22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 KASIM1993 ÇARŞAMBA CUMHURfYET SAYFA DU1VYADAN Türkiyeve Yunanistan silahlanıyöf ^ÇOURRIER N ATO'ya üye iki ülke, Türkiye ve Yunanistan arasındaki re- kabet aıtıyor. Bosna-Hersek savaşıyla yeniden alevlenen düş- manlıklan bugüne kadar hiç görül- memiş derecede silahlanmayla de- vam ediyor. Bosna-Hersek soru- nunda Yunanistan Sırplan destek- lerken Türkiye Müslümanlardan yana olduğunu açıkça ortaya ko- yuyor. ABD ve Batılı mütefiklerce des- teklenen Türkiye ve Yunanistan ge- niş çaplı bir silahlanma yanşına gir- di. Bu yanşın hızını değerlendiren bazı araştırmacılar. geleneksel uyuş- mazlıklannın ve belki de eski Yu- goslavya'dakine benzer bir çaü- şmarun ortaya çıkmasından cekini- yor. Geçmişte Kıbns'ın ve Ege deni- zi'nin kontrolü için çaüşan NATO üyesi bu iki devlet, geçtiğimiz yıl dünyanın en büyûk askeri donanım alıcılan olarak ortaya çıktı. Her ikisi de güçler dengesini koruyarak ordu- lannı yenilemeye ağılık veriyor. 1990'da imzalanan Avrupa Kon- vansiyonel Güçler Antlaşması'na uygun olarak ABD'den ve Alman- ya'dan, NATO'nun Güney kanadı- ndaki ülkelere uygulanan yüzlerce adetlik tank. helikopter ve top transferinden yararlanan bu iki ülke ayru anda ağır saldın silahlanna para odemeden sahip olmayı ba- şardı. Sırplar ve Yunanlar arasında- ki geleneksel dostluğa ve Bosna Müslümanlanyla Türklen birleşti- ren sıkı bağlara karşın, iki ülke bu- güne kadar. kendilerini aamasız et- nik çatışmalara sokacak girişimler- den kaçındı. Ama Batılı arastırma- cılar soğuk savaş sonrasının yeni bir ikileminin ortaya çıkmasından en- dişelenmeye başladı: Gittikçe öne- mini ve gücünü ürttıran Yunanistan ve Türkiye taraftndan yapılan aske- ri donanım NATO'nun ileri sürdü- T A. ürkiyeve Yunanistan 1992 yılında dünyanın en önemli silah alıcılan oldu. NATO, bu iki ülkenin giriştiği korkutucu boyutlardaki silahlanma yanşına göz yumuyor. ğü gibi bölgesel ıstikran mı destekli- yor? Yoksa iki ülkeden birinin ulu- sal çıkarlannın tehlikede olduğunu hissetmesi ve bir Balkan Savaşı'na gjrmesi durumunda, olaylann şid- detlenme olasıhğı mı var? İki yıl önce Yugoslavya'nın dağılma- sından bugüne kadar NATO için olabilecek en kötü senaryo bölgede- ki çatışmanın Türkiye ve Yunanis- tan'ın karşı cephelerde yer almak zorunda kalmalanna kadar yayı- lması. Balkanlann etnik ve dini birleş- mesınin açmazı içinde. Ortodoks Yunanistan ve Müslüman Türkiye arasındaki rekabetlerin yelpazesi sonsuz gibi görünüyor. Batılı araştı- rmacılar Arnavutluk"un durumun- da da endişeleniyor. Arnavutluk Türk-Y'unan ilişkilerini kopartacak son olayı oluşturabilir. Yunanistan, bu yaz. Yuhan asıllı bir Ortodoks papazm sırurdışı edılmesıne karşılık olarak binlerce Arnavut göçmeni sırurdışı etti. Bugün Müslüman Ar- navutlar intikam almak için yanıp tutuşuyor. Bu arada Müslüman Ar- navutlann Bosna'daki dindaşlan gerilla taktiklerini kullanarak Orto- doks Sırplara karşı verilen savaşın şiddetini artunrmayı düşündü. Bu- radaki amaç kendı yanlannda olan Türkiye'nin ve diğer Müslüman ül- kelerin dış müdahalesine neden ol- maktı. Eğer bu iki yanh gerilim düşseydi. Türkiye ve Yunanistan, Ege De- nizi'ndeki kıta sahanlığı. Kuzey Kıbns'taki Türk işgali ve Trakya'- daki Türk aanlığın sıvil haklan konulanndaki uyuşmazlıklannda bugünkü bekleme durumunda ol- mazdı. Herşeye karşın bu gergin durum Batılı hükümetlerin büyük miktar- lardaki modern silahlannbu ülkele- re verilmesini önlemedı. İçinde bu- lunduklan ekonomik zorluklanna karşın silah alımı için geçen yıl Yunanistan 2 milyar dolar, Türki- ye'yse l .5 milyon dolar harcadı. Her iki ülke de ordusunu venilerken ve yeni silah alırken Avrupa Konvan- siyonel Güçler Antlaşması'ndan ya- rarlandı. "Çağlayan" adıyla bilinen bu antlaşma. merkezi operasyon alanından. yani Almanya'dan uzak- taki müttefık ülkelere tank, top ve helikopter transferine izin veriyor. Antlaşmaya göre. bu transferden ya- rarlanan ülkeler her yeni silah alımı- nda. donanımlanndan eskimiş olanlannı, aynı oranda. yok etmek- le yükümlü. Ama bu sistem Türki- ye'de ve Yunanistan"da değişime uğrayarak ağır silah stoklannın art- masına dönüştü. Türkiye'nin ve Yunanistan'nın donanım stoklannın şaştrtıa bir şe- kilde artüğını belirten Londra Stra- tejik İncelemeler Uluslararası Ensti- »üsü'nde Avrupa'da silahlanma uz- manı AJbay Mike Dewar, iki ülke- deki yeni silahlann yüzde 75'inin Çağlayan Programı çevçevesinde te- min edildiğini tahmin ediyor. NA- TO'nun araştırmacılan. Çağlayan Programı'nın her iki ülkenin de ken- dı güvenlik sorunlanru çözümkye- cek modern ve yeterli donanıma sa- hip olmasını garanti altına alarak, bölgesel istikran güçlendinmek için tasarlandığını belirtiyor. Türkiye'yi çevreleyen Ermenistan, Azerbay- can, Irak gibi ülkeler ya savaş halin- de yada birbirlerine düşmanlar. Bu durumda Türkiye NATO'dan bü- yük ölçüde yardım alıyor. Buna karşılık NATO, iki ülke arasındaki güçler dengesini ve birük içindeki si- - yasi banşı bozmamak için Yunanis- tan'a da eşit ölçüde yardım ediyor. 1992 yıhnda Yunanistan 59O'ı Amerikan M-60 ve 170'i Alman Le- opar tankı olmak üzere 760 tank, 203 mm.'lik 70 adet Amerikan mah top ve 3 adet Adams destroyeri aldı. Aynca F-104 avcı uçaklanndan oluşan iki fılotillanın yerine Fran- sa'dan alınan Mirage 2000'ler kon- du. Türkiye'yse I992'de 700 adet M-60 tankı. 72 Amerikan topu ve 15 yeni Cobra saldın helikopteri aldı. Aynca uçak filosuna, McDonnell- Douglas lisansıyla ürettiği F-16 sa- vaş uçaklanndan oluşan 6 filotilia ekledı. Bağımsız bir örgüt olan İngiliz- Amerikan Güvenlik Haberalma Konseyi raporuna göre NATO, son üç yıl içinde Türkiye'ye ve Yunanis- tan'a 25 fırkateyn, 130 saldın heli- kopteri, 2500 tank ve yaklaşık 1000 ağır top parçası verdi. Rapor bu yardımlann, Eski Yugoslavya'daki anlaşmazlığın artması riskini önle- meyi amaçlayan ve Türk-Yunan ge- rilimini arttıran Batı siyasetini yıktığı belirtilerek sona eriyor. Bir başka endişe vericı nokta da bu do- nanımın bir kısmmın Yunanistan'ın veya Türkiye'nin ilişki içinde bulun- duğu kişilerin eline geçmesi. Bu du- rumda Batı tarafından eski Yugos- lavya'ya konan silah ambargosu- nun işlerliği ortadan kalkacak. Bölgeyi kanştıran dini ve etnik "kin"e karşın bazı savunma uzman- lan, Türkiye'nin ve Yunanistan'ın tutumlannın gelecekte bir Balkan Savaşına neden olmayacağı görü- şünde. NATO'nun planma eski so- rumlulanndan Simoü Lunn bir tek tarafın silahlanmasırun daha tehli- keli olacağını belirtiyor: "önemli olan dengedir. Bir ülke ancak çıkar- ları tehlikede olduğu zaman savaşa girer. Bugün için hiçbirinin askeri bir girişimdcn çıkan yok. Ayrıca ne Tir- kiye'nin ne de Yunanistan'ın savaşma isteği var." Vietnam'da 4 Bucüst keşiş hapiste D ört muhalif keşiş Vietnam Savaşı'ndan beri yapılan en büyük tophj gösteriyi kışkı- rtmakla suçlandılar ve üçle dört arasında değişen hapis cezalanna mahkûm edildiler. Hanoi hükümetini Budistlere baskı uygulamakla suçlayan keşiş- ler. mayısta yapılan gösteriye sah- ne olan Hue kentinde yapılan du- ruşmadan sonra hüküm giydiler. Tanıklar gösteri sırasında kentin merkezi bır kesiminde toplanan binlerce kişinin, Vietnam'ın ana kuzey-güne> yolunda trafiği saat- lerce tıkadıklannı söylediler. Ola> sırasında. küçük bir grup. hüküme- te ait bir aracı ters çevirmişler ve araç alev alarak yanmıştı. Bu, Viet- nam'da oldukça az rastlanan bir hükümet karşıtı eylemdi. Gösteri, sözü edilen kesimde başkeşişleri olan Thich Tri Tuu'- nun tutuklandığından kuşkulanan keşişlerin oturma eylemiyle baş- ladı. Tanıklann beÛrttiğine göre keşişlerin çevresini saran geniş bir kalabauk da protestoya katıldı. O sırada aslında tutuklanmamış olan başkeşiş 24 mayıs gösterisini kışkırtması nedeniyle göz altına alındı. Yargılama sonucu 4 yıl ha- pis cezası aldı. Keşişlerden biri Thich Hai Tang da dört yıl hapse mahkum edildi. Diğer iki keşiş, Thich Hai Thinh ve Thich Hai Chanh de üç yıllık hapis cezasına çarpunldılar. Muhalif keşişler çeşitli insan haklan gruplan ve ABD Kongre üyelerinden geniş bir kamuoyu desteği aldılar. Senatörler keşişlere yapılan rnuamelenin Vietnam ile ABD arasındaki diplomatik ve ti- cari ilişkilerin düzelmesine yol aça- cağını söylediler. Senatör Bill Bradley. Dışişleri Bakaru VVarren Cristopher'a geçen hafta gönderdiği mektupta, keşiş- lerin "şiddete başvurroaksızm yalnn zca dinsel inançlaımı dile getirdikle- rini" beürttı. "ABD ve Vietnam iliş- küerim normalleştirmeye doğru gi- derkea, insan haklarına saygı ABD- Vietnam diyalogunun vazgeçilmez bir parçası olmalıdır" dedı. I20 yıldır hükümet karşıtı ilk gösteri Hue'deki 24 mayıs gösterisi. daha önce halk hükümet karşıtı buna benzer başka hiçbir eylem yapmadığından Hanoi'deki dip- lomatlar arasında yoğun spekülas- yonlara yol açtı. Pazartesi günü yargılanmalan tamamlanan keşişler. hükümetin bütün etkileme çabalanna karşı uzun bir zamandırdirenen muhalif bir mezhep olan Birleşik Budist Kilisesi'ne mensup.Bu kilise Ku- zey Vietnam'ın 1975'te güneyi isti- la etmesiyle kurulmuştu. 24 mayıs gösterisine kadar geli- şen tepkiler, olaydan birkaç gün önce Vietnam'ın en kutsal sayılan Budist tapınaklanndan Linh Mu Pagoda'da birinin kendisini kur- ban etmesiyle başlamıştı. Bu inti- hann nedenleri şu an hâlâ belirsiz. The New York Times ı Amerika'da din çok, amaTannbir T oplumbilimcilerin uzun araştırma ve incelemelerinin sonucunda ABD'nin, sana- yileşmiş; Baü toprünılan içerisinde en dihdâr' ülke öldüğu ortaya çıktı. Amerikahlann yüzde doksanı Tann'ya inandığını belirtirken, yansı günde en az bir kez dua ettiğini öne sürüyor; yüzde 4O'ı haftada bir dini törenlere katıldığıru kaydediyor. Tüm bu dinsel etkinliklerin dışanya karşı laik bir görünüm sergileyen bir toplumda geçiyor olması bilima- damlannın ilgısini çekiyor. Bu olguyu uzmanlar nasıl değer- lendiriyor? Newsweek Dergisi'nin son sayısında çıkan bir yazı, Ameri- kahlann dini eğilimleri üzerine yapı- lan son kamuoyu araştırmasımn so- nuçlannı açıkiıyor. Bilimadamlan "kiliselerin ayn- Imasf'nı başlangıç noktası olarak kabul edip, ibadet özgürlüğunün or- taya çıkmasıyla l ,500 den fazla mez- hebin mantar gibi bittiğini belirti- yor. Son günlerde bu konuda yürü- tülen araştırmalar, ABD'nin gele- neksel laik görünümünün gerçek >oizünü gözler önüne seriyor. Eskiye oranla daha yeni yöntem ve daha gerçekçi sorularla yürütülen araştı- rmalar, ABD'de çok küçük bir aanlığın dini ciddiye aldığını göste- riyor. Sömürge döneminde pek çok Amerikalı kiliseye gidiyordu. Bu- gün ıse kiliseye gittiğini iddia eden çok kişinin doğruyu söylemediği or- taya çikıyor. Galiup Araştırma Şir- keti'nin belirttığine göre. Amerikalı Protestanlann yüzde 45'i ve Kato- liklerin ise yüzde 51 "i haftada bir ki- liseye gjttiklerini öne sürüyor. Ne var ki, Amerikan Sosyoloji Dergisi'- nin aralık sayısında yayınlanan bir araştırma, pazar günü kiliseye git- tiklenni söyleyen kişilerin yansınm doğruyu söylemediğini ortaya çıkanu. İsa Birleşik Kilisesi'nden DİN COĞRAFYASI Eyaletlerde dini gruplâr DİNSEL İNANÇLAR Oregon: %17 dinsiz Minnesota, Kuzey ve Güney Dakota: J Oçtebiri ~ .utherya Califomia Çoğunluk protestan Dallas'ın yansı Baptist, yansı Metodist Metodistler ülkenin her yanına dağılmış en yoğun olduklan bölge Delaware Yahudiler New York, Florida ve Massachusetts'de ya^ıyor BUNLARIBİLİYOR MUSUNUZ? Kokj mezunlan kolejeğitimi almayanlara oranla daha dindar. YoksuUar dindarlara oranla daha a: ibadet ediyor. Arap-Amerikahlann tümü Müslüman olmadığıgibi Amerikalı Müslümanların çoğunluğu da A rap değil. İrlandahlar Protestan dinini tercih ediyor. Katolik İrlandahlar daha a:. Afrikah-Amerikahlann çoğu Katolik. Siyah Katolikler beyaz Katolikler gibikolej mezunu. KoreB Amerikahlann çoğu Presbiteryen. Amerikah Yahudilerin dörtte biri dinsiz. İspanyoUar A merikan Katoliklerininyüzde 14 ünü ojusturuyor. L'ruteryanlar arasında bosanma oranı çokyüksek. Doğu Ortodokslan arasında boşannıa oranı çok düşük. Yahudiler ve KatoSklerfarkh dine bağlı kişilerle evlendikleri zaman dinleri değiştirmeye pek yanasmıvor. San Frandsco 'dakiBatı Körfezi Bölgesînde Hrisüyan nüfusun ioplam nüfusa oranı çok düşük. C.Kirk Hadanav 'ın yönetiminde toplumbilimcilerin yürüttüğü bir araştırma, Protestanlann yüzde 20"- sinin ve Katoliklenn yüzde 28'inin pazar sabahlan kiliseye gittiğini or- taya çıkartıyor. Bu yüzdeler kiliseye gelen kişilerin tek tek sayımı sonun- da elde edildi. Araşürmada görev alan Mark Chaves kiliselerde bu ka- dar az kişinin boy göstermesini şöy- le açıklıyor:"KUiseye gitmek dinsel yönden olumlu bir darranış olarak değeriendiğinden, insanlar gerçekten ghmeseler de kiliselerdeki dini tören- leri izleme>i arzu ediyorlar." ABD'de bugüne kadar medya ta- raftndan yürütülen kamuoyu yokla- malan, bilimsel bir temele dayanmı- yordu. Genelde telefon araahğı ile sorulan sorulara baştan savma yanıtlar veriliyordu. Dine gerçekten inananlar ile sözde inananlar arası- nda kesin bir ayınm yapılamıyordu. Amerikan Katolik Kilisesi Başkanı Piskopos VVilliam H. Keeler, dinsel konularda yürütülen kamuoyu yoklamalannda alınan yanıtlann enine boyuna aynntılı bir şekilde de- ğerlendirilmesi gerekliliğini işaret ediyor. Tannnın Birleşrirdiği tlus adını verdıkleri kitapta, Barry A. Kosmin ve Seyroour P. Lachman. 113 bin kişinin dinsel konulardaki Fıkirlerini derleyip yayunladı. Söz konusu kitapta Amerika'nın dini haritasım çıkartan bilimadamlan, her eyaletin farklı dinsel eğilimler sergilediğini ortaya koyuyor. Kato- likler. New England bölgesindeki üç eyalette yoğun olarak bulunurken, Baptistler güneyde çoğunluğu oluş- turuyor. Amerikahlann yüzde 6O'ı Protestan; geri kalanlann çoğu Bap- tist ve Katoliklerlerden oluşuyor. Utah ve Idaho Mormon bölgesi ola- rak tanınıyor. Lutheryanlar ise Or- tabatı'da toplanıyor. Yüzde 8.2 oranındaki dinsizler, Pasifik Okya- nusu'nun kuzeybatı kıyılannda, yu- kan New England ve Güneybaü'- daki çöllerde yaşıyor. Diğer taraflan Batı'daki küçük toplumlar yerleşik bir kiliseden yoksunlar. Yüzde 43'ü Katolik olan New York, Hıristiyan olmayanlann en yoğun olduğu böl- ge. Tannrun Birleştirdiği Ulus adh çakşmanın önemi. Amerika'daki azırtlık dinJerine ve etnik ilişkilere ilişkin şimdiye dek bilinmeyen pek çok gerçeği ortaya çıkarmasından kaynaklanıyor. Orneğin 8 bin dola- yında Amerikahnm cadılara inandığı, Asyalı-Amerikaülann üçte birinin Hıristiyan olduğu ileri sürülüyor. Kiliseye giden siyahlann yüzde 70'inin kadınlardan oluştuğu; değişik dinlerden kişilerin evlen- mesine karşın, Amerikan aılelennin yüzde 78'inin tek dine bağh olduğu ortaya çikıyor. Araştırmanın açıga çıkardığı gerçeklerden biri de iyi eği- tim almış Amerikahlann dinsel yön- den liberal olmalan. Katolikler ge- nel olarak gelir düzeyi yüksek ke- simden geliyor. Dört binden fazla Amerikahnm katıldığı başka bir çalışma şu carp«cı sonuçlan ortaya koyuyor: 18 yaşı- ndan büyük Amerikalılann üçte bir dinsel yönden laik bir yaklaşım ser- giliyor; yüzde 22 ise "orta derece" dindar; y^zde 29 kağıt üzerindc bir dine bağh görünüyor. Kısaca 36 milyon yetişkiri Amerikalının yamı- zca yüzde 19'u gerçek anlamda din- dar. Tüm bu çalışmalar ABD'de laik Amerikalılar ile dindarlar arasında bir kültür çatışmasının söz konusu olduğunu gösteriyor. Üçte iki ço- ğunlukta olan laikler grubu, örgüt- lenmedikleri için inançlı Amerikalı- lar kadar etkin olamıyorlar. Fransa Amerikan kültürünün istilası altında D inolar, kültürlerinin yok ol- masmdan endişelenen Fransızlar için bardağı taşı- ran son damla oldu. Fransızlann caddelerdeki ilan tahtalannda ve ül- kedeki 279 McDonald's şubesinde sürekli burun buruna geldiği"Jaras- sic Park" dinozorlan Fransız kültü- rel, ü'cari ve stratejik dayanaklannın artjk gevşediği inancını doğurmaya başladı. Endişelerin ardmda de Gaulle'- ün"belli bir Fransa düşüncesi" şek- linde ifade ettiği. sınırlan belirsiz an- cak belirsizliğjne rağmen her yerde kendini hissettiren bir kavram var. Bu belli düşüncenin Fransız ulusu- na özgü bir üstünlük duygusunun yanı sıra düşünce ve sanat dünyasın- da önemli bir yere sahip olma arzu- suyla büyük ilgisi var. Le Figaro'nun edebiyat eleştir- menliğini yapan yazarJean-Marie Rouart. "Fransa'nın büyûk bir proje- ye gereksinimi var. Herşeyin üstünde yer alıp. herkesi saracak bir misyon. Napolyon, bizi Avrupa'nm bir ucıın- dan diğerine götürdü. De Gaulle hize dfişler verdi. Bugün ise hiçbir şeyimiz yok. Ya da daha doğrusu günümüz dünyasmm tek yasası hah'ne gelen Amerikan tnad- deciliği ve ticari gelenekleri var" diyor. "Jurassic Park" bu genel yasayı tamam- layan unsurlar- dan biri olarak görüldüğü için geçen ay gösteri- me girdiğinde Fransa'da büyük bir tepkiye yo- laçtı. Filmdeki dinozorlar, Fransız kültürünü yiyip yutmaya niyetli canavarlar olarak görüldü. I GATT'tan Fransa I için ayncalık talebi Kültür Bakanı Jacques Toubon. fılmin yeni Gümrük Tarifeleri ve Ti- caret Antlaşması'nda (GATT) ne- den Fransa'ya "kültürel bir ayn- cahk" tanınması gerektiğini gözler önüne serdiğini belirtti. Ayncabk, Fransız sinemasına hükümet tarafı- • Fransa, Amerikan dinozorlannm, kültürünü yutacağından kaygılı. • Fransızlar Jurassic Park ve Eurodisney'in yerine kendi kültürel değerlerini yerleştirmek ve dünyaya tanıtmak istiyorlar. ndan para yardımı yapılmaya de- vam edilmesine ve ülkedeki televiz- yon kanallannda gösterilen Ameri- kan programlannı sınırb tutmalan- na izin verecek. Bakan, aksi takdir- de Amerikan yapımlannın Fransız kültürünü tamamen ezebileceğini scyledi. Fransa'daki Uluslararası İlişkiler Ensitütü'sü Başkan Vekili Domini- que Moisi. " Fransa. dışanda ismini gitgidc daha az duyururken. dış etki- ler korkunç bir hızla Fransa'da ken- dini göstermeye başladı. Bu, dinozor- lar da olabilir, Kuzey Afrikalı göcmenJer de. Hepsi aynı hu- zursuzluğu ya- ratıyor." GATT görüş- melerini bozan tüm o buğday ihracatı ve tan- msal konularla ilgili tartışma- lann ardmda yine. kaybol- makta olan bir kültür. yitik bir ulusal kimlik ve amaçsızhğın doğurduğu kaygı yaü- yordu. Fransızlara göre serbest ticaretin ezici gücü, "paysan" yani köylüyü ve beraberinde ülkenin tüm kırsal geleneğini tehdit ediyor. Ancak bugün Fransa"yı gezen biri serbest ticaretin ve dünyanın en bü- yük dördüncü dışsatımcısı olmanın aşın derecede zenginleştirdiği bir ülke görür. Fransızlann bugünkü umutsuzluğu ve tarlalannın verim- liliğinden kentlerinin zarafetine ka- dar ülkede görülen zenginliğin arasında korkunç bir uçurum var. IDünya egemenliğine adaylar Fransızlann üzüntüsü, onlann maddi değerleri küçümsemelerin- den kaynaklanıyor. Bir düşünceyi temsil etmek istiyorlar. Ülkenin varhk sebebi (raison d'etre) bu. Bu düşünce, bugün Hollywood'un ya da Miki Mouse'un olduğu gibi ulus- lararası boyutlarda olmalı. Ancak aynı anda aklaksal acıdan Jurassic Park fılminin simgelediklerinin tam tersi olmalı. Bu heyecan verici düşüncenin ne olduğunu şimdilik bilmeyen Fransı- zlar, önümüzdeki bin yılın yaklaş- masını beklerken gelecekten yana fazla ümhlı değiller. Roger Cohen Rustipiseçim Rusya'da 12 aralık tayapılacak parlamento seçimleri için propaganda kampanyası bugün resmen başlarken, Rus seçmenier komünizmin çöküşünden sonraki ilk parlamento seçimleri için "şaraplı bir kampanya" izlemeye başladılar. AA'nın bildirdiğine göre seçime katılacak partilerin adaylannın sırayla televizyon ekranlanndan halka seslenmeye başladıklan kampanyanm ilk gününde, ülkenin sanayi lobisinın önde gelen isimlerini biraraya getiren, Arkady Volsky'nin önderliğindeki"Yurttaş Birliği" partisinin adaylan, yanm saatlik süre boyunca görüşlerini açıkladıktan sonra "'secmenlerin sağlığına" kamera önünde kadeh kaldırdılar. Yurttaş Birliği'nin adaylanndan sonra ekrana gelen Rusya Federasyonu Komünist Partisi Genel Başkanı Gennady Zyuganov, Yeltsin reformlannı sert biçimde eleştirerek, ülkede suçluluğun anarşi düzeyine ulaştığını belirterek kapitalist anlayışın ülkeyi çöküntünün eşiğine getirdiğini söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle