03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 NİSAN 1992 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER DSP'nin seçim kampanyası • İZMİR (ANKA) • DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit 7 haziranda yapılacak belediye başkanlığı seçimleri için 28 nisan salı günü tzmir'e geliyor. DSP Izmir ll Başkanlığı'ndan edinilen bilgiye göre partinin Ege'deki seçim kampanyasını başlatmak üzere önürrıüzdeki hafta salı günü İzmir'e gelecek olan Bülent Ecevit, 29 nisan çarşamba günü Manisa'ya geçerek Salihli ilçesinde halka hitap edecek. Bir gün sonre Manisa'nın Kırkağaç ilçesinde açık hava toplantısında konuşacak olan DSP lideri, 1 mayısı Jzmir'de geçirecek. Ecevit, 2 mayıs cumartesi günü ise lzmir'in Menemen ilçesinde partisinin düzenlediği mitingden halka seslenecek. Akkoç'un onergesı• ANKARA (AA) - DYP Bursa Milletvekili Fethi Akkoç, İstanbul'da polis şehit eden teröristleri yakalamak isterken can veren işçi Yılmaz Başkaya'nın ailesine devletin sahip çıkmasını istedi. Akkoç'un, Başbakan Süleyman Demirel tarafından. yanıtlanması istemiyle TBMM Başkanlığı'na dün sunduğu soru önergesi şöyle: "İstanbul'da durakta otobüs bekleyen polis memuru İsmail Selçuk'u öldüren teröristleri peşlerinden koşarak yakalamak isterken can veren kahraman Türk işçisi Yılmaz Başkaya'nın eşi ve öksüz kalan çocuklarına devlet olarak sahip çıkılması için ne yapılması düşünüluyor?" Pehlivanlı Müşavir • ANKARA (ANKA) - ANAP'h Alparslan Pehlivanlı'nın kardeşi Halk Bankası Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı Mümtaz Pehlivanlı -görevinden alınarak İBaşbakanlık Müşavirligi'ne -atandı. Pehlivanh'dan .boşalan Halk Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğü ve Yönetim Kurulu -Başkanlığı'na da Sezgin • Taşkıran getirildi. Demirel'in basın toplantısı • ANKARA (UBA) - Başbakan Süleyman Demirel'in 5. basın toplantısı değişik bir .yöntemle yapılacak. . Başbakanlık Basın Merkezi'nden edinilen bilgiye göre 5. basın toplantısında Demirel'in "muıadokudukları" metinden önce toplantıyı .izleyen basın mensuplarına soru formları dağıtılacak ve ikinci bölümde bu sorular cevaplandınlacak. Basın toplantısının son .bölümünde ise Demirel , basın mensuplarınm sözlü , olarak soracakları sorulara , cevap verecek. ANAP'ın çalışma envanteri • ANKARA (AA) - ANAP, muhalefete •; düştükten sonra TBMM'de : yaptığı çalışmalann • envanterini çıkardı. ANAP | grup yönetiminin •J hazırladığı envantere göre, • ANAP'h milletvekilleri j denetime ilişkin olarak 1 • gensoru, 2 soruşturma • önergesi, 5 Meclis araştırms • önergesi ile 206 yazılı ve ': sözlü soru önergesi verdiler. :ANAP'hIar koalisyon ; hükümetinin göreve geldiği rtarihten 20 Nisan 1992 \ tarihine kadar geçen surede • anayasa, içtüzük, hukuk, iş yasaları, SSK, Bağ-Kur, ; askerlik, devlet memurları, eğitim, kültür, gıda, sanayi, imar ve idari konularda düzenlemeleri öngören 88 kanun teklifıni TBMM Başkanlığı'na sundular. Dülger, Portekiz yolcusu • ANKARA (ANKA) - DYP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Dülger, Portekiz Başbakanı Anibal Caraco Silva'nın konuğu olarak Lizbon'a gidiyor. Mehmet Dülger Portekiz'de 30 nisan-3 mayıs tarihleri arasında, Hürriyet ve Gelişme İçin Uluslararası Akademi'nin düzenlediği "Politikanm Sosyal Boyutlan" konulu toplantıya katılacak. Prof. Dr. Kriton Curi, 'Demokratikleşme' tartışmalarına 'Çevre Ahlak Mahkemesi', 'Gönüllü Çevre Avukatlan' önerileri ile katılıyor Çevreciler de anayasadan şikâyetçi NASILBİR ANAYASA? HAZIRLAYAN: HÜRRİYET UYMAZ • Hükümetin "Demokratikleşme paketi" çerçevesinde anayasada yapacağı değişikliklfer, pek çok bölgesinde çevre sorunlanrun üst bo\iıtta seyrettiği Türkiye'de, kişilerin sağhkL ve temiz bir çevrede yaşama hdklannı kıdlanmalannı nasü sağlayacak? Daha önemlisi. özeliikJe devlet katında çevre konusunu bir "lüks" olmaktan nasıl kurtaracak? • Anayasanın 56. ve 30. maddeleri, ber vatandaşa sağlıklı ve temiz bir ortamda yaşama ve aksi durumlarda ilgili kurum ve kuruluşlara suç duyurusunda bulunma hakkı getirmesine karşın. yıllardan bu yana bu konudaki şikâyetlerin iletilebileceği yer bulunamıyor, bulunsa bile sorunlann büyük bir çoğunluğuna çözüm getirilemiyor. İSTVNBLL- Katı Alık I uık Mıllı Komılesı Başkaıııve Boâa/icı İ'nı\crsılesı öğrctım U\CM Prof. Dr kriton Curi. "Çcvrede Demokratikleşme" konulu uıriışmuva. "Çevre Ah- lak Mahkemeleri - Cönüllü Çcvre \\ukatlan" öncnsıylc katılıyor Dcnıokraiiklcşmenın \jlnı/ hcllı o/giirluklcri ver- meklesıiğlanamavacağını belir- seıı C'un. bu özgürliiklerın. hcrkoMn kullanabıleceğı bır or- uını varuıılmadığı lakdırdc bır anlanı ıl'adc clnıcycccğını vur- guluvor. Sağlıklı vc temiz bir çevrede vaşama hakkını hcrkc- sın kullanabılcccği bır orıamın \aralılnıasının son dercce önemlı olduğunu kaydcden C'un. a>rıca üyelcn valnızca hu- kııkçu olmuyan. çevre lcknolo- JİNİ \e ckolojı alar.ında u/ııuınlunn da bulunduğu "In- tcrnational Juridical Organiza- tion for Environment and Deu'lopment" veya "Internatio- nal Court for the Protection of Thc Mediterranian Sea" benze- ri "Çevre Ahlak Mahkemeleri"- nın Türkıve'de dc kurulması goıckıığını söylüyor. Curi şöylc dcvumcdıyor: Çevre mahkemeleri "Bu mahkcmelcr. ahlaki dc- ğere onım vererek sosval baskı varatabilecek hükümler çıkar- mava başlarsa. çevreye zarar veren kişi, kurum ve kurulusları sınırlay abilir. Bu >olla halkı çev- rv konusunda suskun bir kitle olmaktan çıkarıp. *konuşan, tar- tışan. talep eden' bir konuma getirebilir.Gönüllü Çevre Avu- katları da barolarda ve diğer bcn/er kuruluşlarda ücretsi/ hiz- nRl \ertrek, çe>re ile ilgili şikâ- vetleri olan, ancak parası olmav an > a da hukuk bilgisi v e- terli olmav an kişilere 'çevrc" açısından haklarını kullanacak- ları bir ortamın yaratılmasına katkkla bulunabilir. Bu arada. lürkiv e'nin de tarafolduğu Ber- gen konvansivonu'nda öngörü- \vn *>»rc halkıntn itirazlanna karşın toplumun menfaati' v a da başka bir gerekçe ik* cevreye za- rar verecek faaliyetlerin önlen- mesi ve çevre ile ilgili kanun- yönetmelik-konv ansiyonlara açıklık getirmek büyük önem ta- şımaktadır. kanun ve yönetme- likler yasalaşmadan. konvansi- vonlar imzalaıunadan taslağı açıklanmalı, bu konularda görüş bildirmt ve tartışma olanağı sağ- lanmalıdır. l nutmamalıvıy ki, önceki gün imzalanan 'karade- niz konvansivonu'nun mctni ve vine ha/iran avında Brezilya Çevre Zirvesi'nde sunulacak olan 'Türk görüşü'nün ne oldu- ğunu Türk çe\ reciler hâlâ bilmi- >or." Mimarlar Odası İstanbul Anakent Şube Başkanı Oktav Ekinci de, ülkede çev re sorunla- rının bu denli üst bovutlarda seyretmesinde 1982 Ana>asası'- nın büyük pavı olduğunu söylü- vor. 1982 Anav asası'nın, çevrenin konınmasından devleti ve vatandaşları - birlikte' sorum- lu kıldığı halde. bu sorumlulu- ğun vcrınc gclırılmcsı için gcrekli olan 'demokrarik güven- cekri' \ennc gcıirmemesini elcştircn Ekıncı. "Vani, hem devletin çevreye zararlı politika ve uvgulamalarını 'denetleve- cek" bir kurumsal vapüanma anayasa'da voktur hem de va- tandaşın çevreyi korumak için \ aptığı girişimlerde, onu destek- levecek ve koruma altına alacak bir hukuksal düzentenie hiç dü- şünülmemişrir. Dolayısı>la, vaklaşık 10 vüdır anayasanın çevreyle ilgili hükmü. deyim ye- rindevse -kadük' kalmıştır. Dahası, anavasa. geçici 15. maddesiyle, 12 Evlül yasalarını koruma altına alırken, bu döne- miıı ünlü 'çevre da-jmanı" yasası Turi/mi Teşvil. \ asasına da do- kunulmazlık getirerek. Tür- kive*nin en değerli doğal ve tarihsel SİT alanlarının turizm adına vağmalanmasını anayasal güvence altına alıııı?>tır"dı\e ko- nu^uvor. Dnyarsu Anayasa 82 Anayasası'nın çevreye du- > arsızlığınm bir başka gösterge- sinın. çevre sorununu salt "sağlıkla" sınırlı tutması \e bu sorunu bir tek "sağlığı koruma" konusu içine sıkıştırması oldu- ğunu vurgulayan Ekinci, "Ovsa. çevre konusu, Türkiye açısından özellikle ülke zengin- liklerinin korunması konusudur. Bu zenginlikler Türkive'nin kimliğidir. L Ikenin geleceği açı- sından külıürel ve doğal güven- celerdir. 82 Anavasası. adı T.C. Anayasası obnasına rağmen. Türkive'nin bu kimliğini hiç gör- meyen, ülkeye duyarsız bir anayasadır" dıyor. Ekıncı. konuşmasını şöyle sürdürüyor: "Tüm dünyada ve son yıllarda ülkemizde de, çev renin tek ve en güçlü güvencesi, çevrenin konın- masından yana olan halkın bi- linçli örgütlenmesidir. Tek başına soyut bir bilinçlenme bu konuda yeterli değildir. 82 Anayasası, bu anlayışı da 12 Evlül felsefesine bağlı olarak 'sakıncair sav dığından, çev renin korunmasına karşı halkın bilinç- li örgütlenmesinin önünde en ciddi engeldir." Çevre ve hukuk A.Ü. Siyasa! Bilgiler Fakül- tesi öğretim üycsı Prot. ür. Ruşen Keteş ise çevreye ve ulu- sal değerlere her şeyden önce uluslann kendilcrinin sahip çık- ması gerektiğini belirtcrek. çevreyi korumak vagelıştirmek için hukukun çok önemli bir araç olduğuna dikkat cekti. Ana>asanın 56. maddesi ve Çevre Yasasfnın bu alanda 1980 öncesine oranla önemli bir iierlemc saplamış olmasına kar- Çevreyle ilgili yasal düzenlemeler ve mevzuat yarar yerine zarar getiriyor Korumacdıkta \etki karmaşasıİstanbul Haber Senisi- Çe\ reyle ilgi- li son \illarda oldukça zenginlesen me\- zuatımız. 1990'da eklenen bir dizi yasal diizcnlemeyle daha da karmaşık bir ni- teliğe büründü Hemen her yasada. aynı anda çok sayıda "sonanlu" kuruluşun belirlenmesi ncdenivle ortaya çıkan "yetki karmaşası" ise bir yanda çevre sorunlan karşısında özellikle büyük kent insanını çaresizlc^tırirken öte yan- da \ asa \ e > önetmeliklerce > etkilendiril- mış bazı kurum vc kuruluşların. gereklı önlemleri almamalarına olanak \eren bır gerekçe haline geldı. Eğer Çevre Bakanı Doğancan Akyü- rek'i bakan olduğu gundcn bu \ ana ızlc- me olanağı bulamadıysanız, geç kalmış- sayılmazsını/. Çünkü Çevre Bakanı Akyürek'in göreve gcldığinden bu yana katıldığı tüm panel \e toplantılarda an- lattıklan, nerede\se birbirinin aynı. Türkıvedc çevre sorunlan karşısında çarcsizlesen. yakınan yalnızca geniş halk kesımlcri va da bel>xli>eler değil. Bakan Ak> ürek de çev re sorunlanndan rahatsızlık duy ulduğunda şikâyetçi olu- nacak bir mcrcinın bulunmamasından yakınıyor. Bu arada gürültü. hava kirliliği veen çok da kaçak vapılaşma karşısında. anayasal haklannı kullanarak bunlan önlemekle görevlendirilen "yetkili mer- cilere" başvurma ginşımlen ı*: "yılan hikâyesi" nı aratmayacak denli zorlu \e maceralı olabili\or. Kâğıthane Cad- desi'ndc oturan Güldalı Ardalı da bu uzun yolculuğa iki yıl önce adav olmuş. temiz. sakin bir çevrede yaşamak iste- \enlerden biri. Emeklı memur Ardalı'-- nın evının yanıbaşında günlerden bir gün 6 katlı kaçak bır bına yapılıyor. Bir sürc sonra da ıçınc "Gürültü Kontrol \ önetmeliği"ne göre konut alanı içinde bulunmaması ya da yalıtılarak kullanıl- ması gereken aydınlalma cilıazlan vapı- mında kullanılan ağır makineler taşını- \or. Ardalı"nınbürokratik\olculuğuda işte o günlerde başjıyor. Konutunun içinde gürültüden ya^ayamaz hale gelen Ardalı. Kâğıthane Belediyesi'ne suç du- yurusunda bulunuyor Belediyedeki şi- kâyet dilekçelcnnın sayısını unutmaja başladığı sırada. bu kez Büvükşehir Bc- lcdivesi'ne ve İstanbul Valiliği'ne dilck- çe yağdırmaya başlıyor. Ruhsatsız bı- nada kaçak elektrik kullanıldığına da dikkai çektiği bu şikâyet dilekçelenne yanıt alamavınca Ardalı. Cumhuriyeı'e geliyor ve îçişleri Bakanlığı'na kadar gönderdiği mektup ve dilekçe dosyasını bize gösteriyor. Bunun üzerine beraber Kâğıthane Belediyesi'ne gidiyoruz. Bu konuda önlem almak ya da bu durumu daha üsl mercilere bildırmekle görevli müdür. "Bir yer bulun, çıksınlar" di\e çıkışıyor. Söz konusu işyerinin Büyük- şehir Belediyesi'nin \etki alanına girdi- ğını öğrendiktcn sonra. aradığımız Büvükşehir Bclediyesi Çevre Koruma Müdürlüğü ise duruma derhal el kova- bir konuda > asa ve yönetmeliklerin yeter- li olmamasından dolayı biz. Aliağa'da çevrevi kirleten bu ve diğer işyerlerine Çevre Kanunu'na göre ceza vazamıvo- ruz. 1983 vılında yayımlanan 2872 sayılı Çevre Kanunu'na göre ilçe belediyesi ol- duğumuz için çevreyi kirietenlere ceza vemıe ile ilgili hiçbir yetkimiz bulunmu- yor. Bu kanunun 3. maddesinin (e) fıkra- sına göre kirienmenin önlerunesi. sınır- landırılması ve mücadele için yapılan harcaınaların kirleten tarafından karşı- lanması esastır. Bu ödemeden sonunlu kuruluslar. ancak her türlü tedbiri aldık- larını ispat ederek kurtulabilirler. kanu- nun II. maddesinde işletme izni alarak caklannı belirterek Ardalı'yı sakinleşti-- rivor. Ancak aradan geçcn bu kadar zamana karşın o ruhsatsız gürültülü ya- pı için lıâlâ bır önlem alınmış değil. î\:ki. bu yctki karmaşası belediyeleri nasıl etkıliyor? Bu soruyu ise sanayileş- menin yoğun. bu ncdenleçevre kirliliği- nin dc üst boyutta olduğu Aliağa Beîe- diyc Başkanı Hakkı Llkü şöyle anlatı- yor: " Bölgemizde çok ceşitti sanayiler var- dır. fakat en önemli veri ark ocakiı demir çelik işletmeleri ile perrokimya tesisleri oluşturmaktadır. Gemi söküm tesisleri de çevre kirliliği açısından önemli bir yer işgal etmektedir. Llkemizde, çevre gibi faaliyete geçen herhangi bir kurum, ma-" hallin en büyük mülki amirine haber ver- roekle vükümlüdür. Madde 124'te. atık- lann denetimi Çevre Genel Müdürlüğu'- nce yapılır. Madde 14'te faaliyetterin durdurulması, vine mahallin en büyük mülki amirine verilmiştir. Ayrıca madde 18't göre çevre kirliliğine yol açandan iş- tirak pavı alınmaktadır. Bu paylar. bü- vükşehir belediv e başkanları veya mahal- İin en büyük mülki amiri tarafından tahsil edilir. Bunlar Çevre Fonu'nda toplanır. En önemli nokta ise idari cezalardaki yetkilerdir. Madde 24'te 'cezalar. doğru- dan doğruya mahallin en büvük mülki amiri tarafından verilir' dentlmektedir. (a) fıkrasında büvükşehir belediyeleri hu- dutları içinde kalan sahillcrimiy. boğaz- larımız ile liıııan ve körfezlerimizde, göl ve akarsularımızda cezalar, büvükşehir belediye başkanlıkları tarafından verilir. Cezayı derhal ve defaten ödemeven ve bu hususta teminat ve kefalet göstermeven gemiler, diğer deniz vasıtaları ile seyrüse- fer ve faaliyetten men olur. Büvükşehir dışında bu konuda. sahil güvenlik bot ko- mutanlıkları yetkilidir. (c) fıkrasında büyükşehir belediv e hudutları dışında ka- lan yerlerde mülki amirler vetkilidir." Oldukça karmaşık bu ön bılgilendır- meden sonra.'İlçe belediyeleri olarak Çevre kanunu'nda en az büyükşehir bele- diyelerine verilen vetkilerin" kcndilcn için de tanınmasını ıstcven Aliağa Bele- diye Başkanı Ülkü. buna neden gerek duyduklannııscşuörneklcrleaçıklıyor: "2 Kasım 1986'da çıkanlan Hava ka- litesini kontrol N önetmeliği'nde de bize hiçbir vetki tanınmamıştır. Çevre ka- nunu'na göre ilçe belediyeleri voğun sa- nayi merkezine sahip olsalar dalıi. kanu- nen hiçbir şekilde yetkileri yok. Örneğin, büvükşehir sınırları içerisinde yer alan tüm fabrikalara belediye ceza uygulaya- biliyor. İzmir'de Körfez'e giren gemilerin yarattığı kirlfliklen dolavı. geminin gros tonuna göre Çevre kanunu yetkisi altın- Aa ceza yazılıvor. Fakat Aliağa'da tüm yetkiltT kaymakamlığın elinde. Gelen gemilere ve fabrikalara çevrevi kirlertik- leri takdirde mahallin en büyük mülki amiri ceza yazabiliyor. Belediye ise ka- nuna göre bir işlem yapamıvor. Böyle olunca da ilçemizde Aliağa Gemı Sö- "küm \ önctmclığı' olduğu halde, sökülen gemilerden boşalan sintine y ağları için il- gili olarak hiçbir işkm yapamıyoruz. Be- lediyemiz 1987 vılında çevreye çok mik- tarda toz ve duman bırakan Habaş Demir Çelik Fabrikası'na bu maddenin verdiği yetkiye dayanarak 500 bin lira para cezası verilrhesine ve daha sonra da havayı kirletmeye devam ettiğinden 3 gün kapatılmasına encümence karar ver- di. Fakat fabrikanın itirazı üzerine konu İ/mir İdari Mahkemesi'ne intikal etti. Mahkeme tarafından verilen kararda, 3194 sayılı kanuna aykırı olarak. hatta yetkisiz şekilde karar iptal edildi ve yü- rütme durduruldu." şın. Çevrc Yasası'nda temei düşünce olan "Önce kalkınma sonra çevrc" anlayışının Batı dünyasında artık bütün gecerli- hğinı yitırdiğini belirten Keleş, "Bu nedenle, ekonomik gdişme ve çevreyi koruma amaçlarını dengeli olarak gözeten yeni yak- laşımların tşığında bu yasa gözden geçirilmelidir. Zaten 6. Beş \ ıllık Plan, bu yeni görüş- lerden esinlencrek hazıriandığın- dan, vapılacak iş, vasayı bu plana uydurmaktır"dedı Çevrc Yasası'nın uyguian- masında. bugün olduğu gibi merkezi yönetime değil, yercl yönetimlere öncelıkle görev ve- rilmesi gerektiğini kaydeden Keleş. çeşıtli düzeylerdeki çevre kurullarında. beledıyelerin, si- vil toplum örgütlerinin. kısaca- sı halkın ağırlıklı olarak temsil edilmelerinin sağlanması gerek- tiğini ıfade etti. Keleş'in çevre ve hukuk konusundaki görüş- leri şöyle: "Kooperatifler. meslek örgüt- leri, stndikalar, dernekler ve benzerleri, bugün olduğu gibi, 1982 Anayasası'nın anti-demok- ratik kurallarına bağlı bulun- dukları sürece, ne ülke çapında ne de yerel düzeyde, çevre için halktan etkin bir katılun bekle- nemez. Örneğin, Çevre Yasası'- nın 30. maddesinde yer alan ve 'Çevreyi kirleten veya bozan bir faaliyetten zarar gören veya ha- berdar olan gerçek ve tüzelkişi- lerin idari makamlara başvura- rak bu faaliyeti durdurmayı isteme' hakları; söz, toplantı, ba- sın, örgutlenme gibi özgürlükler kısıtlannıış olduğu sürece fazla bir anlam taşunaz. Bu tür kuru- luslar. yapacakları her türlü girişimin. 'siyaset yasağı' kapsa- mında yorumlanacağı korkusu altında çevreye nasü sahip çıka- bilirler? Bunun gibi, çevre için, yalnız idari makamlara değil, aynı zamanda. yurttaşın yargı yerlerine başvurması yolu da açılmalıdır. Çevrc. ona ancak inançlı bir biçimde halk sahip çıkarsa koru- nabilir. Devletin, çevreyi kirle- tenlerin başında yer aîdığı bir ülkede, halkın sorumluluk ve bi- lincinin önemi daha da büy üktür. Bu nedenle, çevre sevgisi, sorum- luluğu ve bilinci, her düzeydeki eğitim kurumlarının izlencele- rinde önemli bir yer tutmalı, izlenceler bu amaçla veniden gözden geçirilmelidir. İşsi/lik, parasızlık, açlık gibi sorunlarla karşı karşıya bulu- nan; barınma, eğitim ve sağlık gibi gereksinmeleri yeterli ölçü- lerde karşılamış olmayan halk kitlelerinden çevreye içtenlikle sahip çıkmalan nasıl beklenebi- lir? O halde, çevrevi korumanın çarelerini, biraz da gelir dağılı- mının düzeltilmesi gibi genel konularda aramak gereği var- dır." Suriye kökenli ünlü Kürt araştırmaa İsmet ŞerifVanlı, Türkiye'de Kürt sorununun kısa zamanda çözüleceğine inanıyor: Soru önergesi: İstanbulKürtrönesansınınkalbiolabilir K•''.•«,..,. yasalara aykırı mı? RIŞENÇAKFR İST.\NBL L -İsmet Şenf Van- lı. dün\anın yaşayan en önemli Kürt araştırmacılanndan bıri. 67 yaşındaki Vanlı. dedeleri, adın- dan da anlaşılacağı gibi Van'dan gelmcsine rağmen Suriye'nin başkcnti Şam'ın Kürt mahalle- sinde doğmuş. İs\ıçre'de siyasal bilgiler, hukuk ve tarih eğitımi görmüş. 1959"da Paris Sorbonne Üniversiıesi'nde Kâmran Bedir- han"ın yanında Kürt tarihi ve külıürü üzerine ders vermiş. Av- rupa'daki Kürt öğrencilerinin örgütlenmesinde aktif rol almış. l%2de Kürdıstan Demokrat Partisrnin efsanevi lideri Molla Mustafa Barzanı'nın sözcülüğü- nü üstlenince üniversitedeki gö- revinden kopmuş. Artık günümüzde sayılan gi- dcrek azalan "angaje aydm"lara tipik bir örnek olan Vanlı. hem K iirtlerin her türdcn hakkını elde etme mücadelesinin kararlı bır miütanı. hem de kitaplan, maka- leleri ve diğer çalışmalanyla say- gın bir bilim adamı. Halen Kürt Hukukçular Bir- liği'nin başkanhğını yürüten ve Saddam Hüse>in"le kucaklaşük- lan için Celal Talabani ve Mesuı Barzani'ye kızgınlığını gizleme- yen İsmet Şenf Vanlı. onur üyesi olduğu, İstanbul Nişantaşrndaki Kürt Enstitüsü'nün kurdelesini 18 Nısan 1992- dc kesti. Vanlı so- rulanmızı şöyle yanıtladı: - Türkiy e'nin, kurtJer açısından nasü bir önemi var? \anb- Bir kerc Kürtlerin önemli bır çoğunluğu Türkiye'de yaşıyor. Dolayısıyla Türkıye Kürtlerinin araştırmalar yapma- lan, kültürlerini koruyup geliştir- meleri başlıba^ına önemli. Kül- tür açısından ilk olarak dil konusu geliyor. Kürtçe yalnızca bazı dcrneklerde ya da kulüpler- dc dcğıl. dcvkı okullannda da .öğretilmcli, çünkü Kürtler de bu devlete vergj ödüyor. Zaten Baş- bakan Demirel de Kürt varlığım kabul etti. Yani Kürtlenn Türk olmadığını kabul etti. Türkıye cıddi bir ülke, köklü bir yönetim ve hukuk gclcneği \ar. Kanuni Sultan Süleyman, Kürdistan'ın hâkınıı olıııakuın gururdu\du- ğunu söylcmışti. 1. Dünva Sa- vaşfnın sonuna kadar Ösmanlı yönetiminin tüm haritalannda "kürdistan' adı gcçcrdı. Ama şimdi "Doğu" deniyor. Saçmalık; Saddam bıle Kürdıstan"ın varlı- ğını kabul cdiyor. - Fakat son bir-iki yıl içinde Türkiye'de kürt sorunu konusun- da ciddi adnılar atıldı. Çok önenv u uegışiKiıler yaşandı. .Vanlı- Kuşkusuz önemli deği- şiklıklcr, olumlu sıyası açılımlar var. Cumhurbaşkanı Özal ve Başbakan Demirel öncmü işlcr yaptılar; örneğin günlük hayatta Kürtçe konuşmanın yasaklan- masının kaldınlması çok önemli. Baalan Türkçc olsa bıle. Kürt sorununu açıkça lartışan. hatta PKK'yı savunan vavın organlan var. Irak'ta, İran'da bunlar yok. Tüm siyasi parulcr özgürcc Kürt sorununu tartışıyor. Artık konu labu olmakian çıkü. Halkın Emck Partısi, ağırlıklı olarak Kürtlerden oluşuyor. Program- lannı okumadım ama bazı mil- letvekillenyle tanıştım. Aynca cesur ve değerli bilim adamı Dr. İsmail Bcşikçi'nm başkanlığını yapüğı Kürt Enstitüsü açıldı. - Bir Kürt rönesansından söz ediiebilir mi? Böyle bir rönesansta Türkiye'nin rolü nedir? Vanlı-Gerçckten son yillarda bir rönesans başiangıcı yaşanı- yor. Özellikle diasporadakı Kürtlcrde önemli bir aydın sınıli oluştu. Avrupa ülkclcrindc. çoğu Türkıye kökenli y üzbinlerce Kürl \ar. Ama rönesans esas olarak ülke toprağında olur. Bu bakımdun İstanbul un çok özcl "Eğer Türkiye kendi içinde Kürt sorununu, Kürtlenn idari haklarını tanıyarak yözerse diğer ülkelerdeki Kürtler için de bir cazibe merkezi haline gelir. Bir Türk cumhuriyetinin yanıbaşında federal bir Kürt cumhurıyeti olursa Musul'un Türkiye'ye dönmesini savunurum. Irak Kürdistanı böylece Türkiye'deki Kürt cumhuriyetiyle birleşir." bir konumu var. Türkiye'deki Kürtlerin yansı Baüda yaşıyçr, bunlann çoğu da İsıanbul'da. İs- tanbul bambuşka bir ycr. bu rö- nesansın kalbi olabilir. Herşey- den önce demokraük bir gelenck yar. Bu tür Batı demokrasisi nc İran'da. ne Suriye'de ne Irak'ıa mevcut. Her ne kadar, özel ola- rak Kürtler için sınırlı olsa da hıç yoklaıı lyidır. Buanlamda Isuın bul"da bir Kürt Easlitüsü'nun jçılmn olması tarihi bır olaydır - lürkive'deKürtsunınungt'k-- ceği hakkjnda öngörükriniz neler? Vanit- Kcsınlıklc Kürt v>runu- nun çö/ülccegıne inanıyorunı Kürl ulasu kciKİı haklanıta k.ı- Btı «.orıın hcrşcrdc çözülecek. ancak Türkişe'de bu- nun diğer yerlere göre daha ko- lay gerçekleşeceğı de muhakkak. Çünkü bahsettiğjm demokraük gelişmeler var. Aynca Ankara'- dakiler Bağdat'takilere göre da- ha uygar. Ben Kürdüm. ama düşünce taram bir Avrupalı gibi- dır. Zaten İsviçre pasaportu taşı- yorum. Ben Suriye \a da Irak gibi bır ülkede jaşayamam. ama Türkiye'de yaşavabilinm. Yanı kötümserdeğılım. Türki- ye Kürtleri için ise alabildiğınc i;,-imsenm. Biüyorum engeller var. ama bunlar aşılacaktır. Da- ha şimdıden bazı Türk ve Kürt düşünürler federal birçözümden söz ediyor. Neden olmasın? Konuyu daha da ileriye götür- mek ıstiyorum. Eğer Türkiye kendi içinde Kürt sorununu. Kürtlerin idari haklannı tanıya- rak çözersc dığcr ülkelerdeki Kürtler için de bır cazibe merkezi haline gelir. Bir Türk cumhuriye- tinin yanıbaşında federal bir Kürt Cdmhuriyetı olması duru- uıunda. ben şahsen eski Osmanlı vilayeti Musul'un Türkiye'ye dönmesini savunurum. Irak Kürdistanı böylece Türkişe'deki Kürt c-. ı ıhuriyetıylc birkşır. L'muduıııu pckışürcn son bır olaydan MV ctınck istiyorum. l'uık _ v uç kuvvct komuıunı- nın K";ri\.c lclcvı/yon »c rudyo >a- ;iiınd,ın yana ofmulannı duy- nuk hcıii çok scvındirdi. Kcndı- icnnı kuiluvorum Çok kanaktı- ğını. ariık bunıı durdunnak gerekUğını söylcmışler. Gcrçck- ten dc gcnç Kuri uenllaktnnın ve lürk askerlennın kanian dah.ı :,vJj akm.ıiiul- • Bağımsız Milletvekili Mahmut Kılınç. önergesi nde tabelanın indirilmesini. Enstitü'nün kapatılması\ la eş tuttu ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu)- HEP kökenli buğımsı/ Adıvaman Mıllctvckılı Mah- mut kılınç, "kürt Enstitüsü"- nün lahclusinın polis taralın- dan indınlmcMnı eleştirdi. Kılınç. İçışlcrı Bakanı İsmet Sıvgin uır.ılıiKİan \.initlanniasi ıstcmıvlc hazırladığı vazılı soru oncrgesını TBMM Başkanlığı'- na sıındıı. Kılınç. öncrgcdc. Yukart Me/opoiam\a Kiılıür Merke/ı AŞ'nın İsıanbul'da aç- tığı "Kürt Enstitüsü"tabclasının polisleree indınlmcMnı kapatıl- masiyla eş değerde tutarak şıı soruj.ıra >er \erdı: " İ Ikemi/de yaşayan milvon- larca kürt halkının. dilini. kültü- rünü \e lolklorunu araştırmayı amaçlamış olan bu kurumun açılması hangi vasalara avkırı- dır? Hükümetin hazırladığı ve yü- ce Meclis'e sunup güvenoy u aİdı- ğı programında, ülkemi/deki değişik dil ve kültürlcrin oluşu bir zenginlik olarak kabul edil- mektevdi. Bu ^enginlikleri gün ışığına çıkarıp işleıiK'k istcven. bu enstitünün kapanmaj>ı. hükü- mıi progranıındaki bu ilke ik çelişmiyor ıııu.' Hüküıııet bu enstitüvü kapal- ttğına göre. acaba hükümct kürl realiteMiıi kabul ctmektt-n «;•./ •ııı jıeçti?"
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle