Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
17KASIM1993ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
DUNYADAN
Saraybosna'da savaşlageçenikincikış
S
araybosna, savaşla geçen ikin-
ci kışına gjrerken, kentin geri-
ye kalan 300 bin kadar sakini
umut duygusunu yitirmiş. omuz-
lannda çaresizliğin ağır yükünü
taşıyor. 600 günlük kuşatmadan
sonra, arük neredeyse kimse dış
dûnyanın Sırp ateşini durdurmak.
açbğı sona erdirmek üzere eyleme
girişeceğine inanmıyor.
Halk arük. kuşatmanın ilk günle-
rinde olduğu gibi, "Bush" ya da
"Clintoo'' kenti kurtarmaya ne za-
man gelecek diye sormak için gaze-
tecilere, BM görevlilerine yaklaşmı-
yor. lnsanlann televizyon, radyo
ekiplennın çevresinde toplaşüğı
günler geride kaldı.
Çetin kış,
Avrupa'nın İkinci
Dünya Savaşı'ndan
sonra tanık olduğu en
kötü yaşam
koşullannın hüküm
sürdüğü
Saraybosna'nın
kapısını çalarken,
savaşın sonu
görünmüyor.
Amerika Bırleşık Devletleri'ne,
NATO'ya, Avrupa Topluluğu'na
duyıılan inanç yerini Baü'nın iki-
yüzlülüğünü kabullenişe bıraktı.
Nüfusun en azından yüzde 80'-
inin Müslüman olduğu kentte. bır
zamanlar Batı'nın eylemsizlığini
köktenci Müslümanlara bağlayan
ılımlılar bile, arük başka açıklama-
lar aramaya başladı.
Camilerde. cuma namazlanna
katılanlara Sırp milliyetçileri aylar-
ca, 15. yüzyüda Osmanlılar tarafı-
ndan işgal edilen Bosna'da kök sa-
lan Islam dınini yok etmek ıçin sa-
vaşan 20. yüzyıbn Haçlılan olarak
tanıuldı.
Boşnak hükümetinin yeni baş-
bakanı Haris Siladriç, "Niye, yalnı-
zca Müslüman olduğumuz için mıT'
diye soruyor. 48 yaşındaki Siladziç.
dışişleri bakanhğı döneminde 18 ay
Bağunsızlıği için savaşan Saraybosna halkı bu kış, biraz yakacak, biraz yiyecekle yaşam savaşı verecek.
boyunca, Batı başkentlerini dolaşıp
asken müdahale olasıhğını araşür-
dı. Geçen bahar ve yaz aylannda,
Clinton'ın Sırp milliyetçilerine, Sa-
raybosna"yı bombalamaya devam
ettikleri takdirde, hava saldınsında
bulunacağı uyansından sonra, hü-
kümetin diplomatik çabalan başan-
ya ulaşrruş gıbı göründü.
Ancak Clinton'ın tehdit savurdu-
ğu her seferinde. girişimler boşa
çıka. Baü'nın askeri müdahalesınin
zaferlerini gölgelendirebileceğine
ikna olan Sırp mılbvetçüer, tehdit-
lerden sonra Saraybosna ve Müslü-
manlann yaşadığı öteki bölgelere
saldınlanru azalttı.
Hükümet o gün bu gıindür
yardım çağnsında bulunmaktan
vazgeçü. Boşnak birliklerinın kont-
rolündeki topraklarda yaşayan
çoğu Müslüman 2.3 mılyon kişinin
geleceği sorulduğunda, Siladziç yor-
gun gözlerle bakıp omuz silkiyor.
Umutsuzluk düşüncesi, merkez
Bosna'daki hükümet bırliklerinin
kazandığı başanlarla önce biraz kı-
nlır gibi olmuştu. Ancak başan.
Sırp güçlerine karşı değil, milliyetçi
Hırvat güçlerine karşı kazanılmışü.
Yine de Boşnaklann morali dü-
zelmedi. Birincisi, Sırplann Müslü-
manlan boşaltmak için giriştikleri
"etnik temizleme" harekaü ile karşı-
laştınldığında, kazanılan toprak
parçası çok küçüktü. Ikıncisi, her-
kes. Hırvat sivıllere, Sırplann ya da
Hırvatlann Müslümanlara davran-
dığı gibi zalimce davranıldığmın far-
kındaydı.
Hükümet yetkililerinin, Müslü-
man birliklerin, sözgelimi Uzdol'da
düzinelerce Hırvat köylüsünü kat-
lettiğini kabul etmesinin ardından,
Boşnaklar, savaşın kendilerini bü-
tün ahlaki üstünlük duygusundan
yoksun bıraktığı duygusuna
kapıldı.
Saraybosnab cerrah Faruk Ku-
lenoviç, "Televizyonda izlediğim gö-
riintülere dayanamıyorum" dıyor ve
eklivor: "Yoksa artık düşmanlan-
mızdan bir farkımız kalmadı mı?"
Saraybosna'yı çevreleyen tepelere
yılın ılk kannın düştüğü şu günler-
de, zaten kötü olan yaşam koşullan
(Avrupa'nın İkinci Dün>a Savaşı'-
ndan bu yana tanık olduğu en kötü
koşullar), şımdi korkunçluk sınınnı
aşıyor.
Bosna topraklannın yüzde 70'ini
ellerinde tutan Sırp milliyetçileri, ıs-
rarla, bu kadannın kendilerine yet-
tiğini söylüyorama, Bosna'da Müs-
lümanlann elindeki bütün toprak-
lan almaya niyetli olduklannı göste-
ren bazı işaretler var.
BM askeri gözlemcileri, Saray-
bosna yakınlanna yeni silahlı Sırp
birliklenrun yığıldığını söylüyor.
Kampa yeni getirilen tanklar, havan
toplan. uçaksavarlar da eskı sılah-
larla birbkte, kent merkezini, okul-
lan. hastaneleri bombardımana tu-
tuyor.
Yol boyundaki Sırpaskerleri, ku-
mandanlannın kendilerine çamur
içinde, soğukta boş yere ikinci bir
kış geçtrmeyeceklerini, çünkü Sa-
raybosna'nın da çok yakında Sırp-
lann kontrolündeki Bosna toprak-
lanna kaülacağını söylediğıni belir-
üyor.
Askere, Bosna'dakı Sırp mılli-
yetçılerin önderi Radovan Karad-
ziç'in, yalnızca Sırplann zaten kont-
rolünde olan bölgeleri istedikleri
şeklindeki sözlen anımsaüldığında.
"Doğru değil bu. Bize bütün kenti
alacağımız söylendi" diyor.
Sırplann bu isteklerine ulaşması o
kadar kolay görünmüyor. Kenti sa-
vunan Müslümanlar. başlangıçta
yalnızca milis kuvvetlennden olu-
şurken. şımdı bır orduya dönüştü-
ler. Sırp güçlerinin sokak savaşına
girmesi gerekecek. .
Sırplar büyük olasılıkla klasik
taktıklerine başvurarak kentin sa-
vunmasını zayıflaünak üzere bom-
bardına devam edıp, halkı açlığa
mahkum kılacak.
Kentte elektnk yok, musluklar-
dan su akmıyor, kent halkı BM'nin
gonderdiği hava yardımıyla ayakta
duruyor. Bır aıleye iki haftada bir,
ortalama bır- küçük kutu yiyecek,
bir şişe yağ düşüyor.
Üstelik tüm bunlar, Sırplann
kontrolündeki kentlerde yaşayan-
lann karşılaşacağı sefaletle karşı-
laşünldığında küçük kalıyor. Bölge-
den aynlmak isteyen Müslüman-
lann, Sırp yetkililere "vergi'' ödeme-
si, mallannı mülklerini bırakması
gerekiyor.
Siladziç, Müslümanlara çektikleri
acının sonunun görünmediğini söy-
leyemediğini belirtiyor ve ekliyor:
"Bizim için gerçeklik savaş ve soğuk.
Hepsi bu, savaş ve soğuk."
John F. Burns
TeknoloJI
Telsiz telefontar
santrattara
bağlamyor
Haber Merkezi- İşle ilgilı
yaptığımız telefon konuş-
malannın yüzde 6O'ı yenne
ulaşamıyor. Bu başansızlıklann
çoğu doğru numarayı çevirdiğımiz
halde aradığımız kişinin bır fincan
kahve almaya gitmesinden ya da
binanın herhangi bir başka bölü-
münde gecici olarak çahşması-
ndan meydana gelır.
Artık telsiz telefonlan bıldiğımiz
normal santrallardan bağlamak
mümkün olacak. Aralannda
Ericsson, Nortbern Telecom ve
GPT gıbı şirkeılenn de bulunduğu
pek çok yabancı ıleüşim araçlan
üreticisi, kendi telsiz sistemleriru
ya geliştirmek üzereler ya da geliş-
tirmiş durumdalar. Telsiz telefon-
lar da sabit telefonlarla aynı fonk-
sıyonlara sahıpler. Aynca gelen te-
lefonlan başka bır numaraya bağ-
lama ya da dahili hatlan çaldımıa
gibi ana santralın da tüm görevle-
rini yerine getirmesine olanak tanı-
yor.
Telsizler, ana santrahn 400 met-
re çevresinde kullanılabiîiyor. Bu
alanın son derece geniş olması. tel-
sizlerin bir kaç katlı binalarda,
fabnkalarda ya da sanayi bölgele-
rinde kullanılmasını sağbyor.
Telsiz telefonlann üreücılerin-
den bıri olan Ricnard VVorker,
"Çahşanlar, işerlerinin her yerin-
den kendüerine gelen teiefonlara ce-
vap verip, istedikleri yerleri araya-
büecekler. Bu olanak mesaj almak-
b harcanan zamanı kısaltıp, tekrar
arama masraflannı azaltırken müş-
terilere sağlanan hizmeti de ilerlete-
cek" dedı.
Telsiz telefon sistemlen. evlerde
kullanılan telsiz telefonlann gehş-
tirilmiş şekü. Telsiz telefonlann
sanü-allan normallerinden yüzde
30-40 daha pahabya geliyor. An-
cak rekabetin arünasıyla fiyatlann
düşeceği umuluyor. Fizıksel ola-
rak buîunulan yer ile telefon ara-
sındaki bağlantıyı koparmak için
telsiz telefon sıstemlerini kullan-
mak kişisel numaralandınna siste-
mine giden yolda atılmış yeni bır
adım olarak göriilüyor. Değışik
insanlann değişik zamanlarda ay-
nı büroyu kullanmalannın yol açtı-
ğı kanşıklığı önlemek amacıyla
herkese değişik hatlar bağlanması-
nı sağlayan sistemde de bazı örgüt-
lenme değişikliklerine imkan tanı-
yor.
Iletişim araçlan üreten şirketler,
şu günlerde kişisel bilgisayarlara
telsiz girişinı sağlayan sistemler ge-
liştirmek üzereler. Bu makıneler
faks yollayıp. alabilecek, elektro-
nik posta sistemine girebilecek ya
da merkezdeki bir bılgısayara bilgi
yollayabilecek. Telsiz DATA sant-
rallan iki yıl içinde kullanıma sunu-
labilecek.
Afgan halkı Hikmetyafı istemiyor
£t ÎHonJr
A
fganıstan Cumhurbaşkanı
Burhanettin Rabbani, Başba-
kan Gulbettin Hikmetyar'a
karşı savaş açü. Rabbani. Hıkmet-
yar'ın gerek partı içinde gerekse
halk arasında arük desteklenmedı-
ğine ve giderek dışlandığına dikkat
çekerken. Hikmetyarın istıfasının
yakm olduğunu belırtü.
16 aydır Afganistan cumhurbaş-
kanlığı görevini sürdüren Rabbani
ilkbahardan beri tüm partilerin des-
teğıyle koltuğunda oturuyor. Kabil
Cniversitesı'ndeuzun süre profesör-
lük yapan 52 yaşındaki Rabbani,
Hikmetyar'ın durumunu şöyle de-
ğerlendıriyor "Bugünkü durumun
en temel gerceği, Gulbettin Hikmet-
yar'ın yalnız kalmtş oiduğudur. Af-
gan halkından. partisi Hizb-i İslatni'-
den soyutlanmtş durumda. 1992-93'-
deki savaş sonrasında başbakan ol-
mak gibi bazı ayrıcalıklara sahip
oldu. Ama bugün, artık hiçbir aynca-
lığa sahip olmadığı yeni bir aşamaya
geldik."
IHikmetyar
geri çekiliyor
Hikmetyar gen çekilme duru-
munda. Son bırkaç aydır askeri ve
poliük yenilgiler alıyor. Yenilgileri-
nin artışı. kendisıne destek verenleri
kaybettiğını gösteriyor. Hikmetyar,
ekim ayında, bölgede kanşıkhklara
neden olan vali yardıması Somali
Han'ın gizemli bir şekilde öldürül-
mesinden sonra doğudaki Celala-
Rabbani, Hikmeryar'm istifasınınyakın olduğunu düşünûyor.
bad kenünden uzaklaşünldı. Sonra
da Kabil'e 65 kilometre uzaklıktakı
Tagab'ta tutunamadı. Hikmetyar
geri çekilmesini sürdürürse, başken-
te gıden yolu kontrol eden son kalesi
Sarobi de Rabbani'nin ve Mesud'-
un askerlerinin hedefı olacak.
Bu gelişmelerden sonra Hikmet-
yar istifa euneye hazır olduğunu be-
İirtti. Kendisini ziyaret edenler
araalığıyla bu haber Rabbani'ye
ulaşıyor.
Rabbani son aylarda elde edilen
başanlan sıralarİcen. temsil etüği
değil de yönettiğı bir iktidardanbah-
sediyor gibi gözüküyor. flk olarak
Şamali ovasına getirilen isükran ve
sükuneti anlatüktan sonra Kuzey'in
güçlü adamı General Dostom'un,
bır yıldan uzun bir süredir ilk kez, 12
temmuzda Kabil'e gelerek devletin
yanında yer aldığını belirttiğinı söy-
lüyor. Bunun dışında. Hindikuş'a
geçişi sağlayan Salang gecıdinin ku-
zeyındeki Baghlan'dan gelen milis
şefleri Rabbani'yle görüştü. 29 eya-
letin önemli komutanlan. hatta şu-
ralan, Rabbaru'yı zıyarete gelirken
üç büyük kentin (Harat. Celalabad
ve Paktika) valılen Kabıl'e gelerek
devlete bağlılıklannı bildirdi.
Hızb-i İslamı Partısi'nin Hikmet-
yar sorununu kendi kendisine çöze-
ceğıne inandığını belirten Rabbani
sözlerine şöyle devam edıyor:
"Geleceğini belirlemek. politik li-
derini secmek ve devletin yeni şeküni
belirlemek halkın elindedir. Sorun,
15 vıldır süren savaşlar dolayısıyla
halkunız üzerine giivenilir bir istatis-
tiğimizin ounayışı. Bunun dışında
ülke dışında yaşayan 4 milyon
sığınmacnar.
Bu yüzden Birleşmiş MiUetler'den
ve dost ülkelerden bize yardım etnte-
lerini istedik. Bircok kişi, silahlı mil-
yonlarca insanın varlığını öne sürerek
secûnlerin gerçekleşmesiıün olanak-
sız olduğunu söylüyor. Ama ben öyle
veya böyle, seçünlerle veya ülkenin
her tarafındaki aşiret şeflerini, dini li-
derleri, yaşhları toplayarak millet
meclisiyle bunu gerçekleştireceğimi-
ze inanıyorum."
Rabbani yabancı ülkelerin Afga-
nıstan karşısındaki tutumlan değer-
lendinr ve bu ülkelerin Afganistan'-
da banşı desteklemeleri gereküğim
belırtırken hiçbir dış kaynaklı
müdahaleyi desteklemeyeceğine
dikkat çekü.
Yabanalann kendi ülkelerinde
banşı istedikleri kadar Afganistan'-
da da istemelen gerektiğini ve bu ül-
kelerin doğrudan Kabıl'le ılışkı kur-
malannı istediğini belirtti.
Afganistan'daki gruplarla iiişkiye
gjrmeleri sonucu ortaya çıkacak so-
runlardan onlan sorumlu tutacağıru
da belinen Rabbani'nin bu konuda
oldukça kararlı olduğu görülüyor.
Jean-Pierre Oerc
Komünist kente Neo-Nazi başkan adayı
A
lmanya'run dikkaü çeken
genç Neo-Nazi'lerinden
Frank Hubner. 5 arabkta
yapılması planlanan Cottbus. bele-
diye başkanlığı seçımlerine
adaybğını koydu.
Hubner seçmenlere sesini duyur-
makta oldukça zorlanacağa benzı-
yor. çünkü geçenlerde yapmayı dü-
şündüğü yürüyüş pobs tarafından
yasaklandı. İzni verecek pohs yet-
kilisi, yürüyüşe ilışkın bilgjlen içe-
ren formda gerekb bilgilerin bulun-
madığinı, adres olarak belirtilen
posta adresınin yeterb görülmedi-
ğini. bu nedenle yürüyüşe izin veril-
mediğjni ileri sürüyor.
Cottbus sakinleri, yürüy^şün
gerçekleşmemesi karşısında sevınç-
lerini gizlemiyor. Bır zamanlar
koyu komünist bır Doğu Alman
kenti olan Cottbus'da bugün işsiz-
lık ve ekonomik zorluklara tepkı
olarak aşın sağ akımlann ortaya
çıküğı gözleniyor. Sıyası gözlemci-
ler Hubner'e seçımlerde hiç şans
tanımamakla birbkte, seçim öncesi
gösterilerle ortabğı kanşüracağını
öne sûrüyor.
IHalk gelişmelerden
rahatsızlık duyuyor
Kent sakinlerinden emekb bir
ışci kaygılannı şöyle dile geüriyor
"Hubner'in zekası tehlikeli gelişme-
lere yol açabilir. İnsanlar gelecekleri
konusunda çok huzursuz ve Hubner
bu oiguyu kendi çıkarları doğrulru-
sunda kullanmak istiyor."
27 yaşındaki Hubner, Almanya'-
da son yıllarda ortaya çıkan aşın
sağ akımlann en gözde isimlerin-
den biri. Bir zamanlar asker botlan
ve kahverengi ünıforması ile bü-
tünleşen Hubner, artık giyımiyle
dikkati çekmemeye çalışıyor ve gö-
rüşlerine ilişkin aynntılı bilgi ver-
mekten de kaçınıyor. Gazetecılere
ancak para karşıbği demeç veren
Hubner bu alışkanbğını seçım
kampanyası sırasında da sürdür-
meye kararb. Geçen hafta söyleşı
yapmak üzere evine gelen gazeteci-
lere kapıyı açmadı; oysa ıçenden
bebek ağlamalan geliyordu.
Hubner 199 l'de politika sahnesı-
ne ilk kez Alman Seçeneği adında
bir Neo-Nazi grubunun bderi ola-
rak çıktı. Grubun etkinlikleri.
Cottbus'daki yabancı düşmanbğını
kışkırttıklan savıyla Federal Hü-
kümet tarafından yasaklandı.
Hubner tüm suçlamalan reddede-
rek. eylemlerine devam etti. Şu
anda seçim kampanyasına katı-
lmaktaki amacının, aşın sağ kanat-
ta yer alan yasal partilerden Halk
ve Yurt için Alman Birlığı'nın dik-
katini cekerek paruye kaülmak ol-
duğu düşünülüyor.
Belediye Başkanlığı seçimlerine
kaülmak için gereklı olan 100 im-
zayı zamanında toplayamayan
Hubner, Cottbus seçim komisyonu
tarafından reddedilmişti. Ancak
Hubner, kısa sürede ımzalan ta-
mamlayınca adaybğı geçerli
sayıldı.
Şu anda görevde bulunan Beledi-
ye Başkanı NValdemar Kleinsch-
midt, geçen perşembe günü resmi
makamlara yazdığı bir mektupta
Hubner'in adaylıği karşısında duy-
duğu ka\gılan şöyle dile getirdı:
"Bu gelişmeler genç demokrasimize
çok büyük zarar verecek. Kentteki
insanlann adına sizden Hubner'in
adaylığını iptal etmenizi rica ediyo-
rum." Kleinschmidt basına verdıği
bir demeçte Hubner'in çok az bir
oy toplayacağını bekledığini söyle-
yerek, oy miktannın 100'ü geçme-
yeceğıni bebrtiyor. Geçen yıl ey-
lemlerine hız veren aşın sağ grup-
lann son günlerde sakinleştiğine
dikkat çekıyor.
Hubner'in yürüyüş yapmak iste-
diği meydanda geçen yıl ekim ayı-
nda şiddet yanbsı bir grup ırkçı,
sığinmaalann oturduğu bir eve
saldırmıştı. Ancak, bu yıl yürürlüğe
giren yeni sığınmacı yasasının
sınırlayıa etkisiyle bölgedeki
sığmmacı sayısında büyük oranda
azabna oldu. Böylece, ırkçı şiddet
olaylan duruldu.
Bölgesel LausitzerRundschauga-
zetesinin Yaaişleri Müdürü Heinz-
Dieter Walter Hubner'in yüzde 4
dolaylannda bır oy potansıyalı ol-
duğunu bebrterek, şöyle konuşu-
>or. "Cottbus oldukça sorunlu bir
kent. İnsanlar ülkülerini yitirip, işle-
rinden oluyor. Hubner şu anda bu
umutsuz insanlar için bir çıkış nok-
tası olabilir."
The New York Funes
Stephen Kinzer
Çin,
ABD'yi
düşman
görüyor
P
ekin'dekı bir Rus diplomaü,
kitapçılan dolaşırken "Çin
Ordusu Gelecek Savaşı
Kazanabüecek nuT' başlıkb bir
kitaba rastladı.
Kapakta Başkan Ziang Zemin'in
"Çağımızın yüksek teknolopye
dayalı küçük çaplı savaşlarnı
kazanmalıytz" şeklindeki sözleri
ver alıyordu.
Içerde, ABD, Çin'in başlıca
asken düşmanı olarak tanıülıyor
ve Tayvan'ın geri abnması, Kore
yanmadası savaşı ve Çin'in
Güney Çm Denizi'ndeki peü-ol
yataklannı ele geçirmesini de
içeren sekiz senaryotaslağı yer
abyordu. '
En değerb devlet sırlan olarak
görülen asken stratejı, doktrin ve
planlann tarüşıldığı bu tür bır
belgenın Çın'de basılması
oldukça sıradışı bir olaydı.
Ancak, komünist yetkililerce
önce yasaklanan ve sonra
yeniden saüşı serbest bırakılan
bu ınce kitap, şu anda Pekin'in
diplomatik çevrelerinde en çok
okunan kitap haline geldi.
IÇin-ABD askeri
ilişkileri sarsıntıda
Batılı yetkililer bunu Halk
Kurtuluş Ordusu'nun kimi etkin
subaylannın ve emekb obnuş
subaylarla akademisyenlerden
oluşan müttefiklennin
kamuoyunu Çin'in potansiyel
düşmanlanna karşı harekete
geçirme konusundaki genel bır
çabaya bağbyor.
Halk Kurtuluş Ordusu'nda
Çin'in ABD'yle son
çaüşmalanndan doğan temel
hoşnutsuzluğa dikkaü çeken bu
ve benzeri kitaplarla HongKong
gazetelenne sızan haberlerin
yaygınlaşması, Çin-ABD
arasındaki askeri ilişkilerdeki
sarsınünın alünı çiziyor.
Bundan başka, dünyanm en
kalababk ülkesinin gelecekteki
savunma politikası konusunda
Çin'in asken lıderlerinin sivillerc
meydan okuyuşunu da
vurguluyor.
Çin askeri bderleriyle yakın
ilişkileri olan Pekin'deki
diplomatlarla yapılan
görüşmelerde ortaya çıkan
gerçek şu: Çin askeri çevrelerinde
sinirler oldukça gergin.
önce, geçen yıl Amerikablar'ın
F-16'lan Tayvan'a satmalan,
arkasından geçen ağustosta .
Çin'in Pakistan'a güdümlü füze
donanımı gönderrnesi üzenne,
Washington'ın Çin'e uyguladığı
yaptınmlar gerginbği
tırmandırmışü.
Bu yapünmlar, Washington'ın
bir Çin yük gemisinin İran'a
kimyasal sılahlar taşıdığıru
söyledıği Yinhe Olayı'nın tam
onasında ılan edılmişti. Daha
sonra yapılan bir araştırma
alman bu haberlerin tümüyle
yanlış olduğunu kanıtladı.
Pekin'deki bır Batıb diplomat,
"Çin'de geçen vıl Ta>>an'a
yapılan F-16 satışından en fazla
rahatsız olan kurumlardan birisi
de ordu oldu. Çin ordusu içinde
sivil liderlerin ABD'ye kafa tutma
konusunda daha kararlı ve
becerikli dav ranmalannı isteyen
unsurlar var" dedi.
IÇin,ABDve
Rusya'dan korkmuyor
Pekin'le yakın ilişki halindeki bir
Hong Kong gazetesinde Jiang'ın 8
ekimde generalleriyle yapüğı
toplantının bir özeti yayımlandı.
Buna göre, Savunma Bakanı Çi
Hoaşian'ın önderliğindeki sekiz
general. Jıang'a Pekin'in
Amerikan "hegemonyası ve güç
politikasrna karşı takındıği
"yumuşak tutum"dan
kaynaklanan rahatsızüklannı
dile getirdiler.
Generallerin toplanü sırasında
çok heyecanb olduklan;
başkana. 180 yüksek rütbeli
subayın imzasını içeren ve Çin'in
ABD'ye karşı ciddi ve kararlı bir
tutum gebştırmesini talep eden
bir dilekçe verdikleri beliıtildi.
Jiana'ın. Çin'in "nükleer silahlan
geliştirdiği 1960lardan beri artık
iki tehditkar gücten (Rusya ve
ABD kastediliyor) korkması için
bir neden kalmadığı" şeklindeki
ifadesıyle generalleri yauşürdığı
söylendı.
Ancak, görüşmenin yoğunluğu
ordunun bu konudaki inancının
derinhğini ortaya koymaktaydı.
Amenka'nın niyetlerine duyulan
güvensizlik, Rusdiplomaün
gözune çarpan 80 sayfalık
kitapta da kendini gösteriyor.
Şichuan'dakı Güneydoğu
Üniversitesi'nce geçen hazıranda
yayımlanan kitabın yazan takma
ad kullanmış.
Ancak kitabın ortaya koyduğu
bilgi v e deneyime bakan
diplomatlar, onun ancak bır
ordu mensubunun kalerninden
çıkmış olabileceğini ileri sürüyor.
The New York Tımes
PatrickE.lyler