktan gurur duyan herkes gıbi biz de
yaşamı boyunca ülkesinı seven. laik ve
Atatürkçü görüşünden hıçbirödün vermeyen
Uğur Mumcu'nun her zaman kalbımizde
yaşayacağını söylemek ıstı> oruz.
Rutgers ÜımersitesTnde bulunan Türk lisansüstii
öğrencileri ve öğretim ii>eleri
Sanatçılardan Mumcu şöleni için çağrı
Genelde laıklik. demokrasi ve
bağımsızlığın, özelde ise
Atatürkçülüğün yılmaz
savunucusu Uğur Mumcu'nun
ilkelce. bir suikast sonucu
öldürülmesi 93 yıhnın
kendiliğınden Uğur Mumcu Yılı
olmasıru gündeme getırdı.
Şaırlenmız. Uğur Mumcu için
şürleryazıyor.
Karikatüristlerimızin
çizgisinde, ressamlanmızın
tablolannda Uğur Mumcu var.
Aydınlanmız anlatıyor, bilim
adamlanmız araştmyor.
Tiyatro yazarlanrruz oyunlar
yaayor. Halkımız,
emekçilerimiz tepkilenni
eylemlenyle ortava koyuyor.
Devrimcı işçi sendikamız
DİSK. "93 yılını Uğur Mumcu
Yılı ilan ediyor Görünen o ki
bir yıl böyle sürecek ve
sürmelidır.
Bizler de Uğur Mumcu yaşıyor.
yaşayacak diyoruz.
Nasıl vaşayacak?
Biz İstanbul Devlet Tiyatrosu
sanatçılan veemekçılen olarak
diyoruz kı; ülkemızdesakıncalı
-piyadelerin bir daha
yaşamaması için "Sakıncalı
Piyade - Sakıncasız"
oyunlannın sahnemizde,
sahnelerimızde yaşamasını
•istiyoruz. Doğal olarak eğer
AST istiyorsa Ankara'da
oynamak onlann hakkıdır.
Ama bir İstanbul'da Devlet
Tiyatrosu. bir Diy arbakır'da
Şehır Tıv atrosu. bır İzmit'te bir
özel tıvatro. bırSamsun'da
amatör bir grup. bir Antalya'da
yıne Devlet Tiyatrosu vs.
olarak tüm ülke düzeyinde
Uğur Mumcu'yu sahnede
yaşatmayı öneriyoruz.
Bizler de özel olarak genel
müdürlüğümüzden ve İstanbul
müdürlüğümüzden kamuoyu
önünde, Sakıncalı Piyade
oyununun sahnelenmesini
talepediyoruz.
Ya sonra?
Tüm sanat ürünlerinın bır
araya geleceği. tümdemokratik
kurumlann katılacağı bır Uğur
Mumcu Festiv ali ve Şöleni
düzenlenmelıdır. Bunu
gazetemız CUmhuriyet
organıze edebilır.
24 Ocak 1994"te başlayacak bır
haftalık veya on beş günlük
festıvalde buluşmak üzere tüm
sanatçılanmızı, aydınlanmızı
göreve, halkımızı ve
emekçilerimızı taleplerinı
yetkili kurumlara iletmeye
çağınvoruz.
TOBAV İSTANBUL
TEMSİLCİLİĞİ ADINA
Rıza Şahin
Şe/udime
Özgürlüğün ızı sensın
Halkın iki gözü sensin
Tek yumruk tek sözü sensin
Unutulmaz büyüksün sen
Laıkhğe bağlı kalan
Ata izinde yol atan
Özgürlüğe şehıt olan
Unutulmaz büy üksün sen
Uyan halkım sabah oldu
Sevenler yasa boğuldu
Güneş bile vaslı doğdu
Unutulmaz şehıtsin sen
Yürürüzsenin izinden
Çok mana kaptım sözünden
Sel olduk her ncfesinden
Unutulmaz büy üksün sen
Kemalızm yaşayacak
Tüm dünyada yansıyacak
Alışan senle çoşacak
Unutulmaz büyüksün sen
Alişan Ağca
Yok artık
Karanlık kazandı aydınlık
şehit
Uğursuz evrende huzur yok
artık
EUeri kan kokan bir sürü
şedid
Pisliği atmav a kubur yok
artık
Demeç istiyorsan büyüklerde
çok
Bilsinlcr karnımız bu laflara
tok
Nerede Tütengil, nerede Üçok
Doğnıyu göstcren şuur yok
artık
Katüler ürettik şeriat için
Çellatı kesildik iireten beynin
Ülkemi se> reden bütün
âlemin
Yüzüne bakmaya gurur yok
artık
Fark edemeyenler akla karayı
Yüreği kokuşmuş kahpe alayı
Kalemden korkanlar \ aksın
kınayı
Uğursuz dünyada UĞUR yok
artık
NebiF.
Ağlamasm msankor cUycgökyüzü ağhut
EROLBÎLBİLİK, Uu.tDz.Bnb.)
Uğur Mumcu ıle ılk tanışmamız 1970 yılı şubat
ayının soğuk bir Ankara gecesinde Doğan
Avcıoğlu'nun aracılığı ile olmuştu. Uğur
"Mumcu. o sıralar Devnm Gazetesi Grubu
içinde Uluç Gürkan ve Hasan Cemal ıle bırlikte
çalışıyor ve dikkat çekıci yazılar yazıyordu.
•Doğan Avcıoğlu, bu grup içinde Uğur
Mumcu"ya özel bir önem veriyor ve onu kendı
risklı hareketliliginin dışında tutmaya özen
göstererek gazetecılikmesleğinde hızla
gelişmesıne olanak sağhyprdu.
Uğur Mumcu ile çok çeşıtli arulanm vardır.
Bunlardan bazılannıanlatmak istiyorum.
- Bir gün Kızılay'da dolaşırken beni, TRT'de
çalışmış bırgenç kızile tanıştıımıştı. Faik
Türün'ün teğmeni tarafmdan ırzına geçılen bu
genç kızın anlattıklanndan o kadar etkilenmiş
ve duygulanmıştı ki, gözyaşlannı saklamaktan
büy ük güçlük çekmişti.
- Yine bır gün Kızılay'da dolaşırken "Sakıncalı
Piyade"nin çatısını nasıl çatacağını anlatnnştı
Katkısı olur düşüncesı ile de "Sakıncab Bır
Deniz Bınbaşısı" olarak, yaşadıklanmı benden
aynntılı olarak dinlemişti. Aradan geçen çok
kısa bir süre sonra. bizlere "Sakıncalı Piyade"
gibı bireserkazandırmıştı.
- Bır sıcak yaz günü kontrgerilladan
sahverildiğimde Uğur Mumcu İstanbul'da benı
bulmuş ve 12 Mart faşizminin ipliğıni pazara
çıkaracak bılgılenn bendemevcut olanlannı
almakta gecıkmemıştı.
Benım tanıdığım Uğur Mumcu insanlan önce
uzun süre dınler. dener \ e sonra dostu olarak
kabul ederdi. Onlan hıçbır zaman ve hıçbir
koşulaltındayanlızbırakmazdı.Dostlannın.
ınançla bağlandığı kişi ve kurumlann hatalan
üstünde yorum yapmamaya özen göstenrdi.
Bununla bırlikte. bu hatalardan toplumu
etkıleyebilecek olanlann düzeltilmesi amaayla
belgelere dayanan açıklamalar vapmaktan gen
kalmazdı
Değerli kardeşım Uğur Mumcu, Doğan
Avaoğlununcenazesini İlhami Soysal ve
seninle birlikte Büyük Ada'daki mezanna
götürürken tabutunun başındaki onurlu
duruşunu hıç unutamıyorum.
O Doğan Avcıoğlu ki. senı. gönlündeayn bir
verde tutardı. O ilhami Soysal ki, ünlü
suskunluğunu senın adının geçtiği yerde bozar
ve sende tüm gençliğini gördüğünü kıvançla
söylerdi O emın ve değerli dostun, Emın Değer
ise senin için "O son Kuvayi Milliyecilerdendi"
derdi.
Kemalist Devnm'ın korkusuz. ödün vermez,
tutarlı, v efalı ve duygulu savaşçısı. seni asla
unutmayacağız. Emin ol Kabnne kırmızı
karanfıllerle bırlikte bıraktığımız o namuslu
kaleminle bırlikte rahat uyu.
ANKARA ANKA
MÜŞERREF HEKİMOĞLU
Umut Kapısı
Heykel sever misınız? Bana büyuk coşku verir. Uç bo-
yutlu çalışmaları izlemekten çok hoşlanır, ellerimle sey-
rederim neredeyse. Urart Galerisi'nde Meriç Hızal'ın
heykelleri önünde durakladım birden, Orhan Peker'i dü-
şündüm. Değerli sanatçımız resimde bir patlamayı sım-
geler bana. Son yıllarda heykel dalında da patlama var.
Bir boşluğun dolması, bir özlemin dinmesi gibi bir olay.
Yollar, alanlar, parklar heykel bekliyor! Bu bekleyişe
son yıllarda yanıt veriliyor ancak. Oysa heykelin uzun bir
geçmışi var Anadolumuz'da. Heykel kentleri, okulları
var. Bir Yesemek var Gaziantep'te. Milattan önce, geç
Hitit döneminde kuruluyor. Bir de heykel okulu var. Sıh-
hiye Alanı'nda, rahmetli Vedat Dalokay'ın kondurduğu
heykel de Yesemek'ten bir uzantı başkentımizde. Ben
güneşi değil, aslanları yeğliyorum galiba.
Bir de Afrodisyas var, biliyorsunuz rahmetli Profesör
Kenan Erim ile ozdeşleşen bir heykel kenti ve okulu.
Unlü ustalar heykel sanatının gizini öğretiyororada. De-
nizler, dağlar ötesine gidiyor o heykeller. Hepsinde
Anadolu'nun taşı var En güzeli de Knidos'da, gerçekten
bir aşk heykeli. Sanatçı sevgılısi Pyrgne'yi seyrederek
oyuyor mermeri. Gizi sevdadan kaynaklanıyor belki de!
Düşunürken hüzünlenirim kimi zaman, topraklarımızda
neler yaşanmış, neler yaratılmış, sonra nasıl bir yozluk
başlamış! Kültür Bakanlığı Müsteşarı Profesör Emre
Kongarın bir yazısını okudum geçen gün. Istanbul'u an-
latıyor. Zekasına, esprisıne yaraşır bir anlatım. Güzel
İstanbul nereden gelmiş nereye gidiyor, gelecek kuşak-
lar nasıl görecek, nasıl yorumlayacaklar Istanbul'un
öykusünü! Biz de şaşırmıyor muyuz, giderekfosilleşmi-
yor mu güzeliikler!
Meriç Hızal'ın yapıtlarını seyrederken İstanbul geride
kaldı, dağlara tırmandım. Hasan Dağı gelin olmuş! Gü-
müşten duvağı var. Değişik bölgelerin taşları sesleniyor
bu sergide. Ite Erzincan patlıcanı denen, mora çalan bir
mermer Meriç Hızal başka bır boyut katmış o mora.
Sonra kandırataşından bir yontu, nedense Turan Gü-
neş'i anımsattı. Pembe mermerde doğan günü sergili-
yor sanatçımız, altın pırıltılarla kocaman bir güneş,
kocaman bır yüreği yansıtır gibi.
Bir de Umut Kapısı var. Görkemli bir yapıt İki kapı bir-
den açılıyor, derinlere doğru yürürken ortalık ışıklar için-
de! Ağaç ve metal sevişiyor bu yapıtta, tik ağacında altın
yapraklar... Neden başka bir ağaç değil de tik diye takıl-
dım bir an. Sanatçıyla bağdaştıramadım belki de. Sonra
anladım. Çankaya Köşkü'nün yeni bölümüne Meriç Hı-
zal'dan da bir yapıt isteniyor, özellikle tik kullanması
söyleniyor. sonra da vazgeçiliyor. Elinde kalan tikleri
böyle bir yapıtla değerlendiriyor sanatçımız. Biryerinde
fil boynuzundan izler var. Tik ağacını filler taşıyor an-
cak ..
Nereden nereye, Hindistan'da bir tik ağacı, filler taşı-
yor, nerelere ulaşıyor, başkentte bır Umut Kapısı olarak
çıkıyor karşımıza
1
İnsan eli taşa da, ağaca da ne güzel
boyutlar veriyor! Meriç Hızal piramitten de çok hoşlanı-
yor sanırım. Yapıtlarında güzel piramitler var. Bir otur-
muşluğu, değişmezliği simgeler gibi. Eski Mısır'dan bu
yana mimarlar da çok seviyor piramitleri. Son örnekle-
rınden biri de Paris'te Louvre Müzesi'nde Çin kökenli
Amerikalı bir mimarın yaptığı cam piramit değil mi? Bir
mimar dostum 'üçgen, dörtgen gibi eğilmez; biçimi de-
ğışmez' diyor. Ne mutlu değişmez biçimler ve eğrilmez
çizgiler oluşturan sanatçılara. O çizgileri başka alanlar-
da, başka dallarda da görmeyt özlüyor insan. Oysa, ör-
neğin politikada çizgiler değışiyor, üst uste çekilmış
fotoğraflara benziyor insanlar. Dün neredeydiler, bugûn
nerede, dün söyledikleriyle bugün nasıl tersdüşüyorlar,
nasıl bir çarpıklığa. tutarsızlığa saplanıyorlar. Nerede
bir piramitin oturmuşluğu, nerede bir üçgenin değiş-
mezliği?
Politika sanatında da bir üç boyutluluk özlemi duyulu-
yor sanırım. CHP'lı bır dostumu anımsıyorum. Vaktiyle
boyutsuzluktan sızlandı bir söyleşide. CHP 'umudumuz
Ecevit' sloganlarıyla iktidara geldiği zaman, ressamla-
rın umut rengi mavi kapılar yaptığı günlerde üç boyutlu
politika zorunluluğunda direniyordu o dostum. Şimdiye
kadar resim yaptık, acı gerçeklerin tablosunu çizdik, o
gerçekleri değıştirmeye söz verdik, şimdi heykel yap-
mak gerekiyor, sorunlara çok boyutlu politikalarla çö-
züm bulmak...
Meriç Hızal'ın Umut Kapısı'nı seyrederken solan
umutların hayli geç yeşereceğini hissediyor insan. Kapı
çok ötede açılıyor, uzun ince bir yol yürümek gerekiyor.
Soluk gerekiyor. Ama sonra aydınlığa açılıyor kapılar.
Sergi günü güç saatler yaşadım. Öyle günleri herkes
yaşar sanırım. Hani soluk soluğa koşarsınız bir yolda,
bir dost kapısını çalar, güleryüzle, sevgiyle açılmasını
beklersiniz. Kapıyüzünüzekapanır. Birdostelinin hava-
da kaldığını görürsünüz. Hani telefonda bir ses bakırtel-
leri dondurur birden, güvendiğiniz dağlar kara gömülür,
öyle bir gün işte... Büyükbabam hoş bir insandı, böyle
günlerde ya bir hastaneye ya da bir mezarlığa gitmeyi
öğütlerdLtorunjajına.
Hastalığı sevmiyor, ölüme inanmıyorum. Okurlarım
da biliyor artık, sevgili ölüleri çok canlı hissediyorum ya-
nımda. Bu nedenle güçlükleri, bunalımları en çok sanat
olaylarında aşıyorum ben. Meriç Hızal'ın sergisini de
böyle bir günde gezdim. Gözlerim de parladı gönlümde.
Hasan Dağı'nın gelinliğini kutladım, Umut Kapısı'na dal-
dım sonra, ınce uzun yolu yürümeye başladım. Aydınlı-
ğa ulaşmak umudu parladı birden.
Cinnah yokuşunu şarkı söyleyerek tırmandım sonra,
tüm sanatçılan teşekkürle selamlayarak.
BULMACA
1 2 3 4 5 6 7 8 9SOLDAN SAĞA:
1/ Aziz Nesin'ın bır tiyat-
ro yapıtı.. Kısa ve kestir-
tne yol. 2/ Türk müzıgin-
de bir makam. 3/ Bir
meyve... Bir kimseye ça-
lıştığı yerce venlen tatil.
4/ Ağacı koyu kahveren-
giye ya. da siyaha boya-
mada kullanılan zehırlı
ve billursu toz. 5/ Çö-
zümleme... Şaşma belir-
ten bır ünlem 6/ Yıkanı- 8
lan yer... Bir makyaj g
malzemesi. 7/ Eska Türk
güreşlennden bın... Bır şeyi erit-
me 8/ Gözlen görmeyen... İlave.
9/ Dekorasyonda. maroken eşya
yapımında ve modacıhkta kullanı-
lan deri taklidi sentetık malzeme...
Yapraklan cay gıbı haşlanarak içi-
len bir Güney Amerika bitkisi.
YUKARIDÂN AŞAĞH'A
1/ Falih Rrfkı Atay'm. Atatürkleıl-
gili anılannı içeren yapıtı. 2/ "İr-
landa Cumhuriyet Ordusu"...
Kadifemsi bir görünüş kazandınl-
mış sığır densi. 3/ Anadolu'da yüzyülardan bu yana göçerler
arasında sürdürülen bir tür ensiz dokumaya verilen ad. 4/ Eh işe
yatkın, becerikli... Kanşık renkli... Bir zaman birimi. 5/ Her-
hangı bir bıçımde edinilen bilgi ve deneyimlerin toplamı. 6/
Ham ıpeği iplik ve ibrişim durumuna getiren kimse... Bir şeyin
fıyatını artırma. 7/ İyi bır şeye ışaret olan durum... Bir nota. 8/
Hükümdar ya da kadı vekilh'ği. 9/ Konut... Karagöz oyununda
kullanılan kamış düdük.