Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 23 ARAUK1993 PERŞEMBE
12 DUNYADAN
\
AlmanlaryabanalarakapahAlmanya'da yaşayan yabancılann sadece yüzde 59.3'ü Almanlarla iyi ilişkiler kurabilmiş. Buna ragmen yüzde 93'ten
fazlası Almanlarla birlikte yaşamanın hayatlanndaki en önemli "sorun"lardan biri olduğunu belirtiyor.
"DerSpiegeF'in
haftalık aktüalite
alanındaki tekelini
kıran "Focus" dergisi,
bu hafta Almanya'da
benzerine az rastlanan
bir araştırma yayımladı.
Marplan Enstitüsü
tarafından bir ay
boyunca yürütülen
sondaj sonunda
Almanya'da yerleşik
3101 yabancı, Almanlar
ve Almanya'daki
yaşam konusundaki
düşüncelerini ifade
etme olanağı buldular.
Marplan Enstitüsü
araştırmasına üç deği-
şik ülkeden gelen ya-
banalar katıldı. Bunlardan, Al-
manya"dakı toplam 4.35 mil-
yon yabana uyruklu arasında
1.324 milyon ile çoğunluğu
oluşturan Türkler birinci sıra-
dalar. Diğer ıki grup ise, Al-
manya'da Türklerin ardından
sayıca ikinci sırada yer alan Yu-
goslavya sonrası halklan, yani
Sırplar, Hırvatlar ve Slovaklar
(toplam 555 bîn) ve Italyanlar
(455 bin). Bu üç grup arasında
Almanya ve Almanlar konu-
sunda en çok şikayetı olan grup
Türkler. Oyle kı. neredeyse her
d O o 3 O
iki Türkten biri Almanlar ta-
rafından bir ya da daha çok kez
hakarete uğramış. Yine Türkle-
rin neredeyse yansı, Almanlar-
la ilişkilerinin hiç de tatmin edi-
d olmamasından yakıruyor.
IEn bûyük sorun
Almanlarla yaşamak
Araştırma için fıkirlerine
başvurulan yabancılann sadece
yüzde 59.3'ü Almanlarla iyi iliş-
kiler kurabilmiş. Buna rağmen
yüzde 93*ten fazlası Almanlarla
birlikte yaşamanın hayatlan-
ndaki en önemli *4
sonm"lardan
biri olduğunu belirtiyor. Türk-
lerin yüzde 22.4'ü bir ya da
daha fazla kez saldınya uğ-
ramış. Bu oran Italyanlar ve
Yugoslavlar arasında yüzde 11
dolayında. Buna rağmen,
Türklerin yüzde 62'sı. diğer ya-
banctlann yüzde 74-75'i Al-
manlan "yabancı düşmanı" ola-
rak tanımlamaktan kaçınıyor.
Bunun yerine, şöyle bir kanaat
yerleşmiş: Almanlara "yabancı
duşnuuu" dcnilemez. ama ya-
bancılara ve yabancı kültürlere
acık olduklan da söylenemez.
Türklerin yüzde 38'i, diğer ya-
banalann yüzde 39 ila 42'si, Al-
manlann yabanalara karşı ol-
dukça "mesafeü"M
davrandığını
düşünüyor.
Almanya'da yerleşik ya-
bancılann ve özellikle Türkle-
rin gözüyle bakıldığında, Al-
manlar "küstah" ve u
an-
layışsız''. Genelde yabancılann
yüzde 47-49'u, ama Türklerin
yüzde 58.5 gibi yüksek bir
oranı. "Çoğu Alman, yabancda-
ra küstahça da>ranı\or" oncr-
mesine katılıyor. Tabii. böyle
düşünen Türklenn oranının
daha yüksek olması. Türklere
diğer yabancılara oranla daha
küstahça davranıldığını göste-
riyor dolaylı olarak Yabana-
lann çoğu (yüzde 71.7'si) "Al-
manlar yabancüan anlamak için
hiçbir çaba harcamıvor" öner-
mesıne de katılıyor. Ancak,
özeleştiri bağlammda yönelti-
len diğer iki önermeyı de kabul
edivorlar.
