Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 9ŞUBAT1993SALI
12 DIZI
Emin Çölaşan, Mumcu ile 35 yıl boyunca hep aynı görüşte olduğunu söylüyor
Ârkadaşım, dert ortağnn Uğur
B iz gazeıeciler. çevremiz-
de yüzlerce msan olsa bile yal-
nız insanlanz. Dertlerimizi. so-
runlanmızı. baa kişiler hak-
kındakı en içten görüşlerimizi
sadece birkaç kişiyle paylaşabı-
liriz. Uğur Mumcu benim sade-
ce 35 yıllık arkadaşım değil,
aynı zamanda basındaki dert
ortağımdı. Pek çok şeyi onunla
paylaşırdık. Ne ilginçtir, basın-
daki her konuda aynı düşünür-
dük.
Müşterek ilacımız olan kişi-
ler vardı. Uğuronlardanbırbö-
lümüne Lıboş derdi. Bu söz-
cüğü Uğur'dan öğrenıp kulan-
maya başladım. Bazılan için o
kadar güzel oturuyordu kı!..
Araştırma yaptığı için son za-
manlarda birbınmizı sık gör-
müyorduk. Ama telefon hatla-
nmız hep açıktı. En geç iki üç
günde bir telefona sanlıp dert-
leşırdık Konu çoğu zaman
aynıydı... Türk basını bu yoz-
laşma ortamına nasıl gelmiştı?
Kimdi basını bu duruma geti-
ren adamlar?
Araştırma yaptığı için son zamanlarda birbirimizi
sık görmüyorduk. Ama telefon hatlanmız hep
açıktı. En geç iki üç günde bir telefona sanlıp
dertleşirdik. Konu çoğu zaman aynıydı. Türk
basını bu yozlaşma ortamına nasıl gelmişti? Kimdi
basını bu duruma getiren adamlar? Uğur, özel
yaşamında küfürlü konuşan insan değildi. Ancak
basının bu yüz karalan gündeme geldiğinde,
inanılmaz biçimde küfrederdi.
A
u
R
G
N
K A
UR
L
P
ıy
A
A
IU
T
Ş
M
1
L
C
Y
A
u
0
R
'>
1
u
R
gazeteciyi nakavt etmişti. Tam
bu sırada, Cumhuriyet'ten ayn-
lıp boşta kaldı. Bana dedi ki bu
olay bundan sonra sana ema-
net. Sen götür... Ve ben götür-
düm!
Parasal çıkara nefret
Uğur, ömrü boyunca tek çiz-
gide gitmiş, parasal çıkar peşın-
de koşmamış adamdı. O yüz-
den döneklere ve satılıklara çok
kızardı. Bütün bunlarla uğra-
şırken ortaya bir de ikincı cum-
huriyet soytanlan çıkmıştı.
Sadece bunlar mı? Burada
açık bir ıtirafta bulunmazsam,
onun ruhuna ve anısına saygı-
sızlık yapmış olurdum. Cum-
huriyet gazetesınde palazlanıp
bu meslekte belli yerlere gelen
bazılannın şımdi özellikle bir
gazetede toplarup orada yazdı-
ğı yaalara baküğında bunlann
gerçek yüzü işte budur. Bunla-
nn çoğunu biz adam ettik. Pe-
şimde dolanırlardı. Kimisi
evımden çıkmazdı. Şimdi hepsi
satıldı diye hayıflanırdı... Ve o
döneklerin toplandığı gazete-
nin amansız karşılıydı. Hiçbir
kötülüğe sevinmem ama bunlar
bir gûn batarsa sevineceğim sö-
zünü bana ölümünden çok kısa
bir sûre önce sövledi:
Utanmadan!
Şimdı ölümünden sonra bun-
lardan baalannın yazdığı yazı-
lara bakıyorum ve içımden gü-
lüyonım. Hiç utanmadan. hiç
sıkılmadan, timsah gözyaşlan
döktüler. Yüzleri bile kı-
zarmadan üzülmüş numarası
yaptılar.
Uğur'un ölümü. hem Türki-
ye hem de Türk basını için çok
büyük kayıp. Olaya kendi açı-
mdan baktığımda ise benim
kaybım iki yönlü... Hem çok
yakın ve eski arkadaşım hem de
basındaki "dayanağım ve sır-
daşım"... Nur ıçinde yatsın..
u ğur, özel yaşamında
küfürlü konuşan insan değildi.
Ancak basının bu yüz karalan
gündeme geldiğinde, inanılmaz
biçimde küfrederdi. Hayaünda
hiç kimseye kin duyduğunu
sanmıyorum. Ama açık konu-
şayım. bu tür gazetecilere kin ve
nefret duyardı.
Gazetecilenn satın alınması,
aklının almadığı bir işti.
Bazı gazetecilenn sofralara
çöküp bınlerine yalayıcılık yap-
ması, sonra da devletin hür tür-
!iı olanağından yararlanması,
Uğar için inanılmaz şeylerdı.
Bunlann yazdığı yazılan bü-
yük dikkatie okur, baaianna
ismen cevap verirdi. Anlatırken
bu işe dün başlamış bir amatör
gibı he.vecan duyardı•
- Yann oku bak, alçak herife
öyle bir geçirdim ki... Bakalım
nedıyecek...
O'nun geçirdıklennden hiç
ses çıkmazdı...
Çünkü hepsinin ne mal oldu-
ğunu bilirdi. O liboşlarla, soy-
tanlarla, sofra gazetecileriyİe.
tüccar gazetecilerle ve özellikle
döneklerle, kedınin fareyle oy-
nadığı gibı oynardı.
X j unlardan birinini yol-
suzluğunu yakalamış ve üzerine
amansızca gjtmıştı. O anlı şanlı
L ğur Mumcu, Siyasai'm gözde ismi Güldal ile hayatını birleştirir. Nikah şahitliğini döoemin önde gelen isimleri Bülent Ecevit ve Uğur Alacakaptan yapar.
Dostlan Uğur Mumcu'nun gazeteciliği kadar avukatlığınuı da çok iyi olduğunu sö> lerler, ama o araştırmacüığı ilke edinmiştir...
Nazh Dıcak, Uğur Mumcu'nun yerinin doldurulamayacağı görüşünde
Zor anlarda yardım edeceğiııi bilirdim
ÖzaTlara karşı olan Nazh Ihcak'ın yazılanna sansür
getirilmiştir. Uyulur bu sansüre. Nazh ILcak, bunun
üzerine Uğur Mumcu'yu arar, yaşadıklannı anlanr ve
kaynağı gjzİeyerek,bunlara köşesinde yer vermesini ister.
Uğur Mumcu da Kıhç ve uygulamalanna yer verir bir
yazıanda.
JTZenüz siyah-beyaz tele-
vizyonlar revaçtadır. Ecevit,
hükümettedir ve tarihler 1978'ı
gösterir. Anarşi ve terör konulu
bir açıkoturum düzenlenir tele-
vizyonda. Konuşmacılar ara-
sındadır. Nazlı Dıcak ve Uğur
Mumcu. İlk karşılaşma ve üç
yıl sürecek tartışmalann baş-
langıcıdır. bu açıkoturum.
Açıkoturuma donanımlı gi-
diyor Ihcak. Mumcu'nun 12
Mart'ın hemen ertesinde. muh-
tıranın henüz rengıni gösterme-
diğı günlerde Devrim ve Yön
dergilerindeki yazılannı yanına
alıyor. Bu yaalarda neler mi
var? "Siyasi partilerle alınan
>ol" diyor Mumcu. "Çıkmaz
sokaktır". Açıkoturumda,
Mumcu, "141-142-163 kalksın,
bu ülkede burjuva demokrasısi
TARÎH ÖĞRETMEÎNİANGEV, MUMOPNUN ÖĞRENCİLİK DÖNEMİNDE DE OKULA ADENIYAZDIRDIĞIM SÖYLEDİ
Deneme UsesTmn ach Uğur Mumcutisesiolsun| Fen bölümünde
! olmasına karşın,
1
edebiyatı
kuvvetlidir
Mumcu'nun ama
ikinci sınıfta. 15
arkadaşıyla
birlikte
kompozisyondan
bütünlemeye
kalır. Devreye Refet öğretmen girer.
Bir kez daha okunmasını ister
kağıtlann. Okunur ve yapılan yanlış
ortaya çıkar.
. nkara Deneme Lisesi tarih
öğretmeni Refet Angın, üçüncü sınıf
öğrencilerine sına> da soracağı soruları
hazırtamış, dolabma kilittemiştir iki gün
önceden. Sınav gûnü gelir, testleri
dağıtır. Daha dersin ortasında, neredeyse
bütün öğrenciler, kağıtlannı teslim
ederler. Eksiksiz bütün sınıfdoğru
yanıtlamıştır soruları.
Şaşırır Refet öğretmen. Birsey ler
olduğunu anlar. Geçen sınavlarda dokuz
aiana dokuz, beş alana beş verir.
Sonuçları okuduğunda şaşırma sırası
öğrencilerindedir artık. İki öğrencisi
odasına gelirler dayanayıp, "Tamam
hocanT'derler, "Biz bir anahtar uydımıp
doiabınızı açtık, soruları aklık, ama siz
nasıl anladınız"?
Bu iki öğrenciden biri Uğur Mumcu'dur.
Refet Angın'ın, üç y ıl tarih dersi verdiği
bu öğrencisiy le ilişkisi yaşamı boyunca
sürer. Fen bölümünde olmasına karşm,
edebiy atı kuvvetlidir Mumcu'nun ama
ikinci sınıfta, 15 arkadaşıyla birlikte
kompozisyondan bütünlemeye kalır.
Devreye Refet öğretmen girer. Bir kez
daha okunmasını ister kağıtlann.
Okunur ve yapılan y anuş ortaya çıkar.
Hersömestr, gezilere çıkdır. Gezi
dönûşünde de göriilen yerler, tarih
bilgisivle birleştirilip müsamereler
yapdır. Mumcu, bu müsamerelerin
değişmez oyuncusudur. Namık Kemal'i
canlandırması. Hürriyet Kasjdesi'ni
okuması muhteşemdir. Bir Celal Bayar
taklidi yapar ki. gözünüzü kapatsanız,
Bayar'ı karşınızda zannedersiniz.
Bir sömestr tatilinde İzmire gidilir.
Gece, istasyonda bekleyen trenin
kendilerine tahsis edilmiş \ agonunda
gecirilir. Sabah, gar müdürü çağırır
Refet öğretmeni. Vagonda kaunak
yasaktır. Öğrencilerinin yanına dönüp
dununu anlatır. Kızar Mumcu,
"Kaldıysak \agonu mu, raylan mı yedik.
Ulaştırma Bakam oMuğumda ben bu
yasakları kaküracağım" der.
Refet Angın, andarını bitirince, bir
isteğini dile getiriyor. Ne olur, birileri
akd etse de Ankara Deneme LJsesi'nin
ismini l ğur Mumcu Deneme Lisesi
olarak değiştirse!
ÂKKAMA CntVESSrrESİ OfiRENCtLEHt tÇtPC
KİMLİK KARTI
Fakühe ve Şubesi
Sömestre veya Sınıf, No.
Adı Soyadı
Baba adı
Ooğum yeri ve yılı
Kan grubu :
Adresi
Her sömestr, gezilere çıkdır. Gezi dönûşünde de göriilen yerler tarih bilgisiyle birleştirilip müsamereler yapılır. Mumcu bu
müsamerelerin değişilmez oyuncusudur. Her yerde o \ardır. Aktiftir. Arkadaşlanna sürekli yardımcı olur. Hiç bir sosyal
faaüyeri kacırmaz. OyunJarda Namık Kemal'i canlandırması, Hürriyet Kasidesi'ni okuması muhteşemdir.
bile uygulanmıyor" deyince Ilı-
cak eski sözleri anımsaüyor ve
"Epey yol katetmişsiniz" diye
sataşıyor. Mumcu. bu sataşma-
yı. "12 Mart dönemıni yargıla-
yacaksanız. önce sızin gazete-
nizde yazanlara, Mukbil Özyü-
rek'e bakın" sozieriyle karşılı-
yor.
Nazlı Ilıcak, o günlere geri
döndüğünde, Cumhuriyet'le
Tercüman gazeteleri arasındaki
kutuplaşmalan anımsıyor. Uz-
laşmacılik pek itibar görme-
mektedir o günlerde. fyi kavga
edenler alkışlanır. Mumcu ve
Ilıcak da, temsil ettiklen kutup-
lann kavgasındadır. "Ben o yıl-
larda, komünizmden müthiş
korkuyordum. Onun için de
onun isteklerinin. 141-142'nin
kalkmasının karşısındaydım"-
diyor Nazlı Ilıcak.
12 Eylül'den kısa bir süre
sonra bu kavgalar son bulur.
Mumcu'nun bu dönemde de
düşüncelerini savunması, tar-
üştıklan günlerde bile ona gizli
sempati duyan Ilıcak'ı etkiler.
Fikirlerini kuvvet ve inançla sa-
vunan ınsanlara sevgisi, kay-
pak ve dönek insanlara olan
nefreti. Mumcu'ya önce selam-
laşmaya, sonra da konuşmaya
• Mumcu'nun
öldürüldüğü
gün elinde
bulunan
1978'deki
açıkoturum
bandını
izlediğini
söylüyor Ihcak.
Konuşmasındaki ifadeyi
beğenmiyor, ama döneminin
koşullan da hep bu
yöndedir.
başlamalannı sağlar.
Yine 12 Eylül sonrasında,
Tercüman'ın yönetimıne Alte-
mur Kılıç gelmişür ve Özal'lara
karşı olan Nazlı Ilıcak'ın yazı-
lanna sansür getirilmiştir. Uyu-
lur bu sansüre. Zonguldak'ta
maden işçilerinın eylemlerınin
olduğu günlerde de bir yazı ya-
zar Nazlı Ilıcak. Şemsi Deni-
zer'i destekleyen, ona arka çı-
kmayan Şevket Yılmaz'ı eleş-
tiren bir yazıdır bu. Yine sansü-
re takılır. Nazlı Ilıcak, bunun
üzerine Uğur Mumcu"yu arar,
yaşadıklannı anlatır ve kaynağı
gizleyerek.bunlara köşesinde
yer vermesini ister. Uğur Mum-
cu da Kılıç ve uygulamalanna
yer verir biryazısında. "Biliyor-
dum" diyor Nazlı Ilıcak. "O'-
nun sıkışık zamanlanmda bana
yardım edeceğiru".
Mumcu'nun öldürüldüğü
gün elinde bulunan 78'deki açı-
koturumun bandını izlediğini
söylüyor Nazlı Ilıcak. Konuş-
masındaki uslubu, ifade biçimi-
ni beğenmiyor. biraz da ukala
buluyor kendisını. Ama döne-
min koşullan, hatta kamuoyu-
nun beklentisi de bu yöndedir.
Yann: Prof. Dr. Oy»
Araslı, Prof. Dr. Aydın
Güven Gürkan, Prof.
DT. Taner Berksoy.
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
İpten Nasıl Adam Aldık?..
Çok uzaklardan, Avustralya'dan dönünce, Uğur
Mumcu'nun eşi Güldal Mumcu'ya gittim. Cumhuriyet'-
ten Yılmaz Gümüşbaş ile Çağdaş Gazeteciler Derneği
Genel Yazmanı Metin Aksoy, birlıkteydik. Uğur'un öldü-
rüldüğü yerde, iki hafta geçmesine karşın, kalabalıklar
yine vardı. Içeri girince Hinthorozu Erdal Bey'le, Onur
Kumbaracıbaşı'nın eşleriyle birlikte, oturduklarını gör-
dük. Biz gelince onlar çok oturmadılar, kalktılar. Erdal
Bey:
- Hoş geldin, görüşelim! dedi.
Güldal Mumcu'ya, bana Mumcu'yu anmak için verilen
camdan yapılmış kırmızı bir karanfili sundum. Melbo-
urne'de "Nazım Hikmet, Uğur Mumcu Toplantısı'ndan
sonra, Fadime-Nebi Yılmaz çifti getirip vermişti. "Bunu
Uğur Mumcu'nun eşi Güldal Mumcu'ya götüreceğim"
dedim. Güldal, onu yine camdan bir vazoya koydu. Gül-
dal'ı çok dayanıklı, soğukkanlı buldum. Dirençliydi.
Türkiye'ye döneli beri, izlenimlerim şöyle:
Uğur Mumcu'nun kimi gazetelerde gördüğüm, koru-
ma istemediği, korumaları geri çevirdiği biçimindeki
haberler yanlışt. Hiç öyle bir şey olmamıştı. Daha doğ-
rusu, Uğur korunmamıştı; cebindeki tabancasıyla baş-
başa bırakılmıştı; koruması gerekenler bile uslarınca
yol göstermekle, eleştirmekle yetinmişlerdi:
- Arabanıza neden garaj yaptırmadınız? Neden
"alarm " taktırmadınız?
Peki, ey koruması gerekenler, sizin işiniz ne? Hu-
meyni'nin "ölüm fermanı" imzaladığı, Salman Rüşdü'yü
yıllardır Ingiltere nasıl koruyor?
Söz aramızda, Hinthorozu Erdal Bey bile, kendi koru-
malarmın araba içinde ya da kulübede uyuduklarını
saptamış lyi mı?
Polis kadrosu içinde, "dinli"\ere bir şey demiyorum,
"d/nc/"lerin sayısı ne kadardı? Yani tarikata girmişlerin,
şeriatçıların sayısı?
Uğur'un ardından özer Derbil öldü. Amerika'dan geti-
rilip kaldırıldı istanbul'da cenazesi. Çok sigara içerdi,
bronşiti vardı. Uğur'u o da çok severdi. Bronşitine baktı-
rırken, yüreği durmuş, ölmüş. Uğur'un ölüm haberi da-
ha sonra gelmiş ama; konsolos gelip söylemiş. Sevda
Derbil'i arayıp başsağlığı diledim.
özer Bey'le dostluğumuz çok eskilere varır. 12 Mart-
lar'da Attila Karaosmanoğlu, Özer Derbil, Atila Sav,
Refet Erim, bir aradaydılar. Bir ayakları eski plarrcı arka-
daşlarındaOsman Nuri Torun'la, Necat Erder'de mıydi?
O yıllar, Milliyet'te, sonraları Türk Haberler Ajansı'nda
çalışıyorum. Mümtaz Soysal, Behice Boran, Sadun
Aren, Turgut Kazan, ilhami Soysal, Bülent Nuri Esen
içerde tutuklu 12 Mart'ın civcivli günleri. Yıldırım Bölge'-
ye, sonra Mamak'a görüşe gidiyorum. Attila Karaosma-
noğlu şöyle dedi:
- Mümtaz Soysal'a selamlarımızı söyle, bir isteği var
mı sor.
Selamı Mümtaz'a ilettim. Görüşemiyoruzdayazışıyo-
ruz. Mümtaz, şu karşılığı verdi:
- Istifa etsinler!
Nihat Erim, başbakan. Attila başbakan yardımcısı,
özer Derbil, dış ticaret bakanı; olup biteni, Mümtaz'ın
önerisini anlattım. "Istifa etmek çözüm mü"diye tartışıl-
dı, Karaosmanoğlu'nun evinde. Sonra 11 bakanın, ba-
kan arabalarıyla, "içerdekiler"\ ziyaret etmesine karar
verildi. Gidecekler, gürültü de kopacak! Hiçbir şey yaz-
mıyorum, olay gerçekleşince yazacağım...
On bir bakan evlerinde, belli saatte makam şoförleri-
nin gelip kendilerini almasını bekliyorlar. Beklenen sa-
atte şoförler gelmiyor. Bakanların telefonları da kesik,
birbirleriyle de haberleşemiyorlar. Bir iki saat geçtikten
sonra, bakanların telefonları çalışmaya başlıyor. Ara-
yan telefon arızadaki bayandır:
- Efendim, telefonunuz düzeldi mi? Arızalı olduğu bil-
dirilmiş de!
Cezaevini ziyaret böylece suya düşüyor. Olayı MİT
haber almış, Başbakan Nihat Erim'i uyarmtştır. Telefon-
lar kesilmiş, arabalar gönderilmemiştir. Nihat Erim bu
bakanları toplar, yapmayı düşündüklerinin doğru olma-
dığını söyler...
Çok geçmeden 11 bakan istifa edecektir. Bu, bugüne
dek yazmadığım bir olaydı, işin içyüzünü özer Bey an-
latmıştı.
Adnan Kahveciyle, 12 Eylül'ün uzantısı günlerde, o
başbakanlık başdanışmanıyken telefonlaşır, konuşur-
duk. Pasaport alamayanlara pasaport sağlar, haksızlık-
lan önlemeyeçalışırdık.
Iran uyruklu, Türkiye'de öğrenim gören Iran Azerbay-
canı'ndan bir genç, Ege illerinden birinde okurken, "sol-
cu" olduğu gerekçesiyle, Iran sınırından sınırdışı edil-
mek istenir. Gencin bir özelliği de Humeyni düzenine
karşı oluşu. Çocuğu tanımıyorum, ama yapılmak istene-
nin yanlışhğını görüyorum. Genç, gecenin bir yarısı Ege
illerinden "D"den polis arabasıyla yola çıkarılmış, Kon-
ya üzerinden Ağn'ya götürülüyor. Haber verdiler; Ağrı'-
da Iran polisine teslim edilecek, yani ipe gidecek!
Geceyarısı saat 02.00! Adnan Kahveci yi evinden ara-
dım, olayı anlattım:
- Bunu nasıl yaparlar? dedim. Humeyni karşıto kişi,
Iran sınınndan sınırdışı edilir mi?
- Dur, dedi, bana adını ver. Benden yanıt bekle!
Çocuğu, Ağn'ya varmadan Erzurum'dan geri çevirdi.
Ankara'ya, benim yanıma geldi. Şimdi, Iskandinav ülke-
lerinde yaşıyor. Bir bakıma "ipten" adam almıştık. Kah-
veci:
- Bunu şimdi yazma! demişti. Yıllarca yazmadım.
TBMM önündeki törende, Ferda Güley'le birlikte yürü-
dük. Ferda Güley, Kahveci'yle hiç tanışmamıştı.
BULMACA
SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6
1/ Lğur Mumcu'nun, ga- .
zetemizdekı "Gözlem"
köşesinde 18 Mart 1975 2
tarihınde çıkan ilk yazısı- o
nın adı. 2/ Eskilere göre.
dünya atmosferinin öte- 4
sindeki boşluklan doldu- ,-
ran çok uçucu akışkan...
Kısa kepenek. 3/Çikola- 6
ta ile yapılan içecek. 4/ 7
İşaret... Geminin baş ve
kıç larafında, asıl güver- 8
teden yüksek olan kısa g
güverte. 5/ Tiyatroda
sahne... Hayvanlara vurulan dam-
ga. 6/ Eskıden lıse derecesindeki
okullara verilen ad... Avrupa Top-
luluğu'nun ortak para birimi. 7/
Ayakkabıcılıkta kenar düzeltmek
için kullanılan metal alet. 8/ Bir
kumar aracı... Bir nota. 9/ Hü-
kümdara özgü olan... Asya'da bir
başkent.
YLKARIDAN AŞAClYA:
1/ Franz Kafka'nın. böceğe dönü-
şen Gregor Samsa'nın trajedisini
işleyen ünlü romanı. 2/ Notada durak ışareti... "Kötü, sevım-
siz" anlamında argo sözcük. 3/ Duvar içinde bırakılan oyuk
bölüm... Kilise çanı. 4/ Işlenmiş timsah derisi. 5/ Akım şiddeti
birimi kiloamperin sımgesi... Dişi sığır. 6/ Türlü renklerde kare-
li olan kumaş... Yunan abecesınde bir harf. 7/ Büyük kötülük.
8/ Hava basıncı birimi ..Yapmacıklı, sahte. 9/ Borudan kol al-
makta kullanılan bağlantı pa^cası... İskambıldekoz... Hile.