Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 17 KASIM1993 ÇARŞAMBA
HABERLER
Amerika'da
Türk-Kürt
kavgası
SİNAN GÖKÇEN
KUZEY CAROLINA- Tür-
kıye'nin Kürt sorunu ABD'nin
Kuzey Carolina eyaletinde dü-
zenlenen bir konferansta cle
alındı. ABD'de kurulu "Orta-
doğu Araşürmalan Enstitûsü"
hafta sonunda gerçekleştiriJen
konferansta, 4'ü Türkiye'deki
Kün sorununun taruşüdığı
toplam 112 panel düzenlendi
ve 400'ü aşkın bildiri sunuldu.
Panellerde Tûrk-Kûrt kavga-
lan yaşanırken, fngiliz Parla-
mentosu fnsan HakJan Ko-
misyonu Başkanı Lord Aw-
bury ile Türk Araştınnalan
Ensiitüsü ve Princeton Üniver-
sitesi Atatûrk Kûrsûsü Baş-
kanı Heath VV. Lowry, kavga
ederek küfürleşti.
PKK'nın Avrupa sorum-
lulanndan Şahin Engizer'in de
bir konuşrna yaptığı paneller-
de, Türkjye'nin Güneydoğu-
su"nda Türk ordusunun ope-
rasyonlan eleştirüdi ve Türk
devleünin, Kûrt nüfusuna yö-
nelik sistemlı bir katliamın ger-
çekleştirilmesini destekkdiği
öne sürüldü. Konuşmacılar,
Batı ülkelerinin Türkiye'ye po-
litik baskı yapması durumun-
da sonına siyasi çözümün sağ-
lanabileceğini vurguladılar.
"Ortadoğu Araşürmalan
Enstitûsü" (Middle East Stu-
dıes Association) geleneksel
konferanslann 27.'sinde, ay-
nca fılm festivali ve kitap fua-
nndaki bir standda, Kürt-
Amerikan Enformasyon Şe-
bekesi, PKK'run yayınlannı ve
takvimini satü. ERNK rozetli
Kürtler, yayınlara bakan Türk
ve bazı Amerikalı profesörlere
"AJırraBuıız"diyesorunca"Te-
rorizme yardım mı edeceğizT"
tepkisiyle karşüaştılar. Kürt
panellerine Amerika Birleşik
Devletleri Banş Enstitüsü'nün
20 bin dolar destek verdiği öğ-
renildi. "Kürt MüTiyetçfliği n
Etnik Çanşmalar" konulu pa-
nelde konuşan Gordon Rudd,
Türkiye'nin Çekiç Güç'ûn gö-
rev süresinin uzatılmasını
onaylaması durumunda Irak
Kürtlenne Baü'nın yardımının
ulaşabileceğiru söyledi. Rudd,
konuşrnasının sonunda, "Eğer
Irak Kürtleri Türkiye için iç so-
nın yaratırlarsa kaybederler.
Kürtler bunu akdlannda bufan-
durmalıdır" dıye de ekledi.
İran, Irak ve Türkiye Kürtleri-
nin sorunlannın değerlendiril-
diği panelin sonunda, konfe-
ransın havasını etkileyen olay-
lar yaşandı. Boğaziçi Üniversi-
lesi profesörlerinden Bimaz
Toprak, Pennsylvania Üniver-
sıtesi'nde 20 yıla yakın bir süre-
dir Kürt sorunuyla ilgili çalı-
şmalar yaptığı öğrenilen Asis-
tan Doktor Aram Nigogosüu'-
ın konuşmasını eleştirdi.
Toprak, Nigogosian'ın aka-
demik bir platformu politik
platforma çevirdiğini öne sür-
dü. Bu sırada saJonda dinJeyi-
cilerin kendi aralannda sözlü
kavga ettikleri gözlendi.
Kürtlere Türklerin küfürleş-
tiğı sırada, İngiliz Parlamento-
su İnsan Haklan Komisyonu
Başkanı Lord Avebury, Türk
ordusunun savaşımn PKK'ya
değil halka yönelik olduğunu
söyledi. tki kez dolaştığı Gü-
neydoğu'da Türk ordusunun
katliam gerçekleştirdiğini öne
süren Lord Avebury'e baa
Türk gençleri "s«htekar, y«-
lancT dedi. Insan Haklan Ko-
misyonu Başkanı'nın hemen
önündeki sırada oturan Türk
AraştırmaJan Enstitûsü Baş-
kanı Heat W. Lowry de Ave-
bury'e dönerek,u
Bana bak, 20
yaş daha küçük oteaydm seni
burada...." şeklinde bağırdı.
Lord Avebury de aynı küfûr
kelimelerini Lowry'e yineledi.
Heat W. Lovvry, salonu bağı-
rarak terk etti.
Ammkamn
Sesi
Radyosu
uyanhh
FUATKOZLUKLU
VVASHINGTON - Ameri-
kan yönetiminin resmi görüş-
lerini yansıtan "Amerika'nıa
Sesi Radyosu" (VOA) Kûrt-
çe Servisı, bütûn ülkeleri
PKK terör örgütüne karşı
mücadele etmeye çağıran ve
"PKK'yı Suriye, Irak ve İran
destekKyor" ifadesine yer ve-
ren yorumu yayımlamadığı
ıçin uyanldı.
Çahşanlannm tamamına
yakını Irak Kürtlerinden olu-
şan 9 kişilik Kürtçe Servisi,
yönetiminde ABD Dışişleri
Bakanlığı'na bağlı görevlile-
rin de bulunduğu radyo yö-
neticilerinin uyansı üzerine,
yönetimin görüşlerin içeren
yorumu, üç günlük gecik-
meyle önceki gün yayımladı-
ğı öğrenildi.
Bu arada, Türkiye'nin
VVashington Büyükelçiliği
Basın Müşaviri Şensu Yenriş-
çi'nin. Ankara'nın talimatı
çerçevesinde, Amerika'nın
Sesi Radyosu yöneticileriyle
önümüzdeki günlerde bir
araya geleceği kaydedikü.
Terörle Mücadele YasaTasansı şimdilik terörden çok basını önlemeyi amaçlıyor
Yasa, terörleıııimücadeleedecek,basmla mı?
T
BMM Adalet Komisyonu'nun
bugünkü toplantısında ele alınması
beklenen Terörle Mücadele
Yasası'nda değişiklik öngeren taslağa göre
terörlemücadelenin sihirli formülü basını
iyiden iyiye susturmak.
K
oalisyon ortaklannın hazıfladığı
taslak üzerinde uzun süren pazarlıklar
oldu. Sonunda anlaştılar.
Birçok madde değişti. Geriye basına ağır
para, hapis ve kapatma cezalan getiren
maddeler kaldı.
D
emokratikleşme adma iktidara gelen
DYP-SHPkoalisyonu, CMUK'da
yapılan degişiklikle ileriye doğru attığı
yanm adımı şimdi Terörle Mücadele
Yasası'nda yapılacak degişiklikle geriye
almaya hazırlanıyor.
CELAL BAŞLANGIÇ
Gelecekte. Türkiye'nin 1980-
li yıllannı inceleyenler kolayca
şu sonuca varabiürler:
- O tarihlerde Türkiye'de ba-
sın amma da terönstmiş...
1980'li yıllarda haarlanan
anayasa, çıkartılan yasalar, sı-
kıyönetim ve Olağanüstü Hal
uygulamalan, 'Sansür ve Sür-
gün Kararnameleri'. son olarak
ANAP iktidannın 'Türk basın
ve düşünce yaşanuna armağanı'
Terörle Mücadele Yasası, kısıt-
lamanın. yasaklamanın, ceza-
nın en siv ri uçlanndan birini de
basına çevirmeyı hiç ihmal et-
medi.
'Demokratikleşme' adına ik-
tidara gelen DYP-SHP koalis-
yonu, Ceza Muhakemeleri
Usul Kanunu'nda yapılan de-
gişiklikle ileriye doğru attığı
yanm adımı, şimdı Terörle Mü-
cadele Yasası'nda yapılacak
değişikle iki adım geri almaya
hazırlanıyor.
Özel TV ve radyolarla ilgili
yasada "yüzde beş ilan gelirinin
kesflmesi^ne takılıp kalanlar ,
bugün toplanacak Adalet Ko-
misyonu'nun gündemindeki
yasa tasansıyia basına getirilen
ağır para ve hapis cezalannı ne-
dense görmezden geliyorlar.
îlk değişiklik önerileri
DYP'nin "Şahinler"i tarafın-
dan büyük destek gören Terör-
Tdsorının 8. madcieslfie eklenen 'Lalk' sözdlğüne karsı akıyorlar
Şeriatçılara göre tasanyı AzizNesin hazırladı
Şeriatçılann yayın organlan günler-
dir "ZuHinı hortluyor" yaygarasıyla ,
Terörle Mücadele Yasası'nda yapıla-
cak değişikliğe karşı çıkıyor. Ama ya-
sanın düşünce ve basın özgürlüğünü
kısıtlayan bunca maddesine değü. Tek
bir maddesine. hatta tek bir sözcüğün
eklenmesine karşı çıkıyor.
Terörle Mücadele Yasası'nm 8.
maddesi daha önce şöyleydi:
"Hangi yöntetn, maksat ve düşûn-
ceyle ohırsa obun Türkiye Cumhuriyeri
Devletinin ûikesi»e milletiyle bölünmez
bütünlüğfinü bozmayı hedef alan..."
SHP'nin önerisiyle bu maddeye bir-
tek "bdk" sözcüğü eklcnince madde şu
duruma geldi:
"Hangi yöntem, maksat ve düşün-
ceyle olursa olstın Türkiye Cumhuriyeri
Devlerinin laik niteliğini ve deıletin ül-
kesi ve milleriyle bölünmez bütünlfiğü-
nü..."
Jşte bu bir sözcük bütün şeriatcılan
ayağa kaldırmaya yetti. Kimı "Bu ta-
san DYP'yi bitirir" diye manşet attı.
kimi "PKK'yı laikiikle mi durduracak-
sıruz" diye sordu.
Bu cephenin umurunda değildi de-
mokratik hak ve özgürlükler, basın
özgürlüğü.
Eğer tasanya "laikBk" sözcüğü ek-
lenmeseydi, basını böylesine yasak ve
ceza çemberine alan yasayı alkışlaya-
cakJardı bile.
Hatta salt laikJik'' sözcüğünden
tutturarak düş guçlenni sonuna kadar
zorladılar bıle. Işte laiklik karşıtı gaze-
telerin birinden birkaç saür:
u
De\let, PKK'ya yöneleceği yerde
cepbeyi genislerJvor. Askeri tabir Üe he-
def küçülteceği yerde sürekli yeni he-
defler üreriyor. Şimdi de aynı hatalar
yeni Terörle Mücadele Kanun Tasa-
nsfnda yapdryor. DYP-SHP insanla-
nn hayat hakkından sonra gelen din \e
vicdan hürriyetine yeni kısıtlamalar ge-
tirmek peşinde. Hem de hiç açık olma-
yan ve halk arasındaki tabiri Ue nereye
çekersen oraya gelebilecek bir kanun
tasansı Ue.
Tasannın miman DYPIi De>let Ba-
kanı Bekir Sami Daçe görünüyor.
Oysa Daçe bu tasannın sadece aktörû.
Tasarının asıJ mimarı .Aziz Nesin'dir,
SHPdir. Sivas olaylandır. Sivas olay-
lannı tezgahlayanlardır."
le Mücadele Yasası'ndaki ilk
değişiklik taslağı hükümetin
önüne geldiğinde görüldü ki
herşey ^erör suçu" sayılıyordu.
tşte "terörist ada>İan"ndan
bazı ömekler:
Toplu vizite eylemi yapan, işi
yavaşlatan işçiler... Yürüyüş
yapan memurlar... Hükümeti
eleştiren imamlar, hafızlar,
hatipler... Devlet memurlanna
mukavamet edenler... Kanu-
nun cürüm saydığı fiilleri öven-
ler... Sahte para basanlar ve
bunlan tedavüle koyanlar...
Hü\ıyet cüzdanlannı. pasa-
portlannı değiştirenler. sahte
kimlik kullananlar... Kimliğini
yanlış beyan edenler... Yangın
çıkaranlar... Nakil vasıtalannı
engelleyenler... Hareket haün-
deki nakil vasıtalanna ateşli ci-
sim veya silah atanlar... Umu-
mun sağlığıru tehlikeye sokan-
lar... Gıdalan takht edenler
veya bozuk gıda satanlar...
Ölümle sonuçlanan kavgaya
katılanlar... Hırsızlık malı satın
alanlar... Başkasının malına za-
rar verenler... Trafık işaretlenni
tahrip edenler... Kamu hizmeti
yapılan bina duvarlanna ve tra-
fîk işaretlerine afiş yapıştıran-
lar... Kepenk kapatma, kontak
açmama, boykot, grev, lokavt
veya benzeri hareketlere katı-
lanlar...
Taslakta aynca Türk Ceza
Yasasfrun kaldınlan 140. mad-
desi biraz daha Türkçeleştirile-
rek "Yabancı bir ülkede devletin
etkinliğini kıracak şekilde açık-
lama yapanJann" cezalandınl-
ması, yukanda sayılan suçlar
da dahıl, " Terör suçlanndan
dolayı gözaltına alınanların her
halükarda ruruklanmalan". ga-
zetelenn dağıtımdan önce mül-
ki amirlerce denetlenmesi, "ge-
rekli hallerde" dağıümlannın
ertelenmesi ya da engellenmesi.
yayın organlannın gerekirse sü-
resiz kapatılması... gibi hüküm-
ler de yaralıyordu.
Elbette, tüm bu "terör suç-
lan"nı işleyenlere verilen ceza-
nın birkaç kat arltınlarak basın
yayın organlanna uygulanması
da unutulmamışü.
DYP-SHP pazarbğı
Bu taslak üzerinde uzun sü-
ren bir pazarlık oldu. DYP tas-
lağı konımaya çabşıyordu.
SHP'nin amaa ise "yumuşat-
mak"tı.
Sonunda anlaştılar.
Şoföründen imamına, kalpa-
zanından hırsızına kadar olan
grubun "terör suçiusu" sayıl-
masmdan vazgecildi.
Hakımlerin gözaltındaki "te-
rör suçlularmı tutuklama zonın-
luluğu" kaldınldı. Gazetelerin
sansüre tabi tutulmalan, dağıtı-
mının mülki amirlerce engellen-
mesi ve süresiz kapaülmalan
gibi hükümlerde kaldınldı. Za-
ten gazetelenn süresiz kapatıl-
malan anayasaya aykınydı.
Geriye ne mi kaldı ?
Ağırhklı olarak "basını ver-
diği terör haberini sanki kendisi
yapmış gibi sonımlu gören" bir
Çalışlar'ın kitabında Apo ve
Burkay'la röportajlar yer alıyordu
'KürtSorunu'
adhkitaptoplatıhb
Haber Merkezi - Gazetemiz
yazarlanndan Oral Çalışlar'ın
Abdullah Öcalan ve Kemai Bur-
kay'la gazetemizde daha önce
yayımlanan röportajlanndan
oluşan "Kürt Sorunu" adh kita-
bı, İstanbul Devlet Güvenlik
Mahkemesi'nce (LXîM) topla-
tıldı. 3 Nolu LXJM, toplatma
karanna gerekçe olarak. 1982
Anayasası'nın basın özgürlü-
ğüyle ilgili 28. maddesini gös-
terdi. Anayasa'nın bu madde-
sinde "Devleti, ülkesi ve mille-
tiyle bölünmez bürünlüğüne"
aykın yaymlann acılen toplan-
ması savunuluyor.
Çalışlar'ın
PKK lideri Ab-
dullah öcalan ve
PSK lideri Kemal
Burkay'la yaptığı
dizi röportajlar
aylar önce gazete-
mizde yayı-
mlanmış ve bu
dizilerle ilgili her-
hangi soruşturma
açılmamıştı.
Avukat Fîkret
Ükiz. toplatma
karanmn kaldın-
Iması talebiyle
Devlet Güvenlik
Mahkemesi'ne başvurdu. Avu-
kat İlkiz itiraz gerekçesinde
şöyle dedi:
"Yazar, kitabın önsözünde bu
röportajlan hangi amaçla yaptı-
ğmı açıklıyor. V azar, Türkiye'-
nin böyle bir sorunu eözebilmesi,
daha fazla kan dökülmesinin ön-
lenmesi için bu kitapla katkıda
buiunmak istiyor. Gerçeğin bü-
tün çıplaklığıyla bilinmesinden
vana. Söyleşi yaptığı kişjjerle
'tartışıyor..' Yazar, Kürt soru-
nuna kaltcı ve banşçı bir çözüm
bulunması için, çözümün de-
mokratik olması için katkıda
buiunmak amacında. Tartıştığı
kişilerin günlük yaşamları. endi-
şeleri, korkuları ve hatta cinsel
yaşamları konusunda, aşk üzeri-
ne ne düşündüklerini tartışarak
okuyııcuya aktanyor. Bir başka
deyjşle bihnmeyeni kamuoyuna
tanrtrjor."
Avukat İlkiz, İstanbul Cum-
huriyet Başsavcıhğı'nın bu tür-
den yayınlarla ilgili verdiği bir
kovuşturmaya yer olmadığı ka-
rannı ömek göstererek şu gö-
rüşlere yer verdi:
"3713 sayılı yasanın 6. *e 8.
maddelerinde yer alan suçlann
maddi unsunı propagandadır.'
Görüşün yandaş kazanmak
amacıyla başkasına aktarılması
propagandadır. Fakat toplatma-
ya konu kitapta böyle bir amaç
bulunmadığından fiil propagan-
da fiili olmaktan çıkınaktadır.
Nitekim 8.
maddede'• bütün-
lüğü bozmayı he-
def alan propa-
ganda' tanonı,
salt düşünce açı-
klanmasınm bu
suçu oluşturmaya-
cağuıı göster-
mektedir. Hiç
kimse, resmi görü-
şe uygun düşmek
zorunda değildir.
Aksi takdirde dü-
şünce açıkla-
roaJan her zaman
suc sayılabilir.
Kaldı ki resmi gorüşe aykın gö-
rüş açıklayan ve söv leşide fikir-
lerini beürten Abdullah öcalan
ve Kemal Burkay'la ilgili olarak
yazar 'Bu görüşmeler sırasında
onlara en aykın gelebilecek so-
rulan da sordum... Kafama
yatmayan ve kamuoyuna ters
gelen görüşleri eieştirmekten de
geri durmadım. Bu tür bir tar-
tışmanın görüşlerin netleşmesi-
ne ve geri planda kalan konula-
nn deşilmesine olanak sağladığı
inancındayım' diyerek amacmı
açıklıyor. tartışmadan ve söyle-
şiden çıkan sonuç eğer çözüm
üretmeye yönelikse bu propa-
ganda suçu oluşrurmaz, bolücü-
lük suçu ise hiç değildir."
Avukat İlkiz, sözkonusu ge-
rekçelerle toplatma karanrun
geri alınmasını istedi.
Hacı Ahmet Tatari Kız \ urdu'ndaki öğrenciler, sıkıntılarmı kamuoyuna duyurmak irin hazıriadıklan bildiriyi okudular.
Kız yurdunda mahalleli tacizine isyan
Yurtlanna giderken mahalleli gençlerin 'taciz'lerinden bunalan kız
öğrenciler, arkadaşlan 'erkekle geziyor' diye dövülünce ayaklandılar.
İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu)-
Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdür-
lüğü'ne bağL 700 öğrencinin kaidığı Haa
Ahmet Tatan Kız Yurdundaki öğrencı-
ler, yurt çevresinde dnsel tacize uğradı-
klanru belirtıler. Öğrenciler. çevre
halkının yuıtlan "fahişelerin birarada bu-
lunduğu mekanlar" olarak gördüklerini
anlatırken, yurt yönetiminin ilgjsizlığin-
den yakındılar.
Öğrenci yurtlannda yaşam zor. Hele
kız öğrenci yurtlannda şartlar daha da
ağır. Izmir Evka-1 yöresindeki yurtlanna
girmeden önce mahalleli gençlerin laf at-
malanndan. "tadz"lerinden bunalan kız
öğrenciler. bir de arkadaşlan "erkekle ge-
ziyor''diye dayak yiyınce ayaklandılar.
Yurt yönetiminden de şikayetçi olan kız
öğrenciler önce bir basın toplantısı düzen-
leyerek, çevre baskısını kamuoyuna şika-
yet ettiler.
Yurt Müdürü Sevgi Şuılak. devlet me-
muru olduğu için konuşamayacağmı.
Kredi Yurtlar Kurumu Bölge Müdürü
Metin Ayda, olayı "basit ve sffadan" ola-
rak niteleyipyurt çevresindeki olaylardan
sorumlu olamayacağını belirtirken kız
öğrenciler adına konuşan Seçfl
Egesıkıntılannj şövleanlatıyor:
" Yurda geliş gidîşlerimizde yöre gençleri
tarafmdan sürekli cinsel tacize uğruyoruz.
Bu yüzden yurtlardan çıkmayı düşünüyo-
nız ama kiralar çok yüksek. Ailelerimizin
gonderdiği paralaria zor geçiniyonız. Bu
yurtlarda kalmak zorundayız. Bizi potan-
siyel fahişe olarak görüyorlar. Bize ahlak
dersi vermeye kalkan mahalle halkı önce
kendi gençlerine ahlak dersi versin."
Dokuz Eylül Ünıversitesi'ne bağlı, Eği-
tim, Hukuk, İküsadı ve İdari Biliinler fa-
kültelerinde okuyan kız öğrenciler.
sıkıntılanru kamuoyuna duyurmak için
hazıriadıklan bildiride şu görüşleri dile
getiriyorlar:
"Biz, yurtlarda kalan kcdar, çeşirJi
baskdara günden güne artarak eklenen
yeni zorbalıklarla karşılaşryoruz. Sokakta
cinsel tacize uğradığımız yetmiyormuş
gibi, artık yurtlarda ş aşam çekihnez hak
geidi. Kız öğrenci yurtlan, toplum tarafı-
ndan potansiyel fahişelerin bir arada bu-
lunduğu mekanlar olarak göriilür oldu.
Yurtlann etrafmda dolaşamaz olduk. 10
Kasım 1993 günü bir arkadaşımızın erkek
arkadaşıyla birb'kte İzmir Buca-Evka 1
halkı tarafından dövülmesi. eli sopalı in-
sanlann Hacı Ahmet Tatari Kız Öğrenci
Yurdu'nu basması artık sabnmızı taşmh.
Soruvoruz. daha düne kadar bizlere, yurda
girerken Evka- 1 sakinlerinin oğullan ta-
rafmdan sarkıntüık edüdiğinde ve biz bunu
yurt yönetimine ve emniyete götürdügü-
rnüzdt neden sessiz kalındı? Bu namus bek-
çileri neredeydi? Kadınlık ommınu ayaklar
aftma alan tüm uygulamaları protesto edi-
yor, bu insanlık dışı da\ranışlara karşı so-
nuna kadar mücadele edeceğimizi ve arka-
daşlarunıza destek oiacağmızı duyuruyo-
ruz."
CHP'den ijimeydoğupoHtüialanveKüHsonmu^raponı
Haber Merkezi- CHP "Güneydoğu
Politikalan ve KürtSorunu" başlıkh bir
rapor hazırladı. CHPgenel Başkan
Yardıması tsmail Cem tarafından
açıklanan raporda Güneydoğu
sorununun can gûvenliği. demokrasi,
ekonomi, savunma. dış siyaset
boyutlan bulunan karmaşık bir sorun
olduğu belinilerek çözüm önerileri
sıralandı.
Raporda Güneydoğu sorununun aynı
zamanda bir demokrasi sorunu olduğu
belirtilerek şöyle denıldi:
"Teröriin kurşunlanna demokrasi tek
basına kalkan olamaz. Aynı şekilde
demokratik girişimlerin gerçekleşmesi
nedenivle terörün ortadan kalkması
elbette beklenemez. Ancak •
demokrasinin eksıkliğî, aynlıkçt şkldet
harekerinin kendi açısından isrismar
erfiği, omın işini koJa> laşûran bir
otgudur. Demokrasinin eksiğini
gidermek, teröriin yararlandığı bir
dunıma son vermek işlevini
taşıyacaktır."
Raporda Olağanüstü Hal yasasının
insan haklanyla çelişen özelliklerinın
iptal edilmesi istenerek, işkenceye,
kontr-gerilla uygulamalan na, yerinde
infaza, faili meçhul cinayetlere ilişkin
iddialann üzerine kararlılıkla
gidilmesinin gerekliliği \'urgulandı.
Koruculuk sisteminin çok yönlü
sakıncalannın görüldüğü belirtilerek
bu sistemden vaz geçilmesi gerektiği
belirtilen raporda kalıcı işbirliğiin
sağlanması için şu önerilere yer verildi:
"KimUği ne olursa olsun. hangidili
konuşursa konuşsun. kendini bu ülkenin
vatandaşı kabul eden herkes > asalar
önündeeşittir. Devletinernik tercÖB,
inanç tercihi. \atandaşın özelliğine göre
yan tutması sözkonusu olamaz. Bu
anlayışla. ülkede akan kan
durdunılmaJıdır. Banş, sevgi, uzlaşma
ortamının yaratıbnası te uygulanması
bedcfl alınmalıdır."
Sorunu, buyük ölçüde askere havale
ederek çözme poütikalannın başansız
kaidığı savunulan raporda, yöreyi
tanıyan demokrasi kültürünii almış.
etkin birsivil güvenlik gücünün
kurulması önerildi.
Güvenlik güçlerinin iletişim ve hareket
açısından ileri teknolojiyi kullanmalan
gerekliliği üzerindedurularak sınırlann
güvenlığine ilişkin "Türkive elindeki
maddi ve askeri gücüyle sınırlarını daha
iyi konıyabOmeu'dir. Mobilize savunma
anlayışımn ihtiv açları dikkate alınarak,
mevcut sınır karakollan yeniden
düzenlenmelidir" denildi.
Türkıye'nin gerek Batı Avrupa. gerek
komşulanyla ilişkilerini Güneydoğu
ekseninde değerlendirilmesinin zorunlu
olduğu vurgulanarak "Teröre bu
ülkelerden sağlanan açık-kapalı, dolayh,
dolaysız destek >e hoşgörü, bizimbu
ülkeierle ilişkilerimizde temei bir öiçü
ohnaudır
n
görûşü savunuldu.
Raporda. idari yapılanmada reform
ihtiyaana dikkat cekilerek ekonomik
önlemlerin dezaman geçirileden
alınması istendi.
Aynlıkçı şiddetin temei nedenleri
arasında bölgenin fukaralığı ve feodal
yapısının yeraldığı belirtilen raporda
feodalizmin tasviyesine yönelik
önlemler sıralandı. Bunun için
demokratik kooperatifçiliği temei alan.
tanm planlaması ve verimlilik artışını
amaçlayan köklü bir toprak
reformunun bölgede uygulanması
önerildi.
anlayışla getirilen maddeler...
Basına ağır para ve hapis ceza-
lan. gazete kapatmalar, yine-
lendikçe artan yapunmlar...
DYP-SHP Koalisyonu, "Te-
rörle mücadelenin sihirli for-
mülü"nü bulmuştu:
- Basını iyiden ıyıye sustur-
mak...
Hatta, "Kürt sonınu"nun çö-
zümü için "Ne ver kurtul, ne vur
kurtul" sloganını ortaya atan
SHP'nin Genel Başkanı Murat
Karayalçm da TBMM'ye gön-
derilen taslağın altına imza ata-
rak, sanki yeni bir formülü des-
tekliyordu :
- Basını sustur, kurtul...
Basına ağır ceza
Önce suçlan sıralayahm:
. İsim ve kimlik belirterek ve-
ya beürtmeyerek kime yönelik
olduğunun anlaşılmasını sağla-
yacak surette kişilere karşı terör
örgütleri tarafından suç işlene-
ceğini veya terörle mücadelede
görev almış kamu görevlileri-
nin hüviyetini açıklayanlar ve-
ya yayınlayanlar veya bu yolda
kişileri hedef gösterenler...
. Terör örgütlerinin bildiri ve-
ya açıklamalannı basanlar veya
yayınlayanlar...
. Terör örgütüyle ilgili propa-
ganda yapanlar, yardım eden-
ler...
. Hangi yöntem, maksat ve
düşünceyle olursa olsun Türki-
ye Cumhuriyeti Devletinin laik
niteliğini ve devletin ülkesi ve
milletiyle bölnmez bütünlüğu-
nü bozmayı hedef alan yazıh ve
sözlü propaganda yapanlar...
Eğer bu suçlar bir aydan az
süreli. gazete ve dergi gibi basın
organlannca işlenirse bir önce-
ki ay yaptığı ortalama günlük
saüşın yüzde doksanı kadar
ağır para cezası verilecek.
Örneğin fiyatı yedi bin lira
olan 100 bin satışlı bir gazete
yukanda yazılı suçlardan birini.
işlemesi durumunda sahibirifc
600 milyon liranın üzerinde pa-
ra cezası verilebilecek. Aynı ga-
zetenin sorumlu müdürüne. sa-
hibine verilen cezanm yansı uy-
gulanabilecek.
Bunlar değişiklik tasansın-
dan önceki yasada da vardı.
Ancak DYP-SHP koalisyonu-
nun tasansı olarak TBMM'ye
gönderilen değişiklik önerileri-
ne bir de gazetelere "kapatma
cezası'' eklendi.
Bir aydan az süreli yaymlar
üç günden 15 güne kadar kapa-
tılabılecek. Suçun tekran duru-
munda ise hapis ve para cezala-
n iki katına çıktığj gibi. kapat-
ma cezası da üç katına çıkarak,
günlük, haftalık. 15 günlük ya-
yınlar bir aydan üç aya kadar
kapatılabilecek.
Taslak Adalet
Komisyonu gündeminde
DYP-SHP Koalisyonunun
son bicimini verdiği Terörle
Mücadele Yasası'nda değişik-
lik yapan taslak bugün Adalet
Komisyonu'na. daha sonra da
TBMM'ye gidecek.
DYP'nin "şahinfer"i tasanyı
ilk biçimine çevirmek için eüe-
rinden geleni yapacaklar.
SHP'li milîetvekillerinin bir bö-
lümü tasanyı değiştinne çaba-
sında. Elbette tasanmn altını _
imzalayan SHP'li bakanlann '
durumu da şimdi tartışma ko-
nusu olacak. RP . "laiklik''ten
tutturup tasanyı kendi istekleri
doğrultusunda değiştinne ça-
basında. ANAP'lılann bir kıs-
mı "Askeri yönetim bile son dö-
nemlerinde gazete kapatma-
mıştı" diyerek karşı çıkıyor ta-
sanya. Diğer bir bölümü ise
DYP'nin "şahinlerTyle işbirliği
yapmanm yollannı anyor. Ta-
sanya içtenlikle karşı olan CHP
ise bu biçimiyle önce komis-
yondan sonra da TBMM'den
geçirtmeme karannda. MHP'-
lilenn desteğı ise DYP'nin "Şa-
hinleri"nin yanında.
"Terörle mücadeleyi daha et-
kili kıhnak" için. "Demokratik-
leşme" adına ortaklık kuran
SHP ve DYP'nin ortak tasansı
şimdilik "Terörle mücadele''-
den çok "Basmla mücadele"ye
dönük.
"Terörü önleme"dcn çok
"Basını önleme''yi amaçlıyor.
Son günlerdeki yasaklamala-
n da anımsarsmak. ortaya çı-
kan o ki "Terör" de basma
karşı. "anri terör" de...
"Terörle mücadele"de tartış-
ma "\erip de mi kurtulalım"
yoksa "Vurup da mı kurtula-
um" boyutundayken, şimdi
yeni bir aşama kazanıyor:
- Basına ağır ceza verip de
kurtulalım... Basını susturupda
kurtulalım.