IÇoğu yabancı
Almanca öğrenmiyor
Yanı, "Yabancıların çoğu,
AJmanca'v ı öğrenmek için fazla
birçabaharcamıyor" ve"Alman-
Geriye
donüş
yok
Eski Komünist Parti'nin
devarm olan PDS,
Potsdam'daki yerel
seçimlerde
sosyaldemokrat aday
Horst Gramlich'e
yenildi.
Eskı Doğu Almanya'nın
Postdam kentinde yapı-
lan belediye seçimlerinde
PDS'nin (eski komünist) adayı
Rolf Kutzmutz yenilgiye uğradı.
SPD'nin sosyal demokrat
adayı Horst Graralich oylann
yüzde 54.5"ini alarak yeni bele-
diye başkanı oldu.
Bu seçim her ne kadar yerel
de olsa tüm Almanya tarafın-
dan ilgiyle ve dikkatle izlendi.
Çünkü secim sonuçlan eski
Doğu Almanya'daki siyasi yö-
neümi belirleyecekti. Rolf
Kutzmutz'un seçimleri kazan-
ması Komünist Parti'nin mi-
rasçılannın geri dönüşüyle aynı
anlamı taşıyacaktı. Ve bu da
Alman politıkasını ve kamuo-
yunun endişelendiriyordu. En-
dişelerini çoğaltan birbaşka ne-
dense Kıal Rolf olarak tanınan
46 yaşındakı Kutzmutz'un,
1970*li yıllarda, iki üç yıl bo-
yunca Stasi'nin gayn resmi iş-
birlikçısi olması.
Sosyal demokratlann seci-
min ilk turundan önce sadece
üç gün Gramlich'le ılgıli açıkla-
malar yaptı. Bu yetersiz tanıtı-
ma karşın Gramlich ilk tunı
geçti. Ama ikinci tur öncesinde
birçok politik güç (CDU. SPD
ve FDP) oylann Gramlich'e ve-
rilmesi yönünde birleşti. Bu bir-
leşmenin ardmda Berlin duva-
nmn yıkılmasından önce çalış-
malan diktatörlük ve baskının
bir diğer adı olan SED partisı-
nin devamı olması yatıyor.
Seçimın bir diğer önemli yanı
ekonomik: Bölgedeki sanayi
çevresi Gramlich'in seçilmesi
durumunda bölgeye yapılan
yatınmlarda büyük bir düşüş
bekliyordu. Yaklaşık 100 mil-
yon mark tutanndaki yatınm-
lann ertelenmemesi veya engel-
lenmemesi için sanayiciler
Kutzmutz'u destekledi.
PDS, sonuçlan tüm eski Do-
ğu Almanya'ya ve birleşmeden
sonra ortaya çıkan ekonomik
ve sosyal sonuçlardan memnun
olmayan vatandaşlanna komp-
lo olarak değerlendirdı. Bu de-
ğerlendirme çerçevesinde seçim
sonrasında birkaç günlüğüne
tatil yapmak için Paris'c giden
Kutzmutz partinin yöneücileri,
özellikle de parti başkanı Lot-
har Bisky ve parlementer gru-
bun başkanı Gregor Gysi tara-
fından savunuldu.
Kutzmutz'un Postdam"ı
küçük bir Doğu Almanya'ya
veya sosyalist bir adaya dönüş-
türmeyi amaçlamadığı belirtil-
di.
AlainDebove
TedavidesenfonikdevrimLondra'da bir devlet hastanesinde hastalann moralini
düzeltmek, yaşam bağlannı kuvvetlendirmek amaayla Todes
Yaylı Çalgılar Oda Orkestrası küçük konserler veriyor. Bir
yardım kuruluşu tarafından düzenlenen bu konserler,
hastalannyaşama isteğini arttınyor ve yalnız olmadığını
hıssettiriyor. Özellikle Mozart'ın müziğınin hasta psikolojisı
üzerinde olumlu etkileri olduğu saptanmış, hatta çektiklen
ağnlann azaldığına ilişkin şaşırtıcı sonuçlar alınmış.
Hastalara verilen konserlerde sanatçılar genellikle neşeli, canlı
parçalan yorumlamaya özen gösteriyor. Konser programını
esnek tutan orkestralar, hastalann tercihlerine öncelik veriyor.
ABD'de bazı hastanelerde ameliyat sırasında doktorlara enerji
vermek, güçlerini arttırmak için Barok müzik yayını yapılıyor.
Eğcr dcnemelerdcn olumlu sonuç alınırsa tüm hastanelerde
benzer uygulamalara geçilecek.
Öte yandan çeşıtlı ülkelerde uzun sürc hastanede kalmak
zorunda olan hastalann arasında herhangi bir müzik aleti
çalabilenler bir araya gelip küçük orkestralar oluşturuyor.
Hastane yetkililerinin de teşvik ettıği bu gjrişım, haslalar
arasında dayanışmayı arttınyor: hasta psikolojisıni olumlu
yönde etkiliyor. Hastalann iyileşip hastaneden cıktıktan sonra
da birlikteliİderini sürdükleri, müzik yapmaya devam ettıklen
görülmüş.
The Independent
laria ilişkiieriııi geüstirmeye
çaltşan yabancdarın sayısı çok
az" dıyebilıyorlar.
Son önermeden yola çıkarak
"Almanlaria ilişki kuramıyoriar-
sa suç yabancılanndır" gibi bir
ındırgemeye vanlamaz: doğal
olarak. Hakerete uğradıklan-
ndan. kendilerine küstahça dav-
raruldığından şikayet eden ya-
banalann önünde, Almanlarla
ilişki kurmalannı engelleyen bir-
takım dığer engeller de var. Bun-
lardan bin, yaklaşık herdört ya-
bancıdan üçünün, Almanlar ta-
rafından "rakip" olarak görülü-
yor olduğuna inanması. Bir di-
ğen ise, her iki yabancıdan bıri-
nin Almanlann "farkb" olan in-
sanlara saygı duymadıklannı
düşünmesi. Kısacası, Almanlar-
la Türk. İtalyan ve Yugoslav
asıliı yabancılar arasındakı uçu-
rum, gerçek ya da yakıştırma
birtakım u
algılamalar" yüzün-
den bir hayli derin.
Çoğu yabancının konut ve is-
tihdam sorunu pek yok.
Araştırmaya göre yabanalar
kişi başına ayda ortalama 2.000
ila 3.000 mark arasında net
maaş alıyorlar. Ortalama bır ai-
lenin aylık geliri 3-4.000 mark.
Alman ailelerinin ortalama ma-
aşı ise 4.500 mark civannda.
Aybk gelir sıralamasında İtal-
yanlar başı çekerken, Türkler
sonda geliyor. Yüzde yetmişe
varan bir oran, evinden ve işin-
den memnun olduğunu ifade
ediyor.
Yüzde 30.3'ü 25 yaşırun
altında, yüzde 84'ü ise 25 ile 50
yaşı arasında olan yabancılann
emekli sigortası tasaruflan ol-
maksızın. Alman hükümetinin
emekli maaşlannı karşılayama-
yacağmı belirtiyor. Buna rağ-
men. yabancılann sadece yüzde
1 l.l'ı emekli maaşı alıyor.
Alman hükümetinin ya-
bancılar politıkası ise hep bir
ağızdan yeriliyor. İtalyanlar ve
Yugoslav asıllılar arasında 49.
3'e yükseliyor. Araşurmayı
yanıtlayan her iki yabanadan
bin. Bonn'da özellikle yabancı-
lann sorunlan ile uğraşan büro-
nun varlığından haberdar bıle
değil. Bunun bır nedenı ise, ha-
berdar olmalannı sağlayacak
tanıtım kanallanna bugüne de-
ğin pek önem verilmemiş olun-
ması.
IAlmanlar fsiami hayat
tarzuu anlamıyor
Türklerin Alman toplumu ta-
rafından diğer yabanalara
oranla daha az kabul görmüş ol-
malan. Almanlann İslamı hayat
tarzını anlayamıyor olmalanna
bağlanıyor. Oysa araştırmanın
sonuçlanndan bırine göre 24-39
yaşlan arasındaki yabanalann
yüzde 66'sı Almanlar tarafından
kabul gördüklenne ınanırken.
59 yaş yukansında bu oran yüz-
de 80'lere varabiliyor. Kimbilir
belkı de yabanalann aküf ha\a-
ta siyasi, ekonomik ve kültürel
katıbmlan ileri yaş dolayisıvla
azaldıkça Almanlar. ilişkilerin
gelıştınlmesinden daha az ra-
hatsız olmaya başlıyorlar.
Almanya'ya sığjmnak isteyen
yabanalar konusunda ise
araştırma, şaşırtıa bır tablo çizi-
yor "Ahnanyalı" yabanalann
yüzde 53.8'i, sadece siyasi
sığmma taleplerinin kabul cdil-
mesi taraftan iken. yüzde 26.9"u
iltıca dalgasına set çekilmesi ge-
rektığinı düşünüyor. Asıl sürp-
riz, iltıca hakkının tamamıyla
kaldınlması gerektiğini söyle-
yenlenn oranında. Bu oran. her
türlü iltıca talebının kabul edil-
mesini savunanlann oraruyla
eşit: Yüzde 9. Ekmeğmın pay-
laşılmasını istemeyenler sadece
Almanlar olmasa gerck.
Focus
AtnumkasahısınaHintübaşkan
Y
abancı topraklardan gelenlerin
Almanya'da işyerlerinde yüksek
konumlara ulaşmalan, toplum
içerisinde saygınlık kazanmalan pek
olağan sayılmaz. Bu yüzden Dr. Ra-
vindra Gujjula, yaşadıklanyla oldukça
alışılmadık bir örnek oluşturuyor.
Gujjula, pazar günü, Altlandsberg
belediye başkanı secilerek Alman poli-
tik tarihine adını yazdırdı. Ülkenin bü-
yük bir kesıminde hoşgörüsüzlüğün ve
ırkçı şiddetin hüküm sürdüğü şu günler-
de, Gujjula'nın belediye başkanlığına
secilmesi. önyargılann sağduyuyu ta-
mamen yok etmediğinin bir göstergesı
kabul edilebilir.
Daha önce bazı Alman topluluklann-
da İsviçre ya da Avusturya kökenlilerin
belediye başkanlığına seçildiği olmuştu.
ancak başka kıtalardan, başka kültür-
lerden insanlar, geçtiğimiz pazar günü-
ne kadar hiç bu göreve gelmemişti.
Gujjula dışında, başka bir kültürde do-
ğup da bu ülkede resmı bir göreve seçi-
len topu topu bir kişi daha var. Kürt
kökenli İsmail Hakkı Koşan, Bcrlın kent
konseyinın bır üyesi.
Hastalan ve tebrik ziyaretlerini kabu-
le ara veren Gujjula, "Bu aralık. Alman-
Daha önce bazı Alman topluluklannda İsviçre ya da
Avusturya kökenlilerin belediye başkanlığına seçildiği
olmuştu, ancak başka kıtalardan, başka kültürlerden
insanlar, geçtiğimiz pazar gününe kadar hiç bu göreve
gelmemişti.
ya'ya gefiştmin 20. yıl dönümü. Seçim so-
nuçian, bûrada > aşa> an insanların bana
verebilecegi en güzel armağan" diyor ve
ekliyor:
"Secmenler, açık bir isaret verdi. İş
kendi yerel liderlerinin secinıine geldi mi,
renklerin önemini kav bettiğini söv lediier.
Bu, ulusal politikayı da etkilemeyi ba-
şanrsa, o zaman her şey düzelir."
Gujjula (38). Hindistan'ın Haydara-
bad kentinde, Doğu Almanya'da tıp öğ-
renımi görmek üzere burs kazandığı-
nda, daha onsekizindeydi. Hındistan
hükümeti Doğu Almanya ve öteki ko-
münist ülkelerle yakın ilişki içerisindey-
di.
Gujjula, ülkeye gelişınden kısa bir
süre sonra. Leipzig'de yürürken
tanıştığı bir Alman kadınla evlendı. Bu
evlilikten iki çocuklan oldu. Gujjula,
eğitimini bitirdikten sonra Almanya'da
kalmaya karar verdı ve ailesıyle birlikte
Altslandberg köyüne yerleşerek, bir kli-
nikte doktor olarak çalışmaya başladı.
1989 martında, kasaba konseyine gi-
rebilmek için seçimlere kaiılmak istedi.
Doğu Alman yasalannın, adaylığına
olanak tanımasına karşın, seçimlere
katılmasına izin verilmedi. Dahası,
E^on Krenz'c yolladığı protesto mektu-
bu yüzünden işinden de oldu. 1990
martında yapılan seçimlere katıldı ve
kolayca kazandı. Aynı günlerde, bir
muayenehane açarak. zorunlu ışsiziiğe
son verdi.
Gujjula doktorluğu bırakmak niye-
tinde değil. Seçim kampanyası sırasında
hastalannı, seçilmesinin doktorluğuna
son vermeyeceğine ikna edebilmek için
hayli ter dökmuş.
Gujjula, nazik, akıllı, örnek bir dok-
tor olarak tanınıyor. Çocuklan hastala-
nan anne babalardan gelen tclefonlarla.
gecenın bir yansı isteyerek yataktan
kalkıyor.
Bir dükkan sahıbi "İnsanlar onu,
yardımse\er, i\ i bir insan olarak göriiyor.
Ona karşı hiçbir ön>argı yok" diyor ama
biraz da olsa var.
Arabasmı, kent konseyi binasının
yakınlanna parkeden yaşlı bir Alman
"Es ist eine grosse Sauerei" (Leş gibi
kokuyor) diyor homur homur ve devam
ediyor: "Almanlann kendi tükelerine hiç
saygısı kaunadı. İ ikemLzi kendi elleri-
mizle yabancılara teslim ediyoruz. Ben
NVehrmacht'ta çarprştm. Size şu ka-
dsurını sö>leyeyim, Alman askerleri bu-
nun için ölmedi."
Oy sayımlan, böyle düşünenlenn
azınlıkta kaldığını gösteriyor. Gujjula
617 oy alırken, Başbakan Heunut Kohl-
un Hıristiyan Demokratik Birlığı'nden
rakibi 320oyda kalmış. Kasaba sakınle-
n. oy kullananlar arasında Alman ol-
mayan tek kişinin Gujjula olduğunu
söylüyor.
Stephen Kinzer
S | | f c S
A1NKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Keşkekçinin Keşkek
Kepçesi...
Torbalı, Yazıbaşı, Aliağa ile ödemış'e şöyle bir uğrayıp,
gözucuyla sorunlara baktım ya, bunda başka yazılarda gö-
rulmeyecek bir yöntemı de uyguladım. Elimden geldığince,
daha çok ad yazdım, adlara yer verdım. Kendimce bir nede-
nım de var, şöyle düşünuyorum:
- Benim tanışıp konuştuğum bu kişiler, kendi topluluklan
içinde, bir yerleri olan kişiler. Onları görmezden gelemem.
Birkaç tümceyle geçıştiremem.
Yazıbaşı ndan sonra, Torbalı da belediye çalışanlarının,
Başkan Eıtan Ünver ile meclis uyelenne verecekleri yeme-
ge katılmak vardı. Yemek, Bakraç'taydı Yemek daha son-
raymış da, gelıyorum, dıye öne alınmış birkaç gün. Vardığı-
mızda tum masalar dolmuş; bir köşede bızlere, Belediye
Başkanı Ertan Unver ile eşı Necmiye Ünver e yer ayırmışlar.
Oturduk, masamız sonra buyudu Masamıza yakın oturan-
lardan kımilerı şöyleydi: Belediye Başkanvekılı Erkan Giray,
Belediye Meclısı uyesı, TOTAŞ ve Torbalı Spor Kulubu Baş-
kanı NazıfSelçuk, DYP'lı Belediye Meclisı uyesı Asuman Al-
onay, yıne Belediye Meclis uyelerınden Hasan Akın ile Bekir
Şenol, savunmanlar Beyhan Sayır ile Dicle Turan, Metropo-
lıs Dosttarı Oerneğınden Nurgül Mimaroğlu, Tarım Kredi
Kooperatıfleri Yönetim Kurulu uyesı Günay ANmay.
- Bir kadeh rakı yararlıdır! diyen NuretÖn Sdzen'ı dın/eyip,
rakı ıçıyorum. Bakraç'ın yönetmenı Abdullah Altndağ, her
gidişimde olduğu gıbı, bu kez de, otlu yıyecekler pişirmiş.
Karnabahar, arapsaçı, tumu ot Bırı şoyle dedi:
- önce kokla, sonra otla! Yani, yiyeceğini seç" demek.
Abdullah Altındağ, 8 Ocak'ta, Bakraçta kızı Nigar'ı evlendirı-
yor.
En kıvrak oyun havalan çalınıyor, herkes ortada Bır ara
dans müzıği çalarken, Belediye çalışanlarından MeraJ Btâ-
du, seslendı:
- Mustafa Bey, benimle dans eder misiniz? Sizi dansa kaJ-
dıracağım!
- Aman efendim, ben size geliyorum!
Meral Buldu, cıva gibi; o gece en çok oynayanlardandı di-
yebilirim. Çok da şırın. Soyadı "Buldu" ama, rnutluluğu pek
bulamamış, evlenıp ayrılmış Çiçek Sürgüvenç de öyle.
1994'te mutluluğu bulmalarını dılerım.
Ertan Ünver, DYP lı Belediye Meclısı üyesı Asuman Ha-
nıma "Tansu Hanım!"diyor. O da ona "Karayalçın!'.'DYP-
SHP ortaklığı, Torbalı'ya boyle yansıyor.
Torbalı'da "DeccalAhmet"\ (Öğüt) goremedim. "Ermo"yu
da (Arabacı Ramazan) oyle.
Gündemimızde Aliağa var; Aliağa Belediye Başkanı I
Ükü'nün duzenlediğı toplantıda konuşacağız, Ertan Ünver'le
ikimiz. Bır çay ıçimı Hakkı Ulku'nün odasında oturduk.
Aliağa'nın belediye bınası guzel. Kıtaplığına gıtfık. adını "Na-
dir Nadi Kitaplığı" koymuşlar. Buyük, başlarında bir bayan,
çocuklar an kovanında gibi, kıtaplara yumulmuşlar. Nadir
Nadı Kitaplığı nda cıltlenmış, uç kıtabımı "Gun Ola Harman
Ola"larla, "Kılçıklı Balıklar'ı-getirdı kitaplık yönetmenı, im-
zalamam ıçın. İnsan öyle duygulanıyor kı. Nadır Nadı, göre-
cektı bu kitaplığı!
Alt kat konuşma salonu. Yakınlardaki belediye başkanları
gelmışler. Dıkılı Belediye Başkanı Osman Özgüven, Foça
Belediye Başkanı Nihat Dlrim, Seyrek Belediye Başkanı
Nurgül Uçar, SHP Aliağa llçe Başkanı Süleyman Göral, SO-
DEP ile SHP yönetim kurullarına emek vermış Rtdvan Burte-
çhı, Tüm-Bel-Sen Izmır Şube yonetımı ile SHP'nın Aliağa
gençlik örgütünden gençler doldurmuşlar bıle salonu. Bizım
Cumhuriyet toplantı saatını 18.30 yazmış, oysa 13.30'da top-
lantı. N'olacak şımdı? Salon da kalabalık. Başkan Hakkı Ülkü:
- Cumhuriyet'te toplantı saati yanlış çıktı ama, biz çağrılar
yapm/ştık; ayrıca belediyehoparlörüyle duyurularyaptık; ka-
labalık toplandı. dedı.
- Peki, akşam 18.30'da gelenler olursa! diye geçiriyorum
usumdan. Kalabalıklara konuşmasını da sevmem' Bizim
Uğur, "Ekmekçı, gezicivaızleredöndük>Heryeregidiyoruz"
derdı Nadir Nadı de, yazarları boyle konuşmalara çıkınca,
"Sizler. şifahi yazar oldunuz!" dermış.
Başkanlarla, "medya basın"\n durumunu görüşüyoruz.
Nurgül Uçar. gazetecı Başkan
- Ben belediye başkanı olalı, gazete okumuyorum! diyor.
Dıkilı Belediye Başkanı Osman özguven, Ankara da Kızı-
lay'da, Çocuk Esırgeme Kurumu salonunda, çok guzel bır
doğa fotoğrafları sergısının açılışına onculük ettı, katkıda bu-
lundu. Ayrıca, "Köy Enstrtüleri" uzerıne açtığı yarışmanın ıki
kıtabını yayımladı Aliağa ya gelen Bakırçay yoresı başkan-
ları, bu seçimlerde de başkanlığı kesın kişiler. Konuşmaian-
mızı yaptık Ertan Ünver'le, SHP Aliağa Gençlik Kolları Baş-
kanı Birsen Tüzün, çıçekler. Hakkı Ülku de plaketler verdi;
oradakılerle kucaklaşıp ayrıldık. Ver elıni Odemiş!
Akşam olmuştu. Odemiş e ilk kez gıdıyordum. önce, öde-
mış ılçe merkezınde buluştuk Alev Coşkun'la, belediye baş-
kanlarıyla, oradanarabalarla Bademhye "DereRestorant'-
a geçtık. Çok güzel yer. Cumhunyet ten Aiev Coşkun
Odemışlı. Odemış'ı de öve ove bıtıremıyor "Keşkek"geliyor
sofraya, ilk kez yıyorum "keşkek'ı. Tekerlemesinı bılıyor-
dum: "Keşkekçinin keşkeklenmiş keşkek kepçesi!" Yemek-
teki belediye başkanları da şöyle:
M. Hıfzı Aslankaraoğlu (Bırgı). M. Selcuk Bilgi (Bademli),
Mustafa Zeybek (Zeytinhk-Golcuk), Raştt Şen (Kaymakçı),
Hilmi Köleci (Ovakent), Kamuran Açıkalın (Konaklı). elbette
Kambersız olmaz Ertan Ünver (Torbalı). SHP II Yönetim Ku-
rulu üyesı Mehmel Oülge ile Mehmet Birlik de aramızda.
"Keşkekçinin kepçesi" ne guzel. kanştırıp duruyorum!
(Merak edenlere: Keşkek, dovme buğdayla, yağsız dana
etındenyapılırmış.)
BULMACA
SOLDAN SAĞA:
1/ XX. yüzyıl başlannda
resim, heykel ve edebiyat
alanlannda etkili olan
akım. 2/ Eyerin iki yanın-
da asılı bulunan ve ayak
basmaya yarayan demir
halka... Bemardo Berto-
lucci'nin bir fılmi. 3/ Sa-
nı... Eskı Yunan kentle-
rinde pazaryeri. 4/ Taze -,
soğan ve marulla pişirilen
kuzu eti yemeği. 5/ Sat- 8
rançta bir taş... Briçte, bir „
roberi oluşturan iki bö-
lümden her biri... Tavlada bir sayı.
6/ Gemilerde ağır yükleri taşımak-
ta kullarulan, iki tekerlekli el ara-
bası... Mersin yakınlannda kurulu
petrol antım tesisi. 7/ En çok, en
yüksek... Soyundan gelinen kimse.
8/ Haylaz, serseri. 9/ Yeralünda
geçitler bıçiminde oluşturulan ve
ölüleri koymak için gizli gjrintilen
olan mezar yapılan.
YUKAR1DAN AŞAĞIYA:
1/ L'ğursuz. 2/ Üye... Kimi to-
humlanmış bitkilerin uç bölümlerinden çıkarak havada uçuşan
pamuğumsu parçacıklara venlen ad. 3/ Balya... Para vermeden
alman şey. 4/ İki tarla arasındaki smır... Gidiş. 5/ Amazon böl-
gesindc bataklık sık onman... Yapma. etme. 6/ Doğu Karade-
niz'de bir dağ ve geçit... Bir renk. 7/ Kemiklerin yuvarlak ucu...
Tropikal bölgelerde yetişen ve yumrulan besin olarak kullanı-
lan bir bitki. 8/ İslam inancına göre kıyamet günü bütün ölüle-
rin dirilerek toplanacağı yerin adı. 9/ Yapraklann düz ve parlak
böJümü.. Başörtüsü.