Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
23 NİSAN 1992 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
DSP'nin seçim
kampanyası
• İZMİR (ANKA) • DSP
Genel Başkanı Bülent
Ecevit 7 haziranda
yapılacak belediye
başkanlığı seçimleri için 28
nisan salı günü tzmir'e
geliyor. DSP Izmir ll
Başkanlığı'ndan edinilen
bilgiye göre partinin
Ege'deki seçim
kampanyasını başlatmak
üzere önürrıüzdeki hafta
salı günü İzmir'e gelecek
olan Bülent Ecevit, 29
nisan çarşamba günü
Manisa'ya geçerek Salihli
ilçesinde halka hitap
edecek. Bir gün sonre
Manisa'nın Kırkağaç
ilçesinde açık hava
toplantısında konuşacak
olan DSP lideri, 1 mayısı
Jzmir'de geçirecek. Ecevit, 2
mayıs cumartesi günü ise
lzmir'in Menemen ilçesinde
partisinin düzenlediği
mitingden halka seslenecek.
Akkoç'un
onergesı• ANKARA (AA) - DYP
Bursa Milletvekili Fethi
Akkoç, İstanbul'da polis
şehit eden teröristleri
yakalamak isterken can
veren işçi Yılmaz
Başkaya'nın ailesine
devletin sahip çıkmasını
istedi. Akkoç'un, Başbakan
Süleyman Demirel
tarafından. yanıtlanması
istemiyle TBMM
Başkanlığı'na dün sunduğu
soru önergesi şöyle:
"İstanbul'da durakta
otobüs bekleyen polis
memuru İsmail Selçuk'u
öldüren teröristleri
peşlerinden koşarak
yakalamak isterken can
veren kahraman Türk işçisi
Yılmaz Başkaya'nın eşi ve
öksüz kalan çocuklarına
devlet olarak sahip
çıkılması için ne yapılması
düşünüluyor?"
Pehlivanlı
Müşavir
• ANKARA (ANKA) -
ANAP'h Alparslan
Pehlivanlı'nın kardeşi Halk
Bankası Genel Müdürü ve
Yönetim Kurulu Başkanı
Mümtaz Pehlivanlı
-görevinden alınarak
İBaşbakanlık Müşavirligi'ne
-atandı. Pehlivanh'dan
.boşalan Halk Bankası A.Ş.
Genel Müdürlüğü ve
Yönetim Kurulu
-Başkanlığı'na da Sezgin
• Taşkıran getirildi.
Demirel'in
basın toplantısı
• ANKARA (UBA) -
Başbakan Süleyman
Demirel'in 5. basın
toplantısı değişik bir
.yöntemle yapılacak.
. Başbakanlık Basın
Merkezi'nden edinilen
bilgiye göre 5. basın
toplantısında Demirel'in
"muıadokudukları"
metinden önce toplantıyı
.izleyen basın mensuplarına
soru formları dağıtılacak ve
ikinci bölümde bu sorular
cevaplandınlacak. Basın
toplantısının son
.bölümünde ise Demirel
, basın mensuplarınm sözlü
, olarak soracakları sorulara
, cevap verecek.
ANAP'ın
çalışma
envanteri
• ANKARA (AA) -
ANAP, muhalefete
•; düştükten sonra TBMM'de
: yaptığı çalışmalann
• envanterini çıkardı. ANAP
| grup yönetiminin
•J hazırladığı envantere göre,
• ANAP'h milletvekilleri
j denetime ilişkin olarak 1
• gensoru, 2 soruşturma
• önergesi, 5 Meclis araştırms
• önergesi ile 206 yazılı ve
': sözlü soru önergesi verdiler.
:ANAP'hIar koalisyon
; hükümetinin göreve geldiği
rtarihten 20 Nisan 1992
\ tarihine kadar geçen surede
• anayasa, içtüzük, hukuk, iş
yasaları, SSK, Bağ-Kur,
; askerlik, devlet memurları,
eğitim, kültür, gıda, sanayi,
imar ve idari konularda
düzenlemeleri öngören 88
kanun teklifıni TBMM
Başkanlığı'na sundular.
Dülger, Portekiz
yolcusu
• ANKARA (ANKA) -
DYP Genel Başkan
Yardımcısı Mehmet Dülger,
Portekiz Başbakanı Anibal
Caraco Silva'nın konuğu
olarak Lizbon'a gidiyor.
Mehmet Dülger Portekiz'de
30 nisan-3 mayıs tarihleri
arasında, Hürriyet ve
Gelişme İçin Uluslararası
Akademi'nin düzenlediği
"Politikanm Sosyal
Boyutlan" konulu
toplantıya katılacak.
Prof. Dr. Kriton Curi, 'Demokratikleşme' tartışmalarına 'Çevre Ahlak Mahkemesi', 'Gönüllü Çevre Avukatlan' önerileri ile katılıyor
Çevreciler de anayasadan şikâyetçi
NASILBİR
ANAYASA?
HAZIRLAYAN:
HÜRRİYET UYMAZ
• Hükümetin "Demokratikleşme paketi" çerçevesinde
anayasada yapacağı değişikliklfer, pek çok bölgesinde çevre
sorunlanrun üst bo\iıtta seyrettiği Türkiye'de, kişilerin sağhkL
ve temiz bir çevrede yaşama hdklannı kıdlanmalannı nasü
sağlayacak? Daha önemlisi. özeliikJe devlet katında çevre
konusunu bir "lüks" olmaktan nasıl kurtaracak?
• Anayasanın 56. ve 30. maddeleri, ber vatandaşa sağlıklı ve
temiz bir ortamda yaşama ve aksi durumlarda ilgili kurum ve
kuruluşlara suç duyurusunda bulunma hakkı getirmesine
karşın. yıllardan bu yana bu konudaki şikâyetlerin iletilebileceği
yer bulunamıyor, bulunsa bile sorunlann büyük bir
çoğunluğuna çözüm getirilemiyor.
İSTVNBLL- Katı Alık
I uık Mıllı Komılesı Başkaıııve
Boâa/icı İ'nı\crsılesı öğrctım
U\CM Prof. Dr kriton Curi.
"Çcvrede Demokratikleşme"
konulu uıriışmuva. "Çevre Ah-
lak Mahkemeleri - Cönüllü
Çcvre \\ukatlan" öncnsıylc
katılıyor Dcnıokraiiklcşmenın
\jlnı/ hcllı o/giirluklcri ver-
meklesıiğlanamavacağını belir-
seıı C'un. bu özgürliiklerın.
hcrkoMn kullanabıleceğı bır or-
uını varuıılmadığı lakdırdc bır
anlanı ıl'adc clnıcycccğını vur-
guluvor. Sağlıklı vc temiz bir
çevrede vaşama hakkını hcrkc-
sın kullanabılcccği bır orıamın
\aralılnıasının son dercce
önemlı olduğunu kaydcden
C'un. a>rıca üyelcn valnızca hu-
kııkçu olmuyan. çevre lcknolo-
JİNİ \e ckolojı alar.ında
u/ııuınlunn da bulunduğu "In-
tcrnational Juridical Organiza-
tion for Environment and
Deu'lopment" veya "Internatio-
nal Court for the Protection of
Thc Mediterranian Sea" benze-
ri "Çevre Ahlak Mahkemeleri"-
nın Türkıve'de dc kurulması
goıckıığını söylüyor. Curi şöylc
dcvumcdıyor:
Çevre mahkemeleri
"Bu mahkcmelcr. ahlaki dc-
ğere onım vererek sosval baskı
varatabilecek hükümler çıkar-
mava başlarsa. çevreye zarar
veren kişi, kurum ve kurulusları
sınırlay abilir. Bu >olla halkı çev-
rv konusunda suskun bir kitle
olmaktan çıkarıp. *konuşan, tar-
tışan. talep eden' bir konuma
getirebilir.Gönüllü Çevre Avu-
katları da barolarda ve diğer
bcn/er kuruluşlarda ücretsi/ hiz-
nRl \ertrek, çe>re ile ilgili şikâ-
vetleri olan, ancak parası
olmav an > a da hukuk bilgisi v e-
terli olmav an kişilere 'çevrc"
açısından haklarını kullanacak-
ları bir ortamın yaratılmasına
katkkla bulunabilir. Bu arada.
lürkiv e'nin de tarafolduğu Ber-
gen konvansivonu'nda öngörü-
\vn *>»rc halkıntn itirazlanna
karşın toplumun menfaati' v a da
başka bir gerekçe ik* cevreye za-
rar verecek faaliyetlerin önlen-
mesi ve çevre ile ilgili kanun-
yönetmelik-konv ansiyonlara
açıklık getirmek büyük önem ta-
şımaktadır. kanun ve yönetme-
likler yasalaşmadan. konvansi-
vonlar imzalaıunadan taslağı
açıklanmalı, bu konularda görüş
bildirmt ve tartışma olanağı sağ-
lanmalıdır. l nutmamalıvıy ki,
önceki gün imzalanan 'karade-
niz konvansivonu'nun mctni ve
vine ha/iran avında Brezilya
Çevre Zirvesi'nde sunulacak
olan 'Türk görüşü'nün ne oldu-
ğunu Türk çe\ reciler hâlâ bilmi-
>or."
Mimarlar Odası İstanbul
Anakent Şube Başkanı Oktav
Ekinci de, ülkede çev re sorunla-
rının bu denli üst bovutlarda
seyretmesinde 1982 Ana>asası'-
nın büyük pavı olduğunu söylü-
vor. 1982 Anav asası'nın,
çevrenin konınmasından devleti
ve vatandaşları -
birlikte' sorum-
lu kıldığı halde. bu sorumlulu-
ğun vcrınc gclırılmcsı için
gcrekli olan 'demokrarik güven-
cekri' \ennc gcıirmemesini
elcştircn Ekıncı. "Vani, hem
devletin çevreye zararlı politika
ve uvgulamalarını 'denetleve-
cek" bir kurumsal vapüanma
anayasa'da voktur hem de va-
tandaşın çevreyi korumak için
\ aptığı girişimlerde, onu destek-
levecek ve koruma altına alacak
bir hukuksal düzentenie hiç dü-
şünülmemişrir. Dolayısı>la,
vaklaşık 10 vüdır anayasanın
çevreyle ilgili hükmü. deyim ye-
rindevse -kadük' kalmıştır.
Dahası, anavasa. geçici 15.
maddesiyle, 12 Evlül yasalarını
koruma altına alırken, bu döne-
miıı ünlü 'çevre da-jmanı" yasası
Turi/mi Teşvil. \ asasına da do-
kunulmazlık getirerek. Tür-
kive*nin en değerli doğal ve
tarihsel SİT alanlarının turizm
adına vağmalanmasını anayasal
güvence altına alıııı?>tır"dı\e ko-
nu^uvor.
Dnyarsu Anayasa
82 Anayasası'nın çevreye du-
> arsızlığınm bir başka gösterge-
sinın. çevre sorununu salt
"sağlıkla" sınırlı tutması \e bu
sorunu bir tek "sağlığı koruma"
konusu içine sıkıştırması oldu-
ğunu vurgulayan Ekinci,
"Ovsa. çevre konusu, Türkiye
açısından özellikle ülke zengin-
liklerinin korunması konusudur.
Bu zenginlikler Türkive'nin
kimliğidir. L Ikenin geleceği açı-
sından külıürel ve doğal güven-
celerdir. 82 Anavasası. adı T.C.
Anayasası obnasına rağmen.
Türkive'nin bu kimliğini hiç gör-
meyen, ülkeye duyarsız bir
anayasadır" dıyor. Ekıncı.
konuşmasını şöyle sürdürüyor:
"Tüm dünyada ve son yıllarda
ülkemizde de, çev renin tek ve en
güçlü güvencesi, çevrenin konın-
masından yana olan halkın bi-
linçli örgütlenmesidir. Tek
başına soyut bir bilinçlenme bu
konuda yeterli değildir.
82 Anayasası, bu anlayışı da 12
Evlül felsefesine bağlı olarak
'sakıncair sav dığından, çev renin
korunmasına karşı halkın bilinç-
li örgütlenmesinin önünde en
ciddi engeldir."
Çevre ve hukuk
A.Ü. Siyasa! Bilgiler Fakül-
tesi öğretim üycsı Prot. ür.
Ruşen Keteş ise çevreye ve ulu-
sal değerlere her şeyden önce
uluslann kendilcrinin sahip çık-
ması gerektiğini belirtcrek.
çevreyi korumak vagelıştirmek
için hukukun çok önemli bir
araç olduğuna dikkat cekti.
Ana>asanın 56. maddesi ve
Çevre Yasasfnın bu alanda
1980 öncesine oranla önemli bir
iierlemc saplamış olmasına kar-
Çevreyle ilgili yasal düzenlemeler ve mevzuat yarar yerine zarar getiriyor
Korumacdıkta \etki karmaşasıİstanbul Haber Senisi- Çe\ reyle ilgi-
li son \illarda oldukça zenginlesen me\-
zuatımız. 1990'da eklenen bir dizi yasal
diizcnlemeyle daha da karmaşık bir ni-
teliğe büründü Hemen her yasada. aynı
anda çok sayıda "sonanlu" kuruluşun
belirlenmesi ncdenivle ortaya çıkan
"yetki karmaşası" ise bir yanda çevre
sorunlan karşısında özellikle büyük
kent insanını çaresizlc^tırirken öte yan-
da \ asa \ e > önetmeliklerce > etkilendiril-
mış bazı kurum vc kuruluşların. gereklı
önlemleri almamalarına olanak \eren
bır gerekçe haline geldı.
Eğer Çevre Bakanı Doğancan Akyü-
rek'i bakan olduğu gundcn bu \ ana ızlc-
me olanağı bulamadıysanız, geç kalmış-
sayılmazsını/. Çünkü Çevre Bakanı
Akyürek'in göreve gcldığinden bu yana
katıldığı tüm panel \e toplantılarda an-
lattıklan, nerede\se birbirinin aynı.
Türkıvedc çevre sorunlan karşısında
çarcsizlesen. yakınan yalnızca geniş
halk kesımlcri va da bel>xli>eler değil.
Bakan Ak> ürek de çev re sorunlanndan
rahatsızlık duy ulduğunda şikâyetçi olu-
nacak bir mcrcinın bulunmamasından
yakınıyor.
Bu arada gürültü. hava kirliliği veen
çok da kaçak vapılaşma karşısında.
anayasal haklannı kullanarak bunlan
önlemekle görevlendirilen "yetkili mer-
cilere" başvurma ginşımlen ı*: "yılan
hikâyesi" nı aratmayacak denli zorlu \e
maceralı olabili\or. Kâğıthane Cad-
desi'ndc oturan Güldalı Ardalı da bu
uzun yolculuğa iki yıl önce adav olmuş.
temiz. sakin bir çevrede yaşamak iste-
\enlerden biri. Emeklı memur Ardalı'--
nın evının yanıbaşında günlerden bir
gün 6 katlı kaçak bır bına yapılıyor. Bir
sürc sonra da ıçınc "Gürültü Kontrol
\ önetmeliği"ne göre konut alanı içinde
bulunmaması ya da yalıtılarak kullanıl-
ması gereken aydınlalma cilıazlan vapı-
mında kullanılan ağır makineler taşını-
\or. Ardalı"nınbürokratik\olculuğuda
işte o günlerde başjıyor. Konutunun
içinde gürültüden ya^ayamaz hale gelen
Ardalı. Kâğıthane Belediyesi'ne suç du-
yurusunda bulunuyor Belediyedeki şi-
kâyet dilekçelcnnın sayısını unutmaja
başladığı sırada. bu kez Büvükşehir Bc-
lcdivesi'ne ve İstanbul Valiliği'ne dilck-
çe yağdırmaya başlıyor. Ruhsatsız bı-
nada kaçak elektrik kullanıldığına da
dikkai çektiği bu şikâyet dilekçelenne
yanıt alamavınca Ardalı. Cumhuriyeı'e
geliyor ve îçişleri Bakanlığı'na kadar
gönderdiği mektup ve dilekçe dosyasını
bize gösteriyor. Bunun üzerine beraber
Kâğıthane Belediyesi'ne gidiyoruz. Bu
konuda önlem almak ya da bu durumu
daha üsl mercilere bildırmekle görevli
müdür. "Bir yer bulun, çıksınlar" di\e
çıkışıyor. Söz konusu işyerinin Büyük-
şehir Belediyesi'nin \etki alanına girdi-
ğını öğrendiktcn sonra. aradığımız
Büvükşehir Bclediyesi Çevre Koruma
Müdürlüğü ise duruma derhal el kova-
bir konuda > asa ve yönetmeliklerin yeter-
li olmamasından dolayı biz. Aliağa'da
çevrevi kirleten bu ve diğer işyerlerine
Çevre Kanunu'na göre ceza vazamıvo-
ruz. 1983 vılında yayımlanan 2872 sayılı
Çevre Kanunu'na göre ilçe belediyesi ol-
duğumuz için çevreyi kirietenlere ceza
vemıe ile ilgili hiçbir yetkimiz bulunmu-
yor. Bu kanunun 3. maddesinin (e) fıkra-
sına göre kirienmenin önlerunesi. sınır-
landırılması ve mücadele için yapılan
harcaınaların kirleten tarafından karşı-
lanması esastır. Bu ödemeden sonunlu
kuruluslar. ancak her türlü tedbiri aldık-
larını ispat ederek kurtulabilirler. kanu-
nun II. maddesinde işletme izni alarak
caklannı belirterek Ardalı'yı sakinleşti--
rivor. Ancak aradan geçcn bu kadar
zamana karşın o ruhsatsız gürültülü ya-
pı için lıâlâ bır önlem alınmış değil.
î\:ki. bu yctki karmaşası belediyeleri
nasıl etkıliyor? Bu soruyu ise sanayileş-
menin yoğun. bu ncdenleçevre kirliliği-
nin dc üst boyutta olduğu Aliağa Beîe-
diyc Başkanı Hakkı Llkü şöyle anlatı-
yor:
" Bölgemizde çok ceşitti sanayiler var-
dır. fakat en önemli veri ark ocakiı demir
çelik işletmeleri ile perrokimya tesisleri
oluşturmaktadır. Gemi söküm tesisleri
de çevre kirliliği açısından önemli bir yer
işgal etmektedir. Llkemizde, çevre gibi
faaliyete geçen herhangi bir kurum, ma-"
hallin en büyük mülki amirine haber ver-
roekle vükümlüdür. Madde 124'te. atık-
lann denetimi Çevre Genel Müdürlüğu'-
nce yapılır. Madde 14'te faaliyetterin
durdurulması, vine mahallin en büyük
mülki amirine verilmiştir. Ayrıca madde
18't göre çevre kirliliğine yol açandan iş-
tirak pavı alınmaktadır. Bu paylar. bü-
vükşehir belediv e başkanları veya mahal-
İin en büyük mülki amiri tarafından tahsil
edilir. Bunlar Çevre Fonu'nda toplanır.
En önemli nokta ise idari cezalardaki
yetkilerdir. Madde 24'te 'cezalar. doğru-
dan doğruya mahallin en büvük mülki
amiri tarafından verilir' dentlmektedir.
(a) fıkrasında büvükşehir belediyeleri hu-
dutları içinde kalan sahillcrimiy. boğaz-
larımız ile liıııan ve körfezlerimizde, göl
ve akarsularımızda cezalar, büvükşehir
belediye başkanlıkları tarafından verilir.
Cezayı derhal ve defaten ödemeven ve bu
hususta teminat ve kefalet göstermeven
gemiler, diğer deniz vasıtaları ile seyrüse-
fer ve faaliyetten men olur. Büvükşehir
dışında bu konuda. sahil güvenlik bot ko-
mutanlıkları yetkilidir. (c) fıkrasında
büyükşehir belediv e hudutları dışında ka-
lan yerlerde mülki amirler vetkilidir."
Oldukça karmaşık bu ön bılgilendır-
meden sonra.'İlçe belediyeleri olarak
Çevre kanunu'nda en az büyükşehir bele-
diyelerine verilen vetkilerin" kcndilcn
için de tanınmasını ıstcven Aliağa Bele-
diye Başkanı Ülkü. buna neden gerek
duyduklannııscşuörneklcrleaçıklıyor:
"2 Kasım 1986'da çıkanlan Hava ka-
litesini kontrol N önetmeliği'nde de bize
hiçbir vetki tanınmamıştır. Çevre ka-
nunu'na göre ilçe belediyeleri voğun sa-
nayi merkezine sahip olsalar dalıi. kanu-
nen hiçbir şekilde yetkileri yok. Örneğin,
büvükşehir sınırları içerisinde yer alan
tüm fabrikalara belediye ceza uygulaya-
biliyor. İzmir'de Körfez'e giren gemilerin
yarattığı kirlfliklen dolavı. geminin gros
tonuna göre Çevre kanunu yetkisi altın-
Aa ceza yazılıvor. Fakat Aliağa'da tüm
yetkiltT kaymakamlığın elinde. Gelen
gemilere ve fabrikalara çevrevi kirlertik-
leri takdirde mahallin en büyük mülki
amiri ceza yazabiliyor. Belediye ise ka-
nuna göre bir işlem yapamıvor. Böyle
olunca da ilçemizde Aliağa Gemı Sö-
"küm \ önctmclığı' olduğu halde, sökülen
gemilerden boşalan sintine y ağları için il-
gili olarak hiçbir işkm yapamıyoruz. Be-
lediyemiz 1987 vılında çevreye çok mik-
tarda toz ve duman bırakan Habaş
Demir Çelik Fabrikası'na bu maddenin
verdiği yetkiye dayanarak 500 bin lira
para cezası verilrhesine ve daha sonra da
havayı kirletmeye devam ettiğinden 3
gün kapatılmasına encümence karar ver-
di. Fakat fabrikanın itirazı üzerine konu
İ/mir İdari Mahkemesi'ne intikal etti.
Mahkeme tarafından verilen kararda,
3194 sayılı kanuna aykırı olarak. hatta
yetkisiz şekilde karar iptal edildi ve yü-
rütme durduruldu."
şın. Çevrc Yasası'nda temei
düşünce olan "Önce kalkınma
sonra çevrc" anlayışının Batı
dünyasında artık bütün gecerli-
hğinı yitırdiğini belirten Keleş,
"Bu nedenle, ekonomik gdişme
ve çevreyi koruma amaçlarını
dengeli olarak gözeten yeni yak-
laşımların tşığında bu yasa
gözden geçirilmelidir. Zaten 6.
Beş \ ıllık Plan, bu yeni görüş-
lerden esinlencrek hazıriandığın-
dan, vapılacak iş, vasayı bu
plana uydurmaktır"dedı
Çevrc Yasası'nın uyguian-
masında. bugün olduğu gibi
merkezi yönetime değil, yercl
yönetimlere öncelıkle görev ve-
rilmesi gerektiğini kaydeden
Keleş. çeşıtli düzeylerdeki çevre
kurullarında. beledıyelerin, si-
vil toplum örgütlerinin. kısaca-
sı halkın ağırlıklı olarak temsil
edilmelerinin sağlanması gerek-
tiğini ıfade etti. Keleş'in çevre
ve hukuk konusundaki görüş-
leri şöyle:
"Kooperatifler. meslek örgüt-
leri, stndikalar, dernekler ve
benzerleri, bugün olduğu gibi,
1982 Anayasası'nın anti-demok-
ratik kurallarına bağlı bulun-
dukları sürece, ne ülke çapında
ne de yerel düzeyde, çevre için
halktan etkin bir katılun bekle-
nemez. Örneğin, Çevre Yasası'-
nın 30. maddesinde yer alan ve
'Çevreyi kirleten veya bozan bir
faaliyetten zarar gören veya ha-
berdar olan gerçek ve tüzelkişi-
lerin idari makamlara başvura-
rak bu faaliyeti durdurmayı
isteme' hakları; söz, toplantı, ba-
sın, örgutlenme gibi özgürlükler
kısıtlannıış olduğu sürece fazla
bir anlam taşunaz. Bu tür kuru-
luslar. yapacakları her türlü
girişimin. 'siyaset yasağı' kapsa-
mında yorumlanacağı korkusu
altında çevreye nasü sahip çıka-
bilirler? Bunun gibi, çevre için,
yalnız idari makamlara değil,
aynı zamanda. yurttaşın yargı
yerlerine başvurması yolu da
açılmalıdır.
Çevrc. ona ancak inançlı bir
biçimde halk sahip çıkarsa koru-
nabilir. Devletin, çevreyi kirle-
tenlerin başında yer aîdığı bir
ülkede, halkın sorumluluk ve bi-
lincinin önemi daha da büy üktür.
Bu nedenle, çevre sevgisi, sorum-
luluğu ve bilinci, her düzeydeki
eğitim kurumlarının izlencele-
rinde önemli bir yer tutmalı,
izlenceler bu amaçla veniden
gözden geçirilmelidir.
İşsi/lik, parasızlık, açlık gibi
sorunlarla karşı karşıya bulu-
nan; barınma, eğitim ve sağlık
gibi gereksinmeleri yeterli ölçü-
lerde karşılamış olmayan halk
kitlelerinden çevreye içtenlikle
sahip çıkmalan nasıl beklenebi-
lir? O halde, çevrevi korumanın
çarelerini, biraz da gelir dağılı-
mının düzeltilmesi gibi genel
konularda aramak gereği var-
dır."
Suriye kökenli ünlü Kürt araştırmaa İsmet ŞerifVanlı, Türkiye'de Kürt sorununun kısa zamanda çözüleceğine inanıyor: Soru önergesi:
İstanbulKürtrönesansınınkalbiolabilir K•''.•«,..,.
yasalara
aykırı mı?
RIŞENÇAKFR
İST.\NBL L -İsmet Şenf Van-
lı. dün\anın yaşayan en önemli
Kürt araştırmacılanndan bıri. 67
yaşındaki Vanlı. dedeleri, adın-
dan da anlaşılacağı gibi Van'dan
gelmcsine rağmen Suriye'nin
başkcnti Şam'ın Kürt mahalle-
sinde doğmuş. İs\ıçre'de siyasal
bilgiler, hukuk ve tarih eğitımi
görmüş. 1959"da Paris Sorbonne
Üniversiıesi'nde Kâmran Bedir-
han"ın yanında Kürt tarihi ve
külıürü üzerine ders vermiş. Av-
rupa'daki Kürt öğrencilerinin
örgütlenmesinde aktif rol almış.
l%2de Kürdıstan Demokrat
Partisrnin efsanevi lideri Molla
Mustafa Barzanı'nın sözcülüğü-
nü üstlenince üniversitedeki gö-
revinden kopmuş.
Artık günümüzde sayılan gi-
dcrek azalan "angaje aydm"lara
tipik bir örnek olan Vanlı. hem
K iirtlerin her türdcn hakkını elde
etme mücadelesinin kararlı bır
miütanı. hem de kitaplan, maka-
leleri ve diğer çalışmalanyla say-
gın bir bilim adamı.
Halen Kürt Hukukçular Bir-
liği'nin başkanhğını yürüten ve
Saddam Hüse>in"le kucaklaşük-
lan için Celal Talabani ve Mesuı
Barzani'ye kızgınlığını gizleme-
yen İsmet Şenf Vanlı. onur üyesi
olduğu, İstanbul Nişantaşrndaki
Kürt Enstitüsü'nün kurdelesini
18 Nısan 1992-
dc kesti. Vanlı so-
rulanmızı şöyle yanıtladı:
- Türkiy e'nin, kurtJer açısından
nasü bir önemi var?
\anb- Bir kerc Kürtlerin
önemli bır çoğunluğu Türkiye'de
yaşıyor. Dolayısıyla Türkıye
Kürtlerinin araştırmalar yapma-
lan, kültürlerini koruyup geliştir-
meleri başlıba^ına önemli. Kül-
tür açısından ilk olarak dil
konusu geliyor. Kürtçe yalnızca
bazı dcrneklerde ya da kulüpler-
dc dcğıl. dcvkı okullannda da
.öğretilmcli, çünkü Kürtler de bu
devlete vergj ödüyor. Zaten Baş-
bakan Demirel de Kürt varlığım
kabul etti. Yani Kürtlenn Türk
olmadığını kabul etti. Türkıye
cıddi bir ülke, köklü bir yönetim
ve hukuk gclcneği \ar. Kanuni
Sultan Süleyman, Kürdistan'ın
hâkınıı olıııakuın gururdu\du-
ğunu söylcmışti. 1. Dünva Sa-
vaşfnın sonuna kadar Ösmanlı
yönetiminin tüm haritalannda
"kürdistan' adı gcçcrdı. Ama
şimdi "Doğu" deniyor. Saçmalık;
Saddam bıle Kürdıstan"ın varlı-
ğını kabul cdiyor.
- Fakat son bir-iki yıl içinde
Türkiye'de kürt sorunu konusun-
da ciddi adnılar atıldı. Çok önenv
u uegışiKiıler yaşandı.
.Vanlı- Kuşkusuz önemli deği-
şiklıklcr, olumlu sıyası açılımlar
var. Cumhurbaşkanı Özal ve
Başbakan Demirel öncmü işlcr
yaptılar; örneğin günlük hayatta
Kürtçe konuşmanın yasaklan-
masının kaldınlması çok önemli.
Baalan Türkçc olsa bıle. Kürt
sorununu açıkça lartışan. hatta
PKK'yı savunan vavın organlan
var. Irak'ta, İran'da bunlar yok.
Tüm siyasi parulcr özgürcc Kürt
sorununu tartışıyor. Artık konu
labu olmakian çıkü. Halkın
Emck Partısi, ağırlıklı olarak
Kürtlerden oluşuyor. Program-
lannı okumadım ama bazı mil-
letvekillenyle tanıştım. Aynca
cesur ve değerli bilim adamı Dr.
İsmail Bcşikçi'nm başkanlığını
yapüğı Kürt Enstitüsü açıldı.
- Bir Kürt rönesansından söz
ediiebilir mi? Böyle bir rönesansta
Türkiye'nin rolü nedir?
Vanlı-Gerçckten son yillarda
bir rönesans başiangıcı yaşanı-
yor. Özellikle diasporadakı
Kürtlcrde önemli bir aydın sınıli
oluştu. Avrupa ülkclcrindc. çoğu
Türkıye kökenli y üzbinlerce
Kürl \ar. Ama rönesans esas
olarak ülke toprağında olur. Bu
bakımdun İstanbul un çok özcl
"Eğer Türkiye
kendi içinde Kürt
sorununu,
Kürtlenn idari
haklarını tanıyarak
yözerse diğer
ülkelerdeki Kürtler
için de bir cazibe
merkezi haline gelir.
Bir Türk
cumhuriyetinin
yanıbaşında federal
bir Kürt cumhurıyeti
olursa Musul'un
Türkiye'ye dönmesini
savunurum. Irak
Kürdistanı böylece
Türkiye'deki Kürt
cumhuriyetiyle
birleşir."
bir konumu var. Türkiye'deki
Kürtlerin yansı Baüda yaşıyçr,
bunlann çoğu da İsıanbul'da. İs-
tanbul bambuşka bir ycr. bu rö-
nesansın kalbi olabilir. Herşey-
den önce demokraük bir gelenck
yar. Bu tür Batı demokrasisi nc
İran'da. ne Suriye'de ne Irak'ıa
mevcut. Her ne kadar, özel ola-
rak Kürtler için sınırlı olsa da hıç
yoklaıı lyidır. Buanlamda Isuın
bul"da bir Kürt Easlitüsü'nun
jçılmn olması tarihi bır olaydır
- lürkive'deKürtsunınungt'k--
ceği hakkjnda öngörükriniz neler?
Vanit- Kcsınlıklc Kürt v>runu-
nun çö/ülccegıne inanıyorunı
Kürl ulasu kciKİı haklanıta k.ı-
Btı «.orıın hcrşcrdc
çözülecek. ancak Türkişe'de bu-
nun diğer yerlere göre daha ko-
lay gerçekleşeceğı de muhakkak.
Çünkü bahsettiğjm demokraük
gelişmeler var. Aynca Ankara'-
dakiler Bağdat'takilere göre da-
ha uygar. Ben Kürdüm. ama
düşünce taram bir Avrupalı gibi-
dır.
Zaten İsviçre pasaportu taşı-
yorum. Ben Suriye \a da Irak
gibi bır ülkede jaşayamam. ama
Türkiye'de yaşavabilinm.
Yanı kötümserdeğılım. Türki-
ye Kürtleri için ise alabildiğınc
i;,-imsenm. Biüyorum engeller
var. ama bunlar aşılacaktır. Da-
ha şimdıden bazı Türk ve Kürt
düşünürler federal birçözümden
söz ediyor. Neden olmasın?
Konuyu daha da ileriye götür-
mek ıstiyorum. Eğer Türkiye
kendi içinde Kürt sorununu.
Kürtlerin idari haklannı tanıya-
rak çözersc dığcr ülkelerdeki
Kürtler için de bır cazibe merkezi
haline gelir. Bir Türk cumhuriye-
tinin yanıbaşında federal bir
Kürt Cdmhuriyetı olması duru-
uıunda. ben şahsen eski Osmanlı
vilayeti Musul'un Türkiye'ye
dönmesini savunurum. Irak
Kürdistanı böylece Türkişe'deki
Kürt c-. ı ıhuriyetıylc birkşır.
L'muduıııu pckışürcn son bır
olaydan MV ctınck istiyorum.
l'uık _ v uç kuvvct komuıunı-
nın K";ri\.c lclcvı/yon »c rudyo
>a- ;iiınd,ın yana ofmulannı duy-
nuk hcıii çok scvındirdi. Kcndı-
icnnı kuiluvorum Çok kanaktı-
ğını. ariık bunıı durdunnak
gerekUğını söylcmışler. Gcrçck-
ten dc gcnç Kuri uenllaktnnın ve
lürk askerlennın kanian dah.ı
:,vJj akm.ıiiul-
• Bağımsız Milletvekili
Mahmut Kılınç.
önergesi nde tabelanın
indirilmesini. Enstitü'nün
kapatılması\ la eş tuttu
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu)- HEP kökenli buğımsı/
Adıvaman Mıllctvckılı Mah-
mut kılınç, "kürt Enstitüsü"-
nün lahclusinın polis taralın-
dan indınlmcMnı eleştirdi.
Kılınç. İçışlcrı Bakanı İsmet
Sıvgin uır.ılıiKİan \.initlanniasi
ıstcmıvlc hazırladığı vazılı soru
oncrgesını TBMM Başkanlığı'-
na sıındıı. Kılınç. öncrgcdc.
Yukart Me/opoiam\a Kiılıür
Merke/ı AŞ'nın İsıanbul'da aç-
tığı "Kürt Enstitüsü"tabclasının
polisleree indınlmcMnı kapatıl-
masiyla eş değerde tutarak şıı
soruj.ıra >er \erdı:
" İ Ikemi/de yaşayan milvon-
larca kürt halkının. dilini. kültü-
rünü \e lolklorunu araştırmayı
amaçlamış olan bu kurumun
açılması hangi vasalara avkırı-
dır?
Hükümetin hazırladığı ve yü-
ce Meclis'e sunup güvenoy u aİdı-
ğı programında, ülkemi/deki
değişik dil ve kültürlcrin oluşu
bir zenginlik olarak kabul edil-
mektevdi. Bu ^enginlikleri gün
ışığına çıkarıp işleıiK'k istcven.
bu enstitünün kapanmaj>ı. hükü-
mıi progranıındaki bu ilke ik
çelişmiyor ıııu.'
Hüküıııet bu enstitüvü kapal-
ttğına göre. acaba hükümct kürl
realiteMiıi kabul ctmektt-n «;•./
•ııı jıeçti?"