Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Sal
Cumhuriyetı-
Sahibi: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik Türlt Anonım Şirketi adına Bwin Nadi Istanbul Haberleri: Şen»y Kalku. Dış Haberler: Ergun Balcı. tş-Ekonomi: Şükraıı Ketend, Basım ve Yayım: Cumhuriyet Matbaacüık ve Gazetecilik T-A.Ş. T0rkoca|ı Cmd.
• Genel Yayın Yönetmeni: Özgen Acar • Genel Yayın Koordinaıöru: Hikmel Çetinkıy» Yurt Haberleri: Mehmel Sareç, Kulıür: Olal Üster. Makaleler: Sami Karaörea, Spor: Abdülkadir 39/41 Cağaloğlu 34334 tst. PK: 246 Istanbul. Tel: 512 05 05 (20 bat), 1elex:
Yazı Işleri Mudürlerı: Füsun Özbilgtn (Sorumlu), Cel«l Başlaıtgıç (Haber) • Gorsel Yiicelman. Duzeltme. AbduUah Vaacı • Muessese Mudur V: Erol Erkul • Koordinator: 22246, Fax: (1) 526 60 72 • Burolar Ankan: Z. Gökalp Blv. Inkılap S. No:
Yönetmen: AU Acar • Duzenleme: Mustafa Sağlamer • Ankara Temsilcisi: Cuneyl Ahmel Korulsan • Muhasebe: Bulent Yeoer • Idare: Huseyin Garer • İşletme: Önder 19/4, Tel: 433 11 41-47, Telex: 42344, Fax: (4) 433 05 65 • Izmir H. Ziya Blv.
Arcmiirek, Haber Müdürleri: Mustafa Balbaj, Işık Kansu, İzmir Temsılci V.: Serdar Çriik • Bılgı-lşlem: Nail İnal, Bılgısayar Sısıem: Mıinıvet ÇBer • Personel: Sevgi Bostancıoglu 1352 S. 2/3 Tel: 83 12 30, Telex: 52359, Fax: (51) 89 53 60 • Adua: lnönü
krak, Adana Tems.lcs.: Çrtin YİH.04İU • Reklam: Reha Ifitman Cd. 119 S. No: 1 Kat: 1, Tel: 59 37J2 (4 hat), Telex: 62155, Fa* (71) 59 25 78
TAKVİM.29EYLÜL 1992 Irasak:4.23 Güneş: 6.48 Öğle: 12.00 fkindı: 15.20 Akşam: 18 00 Ydtsı: 20.20
okumayı
sevmiyop
• İZMİR(AA)-
Öğretmenlerin yüzde
60'ından fazlasının
okumayı sevmedikleri
saptandı. Ege Üniversitesi
Edebiyat Fakültesi'nce
gerçekleştirilen bir
araştırmada "Okuldaki
öğretmenlerimizin yüzde
60'ından fazlasının
okumadığı görülmüştür.
Böyle birortamda böyle bir
sistemde çocuğa okuma
zevki vermek oldukça
güçlcşiyor" denildi.
Prof. Dr. Şefik Uysal.
Türk loplumunun. kimlik
kazanmasında çocuğa
kolaylık sağlamadığı gibi
aksinegüçlüklerçıkardığını
bildirdi.
AIDS'ten
korunma
• İZMlR(AA)-AIDSten
korunmanın tek yolunun
eğitim olduğu belirtildi.
AIDS'ten korunma
yollannın okullarda ders
olarak verilmesi, polis ve
askerlerin deeeitilmesi
gerektiği bildirildi. AIDSile
Mücadele Derneği Başkanı
Prof. Dr. MelahatOkuyan,
günümüzde giderek yayılan
hastalığın önlenmesinin,
toplumdaki herkesin
bulaşma yollannı öğrenip
tedbiralması ile mümkün
olabileceğini ifade etıı.
Prof. Dr. Okuyan
şunlan söyledi: "Sağlık
personeline, genel eğitimle
birlikte, branşlanna göre
hastalığın bulaşma yollan
ve korunma için alınması
gerekentedbirlerde
öğretilmeli."
Her şeyi dert
ediyoruz
• ANKARA (ANKA)-
İnsanlanndışa
vuramadıklan ve
çözemedikleri ruhsal
sorunlann fızikse!
rahatsızhklarla su yüzüne
çıktığı bildirildi. Genellikle
dahiliye doktorlanna
başvurarak başağnsı, mide
bulantısı ve sırt ağnsından
yakınanlann bu
rahatsızlıklannın, çeşitli
ruhsal sorunlan nedeni ile
butürbelirtiler
gösterdikleri belirlendi.
Erkeklere
ffakir eş
• ANKARA (ANK A) -
Üniversite öğrencileri
arasında yapılan bir
araştııma, kızlann
evlenirken "zengin erkek"
aradığını. erkeklerin de
'ekonomik durumu
kendisinden kötü' olan
kızlan tercih ettiğini ortaya
çıkardı. Hacettepe
Üniversitesi Eğitim
Fakültesiöğretim
üyelerinden Prof. Dr.
Ethem Özguven tarafından
Haçettepe, Ankara Gazi ve
Bilkent ürıiversitelerinde
yapılan'Üniversite
öğrencilerinin evlilik ve eş
seçirnine ilişkin değer
yargılan" konulu araştırma
her iki cinsin de evlilik dışı
ilişkiyc karşı olduğunu
belirledi.
Knopp'dan
kakaolu tatlı
• tstanbul Haber Servisi-
Knorr üreticisi Besan, tatlı
serisine bir ürün daha ekledi.
Soğuk sütle kolayca
hazırlanabilen toz kakaolu
pratik bir tatlı olan
Chocolate Mousse aynı
zamanda pasta yapımında
da kullanılabiliyor. Knorr
yetkilileri tatlı serisine yeni
ürünlerin ekleneceğini
belirttiler.
Emniyet yetkilileri oto hırsızlan için İstanburun bir galeri olduğunu söylüyorlar
Yaz bitti, hırsızlartatildendöndü• Her gün 7-8 aracın çahndığı İstanbul'da oto hır-
sızlan şebeke halinde çahşıyorlar. Aracı çalan ve
sahte evrakı hazırlayan kişiler farklı. Çalıntı aracı
satanlar çoğunlukla temiz giyimli ve güvenverici
oluyorlar.
bul'da ikinci el ve oto açık pa-
zarlannda satılan araçlann ço-
ğunun güvenli olmadığını belir-
tivorlar. Vatandaşlann çalıntı
oto alarak, zarar etmemeleri
için alacaklan araçlan, oto hır-
sızhk masalanna başvurarak
TAYFUNGÖNÜLLÜ
Otolannıza dikkat! Oto
hırsızlan, çaldıklan araçlan
"döner sermaye" olarak kulla-
nıyorlar.
Emniyet yetkilileri, İstan-
durumlannı kontrol ettirebile-
cekleri bildirildi. Oto hırsızlık
masalan, bilgisayar sistemiyle
çalıştıklan için çalıntı aracı öğ-
renmek çok basit.
Hergün 7-8 aracın çahndığı
îstanbul'da oto hırsızlan şebe-
ke halinde çahşıyorlar. Aracı
çalan, sahte evraklan düzenle-
yen, satışını yapan kişiler farklı
elemanlar. örneğin, s^tıcılar;
temiz giyimli, güven veren ve
ikna yeteneği yüksek kişilerden
oluşuyor. Şebekeler, araçlan
çalarken, sahte evrak düzenler-
ken ve satarken binbir çeşit
yöntem deniyorlar.
Bunlardan biri de Remzi Ay-
han adındaki bir oto sahibinin
başına geldi. 2 ay önce tanıdığı
bir arkadaşından 1990 model,
klimalı Renault Flash marka
otomobil saün aldı. Ama bir-
gün sabah kalktığında otosunu
evinin önünde bulamadı. Ay-
han, otosunun çalındığını kara-
kola bildirdi. Polis Radyosu'-
ndan anonsu yapıldı.
Ayhan, otosu bulunacak di-
ye beklerken, bir gün Kısıklı
Karakolu'na çağnldı. Burada-
ki bir şahıs, neredeyse kendisini
dolandıncıhkla suçluyordu.
Kendisini bir oto hırsızhİc şebe-
kesinin elemanı gibi gösteriyor-
du. Hem çok şaşırdı, hem de
çok sinirlendi. Meğer, Ayhan"-
ın Flash, karakolda kendisini
suçlayan kişiye 14 bin mark
karşıhğında satılmış. Adam
arabayı "Doğrusu iyi pazarlık
yaptım, iyi paraya kapattım"
diye düşünüyormuş. Otoyu al-
dığı kişiye 2 milyon da verme-
miş. Ruhsat ve diğer belgeler
geldiği zaman verecekmiş. Bir
anlamda kendisini garantiye al-
mış! Ama hiç de düşündüğü
gibi olmamış. Çünkü hırsızlar
sattıklan adamdan aracı tekrar
çalmışlar. Adam da şikâyetçi.
Ama sonuç yok.
Vaarmland İsveç'in en güzel doğasına sahip
"Alfred Nobel'in
kentinehoş geldiniz'
GÜRHAN UÇKAN
"Bu bölgede, 20.000 ren geyiği, 2 genel müdür, 959 mühen-
dis, 8 kurt, 1 başrahip, 709 ekonomist ve 15 profesör yaşıyor."
Elimizdeki broşür böyle başlıyor. Stockhohn bölgesini
bırakmış, Norveç'e doğru yol ahyoruz. Gezeceğimiz bölge,
orta İsveç'in Vaarmland bölgesi. Kimine göre îsveç'in en güzel
doğasına sahip. Bazılan da başta Sehna Lagerlöf olmak üzere,
birçok ünlü yazan yetiştirdiği için burayı yazarlar beldesi ola-
rak tanımhyorlar. En azından, doğudan, Stockholm yönünden
bölgeye girildiginde ilk karşınıza çıkan kent olan Karlskoga,
aynı görüşte değil. f1 sınınndaki levhada, "Alfred Nobel'in ken-
tine hoşgeldiniz" yazıyor. Dinamitin bulucusu ve kralı Alfred
Nobel, bu kentte doğmuştu. Bundan sonraki kent Kristine-
hamn da sizi başka bir mesajla bekliyor: "Picasso burayı tercih
etü. Sizde hoşgeldiniz." Picasso'nun anıt heykellerinden en bü-
yüğüne sahip olan Kristinehamnlılar, ünlü ressamı ağırlamış
olmakla övünüyorlar.
Doğa, gerçekten çok güzel. Her kare, kartpostallık. Yeşiün
sonu yok. Göller, göller, göller. Incesi, genişi, yuvarlaği, uzunu;
her şekilde göller. Ülkenin en büyük gölü olan Vânern de bu-
rada zaten. Bir zamanlar buz deniziyken jeolojik olaylar so-
nucu tath su gölüne dönüşen bu gölde balıkçılığa büyük önem
veriliyor. Başta som balığı ohnak üzere çeşitli tatlı su balıklan
bir yandan avlanıyor, bir yandan da nesilleri tükenmesin diye
yetiştirihyor. Yazlan, dörder kişilik gruplar halinde son derece
modern teknelerle balığa çıkan turistler, adam başı 500 kron
(650 bin lira) veriyor dört saat süreyle bahk avlamak için. Tek-
neler, Amerikan Savunma Bakanlığı'na ait bir satelit ara-
cılığıyla yönlerini buluyor. Göl olaylı olduğu için değil, balıkla-
nn bazılannın bulunduklan dinlenme yerlerine girmemek için!
Doğayı sevmekle korumanın birbirinden aynlmayan birer öğe
olduğunu bi-
liyorlar çün-
kü.
Yol boyu
bütün kulü-
belerin, tipik
kırmızı kulü-
beler ol-
duğunu gö-
rüyoruz.
Sanki Berg-
man'ın ilk
fılmlerinden
sahneler izler
gibiyiz. Bir
iki kulübelık
yerleşim yer-
lerinde son
derece besili
büyükbaş
hayvanlar
dikkatimizı
çekiyor. Ev-
lerin çoğunun, büyük kentlilerin yazhğı olmadığını buradan
anhyoruz. İsveç nüfusunun onda birinden azını banndıran bu
bölgedeki sessizlik, akıl alır pbi değil.
Vaarmland'ın yüreğinde, İsveç halkının yüreğinde yaşamını
sürdürmekte olan bir kadın yazann evi var: Marbacka'da, Sel-
ma Lagerlöf, bundan 52 yıl önce dünyadan göç etmiş olmasına
karşın yine de yaşıyor: Yapıtlanyla ve örnek kişihğiyle. 1858-
1940 arasında yaşayan, İsveç Akademisi'ne giren ilk kadın ya-
zar olan Selma Lagerlöf, 1909'da Nobel Edebiyat Ödülü'nü
kazanmıştı. Marbacka'daki iki kath ev, şimdi bir müze. Ba-
basının iflas etmesinden sonra satılan evi Lagerlöf. alnının te-
riyle kazandıği parayla geri ahnayı başarmış. "Gösta Berling'in
Masab" ve "Nils Holgersson'un Fevkalade Seyahati" yaklaşık
50 yabancı dile kazandınlmış. Bu yaz evin hemen yanındaki
salonda "Gösta Berling'in Masalf'nın 3.5 saatlik tiyatrosu oy-
nuyordu. İsveç'in dört bir yarundan otobüslerle buraya geh-
yorlar. Yazann adına konmuş bir fondan, bu mesleğin başı-
ndaki gençlere olanak saglanıyor.
Selma Lagerlöf ü Rusçaya çeviren İrina, nemlenen gözlerini
bizden saklamaya çalışıyor evi gezerken. Lagerlöf ün Fin- Rus
savaşı sırasında Fin halkına eritihp satılsın diye gönderaıek is-
tedi^ Nobel madalyasını halk alıkoymuş ve onun tutan kadar
parayı aralannda toplayarak Finlilere göndermiş. Selma, evin
üst katmdaki aydınhk odada son nefesini verirken sormuş: "Sa-
vaş bitti mi?"
Selma Lagerlöf. bu yıl resmi olarak da onurlandınldı: 20
kronluk banknotlara onun resmi kondu. Paranın öteki yüzün-
de de Nils Holgersson'un dev bir kazın üzerinde İsveç'i uçarak
gezerkenki resmi var. Krallann, komutanlann ve devlet baş-
kanlannın tekelinde olan paralardan, birinin olsun, böyle bir
kültür emekçisine aynlmış ohnası ne kadar güzel bir şey...
Lagerlöf-fsveç Akademisinin ilk kadın yazan
Aral'ın"\Var, In A Dangerous Light" (Tehlikeh* lşıkta Savaş) kitabı ABD'de Donovan Yayıncılık'ınserisinde yayımlanacak.
Türk gazeteci Coşkun Aral, sonbaharda birçok ülkenin kitap stantlannda
Ölümiineyokuluklann öykiisü
FL AT KOZLUKLU
NENV YORK - ••Yeleğindcn çıkarttığı
küçük dcftcrc bombardıman altındaki
Bc\rut'u va7ivordu. Birkaç dakika not
dü'jtü. Ardından fotoğraf makinesine sa-
rıldı. Çok uzağında patlayan bombalann
gcnde bıraktığı yıkımı görüntülemeye
başladı. Gözüne. hamile bir genç kadın
ilıştı. Kadın kaçma>a çabalıvordu. Ale\
bulutlannın önünden kaçışan onlarca in-
sıından biriydi bu kadın. Deklanşöre bir-
kaç kcz basiı. Göğü kaplayan toz bulutlu
arasından >üzünü yalayan bir sıvının sı-
caklığıyla irkildi. İki canlı bedeni param-
parça olmuş genç kadının kanıydı bu...
Görüntiilemcyi sürdürdü. Gecevi. bir-
çokları gibi sığınakta geçirdi. Bunaltıcı
sıcakla. kulupta gibi hissediyordu. Ken-
dini soğuk lcrler dökerken eli veleğinin
ccbindcki not defterine uzandı ve mek-
tuplanndan birini daha \azdı..."
Dün>aca ünlü savaş muhabırlerinden
Türk gazeteci Coşkun Aral. sonbahann
son günlerinde birçok ülkenin kitap
standlannda olacak. Şimdiden tanıtımı
yapılan kitabının orjinal adı: "War; In A
Dangerous Light."
İlk kurbanı merhamet olan, kurşunun
adres sormadığı "tehlikeli ışık savaş"m
içinde geçirilmiş 15 yıla yakın bir süreç.
Kimseciklere gönderilmemiş mektuplar
ve bugüne dek hiçbir yerde yayımlanma-
mışfotoğraflar...
Merkezi California'da bulunan Dono^-
van Ya\ıncılığın. "Bu kitaplar cevher nı-
teliğınde" dediği. özel lüks baskılı kitap-
lar serisinde Coşkun Aral'ın kitabı ikinci •
sırada yeralıvor. Fiyatı ABD standartla-
nnda dahi pahalı: 150 dolar! Kıtabın ya-
nında aynca özel digital ses kaseti de yer
alıyor. Kasette. Aral'ın tanıklık ettiği sa-
vaşlar sırasında kaydettiği sesler ve ko-
nuşmalar bulunuyor. Yayınevi avnı
zamanda Spielberg'in "Zorro" ve "Yo-
ung Indiana Jones" dizilerini de kitaplaş-
tınyor. Aral'ın kitabıyla aynı anda satışa
sunulacaklar. Yayınevi, Coşkun Aral'ın
ikinci kitabının hazırlıklannın başladığı-
nı da belirtiyor.
Kaleme alınmış. Coşkun Aral anlat-
mış, Jean-Loup Roy yazmış. On binlerce
kare arasında seçim yapmak 2 aylannı al-
mış. Tüm masraflannı yayıncvi tarafın-
dan karşılanan Paris-California seyahat-
leri ve özel bir dinlenme evinde sürdürü-
lentitizçalışmanın ardından ortaya çıkan
kitabın alınmış olan siparişi şu anda 12
bin.
• Nüfus kağıdında Mehmet
Coşkun diye geçiyor. Basın-
dünyası ise Aral olarak tanı-
yor. Orta boylu, sanşm ve
daima güleç. Bu adam Siirt do-
ğumlu. 36 yaşında. Mesleğe
Î970'lerin sonlannda başlıyor.
Kitapla ilgili tanıtım afış ve broşürleri-
nin bir bölümünde şöyle deniyor;
"Yıl 1980... Coşkun Aral, genç bir
Türk fotoğrafçısı. Türk Hava Yollan
uçağı ile seyahat ederken hava korsanlan
tarafından uçak kaçınlır. Aral. bu tarihi
olayın önemini anlar ve tanıklık ettiği du-
rumu fotoğraflamak ister. Hava korsan-
lanna sorar. Aldığı izin ile uçaktaki çarpı-
a tabloyu gözler önüne serer."
"Zorla götürülen. savaştınlan. kaçın-
lan insanlan. öncesi ve sonrasıyla görün-
tülemiş. en kanlı tanhi savaşlara tanıklık
etmiş. insanlıktan uzak. merhametsiz ki-
şilerin arasında geçen yıllar."
"Onun mektuplan. açık yürcklilikle
yazılmış. gü\enilirlilik ve onur sembolu.
Fotoğraflan ise akıldan gkmayacak tü-
müyle özel. benzerini görcmcyeceğimız
biraçıdan..."
Aile'de Ali diye çağınhyor. Nüfus kay-
dında Mehmet Coşkun diye geçiyor. Ba-
sın dünvası ise Aral olarak tanıyor. Orta
boylu sanşın ve daima gülcç bu adam Si-
irt doğumlu. 36 yaşında. Mesleğe başla-
ması 1970'lerin sonlanna raştlıyor. O
zaman amatör bir fotoğrafçı. Üniversite
yaşamını sürdürmeye çalışırken dönemin
mizah dergilerinden birinin tanıtma kar-
tıyla da polisiye olaylann peşinden koş-
turmuş. Kurşun yağmuru altında geçirdi-
ği kış günlerinin gecesini. külüstür bir
arabada yaşamış. Birarkadaşıyla birlikte
radyodan telsizleştırdikleri aleti kulağın-
dan ayırmamış. Dönem. yine bugünkü
gibi terörlü günlerin Türkiyesi. Ola> yeri-
ne çoğu zaman emniyet görevlilerinden
önce ulaşma... Çekilen fılmlerin banyosu
için eve koşturmaca. Ardından basılan
fotoğraflan gazetelere dağıtma. Adeta
ajansgibi...
Arabada yatıp kalkıp. sabahçı kahve-
lerinde Kürt böreği ile karnını doyurarak
meslekte bugünlerinin temelıni atmış
Aral. Kanh Taksim 1 Mavıs 1977'dcn.
türkülerinde "Burada kedi. fareden kor-
kar" diye Nikaragua'daki Sandino geril-
lalannın kampına. Afgan Mücahitleriyle
Kabil'i çevreleyen çıplak dağlardan,
İran-lrak savaşının cephelerine. Çad çöl-
lerinden Lübnan cehennemıne. Kuzey
İrlanda'nın bağımsızlığı için mücadele
eden IRA'nm en kanlı ev lemlerinden
Marcos"lu Filipinler'e. Kamboçya can-
gıllanndan Çavuşeskusuz Romanya ça-
Tışmalanna. vahşet tohumu ekip biçen
Sırplann cehenneminden Azerbaycan'a
ve daha birçoklanna "ölümüne yolculuk-
lar." Bu ülkclerdeki savaş tablolan içinde
yaşadıklan. hissettikleri ve hesaplaşmala-
nnı anlatan Coşkun Aral'ın söylemek is-
tediği fazla bir şey yok gibi.
Şebeke, otoyu "döner serma-
ye ' olarak kullandığı için bu
kez başka bir kişiye satmak
amacıyla, Ankara'ya götür-
müş.
Şebeke, Istanbul trafiğine
kayıth aracı, sahte evraklarla
Ankara trafiğine tescil ettirmiş.
Ve yaklaşık 80 milyon liraya dâ
başka bir şahsa satmış. Şebeke
ortadan yok ohnuş. Aracı son
alan kişi trafıkte üstüne geçir-
meye çahşırken, motor ve şase
numarasından çalıntı olduğu
anlaşılmış.
Otomobil İstanbul'a gönde-
rilerek Remzi Ayhan'a teslim
ediuniş. Bu arada Ayhan çok
sıkınüh günler geçirmiş. Çünkü
sigorta şirketi kendisini olduk-
ça uğraşürmış. Yasal bekleme
süresi olan 45 gün sonunda bile
sigorta şirketi yükümlülüğünü
yerine getirmemiş.
Aracı alanlar hâlâ kazıklan-
dıklanna inanamıyorlarmış.
Çünkü şebeke, araa iki kez sa-
tıp 160- 170 milyon lirahk kâr
elde etmiş. Aynı şebeke kimbilir
kaç arabayı birden bu yöntemle
pazarlayıp, kânna, kâr kattı.
Araç bulundu ama şebeke he-
nüz yok.
Emniyet yetkilileri, oto hır-
sızlan için İstanbul'un bir galeri
olduğunu söylüyorlar. Üstelik
oldukça zeki kişiler. İçlerinde
eğitimli, ODTÜ mezunu ele-
manlar bile var. Hırsızlar her
zaman polislerden önde. İstan-
bul'da geceleri 5 bin güvenlik
memuru görev yapıyor. İstan-
bul'daki araç sayısı ise 800-850
bindolayında.
"Oto sahipleri hırsızlara kar-
şı ne gibi önlem almalı?" soru-
suna ise emniyet yetkilileri,'
"Her aracın başına bir pohs di-
kilemeyeceğine göre, otoparkla-
nn da olmadığı düşünüldüğün-
de, oto sahiplerinin her şeyden
önce kendi önlemlerirü almalan
gerekiyor." yanıünı veriyorlar.
"Ne tür güvenlik sistenıi?"
sorusuna ise şu yanıt veriliyon
"En iyisi baston kilit."
Arkeolojikbuluntu
Beşbin
yıllıkkent
İZMİR (Cumhuriyet Ege
Bürosu) - Baü Anadolu'da ta-
rih öncesi (Prehistorik) döne-
me ait Troya'dan sonra en eski
yerleşim yeri ortaya çıkanldı.
Urla'da Liman Tepe mevki-
inde yapılan kazılarda gü-
nümüzden 5 bin yıl önceye ta-.
rihlenen bir sur ve duvar
kalıntılan bulduklannı behrten
arkeologlar, kentin, Troya'nın
en eski katmanıyla kıyas-
landığında daha gelişmiş bir
merkez görünümünde olduğu-
nu söylediler.
Uzmanlar, kazıda elde edi-
len buluntularla arkeoloji dün-
yasında bugüne kadar Troya'-
ya göre düzenlenen teorilerin
tümden değişebileceğini savun-
dular.
Kazı başkanı Ankara Üni-
versitesi Dıl Tarih Coğrafya
Fakültesi'nden Prof.Dr. Hayat
Erkanal kazıda şu ana kadar
ortaya çıkanlan mimari bulun-
tulann I.Ö. 3 bin yıh başlanna
ait olduğunu, açığa çıkannadı-
klan buluntulann ise gü-
nümüzden 6 bin yıl yıl öncesine
kadar gıdeceğini söyledi.
Ege Dünyası'nın klasik çağ
öncesi yapısı hakkında hiç bir
bilgileri olmadığını anımsatan
Prof.Dr. Erkanal, "Batı Ana-
dolu artık konuşmaya başh-
yor"dedi.
Prof. Dr. Erkanal şu bilgileri'
verdi:
"Kazdığımız yer, ilk kez Tro^
ya dışında, gerçekten büyük
boyutlarda bir merkez olma
özelliğini taşıyor. Bu günkü de-
niz seviyesinin 2 metre altında
kültür tabakalan bulduk."
Onlar geceyi katran kokusuyla vasıvorlar
ÜMİTOTAN
İZMİR - Geceyansı. Havada katran kokusu.
Kent uyuyor.
Onlar zifiri karanlıklarda yaşıyorlar geceleri.
Günışığma hasretler, o saatlerde uyuyorlar.
önce katrarun kendine has kokusu sanyor or-
tahğı, sonra sıcaklık. Karanhkta insanlann koş-
turması "fulû". İşler karanhkta elyordamıylaya-
pıhyor. Ama hiçbir aksakhk göremiyorsunuz.
Akşam evlerine dönerken çukurlara girip çı-
kmaktan "gına" getirenler, sabah işlerine gider-
ken "yağ gibi" asfaltta kaymanın hem keyfini
hem de şaşkınlığmı yaşıyorlar. Bir gecede onca
işin başanhnasına akıl crdirmek mümkün değil.
Ama geceyi onlarla geçırince her şeyin zor olsa
da ne kadar planlı yürüdüğünü görebiliyorsu-
nuz.
Onlann yaşamı kara. Onlar zifiri karanlıklar-
da katran, asfalt ve simsiyah yollarda yaşıyorlar
geceyi. Sabaha karşı saat üç. Asfalt yüklü dam-
perli kamyon asfalt yayma makinesine yanaşı-
yor.
Aradaki boşlukta biraz sohbet, bir sigara içimi
ara. önceleri tedirgin oluyorlar. Gecenin bu saa-
1
îTBE
Kent uyuyor onlar zifiri karanlıklarda çakşıyor.
• Akşam
evlerine dönerken
çukurlara girip
çıkmaktan
bıkanlar, sabah
işlerine giderken
yağ gibi asfaltta
kaymanın hem
keyfini hem de
şaşkınlığını
yaşıyorlar. Kimse
karanlık gecelerde
katran kokusuyla
boğuşarak ömür
geçiren o insanlan
tanımıyor.
tinde 'bu da neyin nesi' dercesine bakışıyorlar. yor. Kirada oturuyor ve üç çocuk okutuyor.
Sonra ısınıyoruz. İbrahim Sakızlı 6 yıldır ka- Işlerinin'çok zor olduğunu, ancak eskiye göre
ranhklarda çalışıyor. Ayda 1.5 milyon lira alı- daha iyi koşullarda çalıştıklannı söylüyor.
ıkiden züTile analt malzemesini kanştınp
hazırlamak işi de onlann sırtındaymış. Sonralan
asfalt fabrikalan bu işi çözümlemeye başlayınca'
rahatlamışlar.
îşe yeni başlayanlar daha da ürkek. Haşim
Soykan asgari üçretle çalışıyor. İki çocuğunu
ayda aldığı 900 bin lira ile büyütmeye çalışıyor/
Maaşının artacağı günü bekliyor.
Herkeste son toplusözleşmeyle ceplerine net
olarak girecek paranın ne kadar olduğunun me-"
rakı var. Hesaplar yapıhyor.
Sonuçta gazetelerde çıkan rakamlara bir türlü
vanlamıyor. Beklenen rakam 2.5 milyon ile 3
milyon arasında değişiyor. Bir aksilik çıkmazsa
bu ay paralannı alabileceklerini umuyorlar.
"Şu sıcak da olmasa" diyor özkan Çakaloğlu.
10 yıldır arahksız asfalt, yol işçihği yapıyormuş.
Gecenin karanlığına yayıhyor yağh asfalt. Orta-
lığı buhar kaplıyor. Silindirler gelip ezerken, on-
lar hızlı devinimlerle küreklere yapışıyorlar. Bi-
raz önce ezilen asfaltın üzerinde yürüyoruz..
Ayaklanmız önce ısınmaya sonra kavrulmaya
başlıyor, kaçıyoruz.
Onlar lastik ayakkabılanyla vurdumduymaz,
"biz alışığız" diyorlar.