Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 24 KASIM1993 ÇARŞAMBA
OLAYLAR VE GORUŞLER
Öğretmenlerincan güvenliği ve toplumsal saygınlığı
MUSTAFA GAZALCI Eğit-Der Genel Başkanı,
SHPPMÜyesi
2
4 Kasım Öğretmenler
Günü'nü bu yıl. öğretmen-
ler acıyla, kaygıyla geçiri-
yorlar. Bu öğretim yıünın
başından beri Güney-
doğu'da 60'a yakın öğret-
men öldûrüldü. O bölgede 3700 okul
kapalı. Bölgedeki kapalı okullar yü-
zünden 100 binden fazla öğrenci öğre-
nimden yoksun.
Yaşama hakkı. insan haklannın en
önemlisi ve en kutsalı. Bir ülkede in-
sanlann o hakkı yoksa ya da sağlana-
mıyorsa her şey, tüm çabalar boş ve
anlamsızdır.
Üç dört yıldır ilgılileri. Güneydoğu'-
da yaşayan öğretmenlerin can güvenli-
ğj sağlansın diye sürekli uyanyoruz.
Uzülerek görüyoruz ki. uyanlanmızın
hiçbir etkisi olmadığı gibi. tam aksine
bölgede. olaylar tırmandıkça öğret-
men öldürmelen de arttı.
Kafasında düşüncesi. elinde kalem
ve kitabından başka kendini savuna-
cak hiçbir şeyi olmayan savunmasız
öğretmeni öldüımek kime ne kazandı-
rabihr, nefretten ve lanetten başka?..
15 milyon öğrenciyi eğiten 500 bini
aşkın öğretmen. her meslektaşı öldü-
rüldüğünde canevinden vurulmakta.
katillen şiddetle. öfkeyle kınamakta-
dır,
Ülkede koşullar ne olursa olsun eği-
timden hiçbirzaman vazgeçilemeyece-
ğine göre, öğretmene hiç süre kaybet-
meden sahıp çıkılmahdır. Eğer devlet
öğretmenlerin can güvenliğini, bu eği-
tim sistemi içinde sağlayamıyorsa, on-
lan güvenli bölgelerde acacağı yatıb
bölge okullannda çabştırmahdır. Öğ-
retmenine sahip çıkmayan bir devlet.
kendisine sahip çıkmıyor demektır.
Öğretmenin saygınlığı için:
Öğretmenin toplum içindeki saygın-
lığını ve can güvenliğini gerçekten ye-
niden sağlamak istiyorsak, boş sözleri
bir yana bırakıp bu konuda somut
adımlar atmalıyız. O zaman belki acı-
masız bu eller öğretmeni öldürmeyi
düşünmezler.
Öğretmenlerin toplum içindeki say-
gınhğı. toplumun bireyleri tarafından
sevilmesi, o ülkede yönetimin öğret-
menlere verdiği önemle yakmdan ilgi-
lidir.
Eğer bir ülke yönetimi. ülkesinde re-
forrnlar, aülımlar, devrimler yapmak
istiyorsa öğretmeni baştacı eder. Çün-
kü bunlara ulaşmak için öğretmene
gereksinimi vardır. Eğer bir yönetim
tutucu ise. bozuk düzeni korumak isti-
yorsa, öğretmene düşman olur. Onu
çeşitli bahanelerle cezalandınr, yerini
değiştirir. meslekten atar.
Ülkemizde büyük atılımlann yapıl-
dıgj Cumhuriyet'in ilk yıllannda öğret-
men saygın bir konumdadır. Öğretmen
o dönemde "fıkri hür, vkdanı hür, irfa-
nı hfir" kuşaklan, kısaca özgür insan
yetiştirmek için yöneticilerden büyük
destek görür. Cumhuriyet'in ilk yıllan-
nın Milli Eğitim Bakanı Mustafa Ne-
cati'nin, Kırşehir Valisi'ne telgraf çeke-
rek "Ilinize öğretmen gönderiyorum.
onu karşılaym" demesi. o yıllarda öğ-
retmene venlen değeri gösteren an-
lamlı bir örnektir.
12 Eylül 1980 rejiminin yöneticileri
ise birçok öğretmeni cezaevine gön-
dermiş. meslekten atmış. öğretmen
örgütlerinin yöneticilerini cezalandır-
mışnr.
Öğretmenin ekonomik durumu
onun toplum içinde saygınlığıyla ya-
kından ilgilidir.
Öğretmen aldığı ücretle rahat geçi-
nebiliyorsa. kendini yenilemek için ki-
tap alabiliyorsa, çocuğunu sıkıntısız
okutabiliyorsa, toplum içinde saygın-
bğmı konıyacakür.
Yok. bugün ülkemizde olduğu gibi
öğretmen geçinebilmek için ikincı bir
işe gerek duyuyorsa. çarşı pazarda bir
şeyler saüyorsa saygınlığı zedelenir.
Öğretmenin toplum içinde örgüt-
lenme ve siyaset yapma hakkının ol-
ması da onun saygınlığını arttıran en
önemli etkenlerden biridir.
Öğretmen, çağdaş Baü ülkelerinde
olduğu gibi toplusözleşmeli, grevli
sendıka hakkına sahip olsa. sıyasal
partilere üye olup öğretmenlik görevi-
ni aksatmadan çeşitli kademelerinde
görev alabilse, belediye meclislerine
seçilebilse, toplumda daha saygın bir
konuma gelir.
Kendisine haklar tanındığında öğ-
retmen, ülkede yalnız kendi durumu-
nu iyileştirmekle kalmaz, eğitimin
siyasetin niteliğini yükseltir, öğrenci
haklannı. toplumun çıkarlannı da ko-
rumuş olur.
Elbette toplumda saygın öğretmen,
mesleki yönden iyi yetişmiş, kişilikli
mesleğini gereken yetkinlikle yapan
öğretmendir.
Bir konuyu her bilen kişi öğretmen-
lik yapamaz. Öğretmenlik mesleği,
uzmanbk ve ustalık isteyen birmeslek-
tir. Öğretmenliğın nitelikleri de. öğret-
men yetiştiren okullarda ve meslek içi
eğitimlerde kazanılır.
Ögretmenliğin saygınlık kazanması
için, öğretmen olacak kişide kesinkes
mesleksel yeterülik aranmalıdır. Baş-
ka dalda yetişmiş kişiler, bilgileri ne
olursa olsun, eğer öğretmenlik yapabi-
lecek mesleksel formasyonu taşımı-
yorsa öğretmenliğe abnmamahdır.
Kimi önJemler:
Gerçekten öğretmenleri seviyor, sa-
yıyorsak onlann toplum içindeki say-
gınlığını arttırmak ve bu yolla da top-
lumun kalkınmasıru istiyorsak zaman
yiürilmeden şu önlemleri almalıyız:
• Her şeyden önce öğretmenin \e
özellikle de Güneydoğu Anadolu'da
çabşan öğretmenlerin can güvenliğini
tam olarak sağlamalıyız. Terör nede-
niyle yitırdiğimız öğretmenlerin eş ve
çocuklanru sokakta bırakmamalıyız.
•Öğretmenlerin toplusözleşmeli.
grevli sendika yasasını bir an önce çı-
karmahyız.
•Öğretmen yetiştirmeyi yeniden
planlamalıyız.
•ÖğreLnenlere. yöneticilerini seç-
me hakkını tanımalıyız.
• Ülke eğitimiyle ilgili kararlar alı-
nırken öğretmeni işin içerisine katma-
lı. onun düşüncesini mutlaka almalı-
yız.
• 12 Eylül'ün haksız yere kapa'tıgı,
mal varhğma el koyduğu öğretmenle-
rin örgütü TÖB-DER'i zaman yitir-
meden açmalı ve mallannı öğretmen-
lere geri vermeliyiz.
• 250 bin ilkokul öğretmeninin pa-
ralanyla kurulan İLKSAN'ı. bakanlı-
ğın etkisinden kurtarmalı ve yöneti-
minde öğretmenlerin etkin olduğu
demokratik bir yapıya kavuşturmab-
>1 Z
- ..
•Öğretmenlerin konut, sağlık, hu-
kuk, dinlenme sorunlanna çözümler
bulmalıyız.
• Öğretmen çocuklannın eğitimini
kolaylaştırmak için özel önlemler al-
mabyız.
• Sınıflardaki öğrenci sayısını azal-
tarak öğretmenin görevini daha iyi
yapmasını sağlamabyız.
•Gelişen teknolojiyi okula taşıma-
b. gerekli ders araç ve gereçlerini
eksiksiz sağlamabyız.
•Öğretmenlere, meslekte kendile-
rini yenılemeleri için meslek ve sanat
kitaplanndan her yıl, beUi bir miktan
karşıhksız olarak vermeliyiz.
•Öğretmenlere yaz dinlencelerinde
(tatillerinde) ve ders yıb aralannda
yurtiçi ve yurtdışı inceleme gezi ola-
naklan tanımalıyız.
Bunlar yapılmıyorsa, yapılmaya
başlanmıyorsa, öğretmene ıİişkın övü-
cü sözler, hiçbir zaman inandıncı ola-
maz, havada kabr.
ARADABIR
KEMAL OCAK
Öğretmen, Eski Bakanlık Müfettişi
Öğretmen Gerçeği...
Yazıma genç Türkiyemizin kurucusu M. Kemal Ata-
türk ün 73 yıl önce ulusumuzun en tehlikeli günlerinde,
Türk öğretmenlerine verdiği birinci ödevi ve onun söyle-
diklerini anarak başlayacağım. Çünkü. dünya tarihinde
hiçbir bilim adamı, hiçbir devlet kurucusu ve kurtarıcısı,
onun eğitime, çağdaşlaşmaya ve öğretmene verdiği öl-
çüde değer verme büyüklüğüne ve mutluluğuna eriş-
memiştir.
Anayasa, "Eğitim ve öğretimi yaptırmak devletin te-
mel görevidir" der. Buna karşın bugüne kadar ülkemiz-
de öğretmen yetiştırme sorununa etkili bir çözüm bulu-
namamıştır. Bütçe açıkları gibi öğretmen açığı da
büyümüştür. Hatta bu açığın yirmi bine ulaşacağı basına
yansımıştır.
Ayrıca Türk milli eğitiminin amaçlarma değinmeden
önce, anayasamızda nasıl bir insan tipi isteniyor, ona
bakatırn: "Türk insanı, ulusal değerleri koruyan, gelişti-
rep; âilesini, vatanını, ulusunu seven, daima yüceltme-
ye çalışan; laik Cumhuriyet'e karşı sorumluluğunu bilen,
bunları davranış haline getiren; kıvançta, tasada ortak
ve bölünmez yurttaşlar" istemektedir. Bu ülküyü ger-
çekleştirmek için de 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Ya-
sası'nın 43. maddesinde "Öğretmenlik, devletin eğitim,
Öğretim ve bununla ilgili yönetim görevlerini üzerine
alan özel bir uzmanlık mesleği olarak tanımlanmıştır",
"öğretmenlik mesleğine hazırlık, genel kültür, özel alan
eğitimi, pedagojik formasyonla sağlanır" denilerek öğ-
retmen yetiştirmedeki temel ölçütler verilmiştir. Işte
anayasamızın öngördüğü insan tipini yetiştirmek için
önce öğretmeni iyi yetiştirmek baş koşuldur. Bu neden-
le "öğretmenlikmesleğinin"geçmişine bir bakalım.
Geçmişte muallim mektepleri, köy enstitüleri, öğret-
men okulları ve uzantısı olan eğitim enstitüleri-yüksek
öğretmen okulları kurulur. Ne var ki bunların hepsinin
dibine zamanla incir ağacı dik^lir. Böylece 2547 saytlı
yasa ile öğretmen yetiştiren kurumlar üniversitelere
bağlanır. YOK'ün yedeğine verilir. Sertifikalı öğretmen-
ler üretilir. öğretmen yetiştiren bölümlere ise başarısız
öğrenciler alınır. Bu öğrencilerin çoğunluğu da isteme-
den bu okullarda okur. Bu eğitim yüksek okullarıvun
yöneticilerinin bir bölümünün bile eğitimle ilgililerinin
olmadığı ortaya çıkar. Hem bu eğitim yüksek okullarının
programları "ülkenin eğitim gereksinimlerinin ötesin-
de'akademik birgörüş veanlayışla hazırlanır. Bundan
dolayı da, istenilen biçimlenme öğretmene verilemez.
Bu durum, milli eğitimin var olan sorunlarını daha da
ağırlaştırır. Her türlü çabaya karşın eğitimin ivmesi aşa-
ğıya düşer Buna koşut olarak da öğretmenin sorunları
çoğalır. Bir meslek dergisindeki araştırmada, öğretme-
nin sorunları şöyle sıralanır:
Maddi koşulların kötülüğü %71, mesleğin saygınlığı-
nın yokluğu %50.7, nakil ve atamalar %21.9, aşırı ders
yükü %18.8, idari sorunlar %13.3, mesleğin manevi tat-
min sağtaması %12.3, iş güvencesinin olmaması %6.3.
En düşündürücü olanı da mesleğin manevi tatmin
sağlama oranının 12.3 gibi bir yüzdeyle düşük olması-
dır. Bu istatistiki veriler ve sayılar gerçeklerdir. Ancak,
öğretmenlik mesleği açısından ürkütücü ve korkutucu-
dur. Bu nedenle öğretmenin ve eğitimin eksik yönlerini
sorgulamakta yarar vardır.
öncelikle 2547 sayılı yasa ile YÖK'e verilmiş olan ve
öğretmen yetiştiren "yüksek eğitim okulları" yeniden
MEB'ye bağlanmalıdır. Yüksek öğretmen okulları ve
dört yıllık yüksek eğitim okulları "akademik" kariyerle
yeniden kurulmalıdır. Programları teknolojik gelişmele-
re, bilime, çağdaş eğitime ve ülke gerçeklerine uygun
hale getirilmelidir. Bu kuruluşlar oluşuncaya kadar fen-
edebiyat fakültelerinden mezun olanlara kısa bir dö-
nemde öğretmenlik formasyonu vererek bu açığı azalt-
makgereklidir.
Bu mesleğe alınacak olanlar, ancak çok gönüllü olma-
lıdır. Öğretmenlerin eğitim, konut, ekonomik sorunları
çözülmelidir. Batı ölçütleriyle sendikalaşma hakkı "Da-
nıştay kararı" içeriğinde verilmelidir. Bu hakkın veril-
mesi, o hükümet için bir onurdur. Hepsinden önemlisi,
MEB-okul-çevre-veli-öğretmen bütünleşmesi sağlan-
malıdır. Eğitimin sorunlanna duyarlı bir kamuoyu oluş-
turulmalıdır.
NADİR NADİ'Yİ UĞURLARKEN
Derleme
30 000 (KDV içinde)
Çağdaş Yavınları TürkocağıCad 39-41 Cağaloğlu-îstanbul
Ödemeli göoderilmez
GIDERAYAK YAŞARKEN
V'edat Günyol
30.000 (KDV içinde)
Çağdaş Yayınları Turkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-Isıanhu!
Ödemeli gönderümez
TARTIŞMA
îdam cezalan infaz olunamaz...
A
nlaşılanodurki,
Tûrkiye
karanlık bir
döneme daha
giriyor.
SHFliAdalet
Komisyonu Başkanı dahil,
hiçbir SHP'li üyenin
katılmadığı Adalet Komisyonu
Toplantısf nda adb bir suçtan
idam cezasına mahkum edilmiş
olan Seyfettin Uzundiz'in
cezasının infazı uygun
bulundu. Yasal prosedüre göre
konu buradan TBMM'ye
gelecek veçıkanlacak bir yasa
ile Uzundiz'in yaşamına son
verilecek.
Yani Türkiye ilkel devirlerin
kısasa kısas hukukunu 12 Eylül
karanlığından sonra yeniden
yaşamaya başlayacak.
Uzundiz'in ardından birikmiş
olan idam cezalan birer birer
infaz edilecek.
Uzundiz'in ne gibi bir suç
işlediğini bilmiyorum. Ama şu
anda kamuoyunu ilgilendiren
konunun bu olmaması gerekir.
İdam cezalannın infazlannın
Türkiye'ye hiçbir şey
kazandırmadığı, tam tersine
çok şey kaybettirdiği bibnen bir
gerçektir.
Her ne kadar ölüm cezası;
yasalanmıza ve AİHS'ye
uygunsa da, Avnıpa tnsan
Haklan Komisyonu ve
Mahkemesi'nin "Soering"
vakası karanyla ölüm cezasının
infazının insan haklanna aykın
olduğu kabul edilmiştir.
Gerçekten de Sayın Doç. Dr.
Semih Gemalmaz'ın "Yaşam
Hakkı ve İşkence Yasağı"
kitabıyla bilgilerimize sunulan
bu karara göre 'idam cezası
karanyla bu karann infazı"
arasında geçen süre "ölüm
bekleyiş" olgusudur. Ve bu
olgu, AlHS"nin 3. maddesinde
yer alan 'işkence yasağına"
tekabületmektedir.
Böylece komisyon ve
mahkeme: AİHS'nin ölüm
cezasını uluslararası hukuka
uygun bulan eskimiş hükmünü
tarihsel bir kararla ortadan
kaldırmış bulunmaktadır.
Yani Uzundiz, derhal
AİHK'ya başvurduğunda,
komisyon ve daha sonra
mahkeme, Uzundiz'in şu anda
içinde bulunduğu "ölüm
bekkyişini" AİHS'nin
işkenceyi yasaklayan 3.
maddesine aykın bulacakür.
Şu iyi bilinmelıdir. Uluslararası
hukukça tanınan insan haklan
ya kabul edilecek ya da Türkiye
Cumhuriyeti Devleti bağnaz
bir karanbğa gömülecektir.
Buböylebibne...
Av. Ergin Cinmen
Eğitim emekçilerine saygı günü_ ^ _ . ^ _ lu önder
• | Atatü-k'ün,
• I "ögretmenkr!
• I Yeni nesü sizin
I J eseriniz
^ S _ •* olacaktır"
özdeyişiyle anlam bulan laik
Cumhuriyet'in koruyucusu,
kollayıcısı sevgili öğretmenler!
Bu mutlu günde sizlere saygı ve
şükran.
Sevgili öğretmenler!
Cumhuriyet'in kunıluşundan
bu güne değin Atatürk ilke ve
devrimlerinin ödünşüz
bekçileri oldunuz. Ülkenin ve
ulusun çağdaşlaşmasında.
laikligin korunmasında,
Cumhuriyet'in değerlerine
sahip çıkıhnasında, demokrası
ve insan haklannın yeşerip
kurumsallaşmasında hep senin
almterin, göz nnrun, fıziksel ve
zihinsel harcın vardır. Bu
haran özünde Atatürk'ün
düşlediği duygu ve düşünceler
yeralmaktadır.
Sevgili meslektaşlanm!
Cumhuriyet öncesi ve sonrası
düşün adamına ve düşünceye
hep karşı çıkan bağnaz, şeriatçı,
gerici güçler oldu. Sana ve senin
düşüncene, dolayısıy la
Atatürkçülüğe saldınlaroldu.
Sen bu uğurda Kubilay'lar şehit
verdin. Yılmadın, usanmadm.
Atatürk'ün yaktığı eğitim
meşalesini hep ama hep doruğa
çıkarmayı yeğledin.
Değişimden. çağdaşlaşmadan
yana olmayan bu tutucu.
çıkarcı, bağnaz gruplar bizi ve
bizim sesimizi susturmaya
çabşülar. Ezildin, sürüldün,
1402'ler uygulandı, açlığa ve
işsizliğe mahkûm edildin.
Bütün bu olumsuzluklara
karşın Atatürk ilke ve
devrimlenne olan inancından.
demokratbğından.
çağdaşhğından, emeğe olan
saygından, iyiden ama hep
iyiden ödün vermedin.
Sevgili öğretmenler! Bizim,
toplumsal gücümüzü kırmak,
bizi parçalamak için siyasi
oyunlar oynandı, öğretmenler
kamplara bölünmek istendi,
ancak öğretmenlerin büyük bir
çoğunluğu bu gericilere,
çıkaralara. düzen
cambazlanna alet olmadı.
Bundan dolayı, tüm
öğretmenler olarak kıvanchyız.
çünkü biz Atatürkçüyüz.
Sevgili meslektaşlanm!
Gericiliğin, şeriatçılığın.
ırkçıhğın. tutuculuğun baş
döndürücü bir hızla arttığı
günümüzde bizlere, düne göre
bugün çok daha büyük
sorumluluklar düşmektedir.
Cumhuriyet'in ilk yıllannda
olduğu gibi tüm gücümüzle
Atatürk'e ve Atatürkçü
Bir sonbahar indirimi!
enya'nın
smır
bölgesinde,
Somao'-
savaştan kaçan mültecilerin
banndığı kamplarda, yüzkrce
kaduıın teca\üze uğradığı
büdirildi."(BM Mültealer
Yüksek
Komiserbği-UNHCR'nin
raporu) (...) "Sadece ağustos
aymda 42 tecavüz vakası
yaşandı."(4Ekim 1993.
Cumhuriyet)
Bosna Hersek'te Sırplar'ın
tecavüz olaylan süregitmekte...
Ve bir gazete haberi daha (yine
4 Ekim 1993. Sabah Gazetesi):
"Tecavüzde 'erken boşalma'
indirimi!"
"Yargıtay, ırza geçme suçlanna
getirdiği yeni yorumla. 'erken
boşalmayı' cezada indirim
nedeni kabul etti. Yargrtay 5.
Caza Dairesi, ırza geçme suçunu
erken boşaJdığı için
tamamla> amayan sanığın
evlemini 'ırza geçmeye eksik
teşebbüs1
olarak tanımladı.
Daire, bu göriişle sanığa zorla
ırza geçmeye tam teşebbüs
suçundan verilen 4 yıl 5 ay 10
gün hapis cezasından indirim
yapdmasuu istedi."
438 sayıb yasada tecavüze
uğrayan kadının "hayat
kadını" olması durumunda
verilecek olan cezanın
"indirinTe uğraması gibi; şımdi
yeni bir "indirim" ile karşı
karşıyayız.
Akla hemen bir başka tecavüz
öyküsü. cezanın ne olacağı
sonraya bırakümış bir diğer
tecavüz olayı geliyor...
Yakın zamanlarda gazetelerde
yer alan. "ktzlık zannın sağlam
kalıp da hamilelik dunımunun
söz konusu olduğu" tecavüz
olayı hatırlardadır.
Onda da yargıçlar. "her ne
kadar tecavüz olayı vuku
bulmuşsa da, kızlık zan
bozuünamış olduğundan"
cezanın indırimini
düşünmüşlerdir.
Ama tecavuze uğrayan
mağdurenin kızbk zannın nihai
(sonraki) durumu, doğum
şeklinin ne olacağma bağlı
kaldığından, ceza süresinin
kesinüği için gebeliğin bıtmesini
beklemek gerekmiştir.
Şöyle ki;
-Eğer doğum normal vajinal
yolla olursa; kızlık zan o saat
bozulacağından sanığın cezası
artacak (!)...
- Lakin doğum sezaryen
ameliyatı ile gerçekleşirse; kızbk
düşünceye saldıran iç ve dış
kaynakb her türlü akıma karşı
koymahyoz.
Onlarla, her türlü
platformda düşünsel olarak
mücadele etmeh'yiz.
Sevgib meslektaşım; karanlığı
aydınbğa, tutsaklığı özgürlüğe
taşımada rehberin, Atatürk'ün
ilke ve de\Tİmleri, örneğin
Hasan Ali Yüceller, Tonguçlar
olsun.
Adın hep devrim şehitleri Uğur
Mumcu. Çetin Enieç, Bahriye
İ çok. Muanuner Aksoy, Abdi
İpekçi ile anılsın.
Karanlığı aydınlatan mumun
hiç sönmesin. Ekonomik
sıkıntılar seni bezdirmesin; hep
ileriye, hep iyiye günün kutlu
olsun.
Yılmaz Akçay /
Emekli öğretmen
zan olduğu gibi
kalacağından;
sanık daha az cezayı hak
edecektir (!).
Görübnektedir ki; ceza
indirimi, vicdanb (?) ya da
aamasız (?) birjinekoloğun iki
dudagının arasında
kalakalmıştır!
Somalib mültecilere tecavüz
eden saldırganlarda (olayın
insanbk dışı boyutu yetmezmiş
gibi); bir de oturup erken
boşalma'nın
varlığınıaramak,
ne kadar absürd ve de
traji-komik ise; gazetelerin
yazdığı bu iki tacavüz olayında
gösterilen duyarbbk ve
aymazlığı anlayabilmek; odenb
ruhafveiçleracısı!
Ali Nurettin Gürses
İstanbul
PENCERE
İstanbul Cennet mi
Cehennem mi?..istanbul bir cehennem...
Yoksa cennet mi?
Cehennem olmazsa cennet de olmaz; İstanbul her iki-
sini de yapısında taşıyor...
"10 milyonluk nüfusuyla 32 Avrupa ülkesinden daha
büyük; her yıl bir Eskişehir nüfusu kadar insana kucak
açarak büyüyor; Türkiye nüfusunun yüzde 16'sını, Türki-
ye sanayisinin yüzde 40'mı barındınyor; gelir vergileri-
nin yüzde 40'ından fazlasmı, KDV'nin yüzde 56'sını,
kurumlar vergisinin yüzde 64'ünü istanbul veriyor, Tür-
kiye katma değerinin yüzde 257 istanbul'da yaratılı-
yor..."
Işte bu istanbul'un Büyükşehir Belediye Başkanı Sö-
zen'e bir "teşekkür belgesi" verildi.
Belgeyi AKM'detörenle veren "Mimarlar Odası istan-
bul Büyükkent Şubesi'n'm gerekçesini, Başkan Oktay
Ekinciözetledi:
1) istanbul'a bir nazım plan kazandırılması...
2) Metro, raylı ulaşım gibi halka dönük sistemlerde,
önemli tasanmların yürürlüğe konulması...
3) Park Otel, Gökkafes gibi hukuk dışı, sakıncalı, çirkin
'ur'/ara karşı verilen savaşım...
4) Demokrasiye ve hukukun üstunlüğüne ilişkin du-
yarlılıkve saygı...
•
Geçen yerel seçimlerde ülkenin çoğu belediyesi, sos-
yal demokratların yönetimine geçti...
Içlerinde iyileri de var, kötüleri de, başarılı olanları da
var, başarısızları da...
istanbul, izmir, Ankara gibi goç baskısı ve rant yağma-
sının anaforunda mafyanın ve tekelci sermayenin pen-
çesine düşmüş kentlerde, ne yapsan yeterli olmuyor;
kent sorunu ülke sorununa dönüşmüş; şehirler kırk yıl-
dan beri oluruna bırakılmış: alt yapı yok, para yok, yasa
yok...
Yine de neler yapılabileceğini göstermek için çalışan
yerel yönetimler var...
Neler yapılabilir?..
Şu İstanbul'a bakın!..
Koca metropolün "nazım planı" yokken, bir sosyal
demokrat yönetim gelip kenti "Nazım Plan Bürosu"na
kavuşturuyor. 2500 yıllık geçmişiyle üç imparatorluğun
başkenti ve uygarlığın gözbebeği istanbul'da, 12 Eylül
askeri darbesiyle ortak siviller, nazım planı kaldırıyor-
lar; her şeyi yok ediyorlar. Plansız Paris, plansız Londra,
plansız Roma'yı düşünebiliyor musunuz?
Prof. Nurettin Sözen, büyük bir suç işliyor, yönetime
gelince "Nazım Plan Bürosu"nu kuruyor, ölümlerden
ölüm beğenmeli...
Avrupa'da tarihsel kentlerin en gözde yerlerine gök-
delen oturtmak olanağı var mı? Gökdelen, New York gibi
tarihle alışverişi olmayan metropollerle Asya ve Afrika'-
da sömürge başkentlerine yakışır. Istanbul'daki Park
Otel ile Gökkafes gibi çirkinlikler, arabesk faşizmin ge-
çerli olduğu bir yağma döneminden fışkıran görgüsüz-
lük anıtlarıdır. Sözen, bunlara karşı da savaşımı göze
almadı mı?..
Öyleyse kahrolsun!..
istanbul'u kırk yıldan beri altyapısız bir köy gibi gelişti-
ren ve raylı sıstemle metroya öncelik verecek yerde
karayoHarı yağmasında tıknefes bırakan sömürü politi-
kastna karşt kitiesel-ulaşmiın yolunu açmak gerekmiyor
rmjydu?
Vay, sen misin bunu yapan!.. ,, u ,
•
istanbul, tekelci sermayenin ve rant mafyasının elinde
kırk yıldan beri tıknefestir.
Alt yapısız kocaman köyü metropole dönüştüren nü-
fus yığılması, 3500 kılometre karelik bir yağma alanı
oluşturuyor; kocaman bir cangıl meydana getiriyor. Bu
cangılı uygar bir kente dönüştürme. ancak demokratik
bir yerel yönetimle olanak kazanacaktır ve Sözen, o yö-
nelimin birsimgesidir.
Cennetin ve cehennemin iç içe geçtiği bir zaman ve
mekanda yaşıyoruz...
Adı: İstanbul!..
İLHAN SELÇUK
YUZBASI
SELAHATTİN'İN
ROMANI
60 000 J.İRA
(KDV İÇİNDE)
ÇAĞDAŞ YAYINLARI Tdrtoojl Cld. 39/41 CıgıloJlu-ISTANBUL
Sevdiklerinize Yeni Yılda
1994 CUMHURİYET AJANDASI
Armağan Edin
Bu yû ilk kez satışa sunulan,
lüks ciltli, büyük boy ajandayı
Cağaloğlu ve Taksim sergi sa-
lonlanmızdan, aynca Cumhuri-
yet Ankara, İzmir, Adana bürola-
nndan edinebilirsiniz.
FIy«tı: 100.000TL ÖdcmcU göndcriimeı
Cumhuriyet Kitap Kulûbü Çağ Pazarfama A.Ş. TûTtocaJı Cwl.39-41 CaŞatoJlu-lıtanbul
SiMinörORTAKÖY
Tiyatrosanatçısı
ZİHNJKÜÇÜMEN'in
1940-1950 Ortaköy'ünü, ergenlikçağınınanıları ve
izlenimleriyle değerlendiren anlatısı.
Remzi Kitabevi