23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 MART1993 PAZARTESİ 12 DİZİ H 1 F Z f >*• ' 1 V E L D E T V E L İ D E D E O Ğ L U 88YILINSEVİNÇLERİ, HÜZÜNLERİ MERİÇ VELİDEDEOĞLU EmekKyeaynkhğuu radyo haberkrindenöğrendi -6- Daveti yapan Meclis Başkanı Sayın Bozbeyli'ye karannı ve nedenlerini açıklayan Velidede- oğlu'nun mektubu, tarihsel bir belge niteliğindedir. •Velidedeoğlu yanm yüzyıl boyunca sürdürdüğü ve birçok yapıtını ürettiği Uludağ yaz dinlencelerinden birini olduİcça üzüntülü gecirmiştir. 1972 yılının hazirarunda Ulu- dağ'a çıkan Velıdedeoğlu'nun, kitap çalışmalan yarunda özel- likle gençhk olaylan dolayısıyla üniversite yönetiminı, senatoyu ağır eleştıren yaalan da Cum- huriyet gazetesmde kesintisiz sürmektedir. Birkaç yıl önce başlayan olaylarda polisi üni- versiteye davet eden, öğrenciyi toplum polisiyle karşı karşıya getiren yönetim için: 'Bu Senato Artık ÇekflmelidV başlığı altın- da yazdığı yazı. ûniversite cev- relerince hiç de iyi karşılanma- yacaktır. Ne var ka, Velidede- oğlu tutumunu değiştirmez, gençliğe konuşma fırsaü, yöne- üme katılma fırsaü verilmesini isteyen yaalannı 1972 yılında da aynı eleştirel yoğunlukta ya- yımlamaya devam ettirir. Temmuz ayının ortalannda bir gün radyodan öğle haberle- rinde emekliye aynîdığını du- yar. Spiker Üniversite Sena- tosu'nun son toplantısında aldığı bir kararla Velidede- oğlu'nu emekliye ayırdığını bıl- dirir. Ertesi günü karar gazete- lerde iri başhklarla yayımlanır. O tarihte yüriirlükte olan Üniversiteler Yasası'na göre Üniversite Senatosu her yıl 65 yaşını doldurmuş olan profe- sörlerin durumunu inceler, bunlardan görev yapma gücün- de olanlan üniversitede alıko- yar, görevini yapamayacak, yani ders veremeyecek, bilimsel konulan anlayıp inceleyemeye- cek duruma gelmiş olanlan emekliye ayınrdı. Böylece öbür kamu görevlennde olduğu gibi 65-70 yaş sının üniversite profe- sörleri için değişik biçirnde uy- gulanabilirdi. 1972tarihinde75 hatta 79 yaşında olup görev ba- • Velidedeoğlu'nun emekli yaşamına başlamasından önce, kendi yetiştirdiği öğrencilerden savcı ve hâkimlerce sorgulanıp, yargılanması da başına gelecektir. Veudedeoğhı, Üniversite Senatosu'nun kendisini emekliliğe ay ffdjğmı 1972'de Lludağ'da radyodan duyar. Velidedeoğlu haksız emeklilik uygıüamasına karşı açtığı davayı kazanır derslerine döner. şında bırakılan profesörler var- dı. Aynca bu karann ahndıgı 13 Temmuz 1972 tarihli topîantı da çok ilginçtir. Büyükdere Or- man Fakültesi'nin bahçesinde yıllık son geleneksel yemekli ve- da toplanüsında alınrruşur bu karar. Toplantıda Hukuk Fa- kültesi'nin iki temsilcisi Prof. Kemal Oğuzman ile Prof. Hıfzı Timur haar bulunmuşlar, Veli- dedeoğlu'nun fakültedeki bi- limsel, yönetsel görevini gereği gibi yerine getirdİği konusunda senato üyelerini uyarmışlardır. Buna karşıhk başka fakülteden bir senato üyesi de Velidede- oğlu'nun Cumhuriyet gazete- sinde yaalar yayımlayarak hü- kümeti ağır biçimde eleştirdiği- ni söyler. Başka hiçbir konuş- ma yapılmaz, oylamaya geçilir. 12'ye karşı 15 oyla emeklilik kararlaştınur. Bu karar ne demekti? "68 ya- şındaki Ord. Prof. Dr. Hıfa Veldet Velidedeoğlu'nun zihin- sel durumu onun ders vermesi- ne, bilimsel etkinliklerde bulun- masına. kavramasına artık en- geldir, bunlan yapamayacak hale gelmiştir!" Oysa bu karann almdığı sıra- da Velidedeoğlu'nun düşünsel, bilimsel ürünleri, etkinlikleri genç öğretim üyelerini ımrendı- recek düzeydedir. O tarihten 24 Şubat 1992'ye dek bilimsel alanda 5 cilt, hukuk dışında araştırma, inceleme, deneme. çeviri olarak 16 cüt kitap yayın- lar. 900'ü aşan makale yazar, pek çok bilimsel konferans ve- rir. Velidedeoğlu'nun emekli olmasından yana oy kullanan öğretim üyelerinin bugün ne gi- bi düşünsel bir çaba gösterdik- lerini, neler ürettiklerini sor- mak istemem... Öte yandan Velidedeoğlu, Senato'nun bu oldubitti karan- na yasal itiraz hakkıru kullanır. ilk önce yürütmeyi durdurma karan alır daha sonra da acılan iptal davasmı kazanarak göre- vine döner. Bu anısını anlattığında ona en hüzün veren yanın, 1972 sonbahannda kendi isteğiyle emekliye aynlmak karannda oluşudur. Bu karanndan. ba- ğışlayacağı kitaplanyla ilgili bir mektubunda, Ege Üniversitesi Rektörü'ne de söz eder. Sanıyorum ki Velidedeoğlu'- nu bu olayda düşündüren bir nokta da, bu haksız emeklilik işleminden hemen sonra ne Hu- kuk Fakültesi ne de öbür fakül- telerin organlannda hiçbir tep- kinın görülmemesıdir Oysa 'Senato'nun fakültelere danış- madan verdiği bu karar, fakül- telerin özerküğine bir müdaha- ledır" der Velidedeoğlu. Buna rağmen üniversite üyelerinden bir tepki gelmez. Halbukı, De- mokrat Parti iktidannın son dönemlerinde Istanbul Üniver- sitesi Senatosu'nun -hükümet baskısıyla- Prof. Dr. Hüseyin Nail Kubalı'yı vekalet emrine almasının hemen ertesi günü, Velidedeoğlu gazetelere demeç- ler vererek. bunun düşünce öz- gürlüğünü ve fakülte özerkliği- ni yaralayan bir işlem olduğunu aynntılı bir biçimde bildirir, bu demeç birçok gazetede üst manşetlerle yayımlanır. Evet görülüyor ki, üniversıte- lerin başına YÖK tepeden in- memış, öğrencisinin kırdınlma- sına göz yuman. tepki göster- meyen. haksız işlemlerle üyele- rine bizzat kendisi kıyan, içten içe çökmeğe başlamış bir yöne- timin davetiyle gelmiştir. • 1974 yılının 24 ağustosun- da Velidedeoğlu 70 yaşını dol- durur, yasal emekliliğıne bu ta- rihten başlayarak adımını ata- cak. böylece tüm zamanını ki- taplannı, makalelerini yaz- maya özgüleyecektir. Bu emek- lıüğını ilk kutlayanlar arasında yer alan sevgili bılge dostu, o zamanın Türk Dil Kunımu Ge- nei Yazmanı ömer Asım Aksoy şu dörtlüğü yazıp, kendisine gönderecektir: "Hizmet-i Detlette erdin Hrf- zi) a son rütbeve / Çok şükür hâlâ kafan, ruhun >e gönJün zindedir / Azli >ok. tenzili yok, tahvili yok, tesvili yok / Şimdi mcmuriyetin yalıuz senin emrindedir." • Velidedeoğlu'nun emekli yaşamına başlamasından önce, kendi yetiştirdiği öğrencilerden savcı ve hâkimlerce sorgulanıp, yargılanması da başına gelecek- tir. 28 Nisan 1974 günü Cumhu- riyet'te yayımlanan "Yeni Bir 12 Mart özkmi mi" başükh ya- nsında Velidedeoğlu, Milliyetçi Hareket Partisi lıden Alparslan Tûrkeş'in tutumunu ve gidişini tehlıkeli gördüğünü belirterek; "Özel eğitim ve yöntemlerle ka- fası yıkanrruş genç militanlar yetiştiriliyor. Güya ülkede ko- münizmin önüne böyle geçıle- cekmiş (!) Aslında kendisine Başbuğ adını takan ve ülkeyi kurtaracak bir peygamber ol- duğuna inanan eski bir MBK üyesinin iktıdar hırsından ve çı- karlannı onun iktidannda gö- ren kimi sermaye çevrelerinin desteklemesinden doğmaktadır bu iş (...)• Başka ülkelerde de- nenmiş ve felaket getirmiş olan yöntemleri denemekten, baş- buğculuk oynamaktan ve bu oyunu desteklemekten vazgeç- mek vatan borcu olmalıdır" der. SÜRECEK I N L E R r) J İNYÂ1DI Aydınlıktanyanakaleııı "Sayın Uğur Mumcu... Ne mutlu sana ki. yaşamın boyunca Atatürk Devrimlerinden hiçbir koşulda ödün vermeksizin her zaman demokrasinin, çağdaşlığın ve laikliğın savunucusu oldun. Derin hukuk bilginden destek alarak, bilim adamı vasfı ile araştırmacı gazeteciliği şahsında büyük bir beceri ve tevazu ile birleştirmeyi başardın. Çağdaşlaşmak yolunda henüz büyük yol alması gereken ülkenin sana daha çok ıhtiyacı var. Ne yazık ki en verimli çağında, Türkıye ve Türk aydınına aydınbk bir kaynak olmayı sürdürebilecekken, bu eüm saldın ile hayatını kaybetmiş olmanın aası ülkesini severüerin gönlünde çok büyüktür." Değerli çaîışrna arkadaşlanna, Cumhuriyet ve Mumcu ailelerine ve Türk ulusuna başsağlığı dilerken; şahsımız ve Yapı Merkezi'nin tüm mensuplan adına, Mumcu'nun kışıliğınde Cumhuriyet, demokrasi ve insanlığa yapılan bu hunharlığı şiddetle kınıyoruz. "Aydınlıkla karanlıgın yüzyıUardır süregelen çatışmasının" bir uzantısı olan Mumcu'nun katli, tüm aydınlanmız için artık son ve ciddi bir uyan olmalıdır. Türk aydını içeride ve dışanda Türkiye'ye biçilmeye çahşılan olumsuz senaryolann bilincine vararak, artık birleşmelidirler. Bilerek veya bilmeyerek bu senaryolan yazanlara hep birlikte şunu da öğretmelidirler: Aydmhktan yana kalemler kınldıkça çoğalır... Dr. Ersin Anoğlu/Köksal Anadol Kemafist devrimdlerebirleşme çağna Atatürk ilke ve devrimlerinin ilk yaz şenliğinde iliklere nüfuz edercesine yaşandığı o kudurgan emperyalizmin pençesinden "Vatan haini Vahdettin ve şürekâsı dışında Tsinden 77'sine, dişink ürnağınla savaşarak onurla sıynlıp ülkeyi düze çıkarmış ve egemenliği ulusa dayamış örnek Cumhuriyet yıllanndan bu yana tabandan gelen ve bir güneş gibi doğan 27 Mayıs 1960 devrimi ve hazırlanan çağdaş Anayasa ülkeye bütünüyle soluk aldırtan iticı güç niteliğinde, görkertüi, ışıl ışıl ve ateşini Kuvay-ı Milliye ruhundan alan hiç sönmeyecek alev alev devasa mumlardı. Işte isimleri herkesçe bilinen diğer saygıdeğer Kemalistler gibi menfur cinayete kurban giden Sevgili Mumcu, bu yanan mumlann yoğun ışıltısı idi; hak ve hukukun üstünlüğüne inanan, insan haklanna saygılı, her türlü kolayalığın, düzenbazlıgın, namussuzluğun üstüne yasalar çerçevesınde. "fikir sahibi değil bılgi sahibi" olarak korkusuzca yürüyen, çok, ama çok ender Kemalistlerden biri idi. özverilen ve yılmak bilmez çabalan önünde saygıyla eğilirken. acılanmızı bir nebze dindirecek -biravuçda olsak- biz Kemalist devrimlerin savunucusu kişıleri mücadele etmek üzere birlikteliğe çağınyorum. Dinçay Tüfenk Frankfurt Savunduğun ilkeierden taviz vermeden tarihin Şişli Belediyesi, Uğur Mumcu'nun anısını vaşatmak için anıt yaptırdı. Açılışını da CHP Genel Başkanı Deniz Baykal yapb. yapraklannda onurlu bir şekilde yerini aldın. Senin naçiz bedenini karlar üstünde al kanlara boyayanlar sanmasmlar kı kalemini susturdular. Kalemini bıraküğın yerden biz Cumhuriyet çocuklan olarak izindeyiz. Sen rahat uyu. Haluk Adınır Yürekli, dürüst gazeteci, demokrasi savaşçısı Uğur Mumcu'nun acısını paylaşıyoruz. Biliyoruz ki; bir başkası olsaydı, en çok Uğur Mumcu üzerine giderdi bucinayetin. Olaym aydınlaülmasını. suçlu ya da suçlulann yakalanmasını bekliyoruz. Bu acı ancak böyle hafifleyebilir. Oğuzhan Akay Bu satırlan yazdığımız andan 24 saat öncesinde Sayın Uğur Mumcu yaşıyordu. Yazar olarak kalemini ulusumuzun mutluluğu için kullanmış. saygın bir kişilik idi. Alçak bir düzenleme ile aramızdan aynldı. Üzüntümüz sonsuzdur. Türk Eczacılan Birliği, 34 eczacı odamız ve 17 bin üyemizle tek bir ses olarak; Komployu kıruyor ve Lanetliyoruz. Böylesine olaylardan sonra kaybettiklerimizin değeri ve hızmetleri için söylenenler. gideni geri getirmez. Bizce önemli olan ve yapılması gereken, ulussevgisinden başka sevgi ve kıymete değer vermeden yurtseverleri yaşarken değerlendirmek ve korumak olmalıdır. Ölümü ile yükselen ortak ses ve tepki, Sayın Uğur Mumcu ve bu şekilde kaybeuıklerimiz yaşarken gösterilebilmeli idi Asıl büyük üzüntümüz bu görevi yapamamış olmaktan kaynaklanıyor. Kendisi ve bu şekilde kaybettiklerimiz için sınsice oluşturulan, hedef gösterilen yayınlar ve onlann arkasındaki güçler umanz ki ölümünden sonra gösterilen sevgi seli içinde boğulurlar, yok olurlar. Türk Eczacılan Birliği olarak Cumhuriyet gazetemize, çalışanlanna, ailesi ve yakınlanna başsağlığı diliyoruz. Sayın Uğur Mumcu'nun varmak istediği özgür ve sevgi dolu Türkiye için fikirlerinin özenle savunulması, korunması gereğine inanıyoruz. Ecz. Hilmi Ziya Postacı Türk Eczacılan Birliği II. Başkanı • Dûşüncelerin, aydınlık yarınlann güyencesidir. Sevgilerie. Mehmet Özüpekçe • Umudun ve kararlılığın bılincimizde. Ali Haydar Demir • Düşüncelerinden dolayı insanlar öldürülmesin. Çok üzgünüm. İlknur Meral •Seni çok seviyorum Uğur Mumcu. unutmayacağız. Hüseyin Özkan • Düşüncelenniz sonsuza dek sürecektırdostum. Halim Kızgınder • Sizin gibi duşünenler ebedi yaşayacak. Cemal Karaca • Saygı ile cğıliyorum. anını yaşatacağız. Hayrettin • Düşünceler öbnez. Zühal Arslan SÜRECEK POLÎTtKA VE ÖTESI MEHMED KEMAL Avukatlığın Tarihçesi... Şair Fethi Giray, ortakları ayrılıp gazetede yalnız ka- lınca alacak verecek işlerinden çok çekmişti. Ne olsa şairdi, alacak verecek işlerinden ne anlardı... Durmadan icra dairelerinden yakınırdı: "Ah, bir yetkim olsa, ilk yapacağım iş icra dairelerini kapamak, icra avukatlarını sürmek olur" derdi. Bir yere not etmışim, bundan 23 yıl önce 25 Şubat 1970'te ölmüş. Yaşımla karşılaştırınca gepgenç sayılır. Var mıydı bu kadar erken gitmek? Bir anlamda avukat- lardan, icralardan kurtuldu. Prof. Faruk Erem, Ankara Erkek Lisesi'nden ağabeyi- miz sayılır. Şairdir, yazardır. Toplumsal olaylar karşıstn- da tavrını çekinmeden ortaya koyar. Üniversiteler yasa- sını antidemokratik bulduğu için öğretim üyeliği göre- vinden istifa etmiştir. "Bir Ceza Avukatının Anılan" kitabı birkaç baskı yapmış, sinemaya uygulanmıştır. İcra daireleri ve icra davalarından söz ederken elime gönderdiği broşürlerden biri geçti: "Eski Yunan ve Roma'da Avukatlık." Bir özetyapsak nasıl olur? Eski Yunan'ın ilk günlerinde taraflar yargıcın önüne gitmek zorundaydılar. Solon Yasası da bunu zorunlu kı- lıyormuş. Daha sonra yazılı savunmalar başlamış. Söy- lenecek sözler, ücret karşılığı yargıcın karşısında oku- nuyormuş. Herhalde ilk avukatlık böyle başlıyor. Demosten gibi ünlü avukatlar bu dönemde çıkıyor. İlk baro Atina'da kuruluyor. Dracon, Solon baroya kat kurallar getiriyorlar. Atina hukukuna göre ancak özgür kişiler avukatlık yapabiliyor, esirlerin hakkı yoktur. Ne- dense o donemde kadınlar da utangaç olduklan için avukatlık yapmıyorlar. Mahkeme kutsal sayıldığı için önceden yıkanıyor, te- mizleniyor. Her şeye karşı bir temizlik duygusu aşılanı- yor. Mahkemelerde olay olmaz mı, çok olay var. Bunlar- dan biri dillere destandır. Ahlaka aykırı davranışlarıyla ünlü bir güzel var. Mahkeme önüne çıkarılıyor. Avukat bu güzeli mahkeme önünde savunurken, konuşmanın en heyecanlı bir yerinde güzelin üstündeki tülü birden çekiveriyor. Kadının çıplak güzelliği ve göz kamaştran göğüsleri ortaya çıkıyor. Bütün bakışlar avukatın sözle- rine değil, kadının göğüslerine takılmıştır. Bu görkemli güzelliği gören ve şaşkına dönen yargıçlar güzeli aklı- yorlar. Böyle bir savunma skandal sayılıyor ve Yunan huku- kunda türlü önlemler alınıyor. Roma döneminde ise kutsal kuralları yalnız din adam- ları ve patrisyenler savunabiliyor. Plepleri ancak din adamları ve patrisyenler savunabilir. Aradan zaman ge- çip, pleplersavunucularını özgür olarak seçmeye başla- yınca Roma'da da avukatlık başlıyor. Meslek doğuyor, araya ücret de giriyor. Avukatlar evlerinin önüne koydukları palmiyeden ta- nınıyorlar. Bizde de eskiden taşrada dava vekilleri tez- gâhlarının başında şemsiye açmazlar mıydı? Şemsiyeyi gören orada dilekçe yazıldığını anlardı. Avukatlık Roma'dd görkemli bir uğraştı. Çiçeron kon- sülken, Sezar da Roma Barosu'nda kayıtlı avukattı. Roma'dan sonra da avukatlık türlü değişim ve gelişim göatermiştir. Rönesansta avukatlara, "yumuşak, sakin, Tanrı'dan korkan, gerçeği ve adaleti seven" deniyor. Avukatlar kent değiştirdiklerinde de "adaletin gezginci şövalyeleri" oluyorlar. Avukatitğın tarihi eskidir. . Faruk Erem üstadımız bugün için de "Meslek kuralları ve kökeni ne denli eski ve soylu" diyor. Daha yakında haksızlık ve cinayetler karşısında Uğur Mumcu için cüppelerini alıp Sirkeci'den Adliye'ye kadar yürümediler mi? Hukuk, kendini koruduğu oranda baş- kasını da koruyabilir. BULMACA 1 2 3 4 5 6 7 8SOLDANSAĞA: 1/ Onat KuÜar'ın, 1960 Türk Dil Kunımu öykü Ödülü^nü kazanan kıta- bı... "Âlem — idi ki var idi yâr ; Çün yâr yok ol- masın ne kim var" (Fuzu- li). 2/ Japonlara özgü kâğıt katlama sanatı. 3/ Çam ağaanın çığnenip 6 emilen iç kabuğu. 4/ Bir renk... Bir bügiyi göste- ren sımgeler dizgesi... Türkçede ilgi adıh. 5/ Rü- ya... Kadifemsi birgörü- nüş kazandınlmış sığır derisi. 6/ Hızlı bir trafık akırru sağlamak amacıyla yapılan çift yönlü geniş yol. 7/ Eskrimde bir karşılaşma tü- rü... Siirt'in bir ilçesi. 8/ Yoksulla- rayiyecekdağıtanhayırkurumu... Radyumun simgesi. 9/ Görünüş, biçim... Dağta>uğu da denilen bir YUKARIDAN AŞAĞIYA 1/ Homeros'un ünlü destanı... Du- man lekesi. 2/ Motorlu taşıtlann elektriğıni sağlayan aygıt... Avustralya'da yaşayan bir cins de- vekuşu. 3/ Sofa... Çingene çocuğu. 4/ Afrika, Asya, Amerika ve Okyanusya'da yapılan çeşitli damıtık içkilere verilen ad... Ba- harh bir bitki. 5/ Japonlann ulusal giysisi... Bir gıda maddesi. 6/ • Yüzüne bakılmayacak kadar sevimsiz ve çirkin. 7/ Toprak... Kaplarda su nedeniyle oluşan tortu. 8/ Bütün kutsal Hint me- tinlerinin başında ve sonunda tekrarlanan mistik hece... Kore savaşlan sırasında, VIII. Amerikan ordusunun yok olmaktan Türk birliğinin direıüşi sayesinde kurtulduğu savaş. 9/ Sekiz ki- loluk tahıl ölçeği... Üstü kapalı pazar yeri. İŞFALT A.Ş. GENEL MÜDÜRLÜGÜ'NDEN Şirketimizin İSTANBUL ve ANADOLU yaka- sındaki asfalt fabrikaları ihtiyacı a) 30 dosyadan müteşekkil 1.500.000 ton ag- rega ile, b) Toplam 150.000 ton beton asfalt kumu Kapalı teklif eksiltme usulü ile ayrı ayrı ihale edilerek satın alınacaktır. c) İhaleye son müracaat tarihi: 15.03.1993 sa- at 16.00'ya kadar. d) İhale tarih vesaati: 19.03.1993 saat 14.00'te. İhale ile ilgili şartnameler genel müdürlükten bedeli mukabilinde temin edilebilir. Şirketimiz 2886 sayıiı kanuna tabi değildir. ADRES: İSFALT A.Ş. Abide-i Hürriyet Parkı yanı Çağlayan/İSTANBUL Tel: 240 80 13 - 241 50 17
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle