20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 ARAUK1993 ÇARŞAMBA 12 DUNYADAN Bosna'dauygarlıktariholuyorBütün dünyanm gözleri önünde koca bir halka karşı kıyım uygulayan Sırplar, yaptıklanna sessiz kalınması karşısında, şimdi de Boşnak halkının kültürüne, dinine, değerlerine saldınyor B osna-Hersek'in Banja Luka kasabası aylardır süren Sırp bombardı- maru altında harabe haline gel- di. Kasabada Müslümanlann yaşadığı bölge büyük zarar gö- rürken, 16 cami de yerle bir edil- di. 16. yüzyıldan kalma Ferha- diye Camiı ne yazık ki bu bom- bardımandan payına düşeni aldı. Şimdi Sırp yol işçileri Ferha- diye Camii'nden arta kalan molozlan buldozerlerle temiz- lemeye uğraşıyor. Caminin ya- nındaki eski Müslüman mezar- lığı düzlenerek oto park haline getiriliyor. Banja Laka'daki halkevı Müslüman cemaatin ibadet edebileceğı tek yer. Ferhadiye Camıi'nin yanında yer alması- na karşın bombardımandan kurtulan halkevinde, Miiftü İb- rahim Haliktviç yönetiminde Müslüman cemaat toplanıp na- maz kıhyor, cenazelerini kaldı- nvor. Müslüman mirası Ne var ki, milhyetçi Sırplar camilen yıkmakla yetınmeyip. kasabanın zengjn Müslüman mirasını ortadan kaldırmak için kollan sıvıyor. Olup bitene seyirci kalmaktan başka bir şey yapamayan Müftü, halkevinin etrafındaki yıkınülara hüzünle bakarak şöyle konuşuyor: "Şu anda uygarîtğın ölümüne tanık oluyoruz." Yüzlerce yorgun, yılgın Müs- lüman ve Hırvat. uluslararası yardım örgütlerinın bürolan- nın önünde kuyruklar oluştu- rarak daha güvenli bölgelere lahliye olmak için bekleşiyor. Pek çoğunun öyküsü inanılma- yacak kadar korkunç. Ancak aralanndan çok küçük bir azm- lığa özgürlük bileti veriliyor Geride kalanlar sefalet ve ıstı- Saraybosna'da soğuk kış aylannda yaşlılar çevreden topladıklan odun parçalarıyla Binmava çalışacak. raba daha uzun süre dayanmak zorunda. Müslümanlar kurşun yağmuru ve bombardıman al- tmda. polis baskınlanna ve Sırp komşulannın aşağılamalarına katlanmaya mahkum ediliyor. 18 ay boyunca Banja Luka'- nın 50 binlik Müslüman nüfu- sunun yansı yurtdışına çıkabil- di. Ancak. artık şanslan gide- rek azalıyor. Avrupa, eskiden Bosnalı sığınmacılara kapılan- nı ardına kadar açmışken, şim- di oldukça sert bir sığınmacı politikası izliyor. Merkez Bos- na. Müslümanlar için tek seçe- nek olarak sunuluyor, ama sı- ğınmacılar Banja Luka'da kal- mayı tercih ediyor. çünkü Mer- kez Bosna'da yer alan Trav nik ve Zenika'daki açlık ve sa\aş hepsinin gözünü korkutuyor. Birleşmiş Milletler Sığınma- cılar Yüksek Komiserliği'ne 3 binden fazla Müslüman sığın- macı başvunıyor. Ne var ki, ya- bancı ülkelerin vize uygulaması ve sığınmacı kotalannı daralt- malan nedeniyle. Müslüman- lann bulunduklan yerde yaşam savaşı vermekten başka seçe- nekleri kalmıyor. Kocası ve tek çocuğu ile bir- likte Banja Luka'nın "Müslü- manlardan anndırdmış" bolgc- sindc yaşayan Süeda "Burada kapana sıkışmış gibiyim. Milli- yetçi Sırplar kasaba>ı terk et- mezsem beni öldüreceklerini söylüyorlar" dıyor. İçınde bu- lunduğu durumun korkunçlu- ğunu şöyie anlatıyor: "Her gece yatarken kapıyı kilitliyonım. ışıklan ve radyo)u kapıyonım. Sanki evde kiinse yokmuş gibi bir hava yaratıvonım. Oğlumu çatışmalar başlamadan uyutu- yorum. Şu ana kadar evimize bomba isabet etmedi. Ama pek çok komşumuztın e»i bombalar- dan yaşanılmaz hale gekii." Geçtığimız hafla bir Sırp as- keri Süeda'nın evine el koyuyor ve Süeda'ya cvi boşaltması için bir haftahk süre tanıyor. aynca kapının önüne bir de Sırp bay- rağı dikıyor. Ne pahasına olur- sa olsun ülkeyi lerketme çarele- rını anyan Süeda şöyle konuşu- yor: "Bu karabasana artık bir son verme zamanı geldi. Öyle bir yer bulmalıv ım ki orada Müslü- man olarak aşağılanmak yerine, insan olarak saygı görmeliyim." Mevlide ve oğlu. Süeda'dan daha şanslı. Onlar sığınmacı olarak kabul edilmiş, ancak ne- reye gönderilecekleri bilinmı- >or. "Nereye gideceğim hiç önemli değil. Yeter ki buradan uzaklaşayım" diyen Mevlide sövle konuşuyor: "Evimizde uyumaya cesaret edemediğimiz için günlerce mısır tarlalannda \ attık. Sırplar bizleri evimizden tekmej le atıyor. Yakında öldür- meye gelecekler." Mevlide ara- lanndan bazılannın bölgeyi ter- kedememesini haksızlık olarak nitelendiriyor. INazi kıvımından kaçan Museviler gibi Bölgede bulunan uluslararası yardım kuruluşlan, Müslüman Boşnaklann durumunu Nazi kıyımından kaçan Musevilerin çaresizliğıne benzetiyor. 1930'- lu yıllarda' sığınacak bir ülke bulmak için Museviler umut- suzca çırpınıyordu. Birleşmiş Milletler Şığmma- cılar Yüksek Komiserliği yetki- lileri sığınmaalara bir yer arar- ken. Baülılann duyarsızlığın- dan ve ilgisızliginden şöyle vakınıyor:"Batılılar Müslüman Boşnaklan ya adam gibi koru- sun ya da sığınmacı olarak kabul etsin." Banja Luka'nın cami olarak kullanılan halkevinde cemaati- ne moral vermeye çalışan Müf- tü. Müslümanlara evlerinde kalmalanru tavsiye ederek "Bu- rada insan muamelesi görmedi- ğimi/ bir gerçek. Yine de sür- günde yaşamaktansa, burada onurlu bir yaşam savaşı vermeyi tercih ediyonız" diyor. Yigal Chazan Guardian Yunanistan Sosyete falcısından kehanetler Y unanistan'ın sosyete astrologlarından Yota Kalogera, gele- cek yıl Rusya'da yine ayak- lanmalar, cinayetler ve önemli olaylar yaşanacağını söyledi. Rusya De\let Başkanı Bo- ris Yeltsin'in ülkesindeki dengelen koruyamayacağını ve Mihail Gorbacov'un yıl- dızının yenıden parlayacağ- ını savunan Kalogera. ABD Başkanı Bill Clinton'un şo- runlar yaşayacağını söyledi. Yunanistan'ın 1994 yıldız falında ise başta Türkiye ol- mak üzere, tüm komşulan ile ilişkilerinde gerginlik çıktı. Kalogera, Atina ve Tiran ilişkileri ıçın de 1994"ün pek de iyi bir yıl olmayacağmı ifa- de etti. Kalogera. Kıbns ko- nusunda "verilen vaatlerden hiçbirinin yerine getirilmeye- ceğini" ve Kıbns Rum yöne- timinin çok zor durumda ka- lacağını söyledi. Başbakan Andreas Pa- pandreu'nun mart ayından itibaren popülaritesini kay- betmeye başlayacağını söyle- ycn Kalogera, "Sonbahar ay- lannda yapılacak yerel seçim- lerde de bazı fanatikler olay- lar çıkaracak" dedi. Çin KP'siMao'yu çıkarlanm alet etti jtfirtpjjork Sbnes Kokain bağımlıkğı genetik A BD'de bilim adam- lannın. alkoliklenn ardından kokain kullananlarda da ortak bir gen bulduklan bildirildi. ABD'nın alkol ve uyuştu- rucu bağımlılığı dergisinde (Drug And Alcohol Depen- dence) yer alan yazıya göre Teksas Üniversitesi Sağlık Merkezi'nde görevli Dr. Ken- neth Blum ile Kaliforniya Üniversitesi'nde görevli Dr. Ernest Noble önderliğinde yürütülen araştırma sonu- cunda. uyuşturucu bağımlı- lannda Al Allele adı verilen ortak bir gen bulundu. Ko- kain bağımlısı 53 kişi üzerin- de yürütülen araştırmalarda bu İcişilerin yüzde 51 'inde ge- nin tespit edildiği kaydedilen yazıda. bulunan genin, koka- in bağımlılığının kalıtımsal olduğu tezini kuvvetlendirdi- ği belırtildı. Blum ve Noble 1990'da yaptıklan bir araştı- rmada da alkoliklerde ortak bir gen bulmuşlardı. Mao'nun 100. doğum yıldönü- mü geçtiğımiz pazar günü Çin Halk Cumhuriyeti'nin başkenıi Pekın'ın Tiananmen Mev- danı'nda törenlerle kutlandı. Komünist Parti. kutlamalan kendi çıkarlan doğ- nıltusunda. izlediği politikayı genç ku- şaklara aktarmak amaayla bir araç olarak kullandı. Tiananmen Meydanı'nda toplanan 10 bin parti üyesine ve konuklara hita- ben bır konuşma yapan Çin Devlet Başkanı Jiang Zetnin. Mao ve Deng Si- aoping'in iktidarda bulunduğu dönem- le aralannda bir köprü kurmak istedi- ğini belirterek şöyle konuştu: "Yoldaş Siaoping Marksizmin temel kuralları ile Çin'in gerçeklerini çok başarılı bir şe- kilde birleştirdi. Aynca Mao'nun öğreri- lerini benünseyerek gelişmesine yol açtı." Jıang Zemin, bir saat süren ko- nuşmasında sosyalizmın kuruluşu sı- rasında ülke gerçeklennin gözardı edıl- mediğini vurgularken, Komünist Par- ti'nin güdümünde gerçekleştirilmeye çalışilan pazar ekonomisine bir gerekçe bulmaya çalışıyordu. 1978'de iktidara gelişinden bu yana Deng ülkeyi Mao'nun demir pcnçesin- den kurtaran bir lider olarak görülü- yor. Bu iki ünlü Komünist lider. Çinli- lerin gözünde benzer konumdaysa da. Deng Mao'nun ölümünden sonra ken- dini tümüyle temize çıkardı ve aklandı. Bugün 89 yaşında olan Deng kutla- ma törenlerine katılmadı. Zemin, Deng'in görüşlerine de yer vcrerek şöy- le konuştu: "Deng Mao'nun katküan- na öncelik verilmcsini isterdi. Mao'nun ileri yaşlannda yaptığı hatalannm. katkılarını gölgelemesine izin vermez- di." Zemin. her ne kadar kendisini Deng ile aynı düzeyde görüyorsa da Çinli ve Batılı siyasi gözlemciler. Zemin'in li- derlik vasıflan taşımadığını. dolayısıy- la iktıdan uzun süre elınde tutamaya- cağını ıleri sürüyor. IAşkeri bandonun büyülediği izleyiciler Törenin yapıldığı pazar günü Pekin. Moğolislan'dan gelen soğuk hava akı- mının etkisine girdi. Ku\"vetleesen rüz- gar parlak kırmızı renkli Çin bayrakla- nnı dalgalandınrken ısı sıfınn altına düştü. Kilometrelerce yol katederek tö- reni izlemeye gelen Çin halkı. Byyük Halk Sarayı'nın merdivenlerine dizilen üst düzey yöneticilenni birarada görme olanağına kavuştular. Büyük Halk Sa- rayı'nda kırmızı bayraklar arasında oturan dınleyıcıler. askeri bandonun çaldığı marşlan büyülenmiş bir şekilde dinlediler. Jiang Zemin Mao'nun bü- yük bir vatansever ve Modern Çin'in ulusal mimarı olduğunu belirtmekle birlikte, Komünist Parti'nin bugünkü etkinliğıne Deng döneminde kavuştu- ğunu öne sürdü. Törene kaülanlann içinde bir tek Zemin Mao giysisi giy- mişti. Protokoi sırasında Jiang Zemin'- in yanında kendisinden önce devlet başkanı olan Yang Şankun oturuyor- du. Jiang Zemin konuşmasının ortası- na geldiğinde Şankun salonu terketti. Törenin sonunda Yang Zemin ko- nuklarla bırlikte Mao'nun anıt mezan- nı ziyaret etti. Töreni izieyenler arasın- da bulunan 73 yaşındaki ünlü Çinli bi- lım adaını Çu Liangying kutlamalara ilişkin şu yorumu yapıyor:"Ruslar Sta- lin'in doğum yıldönümlerini kutlamıyor. Eminim ki Çinliler de Mao'nun 150. do- ğum yıldönümünü kutlamayacak." Patrick E. Tvler Kaduılarpolitikayasoyunmuyor • Kadınlann politika sahnesinde son yıllarda elde ettiği bireysel kazanımlara karşın, politika yine de erkeklerin egemenliğinde. K adınlann politika alanında gösterdiği bi- reysel bazı başanlara karşın, parlamentolara, meclıs- lere girebilen kadınlann sayısı genel olarak oldukça düşük. Son yapılan araştırmalar, Avrupa parlamentolanndaki kadın sayısının 1970'lenn orta- lanndan beri hiç artmadığını, hatta düştüğünü gösteriyor. Avrupa Parlamentosu'nda bile, erkek egemenliği hüküm sürü- yor. Üstelik Avrupa Parlamento- su, kendisine üye pek çok ülke- nin meclisleriyle karşılaştınldı- ğında cınsiyet açısından çok daha dengelı bir konumda sayı- Iabilir.Komisyon'un uzmanlar ekibinin koorÖinatörü Sabine de Bethua, "Erkekler dünyası- nda yaşıyonız, sisternin değisc- Avrupa parlamentolarında kadın temsilci oranı (%! bilmesi için çok daha fazla sayıda kadına gereksinim var" di- yor. Avrupa politi- kasında kadınlann yeri konusunda uz- manlaşan Prof. Joni Lovendeski'ye göre, kadınlann ağırhkta olduğu parlamento- lann gündemleri çok daha farklı: Savunma ve dış po- litikaya daha az önem verilır- ken, sağlık. eğitim ve toplumsal konular ön plana çıkıyor. Peki parlamentolara giren kadın sayısı niye azaldı? Loven- deski'ye göre, "Erkeklerin vaz- gecmeye en az hevesli oiduğu şey, polirik iktidar. Aslında orta- da fasit bir daire var. Parlamen- tolar erkeklerle dolup taştıkça, erkeklerin politikacı olabileceği Finlandıya Isvec Norvec Danimarka Izlanda Hollanda Avusturya Almanya Avrupa Parlamentosu 385 381 36.0 330 238 227 219 20.5 19 3 EskiYugoslavya Ispanya Isvıcre Polonya Luksemburg Irlanda Belcıka ingıltere Portekız 17.7 160 159 135 133 120 9.4 9.2 87 Bulgaristan Italya Macarıstan Fransa Yunanistan Arnavutluk Romanya Malta Türkiye 8.5 8.1 73 6.0 4.7 3.6 36 2.9 1.7 zihniyeti kendini yeniden üreti- yor."" Strasbourg kadın haklan ko- mitesınin başkanı Chiristine Craivley'e göre, baa seçim sis- temleri. kadınlan daha fazla dıkkate alıyor. Eşitlik ükesinin köklü bir geleneğe sahip olduğu ülkelerde. oranlar biraz daha dengeli: Avrupa'da kadınlara ilk kez oy hakkı tanıyan (1907) Finlandiya'da parlamcntodaki kadın ve erkek sayısı neredeyse birbirine eşit. İskandinav ülkelerindeki dc- neyimlerin gösterdiği gibi, ko- talar. kampanyalar benzeri et- kin politikalar oldukça işe ya- nyor. Norveç İşçi Partisi, "Ko- tadayım ve mutluvum" sloga- nıyla parlamcntoda yüzde 36 oranında temsij cdilme başan- sını gösterdi. İtalya'da aday- lann üçtc birinin kadın olması zorunlu. Belçika'da, bir parti- nin yüzde 75'inin aynı cinsiyet- ten kişilerden oluşması yasak. İngiltere İşçi Partisi, kendi bünyesinden yükselen itiraz seslerine karşın. kota uygulu- yor. En köktenci yöntem de. son seçimlerde sürpriz başan gösteren Rusya Kadınlan par- tisinin yaptığı gibi, kadınlara özel bir lıste oluşturmak. İngiltere dışında Avrupa Bir- liği'nin tüm üyelerinin imza koyduğu Atina Bildirgesi, ka- dınlann karar mekanizmasında yeterince temsil edilememesini toplum için büyük bir kayıp olarak niteliyor ve iktidarda dengeli bir dağıhm talebinde bulunuyor. Ancak atılması gereken daha pek çok adım var. Özellik.le de 450 milletvekilinden yalnızca 8'i kadın olan ülkemiz Tür- kiye'de, kadınlan politikaya kalmak için çok daha fazla ça- ba göstermek gerekliliği kendi- ni açıkça ortaya koy uyor. POLİTİKA VE ÖTESİ MEHMED KEMAL AHKnin bnecesL.Bebek'teki caminin avlusunda Abidin musallada, Boz Mehmet ve arkadaşları ayakta dikiliyorlar. Abidin anlat- masa kim nereden bilecek Boz Mehmefle siyaset arka- daşı olduklarını.. Bunun içinde sürgün de var. Abidin, tutuklanıp Sansaryan Han'a götürüldüğünü, orada polis şefi Parmaksız Hamdl'nm sorguladığını, sonra Haydar- paşa'dan sürgune gönderildığini (şair Oktay Rİfat'ın oğlu Samim Rifat a) şöyle anlatır: "Sansaryan müthiş bir han... Belki birgün filmi yapılır. Parmaksız Hamdi (siyasi polis şefi) kısaca boylu, çok zayıf, çok sinirli birisi... Beni epeyce ayakta tuttuktan sonra dedi ki: - Seni şeye gönderiyorum biliyor musun, Mecitözü' ne.. - Neresi orası, dedim. - Gittiğinde görürsün, dedi. Gerçekten de gittiğimde gördüm. İki jandarma eşliğinde, Boz Mehmefle ikimiz kelep- çeli olarak Haydarpaşa Garı 'nı boyladık. Nâzım'/n şiirle- rinde Haydarpaşa Garı olarak anlattığı hikâyeyi canlı olarak yaşadık. Aynı trende Nadya Hüseyin vardı, Artf (Dino) vardı, epeyce güzel bir kalabalık vardı. Bir dergi çıkaracak kadar bir kadro... Birdenbire kendimi bir gece fırtınasından sonra bir handa buldum. Çeyrekli Istas- yonu'ydu. Mecitözü'ne gelmiştik. Gün geçtikten sonra alıştım. Resim çiziyor, yazı yazıyor, bir piyesin taslağını yapı- yordum. (Sonradanyasaklanacakolan Kel' adlı oyun)... Arif (Dino) Kayseri'ye göndehlmişti. Bir süre sonra ben de oraya gittim. Daha sonra Adana ya gittik." Ne olsa sıcak iklim, Adana'da rahat ediyorlar. Adana da Türk Sözü gazetesinde iş buluyor. Bir taşra gazetesi ama ne olsa gazetecilik, bir süre oyalanıyor. Hilmi Artun da o gazetede çalışıyor. "İşini öyle ciddiye alırdı ki, savaş içinde Londra, Paris, Berlin, Moskova radyolannın son haberterini almadan sayfaları bağla- mazdı" diyor. Babıâli'dekı yıllarını tatlı tatlı anlatır: ' Babıâli 'deki ilk yıllarımda Nâzım 'ın kitaplarına resim yaptım. Nâzım müthiş, hoş bir arkadaştı. Işleri oyun oy- nar gibi yapardık. Oyun derken sanatsal anlamda söylü- yorum." D Grubu'nun ilk sergisinde bir resim satmış. O yıllarda resim satmak bir sorun... Resim armağan edilir ama sa- tılmaz. Arif Dino duyuyor, çok kızıyor: "Bu senin yaptığın orospuluk" diyor, "Resim armağan edilir, satıl- maz." Rahmetli Hürrem Arman, Köy Enstitüleri nde önemli bir yöneticiydi. Biz şair, yazar, çizer takımını hatta sonla- rı köye çağırırdı; yer, içer hatta gece yatısına bile kalır- dık. Bu gidiş gelişlerimizde her işin başında bir "imece" sözcüğü geçerdi. Ne olduğunu bilmezdik. Meğer bu, Abidin Dino'nun bir bulgusu imiş... Dilimize iyice giren, yerleşen bir söz oldu. Dergide, yazmada, kazmada, "imece" vardı. Yıllar sonrası şöyle anlatır: "... Zaten vardı o sözcük de, ben bulmuştum. Balıke- sir'de dolaştığım sıralarda, bütün sürgün hikâyelerin- den once, imece lafınarastladım.Birköydekonuşu- yorlardı. İmece nedir? Hep beraber yapılmış iş... Çok sevdım o sozcüğü... İmece sözünü tutturdum. Sabahat- tln'e (Eyuboğlu) aktardım. Sabahattin, Köy Enstitüleri'- ne aktardı. Böyle dolaştı, gelişti imece hareketleri, imece kitapları falan oldu. Geleneksel bir içten gelme, bir birlikte çalışma isteği... Bence çok önemli imece... En gelişmiş toplumlarda bile elden kaçırmamak gerek o kavramı.... Belki geleceğin bile biranahtarı olabilir." Köy Enstitüleri kapatıldıktan, hatta düşman sayıldık- tan sonra bile bu "imece"yaşadı. Köy Enstitüleri'ni biti- ren, bağlı olan öğretmenler imeceler kurdular, çevre- sinde toplandılar. Son zamanlarda bu adla bir dergi bile çıkarıldı. Şimdi kitaplar yayımlanıyor. Yaşıyor Abidin'in imecesi... BULMACA 1 2 3 4 5 6SOLDAN SAĞA: 1/ Ameliyatlarda kullanı- lan her türlü araç ve gere- ci mikropsuzlaştırmak için kullanılan basınçlı buhar kazanı. 2/ Ses, ahenk, nağme... ABD'de. boşanmanın kolay olu- şuyla ünlü kent. 3/ Türk müziğinde bir makam. 4/ 6 Avı çok olan yer... Gü- müşün simgesi. 5/ Arjan- tin'in plaka işareti... Kalabalık. 6/ Verme, ödeme... İki borunun bir- birine birleştiği yer... Kenar süsü. 7/ Önce İsveçte uygulanan, daha sonra diğer ülkelere de yayılan ve yurttaşlann idareden olan şikayet- lerini incelemeye ve sonuçlandır- maya yetkili olan kişi. 8/ Uzerine yapı yapılmak için aynlmış yer... Türk müziğinde "usuJ" anlamında kullanılan sözcük. 9/ Valide... Pantolon ya da etek uzerine giyilen düz kadın giysisi. YLKARIDÂN AŞAĞIYA: 1/ Kuzey Amerika'daki beş büyük gölün en küçüğü. 2/ Bir cet- vel türü... Tramvay sürücüsü. 3/ Yumurta biçiminde olan... Teraziyi denklemek için hafıf gelen kefeye konulan ağırlık. 4/ Türk müziğinde. bir doğaçlamanın ya da bir yapıtın sona erme- si... Akıl. 5/ Bir renk... İlgeç. 6/ En. genişlik... Dingil. 7/ Gü- nah... Eski Mısır'da erkeklik ve üreme tannsı. 8/ Atom bomba- sının alıldığı ikinci yer olan Japon kenti. 9/ İşlenmemış ve ekilmemiş toprak... Yıkarulan yer. İLAN T.C. BAKIRKÖY 6. ŞULH HUKUK MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİ'NDEN 1993-772 İstanbul. Bakırköy, Yeşilbağ, Sancaktepe, cilt: 10/4. sayfa: 77, kütük: 7"de nüfusa kayıtlı rnahçur Mehmet Hayatioğlu'nun hacrini, kendisine İstanbul, Bakırköy, Yeşilbağ, Sancaktepe, cilt: 053/2, say- fa: 17. kütük: IS8'de nüfusa kayıtlı Misli Hayatioğlu'nun vasi olarak Uvininc karar verilmiş olup teblığ olunur. Basm: 13488 İLAN T.C. RİZE SULH HUKUK MAHKEMESİ EsasNo: 1993/722 Davacı Emriye Akardere ve arkadaşt vekiü tarafından. davalı Rahıme Danabaş aleyhıne açılan taksim davasının yapılan açık yar- gılaması sırasında venlen ara karan gereğjnce: Rize merkez Mermerdelen Mahallesi'nde pafta 42. ada 240, parsel 4 sayılı taşınmazın davacılar tarafından taksirainin istendiği ve davalı Rahime Danabaş'a Rize PTTsi ile dava dilekçesi tebliğ edilemediği ve adresınin de bilinmediği anlaşıldığından. duruşma giınü olan 26.1. 1994 günü saat 9.40'ta mahkememiz salonunda hazır bulunması veya bir vekil marifetiyle kendisini temsil ettirmesi, aksi taktirde yargıla- manın gıyabında yürütüleceği dava dilekçesi yenne kaim olmak üze- re ilanen teblığ olunur. 15.12.1993 Basm: 53725
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle